0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    H. T.

Kaş Günlüğü
« : Ekim 15, 2014, 17:40:38 »
2 Ağustos 2014


Sonunda Kaş Limanı'nın önündeyim. 64 günlük yolculuk birazdan bitecek. Ağır ağır limana yaklaşırken bir yandan kıç halatlarını hazırlıyorum. Ağır ağır Sahil Güvenlik'in önünden doğru ilerlerken liman görevlisini görüyorum. Daracık bir yerden bana sesleniyor, önündeki kıçım kadar yeri işaret ediyor. O ana kadar muzaffer bir komutan edasıyla gülümsüyorken ayılıp kendime geliyorum. Yengeç'le Kaş Limanı'nda ilk manevramız olacak bu. Yüzümdeki gülümsemeyi silip daha ciddi bir ifade takınıyorum. Yengeç'in kafasını karşı kıyıya doğru iyice verip demiri salıyorum. Bolca kaloma bırakıp doğruca dümenin başına koşuyorum. Hava sakin, bu büyük şans. Ağır ağır veriyorum tornistanı. İki fiber yelkenlinin İngiliz sahipleri dehşetle izliyorlar, koca götlü kızım teknelerine doğru yaklaşırken. Bir kaç manevrayla ikisine de dokunmadan giriyorum yerime. Kıç halatlarını karada bekleyen ve önümüzdeki günlerde hayatımın kabusu olacak görevliye atıyorum. Sormadan ne istediğimi hemen afili bir izbarço atıyor. Diğerini de alıp bağladığı gibi dönüp kıçını uzaklaşıyor. Demirin boşunu alırken biraz bozulduğumu farkediyorum. Tamam, bando mızıka falan beklemiyordum ama ortalama bir insan dahi en azından bir merhaba ya da hoş geldin der diye geçiyor aklımdan. Bir kaç dakika sonra motoru stop ediyorum. Bitti! 64 gün süren alacakaranlık kuşağı sonunda geride kaldı. Adet olduğu üzere bir sigara yakıp yayılıyorum havuzluğa.


Hiç bir şeye elimi süresim yok. Atlıyorum, doğru Noel Baba'ya, çay, tost ve üzerine soğuk bir bira. Dostlar daha dalışta. Bir saat sonra dönüyorum tekrar. Susa sarayına ilk kez giren Alexandros'ın ki gibi bir ifade var hala suratımda. Muzaffer, gururlu hatta biraz da kibirli olabilir. Kolay mı, üç deniz, 700 mil yol, sayısız arıza, binlerce insafsız dalga, açlık, parasızlık, susuzluk... hepsi geride kalmış, Kaş'tayım. Geride kalan hayatımın en zor sınavını bana göre -geçer- notla tamamlamışım Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Hiç çalışmadığım yerlerden gelen sayısız havaya, arızaya, aksaklığa rağmen. Bu kadarcık da olmalı gibi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Öğleden sonra dostlar tek tek dönmeye başladılar dalıştan. Kimisiyle ayaküstü, kimisiyle uzun uzun merhabalaşırken akşam oluverdi. İlk akşam Hasan Kaptan'ın Anemon teknesinde geçti. Ben anlattıkça onlar kahkahalarla gülüyordu. Tabi bende. Zaten belki de buradaydı denizin büyüsü. Daha bir gün önce Patara'yı bombalamak, Yengeç'i verip karavan almak ya da Kötü Burun'un derinliklerine gömmek gibi düşünceler uçuşuyordu kafamda. Ve şimdi hep birlikte gülüyor, eğleniyorduk geride kalan yolculuğu anlattıkça.


Sabaha karşı havuzluğa kıvrılıp uyumaya çalıştım. Beceremedim. Gün doğarken yine uyanıktım. Son iki aydır hep olduğu gibi...


*

    B. Z.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #1 : Ekim 15, 2014, 18:05:57 »
işte geliyor Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Keyifle okuyacağım bir günlük...


*

    H. T.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #2 : Ekim 15, 2014, 18:11:02 »
Keyifle ve ibretle.Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    N. Ö.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #3 : Ekim 15, 2014, 18:28:02 »
"Eee orda bi macera olmazki şimdi ne yazıcan bakalım" diyerek kaderin kısmetsizlik oklarını sana yönlendireyim, sıkılmışsındır Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    H. T.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #4 : Ekim 15, 2014, 18:30:05 »
Bekle ve gör Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    İ. Y.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #5 : Ekim 15, 2014, 18:34:31 »
Her yazını okudugumda bedevi geliyor aklıma hani şanssız olanı varya...
*

    N. Ö.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #6 : Ekim 15, 2014, 18:58:47 »
Öncelikle Kaş'a nihayet ulaştığınız için geçmiş olsun... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Yazılarınızı hep ilgi ve ibretle okudum,herşeyi samimiyetle paylaştığınız için tekrar teşekkür ederim.
Yeni yazacaklarınızı da merakla bekliyor olacağım. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    F. T.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #7 : Ekim 15, 2014, 20:13:59 »
Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    K. E.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #8 : Ekim 15, 2014, 20:24:08 »
Tiryaki korsanım,Heyecan ve sabırsızlıkla beklemekteyim. Eminim ders alacağımız ve aynı zamanda gülümseyeceğimiz ne güzel bir günlük çıkacak ortaya.
Sevgi, Saygı ve Selametle
*

    İ. O.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #9 : Ekim 15, 2014, 22:52:42 »
Umarım bahtız bedevilik günleri geride kalmış ve işler yoluna girmiştir.
*

    M. A.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #10 : Ekim 15, 2014, 23:47:45 »
Bu gibi keyifli bazende ibretlik zorlu anları yazmak inanın ki yaşamaktan  daha zor. Bu yüzden Hakan korsanımın yazdıklarını büyük bir keyif ve ibretle takip edeceğim Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. T.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #11 : Ekim 16, 2014, 09:41:24 »
Kaş'taki ikinci gün tuhaf bir rehavet içinde başladı. Demir almak yok, seyir yok, kafadan bindiren dalgalar, ıstralyaları titreten rüzgarlar... hiç biri yok. Sıcak, ama çok sıcak ve göz kamaştıracak kadar aydınlık bir sabah. Yengeç'in altında masmavi sular; bir baraküda sürüsü geziyor altımızda, bir devasa gümüş sürüsü. Hal böyle olunca hep Orhan Veli düşer aklıma: "Heeey! Ne duruyorsun be, at kendini denize!"


Öğleye doğru iki liman görevlisinden birisini yakalayıp dedim ne vereceğim ben yıllık. Teknenin boyu*400 TL dedi. Bana daha düşük bir rakam söylemişlerdi aslında ama yine de iyi dedim. Bana uyar. Yıllık bağlayacağımı söyledim ama pek de kaale almadı nedense.


Öğle saatlerinde limanda gezinirken bir İtalyan peyda oldu. Benimkinden dahi berbat bir İngilizce ile Yengeç'in kaptanı sen misin diye sordu. Ben de he dedim, benim. Bu eski Tamomar teknesi değil mi, Philippa'nın deyince birden sevindirik oldum. Meğer bizim İtalyan Yengeç'in ilk sahibi ile arkadaşmış ve ilk günlerini bilirmiş. Biraz ayaküstü sohbet ettik ve yollarımıza devam ettik.


Geri döndüğümde pasarella'nın dibinde bir adamı bekler buldum. Kendini tanıtıp, tekneye bir bakabilir miyim dedi. Ben de her zaman ki gibi, sorma bile, kendi teknenmiş gibi gez rahat rahat dedim. Güvertede bir tur attı, kamaraları gezdi, makine dairesini gözden geçirdi, sintineye baktı. 10 dakika sonra havuzluğa yanıma gelip "satmayı düşünür müsün?" diye sordu.


Ulan, iki aydır yoldayım, başıma gelmedik kalmamış, cepte metelik kalmamış ve adam geçmiş karşıma soruyor. Ulan dedim, iki ay önce sorsaydın bu soruyu ensenden tuttuğum gibi atardım seni tekneden ama öyle bir zamanda geldin ki...


Satarım dedim, ama kıvırabilirim de. Kaç para isterim bilmiyorum dedim ama ucuz değil bilesin. Bir fiyat belirlememi istedi ve gitti.


Hasan kaptanın yolunu tuttum. Ona anlattım, dedi sana büyük ikramiye vurmuş, Alessandro bir şeyi istiyorsa neyse öder alır. Sevinmeli mi, üzülmeli mi bilemedim. Hasan kaptan dedi ben konuşayım, 100.000'den açarım kapıyı. Çok da içime sinmiyor ama tekneye bakmaya gelen adam Hasan kaptanın akrabasıymış, hadi o zaman dedim, top sende. Son neye bırakalım diye sordu, abicim dedim, ben 75'e fitim. Bir kaç gün sonra da Nükhet'i almak ve İstanbul'da kalan işleri toparlamak üzere yola koyuldum.


Bu arada Yengeç sessiz bir GEKO olan Olcay'a emanet edildi.


İstanbul'daki üçüncü günümde Hasan kaptan aradı ve ben dedi 80.000 €'ya kadar getirdim, gerisi sende. Bir dakika ya dedim, euro'mu??? Kaptan dedim, sen ne diyorsun, baştan söyleyeyim, öpüşmem! O günden sonra Kaş'a dönene kadar günlerimin bir kısmı katamaran arayışıyla geçti. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Bir yandan katamaran bakıyorum ama bir yandan da nasıl olacak bu iş diye kara kara düşünüyorum. Bahsettiğim şey Yengeç, Yengeçsiz bir hayat. Bir yandan inanılmaz hafifletiyor düşünmek bile, ama bir yandan da bir şeyler düğümleniyor insanın boğazında...


Limandaki dördüncü günümde iki liman görevlisinden daha kıdemli olanı kesti yolumu. Ne kadar kalacaksın diye sordu. Yahu dedim, ilk geldiğim gün söyledim, ciddiye almadınız herhalde beni. Bundan sonra buradayım. Evimi aldım geldim. Yalnız günlük 65 TL olduğunu biliyorsun di mi, sonra sorun olmasın dedi. Ve Kaş'ın alacakaranlık kuşağı da bu konuşmadan itibaren başlamış oldu. Adama yahu dedim, daha dün sordum, bir yıllık bağlayacağım, fiyatı da ok. Yerimiz yok dedi. Len dedim, bak orada bağlı benim teknem, limanın dışında bir yerde değil. Olmaz buyurdu, charter tekneleri geliyor, bir tek onlardan para kazanıyoruz diye de açıkladı sağolsun. Olabildiğince kibarca bu surete alışın çünkü hiç bir yere gitmiyorum, bir şekilde çözülecek bu konu dedim ve o günlük geçiştirdim. Ertesi gün de Şehr-i İstanbul'un yolunu tuttum...
*

    B. B.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #12 : Ekim 16, 2014, 12:10:59 »
Sakın!
*

    M. A.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #13 : Ekim 16, 2014, 13:43:54 »
Hakan korsanım "Katamaran" derim ben..."çünkü evin olacak"

Yinede senin için gönlüne sinen ve hayırlısı olsun derim...
*

    M. D.

Ynt: Kaş Günlüğü
« Yanıtla #14 : Ekim 16, 2014, 14:10:47 »
De şimdi gel de bekle bekleyebilirsen. Hakan kaptanım çok keyifli yazıyorsun.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Lütfen arayı çok açma Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap