Başlangıç notu: İlk günden itibaren forumda okumaktan en çok keyif aldığım yazılar hep seyir anıları oldu. Ben de bu sebeple hem diğer Gekoları bu konuda motive etmek hem de çorbaya 2 tutam tuz atmak için çok sınırlı alanda ve kısa süreli yaptığım seyirleri Foruma taşımaya başlamıştım. Bu yıl tek başına okyanus geçen kadın denizcileri, Atlantik geçişini tamamlayan içlerinde gezgin korsanların da bulunduğu Karayiplerdeki onlarca Türk Denizciyi, Nil korsanın seyir yazılarını okuyunca biraz kendimden utanmaya başladım. İnsanlar okyanuslar geçiyor, ben yan koya geçince matah bir iş yapmışım gibi seyir yazısı yazıyorum diye düşünmeye başlamıştım ama yine de geçen yaz sonu yaptığımız 5 günlük seyri yazmadan edemedim.
MARMARİS GÖCEK SEYRİ
Yılın denizde geçirebileceğimiz son tatili aktif iş hayatı sebebi ile Ekim ayı ortalarına kadar sarktı. 11 Ekim akşamı, ertesi sabah erkenden yola çıkabilmek için iş çıkışı Marmaris yoluna düştük. Marmaris’e varır varmaz bagajda ve arka koltuklarda kalan son boşlukları da market alışverişi ile doldurduk. Birkaç gün boyunca tekne mutfağına mahkûm kalacağımız için mükellef bir rakı sofrasına oturmadan da yola çıkmadık tabii ki😊. Gecenin geç saatlerinde marinaya varış, bagajı tekneye aktarma işleminin sonunda çöken yorgunluk ve rakının da etkisi ile herkes bir köşede sızıp kaldı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, Marmaris Yacht Marina’nın özellikle Ginger gibi küçük tekneleri barındırdığı D pontonunda otomobilinizi teknenizin beş metre yakınına kadar çekebiliyor olmanız çok çok büyük bir nimet. Tekneye varış sonrası eşya taşıma işi çok kolaylaşıyor. On kere git gel de yapsanız mesafe çok kısa olduğu için yorulmadan ve çabucak bitiyor.
Sabah uyandığımızda ilk iş su deposunu doldurup sonra da Marina ofisine gidip sonra eren yıllık sözleşmeyi 1 yıl daha geçen yılki fiyattan uzattım. Pek çok marinada Euro bazında yapılan, afaki zamlardan etkilenmeden 1 yılı daha cebe atınca seneye Allah kerim diyerek tekneye döndüm. 2023 Ekim’e kadar rahatız. Çıkmadan önce atık iskelesine yanaşıp siyah tankı boşaltıp marina ofisinden evrağımızı alıyoruz, malum atık işletmemenin cezası yıkım seviyelerine çıktı, üç kuruşluk keyif yapalım derken kabus görmeye gerek yok, atık tankı boş olsa bile:/.
Sabah ofis işlemleri, atık iskelesinde beklenen sıra vs. derken yola çıkmamız öğle saatlerini buldu. Hedefimizde Üç yıldır Marmaris’te olmamıza rağmen kalabalık nedeni ile hep biraz uzak durduğumuz Göcek var. Ekim ayında okulların açılması ile azalan turizm hacmi Göcek Koylarını bir nebze de olsa rahatlatmıştır diye düşünerek kendi teknemiz ile hiç gitmemiş olduğumuz meşhur koyların hayalini kurarak yola düşüyoruz.
Pırıl pırıl bir günde öğleden sonra gelecek havanın ilk esintileri birlikte Ada boğazından Marmaris körfezini terk ediyoruz. 9-10 knot civarı esen rüzgar ile güzel bir apaz seyrine başlıyoruz. Önce motor Cenova, sonra ana yelkeni de basıp motoru stop ederek yola devam ediyoruz. Bir önceki günden kalan sert havanın soluganları boğazdan çıkar çıkmaz bizi karşılıyor, üstelik bordadan aldığımız bu dalgalar kısa sürede mürettebatın içini dışına çıkarıyor. Ana yelkeni basınca bir nebze rahatlıyor ve sallan yuvarlan yola devam ediyoruz.
Yılancık adasının güneyinde oltaya takılan Yazılı Orkinosu keyifli bir mücadele ile tekneye alıyoruz ancak buzdolaplarının tıka basa dolu olması ve bozulmaması için bir an önce tüketmemiz gereken yiyeceklerimizin olması sebebi ile bu şanslı balığı denize iade edip yola devam ediyoruz.
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Öğleden sonra artan rüzgar ve büyüyen dalgalar ile yolculuk biraz yorucu hale gelmeye başladı. Ekincik açıklarında otopilot bordadan gelen dalgaların ve rüzgar üstüne döndürmeye çalışan yelkenlerin kuvvetini yenememeye başlayınca devreden çıkarıp yekeyi elime aldım. Marmaris Göcek arasını 32 feet bir tekne ile gece seyri yapmadan geçmek çok mümkün görünmediği için önceden b hatta c planlarını zaten yapmıştım. An itibari ile hava kararmadan Göcek’e giriş yapma şansımız kalmadığı için dümeni geceyi geçirebileceğimiz Sarıgerme plajına doğru kırdık. İyi ki de inat edip kendimizi zorlamamışız çünkü akşam saatlerinde hava iyice çığırından çıktı 25 knotlara dayandı.
Baba ada ile Sarıgerme plajı arasında kalan 500 metre genişliğindeki boğazda hem dalgaya karşı korunaklı hem de yeterli derinlikte yer bulamayınca alargadan vazgeçip Baba Adasının kuzeyine kıçtan kara yapmaya karar verdik. Pek çok başıboş tonoz şamandırasının arasında zeminin temiz olduğu bir yer bularak 8 metre derinliğe çapayı bırakıp, tuttuğundan da emin olduktan sonra mümkün olduğunca adaya yaklaşarak kıçtan alacağımız rüzgarı kırmaya çalıştım. Denize atlayarak önce rüzgar üstü kıç halatını karadaki kayalardan sarkan bir halata bağladım. Sancak koltuk halatını yine karadaki kayalardan sarkan bir halata bağlıyordum ki yandaki dalış teknesinden o halata güvenmemem gerektiği, çok sağlam olmadığı bilgisi gelince kayalara tırmanıp sağlam bir kayaya sancak kıç halatımı da bağladım. Hava kararmaya yakın, adanın kuytusundaki şamandıraların sahipleri birer ikişer gelip tonozlarına bağladılar, etrafımız balıkçı tekneleri ile doldu. Adanın hemen arkasını döven dalgaların sesleri ve rüzgar uğultusuna rağmen biz çok sakin ve güvenli olarak geceyi geçirdik. Sarıgerme sahilindeki çok yıldızlı turizm tesislerinin müzik sesleri bize kadar gelse de büyük rahatsızlık duymadan huzurla uykuya dalabildik.
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Devam Edecek...