0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    E. D.

  Yunan adaları marina fiyatları konu başlığı altında bir düşüncem olduğundan bahsetmiştim. Aslında fikir Serdar Çırak hocama ait. Diğer bir konu başlığı altında, her yere marina yapmak yerine, bütün tekneleri toplayacak büyük bir marina yapılarak geri kalan yerlerin doğal bırakılması önerisinde bulunmuştu. Sadece doğayı korumak değil, eğer uygun koylar tespit edilirse, fazla yatırım yapmadan bütün koy marina gibi kullanılıp amatör denizcilerin barınak sorununa da bir çözüm olur diye düşünüyorum. Benim ilk aklıma gelen Fethiye koyu. Şu anda Ece Saray ve birkaç küçük bağlama yeri olan, bence atıl duran bir alan. Sadece ponton yapımıyla bile kullanılabilecek bir yer gibi görünüyor. Özgür hocam daha iyi bilir ve bize olabilrliği yada olumsuz yönleriyle ilgili fikir verebilir. Ancak bunu, devletten ya da özel sektörden beklemeden, amatör denizciler dernekleşerek  veya şirketleşerek çözmesi, işletmeciliğinin de bu dernek veya şirket eliyle yapılması gerekir. Aşağıda yüklediğim resimde görülebileceği gibi, Ece Saray'ın kapladığı alanla tüm koyun alanı karşılaştırılırsa, yapılacak tesiste binlerce amatör teknenin barınabileceği anlaşılabilir. Böyle bir marinanın aynı zamanda Göçek üzerindeki baskıyı da azaltacağını düşünüyorum. Benzer bir uygulama belki İzmir körfezinde de yapılabilir. Ancak ben İzmir körfezinin koşullarına vakıf değilim, bilen Korsanlar yazacaktır.
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    E. S.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
  Yunan adaları marina fiyatları konu başlığı altında bir düşüncem olduğundan bahsetmiştim. Aslında fikir Serdar Çırak hocama ait. Diğer bir konu başlığı altında, her yere marina yapmak yerine, bütün tekneleri toplayacak büyük bir marina yapılarak geri kalan yerlerin doğal bırakılması önerisinde bulunmuştu. Sadece doğayı korumak değil, eğer uygun koylar tespit edilirse, fazla yatırım yapmadan bütün koy marina gibi kullanılıp amatör denizcilerin barınak sorununa da bir çözüm olur diye düşünüyorum. Benim ilk aklıma gelen Fethiye koyu. Şu anda Ece Saray ve birkaç küçük bağlama yeri olan, bence atıl duran bir alan. Sadece ponton yapımıyla bile kullanılabilecek bir yer gibi görünüyor. Özgür hocam daha iyi bilir ve bize olabilrliği yada olumsuz yönleriyle ilgili fikir verebilir. Ancak bunu, devletten ya da özel sektörden beklemeden, amatör denizciler dernekleşerek  veya şirketleşerek çözmesi, işletmeciliğinin de bu dernek veya şirket eliyle yapılması gerekir. Aşağıda yüklediğim resimde görülebileceği gibi, Ece Saray'ın kapladığı alanla tüm koyun alanı karşılaştırılırsa, yapılacak tesiste binlerce amatör teknenin barınabileceği anlaşılabilir. Böyle bir marinanın aynı zamanda Göçek üzerindeki baskıyı da azaltacağını düşünüyorum. Benzer bir uygulama belki İzmir körfezinde de yapılabilir. Ancak ben İzmir körfezinin koşullarına vakıf değilim, bilen Korsanlar yazacaktır.
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Fethiye gibi Turizm merkezi olmuş bir lokasyonda bu tip girişimin mümkün olacağını düşünmüyorum.

Didim Kazıklı Koyu, Milas Boğaziçi - Tuzla girişi, Bodrum Güvercinlik, Marmaris Bozburun - Söğüt civarlarında dediğiniz gibi sadece yüzer ponton veya çok uzun olmayan mendirekler yapılarak kullanabilecek noktalar daha mantıklı gibi duruyor. Kıyıları henüz şehirleşmeye kurban gitmemiş, coğrafi yapısında kumsal ve plajlar olmayan, doğal veya tarihi sit alanı olmayan, mantık sınırları dahilindeki yatırımlar ile hizmete açılabilecek olan yerler elbette bulunur.
"Bütün tekneleri toplayacak bir marina" biraz ütopik bir yaklaşım ama nispeten daha ekonomik ve yüksek kapasiteli bir kaç bağlanma noktası bile diğer marinalardaki yoğunluğu ve dolayısı ile yüksek fiyatları düşürecek amatör denizcilere rahat bir nefes aldıracaktır.
Buradaki kritik ve zor olan nokta bu altyapıyı oluşturabilecek gönüllü ve/veya profesyonel bir ekip kurulması, bu ekipin koordine edilmesi ve tabi finansal kaynak.


*

    Ö. Ö.

benzer bir öneri Özkan Gülkaynak tarafından yapılmıştı, lüks marinalar yerine İngiltere örneği gibi uygun korunaklı yerlerde zemine kazık veya spiral tonoz-şamandıra sistemi ile binlerce tekne kıyıdan açıkta güvenle barınabilir, bir/kaç servis teknesi ile bunlara hizmet verilebilir gibi.

Fethiye iç liman ne yazık ki pek uygun değil, çünkü hali hazırda yukarıda çizdiğiniz alanın yarısı sığlık olduğu için kayıklar dışında kullanılamıyor ve iç körfeze bağlı 2 büyük ve birkaç küçük dere nedeni ile sürekli alüvyon taşınıyor ve derinlikler azalıyor. (En son okuduğum bu hızla giderse 10-15 yıl sonra büyük motoryat ve guletler bile bu iç körfeze giremeyecek deniliyordu)

Ayrıca burada büyük bir belediye limanı var, çok sayıda gulet ve günübirlik tekne inanılmaz bir trafik yaratıyor.

Diğer (batı) tarafta ise Karagözler tersane-çekek bölgesi var, oldukça vahşi olan bu tersane bölgesinin taşınması yıllardır gündemde ama olmadı bir türlü.

Diğer yandan Göcek zaten bu durumda, şu an yeni açılan megası (Port Azure) dahil toplam 7 marina binlerce tekneyi barındırıyor.
Korkunç bir kirlilik ve tekne trafiği ile Göcek perişan durumda.

Fethiye tarafına yapılacak yeni marinalar da Göcek-Dalaman koylarındaki baskıyı azaltmak yerine daha da arttıracaktır.

yapılması gereken marina değil, BARINAK 'tır.
Küçük (5-10m arası), ekonomik, ortadirek teknelerine, kayıklara yönelik barınakların çoğalması tek çözüm.

Marina demek tüketim, daha çok tüketim, büyük tekne, lüks tekne demek.. Denizcilik değil.


*

    A. Ç.

Kendinden deniz şartlarına kapalı bir çok koy var, Marinalara oranla çok daha düşük maliyetlerle barınma sağlanabilir ama sorun sermaye'den ve girişimcilikten daha çok sanırım bürokrasiden kaynaklanıyor. O kadar çok devlet kuruluşunu aşmanız gerek ki bu tür bir  işletme yapabilesiniz. Bu konu ile ilgili kurulmuş dernekler olduğunu hatırlıyorum ve gerçek anlamda girişimlerde de bulundular ama olmadı.


*

    E. D.

    Görüşlerini bildiren korsan dostlarıma teşekkür ederim. Her birinin yazdığı değerli görüşleri içerisinde tek tek ele alınıp irdelenebilecek değerli konu başlıkları var. Ancak cevap yazan korsanların isimlerine ve sayısına baktığımızda, çok küçük bir azınlığın bunu sorun olarak gördüğü, kahir ekseriyet için bu konunun aslında problem olmadığı, pek de önemsenmediği, sadece arada laf olsun birazda bundan yakınalım yaklaşımıyla bahsedildiği sonucu çıkıyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap. Benimkisi de olmayan bir sorun yaratıp çözüm aramak gibi bir şey oldu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    A. K.

Bu gün türkiyede gördüğüm denizci /denizsever anlayışına karşı olduğum için yeni marina yapılması sadece teknesi olmayan insanların sahili kullanma haklarına tecavüzü olarak görüyorum . Siz ne kadar marina yaparsanız yapın bu mantıkla sadece lüks teknelere dönük olacağından yer ve işletme anlayışı ona göre olacaktır

Türkiyede son 5-10 senedir 32-35 ft in altına kaç tane tekne satılmıştır. Tekne almak ve bağlamak sadece marina parasıdır. 7mt lik pancar motorlu sandal ile aynı boyutta lüks bir tekne  aynı masraf ,aynı resmi muameleyi görür.
Lüks olan teknenin masrafı daha rahat kaldırdığını gören piyasanın da yardımıyla o sandal devre dışı kalır. İşte o zaman para konuşulmaya başlanır ve marina fiyatları bu günlere gelir.
Gelir gelir de marinalardaki teknelerin  en az %50 -70i denize bile açılmaz , ayrıca aynı marina için  100-200 teknede sırada bekler .

O zaman neden marina yapıyoruz. Otopark olarak kullanmak için mi?
« Son Düzenleme: Ağustos 16, 2022, 17:17:06 Gönderen: Atilla Kaplan »
*

    E. D.

 
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bu gün türkiyede gördüğüm denizci /denizsever anlayışına karşı olduğum için yeni marina yapılması sadece teknesi olmayan insanların sahili kullanma haklarına tecavüzü olarak görüyorum . Siz ne kadar marina yaparsanız yapın bu mantıkla sadece lüks teknelere dönük olacağından yer ve işletme anlayışı ona göre olacaktır

Türkiyede son 5-10 senedir 32-35 ft in altına kaç tane tekne satılmıştır. Tekne almak ve bağlamak sadece marina parasıdır. 7mt lik pancar motorlu sandal ile aynı boyutta lüks bir tekne  aynı masraf ,aynı resmi muameleyi görür.
Lüks olan teknenin masrafı daha rahat kaldırdığını gören piyasanın da yardımıyla o sandal devre dışı kalır. İşte o zaman para konuşulmaya başlanır ve marina fiyatları bu günlere gelir.
Gelir gelir de marinalardaki teknelerin  en az %50 -70i denize bile açılmaz , ayrıca aynı marina için  100-200 teknede sırada bekler .

O zaman neden marina yapıyoruz. Otopark olarak kullanmak için mi?


   Atilla hocam, söylediklerinize katılıyorum. Bir yanlış anlamaya yol açan, yazımın içerisinde geçen "marina" kelimesini düzeltmek isterim. Konu başlığında olduğu gibi kastettiğim tüm amatörleri kapsayan bir barınma sorunu çözümüydü.
Sizin de işaret ettiğiniz gibi, birçok tekne sahibi için barınma sorunu yok. Onların tek sorunu marinada yer bulabilmek, eğer buna barınma sorunu dersek. Zaten senede bir iki kez kullandığı marina teknesine tonla para ödeyip almış. Marinada yer bulamasa gider başka bir yerde parasıyla teknesine yer açtırır. Dolayısıyla bizim barınma sorunu diye bahsettiğimiz, ortalama insanın makul fiyatla teknesini bağlayabileceği bir yer diye düşünüyorum. Bu yazıdan imkanları olup büyük ve pahalı oyuncaklara sahip olanları eleştirdiğim sonucu çıkmasın. O da bir durumdur ve dünyanın her yerinde böyledir. Ama, her ne kadar amatörlüğün tanımına uyuyorsa da, bu tür amatörlüğün tartışılması gerekebilir. Belki de bu yeni bir ara durumdur ve yeniden tanımlanıp isimlendirilmelidir. Devam edecek..
    Ciddi yazı yazmak ne kadar zormuş yaw. Arada cıvıtırsam kusura bakmayın, şimdiden özür dilerim Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.
*

    S. Ç.

Ortaya ne kadar iyi birşey koyarsanız koyun,kim koyarsa koysun,onu egale edecek illa kötü ya da olumsuz birşeyler söyleyecek bir beyin yapısı üstümüze sakız gibi yapışmış..
İyi bir şekilde cevaba başlayıp,daha birinci cümlenin sonuna doğru AMA,FAKAT sözlerini duyduğunuzda oradan kaçın..
Bu düşünce şekli bir TRAVMA dır..Belki eskiden beri vardı belki yeni oluştu bilemem..Yurtdışında da yaşamak bir kurtuluş değil,çünkü bu travmayı yanlarında götürüyorlar..bu başka bir konu..
İşini bilenler, bu travma kafası devam ettikçe daha çook para kazanacaklar ellerini ovuşturacaklar..
Tekne bağlama alanları diyoruz,bir anda adı marina,barınak,yat limanı vb.bir sürü şey oluyor..neyse,
millet cebine göre teknesini bağlıyacak yer arayıp bekleyip dursun ne yapalım belki bu kafadan dolayı keyifde alınıyordur..Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    Ö. Ö.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
    Görüşlerini bildiren korsan dostlarıma teşekkür ederim. Her birinin yazdığı değerli görüşleri içerisinde tek tek ele alınıp irdelenebilecek değerli konu başlıkları var. Ancak cevap yazan korsanların isimlerine ve sayısına baktığımızda, çok küçük bir azınlığın bunu sorun olarak gördüğü, kahir ekseriyet için bu konunun aslında problem olmadığı, pek de önemsenmediği, sadece arada laf olsun birazda bundan yakınalım yaklaşımıyla bahsedildiği sonucu çıkıyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap. Benimkisi de olmayan bir sorun yaratıp çözüm aramak gibi bir şey oldu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.
Ben yıllardır koylarda aşırı tekne fazlalığına şahidim,  kimse aksini iddia edemez. Koyda değil neredeyse ferah marina havasındayız bazen....  Bizim uzun kıyı şeridimize rağmen demir yeri niteliğinde koyumuz azdır. Liman, marina yapsan da o tekneler nerede eğlenecek? O nedenle ülkemizde tekne sayısını arttıracak teşebbüslere gerek olmadığına inanıyorum,  özellikle de özendirici olanların....
*

    E. D.

   
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
    Görüşlerini bildiren korsan dostlarıma teşekkür ederim. Her birinin yazdığı değerli görüşleri içerisinde tek tek ele alınıp irdelenebilecek değerli konu başlıkları var. Ancak cevap yazan korsanların isimlerine ve sayısına baktığımızda, çok küçük bir azınlığın bunu sorun olarak gördüğü, kahir ekseriyet için bu konunun aslında problem olmadığı, pek de önemsenmediği, sadece arada laf olsun birazda bundan yakınalım yaklaşımıyla bahsedildiği sonucu çıkıyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap. Benimkisi de olmayan bir sorun yaratıp çözüm aramak gibi bir şey oldu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.
Ben yıllardır koylarda aşırı tekne fazlalığına şahidim,  kimse aksini iddia edemez. Koyda değil neredeyse ferah marina havasındayız bazen....  Bizim uzun kıyı şeridimize rağmen demir yeri niteliğinde koyumuz azdır. Liman, marina yapsan da o tekneler nerede eğlenecek? O nedenle ülkemizde tekne sayısını arttıracak teşebbüslere gerek olmadığına inanıyorum,  özellikle de özendirici olanların....

    Ömer hocam, sonuçta özlem duyduğumuz deniz manzarası aynı. Küçük güzel ve bize özel koylar, cıvıldaşan kuşlar, cam gibi bir su ve biz ve bize benzeyen dostlarımız. Ama böyle bir dünya yok, ve artık dünya da küçüldü. Her yere ve her şeye erişilir oldu, nüfus arttı dolayısıyla talep arttı. İletişim araçları ve sosyal medya her şeyi tüm özendiriciliğiyle gözümüze sokuyor. Kapitalizmin tam da istediği şey. Sat, daha çok sat, bir kişiye iki hatta üç araba sat. Herkese ev sat, bir de yazlık sat, olmadı bir kaç ev daha sat kira geliri elde etsin. Bizde geç başladı ama bir de tekne sat ki, insanlar kalabalıklardan kaçtığını zannetsin, ayrıca bir çoğu da sosyal statü elde ettiğini sansın.
    Bilimin ve teknolojinin son hızla gelişmesi, üretimin artması ve bunun sonucu kentlere göçün geçen yüzyıllarda başlayıp günümüzde neredeyse zirveye ulaşması, ancak yine teknolojik gelişmeye bağlı olarak üretimin otomasyonu ve robotizasyonu emeğe ihtiyacı azaltmış, bu da kentlere doluşan köylü yığınlarının kentlileştirilememesi ve lümpenleşmesine yol açmıştır. Eskisinden bir farkla, bu lümpen sürüsü artık bir ölçüde teknolojiye de hakimdir. İletişim araçlarını arsızca kullanarak dünyanın tüm nimetlerini görmekte ve talep etmektedir. "Ben de isterem pembe yanaklardan, bende isterem kiraz dudaklardan" marşıyla saldırıya geçen bu kalabalığı durduramazsınız. Ya istediğini vereceksiniz ya da......
   Bu işin ne yazık ki sonu yok, bu gidişle çözümü de yok. İnsanoğlunun genetik yapısı değişip minsanoğluna dönüşmedikçe ve bu dönüşümün de göreli olarak bizim açımızdan iyi yönde olması gerçekleşmedikçe de çözülemeyecektir. İçinde yaşadığımız bu süreçler de bu dönüşümün sancılarıdır. Yakın gelecekte dönüşüm gerçekleşir ve her şey yerli yerine oturur. Bizim elimizden gelecek bir şey yok görünüyor, şimdilik teknelerimizi güvenle bağlayabileceğimiz bir yerimiz olsun diye uğraşmaktan başka Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.
   Yazdıklarımdan umarım elitizmi savunduğum anlamı çıkmaz. Sadece bir durum tesbiti yapmaya çalıştım.
*

    E. D.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bizim uzun kıyı şeridimize rağmen demir yeri niteliğinde koyumuz azdır. Liman, marina yapsan da o tekneler nerede eğlenecek? O nedenle ülkemizde tekne sayısını arttıracak teşebbüslere gerek olmadığına inanıyorum,  özellikle de özendirici olanların....
  Ömer hocam, bizim de önerimiz bütün koylara marina yapmak yerine zaten kaybedilmiş bazı alanları barınma sorununu çözmeye ayırıp diğer koyları doğal bırakma yönünde. Tekne sayısını azaltmak mümkün görünmüyor. İçerden ve dışardan talep giderek çoğalıyor. Kıyılarımızın daha kontrollü kullanılmasını sağlamak daha makul bir çözüm olabilir düşüncesindeyim.

*

    E. D.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Ortaya ne kadar iyi birşey koyarsanız koyun,kim koyarsa koysun,onu egale edecek illa kötü ya da olumsuz birşeyler söyleyecek bir beyin yapısı üstümüze sakız gibi yapışmış..
İyi bir şekilde cevaba başlayıp,daha birinci cümlenin sonuna doğru AMA,FAKAT sözlerini duyduğunuzda oradan kaçın..
Bu düşünce şekli bir TRAVMA dır..Belki eskiden beri vardı belki yeni oluştu bilemem..Yurtdışında da yaşamak bir kurtuluş değil,çünkü bu travmayı yanlarında götürüyorlar..bu başka bir konu..
İşini bilenler, bu travma kafası devam ettikçe daha çook para kazanacaklar ellerini ovuşturacaklar..
Tekne bağlama alanları diyoruz,bir anda adı marina,barınak,yat limanı vb.bir sürü şey oluyor..neyse,
millet cebine göre teknesini bağlıyacak yer arayıp bekleyip dursun ne yapalım belki bu kafadan dolayı keyifde alınıyordur..Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

    Serdar hocam, konu başlığını değer bulup yazdığınız için teşekkürler. Olumlu ya da olumsuz, herkesin fikrini yazmasının konunun daha derinliğine irdelenmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum. İlk iletimde bahsettiğim, ortaya attığınız öneriyle, bu başlığın açılmasına neden olduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim.
*

    T. T.

Sorun cok büyük ve sürekli gündemde olması da gereken bir sorun eger bu hobiyi seviyorsak ve teknelerimizi elden çıkarmak istemiyorsak. Gecen sene euro bazında xyz ödediğim yere bu sene euro bazında % 50 fazla ödemek durumundayım. Bu durumdan da hic memnun degilim.  Öfkeliyim.  Üstelik durumun daha da kötülesecegini düsünüyorum. Bunun sebebi ise bir sekilde eğitim almış iyi kötü para kazanan Türklerin (ve ileride Afganlarin / Suriyelilerin / Iraklıların vesaire) artik farklı hayaller kurmaya başlaması (ve bu harika bir sey). Artik gencler (bir kısmı tabi) dünyayı gezmek görmek farklı hobilere yasam tarzlarına sahip olmak istiyor. Bu nedenle denizciliğe olan ilgi kacinilmaz olarak Türkiye`de daha da artacak düsüncesindeyim.  Diger yandan dogudan batıya yani kiyi bölgelerine olan göcü de bu denkleme eklediğimiz de talebin artacağı kesin.

Yazin deniz turizminin yapılabileceği alanlar Kuzey Egeden başlayarak Akdenizin sonuna kadar inen sularımız. Bütün Türkiye deniz icin buraya akıyor.  Karadeniz (ki güzel Samsun`da deniz kenarında 20 sene evvel geçirdiğimiz harika günleri hala hatırlarım) maalesef bir cekim noktası degil Istanbullu / Ankarali da ya teknesini güneye getiriyor ya da teknesi halihazirda Güneyde. 

Durum böyleyken Ayvaliktan Cesmeye kadar olan kiyi hattımızda bir tane marina bile yok (irili ufaklı az sayıda barınak var).  Turkiyenin üçüncü büyük sehri olan milyonluk Izmirimizin icinde bir tane kücücük Inciraltinda marinacik var.  Elbette Marina lüks ve barınaklar cogalmali vesaire ama Türkiye gibi büyük & kalabalık ve refah standardının ülkenin Batısında yüksek olduğu yerlerde bu durum anlaşılabilir gibi degil. Izmirin kuzeyine en az iki, icine de belki iki / üc tane marinaya ve uydusu olacak barınaklara ihtiyac var düsüncesindeyim (Karsiyaka / Narlıdere / Güzelbahce / Urla / Karaburun /Konak) .  Buralarda (Urla & Karaburun hariç) zaten yüzemiyoruz ve denizi mahvettik ve dogru bir mimari ile vatandaşı da denizden ayırmadan acilen bu yatırımlar yapılmalı.  Iyi haber Narlidere de bu is baslamak üzere ve Foca`daki de yakinda hizmete açılacak ancak hala yeterli degil.  Narlıdere belediyesi bu ise ön ayak oluyor ve bence cok da iyi yapıyor. Hep söylüyorum belediyelerin bu isin icine girmesi lazım diye ve ayni atilimi Karsiyaka`da da belki baska yerlerde de görmeliyiz.   Bu marinalar eminim güneydeki yoğunluğu da kismen emecek ve yükü hafifletecektir.

Agirlik merkezi nin oluştuğu Didim - Antalya kismini bir kenera bırakırsak benzer sekilde Antalya ile Iskenderun körfezi arasında bildigim kadari ile iki tane marina var:)) Tipki Egedeki gibi burada da durum felaket.  Koca kiyi Hatti bomboş.  Bu durumda tabi mevcut marinalara da agir yük biniyor. Aydin / Antalya / Adana / Mersin belediyelerinin de Narlıdere / Burhaniye / Bozburun veya benim bilmediğim diger belediyeler gibi bu ise girmesi gerekiyor.  Sonuc olarak düsüncem odur ki Belediye Yönetimlerinden talepkar olmalıyız.

Hatti müdafa yerine sathi müdafanin soruna önemli bir çözüm bulacağı düsüncesindeyim.



*

    E. D.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
benzer bir öneri Özkan Gülkaynak tarafından yapılmıştı, lüks marinalar yerine İngiltere örneği gibi uygun korunaklı yerlerde zemine kazık veya spiral tonoz-şamandıra sistemi ile binlerce tekne kıyıdan açıkta güvenle barınabilir, bir/kaç servis teknesi ile bunlara hizmet verilebilir gibi.

Fethiye iç liman ne yazık ki pek uygun değil, çünkü hali hazırda yukarıda çizdiğiniz alanın yarısı sığlık olduğu için kayıklar dışında kullanılamıyor ve iç körfeze bağlı 2 büyük ve birkaç küçük dere nedeni ile sürekli alüvyon taşınıyor ve derinlikler azalıyor. (En son okuduğum bu hızla giderse 10-15 yıl sonra büyük motoryat ve guletler bile bu iç körfeze giremeyecek deniliyordu)

Ayrıca burada büyük bir belediye limanı var, çok sayıda gulet ve günübirlik tekne inanılmaz bir trafik yaratıyor.

Diğer (batı) tarafta ise Karagözler tersane-çekek bölgesi var, oldukça vahşi olan bu tersane bölgesinin taşınması yıllardır gündemde ama olmadı bir türlü.

Diğer yandan Göcek zaten bu durumda, şu an yeni açılan megası (Port Azure) dahil toplam 7 marina binlerce tekneyi barındırıyor.
Korkunç bir kirlilik ve tekne trafiği ile Göcek perişan durumda.

Fethiye tarafına yapılacak yeni marinalar da Göcek-Dalaman koylarındaki baskıyı azaltmak yerine daha da arttıracaktır.

yapılması gereken marina değil, BARINAK 'tır.
Küçük (5-10m arası), ekonomik, ortadirek teknelerine, kayıklara yönelik barınakların çoğalması tek çözüm.

Marina demek tüketim, daha çok tüketim, büyük tekne, lüks tekne demek.. Denizcilik değil.

    Özgür hocamın yanıtını iki başlıkta ele almak istiyorum. Birincisi marina mı bağlama yeri mi? Bunun cevabı yukardaki yazılarda kısmen verilmişti. Amacımız denizsever orta direğin bağlanma sorununa çözüm üretilmesini sağlamak. Daha doğrusu, çözüm üretilmesine yardımcı olacak fikirlerin ortaya çıkması.
     İkincisi ise Fethiye koyunun bu iş için gerek fiziki şartlarının gerekse de lokasyonunun uygun olup olmaması. Ben olabileceğini düşünüyorum. Derinlik ve alüvyon birikmesi sorunu yüzer deniz dibi ekskavatörleriyle kolayca çözülür. Bu kadar büyük bir işletme için daimi bir ekskavatör sürekli bulundurulup özellikle dere ağızlarında gerekli sıklıkta temizlik yapılabilir. Çekek bölgesi ve guletler de bir düzene sokulabilir. Yani teknik meseleler çözülür, burada önemli olan bunu yapacak olan iradeyi harekete geçirecek, baskı gücü oluşturacak bir örgütlenmeyi başarabilmek. Tabii bu işler hadi örgütlenelim demekle olmuyor. Amatör denizciliğin de bu güce ulaşması gerekir.
   Göcek koyu üzerindeki baskı meselesi ise, sizin de bahsettiğiniz gibi zaten olan olmuş durumda. Fethiye'de yapılacak bu yatırımla birlikte belki Göçek koylarının kullanımı daha sıkı kurallara bağlanarak koruma yoluna gidilebilir.
*

    E. D.

 
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Kendinden deniz şartlarına kapalı bir çok koy var, Marinalara oranla çok daha düşük maliyetlerle barınma sağlanabilir ama sorun sermaye'den ve girişimcilikten daha çok sanırım bürokrasiden kaynaklanıyor. O kadar çok devlet kuruluşunu aşmanız gerek ki bu tür bir  işletme yapabilesiniz. Bu konu ile ilgili kurulmuş dernekler olduğunu hatırlıyorum ve gerçek anlamda girişimlerde de bulundular ama olmadı.
   Ahmet hocamın bahsettiği derneklerden ikisini biliyorum. Birisi DADD (Denizlerdeyiz Amatör Denizciler Derneği) diğeri Fethiye'de kurulan ADBD (Amatör Denizciler Barınak Derneği). Ben başka bilmiyorum, varsa da çok önemli değil ki duymadık. ADF var ama ne yapar tam bilmiyorum. Bir ara ADB sınavlarını yapıyordu, şimdi onu da Liman başkanlıkları yapıyor. Bu kadar dernekle bir güç oluşturup sorun çözmek zor. Ancak ben umutsuz değilim. Nasıl olsa denizcilik epidemisi bir şekilde ilgili bürokratlara da yayılacak. O zaman sonuç alabiliriz, mevta olmadan umarım Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.