0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    E. S.

Marmaris-Göcek Seyri
« : Şubat 23, 2023, 19:01:47 »
Başlangıç notu: İlk günden itibaren forumda okumaktan en çok keyif aldığım yazılar hep seyir anıları oldu. Ben de bu sebeple hem diğer Gekoları bu konuda motive etmek hem de çorbaya 2 tutam tuz atmak için çok sınırlı alanda ve kısa süreli yaptığım seyirleri Foruma taşımaya başlamıştım. Bu yıl tek başına okyanus geçen kadın denizcileri, Atlantik geçişini tamamlayan içlerinde gezgin korsanların da bulunduğu Karayiplerdeki onlarca Türk Denizciyi, Nil korsanın seyir yazılarını okuyunca biraz kendimden utanmaya başladım. İnsanlar okyanuslar geçiyor, ben yan koya geçince matah bir iş yapmışım gibi seyir yazısı yazıyorum diye düşünmeye başlamıştım ama yine de geçen yaz sonu yaptığımız 5 günlük seyri yazmadan edemedim.

MARMARİS GÖCEK SEYRİ
Yılın denizde geçirebileceğimiz son tatili aktif iş hayatı sebebi ile Ekim ayı ortalarına kadar sarktı. 11 Ekim akşamı, ertesi sabah erkenden yola çıkabilmek için iş çıkışı Marmaris yoluna düştük. Marmaris’e varır varmaz bagajda ve arka koltuklarda kalan son boşlukları da market alışverişi ile doldurduk. Birkaç gün boyunca tekne mutfağına mahkûm kalacağımız için mükellef bir rakı sofrasına oturmadan da yola çıkmadık tabii ki😊. Gecenin geç saatlerinde marinaya varış, bagajı tekneye aktarma işleminin sonunda çöken yorgunluk ve rakının da etkisi ile herkes bir köşede sızıp kaldı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Marmaris Yacht Marina’nın özellikle Ginger gibi küçük tekneleri barındırdığı D pontonunda otomobilinizi teknenizin beş metre yakınına kadar çekebiliyor olmanız çok çok büyük bir nimet. Tekneye varış sonrası eşya taşıma işi çok kolaylaşıyor. On kere git gel de yapsanız mesafe çok kısa olduğu için yorulmadan ve çabucak bitiyor.
Sabah uyandığımızda ilk iş su deposunu doldurup sonra da Marina ofisine gidip sonra eren yıllık sözleşmeyi 1 yıl daha geçen yılki fiyattan uzattım. Pek çok marinada Euro bazında yapılan, afaki zamlardan etkilenmeden 1 yılı daha cebe atınca seneye Allah kerim diyerek tekneye döndüm. 2023 Ekim’e kadar rahatız.  Çıkmadan önce atık iskelesine yanaşıp siyah tankı boşaltıp marina ofisinden evrağımızı alıyoruz, malum atık işletmemenin cezası yıkım seviyelerine çıktı, üç kuruşluk keyif yapalım derken kabus görmeye gerek yok, atık tankı boş olsa bile:/.
Sabah ofis işlemleri, atık iskelesinde beklenen sıra vs. derken yola çıkmamız öğle saatlerini buldu. Hedefimizde Üç yıldır Marmaris’te olmamıza rağmen kalabalık nedeni ile hep biraz uzak durduğumuz Göcek var. Ekim ayında okulların açılması ile azalan turizm hacmi Göcek Koylarını bir nebze de olsa rahatlatmıştır diye düşünerek kendi teknemiz ile hiç gitmemiş olduğumuz meşhur koyların hayalini kurarak yola düşüyoruz.
Pırıl pırıl bir günde öğleden sonra gelecek havanın ilk esintileri birlikte Ada boğazından Marmaris körfezini terk ediyoruz. 9-10 knot civarı esen rüzgar ile güzel bir apaz seyrine başlıyoruz. Önce motor Cenova, sonra ana yelkeni de basıp motoru stop ederek yola devam ediyoruz. Bir önceki günden kalan sert havanın soluganları boğazdan çıkar çıkmaz bizi karşılıyor, üstelik bordadan aldığımız bu dalgalar kısa sürede mürettebatın içini dışına çıkarıyor. Ana yelkeni basınca bir nebze  rahatlıyor ve sallan yuvarlan yola devam ediyoruz.
Yılancık adasının güneyinde oltaya takılan Yazılı Orkinosu keyifli bir mücadele ile tekneye alıyoruz ancak buzdolaplarının tıka basa dolu olması ve bozulmaması için bir an önce tüketmemiz gereken yiyeceklerimizin olması sebebi ile bu şanslı balığı denize iade edip yola devam ediyoruz.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Öğleden sonra artan rüzgar ve büyüyen dalgalar ile yolculuk biraz yorucu hale gelmeye başladı. Ekincik açıklarında otopilot bordadan gelen dalgaların ve rüzgar üstüne döndürmeye çalışan yelkenlerin kuvvetini yenememeye başlayınca devreden çıkarıp yekeyi elime aldım. Marmaris Göcek arasını 32 feet bir tekne ile gece seyri yapmadan geçmek çok mümkün görünmediği için önceden b hatta c planlarını zaten yapmıştım. An itibari ile hava kararmadan Göcek’e giriş yapma şansımız  kalmadığı için dümeni geceyi geçirebileceğimiz Sarıgerme plajına doğru kırdık. İyi ki de inat edip kendimizi zorlamamışız çünkü akşam saatlerinde hava iyice çığırından çıktı 25 knotlara dayandı.
Baba ada ile Sarıgerme plajı arasında kalan 500 metre genişliğindeki boğazda hem dalgaya karşı korunaklı hem de yeterli derinlikte yer bulamayınca alargadan vazgeçip Baba Adasının kuzeyine kıçtan kara yapmaya karar verdik. Pek çok başıboş tonoz şamandırasının arasında zeminin temiz olduğu bir yer bularak 8 metre derinliğe çapayı bırakıp, tuttuğundan da emin olduktan sonra mümkün olduğunca adaya yaklaşarak kıçtan alacağımız rüzgarı kırmaya çalıştım.  Denize atlayarak önce rüzgar üstü kıç halatını karadaki kayalardan sarkan bir halata bağladım.  Sancak koltuk halatını yine karadaki kayalardan sarkan bir halata bağlıyordum ki yandaki dalış teknesinden o halata güvenmemem gerektiği, çok sağlam olmadığı bilgisi gelince kayalara tırmanıp sağlam bir kayaya sancak kıç halatımı da bağladım. Hava kararmaya yakın, adanın kuytusundaki şamandıraların sahipleri birer ikişer gelip tonozlarına bağladılar, etrafımız balıkçı tekneleri ile doldu. Adanın hemen arkasını döven dalgaların sesleri ve rüzgar uğultusuna rağmen biz çok sakin ve güvenli olarak geceyi geçirdik. Sarıgerme sahilindeki çok yıldızlı turizm tesislerinin müzik sesleri bize kadar gelse de büyük rahatsızlık duymadan huzurla uykuya dalabildik.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
 
Devam Edecek...
 


*

    M. A.

Ynt: Marmaris-Göcek Seyri
« Yanıtla #1 : Şubat 23, 2023, 20:12:45 »
teşekkürler Efe Korsan, çok iyi geldi  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap seyir hikayelerinin büyüğü küçüğü olmadığını düşünüyorum ve aynı yerde geçiyor bile olsa, onbeş dakika da sürse, her seferinde kendine has, yazarına has olduğu için okuması ayrı keyifli oluyor  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    E. S.

Ynt: Marmaris-Göcek Seyri
« Yanıtla #2 : Şubat 25, 2023, 13:50:27 »
2. Gün

Sabaha karşı uyandığımda irkilerek teknenin yerinin değiştiğini fark ettim. Rüzgar kalmıştı ama akşam rüzgar üstü kıç halatımı bağladığım kayadan sarkan halat kopmuştu. Sancak tarafımda, kıçtan kara bağlı olarak geceleyen dalış teknesine neredeyse bordalayacak kadar yaklaşmışız.  Kayalara başkalarının bağladığı halatlara güvenmemek gerekiyor. İşinizi zorlaştırsa da gerekirse o taşın kayanın tepesine kadar tırmanıp sağlam bir noktaya bağlanmak şart yoksa gözünüzü karada açabilirsiniz☹.
Sabah uyanır uyanmaz yola çıkma ve kahvaltıyı seyirde yapma teklifim kabul görünce sadece sancakta kalan kıç halatını çözüp demir aldık. Bir önceki günün zorlu seyrinden sonra 3-4 saatlik sakin bir denizde yapılacak seyir ile ilk hedefimizi olan Göcek Hamam koyuna doğru yola çıktık ama açık deniz koşullarını gözden kaçırmışız:/ Adanın kuytusundan çıkar çıkmaz bordadan gelen devasa soluganlar seyir zevkini baltalamaya yettiği gibi bize kahvaltı da yaptırtmadı. Kurtoğlu Burnunu dönüp soluganı arkamıza alana kadar yine sallan yuvalan bir 2 saat geçirdik ancak burnu dönünce sörf etkisi ile hem hızımız hem de stabilitemiz arttı. Ufukta Göcek cennetinin kapısı da görününce bunlara bağlı olarak keyfimizde yerine geldi. 

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Göcek mevsime oranla hiç beklemediğim kadar kalabalıktı ancak yine de Hamam koyundaki koya ismini veren antik kalıntılara mümkün olduğunca yakın çok güzel bir lokasyona kıçtan kara yapacak bir yer bulduk. Göcek koyları bilindiği üzere çok derin ve birden sığlaşan bir dip yapısına sahip. Kıçtan kara yapacağım, gözüme kestirdiğim yerin üç tekne boyu ilerisi 45-50 metre derinlikte. Hiç akıl karı olmasa da küçük tekne ve dolayısı ile fazla derin olmayan salma avantajını kullanarak 35 metre derinliğe demir atıp toplam 60 metre civarında zincir salarak karaya mümkün olduğunca tornistan ile yanaşıp kıç halatlarını kayalarda bulunan mapalara bağlamayı başardım.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yolda yapmayı planlayıp ancak beceremediğimiz kahvaltıyı öğle yemeği ile birleştirdikten sonra hava kapalı da olsa hepimiz kendimizi sulara bıraktık. Sonrasında dinghy ile tüm hamam koyunu turladık ve antik hamam kalıntısının yanındaki iskeleden karaya çıkarak 1 saat kadar önce botla geçtiğimiz tüm koyu bir kez de karadan yürüyerek keşfe çıktık. Yürüyüş dönüşü yine Kleopatra’nın da yüzdüğü sularda kısa bir yüzme molası verip tekneye geri döndük. Ekim ortası olmasına rağmen koydaki yoğun tekne trafiği, yanaşanlar, ayrılanlar, kıçtan kara yap(amay)an tekneleri izleyerek akşamı ettik.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
 
Akşam yemeğinde bir Tekne Klasiği olan makarna ve fırında köfte olmasına rağmen mezeye benzeyen birkaç bir şey tırtıklayarak rakımızı da içince keyfimiz tavan yaptı diyebilirim. Bu kadar güzel ve bir şekilde korunmayı başararak bugünlere gelmiş olan doğanın koynuna tekrar girebilir miyiz, hadi bizi geçtim çocuklarımız bu güzellikleri yaşayabilecek mi? Bazı kesimlerin iştahını kabartan bu güzelim koylar, tonoz ihalelerinden, her yıl tüm Muğla’yı kasıp kavuran orman yangınlarından, abuk sabuk yapılaşmalardan ne kadar daha sağ çıkabilir bilmiyorum☹. Tüm bu düşünceler arasında İnce ince çiseleyen yağmurun sesini dinleyerek ve havadaki envaı çeşit güzel kokuları derin derin soluyarak çok huzurlu bir gecede uykuya daldık.

3. Gün

Sabah erkenden güzel ve güneşli bir güne uyandık ancak havanın öğle saatlerinden itibaren bozacağını tüm tahmin kaynakları hep bir ağızdan bağırıyorlardı. Yine de kahvaltı edecek kadar zamanımız vardı. Hamam Koyun en dip noktasında yer alan Adaia Restorandan kahvaltı için taze bazlama ekmeklerini alıp çöpleri de koydaki konteynıra(artık onlar da kaldırıldı) attıktan sonra tekneye döndüğümde çoktan hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturdum. Sıcak bazlama tahmin edileceği üzere kahvaltının yıldızıydı ve hemen tükendi. Adaia restoran sınırlı sayıda üretebildiği için akşam yemeğine gelen restoran müşterine kalsın diye tekne başına 2 adetle sınırlı satış yapıyor. Biz teknede 4 kişiydik ve bize yeterli oldu ancak kalabalık tekneler bunu göz önüne almazlarsa kahvaltıda aç kalabilirler😊.
Öğleden sonra gelecek sağanak rüzgarlar ve yağmurlar başlamadan kıç halatlarımızı çözüp demiri alarak Bedri rahmi Koyuna doğru yola koyulduk. Aylardan Ekim de olsa ortada kalmamak için rezervasyon yaptığımız Zeytin Restoran iskelesine bağlandık. Biz Bedri Rahmi’ye gelip de bağlanana kadar hava iyice kapatıp serinlese de çok davetkar görünen suya dalıp çıkarak iskelede boşta duran bir hortum ile önce teknenin azalan tatlı su depolarını doldurdum sonra da ahşap iskelede duş yaparak 3 günlük tuzdan kendimi arındırmayı başardım.  Başardım diyordum çünkü duş yaptığımı gören bir restoran çalışanı şimşek hızı ile koşarak gelip musluğu kapattı ve musluğun içinde olduğu metal panoya bir asma kilit takarken tekneler su ve elektrik verilmediğini, tesisin duşlarını kullanabileceğimizi söyledi.  Eşim ve teknedeki misafirlerimiz Restoranın biraz üstünde kalan duşlarda, vaat edilen ancak bulunamayan sıcak su ile duşlarını yapıp tekneye dişleri takırdayarak döndüler. Hemen ardından hava raporlarının az bile söylediği sağanak yağmur başladı. Teknedeki tüm hatch ve lumbozları kapatıp, güvertedeki minderleri içeri aldıktan sonra kendimizi restorandaki şöminenin başına attık.

eature=share

  Gün boyu tavla ve bira ile zaman geçirip akşam yemeğine oturduk. Dışarda çılgın bir yağmur bardaktan boşanırcasına yağsa da iskelede güvende olan Ginger da, şömine başında olan bizler de son derece keyifli bir gece geçirdik.

Devam edecek...


*

    M. Ç.

Ynt: Marmaris-Göcek Seyri
« Yanıtla #3 : Şubat 25, 2023, 18:20:37 »
Teşekkürler Efe Korsanım, devamını bekliyoruz.


*

    E. S.

Ynt: Marmaris-Göcek Seyri
« Yanıtla #4 : Mart 14, 2023, 09:46:00 »
4. Gün

Sabah yine yarı kapalı bir havaya uyandık.
 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Buraya kadar gelmişken Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun 1974 yılında sahildeki bir kayaya resmettiği Balığı görmeden gitmek olmazdı. Önce Zeytin restoran iskelesinden avara olup koyun karşı sahiline yaklaşarak sığ suya demir attık sonra bot ile sahile çıkıp hem Azra Erhat’ın bir kaya üzerine yapmış olduğu mozaik eserini hem de Bedri Rahmi’nin meşhur resmini yakında görüp fotoğraflarını çekiyoruz.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap  Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Marmaris-Göcek seyri esnasında yediğimiz havayı anımsayıp dönüşte de havayı bu sefer kafadan alacağımızın bilincinde olarak çok da geç kalmadan Göcek’ten ayrılıyoruz. Saat 12 olmasına rağmen henüz dalgaların büyümemiş olması sebebi ile sakin bir şekilde Kurtoğlu burnuna kadar motor seyri ile gelip, sonrasında Marmaris yönüne rota tutuyoruz. İskele baş omuzluktan aldığımız rüzgar motorun işini biraz kolaylaştırıyor. Cenovayı dolduran rüzgar ile Ginger 5-6 Knot bandında denizi yara yara yoluna devam ediyor.  Ekincik açığına geldiğimizde artan rüzgar ve şiddetlenen yağış nedeni ile gelirken yaptığımız gibi yolu ikiye bölerek akşam saatlerinde Marmaris’e varmak yerine bu geceyi de Ekincik Büyük Semizce Koyunda geçirmeye karar veriyoruz. Geniş ve korunaklı koya girip demiri 6 metre derinliği bırakıyoruz. Bizim gibi 2 tekne daha var koyda. Büyük Semizce koyu çok geniş bir kumluk zemine sahip, derinlikler de koyun genelinde alargaya çok uygun. Zemin iyi demir tuttuğu için rahat bir uyku vadediyor. Akşam ince ince çiseleyen yağmurda kıç havuzlukta kurduğumuz güzel sofra bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Akşam menümüzde olan tortelliniyi deniz suyunda pişirmek fikri kimin aklına geldiyse(benim😊) makarna içindeki tuzlu peynirin de etkisi ile yemeğimiz maalesef yenmeyecek kadar tuzlu oldu. Deniz suyunda makarna fikri her ne kadar kulağa güzel gelse de tortellini pişirmek için sakın denemeyin.  Neyse ki buzdolabında kalan son ıvır zıvır ile akşam yemeğini de bir şekilde kotarabildik. Zaten yemeğe oturduktan on  dakika sonra gelen sağanak yağmurdan kaçarak tatilin son gecesini de kamara bitirdik.
Gecenin ilerleyen saatlerinde ara ara güverteye çıkarak demirin tarayıp taramadığını anlamak için çevre kontrolü yaparken açıktan üstümüzde gelen bir dev fark ettim. Şöyle ki aynı anda hem iskele-sancak fenerlerini hem de tamamen aydınlatılmış olan devasa direğinin ışıkları hızla büyüyordu. Havadaki yoğun yağış ve gecenin etkisi ile beni göremeyecek olmalarından korkarak teknedeki güverte aydınlatma ışığını da açtım. Yaklaşık 100 metre kala dev yelkenli rotasını değiştirip açığa zincirini dökmeye başlayınca rahatladım. Gece minare boyundaki direği ve seyir aydınlatmalarından ibaret olan bu devin Sabah Uyandığımızda görüntüsü aşağıdaki gibiydi.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
 
Ertesi sabah yine akşamdan kalma soluganlar eşliğinde tatlı bir rüzgar ve Cenova-motor ile Marmaris yoluna düştük. Aksaz açığında genelde bereketli olan balıklar bu sefer bizim rapalaya hiç yüz vermeyince marinaya eli boş olarak döndük. 5 günlük kısa ama tadı damağımızdan kalan bu seyir ile sezonu kapattık.

*

    U. C. O.

Ynt: Marmaris-Göcek Seyri
« Yanıtla #5 : Mart 15, 2023, 01:58:59 »
Sayın Korsanım.

Tadı damağımızda kaldı. Pek gezi sayısı giremiyoruz forumda. Özellikle tüm sezonun tamamlanmasını bekledim okumadan önce.

Daha ağdalı. Daha uzun. Daha detaylı. Kâh güldüren kah aglatan. Birkaç gün okuyacagimiz bir eser beklerdim sizden.
Artık önümüzdeki yaza...