0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    M. E.

Rüzgaraltı koyda fırtınada demirleme
« : Şubat 04, 2009, 00:31:16 »
İlki bizden...
Yunan Aalarındayız, yanılmıyorsam Sifnos. Analimanda değiliz, hep tercih ettiğimiz gibi, daha ıssız daha sakin Vathi denilen koyundayız.
Koy derken büyükçe bir yer, bizim Ekincik kadar ya da Karacasöğüt belki
Oldukça sert rüzgar var, fırtına sınırında, ve ihbarlara bakılırsa daha da artacak.
Vakit sıkıntımız yok, ama o küçük yerde günler geceler geçirmek de istemiyoruz doğrusu...
Küçük bir mendirek var ama fırtınadan kaçan küçük teknelerle tıka basa dolu. Sahil kumsal. Dip genel olarak 10 metrelerde ve yer yer sazlık, rüzgar karadan esiyor gibi ve koy içinde devasa modern-pahalı yatlar demirlemiş.
Bize uygun demirlenecek yerde 3-4 tane uzakyolcu, kimisi uzun zincir döşemiş, kimisinde çift çapa var. Biz gelene kadar herkes önlemini almış, güvertede alert vaziyette, bekleşiyor...
Rüzgaraltımızdaki yatı da hesaplayarak, sazlık zeminde bulduğumuz kumluk bir aralığa demiri çakıyoruz. 7 mt. Neredeyse zincirin tama yakınını kaloma veriyoruz, istesek de daha fazla veremeyiz, rüzgaraltı Almanla papaz olmak işten değil.
Biraz dinlenmek için yaıtorum ama uyumak mümkün değil, sert rüzgarda tekne o kadar sağa sola dönüyor ve çarmıklarda öyle acayip sesler uğulduyor ki sıkıntılı bir tilki bayıltması uykumturak dinlenmeden hemen kalkıyorum.
Bakalım neler yapabiliriz?
Aslında en iyisi çıkıp 2. demiri atmak. Ama rüzgar 40 knotlara gelmiş oturmuş. Rüzgarüstüne gitme denemesinden daha bota biner binmez vazgeçiyoruz. Çıkıp iskeleye gitmek denenebilir ama, dürbünle görüldüğü kadarıyla hiç yer yok zaten. Bu arada koya gelen 2 uzakyolcu daha demirlenmesi olası diğer yerleri de kapmış, tüm tekne kaptanları kimin tarayacağını izliyor, endişeyle...
Buradan çıkarsak, bir daha aynı yeri bulma şansımız da azalacak tahminen.
Yakınlarda başka demir yeri yok.
Motoru çalıştırıp ikinciyi atmayı, birinciyi de taratmamak için istemiyorum...
İkinci demiri veya rüzgarüstüne (karadan esiyor) bir açmaz almak lazım ama nasıl?

Siz olsanız ne yapardınız?
 
« Son Düzenleme: Şubat 10, 2009, 08:32:42 Gönderen: Mehmet Çömlekçi »


*

    N. B.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #1 : Şubat 04, 2009, 01:14:10 »
Bana bir fıkrayı hatırlattı.

Agop Kirkor'a rüyasını anlatıyormuş;
- Minare minare üstüne,minare minare üstüne,minare minare üstüne idi. Ben en üstünde idim ruyamda.
  Sen olsan kuzum napardin?
- Ben altıma yapar idim mutlaka.
- Ben de yaptım.Kurtuldum more!

Not: Aman yanlış anlaşılmasın. Agop da Kirkor da ben oluyorum burada.
« Son Düzenleme: Şubat 04, 2009, 01:24:19 Gönderen: Noyan Bakır »


*

    Ö. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #2 : Şubat 04, 2009, 04:59:28 »
1) Tekneden ayrılmadığımız ve karadan bir koltuk alamadığımızı ön görerek; ilk anda aklıma gelen 2.Demiri ucuna bir kasa yapıp, birinci demir zincirinden aşağı kaydırmak.

2) Biraz daha riskli bir yol denemek istenirse; motor çalıştırıp zincirin üzerine yürümek ve ilk demirin yaklaşık 30 derece rüzgarüstüne ikinci demiri bırakmak.


*

    M. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #3 : Şubat 04, 2009, 09:53:57 »
İkinci demir bu gibi durumlarda çok yararlı o kesin. Özellikle 30 derece açıyla atılan ikinci bir demir, 8-10 metre 8'lik bir zincir ucunda naylon demir halatıyla bile beraber çok ciddi tutunma sağlıyor. Gezinmeyi engelliyor.
Ama dediğim gibi baştan gelen 40 knot rüzgarla bütün demiri ve halatı bota koyup kürekle, rüzgarüstüne ilerlemek mümkün değildi. biz de dıştantakma yok maalesef. olsa manevra daha kolay olurdu tabii...
İlk demir (en azından şimdilik) çok iyi tuttuğu için, onunla oynamayı düşünmedik. üstüne yürümek, ikinci bir taneyi zincirden sallamak kurtulmasına sebep olabilir diye düşündük.

Biraz konuyu açarsak, botla rzgarüstüne gitmek mümkün değildi, ama yüzerek gidebilirdik. Sırf keşfetmek amacıyla sahile yüzdüm. Nalan teknede beni bekliyor. Önce iskeleye baktım, düşündüğümüz gibi çok kalabalık, insanlar üst üste bağırışıp çağırışıyorlar...
Sahil bildiğiniz kumsal. Rüzgarüstünde, yaklaşık 200 metre uzakta. Koltuk alınabilecek bişeyler aradım, hoş bulsam da 200 metre ipi oraya nasıl taşıyacağım ayrı konu, biz de 200 metre yüzen ip yok. Bu kadar uzun mesafeyi batan iple yüzerek sahile taşımak oldukça zor bir iş, yapılacaksa da tavsiyem mutlkaka can yeleği kullanmak lazım.

Bir kaya buldum. Bağlamak mümkün, önü çok yavaş derinleşiyor, ama dip kum. ölçtüm biçtim, onun 70-80 metre önü gayet uygun, uzun bir baş koltuk alıp, kıçtan bir demir atarak sabit ve güvenli kalmak çok iyi olur ama o ipi oraya nasıl taşıyacağız, demiri alıp baştan kara olurken tekneyei o rizgarda nasıl sabit tutacağız? kıçtan aynı anda demiri nasıl atacağız?


*

    S. O.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #4 : Şubat 04, 2009, 10:44:02 »
Mehmet Korsan
Bu durumda  koltuk alınacak halatın çımasına  bir el incesi bağlayıp karaya bu hafif halatla yuzülürse daha sonra  elle çekerek ana koltuk halatı kayaya ulaştırılıp bağlanabilir diye düşünüyorum.Tekrar tekneye gelindiğinde baştan koçboynuzuna  tekneyi rüzgara baş tutacak şekilde gerdirerek  bağlanabilir. Sonra ikinci demir halatının çıması kıç koçboynuzuna bağlanarak botla rüzgaraltına yeterli mesafeye bırakılıp bu demir halatından elle çekilerek bot rüzgarüstünde olan tekneye geri  döner ve kıç koçboynuzudan ikinci demir gerilir.
Tabii  eğer yerimizi değiştiriyorsak ilk iş baş demiri ile tekneyi  sabitlemek olacaktır.
Yazması kolay da .....

*

    H. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #5 : Şubat 04, 2009, 10:46:26 »
Bence uygun bölgedeki yere dalarsın, dipte gördüğün bir demire kendi halatını bağlarsın, tekneye çıkar boşunu alırsın. Soran olursa da Fransızca konuşursun.
*

    U. K.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #6 : Şubat 04, 2009, 11:46:10 »
Eski teknemizle (SCORCHER) daha yeni yeni denize çıkmaya başlamıştık.  O gün de Sezar Atmaca ve Hande Pural ile birlikte çıkmıştık.
Oldukça güzel bir seyirden sonra teknemizin bağlı olduğu Kalamış Yelken Klübü'ne doğru dönüşe geçtik.  Galatasaray Yelken tesislerinin açığından geçerken fark ettik ki koyda Pirat yarışı var, biz de tam orsa ayağı güzergahındayız.  Dümende ben varım, sert bir Poyraz var ve full arma gidiyoruz.  Birkaç tekneye çapariz verdik ve bir tanesini de yolundan ettik, çok utanmıştım.
Bunun üzerine artık yakınız diye yelkenleri kapatıp motoru çalıştıralım dedik, öyle de yaptık.  Yelkenleri kapattık, motoru çalıştırdık.  HATA 1.
Teknelere çapariz vermeyelim diye İstanbul Yelken'in önünde kıyıya yakın gittik ve yine kıyıya yakın KYK-İYK arası mendireğine yakın KYK koyuna doğru devam etmeye başladık. HATA 2
Tam mendirek burnunu dönüyorduk ki motor sustu...  Karaya yaklaşık 5m mesafedeyiz, ve sert poyraz bizi mendireğe doğru atmaya başladı.  Ben motoru tekrar çalıştırdım, motor bir HORRRRRR etti, can havliyle geri vitese taktım ve biraz olsun uzaklaştık, yine stop.  Bu arada Sezar hemen ön yelkeni açtı.  Sancak kontrayız, mendireğe paralel ve İYK'ya doğru gitmeye başladık.  Sadece ön yelken açık ve rüzgarüstüne dönmek mümkün değil, yeke dibine kadar iskeleye basık ama tekne kafayı habire açıyor, İYK'ya doğru hızlanmaya devam ediyor.
Tabii ki takdir edersiniz bunlar çok kısa bir zaman diliminde gerçekleşiyor.
Yelkeni boşverdik, bu arada ben bir iki kere motoru çalıştırdım, HORRRRR geri vites, 3-5 m gidiyoruz ama yine stop. 
Teknenin burnu mendireğe doğru yaklaştı, ben mendireğe atladım ve tekneyi itmeye çalışıyorum.  Bu arada teknenin salması mendireğe vurdu.  Sanki birisi balyozla kafama vurmuştu.  Peki ben ne yaptım?  Tekneyle mendireğin aradına bacağımı soktum.  Aklımca tekneyi mendirekten uzaklaştıracağım.  HATANIN DANİSKASI...
Sonra bağırış çağırış ben tekrar tekneye çıktım, aklıma yakıt tankına bakmak geldi.  Yakıt hortumu yerinden çıkmıştı.  Bizim yakıt hortumu çift uçlu tiplerden.  Bir uçtan benzin akarken öbür uç hortumu yerinde tutan bir klips görevini görüyor.  Bu yuvada da sarı bir kovan var, o yerinden çıkmış hafif dışarıda duruyor ve yerine takmak o anda mümkün değil.  Pelin'e hortumu yerinde tutmasını söyledim, ben de motoru çalıştırmaya çalışıyorum.  HORRRRRR çalışıyor, 3-5 metre gidiyoruz, tekrar stop.
O anda Vefik Abi ile Mehmet Atay'ın botla Marina'dan KYK'ya doğru geldiklerini gördük, bağırış çağırış, iple bizi yedekleyip KYK'ya çektiler.

HATA 1 : Motor tam çalışıp birkaç dakika devam etmeden kesinlikle yelkeni kapatma. Kapatacaksan da önce ön yelkeni kapat.  Bir süre ana yelkenle devam et.
HATA 2 : Her ne olursa olsun kara rüzgaraltındayken bu kadar yaklaşma.
HATANIN DANİSKASI : Sen kendini ne sanıyorsun ki tekneyle kara arasına giriyorsun?  Bacağımın paramparça olması işten bile değildi.  Daha kötüsü ya bir deniz otobüsü dalgası falan gelip tekneyi üstüme çıkartsaydı?

Bunun sonucunda yukarıdakilerin hepsini yapmaya başladım, ek olarak yedek bir yakıt hortumu donanmış şekilde tesis edildi.




*

    M. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #7 : Şubat 04, 2009, 12:39:30 »
Sevgili Umut,
geçmiş olsun..
ama yelkenle uğraşan herkesin, rüzgaraltına düşmekle iligli en az bir nahoş tecrübesi vardır sanıyorum..
ucuz atlatmışsınız, özellikle de sen...
bacağının halini dşündükçe, içim bir fena oldu.

ben kendi sorunumuzla iligili, belki biraz daha iyi tarif ederim diye bir kroki çizdim.
Sedat Korsan sözkonusu kayalık bizden çok uzakta idi, neredeyse 400-500 metre kadar, teknenin bulunduğu yerden oraya ince de kalın da olsa halat döşemek mümkün değildi.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    U. Ç.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #8 : Şubat 04, 2009, 13:25:24 »
Aklıma şöyle bir şey geliyor benim.
Varolan koltuk halatı ve birkaç usturmaça bota konup (ya da usturmaça destekli yüzdürülerek)rüzgaraltından dahi olsa karaya çıkılsa, kayaya ulaştırılsa, kayaya bağlanıp diğer ucuna usturmaça bağlanarak tekneye doğru döşense ve suda bırakılıp kayığa dönülse, Motor, kayaya dogru çapayı tercihen oynatmamaya çalışarak (boşunu alarak) seyir edilse, Kayaya bağlı halat ucundaki usturmaça ile baştan alınıp volta edilse, eski baş demiri de olsa sana kıç demiri? Gereğinde ikinci demir baştaki halata tutunarak botla atıla dabilir.
Çok mu attım?
*

    M. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #9 : Şubat 04, 2009, 13:35:04 »
Süper, aynen öyle yaptık biz de...

Şöyle anlatayım...

Öngörüldüğü gibi, rüzgar iyice artmış 45 knotlarda dolaşıyordu,
demirdeki tekneler sağa sola sallanıyor, kuru direk 20 derecelerde yan yatıyordu.
Demir tararsa ne yapacağımızı düşünmek bile istemiyorum...
Eldeki hemen hemen tüm koltuk halatlarını ucuc bağlayarak yaklaşık 100-150 metrelik yekpare bir koltuk oluşturduk. Ucuna bir şamandra ve ona da bir ince ile dalışta kullanılan ağırlık kemerini bağladık.
Tüm bu malzemeyi bota alarak, vargücümle sahile doğru kürek çekmeye başladım
Nalan yine teknede...

Bu sefer farklı olarak rüzgara karşı gitmedim, direk sahile en yakın yere doğru kürek çektim, rüzgar tabi beni inanılmaz bir hızla geriye doğru savuruyor ama çanak şeklinde koyun içinde bir yerde sahile çıkacağım kesin...
Nitekim çıktım da...

Miletin şaşkın bakışları altında, diz boyu suda bottan indim, sanki bir köpek çekiyormuş, içinde halatlar, şamandıralar, kurşun ağırlıklar falan bizimkini çekmeye başladım.
Neredeysi tüm kumsalı, böyle bir elimde botla çepeçevre geçtikten sonra sözünü ettiğim kayaya geldim...
Bu arada bir gözüm de Lotus'ta, "ya tararsa" diye.

Kayaya bir güzel izbarço, upuzun halatı- artık tekne rüzgaraltımda kaldı- döşeye döşeye yaklaşık 150 metre uzattım. Dib 2-3 metrelerde gayet iyi. Etraf kum. şamandırayı bağladım. İncenn ucuna bağlı ağırlığı da dibe bıraktım.
Artık Rüzgarüstünde sağlam bir koltuğumuz var.

"Hemen" Lotus'a döndüm. Hemen diyorum çünkü, rüzgarı arkadan alarak neredeyse hiç kürek çekmeden bu yolculuk sadece 3 dk sürdü )))

Nalan ile beraber demiri aldık. Motorla tam rüzgara doğru dönerek çok yavaş, bir hızda şamandıramıza doğru ilerlemeye başladık. Bir yandan da kıç demirini hazırladık.

Uygun mesafede, demiri kıçtan funda edip, halatını boşlarken şamandıraya doğru yaklaşıyoruz.
Bu kısmı en zordu, çünkü 40 knot rüzgarda Lotus'u bir kişinin tutması mümkün değil. Dümeni bırakmak da sözkonusu değil, kendi hızımızla akıp, tam şamandırayı yakalama hizasında durmamız lazım.

Nalan başüstünde, elinde kakıç. Bu konuda inanılmaz beceriklidir, O'na çok güvenirim. Ama tek başına tutması mümkün değil...
Kokpitten ikinci kakıcı alıp, tüm tekneyi olanca hızımla koşup başa gelmem herhalde birkaç saniyedir.
O rüzgarda tekne biraz bordadan alsa, anında dönecek. Aynı manevrayı tekrarlamamız gerekiyor.
Bu arada etraftaki uzakyolcular, iskelede bağlı teknelerde ne kadar adam varsa, çıkmış bizim yaptığımız işi seyrediyor...

Neyse...
Bir şekilde becerdik!!
Sahilden bir alkış ))

Hemen rüzgarüstü halatı voltaladık. Kıç demirine geldim onun da boşunu aldık.

Artık güvendeyiz!!! Sahildeki kaya yerinden sökülmezse bize bu gece bişey olmaz )))
İyi tarafı artık sahile ulaşmak çok kolay. Bota atlıyoruz. Sert esiyormuş, üflüyormuş! Ne gam!!
Ellerimizle koltuk halatımıza tutuna tutuna sahiel kadar kendimizi çekiyoruz.

Yemeğe de gittik, ayrıca sabah kahvaltısına da.


Bir kroki daha çizdim, aşağıda

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap



Sözün özü, insanoğlu zorda kaldı mı? Her derdine çare buluyor...
*

    S. O.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #10 : Şubat 04, 2009, 14:25:17 »
Mehmet Korsan krokiden anladığım kadarıyla  yazımın sonunda da belirttiğim gibi ilk iş  demiri toplayıp baştankara 70-80 metre yaklaşarak önce yeniden demirlemek doğru olacaktır kanısındayım(bol kalomalı ) Halatı kayaya bağladıktan sonra dönüşte dalarak kumluk zemine atılan demir elle iyice gömülürse daha iyi olur.Diğer işlemler aynı...
Benzeri bir olayı seneler önce Dikili Körfezinin güneyinde Bademli Koyunda yaşamıştım.Bilindiği üzere girişinin zor olduğu cennet koylarımızdan birisi.İçeride demirleme yerinin çok kısıtlı olduğu bol sığlıklı bir yerde tesadüfen 4 ayrı milletten 4 ayrı tekne idik.(Bir tanesi Australia'dan idi ) Gece oluşan lokal dağ rüzgarı nedeniyle koyun içinde dönmeye başlayan tekneler hem birbirine ve hem de sığlıklara düşmeye başladığında  kıyıya en yakın tekne demirinden başka,kıyıdan  bu tarz bir koltuk alıp diğerleride öndeki teknenin kıçından kendi başlarına yine demirlerinden hariç fazla sıkı olmayan koltuklarla zincir gibi dizilmiş ve en son tekne de kıç demiri ile kendisini sabitlemişti.
Hülasa  o gece arkamızda Kalem ve Garip Adaları Döküntüleri ve hem iskele hem sancak yakınımızdaki sığlıkların arasında birbirlerine kıçlarını emanet etmiş  4 tekne farklı kültürlerden gelen ama aynı dili konuşan denizcileri en arkadaki teknede bol likitli ve neşeli bir gece geçirmeleri için rahat bırakmişti.
*

    U. Ç.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #11 : Şubat 04, 2009, 14:52:40 »
  Ben de Sevgili Mehmet Erem 'den feyzle bir tutunamama anımı nakledeyim. Yaz sonu, kayık yeni, hemen her gün çıkıyorum, akşamına Bozburun kumsal önünde alargada bırakıyorum.Bir tek güneye açık, hakimrüzgar da kuzeybatı. Biraz evden göreyim deniz fenerimi diye biraz da demir atıp kıçtankara olmaktaki beceriksizliğimden. Benim de şişme botum var kürek tahrikli, kıçtantakma yok daha. Öğleden sonra rüzgar arttı. Guneyden geliyor . Bu arada botu arkadan çekiyorum ve arkamda taklalar atıyor. Terliklerim, pompa ve kürekler gitti. Sadece pompayı alabildim kakıçla diğerlerini almaktan vazgeçtim. Önce koyun güneydoğu ucuna gittim, daha saçakaltı diye. Guletlerin uzun kalomalarından tırstım, otellerin tonoz şamandıralarından da uzak durayım dedim (birşey derler mi acep kaygısı da var, güvenilir mi bilmiyorum da) kendi demirimi attım ve tuttu. Fakat rüzgar anaforlar yapıyor ve dönüp duruyorum. Tonozlara çaparize olmaktan tırstım ve demir alıp koyda lodosa kapalı yer aramaya başladım. Herkes koltuk neyin alarak kayığını sağlama alırken deli danalar gibi bir oraya bir buraya saldıran beni görünce 'Ufuk abi kayığı yeni aldı ya, fırtına performansını test ediyor herhalde' diye konuşurlarmış sonradan öğrendiğim. Neyse alargada kalacağım saçakaltı bir yer bulamadım. Belediyenin limanına gireceğiz, mendirek arkasında yer bulmaya çalışacağız. Yaklaştım motorla (bu arada benim kayık 7 ton, long keel, tornistanda hiç dümen dinlemez,16 HP motor var, yalnızım, sütliman olsa bile işim zor yani) Mendirekte beni izleyen dostlar el ediyorlar. Hah dedim, işte Cem, Cumali, yer ayarlar yardım ederler, girerim. O da ne, 'gelme' diyorlar önce işaretle sonra cepten arayarak. Meğer hava sertleyince liman içindeki guletleri korumak için karşı sahilden koltuklar alınmış, içeride deniz yüzeyinde halatlardan oluşmuş bir ağ var. Üç beş değil onlarca.
   Sonunda bildiğim tek yer olan kumsal önüne atttım demirimi, 9 m derinliğe, 50 m. kaloma verdim. Dip kum, balçık arkam kumsal, karinamın altında 4 m. su var. Serpinti körüğünü de indirdim ben de hedef küçülttüm, arada elimde antika bir rüzgarölçerle ölçüyorum 30- 35- 40 , sertliyor hava. Gözüm derinlikte 3.5- 3- 2.5 m. Tetranora 1.8 m. su çekiyor. Pek dalga oluşturmuyor koy içinde lodos ama rüzgar ürkütüyor. İkinci demiri hazırladım (10 m .8 lik zincir ardında üç kollu naylon halatı var.) Ama demirden şüpheliyim çünkü tırnağında kurşun haznesi var ama sıcak daldırma galvanizden gelmiş kurşunu boşalmış olarak. Neyse sonuçta çift demirle durdum 3-4 m. derinlikte.  Bu arada saatler geçmiş, gücümü korumalıyım, su içmeliyim en azından dedim. Kamaraya girince bir kahveye dönüştü bu iş. Her seferinde de karavan alma kararım kesinleşiyor bunu da atlatırsam.
  Dalga başladı. Maksimum 1m yükseklik, baş kıç yalpa yapıyor ama taramıyorum artık. Hava da karardı kararacak.  Bir piyade koşarak geliyor iki kişi var. Anılar guletinin marangozu ve kaptanı komşum atladı Tetranoraya piyade tam gaz uzaklaşırken. 'Burada kalamazsın, kayığın başını kırar bu lodos'  dedi. 'Şu anda taramıyorum çift çapa tuttu' dediysem de tecrübelerine teslim olarak, yardımıyla iki demiri de alıp, tam yolla rüzgarüstüne (max bir mille) ilkokulun önüne bir guletin saçakaltına yanaştık baştankara. Evet işte kurtarılma öyküm.Çok onore edici bir deneyim değil tabii. Yoksa 'itirafım var' köşesine neyin mi yazsaydım? Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
  Kıssadan hisse
1.Yaz kış hava raporuna bakıyorum artık.
2.Tonoz yakınlarına demir atmıyorum
3.Küreklerim botuma bağlı, pompa ambarda.
4.Fırtına demirinin tırnağına 7 kg. kurşun döktüm.
5.Komşularımı giderek daha çok seviyorum.
6.Motor hala küçük bu kayığa ama n'aapalım. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. E.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #12 : Şubat 04, 2009, 23:36:21 »
Bilemiyorum tam olarak anlatabildim mi?
Ama benzer durumlarda kalan korsanlara belli ki anlatabilmişiz konuuyu...
Bu site için hep aynı şeyi söylüyorum, tek bir kişiye bile tek birşey söyleyebildiysek, tek bir kişiden tek bir şey öğrenebildiysek amaç oluşmuştur! gerisi hikaye...

Bizim konuyla ilgili çıkarımlarımız şöyle,

joker-inflatable- botlar rüzgara karşı kürek çekmekte çok başarısız botlar
buna karşın en ufak dıştan takma motor bile, güç olarak gayet yeterli
sahile yolladığınız halatınız suda yüzen (polipropilen) değilse, ve onu yüzerek taşımanız gerekiyorsa, mutlaka can yeleği giyin
başkalarının yapmadığı her zaman "yanlış" değildir
iki demir, tek demirden iyidir...
sert rüzgarda her zaman rüzgarüstünü karaya ver!

*

    M. A.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #13 : Şubat 05, 2009, 07:18:55 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

sert rüzgarda her zaman rüzgarüstünü karaya ver!



Mehmet Korsan,

Once bu hatirlatma isin olmazsa olmazi...

Yazdiklarini okurken, kendi kendime ben olsam ne yapardim diye dusundum. (Bu arada yaptiklarin ve buldugun cozum ve bunu tek manevrada halletmeniz gercekten takdire sayan)

Dogru okuyup anladiysam, koyda min 3 adet uzun yolcu var.... ben olsam once telsiz cagrisi, sonra honkurme metodu, en son da yuzerek dilenci formati ile... " Abi be senin botta motor var, gel bi el atta benim su 2. demiri atip kayigi saglama alalim" ricasi metodunu denerdim.

Tahminim o ki bu uzun yolculardan en azindan biri yardim ederdi.

Baskacana bisey de soylemek isterim ki, biz denizcilerin maalesef cok gozonunde bulundurmadigi PERLON diye bir malzeme var. Yuk dayanimi cok yuksek, nisbeten esnek, cok yer tutmuyor ve cok hafif. Gerek jackline, gerek koltuk, kerekse yedekleme sapani perlon'u opsiyon olarak aklimizda tutalim derim.

7.75 Boy'lu Badem'imde 100m. perlon kolan tutardim noolur noolmaz diye. (Diger yuz kusur metre halatin yanisira)

Ne derler, Halat'la Usturmaca'nin fazlasi OLMAZ .

Sevgiler

MusTAFA
« Son Düzenleme: Şubat 05, 2009, 07:30:00 Gönderen: Mustafa Aksüt »
*

    O. A.

Ynt: Zor Anlar
« Yanıtla #14 : Şubat 05, 2009, 09:07:03 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...tek bir kişiye bile tek birşey söyleyebildiysek, tek bir kişiden tek bir şey öğrenebildiysek amaç oluşmuştur! gerisi hikaye...

bir şey değil çok şey söyleme kısmını kesinlikle yapıyorsun Mehmet Korsanım... Ne demişler iyilik yap denize at... eminim bi gün bi koyda yardımlaşacak insanların sayısını arttırıyorsun Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap