0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    H. Ç.

Phoenix'le KosNisiros
« : Kasım 24, 2010, 13:38:06 »
16 Kasım Salı

Bir gün önce geldik Bodrum’a. 11 gibi Phoenix’deydik.  Hem yol yorgunluğumuzu attık, hem de ertesi güne hazırlandık.. Hemen hiç sorunsuz bulduk tekneyi. Yerleşmek biraz zaman alıyor gene de, ne nerede falan... Heidi’nin alış-verişi, akşam arkadaşlarla yemek derken yola hazırız.

Hava kapalı, yağış yok neyse. Lodos 5-10 knot ya var ya yok. Sadece cenova açık. Hedef Kos marina. Rotayı Kos’un güney ucuna tutuyoruz, hedefin biraz altına. Gerçekten de iyi oldu. Kos’a yaklaşınca marinaya doğru daha geniş apazdan aldık rüzgarı.

Palamar botu marina girişinde karşıladı. 77inci frekanstan haberleşiliyor marinayla. Girişte iskelede sahil güvenlik var. Karadaki rıhtımdan mendireğe doğru 4-5 tane ponton uzanıyor.  “Bir gece” dedik, girişin tam karşısındaki mendireğin önündeki rıhımı gösterdiler. Karadan da bir kişi yardımcı oldu, rahatlıkla kıçtan kara olduk. Yan komşumuz bir fransız çift bir de 10 yaşında siyah bir rottweilerları var. Adı “George”muş.

Bağlanmamızla lacivert komando kıyafetli güzel bir kadın port polisin “welcome”ı bir oldu. Evrakları inceledi, “crew list”i hazırladı, giriş bürokrasisini başlattı: “Önce limandaki pasaport polisine, sonra gümrüğe, sonra tekrar bana gelin”.

Pasaport polisini 1 saat kadar bekledik. Polisle 2 de acente geldi. Onların işlemlerini bitmesini bekledik. Fotokopiler, mühürler... Sonra Gümrüğüe gittik. Hava kararmak üzere neredeyse. Kapı kilitli, yan sokağında döner falan satan büfeci telefon falan etti, araştırdı, biraz bekledik. Gelen giden yok, biz de “yarın”a bıraktık.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Sezon dışı Kos meydanında bir akşamüstü.

Sezon dışı... Sokaklar neredeyse boş. Marina’dan önerilen “Mama’s “a  gittik. Ara sokaklardan birinde küçük bir yer. Caddeddeki masalardan birine oturduk.  Kupa içinde şarapla tandır ve prasalı bonfile çok güzeldi. Dönüşte süpermarketten ufak tefek alış-veriş sonrası “bir kez daha bakalım” diye gümrüe uğradık. Açıktı. Kağıtlar, mühürler derken 30 euro! “Bu nedir, nasıl olur, Alman bayrağı, EU” falan gibi sorulara “yasa böye” den başka bir yanıt yok.

Kos limanı hemen kalenin önünde. Kalenin önündeki rıhtıma Türkiye’den gelen birkaç yat kıçtan kara. Su ve elektrik varmış. Geceleme 10 metreye kadar yatlar için 12 eurodan başlayor. Daha büyüklere göre fiyat artıyor. Kalenin önündeki küçük kulübenin ön camına asmışlar tarifeyi. Liman girişinde iskelede pasaport polisinin yanında sahil güvenlik botu var.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Kos Limanı

Limanla marina arasında uzanan sahil yolundaki dondurmacı hala açık. Dondurmalarımızla marinaya döndük, rahat bir uyku çektik.
*

    C. B.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #1 : Kasım 24, 2010, 16:39:10 »
Arslanım Hasan korsan..
Eski korsanlara borçları ödemeye başladın sanırım anılarını kaleme alarak..
Gerçi İstanbul Bodrum seferini de çok keyifli yazmıştın.
Bunları da derlemeye almayı unutmayalım..
Devamını bekliyoruz.


*

    H. Ç.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #2 : Kasım 25, 2010, 11:08:43 »
17 Kasım Çarşamba Kos- Paloi

Sabah kahvaltımızı teknede yaptık. Hiç acelemiz yok. Sonrasında giriş işlemlerini tamamlamak için marinanın içindeki port polise uğradık. Port polis “crew list”i imzaladı, mühürledi, bir 15 euro da o tahsil etti.

Bu arada dün akşam gümrükçüde bulamadığımız yanıtı aradık. Nasıl oluyor da EU bayraklı tekneden “giriş ya da transit log” parası diye 30 euro tahsil ediliyor? Şöyleymiş: Türkiye’den gelen teknelere mutlaka transit log düzenleniyormuş. İster EU, isterse ABD bayraklı olsun bu transit logun ücreti 30 euroymuş. Ancak tekne 10 metreden küçükse transit log düzenlenmesine gerek yokmuş. O zaman gümrüğe gitmeye ve para ödemeye de gerek kalmıyormuş. Bizden yanlışlıkla tahsil edilmiş. Türk bayraklı tekneler için transit log ücreti 45 euroymuş, boy istisnası da yokmuş.

Aslında Merem korsanın kulaklarını çınlatmadım değil. “Evrakların tamam olsun ama zorunlu kalmadıkça giriş yapma”. Biz bu öğüdü tutamadık çünkü marinaya girmemizle port polisin gelmesi bir oldu zaten. Bir de mevsim ölü. Sokaklarda değil turist Yunanlı bile yok. Kontrole takılma olasılığı yüksek bir dönemde Kos’taydık. Neyse... Bunları da bilinsin diye yazdım işte.

Kahvaltı sonrasında vodafon için bir dükkan aradık, bulduk. 10 gün sınırsız kullanımlı bir kart aldık19 euro verdik. Ama “vınn” modemde çalışmadı. Kısa süreli ziyaret diye bir 30 euro daha verip vodafon modem almadık. Evdeki bir vodafon modemde var, bakalım onda çalışacak mı? Bu kez de internetimşz olmasın dedik, yola çıktık.

Rotamız Misiros’un Paloi limanı, yaklaşık 22 mil.  3-4 saat sürecek. Saat neredeyse 18:00-18:30’da oradayız.

Hava çok güzel, pırıl pırıl. Rüzgar yok gibi. Motor seyriyle Paloi’ye ulaştığımızda hava kararalı neredeyse 1 saat olmuştu.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Kos-Paloi

Harita ve GPS limanın eski girişinin tam önüne kadar getirdi bizi. Liman girişini bir türlü bulamadım. Notlarımda girişin değiştiğini okumuştum ama nereden girilecek? Bir daire çizdik, limana giren küçük bir motorun yeşil ışığının ardından süzüldük. Girişte derinlik 2.30 gösteriyor.

“Nereye yanaşmalı” diye tepegöz lambası kafamda, teknede yol ha var, ha yok etrafa bakıyorum. Kıyı tarafındaki rıhtımda iri yaraı biri kollarıyla “buraya” işareti yapıyor. “Bu ne hizmet, bu ne hız” diye o yöne döndüm. Derinlik 3 metre... Demiri bıraktım, sonra rıhtıma dönüp kıçtan kara olmaya çalıştım. Yandaki bota fazla yaklaştım, olmadı. Çıktım, yeniden rıhtımdan itibaren iki tekne boyundan biraz daha uzağa (20-25 metre) demiri bıraktım. Tornistanla demirin tutunduğunu test ettim. Tekne yerinden kıpırdamıyor. Biraz daha kaloma vererek rıhtıma yaklaştım. “Sanki Ateş Erim’in kedisi”  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap  diye düşünüyordum ki, karadan palamar alan, Almanca olarak iyi demirlemediğimi anlatmaya çalışıyor. Limanda görevli değilmiş. Yandaki teknenin sahibiymiş. O sırada Heidi kıçtan palamarın birini geri almış bağlıyor, diğeri hala Almanda. Şu Almanlar biraz ilginç oluyor. Hele Bavyeralıysa... Baktım ki bana yardımı, eğitime dönüştürüyor. Kabaca halatın çımasını geri atmasını istedim. Kabaca olunca anladı, verdi. Bunların bir kısmını Heidi’nin yardımıyla, bir kısmını da yarım yamalak Almancam ve Türkçe el kol işaretleriyle anlatıyorum.

Demirimden eminim... Hava çok güzel, bozacağı da yok. Bir de koltuk halatı hazırladım ani hava kaçağına karşı. Bir çımasını baştaki babaya volta ettim, diğeri rıhtıma bağlı değil hala teknede hazırda.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Phoenix Paloi’de

Bu bizim kısa da olsa ilk gece seyrimizdi. Hem de hiç bilmediğimiz bir limana.

Kaptan Restoran’ın hemen önüne kıçtan kara olmuşuz. İçerdekilerin sohbeti bağrış çağrış gece dokuz-ona kadar sürdü. Sonra onlar evine biz de uykuya.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Kaptan Restorant’ın sakinleri
« Son Düzenleme: Kasım 25, 2010, 11:15:22 Gönderen: Hasan Çetin »

*

    m.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #3 : Kasım 25, 2010, 17:57:11 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

 Ancak tekne 10 metreden küçükse transit log düzenlenmesine gerek yokmuş. O zaman gümrüğe gitmeye ve para ödemeye de gerek kalmıyormuş. Bizden yanlışlıkla tahsil edilmiş.


Bu benim için çok önemli bilgi... Sevindim.... Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    H. Ç.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #4 : Kasım 26, 2010, 20:02:31 »
18 Kasım 2010 Perşembe, Nisiros

Phoenix’te yaptık kahvaltımızı. Hava çok güzel, pırıl pırıl, güneşli.

Paloi Yunancada Pali diye okunurmuş. Limanın sol tarafında plaj var. Arkasında yazlık evler. Bir de fırıncı. Kahvaltı için çörek, poğça ve ekmeği oradan aldık. Sağ tarafı kayalık ve sığ. Limanın önünde birkaç kafe, restoran var. Hemen arkasındaki bir sokakta bitiyor Pali.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Adanın diğer yerleşimleri Mandraki, Emporeios ve Nikea. Bir araba kiralayalım, ya da bir motosiklet... Kaptan Restoranın yanındaki kafede sabah bir sürü insan kahvaltı yapıyordu. Şimdi kimse yok sokaklarda. Bisikletçi kapalı. Limanın sağında araba kiralayan büroya gittik, kapalı. Biraz sonra geldi. Arabası yokmuş. Birine telefon etti sezon sonrasında arabaların sigortası olmadığı için kiraya veremiyormuş. “Ben sizi gezdireyim” teklifi hiç cazip gelmedi. “30 euro, 25 euroya araba kiralasanız daha pahalıya gelir” falan dedi ama sorun para değil ki. Sanki biri elimizden tutmuş da bizi gezdiriyormuş gibi olacak.

Motor da bulamadık. Her yerin kapalı olmasının nedeni o günkü 2 cenazeymiş. Bütün ada oradaymış. Toplam nüfus da 900 (-2 ?) kişiymiş zaten.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yürümeye karar verdik. En büyük ve yakın yere, Mandraki’ye doğru yola çıktık. Yolda rastladığımız ilk arabayla otostop yaptık. “Nereye gidersen” bizi Peserimos’a götürdü. Genç bir çocuk. Selanikliymiş. O yolları görünce “yaya hiç olmayacakmış” diye düşündük.

Emporeios tepede bir köy. Sabah limanda kalan Fransız’dan öğrenmiştik.
- Burada bir kafe varmış, nerede?
- İşte şurası, bende oraya geldim zaten dedi çocuk, köy kilisesinin yanındaki küçük bir evi gösterdi. Arkadaşının yeriymiş. Akşama haber verirsek gelip bizi limadan alıp buraya getircek, sonra tekrar limana bırakabilecekmiş.

“Emporeios’da dolaşın, sonra şu patikadan volkana inersiniz. Ben sizi 1 saat sonra volkandan alır, Nikea’ya götürürüm” dedi genç. Çok şanslıyız...

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Gezdik dolaştık. Emporeios’ta 21 kişi yaşıyormuş kış sezonunda. Yıkık dökük evler AB desteğiyle onarılmış, pırıl pırıl otantik Yunan köyüne dönüştürülmüş. Tiyatro sahnesi gibi bir yer.
 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Keçi patikasından belki 300 metreden fazla derinlikteki düzlüğe inmek oradan volkana ulaşmak 45 dakikamızı aldı. Kocaman bir çukurun içinde yürüdüğümüzü farkettik, bir volkanın içinde! Yolda keçilere rastladık bol bol. Toplam 4 bin keçi yaşıyormuş adada. Sahipleri yokmuş.

Nisiros’un kendisinin bir zamanlar volkan olduğunu hissettik. Etrafı çepeçevre 300-400 metre tepelerle, kayadan duvarla çevrili 4-5 kilometre çapında bir çanak. Aktif volkan bu çanağın içinde 300 metre çapında 25-30 metre derinliğinde sarı-bezay bir çukur. Bazı yerlerinden hala dumanlar tütüyor. Yanında bir kafe var, şimdi kapalı.

Gerçekten de bir saat geçtikten sonra geldi çocuk. Nikea bizim İznik’le aynı adı taşıyor. Volkan’ın hemen üstündeki tepede ama, arabayla döne dolaşa tırmanan uzunca bir yoldan ulaşılıyor. Uzunca yol 15-20 dakika sürdü  Burada da sokak aralarında ancak yaya dolaşılabiliyor. Arabalar köyün girişinde bırakılıyor. Bir başka tiyatro dekoru kadar özenle düzenlenmiş bir köy. Meydandaki kafe-barda reçina şarabı, peynir, salam, zeytine 8 euro verdik.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Nikea’dan Mandraki diye yola çıktık, yürü, yürü bitmiyor. Sonunda bir araba geldi, durdu. Mandraki’ye giden bir eczacı kalfasıymış. Dedim ya şanslı günümüzdeyiz.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Mandrakinin girişinde gezi motorlarının, feribotların yanaştığı bir iskele-liman var. İyi ki buraya gelmemişiz. Sahil boyunca kafeler, barlar, restoranlar uzanıyor. Şimdi hepsi bomboş, hatta kapalı.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Ara sokaklardaki evler birbirinden güzel. Merem’in kulaklarını bir kez daha çınlattık: “Mandraki bizi çok şaşırttı, harika, şipşirin bir kasabacık. Yunanlıları ve Nisirosluları nasıl takdir ettik anlatamam, vallahi bravo adamlara yahu, bu kadar mı güzel yapılabilir, olabilir her şey, binalar, minnacık sokaklar, pencereler, kapılar, çiçekler, süsler, incecik bir zevk ve bakım, yaratıcılık, hepsi bir arada.”

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Mandraki’nin sonunda kartal yuvası gibi bir kilise, manastır(?) vardı, gidip görmedik.

Artık otostopa alıştık. Tam ayrılma vaktinde Mandraki’nin çıkışında bir kamyona rastladık    Pali’ye doğru, kamyondan küçük bir arabaya aktarıldık. Limana vardığımızda hava henüz kararmak üzereydi.

Akşam Emporeios’a gitmek için bir kaç kez telefon ettik ama bir türlü bulamadık çocuğu. Kaptan restoranın sahibine bıraktık mezeleri. Kızartılmış peynir, caciki,  kızartma ve mücverle, bir beyaz bir de kırmızı kupa şarapla yaptık akşam yemeğimizi. Galiba 25 euro verdik.

Çok rahat bir uykuya daldık sonra.
« Son Düzenleme: Kasım 26, 2010, 20:07:20 Gönderen: Hasan Çetin »

*

    H. Ç.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #5 : Kasım 26, 2010, 20:05:51 »
Not: Daha önce bor'a lişkin yazışmaların silinmesini moderotörden (HakanZ) ben rica ettim. Bor'a ilişkin sorularınız için lütfen özel mesaj kanalını kullanalım. Sevgiler...
*

    H. Ç.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #6 : Kasım 27, 2010, 16:48:16 »
19 Kasım Cuma, Nisiros-Kardemena

Sabah 10 gibi yola koyulduk. Yandaki komşumuza “bye” demek pek gelmedi içimden. Rotamız Kardemena. Kos’un güney sahilinde, ortada bir yerde yazlık bir köy.

Çok sakin, güneşli bir havada motor seyriyle yaklaşık 2 saat sürdü. Büyük bir limanı var. Girişin karısındaki rıhtım gezi motorlarına ayrılmış sancak taraftaki rıhtım balıkçı motorları ve yatçılara. Bomboş rıhtıma, balıkçılardan 30 metre kadar uzağa aborda olduk.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Elektrik ve su var. Yakın kutudan elektrik, biraz ilerden de su alabildik. Unutmuşum, Pali’de de vardı ama sezon dışı olduğu için kilitliydi konsollar. Buradaki konsollarla, Kos, Pali ve Mandraki’dekiler hep birbirinin aynı.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Kardemena, upuzun rıhtım ve plaj boyunca yanaşık düzende yapılmış, bir sürü kafe, bar ve restorandan oluşuyor. Köyün her iki ucunda özenle yapılmış tatil sitelerinin dışındaki binalar vahşi batı filmlerindekileri andırıyor. Onların Yunan stiline uydurulmaya çalışılmış hali. Ne Yunan, ne de vahşi batı tarzı yani... Arkadaki binalar da öyle. Sezon dışı olduğu için her yer bomboş neredeyse. Sokaklarda yerlilerin yanında, yazdan kalma bir iki yabancıya rastlanıyor hala. Belki de sürekli burada yaşıyorlar.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Limanın güneyindeki  plajda denize girdik. Su şimdilerde bile bu kadar sıcaksa, acaba yazın nasıl? Plajda bizden başka 2 yabancı kadın ve çocukları...  Tekneye doğru, bu kez rıhtıma parelel yoldan yürüdük. Burada da barlar, kafeler, discolar rıhtım caddesindeki gibi sıra sıra. Bir iki tanesi açık kalmış. Kafelerden birinde kocaman bir burger yedik, kupa şarabıyla birlikte. İnternet kafede emaillerimize baktık, biraz daha dolaştık, hava kararınca Phoenix’e döndük.

Geceyi teknede geçirdik. Biraz kitap, biraz sohbet ve uyku...
« Son Düzenleme: Kasım 27, 2010, 16:51:08 Gönderen: Hasan Çetin »


*

    H. Ç.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #7 : Kasım 29, 2010, 22:33:53 »
Çok güzel bir sabah güneşli. Hafif rüzgar da var. Yelken için değil, serinletmek için. Bugün Kos’a oradan da Bodrum’a. Çok rahat motor seyriyle ulaştık Kos marinaya yolda biraz da yelken denedik ama yeterli değil. Marina’daki port polis önce pasaport polisi dedi. Fazla beklemedik bu kez, gelmesi fazla uzamadı.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Kos’u sahil yolunu, meydanı, meydana giden sevimli sokakları ağırdan alarak dolaştık. Tandır kaburga, lahana dolma ve kupada şarapla öğle yemeği. Kos marinadan palamarı 15:00 gibi aldık. Rüzgar iyi. Belki 10 knot vardır. Her iki yelkeni açtık, 2 saat sonra Bodrum limanı girişinde topladık yelkenleri. Marifetli palamar botu bizi o sıkışık yere nasıl yanaştırdı! Taa pontonun en sonuna doğru bile durmayan diğer teknelerin arsına kıçtan kara olduk. Pontonda bekleyen arkadaşlar...

Bittti

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş YapBağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

.
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2010, 22:38:56 Gönderen: Hasan Çetin »
*

    S. K.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #8 : Kasım 29, 2010, 23:40:11 »
Çok keyifli bir seyir olmuş Hasan Korsan'ım. Daha nice güzel seyirlere.
*

    E. O.

Ynt: Phoenix'le KosNisiros
« Yanıtla #9 : Kasım 30, 2010, 09:37:20 »
Güzel bir Bayram gezisi yapmışsınız... Havalarda iyiyidi...
Fotograflar ve anlatımınız birleşince süper bir yazı oldu..
Teşekkürler..