0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    S. Z.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #15 : Haziran 09, 2015, 12:31:52 »


Yaa, Yengeç hep bana yakın duruyor artık..! Ben napmalıyım şimdi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    H. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #16 : Haziran 09, 2015, 12:44:31 »
Havuzluk keyfi mesela Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Yengeç Tırhandili, Kaş Limanı


*

    A. K.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #17 : Haziran 09, 2015, 13:14:24 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Yaa, Yengeç hep bana yakın duruyor artık..! Ben napmalıyım şimdi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bence "Yengeç" denize çıkınca limandan çıkmamalısınız.


*

    T. A.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #18 : Haziran 09, 2015, 14:30:52 »
Güzel giriş..Devamını bekliyoruz Hakan Korsanım


*

    S. Z.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #19 : Haziran 09, 2015, 15:11:54 »


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Havuzluk keyfi mesela Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Yengeç Tırhandili, Kaş Limanı

En beğendiğim aktivitelerden biri, teşekkürler Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap



*

    S. Z.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #20 : Haziran 09, 2015, 15:13:44 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Yaa, Yengeç hep bana yakın duruyor artık..! Ben napmalıyım şimdi Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bence "Yengeç" denize çıkınca limandan çıkmamalısınız.
Eyvahhh, o zaman Yengeç'i hep limanda mı tutsak Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. Ö.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #21 : Haziran 09, 2015, 15:36:39 »
Bende isterem
Elma yanaklardan
Bende isterem
Kiraz dudaklardan

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. Ö.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #22 : Haziran 09, 2015, 15:58:20 »
Nazar degmesin.
Mutlu gunlerde selametle kullanın.
İnsallah denizlerde karsılaşırız birgun.
*

    H. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #23 : Haziran 10, 2015, 00:04:06 »
Galiba Mart ayının sonlarıydı. Kalamış'ta, sahilde çay bahçesine oturduk. Sevimli bir adamdı Ali abi. Tanışır tanışmaz ısındık birbirimize. Aynı perspektiften bakıyorduk yaşama. Barış benden bolca bahsetmiş, benim için sıkıcı olabilecek kısmı aradan çıkartmıştı. Yengeç'i konuşmaya başladık. Sadece fotoğraflarını gördüğüm 15 metrelik bir tırhandili İstanbul'a getirme planları yapıyoruz, inanılır gibi değil...


Her zaman olduğu gibi basit ve net bir şekilde anlattım Ali abiye benim durumumu: Param yok, satın alamam. Elimden her iş gelir, yaşatırım Yengeç'i. Dalış merkezim var, işletirim. Tüm geliri senin olabilir, umurumda olmaz. Yeterki bir teknem olsun; canım çektikçe denize çıkayım, havuzluğunda keyif yapayım. Koklayayım, yaşayayım. Bir de hani olur da para bulabilirsem kışa doğru da almak isterim ama zor...


Yalova ve Pendik alternatifleri üzerine kafa yorduk. Fiyatları karşılaştırdık. İş imkanlarını değerlendirdik. Ben bir şekilde Pendik'le görüşür, bir sponsorluk vs projesi düşünür hatta ikna ederim dedim.


Tüm bunları konuşurken Yengeç henüz Bodrum'da ve karada. Neyle karşılaşacağıma dair tek güvencem Ali abi ve Yengeç'ten bahsederken tüm varoluşunu kaplayan heyecan. Böylesine seven bir adamın teknesine güvenmeyeceğim de kime güveneceğim.


Nisan ortasına yaptık programı. Ali abi hazırlıkları üstlendi, ben bağlama sorununun çözümünü.


Masadan kalktığımızda önüme gelene anlatmak, çevremde kim varsa aramak istiyordum; bir teknem, hem de bir tırhandilim olmak üzereydi. O günkü heyecanım nasıl anlatılır bilmiyorum ama eminim bir çoğunuz için bildik bir şeydir:)


Bu noktada biraz da ben ve tekneler arasındaki ilişkiden bahsetmem de fayda var. "Teknem olacak" diyorum çünkü mülkiyeti umurumda bile değil. Yeterki içinde olayım, seyre çıkayım, orasını burasını kurcalayayım. Çevremdekiler bilir, kimin teknesi olduğuna bakmaksızın hep bir sorumluluk duygusu olmuştur içimde, her tekneye karşı. Büyük, küçük; yelkenli, sandal.


Pazarlıklar, görüşmeler vs derken Pendik makul bir noktaya geldi. Artık sadece gidip Yengeç'i getirmek kaldı. Barış ve Serpil (Yavaş) ile birlikte bir seyir planı yaptık ve ben Ali abiye birlikte Bodrum'un yolunu tuttum.


Akşamüstü Yatlift'e vardık ve ilk kez Yengeç'i gördüm. İlk tepkim "gemi ulan bu!" oldu. Yanında duruyorum, öyle büyük görünüyor ki gözüme, neredeyse gözümü korkutacak. Diğer taraftan öyle de güzel ki... Üzerine çıkmadan önce bir kaç tur atıyorum etrafında. Her detayını ilgiyle izliyorum. En çok da bastonun altında zaman geçiriyorum. Önünde saygıyla eğilesim var. Bu nasıl bir ihtişam. Diğer taraftan bu nasıl bir mütevazılık. Ali abi sesleniyor, yukarı tırmanıyorum. Havuzluktan doğru bakıyorum ve ilk tepkim "Kim kullanacak ulan bunu!" oluyor. Ucunu göremiyorum ki! Bir tur atıyorum güvertesinde; "oha, bildiğin güverte ulan bu! Rahat rahat yürüyebiliyor insan." Bastonun ucuna kadar gidip oradan bakıyorum, neredeyse gözümü alıyor haspam. Öyle sevimli, öyle güzel görünüyor ki gözüm olumsuz hiç bir şey görmüyor, seçmiyor.


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Ertesi gün sabah erkenden başlıyoruz mesaiye ve üç gün sonra suya indirip masalsı bir yolculukla İstanbul'a varıyoruz.
*

    H. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #24 : Haziran 10, 2015, 01:09:06 »
Yengeç ile sorunsuz ama bol vukuatlı, rüya gibi bir sezon geçirdik. Marintürk'ün kayalıklarına baştankara çıktık, lüks kelimesinin zavallı kaldığı bir mega motoryata bastonumuzu soktuk, bilmem kaç defa uskurumuza halat doladık, botu yolda bıraktık, döndük geri aldık, tonoz kopardık... Tüm bunlar olup biterken ben hala Yengeç'i tanıyor, Ali abi ile ilişkilerini izliyordum. Bağlamaya geldiğinizde yabani bir kısrak gibiydi Yengeç, kolay kolay boyun eğmiyor, kendi bildiğini okumakta direniyordu. Ama bir kez çözüp halatlarını çıktınız mı maviliklere kuğu gibi süzülüyor, içindekini de, dışarıdan bakanı da kendine hayran bırakıyordu. Ne zaman ki geri dönüp manevraya sıra geldiğinde tüm karizma çiziliyordu.


Yengeç'le Ali abisiz ilk denize çıkışım gerçekten efsaneviydi. Neredeyse olabilecek tüm aksaklıkları yaşadık. Tabi teknede benden başka halat bile tutacak kimsenin olmaması tüm sorunların kartopu gibi büyümesinin asıl sebebiydi. O kadar ki halat vermek için kıça diktiğim iki adamın, ikisi birden halatları olduğu gibi pontona atmışlardı. Bas bas bağırmaya başladığımda da gayet haklı bir şekilde "bağla demedin ki!" dediler Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Yazın sonlarına doğru Ali abinin sağlık durumu biraz tatsızlaştı. Artık yavaş yavaş Yengeç'te yalnız kalmaya başlamıştım. Bu arada Yengeç yavaş yavaş teknenin her daim keyiften ibaret bir mevzu olmadığını ufak tefek işaretlerle hissettirmeye başlamıştı. Praçollar iyiden iyiye çürümüş, kamaralar felaket su yapmaya başlamış, direk sıkıysa basın o yelkeni diyor... bir de üzerine bir türlü ayar tutmayan mekanik, kronik "line" sorunu yüzünden her seyirden sonra kaplinin somunlarını sıkma zorunluluğu. Sanırım cicim aylarımızı geride bırakıyorduk artık.


Bir yerlerinden başlamam gerektiği konusunda tereddütüm olmamakla birlikte neresinden, nasıl başlayacağıma dair hiç bir fikrim yoktu. Ne anlarım ki ben ahşap tekneden!


Arada Ali abi ile yapılacak işler üzerine laflıyorduk. Konuşurken nasıl da kolay geliyor insana; direği değiştirelim, kasara fena, halledelim, komple vernik atalım, ama ahşaba kadar silelim... Hala neye bulaştığıma dair en ufak bir fikrim yok, işkembeden sallıyorum, onu da yapalım, bunu da yapalım.
*

    H. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #25 : Haziran 18, 2015, 00:56:14 »
Ekim ayı ortalarıydı sanırım, bir süredir Ali abiyle görüşememiştik. Sonunda aradı ve geldi. Havuzlukta çayımızı yudumlarken aramızda tuhaf bir konuşma geçti. "Ben düşündüm, taşındım ve Yengeç'i sana vermeye karar verdim. Maddi, manevi hiç bir beklentim olmaksızın. Bu saatten sonra ya sana veririm ya da yakarım ama kimselere satamam Yengeç'i." dedi.


Karışık hisler, kısa bir sessizlik ve ardından devam ettik. "Öyle olmaz" dedim ve devam ettim:
"Temel bakım, onarım işlerini bitirene kadar para veremem, çünkü yok. Ama bakım işlerini bitirdiğim gibi gider kredi alırım, ne alabiliyorsam onu öderim. Evi boşaltır tekneye taşınırım, ödediğim kira kadar taksit ödemek üzere kredi alırım, onu da sana veririm. Ha bir de, şuna emin olabilirsin, elim ayağım tuttuğu sürece Yengeç'i satmam. Artık bakamayacağımı düşündüğüm zaman da ben de benim gibi bir mal bulur ona bila bedel hediye ederim."


Ali abi bir kez daha tekrar etti maddi ya da manevi hiç bir beklentisi olmadığını. "She" dedi bu, satamam.


Son olarak "Tekneye adımını attığın andan itibaren tekne senindir. Ne zaman gelirsen, ne zaman istersen; ikimiz teknede olduğumuz sürece kaptanı sensin."


Sonrasında uzun vadeli planlardan konuştuk. Daha o zaman Kaş'a inme düşüncemi paylaştım, ölçtük, biçtik.


Ali abi bir tek şey istedi. "Bir gün eser kafama, gelir de çöz palamarı dersem, çöz yeter." Len" dedim, "daha ne isterim ki"...


O hafta marş, şanzıman, kaplinler, dümen... daha o hafta her şey sıradan su koyvermeye başladı. Bir sezon tık demeden çalışan, tıkır tıkır işleyen her şey sırası geldikçe su koyvermeye, abuk subuk sorunlar çıkartmaya başladı.


Artık bir tekne sahibi olmuştum ve tekne sahibi olmanın ne demek olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlamıştım. Fakat hala bir "ahşap" tekne sahibi olduğumun farkında değildim.
*

    F. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #26 : Haziran 18, 2015, 20:27:01 »
Hakan yine cok guzel bir yazi, eline saglik.
*

    Ö. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #27 : Haziran 18, 2015, 20:58:55 »
Bir zamanlar hatırlayamadığım bir yerde okumuştum.
'' Tekne deniz üzerinde duran dibi delik bir kumbara gibidir '' diye . Ahşap yada plastik farketmez .
Alınan zevkin bedeli herhalde.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. T.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #28 : Haziran 19, 2015, 03:07:24 »
Aralık başında tekneye taşındım. Bir çocukluk hayalimi daha gerçekleştirmiş olmanın sarhoşluğu içinde geçiyordu günlerim. Tablo hiç de toz pembe değildi aslında. Yengeç Kasım'dan beri yerinde oynamamıştı. Her yağmurda yataklar su içinde kalıyordu. Öyle ki sonunda kışlık brandayı örtmek zorunda kaldım. Sarı bir örtünün altında yaşıyordum artık. Ama hala keyfim yerindeydi.


En ciddi sorunlarımdan biri yanlışlıkla sintineye boca ettiğim mazotun tüm tekneye, tüm giysilerime ve bedenime sinen kokusuydu. Girdiğim ortamın kokusu değişiyordu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Gelen giden burun kıvırsa da ben hala bir hint öküzü kadar mutlu ve huzurluydum. Ta ki artık bir ucundan başlamak lazım diyene kadar.


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Direk çürümüş, kasara, cam kenarları, kasaranın birleşim yerleri açılmış, armuzlara sabitlenen çıtalar su tutmaya başlamış, davlumbazın tavanı akıyor, mutfak her yağıştan sonra su içinde kalıyor, paraçollar bitik. Bir de üzerine Nisan'dan sonra marinada barınamama ihtimali doğunca hızlı bir plan yapmak gerekti. Yapılacak iş ne kadar çoksa bütçe o kadar dar. Bir iki usta getirip gösterdikten sonra anladım ki direk hariç ne varsa kendim yapacağım. Yapacağım yapmasına da ne anlarım ki ben marangozluktan!


Bir gece kasaranın etrafındaki çıtaları sökerken buldum kendimi. İşte o akşam geri dönüşü olmayan bir yola girmiş oldum. Artık bir şekilde üstesinden gelmek kaçınılmaz olmuştu.


Raspayla geçen ilk günün sonunda ilk ciddi hayal kırıklığını yaşadım. Bütün bir günün sonunda sadece davlumbazın dış duvarında aşağı yukarı iki metrekare bir yeri bitirebildiğimi gördüm, dehşete düştüm. Sonra bir sıcak hava tabancası aldım, o da olmadı. Sonuna eksantrikle daldım Allah ne verdiyse. Fakat kaç yıldır ellenmemiş hatta vernik vernik üzerine binmişse aletle bile ömür törpüsü. Tabi tüm bu işleri yaparken bir de aynı yerde yaşıyor olmak hepten eğlenceli bir hale getirdi yaşantımı. Artık saçım, kıçım, televizyonum, bilgisayarım, içtiğim çay... her şeyin içinde mutlaka talaş da vardı.
*

    M. Ö.

Ynt: Ölçüsüz emek: Ahşap Tekne...
« Yanıtla #29 : Haziran 19, 2015, 13:31:36 »
Bende istiyooom o talaştaaan Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ama gerçekten kötüymüş agaç aksam.
Mazot kokusuda kötüdür be.
İnan bende yatardım eger cok koksaydı gider guvertede yagmurun altında yatardïm.
Altı üstu bir uyku tulumu veya 30 40 tl lik çadıra bakar.
Ama dışardan bakanlar çok gülerdi.  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Haziran 19, 2015, 13:40:45 Gönderen: Murat Özturgut »