0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Hep merak etmişimdir dev gemileri. Katkı yapanlara teşekkür ederim. Birde geminin stabilitesi için galiba deniz suyu tanklara dolduruluyor, gereğinde boşaltılıyor,, bilgi verebilir misiniz biraz
Merak ettiğim diğer konuda balans operasyonundaki yeni düzenlemeler.Yıllardır hep okumuş,belgesellerde görmüş,bazılarına çıplak gözlede şahit olmuşuzdur.Dünyanın farklı bölgelerinden alınan Deniz suyunun ,yine farklı bölgelerde mecburen boşaltılmasıyla farklı mikroskobik Deniz canlısı,midye türü kabuklular,belki farklı yavru balıklar,özellikle Deniz anaları ve yosunlarla ekolojik yapının değiştiği malum.Buna karşı Nasıl bir önlem alınıyor gerçekten çok merak ettim.Aklıma gelen şey çok özel bir filitreleme yapılması, özel bir solüsyonla balans suyunun ilaçlanması(canlı bırakmamak için).Zihni sinir projesi olarak da alınan balans suyunun sistemden geçerken kaynatılıp sterilize edilmesi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap(Çokmu uçuk oldu ?) Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBalast suyu yapılabildiği taktirde, en yakın karadan 200 mil açıkta en az 200 metre derinlikte değiştirilir. Yani limanda aldığınız deniz suyunu açıkta tekrar dışarı basar, tanklarınızı açık deniz suyuyla doldurursunuz. Bu tavsiye edilen durumdur ancak en yakın karadan 50 mil açıkta ve en az 200 metre derinlikte de değişim yapılabilir.Bazen bu şartları sağlayamazsınız, bu durumda önünüzde 2 ihtimal vardır. Ya balast suyunuzu kimyasal yollarla basılabilir standartlara getireceksiniz ya da balast suyunuzu bir tesise vereceksiniz. Her iki seçenek de ek masraflar getirdiğinden bugün denizcilik dünyası uygun çıkış yolları aramaktadır.Balast water management 08.Eylül.2017 yılında yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla denizcilik firmalarını bir düşünce almıştır Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Ancak maliyetlerin yükselmesi sonuç olarak tüm ürünlere de yansıyacağından, hepimizin bu yeni düzenlemeden etkilenmesi kaçınılmazdır. Tabi bütün bunların maliyeti de ayrı bir konu.
Ali korsanımın sorduğu soruya gelirsek; Elbette ki sıkıntılı anlar yaşanıyor. Büyük fırtınalar gördüm evet ama aklımdan gitmeyen br tanesi var onu anlatayım!! Boş olarak atlantik geçiyoruz daha önce bahsettiğim 253,5 metrelik gemi ile boş dediysem tabiki de üzerimizde balast var ve hatta heavy ballast aldık yanlış hatırlamıyorsam yani balast ambarı olarak kullanılan ambarda da su var. Quebec e gidiyoruz yine yılbaşına yakın zamanlar. St.lawrence körfezine girmemize belki 1-1,5 günlük bir mesafe kalmıştı ki fırtınaya yakalandık dalga boyu büyüdü de büyüdü rotamız itibariyle de allahtan baş omuzluk civarından Alıyoruz ki gemi nispeten çok yorulmuyor. Fakat bir süre sonra deniz ve hava öyle bir hal aldı ki bizim süratimiz 105 tornada 1-2 knot civarına düştü olduğumuz yerde duruyoruz ve tabi hırpalanma miktarı arttı o koca geminin üzerinden dalgaların sanki orda biz yokmuşçasına üzerimizden aşıp geçmesi gözümün önünden gitmiyor. Sanırım 9-10 metre civarında olmalı dalga boyu çünkü cidden sanki biz orda değilmişçesine üzerimizden aşıyor. Süvaribey gemiyi döndürdü aksi istikamete yaklaşık 15 saat gittik havayı ve denizi arkamıza aldık. Denizcilikte argo bir tabir vardır "kıçtan gelsin kol gibi gelsin" diye aynı o hesap o havayı kıçımıza aldık ve sakinleşince dönebilmek. Şimdi aklıma bir hikaye daha geldi ama vaktim yok onu da bi sonraki sefer anlatayım.C6603 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi