0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #30 : Temmuz 30, 2018, 00:04:34 »
İnsanın en çok canını sıkan, ağız birliği etmişçesine her önüne gelenin "Ahşap kayık sıcakta beklemez, at bir an evvel denize" deyyu akıl vermeleri. Lan arkadaş, ben bilmiyor muyum! Gözümün önünde çatır çatır çatlıyor kayığım. Delirmek üzereyim. Adam arıyorum, bulamıyorum. İki günüm "Pepe"nin bokuna tüm karinayı yeniden zımparalayarak geçti. Şimdi tekrar armuzlar macunla dolacak ve tüm karinaya armuz dolgu macunu çekilecek. Yengeç gibi bir teknede bu ciddi bir iş. Tek başına bir günde ancak dörtte birini bitirebiliyorum. Macun el alışkanlığından ziyade hız isteyen bir iş. Elim alışık, fena çekmiyorum ama yavaşım. Biraz gecikirsem macun donuyor. Macunu hazırlamak ise apayrı bir eziyet. Dörder kiloluk ambalajlar halinde aldığım macunun her kutusunu açtığımda sekiz eşit parçaya bölerek hazırlıyorum. Bir yandan macun hazırla, bir yandan çek... Bir de üzerine şu "kırk ikindiler" dedikleri lanet günlere denk geldik iyi mi; her günün sonu yağmur. Son küreği çekiyorum ve yağmur başlıyor. Tabi yer yer köpürmeler, baloncuklar, kaldır macunu, yeniden çek...


İlk günlerde zımpara için anlaştığım nev-i şahsına münhasır adam Savaş yine tek alternatifim oldu. Bu kez macun yoklamaları, astar vs için anlaştık ve başladı çalışmaya. Biraz olsun akıllandığımdan yalnız bırakmıyorum, sürekli tepesindeyim. O aşağıda, ben yukarıda deli gibi çalışıyoruz ama sıcak bildiğin tüketiyor.


Trajikomik olan ise Kasım'dan itibaren kurutmak için kıçımı yırttığım kayığı şimdi sabah akşam ıslak tutabilmek için yıkamak zorunda kalmam olsa gerek.


Üst yapı ile ne kadar uğraştıysam da içime sinmedi ve ani bir kararla, battı balık yan gider hesabı, Savaş'a dedim bas macunu, boyuyoruz kasarayı. Her fırsatta Yengeç sarı konmuş kızağa, kolay kolay değiştirmem rengini diyordum ama buraya kadarmış. Bordayı da zımpara ve macunla yokladıktan sonra artık boyaya başlayacağız ama mümkün mü; neredeyse gözümün önünde çatladıkça çatlıyor armuzlar. O çatlıyor, biz tamir ediyoruz. Nafile. Astarı vurduktan sonra benim atölyenin ekibiyle haydin dedik boya vakti. Bu sefer de kompresör bozulunca bana iyice geldiler. Ulan bir tarafı attık, diğer taraf kaldı öylece, çıldıracağım. Zaman geçiyor, bitmiyor, bitmiyor...


İkinci bir kompresörümüz var, trifaze. Fakat bulunduğum yerde trifaze yok. 220 V kompresör bulamayınca attık kızağa kayığı, taşıdık denize daha yakın bir yere. İyi oldu olmasına da bir yandan da halt ettik. Zaten çıtır çıtır olan ahşap daha da açtı. Açtı açtı da artık gözüm görmüyor, umurumda değil. Tek dileğim bir an evvel, nasıl olursa olsun denize atabilmek.


10 gün kadar önceydi sanırım. Sıcaklık 41 derece. Bordaları zımparalıyorum. 6 saat aralıksız çalışmışım güneşin altında. Çay molası için atölyeye geçtiğimde farkettim ki bitmişim yahu. 6 saat, su yok, yemek yok, dur durak yok ve ancak sancak borda bitti. Daha iskele var, sonra her ikisinin de yağlanması var, var da var. Çay içerken bizim elemanlar takılıyordu yine. Dedim 10.000 peşin, 100.000 TL'ye veriyorum. Verin 10.000'i alın. Dalga geçtiğimi sanıyorlardı ama gayet ciddiydim oysa ki. Hatta 5000, hatta biri ver dese bedava vermeye hazırdım o gün. Son 20-25 gün bazı sabahlar 07:00, bazı sabahlar 09:30'da başladım çalışmaya ve her gün hava kararana kadar çalıştım. Bir yandan da sürekli aynı teraneyi dinledim; "Çok geçe kalmışsın, ahşap kayık sıcağı sevmez." Hala birilerine nasıl dalmadım hayret ediyorum kendime Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Daha sayısız zırva ile günler günleri izledi. Boya bitti, kuşaklar kaldı. Kuşaklar bitti, rötuşlar kaldı. Bu arada siz siz olun maskelemeyi ciddiye alın. Benim ekip olmasa katliam olurdu herhalde. Anasını ağlattılar kayığın. Biz kötü maskelemişiz, onlar da iplememiş. Tikler bembeyaz oldu. Bir de komple tiklerin zımparası çıktı başıma ki bir hafta önce yapılmıştı aslında Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Neyse, 24 Kasım'da sarı kızımla "az iş, bol zaman" öngörüsüyle başlayan kara macerası 19 Temmuz'da beyaz Yunan tırhandili öykünmeli yeni görüntümüzle nihayete erdi. Erdi ermeye de orası da apayrı bir hikaye...


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #31 : Temmuz 30, 2018, 00:05:53 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bu yazıların aynısı Sahibi olduğunuz forumda da yayınlandı değil mi ?

Hayır


*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #32 : Temmuz 30, 2018, 00:11:38 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bu yazıların aynısı Sahibi olduğunuz forumda da yayınlandı değil mi ?

Hayır

Resimler bile aynı bir kaç yerde paragraf değiştirmissini SAYIN REİS
konu  aynı olup olmaması değil bundan sonrasını değiştirirsiniz
Konu orda bitirdikten sonra burda başlamanız.
Siz oranın isim sahibi DONATAN TEMSİLCİSİ Bİ ŞEYİ değilmisiniz.
Niye önce oraya sonra bize. Onu soruyorum
Saygılar selamlar hürmetler
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2018, 00:19:48 Gönderen: Oktay Eryılmaz »


*

    E. D.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #33 : Temmuz 30, 2018, 00:25:13 »
    Oktay korsanım, böyle bir soru sormanız bile neden diğer foruma öncelik tanıdığının (ki bana göre böyle bilinçli bir davranış yok) cevabı olarak değerlendirilmeye müsait gibi görünüyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.


*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #34 : Temmuz 30, 2018, 00:26:04 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap



Konu özetle yukarıdaki resimde
Saygılar sevgiler

*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #35 : Temmuz 30, 2018, 00:31:00 »
Aşağıdaki resim “konu şimdilik kapandı “ başlığı ile dün veya bugün yayınlanmış pardon publish edilmiş yani herkese açık , zaten konu başlığı açık

Zaten yayımcı Hakan Reis o mecranın resmi sahibi , Donatanların bi şeyi
Kusura bakılmasın ünvanı aklıma gelmedi heyecandan o yüzden bi şeyi dedim

Kolay değil tabi ...


*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #36 : Temmuz 30, 2018, 00:36:20 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
    Oktay korsanım, böyle bir soru sormanız bile neden diğer foruma öncelik tanıdığının (ki bana göre böyle bilinçli bir davranış yok) cevabı olarak değerlendirilmeye müsait gibi görünüyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.

Biz öyle bilmiyoruz ama
Bizde Çay çorba önce misafire
Tazesini kendi ailene bayatlayınca çöpe dökeceğimize komşuya

Oldumu Erdal korsan
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #37 : Temmuz 30, 2018, 00:40:55 »
19 Temmuz, öğleden sonra atölyede çay içiyordum ki bizim çocuklardan biri geldi, "Abi, atıyorlar senin kayığı" dedi. Fırladım hemen. Bindirdik lifte, başladık ağır ağır havuza doğru ilerlemeye. Armuzlardan ciddi kıllanıyorum. Karina ve borda çatlak dolu. Dayak yerlerine sürerken bir kez daha zehirli sürüyorum çataklara umutsuzca ama içten içe biliyorum ki su yapacak kayık.


Havuza kadar geldik ama çekekte çay demlenmiş yeni; bıraktık öylece askıda, oturduk çaya. Çayın ardından ben telefondaydım, Serdar abi -çekek şefi- indirmiş danayı. Uçarak bindim, doğruca indim aşağı, açtım makine dairesinin kapağını. Umutsuzca baktım ama o da ne, su falan yok. Soktum elimi omurganın altına, ta sintinenin dibine, valla da kupkuru. Ulan oldu mu ne bu iş diye geçiriyordum içimden ki bir su sesi farkettim. Daha doğrusu sanki bir dere yatağı ya da pınarbaşındaymışçasına irkildim. Tüm farş tahtalarını kaldırmıştım önceden. Hemen baş tarafa, sesin kaynağına doğru ilerledim ki, o da ne! Ömrüm boyunca unutamayacağım bir manzara karşımda; Kolomb'un günlüğünde yazdığı gibi: "Su, her yer su!"


Neredeyse tüm armuzlardan su geliyor ama bazıları bildiğin çağlıyor yahu. Sintine pompaları çalışmaya başladı bile. Yukarı fırladım, dedim Serdar abiye "Kaldır abi, batıyoruz!" Adam da şaşırdı. Atladı geldi içeri, pompalarımı sordu, dedim pompa bol ama bu hıza pompa dayanır mı emin değilim. Hele bir dur sakin ol diyor ama nasıl sakin olayım ulan, ben daha şimdiden ne bok yiyeceğim, nereye çekeceğim, nereden ödeyeceğim, altını bir daha mı kazıyacağım vs bin tane sorunun altında ezildim bile. Serdar abi önce talaş var mı dedi, dedim var var da, talaş ne yapar buna. Bir de daha önce hiç yapmadım ben o işi. Biraz da beni rahatlatmak için kaldırdı tekrar haspamı, aldı karaya. Dedi, "Gres var mı?" Ulan dedim, adam iyiden iyiye kafa buluyor. Ben batıyoruz diyorum, adam gres var mı diyor. "Hah, var, nereme sürecem" dedim. Al gel dedi. Yahu arkadaş, sadece şu gres mevzuu için başladım ben bu yazıyı yazmaya. Bu işte öğrenmenin sonu yok. Serdar abi eski balıkçı, hatta çektirmeci. Meğer bu meret armuzları anında tıkayıp suyu kesiyormuş. Başladık tüm görebildiğimiz armuzları gresle sıvamaya.


Ahanda kurtarıcı meleğim:


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Kayığı tekrar indirdik. Çağlayanlar mülayim sızıntılara dönüştü ama hala hatırı sayılır su geliyor. Yengeç'te üç miço var, üçü de çalışıyor, anca dengeliyor. Bir de 220 V dalgıç getirdik yedek. Serdar abi sakin ama ben hala sakinleşemiyorum. Diyor şişecek, içimden hadi len diyorum, nah şişer. Sünger mi lan bu! Tabi bu arada akşamı ettik.


Gece nöbete hazırlanmaya zamanım olmadı. Arkadaş bir minder bile bırakmamışım ya teknede, pes dedim kendime. Uzuuun bir gece oldu. İlk başlarda sürekli çalışan pompalar gresin etkisiyle gecenin ilerleyen saatlerinde teke düştü. Mümkün olduğunca fazla su tutmam gerekiyor sintinede ki hızlıca şişsin ahşap. Ama elektrik ve elektronik dağılımı işi bozuyor. ANcak kontra omurganın üst seviyesine kadar izin verebiliyorum. Arka sintine pompam tam da bu seviye için ayarlı zaten. Onu benimle birlikte nöbetçi atadım. Hemen hemen onbeş dakikada bir turluyor, su gelen yerlere ve seviyeye bakıyorum. Hiç umut vermiyor. Durum şu; üç dakikada bir bir dakika boyunca çalışıyor pompam. Bu tempoda sabahı ettim. Hala yüzüyoruz evelallah ama nasıl olacak bu iş bilmiyorum. Kimisi diyor iki günde, kimisi diyor altı-yedi günde şişer. Hatta kimisi diyor azar azar devam eder.


Sabah kuşandım SCUBA'mı, aldım gresimi tekrar indim teknenin altına. Gözümüzden kaça yerleri de sıvadım. Çıktım, başladım beklemeye. 30 dakikada bir çalışmaya başladı bu sefer pompa. Yine bir dakika basıp, duruyor. Yetmez ama evet!


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Üçüncü gün oldu, hala 30 dakikada bir bir dakika. Arkadaş deli olacağım. Bildiğin sabit bir debide su geliyor. Bu sefer şu talaş mevzuunu deneyeyim dedim. Hem belki talaşın hareketiyle görürüm de dedim. Yine kuşandım, attım kendimi suya.


Önce armuzlara yakın saldım talaşı, hatta sıvadım biraz da. Sonra omurga boyunca yüzerek en derin noktadan patlattım zulayı. Çıktım sudan, devrildim havuzluğa, başladım beklemeye.


Akşam eve giderken bildiğin Germen zaferinden dönen Augustus gibiydim; 2 saat! Tam iki saat boyunca çalışmadı pompa. Ulan arkadaş sevindiğim şeye bak yahu! Normal olmadığıma dair şüphelerim hep vardı ama şu kayığa bulaştığımdan beri "normalllik" ile aramızdaki açı 180 derecenin altına düşmüyor sanırım.


Sonraki günler bir yandan izleyerek, bir yanda da teknede yarım kalan işlerle uğraşarak geçti. Ta ki marina ofisinden arayıp da son derece kibar bir şekilde artık bir gitseniz diyene kadar. Gerçekten çok ama çok yardımcı oldular. Haklarını ödeyemem. Neyse, tamam dedim, ben artık gideyim.


Nereye gidiyorum... Önce farkettik ki benim kıçtan takmayı bir müşterimize ödünç vermişiz. Lan alarga kalacaz, motor yok. İki gün motor mevzuuyla geçti. Motoru hasbel kader ayarladık, bu sefer de TURMEPA teknesi arkamda, kayalarla aramda bir metre var, dedim ne etseniz çıkmam, çıkamam. İki gün de öyle bekledik. Sonunda o gün geldi çattı ve dün öğleye doğru alargadaki yerimizi almak üzere çözdük palamarı.


Dün halimiz buydu işte:


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Şimdi sıradaki sorun aynası açılan bot Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #38 : Temmuz 30, 2018, 00:44:34 »
Aaa İndimin suya süpriz
Hadi bakalım geçmiş olsun iyi seyirler HAKAN REİS

« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2018, 00:46:03 Gönderen: Oktay Eryılmaz »
*

    Ö. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #39 : Temmuz 30, 2018, 00:46:33 »
Oktay korsan, önemli bulup yazdığınız şeylerin, Hakan korsanın anlattığı konuyla alakası olmadığını düşünüyorum

Hakan korsanın bundan önce keyifle okuduğumuz yazılarına bir yenisi eklediğini görmüşken, manasız bir tartışmaya sebep olmayalım lütfen
*

    O. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #40 : Temmuz 30, 2018, 00:51:37 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Oktay korsan, önemli bulup yazdığınız şeylerin, Hakan korsanın anlattığı konuyla alakası olmadığını düşünüyorum

Hakan korsanın bundan önce keyifle okuduğumuz yazılarına bir yenisi eklediğini görmüşken, manasız bir tartışmaya sebep olmayalım lütfen

Haklısınız önemli değil 2.sırada olmamız
Tüm mecraların çıkış yeri. Burası biraz saygı beklemek hakkımız diye düşündüm

Güncelliği kalmamış bilgiler

Kahvaltıda yenmemiş domates , peynir  gibi oluyor
Çöpe atıcağınıza birine verilen
Neyse iyi geceler diliyorum

Yazsın sayın Donatan Temsilcisi sizde okuyun keyifle
Ne diyeyim
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2018, 00:59:08 Gönderen: Oktay Eryılmaz »
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #41 : Temmuz 30, 2018, 01:08:02 »
Kendi adıma önemli deneyimlerle dolu bir süreç oldu. Yanlış kararlar, yanlış uygulamalar, radikal değişiklikler ve hepsinden önemlisi memnuniyetten son derece uzak bir son; hiç parlak görünmüyor böyle bakınca. Ama Yengeç'i ilk aldığım günden beri vazgeçmediğim tek şey ne rengi, ne arması, ne de masif ahşap dokusu; ne olursa olsun onu yaşatabilme kaygısı. Yapılan tüm değişikliklerin temelinde bu kaygı vardı. Sevdiğim sarı renkten vazgeçme sebebim bile aslında kasarayı toparlayabilmek ve kasaradan inen tatlı suyu kesebilmekti. Neredeyse "kel başa şimşir tarak" tadında vana seçimimin özünde de aynı endişe vardı. Vanaların özellikle üç tanesi son derece zor ulaşılan noktalardaydı ve olası riskleri azaltmak adına bütçeyi hemen hemen dört katına çıkartmayı seçtim. Motor uzun zamandır detaylı bir bakımdan geçmemişti. Enjektörler temizlendi, ayarlandı, Jabsco'nun tek dişi kalmış impeller'ı değişti, eşanjör temizlendi, sürekli sorun çıkartan iskele alternatör yeniden yerine sabitlendi ve tamamen sorunsuz hale geldi. Dümen mafsalı uzun zamandır gözüme takılıyordu, çünkü kaynamış, sökülemez durumdaydı. Yenisi ile değişti ki bu bile net iki günüme mal oldu.


Fakat asıl bomba marina havuzunda zaman geçirirken sıra tesisat işlerine geldiğinde yaptığım kazmalıktı. Benimle zaman geçiren hemen herkes iyi bilir, elimin ciddi bir ayar sorunu var. Öyle ki, alet çantası bir tarafı kırık anahtar dolu  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap  Neyse, vanaları takmış ama fittings işini sonraya bırakmıştım. True Design vananın en önemli kusuru fittings konusunda zengin bir portföy sunmaması. Redüksiyonlarda yer yer pirinç kullanmak zorunda kaldım. İşte onlardan birini bağlarken diş kaptırmış ve farketmemişim. Sıkmaya devam ettim. Elle yokluyorum, daha bayağı diş var, ama sert gitmiyor. Abanmamla kovan dönmez mi!!! Ulan zaten her yerinden su geliyor kayığın, bir de vana kovanı eklendi. Bu kadar su yapıyor olmasa kahrolurdum herhalde ama gelen ince sızıntıdan çok dünya para verdiğim vananın tekrar diş tutup tutmayacağına taktım kafayı. Bugün şöyle bir baktım uzaktan, yine ellemedim. Makul mantıklı birileri ile denemeye karar verdim Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Önümde daha bir haftalık iş var yapacak ama artık sudayım ve galiba neredeyse kesildi sızıntı. Aklınızda olsun, Yengeç artık beyaz-mavi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. T.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #42 : Aralık 11, 2019, 18:46:24 »
Uzun bir aradan sonra yine aynı başlık altında paylaşmaya karar verdim Yengeç'in kara serüvenini. E zaten içerikte çok farklı olmayacak; planlanan, hayal edilen, gerçekleşen, aksayan, elde kalan, bol küfür vs vs...

Neyse efenim, kara park parasını denkleştirir denkleştirmez, dün, soluğu Marintürk ofiste aldım. Ayıptır söylemesi diyeceğim ama asıl ayıp o rakam; o nasıl bir rakam, 19.500 TL... Söylemesini bilmem ama bu rakam çok ayıp. Hemde topu topu iki ay için. Neyse, dün parayı ödeyip tüy gibi hafifleyince bu sabah için yaptık programı.

Program derken, içeriği basit, gideceğiz, alıp geleceğiz. Yani anlayacağınız hala akıllanmamışım. Ulan ben ve Yengeç bir araya gelince hayat ne zaman rutin ve kolay oldu ki?

Sabah 8:30'da Yücel -ki bu genç adamı ayrıca anlatmak lazım bir ara- yağmura rağmen gelip botla aldı Serhatla beni. Yolun ilk on dakikası Dechatlon'dan aldığım sözde su geçirmeyen pantolon ve monta küfrederek geçti. (Daha sonra en azından çabuk kuruyormuş diye sevindirik oldum ki çok zavallı bir durum bu.) Sırılsıklam oldum evelallah.

Tersane adasının boğazında içeri dönüp Yengeç'i görünce klasik olarak "Neyse, hala yüzüyor, sorun yok." diye düşündüm. Alarga alışkanlığı oldu bu durum bende. Kayık yüzüyorsa sorun yok, gerisi hallolur. Daha uzaktan su hattını incelemeye başladım ki "aha dedim, sintine dolmuş yine." Ben bilmem mi o koca karnın ne kadarı suda kalacak, ne kadarı dışarıda...

Kayığa atlar atlamaz hemen akülerin durumuna bakmaya indim ki benim akıllı invertörde ışık mışık hak getire. Hava kapalı olduğundadır dedim. Bu arada Yücel'den koltukları almasını rica ettim. Geçtim dümenin başına, bastım marşa. Daha doğrusu marşa basmaya çalıştım, ışıklar işin zor dercesine bir kıpraştı ama başkada bir aksiyon olmadı. Serhat'a dedim söyle Yücele koltuklara ilişmesin, daha buradayız. Kısaca aküler kaput. Nasıl oldu hala emin değilim ama 6 adet 235 ah akü bir marş motorunu döndürmekten aciz kalmış, öyle mal mal yatıyor yerlerinde. Serhat da klasik olarak ukalalığa başlayınca, senin gibi adam da bunu yaparsa, bot şalterin yok muydu vs dedim olm jeneratörün var. Nah var! Onu da son gelişimde bir arkadaşıma ödünç vermiştim, unuttum gitti. Kıçımı gere gere ukalaca anlattığım elektrik sistemimin bu durumlardaki "sigortası" jeneratörümdü ve ilk kez gerçekten ihtiyaç duyduğumda Dalaman'da bir arkadaşımın bahçesindeydi.

Akülerin kaput olduğuna ikna olunca birden aklıma geldi, lan bu kayık su yapıyordu, sintine ne alemde acaba deyyu, uçarak inip, makine dairesinin kapılarını açtım ki, ohooo, batıyoruz lan! Neyse, abartmayayım, Yengeç'i batırmak pek mümkün değil ama ciddi boyutlarda bir su vardı sintinede. Buradan anladığım yaklaşık bir haftadır sorun varmış sistemde.

Yücel'in bir an evvel dönmesi gerektiğinden atölyeyi aradık, iki tane akü ayarladık takviye için. Ufuk boktan havada, Volkan'ın kayığına atıp getirecek. Dost, denizci vs kavramlar böyle zamanlarda gerçek anlamını buluyor doğrusu. Bende o arada manuel pompayla suyu basayım dedim boş durmayıp. Tabi o da yerinde yoktu. Diyaframında yırtık var diye sökmüştüm  Bulup yerine taktım ama bu sefer de diyaframı tutan halka koptu, kol elimde kaldı

Böyle durumlarda hep yaptığım şeyi yaptım; okkalı bir küfür ve sigara. 45 dakika kadar sonra Ufuk gülümseyerek geldi. Aküleri aldık. Takviye yaptık ve sonunda küheylanım kükredi...

Hemen saldık halatları, attık tonozu verdik yolu. İlginçti, devamında başkaca bir aksaklık olmadan geldik havuza, kaldırdık koyduk kenara haspamı. Şimdi çekek sahasında, havuzun kenarında biblo gibin duruyor...

Her işte bir hayır vardır derler ya, bir kaç gün daha gidemesem çok daha ciddi sorunlara gebeymiş koşullar. Bugün kayığı yerine koyduğum gibi gelip kurumaya ve ısınmaya bıraktık kendimi. Yarın tekneyi boşaltmaya başlayacağım. Ama asıl kafamdaki soru 4 yıldır hiç bir sorun yaşatmayan akülerimdeki sorun ve sorunun kaynağını anlayabilmek.

Sonumuz hayrola bakalım...


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Aralık 11, 2019, 18:47:26 Gönderen: Hakan Tiryaki »
*

    E. D.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #43 : Aralık 11, 2019, 18:58:11 »
   Geçmiş olsun. Marina değilde özel bir yer bulmuştun, olmadı mı o yer?
*

    H. E.

Ynt: Yengeç karada...
« Yanıtla #44 : Aralık 11, 2019, 19:02:18 »
Hakan kaptan (Dalgıç),
Gerçekten çok güzel ve keyifli görünüyor.
Siz ayrılamazsınız Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap