0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #105 : Temmuz 05, 2020, 16:43:05 »
Daha önce bahsettiysem aşağıda yazacaklarım bunun tekrarı olsun.

Ebabil'le kuzeye yükselirken aldığım en zor kararlardan biri uygun havayı yakadığım halde seyre çıkmamak olmuştur. Yine bu havalardan biri meteoroloji tahmin raporlarında yer alıyor. Yarın akşam başlayacak olan güneyli rüzgarlar bir sonraki gün sabah saat 10.00'a kadar sürecek. Yani yaklaşık on üç saat sürecek bir kolayına rüzgardan bahsediyoruz. Bu rüzgarla elli milin üstünde gidilebilir, Manal koyundan Ayvalık Sarımsaklı plajına varılabilir.

Yine içim içimi yiyor fakat Ebabil'i henüz istediğim düzeyde hazırlayamadım. Geçmişte almış olduğum bu türden kararları hatırlayıp kendi kendimi avutmaya çalışıyor, doğru kararı uyguladığımı mırıldanıyorum.

Umarım basiretim bağlanmaz.


*

    R. E.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #106 : Temmuz 05, 2020, 18:10:35 »

Enes korsan buralarda lodos görünmüyor windy'de. Kuzey ve sonra rüzgarsız bir gün.
Aşağıları bilemem..


*

    R. E.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #107 : Temmuz 07, 2020, 10:29:17 »

 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Windy'de görünmüyor ama Sarımsaklı sahillerinde lodos görülüyor.
Cunda kanal feneri de 8.5 knot gösteriyor..



*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #108 : Temmuz 09, 2020, 12:07:41 »
#NationalGeographic April 1969 Vol.135 No. 4 Page 456 :
...
I'd found that one way to stay awake was to keep busy repairing things. I had nothing to repair-yet-so I made a pudding.
...

Masa başı çalışmalarımdan.


*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #109 : Mayıs 21, 2021, 08:39:02 »
Ebabil 11 ay boyunca dinlendiği Manal koyundan ayrılarak Foça'ya ulaştı.

Artık resmi olarak Kuzey Egede.
 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    H. E.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #110 : Mayıs 21, 2021, 22:06:52 »
"13 saatlik kolayına rüzgar" demiştin, 11 ay mı oldu?
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #111 : Mayıs 22, 2021, 02:44:06 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
"13 saatlik kolayına rüzgar" demiştin, 11 ay mı oldu?

Bunu yazalı on buçuk ay olmuş. Ancak Ebabil Manal koyuna 19 Haziran 2020'de varmıştı. 20 Mayıs 2021'de Foça"ya ulaştı. Buradan hareketle Ebabil 11 aydır dinleniyormuş.
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #112 : Mayıs 22, 2021, 04:18:02 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
"13 saatlik kolayına rüzgar" demiştin, 11 ay mı oldu?

Eğer uygun rüzgarı on bir ay gibi uzun bir zaman sonunda mı buldun diye soruyorsan hem pandemi hem de beşeri konular nedeniyle Ebabil bu kadar uzun süre bekledi.
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #113 : Mayıs 23, 2021, 12:28:14 »

Uzun zamandır kendimde gözlemlediğim bir hususu aktarmak istiyorum. Kara yaşantısında gözlerim bozuluyor, buna karşılık olarak deniz yaşantısına geçtikten bir hafta on gün sonra gözlerimdeki yaşıma uygun keskinlik geri gelmeye başlıyor. Denizdeki yaşantımı çok sevdiğim için uzun zaman boyunca bunun bende bir plasebo etkisi yarattığını düşündüm. Ancak bu sefer gözlerim beş günlük daha kısa bir zaman aralığında toparlandı. Hal böyle olunca denizin iyileştirici etkisine iyice inanmaya başladım.

Hava tahminlerine bakınca on yedi günlük kapanmanın (?) ardından Ebabil'i aylar sonra biraz olsun ilerletmek için hafta sonuna kadar biri salı diğeri perşembe günü olmak üzere elime iki fırsat geçtiğini gördüm ve bunu değerlendirmeye karar verdim.

Plan pazartesi sabah saat beşte arabaya binip Manal koyunun yanındaki Saklıkoy'a, Ebabil'in bulunduğu yere geçmekti. Öyle de oldu. Ancak marifetmiş gibi hiç uyumadan yola çıktım.
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #114 : Mayıs 23, 2021, 16:21:03 »
Karadayken şehirler arası araba sürerken süratim saatte seksen-seksen beş kilometre aralığındadır. Hatta trafiğe engel olmayacaksam yetmiş kilometre hızla seyir ettiğim olur. Yani seyrediyorum, araba kullanmıyorum.  Bu nedenle zorunlu durumlar dışında otobanı yeğlemem. Oysa durum bu sefer değişikti. Hız limitlerinin izin verdiği ölçüde hızlı gitmem gerekiyordu. Böylece Saklıkoy'a erken varıp Ebabil'i aynı gün seyre hazırlayacak, salı günkü güneyli rüzgarlarla en azından Foça'ya ulaşabilecektim.

Yasak sona erince hareket edip aracımı yedek deposu dahil olmak üzere yakıtla doyurup Akçay'dan yola koyuldum.  Ne kadar kaçınmaya çalışsam da İzmir'in sabah trafiğine yakalanıp biraz zaman kaybettim. Dört saate yakın bir yolculuktan sonra Saklıkoy'a vardım. İnip üzerimde sadece deniz şortu kalana kadar soyundum. Plajlara kar yağdı!

Stabilize rıhtımdan dikkatli bir şekilde denize adım atıp balçığa saplanmamaya dikkat ederek bir kaç adım ilerledim ve kıçtan kara Ebabil'in üstüne çıktım. Ön incelemeden sonra bıraktığim gibi kaldığını görünce sevindim. Sadece gövdelerin çevresine siyah midyeler oluşmuştu. Artık o kadar olacaktı.
*

    E. D.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #115 : Mayıs 23, 2021, 16:34:32 »
  Tekrar başladığına sevindim Enes hocam. Yazılarını özlemiştim.
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #116 : Mayıs 23, 2021, 17:41:37 »
   Sonrasında yeniden karaya, aracıma geçip beş dakika uzaklıktaki Manal koyuna, Ahmet N. Davran'a (Ahmet abi) geçtim. Okyanuslar aşan büyüğümü özlemişim. Ahmet abiyle arkadaşlığımız sanal alemde 2015 yılına, belki daha da eskiye dayanır. Gerçek hayatta ise 2017 yılında tanıştık. O sırada denizci büyüğüm okyanus aşırı yolculuklarını tamamlamış evine, Manal koyuna dönüyor, bense Karaya Çıkmadan 1000 Deniz Mili maceramı yaşıyordum. O sırada Kaş-Kekova yönünde seyrediyordum. Denizler buluşturdu. Tabii uzun uzadıya konuşamadan o yoluna ben yoluma...

Ahmet abi çay ikram etti. Kahvaltı et dediyse de hiç bir şey yemeden, bir bardak çay içimlik süre kadar sohbet edip Ebabil'e geri döndüm. Artık üstümde nasıl bir motivasyon varsa aç karnına işe koyuldum. Aç karınla çalışmak nadir yaşadığım bir durum. Ebabil! Bebeğim benim. Seni nasıl da terk edip gittim. Ama beni tanırsın, ben böyleyim. Sen hem denizlerle mücadele et hem de benim gibi bir hayırsızı üstünde barındır.

Balıkadam elbisemi giydim, tahta spatulayı, kürekleri ve diğer gerekli eşyaları Ebabil'e götürdüm, kıç halatı çözdüm, Ebabil'e bindim, demir aldım ve kürek çekmeye başladım. Amacım Ebabil'i dip yapısı balçık olmayan bir yere götürüp spatulayla onu midyelerinden arındırmaktı. Bir süre kürek çektikte  sonra Saklıkoyun karşı kıyısına ulaştım. Dip yapısını uygun görünce kürek çekmeyi bırakıp denize girdim ve Ebabil'i çekmeye başladım. Baktım her şey yolunda koyun burnuna kadar böyle devam ettim. Ebabil'i de orada temizledim.

Batıl inançları pek olan biri değilimdir. Ancak denizle ilgili yaşantımda zaman içinde bunlardan bir tane edinmiştim : "Ruhunu katarak çabalarsan deniz seni ödüllendirir."

Nitekim
*

    M. A.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #117 : Mayıs 23, 2021, 19:22:42 »
 Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap merakla devamını beklemedeyim... teşekkürler Enes Korsan ve Ebabil  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #118 : Mayıs 28, 2021, 18:53:49 »
Ebabil'in midye temizliğini neredeyse bitirmiştim ki rüzgar çıktı. Bir süre eseceği yöne karar veremedi. Sonrasında beni rotaya oturtacak şekilde batıdan-güneybatıdan esmeye başladı. Hemen toparlandım, mizana yelkeni fora, demir alındı, bir kaç kürek darbesiyle Ebabil'in pruvası çevrilip seyir başladı. Ebabil henüz uzun bir seyre hazır değildi. Ancak bu kadar davetkar olan rüzgarı reddetmek olmazdı. Çünkü bir sonraki gün koydan çıkmak için uygun esintiyi umma sorunu ortadan kalkıyordu.

Bu rüzgarla Kum burnuna rahatlıkla erişebilecek olsam da rüzgarı apazdan alıp sancak kontra seyretmeye başladım. Böylece rüzgar lodos yerine kıbleden esse bile burnu aşabilirdim. Ama Ebabil'e kürekle yön vermekte zorlanıyordum. Zira kürekle rahat dümen tutabilmek için ön direk ana yelkeninin de çalışıyor olması gerekiyordu  Kısa bir süre bu böyle devam etti. Sonra rüzgar bir azaldı, durdu, yeniden başladı. Burnu dönebilecek miydim?

Bunları düşünürken uygun rüzgar yeniden başladı ve seyir sonuna kadar sürdü. Henüz dümen sistemini kurmamış olsam da dümen palası yerine takılıydı. Palayı üstünden bir elimle tutup Ebabil'e yön vermeyi deneyeyim dedim. Şaşırtıcı şekilde başarılı oldum! Çünkü palanın üstüne fazla yük binmiyormuş. Gidiyoruuuuz!

Rotayı istediğim gibi oturttuktan sonra pruvayı Kum burnuna doğru çevirip rüzgarı pupadan almaya başladım. Doğrusu keyfime diyecek yoktu. O gün Mordoğan'a varabilir, hazırlıkları tamamlayıp bir sonraki gün  Foça'ya, belki Bademli'ye varabilirdim.

Biz hesap yapıp duralım, birileri gülmeye başladı.
*

    E. S.

Ynt: Ebabil'in Lodosu
« Yanıtla #119 : Mayıs 28, 2021, 20:06:50 »
Yazmaya ara verdiğimde kendime bir Nescafé hazırladım. Son sekiz aylık pandemi süresince yeni bir huy edindim. Hazırladığım kafenin suyunu neredeyse bardağın ağzına kadar dolduruyorum. İçerken dökülmesin diye seviye uygun yere inene kadar tatlı kaşığıyla yudumluyorum. İçimin özellikle bu kısmı çok keyif veriyor.

Deep Purple'ın Burn adlı parçası arka planda çalmaya devam ederken kaldığım yerden yazmaya devam...

Evet planıma gülmeye başlanıldı. Birden bire yelkenin şekli bozuldu. Bakınca ne göreyim, mandar köşesindeki kasa kopmuş mandar ve yelken serbest hale gelmiş. Neyse ki pupa seyrindeyim. Hızım biraz azaldı ama olsun, ne gam... Kuru direk olsaydı bile Kum burnuna ulaşırdım diye kendimi avutuyorum.

Rüzgar Kumburnundan önceki burunda biraz yön değiştirse de Ebabil'i engelleyemedi. Derinlik adam boyundan daha sığ hale gelir gelmez suya atlayıp Ebabil'i bodoslanasının üst kısmından tutup çekmeye başladım. Bir kaç saat boyunca ben önde Ebabil arkada kıyı boyunca denizde yol aldık. Yol boyunca ara ara kümeleşmis deniz kestanelerine basmamaya özen gösterdim.

Rüzgarın kararlı sekilde pupadan estiğini görünce yine Ebabil'e binip yelken yapmaya (?) başladım. Bir ara rüzgar oradaki vadilerden birinden terse dönünce yine suya indim ve bir kaç adım sonra kaçınılmaz olan gercekleşti. Bir deniz kestesinin dikeni deniz botumu delip ayağımın tabanına battı!

Neyse ki orada insan vardı. Kıyıya çıkıp Ebabil'in çıpasını karaya yerlestirdim, botumu çıkarıp ayağımın tabanını inceledim. Nasıl olduysa diken içeride kırılmamış (Ya da ben goremiyorum. Yardıma gelenlerden birinda kargaburun varmış. İşe yaradı.

Tabii yola, seyre ara verince yorgunluğumu hissettim. Kolay değil, uykusuz yola çık, arabayı sür, varınca doğru dürüst dinlenmeksizin ac karrnına Ebabil'in yanına git çalış.... Kendimi sırt üstü yatar halde buldum. Eforumun sonuna gelmişim.