Yazılı ve görsel medya ve de günümüzün en önemli kitle iletişim aracı interneti kullanırken topluma yanlış ve yanıltıcı mesajlar vermekten kaçınmak gerekir. Bu öyle hassas bir çizgidir ki, çizildiğinde bir elin beş parmağına da eşit olmalıdır. Yani verilen mesajdan ilgili kitlenin hepsi kendine ait faydalı bilgiyi almalı, ama kimse kendisine zarar verdirtecek mesaj edinmemelidir. O nedenle özellikle popülist, reklam amaçlı bilgilendirme kisvesine bürünmüş neon lambalı yazılardan uzak durmak gerekir. Aynı zamanda faydalı olabilecek, geniş kitlelere ulaşma potansiyeli olan yazışmaların mizah yaratmak amacıyla sabote edilmemesi toplumun yararına olur.
Birçok hastalıkta olduğu olduğu gibi prostat hastaları da şikayet ve tedavi çeşitliliği açısından çok geniş bir spektrum üzerinde dağılırlar. Örnekler vermek gerekirse bir önceki hasta 20 sene sonra belki ameliyat olması gerekecek olan iyi huylu prostat büyümesi olan hastadır, bir sonraki hasta ise 10 sene önce ameliyat olması gereken bir hasta. Yada tüm parametreleri aynı olan 50 yaşındaki prostat kanseri hastasına ameliyat olmalısın derken 70 yaşında olanına sizi ameliyat etmeden sadece izleyeceğiz diyebiliriz. Yada tümör parametreleri farklı olan aynı yaşam beklentisi olan 70 yaşındaki hastadan birisine sizi ameliyat edeceğiz derken, diğerine sizi sadece izlememiz yeterli olacak gibi duruyor diyebiliriz. Çoğu hastalıkta olduğu gibi prostat açısından da hastalık değil hasta vardır.
Prostat konusunda en önemli nokta iyi yada kötü huylu büyüme olduğunun ortaya konmasıdır. İşte potada her iki grup olduğu için yanlış mesajlar bir kanser hastasının kendisini iyi huylu prostat grubunda görmesini sağlamayacak narinlikte olmalıdır, yanlış mesaj verilmesi o nedenle tehlikelidir. Evrendeki tüm nesneler gibi insanın da kolay yolu seçme özelliğini göz ardı etmememiz gerekir.
Özellikle erkekleri öldüren ilk üç kanser arasında yer alan prostat kanserine yılda sadece bir saatinizi ayırarak meydan okuyabilirsiniz. Bu çabanız sizin prostat kanseri olma olasılığınızı milyonda bir bile azaltmaz ama yakalansanız bile tamamen kurtulursunuz. Tabi ki hayatına değer veren insanlar için geçerlidir bu. Nasıl ki hapis cezası hayatı değerli olan ve yaşamdan keyif alan insanlar için caydırıcı ve aksi tarafta anlamını yitiriyorsa. Ama bizim en ulaşamadığımız kitle maalesef başını kuma gömenler kitlesi, bir miktar da granit gibi sert olan bir kitle var ki 'ölürüm de gitmem muayeneye diyenler'. Ne yazık ki o grup da belli zaman sonra tüh, vah, keşke diyerek karşımızda diz dövüyor.
Hayatın ve bireyin değeri olduğu zaman işler değişiyor malum. İşte sosyokültürel ve ekonomik düzeyi yüksek toplumlarda bu işler daha kolay olurken diğer taraflarda biraz daha zor oluyor haliyle. Elimizden geldiğince bilgilendirme çalışması yapıyoruz ama yetmiyor modern toplumların hastalıklar ile baş etme kalitesine bizim toplumdaki kalite.
Okuyanları sıkmamak için biraz teşbihte bulunmak gerekirse teknecilikten yana kullanalım tarzımızı; varsayın ki uzun bir seyirin henüz başındasınız ve sintinede su fark ettiniz. Su tatlı mı? tuzlumu? işte bütün mesele bu. Yapılacak olan o suya parmağınızı sokup tadına bakmaktır. Tatlıysa sorun başka tuzluysa çok başkadır durum. İşte bu parmak kontrolünü yapmaz, "tatlı sudur bu, lavabo çeşmesi kaçırıyordu marina komşusunun yıllarca kaçırdı da bir şey olmadı, benim sorunum da aynıdır " zihniyeti ile açık denizlere yol alırsanız tuzlu suyun kaynağı sizi gömecektir mavi derinliklere fark ettiğinizde, çünkü artık kıyıdan çok ama çok uzaktasınızdır. Ama parmak testi yaptınız ve tuzlu suyu keşfettiyseniz, henüz yolun başındayken en yakın limana dönüp, sorunu hallettikten sonra birkaç gün gecikmeli de olsa uzun seyrinizi tamamlarsınız ki, biz bu seyire YAŞAM diyoruz.
Prostat kanserinin erken dönemlerde herhangi bir şikayetleri olmadığı için ve iyi huylu zeminde kanser mevcudiyeti de olabildiği için bu iyi kötü ayırımının mutlaka yapılması ve ona göre davranılması gerekir. Bazen bunu ayırt edebilmek o kadar zor oluyor ki, %5 oranında tuzlu su tadını ayırt etmek kadar zor olabilir bazen. Ama en fayda verebildiğimiz grup bunlar. Yoksa açık denizin ortasında tuzlu sudan adın gibi emin olsan ne işine yarar karinada bir metre yarık ile.
Bizim çok zaman önce dağıttığımız broşürlerimiz vardı halkı bilgilendirmek için; aracınızın yağını kontrol etmek kadar kolaydır prostat muayenesi diye ve kesinlikle mübalağa değildir. Gerçi şimdiye kadar zevk alanını görmedim (gayler dahil) ama inanın bizim için de zevksiz bir muayene, lütfen biraz empati yapsın erkekler..
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Hemen hanımefendileri de ihmal etmeyelim ve 35 yaşında sonra başlayan yılda bir jinekolojik muayene ve smear testi ile onların da bu hayatta rahim ve rahim ağzı kanserlerinden kendilerini tama yakın koruyabileceklerini hatırlatalım. Ona keza rutin meme kontrolü de hatırlatılmalıdır.
PSA testi prostat kanseri tanısında çok önemli yeri olan ancak yalancı negatiflik ve yalancı pozitiflik düzeyleri de oldukça yüksek bir kan testidir. Sadece PSA'ya sırtımızı dayarsak yolda kalırız. Mesela PSA'sı 3 olan bir hastaya biyopsi yaparken PSA sı 7 olan bir hastada biyopsiye gerek görmeyebiliriz (kağıt üzerinde 4'e kadar normal). Yada protat kanseri olduğundan adım gibi emin olduğum bir hastaya biyopsi yapmam, bilirim ki o hasta prostat kanserinden ölmeyecek. Çok değişkenli potada birçok parametrenin analizi sonucu verilir bu kararlar ama işin olmazsa olmazı muayene ve PSA testidir.
Ve muayene etmeden hasta değerlendiren meslektaşlarımı sonuna kadar eleştiririm. Düşünün ki teknenin motoru vuruntulu çalışıyor ve çekişi iyi değil. Götürdüğünüz usta yağ çubuğunu çekip kontrol etmeden size tedavi öneriyor. Bundan farklı değildir muayenesiz prostat tedavisi planlamak.
Tedavide bu ayrımlar yapıldıktan sonra gerisi zaten kolaydır. Zorunlu ameliyat gerektiren durumlar haricinde ilk seçeneğimiz ilaç tedavisidir ve hastaların %80'i ilaç tedavilerinden fayda görürler ve bu şekilde devam ederler, ne zamana kadar; prostat ilacı yenene kadar. Ve şu anda prostat tedavisinde kullandığımız ilaçlar oldukça etkin ve güvenli ilaçlardır. O nedenle alternatif ilaç, bitki, ot aramaya gerek yoktur. Ben çocukken taze sarımsak yemeyi çok severdim, iki kere baygınlık geçirdim ve anlaşıldı ki sarımsağı bol tüketince benim tansiyon kaymış, zaten çocuk tansiyonu ne olacak ki. Daha sonra tansiyon sorunu olan insanlar sarımsak yutmaya başladılardı biz çok gençken, otobüse binemezdiniz o dönemde sarımsak kokusundan. Şu anda da sarımsak tabletleri satılıyor tansiyon için. Tansiyonu düşürdüğü mutlak olan bir bitkidir sarımsak ama sadece ona sırtımızı dayarsak felç her an kapımızdadır. Etrafınızda felçli hastaların eskiye oranla ne kadar azaldığını düşünün, özellikle orta yaş grubunda. Sebebi antihipertansif ilaçların artık çok etkin olması ve yaygın kullanımıdır. Modern tıbbı reddetmek gibi bir moda var bazı insanlarda, psikolojik olarak irdelense esasında bunların altında yaşlanmayı reddetme veya hastalığını reddetme sorunu çıkacaktır.
Botoks tedavisi uzun zaman önce denendi pansuman tedbir formunu aşamadı, sebep kısıtlı hasta grubunda ancak geçici etki. Sadece seçili hasta grubunda yeri olan bir seçenek şu anda, ömür beklentinizin kısa olduğu ve ameliyat için risk taşıyan yaşlı grupta. Etki mekanizması prostat hacmini azalttığı şeklinde ama 25 yıl önce prostat hacminde önemli oranda azalmaya sebep olduğu bilimsel olarak ispatlanarak klinik kullanımımıza giren ilaçları bile şu anda yaygın olarak kullanmıyoruz, çünkü o hacim azalması beklenen sonucu vermiyor pratikte.
Daha fazla uzatmayayım ameliyat konusun ile noktalayayım. Ameliyat için aceleci olunmamalı ancak ameliyat eğer gerekliyse çok geciktirilmemelidir. çünkü geciken ameliyat ya refleks olarak boşken bile kasılan yada çuvallaşarak kasılma kabiliyetini yitirmiş bir idrar kesesi ortaya çıktıktan sonra yapılırsa, dünyanın en iyi ameliyatı bile yapılsa sonuç olumlu olmayacaktır. Kalp yetmezliği geliştikten sonra bypass olsan ne işe yarar gibi düşünebilirsiniz.
Prostat tedavi ve ameliyatlarında , nasıl herkese aynı ceketi giydiremezseniz, her hastaya da aynı tedavi yada ameliyatı öneremezsiniz. Eğer ameliyat söz konusu ise bu işte ehil bir uzman zaten sizinle olayı ve seçenekleri enine boyuna tartışarak, beraberce karar verecektir. Doktorunuza sorun ve tartışın her zaman.
Biraz uzadı belki ama mevzu derin. İyi hafta sonları.