0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    H. T.

Yengeç Kaş rotasında...
« : Temmuz 09, 2014, 11:24:29 »
Doğrusu Yengeç'in yolculuğu 29 Mayıs akşamı başladı. 30 Mayıs akşamı yaşadığımız olaydan zor anlar başlığında bahsetmiştik. 7 Temmuz'a kadar Ambarlı WIM'de irili ufaklı aksaklıklarla geçen hazırlık sürecinden sonra 7 Temmuz Pazartesi sabahı tekrar çözdük halatları....


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


08:00 itibarı ile Mürefte'de gecelemek üzere Ambarlı'yı geride bıraktık. Bir kaç dakika sonra sabırsızlıkla beklediğim şeye giriştim ve uzuuuun bir aradan sonra cenoa'yı bastım.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


1000 devirde, motor-cenoa ikilisiyle 6,4 knot hızla başladı seyir. Doğrusu keyfime diyecek yoktu...


Kumburgaz açıklarında, Celaliye'ye doğru yaklaşırken deniz biraz kabarmaya başlayınca saat 10:00 gibi toplayıp cenoa'yı Selimpaşa barınağının hemen sancağında demir atıp kahvaltıya giriştik. 10:30 itibarı ile demiri alıp, tekrar motor-cenoa ikilisiyle daha kıyıya yakın olmak üzere seyre kaldığımız yerden devam ettik.


Altındaki midye tarlaları ve uskurundaki kekamoz kolonisi temizlenince Yengeç 1200 devirde 6,5-6,8 knot aralığında keyifle ilerlemeye başladı.


14:30 gibi Marmara Ereğlisi'ne iyice yaklaşırken hava kafadan gelmeye başladı. Ne olduysa da ondan sonra oldu. Sabah iki kez karşı koymayan cenoa su koyverdi. Daha da beteri cebelleşirken bir de üzerine yelkene balon yaptırmayı başardım Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap  Bir anlamda ilk balon seyrim de denebilir ki hiç sevmediğimi itiraf etmeliyim...


Ereğli burnunu döndükten sonra adet olduğu üzere, ne zaman başım sıkışsa kopup gelen Haydar yine yetişti ve 25 knot stabil bir poyraz meme yapmış cenoa'mızla bir olup bastonu ve direği zorlamaya başladı. 15:00 civarı hemen bir kaç mil ilerideki ailemin yazlığının önüne demir attığımızda hala 22-25 knot aralığında esen poyrazımız, meme yapmış cenoamız ve lambur lumbur oynayan bir bastonumuz vardı.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Hava düşmek bilmeyince beklemeye devam ettik. Gece boyunca da makul bir seviyeye inmedi. Sabah 06:20'de hava kalınca hemen fırlayıp önce basılı olan yedek cenoa'yı söküp indirdim. Sonra Nükhet'i uyandırıp bir süredir yedek kulübesinde bekleyen hakiki cenoamızı bastık. Bu arada anam, babam ve kadim dostumuz Şefik abi sandallarıyla aborde oldular. Sonrası gerçekten neşeliydi.


Cenoa yine sarılamadı, furling kastıkça kastı. Yelkeni söktük, furling halatını yeniden sardık, tekrar yelkeni bastık, ı ıhh, bana mısın demiyor şerefsiz. İki tur dönüp sonra kasım kasım kasılıyor. Ve tabi bu arada rüzgar başladı ki zaten saat 10:00 olmuş. Barış arandı, know-how'una başvuruldu. Mandar biraz gevşetme önerisi üzerine bir 15 dakika sonra know how'una sövüldü. Bu sefer mandar furling borusu üzerine sarıldı ve cenoanın inmesi de imkansız hale geldi. Tabi bu arada ekibin performansı gerçekten göz kamaştırıcıydı. Yıllar önce geçirdikleri deniz kazasından sonra denize bile girmeyen babam yelken üzerine teoriler geliştirmeye çalışıyor, teknenin üzerinde adeta o köşeden ötekine sekiyor, anam yelkeni bir ucundan yakalamış, deniz düşmesin diye çekiştiriyor... Nükhet iskotada, Şefik abi furling halatını kavramış...


Neyse, sonuç olarak yelkeni mümkün olduğunca boğduk bir halatla ve sadece bir gün sonra yine bana direk yolu göründü.


Yukarıdaki manzara Yengeç açısından pek parlak değildi ama en azından benim açımdan aşağıdaki gibiydi.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Furling'in ucundaki stopper kırılmış, yerinden ayrılmıştı. Bunun dışında bir sorun göremedim. Ve klasik olarak mandarla iskota aynı açıyla çalışıyordu. Bunun şiddetli geçimsizlik nedeni olduğunu yakkın zamanda öğrenmiş bulunuyorum. Yarım saatlik bir kahvaltı molasından sonra tekrar direğe çıkıp parçaların fotoğraflarını çektim.


İki ayaklı bir çözüm planı geliştirdik; ilki motorla devam ederken gerektiğinde basmak üzere yedek cenoa'yı gönderip üzerine matafyonlar açtırarak furling üzerine, furlingi kullanmadan basmak. İkincisi kırılan parçayı tedarik ettikten sonra uygun bir noktada furlingi komple bakıma almak. Bir çoğunuzun hatırlatacağı burulma mevzuunu bugün bir kez daha direğe çıkarak elimden geldiğinde kontrol edeceğim.


Şimdi anacığımın kahvaltı sofrasından kalkıp, tatlı bir lodosta, keyifle sallanan Yengeç'e geri dönme zamanı.


Yarın sabah erkenden istikamet Lapseki. Bakalım daha neler bekliyor bizi...
« Son Düzenleme: Temmuz 09, 2014, 11:27:37 Gönderen: Hakan Tiryaki »
*

    B. B.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #1 : Temmuz 09, 2014, 11:38:17 »
1) "Şerefsiz" sözcüğünü hep yerli yerinde kullanıyorsun, yakışıyor.
2) Kokpiti direğe taşı, nasılsa hep oradasın.
3) Nedir bu Nükhet'in senden çektiği. Yengeç, Nükhet'i kıskanıyor.
4) Anne kahvaltısı güzeldir.
« Son Düzenleme: Temmuz 09, 2014, 11:39:06 Gönderen: Bülent Büyükdağ »


*

    E. B.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #2 : Temmuz 09, 2014, 12:11:19 »
Ben de ana yelken bastın sandım bi an  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    S. Z.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #3 : Temmuz 09, 2014, 13:37:00 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Selametle yolun, yolun açık olsun HakanT korsanım.
Antalya sınırlarına girdiğinde eğer seferde olmassam karşılarım seni... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Diğer topikte belirtmişdim, görüşmek umuduyla burada da birkez daha belirteyim istedim.

Furling teşhisi doğru. Mandar halatının aşırı gerilmesi nedeni ile yukarıdaki stoper hasarlanmış ve aşırı gerginlikten dolayı da sıkışma yapmakta. Bu durumda çok hafif sadece mandar halatının üzerindeki tansiyonu almak için biraz gevşedilmeli. Fazlası laçka durumuna dönüşeceğinden mandar ile genova sarmaş dolaş olup sıkıntı yaratır.

Teşhis ve çözümün doğru ama genova üzerinde oynamayıp furling çalışır duruma getirmek en akılcı, bence...

Selametle,
*

    İ. O.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #4 : Temmuz 09, 2014, 13:50:43 »
Selemetle Hakan Korsanım

Gezgin Korsan Sosyal Medya Hesaplarını Takip Ediniz

               


*

    F. T.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #5 : Temmuz 09, 2014, 14:40:53 »
Selametle Hakan. Yelken maceralarını dinlemek çok keyifli.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    A.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #6 : Temmuz 09, 2014, 15:17:02 »
Selametle!
Keyifle!


*

    Z. T. G.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #7 : Temmuz 09, 2014, 16:18:25 »
Sorun çıkarmayan tahta(!) kayık olmaz, olmamalı (bkz Libertas)
Kolay gelsin
*

    H. T.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #8 : Temmuz 09, 2014, 18:39:34 »
Ersin korsanım, henüz cenoa çalışıyoruz, ana yelkene daha var Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Suat korsanım, diğer başlıkta da yanıtlayamadım, malum hala varış tarihimiz üzerine en ufak bir fikrim yok. Ama eninde sonunda geleceğim ve memnun olurum sizin tarafınızdan karşılanmaktan. Pazartesi'den beri Yeniçiftlik sahilindeyiz Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Furling yorumunuza gelince; motorla giderken yelken alternatifi olması adına sadece. Furling'i en kısa zamanda çalışır hale getireceğim. Şu an onun planlamasını yapıyorum bir yandan. Uygun bir nokta ve gerekli iş gücünü Çanakkale'de bir araya getirebileceğimi umuyorum şimdilik.


Fatih korsanım, izlemeye devam et, bir yelkenle yapılabilecek ya da yapılamayacak ne varsa birlikte göreceğiz muhtemelen Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Ve diğer tüm korsan dostlar, hepinize iyi dilekleriniz için teşekkürler. Yengeç'te sorun bitmiyor ama Kaş yolunda irade hala sapasağlam Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    K. U.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #9 : Temmuz 09, 2014, 23:19:47 »

     Selametle Tiryaki Korsan,
   Her sorun yeni bir öğretidir....Birilri valla ben anlamam..(öğünmek)..öf ammada bilmiş gibi bilgi aşağılansada
    Sorunlar ve çözümler denizin bitmez güzelliklerindendir.
   Selamete çıkan her sorun tatlı bir anıdır....
*

    S. K.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #10 : Temmuz 11, 2014, 17:07:34 »
Selametle...
*

    A. S.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #11 : Temmuz 11, 2014, 21:22:52 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Selametle!
Keyifle!


Selametle Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap)
*

    H. T.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #12 : Temmuz 14, 2014, 16:37:43 »
Götü göbeği biraz eritebilirsem iyi bir striptiz kulübünde direkbaşı bir iş bulabilirim artık. Özellikle baş ıstıralyanın norseman'i ile uğraşırken girdiğim pozisyonlar bayağı iddialıydı. Her gün en az bir kez direğe tırmanarak geçen dört günün ardından artık demir alma zamanı geldi Yeniçiftlik'ten. Sahildekiler için hayat artık çok sıkıcı olacak...


Sabah 04:47'de günlerdir tembel ama güven verici bir şekilde yatan demiri aldık. Aldık almasına da o ne, takır tukur bir sesler geliyor ırgattan! Biraz saldık, motorla hafif yürüdük vs vs... ı ıhh, yükle falan alakası yok, sadece sahne sırası ırgata gelmiş. Gürültüyle demiri alıp sabah sabah keyfimi kaçırmasına izin vermeden verdim sırtımı doğacak güneşe, Yeniçiftlik sahili başladı arkamızda erimeye.


Bugün deniz dost. WindGuru vs'de teyit ediyor dostluğumuzu. Rüzgar "sıfır", zaten bizde de yine yelken yok. 1450 devirle, 7 knot civarında uzaklaşıyoruz sahilden.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Nükhet demiri aldıktan sonra kaldığı yerden devam ediyor uykusuna. Ben ardımda doğan günü, oynaşan yunusları izleyerek sabahın ilk saatlerinde denizde olmanın tadını çıkartıyorum.


Tekirdağ, Kumbağ... hızla ilerliyoruz batıya doğru. Bir yandan mısır gevreğinden mütevvellit besleyici ve pratik sabah kahvaltımızı yapıyoruz. Bir ara ben aşağıda Türk kahvesi pişirirken Nükhet sesleniyor, yukarı çıkıyorum ki genişçe bir daire çiziyor Yengeç. Otopilot devreden çıkmış. Haydar bunu hep yapar Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Farklı olan durum biraz can sıkıcı; dümen manuele aldığımda hala boşa dönüyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap  Sabah ırgatın detone dinletisiyle başlayan furyaya şimdi de dümen eklendi, haydi hayırlısı...


Dümende durum şu; otopilotta cillop gibi çalışıyor ama gel gör manuele alınca tık yok. Dedim ya, keyfimi kaçırmak istemiyorum bugün. Otopilota alıp kahvemizi içiyoruz. Sonra yağını tamamladım, baktım sorun yok (gibi:)) Yola devam.


Sabah 9:00 civarı İsmail korsanımla haberleşiyoruz Hoşköy'ü geçerken. Ondan dümen için hidrolik yağ istemiştim ama ne yazık ki Hoşköy bayağı kel bir yermiş. Zaten o arada normal yağ ile takviye edip devam ediyorum seyre. Hala keyfim yerinde, hala deniz dost.


Saat 11:00'de Şarköy'ü de arkamızda bırakırken rüzgar güneyden geliyor, 13-15 knot civarı. Neredeyse gıdıklıyor tatlı tatlı.


11:40, Gelibolu 12 mil ileride. Dost deniz yine su koyverdi, tam Doğanaslan Bankı'na yaklaşırken birden rüzgar çıldırdı. Hiç bir işaret vermeden bir kaç dakika içerisinde 28-36 knot arasında esmeye başladı.


İtiraf etmeliyim ki geçen olaydan bayağı iyi ders almışım. Bu kez güvertede de, içeride de her şey neta. Dalga mı, ammaaaann diyordum ilk başta. Sonrasındaki monolog aynen aşağıdaki gibi gelişti:


"Ulan yelloz! İki depremle iki boğazın olmuş, adına deniz demişler, götüm kadar bir şeysin. Deniz dedik de deniz oldun. Gidecem ulan! Nerede görülmüş bir denizin bir adamı hapsettiği! Es esebildiğin kadar, kükre kükreyebildiğin kadar, gideceğim! Daha ne kadar dalga kaldırabilir, daha ne kadar bezdirebilirsin ki beni! Puşt Notos'unla, kaypak Poseidon'unla, alayınız gelin! Nihayetinde götüm kadar denizsin be! Bir haddini bil ulan! Bu ne lan böyle, her halatı çözdüğümde biniyorsun tepeme! Çıkacağım ulan Ege'ye, ineceğin ta Kaş'a kadar."


Küfürlerin önemli bir kısmını kestiysem de aramızda geçemeyen konuşmanın ben kısmı aşağı yukarı bu minvaldeydi. Nitekim dalga boyu 5 metrelere yükselirken rüzgar da 34-35 knot stabil esiyor, Yengeç yine olduğu yerde debeleniyordu. Sonuç olarak Boğaz'ı keserek güneye inmeye karar verdim. Şevketiye önlerine kadar o bizi hırpaladı, ben Ona sövdüm. O dalgalarını saldı, ben içimde kalan ne varsa koyverdim. Yeter len, Marmara dedim, benim denizim dedim, gel gör Odysseus gibi hapsoldum. Adama her türlü uzvuyla gülerler, 29 Mayıs'ta çıkmışım Pendik'ten, 7 Temmuz'da hala Marmara'dan çıkmak için cebelleşiyorum!


Şevketiye önlerinde rüzgar daha makul, mantıklı bir seviyeye, 24-25 knot civarın inerken dalgalarda biraz olsun insafa geldi. 1450 devirde 5,8-6 knot civarı bir hızla ilerliyoruz Bozburun bankına doğru.


Saat 15:00'te kurtuluşun alamet-i farikası Zincirbozan'ı döndük ki yine coştu hain Notos. Bir kaç mil yolumuz kalmış, artık küfür konusunda literatürü zorluyorum hatta performansım beni bile dehşete düşürüyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Saat 16:08. Lapseki barınağındayız. Saldık demiri barınağın orta yerine, derin bir ohhhh çektik, bir sigara yaktık, bir sigara daha... Len alacakaranlık kuşağı gibi bir şey midir bu? Bir insan evladı yok çevrede. Biri desin ki hemşerim nesin, kimsin? Sahilde Kıyı Emniyeti'nin istasyonu ve ona aborde bir römorkör var, arkasında bir yelkenli ve irili ufaklı balıkçı tekneleri; ama insan yok.


Tabi bu arada bir önemli detay barınağa giriş. Önemli çünkü manuelde su koyveren dümen yerine otopilotu kullanarak girdik barınağa. Demiri de saldık ama nasıl alacağız, alabilecek miyiz; bir sonraki bölümün soruları...


İki saat ya da daha fazla siftindik teknede. Sessizlik güzel ama tüp bitmiş, çay yok! Botun motor çalışırken stop ediyor ve iki kürekten birinin ıskamoz tabanı koptu. Len kıyıya çıkmak istiyoruz hepi topu ama kaldık öylece. Yüzeceğim ama kafam da rahat değil, demir tutmuş görünse de Yengeç-deniz ikilisi puştluk konusunda inanılmaz bir performansa sahip. Hiç çalışmadığınız yerleri küt diye bulup koyuyorlar önünüze.


Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap




Derken aklıma Kıyı Emniyeti'ni aramak geldi. Açtım İstanbul'a telefonu, aldım yanımızda bağlı botun telefonunu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Sonra aradım, kaptanı çıktı, Fatih, dedim abicim şeffaf mıyız biz? Görünmüyor muyuz? Hıyar gibin kaldık burada, karaya çıkasımız, çay içesimiz var!


Bir kaç dakika sonra yelkenli ile yer değiştirip aborde olduk. Manevralar yine otopilotla, yavaş ve hassas Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Kıyı Emniyeti ile ilişkimizde bir level daha atladık Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Fatih kaptan ve ekibi cidden dünya tatlısı adamlar çıktılar. Yelkenlinin sahibi de Marmara Adası'nda görevli, emekliliğini dört gözle bekleyen bir devlet görevlisi çıktı. Murat ve yelkenlisi My Baby ile daha bolca karşılaşacağız gibi. Bugünlerde Fethiye'ye doğru yola çıkacakmış o da...


Lapseki'de 16 saat sonra tekrar karaya ayak bastık ama hala sallanıyoruz. Doya doya çay içtik önce. Bir de çay 50 kuruş Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Devam edecek...
*

    E. B.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #13 : Temmuz 14, 2014, 22:51:03 »
Her zamanki gibi süper anlatım.. Bu tür yazıları okurken eğer gerçekten de iyi yazılmışsa kendisini orada gibi hissediyor insan.. İyi ki varsın Tiryaki.. Yolun açık olsun kardeş..
*

    H. T.

Ynt: Yengeç Kaş rotasında...
« Yanıtla #14 : Temmuz 19, 2014, 20:13:17 »
Sabah erkenden kalkıp rutin kontrollere başladım. Hedef 06:00'da avara olmak. Fakat mazot seviyesini görünce yine nevrim döndü. Önceki gün su gibi gitmiş mazot. Öyle bir seviyedeki gider gitmesine, ama ya gitmezse??? Tekrar yattım, sekize doğru tekrar kalktım. Sorduk, soruşturduk ama mazot getirecek bir tanker bulamadık. Derken yanda bir tekneye gelen iki kişiden biri kamyonetiyle benzinciye kadar götürebileceğini söyledi ve kriz çözüldü.


08:00 civarı keyifli bir havada avara olduk Lapseki'den. İlginç bir şekilde hiç bir sorun yaşamadan, keyifle Çanakkale'ye doğru aktık ağır ağır. Hatta Nara Burnu dönüşünde Yengeç kendi rekorunu kırdı: 8 knot.


Çanakkale Yat Limanı'na yaklaşırken telefonla kontak kurduk. Her şey yolunda. Yerimiz hazır.


Saat 10:15 gibi yat limanı pruvamızda. Oto pilotu devreden çıkarttım ki yine dümen yok! Kendine kendine dönüyor, yelpazeyle ilişkileri sıfır. Tekrar aradım yat limanını ve aborde olacağım bir yer istedim. Neyse ki varmış. 10:30'da oto pilotla bağlandık Çanakkale Yat Limanı'na.


Bağladıktan biraz sonra okkalı bir yağmur indirdiyse de fazla sürmedi. Bu arada Adnan Mahçup korsan ve Ana Ra Da ekibiyle karşılaştık. Hatta akşam havuzluk sohbetinde Ana Ra Da'ya misafir olduk.


Düşüncem birilerini bulup dümen ve furling sorunlarını burada halledebilmekti. Nerdeee...


Tek bulabildiğimiz yat limanında beleş bir çamaşır makinesi olunca günler çamaşır yıkayarak ve Çanakkale^de gezinerek geçti. Biraz da ufak tefek onarımla.


15 Temmuz gecesi 02:00'da Çanakkale'den Marmara sularına bir daha uzunca bir süre dönmemek üzere ayrıldık...