Yüzen hukuk bürosu deyince aklıma geldi...Bir müvekkil firma TR'de ek iş bulamamış, gidip Almanya'da bir start-up'a yatırım yapmış... Tabi an itibarı ile bunlar ağa olduğu için Alamanı buraya getirtmişler; 3 gün 4 gün toplantı üzerine toplantı, sonunda yaptık metni imzaladık ve ben de yaz günü çok sıkıldığım için Cuma ofisi asıp kayığa gittim denize çıktım...
Tıngır mıngır bira eşliğinde seyrederken cart telefon.. Bir sayfasında 2-3 cümleyi değiştirmişler, yeniden basınca bütün metin kaymış, belli bir sayfadan sonrasını yeniden imzalamam lazımmış; bu arada biliyorum o akşam 21:00'de mi ne uçakları var... Dedim denizdeyim uzaktayım; e o zaman sen Güzelyalıya gel biz de zaten İDO'yla gideceğiz, 2 saat önce çıkalım biraz gezeriz "yatla" dediler, müvekkil şirketin GM'siyle müstakbel partner geliyor... İçimden diyorum ki "
yat mı? hangi yat?!?"...
Neyse Güzelyalı limana gittim; büyükçe bir motoryata ait olduğunu düşündüğüm boşluğa ite kaka aborda oldum, bunları bekliyorum... Bunlar da erken gelmişler, yerimi telefonda anlatıyorum "dalgakırana yürü, sağdan devam et" falan şeklinde... Pozisyon şöyle: 3-4 tane büyükçe kıçtankara FLY'lı falan MY var sonra ben varım hemen ardımdan 2-3 MY şeklinde devam ediyor; ben arada görünmüyorum; hem görünmüyorum hem görmüyorum, tek gördüğüm milletin bordaları, benim seviyemde lumboz bile yok (eski herhalde o giant MY'ler)... GM telefonda yanından geçtiği teknelerin isimlerini okuya okuya geliyor...
+Sedat bey Gülüm mü?
-hayır, Sincap...
+Victory?
-yok daha devam edin...
+Albatros-III?
- yok, dedim ya Sincap, siz devam edin ben sizi görürüm zaten...
.
.
.
Neyse bunlar telefonda konuşa konuşa yanıma kadar geldiler; tabi GM'nin bakış açısı kafasındaki "yatı" arar şekilde yukarı doğru ama benim teknenin tavanı pontondan 50cm sonra bitiyor; bayrağım demir fenerim falan anca karadakilerin belki bel seviyesinde... konuşurken hemen -önümdeki "geminin" yanından gözüktüler...
-GM bey, Buradayım diyorum... Sesimi hem telefondan hem dışarıdan duyuyor ama göremiyor;
-Sağınızdayım diyorum, yandaki gemiye bakıyor...
-Önünüzdeyim dedim, beni geçip diğer tarafa meyletti bu defa..
Neden sonra 3 metre ilerimdeki adamla hala telefona konuşuyor olmanın saçmalığına karar verip:
-GM bey buradayım!! diye bağırdım...
Çıplak sesin yönüne bakıp beni görmesiyle yaşadığı rahatlamanın, Sincap'ı görünce gelen hayalkırıklığına ne kadar kısa sürede dönüştüğünü anlatamam
Resimleri görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Neyse bunlar zar zor bindi (indi diyelim daha doğrusu), yanlarında sadece bir dosya var, valizleri arabada bırakmışlar... Orada bağlı olduğumuz yerde yemek masasının (yarı motor kapağı yarı açılır masa olanlardan) üzerinde imzamızı falan attık, tokalaştık; masanın yarısını kapadım, dosyayı alıp ıslanmasın diye kokpitte camın önüne koydum; tek başıma bir başa bir kıça sıçrayıp çabucak halatları çözdüm ve ayağımla iterek kıçı açıp tornistanla ayrıldım rıhtımdan...
Ben bu işleri sancak tarafta tek başıma yapıyorum, bunlar da havuzluğun iskele omuzluğunda kanepeden beni seyrediyorlar... Hızlıca liman içinden de çıktık; dümeni Almana teslim edip içeri girdim, buz gibi birer bira, bir tabak çerez, bir kap cips, ekstra küllük falan donattım masayı (right into the middle)... Geri çıktım, bir gün önce viski bardağında şampanya ile kutladığımız anlaşmanın revizesini de teneke kutu tokuşturarak kutladık..
Alman bayıldı tekneye, "
bu çok güzel; hem her şey var hem tek başınıza hallediyorsunuz, en alçak köprülerden bile rahat geçer" diyor (garibim ne sandıysa, kuzey westfaliadayız sanki; hayatta anlatamazsın koca TR'de altından tekne geçen 5 tane nehir ve köprü olmadığını, he dedim geçtim ben de, bozmayayım imajı)... Ama nedense GM'yi bunun bir pleasure craft olduğuna ve bundan pleasure alınabildiğine ikna edemedik bir türlü... Acı çekmekte olduğuma inandırmış kendini, sürekli tavsiye veriyor "bak bu
Benoto nun yatları da var çok güzel" falan diyor...
Neticede o gün bu gündür tanımadığım kimseyi çağırmıyorum kayığa.. Herife bak, resmen saklayamıyor hüznünü; "avkat beyin yatı" diye kafasında birşey kurmuş, üstelik elin Almanına bununla hava atmayı planlamış; o planı suya düşünce yüzü düşüyor.. Ulan benim kayık Bavaria 45HT olsa n'olucak, onu da Alman yapıyor zaten, ben sadece parayı basıp almış olacağım... Tipik Türk kompleksleri işte...
Ha aklıma geldi; 2-3 hafta önce bir başka müvekkilin büyükçe bir Jeno'suyla (53 mü 54 mü ne) bir haftasonu seyir yaptık; ben de instagramda "helmsman view" şeklinde birkaç video paylaştım, yunuslarla yarış, 1.2.3. boğaz köprüleri falan... O sırada teknede yanımızda olan bir arkadaşım da altına muziplik olsun diye "yeni teknen hayırlı olsun kaptanım" mı ne yazdı... Bu da onları görmüş; evvelsi gün şirkette bir ara yanıma gelip "
ne iyi etmişsin değiştirmekle Sedat bey, neydi o öyle konserve kutusu gibi; hem yelkenlinin yakıtı da fazla olmaz" diye takdirlerini belirtti ve gitti...
Yapacak birşey yok... El mahkum; çifti çubuğu satıp alacağız artık bir +50' yelkenli yoksa rezillik çıkacak
Resimleri görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap