0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #315 : Nisan 10, 2021, 20:30:34 »

Artık zamanı geldi dedik, giriştik su hattını çizmeye. Referans noktalarım baş ve kıçta net, vasatta da eski fotoğraflardan bakıp, ölçüp-biçip işaretledim tüm noktaları. Sonra giriştik Nükhetle bir ucundan. Kıçtan başa zırt diye, ip gibi geldik. Fakat sonrası fiyasko oldu. Eski fotoğraflara bakarak, sökerek, yeniden yapıştırarak derken bir saat kadar uğraştık sanırım. Hatta bir ara, biraz ileride kendi teknesine macun çeken bir adam da katıldı bulunduğu yerden, "çok yüksek, olmadı, ı ıhh" falan gibi yönlendirmeye. Nihayetinde olduğu kadar dedim, bıraktım. Akşam tekneyi taşıyan arkadaş aradı, "Abi senin kayığın yanındaydık, su hattını çizmişsin ama baş taraf olmamış. İstersen bizde lazer var, onunla halledelim." dedi. İçten içe ağrıma gitmedi dersem yalan olur. O kadar mı kötü ulan dedim kendi kendime. Lazerle hiç yapmadım bu işi ama getir bakalım dedim. Sabah geri gittiğimizde daha uzaktan "Oha!" dedim. Baş tarafa öyle bir eğim vermişim ki benim diyen adam zor verir o eğimi, ama gel gör, konuyla alakası yok. Öğlen bir tekne sahibi arkadaş daha geldi, "Şu senin su hattını bir düzeltelim, gözümüz takılıp duruyor." dedi. Teşekkür ettim kibarca ama bir yandan da "Bu kadar mı kazmayım lan ben!" diye geçmiyor içimden desem yalan olur Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Neyse, iki günü yine macun yoklaması ile geçirdikten sonra dün akşamüstü arkadaşlar lazerleriyle geldi. Havanın kararmaya başlamasıyla verdik lazeri ki, derin bir oh çektim. Kırk dakika içerisinde önce işaretleyip, sonra çektik bantını. Belki de ilk yapıldığı günden bu yana en düzgün su hattını çizdik...


Bugün dümen yelpazesiyle uğraştık yine. Son bir kaç günün favori işi kendisi. Bir ara benim bir müşteri teknesine gitmem gerekti. Nükhet astar vurmaya devam etti. Pervane sökmeye gitmiştim. Daha elimi atmadan telefon çaldı. Arayan Nükhet. "Müsait misin?" dedi, "Evet." dedim. "Teknemize araba çarptı, gelsen iyi olur." demez mi... "O ne demek yahu, kapat geliyorum hemen." dedim. Yaklaşık bir dakika sonra gittiğimde çarpan aracı götürüyorlardı. 50 metre kadar ileride bir sokak var. O sokağın köşesindeki Mercedes marka aracın her nasılsa freni boşalmış, ki bence el frenini unutmuş, başlamış başıboş ilerlemeye. "Koş, yakala, hassittir, gidiyor" gibi çığlıklara anlam vermeksizin, arkası dönük astar vuran Nükhet ancak çarpma sesiyle yerinden fırlamış, tekne üzerine devrilecek diye. Yine şanslı günümüzdeymişiz ki araç iki payanda arasına girmeyip, payandalardan birine direkt bindirmiş. Kendi tamponu falan bayağı bir hasar görmüş ama bizim payandayı sadece 3 santimetre kadar oynatabilmiş. Şaka gibi ama, direğimize takılan paraşütçüden sonra bu sefer de araba çarptı kayığımıza Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    H. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #316 : Nisan 10, 2021, 20:45:30 »
Çok güzel olmuş maaşallah...


*

    A. Ç.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #317 : Nisan 10, 2021, 20:48:21 »
Hasarsız atlatmışsınız geçmiş olsun. Her zaman merak ederim, otomobilleri ne zaman çekek sahası içine sokmayacaklar diye.


*

    E. D.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #318 : Nisan 10, 2021, 20:59:51 »
   Çok geçmiş olsun. Yaw sizde bir şey var kesin, her türlü derdi çekip duruyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Çok güzel olmuş maaşallah...

Hocam çok güzel olan ne, araba çarpması mı Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap?


*

    L. K.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #319 : Nisan 10, 2021, 21:27:07 »
Geçmiş olsun, İnşallah Tekneyi kazasız belasız suya indirirsiniz.

*

    E. Y.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #320 : Nisan 10, 2021, 21:37:52 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Hasarsız atlatmışsınız geçmiş olsun. Her zaman merak ederim, otomobilleri ne zaman çekek sahası içine sokmayacaklar diye.
Kendi girmiş Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Hakan, çok geçmiş olsun.
Espri yapıyoruz güya ama Nükhet hanım bayağı bir tehlike atlatmış, tekrar geçmiş olsun.
*

    M. A.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #321 : Nisan 10, 2021, 22:33:41 »
... geçmiş olsun çok çok Nükhet Hanım’a, Yengeç’e, size 🙏
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #322 : Nisan 12, 2021, 02:34:12 »
Teşekkürler hepinize. Geçti, bunu da atlattık ucuzundan. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. V.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #323 : Nisan 12, 2021, 06:00:02 »
Abi çok geçmiş olsun.
Kazasiz belasız inecek  inşallah.
Tekrardan cok gecmis olsun.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #324 : Nisan 12, 2021, 21:41:37 »
Sağolasın adaş, alıştım artık Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. A. Z.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #325 : Nisan 13, 2021, 09:39:03 »
aa o hızla büyüyerek gelen bir uçak mı?... Hakan Korsan dikkat et Yengeç'e bir uçak çarparsa şaşırmayacağız artık.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Geçmiş Olsun.
*

    Y. A.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #326 : Haziran 11, 2021, 16:35:36 »
Yengeç hakkında var mı herhangi bir haber gelişme?
Başına gelen o kadar kötü olaydan sonra korkuyorum sormaya ama su ile buluştu mu?
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #327 : Haziran 11, 2021, 21:02:54 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Yengeç hakkında var mı herhangi bir haber gelişme?
Başına gelen o kadar kötü olaydan sonra korkuyorum sormaya ama su ile buluştu mu?

Konu başlığında da belirtildiği üzere, Yengeç karada; daha doğrusu Yengeç hala karada. Nedenini, nasılını bilahare yazayım, ayrıntılı yazayım. Ciddi bir şey yok ama süreci uzatan aksaklıklar var.
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #328 : Haziran 17, 2021, 22:12:56 »
Efenim, Yengeç'in boyanması yılan hikayesine dönünce doğal olarak toparlanıp denize dönmesi de yalan oldu.  Neredeyse iki aydır ha boyandı, ha boyanacak diye plan program yaparken, havaların da ısınmasıyla, sancak borda çalımında hat halinde ince kabarıklıklar peyda oldu. Her ne kadar çevremdekiler, boya geç dedilerse de tabi ki içim elvermedi. Önce elyaf işini yapan elemanları çağırdım. Geldi, beraber zımparaladık, biraz açtık ki, görüntü macunun kabardığı yönünde. Ettiğim küfürler için affını dileyip gönderdim ve bu sefer macun çekenlere sövmeye başladım. Bu arada fırsattan istifade biraz daha bekleyip görmek istedim, başka yerlerde de sorun olacak mı diye. İlk aşamada borda çalımı ve alabandalarda, ardından yumruların iç kısmında belirdiler. Zımparayla cillop gibi düzleyip başladım beklemeye. Bir kaç gün sonra farkettim ki yine kabarma devam ediyor. Bu sefer alıp elime spirali, giriştim dibine kadar. Bu sefer macun çeken denyolardan özür dileyip, tekrar elyaf saran denyolara küfrettim. Sorun şu, sık örgülü elyafta çuvallamışlar, ilk katlar güzel yapışmış ama son kat elyafta hat halinde ince hava kalmış. Görünce onlar da elyafa bok atmaya kalktılarsa da yemedim. Yemedim de neye yarar bu saatten sonra. Nihayet alıp elime spirali borda çalımını, alabandaları ve neredeyse tüm yumru üstlerini yeniden açtım, temizledim, sardım ve tekrar macun çekmek üzere epoksi astarını attım. Tabi tek cümlelik bu iş silsilesi çok ciddi zamana mal oldu. Bir de üzerine havalar iyiden iyiye ısınmaya başlayınca çadırdan vazgeçtiysem de bir gölgelik yapabilmek için başladım yeniden iskele çakmaya. Tabi tek başına, bol küfür eşliğinde biraz ağır ilerledi ve ancak bugün neredeyse üzerini örtecek hale getirebildim. Bir aksilik olmazsa yarın jüt ile örteceğim üzerini. Ardından macun, astar, zımpara falan. Olur de hepsi biterse de boyayacağız inşallah Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #329 : Temmuz 08, 2022, 00:02:33 »
B Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Bir yıl daha geçmiş son mesajdan bu yana. Evet, Yengeç hala karada. Yine yaza kaldı. Çünkü berbat bir kış, hem de üzerinde çadır olmadan geçirdik. Yağmur geliyor, kapat tekneyi, yağmur bitti aç tekneyi... geçtiğimiz ayların rutini böyle bir şeydi. Tabi örtmekten bahsettiğimiz tekne Yengeç. Davlumbazı, koca karnı, rüzgarı... hiç de kolay geçmedi. Her seferinde küfür hırla! Bir de bitmek bilmeyince kış neredeyse Nisan sonuna kadar rölantide geçti günler.

Nisan'la beraber Demirel'in incisi ile sıvadık kolları: "Nerde gaamıştık?"

Bir kaç tamir, ardından bol zımpara, astar, tekrar zımpara... de ja vu! Bir önceki Nisan'dan hiç bir farkı yoktu yaptığım işlerin. Teorik olarak süreç basit. Tamir yapılan yerlere tekrar macun çekilecek, takozlanacak (zımpara), astar atılacak, zımparalanacak ve tekne topyekün temizlenip boyanacak. Pratikte olan biten bambaşka tabi.

Macun bitti. Astarı atmak için tekneyi temizlemek zulüm, çünkü camlar yok, motor kapaklarının altında olması gereken su giderleri yok... Hal böyle olunca temizlik bile başlı başına bir "challenge" haline geliyor. Öyle, böyle attık astarı. Sonra tekrar zımpara. Zımpara çekerken gözden kaçan yerler de çıkınca tüm tekne bir kez daha zımparalandı.

Bu arada eş zamanlı olarak iç mekanda yapılacak işler için bir marangoz arayışına başladım, ki Mart'ın ilk haftasıydı. Bugün itibarı ile hala arayışım devam ediyor. Cam kenarları için şablon çıkartıp kontra kesecek bir marangoz hala bulamadım. Sonuçta adamlar tik güverte, motoryat mobilyası gibi işler kovalarken dönüp bakmıyorlar bile. Bayramdan sonra da bulamazsam birilerini o iş de bana girecek gibi.

Tarihler 2 Haziran'ı gösterdiğinde lanet maskeleme işi bitti ve sonunda üst binanın bir kısmına vurduk boyayı. 14 ay gecikmeli olarak  Bu arada renk için saatler harcayıp, en sonunda gidip malzemeci de birlikte hazırladık. La bir vurduk boyayı, alakası yok bizim hazırladığımızla. Deli olacağım. Kovaya bakıyorum başka, ışıkta başka, gölgede başka... akriliğini de dedim, geçtim. Sonuçta gözüm alıştıkça sevdim de.

Hemen ardından üçüncü kez çadır kurmaya giriştim. Yahu sadece şu çadır hikayesi bile aklı başında bir adamı delirtmeye yeter de artar bile. Yine tek başına altı metrelik dikmelerle kurdum çadırı. Ardından iskele. Sonra bir kaç günüm yağmalanan kalasları geri toplamakla geçti. Önceki yıl edindiğim tecrübeyle bu sene yüksek bir gölgelik yaptım ki biraz olsun yaşam şansım kalsın yukarıda çalışırken. İlk günün sonunda fırtına çıktı ve sabah gölgelik darmadağın oldu. Toparladım. Tekrar fırtına çıktı. Tamamen dağıldı  Sonunda lanet fırtınalar bitince daha bir sağlamlaştırdım ve hala iş görüyor...

Bir diğer eğlenceli durum ilk Göcek yazımda başıma gelen "kırk ikindiler" belasının yeni ve daha beter versiyonu oldu. Mayıs'ın ikinci haftasından itibaren neredeyse Haziran'ın son haftasına kadar her öğleden sonra yağdı şerefsiz. Hatta boya attığımız gün de yağdı ama neyse ki sıcaktan kurumuştu boya.

Maskeleme belasından kurtulmak için üst binanın bir kısmını ruloyla atayım dedim. Demez olaydım! Akrilik boya ruloyla atılmaz dediklerinde çemkirmiştim doğru ruloyla atılır diye. Doğru rulo yokmuş. Rulo köpürüyor ve eriyor. Fırça iz yapıyor. Akrilik boya, özellikle de bu sıcaklarda anında kuruyor. Fırça izleri yüzünden iki kez zımparalayıp tekrar attım. Daha beter oldu  Bu arada en gurur duyduğum eklenti olan cam kenarlarındaki çıkıntıları maskelerken kendime ettiğim küfürün haddi hesabı yoktu. Sana mı kaldı lan estetik kaygı... 15 tane yuvarlak cam... bildiğin kapak.

Tabancasız akrilik boya zıçışından sonra tekrar boya atan arkadaşı aradım, dedim ben cinnet geçirip bordalara akrilik boyayı boca etmeden gel at şu boyayı. Maskele, gelip atayım dedi. Maskele demesi kolay. Bir kıytırık 24'lük 3M bantın tanesi olmuş 81 TL. Dahası tüm tekne kapanacak. Yürüyüş iskelesiydi, maskesiydi derken sonunda Pazartesi günü bordalara da attık boyayı. Bilgisayar oyunu tadında, level level ilerliyoruz resmen.

Bugünün eğlencesi de çarmık ayaklarının yerleriydi. Elyaf yapan sığırdan, macun çeken sığıra kadar her birisine bin kez söyledim, delikleri kapatmayın diye. Arkadaş insan düşmanına yapmaz böyle bir kötülüğü. Önce termal kamerayla işaretledim. Bir de sevindim ki, kıçım bile kalktı, zekice çözdüm sorunu diye. Ama gel gör termal kameranın hayatıma katkısı yeni macun tamiri oldu. Alakasız yerlerde çıktı delikler. Bugün sadece bir deliğin yerini bulabilmek için bir buçuk saat uğraştım. İskele taraf bitti, sancak yeni başladı. 24 deliğin henüz 9 tanesini bulabildim.

Sadece kıytırık bir delik için bile bu kadar uğraşırken "abi bitmedi mi hala, bir an evvel at artık şunu denize." diyene kafa göz girecek hale geldim artık. Hele samimiyse okkalı küfrediyorum. Her işe bir "challenge". Mesela, davlumbazın camlarını takayım da en azından yağmura karşı kapatacağım alan biraz azalsın dedim. İlk camı aldım elime, ahanda, küt diye oturdu. Mallık edip "Oh be!" demiş bulundum. Lan senin neyine gerek öyle rahatlama ünlemleri falan. Bir sonraki cam bir saatten fazla uğraştırdı ki bir de o gün yardım eden vardı. Son camda artık delirmek üzereydim ki bir marangoz arkadaşı çağırdım, nasıl oturtursan oturt, yeter ki oturt dedim. Yarım saatte oturttu gitti. Sonuçta 6 tane cam bir günde anca oturdu yerlerine.

Bir de uyarı; ki daha önce çok fazla insana söyleyip, sonra kendim aynı haltı yediğimden aklıma geldikçe deliriyorum. Zehirli astarı silikonluysa sika yapışmıyor. Lan bilmesem neyse, nasıl bir mallığıma denk geldi bilmiyorum, taktık kovanları yerine, ertesi sabah kahvaltı ederken geldi aklıma. Fırladım gittim ki eve, yapışmamış lanet olası sika. Bir fırsat ve de el verecek birini bulduğumda tekrar sökülüp, tekrar monte edilecek.

Daha binlerce irili, ufaklı, saçma sapan şeyle uğraşarak geçiyor günler. Bu yaz artık inecek onu biliyorum ama ne zaman inecek, cidden hiç bir fikrim yok. Daha irili ufaklı bin tane iş var yapılacak ve tek başına yetişmek cidden çok zor.

Bayramdan sonra kalan boya işleri için tekrar maske, temizlik. Boya işi bitince iç mekanın kalıpları, kesimi vs... Arada bir yerde de motor ve mekanik.

Motor demişken, geçenlerde erteleyip durduğum işlerden birine giriştim, daldım mazot tanklarına. Yengeç'te toplam 800 lt hacminde 6 adet mazot tankı var. Ali abiye sordum, hiç bakmamış bile. Eh, 9 yıldır ben de hiç bakmadım. Artık zamanıdır, o gün, bugündür dedim, giriştim. Düşündüğümden çok ama çok daha temiz çıktı, orası kesin. Ama kontrol kapaklarının contaları efsaneydi. Tamamen erimiş, pelte gibi bir şey olmuştu. İçerideki pisliğin bir kısmının kaynağı o "mazota" dayanıklı contalardı.

Sabah son bir aydır olduğu gibi 06:00 işbaşı, delikler aranacak. 10:00 gibi kahvaltı molası. 12:00-20:00 arası ikinci vardiya. Bu tempoya nasıl oluyor da hala göbeğim var anlamıyorum...