0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    Ö. Y.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #60 : Mayıs 15, 2011, 20:34:30 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
................ Sevgili dostlar, uzun bir seyir daha sona erdi, sizlerle ayrıntıları İstanbul'a döndükten sonra paylaşmaya devam edeceğim.............

demiştim ya... işte bu 700 millik seyrin ayrıntıları.

Amacım, buna benzer uzun seyirler yapacak korsanlarıma yaşanmışlıkları anlatmak. Denizciliği "stajyer" seviyesindeki katılımcıların  seyir sırasında yaşadıklarını, yaptıklarını ve benim bunlar karşısındaki fikirlerimi de yazacağım.

"Transfer" ile "mavi yolculuk" 'un farklı şeyler olduğunun altını çizmektir.

Hazırlık Aşaması:

Tekne ve donanımı :
•   Tekne: Karaya alınıp, altı yıkandı, temizlendi ve zehirli uygulaması yapıldı.
•   Makine: Tüm filtreler, kayışlar ve yağ yenilendi.  Toplam çalışma saati 500 civarında olduğundan daha ağır bakıma gerek duyulmadı.
•   Arma : Tüm ıstıralya ve liftinler kontrol edildi, gevşeklikler – aşırı gerginlikler dengelendi.
•   Yelkenler: Ana yelken ( Furling ) kolay açılır-toplanır hale getirildi, ince ayarı yapıldı.
•   Diğer Konular : Koltuk halatları ve yedek 50 metre bir halat elden geçirildi. Eksik usturmaçalar tamamlandı.
•   Emniyet: Mevcut yangın söndürme tüpleri yeterli görülmediğinden 2 adet 2 kg. daha alınıp, uygun yerlere yerleştirildi.
•   Webasto ( kabin ısıtıcı ): Isıtıcı ünite çıkış hattı, portuç içinden geçiyor ve acemice yapılan yerleştirme sonucu, bu sıcak hava borusu üzerine naylon malzeme konmuş ve olası bir yangın tesedüfen çıkmamış, yapılan inceleme ile portuç tamamen boşaltılıp, sıcak hava borusuna hiç bir şey değmeyecek şekilde yeniden yerleştirildi. Mazot hattı kontrol edildi.
•   Yakıt: Tekne deposu dolduruldu (130 litre ) yedek 25 litre mazot alındı.
•   Bimini, spray hood : Tüm bağlantıları, fermuarları kontrol edildi.

Alışveriş :
•   Mutfak işini beceremeyen kendim için sandviç, kahvaltı ve hazır yemek malzemeleri ile bolca içecek ve çay/kahve alındı. 2 gün önceden tekneye yerleştirildi.
•   Eksik mutfak ekipmanı tamamlandı.

Rota, marinalar :
•   Toplam 700 millik seyir rotası, Gece seyri yapılmamasına karar verildi, buna göre,  10 ana parçaya bölündü, Her bir parça, gerçek deniz haritaları üzerinden detaylı olarak incelendi, kritik her nokta akıl defterine yazıldı. ( Bu bilgiler, her gün bir sonraki gün rotası için yeniden gözden geçirildi )
•   Gezgin Korsan’da başlık açılarak, güzergah üstündeki Geko’lar bilgilendirildi.
•   Geceleri kalınacak  Marina, belediye rıhtımı gibi yerlerin tamamı ile mail/telefon aracılığı ile görüşüldü ve “açık” oldukları teyit edildi.
•   Tüm rotanın iz kaydı yapılmak üzere motosikletimde kullandığım GPS alıcısı tekneye konuldu.

Kıyafet :
•   Termal içlik, gün boyu güvertede giyilecek rahat kıyafetler, eldiven, bere, yağmurluk, bot alındı, malzemelerin doğru seçilmesiyle yol boyu her tür hava görmeme rağmen, hiçbir sorun yaşamadım.
•   Akşamları “iyi” bir yerde yemek yeriz hesabıyla casual kıyafette alındı, tabi ki.

Diğer :
•   Tekne telsizinin Salon’da olması nedeniyle, kolay kullanım için bir el telsizi temin edildi.
•   Hem Cep Telefonum için bir yedek olsun, hem de birinin çekmediği yerde diğeri çeker diyerek 2.bir cep telefonu alındı.
•   Su geçirmez kabıyla birlikte Go-Pro fotoğraf makinesi ve sabitleme ayağı ile DSLR makinem da pilleri ve şarj cihazları ile birlikte hazır edildi.
•   Teknede Bir navigasyon sistemi olmasına rağmen, bir el GPS’i de çantamda yerini aldı.
•   Ekibin tamamının pasaportlarını yanlarına alması istendi, acil bir durumda Yunanistan’a giriş yapabilmek için.
•   İstanbul-Antalya rotası için transit log düzenlendi.

Ekip :
•    Önder YILDIZ : Bu seyrin Kaptanı, yani  ben. 1997’den bu yana tekne kullanan, 2001’den itibaren tekne sahibi, her tür havada bin’lerce mil yapmış, planlamadan asla seyre çıkmayan, disiplinli, denizcilik ruhundan ve kurallardan asla ödün vermeyen, teknelerdeki elektronik sistemlere güvenmeyen, disiplinli bir lider. Bu yazıda “kaptan” olarak anılacaktır.
•   Mehmet E.:  Denize meraklı, Öğretmenlik yapmış, Uzun seyirler konusunda tecrübelenmek amacıyla ve tekne sahibi gelene kadar beni yalnız bırakmamak adına sadece ilk 3 gün seyre katıldı. Emekli olup birkaç ay önce tekne sahibi olan neşeli kaptan. Bu yazıda “Mehmet hoca” olarak anılacaktır.
•   Hüseyin S. : Teknenin sahibi, Akdeniz Üniversitesinde Meslek Yüksek Okul öğretim görevlilerinden, Tekne, seyir, konusunda henüz deneyimi yok, müthiş bir öğrenme isteği var. Seyre, 3.günden itibaren katıldı. Bundan böyle “donatan” olarak anılacaktır.
 
… Ve Seyir :

Seyirden bir gün önce Ataköy marinadaki tekneye yerleştim.

1.Gün: Ataköy-Mürefte, 85 mil.

 “Sabah erken kalkılacak, erken yatalım” bir işe yaramadı, gene geç yattık, sabah 05:00’da çalan zil ile uyandık. Hava daha karanlık, yol uzun hedef Mürefte, 85 mil yol var. Hızlıca toparlandık ve marinayı telsizle bilgilendirerek ayrıldık.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Havada hafif bir sis var,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Güney ve batı daha açık, alargadaki gemilerin arasından hızla Marmara’nın içlerine süzüldük.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Koyduğum rota, Gemi yolunun en kuzey sınırından 2-3 mil daha kuzeyde kalmakta ve neredeyse Mürefte’ye kadar dümdüz uzanmakta. Güneş doğduktan sonra sis tamamen pupamızda kaldı, önümüz açık, hafif bir lodos var, Ana yelkeni tam açtım, yelken-motor 7 mil’le Mürefte’nin önüne kadar geldik. Hava kararmıştı ve Teknenin Navigasyon sistemine göre daha birkaç milimiz vardı, ancak ben mendirekleri görüp, yanmayan fenerlerin arasından limana girdim.

Yüzen halat vs varmı kontrol etsin diye, Mehmet hoca’yı teknenin başına gönderdim. Rıhtımda 2 yelkenli aborda olmuştu, onların arkasına, ben de aborda oldum. Liman görevlisi olduğunu söyleyen bir arkadaş halatımızı alıp, bağlanmamıza yardım etti. Elektrik de aldık. Mehmet hocam, “ben bir arkadaşa bakacağım” diyerek Mürefte merkeze gitti.

Ben rutin kontrolleri yapıp, yemeğimi yedim. Yarınki Mürefte-Çanakkale etabının rotasına göz attım, hava durumunu kontrol ettim, durum karışık

Mehmet hocam gelince biraz sohbet, dinlenmeye çekildik.

2.Gün:Mürefte-Çanakkale, 55 mil.

Bugünkü rotamız 55 mil, hedef Çanakkale Marina. Seyrin çoğu, Boğaz içinde geçecek. Sabah 05:00 gibi kalkıyoruz, hemen hazırlıklar ve sonrası palamarı çözüyorum. Hava çok sakin, Mürefte açıklarında alargada çok sayıda gemi var, onların arasında süzülüp,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Gelibolu’ya doğru ilerliyoruz, hava neredeyse “sıfır”…

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Fırtınadan önceki sessizlik bu olsa gerek, tahminlerde gördüğüm hava, Gelibolu’ya 5 mil kala geliyor, hem de tam kafadan. Bu Çanakkale boğazında senede 2-3 hafta lodos eser, onlardan biri bana denk geldi…

Gelibolu sonrası boğaz da daraldı, artık zaman zaman gemi trafik hattından gidiyoruz. Ancak, akıntı ve rüzgarın ters yönde olması nedeniyle, dalgalar sık alıklı ve yükseklikleri de 1.5 – 2 metre arası oluverdi birden bire. Makine seyir hızımız 6 knot’dan  3.5 knot’a düştü. “Bu böyle çekilmez” deyip, yoğun ana yelkeni 2/3 kadar açtım, tekne kendine geldi, hızımız 5 knot’a kadar çıktı, ancak sık sık tromola atmak zorundayız,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

seyir bandımız çok dar, bir yanda sığlık ve kayalıklarıyla kıyı şeridi, diğer yanda gemi trafiği.

Eceabat önlerine geldiğimizde, buradaki 90 derecelik dönüşünde etkisiyle, deniz tam bir kaynayan kazan görünümündeydi. Karşı sahile geçmek için gemi trafiğini kontrol ettiğimde aşağı inen tam 7 gemi saydım, Yukarı çıkan gemi yoktu, tam zamanıdır deyip, aşağı inen bir gemiye paralele yakın giderek iyice yanaştım, gemi personeli güverteden bizim fotoğraflarımızı çekiyordu. Gemi bizden hızlı, tam arkasından yavaşça Çanakkale tarafına kaydım ve arkadan gelmekte olan gemi gelmeden gidiş yolundan ayrıldım.
Çanakkale Marina’yı telsizden anons ettim ama duymadılar, ben de telefon ettim Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap.

Liman ağzında olduğumu gireceğimi söyledim, “gel abi biz buradayız” dedi. Ofis binası önüne aborda olacağımız söylediler. Bir marinaya, rıhtıma bağlanırken en sinir olduğum şey, karadaki “görevli”nin  işime karışmasıdır, burada da öyle oldu, Rıhtımdaki görevlinin talimatlarıyla tekne yanaşmayınca ben kendi bildiğim yöntemle tekneyi aborda ettim. Elektrik, su aldık.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Teknenin rutin kontrollerini yaptım, Mehmet hocam tekneyi yıkamak istedi, ben de DELİCE korsanları aramaya başladım. Nalan korsanı teknelerinde kahve içerken buluyorum, biraz sohbet, sonrası tekneye dönüp, Mehmet Hoca ile şehir turu yapıp, akşam yemeğimizi yedik.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yemek sonrası, Ahmet ve Nalan korsanlarla koyu bir sohbet sonrası, tekneye dönüyorum. Bu arada donatan Donatan da Tekneye intikal etmiş. Yarın yapacağımız seyri gözden geçirip, hava durumunu kontrol ettikten sonra kamaralara çekiliyoruz.

3.Gün: Çanakkale-Ayvalık, 80 mil

Sabah gün doğmadan, Çanakkale marina’dan ayrılıyoruz, alacakaranlıkda Boğaz’ın temiz olduğunu görüp, Gelibolu yarımadası tarafına geçiyoruz, Bugün teknede 3 kişiyiz. Donatan böyle bir tekneyle ilk kez denize çıktığını söylüyor, “denizle bir problemi olmaz, umarım” diye içimden geçiriyorum.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bugün stajyer sayısı 2’ye çıktı, neden’ler nasıl’lar derken boğazdan çıkıyoruz ve önce Tavşan adası, sonra Gökçe ada sancak bordoda kalıyor, Babakale’ ye doğru ilerlerken lodos sertliyor ve kafadan esmeye başlıyor.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Stajyer’ler seyir için değişik öneriler getirseler de, bugün hava kararmadan Ayvalık kanalından geçmemiz gerektiği, bunun hem teknenin hem de kendimizin sağlığı için önemli olduğu anlatılarak, ana rota bozulmadı.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Babakale’yi dönünce batı rüzgarı teknenin oldukça irileştirilmiş kıçını  iskele-sancak gezdirmeye başladı, duruma “el” konularak, otoplot ‘dan çıkarıyorum tekneyi. Stajyer kaptanlar ilk kez yaşadıkları bu durumu kabullenmekte zorlandılar, teknolojinin bu sorunu neden çözemediği filan tartışıldı. Sonuçta, hava gün batarken Ayvalık sığlıkları ve kanalının önündeydik.  Kardinal fenerleri hakkında kısa bir brifing sonrası, kanala dalıyorum.

Kanal gibi dar yerleri geçerken Chartploter güvenli değildir, gördüğüm sürece dümeni elde tutarak seyir yaparım, çünkü gördüğüm gerçektir. Biliyorsunuz kanal çok uzun değil, iskele ve sancak’da 3’er adet şamandıra var. Onları ortalamış giderken, chartploter’a bakmam bile. Ama, seyrin bu anının TV’de canlı yayın seyreder gibi  charploterdan izleyenlerin,” evet doğru yoldayız” diye doğrulanması da gururumu okşuyordu..!

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ayvalık marina telsiz çağrımıza hemen yanıt veriyor, önce mazot almak istediğimi, sonra da 1 gece kalıp gideceğimi söylüyorum. Kapı’da karşılanıyoruz,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

önce mazot iskelesine yanaşıp, depoyu dolduruyorum. ( 220 mil, 34 saat seyir, 130 litre mazot ) Sonra da yerimize bağlanıyoruz. Marina’da mesai bitmiş, ödemeyi almak palamar görevlisi arkadaşımızda, telefon görüşmeleri, fotokopi çekmeler vs, 1 saat kadar uğraşıyoruz ve ödüyoruz.

Karnımız aç, “iyi bir yerde yiyelim” önerisiyle, Belediyenin arkasındaki Şehir Klubü lokantasına gidip, nefis bir balık yiyoruz. Dönüşte, Mehmet hoca’yı İstanbul’a yolcu ediyoruz, teknesinde bitirmesi gereken işleri var, aklı orada kalmıştı, gitsin de bitirsin işlerini.
Tekneye dönüp, yarın için hava durumu kontrolü yapıp, kamaralarımıza çekilyoruz.

4.Gün: Ayvalık-Çeşme, 80 mil.

Her zamanki gibi sabah ezanla uyanıyoruz, palamar botu refakatinde karanlıkta marinadan çıkıp,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

kanala doğru rota tutuyoruz. Alacakaranlıkta kanalı geçip,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

küçük adaları da geçtikten sonra, Midilli’nin doğu köşesini hedef tutup, motora kuvvet gidiyoruz. Hava sakin, deniz süt liman. Midilli’yi dönerken gelen Yunan Sahil güvenlik botu, 20 metre kadar yanımıza sokulup, bizi biraz izleyip, gözledikten sonra ayrılıyor yanımızdan. Hedefimiz Karaburun, gemiler ile Karaburun Kontrol arasındaki telsiz konuşmalarını dinleyerek Karaburun’u iskele borda da bırakıyoruz ve hava değişiyor, gene tam kafa’dan bir lodos geliyor ki, en az 5, sağanaklarda 6-7 esiyor. Ana yelkenimiz tam’a yakın açık, 3-4 tramola ile Karaada’ya yaklaştık, 2 saatlik bu bölüm, 3 saatten fazla sürdü.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Karaada’yı bordaladığımızda hava da kalıyor, sakin bir makine seyriyle Çeşme marina’ya yaklaşıyoruz.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ben gene görerek seyir yaparken, Chartploter’daki  güncellenmemiş harita nedeniyle kafam hiç karışmıyor, çünkü buna kafa bile yormuyorum Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Mazot ihtiyacımız yok, palamar botu yardımıyla bağlanıyoruz. Ofis kapanmak üzere, evrakları alıp koşuyoruz, kapandıktan sonra ödeme problem oluyor.

Ödeme için ofise girdiğimizde bazı “tanıdık” yüzler görüyorum ama onlar artık kocaman lüküs marinalarda tepe yönetici olduklarından, öyle herkesle muhatap olmuyorlar. Eskiden de olmazlardı zaten, benimkisi de zevzeklik işte, herkesden GeKo samimiyeti bekliyorum.

Akşam yemeği için Çeşme içine çıkıyoruz, soğuk bir yandan, boş sokaklar ve kapalı dükkanlar bir yandan, açık bulduğumuz küçük bir lokantaya girip, ne bulduysak yiyoruz. Meyve alıp, tekneye dönüyoruz. Yarın hava “sert” olacak, ne yapalım, bu sular bizim.
Kamaralarımıza çekiliyoruz.

5.Gün: Çeşme-Kuşadası, 65 mil.

Sabah karanlığında Marina’dan ayrılıyoruz,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Çeşme Boğazından çıkıp, Kuşadası’na veriyoruz rotayı. Önümüzde 50-55 millik bir seyir var, hava lodosdan sertlemeye başlıyor, Furni Kanalı ve Samos’dan kopup gelen hava, 6 zaman zaman 7 esiyor, ana yelken 1/3 açık, yelken motor gidiyoruz.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Donatan rahtsız oluyor ve yapacak bir şey yok, kamaraya girip uyumak istiyor. 3 metrelik dalgaları aşa aşa 5 knot hızla Kuşadası’na doğru ilerliyoruz. Bu şekilde 5-6 saat seyir yapıyorum, hava giderek kalıyor ama iri dalgalar bizimle. Kanal 67’den iyi haber gelmiyor, yarın yapmayı planladığımız Bodrum istikametinde fırtına ihbarı var. Bu halde evimiz gibi saydığım Kuşadası Marina’ya giriyorum. Hemen mazot iskelesine yanaşıp, depomuzu fulluyoruz. Sonra da palamar botu yardımıyla meşhur I iskeleye bağlanıyoruz.

Tekneyi neta ettikten sonra, çıkıp bi güzel akşam yemeği yiyoruz. Yemek sonrası hava durumu kontrolü Kanal 67’yi haklı çıkartıyor ve burada 1 gün kalmaya karar veriyoruz.

6.Gün: Kuşadası-Kuşadası, 0 mil.

7.Gün: Kuşadası-Bodrum, 60 mil.

Sabah erkenden çıkıyoruz, kaba ölü dalga dışında hava da deniz de sakin, 

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Kuşadası’ndan güneye gidilecekse, emniyetli seyir yapmak ve bank’lardan korunmak için önce batıya 2 mil kadar gidip, sonra Dilek Boğazı’na dümen kırmalıdır. Biz de öyle yaptık, Dilek boğazı tarihin en sakin gününü yaşıyordu, yağmur hariç, hafif bir yağmur başladı,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yol boyunca ara ara hafif yağmur bizle beraberdi.  Sakin denizlerde biraz fotoğraf çekiyorum.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Boğazı geçip, Tekağaç burnu açıkları ve Turgutreis  güzergahı ile sakin bir denizde makine seyri ile D-Marin’e girdik.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Mazot iskelesine yanaşıp, gerekli ikmali yaptıktan sonra, palamar botu yardımıyla parmak iskeleye bağlandık.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ofis işlemlerini Donatan yaptırırken, ben İngiliz arkadaşlarımla buluşmak üzere, dolmuşa binip, Bodrum merkeze gittim.
Ben seyirdeyken, İngiltere’den gelip, evimizde misafir kalan, Bugün de benim aldığım biletle Bodrum’a teknelerine gelen Kevin ve Hazel’ın otobüsü daha gelmemişti, benim de onları beklediğimi bilmiyorlardı. 10 dk. Sonra otobüs yanaştı, bizimkiler beni görünce çok şaşırdılar, iyi bir sürpriz oldu. Yatlift’deki teknelerine geçmeden önce beraber akşam yemeği yedik, özlem giderdik. Bana, evden, İstanbul’dan haberler anlattılar. Dolmuşlarımıza binerek ayrıldık. Bu seyir nedeniyle kendileri ile daha uzun görüşemedim, halbuki bizim evde birkaç gün kalmışlardı. Kısmet işte.

Dolmuş’la Turgutreis ‘e döndüm, teknede yarınki hava durumunu kontrol ettim, öğleden sonra, Hisarönü, Yeşilova biraz zorlu olabilir.
Kamaralara çekilip dinleniyoruz.

8.Gün: Turgutreis – Bozburun, 65 mil.

Sabah karanlığında çıkıyoruz, Kos’u Sancak Bordada dönüp,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

İskandil burnu, Knidos, Palamut açıkları derken İnce burnu da geçiyoruz,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

hedefe Simi’nin Kuzey ucunu koyuyorum, hava gene tam kafadan esmeye başladı. Sonra biraz güneyledi, açtım ana yelkeni, 6-7 mil ile Yeşilova körfezine daldık.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Adalar arasından, güneyli sert bir hava ile Bozburun limanına geldik. Ateş ve Serpil korsanlar bizi bekliyordu, liman içinde demir atmamız ve kıçtan kara olmamız gerekiyordu, hava oldukça sertti, Donatan daha önce hiç demir atmamıştı, Tekneyi demir atılacak pozisyona getirip, kendisinin dümende kalmasını ve söylediklerimi yapmasını istedim, başa geçip, zincir dolabını açtım ve demiri funda ettim, sığ suda hemen balçığa saplandı ve tornistan komutunu “geri- geri” şeklinde tercüme edip, serdümeni yönlendirdim. Demiri sonra gererim nasıl olsa deyip, dümene geçtim, kıyıya olabildiğince yanaşıp, koltukları Ateş ve Serpil korsanların yardımıyla bağladık ve gidip hemen zinciri olabildiğince gerdim. Tekneyi neta edip, paserella ile rıhtıma çıktık.

Sağolasınız Ateş ve Serpil, tekrar teşekkürler size. Bozburun olabildiğince sakindi, beraberce bir Kafe’ye oturup, sohbete başladık. Ateş ve Serpil korsanlar ile 2010 yazında Leros adasında karşılaşıp, tanışmış ve S/Y Pandora’da kahve içmişliğimiz vardı. O günlerden vs. konuştuk. Daha sonra, o gün henüz ismini bilmediğimiz ama şimdi herkesin bildiği Kedii’den söz ettik. Evlerine kadar yürüdük, evlerinde de misafir olduktan sonra tekneye döndük.

Hava hala iskele bordadan sert geliyordu, tekne yerinden kımıldamamıştı ama ben rahat uyuyalım diye iskele tarafından, rıhtıma bir açmaz halat bağladım. Yarınki hava durumunu kontrol ettim, 3-5 güneyli hava + yağmur veriyor. Kamaralarımıza çekilip, dinlenmeye geçtik.

9.gün: Bozburun – Göcek, 65 mil.

Sabahın alaca karanlığında Bozburun limanından demir aldık, 

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

benim belirlediğim rotayı izlemek kaydıyla, dümende Donatan duruyor, oto plotu da chartploter’e göre değil, gidiş istikametimize göre kullandırıyorum. Burada bahsetmek istiyorum, ben dümen tutmaktan büyük keyif duyarım ve etap 5 milden uzun değilse otoplotu devreye almam. Özellikle, Bozburun gibi girişi çıkışı adalar, kayalıklar, yarımadalar dolu bir bölgede dümeni elden bırakmam. Ama “taze” denizcilerin 100-200 metrelik  düzlükler de bile otoplotun düğmesine basmalarını  ve manevraları +10, -10 düğmeleriyle yapmalarını doğru bulmadığımı da bir kez daha buradan söyleyeyim. Üstüne üstlük “görerek seyir” yerine okuma gözlükleriyle chartploter’dan seyrin takip edilip, teknenin yönetilmesini hiç doğru bulmuyorum. Hatta bana göre doğrusu, öğreninceye kadar teknede chart ploter ve oto pilot kapalı tutulmalı.

Herneyse, biz seyrimize dönelim, Bozburun yarımadasını iskele bordoda bırakıp döndükten sonra önümüzde en az 40 millik dümdüz bir etap vardı, işte burada otopilot kullanılabilir (!) Bu etabın yarısını geçmiştik ki, hava güneyden sertlemeye başladı,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

iyidir yelken açarız dedim, yelken-motor  7 knot hızla gidiyoruz, dalgalar irileşti,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Peksimet adasına geldiğimizde artık dalgalar 2 metreden fazlaydı ve biz Göcek’e gireceğimiz için artık pupadan gelen kaba dalgalar seyri konforsuz hale getirmişti, bir an önce sakin sulara kaçmak gerekiyordu ve Domuz adası ile Tersane adası arasındaki dar kanaldan Göçek koyuna girdim.

Burada muazzam bir şey oldu, biz tam kanaldayken, bir ara chartploter ekranına gözüm takıldı… O ne, tekne Tersane adasının üstünden geçiyordu, Fatih’in torunlarıyız ya. Ekranı hemen Donatan’a gösterdim, Chartploter’a neden güvenilmeyeceği böylece anlaşılmış oldu. Siz siz olun, gözünüz gördüğü sürece, Chartploter’la seyir yapmayın. Zaten ne diyor acarken: Bu bir seyir yardımcısıdır… kabul ediyorsan açılıyor, etmiyorsan da açılmıyor.

Göcek koyu, dışarıdaki havadan bağımsız, süt limandı. Bir kez daha aşık oldum. İstikamet, Port Göcek.. ama burasını D-Marin almış… marinada mazot iskelesi yok, kuzeydeki koyun dibinde yanılmıyorsam Albatros marina’da var, 10 kere telsiz konuşması sonrası yeri bulup, girdik bu koya. Gerçi işaretlemişler ama koyun, marinanın kuzeyi sığlık, 1 metreden az. Yüzer durumdaki istasyondan mazotumuzu alıp, D-Marin-Göcek’e bağlandık.

Burada Donatan’ın oğlu da bize katıldı, 2 günlük seyrimiz kaldı. Akşam yemeği teknede, erkenden yatıyorum, yarın zor bir gün olacak, Yağmur-Fırtına bizi bekliyor.

10.gün: Göcek-Kekova, 70 mil.

Gene sabah karanlığında yola çıkıyoruz, biz seyirdeyken saatler 1 saat ileri geri alındı, ama biz bunu kaçırdık, teknede hangi saat doğru gösteriyor bilinmiyor, zaten saat de bizi çok ilgilendirmiyor, sabah gün doğmadan seyri başlatıyoruz nasıl olsa, açıkınca da yemek yiyoruz.

Daha Fethiye körfezindeyken yağmur başladı, Patara açıklarındayken birkaç sağanak dalgası üstümüzden geçti ama çok uzun sürmüyor, 30-40 dakikada normale dönüyor, rüzgar, 4-5 kuvvetinde güneyli esiyor, ana yelkeni tam açabiliyorum, motor yelken 5-6 knot hızla gidiyoruz, Kalkan sonrası dalgalar çok büyüdü, 2-3 metreli dalgalar, sancak baş-omuzluktan gelip geçiyor.

Misafirimiz stand-by modunda, Donatan, karada bildiği yerlere gelmiş olduğumuzdan yol anılarını anlatıyor. Artık iri dalgalardan korkulmayacağını biliyor. Yelken trimleri denemek istiyor ancak, kaptan izin vermiyor.

Meis’i güney açığından geçiyorum, hava gerçekten kötüledi ve bulutların ve yağışın etkisiyle kararmak üzere. Kaş’a girelim, dönelim tekliflerini kabul etmiyorum planlandığı gibi istikamet Kekova. Çünkü bizi burada Ahmet ve Nalan Korsan’ın arkadaşı, seyrimizi özel olarak mail ile takip eden Eric bekliyor. Kekova içine, batı bölümdeki açıklıktan ama tersane koyu tarafındaki kanaldan giriyoruz. Artık Donatan da görerek dümen tutuyor,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Kekova içindeki koydan, Üçağız köyüne geçiyoruz, buraya yeni iskeleler yapmışlar, kıyıdaki sığlıklar yüzünden, eskiden köye gitmek için koy içine demir atılır, botla köye çıkılırdı. Şimdi çok güzel iskeleler yapılmş. Halatımızı Eric ve Üçağız köyünden arkadaşları tutuorlar ve kolayca aborda oluyoruz boş iskeleye.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ortalığı neta ettikten sonra, Eric’in arkadaşının evi/pansiyonu/dükkanı olan mekanın avlusunda yemeğimizi yiyoruz, Eric çok güzel Türkçe konuştuğundan herkesle muhabbeti mükemmel. Geç vakte kadar oturuyoruz, sonra tekneye dönüp, Eric’i kahve için çağırıyoruz. Kahve sonrası Eric’de kendi teknesine geçiyor.

Yarın hava gene yağmurlu ve güney-güneydoğu, yani kafadan esecek.  Kamaralarımıza çekilip, dinleniyoruz.

11.gün: Kekova-Antalya, 75 mil.

Bugün son etabı yapıyoruz, Donatan, 8 gün önce, ilk defa böyle bir tekneye bindiğini söyleyerek seyre katılmıştı, yol boyunca yılların denizcilik kurallarını epey sorgulasa da, alternatif çözümler üretse de sonunda, biraz da kaptan’ın disiplini nedeniyle, herkesin bildiği, yılların birikimi kurallara uygun kullanamaya başladı. Bugün ben hiç karışmayacağım, 75 millik zorlu seyri kendisi yapacak, ben sadece gözlemci olacağım.

Sabah karanlığında Üçağız’dan ayrıldık,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Buralara gidenler, manzaraya dalıp, tekneyi boş bırakmayın, hiç olmadık yerlerde sığlıklar, topuklar, kayalıklar var. Finike’deki polyestercilerin geçimi buradandır.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Daha, Çayağzına gelmemiştik, Kekova’dan yeni çıkıyorduk, sabahın kör karanlığında kocaman bir yolcu gemisini Gökkaya limanına ( koyuna ) girmek üzereyken karşımızda bulduk. Hayırdır inşallah deyip, bir manevra ile yolundan çıktık.

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

İstikamet Finike körfezinin doğu ucu, yardımcı burnu. Makine ile 6 knot hızla gidiyoruz, yardımcı burnunu iskelemizde bırdalarken,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

sancağımızda önce Beşadalar’ı sonra Sulu Ada’yı bıraktık ki, hava patladı. Tam da kafadan sert bir poyraz başladı, Adrasan koyunu geçerken yağmur da başladı,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Dümeni aldım, Ana yelkeni 2/3 açtım, birkaç tromola attım ancak neredeyde aynı yerde dolanıp duruyordum, Donatanın “Adrasan koyuna sığınalım” teklifini nazikçe red edip, daha uzun birkaç tramolai ile Çavuş burnunu dönüp, Olimpos’a doğru girdim. Orijinal rotada üç adaların açığından geçip Koca burnu ( Kemer ) dönecektim ama evdeki plan, Antalya körfezine uymadı. Olimpos’a doğru rota kırmamdaki amaç, Koca burnun saçağında kalmak ve hiç değilse iri denizlerden kurtulmaktı. Yaşasın plan işe yaradı, ( kötü havalarda burada hep böyle yaparım zaten, sürpriz değil ) ve daha sakin bir denizde Otelleri, tatil köylerini seyrederek Kemer, Koca burna doğru ilerliyoruz. Dümeni ve Komutayı Donatan’a bıraktım. Koca burnu döndük, hava kalmış, biraz kaba deniz var,

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Antalya karşıda. 15 mil yolumuz var, bildiğim sular. Girdim, kamaramı ve eşyalarımı topladım, hatta 1 saat filan uzandım. Donatan Antalya’daki birkaç telefonu arıyor, “Kemer istikametinde bir yelkenli görüyormusunuz” diye soruyor ama kimse görmüyor, nedense Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Sonuçta, Ticari liman içindeki Çelebi marina’ya giriyoruz, her zamanki gibi önce mazot iskelesi, sonra yerimize bağlanıyoruz. Eşyalarımı alıp, ayrılıyorum Tekne’den. Böylece, yaklaşık 700 millik bir seyri sağ salim tamamlamış olmanın verdiği keyifle.
2 gün Antalya’da kaldım, 1 günü kendi işlerime ayırdım. Diğer günü de Donatan’ la Antalya körfezinde bir keyif ve eğitim gezisi yaptık.

11 günde gittiğim yolu, 1 saatte döndüm.

Hepiniz selametle kalın...


*

    N. B.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #61 : Mayıs 15, 2011, 21:28:41 »
Önder Korsan. son derece öğretici ve ayrıntılı bir seyir anısı yazmışsınız.
Bir solukta okudum ve çok yararlandım.
Teşekkürler. Ellerinize sağlık.
Tekne sahibine de iyi seyirler dilerim.

Bahsettiğiniz gemi yolunu ayrı bir başlıkta incelesek ne güzel olur.


*

    E. O.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #62 : Mayıs 15, 2011, 21:37:54 »
Önder Korsanım, eline sağlık...Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Nice seyirlere...


*

    Z. T.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #63 : Mayıs 15, 2011, 22:35:25 »
Sağolasın Önder korsan. Güzel anlatmışsın keyifle okudum ve yararlandım Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...
Bahsettiğiniz gemi yolunu ayrı bir başlıkta incelesek ne güzel olur.


Bu "Gemi yolu"nda benim sıkıntılı bir anım var bir ara paylaşırım.
Benim için Çanakkale Boğazı, özellikle gece ürkütücü. Bulduğum her yazıyı okuyorum. Bu konuda deneyimli korsanların anıları ve önerileri gerçekten çok yararlı olacaktır düşüncesindeyim. Sağlıcakla kalın.


*

    N. B.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #64 : Mayıs 15, 2011, 22:42:46 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bu "Gemi yolu"nda benim sıkıntılı bir anım var bir ara paylaşırım.


Atilla Korsan'ın da sıkıntılı bir anısı var.

Ama Atilla Korsan üşenir, paylaşmaz bence.


« Son Düzenleme: Mayıs 15, 2011, 22:50:55 Gönderen: Noyan Bakır »

*

    Z. T.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #65 : Mayıs 15, 2011, 22:48:27 »
Önder korsan izninizle.

13 Ağustos 2010 Cuma günü İstanbul dan Bodrum a giderken Marmara Adası nı gerimizde bıraktık ve Mürefte ye uğramadan yola devam kararı alıp gece boyunca yol aldık. Teknede ben,eşim ve kızım ile dostumuz Alpaslan,eşi ve kızı var. Gece saat 03:00 sularında ben, Alpaslan ve eşi İnci uyanığız, boğazın ortasındaki tampon bölgede motor gücü ile seyir yapıyoruz. Arada bir sancağımızdan iskelemizden büyük gemiler geçiyorlar. Bu rotada gitmek rahat gibi görünüyordu.
Nara Burnunu dönerken iskelemizde bir şilep belirdi İstanbul yönüne giden, projektörü üzerimizde selektör yapar gibi çakıp duruyor. Ne yapıyorsun arkadaş iskelemizden geçip gidiyorsun işte diye söylenirken şilebin orta hizasına geldiğimizde öteden, şilebin üzerinden doğru başka bir projektör üzerimize çakmaya başladı(İtiraf edeyim nasıl çakıyor ne için çakıyor bilincinde de değildim). Daha büyük ikinci bir şilep hemen birincinin arkasından sahneye çıktı. Ortalık karanlık. Alpaslan “Bunlar art arda gidiyorlar sancağa kır abi” dedi ben de dümeni sancağa kırdım(Gelibolu yakasına doğru) Güya yolundan çekileceğiz. Bu arada Alpaslan dürbünle bakıyor. Birden “Abi bu öndekini harmanlayacakmış, önümüzden geçecek sen iskeleye kır arkasında kalalım” dedi. Ben de telaş büyük, kırdık dümeni iskeleye(Anadolu yakasına doğru). İki şilep L harfi pozisyonunda ve biz 1. Şilebin arkasından, sonra 2.şilebin arkasından (L nin köşesinden) geçtik. Motor Volvo 75 o mu bizi kurtardı 2.şilebin kaptanı mı ustaydı yoksa biz tam zamanında mı uyandık bilemiyorum bir şekilde kazasız belasız atlattık. Bu arada 2.şilep projektörle ısrarla bizi takip etti. Tabi hata bizde. Paşa paşa büyük gemilerin rotaları dışında sahile yakın inmek varken ortada ne işimiz var. İzola dan gelirken Çanakkale den sonra boğazdan İstanbul yönüne çıkarken hep Anadolu yakasına yakın seyretmiştik ve arkamızdan gelen büyük gemiler iskelemizden gelip geçmişlerdi. Sakin bir gece seyri yapmıştık. Sonradan birkaç bilene sordum “Orta hattan gidilebilir, çükü sahile yakın gidersen ters akıntılar ve sığlıklar vardır, ama dikkatli olmak gerekir” dediler. Ben bugün tekrar boğazı geçecek olsam bir daha ortadan(Büyük gemilerin geçiş rotaları arasında kalan ortadaki tampon bölgede) seyir yapmam. Böyle sandviç olma tehlikesi var Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Büyük ders oldu.
Sağlıcakla.
*

    N. B.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #66 : Mayıs 15, 2011, 23:19:47 »
Önder Korsan,

keyifli paylaşım için teşekkürler
*

    Ö. Y.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #67 : Mayıs 16, 2011, 00:07:36 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
........... Ben bugün tekrar boğazı geçecek olsam bir daha ortadan(Büyük gemilerin geçiş rotaları arasında kalan ortadaki tampon bölgede) seyir yapmam. Böyle sandviç olma tehlikesi var Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Büyük ders oldu.
Sağlıcakla.

Çok haklısınız, ben de çekinirim büyük gemilerden... Aslında Marmara'daki trafik düzeninde ortadaki tampon bölge, Çanakkale boğazı girişine doğru daralmakta ve boğaz'da teorik olarak tampon kalmamakta. Bkz. harita :

Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bu seyirde ben de gemi yolunun kuzeyinde kaldım, gemiler hep iskelemden geldiler geçtiler, çok sayıda gemi ile "kötü" bir havada boğazı paylaşmama rağmen herhangi bir tehlike yaşamadım. Hava kararmadan Çanakkale marinaya girmiş olmamız da önemli tabiki..
*

    m.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #68 : Mayıs 16, 2011, 01:59:13 »
Önder, Ustalarımdan biridir ... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    N. Y.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #69 : Mayıs 17, 2011, 14:40:06 »
Önder Korsan,

Ağzınıza, yüreğinize sağlık, kısa, öz çok güzel bir seyir notu hazırlamışsınız. Delice korsanlar adına kocaman teşekkürler....

Nalan Korsaniçe...
*

    S. K.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #70 : Mayıs 17, 2011, 16:33:47 »
Önder korsan güzel bir seyir ve  harika anlatım. elinize sağlık .  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    U. U.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #71 : Mayıs 17, 2011, 16:41:52 »
Önder korsanım eline sağlık  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap .
*

    İ. D.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #72 : Mayıs 17, 2011, 22:23:11 »
Ellerinize sağlık, çok güzel bir anlatım olmuş  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Teşekkür ederiz.
*

    M. E.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #73 : Nisan 14, 2019, 14:13:38 »
Paylaşım için teşekkürler. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. A.

Ynt: Sıcak Denizlere Doğru : İstanbul-Antalya
« Yanıtla #74 : Nisan 14, 2019, 15:46:27 »
Ben de yeni okudum 2011 tarihli bu yazıyı. Tek seferde okudum. Çok güzeldi...