0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    S. S.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #30 : Temmuz 03, 2018, 09:10:05 »
Bu durum sadece denizcilikle ilgili değil sanırım. Her yeni şeye heves edildiğinde ya da başlandığında o korku ve heyecan mutlaka oluyor. Acemiliğin verdiği içgüdüsel bir his. Ne kadar maceracı olursan ol seni saçma sapan davranışlardan ve yapılması muhtemel hatadan korumak için gelişmiş bir iç denetim fonksiyonu gibi. Direksiyonun başına ilk geçtiğimizde yüreği pır pır etmeyen var mıydı? Yaşadığı korku ve telaşla ilk kalkışta arabayı stop ettirmeyen var mı? O telaş ve heyecan işin güzel taraflarından. Önemli olan bu bu telaş ve heyecanı bilgi ve tecrübe ile sakinlik ve olgunluk içinde zevkli bir uğraş haline dönüştürmekte diye düşünüyorum. Foruma katkıda bulunup cevap yazan ve beni bilgilendiren herkese teşekkür ederim. Biraz olsun içim rahatladı.


*

    O. Ö.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #31 : Temmuz 03, 2018, 21:58:13 »
Bülent Korsanım, niye "unutmayın tekne dişidir"?... İngilizcede "she" dendiği için mi?... Oysa İngilizce, dişilik - erkeklik takıları bile yok, yüzde elli etkilendiği Latin dillerinin tersine... Ama Fransızca'da "le bateau: Gemi"nin "article"i erkek, en önemlisi "le voilier: yelkenli"nin takısı erkek, "le navire: (irice) tekne"nin takısı erkek, sadece "la barque: kayık (gibi diyelim)"ın takısı dişi. Yaani "Beneteau", "Jeanneau" gibi önemli yelken teknesi imalatçıları bu tekneleri "erkek" olarak düşünüyorlar... Almanca'm yok, o yüzden oradaki durumu bilemiyorum, haa o dilde bir de "nötr" artikel'ler var... O da ayrı... Osman Atasoy'un ilk dünya turunu attığı teknesi 6 metre civarındaydı, o seni, sen onu tanıdın mı seni koruduğu ciddi bir gerçekmiş tabii...


*

    A. Ç.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #32 : Temmuz 03, 2018, 22:18:11 »
İngilizce'de takılar cinsiyet içermese de Latin kökenli bir dildir ve Latince kökenli bir çok dilde cinsiyet takıları vardır. Bir zamanlar İngilizce'de de varmış. Bazılarında sadece dişi ve erkek varken, Almanca örneğinde olduğu gibi  dişi, erkek ve nötr artikeller var. İngilizler tekneleri dişi olarak tanımlarlar. Osmanlı'da ise tekneler adsızdır ve kaptanının adı ile anılırmış. Ben de teknelerin, en azından Türkçe'de dişi olarak anılmasına sıcak bakmıyorum.


*

    O. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #33 : Temmuz 03, 2018, 23:01:28 »

Ben deniz araçlarına cinsiyet atanmasının mantığını çözememiş olan taraftayım. Nereden çıkmış bu şehir efsanesi kimbilir ??





*

    D. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #34 : Temmuz 03, 2018, 23:28:11 »
Loyd 2002 den beri "she" değil "it" zamirini kullanıyormuş.

Etimolojik olarak latince gemi "navis" dişi imiş ancak bütün bunlar bence işin duygusal ve psikolojik kısmı yanında çok küçük detaylar.

Ilk özellik "koruyuculuk", sonra "taşıyıcılık", bunun yanında nazik olması çok ilgi bakım istemesi, kesinlikle ucuz olmaması, değerli olması, kıvrımlarının köşeli değil kavisli olması... bitmez bu liste... ama yine de  eski devirlerde çok büyük kısmı erkeklerden oluşan bir mürettebat, kaptan veya denizcileri düşünün, hadi onları bırakın kendinizi düşünün,  tekneden pontona indikten sonra arkanıza bakıp şöyle son bir süzüşünüzü düşünün. Öyle basit duygular ile bağlı değil erkekler teknelerine.  Araba ile filan mukayese edilmez. Tabii ki dişi olacak erkek olur mu hiç Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Temmuz 03, 2018, 23:37:36 Gönderen: Doğan Erbahar »

*

    D. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #35 : Temmuz 03, 2018, 23:40:56 »

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    B. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #36 : Temmuz 04, 2018, 13:19:18 »
"Tekne dişidir" ifadesine verilen yanıtlara bir alıntı ile cevap vereyim.
Handan Güçyılmaz Günay'dan;

"‘’She’’ Olmak
Etraflarında daima büyük bir telaş yaşanır. Zarif belleri var, kutu kutu boya gerek, bakımları yapılmalı… Eftalya, Meltem, Sevdam..
Dünyanın genetik haritası ile konuşma dillerinin yayılışı arasındaki paralelliği biliyor musunuz?

6.8 milyar olan dünya nüfusunda 3000’den fazla lisan olduğu ve yalnızca yüzde 15’inin konuşulması genetik haritanın son montajını gösteriyor.

Dillerin pek çoğunda isimler cins açısından ayrılıyor.

Bunun genetik yapıyla olan ilgisi de başka bir yazının konusu olsun.

Güzel Türkçemizde değil ama pek çok dilde ‘’She ve He ‘’ kadın ve erkek karakterli isimler, edatlar vardır.

Örneğin: İspanyolca ‘’Casa’’ Ev anlamına gelir ve kadın karakteri yüklenir.

Aynı şekilde ‘’Banco’’ Banka anlamına gelir ve erkek olarak bilinir.

Evin kadın, Banka’nın da erkek olması beni hiç rahatsız etmez. Feministliğim ağır basmadığı sürece hatta öyle olmasını tercih ederim.

Denizcilikle ilgilenenler bilirler ki; gemilerden söz edilirken daima kadın olmaları vurgulanır. Türkçemizde böyle bir durum yoktur geminin kadın olması söz konusu değildir ama Türk denizciler de teknelerine genellikle kadın ismi verir. Eftalya, Meltem, Kybele, Sevdam,…gibi

Gemilerin kadın olarak görülmesi yüzyıllar evveline, denizci ve savaşçı bir millet olan Vikinglere dayanır.

Kadınla geminin eşleştirilmesinin detaylarına geçmeden hatırlatmak isterim. Ayıptır söylemesi gazeteciliğimin yanısıra hasbelkader bir kadın denizci ve milli bir yelkenci olarak, kadınların gemilerle uğursuzluk getirdiğine inanılmasına şaşmam.

Uzaklar, Ufuk ve deniz her zaman merak uyandırır. Peki erkeklik ve sertlikle özdeşleştirilen ‘deniz’ de, kadınların olması işleri mi bozar?

Oysa Doğa da bir dişi değil mi? Doğa ana uyum yeteneğini maalesef  ‘’She’’ olanlara doğuranlara yani dişilere vermiş.

Doğa’daki yol haritasını gören dişiler genlerinden kaynaklı daima kazanırlar. Kaslara, şiddete gerek kalmadan savaşmadan uyum yeteneklerini kullanırlar.

Yani kadınlar artık karanlık alt güvertelerden köprü üstüne çıkıyor. Kadınların denizlerde çalışmaya ilgisi artıyor. Artık kadın kaptanlar gemilerde hüküm sürüyor.

Yine denizcilik literatürüne bakıldığında kimi anonim olan bir dolu hikaye arasında gemilere neden kadın gözüyle bakıldığının esprili bir özetini vermekte mümkün.

İşte gülümseten birkaç anektot;

-Neden gemiler dişi olur?

Denizin üzerinde salınarak yüzen zarif yaratıklar gemiler; kadınlara benzer de ondan,

-Erkek denizciler der ki; Etraflarında daima büyük bir telaş yaşanır.

E ne de olsa kadına da gemiye de iyi yatırım yapmak gerekir.

-Çevreleri hep onlarla ilgilenen bir dolu erkek tarafından kuşatılmıştır.

Bence başarılı erkek nereye yatırım yapması gerektiğini bilmelidir.

-Her kadın gibi onların da zarif birer belleri vardır.

Erkeklerin göbekleriyle eşleme yapılmayacagına göre bunu kabul ederim.

-Onların da tıpkı bir kadın gibi girinti ve çıkıntıları mevcuttur,

Unutmamak gerek o hareketlilik sayesinde hiç sıkılmazsınız.

Yine erkekler der ki;

-Gemileri güzelleştirmek istediğinizde bu size daima kutular dolusu boyaya mal olur,

Bunu söylerken güzel olan tekneleriyle salına salına dolaşmayı da mertebe olarak gördüklerini unuturlar ama.

-Erkekler bellerini bükecek tek masrafın boya olduğunu düşünerek yanılırlar.

E bir de düzenli olarak bakım yapılmalıdır bilginize.

-Bazı yerlerini açıkça teşhir etseler de kimi yerleri hep gizli kalacaktır.

Off ne laf ama..

Ah yine koptuğum laflardan biri;

-Bir gemi onu idare etmesi için daima deneyimli bir erkeğe ihtiyaç duyar,

Haklısınız deneyimli kelimesi gemiyi bir müddet götürmenize yardımcı olur ama başka özelliklere de ihtiyacınız var.

-Yanında, yakınında deneyimli bir erkek olmadıkça gemiler hep kontrolsüzdür.

Ah maçolar siz akıntıya bırakın da görün kontrolü.

İşte gülünesi bir madde daha;

-Ne zaman limana girse mutlaka toslayacağı bir şamandıra bulur.

Beyler o zaman siz de trafik kazalarının yüzdelerine bir bakın. Erkek şöför katılım oranı ile yaptıkları kaza oranlarını, kadın şöför katılım oranı ve yapılan trafik kazası sonuçlarını bir kıyaslayın.. Ne oldu? Şamandıraya gidip gidip kimin kafasını vurduğunu gördünüz mü?

Ama ben sonuçtan memnunum, bir kadın olarak denizci olup daima zarif ve gizemli bulduğum gemilerin dişi özelliklerinin olması hoşuma gidiyor. Umutla da beklemekteyim acaba gemilerin ‘Erkek’ olarak adlandırılacak yeni sürümleri yapılır mı?

Son olarak sormadan duramayacağım;

En iyi tekne arkadaşımın teknesi ne demek oluyor?



KAYNAK: KADINMEDYA.COM Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap"
*

    O. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #37 : Temmuz 04, 2018, 13:33:18 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
"Tekne dişidir" ifadesine verilen yanıtlara bir alıntı ile cevap vereyim.
Handan Güçyılmaz Günay'dan;

"‘’She’’ Olmak
Etraflarında daima büyük bir telaş yaşanır. Zarif belleri var, kutu kutu boya gerek, bakımları yapılmalı… Eftalya, Meltem, Sevdam..
Dünyanın genetik haritası ile konuşma dillerinin yayılışı arasındaki paralelliği biliyor musunuz?

6.8 milyar olan dünya nüfusunda 3000’den fazla lisan olduğu ve yalnızca yüzde 15’inin konuşulması genetik haritanın son montajını gösteriyor.

Dillerin pek çoğunda isimler cins açısından ayrılıyor.

Bunun genetik yapıyla olan ilgisi de başka bir yazının konusu olsun.

Güzel Türkçemizde değil ama pek çok dilde ‘’She ve He ‘’ kadın ve erkek karakterli isimler, edatlar vardır.

Örneğin: İspanyolca ‘’Casa’’ Ev anlamına gelir ve kadın karakteri yüklenir.

Aynı şekilde ‘’Banco’’ Banka anlamına gelir ve erkek olarak bilinir.

Evin kadın, Banka’nın da erkek olması beni hiç rahatsız etmez. Feministliğim ağır basmadığı sürece hatta öyle olmasını tercih ederim.

Denizcilikle ilgilenenler bilirler ki; gemilerden söz edilirken daima kadın olmaları vurgulanır. Türkçemizde böyle bir durum yoktur geminin kadın olması söz konusu değildir ama Türk denizciler de teknelerine genellikle kadın ismi verir. Eftalya, Meltem, Kybele, Sevdam,…gibi

Gemilerin kadın olarak görülmesi yüzyıllar evveline, denizci ve savaşçı bir millet olan Vikinglere dayanır.

Kadınla geminin eşleştirilmesinin detaylarına geçmeden hatırlatmak isterim. Ayıptır söylemesi gazeteciliğimin yanısıra hasbelkader bir kadın denizci ve milli bir yelkenci olarak, kadınların gemilerle uğursuzluk getirdiğine inanılmasına şaşmam.

Uzaklar, Ufuk ve deniz her zaman merak uyandırır. Peki erkeklik ve sertlikle özdeşleştirilen ‘deniz’ de, kadınların olması işleri mi bozar?

Oysa Doğa da bir dişi değil mi? Doğa ana uyum yeteneğini maalesef  ‘’She’’ olanlara doğuranlara yani dişilere vermiş.

Doğa’daki yol haritasını gören dişiler genlerinden kaynaklı daima kazanırlar. Kaslara, şiddete gerek kalmadan savaşmadan uyum yeteneklerini kullanırlar.

Yani kadınlar artık karanlık alt güvertelerden köprü üstüne çıkıyor. Kadınların denizlerde çalışmaya ilgisi artıyor. Artık kadın kaptanlar gemilerde hüküm sürüyor.

Yine denizcilik literatürüne bakıldığında kimi anonim olan bir dolu hikaye arasında gemilere neden kadın gözüyle bakıldığının esprili bir özetini vermekte mümkün.

İşte gülümseten birkaç anektot;

-Neden gemiler dişi olur?

Denizin üzerinde salınarak yüzen zarif yaratıklar gemiler; kadınlara benzer de ondan,

-Erkek denizciler der ki; Etraflarında daima büyük bir telaş yaşanır.

E ne de olsa kadına da gemiye de iyi yatırım yapmak gerekir.

-Çevreleri hep onlarla ilgilenen bir dolu erkek tarafından kuşatılmıştır.

Bence başarılı erkek nereye yatırım yapması gerektiğini bilmelidir.

-Her kadın gibi onların da zarif birer belleri vardır.

Erkeklerin göbekleriyle eşleme yapılmayacagına göre bunu kabul ederim.

-Onların da tıpkı bir kadın gibi girinti ve çıkıntıları mevcuttur,

Unutmamak gerek o hareketlilik sayesinde hiç sıkılmazsınız.

Yine erkekler der ki;

-Gemileri güzelleştirmek istediğinizde bu size daima kutular dolusu boyaya mal olur,

Bunu söylerken güzel olan tekneleriyle salına salına dolaşmayı da mertebe olarak gördüklerini unuturlar ama.

-Erkekler bellerini bükecek tek masrafın boya olduğunu düşünerek yanılırlar.

E bir de düzenli olarak bakım yapılmalıdır bilginize.

-Bazı yerlerini açıkça teşhir etseler de kimi yerleri hep gizli kalacaktır.

Off ne laf ama..

Ah yine koptuğum laflardan biri;

-Bir gemi onu idare etmesi için daima deneyimli bir erkeğe ihtiyaç duyar,

Haklısınız deneyimli kelimesi gemiyi bir müddet götürmenize yardımcı olur ama başka özelliklere de ihtiyacınız var.

-Yanında, yakınında deneyimli bir erkek olmadıkça gemiler hep kontrolsüzdür.

Ah maçolar siz akıntıya bırakın da görün kontrolü.

İşte gülünesi bir madde daha;

-Ne zaman limana girse mutlaka toslayacağı bir şamandıra bulur.

Beyler o zaman siz de trafik kazalarının yüzdelerine bir bakın. Erkek şöför katılım oranı ile yaptıkları kaza oranlarını, kadın şöför katılım oranı ve yapılan trafik kazası sonuçlarını bir kıyaslayın.. Ne oldu? Şamandıraya gidip gidip kimin kafasını vurduğunu gördünüz mü?

Ama ben sonuçtan memnunum, bir kadın olarak denizci olup daima zarif ve gizemli bulduğum gemilerin dişi özelliklerinin olması hoşuma gidiyor. Umutla da beklemekteyim acaba gemilerin ‘Erkek’ olarak adlandırılacak yeni sürümleri yapılır mı?

Son olarak sormadan duramayacağım;

En iyi tekne arkadaşımın teknesi ne demek oluyor?



KAYNAK: KADINMEDYA.COM Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap"



Aslında gerçek olamıyacak bir şey tartışılıyor.
Tekneler Dişi midir , Erkek midir diye ....

Gerçek Tekneler  TEKNEDİR   Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Ancak isteyen elbette istediği gibi görür  Teknesine

Ulubatlı Hasan / Daleware

 adını koyan adama yahu tekneler dişidir .
Sen niye Hasan ismini koydun denemez ise teknesini
Dişi görene de yahu bu Cansız kansız para ile satın alınmış Tekne , buna çok sevdiğin bilmem kimin xxxxxx ismini koymuşsun yarın satacan gidecek diyemezsin.
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Selamlar Sevgiler
*

    S. K.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #38 : Temmuz 05, 2018, 11:19:00 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Yirmi yaşına kadar hiç deniz görmemiş ve hayatında Eskişehir porsukta ki kayıklar hariç  hiçbir su taşıtını kullanmamış biri olarak içimde denize ve denizciliğe dair bir takım korkular taşıyor olmam ve bunu bir takım istatistik bilgiler ve deneyimli insanların bilgileri ve deneyimleri ile sorgulamamın çok tabii bir durum olduğunu düşünüyorum. Ama hayatında şimdiye kadar kendisi için hiçbir şey hayal etmemiş biri olarak ve  ilk defa ne istediğini bilerek  bir tekne sahibi olmak ve denizde yaşamak hayalimi canlı tutuyorum. Gerek maddi gerekse psikolojik sebepler ile( bu kafa ile)  dediğiniz gibi bu hayale ulaşmak zor olabilir. Ama bir gün gerçekleşecek bundan eminim... Bir gün mutlaka...

Merhaba, Türkiye'de senelerce insanlar denize çıkmasın, denizciliği merak etmesin diye bu tür propagandalar yaptılar. Çünkü geçmişte Avrupa ülkelerinin en büyük korkusu 70 milyon müslümanın deniz yoluyla akın etmesiydi ve sömürgelerine ortak olmasıydı. Osmanlı İmparatorluğundan aldıkları kabotaj hakları bunu sağladı. Cumhuriyet döneminde de böyle devam etti. Kıbrıs ve Yunanistan'ın deniz sınırlarını genişleterek Türkiye'yi denizden kuşatmasını desteklediler (12 mil olayını araştırınız). Kıbrıs Barış Harekatı, Kardak Adası operasyonları ..vs. bu ilgiyle çıkmış tartışmalardı ve halen devam etmektedir. Suriye savaşının çıkması ve insan ticaretinin artmasıyla Avrupa'nın korkuları gerçek oldu. Artık şimdiye kadar yaptıkları gibi Türkiye ve diğer istenmeyen ülkelerin sınırlarını supress etmek yerine; daha kökten çözümler bulmaya çalışıyorlar.

Bu vesileyle herkezin geçmiş Kabotaj Bayramı kutlu olsun!! Selamlar..   
« Son Düzenleme: Temmuz 05, 2018, 11:20:07 Gönderen: Sinan Kuday »
*

    S. S.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #39 : Temmuz 05, 2018, 11:31:00 »
Merhaba, Türkiye'de senelerce insanlar denize çıkmasın, denizciliği merak etmesin diye bu tür propagandalar yaptılar. Çünkü geçmişte Avrupa ülkelerinin en büyük korkusu 70 milyon müslümanın deniz yoluyla akın etmesiydi ve sömürgelerine ortak olmasıydı. Osmanlı İmparatorluğundan aldıkları kabotaj hakları bunu sağladı. Cumhuriyet döneminde de böyle devam etti. Kıbrıs ve Yunanistan'ın deniz sınırlarını genişleterek Türkiye'yi denizden kuşatmasını desteklediler (12 mil olayını araştırınız). Kıbrıs Barış Harekatı, Kardak Adası operasyonları ..vs. bu ilgiyle çıkmış tartışmalardı ve halen devam etmektedir. Suriye savaşının çıkması ve insan ticaretinin artmasıyla Avrupa'nın korkuları gerçek oldu. Artık şimdiye kadar yaptıkları gibi Türkiye ve diğer istenmeyen ülkelerin sınırlarını supress etmek yerine; daha kökten çözümler bulmaya çalışıyorlar.

Bu vesileyle herkezin geçmiş Kabotaj Bayramı kutlu olsun!! Selamlar..
[/quote]

Demek ben ondan yıllarca tekne alamadım. Denizciliğe böyle geç meyil ettim.. Hain kefereler  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap    Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    O. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #40 : Temmuz 05, 2018, 12:36:20 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Yirmi yaşına kadar hiç deniz görmemiş ve hayatında Eskişehir porsukta ki kayıklar hariç  hiçbir su taşıtını kullanmamış biri olarak içimde denize ve denizciliğe dair bir takım korkular taşıyor olmam ve bunu bir takım istatistik bilgiler ve deneyimli insanların bilgileri ve deneyimleri ile sorgulamamın çok tabii bir durum olduğunu düşünüyorum. Ama hayatında şimdiye kadar kendisi için hiçbir şey hayal etmemiş biri olarak ve  ilk defa ne istediğini bilerek  bir tekne sahibi olmak ve denizde yaşamak hayalimi canlı tutuyorum. Gerek maddi gerekse psikolojik sebepler ile( bu kafa ile)  dediğiniz gibi bu hayale ulaşmak zor olabilir. Ama bir gün gerçekleşecek bundan eminim... Bir gün mutlaka...

Merhaba, Türkiye'de senelerce insanlar denize çıkmasın, denizciliği merak etmesin diye bu tür propagandalar yaptılar. Çünkü geçmişte Avrupa ülkelerinin en büyük korkusu 70 milyon müslümanın deniz yoluyla akın etmesiydi ve sömürgelerine ortak olmasıydı. Osmanlı İmparatorluğundan aldıkları kabotaj hakları bunu sağladı. Cumhuriyet döneminde de böyle devam etti. Kıbrıs ve Yunanistan'ın deniz sınırlarını genişleterek Türkiye'yi denizden kuşatmasını desteklediler (12 mil olayını araştırınız). Kıbrıs Barış Harekatı, Kardak Adası operasyonları ..vs. bu ilgiyle çıkmış tartışmalardı ve halen devam etmektedir. Suriye savaşının çıkması ve insan ticaretinin artmasıyla Avrupa'nın korkuları gerçek oldu. Artık şimdiye kadar yaptıkları gibi Türkiye ve diğer istenmeyen ülkelerin sınırlarını supress etmek yerine; daha kökten çözümler bulmaya çalışıyorlar.

Bu vesileyle herkezin geçmiş Kabotaj Bayramı kutlu olsun!! Selamlar..   


Çok katılamıyorum
Bence
Ne zaman bir şeyi başaramasak hemen sorunu başkasının üstüne atıyoruz.
Her canlı hayatta kalabilmek için yaşam şartlarını iyiye taşımak için mücadele eder.
Tabiatta Zayıf düşenin yaşama şansı yoktur.
Devletlerde böyledir.
Zayıf düşeni Müslüman - Hristiyan ayırmadan sömürmeye yok etmeye çalışırlar.
Kapitilasyonlar , Kabotaj hakları - Demiryolu işletim hakları hep zayıf dönemlerimizde diğer devletlerin bizden kopardıkları
Ancak 300 yıl evvel böyle bir forum olsa idi .
Bizim için Kuzey Afrika ülkeleride aynı şeyleri yazardı herhalde  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap








*

    S. K.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #41 : Temmuz 05, 2018, 12:53:00 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Demek ben ondan yıllarca tekne alamadım. Denizciliğe böyle geç meyil ettim.. Hain kefereler  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap    Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bilinçaltımızdaki korkunun nedenini açıkladığımı düşünüyorum.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
İstanbul'dan Bodrum'a tekneyle giderken "Aman Yunan Sahil güvenliği durdurur!" korkusuyla binbir çeşit belge hazırlamak zorunda kalıyoruz.
Onlar da bizden "Aman göçmen olup gelirler!" korkusuyla...

Halbuki en başından deniz korkusu yer ederse bu tür maceralara ve sorunlara yer kalmıyor. Sorunun çözümü: Tekneni römorkla Bodrum'a taşımak oluyor.
   
*

    S. K.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #42 : Temmuz 05, 2018, 13:05:11 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Tabiatta Zayıf düşenin yaşama şansı yoktur.
Devletlerde böyledir.


Katılmamakta serbestsiniz ama ben fikrimi söylememiştim. Sadece olan - biten tarihsel olayların özetini verdim.
Fikrim ise şöyle:
Bence medeniyetten bahsediyorsak insan ilişkilerinde "Çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına" batırmalı.
Devletler de bu yönde hakkaniyetli anlaşmalar yapmalı. Günümüzde "Tabiatta Zayıf düşenin yaşama şansı yoktur. ", "Büyük Balık küçük balığı yutar" gibi argümanlar artık sadece vahşi hayvan belgesellerinde oluyor. Tabi bunları yaptıklarında sömürge çağı devam etmekteydi. Ege ve Akdeniz'de (hatta Avrupa'da) bir çok sorunun nedeninin bu yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Avrupa'nın da sömürge geçmişi nedeniyle er yada geç bedel ödeyeceğini düşünüyorum.

Sonuçta modern yelkenliler yeterince güvenli neden korkalım ki? Önemli olan bilinçaltımızdaki korkuları yenebilmek.
« Son Düzenleme: Temmuz 05, 2018, 13:09:46 Gönderen: Sinan Kuday »
*

    O. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #43 : Temmuz 05, 2018, 13:44:10 »
Sinan bey
Keşke o davranış biçimi söylediğiniz gibi vahşi hayvan belgeselerinde  kalsa ama maalesef Gelişmiş ülkelerin daha az gelişmiş olanlara zulmü artarak devam ediyor .
Afrika’nın Ortadoğu nun hali meydanda
Selamlar Sevgiler
*

    H. E.

Ynt: Yelkenli Tekneler Ne Kadar Güvenli
« Yanıtla #44 : Temmuz 05, 2018, 14:02:12 »
Okuduklarımdan anladığıma göre sorun hep A4 kağıdından çıkıyor. Sir Alfred Adört, bu kağıdı icad etmeseydi, her şey daha güvenli olacaktı.