0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    Ö. E.

Ynt: Denizcilik yayınlarından ilginç sözler....
« Yanıtla #30 : Ağustos 02, 2009, 11:23:59 »
Deniz Kulağı ve Pina daha çok ege de bulunur... Çocukluğumdan çok iyi bilirim...

Pina'yı bildiğimiz midyenin 30-40 cm'den başlayıp 1 metreye kadar uzanan cinsi olarak düşünün. Dar tarafı denizin dibinde olacak şekilde dik ve genellikle yalnız durur. Etini ben pek sevmem, ama temizlenip kurutulduktan sonra çok güzel bir dekor eşyası olur... Hatta ampul iki kanadının içinde kalacak şekilde abajur yapardık. Odanın her tarafı prizmadan yayılan renkler gibi rengarenk olurdu Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Hala var mı, çıkarılıyor mu bilmiyorum... Muhtemelen azaldı ki avlanması yasak türler arasına alınmış.


*

    m.

Hasan Onuker Aşşağı Yarışını yazıyor ki öyle böyle değil... Kâh gülüyorum, kâh ciddi bir kitabı okur gibi merakla okuyorum.
Yani bir yarış yazısı ama bu kadar olur. Ustad bir derya....
Yazısının bir bölümünde bu sene ilkyapılacak olmasına rağmen iptal edilen Bozcaada - Gökçeada etabının boşluğunda ki durum tespiti....

'Yarışçılar derin bir 'ohhh' çekti. Moral depoladı, uyudu ve hep birlikte olmanın özlemi ile o efsane kazık tarife üzerinden lezzetli akşam yemeğinde restoranları doldurdu.'

Ben de hayatımda hiç bu kadar kazık tarife üzerinden yemek istememiştim. Orada olmak isterdim..

Aslın da Çiğdem Komodoremiz fırsatını bulsa da yaşadıklarını burda bize anlatsa...   


*

    m.

Ynt: Denizcilik yayınlarından ilginç sözler....
« Yanıtla #32 : Ağustos 11, 2009, 02:25:47 »
Ben belki yeni gördüm.. Ama daha önce böyle değildi. Yaban Tv nin web sayfası muhteşem olmuş... Yani olursaydı bu kadar olurdu.
Neyse, köşe yazıları da cuk oturmuş, videolarda...
Turgay Noyan üstad Fatih Erkoç la söyleşiyi yazmış köşesinde...
Bana bir paragraf bu sayfalara taşımaya değer geldi...
Diyor ki Fatih Erkoç;
"- En önemlisi artık Bodrum'da daha iyi yaşıyorum. Gece marinada teknemizde kalıyoruz. İnanılmaz huzurluyum. Yelkenlerdeki hışırtı, teknenin dalgaları yararken çıkardığı ses beni rehabilite ediyor.Yalnız benim değil Mehlika'nın da sağlığına katkıda bulundu. Geçtiğimiz yıl sigarayı bıraktı. Gece nefes alamıyordu. Şimdi son derece rahat. Ben de bir mide rahatsızlığım vardır. Yıllar sonra ilk kez sekiz gündür ilaç almadan durabiliyorum."

Haldun Sevel ustayı andım kulaklar çınlasın.. Bana bir gün demişti; "Deniz iyileştirir"

Yazının tamamını okumak isteyenler için linki;
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Ağustos 11, 2009, 02:32:53 Gönderen: Mehmet Sütçü »


*

    m.

Denizcilik yayınlarından ilginç sözler.... Rüzgar Baba dan....
« Yanıtla #33 : Ağustos 14, 2009, 16:41:29 »
Yine Rüzgar Baba nın bu ay ki Naviga da çıkan yazısından...
Çok önemli ve bir o kadar da bilmediğimiz tarihi gerçeklerin açılımına değiniyor ve diyor ki;

'Anadolu medeniyetlerimizi (Eski Foça, İyon, Likya, Halikarnasos, Hitit.) görmezden gelerek, onların bizim antik yurttaşlarmız olduğunu bilmezden gelerek, o medeniyetlerin aydın, laik, bilgi ve uygar tarihi ile ilgilenmemek şöyle dursun, onu yok saymışızdır. Kendi Antik yurttaşlarını, ve Antik yurdu tanımayan tek ulus olma garabetini gösteriyoruz.'


 


*

    m.


Gerçi denizcilik basını değil ama Bursa da denizle ilgili bir haber...
Yıllardır bağırdık durduk. Bursa deniz kentidir diye..
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe yerel bir gazete olan Bursa Hakimiyet in web sayfasında konu olduğu haberde;
'Bursa'nın sahil kenti olmasına rağmen bugüne kadar bu nimetinden yeterince yararlanamadığını ifade eden Başkan Altepe, bu dönem sahillerin hayat bulacağını ve Bursalıların denizle buluşacağını söyledi.'
diyor...

Ehhh buna da şükür... Emeklemeye başladık sayılır...

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

ilgilenenler için linki;
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    m.

Orhan Özeray’ ı belki tanıyanlar vardır içinizde… Arkadaşları, nam-ı diğer “Yaşayan Rahmetli” olarak tanıyor.
Ben Naviga nın 2007 Ağustos sayısında tanıdım. Funda Aydın imzalı yazıda anlatılanlar ve Orhan Özeray ın anlattıkları beni kendisine takdir ile karışık bir hayranlık duygusu vermişti. Kalamış Yelken Sporcusu olarak yelkene başlayış ve 50 yıllık bir denizcilik ve yarışçılık geçmişi. Bizim M. Atay ın kulübünde.. Belki fazla büyütmemek lazım ama müsaadenizle şapkamı çıkartıyorum.
Uzun bir yazı. İçinde anıları da olan, bir bölümü buraya taşımak istedim. Çünkü Keyfim yatı ile ilgili. M. Erem korsanın bir zor anlarına konu olan Keyfim yatı. Aslında önemli bir olaya tanıklık etmiş.
İlgili link; Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Gelelin Orhan Özeray üstadın hafızasında en çok yer etmiş yarış ile ilgili anlattıklarına. Öyle böyle değil…

‘İlk İzmir yarışı. O yarışa Fahir Çelikbaş’ ın “Keyfim” yatı ile girdim. Neredeyse çocuk yaştaydım. Teknede Haluk Kakış da vardı. Hepimiz için çok önemli bir deneyimdi. O zamanın eskileri çok keskin denizci olduklarını söylerlerdi ama gittikleri en uzak yer Hayırsız Ada’ ydı. Hepimiz ilk defa açık denize çıkacaktık. Onun için çok önemli bir yarıştı ilk İzmir yarışı. Herkes aşırı bir hazırlığa girdi. Ama bu hazırlık amatörce yapıldı. Konserveler makarnalar alındı ama donanımlar rezalet halde. Fahir Çelikbaş bu hazırlık işini o kadar abartmıştı ki teknenin her deliğinde konserve vardı. Farşların altı, yatakların arkası… Okyanus geçecekmişiz gibi konserve stoklanmıştı.
Yarış günü Heybeliada dan bando eşliğinde start aldık. Sert bir hava esiyordu, iştirak eden tekne de çoktu. O dönem İstanbulda ki tekne sayısı 30 ise 24-25 i katılmıştı. Gece-Gündüz acaip bir şekilde yarıştık çünkü hiç kimse bir şey bilmiyordu. Yelkenler yırtılıyordu… Zaten göçmen kuşlar gibi starttan biraz sonra tekneler zaiyat vermeye başlamıştı. Telefat vere vere filo yol aldı. Tabii bizim uyduruk yelkenimizde Çanakkale nin fırtınasına dayanamayıp yırtılmıştı. Ama Haluk Kakış o dalgada direğe tırmanıp yelkeni indirecek kadar iyi bir yelkenciydi ve bizim yelkeni o indirdi.
Yarış boyunca hayatımızda hiç görmediğimiz burunlar, adalarla karşılaştık. Çanakkale yi geçtikten sonra denizin rengi bile değişmişti ve bu beni çok etkilemişti. “Macellanvari” bir durum hakimdi yarışan herkesde . Bu arada filo telefat vermeye de devam ediyordu. Bunlardan biri de Samim Arduman’ ın teknesi oldu. İzmir Körfezine girdi ve finiş hattı görüş mesafesinde iken teknesi karaya oturdu. Ama kaza, bela  bile olsa bu yarışın herkesin damağında kaldığına inanıyorum.’

Ve yazı çapıcı tesbit ve anılarla devam ediyor.
İlk Aşşağı yarışını Keyfim yatında yaşamış üstad. Keyfim yatı da bir tarihin başlangıcına tanıklık etmiş üstelik Ustalardan Fahir Çelikbaş ile… Toprağı bol olsun , Allah rahmet etsin.
Dikkatimi çekti Orhan Özaray şimdiler de Aşşağı yarışı mı Donanma kupası mı tartışmalarına inat, İzmir Yarışı, Güney Yarışı gibi isimler kullanıyordu. İleriki yıllarda Bodrum etabı eklenmiş.   
Şimdi Keyfim Yatına nasıl bakarsınız ?

*

    m.

Yelkenciler lokalinde Mehmet Erem Korsanım balançinanın bumba bağlantısı ile ile ilgili güzel bir anısını anlattı. Zevkle okuduk...
Serdar Ahıskalı nın gelen yorumu ve bir tesbiti günün sözü olacak nitelikde...
Demiş ki Sayın Ahıskalı;

'Bilginin yaşanmış tecrübe olarak aktarılması kadar efektif bir öğretim
sistemi bilmiyorum. (kendisini yaşayıp kalın kafalı olmamak hariç)'


 
*

    m.

Denizcilik yayınlarından ilginç sözler.... Peynir Gemisinden....
« Yanıtla #37 : Ağustos 29, 2009, 18:07:04 »
Gani Müjde nüktedan, sanatçı, denizci kişiliğiyle Naviga Eylül sayısında hiç konuşulup, yazılamamış bir konuyu işlemiş ki okurken sesli gülmekten kendimi alamadım...Bir zamanlar Rahmi Koç un yazdığı tekne görgü kurallarına ilave edilecek bir durum.  Bir ahlaka mugayyır konu bu derece ahlaki ve normal sınırlar içinde anlatılabilir. Ama yine de dikkatli olmakta fayda var. Bu başlıktan film konusu bile çıkar...

Gani Müjde bir bölümde diyor ki;

'Denizlerde sevişmeyi başaranların sayısı Türk Bayraklı tekne sayısından bile azdır'


***not*: Bu cümlenin bu topiğe taşınmasının sebebi Türk Bayraklı tekne sayısına yaptığı vurgudan dolayıdır. Güncel olması sebebiyle...

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

*

    N. B.

Ynt: Denizcilik yayınlarından ilginç sözler....
« Yanıtla #38 : Ağustos 29, 2009, 20:09:47 »
Açılmıyor Sütçü Korsanım!
*

    m.

Ynt: Denizcilik yayınlarından ilginç sözler....
« Yanıtla #39 : Ağustos 30, 2009, 01:12:19 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Açılmıyor Sütçü Korsanım!

Noyan Üstadım Korsanım,
Açılacak bir durum yoktur ama neyi kastettiğinizi anlamadım galiba...  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    m.

Denizcilik yayınlarından ilginç bir haber... Zuhal Atasoy un sevinci...
« Yanıtla #40 : Ağustos 31, 2009, 03:40:51 »
Bu ay Navigada ki konulardan biri Pendikde ki marinanın açılışı ve uygulamaları falan filan...
Bu haber yazısının sonunda haberi ilginç kılan bir uygulama var...
Bir Dünya seyahati attırıversekmi acaba ? diye düşünmedim dersem yalan olmaz  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Neyse haberi Naviga da okursunuz zaten... Posaidonu uyandırmayayım şimdi... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap      
« Son Düzenleme: Ağustos 31, 2009, 03:41:22 Gönderen: Mehmet Sütçü »
*

    m.

Denizcilik yayınlarından ilginç sözler... Cevat Ülkekul dan..
« Yanıtla #41 : Ağustos 31, 2009, 17:05:23 »
Cevat Ülkekul emekli bir asker.
Fakat tam bir Piri Reis, Kemal Reis fanatiği ve ciddi araştırmaları ve kitapları var.
Bu ay ki Naviga dergisinde Zuhal Atasoy imzalı Jeff Hakko nun Beşiktaş Deniz Müzesinde sergilediği Tarihi Dalış Malzeme kolleksiyonuyla ilgili yapılan ropörtajın sonunda ziyaretçi defteri yorumları yayınlanmış.
Altta görülen resimde yazdıkları görülüyor...
Tesbitlerine dikkat....  

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Ağustos 31, 2009, 17:07:00 Gönderen: Mehmet Sütçü »
*

    m.

Şandama' dan Süngerci Sarı Veysel' in Hikayesi....
« Yanıtla #42 : Eylül 02, 2009, 15:36:40 »
"Rüzgar Baba" Haldun Sevel Usta bu ay ki Naviga sayısında yeni bir yaşanmış hikaye ye başlamış.

Diyor ki;
Bodrum dan Antalya ya kadar olan denizlerde vurgun yiyerek ölmüş, şehit düşmüş denizle birleşen sahillere kefensiz gömülmüş pek çok fukara süngercinin yeri belli olmayan mezarları vardır.
Bu yazım acizane onların hatıralarına ithaf ediyorum.
Mekanları cennet olsun....


Usta sağol. Unuttuğumuz değerleri yine hatırlattın...
Fethiyeli Süngerci bir arkadaşımı hatırladım yıllar öncesinden...
Şimdi Göcek koylarına girme, girememe konusunda konuşulurken tam isabet oldu.
Koylara Çanakkalede ki gibi "Dur yatçı. Bilmeden gelip ayak bastığın bu sahillerde bir devrin şehitleri yatıyor" yazarsak acaba ne gibi bir etkisi olur?
Yine kirletirler mi dersiniz?
  
Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Eylül 02, 2009, 15:38:07 Gönderen: Mehmet Sütçü »
*

    m.

Turk sail web sitesinde Tolga Pamir Korsanın yıllardır hazırlığını yaptığı Mini Transat yarışına kalifikasyonu sponsor yokluğundan tamamlayamadığı için giremediğini öğreniyoruz.
Üzülmemek elde değil tabii.. Ama olsun 2 sene var önümüzde...

Yazısında "Türkiye Tolga’ya “Fransız” kaldı"    diyen Serdar Bapoğlu;

"Yetmezmiş gibi üzgün sporcumuzun omzunu sıvayarak teselli edenler de Fransızlar oldu. Organizasyon görevlileri yanından geçerlerken, “Üzülme sakın. İki yıl sonra kazanılacak bir yarış var” diyerek Pamir’in içindeki ateşi canlı tutmaya  çalışıyorlar. Hatta “gidenler”, “İki sene sonra bu pontondan senin için olacağız ve seni biz uğurlayacağız” demişler."

tespitini yaptıktan sonra, haklı olarak can alıcı soruyu soruyor...

Sadece Tolga Pamir mi yalnız bıraktığımız?

Tolga korsan da bu azim ve kararlık varken hedef koyduğun  Vendee Globe da seni göreceğimden hiç kuşkum yok...
Ama İnşallah Türk Bayrağı altında bu başarılara imzanı atman en büyük dileğim...



linki:
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Eylül 16, 2009, 18:56:11 Gönderen: Mehmet Sütçü »
*

    m.

Çok çabuk, bir ay daha geçti. Denizcilik yayınlarından en iyi "Özlü sözler " kaynağımız , sağladığı olanaklar ile yine Naviga.

Bu Türk Bayrağı na geçiş kanunu deyim yerindeyse "Daha çok su kaldırır".
Çarpıcı bir yazı ile katılıyor bu su kaldırma ya Sn. Erol Kepenek usta.
Naviga Ekim 2009 sayısında diyor ki;

'Sonunda da yatçı müjdeye beklen ilgiyi göstermedi. Neden mi? Çünkü bebek pramatüre doğdu!
Özellikle Ulaştırma Bakanı nın bu konuya çok önem ve 'Emek' verdiğini biliyorum. Ama düzenlemeler yapıldıktan sonra beklentileri gerçekleşmeyince 'Kırgınlık' içeren mesajlar vererek, aba altında sopa gösterdiğini hep birlikte izliyoruz.'  


Bundan sonraki yazının devamında durumun perde arkasını yansıtan ve düşünemediğimiz konulara vurgu yapan çarpıcı bir yazı okuyoruz.
Bayrak değiştirmeye niyetli yatçıların okumasını şiddetle öneririm...

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
« Son Düzenleme: Ekim 02, 2009, 18:49:40 Gönderen: Mehmet Sütçü »