Gezgin Korsan
Korsan Kıraathanesi => Güverte Sohbetleri => Konuyu başlatan: Serdar Çırak - Ağustos 08, 2018, 12:39:29
-
Güzel bir konu var sitede,13 yaşında dünya turu isteyen bir kızımız..adalar turu değil,en az iki-üç yıl sürecek,tek başına okyanuslar geçecek..
Vaki bu 13 yaş eğitimlerle,hazırlanmalarla anladığım kadarıyla 15-16 yı bulacak ama olsun..
Onun için bu konu aklıma geldi danışayım sizlere dedim..
Helal osun..vay be..süper,destekleyelim diyenlerimizi saygıyla karşılıyorum..
Bunu yazanların çocukları varmı,kaç yaşında,daha küçükmü,evlenip gitmiş mi bilmiyorum..
(Tuzu kuru demek istemedim..:) )
Çünkü ailemizde 17-18 yaşlarında kıpırdanmaya başlamış çocukları olanlar olabilir..:)
Neden çocuk doğuruyoruz..
Burada sahiden samimi olmak gerekiyor..
Bilindik şeyler var..insanlığa yararlı birey olsun diye,soy devam etsin diye,ilerde aileye hiç değilse evlenene kadar yada daha sonrada maddi yararları olsun diye,kedi gibi sevmek için,kendi mutluluğumuz ve çekirdek aile olup dış etkenlerden bir nebze korunmak için,son yazacağım şey moral bozucu olabilir ama gerekebilir diğer kardeşin sağlık sorunu için..
Bir çocuk 17-18 yaşına gelip keyfi olarak evini (muhakkak neden gerekmiyor tanıdıklarım var ve aile bunu normal karşılayabiliyor) ayırıyorsa,işini gücünü senden alakasız bir ortamda yürütüyorsa ayda bir zoraki sizle görüşüyorsa..neden bu çocuk yapıldı..serzenişte bulunmuyorum merak ediyorum..
Yabancı aile düşünceleri aklımıza yatıyor olabilir,ama bizimde yaşadığımız bir ortam var..kurduğumuz ailemiz var..siyasi olayların verdiği umutsuzluğu unutarak saf halimizle istediğimiz şey ne..
Herşey çocuklar için mi..çocuğumuz dışında daha bizimde yaşamımız devam ediyor,din kitaplarında bile önce sen sonra yanındaki sonra çocukların der..uçakta düşen gaz maskesi gibi..
Bunları merak ettimde..düşünceler uçuyor,yazılar kalıyor..bakalım aile düşünceleri olarak toplumun neresindeyiz.
-
Güzel konu bulmuşsunuz. Tebrikler...
Bir kaç ay önce arkadaş grubunda tartıştık biz bu konuyu ama bir yere varamadık amacımız da bir yerede varmak değildi.
Çocuksuz bir yazar ile yapılan röportaj okumuştum yakın bir zaman da çok ilgimi çekti.
Kadın yazara soruyorlar niye çocuk düşünmediniz diye cevap çok ters köşe gelmişti. " bu hayat benim ve özgürce yaşamak istiyorum. Bir yetişkinin çocukluk döneminden sorumlu olmak istemiyorum" şeklindeydi.
Neden çocuk doğuruyoruz...
Nikah için karı koca olduğunuz şimdi bir çocuk yapın da aile olursunuz gibi bir şeyler söylerler. Aslında atalarımızdan, genlerimizden gelen bir üreme, neslini devam ettirme güdüsü diyebiliriz çocuk sahibi olmaya. Sonuçda bizler de düşünen hayvanlarız. :)
Her şeyin bir evresi olduğu gibi çocuk büyütmenin evreleride var. Aslında en güzel dönemi 0 - 7 yaş arası bir anne ve baba için aynı zaman da en önemli evresi bence. 18 yaşında bir oğlum var benimde. Yuvadan uçup gitmesine az kaldı.
Ama boşa sıkılmış kurşun gibi bir şey zırvalarsam , bir daha dünya ya gelsem saçmalığında çocuk sahibi olup olmamayı düşünürdüm.
Kadın yazara katılmak işin mantıklı tarafı. :)
-
Hayattaki hersey sebep sonuç ilişkilidir ve tercihlere dayanır. Niye çocuk yapıyoruz sorusuna 100 farklı cevap gelebilir ancak çocuğu siz tecih ettiniz ve çocuğunuz oldu. Kazayla bile olsa ortada bir tercih var.
Yine çocuğu kendi tercihlerinize göre büyütürsünüz. Çok korumacı davranıp kendisine hiçbir iş yaptırmazsanız sizinle bir ömür geçirmesini sağlayabilirsiniz, çocuğunuzun çoğu davranış şekli aslında zamanında yaptığınız tercihlerin sonucudur.
Ancak unutmamak lazim, çocuklarımızında kendi kişilikleri ve tercihleri olacaktır. Bunlara mudahale ediyorsanız zamanında bazı yanlış tercihler yaptınız demektir.
-
Toplum bizden onu bekliyor. Is bul, evlen, cocuk yap vs. vs. 7 yasinda bir kizim var. Bircok evli ciftte gordugum sey sudur ki 5 yildan sonra artik evlilik kabak tadi vermeye basliyor:) Sudur budur derken bir cocuk yapinca bez degistir, mama yedir falan derken bir bakiyorsun 5 yil daha gecmis. Cocuk sahibi olmak cok guzel birsey, acikcasi kendimi cok sansli hissediyorum ve kizim olmasaydi hayat bu kadar guzel olurmuydu diye dusundugum olmuyor degil. Lakin tek cocukta kalmayida arzu ediyorum. Ha bir ha iki gorduk iste tamam cok guzelmis. Tekrar uykusuz geceler, maksimum doldurulmus bezler, kusmalar, gazini almalar. Aman aman. Kizimdan kendim icin hicbir beklentim yok. Sevdigi bir iste calismasini isterim elbette. Akademik acidan simdilik pek parlak degil ama bu yaz buyuk bisiklete binmeyi ve yuzmeyi ogrendi. yaz kampina diyor hergun onu kampa birakirken ustunu basini kirletmeden donme diyorum. Cunku ben cocukken dizlerim cimen lekesi olunca evdekiler cok kizarlardi.
Cocuk sahibi olmak zor is elbette. Insan kendini tekrar taniyor. Bazende taniyamiyorum. Bir gun macdan donerken dayanamayip aniden yolun ortasinda frene basip arka koltuga donup ---WHY??
---WHY??
diye cigerlerimi yirtarcasina bagirdim. Sonderece aptalca bir hareket.
Milletin cocugu sahada ayak basmadik yer birakmiyor, bizimki resmen geziniyor. Kisa bir gezintinin ardindan da hocasina yaklasip yoruldum, susadim, cisim geldi vs.
Ogreniyoruz bakalim.
-
İki kız çocuğum var ve aralarında dört yaş fark var..Hayatımızda yaptığımız en akıllıca şey buydu..
Hem birbirlerine arkadaş oldular,hem kardeş hem abla..evde yalnız kalabildiler,
Yani iki çocuk bence aileyide rahatlatıyor..
Bu durum ikisininde kız olmasındanmı yaş farkının büyük yada küçük olmamasındanmı bilmiyorum..
-
Merhabalar,
İlginç bir başlık ama güzel bir soru. 2.5 kız babası olarak yazmadan edemedim. Kızlarımı iyi ki tanımışım diyorum, onlar sayesinde insanı ve kendimi öğrendim. Çocuk sahibi olmayanlara çok büyük saygım var tabi ki ama bir yandan da kendim için büyük bir lütuf onları büyütmek, birey haline dönüşmelerini gözlemlemek. İlk ağlaması ve gülücüğü ile başlayan etkileşimin şu anda karşılıklı felsefe tartışmasına dönüşmesini deneyimlemek eşsiz. Ve hayatımda ilk defa kendimden başka bir bireyi bu kadar iyi tanıyorum. Evet kendimi de tanıyorum ama objektif olamıyorum, eşimi de tanıyorum ama onda karakterinin oluşmasına sebep olan benden önceki senelerini bilmiyorum. Çocuklarımla ilk defa bütün hikayeyi sebebiyle sonucuyla biliyorum ve acayip keyif alıyorum. Çocuklarımı çok seviyorum ama bir yandan da onların o eşiği geçip hayata tek başlarına atılacakları sevdikleriyle beraber ayrı hayatlar kuracakları anları da iple çekiyorum.
Özetle neden istiyorum, bana kattıkları, ve aldığım tarifsiz keyif için. Aynı deniz gibi, yelken gibi hatta çok daha fazla şekilde hayatın özüne yakın kalmama yardımcı oluyor. Buçuk nedir diye sorarsanız, o da aramıza en son katılan dişi bir Beagle. O da hepimize çok şey katıyor, onun sayesinde tanıyoruz öğreniyoruz ve seviyoruz kendimizi ve birbirimizi.
Sevgiler,
-
Kızlarım 27 ve 31 yaşında,iyice büyüdük diyorlar ama onlarla aramdaki yaş farkı hiç kapanmadıki..:) yani hala benim için onlar çocuk..ve çocukca kaprisleri ise hiç değişmiyor..
Serbest yaptığım mesleğimden dolayı şanslıydım çünkü onlarla çok fazla vakit geçirebildim,eğitim olsun,sosyal yaşantı olsun,tatil olsun pek ayrı kalmadık..
Bu hem iyi hem kötü..
Küçük olanını geçen günlerde güzelce evlendirdik ve aramıza resmen bir ortak girdi..:)
Benim için inanılmaz zor bir durum,damadı çok sevsemde içimde tarifsiz bir boşluk var..ne yazıkki yıllarımız beraber geçen kızım şimdi benim yerime onun sözünü dinliyor..:)
Paylaşmak çok zor..
-
Bu konu başlığı altında "çocuk" ile ilgili yazılanlar çok yeni bir bakış açısı..
Daha eski dönemlerde çocuk;
1- İşgücü oluşturmak...(Tarlada çalışmak ve hayvancılık yapmak.)
2- Güvenlik için güç oluşturmak..( Kırsal bölgelerde kalabalık aile olmak)
3- Gelecek sigortası olmak.. ( Yaşlanınca anne babaya bakmak) gibi nedenlere dayanıyordu..
Şimdi bu nedenlerin hemen hemen hepsi ortadan kalktı... Sosyal devlet yapıları güçlendi..
O zaman şimdi bir aile neden çocuk sahibi olmak ister?
Bilmiyorum...
-
Buz gibi bir realizm (ve biraz haddini aşan kötücül bir indirgemecilik) için kusura bakmayın ama bundan birkaç milyar yıl önce tabiat yasalarının bu gezegende bazı moleküllerin kendini kopyalamasına olanak vermesinin doğrudan matematiksel bir sonucu olarak insanlar da diğer canlılar gibi çocuk yapmak ister. (Esasında onlar istediğini zanneder ama bu işten karlı çıkacak kopyalayıcı birimler onları istetir...)
Ne bu şimdi diyebilirsiniz? Şunu vurgulamak istiyorum ki HAKİKAT ve OLGU bağlamında olay bu kadar basittir, onu karmaşık hale getiren biziz. Evet benim de küçük bir kızım var ve hayatımdaki en değerli varlık, şu anda yaşama en birinci tutunma sebebim ama ben biliyorum ki bunlar benim duygularım ve duygular da bu namussuz genler tarafından kodlanmış birer algoritmadan başka birşey değiller. Dolayısı ile burada önceki yorumlarda çok güzel ifade edilen "bu muydu ya" hissi ve nispi hayal kırıklıklarını hedef alıyorum bu yazdığımla...
Evet, tam olarak "bu" maalesef, buna ne kadar erken inandırır isem kendimi en azından benim için başa çıkması daha kolay oluyor bütün bunlar ile...
Bu aynı zamanda kendi yarattığımız anlam dünyamızın başkasını bağlamayacağını da gösteriyor...
-
Buz gibi bir realizm (ve biraz haddini aşan kötücül bir indirgemecilik) için kusura bakmayın ama bundan birkaç milyar yıl önce tabiat yasalarının bu gezegende bazı moleküllerin kendini kopyalamasına olanak vermesinin doğrudan matematiksel bir sonucu olarak insanlar da diğer canlılar gibi çocuk yapmak ister. (Esasında onlar istediğini zanneder ama bu işten karlı çıkacak kopyalayıcı birimler onları istetir...)
Ne bu şimdi diyebilirsiniz? Şunu vurgulamak istiyorum ki HAKİKAT ve OLGU bağlamında olay bu kadar basittir, onu karmaşık hale getiren biziz. Evet benim de küçük bir kızım var ve hayatımdaki en değerli varlık, şu anda yaşama en birinci tutunma sebebim ama ben biliyorum ki bunlar benim duygularım ve duygular da bu namussuz genler tarafından kodlanmış birer algoritmadan başka birşey değiller. Dolayısı ile burada önceki yorumlarda çok güzel ifade edilen "bu muydu ya" hissi ve nispi hayal kırıklıklarını hedef alıyorum bu yazdığımla...
Evet, tam olarak "bu" maalesef, buna ne kadar erken inandırır isem kendimi en azından benim için başa çıkması daha kolay oluyor bütün bunlar ile...
Bu aynı zamanda kendi yarattığımız anlam dünyamızın başkasını bağlamayacağını da gösteriyor...
:-*
Doğan hocamın affına sığınarak bir ilave yapayım; En azından bizim bilebildiğimiz evrenimizde, canlı cansız tüm "şey"ler bulundukları durumları sonsuz devam ettirme eğilimindedir. Ancak hiç bir durum sonsuz olamaz ve zaman içerisinde değişir. Canlılarda ilk dönemlerde bölünerek, daha sonra bir nedenle cinsler ayrımından sonra karşı cinsle birlikte, kendisini kopyalayarak sonsuz var oluşu sağlamaya çalışması, bu bilinçaltı bilginin yeryüzündeki uygulamasıdır. Yani çocuk sahibi olmak dürtüsü kendini sonsuz var etmek isteğinin bencilce bir tezahürüdür. Yani o çocuk aslında bizi sonsuz var edecek kopyamızın bize göre ilkidir.
-
Buz gibi bir realizm (ve biraz haddini aşan kötücül bir indirgemecilik) için kusura bakmayın ama bundan birkaç milyar yıl önce tabiat yasalarının bu gezegende bazı moleküllerin kendini kopyalamasına olanak vermesinin doğrudan matematiksel bir sonucu olarak insanlar da diğer canlılar gibi çocuk yapmak ister. (Esasında onlar istediğini zanneder ama bu işten karlı çıkacak kopyalayıcı birimler onları istetir...)
Ne bu şimdi diyebilirsiniz? Şunu vurgulamak istiyorum ki HAKİKAT ve OLGU bağlamında olay bu kadar basittir, onu karmaşık hale getiren biziz. Evet benim de küçük bir kızım var ve hayatımdaki en değerli varlık, şu anda yaşama en birinci tutunma sebebim ama ben biliyorum ki bunlar benim duygularım ve duygular da bu namussuz genler tarafından kodlanmış birer algoritmadan başka birşey değiller. Dolayısı ile burada önceki yorumlarda çok güzel ifade edilen "bu muydu ya" hissi ve nispi hayal kırıklıklarını hedef alıyorum bu yazdığımla...
Evet, tam olarak "bu" maalesef, buna ne kadar erken inandırır isem kendimi en azından benim için başa çıkması daha kolay oluyor bütün bunlar ile...
Bu aynı zamanda kendi yarattığımız anlam dünyamızın başkasını bağlamayacağını da gösteriyor...
:-*
Doğan hocamın affına sığınarak bir ilave yapayım; En azından bizim bilebildiğimiz evrenimizde, canlı cansız tüm "şey"ler bulundukları durumları sonsuz devam ettirme eğilimindedir. Ancak hiç bir durum sonsuz olamaz ve zaman içerisinde değişir. Canlılarda ilk dönemlerde bölünerek, daha sonra bir nedenle cinsler ayrımından sonra karşı cinsle birlikte, kendisini kopyalayarak sonsuz var oluşu sağlamaya çalışması, bu bilinçaltı bilginin yeryüzündeki uygulamasıdır. Yani çocuk sahibi olmak dürtüsü kendini sonsuz var etmek isteğinin bencilce bir tezahürüdür. Yani o çocuk aslında bizi sonsuz var edecek kopyamızın bize göre ilkidir.
Bencil olan canlı değil bu arada Erdal kaptanım, gen... Bu da sadece bir metafor, şuurlu bir bencillik değil, kopyalama işini yapıyor sadece... Genin "bencilliği" canlıda hiç de bencil olmayan hatta tam tersi "diğergam" davranışlara yol açabiliyor... duygularımız işte... başta dedim ya bu biraz haddini aşan bir indirgemecilik, çok katmanı var arada... :)
Bir de eşeyli üremenin ortaya çıkmasının sebebi de alabildiğine "anlamsız"... çünkü tek hücreliler kopyalamada büyük avantaj sahibi idiler ve çok hücrelilerin kodunu çözüp canına okuyorlardı, bu handikaptan kurtulmanın (matematiksel olarak) tek yolu yeni bireyin genetik kodunun ana babaya bile süpriz olacak şekilde gizlendiği eşeyli üreme... bedeli ne? Bedeli büyük: genlerin yarısının sadece barajı geçebilmesi, diğer yarısı çöp, ama tek yol bu idi çok hücreliler için... bir sonraki katman ee madem ikiye ayrıldık simetrik mi olacak yavru ile ilişki? Olmak zorunda değil, bazı canlılarda simetrik, hatta tam tersi, ancak insanda aşırı dercede asimetrik, buyrun size kadın erkek ilişkisinin tüm komplikasyonlarının temeli... :) ne kadar basit ve aptalca ve zekice...
-
Bencil olan canlı değil bu arada Erdal kaptanım, gen... Bu da sadece bir metafor, şuurlu bir bencillik değil, kopyalama işini yapıyor sadece... Genin "bencilliği" canlıda hiç de bencil olmayan hatta tam tersi "diğergam" davranışlara yol açabiliyor... duygularımız işte... başta dedim ya bu biraz haddini aşan bir indirgemecilik, çok katmanı var arada... :)
Sizinle aynı fikirdeyim Doğan hocam. Konu başlığından dolayı öyle yazmıştım. Aslında canlı ve cansız aynı şeyin farklı kombinasyonlarıdır ve görelidir. Bu arada, bir determinist olarak bencillikten bahsetmekte işin içine biraz mizah sokmak içindi :).
-
Bencil olan canlı değil bu arada Erdal kaptanım, gen... Bu da sadece bir metafor, şuurlu bir bencillik değil, kopyalama işini yapıyor sadece... Genin "bencilliği" canlıda hiç de bencil olmayan hatta tam tersi "diğergam" davranışlara yol açabiliyor... duygularımız işte... başta dedim ya bu biraz haddini aşan bir indirgemecilik, çok katmanı var arada... :)
Sizinle aynı fikirdeyim Doğan hocam. Konu başlığından dolayı öyle yazmıştım. Aslında canlı ve cansız aynı şeyin farklı kombinasyonlarıdır ve görelidir. Bu arada, bir determinist olarak bencillikten bahsetmekte işin içine biraz mizah sokmak içindi :).
Bu bakış açısını 76'da yayınladı bir biyolog kitabın adı da "Bencil gen"... tam gözünden vurmuşsunuz yani... :-* :)
-
Eski apartmanımızın giriş katında Vedat amca otururdu. 70'li yaşlarında, emekli, hiç evlenmemiş, çocuk sahibi olmamış...
Penceresinin kenarında gün boyu oturur sokaktan geçenleri, apartmana girip çıkanları seyrederdi...
Bir gün eşim ve oğlumla eve girerken her zamanki gibi kendisine selam verdik, bize gülümsedi ve ardından gözleri yaşardı...
"Ah" dedi... "Keşke benim de böyle güleryüzlü bir hanımım, tatlı bir çocuğum olsaydı..."
Zamanında güzel para kazanmış, gezmiş tozmuş evlenmeye, çoluk çocuk sahibi olmaya fırsat bulamamış...
Biz oradan taşındıktan sonra bir gün Vedat amcanın vefat ettiğini duyduk. Aynı apartmanda yaşayan kızkardeşleri cenazesiyle bile ilgilenmemiş, tüm defin işlerini benimle aynı katta oturan eski komşum, arkadaşım halletmiş.
------------
Halam ve eniştem 99 Gölcük depreminde tamamıyla yerle bir olan 6 katlı binalarının 5. katında mahsur kaldılar.
İki evlatları var. Onlar dışarıdaymış. Depremin ardından evlerine koşuyorlar, anne babalarını kurtarmak için canla başla gayret ediyorlar.
Ertesi sabah durumu öğrenip ben ve benden habersiz diğer kuzenler de olay yerine gidiyoruz istanbul'dan.
Evin yerini bile bulamıyoruz, ararken kuzenlere rastlıyoruz, halamlar toprağın altında kalan evlerinde sağ.
Uzatmayayım sağ salim çıkartılıyorlar kuzenimle birlikte dil konusunda çevredekilerle anlaşamada yardımcı olduğumuz rus yardım ekibi tarafından.
Özetle; evlatlar güzeldir, çocuk candır, bende üç tane var dört olsa hayır demem...
-
Çocuklar etrafındaysa tabiki dünyanın en güzel şeyi..bencillik olsada bizim istediğimiz..Hep beraber birbirine destek olarak çoğalmak,güçlü bir aile olmak..Kazanç ve güçleri birleştirerek yıkılmaz olmak..
Ama biri birgün çıkıyor diyorki..ben ayrılıyorum,gidiyorum,kendi hayatımı kurucam..eee,sende peki diyorsun,yapacak birşey yok..
Çocukları olupta tekbaşına ölen o kadar çok kişi varki..
-
Serdar ağabey sen konu başlığını yanlış açmışsın zannımca :) Ama merak etme kız çocuğun varsa asla yalnız ölmezsin. Kız evlat öz evlat derler.
-
Esasında çekirdek aileden yana olduğum için,gençken aileden ayrılan bu yavruların durumu için açmıştım..
Genç yaşta aileden ayrılan çocuk çevre arkadaş ve etkileriyle kendine has bir birey oluyor ve başlıyor aileyi sorgulamaya..
Neden siz böylesiniz,neden böyle yaptınız..
Bu sefer kendi yaşamı ve hayatı devam eden anne baba sorguluyor..biz nerde yanlış yaptık diye..
Batı ülkelerinde normal karşılanan 18 yaş sonrası evden ayrılma..daha sonra kendini artık çocuk yapmama durumuna getirmiş..genç nüfus gitgide azalmış..çünkü yaptığı bir çocuk yaşamına maddi manevi bir katkı sağlamadığı gibi birde eleştirilmeye başlanmış..
ABD de bu tersine dönmüş biraz..
İlkokul çağında büyük bir kesim çocuklarını okula göndermeyip,oradaki öğretmenin psikolojisine bırakmayıp kendisi eğitmeye başlamış..bunun için kendileri eğitim almış..
Ve yavaş yavaş 21 yaşına kadar ayrılmama durumuna ulaşmaya başlamışlar,çekirdek aileye dönüş..
Digi H2 kanalın yalancısıyım..:)
-
Yaşı 50' nin üzerinde bir aile sahibi olarak, evlenmek ve çocuk sahibi olmak, geleneksel Türk toplumunda sanki bir zorunluluktu bir zamanlar! ??? Ben 30 yaşıma kadar mücadele ederek ;??^+%% gençliğimi yaşadım. ?^#Fl Aile sonunda baskın geldi &+^^ .Aslında kendinde zamanla bazı şeylerin eksikliğini hissediyorsun. Sakin bir ortam, bir kadının ilgisi ve sevgisi, aileye sahip olma duygusu. Önceleri cocuk pek ön planda değil ama zihninin arka köşelerinde pusuda bekliyor. x(): Bir müdet sonra ( bende 5 yıldı) birbirine çok alışınca (biraz sıkılınca) !*. Aklına geliyor veya bilinçli kaza oluyor. :-[ Ve müjde :----) . İşte o çocuk çok seviliyor, kıymetli oluyor, özenle büyüyor, ve 22 yaşına geliyor. 1w5ey8 İşte benim özetim. Ve malesef yuvadan uçma vakti yaklaşıyor. 9kly3 Kızım yakında iş , evlilik derken kendi hayatını kuracak, herkez gibi. Ama o hep benim kızım olacak, o benim kucağıma , ben onun sevgisine sahip olacağım. :) İnsan niyemi çocuk ister? Ömür boyu kendi canından , kendi kanından bir dost, bir arkadaş, bir yoldaş ister de ondan. Bu arada hep kız babaları konuşuyor(ben dahil). Neden acaba. 9kly3
-
İki erkek çocuk (20 ve 12 yaş) babası olarak ikincisinde daha çok babacan baba olmayı öğrendim sanırım. Daha rahat bıraktım ve bu yüzden büyük oğluma karşı zamanında haksızlık ettiğimi düşündüm. Ama hayat yaş ve tecrübelerle insanı değiştirebiliyor işte. İkisi de çok iyi arkadaşım. Tanrı tüm evlatlarımızın bahtını açıl etsin.
-
Bana göre çocuk sahip olma isteği;
İnsan ırkının devamını sağlamak amacı ile Allahın insanoğluna verdiği bir içgüdüdür. İşi güvence altına almak için de cinsellik son derece zevkli hale getirilmiştir. Eğer böle olmasaydı muhtemelen şu an biz yoktuk. ;D
(bu içgüdü sadece bizde değil tüm canlılarda var tabii ki.)
-
Paylaşım için teşekkürler hocam...
-
İnsan üretmek gibi bir isteğim hiç olmadı.İki evlilik yaptım.İlk evliliğimde ne kadar direnirsem direneyim dünyaya bir insan daha ilave ettim.İkinci evliliğim halen devam ediyor ve sadece kocakarı yani koca ve karı yaşıyoruz işte.
Toplamda iki evlilik, tek çocuk; evlilik başına yarım çocuk üretimim var.Amin.
-
İki erkek çocuk (20 ve 12 yaş) babası olarak ikincisinde daha çok babacan baba olmayı öğrendim sanırım. Daha rahat bıraktım ve bu yüzden büyük oğluma karşı zamanında haksızlık ettiğimi düşündüm.
Birden fazla çocuk büyüten ebeveynlerde bu duygu var sanırım. Rahmetli annem de benzer duyguları "en çok seni severim" şeklinde dile getirmişti. Bunu "zor şartlarda büyütmek" ve kendisinin de çocuk büyütmeyi bilmemesi kaynaklı sıkıntıları benim çekmiş olmamla açıklamıştı. Bunun yüksek bir adalet duygusu olduğunu, yoksa ebeveynlerin, evlatları arasında ayrım yapmadığının farkında olduğum bir yaşa geldiğimde söylemişti.
Duygulandırdınız beni...
Offffffff
-
Ben, sevmek için doğurdum :-[
-
Sadece sana bir sorum var kardeşim: Şişman bir kedi gibi bu soruyu ruhuna yönlendiriyorum ve ruhunun ne kadar derin olduğunu öğrenmek istiyorum.
Sen gençsin, evlenmek ve kendi çocuğuna sahip olmak istiyorsun. Ama sorarım sana: Sen çocuk sahibi olmayı isteme hakkına sahip bir insan mısın?
Sen galip misin, kendinin fatihi misin, kendi duygularının efendisi misin, erdemlerinin yöneticisi misin? Sana bunu da soruyorum.
Yoksa dileğin içindeki hayvan ve ihtiyaçların üzerine mi kurulmuş? Yoksa yalnızlık üzerine mi kurulu? Yoksa kendinle alakalı dertlerin üzerine mi kurulu?
Böyle buyurdu zerdüşt :)
Bana gelince, öyle felsefi bir yanı yok eşim istedi :D
-
Şöyle birşey de var..
“ Eşim beni seviyor,ben de bunu karşılıksız bırakmıcam,ona güvendiğimi göstermek için çocuk doğurucam”
Eşler arasında karşılıklı güven göstergesi olarak..:)
Ya da işi sağlama almak..:)
da olabilir mi?
-
Çocukluk dönemimden itibaren beni yaratan beni bu kadar seviyorsa onun istediklerini yapmazsam beni neden yaksın ki,Ben köftemiyim neden ateşlerde pişirsin,illa ceza verecekse daha az sevsin beni,sevgisinden mahrum bıraksın öyleyse diye düşünmeye başladım ki bu sefer de peki beni ne kadar seviyor acaba diye meraklandım.Evet çocuk yaparak,bana ait olmayan sadece doyurmam,büyütmem ve kendisini korumayı,hayatta kalmak için gereken beceriyi kazanana kadar bana emanet edilen canlıyı ne kadar sevecektim.Bana ait olmayan yavrumu ne kadar sevdiğimi öğrendiğimde,ait olduğum Yüce yaratan beni ne kadar seviyor bir orantı kuracaktım.İlk oğlum Haktan doğduğunda kucağıma aldım ve heyecandan titreyerek ağlama krizine girmiştim.Bir canlının dünyada başka bir canlıyı bu denli sevebileceğini hayal edemezdim.Annem,eşim ve iki oğlum ile birlikte yaşıyorum.Evimizde ben eşimle ve annem ile, oğullarım anneleri,babaları ve babaanneleri ile,babaanne ise hepimiz ile aşk yaşıyor.Aile olmak bu dünyada en büyük saadet.Ben oğullarım ile kısa bir süre birlikte yaşayacağımı bir gün kendi yuvalarını kuracaklarını ve ayrılacağımızı çoktan kabullendim. Kim bilir belki torunlarımı görebileceğim ve bambaşka bir sevgi deneyimleyeceğim.Kim bilir?
-
Şöyle birşey de var..
“ Eşim beni seviyor,ben de bunu karşılıksız bırakmıcam,ona güvendiğimi göstermek için çocuk doğurucam”
Eşler arasında karşılıklı güven göstergesi olarak..:)
Ya da işi sağlama almak..:)
da olabilir mi?
Bunlar tabiki olabilir zaten bence vardır da hatta bunlara başka bir şey daha eklemek isterdim ama o zaman kadın üzere konuşmuş oluruz konu değişir.
-
Ben de 15 yaşında bir oğul sahibi olarak farklı bir bakış açısı paylaşayım.
İnsan doğada bulunup ta üremeyi seçmeyebilen tek canlı. Bir çok aile/birey de bunu seçiyor. Dolayısı ile bence çocuk sahibi olan ve kendini doğanın akışına bırakan bizler mesajlarda da görüldüğü üzer daha kolay anlaşılabilir ve basit sebeplere sahibiz.
Asıl merak ettiğim çocuk sahibi olmak istemeyenler, nasıl bir şey olduğunu bilmeden bile nasıl bu kadar net ve kararlı olabiliyor, yani onlar neden istemiyor tam olarak ??
-
...
Asıl merak ettiğim çocuk sahibi olmak istemeyenler, nasıl bir şey olduğunu bilmeden bile nasıl bu kadar net ve kararlı olabiliyor, yani onlar neden istemiyor tam olarak ??
Korku...
-
Bence de öyle. Ama sanki uzun uzun düşünmüş, araştırmış ve çok bilinçli karar vermiş gibiler hep.
Yapmış olmak için kesinlikle yapılmaz ama öte yandan da sahip olmadan nasıl bir şey hissettirdiğini asla bilmek mümkün değil.
Tabii bu arada her insanın anne veya baba olmaya uygun olmadığı şahsi fikrimi de belirtmeliyim.
-
Bir vesileyle tanıdığım (aile dostu, komşu vs.) ve sağlık dışı nedenlerle, bilinçli olarak çocuk sahibi olmamayı tercih etmiş, belirli bir yaşa gelmiş kişilerde hep bir pişmanlık gözlemledim...
-
İnsanlar belirli bir sosyo-ekonomik seviyeye eriştiğinde, eğer o zamana kadar bir şekilde çocuk sahibi olmamış ise nasıl oluyor da hayattaki denemeye değer diğer güzelliklerden daha yapılır görmüyorlar anlamıyorum.
Hele bir de bu dünyaya çocuk getirmem söylemi var ki ona daha da uyuz oluyorum. Asıl sen çocuk yapıp onu güzel yetiştireceksin ki bu dünya daha iyi bir yer olsun.
Sonra hayattaki deneyimlerini aktarıp, dikte etmeden, eline hesap faktörlerini yeterince verip, kendi seçimlerini yapmalarına şahit olmak var ya bazen hayata bundan daha güzel anlam bulamıyorum :)
-
Hele bir de bu dünyaya çocuk getirmem söylemi var ki ona daha da uyuz oluyorum. Asıl sen çocuk yapıp onu güzel yetiştireceksin ki bu dünya daha iyi bir yer olsun.
[/quote]
Yazdığın gibi olacagına nasıl emin oluyorsun?
-
Asla hiç bir şeyden emin değilim. Bu sadece bir bakış açısı. Kaldı ki iyi bir dünya herkese göre başka bir şey.