0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    A. S.

Motor arızaları
« : Ocak 01, 2009, 18:20:03 »
Çok güzel bir hikaye olmuş, kendim yaşamış kadar oldum...Fakat buna rağmen okurken
korkmadım veya bunalmadım. Mehmet Bey ve ekibi soğukkanlı kalabilmeyi olayın
başından sonuna becerdikleri için, okuyucu da panik olmuyor ?

(Bahsedilen konu bölünmüştür, kaynak konu için: Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap)

Bir motor hikayesi de ben anlatayım. Bu macera ile kıyas kabul etmez ama, çok
sıkıntı çektirmişti bize...

Bir ağabeyin yeni teknesini o, eşi ve ben Slovenyadan teslim alacaktık. O arada
tekne donatılırken geçirdiğimiz 3-4 gün epey sinirimizi bozduğundan ve teslimatı
bekleyen 4 teknenin çıkış işlemleri de denk getirilmeye uğraşıldığından, bir akşamüstü
yola çıktık. Halbuki niyetimiz daha önce en az bir gün çevrede dolaşarak tekneyi
ve donanımı denemekti, sanırım ülkeden ve teslimatçı kişilerden bir an önce
uzaklaşmak için, biz de diğer teknelerle birlikte gümrük işlemlerini yapıp , çıktık.

Diğer teknelerde ya tamamen profesyonel ekipler var, ya da tekne sahibi ve
ekiplerinin başında yine profesyonel '' kaptanlar''. Biz hem sayıca en küçük ekibiz,
hem de amatörüz.

Diğer tekne reisleriyle ilk konuşmamızda hepimizin ilk etap için 200 dm civarı bir
yolu kesintisiz yapıp, İtalyada aynı limana gitmeyi hedeflediğimiz anlaşılmıştı.
Ancak daha ilk geceden hava sertleyince biz İtalyada ulaşabileceğimiz en yakın
limana gitmek üzere planımızı değiştirdik.
Kafadan esen rüzgar ve 2 metre civarı dalgalarla sürekli motorla yol alıyoruz.
Motor gayet düzgün çalışıyor, keyfimiz yerinde...

Ertesi gün İtalyanın doğu sahilindeki ilk limana girmek üzereyiz. Kitaplara bakıldı,
GPS bağlantılı lap top üzerinde gayet detaylı bir haritada seyri takip ediyoruz,
limana girmekte hiç bir problem olmayacağından eminiz.

Bağlama halatları, usturmaçalar hazır edildi. Yanaşma sırasında kimin ne yapacağına
dair görev paylaşımı yapıldı. Rahatça limana girdik, bir tur atıp bağlanacağımız
noktayı belirledik, döndük geldik, manevraya başladık, reis gazı kesti...ve motor stop
etti ! Ortalık pislik içinde...Bağlı teknelerin arasında bir sürü nereden gelip nereye
gittiği belli olmayan ince halatlar suda...Yine de halat sarmamış olduğumuza eminiz.
Motor da çalışmak için bir süre ön kızdırma gerektiren tipten. Stop edince ha diye
tekrar çalıştırılamıyor.

Motor çalıştı, tekrar liman içine çıkıp manevra tazeliyoruz, yine gaz kesince motor
stop...Bu defa hiç yanaşmaya çalışmadan liman içinde ileri / tornistan , ağır devir,
hızlı devir denemelere girişiyoruz ve görüyoruz ki, ileriden tornistana veya tersine
her manevrada motor istisnasız muhakkak stop ediyor ve neredeyse tam gaza
yakın yol verilmezse, yine stop ediyor.

Yani, yanaşacaksınız...Şartlar şöyle : Motor ileride 2800 - 3000 devir altında çalışmıyor.
Tornistanda da 2800 - 3000 devir altında çalışmıyor. Ve her ileri / geri manevranızda
stop edip, çok kıymetli bir kaç on saniye ön ısıtma istiyor...

Lafı uzatmayalım, bu şartlar altında bile yol boyu 7-8 limana girip çıktık. Hava sert,
bir günden fazla seyre dayanacak halimiz yok ve her yeni limanda motoru tamir ettirme
olasılıklarını deneyeceğiz çünkü. Sonunda kendimize göre usuller geliştirdik, ben elimde
uzun baş halatı pulpitin üstüne tırmanıyorum, reis tekneyi yavaşlatabildiği kadar yavaşlatarak
pontona yaklaşıyor...Bir noktada '' atlaa ! '' diye bağırıyor, artık korku filan hakgetire, kendimi
kaldırıp ileriye iskeleye doğru fırlatıyorum...Bu arada o önce makina stop, bekle, tekrar çalıştır,
tam yol tornistan yöntemiyle kafayı iskeleye patlatmadan tekneyi durduruyor. Sonra halatın
boşunu alarak tekneyi yanaştırıyor ve ikinci bağlama halatını alıyoruz.

İtalyadaki ilk liman ve yoldaki birinci günümüzden itibaren motor imalatçısının sanırım Belçikadaki
7/24 hizmet veren teknik servisiyle telefonlaşıyoruz. Evet, sahiden adamlar 7 gün 24 saat
ordalar ama, varlıkları hiç bir işe yaramıyor...Hep aynı terane ; '' - Paskalya Tatili, şu an kimseyi
bulamıyoruz tekneye gönderecek...? ''

Sonunda başka bir limanda 3. veya 4. gün bir servis elemanı geliyor. Üç kişi motorla didişiyoruz,
değişen bir şey yok. Öğlene doğru adam pes ediyor '' İl maestro'yu getireceğim...'' deyip gidiyor.
İşin olmayacağını aklımız kesti artık, boşuna saatler kaybetmesek, basıp çıksak mı diye düşünürken,
70 yaşlarında, zayıf, küçücük bir adam olan ''il maestro'' geliyor. O da önce bizim zaten günlerdir
denediğimiz rölanti ayar vidasıyla oynayıp duruyor, olmayacağını anlıyor, daha kapsamlı işlere girişiyor.
Bir kaç saat didindikten sonra bak işe, rölanti tutuyor, motor stop etmeden ileri/ geri vites
değişiyor. Il maestroyu onlarca teşekkürle yolculayıp gece yola çıkıyoruz. Yolda her şey yolunda.
Ertesi sabah bir sonraki liman, yanaşacağız...Kabus aynen yine başlıyor.

Uzatmamak için sonucu yazayım, İtalya, Yunanistan...ta tekne Türkiyeye gelip, reis kendi bilgisiyle
arızayı tespit edip, sanayi çarşısında başında durup yaptırana kadar , tüm sefer böyle geçiyor.
Zaten İtalyada paskalya bitmişken, Yunanistan da yeni başladığı için, Yunanistanda da usta
bulunamıyor.

Ama, daha önemlisi arızanın ilk başlangıcında tekne sahibiyle birlikte tespit ettiğimiz büyük ayıp :
Motor rölanti vidasının kafası tornavida ile kurcalana kurcalana ezik, çizik, acayip bir hal almış .
Yani ; gayet açık ki, tekne bize teslim edilmeden evvel arıza üreticinin personelince fark edilmiş,
belli ki giderilmeye çalışılmış, giderilemeyince de susulmuş, bizler bilinen arızayla yolcu edilmişiz.
Şaka değil bu, küçük bir ekibi, kış sonu bahar başı Akdenizde uzun bir yolculuğa gönderdiklerini
biliyorlar adamlar pekala...

Bunun sıklıkla yaşanan bir durum olmadığı, arızanın ilginçliği de tarafımızdan görüldüğü için, açık
ve net. Yani '' böyle yapar bu adamlar zaten hep...'' demek doğru olmaz. Ama şu örneğin ,
hep hazır ve marka tekne almanın dağlar boyu üstünlüğünden dem vuran ; ya da bir arıza
varsa, fabrikasyon üretim yapanın bunu sahipleneceğinden ( tek tek üretim yapan, küçük
ve gariban imalatçının ise istese de size bir faydası dokunamayacağından da ) dem
vuran bazı aşırı optimist pembe gözlüklü arkadaşları düşünmeye teşvik edeceğini umarım...
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


« Son Düzenleme: Ocak 01, 2009, 18:48:13 Gönderen: Mehmet Çömlekçi »


*

    h.

Motor arızaları
« Yanıtla #1 : Ocak 01, 2009, 18:41:18 »
SÜRPRİZ... çalışan makina , şimdi çalışmıyor...


İki gün önceç Bir arkadaşla tekneye gittik arma kontrolü ve  ayarları ıçın. Direk sehimini ölçemeyecek kadar firişka  rüzgar vardı. Önce uzunca bir süre motor çalıştırdık..Aküler biraz şarz etsin diye.. Sonra Yelkenleri fora'ya hazırlamak üzere güverteye çıktık. Bu arada motoru susturdum.  Yelkenler foraya hazır hale geldi. Tonozdaki rüzgaraltı halatı boşladık.Plastik kayığı  halata bağladık ve  ben rüzgarüstü halatıda denize atmadan önce motoru çalıştırmak üzere marşa basyım. TIKKKKKKK.. Hiç kimse yok... Ana şalter sigoratsını yeniledik.. tıkkkk. kimse yok. Diğer şalterler otomatik.  Jeneratörü çalıştırdık. 220 Volt üzerinden redresör akülere şarz basıyor. aküleri kontröl ettik hepsinde enerji var.. marşa bastık gene TIKKK kimse yok.

Bu durumda yapılacak tek şey var dedik. Filmi geriye sardıktan sonar köprüde oturup ROM içtik.

Şimdi Elektrikçi  (önerilen usta) gelecek... Yapan usta 'ya telefon: Aldığım cevab: Üzülme abicim..Hallederiz yaaa...Ne zaman tekneye gideceksen bana haber ver..ayıbsın..seni denizin ortasında bırakırmıyız güzel abicim...



*

    M. Ç.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #2 : Ocak 01, 2009, 20:01:26 »
Ayrıca bkz: Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    C. B.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #3 : Ocak 01, 2009, 20:30:08 »
Ali Bey sizi duydum..
Yazılarımda gayet açıkça ifade edilmiştir ki, her yeni teknede, mutlaka sorunlar çıkacaktır. Teknenin yeni, fiber, avrupalı falan olması, sorunsuz olması anlamına gelmez.
Sizin de gayet iyi anlamış olduğunuz gibi söylediklerim aslında başka şeylerdir..
Saygılarımla

Len oğlum; bu topikleri umuma açma fikri iyi bişi değil galiba..Şimdi ben bu barona hep "Ali bey" falan mı dyeceğim bundan sonra..



*

    A. S.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #4 : Ocak 01, 2009, 21:05:12 »
Sizin söölediklerinizi biliyorum.
Benim söölediğim ise şudur :
Yaşı, mesleği, bulunduğu görevler ile son derece saygın bir insana, peşin peşin
ödenmiş bir küçük kamyonet dolusu para karşılığı, hazır olmayan bir tekne
teslim edilmez.
Eleman diye oraya koyduğun ( üreticinin vatandaşı ) varoşun çocuğu kılıklı
( sabah 10dan gece 24'e elinde bira kutusu hiç bir iş yapadan ortada dolaşan
biri...) insana Türk müşteriyi küçümsemeye kalkışma izni verilemez.
Aynı anda teslim edilecek beş tekneye, teslimatı yaptığın küçük ve fakir ülkenin
belli ki üç kuruşa , günde 18 saat çalıştırdığın iyi niyetli ama işe yetişemeyen
3 teknisyeni yetmez.
Üzerinde binlerce Euroluk aksesuarı da bulunan ( ve hiç biri yerine monte edilmemiş,
kutularıyla tekne içine atılmış ) teknenin reisine zorla , resmi makamların çıkış
izni vermeyeceği tehdidiyle, bot veya can salı satmaya 3 gün inatla ve terbiyesizlikle
uğraşılmaz.

Gösterilen muamale kabul edilemez. Fransadan teslim aldığımız bir tekneyi de
'' anahtarı havuzluk portucunda , gidin bulun, yerleşin ! '' muamelesiyle teslim
aldığımız, hafat sonu olması nedeniyle 2 gün kimsenin telefona bile çıkmamasına
ve orada tekneyi donatıp teslim eden sadece 1 görevli olmasına rağmen, takip
eden Pazartesi günü yarım günden biraz daha fazla bir sürede 4/4lük teslim
almıştık...Yola çıkarken adamın arkamızdan yetişip, tekneyi tonoza bağlayan
3 metrelik halatı yana yakıla geri istemesi bile önemli değil. O zaman teknedeki
5 kişi adama sayıp dökmüştük, teknik olarak hizmetten tamamen memnun
olmamıza rağmen. Meğer daha yaşayacaklarımız varmış, diğer örnekte anlatıldığı
üzre...

Zaten bana ne, satan memnun, alan memnunsa Aali efendiye ne söz düşer ?
''- Benden uzak olsun ! '' demek dışında...
Lakin bir teknenin 1/4'ü, 1/5'i fiyatında bir otomobil bile alırken ülkemizde alıcıya
gösterilen ilgi, terbiye ve bazen hatta can sıkıcı olabilen , aracın ön tanıtımı
prosedürleri vs tekne piyasasının uygulamarına on atar.

Bu konuda asla anlaşamayacak olmamızın belli olması size duyduğum sevgi
ve saygıyı kıl kadar bile etkilemez ancak sayın Haşmetmeap, bu da biline.

 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
 

*

    C. B.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #5 : Ocak 01, 2009, 21:20:00 »
Allaım yarabbim yaw ben bu adamı n'apayım ?

Niye anlaşamıyoruzki.. Tam da anlaşıyoruz üstelik.. Yukarda yazdıklarının hepsine tüm benliğimle katılıyorum cicim..Kim "hayır öyle değil" diyebilir ki ?

Ayrıca Andropy topiğinde de de, tekne tesliminde benim başıma gelen başka şeyleri de anlattım sanıyorum..Senin anlattığın birinci olay Bavaria, ikinci olay beneteau herhalde. Buna Dufour ya da jeanneau ile ilgili başka teslimat geyikleride ekleyebilirim. Spekülasyon değil, yaşanmış vakaalar..Ayrıca zatınızın yazı ailesinde bulunduğunuz dergide de onlarcası yayınlandı bu güne kadar.. 

Bu öykülere yerli üreticilerinkini de ekleyebiliriz..Bu sektör maalesef biraz böyle..

Tekrarlıyorum ben hiçbir zaman avrupalı fabrikasyon tekne yapımcıları kusursuz tekne teslim eder demedim..

Benim Teknem ve Andropy topiklerini bir kez daha okumanı reca ediyorum. Bak sınav yapacağım ha!! 
*

    A. S.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #6 : Ocak 01, 2009, 21:31:48 »
Yani Cem Korsan'ın karamsarlığı bana da bulaştı galiba...

İlk tecrübemizi yaşadıktan sonra her fırsatta, her ortamda her müstakbel tekne
sahibine '' Abicim, topla arkadaşlarını...git tekneni kendin getir. Hem unutulmaz
anılar sahibi olucan, hem de tekneni tanıyıp güvenmeyi öyle güzel öğrenecen ki...? ''
derdim. Bu turları beraber yaptığım arkadaşların da ( örneğin Matay ) aynen böle
düşündüğünü biliyorum.

Ama şimdi dostlarıma diyorum ki : '' Arkadaş paranla rezil olma, tepenin attırılmasına
izin verme. Ver üç kuruş, tekneyi getirt ayağına. Bir aksilik çıkarsa da kendi ülkende,
kendi vatandaşının çalıştığı mümessil firmayla kapışır, işini çözersin...'' Son bir senede
iki dostum böyle yaptılar, hiç bir dert de yaşamadılar. Başın ağrımaz bari işte...

Genellemelerin doğru olmadığını biliriz. Ayrıca şansım sayesinde çeşitli ülkelerde seri
ama küçük üretim yapan ve patronun işin başında bulunduğu fabrikasyon üreticiler de
tanıdım. Bu adamların müşterilerine gösterdikleri ilgi ve dikkat çok farklı...Çünkü
yaşayabilmek için her müşterisini memnun etmesi gerektiğini biliyor. Çoğunlukla
daha performanslı veya daha donanımlı olan bu tarz tekneler de her zaman atla deve
değil. En standart olanlardan bazen sadece %25-30 daha pahalı. Niyetim ve olanağım
olsa, bu tarz belki ''piyasanın pek bilmediği, ama denizciliğin içinde olanların çok iyi bildiği''
bir markaya yönelirdim. Yabancı dergilere baktığımızda bu tarz ''cüce üretici''lerin de
dergi yazarları tarafından gayet iyi tanındığı, teknelerin de büyük üreticilerin teknelerine
yakın sıklıkta tanıtıldığını da görüyoruz mesela.






*

    h.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #7 : Ocak 01, 2009, 21:43:34 »
Aaali San " Vezir" üstadım  arş-ı aliye kadar haklı... Ancak.... şunu da gözardı etmeyin... Tekneyi  A noktasından  B,C,D,E, tarikiyle F noktasına getirmeye delege ettiğiniz Kaptan ve yardımcısı siz teknedeyken C noktasını iptal ettiğiniz için size kızıp( çünkü sevgilileri C noktasında onları bekliyormuş) ,B noktasında "hadi bize eyvallah" derse ne yaparsınız?  Solo seyir  eğitiminizi (yelkeni unutun) C,D ve E  bölgelerinde pekiştirip F noktasına  vasıl olursunuz...Yusuf ...yusuff... diye diye..

İşin birde bu yönü var... Rodajı  yapılmamış malı alma.... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    C. B.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #8 : Ocak 01, 2009, 21:57:52 »
Ali'ciğim ;
Enseyi karartmayalım..Herkesçe malumki, bu iş "sıfır arabayı plazada teslim alma" işine benzemiyor..

Ben şöyle bir son söz diyeyim, bu "ilk teslim alma sohbeti" üstüne:
Alacaksın ,şansın varsa az sorunla karşılaşacaksın,her şekilde tekneyi oturtana kadar, üzerinde bir 60 gün geçireceksin,biraz daha para harcayacaksın,moralini bozmayacaksın ,"herşey olabilir" beklentisinde olacaksın..

Bu işin raconu böyle..Arma trimlerinden elektronik kalibrasyonlarına, teknenin customizasyonundan,yaşam alanlarının personalizasyonuna kadar çok iş var anacım aldıktan sonra..Ona göre hazırlasın millet kendini.
*

    A. S.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #9 : Ocak 01, 2009, 22:05:50 »
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Boray Bey verdiğiniz örneği doğru anladım mı acaba ?
Sizin örnekte tekneyi getirecek ekip içinde teknenin sahibi var yine...
Ben diyorum ki, '' hiç zahmet etme, yorulma, sen de gitme, getirttir ! ''
Bu durumda profesyonel ekip rotasını dilediği gibi belirleyecek nasılsa...
Sevgilisine de uğrar, isterse Sakız adasına uğrayıp Mastika stoğunu da
tamamlar.

Sizin örnek duble kötü seçim bile olabilir...Teknesinde bir yabancı '' kaptan''la
yola çıkacak bir Türk tekne sahibi de tanımıştım. Teknede kim patron, kim
çalışan belli değil, her şey birbirine karışmıştı...Kendi tecrübesine güvenemeyip,
teslimatçının tavsiye ettiği o kaptana tabi olmuş arkadaşımızın hali de dokunmuştu
bana...

Ayrıca bu işlerde de basiretli tüccar gibi davranmak, yani ince eleyip sık dokumak,
araştırmak gerekli.
Aklı sizin transfer paracıklarınızda, gözü ise C-limanında oynaşta olan insan bulabileceğiniz
gibi, bir sezonda onlarca transfer yapan, mekanik saat gibi çalışan denizciler de var .
Eskiden bu işler zordu, sor soruştur, tavsiye topla, aracı koy...Şimdi şu internet
ortamında '' teknemi getirtmek için kimi bulayım ? '' diye sorsanız 3 saatte 20 cevap
alır ve doğru insanı seçersiniz gibime gelir.



*

    A. S.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #10 : Ocak 01, 2009, 22:14:11 »
Sevgili Cüneyt YakışıklısıAbü ;

son sözüne bir son söz.
Sorun olacaktır tabii. Ben bunun insani , terbiye ve muameleyle, müşteri - satıcı
ilişkisiyle ilgili yönlerini ortaya koydum. Her donatımcıda misal 300 dolar olduğunu
bildiğin bir aksesuarı üreticiden 400 dolara almayı kabul etmişsen , bu ona :
'' Yahu ben uğraşmak istemiyorum, bunun alınıp yerine takılıp bana işler durumda
teslim edilmesi uğruna sana 100 dolar daha fazla veriyorum '' mesajıdır, '' Bak ben
ne aptalım, kazıkla beni n'olur ? '' mesajı değil...O zaman da bu nesneyi kutusuyla
birlikte havuzlukta veya salon döşemelerinin üzerine atılmış bulursan, kızarsın.

Yoksa bebeklik hastalığı tabii her teknede olur, kendi ellerinle yaptığın, her noktasını
defalarca ellediğinde de olur. Mesele bunun giderilmesiyle ilgili davranış biçimi meselesi.



*

    Ç. K.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #11 : Ocak 01, 2009, 22:24:02 »
Aaalü abim, kaptan atla diyince iskeleye nasıl atlıyorsun? Yani.. Sen atladıktan sonra motor stop edecek, sonra "bir kaç kıymetli on saniye" kızdırma için beklenecek motor çalışınca tam gaz tornistan verilip iskeleye çarpılmadan durulacak. Abi sen kaç metre uzağa atlayabiliyorsun???
*

    C. B.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #12 : Ocak 01, 2009, 22:27:20 »
Çeto'cuğum Çekirge o çekirge..
*

    C. G.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #13 : Ocak 01, 2009, 22:29:20 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Zurnanın zırt deliği şudur: İster devasa boyutlarda mass production yapan firma olsun isterse Aali'nin tabiri ile "cüce üreticiler" müşterinin gerçekten tatmin olması sadece ve sadece üreticinin önce kendine saygısından kaynaklanıyor. Bu da doğal sonuç olarak müşteriye saygıyı getiriyor. Bu cümleden olarak dev firmaların hangi kendine saygısından söz edebiliriz?

"Cüce üreticiler" piyasada var olabilmek, hayatiyetlerini sürdürebilmek için öncelikle denizcilik kaliteleri yüksek tasarımları yeğliyorlar. İşlerine ve kendilerine saygıları olduğu için allem gullem işlerden kaçınıyorlar. Süpermakete karşı mahalle bakkalı psikolojisinde olduklarından satış yapabilmek için "doğru" tanıtım yapıyorlar. Yılda 5-10 tekne satabilmek için bir taraflarını yırtıyorlar. Emek yoğun çalıştıklarından da "Çoğunlukla daha performanslı veya daha donanımlı olan bu tarz tekneler de her zaman atla devedeğil. En standart olanlardan bazen sadece %25-30 daha pahalı." oluyorlar.

Tabii bu örneklemeler Dünya piyasaları için geçerli. Yoksa bizim yerli üreticilerin konumuzla uzak yakın ilişkisi yok. Onlar "nev'i şahsına münhasır" galaksi dışı yapılar.

Zaten taa başından beri elma ile armutu karıştırmayalım dememin nedeni de budur.

« Son Düzenleme: Ocak 01, 2009, 22:31:18 Gönderen: Cem Gür »
*

    A. S.

Ynt: Motor arızaları
« Yanıtla #14 : Ocak 01, 2009, 22:33:53 »
Çetoo.... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Dümendeki o reisi  2001'den beri sen de benim kadar tanıyorsun.
Aç telefonu , ona sor , gaz kolunu, kızdırma bujisini, marş butonunu nassı
bi arada idare ettin ve 1 günlük teknenin burnunu betona hiç toslamadın Abi ? diye...
Bir şekilde edebildi. Ben de ekibe mahcup olma ve/vaya denize düşme korkusundan
hakikaten üstüme tren gelse, zıplayamayacağım mesafelere yarasa gibi uçup durdum
o bir kaç gün.
Bir daha becereceğimi de sanmam...

Mamafih içim rahat etmedi, accık hesap yaptım şincik.
Dümen etkisini de muhafaza edebilmek için kaptan teknenin hızını 2,5 DM'ine kadar
düşürse bile, tekne saniyede 1,28 m yol yapıyor...Demek ki , sadece 10 saniye bile
beklense, kat edilen yol 13 metre olacak neredeyse.
Düşündüm de...ben bu mesafeyi pek atlayamam.
Demek ki gireceğimiz pontona daha bir tekne boyu mesafeden fazlası varken, reis
motoru stop ettirmiş ve tornistanla tekrar çalıştırmak için eli çoktan marş düğmesinde
saniye sayıyor olmalıydı...
Ama ben ona göre 11-11,5 metre önde, hemi de becerebilecem mi diye korku içindeyken
onun arkada havuzlukta ne yaptığını ne görebilir, ne duyabilirdim.

Biraz daha ikna olduk mu canım kardeşim, yoksa sana başka açıklamalar da hazırlayayım mı ?  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yanaciklarından hasretle öperim, görüşelim yahu...
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Ocak 01, 2009, 22:54:41 Gönderen: Aali San »