0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    N. D.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Silah taşımak ve kullanma ihtimali gündeme geldiğinde bir korsanımızın babasının forumda da yazmış olduğu beynime kazınan sözünü hatırlatmak isterim.
O korsanımız, vaktiyle bir silah edinmek istediğinde babası yaklaşık şöyle demiş;
"O silahı bir kez kullanırsın ve ondan sonra hayatın asla eskisi gibi olmaz"
Allah hiçbirimizi bu tercihle sınamasın.
1995 Zeytinburnunda deri giyim atelye açmıştım , sokağın köşedeki kotçu arabasıyla girişi kesmiş arkamda trafik sıkıştı bir kez kornaya bastım . Çekmiyorum ulan deyip arabayı bıraktı gitti , trafik iyice yığıldı geldi yolu açtı ... Komşudur yanlış anladı diye gittim dükkanın önüde duruyordu , komşu yanlış anladın dedim ki çeketimin kolundan çekmeye başladı , kafa attı aldıramadı ama üç beş yumruğumun tadına bakıp kendini dükkanına attı , çeketim yırtık döndüm dükkana gidiyorum arkamdan 4-5 kişi geldiler elde bıçak mıçak ne ararsan . 14 lüyü çektim hayatta ilk ve son defa çil yavrusu gibi dağıldılar .
Şimdi kötü mü oldu ?


*

    E. Y.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Silah taşımak ve kullanma ihtimali gündeme geldiğinde bir korsanımızın babasının forumda da yazmış olduğu beynime kazınan sözünü hatırlatmak isterim.
O korsanımız, vaktiyle bir silah edinmek istediğinde babası yaklaşık şöyle demiş;
"O silahı bir kez kullanırsın ve ondan sonra hayatın asla eskisi gibi olmaz"
Allah hiçbirimizi bu tercihle sınamasın.
1995 Zeytinburnunda deri giyim atelye açmıştım , sokağın köşedeki kotçu arabasıyla girişi kesmiş arkamda trafik sıkıştı bir kez kornaya bastım . Çekmiyorum ulan deyip arabayı bıraktı gitti , trafik iyice yığıldı geldi yolu açtı ... Komşudur yanlış anladı diye gittim dükkanın önüde duruyordu , komşu yanlış anladın dedim ki çeketimin kolundan çekmeye başladı , kafa attı aldıramadı ama üç beş yumruğumun tadına bakıp kendini dükkanına attı , çeketim yırtık döndüm dükkana gidiyorum arkamdan 4-5 kişi geldiler elde bıçak mıçak ne ararsan . 14 lüyü çektim hayatta ilk ve son defa çil yavrusu gibi dağıldılar .
Şimdi kötü mü oldu ?
Kullandınız mı?
Benim askerlik dışında silahla işim olmadı. Kimseye silah çekmedim, ateş etmedim, vurmadım. Dolayısı ile bir silahı kullanmanın sonuçlarını ancak tahmin edebilirim.
Olayın hukuki boyutunu bir yana bırakalım, size 80 öncesi doğuda jandarma er olarak görev yapan bir arkadaşımdan bahsedeyim.
Askere gittikten 7-8 ay sonra gördüm kendisini(askerlik 20 ay o zamanlar). Erimiş, yarı cüssesine düşmüştü. "İzine mi geldin?" diye sorduğumda hava değişimine geldiğini söyledi. Sohbet biraz derinleştiğinde, kaçakçılarla çatışmaya girdiklerini, bir kaçakçıyı vurduğunu, adamın öldüğünü anlattı. Bir insanı öldürmüş olmanın etkisiyle, yemek yiyemediğini, uyku uyuyamadığını, 48 kiloya kadar düştüğünü, hastanelik olduğunu ve tedavi sonrası hava değişimine geldiğini söyledi. "Yasa dışı iş yapıyorlar, size ateş açmışlar, niye bu kadar üzülüyorsun?" dediğimde, " Öyle deme ya, adamın dokuz çocuğu varmış" dedi. Kendi vicdanını rahatlatmak için de, "Ama, ne yapayım? Onlar da benim çavuşumu öldürdüler" dedi.
"İyi yapmış" diyebilirsiniz, ama arkadaşımın hayatı artık eskisi gibi değildi. Tıpkı korsan arkadaşımızın babasının dediği gibi.
Nevzat korsan, o silahı çektiğinizde kullanmış olsaydınız, acaba o andan sonra hayatınız eskisi gibi devam edebilecek miydi?
O yüzden Allah bizi böyle bir tercihle sınamasın dedim.
Şanslıymışsınız ki sizin sınavınız iptal olmuş.


*

    H. . Y.

Diyelim ki, İstanbul'dan güneye Marmaris'e intikal edeceğiz. Bilen arkadaşlar için değil aynı zamanda da foruma yeni gelen arkadaşlara merak edenlere de az biraz bilgi vermek için paylaşalım.
Yapacaklarımızı planlarken kimi arkadaş çok akıllıdır aklına yazar, kimimiz yazar not tutar. Peki bu notlar da neler olur?
1. Teknenin bakımı ve hazırlığı,
2. Kendimizin hazırlığı, maddi manevi ,sağlık, kondisyon, antrenman ,
3. Rota , mesafe, yakıt, rota üzerinde uğranılacak yerler, kaçış noktaları ( kötü hava şartlarında veya arıza durumlarında vb.)
4.ACİL DURUM senaryoları, sağlık sorunları veya denize adam düştü vb. yapılacaklar.
5. İlk yardım uygulamaları, ilaçlar ve kullanımları,
6. ACİL ARANACAK TELEFON NUMARALARI, telsiz çağrı kodları ve istasyonları,
7.Acil durumlarda Telsiz konuşma örnekleri,
8. Seyir boyunca bizi takip edebilecek arkadaş ve tanıdıklarımız, arkadaş gruplarımız,
9. Meteoroloji takibi ,
gibi onlarca konuda hazırlık yaparız.
Bu konuyu açmaktaki amacım sadece teknede silah taşıyıp taşımamak değil.
Nasıl deprem tatbikatı yapıyorsak bu konuyla ilgili de önceden maddi manevi hazırlık yapmak. Mümkün olduğunca listeleyerek, anlaşılabilir bir şekilde gerekirse kontrol listesi şeklinde el altında bulundurulabilecek seviyeye getirmek.
Örneğin çalınabileceğini düşünerek, kimlik kartlarımız, ehliyetlerimiz ve pasaportlarımızın fotokopilerini teknemiz de uygun bir yerde bulundurmak gibi. Çoğumuz bunu biliyoruz ama yapmıyoruz değil mi?
Bazı arkadaşlarımız teknelerinde hareket sansörlü aydınlatma sistemleri kurmuşlar bu da caydırıcılığı olan bir önlem .Ses le de desteklenebilir. Bazı tekneler de ise , kamera sistemleri kurulmuş.
Kimisinde forum da önceden konuşuldu, tekne hareket ettiğin de ikaz eden sistem içeren programlar, bunun için basit sade eski tip telefonlar yeterli olabiliyor.
Artı ilginç yaşanmış örneklerle de kanuni olarak destekleyebilirsek güzel bir çalışma ortaya çıkabilir.
Sahil güvenlik,gümrük muhafaza, deniz polisi olan arkadaşlarımızın yardımıyla bu konu hakkındaki bilgilerimizi geliştirilebiliriz.
saygı ve sevgiyle ...
« Son Düzenleme: Mart 04, 2019, 23:11:16 Gönderen: Hüseyin Yılmaz »


*

    S. T.

“Sahnede bir silah varsa mutlaka patlar” Cehov.
Tekne de,silah konusu daha önce tartışılmıştı bura da..
Şunu söyliyeyim silah insanı ''kaşır''.!


*

    H. . Y.

'' Türk karasularında, özel yada ticari teknede taşıma ruhsatlı silahınızı veya yivsiz tüfek ruhsatnamesi ile, yivsiz tüfeğinizi taşıma ve bulundurmada bir sıkıntı yoktur. Uluslararası sularda ise, ruhsatınızın yeminli tercüman tarafından türkçeye çevirttirilerek, noter tarafından onaylandıktan sonra, transit log belgesine (liman başkanlığı, gümrük muhafaza ve deniz polisi onaylı) kayıt ettirmek kaydı ile, uluslararası sularda da taşıyabilir veya bulundurabilirsiniz. Tabi bu hayli prosedürü olan ve meşaketli bir mevzuat olduğundan dolayı, uluslararası sulara çıkan özel veya ticari teknelerde pek silah bulundurmazlar. (first majör durumlar hariç) '' İnternet ten ...

*

    H. . Y.

Servet kaptanım , söz konusu yazıları okudum. Bir kaç arkadaşın yorumu hariç , konu maalesef neredeyse , hemen hemen çoğu konularda olduğu gibi sulandırılmış geldi bana. Maalesef forumumuz da bu konu çokça yaşanmakta.
Meslek icabı yıllarca silah kullandığım ve öğretmenliğini de yaptığım için bu konuda bilgim iyidir.
Silah kaşıyacağı insanı çok iyi bilir.
Eğer tüm icra edilen işlerde olduğu gibi, silah konusunda da disiplinli ve bilgili kişi olursa , o silah kılıfından kolay kolay çıkmaz .Sadece görevde kullanılır. Yeni yetme diye tabir ettiğimiz,dizi filmlerden özenerek gençleri silaha özendirmek tabii ki doğru değil, bu tür yanlışları desteklemek mümkün değil.
son olarak silahın sahne de olmaması lazım. Sahada, gerçeklerle karşılaşıldığında ya hayat vardır ya ölüm...dolayısıyla silahın yeri sahadır,sahne değil.
DENİZ de gerekli mi dir, değil mi dir, ta ki keşke diyecek ana kadar, bu sorunun cevabı  değişir.
 Eğitimini almamış, bu konuda deneyimsiz kişilerin silah taşımasına benim de karşı olduğumu belirtmek isterim.
Herkesi kendimiz gibi biliyoruz ama benzeyenler var benzemeyenler var. Kimisi saatlerce ameliyat masasında çalışır  hayat kurtarır , yüce bir iştir, ama yumurta pişirmesini bilmez, kimisi tü kaka denen silahla hayat kurtarır , bir çok kişi sevinir, mutlu olur.
Kimisi katil ruhludur ,cinayet işler bir çok insanın hayatını karartır.
Velhasıl , madalyonun bir çok noktasından konuya bakmakta yarar var diye düşünüyorum.
*

    İ. E.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Silah taşımak ve kullanma ihtimali gündeme geldiğinde bir korsanımızın babasının forumda da yazmış olduğu beynime kazınan sözünü hatırlatmak isterim.
O korsanımız, vaktiyle bir silah edinmek istediğinde babası yaklaşık şöyle demiş;
"O silahı bir kez kullanırsın ve ondan sonra hayatın asla eskisi gibi olmaz"
Allah hiçbirimizi bu tercihle sınamasın.
Erol Korsanım ayrıca herhangibir nedenle silah kınından çıktı ise karşı tarafı korkutmak için çıkmaz mutlaka ateşlenir onun için silah konusu çok iyi düşünülmeli
« Son Düzenleme: Mart 05, 2019, 00:42:38 Gönderen: İlker Erkman »
*

    H. . Y.

Konuyla ilgili katkılarınızdan dolayı , yorum yapan herkese teşekkür ederim. Görüşmek üzere iyi geceler.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    S. T.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Meslek icabı yıllarca silah kullandığım ve öğretmenliğini de yaptığım için bu konuda bilgim iyidir.
Silah kaşıyacağı insanı çok iyi bilir.
Eğer tüm icra edilen işlerde olduğu gibi, silah konusunda da disiplinli ve bilgili kişi olursa , o silah kılıfından kolay kolay çıkmaz .Sadece görevde kullanılır.


Mesleginizin yada egitiminizin ne oldugunu bilmiyorum..
İyi bildiğim birsey var,toplumsal sosyoloji ve insan psikolojisi..(Bizim toplum için)
Silah taşıyan herkesi kaşır,birisi daha sogukkanlı rasyonel düşünür,digeri daha fevridir.
Ama sonuçta kaşır,hele biraz alkol,yanında da eş,cocuk,akraba,arkadaş varsa..
Bu işin yeni yetmelikle,kurtlar vadisi özenmeleriyle de ilgisi yok.
Benim silahla mesleki filan bir ilgim yok,sosyoloji,yada psikoloji egitimimde yok..
Ben 78 kusagıyım,silahın sizlerin envanterin de olan,olmayan her çeşitini de bilirim,kimlere neler yaptırdıgını,yaptırabilecegini bizahati yaşayarak gördüm...Teori ile pratik uyuşmuyor bu ülke de..
Kısa ve öz ''sivillerin  silah tasımasına karşıyım.''..Duvardaki,yastık altındaki,beldeki silah birgün koşullar,olussun oluşmasın patlar...Bunun akılla,egitimle,bilimle filan ilişkisi de yok..Devletin,yasaların bu konu da,daha ciddi,duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum..Silah verilecek bireylerin resmi yada sivil çok kapsamlı psikolojik testlerden geçirilmesi lazım,av tüfekleri dahil.!!!!!!!!!
*

    E. O.

Konu başlığı içeriğinden koparılarak "silah" tartışılır oldu.

Yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir denizdeyim, bu sürede başımdan çeşitli olaylar geçti ama kimse tekneme çıkmadı, kimseyle fiziki kavga etmedim.

Genellikle çapamı, zincirimi toplayıp gergin ortamdan uzaklaşmayı seçtim, keyfimin bozulmasına izin vermemeye gayret ettim.

Yanlış anlaşılmasın bu bahsi geçen olaylarda bir elin parmağını geçmez. Güleryüz ve sakin davranış, biraz nefeslenmek zaten olayların büyümesine engel oluyor. Denizci biraz da filozof olmalı diye düşünürüm.

Geko da kuruluşundan beri yüzbinlerce yazı yazılmıştır, olumsuz durumlara ilişkin pek yazı okuduğumu hatırlamıyorum. Varsa da çok çok azdır.

Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye senaryolar üzerinden hayatı zehir etmeye gerek yok.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    S. T.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Konu başlığı içeriğinden koparılarak "silah" tartışılır oldu.

Yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir denizdeyim, bu sürede başımdan çeşitli olaylar geçti ama kimse tekneme çıkmadı, kimseyle fiziki kavga etmedim.

Genellikle çapamı, zincirimi toplayıp gergin ortamdan uzaklaşmayı seçtim, keyfimin bozulmasına izin vermemeye gayret ettim.
 

Yanlış anlaşılmasın bu bahsi geçen olaylarda bir elin parmağını geçmez. Güleryüz ve sakin davranış, biraz nefeslenmek zaten olayların büyümesine engel oluyor. Denizci biraz da filozof olmalı diye düşünürüm.

Geko da kuruluşundan beri yüzbinlerce yazı yazılmıştır, olumsuz durumlara ilişkin pek yazı okuduğumu hatırlamıyorum. Varsa da çok çok azdır.

Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye senaryolar üzerinden hayatı zehir etmeye gerek yok.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


''Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye senaryolar üzerinden hayatı zehir etmeye gerek yok.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap''
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    Z. G.

Teknem yok , ama arabamda ava gitmediğim sürece tüfek taşımam .

Türkiye de gelenek olan ön koltuk altında sopa vs. bulundurmam .

Silah insana ekstra cesaret vererek normalde yapmayacağı şeyler yaptırabilir .

Benim düşüncem silah kullanarak hayatımın kalanını etkilemektense   dayağımı yer otururum . Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Sonuçta her gün dayak yiyecek halimiz yok . Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    S. T.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Benim düşüncem silah kullanarak hayatımın kalanını etkilemektense   dayağımı yer otururum . Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Sonuçta her gün dayak yiyecek halimiz yok . Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Sana da bir alkış Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. Z.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Konu başlığı içeriğinden koparılarak "silah" tartışılır oldu.

Yaklaşık 20 yılı aşkın bir süredir denizdeyim, bu sürede başımdan çeşitli olaylar geçti ama kimse tekneme çıkmadı, kimseyle fiziki kavga etmedim.

Genellikle çapamı, zincirimi toplayıp gergin ortamdan uzaklaşmayı seçtim, keyfimin bozulmasına izin vermemeye gayret ettim.

Yanlış anlaşılmasın bu bahsi geçen olaylarda bir elin parmağını geçmez. Güleryüz ve sakin davranış, biraz nefeslenmek zaten olayların büyümesine engel oluyor. Denizci biraz da filozof olmalı diye düşünürüm.

Geko da kuruluşundan beri yüzbinlerce yazı yazılmıştır, olumsuz durumlara ilişkin pek yazı okuduğumu hatırlamıyorum. Varsa da çok çok azdır.

Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye senaryolar üzerinden hayatı zehir etmeye gerek yok.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


GeKo kurulmadan yaklaşık 2 yada 3yıl evvel tanışmıştık Eyüp abimle. Hatta o gün F1 Formula Türkiye ayağı vardı. Kalpazankaya'da tonoza bağlanmıştı. Bize yer kalmamıştı ve o zaman elektrikli ırgatım yoktu. Sağa sola bakındık durduk. Sonra bir adam cup cup yüzerek geldi. Tonozdaki "Uygar" teknesi isdi sanırım o zamanki teknesi ismi sanırım.

Bize "selam, ben çözeyim, sizin kayık bizimkinden daha ağır tonoza siz bağlanın üzerinize ban bağlanayım ama ters bağlanalım, gurcatalar çatışmasın" dedi.

Deli mi ne? Hiç gelmese biz gidecektik ama adam iş edindi ve bir başka denizciye yer verdi. Çözdü kayığı, biz bağlandık ve üzerimize bağlandı.

Sonra öğrendik, ismi Eyüp Oğan, Hekimmiş, iyi çocukları varmış falan filan. Masalar birleşti keyifli bir sohbet. Eh bizim Eyüp abi ve eşi işte Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Ne güzel bir tanışmadır ki, sonrasında GEKo da da birlikteyiz hala yıllardır.

Ne ben ona silah çektim, ne o bana. Geldi zorunda değilken kayığını kaldırdı, benim de oraya bağlanmama müsade etti. Benim de o günün keyfini çıkarmama ve kendisini tanımama vesile oldu. Deniz nezaketi bu işte.

*

    B. E.

Konu psikiatri...Branşım olmamasına rağmen ilgimi çeker.
Başlık güzel olmuş ancak biraz silah üzerine evrilmiş.

Psikiatrik tanılar biraz iç içe geçmiştir.Bazı vakalarda ayrım yapmak zordur.Hastalıkları tedavi edilebilir veya kontrol altına alınabilir olmasına rağmen en zor olanı kişilik bozukluklarıdır.Bunlar, tedaviye dirençli, çoğu zaman sorun olduğunu bile kabul etmeyen gruptur.

İşte size bir kişilik bozukluğu örneği;(netten alıntıdır)

"Aşağıdaki maddeleri kontrol edin. Hayatınızdaki kişinin davranışları ağırlıklı olarak bu özelliklerle örtüşüyorsa, o bir narsist olabilir. Eğer bu 13 maddeden en az 10′unu işaretlediyseniz, kişi sağlıklı olmayan bir biçimde narsistik savunmalara başvuruyor demektir. Daha az maddeyi işaretlediyseniz, bu durum kişinin karşılanmayan ihtiyaçları ile başa çıkmak için daha az şiddetli olsa da yine narsistik savunmalara başvuruyor olduğu anlamına gelir. Narsizm bir derece meselesidir.

Ben-merkezcilik: Herşeyin kendisi ile ilgili, kendisi hakkında olduğunu mu düşünüyor?
Haklılık: Kural mı koyuyor; kuralları hiçe mi sayıyor?
Küçük düşürme: Sizi aşağılıyor mu? Zorbalık mı yapıyor?
Talepkarlık: Hep kendi istediğinin olmasını mı istiyor?
Kuşkuculuk:Ona iyi davrandığınızda bunun altında ne yattığını sorguluyor, kötü niyet mi arıyor?
Mükemmeliyetçilik: Katı ve yüksek standartlara mı sahip? Onun yolundan başka bir yol olabileceğini kabul etmiyor mu?
Züppelik: Size ve diğerlerine kıyasla daha üstün olduğunu mu düşünüyor? Çabuk mu sıkılıyor?
Onay arayıcılık: Sürekli olarak başkalarının onu takdir etmesi peşinde mi?
Empatik olmamak: Sizin içsel deneyiminizi anlamak istemiyor ya da anlayamıyor mu?
Merhametsizlik: İçten bir özür dilemek onun için sözkonusu bile değil mi?
Takıntılı tekrar: Konuşurken detaylarda, küçük meselelerde takıntılı biçimde kayıp mı oluyor?
Bağımlılık: Zarar veren alışkanlıklarını bırakamıyor, kendini yatıştırmak için onlara mı başvuruyor?
Duygusal olarak kopuk: Hissetmiyor gibi mi?

Narsistler ancak eşleri ya da patronları “Yardım al, yoksa kapı orada” diye kendilerine rest çektiğinde tedaviye başvururlar. Bu noktada terapiye başvuran narsistlerin şikayetlerine baktığımızda yalnızlık, depresyon ve kaygının öne çıktığını görürüz. "