0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    S. B.

175 milyon $'a tekne
« : Kasım 07, 2019, 18:01:04 »
Para gittikçe daha az elde toplanıyor. Haliyle de tekneler büyüdükçe büyüyor.



*

    N. D.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #1 : Kasım 07, 2019, 21:06:20 »
9 metre bir yelkenliyi değişmem onunla (ekonomik olarak değil , kullanım olarak)


*

    C. G.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #2 : Kasım 08, 2019, 09:00:35 »
Denizin içinde, denizden uzak..


*

    S. B.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #3 : Kasım 08, 2019, 11:25:36 »
Bu tekneleri alanların zaten denizle fazla ilgileri yok. Zaten apartman gibi teknenin 5. katından denizden ne kadar keyif alınır?

Bu tekneler genellikle iki ana nedenden alınır.

1. Benim ki seninkinden büyük. Benim param seninkinden daha fazla, ben daha başarılıyım, en büyük benim.

2. Iş davetleri, karar vericilerin "Na zdarovye!" nidaları arasında emniyetle eğlendirilmesi. Denize açılınca kim kiminle ne yapıyor görülmez haliyle. Cinsel tercihin ne ise itinayla çözüm bulunur.

Alan memnun satan memnun. Rüşvet paranın yanında eğlence ile de olur.

Velhasıl bu işler böyle yürüyor. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    S. K.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #4 : Kasım 08, 2019, 13:32:26 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
2. Iş davetleri, karar vericilerin "Na zdarovye!" nidaları arasında emniyetle eğlendirilmesi.

Ataköy'de böyle bir hukuk bürosu varmış; böyle dediysek konsept olarak, normal boyda bir motoryatta büro... İlk duyduğumda Vizontele'deki Deli Emin gibi "Şerrefsizim bu benim aklıma gelmişti"dediydim...

*

    O. E.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #5 : Kasım 08, 2019, 13:59:16 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
2. Iş davetleri, karar vericilerin "Na zdarovye!" nidaları arasında emniyetle eğlendirilmesi.

Ataköy'de böyle bir hukuk bürosu varmış; böyle dediysek konsept olarak, normal boyda bir motoryatta büro... İlk duyduğumda Vizontele'deki Deli Emin gibi "Şerrefsizim bu benim aklıma gelmişti"dediydim...

Benim İki Kızda Avukat ya...Duymuşlar herhalde bu ataköydeki büroyu
Baba tekneyi bize versen Büro yapsak diyorlar habire ....
Walla iyi fikirmiş ama ben sizden evvel yaptım ,...

Allah versin diyorum

Olacak iş değil tabi Küçücük yere müvekkil mi gelir....Dalga geçiyorlar elbette
Benim Avukatlık Şirketinin Bürosu Teknede olsa .....
Ne Düşünürüm acaba bilemedim....

Hahah Döpyesli Hanımefendiler , Ismarlama Takım elbiseli Beyler teknede....

Ayakta Crocks  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

« Son Düzenleme: Kasım 08, 2019, 14:07:58 Gönderen: Oktay Eryılmaz »
*

    S. K.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #6 : Kasım 08, 2019, 19:17:09 »
Yüzen hukuk bürosu deyince aklıma geldi...


Bir müvekkil firma TR'de ek iş bulamamış, gidip Almanya'da bir start-up'a yatırım yapmış... Tabi an itibarı ile bunlar ağa olduğu için Alamanı buraya getirtmişler; 3 gün 4 gün toplantı üzerine toplantı, sonunda yaptık metni imzaladık ve ben de yaz günü çok sıkıldığım için Cuma ofisi asıp kayığa gittim denize çıktım... 



Tıngır mıngır bira eşliğinde seyrederken cart telefon.. Bir sayfasında 2-3 cümleyi değiştirmişler, yeniden basınca bütün metin kaymış, belli bir sayfadan sonrasını yeniden imzalamam lazımmış; bu arada biliyorum o akşam 21:00'de mi ne uçakları var... Dedim denizdeyim uzaktayım; e o zaman sen Güzelyalıya gel biz de zaten  İDO'yla gideceğiz, 2 saat önce çıkalım biraz gezeriz "yatla" dediler, müvekkil şirketin GM'siyle müstakbel partner geliyor... İçimden diyorum ki "yat mı? hangi yat?!?"...


Neyse Güzelyalı limana gittim; büyükçe bir motoryata ait olduğunu düşündüğüm boşluğa ite kaka aborda oldum, bunları bekliyorum... Bunlar da erken gelmişler, yerimi telefonda anlatıyorum "dalgakırana yürü, sağdan devam et" falan şeklinde... Pozisyon şöyle: 3-4 tane büyükçe kıçtankara FLY'lı falan MY var sonra ben varım hemen ardımdan 2-3 MY şeklinde devam ediyor; ben arada görünmüyorum; hem görünmüyorum hem görmüyorum, tek gördüğüm milletin bordaları, benim seviyemde lumboz bile yok (eski herhalde o giant MY'ler)... GM telefonda yanından geçtiği teknelerin isimlerini okuya okuya geliyor...


+Sedat bey Gülüm mü?
-hayır, Sincap...
+Victory?
-yok daha devam edin...
+Albatros-III?
- yok, dedim ya Sincap, siz devam edin ben sizi görürüm zaten...
.
.
.
Neyse bunlar telefonda konuşa konuşa yanıma kadar geldiler; tabi GM'nin bakış açısı kafasındaki "yatı" arar şekilde yukarı doğru ama benim teknenin tavanı pontondan 50cm sonra bitiyor; bayrağım demir fenerim falan anca karadakilerin belki bel seviyesinde... konuşurken hemen -önümdeki "geminin" yanından gözüktüler...


-GM bey, Buradayım diyorum... Sesimi hem telefondan hem dışarıdan duyuyor ama göremiyor;


-Sağınızdayım diyorum, yandaki gemiye bakıyor...


-Önünüzdeyim dedim, beni geçip diğer tarafa meyletti bu defa..


Neden sonra 3 metre ilerimdeki adamla hala telefona konuşuyor olmanın saçmalığına karar verip:


-GM bey buradayım!! diye bağırdım...


Çıplak sesin yönüne bakıp beni görmesiyle yaşadığı rahatlamanın, Sincap'ı görünce gelen hayalkırıklığına ne kadar kısa sürede dönüştüğünü anlatamam  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Neyse bunlar zar zor bindi (indi diyelim daha doğrusu), yanlarında sadece bir dosya var, valizleri arabada bırakmışlar... Orada bağlı olduğumuz yerde yemek masasının (yarı motor kapağı yarı açılır masa olanlardan) üzerinde imzamızı falan attık, tokalaştık; masanın yarısını kapadım, dosyayı alıp ıslanmasın diye kokpitte camın önüne koydum; tek başıma bir başa bir kıça sıçrayıp çabucak halatları çözdüm ve ayağımla iterek kıçı açıp tornistanla ayrıldım rıhtımdan...


Ben bu işleri sancak tarafta tek başıma yapıyorum, bunlar da havuzluğun iskele omuzluğunda kanepeden beni seyrediyorlar... Hızlıca liman içinden de çıktık; dümeni Almana teslim edip içeri girdim, buz gibi birer bira, bir tabak çerez, bir kap cips, ekstra küllük falan donattım masayı (right into the middle)...  Geri çıktım, bir gün önce viski bardağında şampanya ile kutladığımız anlaşmanın revizesini de teneke kutu tokuşturarak kutladık..


Alman bayıldı tekneye, "bu çok güzel; hem her şey var hem tek başınıza  hallediyorsunuz, en alçak köprülerden bile rahat geçer" diyor (garibim ne sandıysa, kuzey westfaliadayız sanki; hayatta anlatamazsın koca TR'de altından tekne geçen 5 tane nehir ve köprü olmadığını, he dedim geçtim ben de, bozmayayım imajı)... Ama nedense GM'yi bunun bir pleasure craft olduğuna ve bundan pleasure alınabildiğine ikna edemedik bir türlü... Acı çekmekte olduğuma inandırmış kendini, sürekli tavsiye veriyor "bak bu Benoto nun yatları da var çok güzel" falan diyor...


Neticede o gün bu gündür tanımadığım kimseyi çağırmıyorum kayığa.. Herife bak, resmen saklayamıyor hüznünü; "avkat beyin yatı" diye kafasında birşey kurmuş, üstelik elin Almanına bununla hava atmayı planlamış; o planı suya düşünce yüzü düşüyor.. Ulan benim kayık Bavaria 45HT olsa n'olucak, onu da Alman yapıyor zaten, ben sadece parayı basıp almış olacağım... Tipik Türk kompleksleri işte...


Ha aklıma geldi; 2-3 hafta önce bir başka müvekkilin büyükçe bir Jeno'suyla (53 mü 54 mü ne) bir haftasonu seyir yaptık; ben de instagramda "helmsman view" şeklinde birkaç video paylaştım, yunuslarla yarış, 1.2.3. boğaz köprüleri falan... O sırada teknede yanımızda olan bir arkadaşım da altına muziplik olsun diye "yeni teknen hayırlı olsun kaptanım" mı ne yazdı... Bu da onları görmüş; evvelsi gün şirkette bir ara yanıma gelip "ne iyi etmişsin değiştirmekle Sedat bey, neydi o öyle konserve kutusu gibi; hem yelkenlinin yakıtı da fazla olmaz" diye takdirlerini belirtti ve gitti...


Yapacak birşey yok... El mahkum; çifti çubuğu satıp alacağız artık bir +50' yelkenli yoksa rezillik çıkacak  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    C. D.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #7 : Kasım 08, 2019, 22:50:01 »
bu yaz kızımla birlikte çıktığımız 12 günlük Avşa seyrimizen geri dönerken son molamızı Armutlu'da yaptık, o gece de yanımıza 3 katlı bir süper yat yanaştı, ben de yanaşmasında yardımcı oldum. sonrasında bir muhabbet ettik 3 aile çıkmışlar denize, 6-7 kişi var. bende 10m yelkenli var. o akşam tekneden tekneye biraz sohbet ederken aile üyerlinden biri şunu dedi ; " bu denizin keyfini, tadını siz yaşıyorsunuz.." bence tam da cümle bu olmalı. tabii zevkler renkler tartışılmaz ama otel konforunda bulunan bir insanın böyle bir cümlesi gerçeği anlatıyor..ingilizce bir cümle bunu çok iyi açıklıyor "LESS IS MORE" az daha çoktur..
*

    O. E.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #8 : Kasım 08, 2019, 23:25:46 »
Benim Bu tekne işinde öğrendiğim, gözlemlediğim husus şudur,

Teknenin Küçüğü- büyüğü ,Eskisi-Yenisi , İyisi -Kötüsü olmaz...

Teknenin seni mutlu edeni -mutsuz edeni olur....

Bu mutlulukta yetebilmek ile direk ilintilidir....

Yetebilmek ise sadece maddi anlamda olmaz, daha önemlisi vakit olarak yetebilmektir...

Dünyanın en güzel teknesi senin , hiç gidemiyorsun....

İşler güçler vakit yok ...

O tekne seni mutsuz eder...

Bilmem yanlış mı düşünüyorum


« Son Düzenleme: Kasım 08, 2019, 23:27:18 Gönderen: Oktay Eryılmaz »
*

    S. B.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #9 : Kasım 09, 2019, 08:37:40 »
Motoryat, yelkenli ya da kayık farketmez marinalarda yüzlercesi olan ve yatan teknelerin iki ana sorunu var.

Bir denizi seven hanım, iki tekneye ayıracak vakit. Bu ikisi yoksa bence hiç tekne alınmasın, harcanan paraya yazık.

Benim param çok masraflar bana komaz deseniz bile Oktay korsanın dediği gibi orada yatan tekne insanı mutsuz eder.
*

    S. K.

Ynt: 175 milyon $'a tekne
« Yanıtla #10 : Kasım 09, 2019, 13:19:04 »
Ya o vakit meselesini de aslında ikiye ayırmak lazım sanırım...


Satın alma / hiç almayıp kiralama / satın alıp işletmeye verme (bunun da alt dalları var tabi) alternatifleri arasında gidip geliyorum mesela 1-2 aydır ve tüm denklemlerde vakit de var...


İşi sadece tekneyle denizlerde koylarda gezmeye ayıracak zaman olarak düşününce, metropolde yaşayan parası en bol insan için bile tekne almak saçma... Neticede o bol para bir çalışmanın karşılığı olarak kazanılıyor ve  eğer dağlardan birinde kayak oteli işletmiyorsanız diğer tüm işler yazın da ilgi alaka bekliyor... Dolayısıyla sadece bu mantığı yürütünce  4 mevsim işi olan hiç kimse bir tekneye satın almayı makul kılacak kadar gidemez teknesine. En ortalama hesapla 42' bir teknenin tutumu 10K€ bakımı da 10K€ dediğimizde sadece yıllık masrafıyla bile aynı teknenin dolu dolu 7-8 haftalık all-inclusive kira maliyetine ulaşıyorsunuz...


Ama teknede günler haftalar değil, saatler geçirecek vakti ayırabiliyorsanız ve o vakitten de mutlu oluyorsanız iş değişiyor... Bu postu attıktan sonra ofisten çıkıp 30km yol gideceğim; elim kolum kir-pas içinde kalacak, belki (belki de değil kesin) oramı buramı çizip kesip kanatacağım morartacağım ama akşam şu an olduğumdan çok daha mutlu bir adam olacağım... Sanırım asıl değerli, tekne sahibi olmayı anlamlı kılan ve bu anlamda tekneye ayrılması gereken vakit, yukarıdaki gibi takvimle ölçülen diğer vakitler değil, bu kısıtlı vakitler... 2-3 biralık, 4-5 vida sıkmalık, hortumla çevresinde bir tur atarken Spotify'dan 1 albüm dinlemelik vakitler... Başkası da kalamış caddesi tarafına kıçtan bağladığı gemisinin fly'ında oturup gelene geçene laf atmayı seviyordur; onun için de değerli vakit odur; tercih meselesi biraz...