Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 27, 2013, 23:44:35
Gönderen: Mikail Dağlar - Şubat 27, 2013, 23:51:36
Gönderen: Kaan Erdem - Şubat 28, 2013, 02:02:17
Var 10 yıl evveli bu kardeşin sana çenesini açalı seni didikleyeli.
Şimdi bilmez aramızdaki deruni muhabbeti bu Ge ko taifesi.
Ammaaa sen kaşındın ben de açık edeceğim.
Yıllar evvelinden beridir ki dilimde tüy bitti.
Yapma be reisim yapma ahanda böööyle riskleri alma
Beni de buralarda heyecana gark etme.
Temel kural,
Safety First
Unutma burada her gece yarısından sonra senin sesini duymayı her daim özleyen bir dostun var.
Gözlerinden öperim.
Canım Kardeşim,Aziz Dostum
"Ne yapayım her zamanki ben doğrucu davut ,çıkıntı hermokolog:-)"
Gönderen: İlke Nahi - Şubat 28, 2013, 02:32:14
Gönderen: Mesut Tunga - Şubat 28, 2013, 03:08:12
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:17:36
Ahh be Nezihim Canım kardeşim,kapudanım, reisim,Kaptanım hatırlarmısın Bozcaada tanışmamızı... hani taze denizciyken 2 güzel kızımla sert rüzgarda yanasmaya calısmamızı senin yardımımıza kosmanı:)))
Var 10 yıl evveli bu kardeşin sana çenesini açalı seni didikleyeli.
Şimdi bilmez aramızdaki deruni muhabbeti bu Ge ko taifesi.
Ammaaa sen kaşındın ben de açık edeceğim.
Yıllar evvelinden beridir ki dilimde tüy bitti.
Yapma be reisim yapma ahanda böööyle riskleri alma
Beni de buralarda heyecana gark etme.
Temel kural,
Safety First
Unutma burada her gece yarısından sonra senin sesini duymayı her daim özleyen bir dostun var.
Gözlerinden öperim.
Canım Kardeşim,Aziz Dostum
"Ne yapayım her zamanki ben doğrucu davut ,çıkıntı hermokolog:-)"
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:19:05
Dikkatli ol atılma tehtidi olmasın Nezih abi ;) Yazım hataların da cabası ;) Bence de "SENDEN DENİZCİ OLMAZ" ;)HakanE Yİ editör olarak atadım artık sırtım yere gelmez:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:21:35
Çok güzel bir yazı olmuş Nezih. 1w5ey8Sağol canım. Aldın mı kız o tekneyi...:)
Gönderen: Mesut Tunga - Şubat 28, 2013, 03:24:07
HakanE Yİ editör olarak atadım artık sırtım yere gelmez:):-*
Gönderen: Vural Perk - Şubat 28, 2013, 03:25:04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:25:37
Daha ne olsun Nezih korsanım :) :) Taaaa oralara gitmişsini. Üstüne üstlük demir yerinden yelkenle ayrılmışsınız 1w5ey8 1w5ey8Teveccüh'üne sğl Ben on yelkenle ayrılma degil dingi ile ayrılma diyorum:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:28:17
Valla iyi atraksiyon olmuş...Nezih korsanım güneş panelleri işe yaramıyormu orada...yaramaz mı .hemde cok ise yarıyor.. ancak hava 3-4 gün kapalıydı ... akülerde alarm veriyorlar ... degisme zamanı geldi ..
Gönderen: Vural Perk - Şubat 28, 2013, 03:31:40
Selametle...
Gönderen: İlke Nahi - Şubat 28, 2013, 03:55:40
Sağol canım. Aldın mı kız o tekneyi...:)6-7 saat sonra el sıkışmaya gidiyorum. Saat sabahın 4'ü burda heyecandan uyuyamadım. :-[
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 03:58:11
yedekte 6 adet yeni tedrisat aküsü beklemede ... mevcutta kullanılanları testen geçiriiyorum. Motor aküsünü de değistirmistim. Ancak kuru sandıgım akü meğerse sulu akü çıkınca .Aküyü 6 ayda öldürdüm. Boşuna demedim benden denizci olmaz diye:)))Valla iyi atraksiyon olmuş...Nezih korsanım güneş panelleri işe yaramıyormu orada...yaramaz mı .hemde cok ise yarıyor.. ancak hava 3-4 gün kapalıydı ... akülerde alarm veriyorlar ... degisme zamanı geldi ..
Kamyon aküsü al abi, ucuza gelir. Truck battery olayı yani. Gerci bizde AS900 onlarda Mack. Onların tüm kamyon şoforleri ecnebice de konuşuyo :D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 04:00:51
Sevindim bunu duyduguma .. Hayırlsı ile kullan. rüzgarın kolayına olsun...:)Sağol canım. Aldın mı kız o tekneyi...:)6-7 saat sonra el sıkışmaya gidiyorum. Saat sabahın 4'ü burda heyecandan uyuyamadım. :-[
Gönderen: Mustafa Özdemir - Şubat 28, 2013, 07:49:35
belkibirgünoralarıgezmeyihayaledenkorsan :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 07:56:30
Nezih korsanım,çok güzel yazıyorsunuz.Devamını bekliyoruz. :)teşekkürler .. Davetlisiniz Buyrun bu tarafa:)
belkibirgünoralarıgezmeyihayaledenkorsan :)
Gönderen: Dilek Ergül - Şubat 28, 2013, 08:30:18
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 08:47:17
Eline saglik Nezih korsan 1w5ey8 dersleri aldim not ettim...o tarafa geldigimde muhtemel sen pasifik ruzgarlarinda olacaksin.. Ama senden hayli oneri alacagim adalarla ilgili.Korsan Dilek :) Karayipler gez gez bitmez heralde 2 yıl daha bu sularda dolasmam gerekecek..... Belki de bir yerlerde karsılasırız belli mi olur.Benim de bir baska hayalim var popom yerse.... :)
Gönderen: Hasan Yanarkaya - Şubat 28, 2013, 09:14:09
Nezih korsanım şööle boş zamanınızda bi şeyler karalasanızda interneti bulduğunuzda da foruma atsanız ne iyi olur. :-*
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 09:37:49
Gayet tabi iyi bir denizci olur.Daha donanımlı tekneleriyle marina kaptanlığı yapanlar varken daha ne olsun. 1w5ey8Özellikle Türk insanınnın karayla baglantıısnı kesmesi hicte kolay birşey değildir .Bizlerde aile çoluk çocuk ekonomi kavramı .çok şey ifade eder. Avrupalılarda bu kavramlar oldukça zayıftır. Dolayısıyla onların seyahat ve ekonomik özgürlüğü bize göre oldukca fazladır . Bu nedenlerle kolay kolay yola cıkamayan arakadasları anlayısla karsılarım.Ancak yola cıkmak için şuyum da olsun buyum da olsun tarzındaki arkadaslara soylececegim tek söz ... .. siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....
Nezih korsanım şööle boş zamanınızda bi şeyler karalasanızda interneti bulduğunuzda da foruma atsanız ne iyi olur. :-*
Gönderen: Hakan Erim - Şubat 28, 2013, 09:44:24
... siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....
1w5ey8
Ha şunu bir anlasak!
Gönderen: Şevket Civelek - Şubat 28, 2013, 09:53:45
Gönderen: Atilla Serdar Erdoğan - Şubat 28, 2013, 10:04:53
Gönderen: Kemal Albayrak - Şubat 28, 2013, 10:39:13
ne güzel hepimize işallah kısmet olur emeklilikte elbette
Gönderen: Gökhan Akgün - Şubat 28, 2013, 10:50:10
Üstat,
Yazıları gönderdikten sonra ...
her halde ''kıs kıs '' gülüyorsunuzdur...
Sizi gidi Klavye Denizcileri diye...
Kendi adıma ''salyalarımı silmekle meşgul iken''
yazılarınızın devamını bekliyorum... 1w5ey8
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 10:56:33
Vallaha....Evt gülüyorum ... dün marinadan eski komsum sahsen tanıdıgım arkadastan msj aldım. ATLANTİGİ GECMEK üzere verdigim internet sitelerinde tekne arayısına baslamıs. Birinizin kanına girdim ya ondan gülüyorum...
Üstat,
Yazıları gönderdikten sonra ...
her halde ''kıs kıs '' gülüyorsunuzdur...
Sizi gidi Klavye Denizcileri diye...
Kendi adıma ''salyalarımı silmekle meşgul iken''
yazılarınızın devamını bekliyorum... 1w5ey8
Gönderen: Gökhan Akgün - Şubat 28, 2013, 11:09:12
Ben söyleyeyim...
Bir yan sayfada da googleearth açık...
İş güç hak getire...
Bir ikide seyir esnasındaki Fotoğraflar koyarsanız...
An itibarı ile Türkiye Ekonomisinde bir dalgalanma yaratabilirsiniz...
Mazallah...!
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 11:21:05
:o :D :Donlarca fotografı buraya yüklemem mümkün değil ... hem beceremiyorum hemde zaman sınırlı .fotoğrafları facebooktan izleyebilirsiniz....google earh acık ise Antigua english harbour u bulun giriste sagdaki kumsal önünde demirdeyim.Size , Şevket Civelek -Atilla Serdar Erdogan ve Kemal Albayrak a ilgilerinden dolayı teşekkür edrim
Ben söyleyeyim...
Bir yan sayfada da googleearth açık...
İş güç hak getire...
Bir ikide seyir esnasındaki Fotoğraflar koyarsanız...
An itibarı ile Türkiye Ekonomisinde bir dalgalanma yaratabilirsiniz...
Mazallah...!
Gönderen: nuri kongur - Şubat 28, 2013, 11:23:17
Gönderen: Hakan Erim - Şubat 28, 2013, 11:29:25
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 11:33:28
(http://i1043.photobucket.com/albums/b440/muammer3/Clipboard01-1_zps0b5747e9.jpg)giriste sagdaki C seklinde plaj önündeyim
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Şubat 28, 2013, 11:35:54
Yanlış bilgi, Pamuk var.. :P
Nezih korsan yazmaya devam. İnan çok takipcin oldu. :-*
Gönderen: Atilla Serdar Erdoğan - Şubat 28, 2013, 11:50:48
siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....Buda kısmen yanlış bilgi,şartları uygun olupda sadece seyredenlere bir demet maydonoz kullanılıyor :)
Yanlış bilgi, Pamuk var.. :P
Nezih korsan yazmaya devam. İnan çok takipcin oldu. :-*
Gönderen: Murat İçmez - Şubat 28, 2013, 11:53:55
Üzülerek söylüyorum mevcudiyetinizin bu hafta farkına varmış bulundum.
Bu yağmurlu bulutlu İstanbul haftasına iyi moral oldunuz, çok güzel yazılarınızın devamını bekliyoruz..
Gönderen: Murat İçmez - Şubat 28, 2013, 11:59:28
Gönderen: Tahsin Sözüer - Şubat 28, 2013, 12:19:00
Sıkı takipçiniz olduk yazılarınızı hergün zevkle okuyoruz işallah yazmaya fırsatınız hep olsun.
Gönderen: Bahadır Batır - Şubat 28, 2013, 12:22:09
siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....Buda kısmen yanlış bilgi,şartları uygun olupda sadece seyredenlere bir demet maydonoz kullanılıyor :)
Yanlış bilgi, Pamuk var.. :P
Nezih korsan yazmaya devam. İnan çok takipcin oldu. :-*
Maydanoz iyidir..Hem güzel kokar.. :)Kasap vitrinindekilerine bile gül koyuyor...
Gönderen: İbrahim Sofu - Şubat 28, 2013, 13:51:01
(http://i1043.photobucket.com/albums/b440/muammer3/Clipboard01-1_zps0b5747e9.jpg)giriste sagdaki C seklinde plaj önündeyim
Bir an Marmaris adaköy sandım. Ne kadar cok benziyor. Nezih korsanim sizi büyük bir merakla takip ediyoruz. Seyehatte olduğunuzdan haberim yoktu yazdiklariniz bi anda kesilince gercekten üzülmüştüm.Keyifli seyirler dilerim.
Gönderen: Kaan Erdem - Şubat 28, 2013, 13:56:48
[/quote] onlarca fotografı buraya yüklemem mümkün değil ... hem beceremiyorum hemde zaman sınırlı .fotoğrafları facebooktan izleyebilirsiniz....google earh acık ise Antigua english harbour u bulun giriste sagdaki kumsal önünde demirdeyim.Size , Şevket Civelek -Atilla Serdar Erdogan ve Kemal Albayrak a ilgilerinden dolayı teşekkür edrim
[/quote]
Biraz ortalığa kıskançlık tohumu ekeyim :-)
Ben evvelki akşam Nezih Korsanımın kamerasından canlı yayın olrak bahis konusu koyu,bitimindeki resifi,etraftaki tekneleri ve kıyıdaki plajı 360 derece canlı ve sesli yayın olarak izledim.
Sağolsun Nezih Kaptanım güzel rehberlik yaptı ama sonunda lafı da çaktı.
"Hala gelmedin " diyerek.
Nezihim Kaptanım,
Hiç unuturmuyum Bozcaada da tanışmamızı? Sene sanırım 2002 olsa gerek.Akşamın dar vakti yorgun argın 2 cici kızınla limana girmiştin.Seni karşılamış sonrasında da bizim teknede kafaları çekerken birr güzel sohbet etmiştik.
Ne sohbetmiş yıl 2013 hala cır cır cır konuşuyoruz:-)
Bad boy konusunda gelişme var mı?
Sevgiler
Gönderen: Emin Gültekin - Şubat 28, 2013, 14:54:57
Gönderen: Nurettin İşletici - Şubat 28, 2013, 15:15:43
nasıl yazarsanız yazın .yanlış yunluş olsun,isterseniz yanlı isterseniz yansız olsun.anlatın oralardaki denizciliği ve denizcileri yeterki yazın.arkadaşınızla sohbet edermiş gibi herşeyi yazın.küfür yazın tavsiye yazın yeterki yazın.
inanın çok ihtiyacımız var..bu tip gezilerle ilgili günlük konuşmalara tiyolara ,cesaretlendirilmeye,bilgilendirilmelere,dikkat edilmesi gerekenlere,zorluklara hepsine ama hepsine ihtiyacımız var.AÇIZ AÇ.
şunu bilin ki yazdığınız herşey birileri tarafından not alınıyor ve gerektiğinde kullanılacak.
lütfen yazın kitap yazar gibi değil konuşur gibi.BOLCA
Gönderen: Bahadır Batır - Şubat 28, 2013, 15:22:34
nezih korsanım,
nasıl yazarsanız yazın .yanlış yunluş olsun,isterseniz yanlı isterseniz yansız olsun.anlatın oralardaki denizciliği ve denizcileri yeterki yazın.arkadaşınızla sohbet edermiş gibi herşeyi yazın.küfür yazın tavsiye yazın yeterki yazın.
inanın çok ihtiyacımız var..bu tip gezilerle ilgili günlük konuşmalara tiyolara ,cesaretlendirilmeye,bilgilendirilmelere,dikkat edilmesi gerekenlere,zorluklara hepsine ama hepsine ihtiyacımız var.AÇIZ AÇ.
şunu bilin ki yazdığınız herşey birileri tarafından not alınıyor ve gerektiğinde kullanılacak.
lütfen yazın kitap yazar gibi değil konuşur gibi.BOLCA
Aynen katılıyorum 1w5ey8
Gönderen: Erol Yapıcı - Şubat 28, 2013, 15:35:52
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 19:05:37
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Şubat 28, 2013, 19:28:24
Artik siki takipcinim. Tabi acemi sorularlada caninizi sikacagiz ister istemez.
Ornegin Bavaria 37 crusier tekne o denizlere ulasirmi,sorunlarini tasirmi.?
Ozellikle gidis ve donus aylari ve etkileri ve buna benzer acemi sorularina vakit buldukca egilirseniz seviniriz.
Bol eglenceli gezmeler temenni ediyorum.
Neta Pruva
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 20:02:56
Nezih Korsanim yazilarinizi gercekten imrenerek okuyorum.Facebooktada arkadas olduk.Doğru bir zamanlama ile her tekne atlantigi gecer ve döner .. Ancak Bavaria Jano. beneto gibi tekneler camasır makınası gibidir cok rahatsız eder. Tonajda agır tekneler uzun yol teknelerde seyir konforu daha iyidir. En iyi aylar gelis icin kasım sonu dönüş için Mayıs Ayı. teskkürler.
Artik siki takipcinim. Tabi acemi sorularlada caninizi sikacagiz ister istemez.
Ornegin Bavaria 37 crusier tekne o denizlere ulasirmi,sorunlarini tasirmi.?
Ozellikle gidis ve donus aylari ve etkileri ve buna benzer acemi sorularina vakit buldukca egilirseniz seviniriz.
Bol eglenceli gezmeler temenni ediyorum.
Neta Pruva
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 20:16:57
1.5 senedir Geko ya girmiyordum. Bazı masa başı uzmanlar beni soğutmuşlardı.Yarıda kalmış bir konu tekrar gündeme girince kendimi yeniden aranızda buldum. Beni burada yolculukla ilgili yazmaya zorlayan Geko dısından tanıdıgım sevdigim arkadaş Hakan Zorlu'dur. Eski ve eksik bir tekne ile ve de tek başına sürekli seyir halinde iken bütün dikkatimi verip düzgün bir dille , hele de pc nin tusları basmaz veya çalışmazken yazabilmem pek kolay olmuyor. Yazmaktan ve konuşmaktan çok düşünmeyi ve hayal kurmayı severim. Ancak son bır hafta da yazdıklarım 2 Gekonun kanına tuzlu suyu kaçırmış .Biri atlantigi tayfa olarak geçmek üzere tekne bakıyor bir digeri 2 haftalıgına bana eslik etmeye geliyor.. Sizlere bir faydamın dokunması beni sevindirdi . Bu tek sutunda bütün arkadaşlara dilekleri ve temennileri için teşekkür ediyorum....Sevgilernezih korsanım,
nasıl yazarsanız yazın .yanlış yunluş olsun,isterseniz yanlı isterseniz yansız olsun.anlatın oralardaki denizciliği ve denizcileri yeterki yazın.arkadaşınızla sohbet edermiş gibi herşeyi yazın.küfür yazın tavsiye yazın yeterki yazın.
inanın çok ihtiyacımız var..bu tip gezilerle ilgili günlük konuşmalara tiyolara ,cesaretlendirilmeye,bilgilendirilmelere,dikkat edilmesi gerekenlere,zorluklara hepsine ama hepsine ihtiyacımız var.AÇIZ AÇ.
şunu bilin ki yazdığınız herşey birileri tarafından not alınıyor ve gerektiğinde kullanılacak.
lütfen yazın kitap yazar gibi değil konuşur gibi.BOLCA
Aynen katılıyorum 1w5ey8
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 20:25:28
onlarca fotografı buraya yüklemem mümkün değil ... hem beceremiyorum hemde zaman sınırlı .fotoğrafları facebooktan izleyebilirsiniz....google earh acık ise Antigua english harbour u bulun giriste sagdaki kumsal önünde demirdeyim.Size , Şevket Civelek -Atilla Serdar Erdogan ve Kemal Albayrak a ilgilerinden dolayı teşekkür edrim
[/quote]
Biraz ortalığa kıskançlık tohumu ekeyim :-)
Ben evvelki akşam Nezih Korsanımın kamerasından canlı yayın olrak bahis konusu koyu,bitimindeki resifi,etraftaki tekneleri ve kıyıdaki plajı 360 derece canlı ve sesli yayın olarak izledim.
Sağolsun Nezih Kaptanım güzel rehberlik yaptı ama sonunda lafı da çaktı.
"Hala gelmedin " diyerek.
Nezihim Kaptanım,
Hiç unuturmuyum Bozcaada da tanışmamızı? Sene sanırım 2002 olsa gerek.Akşamın dar vakti yorgun argın 2 cici kızınla limana girmiştin.Seni karşılamış sonrasında da bizim teknede kafaları çekerken birr güzel sohbet etmiştik.
Ne sohbetmiş yıl 2013 hala cır cır cır konuşuyoruz:-)
Bad boy konusunda gelişme var mı?
Sevgiler
[/quote] Kaanım kaptanım...yıl 2003 idi sanırım........ Yaptıgım canlı yayın biliyorsun ters tepti... Gamze hemen 'tamam Karayipleri gördük artık gitmemize gerek kalmadı dedi':) Badboy isi tamam gibi... Gekoları olay sana ulaştıktan sonra mı çatlatalım:) ne dersin...
Gönderen: Soner Çevik - Şubat 28, 2013, 20:35:51
kendisinin maceralarınıda sadece karaya alma etkinliklerinde okuyoruz. ;D ;D ;D(neyaptımbenya)
Gönderen: Suat Ateş - Şubat 28, 2013, 20:39:51
Gönderen: Koray Özbeyli - Şubat 28, 2013, 21:09:41
sorumun dışında yazınız çok güzel okunuyor.. lütfen yazmaya devam ..Selamlar
Gönderen: Kaan Erdem - Şubat 28, 2013, 21:22:52
[/quote]
Hahahah Kaptanım sen ona bakma.
Biliyorsun benim palamarları o çözdü gideyim diye ama o uçak denen alet bana ters tepiyor.Yoksa biliyorsun geçen sene Kasım da yanındaydım.
Bakarsın bir gemi bulurum da gelirim.Hele şu Marmaris projesi bir bitsin de.
Aklımda iken şu note book unun klavtesini değiştirtte daha rahat yaz.Bak efkar ı umumiye senden sağlam haberler beklemekte.
Pruvan neta ola dostum
bad boy konusunda Gekoları çatlatmayı elime ulaşınca yapma önerine Roger derim.
Gönderen: Recep Çeşmecioğlu - Şubat 28, 2013, 21:27:55
Birçok deniz sevdalısının hayallerini yaşıyorsunuz ,yazdıklarınızla da bizlere hayallerimize ulaşmak için can veriyorsunuz .
benden de denizci olmaması için elimden geleni yapmam gerekiyor herhalde.
Yazılarınızı buyuk bir merak ve hevesle takip ediyorum Korsanım .
Rüzgarınız Kolayına olsun
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 23:24:23
Nezih korsanım selamlar .. ruthland 913 rüzgar jeneratörü kullandığınızı hatırlıyorum..akülerin bittiği anlarda pervane yeterli işi yapmıyormu?Rutland diger teknede vardı . Bunda 5x130 panel var . motor akusu günes panellerine baglı degil . akü ya ölü yada elektrik kacagı var ...
sorumun dışında yazınız çok güzel okunuyor.. lütfen yazmaya devam ..Selamlar
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2013, 23:35:55
Aklımda iken şu note book unun klavtesini değiştirtte daha rahat yaz.Bak efkar ı umumiye senden sağlam haberler beklemekte.
Pruvan neta ola dostum
Kaanım kaptanım .. Gekolarla ilgilenecem diye 3 gündür bulasık bırıkti hiçbirinin de gelip yıkamaya niyeti. yok.. Olmaz boyle karsılıksız aşk:)
Gönderen: Mete Kardeş - Mart 01, 2013, 09:43:49
Süpersiniz, bizden de birilerinin oralara kadar ulaşıp o bölge geziniyor olması çok heyecanlandırıcı.
Karayiplerin Geko Korsanı :)
Şu an neye benziyorsunuz biliyormusunuz ?
Hani mahallede bir abi olur , yaptığı maceraları ve yaramazlıkları anlatırda , diğer tıfıl çoçuklar , dört göz , pür dikkat , ağızdan salyalar akarak onu dinler ya . Tam o durum. :P
Anlatmaya devam edin ki bizde hayal edebilelim. ;)
Elllerinize ve Yüreğinize sağlık. :-*
Gönderen: Dilek Ergül - Mart 01, 2013, 10:12:12
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 01, 2013, 11:10:56
Nezih korsanim sana gelirken kocaman bir gezgin korsan flamasi ve yeni bir alsancak getirecegim iki tekne olnunca hava olur hem etrafa ;??^+%% t*"y+Korsan Dilek Geko bayragım teknede mevcut .... Benide soguttuklarından kullanmadım. Alsancagı alırım . Ş u an koyda 50 marinayala beraber 100 tekne vardır. etrafım ingiliz fransız alman vs dolu .. kendimi yalnız hissediyorum... Çabuk gel . yoksa benim kızda cok hevesli kasımda elektroniksiz ona atlantik geçirtirim haberin olsun . demedi deme...:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2013, 01:47:04
Gönderen: Hakan Erim - Mart 03, 2013, 10:07:55
http://www.facebook.com/photo.php?v=10151451446938427 (http://www.facebook.com/photo.php?v=10151451446938427)
1w5ey8
Bu çok güzel!
Gönderen: Mustafa Özdemir - Mart 03, 2013, 10:40:48
... siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....
1w5ey8
Ha şunu bir anlasak!
Budur 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 03, 2013, 14:28:42
Nezih Abim,
Eline diline sağlık.. Yazmaya devam lütfen. Bak hayat ne kadar kısa :-\ Ben de havadayken anladım, hatırlarsan ;D
Order an Xbox Softmod Kit - Life is Short (Xbox commerical banned) (http://www.youtube.com/watch?v=TrVTH5R-INw#ws)[size=78%][/size]
Gönderen: Hakan Erim - Mart 03, 2013, 15:58:11
Nezih Abim,
Eline diline sağlık.. Yazmaya devam lütfen. Bak hayat ne kadar kısa :-\ Ben de havadayken anladım, hatırlarsan ;D
Order an Xbox Softmod Kit - Life is Short (Xbox commerical banned) (http://www.youtube.com/watch?v=TrVTH5R-INw#ws)[size=78%][/size]
Anlamadım? X-box 12V ile çalışıyor mu?
Kaç amper çekiyor?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2013, 17:13:35
Nezih Abim,
Eline diline sağlık.. Yazmaya devam lütfen. Bak hayat ne kadar kısa :-\ Ben de havadayken anladım, hatırlarsan ;D HADİ canım sende ... Hayatın denizde geciyor daha ne istiyorsun.... Kıs ayllarında da buralara gelirsin...
Gönderen: Serdar Çırak - Mart 03, 2013, 17:32:27
st.martin landing yazın,bu adada bulunan havaalanına o dev gibi uçakların plajda oturanların başına çarpacakmış gibi inişlerini seyredin.Sırf bu plaj için oraya gidecektim.Miami ye ulaşırsanız oralara seyahat çok ucuz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2013, 17:49:29
Nezih korsanın kaldığı adalara yakın bir ada var St.Martin,birkaç sene önce buraya gemi seyahati yapacaktık herşeyleri ayarladık Haiti depremi oldu kaldık.Youtube'a ,Burayı anlatıyorsunuz ...:)http://sphotos-a.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/422956_10150623062083427_1601407842_n.jpg http://sphotos-g.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/418779_10150623062433427_3598184_n.jpg (http://sphotos-g.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/418779_10150623062433427_3598184_n.jpg) http://sphotos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/417225_10150623062803427_2093139776_n.jpg (http://sphotos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/417225_10150623062803427_2093139776_n.jpg) http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/426009_10150623061593427_1467643257_n.jpg (http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/426009_10150623061593427_1467643257_n.jpg)
st.martin landing yazın,bu adada bulunan havaalanına o dev gibi uçakların plajda oturanların başına çarpacakmış gibi inişlerini seyredin.Sırf bu plaj için oraya gidecektim.Miami ye ulaşırsanız oralara seyahat çok ucuz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2013, 18:50:25
Gönderen: nuri kongur - Mart 03, 2013, 20:54:23
SİZ HALEN ORADAMISINIZ......... http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/405770_10151405806858427_1035069812_n.jpg (http://sphotos-c.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/405770_10151405806858427_1035069812_n.jpg)
Hehehe sağol nezih korsanım, inşallah elbet ilk fırsatta davete icabet edeceğiz. :D
Gönderen: İbrahim Sofu - Mart 03, 2013, 21:44:01
Gönderen: Murat İçmez - Mart 21, 2013, 11:25:06
Gönderen: İlke Nahi - Mart 21, 2013, 11:29:30
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/576036_10151489114163427_1206207365_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 23, 2013, 04:45:50
« : Mart 21, 2013, 11:25:06 » Alıntı Yap
Nezih Korsan, nerelerdesiniz ? Mahayana ne yapıyor ? Arayı uzatmayın, masal da olsa anlatın birşeyler HİKAYE... Antigua'da 20 gün kaldım. Kredi kartının bloke olması bankanın adaya postalayamaması. bana oldukca zaman kaybettirdi.Yedegi de yok.Harcamalarıma dikkat etmeye basladım bazı gereksinimleri erteledim.Teknede alkol ve tütün stokum yeteri kadar var. Gerisi çok önemli değil.:) Antigua guzel bir ada ancak 20 gün kalmayı gerektirecek kadar degil.Birkaç gün adayı karadan gezmek yetti.Aylak zamanları internette geçirdigimden bir yelkenciler sitesinden Güney afrikalı (beyaz) Carissa (Kika) ile tanıstım.Teknelerde Çalısan ancak is bulamadıgı icin Virgin adalarında mahsur kaldıgını ve iş buluncaya kadar kendisine kalacak tekne aradıgını,teknede yemek temiz işlerini yapabilecegini soylerek gelmek istedi.Kısa vadeli yolculara pek taraftar olmadıgım halde hayır diyemedim.Türkiye de birkac zengin teknede calısmıs. Beklemedigim kadar cabuk ertesi güne Virgin lardan Antigua ya ucup geldi.Biraz emrivaki oldu.İki gün önce, tamirden gelen cenovayı direge basıp Antigua nın batı kıyısındakı koyları dolasmak üzere yelken actık.Kuzeye dogru yukselerek St Nevis , St Kitts ,Saba adalarını gezerek St Martin'e gidecegiz.Atlantik ile Karayip denizi arasında kalan bu kücük adaların neredeyse bütün koyları solugan alıyor.Tayfa daha ilk günlerden rahatsız olmaya basladı.Karayip denizine henüz alısmamıs.Geceleri uyuyamıyor gunduzleri uyuyarak geciriyor.Yemekmiş temizlikmiş hepsi hikaye...Koylarda internet yakaladık mı bilgisayarın basından kalkmıyor.Al başına belayı :)Şeytan, bırak burada diyor ama vicdanım elvermıyor.St Martin'e kadar sabır. Antlaşma oraya kadar.Bir daha kimseye teknedeki antenin şifresini vermesem iyi olacak. Adanın başkenti St John limanından birkaç günlük erzak stoku yaparak geceyi gecirmek uzere guzel bir koya girdik.Nispeten az solugan alan güzel sessiz,bir koy.Dogaya uyumlu turistik bir tesis var ama pek insan yok .Kika yine rahatsız oldu. Hem de koy fazla sakinmiş. 'Bunun canı dayak istiyor' Umarım yolda fırtına çıkar :) Akşam kasap degil! mezbahane gibi pis bir yerden aldıgım eti mangalda pişirdim.Salata ve rakı esliginde gayet lüks bir yemek oldu.Kika Türkiye'den rakıya alısmıs.İcince sinir halleri ortadan kalktı.Teşekkür ve iltifatlarla gönül aldı!!! Sabah, kurdugum saat ile erkenden uyandım.Acele bir kahve icerek mizane yelkeni actım.Motor kendi aküsünden yine calısmadı.Belli ki artık ölü.Tabii ki bakım gerektirmeyen akü aldım sanıp, sulu akü alır suyunu sıksık kontrol etmezseniz ölürmüş.:)))Gitti 180$. Bu sefer sabahı düşünerek akşamdan motoru calıstırıp tedrisat akülerinin şarjına katkıda bulunmuştum.Şalteri tedrisat akülerine çevirerek motoru çalıştırdım.Aslında onlar da gidici. Yenileri 4-5 aydır yedekte duruyor. Fazlada bekletmemek lazım bu sefer yenileri durduğu yerde gidecek... Öyle diyorlar... Mizane yelkenin verdigi destekle demiri almaya başladım. Mizane yelkeni olanlar bilir. Bumba ortada sabitlendiginde çok az da olsa öne doğru bir hareket sağlıyor.Hani gitmekle gitmemek arası gibi birşey. Bu hareket zincirin gerginliğini azaltıyor.Dolayısıyla ırgatı zorlamadan zincir alınabiliyor.Kika motor, ırgat gürültüsüne uyanıp dümene geçti.Kerterizi gösterdim diger hazırlıklara koyuldum.Daha 10 dak geçmedi Kika seslendi.'Çişim geldi,ya sen geç yada otopilota al':). Dümene geçtim otopilotum 32 yaşında onu olabildigince az yormaya çalışıyorum.Zaten diger yelkenler asıl rotaya girince acılacak.Çişten dönen Kika havuzlukta uyuklamaya basladı.Yelkenleri açmak zamanı geldiginde iskotayla sarmas dolas uyuyordu.Uyandırdım. 'Sen git içerde uyu'. Adanın ruzgar altından kurtuluncaya kadar,rüzgar sacma sapan esti.Adayı geçip atlantigin rüzgar, dalga,akıntıları ile karsılasınca işler değişti.Bu sefer tüm arma açık orsa seyirdeyim.20-30kt arası seyirde tekne anca hız yapıyor ya...yelkenler kötü, teknenin altı felaket,zehirli bitik durumda .Bir hafta demirde durun teknenin altı çayır, çimen... Teknenin seyir hareketlerıne iyice alışınca bende kendimi havuzlukta uyumaya bıraktım. Bir saat civarı uyuduktan sonra tekneye yeniden çeki düzen verdim. Kika öğleyi geçkin söylenerek uyandı. Bugüne kadar cruise gemilerde ve zengin büyük teknelerde çalıştıgından alışkın değil.Denge sorunu var. Yoksa midesi bulanmıyor.Kendisinden sandöviç rica ettim. Güzel bir seyler hazırladı. Rotam St.Nevis adası. Antigua'nın 3/1 i kadar büyüklükte.Açık denize bakan batı yakasında 1 tek limanı var Charlestown.42 mil olan yola kuvvetli rüzgarlarla bekledigimden daha kısa sürede varmış oldum.Karaya cıkıp birkaç saat gezme imkanımız oldu. Yine sabah erkenden St Kitts e gitmek üzere demiri aldım.St Kitts in guneyi ok şeklinde bir ada. 5 mil mesafede Guney ucunda güzel, bina-insan olmayan kumsal bir koy var . İlk oraya ugrayıp geceyi gecirdikten sonra ana limana yani baskente gidecegim.Demiri bırakırken miço anca uyandı. Şöyle etrafa bir bakındı hoşnutsuz ...eee burada kimse yok... dedi.Daha ne istiyorsun git yüz karaya cık kumsal da yürü koş, kendi başına kal, hayal kur ...Yalnız olsam bu koyda 1-2 gün daha kalırım. Ama yanımdaki huysuz .Benim bildiğim misafir umduğunu degil bulduğunu yer. Nedense tekneye gelenler kadını erkegi hep talepkar hallerindeler.. Sanki gökovada mavi turdayız!!!.............. DEVAMI DAHA SONRA,
Gönderen: Vural Perk - Mart 23, 2013, 13:00:04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 24, 2013, 02:40:57
Gönderen: Necla Sarıkaya - Mart 24, 2013, 07:24:53
Belli bir seviyenin ustunde olduguna inandigim denizcilik camiasina zaten boyle ilkel davranislari yakistiramam.
Hedefimiz olan $5895 nin Facebook, direct cekler ve bridgetoturkey uzerinden yapilan bagislarla $4250'ina ulasilmistir.
Tekrar aciklamaniz ve kampanyayi desteklediginiz icin cok tesekkur ederim.
Pruvaniz neta olsun!
Gönderen: Gökhan Akgün - Mart 26, 2013, 10:21:55
Bak buralara daha Bahar bile daha gelemedi...
Senin yazılarınla avunup duruyoruz...
Ne kadar klavye denizciliği ve ofis ortamında olsak da...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2013, 06:50:32
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Mart 27, 2013, 09:31:47
Sporsuz yapamayan biri olarak merak ederim hep.
Böyle uzun seyahat yapmak bedensel aktiviteyi azaltmıyor mu? Kas dokusun da azalma oluyor mu? Gerçi teknede işler bitmiyordur. Eğilip kalkma bol, temiz hava bol güneşte var. Ama en azından kardio lazım. Uğradığınız limanlarda düzenli koşu yapıyormusunuz?
Teknede Koşu bandı veya kondisyon bisikleti bulundurmak mümkün olmuyor mu? Mekik, şınav, barfiks çekme hatta bir çift dambıl bulundurmak gereklidir diye düşünüyorum..
Gönderen: Timuçin Kızılay - Mart 27, 2013, 11:03:18
Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Sanki oradaymış gibi hissederek hevesle okuyorum yazdıklarınızı.
Sporsuz yapamayan biri olarak merak ederim hep.
Böyle uzun seyahat yapmak bedensel aktiviteyi azaltmıyor mu? Kas dokusun da azalma oluyor mu? Gerçi teknede işler bitmiyordur. Eğilip kalkma bol, temiz hava bol güneşte var. Ama en azından kardio lazım. Uğradığınız limanlarda düzenli koşu yapıyormusunuz?
Teknede Koşu bandı veya kondisyon bisikleti bulundurmak mümkün olmuyor mu? Mekik, şınav, barfiks çekme hatta bir çift dambıl bulundurmak gereklidir diye düşünüyorum..
Öğrenciyken, spor yapmak zorunluyken oturduğun yerden yapılan spor diyerek yelkenci olan biriyim. Teknelerdeki az, yetersiz ve çok değerli depolama alanlarının spor aletleri ile doldurulmasını doğru bulmuyorum, o depolama yerlerine içine su koyunca beyazlaşan latif sıvılar için ihtiyaç var. ?^#Fl
Not: Bu yazdığım latifedir, spor yapmak iyidir, kendim tercih etmesem bile spora o kadar karşı değilim, aman yanlış anlayıp kırılmayasınız.
Gönderen: İlke Nahi - Mart 27, 2013, 11:22:15
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Mart 27, 2013, 14:01:57
Soğuk mu, giy 5 mm leri yüz, sıcak mı giy şortu yüz, ama illa ki düzenli yüz.
Bence herşeye yeter.
Acizane fikrimdir.
Gönderen: Timuçin Kızılay - Mart 27, 2013, 15:16:27
Denizin ortasında yüzmekten iyi spor mu var ?
Soğuk mu, giy 5 mm leri yüz, sıcak mı giy şortu yüz, ama illa ki düzenli yüz.
Bence herşeye yeter.
Acizane fikrimdir.
O kadar yüzeceksek tekne niye var.
Yok, sevmem ben yüzmeyi, bu yüzden tekneleri seviyorum. Mecbur kalmadıkça yüzmemek taraftarıyım. Hem yüzmek doğamızda olsaydı ellerimiz ayaklarımız perdeli olurdu. :P
Gönderen: Betül Özçelik - Mart 27, 2013, 15:38:12
benden de denizci olmasın istiyorumm..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2013, 15:41:29
Teknede o kadar cok ıs var ki ... Hem de hep agır ısler.. Hem de daracık alanlar. egıl,bukul,suzul.Ornegın akuler degıstı her bırı 20 kılo 6adet .Daracık alandan eskılerı cıkar yenılerı yerlestır. guverteye tası. oradan dingiye indır. Kurek cekerek. karaya cıkar ...Hemen oncesı dıngının moturu bozuldu.sans yaa..Korsan Ilke nın dedigi gibi sık sık dırekle dans et.Banyoda tesisat ,sistem yenile.Irgatın onunde kı ise yaramayan 32 yıllık koc boybuzunu sokeme. elektirikli keskı ıle yok et..Teknede yapılacak tadilatlar ve yenilemelerle ilgili tekne marketlerı armacıları dolas. malzeme al ..tası indir bindır...Daha trinket arması yapacagım .tekneyi karaya alıp altına zehirli vurduracagım.....listeyi buraya dokmeyeyım.. uzun surer... Spor icin bunlar yetmez mi Aziz korsan:) Tabii spor icin ayrıca vaktiniz olursa yüzebilirsiniz. karaya cıkıp yuruyus veya kosu yapabılırsınız,kürek cekersiniz.Spor aletlerı evlere alınır bırsure sonra kose susu olur.Teknede nasıl yer ayarlarsınız.....Paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Sanki oradaymış gibi hissederek hevesle okuyorum yazdıklarınızı.
Sporsuz yapamayan biri olarak merak ederim hep.
Böyle uzun seyahat yapmak bedensel aktiviteyi azaltmıyor mu? Kas dokusun da azalma oluyor mu? Gerçi teknede işler bitmiyordur. Eğilip kalkma bol, temiz hava bol güneşte var. Ama en azından kardio lazım. Uğradığınız limanlarda düzenli koşu yapıyormusunuz?
Teknede Koşu bandı veya kondisyon bisikleti bulundurmak mümkün olmuyor mu? Mekik, şınav, barfiks çekme hatta bir çift dambıl bulundurmak gereklidir diye düşünüyorum..
Öğrenciyken, spor yapmak zorunluyken oturduğun yerden yapılan spor diyerek yelkenci olan biriyim. Teknelerdeki az, yetersiz ve çok değerli depolama alanlarının spor aletleri ile doldurulmasını doğru bulmuyorum, o depolama yerlerine içine su koyunca beyazlaşan latif sıvılar için ihtiyaç var. ?^#Fl
Not: Bu yazdığım latifedir, spor yapmak iyidir, kendim tercih etmesem bile spora o kadar karşı değilim, aman yanlış anlayıp kırılmayasınız.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2013, 15:49:11
süper bir paylaşım olmuş.bugün anca farkettim yazıyı :(Tesekkur ederım, Betül korsan...Ben seytana uydum ..sizde uyun.....:)
benden de denizci olmasın istiyorumm..
Gönderen: Mahir B. Aşut - Mart 27, 2013, 15:53:04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2013, 17:16:53
Gönderen: Nurettin İşletici - Mart 27, 2013, 17:26:27
Süper yazıyorsunuz lütfen devam. Aman yazma hızınız kesilmesin diye dikkat etmeyin imla hatalarına falan boşverin yazın hep yazın.Yeter ki yazılarınızdan bizde oraları yaşayalım.Özellikle de satır aralarından kendimize tecrübeler çıkartalım.
Çok teşekkürler
Gönderen: Erkan Usluoğlu - Mart 27, 2013, 17:52:27
Elinize sağlık,
Gönderen: Nedim Yıldız - Mart 27, 2013, 17:57:13
İmlâ hatalarını Noyan abi düzeltir... ;D
Gönderen: Kaan Erdem - Mart 27, 2013, 17:59:06
Yaklaşık yarım saat evvel adada oturduğu Bakery de ekmeğini yerken ekrandan yüz yüze sohbet ettik,araya bir de çiseleyen yağmur girdi.
Kendisi ile bu kadar rahat iletişim kurmamın müsebbibi Bad boy :-)
Hani bu topicte evvelki sayfalarda bir iki kere adı geçen nesne.
Konu dağılmasın diye bir başka başlıkta anlatacağım.
Reisim pruvan neta olsun.
Gönderen: Tunç İmamoğlu - Mart 27, 2013, 21:05:29
Gönderen: Noyan Bakır - Mart 27, 2013, 21:17:05
Nezih korsanım geçmiş olsun, yazmaya devam.. :-*
İmlâ hatalarını Noyan abi düzeltir... ;D
Yok düzeltmem tövbe, edebiyat öğretmeni falan diyorlar. Notunu kırarım sadece.
Şaka bir yana yazsın da nasıl yazarsa yazsın.
Gönderen: Suat Zeybek - Mart 27, 2013, 22:01:02
Pruvan neta olsun. Selametle...
Gönderen: Mahir B. Aşut - Mart 28, 2013, 10:13:18
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mart 28, 2013, 10:18:52
Gönderen: Mahir B. Aşut - Mart 28, 2013, 12:02:50
Gönderen: Mete Kardeş - Mart 28, 2013, 13:28:42
Süper,, yazmaya devam edip lütfen, takipçiniz çokk bilginiz ola :)
Sevgiler
Gönderen: Hakkı Algın - Mart 28, 2013, 22:28:37
Gönderen: Demir Ertürk - Mart 28, 2013, 22:57:21
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 07, 2013, 17:57:23
Kika tekneye katıldığında ona ,seyirler haricinde sabahları en az 2 saat 2 kahve içerek
konuşmadan denizi, çevreyi izlediğimi ,sonra kahvaltı edip güne başladığımı,bu süreç içinde pek
konuşkan ve sevimli olmadığımı söylemiştim.Bunu bildigi ve kaç gündür gözlemlediği için üstüme
gelemiyor,ağlamaklı bir ifade ile gözlerimin içine bakıyor. Çaresiz bakışlarına gönlüm
elvermedi. Tamam... bari şu kahvemi içeyim.Alışık olmayanlar veya rahatsız olanlar için çok zor
bir durum. Bir aşağı bir yukarı dolanıp duruyor.Gözü kahve bardağımın içinde, sanki yudum
sayıyor.Bu sırada yakınımızdan geçen dalış teknesinden seslendiler.Bağlandığımız tonozun özele
ait oldugunu,katamaranların tarafına geçmemizi istediler.Anlaşılmıştır işareti yaptım.Kika
telaşlanarak,tonoz değiştirmiyelim karaya çıkalım...dedi. Kika...benim de işime gelmiyor ancak
uyarı aldık değiştirmez isek ayıp olur, belki de bu arada tonozun sahibi gelebilir...
dedim.Karaya çıkınca ben rahatsız olduğumu söylerim.Birkac saat dolaştıktan sonra da
gideriz...dedi.Benden önce karar vermiş zaten gitmeye! Kika da sinirli ve agresif hareketler
,söylemler başladı.Beni telaşlandırdı.Teknede bir tartışmanın çıkması hiç hoşlanmayacağım bir
ortamdır.Apar topar sandalı mataforadan suya indirdim içine geçtim şakıllarını açtım.Acele ile
Kika da geçti sandala.Küçük limanın içindeki 2 katlı liman binasının önünden karaya
çıktık.Binanın balkonun da oturanlara tepeye merkeze nasıl çıkacağımızı sordum.İlerde bekleyin
birazdan dolmuş gelir dediler.Yola doğru yönlenirken üst kattaki balkondan biri seslendi.Önce
buradan adaya giriş işlemlerini yapmanız gerekiyor... dedi.Liman,pasaport.gümrük hepsi bu
binada imiş.Aslında niyetim giriş-çıkış yapmadan geçmekti.St Nevis ve St Kitts'te giriş-çıkış
yapmamıştım.Ama burada gözden uzak olma şansı yok.Zaten Antigua'da gezgin korsan bayrağını
iskele göndere çektikten sonra bana bir haller oldu.Gezginliğin ötesine geçip korsanlık da
yapmaya başladım.:)
Antigua da uzun kalacağım için giriş yapıp 40 $ ödemiştim.Ancak çıkış yapacağım cumaertesi
sabah pasaport-gümrük kapalıydı.Pazartesi de tatilleri vardı. Çıkış yapmadan adayı terk
etmiştik.3 gün daha bekleyemezdik.Ancak başka bir adaya geçildiğinde geldiğin adanın çıkış
transitlogunu istiyorlar. Bende giriş var ama çıkış yok.Üst kat gümrük, alt kat pasaport. Önce
üst katta giriş transitlog(clearance) doldurdum.Kaşeledi. Antigua'nın girişini aldı. Alt kata
gönderdi.pasaportta da tek görevli var . O da pasaportların kopyalarını aldı vizeler için 20$
istedi, bir makbuz verdi. Kaşelemeyecek misiniz?... İstiyorsan olur... dedi.
Kaşeler arabasındaymış.Kapının önündeki arabadan kaşeleri aldı,geldi kaşeledi.Hoşgeldiniz dedi.
Birkaç saat sonra adadan ayrılacağımız için çıkışı da kaşelettim.
İlginç olan şey adalara havadan geldiğinizde önceden alınmış vize istiyorlar,tekneyle
geldiğinizde anında vize veriyorlar.Fransız sömürge adalarında tekneyle gelenler için uygulama
daha farklı.Pasaport gümrük vize başvurusu yok.Marina ofislerde transitlog doldurmak için 1-2
bilgisayar ayrılmış oluyor.Başına oturup hazır transitlog sayfasını doldurduktan sonra çıktısı
alınıyor marina tarafından kaşelenip imzalanıyor 7 € para ödeniyor.Çıkış işlemi de aynı şekilde
yapılıyor.Ancak bir sorun veya gereksinim nedeniyle pasaport gümrük ile muhatap olma durumunda
kalındığında,aaa... senin vizen yokmuş deme hakkına sahip olarak vize verip bir bedel talep
ediyorlar.
Kika ayakta sallandığını söylüyor.Doğrusu bende sallanıyorum. Bu kadar çok
hissetmezdim.Soluganların yoğunluğu beni de etkilemiş.
Dolmuş yarım saat sonra hareket etti.Bu sırada ada hakkında bilgiler aldık.Adada sanki çoğunluk
Hollanda asıllı beyazlar yaşıyor,zira çevrede pek fazla siyah goremedim.Kesin adanın ücra
yerlerindelerdir.Her ada da oldugu gibi Beyazlar zengin, siyahlar orta halli veya
fakir.Avrupalıların nasıl barbar oldukları, karayip adalarını gezip görürken daha net
anlaşılıyor.Tepe de merkez köye keskin virajlarla çok dik bir yoldan tırmanıyoruz. Şöförün
anlattığına göre uzun süreli sağnak yağışlarda limana inerken yarım mt yi bulan seller oluşur
arabalar inip çıkamazmış.Bu yoldan başka yolda yok denize inen.Merkez köy-kentte indik. Evler
binalar pırıl pırıl özenerek yapılmış.Gezgin arkadaşların anlattıkları kadar güzel.Daha
yukarılarda 2-3 köy daha varmış.Kratere çıkmak içinde 1 saat yürümek lazımmış.Tabii ne kratere
çıkmak, ne de diğer köyleri dolaşmaya vaktimiz yok.St Martin'e erken varmaya çalışacağım.
2-3 saat dolastıktan sonra yine aynı dolmuşla limana indik.Heralde tek dolmuş var.
Kayıkla tekneye geldik.Kayığı mataforaya asmak için elimi yukarı uzatıp makarayı almak istedim.
elim boşta kaldı.Makara yerinde yok.Halatıyla beraber denizi boylamış.Sandalı indirirken
halatın boşluğunu Kika alıyordu. Koç boynuzuna toka etmesini söylemiştim.Birini bağlarken
görmüştüm.Diğerine bakmamıştım. Derinlik 10 m, dalış takımlarını çıkarıp dalıp almak
lazım.Çiftli harken makara ucunda çift şakıl 6m halat. İçimden hem kendime hem de Kika'ya küfür
ediyorum.Kika endişeli bana bakıyor.Ben sandalın içinde napacağıma karar vermeye çalışıyorum.St
Martin'e karanlıkta girecegiz.Dalarsam gece varacağız.Kika nın hastalığı zaten başka bir
sorun.Başka bir halatla sıkı bir güç harcayarak sandalı mataforaya askıya aldım.Motoru
calıştırıp tonozu bıraktım.
Ama gözüm arkada kaldı,kendime kızıyorum. 'Salak, başkasına neden güveniyorsun.Aptal, o dalış
takımlarına dünya para saydın, neden dalıp almıyorsun'Gerizekalı, bilmediğin insanı neden
teknene alıyorsun'...
Adanın kuzeyini dolanıp St Martin'e dümen tutacağım.Rapalayı denize bıraktım.Balık gelirse St
Martin deki arkadaşlara hediye edecegim.Tuttuğumuz balık bize 4-5 gün yeter.Dümendeyim
kayalıklarla ada arasındaki geçitten geçeceğim,bilgisayardaki haritaya baka baka usulca yol
alıyorum. Geçide 100m kala çıkrık ötmeye başlamaz mı.zzzzzzzzzzz.Tekneyi yavaşlatıp dümeni
Kika'ya bıraktım.'Bak, sağa sola dönme böyle direk git.Tamam mı'? Tamam.' Misinayı sarmaya
başladım. balık misinayla geliyor.Bir yandan gözüm geçitte.Sancağa dön diye
sesleniyorum.Kika'dan heyecanlı, ürkek bir çağrı...'Ben yapamıyacağım, gel dümeni sen
al.'Geçitin genişliği 50 m den fazla ama kayalıklara yakın gidiyor.İçim sızlayarak misinayı
sarmayı bıraktım dümene geçip tekneyi geçitten uzaklaştırdım.Otopilota alıp misinaya döndüm ki
balık kurtulmuş.Geçen sefer balığı alırken gemiye çarpıyorduk,bu sefer de kayalıkları geçerken
geldi.Balığın zamanlaması bir harika.Bir kasıtları var sanki.Daha öncekilerin akrabaları mı
yoksa!!! Balığı da kaçırınca moralim iyice bozuldu.
Otopilotu St Martin rotasına ayarladım.Rüzgar 30'sancaktan geliyor. Bu açıdan tekne
orsa seyri yol yapmaz, adanın rüzgar altına düşer.Bütün yelkenleri açarak motor-yelken, seyire
koyuldum.Kika'nın neşesi yerinde ,beni neşelendırmeye çalışıyor.Özenerek kahvaltı hazırladı.
Kızın suçu yok ki ,hem acemi hem hasta, hatalar zinciri bende.Homurdanmayı bırakıp doğal hayata
döndüm.Deniz ve yelken. Şu motor sesi ,de olmasa...Kah sohbet ederek kah uyuklayarak yol
alıyoruz. Bir kaç saat sonra rüzgar doğuya dirise etti motoru kapattım. Ohhhh be dünya
varmış.Fışır fışır hayat asıl şimdi başladı. Saba'dan 30 mil mesafede olan St Martin
görünüyor.Hava kararmadan girme şansim yok daha 5 mil var .Ancak gün batımından önce: girecegim
koydaki direkleri seçmeye başladım.Koy oldukça kalabalık görünüyor.Geçen sene burada
konakladığım gibi tenha değil.Gün battı hava karardı.Koydaki teknelerin demir fenerleri adanın
ışıklarına karıştı.Fakat koyda birçok kırmızı ışık görüyorum.Yaklaştıkça sulliyetlerini
farketmeye başladım.Bu tekneler 60ft ve üzeri super yatlar.10 gün önce Antigua yarışlarından
sonra St Martin'e yarışlar için geçmişlerdi.Büyük tekneler olduklarından koyun dışına demir
bırakmışlar. Bu yüzden uzaktan koy gözüme kalabalık görünüyormuş.Onların yanından süzülerek
içerlerde meydanı boş bulduğum bir yere demiri bıraktım.Kİka mutfağa, ben mangala
giriştim.Mangalda balık,salata,patates kızartma, bu sefer beyaz şarap eşliginde müzik ,Simon
and Garfunkel..... Siz halen orada mısınız:( DEVAMI
VAR....(http://i49.tinypic.com/2mynvis.jpg)(http://i46.tinypic.com/2zr3kv9.jpg)(http://i48.tinypic.com/2qlu8ap.jpg)
Gönderen: Mikail Dağlar - Nisan 07, 2013, 18:19:14
Lütfen devam 1w5ey8 :-*
Gönderen: Kemal Albayrak - Nisan 07, 2013, 18:19:52
Gönderen: Noyan Bakır - Nisan 07, 2013, 18:59:20
nezih korsanım sen en iyisi kikayı denize at ;D !*. ;??^+%%
Bence de denize at ama önce bir fotoğrafını görelim.
Ne menem şeymiş şu zenci kızı.
Belki uzaktan hastalığına da teşhis koyarız.
Gönderen: Nedim Yıldız - Nisan 07, 2013, 19:46:32
Bence de denize at ama önce bir fotoğrafını görelim.
Ne menem şeymiş şu zenci kızı.
Belki uzaktan hastalığına da teşhis koyarız.
Gönderen: Noyan Bakır - Nisan 07, 2013, 22:14:30
Tez denize atsın. !*.
Gönderen: Nurettin İşletici - Nisan 08, 2013, 17:35:17
Elinize,klavyenize sağlık.
Gönderen: Hakan Zorlu - Nisan 09, 2013, 01:33:01
Gönderen: Serdar Çırak - Nisan 09, 2013, 17:07:51
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Nisan 09, 2013, 19:50:46
Arada bir video yükleyebilirseniz çok güzel olur .Ne yalan söyliyeyim Nezih kolik yaptın bizi .
Sağlıcakla kalın.
Gönderen: Kemal Albayrak - Nisan 09, 2013, 21:57:31
Gönderen: Nedim Yıldız - Nisan 09, 2013, 22:31:07
Nedim korsan nerdesin.Bu Kika dan şüphelenmeye başladım bak :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 10, 2013, 03:44:22
Gönderen: Umut Korkmaz - Nisan 10, 2013, 09:47:38
sadece fiyatların değil, kullandığınız çalışma iskelesinin de Türkiye'den farkı yok :)
Gönderen: Serdar Çırak - Nisan 10, 2013, 10:35:43
Gönderen: Suat Zeybek - Nisan 10, 2013, 11:11:43
Gönderen: Erkan Usluoğlu - Nisan 10, 2013, 12:48:06
Umarım işler istediğin zamanda ve istediğin şekilde sonuçlanır.
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Nisan 11, 2013, 01:40:33
Özellikle Türk insanınnın karayla baglantıısnı kesmesi hicte kolay birşey değildir .Bizlerde aile çoluk çocuk ekonomi kavramı .çok şey ifade eder. Avrupalılarda bu kavramlar oldukça zayıftır. Dolayısıyla onların seyahat ve ekonomik özgürlüğü bize göre oldukca fazladır . Bu nedenlerle kolay kolay yola cıkamayan arakadasları anlayısla karsılarım.Ancak yola cıkmak için şuyum da olsun buyum da olsun tarzındaki arkadaslara soylececegim tek söz ... .. siz ölünce şuyunuzu buyunuzu sizinle beraber topraga gömmüyorlar....
Bunu tekrar alıntılamakta fayda var diye düşündüm.... :-\
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Nisan 11, 2013, 01:55:33
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 11, 2013, 03:44:56
Gönderen: Hakan Erim - Nisan 12, 2013, 14:54:03
KAydını tutuyorsanız, seyahatinizde son 1 yıllık harcamanızın toplamı ne kadar oldu? Tüm çekek yerleri, yemekler, malzeme, geçiş ücretleri vb... toplam hangi rakama ulaştınız?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 13, 2013, 09:19:42
Gönderen: Suat Zeybek - Nisan 13, 2013, 20:04:09
...................................................
Deniz kültürü açısından o kadar geri kalmışız ki . Dünya gezgini olmayı gereginden fazla abartıyoruz.Hem çalışıp hem yol yapan var. kıt kanaat yaşayıp yol yapan var.
..................................................
Cok dogru bir gozlem... 1w5ey8
:-*
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 14, 2013, 07:01:08
Gönderen: Suat Zeybek - Nisan 14, 2013, 12:10:40
Gönderen: Bora Sarnav - Nisan 14, 2013, 13:45:57
Belki oradaki arkadaşlar katılmışlardır.
Arkasından da Yatmarinde yapılacaktı ama o işle uğraşıp organize eden kişi henüz gelmemiş, bir Ingiliz vardı o yapıyordu. O da ne oldu haftaya gidince göreceğiz bakalım.
Gönderen: Zuhal Atasoy - Nisan 14, 2013, 22:08:22
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 15, 2013, 05:43:44
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 18, 2013, 06:16:34
Gönderen: Murat Aktürk - Nisan 18, 2013, 06:22:37
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 18, 2013, 07:25:11
Gönderen: Aydın Baran - Nisan 18, 2013, 08:39:33
Gönderen: İlke Nahi - Nisan 18, 2013, 10:27:13
MAHAYANA DENİZE İNİYOR (http://www.youtube.com/watch?v=X7TnJuYPS3k#ws)
Gönderen: Hakkı Algın - Nisan 18, 2013, 10:56:14
Puruvanız neta , rüzgarınız kolayına olsun. Selamlar, saygılar.
Gönderen: Vural Perk - Nisan 18, 2013, 11:03:35
Gönderen: Aydın Baran - Nisan 18, 2013, 11:15:02
Nezih bey tekne Türk bayraklımı?
Tekne Türk bayraklı Vural Korsan; Nezih Bey'in profil fotoğrafındaki resme bakarsanız arkadaki bayrağı göreceksiniz :)
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Nisan 18, 2013, 11:19:16
Gönderen: Vural Perk - Nisan 18, 2013, 11:28:10
Yabancı ellerde Türk bayrağı dalgalandırmak kadar güzel birşey yok. Ben sadece orada sıkıntı çıkarılıp çıkarılmadığını merak ediyorum..
Gönderen: Hakan Erim - Nisan 18, 2013, 11:30:00
Nezih korsan güzel olmuş, keyifle kullanmanızı dilerim. Bu arada bir sorum var. Genelde buralarda tekne askıya alınınca dayama yerleri çarçabuk boyanıyor, ve tekne suya iniyor. Sizin tekne suya inerken dayama yerlerinde birşeyler yapışıktı, bu uygulamanın nedeni hakkında bilgi verebilirmisiniz.
Puruvanız neta , rüzgarınız kolayına olsun. Selamlar, saygılar.
Ben de...
Gönderen: Suat Zeybek - Nisan 18, 2013, 12:41:37
pruvan neta, her daim karinanin altinda emniyetli su, ruzgarin kolayina, sansin bol olsun...
Selametle, :-*
Gönderen: Vural Perk - Nisan 18, 2013, 16:29:04
Gönderen: Mikail Dağlar - Nisan 18, 2013, 22:35:36
Selametle.
Gönderen: Dilek Ergül - Nisan 19, 2013, 08:34:13
Gönderen: Hakan Erim - Nisan 19, 2013, 09:15:47
...her daim karinanin altinda emniyetli su,... olsun...
Daima denizlerle olsun...
...Mahayana'nın karinasının altında her daim deniz Suyu olsun ?^#Fl ?^#Fl ?^#Fl ?^#Fl
Yazmayın böyle. Ozmoz riski artıyormuş.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2013, 05:54:47
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2013, 06:36:07
Daima denizlerle olsun :) çok güzel bir kız...Korsan Dilek :) Mahayana ne dişi ne de erkektir. Sözlük anlamı büyük taşıt. Mahayana Budizm'ine göre aydınlanma Nirvana da son bulur.Mistik ve ruhani Mahayana ile Nirvana'yı arıyoruz. 8)
Gönderen: Dilek Ergül - Nisan 20, 2013, 11:42:22
nirvanameditasyonanlamayan ve çalışmadığıyerdensoruluncakıvıran ve okyanustaolamayıherşeydençokisteyenkorsan ;??^+%%
Gönderen: Hakkı Algın - Nisan 20, 2013, 13:25:04
Gönderen: Demir Ertürk - Nisan 21, 2013, 10:42:48
Zehirli boya konusunda, ben de sizin gibi 3 kat sürüyorum ama ilave olarak; Su kesimine, baş bodozlamaya, salma önüne, pervane çevresine ve dümen palası ile skeg'e (yani su hareketinin çok aşındırdığı bölgelere) ilave bir kat daha zehirli boya sürüyorum . 2 sene karaya çekmeme gerek kalmıyor. Saygılar, Selametle...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2013, 15:51:13
Ellerinize sağlık olsun Nezih korsan'ım, Kızınız çok güzel olmuş... Etrafa cilveli cilveli bakıyor.Bence de dogrusu bu. 1 kutu fazla boya ile .Her sene indi,bindi ,emek ,maliyet derdinden kurtulmuş oluyorum. Mahayana kız değil:) Yukarıda Korsan Dileke yazdıgıma bak. Sevgiler.
Zehirli boya konusunda, ben de sizin gibi 3 kat sürüyorum ama ilave olarak; Su kesimine, baş bodozlamaya, salma önüne, pervane çevresine ve dümen palası ile skeg'e (yani su hareketinin çok aşındırdığı bölgelere) ilave bir kat daha zehirli boya sürüyorum . 2 sene karaya çekmeme gerek kalmıyor. Saygılar, Selametle...
Gönderen: Demir Ertürk - Nisan 22, 2013, 08:36:54
Ne dicez şimdi? aklım karıştı, Mahayana'nıza ; Ooohhhh ne güzel olmuş Oğlunuz mu dicez ?
Allah nazarlardan saklasın güzel oğlunuzu !!! 9kly3 ::) ::)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 22, 2013, 08:51:11
Pardon Nezih korsan'ım, dil alışkanlığı işte!:))) TEŞEKKÜRLER ...ne oğlan ne kız . Mahayana nın anlamı Nirvanaya giden büyük taşıt ,gemi,kayık...:)Yani bir nevi ruhani bir taşıt Biz Nirvanayı arıyoruz.Bu tembellikle daha çook yolumuz var:)
Ne dicez şimdi? aklım karıştı, Mahayana'nıza ; Ooohhhh ne güzel olmuş Oğlunuz mu dicez ?
Allah nazarlardan saklasın güzel oğlunuzu !!! 9kly3 ::) ::)
Gönderen: İlke Nahi - Nisan 25, 2013, 09:31:22
https://fbcdn-video-a.akamaihd.net/hvideo-ak-ash3/v/752651_10151547419113427_568812002_n.mp4?oh=1b261bebae3f0045e643a812d67388de&oe=5178E885&__gda__=1366877577_81dfcfa6ee2373c20c4d22d64d28cdff
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Nisan 25, 2013, 14:04:06
Birinde ortadaki masayı söküp altındakı su depalarının içlerine kadar uyuşturucu aramışlardı.Salaklar geç kaldılar ben teslimatı bir günce yapmıstım:)
Koptum burada... :o
Ehh sponsor olmayınca başka çare kalmıyor tabii... :D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 06:23:12
hallbergrasy dikkatimi çekti.Güzel teknedir hep gözlerimi üstüne çeker.Amel maramuyla
tanışmadan önce ya halbergrassy yada najad almayı hayal ederdim.3. sırada moody vardı. Amel
maramu ile tanıştıktan sonra eskisi kadar heveslenemedim.Aralarında benim beklentilerime göre 3
tane handikap vardı.1- Salona inen merdivenlerin çok dikey oluşu.2-Sabit bir davlumbazlarının
olmayısı.3-Dümenlerinin havuzlukta ortada oluşu nedeniyle 4 kişinin yemek yerken
rahat,sıkışmadan oturamayışı.Tekne 3-5 m ötemden geçerken ismi dikkatimi çekti.'BİZİM'.Bir an
şaşırdım.Tipler türke benzemiyor, amerikan bayraklı bir tekne.Yanyana geldiğimiz sırada,kadın
denizci, bayrağımı görünce ,aksanlı ama düzgün bir türkçe ile 'aaaa siz türksünüz' diye
seslendi.Amerikalı bir çift.Ruth ve eşi yıllarca Türkiye'de yaşamışlar.Ruth Türkiye'de okumuş,
çalışmış. Eşinin takma adı Ali. Adını söylemek ve hatırlamak zor oldugu için ALİ diye
benimsemişler.Yola Türkiye'den çıkmışlar.Lagüne girmek için köprünün açılmasını tekneyi
eyleyerek bekliyorlar.Ayak üstü sohbet ettik.Onların da akü derdi varmış.Tüm aküler
değişecekmiş.Ne tesadüf karşılaştıklarımın çogu,ben dahil aküleri burada değiştirmek zorunda
kalıyoruz.Tekrar görüşmek üzere uzaklaştılar.Lagüne girmeyi saat 11 deki açılışta yapmayı
düşünüyorum.O iğrenç ama çok da gerekli yere girmek,orada bulunmak bana sıkıntı veriyor.Geçen
sene sıfır derinliğe rağmen 2 kez taramış arkamdaki kafe ile komşu olmuştum.Dip çamurdan öte
lağım.Bir hafta içinde teknenin de sandalın da altı akla hayale gelmeyen canlılar tarafından
fazlasıyla işgal edilecek.Zehirli zaten bitik,teknenin altı zaten yosun ve her türlü minik
canavarlarla dolu.Sivrisinekler de cabası...
Köprü açılmak üzere, etraftan zincir sesleri yoğunlaştı.Bu sesler beni de harekete
geçirdi.Zinciri toplamaya demiri almaya yoğunlaştım.Saat 09.00 köprü açıldı.Kuyruğa takılarak
sonuncu tekne olarak köprüyü geçtim.Aklım gecen sene uzun süre demirlediğim noktada.Oraya
girmeye pek kimsenin cesaret edeceğini sanmıyorum.Umarım boştur.Sıfır derinlikte kıyıdan 100m
kadar dip balçığı yararak ilerleyip iskelemdeki son tonozdan azıcık uzakta,20-25m kaloma ile demiri
bırakacağım.Öyle bir yer ki seyrekte olsa rüzgar terse döndüğünde tekne dibe takılıyor.Motor
yardımıyla tekneyi rüzgara çeviriyorum ki iskelemde tonozlardaki tekneler bize ne olur ne olmaz
,yapışmasınlar.Buranın sırrını son tonozda sürekli konaklayan tekne sahibinden öğrenmiştim.Bir
manevrada takılıp kalınca, ana yelken mandarını dingisiyle çekip tekneyi iskeleye yatırarak
kurtulmamı sağlamıştı.
Lagün, adanın 5-6 da 1 i kadar iç deniz. Açık denize 25 m genişlikte 2 köprü ile
bağlanıyor.Biri fransız tarafında diğeri hollanda tarafında.Yani adayı fransızlarla
hollandalılar sömürge olarak paylaşmışlar.
Düşünün artık ne kadar kirli bir iç deniz olabilecegini.Benim demirleyeceğim yer hollanda
tarafında lagünün en güney köşesi.18.01.899N 063.05.165W.En pis köşesi. Pekala, neden ısrarla
burası...1-Alış-veriş yapacağım yerler 100-300m arasında olacak.2-her an internet imkanım
mevcut.3-Bar-marina tam önümde,ekmek tam arkamdaki pastanede.Arkadaki ana cadde ve öndeki ana
cadde arasında yapacak çok iş var.4-Sandalın motoru hasta ,uzaklardan kürek çekemem.5-Ehli
keyif olmak.Fransız tarafında demirlersem bu tarafa dolmuş ile geçmem gerekecek.Yürünecek çok
mesafe ve taşınacak çok malzeme var.Hollanda tarafı daha ucuz.
Köprünün dibinde yat külüp var. İnsanlar köprünün açılış saatlerinde orada toplaşıp
geçen tekneleri seyrediyorlar.Erken bir saat olduğundan pek fazla kişi yok.Köprüyü geçtikten
sonra 300m ilerleyip sancağa hedefe döndüm.Hedef göründü.Geçen seneye göre değişen birşey
yok.Son tonozdaki mavi tekne halen orada.Derinlik artık 0. Pastaneyi arkama alarak 100m
ilerleyip demiri bıraktım.Böyle kritik bir yeri önceden biliyor olmak büyük rahatlık.Hemen bir
oh çekip 2. kahveme sarıldım.Başıma biri dikildi.Kika. AAA Kika sen buradamıydın.Pür dikkat O
kadar eylem içindeyken ben Kika'yı unutmuştum.:) 'Karaya ne zaman çıkacağız'. 'Kika ben önce
kahvaltı yapacağım, sonra yapacağım işleri planlayacağım.Sen beni bekleme,gelen geçene bir
ıslık çal :) dingi-stop yap karaya çık'. 'Tamam ben kahvaltı hazırlayayım sonra beraber çıkalım'dedi.Gidip pastaneden taze ekmek aldım. Kahvaltıdan
sonra liste yapmaya başladım.YAPILACAK İŞLER-ALINACAK MALZEMELER. 1- Motor aküsü alındığı yere
iade edilecek.İade almazlarsa yenisi alınacak.2-Su yapıcının aylardır aradığım contası buradan
bir sekilde temin edilecek.3-Tedrisat aküleri yenileri ile değişecek.4-Trinket arması
yapılacak. ama nasıl???5-Tabak,bardak takımı alınacak 6-El telsizi alınacak.7-Havuzluğa oparlör
alınacak.8-Gece demir için ışıldak alınacak,demir feneri çalışmıyor halen hastalığını
bulamadım.9-Cenova iskota halatları değişecek.10-Sandala yeni motor alınacak.11-Fotoğraf
makinası alınacak.'2 eskisi suya düştü':))).11-Gopro kameraya yedek batarya alınacak.12-2.el
pilot kitaplar bulunamaz ise yenileri alınacak.13-Motor kasnağından gelen yağ sızıntısı tamir
edilecek, keçe değişecek.13-Yedek kavelata alınacak.14-Irgata baştan kablolu kumanda
alınacak.Güvertedeki buton herzaman iyi temas etmiyor.15- Mizane direğe basamak perçinlemek
için profesyonel perçin makası alınacak.16-baştaki banyoya ayak pompası takılacak ki ,
kuzineden oraya hortum çekilecek .Baş taraftan salona sızdırmazlık olduğu için, çok zor bir iş
olacak.Tekne baş taraftan herhangi bir nedenle su aldıgı taktirde salona açılan kapı mengene
sistemi ile sıkıştırılıyor.Suyun salona geçmesi engelleniyor.17-Önümüzdeki rotadaki adaların
bayrakları alınacak.Daha bir de eskiden kalma bekleyen işler var. Telaşa gerek yok bu sene
bitmez ise seneye biter.Kervanı yolda düzmek, buna denir heralde. Bu adadan tüm alışverişleri yapmamın nedeni diğer adalara göre daha ucuz olmasının yanında, 10
yıldır burada yaşayan charter firması sahibi olan Bülent beyin tekne marketteki indirimli
hesabını kullanıyor olmam.Sağolsun oldukça yardımları dokundu.
Bozuk motor aküsünü sandala koydum.Kika yı da alıp Lagoonies barın önündeki dingi iskelesine
bırakıp denizden Budgetmarine geçip aküyü teslim ettim.Hemen de mırın kırın ettiler.Yok fazla
şarj yüklenmiştir,susuz kalmıştır...Doğru susuz bıraktım, ama susuz kaldı diye 7 ayda akü ölür
mü??? Cebimde ki kısıtlı nakitle gözüme çarpan acil olan ufak tefek malzeme aldım.Bankadan
gelecek olan kredi kartıyla asıl alışverişe başlayacağım.Oradan Electec e geçtim. Su yapıcının
pompasının yedek parça takımını buradan almıştım. Yetkili bayi olmalarına rağmen yanlış takım
vermişler.Pompa yağ kaçırdığı için söktüm.Jontasını, yenisini bulmaları için bıraktım.Sonra
adanın 2. büyük tekne marketi İslandwaterworld e geçip fiatları karşılaştırdım.Akü burada daha
ucuz.Rehber kitaplarda burada var.2. elde bulamazsam mecburen buradan alacağım.İstediğim el
telsizi burada var. Kavelata hiçbirinde yok.Kablolu ırgat kumandasının daha ucuzu yine burada
var. Sandala kıçtan takma motor düşünmediğim markalar var . Niyetim ufak bir yamaha almak.
Yamaha firması Fransız tarafında.Kapanış saati 5 te mağazadan ayrıldım. Doğru çinli
markete.Uzun süre kalınca çok samimi olmuştuk.Fiatları supermarketlerden daha ucuz olunca tekne
stoklarını buradan yapıyordum.Beni görünce ilgiyle karşıladılar bira ikram ettiler. Bira,ice tea(rom ile iyi gidiyor),kahve,içme suyu, zeytinyağı siparişini daha sonra almak
üzere,verdim.lagoonies bara geldim.Eski tanışlarla karşılaştım.Kim neredeydi, nereleri dolaştı
ve yerlilerle ayak üstü sohbetler.Kika çevredekilerle samimiyet kurmuş bile. İş ve kalacak yer
arıyor.Bu nedenle alargada kalması pek mümkün değil. Ama iş bulması çok zor. Karayip' lerde
geçen seneden beri sezonlar oldukça kötü geçiyor.Herkes teknelerde, gemilerde iş arıyor.Marina
arkasındaki tayfa pansiyonu iş arayanlarla dolu.2 bira ve internet işlemlerinden sonra .Tekneye
döndük.Kika fırında balık ve salata hazırladı.Neşesi yok.Yemekten sonra içkinin de tesiriyle
iyice duygusallaştı ve ağlamaya başladı.Sanırım bardaki sohbetlerde işinin pek kolay
olmayacağını anladı.Ne gidecek bir yerim var;ne de gelecekle ilgili bir planım;iş bulmak
zorundayım...dedi.
Kika nın asıl mesleği öğretmen.'Neden güney afrikaya dönüp mesleğini yapmıyorsun.Bu çekilecek
bir hayat değil'...'Dönüp zenci çocuklarına öğretmenlik yapmam;zencileri sevmiyorum;onlardan
nefret ediyorum'...dedi.Mandela dan sonra yönetim siyahlara geçince yeni sistem beyazların
fazla ağrına gitmiş; memleketten 2 milyon beyaz ayrılmış.Kika... 'Sen aslen nerelisin nereden
geldin güney afrikaya'...Aksanı flamanca zaten... 'Bu insanların memleketini işgal ettiniz;100
yıllar köle olarak kullandınız,aşağıladınız;aranıza sokmadınız;katlettiniz.Doğal yaşam
biçimlerini bozdunuz.Doğalarının içine ettiniz.O insanların hiçbir suçu yok;asıl suçlu
sizlersiniz;evine dön ve siyahları sevmeye çalış' ...dedim.'Dönmem; orada da kalacak bir yerim
yok,çalışıp kızımı okutmam gerekiyor'... dedi. 17 yaşında bir kızı var...
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra yine başımda bekleyen Kika'yı karaya çıkarıp tekneye döndüm.Uzun
zamandır üzerinde çalıştığım, kafa yorduğum baş banyonun tadilatını bu sefer bitirmeye
kararlıyım.Eski Amellerde her iki banyoda duş suyu, motorun hemen önünde,salma içi 1,5 m lik
ağzı açık bir kuyuda toplanıyor.Dibinde sintine pompası var.Her duştan sonra sintine pompası
çalıştırılıp su boşaltılıyor.Haliyle orada biriken kirli su koku yapıyor.Direklerden sızan
yağmur sularıda bu kuyuda birikiyor. Boşaltılması unutulduğu zaman,kuyu doluyor su yükseliyor
ve motor suyun içinde kalıyor.İki kez su şafta kadar yükselmişti.Otomatik sintine pompasını
henüz takmadım.Çünkü oda zor bir iş. kuyunun dibine 1.5 metrelik herhangi bir malzeme ile
sabitlemem gerekiyor.Kuyunun dibine ulaşma şansım yok.O da bekleyen işlerin arasında.Aynı
alanda yapılacak daha ciddi bir tamiri bekliyor.Kasnak dibinden yağ kaçağı var.
Tekneyi aldığımda baş banyoda lavabo yoktu. Her nedense söküp atmışlar; ama ortaya geniş bir
banyo alanı çıkmış.Tabii asıl sebep bu olamaz!!!Amel'e yenisini sordum;
artık üretmiyorlarmış.Köşeye üçgen ufak bir lavabo monte ettim.Çıkışı denize gidiyor.Küvete
dolan suyu da bu çıkışa vereceğim. Tabii çekvalf kullanarak; lavabodan fışkırmasını
önlüyorum.Önceden boşaltma pompası alıp lavabonun altına sabitleyip dışarı çıkış montajını
yapmıştım.Elektrik kablosu boşaltma butonu da hazır.Dün eksik malzemeyi tamamlayınca işe
giriştim.Pompadan gelen hortumu klozetin arkasında deniz suyu hortumunun dibinden;delerek
küvetin altına salarak;küvet çıkışına kelepçeyeceğim.Aslında yapılacak iş basit.Kolay olmayan
15mm delinecek olan yere matkabın girmemesi.Klozeti söküp işi büyütmek istemiyorum.El
pompasının hortumlarını sökerek matkabın ucuna yer açtım ve deldim.Deldiğim yer diğer hortumun
2 cm gerisine denk geldi.Hortumu delikten ittirdim 10 cm den sonra gitmez oldu.Evir çevir...yok
gitmiyor... boku yedik.Artık bu deliği kapatma şansı da yok.Öbür tarafa geçtim.Banyonun önünde
ki farş tahtası kalkıyor;altından bir sürü tesisat .derinlik bağlantıları ortaya
çıkıyor.Sintine derinliği 20 cm ; arada bir perde var küvet altı görünmüyor.Daha önceki bir
çalışmada o perdeyi traşlamıştım; ama tesisat sökülmeden kafamın oraya girmesi mümkün değil.
Aslında almam gereken pozisyon amuda kalkık duruşta kafanın sintine tabanında olması
hali...Aksi hali vücuda S çizdirerek kafayı dibe sokup tek kolu da kullanmak gerekiyor.Oradaki
hortumları söktüm tek gözümün görebileceği kadar kafamı soktum.Delinen yer ve deniz suyu
hortumu girişi görünmüyor hemen altında dışkabuk dönerek geliyor.Benim hesabım, o hortum
gidiyorsa bu da gidecektir şeklinde idi.Çarşı, yeraltında kalınca evdeki hesaba uymadı...Başka
hiçbir alternatifim yok; bu hortum buradan bir şekilde geçecek....Klavuz telini soktum.2 m
kadar gitti. Öbür tarafa geçtim tek göz; bakıyorum, bakıyorum yok meret.3. denemede çıktı
ortaya.Hortumu biraz geriden deldim. Telin ucundaki halkayı bu deliklere iple bağladım.Ağzını
bantla büzdüm, sıvı sabunla sıvazladım.Diğer taraftan, çek-çek gelmiyor.Asılınca ip koptu.işte,
bu an birinin yukardan ittirmesi diğerinin usulca çekmesi gerekiyor.Tekrar, daha da sıkı
bağlayarak var gücümle asıldım...ZAFER...Hemen bir kahve yaparak kendimi yorgunluktan havuzluğa
bıraktım. 3 saattir bu işle cebelleşmişim.Uzun bir dinlemeden sonra montajı
tamamlayıp.Denemeleri yapıp işin başarıya ulaştığını gördüm.Ancak temizlik yapacak gücüm
kalmadı.Kika'yı akşama döveceğim.(Necla hanıma söylemeyin):)...
Kuyuyu pis sudan kurtarmanın keyfi ile saat 5 te bardaki 'mutlu saat'te karaya çıktım. Saat 5-7
arası bira 1 dolar.Kika her zamanki köşesinde. Tanışlarla sohbet, internet derken saat 7
oldu.Hesabı istediğimde Kika'nın bütün gün içtiğini de ödemiş oldum.cebinde 1 doları bile
yok.Tekneye döndük.Kika duş alacağını söyledi.Yeni yöntemi gösterdim.Hiç merakını
çekmedi.Tamam.. dedi o kadar.
Yemekte, marinadaki bir teknede kalacak yer bulduğunu söyledi.İş aramaya devam ediyor.Bu iyi
bir haber,dövmeme gerek kalmadı.:))Yorgunluktan kamaraya ayakta uyuyarak girdim.
Sabaha karşı sağnak yağmura uyanarak; kapatmayı unuttuğum hatch leri kapattım.Sabah yeniden
uyandığımda masa su içindeydi.Masayı temizlerken Kika uyandı;Burnunun dibinde masayı
temizlediğim halde hemen masanın köşesine bilgisayarını koydu.Hatch den aşağıya su damlıyor.
Bilgisayar tam ıslanmak üzereyken reflexle bilgisayarını ittirdim.Kika'dan bir çığlık.'Sen
napıyorsun...' Hatchi ve damlayan suları gösterdim VEEE 'mümkünse bugün tekneyi terk etmeni
istiyorum', dedim.Tavandan akan suyu görünce pişman oldu; sarılarak defalarca özürler
diledi.Ancak bu bana bir fırsat oldu. Hiçbir yardımı, desteği olmayan;üstelik zahmeti olan
Kika artık gitmeliydi.Valizini,çantasını hazırladı ama karaya çıkarmak istemedi.Kalacağı
teknenin kaptanıyla tekrar görüşmesi gerekirmiş.Karaya çıktık.İki saat sonra, bara yanıma
döndü.Gidelim valizi alalım... dedi.Yok mu o teknenin dingisi!!! gidin alın.Yokmuş...Tekneye
gidip eşyalarını alarak diğer tekneye transferini yapmış oldum.Teknenin sahibi gelinceye kadar
burada kalacakmış.İyi şanslar dileyip bara döndüm.
Ertesi gün yelken sitesine benim için referans göndermiş.
'Şöyle iyi kaptan,böyle iyi kaptan.'Sen gel kaptana; bir de miçoyu sor...:)
...SON... http://youtu.be/vEzk0fK7Y9M (http://youtu.be/vEzk0fK7Y9M) Lagün de demirlediğim yerden görüntü...
Gönderen: Murat Aktürk - Nisan 26, 2013, 07:05:42
Valla şaşırttın beni ;D
%100 başına kaldı bu Kika senin diyodum ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 07:12:41
Abi Kikadan iyi kurtulmuşsun :):)))) alemsin...
Valla şaşırttın beni ;D
%100 başına kaldı bu Kika senin diyodum ;D
Gönderen: Murat Aktürk - Nisan 26, 2013, 07:17:30
Çok güzel yerler oraları, bizde senin maceralarla avunuyoruz sayende :)
Teknedede baya iş varmış sıkıldıkça yaparsın artık ufak ufak :)
Allah sana tez vakitte Pamela Anderson gibi bir miço nasip etsin İnşallah ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 07:21:25
Abi sen daha alemsin valla :):))))poseidon korusun...Pamela gibisi gelirse tekne batar:))))
Çok güzel yerler oraları, bizde senin maceralarla avunuyoruz sayende :)
Teknedede baya iş varmış sıkıldıkça yaparsın artık ufak ufak :)
Allah sana tez vakitte Pamela Anderson gibi bir miço nasip etsin İnşallah ;D
Gönderen: Murat Aktürk - Nisan 26, 2013, 07:23:48
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 07:35:18
Batsın abi can salı gibi hatun sarılırsın kurtarır seni :))) o hatunun yaşı geçti ... onun için tekne batırmaya değer mi:)))Gerçi hiçbir dilber benim teknemi batıramaz:))))
Gönderen: Dilek Ergül - Nisan 26, 2013, 07:41:52
- Kolay gelsin 8) temizlik var bizde de ...Bir dakika mola verdim size hoşgeldin demek istedim (malum ben muhtarım ;D )
- Ay dedi sizde de mi? Of valla bu tekneye tıkıyor erkekler bizi ne anlıyorlarsa artık, biz de uyuyoruz onlara işte...
- Ben ne diyeceğimi bilemedim... ::) nasıl ya...??? Bu tekne bende olacak abla, bak gör nasıl kükrer bu kız elimde ;??^+%% nasıl rüzgarlara gireriz biliyonmu gari hheeyyyt be nasıl efe olurum poseidonun elinde t*"y+ diyemedim :-[
Ukalalık ettim onun yerine ama daha fenası...
- Valla ne desem size, biz teknede yaşıyoruz...Ve benim isteğim ile yaşıyoruz...Teknede bunun neredeyse yarısı... İşte hadi bakalım kolay gelsin bir şey olursa ben en baştayım...eveeetttt....yaa...işte...
deyip palamarı aldım :P
Kika denizde...Temizlik yapansa son model her şeyi yeni tekneyi dezenfekte ederken serzeniş ile yapıyor...Kika öyle böyle ne versen razı...Ama duruşu bozulmuyor...Yani hala seçimler yapmaya gayret ediyor...Yemek yapansa, yıllardır aynı yastığa baş koyduğu adamı anlamamış daha...Kika parayı kızını okutmak için, çamaşır yıkayansa 2 karat için istiyor...Oyum Kika'dan yana beyler :) Şimdi siz itiraf edin Kika şöyle güzelce bir kızımız olsa idi, yine de bu kadar dermiydiniz x():
Duyar gibiyim: Ya abi güzel kızdı...ne yapacan sen yemek bulaşık oralarda... ;D :D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 08:32:16
Gönderen: Dilek Ergül - Nisan 26, 2013, 08:50:48
Kika'yı takdir ettim zaten hali hazırda Nezih Korsanım...:) Ama ben kendi teknemde rahat ederim. Kendim Kaptan olarak ;??^+%% x(): 5yıl geriden gelmek buna değer bence...Masaya yumruğu vurdummu ayağa kalkmak isterim...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 09:25:22
Çok mu belli oluyor yahu Horn'a hazırlandığım acaba :-[ ;D İçimden gelmiyor dersem valla yalan billa yalan 8) Her an oralarda aklım kayabilir... 8)
Korsan DİleK senin ne kadar kıskanç olduğunu anladım. Ben oralardayken uykuya dalıp benim tekneye çarpmamaya dikkat et... ;??^+%%
Gönderen: Dilek Ergül - Nisan 26, 2013, 10:01:31
Gönderen: Murat Aktürk - Nisan 26, 2013, 11:11:51
Sakın geri alayım deme ;D
Sal İpini Gitsin ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 20:22:44
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2013, 20:37:53
Abi Amma Methettin hee Kikayı ;D:)))) Taktir ettiğim yanı ,avrupa kökenli bir kadının okyanuslarda cesareti, azmi. Yaşam hedefleri içinde bir gezgin tekneyle dolaşmak yok. Dolayısıyla bana uygun tayfa olamaz.:) Sen merak etme almam :))) Ancak şu an tekneye dönmek istediği de bir gerçek.:)
Sakın geri alayım deme ;D
Sal İpini Gitsin ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 08, 2013, 03:46:44
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 08, 2013, 06:29:20
Gönderen: Dilek Ergül - Mayıs 08, 2013, 07:24:02
Gönderen: Taner Özer - Mayıs 08, 2013, 09:31:28
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 08, 2013, 19:44:21
Nezih korsan, Küba'ya da çok yaklaşmışsın. Var mı niyet?Taner Korsan Buralara gelip Küba ya uğramadan geçmek mümkün değil.. Ve çok zaman ayırmak gerekir.kasırga sezonu yaklastıgı için şu an Küba ya gitmek mantıklı değil.Planım amerikan vizesi alıp kasırga sezonunu güvenli bir bölgede geçirmek.Water Ways içerlerinde..Kasımdan sonra rotam da Bahamalar ve Küba olacak.
TANER
Gönderen: Taner Özer - Mayıs 08, 2013, 20:08:27
**Uzaya gitmeden dünya dışına çıkabileceğiniz tek yer Küba'dır. **
TANER
Gönderen: Noyan Bakır - Mayıs 08, 2013, 20:13:55
Çok iyi laf Taner'ciğim. Pek hoşuma gitti.
**Uzaya gitmeden dünya dışına çıkabileceğiniz tek yer Küba'dır. **
TANER
Umarım kısa zamanda bu sözü doğrulayacak bir fırsat çıkar.
Gönderen: Erol Akyiğit - Mayıs 08, 2013, 21:48:57
Ben Kübaya mi alayım biletimi, Floridayamı??? tarih ve yer konusunda haberini bekliyorum....
bidahadadavosagitmemdiyenlereinatbidahadaturkiyeyedönmemeyidüşünenkorsan.....
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 09, 2013, 01:50:20
Nezih Babaaaaa..
Ben Kübaya mi alayım biletimi, Floridayamı??? tarih ve yer konusunda haberini bekliyorum....
bidahadadavosagitmemdiyenlereinatbidahadaturkiyeyedönmemeyidüşünenkorsan.....
Erol cum önümüz kasırga sezonu.. US vizesi alıp amerkada saklanmayı dusunuyorum. vize durumu Bu ay burada belli olacak. Tabii vize alma ihtimali düşük us elçiliğine pkk destekcileri diye mail atan adama belki de vermezler:)Ay sonu durum belli olur.Sevgiler üzme tatlı canını...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 09, 2013, 02:51:16
Nezih Korsanım rica etsem uzun seyirlerde uyku düzenin hakkında bilgi verebilir misin tek olunca. Sen nasıl organize ediyorsun uykunu?Korsan Dilek, Bu konuda ben kimseye iyi bir örnek olamam. Sadece uyku değil birçok denizcilik-tekne konusunda disiplinli sayılmam.Disiplin ve aşırı prensiplerden sıkılırım. Huyum kurusun.Bu yüzden forumun adı 'Benden Denızci olmaz' Uyku düzeni konusunda ustalar her 20 dk için alarm kurarlarmış.Ufukta gördüğün bir gemi sana yarım saatten önce ulaşmazmış.Okudugum duydugum böyle.. Benim uyguladıgım , açık denizde isem çevremde bir trafik yoksa saatlerce uyurum.gece veya gündüz hiç farketmez . Daha çok gündüzleri olabildiğince uyumayı tercih eder .enerjimi geceye saklarım. Tabii ki bu bir risk almadır.O saatler içinde rotama bir gemi rastlarsa radar gözlemcinin uyumuyor olmasını umarım...
Trafiği yoğun bir bölgede seyir yapıyorsam .Hiç uyumayabilirim.Veya 15 er dak. sartlara göre daha fazla.
Şu son seyirimde Puerto Rico ya kadar iyi uyudum. Bu bölgeyi karaya yakın geçtiğimden gündüz olabildigince uyuyup gece gün doğumuna kadar uyanık kalmayı tercih ettim.Hava aydınlanınca saatlerce uyudum. Yaptıgım hesap 5 saat uyku X ortalama 4 kt hız=20mil.20 mil içinde herhangi bir gemi veya kara görünmüyorsa.uykuya devam. Senin atlantik seyirin Las Palmas'tan sonra kolay... Capo Verde'lerden geçişte ;16 günde çok uzaklarda 2 gemi , 1 yelkenli görmüştük. 1 yelkenliye de gece çok yakın geçmiştik.Kaptanı tekneyı eğlemiş uyuyordu.
Sakın benim yaptığım dogrudur ; diye algılanmasın.
Rüzgarın kolayına olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 09, 2013, 03:11:33
Noyan korsanım Küba' ya gitmeden ve birkaç ay kalmadan ,kendimi dünyayı gezmiş saymam.Hele birde Fidel Castro'nun elini öpebiliirsem...Ne mutlu bana.Çok iyi laf Taner'ciğim. Pek hoşuma gitti.
**Uzaya gitmeden dünya dışına çıkabileceğiniz tek yer Küba'dır. **
TANER
Umarım kısa zamanda bu sözü doğrulayacak bir fırsat çıkar.
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Mayıs 09, 2013, 09:40:44
Bir aksilik olmaz ise bu programını mutlaka uygula.
**Uzaya gitmeden dünya dışına çıkabileceğiniz tek yer Küba'dır. **
TANER
Küba= Taner = ? Hımmmm. Bu denklemi sonunda çözecem ama , du bakalım.
Gönderen: Taner Özer - Mayıs 09, 2013, 10:00:05
TANER
Gönderen: Ömer Kırcal - Mayıs 09, 2013, 10:10:51
Şunun şurasında emekliliğe ne kaldı ki. 8)
Denklem yerinde çözülür.
TANER
Gönderen: Taner Özer - Mayıs 09, 2013, 10:19:12
TANER
Gönderen: Ömer Kırcal - Mayıs 09, 2013, 10:23:34
İki duble rakı ile ağızımızdan çıkanı mı bilmeyeceğiz...Çkk çkkk çkkk... :o
Seninkine de birşey kalmadı. Geliyor musun?
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 18, 2013, 06:24:40
(http://i39.tinypic.com/2ue4go9.jpg)
Gönderen: Aydın Baran - Haziran 18, 2013, 09:01:33
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 18, 2013, 09:10:58
Bu akşam gündoğduya bu kez sadece "durmak" için gidiyoruz.Sevgili Aydın sen ve senin gibi arkadaşları yürekten destekliyorum.Keşke kuş olup oraya uçabilsem.
Ancak bazı sevdiğim moderatör arkadaşları sıkıntıya sokmamak için bu konuyu Geko da kapatıyorum. Facebook' gibi sosyal medyadan mücadeleye devam edelim. Sevgiler
Gönderen: Aydın Baran - Haziran 18, 2013, 09:12:58
Herkesin canı sağolsun.Bu akşam gündoğduya bu kez sadece "durmak" için gidiyoruz.Sevgili Aydın sen ve senin gibi arkadaşları yürekten destekliyorum.Keşke kuş olup oraya uçabilsem.
Ancak bazı sevdiğim moderatör arkadaşları sıkıntıya sokmamak için bu konuyu Geko da kapatıyorum. Facebook' gibi sosyal medyadan mücadeleye devam edelim. Sevgiler
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 29, 2013, 23:19:39
Kika'sız günler hızlı başladı alışveriş için elimde uzunca bir liste var . Bu süreçte tekneye gerekli olan tüm malzemeleri satın almaya koyuldum.Elimde ki liste son 5 aylık seyirde gözlemleyerek ihtiyaç görerek, oluşturduğum bir liste.Bazıları doğal ihtiyaçlar, bazıları benim yaşam tarzımı kolaylaştıracak tadilatlar... Bundan sonra uğrayacağım adalardan daha uygun fiatlara alma şansım olmayacak.Kimini buldum; kimini bulamadım.İçlerinde en önemlisi olan parça aylardır bulamadıgım katadyn su yapıcısının motorunun jontası.Buradaki bayisinden tüm diğer parçalarını 2000$ a yakın ödeme yaparak almıştım . Ardından motorun contasından yağ kaçırmaya başladı.Kıytırık bir conta yok, bulunamıyor. Artık üretmiyorlarmış aynı pompayı.Yenileri de tıpa tıp aynı pompa ama contalarını farklı yapmışlar uyanıklar.Şimdi bana yenisini alın diyorlar.O zaman baştan söyleseydiniz ya kaldırıp atsaydım.Boşuna niye diğer aksamlarının tamir takımlarını satıyorsunuz ...Bu nedenle buradaki bayileri vasıtasıyla bulmadan gitmeye niyetim yok.Ancak ne zaman elime geçeceğine dair bir ipucu yok.İnatla beklemeye karar verdim.
Bu arada günler aktı geçti halen resmi bir giriş yapmadım. Hem Kika, hem de ben adada Hollanda tarafında kaçak durumdayız.Benim çok umurumda değil ama Kika'nın resmi giriş yapması şart.
Kika ile buluşup pasaporta gittik. Verilen 3 adet formu doldurdum,pasaportlarla verdim.O kadar işlemden sonra pasaportlara baktı genç kız... AAA sizin vizeniz yok.. dedi gitti şefine sordu.Şefi geldi olmaz acentaya gidip falan filan alacaksınız ...dedi.Acenta bizim için güvence verecekmiş. Artık neyin güvencesiyse...Pasaportta 2 kez St Martin girişi var .Bugüne kadar bütün adalarda girişte vize verilmiş;senin özelliğin ne ki.Benim acenta ile ne işim olur ki??..Fransız tarafına giriş de, alarga da bedava.. dedim.Siz oraya gidin o zaman dedi..Bir de buraya günlük alarga parası 4 $ ödeyeceğim.Geçen yıl 4 ay bedava demir attıgım yere bir de para ödeyeceğim...Kika ile göz göze anlaştık pasaportları aldık. Fransız tarafına gidiyoruz ...dedim.Zaten aküler bitik bir yere gidemiyorum demedim.. tabii.
Ertesi gün dolmuşla Fransız tarafına gidip tekne oradaymış gibi marinadan transitlog doldurup 7 € ödedim.Kika da, ben de , tekne de adaya resmi giriş yapmış olduk.Artık bahanem çoğaldı.
Yeni geldim;; aküler değişecek ... gittim ama vize vermediniz .. ben napim..
2 avrupalı komşu arasında paylaşılmış küçük bir adada maskaralıklar.
Böyle diyorum ama arada sırada çevrede dolaşan sahil güvenlik gördüğüm zaman yine de ürküyorum.Hatta kayığa atlayıp karaya çıktığım zamanlar oluyor.Teknenin kıçında kayık görmediler mi uğramıyorlar.Çekindiğimden değil;fuzuli işgal yaratacaklarından.
Lagünün iğrençliği nihayet gözümde mikrop kapmasına neden oldu. Ne kadar dikkat etsem de gerek kayığın halatından gerekse kıç tıpadan su alması nedeniyle boşaltmalardan eninde sonunda gözüme bulaştı.Arpacık gibi bir beyaz kütle oluştu.
Orjinalini kaybettikten sonra uydurmadan taktığım tıpadan çok su alıyor içine.Zaten motor da artık bitik olduğu için kaç gündür kürek çektiğimden mandarla askıya alıp su boşaltma ızdırabına son vermeye niyetlenlendim.
Kayığı askıya alınca altının görüntüsü içimde karabasan yarattı.Düşünmek istemediğim teknenin altı gözlerimin önüne gelmiş oldu.İçimi bir dert aldı.
Tekne zaten gitmiyor.İleride ki adalarda bana daha pahalıya mal olacak.Bu ay bütçem de delindi.
Nalet olası su yapıcının contası da halen gelmedi. Tekne altı kazımaktan da bıktım artık.
Battı balık yan gider ;karaya çıkmaya karar verdim.
Adanın en ucuz çekek yeri haftalık 600$ ;fransız tarafında atma çekme dahil.Rezil bir yer . Duş yok;su yok;tuvalet bok götüre.Geçen sene tuvalet de yoktu. Spatula ile kazarak icra ediliyordu kuytu köşelerde.Yüzlerce sivrisinek mekanı.Ancak dışarıdan işçi çalıştırabiliyorsun.. oda doğru insanı bulabilirsek.Geçen yılın kazığını yemiş biri olarak.
Lagün içinde sığlıkları batıkları kollayarak fransız tarafına geçtim.Daha önce 2 kez çakılmışlığım olmuştu.Bu sefer bir yerlere takılmadan fransız tarafında eski çekek yerine yakın kısıtlı bir mekana demiri bıraktım.Rüzgara göre tekne dönünce bir tarafta köprü yolunu daraltıyor;diğer tarafta küçük teknelerin girip mazot aldığı girişi nerdeyse kapatıyor.Çekeke çıkmadan önce eleman bulmam lazım ki zaman kaybetmeyeyim.Buralarda kimseye güven olmadıgını artık yeterince öğrendim.Eski tanışlar vasıtasıyla birini buldum.Buna rağmen son dakikada ortadan kayboldu.
Karaya çıktığımız ilk gün boşa geçti.Başka birini buldum ; ertesi gün öğleye ancak geldi.Bu arada eleman hastalanmış alt yıkama yapılamadı.Ama kronometre çalışıyor.Bir gün geç kalırsan patron 1 haftalık fatura daha çıkaracak.Bulduğum elemanda bir Raspa.Çok iyi değil; idare eder bir tip. Saat hesabı anlaştık ama sohbeti bol.Sohbetlerini saat hesabından düşemiyorum.Olabildiğince uzak duruyorum ki sohbet etmesin işine baksın diye...Raspa,sivrisinek muhabbetleri ile haftayı geçirdik.Tabii ki raspanın arkasından çalışarak.Nihayet Mahayana ile birlikte suya kavuştuk.
Ne zormuş karada olmak. Bizim vatanımız deniz; kesinlikle karada olamayız.Hatta kıçımızın karaya bağlı olmasından da hoşlanmıyoruz.
Denize iner inmez Lagün dışından adayı dolanarak Hollanda tarafına geçip Simpson koyuna demir attım.Lagünden gitmedim zira köprüden geçmem gerekecek.Hem köprüye para ödemem gerekiyor hem de kaçak kalacağım.
Su yapıcısının contasını bekliyorum. Sabah kahvemi içerken arkamda ki tekne bana tanıdık geldi.Dikkatli bakınca arkasında ki bayrağımızı gördüm.Soulmate Ekber-Gülin çifti.Tesadüfe bakın,peşpeşe demirdeyiz.Ancak karşılaşamadık.Ertesi günü ortadan kayboldular.Gittiler sandım ki tekne markette karşılaştık.Tayfaları Emre Başkan ile tanıştım.Çok cana yakın bir arkadaş.Beraber atlantiği tersine geçerek tecrübesini arttıracak.
Zehirli için tekneyi karaya almışlar.Koşuşturuyorlar.Ertesi gün yardımlarına gittim.
Akşamı benim tekneye yemeğe davet ettim.Keyifli bir gece geçirdik. Uzun zamandır vatandan uzak olunca çenem açıldı.
Ekber ile Gülin atlantiğin iki yakası arasında charter yapıyorlar.Sanırım bu üçüncü geçişleri idi.
Katadyn bayisi Electec'e jonta gelmişti.Ancak paketi açınca şoka uğradık. Conta diye ince bir oring göndermişler.Gönderen adres Katadyn'in yönlendirdiği motorun imalatçısı Lessons firması.Motorun seri numarası ,modeli;contanın ölçüleri fotoğraflar gönderildiği halde...Böyle bir gerizekalığı nasıl yaptılar aklımız almadı.Boşuna zaman kaybetmiş oldum.
Ekber ile Electec'te karşılaştık.Oda, su yapıcını tamir-bakıma getirmiş.Jenaratörü de arıza çıkartmış. Arıza -tamir -bakım peşinde koşmayan denizci yok.Gezecekmiyiz yoksa her daim arızalar peşinde mi koşacağız!
Bende halen bekleyen arızalar-tadilatlar var.Burada tekneye adam sokmanın bedeli büyük. Kendim yapmaya da gözüm yemiyor.Ters bir şey yaparsam ellerine düşerim korkusundan.
Soulmate yarın denize iniyormuş; akşamı yemeğe davet ettiler.
Uzun zamandır Türk yemeklerine hasret kaldığımı bilen Gülin benim için güzel sürprizler yapmış.İki sene sonra rakı-kavun-peynir üçlemesi ile yeniden tanışmış oldum.Peşlerine takılasım geldi.Çok güzel yemekler ve sohbetler eşliğinde geceyi sona erdirdik.Yarın Philipsburg koyuna demir atıp 2 gün kaldıktan sonra atlantiğe doğru yola çıkacaklar.Ben de birkaç gün daha bekleyip yola çıkacağım. Soulmate ekibi ile vedalaştık.
İnternette zaman öldürürken Kika sohbete başladı. Ben Türk yemeği yemek istiyorum dedi.Yaptığım uyduruk yemekleri çok sevmiş.Ertesi günü kıyıdan aldım.
Yemek ,içki sohbet derken yine duygusallaşmalar başladı.'Ağlayarak;bu adadan nefret ediyorum. Ne olur bende senle geleyim;beni de al götür buradan.'Anlaşılan yemek bahane imiş.
'Kika seni alamam.Hem zaten sana kızgınım. 20 gün bu teknede yaşadın; hergün her fırsatta kullandığın tuvaleti, banyoyu, ayak altını temizlemedin.Bana hiç yardımın da olmadı.Üstelik senin amacın ile benim ki çok farklı.' Senin çalışıp para kazanman lazım;dön memleketine'.dedim.
'Ama buzdolabını temizledim ya'. Dedi. Evet o da benim ricamla oldu teşekkür ederim.
Yumuşak karnımı bastırmak kolay olmadı.
Sabah Kika'yı kıyıya bıraktım vedalaştık.Oradan Electece geçtim.Parça hakkında henüz bir tesbit yapılamamış.'Ben gidiyorum;bulursanız bana gönderirsiniz 'deyip tekneye döndüm.Yol için 3-4 günlük yemek yaptım.Ardından bolca uyudum.Akşam yemeğinden sonra demiri aldım gecenin karanlığına Dominican Pepublic'e doğru yelken açtım.
Hedefim başkenti Santo Domingo.390 nm.Yola çıkmadan önce bakındığım hava raporları 1 hafta boyunca aleyhimde.1 hafta daha beklemeye ne sabrım var ne de vaktim. Artık St Martin kusacağım.Alizeler doğudan batıya eser.Bu sefer sen gel kuzey-batıya dön; yada rüzgar yok.Git kardeşim gelme dercesine.
Denizde kimse yok. Böyle durumlarda huylanıyorum. Niye kimse yok? Çünkü, herkes gider Mersin'e ben giderim tersine.Nisan'dan sonra pek kimse kuzey Karayiplere çıkmaz da ondan. Herkes kasırga bölgesi dışında kalabilmek için güney Karayiplere iner kasırga sezonunu Grenada,Tirinidad,Guatemala civarlarında geçirir.Bense aşağı in sonra tekrar yukarı çık yapmak istemediğimden sezonu Amerika'da ıcw nehirlerinde geçireceğim.Hülya Sprehn'in kitabında okumuş bu nehir yollarından etkilenmiştim.
Sezon sonunda Bahamalar'dan başlayarak güneye ineceğim.Poseidon müsade ederse!
Denizde kimsenin olmayışı bir açıdan beni rahatlatıyor. Saatlerce uyuyuyorum.İlk 2 gün yelken veya yelken+motor geçti.Motor sesi hariç rahat bir seyir yapıyorum.Keyfim yerinde. 1 ayı geçkin karaya bağımlı kaldıktan sonra kendimi kuşlar gibi özgür hissediyorum.Üstelik tek başımayım başımı ağrıtan birisi de yok.Saatler akıyor; gün doğuyor;gün batıyor; yıldızların altında biz ve deniz.3 .gün artık yelkenlerin hiçbir faydası kalmadı.İkide bir trim yapmaktan da sıkılmıştım.
Oltaya bir tuna geldi.Hazırda ki yemek bitmek üzereyken deniz ikramını sundu. Akşam üzeri teknede yalnız olmadığımı fark ettim.Güneş panellerinin üzerinde küçük bir kuş gördüm.Çok yakınına gelmeme rağmen kaçmadı. Su-ekmek koydum ilgilenmedi. Halbuki gelseydi yakınıma;
2 çift laf etseydik birbirimize...Nerelerden gelip nerelere gidersin küçük kuş? Cevap yok ;gözleri kapanıyor ;belli ki çok yorgun.Ertesi gün karaya yakın seyirdeyken uçup gitti.Kaldım yine bir başıma.
4. gün motor seyirine devam. Puerto Rico ya yakın geçiyorum.Yol planında buraya ve Virgin'lere uğramak vardı.Ama hep bir aksilik çıktı. Artık geç kaldım.Seneye yine buralardayım zaten.
Yoluma denk düşen yerlere uğramadan geçmek beni rahatsız ediyor.
Hedef yakınlaştı. Biraz hesap kitap yaptıktan sonra hızı arttırdım. Adanın güneyinde Başşehir Santa Domingo'nun doğusunda Boca Chica ya demir bırakmaya karar verdim. Akşam olmadan girmeliyim.
Eski tarihli pilot kitaptan ve elektronik haritadan anlaşılacağı üzere girişi işaretli ancak dar ve C biçiminde dönemeçli.Resiflerin arkasında bulunan koy genellikle sığ.Koyun ağzında küçük bir adanın etrafından dönerek giriliyor. İyice yaklaşmadan ada ile kara bir bütünmüş gibi görünüyor.
Sancakta ki kırmızı şamandıralarında renkleri çok soluk.Güneş karşımda gözlerimi yanıltıyor.İskeledeki yeşil şamandıralar nerdeyse kıyının dibinde . Adadan uzak kıyıya yakın geçidin ağzına gelince marinalar göründü.Biri özel bir yat külübünün marinası.Sadece üyelere mahsus; dışardan tekne almıyorlarmış.
Diğeri Zar-Par marina sınırı sığlıkta bitiyor. Marina önünde tonozlar var. Tonozlarda 2 tekne bağlı. Demir bırakma şansı bırakmamışlar. Mesaj belli. Ya tonoz alacaksın ya da marinaya gireceksin.2-3 hamleden sonra marina önüne denk gelen tonozlardan birini aldım. Motoru kapattım.Motor sesi durunca ayağımın altında ki motor kabininde bir tuhaflık hissettim.Kapağı kaldırıp bakınca nevrim döndü. Motorun 4 te biri su içinde.Şanzuman kısmen; şaft tamamen suda.
Bu nasıl bir şans yahu; geziyor muyum macera mı yaşıyorum...Aklıma aynı anda bir sürü kötü senaryolar geliyor.
Marina iskelesinden seslendiler.Baktım kalabalık bir gurup var. Tekneyi iskeleye yanaştırmamı gümrük,narkotik polisinin kontrol edeceğini söylediler.Gelemem; motor kaput dedim.
Üstelik mariuana teslimatını da henüz yapmadım!!!
Az sonra marinanın kayığı ile 5-6 kişi geldiler.O sırada halen suyu boşaltıyorum. Huysuz bunlar ,ayağa gelmiş olmaktan pek memnun değiller. Üstelik tekneyi köpekle arıyorlarmış. Bu durumda köpeği getiremediler.Motor kabini açık ,durumu gördüler.Biraz yumuşadılar. Sağı solu aramaya başladılar.Rom stokumu gördüler.Pilot kitapta yazıyordu ver birşeyler gitsinler diye.Verdim bir şişe rom; anında bütün arama faaliyetleri durdu.Hep beraber marinaya geçtik.Marina elime birtakım kağıtlar verdi.Onlara bakmaya fırsat yaratmadan marina içindeki pasaporta gittik .Birşeyler yazıldı çizildi ;pasaporta vize damgası vuruldu.150$ istendi.İçimden vay anasını ilk defa bu kadar yüksek bir bedel ödeyeceğim diye geçirdim.Devletin resmi makamına para ödüyorum. Motor su içindeyken ben vazgeçtim gidiyorum kardeşim deme şansım da yok. Üstümde o kadar para da yok. Pasaport görevlisi sorun değil;dedi aldı beni kasaba merkezine bankaya motoruyla götürdü.
Nefes bile aldırmadan bankadan para çekeceğim.Kartı soktum nalet makinaya karşımda ispanyolca.Daha kaç dolar kaç pezo onuda bilmiyorum. Dersime iyi çalışmamışım.Ama ilk kez karşılaşıyorum böyle palas pandıras işlemlerle.
Makina ile boğuşurken nalet şey kredi kartımı yutmaz mı!Elimdeki tek kart gitti.Memur Franklin; tek tük ingilizcesi ile telaş etme yarın gelir bankadan geri alırız; dedi; geri döndük.Ama aldı beni bir endişe.Ya bu Makine kartı yuttuktan sonra içerde makaslarsa...Olur mu olur...
Tekneye döndüm. Şaftın çıkışından ,salmastradan su kaçağı yok.Oldukça rahatladım.En bela iş bu...Tekneyi karaya alma senaryosu ortadan kalktı.
Motoru çalıştırdım.Soğutma devridaiminden ;hortumla bahçe sular gibi su fışkırıyor.kasnağın dönüşü nedeniylede fışkıran suyun nereden başladıgı tam olarak belli olmuyor. Ancak deniz suyu devridaimi devam ediyor; yani dışarıya yeterli miktarda suyu sevkediyor.Devridaimin rulmanlarını contalarını yenilemem de çok olmadı.Hatta 10 kez söküp takmak zorunda kalmıştım.
Motor kabini tuzlu sudan beyaza dönmüş.Motor,bütün elektirik kabloları , akü bağlantıları tuzlu suya maruz kalmış.Kutup başlarının rengi yeşile dönmüş.
Bunların da bana ayrıca sorunlar çıkartacağını düşünmemek mümkün olmadı.
Bela geliyorum demez gelir.
Amaaan herşey olacağına varır.İlginç bir memlekettesin bırak dertlenmeyi tadını çıkart.Elbet bir çare bulunur...Hele bir yarın olsun.
Koy bir uçtan girişe kadar resiflerle kapalı oldugundan ne dalga var ne de solugan. Marinadan sonrası buruna kadar halka açık sahil ve turistik plajlar. Manzara güzel.
Marinaya geçip pasaport ,gümrük görevlisi 'her neyse' Franklin'in motoruyla bankaya gittik. Kartı kurtardım. Bankamatikten parayı çekip ödememi yaptım.
Sonradan farkettim ki paranın yarısını marina, servis verdiği için alıyormuş. Marina, gümrük ofisine marina içinde yer vermiş.Falan filan...Bir gezgine zorunlu olmadıkça,marinaya,tonoza para ödemek zor gelirken üstüne işlemler için servis bedeli ödemek can sıkar.
Gerçi benim zaten arızam var kımıldayacak halim yok.
Motoru çalıştırıp arızanın kaynağını görmeye çalıştım.Sanki hortum bağlantısından bir kaçak var gibi görünüyor.Devridaimin iç parçalarını ustasına taktırmıştım.Dışarı su atışında da herhangi bir anormallik görünmüyor.Kolay iş deyip sonraya bıraktım.
Turistik kıyı kasabasını dolaşmaya çıktım.Kumsalı ,ana caddesini dolaşırken herkes birşeyler satmaya veya kendi mekanlarına çekiştirmeye çalışıyorlar.
Cadde de gezi-tur satan ufak bir ofise rastladım.Plantasyonlara safari tur yapıyorlarmış.Botanik park ; bir şelale ve atla gezi.
Sabah erken bir saatten akşamın geç bir saatine kadar yemek içmek dahil oldukça güzel bir servis verdiler.Ödediğim 50$ hiç birşey .Şeker kamışı tarlaları;mango,pina,coconut;puro tütünü bahçeleri.
Doğa da atla dolaşmak çok keyifli idi.Ancak benim at guruptaki bir başka ata aşıktı ve hep onun peşinden gitmek istiyordu.Bakıcısı gelip gidip uyarıyor başka yöne çevirmeye çalışıyordu.
Ama öbür atın üstündeki kız da çok hoştu yani.Elleme bizi dedim.. dinletemedim.
Red edilmiş olmanın dayanılmaz hafifliğiyle dört nala aldık başımızı guruptan uzaklaştık.....
Mayıs 10-2013
Gönderen: İlke Nahi - Haziran 30, 2013, 08:54:07
(http://i41.tinypic.com/av1tf4.jpg)
Gönderen: Kemal Albayrak - Haziran 30, 2013, 13:04:14
Gönderen: Tunç İmamoğlu - Haziran 30, 2013, 20:15:39
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 30, 2013, 22:40:09
Veya kika giderken bir dua (beddua ) okudumu, arkadaş güney afrikalıydı galiba oradan vudu büyüsü yapmış olabilirmi ? :'( Yapmaz :) iyi arkadaştır.nezih korsanım zorluklar için üzüldüm ama sanki sen kika için biraz daha çok üzgün gibisin duygu seli yaşıyorsun gibime geldiBende bu mantık varken duygu seli yaşamak zor iş be dostum.:)
Nezihcim motordan hiç anlamıyorum zaten benim başım da benimkiyle dertte ama at tarafından kaçırıldıysan yardımcı olabilirim. Tanıdıklarım var. :D
Aman gönderme .. önce seni dertten kurtarsınlar:) Sök at motoru yelkenle yanaşmayı öğren:)
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Haziran 30, 2013, 23:14:08
Bu yazıların tahminim sonra güzel bir kitap olacak ve bizlerde seninle gurur duyucağız .
İyi seyirler Nezih Korsanım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 02, 2013, 21:01:16
Nezih korsan eline sağlık zevkle yazdıklarını okuyor seninle biz Gezgin korsanlarda geziyoruz.Teşekkürler .İyi seyirler rüzgarınız hep kolayınıza olsun.
Bu yazıların tahminim sonra güzel bir kitap olacak ve bizlerde seninle gurur duyucağız .
İyi seyirler Nezih Korsanım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 02, 2013, 21:31:59
(http://i44.tinypic.com/29lxlhv.jpg)
(http://i44.tinypic.com/2mebx1d.jpg)
(http://i42.tinypic.com/2re75p1.jpg)
(http://i42.tinypic.com/6zll60.jpg[/IMG[IMG]http://i39.tinypic.com/op9tsh.jpg)
(http://i44.tinypic.com/24e5na9.jpg)
(http://i40.tinypic.com/2mwcdnq.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 02, 2013, 21:52:52
(http://i44.tinypic.com/34t7nmo.jpg)
(http://i44.tinypic.com/34t7nmo.jpg)
Gönderen: İlker Gümüşova - Temmuz 02, 2013, 22:39:07
Gönderen: Mikail Dağlar - Temmuz 02, 2013, 22:53:17
Paylaşımınız için teşekkürler :)
Gönderen: Hüseyin Tez - Temmuz 15, 2013, 12:00:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 20, 2013, 02:52:23
YUKARIDA MESAJLARI BULUNAN ARKADASLARA TESEKKÜRLER VE SAYGILAR.
MACERA DEVAM EDİYOR.
Ertesi gün gümrük görevlisi Franklin'in gösterdiği yakınlık dolayısı ile akşama merkeze bira içmeye davet ettim.Burada 1-2 bira ısmarlamak çok önemliymiş.
Merkeze gittik köşe başı bir büfe onünde oturduk.Etrafımızda birçok gencecik kızlar. Gelip gidip şanslarını deniyorlar.Polis karakolu hemen üst sok köşesi.Franklin'e soruyorum... nedir bu iş? Normal diyor. Yani...? Yasak değil.
Ulan ; teknede köpekle uyuşturucu arıyorsunuz.Yasak.
Gencecik kızların aleni fahişelik yapması serbest...
Ben sizin gelmişinizin geçmişinizin içine edeyim.Derken... hükümetlerini kastediyorum tabii ki...
Hemen hepsi de beyazlardan; çok daha hiristiyanlar.
Bana cebine çalışan bizimkileri hatırlatıyor.Din tüccarlığı yap; eğitimsiz bırak; aç bırak , sadaka ver yönet .
Neyse biz Franklin ile dost olduk. Elbette karşılıksız değil. Ancak getiriyor götürüyor hiçbir şey istemiyor. Sadece verirsem alıyor. Dışarda dolandırılmaktansa Franklin ile dolaşmak işime geldi.Ayrıca çat-pat da olsa bir ingilizcesi var.
Ufak bir soruşturma yaptıktan sonra amerikan elçiliğine Santo Domingo'ya Franklin'le motorla gitmeye karar verdim.
Bocha Chica dan 30-40 dak uzakta. Vize için netten randevu alıp görüşme bedelini bankaya ödemiştim.
Ertesi sabah erken saatte marina kapısında buluştuk.Motoru burada bırakıp otobüsle gitmek üzere hareketlendi. Beni anlamamış.
Hayır; motorla gideceğiz... eğer müsaitsen; diye üstüne basa basa söyledim.Elçilikten sonra gideceğimiz;göreceğimiz yerler var bize motor lazım... dedim.Yoksa ben otobüsle zaten kendim giderim dedim.
Sanırım motoruna pek güvenemedi. Israrım üzerine eve gitmesi gerektiğini söyledi.
Kask alması gerekiyormuş.
Gittiğimiz yer merkeze uzak olmayan mahalleler.Evi banyo genişliğinde 2 göz odadan oluşuyor;mutfak bizim tuvaletler büyüklüğünde ve bu evde devletin memuru 6 nüfüs ile yaşıyor.
O sırada sağnak yağmur yağdı ve evin girişini su bastı.
Heralde kaskı yoktu sağdan soldan kendisine rezil bir kask ayarladı.Merkezde işi sıkı tutuyorlarmış...
Benzinliğe uğradık depoyu doldurdum.
Santa Domingo'ya girdik. Elimde detaylı harita var ama Franklin yarım saat ötesinde ki yere hiç gelmemiş yol yordam bilmiyor; neredeyse benden beter çıktı.
Amerikan elçiğinde saat 10 daki randevuya yetişmiş oldum.
Sıra bana geldiğinde sa. 13 gibi olmuştu.Ben de sanıyorum ki 10 dediler mi 10 da görüşeceğim... Nerdeee .....
Türkiyem de zırt pırt elçiliklerine eleştiri epostaları göndermiş biri olarak pek ihtimal vermiyorum.Zaten Rus dili edebiyatı mezunuyum.Tam tescilli anti amerikan.
Mimlemişlerdir diye düşünüyorum.
Sıram geldiğin de sorgucunun karşısına geçtim.Sorular başladı...
Daha önce başvurunuz oldu mu ? Hayır , zaten yazıyor elindeki kağıtta.... ne soruyorsun...
Nereye gideceksin ? ... Oraya buraya...O da yazıyor kağıtta.
Kaç para kazanıyorsun ??? sana ne....:)............
Yol masraflarını nasıl karşılıyorsun? CEVAP: Rüzgar bedava.Hava da bedava..
Anlamıyor tekrar soruyor. Nasıl yani???
Yani rüzgarla gidiyorsun çoğunlukla...mazot harcamıyorsun.Oksijen de bol bol...
Su-elektrik nasıl temin ediyorsunuz? CEVAP:Güneş paneli de var ; su yapıcı da var.
İlgisini çektiği belli... Pekala yemek içmek?? CEVAP : Balıkta bedava.
Soru; yetiyor mu? Hayır ... fazlasını et, tavuk,sebze, meyve takas ediyorsun...Laf ola beri gele . Ama ;dedim.:) Ukalayım ya...
Aslında tekneye harcadığımdan dolayı birgün aç kalabileceğimi bilmiyor tabii...
Şaşkınlıkla gülümsedi.Pasaporta el koydu. Haftaya pazartesi arayın...dedi.
Pasaporta el koymak %99 vize aldın demekmiş.
Tuhafıma giden; shengen vizesi gibi benden hiçbir mal mülk,tapu, banka hesabı, kredi kartı dökümü istememiş olmaları.Ama zaten cia , fbi biliyordur değil mi... Paranoyak oldum sanırım.:)
Bu kadar rahat oluşumum nedeni ; amerikayı görmemin çok umurumda olmaması.
Ancak 2 senedir göremediğim kızlarımla en ucuz giderlerle orada buluşabilmek ve kısmen de ıcw de seyir yapmak ve en önemlisi kasırga mevsiminde amerika içlerinde saklanmak; teknenin tadilatlarını uygun fiatlara yaptırmak veya yapmak.
Kapıda beni bekleyen Franklin ile buluştuk motorun yanına geldik.Arka lastik inik.1 km ye yakın bir lastik tamircisine motoru ittire ittire geldik.Lastik yapıldı ; tekrar yola çıktık. 1 km gittik lastik tekrar indi. Yine ittire ittire yol üzerinde kaldırıma mekan kurmuş ataerkil bir yöntemle çalışan tamirciye teslim olduk. Lastik ölmüş dedi; yenisiyle değiştirdi. Böyle devam edersek Franklin'in motorunu yenilemiş olacağım...
Artık kalan zamanda ancak botanik parkını dolaşıp geriye döndük.Botanik parkına benden çok Franklin hayran kaldı.Mahallesinden , iş yeri çevresinden ve eski köyünden çıkmamış ki...
Ertesi gün sevgili motoruma yoğunlaştım.Çalıştırdım. Aşagıya indim. Burnumu dibine kadar soktum ama ,ürküyorum.Saçı başı kaptırmak ta var . Fışkıran suyun, ancak hortum bağlantısından olabileceğini görebiliyorum.
Devridaim pompasını söktüm.Deniz suyu gelen hortumda kelepçeden kaynaklanan az bir kesik var.
Hortumu ucundan bir miktar kestim. Tüm montajı yeniden yaptım.Motoru tekrar çalıştırdım.Yine su fıskırıyor.Ama hissedilir bir azalma ile....Tekrar burnumu soktum. ,
Ahaaa gördüm suyun nereden fıskırdığını.... Ana gövdede tam orta yerde 3 delik var.İmpeller yuvasından sonra. Su oradan deliklerden fışkırıyor. Bu da impellerden sonraki özel contanın(seal) iş göremediğinin ifadesi oluyor.
Çok emin olmadığından: daha doğrusu bilgim olmadığından.İmpeller yuvasına su doldurdum; şaftını sağa sola oynattım ve suyun contadan kaçtığına emin oldum.Sanırım... bu nedenle rulmanlardan biri pas tutmuş ve dağılmış.Yani hem o conta hem de rulmanlar değişecek. Yedeklerim var ancak eskiler hidrolik basınçla çıkacak ve yenileri yine aynı aletle yerleştirilecek.Adı her neyse unuttum şimdi.Heralde kriko gibi bir şey.
Marina iskele şefi (dock master)Raul'a başvurdum.Aleti eline aldı inceledi; marinada çalışan Franci'yi çağırdı.Franci'nin külüstür motoruna bindik birkaç yeri dolaştık emin olamadığım doğru bir adrese geldik.İlgili hidrolik alet burada var ; ancak arkadaş devridaime sanki ilk kez bakıyor.
O hiç bilmiyor; ben kısmen biliyorum derken epeyi bir zaman harcayarak sök tak 2 kafa ancak halledebildik;el kol işaretleriyle.
Marinaya dönerken Franci'nin motoru da yolda bıraktı.Biri Franklin diğeri Franci.Eğer ben uğursuz değilsem bu geleneksel bir durum olsa gerek; ki her ikisinin de olması muhtemel:)))
Devridaimi tekrar monte ettim.Herhangi bir kaçak yok.Yani başardık.Artık bu limandan gidebilirim.
Ertesi sabah ;motor marş basmadı.Öyle gıy gıy gıy değil;Tık yok.Raul'un kardeşi motor elektrikcisi; işi çok ama rica minnet tekneye geldi.
Motor kabine indi, kısa bir kablo ile motoru çalıştırdı.Nasıl becerdiyse göremedim ne yaptığını.
Bütün elektrik kablo bağlantılarını marş motorundan başlamak üzere söküp korozyon sprey ile temizlemen gerekiyor.. dedi.
Marş moturundan başlayarak görebildiğim bütün elektrik bağlantılarını söküp taktım temizledim.. Motor çalıştı.
2 saat kadar çalışır bıraktım.
Ertesi sabah motor yine marş basmadı.Aküler boşalmış. Kaç gündür hava kapalı yağmurlu.Paneller yetmedi diye düşünüyorum.Ama dün gece motor takviyesi yapmıştım ya...
Motorun aküsünü söktüm. Karaya çıkıp şarj etsin diye Raul'a verdim.Ertesi gün Raul izinliymiş; aküyü birgün sonra geri alabildim.
Aküyü tekrar takıp çalışan motorun orasını burasını kurcalıyorum.Alternatörün şarj etmediğini farkettim.Şekilden şekile girerek yağlı çukura yerleştim. Fişlerden biri ana yuvasında sabit durması gerekirken yerinde oynuyor.Karşılığı olan fişle bağlantısı zayıf kalıyor. Zar zor fişleri birbirine birleştirip tekrar motoru çalıştırdım.Şarj yapmaya başladı.Ancak içime sinmedi.Alternatör tuzdan beyaza dönmüş.İç aksamlarına ne kadar bulaştı dışardan belli olmuyor.Bu beni daha sonra yine yolda bırakır diye söküp elden geçirtmeye karar verdim. Tekrar monte ederken hata yapmayayım diye fotoğraflarını çektim not aldım.
Marinanın servisi beni tamircinin önüne bıraktı.Sanırsınız ki bir atölye... Evinin önüne bir tezgah kurmuş.Kullandığı herşey ilkel.Ama işe hakim.Adam elektrikli matkaba tel fırça takarak altarnatörü temizledi.İçim gitti bir yerlerini parçalayacak diye.Söktü taktı fişini sabitleştirdi. 3 saat sürdü.Halen işe yaradığını test ettirip ;parasını ödeyip; tekneye dönüp aynen monte ettim.Şarj ediyor.
Akşam nette oyalanırken ışıkların feri gitti. Buzdolabı durdu.Ne oluyoruz diye motora koştum. Çalışmadı.Bütün ışıklar tamamiyle söndü.Aküleri ölçtüm. Hepsi birkaç saat içinde hızla boşalmış.
Sabah motorun aküsünü söküp marinaya geçtim .Atölyede aküyü şarj ettirdim. Tekneye dönüp yeniden taktım. Motoru çalıştırdım.Teknedeki bütün elektrik aygıtları kapattım. Akü kablosundan kaçak varmı diye kontrol ettim. 5-6 amp kaçak var.Çok ciddi bir rakam.Herşey kapalı olmasına rağmen.
Yetti gari... Bu iş beni fazlasıyla aştı.
Geceyi yine karanlıkta geçirdim.Akülerin kablolarını boşalmasınlar diye ayırmıştım.Artık bunaldım.
Marinaya geçtim; bana sağlam bir adam bulun diye talepte bulundum.Adam ertesi gün geldi.İngilizcesi yok.
Sorunu nereden bulacak diye dikkatle bakıyorum.Kabloları söktü yer değiştirdi şarj etmez oldu.Olmadı, yeniden eski hale getirdi. Kayışlar gevşek dedi onları sıkıladı. Tamam dedi.
Yok tamam değil... dedim.
Amper ölçeri alıp çıkışından kaçağı gösterdim.Yok dedi. O gördüğün aküde var olan amp miktarıdır... dedi.Hiç kafam basmadı ama dr. kendisi ya...Gitti.
Aradan 3 saat geçti. Tekrar motoru çalıştırmak istedim; tık yok. Aküyü ölçtüm yine boşalmış.
Hemen marina ofisten arattım. Henüz parası ödenmediğinden pat diye bitiverdi.Ödenmiş olsaydı ara ki bulasın...
Salak, sonunda o kaçağın aküde var olan amp olmadığını öğrenmiş oldu.Adı üstünde kaçak var gerizekalı .Bunu ben bile biliyorum.
Netice de alternatör kablolarından birinden kaçak olduğu anlaşıldı.Ama nedeni üzerine gidilmedi. Diğer alternatörün kablosuna çıkma yapınca durum düzeldi.
Aslında kaynağına inilmediği için bana göre kökünden düzelmedi. İlerde anlaşılacağına eminim.
100 $ aldı ve gitti.
Mayıs-15-2013
ZARPAR MARİNA (http://www.youtube.com/watch?v=X-hZ3lZ9FUw#ws)
(http://i40.tinypic.com/149uyz5.jpg)
(http://i43.tinypic.com/2yun32c.jpg)
(http://i44.tinypic.com/5vvrio.jpg)
(http://i41.tinypic.com/15kj00.jpg)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Temmuz 20, 2013, 11:04:14
Saygılar
Gönderen: Erol Akyiğit - Temmuz 20, 2013, 12:33:43
Gönderen: Noyan Bakır - Temmuz 20, 2013, 12:46:36
Bu denizcilerin motordan çektikleri ne böyle ?
Özkan Gülkaynak'da az çekmedi motorundan.
Umarım motorun artık üzmez seni.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 21, 2013, 06:31:35
Nezih'ciğim yazılarını ilgiyle izliyorum. Teşekkürler.Teşekkürler Noyan ağabey.Ben de umarım daaa...bakalım daha göreceğimiz günler var:)
Bu denizcilerin motordan çektikleri ne böyle ?
Özkan Gülkaynak'da az çekmedi motorundan.
Umarım motorun artık üzmez seni.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 21, 2013, 06:41:20
Abi nooldu Amerika vizesi??? Ben nereye gelecem ;D bi haber et yahu..Şimdilik tiyo veremiyeceğim Erol cum.Ama sen rakı stoku yapmaya başla. ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 21, 2013, 07:19:30
(http://i44.tinypic.com/2hz1og2.jpg)
Garnizon önü .bayrak çekilirken trafik durur.
(http://i41.tinypic.com/2j88s9.jpg[/IMG[IMG]http://i39.tinypic.com/2hcqjhw.jpg)
(http://i42.tinypic.com/esq6gk.jpg)
(http://i40.tinypic.com/2j5awqr.jpg)
(http://i43.tinypic.com/s1t0fs.jpg)
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Temmuz 26, 2013, 23:48:12
Size yaklaşan bir fırtına var !!
Sent from my iPad using Tapatalk HD
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 27, 2013, 18:12:06
(http://img.tapatalk.com/d/13/07/27/y2edyra6.jpg)Teşekkür ederim Barış.
Size yaklaşan bir fırtına var !!
Sent from my iPad using Tapatalk HD
TROPİC FIRTINA DORİAN. (http://www.nhc.noaa.gov/ (http://www.nhc.noaa.gov/)) bu siteden izleyebilirsiniz. Artık kasırga (hurricane) kuşağındayım.
Genellikle Capo Verdelerden başlar. Hemen her hafta yeni bir tane çıkar.
Dorian kuzey-batıya Bahamalara yöneldi ve bugün itibarıyla gücü kesildi.Darısı diğerlerine...
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Temmuz 27, 2013, 23:10:48
(http://img.tapatalk.com/d/13/07/27/y2edyra6.jpg)Teşekkür ederim Barış.
Size yaklaşan bir fırtına var !!
Sent from my iPad using Tapatalk HD
TROPİC FIRTINA DORİAN. (http://www.nhc.noaa.gov/ (http://www.nhc.noaa.gov/)) bu siteden izleyebilirsiniz. Artık kasırga (hurricane) kuşağındayım.
Genellikle Capo Verdelerden başlar. Hemen her hafta yeni bir tane çıkar.
Dorian kuzey-batıya Bahamalara yöneldi ve bugün itibarıyla gücü kesildi.Darısı diğerlerine...
Rica ederim.. İlginç olan 3 gün içinde atlantik okyanusunu doğudan batıya geçiyor olması !! Çok dikkatli olun.. Pruvanız neta olsun... Saygılar
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 28, 2013, 19:19:28
Sevgili Barış, temennilerin için teşekkür ederim.Capo Verdelerden başlayan depresyonların atlantiği geçmeleri 1 hafta sürmektedir.(http://img.tapatalk.com/d/13/07/27/y2edyra6.jpg)Teşekkür ederim Barış.
Size yaklaşan bir fırtına var !!
Sent from my iPad using Tapatalk HD
TROPİC FIRTINA DORİAN. (http://www.nhc.noaa.gov/ (http://www.nhc.noaa.gov/)) bu siteden izleyebilirsiniz. Artık kasırga (hurricane) kuşağındayım.
Genellikle Capo Verdelerden başlar. Hemen her hafta yeni bir tane çıkar.
Dorian kuzey-batıya Bahamalara yöneldi ve bugün itibarıyla gücü kesildi.Darısı diğerlerine...
Rica ederim.. İlginç olan 3 gün içinde atlantik okyanusunu doğudan batıya geçiyor olması !! Çok dikkatli olun.. Pruvanız neta olsun... Saygılar
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Temmuz 28, 2013, 20:27:01
Daha dün kafe de Monica, Jacop ve eşi otururken konuşuyorduk. Dün Jacop'un eşinin sahilde yürürken motorsikletli 2 kişi çantasını almaya çalışmışlar ;denize doğru koşarak kurtulmuş.Beni de uyarıyorlar 'aman dikkat et diye'.
Amerikan elçiliğinden 2 haftadır ses çıkmayınca otobüsle Santo Domingo'ya elçiliğe gitmeye karar verdim.Franklin izne ayrılmıştı. Sabah Franci motoruyla garaja götürdü.Garaja 100 m kala motoru bozuldu.Yanımızda biri yardım edecekmiş gibi peydahlandı.Sonra bizimle beraber otobüse kadar geldi. Franci şoföre benle ilgili bilgi verdi. Orada elçilikten geçecek dolmuşa bindirecekler.En arka koltuğa cam kenarına geçtim.Uykusuzum uyuyacağım.Bu tipte geldi yanıma oturdu. Üstüme abanarak camın perdesini çekiştirdi.Bana da birşeyler söylüyor.Anlamıyorum.Beni kenara çekti cam kenarına geçti.Gene konuşuyor hararetli .Kaldırdım cam kenarından.
Otobüs kalkarken telefon geldi; dur deyip indi.Arkasından manyakmısın diye söylendim.Uyuklamaya başladım.
Bir süre sonra muavin geldi.Elimi cüzdana attım.Yerinde yok.Diğer ceplerde boş.Yerlere koltuğa bakındım yok.
Ancak o an kafam çalıştı.Eyvah...Bocha Chica da boka battığımın resmidir.Muavine soyuldum diyorum anlamıyor. Gençten biri yanıma geldi avukatmış ingilizce konuşuyor.Durumu anlattım.Yanı sıramda oturan kişi de durumu kavradı.Beni doğruladı.
Avukat otobüstekilerle birşeyler konuştu.Baş taraftan yolculardan para toplayarak yanıma kadar geldi.Avucumun içine bıraktı.Hemen hemen çoğu zaten durumları iyi olmayan insanlar.
Gözlerim yaşardı ve kendilerine bir teşekkür konuşması yaptım. Önümde oturan genç kız elçiliğe kadar bana eşlik edeceğini söyledi.
Santa Domingo'da inip dolmuşa bindik.Kız ingilizce bilmiyor adı Armalia.Avucumdan bir miktar aldı dolmuş parasını ödedi.Dolmuştan indik.Bir süre yürüdük elçiliğe geldik.
Armalia kapıdaki görevlilerden birine durumumu izah etti.Armalia ya teşekkür ettim; marinaya yakın sayılırmış marinaya davet ettim.
Gitmedi; beni bekleyeceğini söyledi.
Görevli ile beraber içeriye girdik.Pasaport halen hazır değilmiş.İçerde Domestic kargoya yer vermişler isteyene pasaportu adrese gönderiyorlar.Marinanın adresini verdim. Bankoda ki bayan 360 pezo istedi.Gelirken soyuldum bana ödemeli gönderin dedim.Kabul etmedi.Şefleri ile konuştum.Önce pek taraftar olmadı.İnsanlar otobüste bana yol parası topladı ama siz hiç yardımcı olmuyorsunuz diyerek ısrar edince kabul ettiler.
Armalia kapıdan beni aldı: elimden tutarak caddeyi geçtik.Beni kolluyor. Bana kendimi yaşlı hissettirdi.Dolmuşa bindik Boka batasıca Bocha Chica garajına getirdi.Elimdeki paradan kendine bir dolmuş parası aldı ve üniversiteye gitti.
Okumuş şimdi yükseğini yapıyormuş.26 yaşında;5 yaşında ikiz kızları varmış. Bir yandan katalog üzerinden ayakkabı, terlik pazarlıyarak geçimini sağlamaya çalışıyormuş.Koca da ortada yok. Yani çok fakir.Çocuklarını da al marınaya gel dedim.Bana saatlerini harcadı.
(Daha sonra ikizleri ile tekneye geldiğinde param olmadığından ancak tekneden makarna,un,zeytinyağı vs hediye edebildim.)
Saatlerdir sigara içmiyorum. Şerefsiz önce sol cebimden cüzdan diye tütün paketini götürmüş.Sonra sağ tarafa geçip cüzdanı yürütmüş.
Cepteki paradan 10 luk bir paket sigara aldım.İlk otobüse binmedim. Üstüste birkaç sigara tüttürdüm.
Otobüse binip Bocha Chica da polis karakolunda indim.Karakolda ingilizce bilen yok.Görevlilere derdimi anlatamıyorum.Sokaktan ingilizce bilen adam aramaya başladım. Kapıda bakınıp dururken çağırdılar. Yeni gelen bir görevli biraz biliyor.Bilgisayarın başına geçti zabıt tutmaya başladı.
Çalınanlar? 300$ civarında nakit, teknenin tescil kartı,(elçilikte lazım olur diye almıştım),sürücü belgesi(motor kiralayacağım diye almıştım),nüfüs cüzdanı, elimde tek olan kredi kartı.Dönüp şöyle üzgün baktı.'Üzgünüm' dedi.
Marinaya döndüm.Ofise gittim zaptı önlerine koydum.Bundan sonra bana siz bakacaksınız.. dedim.
Fotokopisini çektikten sonra cafeye geçtim.
Monica'nın yanına oturdum.Bana bira ısmarlasana' dedi. Hayır...ısmarlamayacağım ...dedim. Küsmüyüz??? Yooo.Peki neden? 'Soyuldum anam soyuldum'.Olayı detayı ile anlattım.Tabii,çok üzüldü. Ama,keşke anlatmaz olaydım.Daha sonra hırsızı taklit ederek ;soyulma anımı kıçını başını oynatıp canlandırarak;önüne gelene anlatmaya başladı.Hem de kahkahalarla anlatarak ne kadar salak olduğumu tasvir ediyor haspa...
Monica, Grenada'lı. Sonradan tanıştığım Frank'in teknesinde 10 yıldır gemici olarak çalışıyor.Yani yıl 12 ay teknede yaşıyor.3 tane yetişmiş delikanlı oğlu var.Sıkı sigara ve bira içiyor.Genellikle parası yoktur ,ısmarlatmaktan çekinmez.Ama yardımsever ve şeker; oldukça uyanık bir kadın ve de dedikoducu.
Beni de götürseydin seni soyamazlardı...dedi.Haklı.Beni de götürsene demişti.
Tonozdaki komşu tekne Jack geldi.Haberi duyunca bir miktar para vermeyi teklif etti.Kabul etmedim.Marina ile hallederim diye düşünüyorum.Birkaç gün içinde yola çıkacak,tekneyi Guatamala'ya bırakacak ;uçakla buraya geri dönecek.Burada Dominican bir sevgilisi var.
Jack ve Monica ile önceki gece benim teknede sohbet ve içkide beraberdik.Laf lafı açınca hafızam Jack'i önceden bir yerde gördüğümü hatırlattı.
LasPalmas'ta kumsal partisinde berabermişiz.Sonra ki bir gün bizim tekneye akşam yemeğine gelmiş.Grenada'da bir barda tekrar karşılaşmışız.Yani bu 4. karşılaşmamız oldu.
3 aydır burada.3 çocuklu Marimer'e aşık.Marimer sahildeki deniz kızı barda, bar şefi olarak çalışıyor.Kızlar denizci kostümlü.Barın üstünde seksi danslar yaparak bahşiş topluyorlar.Girişte ve sahilde müşteriyi yönlendiriyorlar.
Jack'i bara ilk kez Monica götürmüş.'Kızla tanışınca bir daha beni davet etmedi.'diye söyleniyor.
'Kız , Jack'e habire para harcatıyor.Bilgisayar ,cep telefonu ,evine televizyon,vs' ...Diyor Monica ..içsel bir kıskançlıkla.
Jack 'sugar daddy' diye kendisiyle dalgasını geçiyor.Yani; oda işin farkında olarak yapıyor yapacağını.
Sonradan Monica'nın patronu Frank'de anlattı; Dominican kızlarını.'Adayı ayakkabınla terk edebilirsen kurtulmuş sayılırsın.Çok güzel dans ederler,çok güzel seks yaparlar,çok güzel de sülalece para yerler.'Demişti.
Ben de 'haklılar' demiştim.'Bu kadar aç ve güvensiz bırakırsan;fırsatını buldumu elbette değerlendireceklerdir'.Hemen hepsinin genç yaşta sırtında birkaç çocuk.İş yok, eğitim yok.Kocalar ortada yok.Üstelik onlarda aç.
Birkaç gün sonra Jack Guatamala'ya yelken açtı.
Akşam tekneme,sığınağıma döndüm.
Bu gece rom şişesinde balık olsam havasındayım.Rakı yok ya....
Yıllar önce Müşfik Kenter'in yorumuyla düzenleyip şiir severlere sunduğum Bir garip Orhan Veli albümüne eşlik ederek; 'Rakı şişesinde balık olsam'. 'Beni bu güzel havalar mahvedecek'Cep delik cepken delik'....
Ertesi gün geç saatte ayıldıktan sonra marina ofise geçtim.Bankalarının swift kodunu istedim.
Onların hesabına fazlasıyla havale yapacağım.Bir miktarını nakit alacağım.Pasaport gelir gelmez de kaçacağım.
Swift kodlarını vermeleri 2 gün sürdü.Netten swift kodlarını girdim ;karşıma 10 tane şube seçeneği çıktı.Yani aynı kodun arkasında abcde gibi sıralanan seçenekler var.Sanki herbiri ayrı bir şube.Muhasebecisine gösterdim.Hangisi?Bilemedi. Havalenen para önce amerika daki bankaya sonra da buradaki bankaya geçiyormuş.ama hangi seçenek doğru belli değil.Yardımcı olmaya çalışıyorlar ama her nasılsa onların da kendi swift hesaplarına kafası basmıyor.Vazgeçtim.
3-5 gün sonra pasaportum gelir gider bankadan çekerim.
Kafeye geçtim.Hava oldukça sıcak .Bira istedim ;hesabıma yaz dedim. 'Yazamam' dedi.
Düne kadar çevreye bira ısmarlarken şirinlikler gösteren adam birden değişti.2 $ lık birayı vermedi yahu...Feci bozuldum.
Raul ile işim var onu bekliyorum.Yoksa tekneye gidip kana kana soğuk bir şey içeceğim.Akşam üzeri Monica elleri kolları dolu supermarket servisi ile geldi.
'Bana gel gel veda partisi var' dedi. Jacop ailesinin mahalleden kilise arkadaşları dönüyorlarmış.2 çocuklu bir çift.Merhaba'dan fazla samimiyetim olmadığından gitmek istemedim.Elimden tutup çekiştire çekiştire götürdü.
Samimi insanlar.Bende katılmış oldum. Monica, biri kendine diğeri bana 2 bira getirdi.Diğerleri içmiyormuş.İskelede ki masaya oturduk yemekten önce Jacop yemek duasına başladı.Diğerleri eşlik etti.
Monica, yine benim aptallığım ile ilgili bir tiyatro gösterisi yaptı.
Jacop ile eşi İstanbul'da, İzmir'de bulunmuşlar.Hamamda tellakın canlarını nasıl yaktığını anlattılar.Hiristiyan oldukları için kasıtlı sanmışlar.
'Size has değil gelenekseldir' .dedim.
Hamama giden öyle de terler böyle de terler....
Dinle ilgili sorular sormaya başladılar.'Bana sormayın benim inancım yoktur.
Müslüman değilmisin yani??? Değilim.. Nesin peki?? Hiçbirşey...
Jacop, Darwin teorisine mi bir yaradana mı inanırsın...diye sordu.
İnancım olmadığından hiç umurumda değil ;ancak Darwin teorisi çok daha mantıklıdır.
Ne zamandan beri inançsızsın? Kendimi tanıdığımdan; bildiğimden beri.
Peki ailen??? İnançlılar.
Pekala korktuğun hiçbirşey yok mu? Ehh zaman zaman Poseidon'dan korkarım.O da onun inadına gidersem.
Aile kafayı dinle bozmuş; hayatları din çerçevesinde dönüyör ve bence resmen misyonerler.
Ancak modern ve iyi insanlar.Aşırı tiplerden ,yobazlardan değiller. Karşındakilere son derece saygılılar.Ancak halen konuyu kapatmayıp üstüme geliyorlar.
Jacop, neden inanmadığıma dair 1-2 örnek vermemi istedi.
Eh madem öyle siz kaşındınız der gibi,,size 5 adet örnek vereceğim dedim.
1-Gördüğümün yarısına; duyduğumun çoğuna inanmam...
2-Eğer bir yaradan varsa.. Bu her kimse her ne şekilse dünya nüfüsünun %20 sini diyelim; hırsız, soysuz, katil ve gücü elinde bulunduran güç olarak yaratmış. Geri kalan %80 ı da fakir fukara.idare eden %20 nin arkasında bıraktığı kemiğe muhtaç olarak yaratmış.Millet birbirini kıysın diye bir sürü dinler var etmiş.Eğer yaradanın adaleti buysa ben almayayım.
3-Dünya da kaç adet din var. 4-5 diyelim.Kimin allahı ,tanrısı kimi döver.
Yani benim babam senin babanı döver.Evet birbirlerini katlediyorlar.Pekala ... bundan kim fayda sağlıyor!.Silah,petrol,doğal zenginlikler tüccarları.Ve bu gücü elinde bulunduran ülkeler.
Amerika gibi...Amerikalılar ya.Bu arada Irak'ı amerikanın utancı olarak dile getirdiler.
4-Hiristiyan, müslüman, yahudi dinlerinin doğuş mekanı Küdüs'e gittiniz mi? Hayır.
Ben gittim.Halen göt kadar bir kale içinde müslümanı ,hiristıyanı.yahudisi ;mahalle , mahalle olarak yaşıyor.
Halen 3000 yıl öncesinin yahudisi benimdir diyor; hiristiyanı benim diyor; müslümanı benim diyor.
Varmı böyle bir mantık.3000 bin yıldan birgün öncesine git; hiçbiri ne müslümandı ne hiristiyandı ne de yahudi idi.Bölgenin aşiretleri kendilerine mujik (köle) üretmek üzere anayasa kitapları yazdılar.Sonra da birbirlerini katlettiler.
Hepsinin kitaplarını oku, sözde kardeşlik iyilik güzellikten bahseder. Eylemlerine bakın halen kan kokuyor.Kökenlerine insen akraba çıkarlar.Zaten öyleler.
5-Japonya'nın %80 ! nın dine inanışı yoktur.Dünyanın en saygılı, en duyarlı, en insan ülkesidir.Ekonomik refahı en yüksek bir ülkedir.NEDEN...
EK....Bütün bu dinleri yönetenler parayı kimden buluyorlar da Vatikan, yahudi ve bizim cemaat ve tarikatlar böylesine bir zenginlik içinde yaşıyorlar......
Kimin neye inandığı beni ilgilendirmiyor ;ister taşa tap;ister yıldızlara;yeter ki başkalarına bulaşma,reklamını yapma; diyerek konuyu kapattım.
Tekne muhabetlerine başladık.
Jacop yeni denizci bir yerlere giderken yanına profesyonel birini kiralıyor. Eşi uzun seyirlerden hoşlanmıyor.Jacop denizden bir yerlere gidiyor eşi arkadan uçakla geliyor.
2 gün sonra marinaya polisler gelip beni aradılar.Bir otobüs faresi yakalamışlar.Teşhis etmemi istediler.
Adamı görür görmez tanıdım. Çok fena benzetmişler. Sol kaşında bir ucundan diğer ucuna heralde 8-10 dikiş vardı.Göz kocaman olmuş üstü başı kan içinde.Buna rağmen; ta kendisi.Az buçuk ingilizce konuşan polis bana az bekle dedi ama saatler sürdü.Cüzdandaki kartları nereye attığı ile bir bilgi çıkmadı.
Ertesi gün Jacop, beraber gitmeyi teklif etti.Biraz ispanyolcası var.Hırsızla konuşacak para teklif edeceğiz.İşe bak: hırsızıma üste para ödeyeceğim.Tek katlı demir kapılı ufak rezalet bir hücre.İçerde 10 kişi kadar var. Bütün gece bunları tuvalete bile çıkarmamışlar.Hepsi de ya kapıdan dışarıya ya da içeriye icra etmişler.Kapıya yanaşamıyorum.Midem altüst oluyor.Jacop'un burnu benim ki kadar hassas değildi...
Polisin ifadesine göre mahkemeden sonra genellikle serbest bırakılırmış.Yediği dayak yeterli bulunurmuş... nasıl bir mantık ise...
Gerçi ülkeyi yöneten hırsızlar dışarda iken;bu küçük hırsızların içeride yatmaları pek mantıklı gelmez bana....
30-05-2013
(http://i39.tinypic.com/25729nr.jpg) Misyoner aile
(http://i40.tinypic.com/sdfb5v.jpg) Armalia nın ikizleri
(http://i39.tinypic.com/2a95t1f.jpg) Armalia
(http://i40.tinypic.com/waj138.jpg) maskaralar
(http://i39.tinypic.com/14bjpdw.jpg)
(http://i44.tinypic.com/2ps0pps.jpg) Marimer,Jack'ın sevgilisi.
(http://i44.tinypic.com/14ug76s.jpg) Barın deniz kızları.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Temmuz 28, 2013, 22:23:41
Yinede geçmiş olsun derim.
Gönderen: Metin Taner Acaroğlu - Temmuz 28, 2013, 23:15:54
Gönderen: Nedim Yıldız - Temmuz 29, 2013, 01:02:47
Gönderen: Murat Aktürk - Temmuz 29, 2013, 01:31:32
Gönderen: Kerim Dişbudak - Temmuz 29, 2013, 08:27:33
Gönderen: İlke Nahi - Temmuz 29, 2013, 11:42:31
Gönderen: Savas Kavuncu - Temmuz 29, 2013, 11:59:18
Gönderen: Kemal Albayrak - Temmuz 29, 2013, 14:06:26
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Temmuz 29, 2013, 14:47:51
Gönderen: Suat Zeybek - Temmuz 29, 2013, 14:55:10
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 05, 2013, 10:22:59
tekne dostları ile akşamdan kalma bir ruh haliyle güne başlayınca gaflete düştüğüm bir andı.Geçti gitti.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 05, 2013, 11:07:07
3 hafta geçti pasaporttan ses yok; cia,fbi heralde halen soruşturmayı bitiremedi.Parasızlıktan marinadan çıkamıyorum.Teknede stoklarım yeterli olduğundan yemek-içmek derdim yok.Ama artık ekmek alacak para tükendi.Marinadan utana sıkıla 100$ borç istedim.Hani nasılsa pasaport gelir bankadan çekerim.Bu arada garanti bankasından kart bekliyorum.Geçen sefer bloke olan kartın yenisi 1 ay da gelmişti.
Kart 3 haftadır gelemiyor ve bana hergün bir maliyet bindiriyordu.
Zaman geçiyor, marina hergün hesabıma tonoz için19$ ekliyor.Yoksa hırsızı bunlar mı peşime saldılar.:)))
Olacak şey değil.Bocha Chica'ya bir motor arızası ile girdim.Boka battım.
Demir bıraktırmıyorlar.Habire bekliyorum.Onu bekle bunu bekle...
Kaçma senaryoları bile üretmeye başladım.Ama mümkün değil.Bu ülkede sabah yandaki koya gideceğim akşam döneceğim desen bile transitlog 'despacho' almak zorundasın.Mevzileri liman girişlerine kurmuşlar kaçış yok.Marina güvenliği de kuş uçurtmuyor.
Hırsızımdan ses çıkmadı.
En önemlisi teknenin kartı yok ve ben amerikaya geçeceğim.İlk işlemleri yapan delreg.com'a eposta gönderdim.Gelen cevap bir şok niteliğinde.
'Şirketinizin yıllık vergilerini ödemediğinizden şirketiniz kapanmıştır; askıdadır 'Şu kadar dolar ceza 'penalty' ve vergi borcunuz var'.gibi bir cevap.Soru; yahu kardeşim ben zaten 3 yıllık ödeme yaptım ya.
Cevap: Yaptığınız ödeme teknenin belgesi içindir ;şirket için değildir.Ulan bu şirket ticaret yapmıyor ki...ne vergisi bu...
Jacop'a gösterdim. 'Biz kendi adımıza yaptırıyoruz şirket işlemi yapmıyoruz' dedi.
Yeniden eposta gönderdim.Yahu kardeşim ben tüccar değilim.Şunu kendi adıma yapsana...'Falan filan olmaz' cevabı geldi.Pekala kartta şirketin altına adımı da yazdır ki bu şirketin dolayısı ile bu teknenin bana ait olduğu bilinsin.Yarın biri ispatla kardeşim; bu şirket sana mı ait diye sorsa; ki sordular daha önce...nasıl olacak???Halen anlamış değilim ingilizcem de mantığımda yetmedi. Bizde şirketin! Sahibi, hissedarı olduğuna dair istediğin zaman ticaret sicilden belge ,resmi gazete ilanı alabiliyorsun.
Neyse ki teknenin tescili aralık sonuna kadar geçerli.Elimde fotokopisi ve polis raporu var.Ayrıca bir tescil belge de var;kimsenin de bir halttan anladığı yok.
Ancak mecburen cezayı ödeyecek ve şirketi uykudan uyandıracağım.Acelesi yok...
Günlerim internette oyalanarak geçiyor.
Birden bire,hergün içimi karalar bağlayan gece rüyalarım da devrim yaptığım Türkiyem de hiç beklemediğim bir gençlik hareketi başladı.
İçimi bir anda sevinç ve hemen ardından polis şiddetinden dolayı hüzün kapladı.
Ancak; artık bu talan döneminin bir şekilde son bulacağına dair içimde umut ışıkları oluşturdu...
buradaki bütün sorunları unutup sabahlara kadar bilgisayar başından ayrılmaz oldum.
Hergün Gezi eyleminde bulunan kızım; yiğenimle ve Fransa'dan olabildiğince desteğini veren diğer kızımla gurur duydum.78 li yılların eylemcisi olarak orada bulunamamaktan rahatsız oldum.
Tekneyi burada bırakıp dönmek üzere Raul ile konuştum.Raul ile artık arkadaş olmuştuk.Zaten son derece dürüst bir kişi olarak; buranın kasırga döneminde güvenilir olmadığını;iskelelerin ahşap olup; geçen sene Sandy kasırgasında 2 motor yatın ciddi hasar gördüğünü söyledi.Her ne kadar resiflerin arkasında olmasına rağmen güney-doğuya açık bir liman.
Bu arada Raul'dan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Marina Raul'dan soruluyor.Raul istifa etse yerine adam kesinlikle bulamazlar.lift kullanan marina liman müdürü gördünüz mü!!!Lift oparatörü olarak bütün tekneleri indirip kaldırıyor.Külüstür motoruyla gezgin teknenin tüpünü götürüp doldurtan,tamiri ,bakımı, pasaportu vizesi, transitlogu,mazotu,marketi alışverişini birfiil sağlayan...Her tür tekneyi kullanabilen; birine ben rastlamadım.
Üniversite mezunu ve oldukça kültürlü ve çok dürüst bir insan.Marina, günlük kıyafetini üstü kırmızı tişirt, altı krem şort olarak belirlemiş.Sanki fabrika işçisi...
Derken, felaket tellalı Frank geldi.Frank bu marinayı yapan ve sanırım küçük bir hissedarı;ayrıca amerikada ufak tefek 2 marinası bulanan kişi.
Monica'nın patronu.Monica sayesinde uçan kuştan haberi var.
Cafede hergün selamlaşıyoruz.Birgün, Amerika da güvenli yerler ve izlemem gereken rota hakkında bilgi almak için yanaştım.
Hay...yanaşmaz olaydım...3-5 bilgi verdikten sonra ; 'senin sorunundan haberim var,teknenin register (tescil) kartı da çalınmış.'Yeni kartın ve şirketin için sana yardımcı olacağım.adamlarım bunu sana bedelsiz yenileyecekler; bana teknen ve şirketinle ilgili tüm belgelerini getirirmisin'?dedi.
Hiç mübala etmiyorum...O an bütün hislerim bu adama karşı ayağa kalktı.
İsteksiz bir şekilde belgeleri getirdim.
Bir tomar belge. Dosyayı eline aldı. Bu yaramaz;bu yaramaz; diyerek belgeleri bir tarafa ayırdı; ama diğer eli boşta kaldı.Yani koca dosyadan işe yarayacak belge bulamadı.Bana... Sen bu memleketten bu evraklarla çıkamazsın, bunların hiçbiri yeterli değil.Demez mi!!
Yanımdan amerikayı aradı bir süre konuştuktan sonra.Bu işlemlerin yenilenmesi 3 ayı bulurmuş;falan filan nedenden..Dolayısıyla, sen bu işlemler bitmeden DR den ayrılamazsın... dedi.
Ertesi gün, yine cafede otururken Frank bana DR liman müdürü ile konuştuğunu ve teknenin yeni belgeleri gelmeden ayrılamayacağımı müjdeledi.O sırada yakından geçmekte olan Raul'a seslenerek yanına çağırdı;benim 4 ay burada kalacağımı ve kasırga döneminde benim tekneye ;kendi diğer yelkenli teknesi gibi sahip çıkmalarını ve gerektiğinde karada sağlama almalarını tenbih etti.
Adama bak yaa benim adıma kararı verdi; birde sağa sola talimatlar vermeye başladı.
Raul tamam der gibi kafa salladı; ama yüz ifadesi sana katılmıyorum gibi idi.Bir nevi patronu konumunda olduğundan lafı uzatmadı. (Kilit adam Raul)
Frank tekrar amerikayı aradı.30 yıldır yanında çalışan adama benim evraklarımın yenilenmesi ile ilgili talimatlar verdi.E-posta adresimi özenle verdi.Bana dönüp merak etmemi adamlarının bu işi halledeceklerini ve benim burada beklememi söyledi.Kendinden o kadar emin ve bir o kadar da net ,kararlı konuşan biri.
Kendimi ayda 700 $ ödeyeceğim dandik bir marinada ve kasabada kapana kısılmış olarak hissettim.
Frank bir açıdan haklı.Teknenin bana ait olduğunu satış sözleşmesi dışında ispatlayan resmi bir belge elimde yok.Tekne şirkete kayıtlı ancak şirketin bana ait olduğunu kanıtlayan belge yok.
Şirket de kapanmış görünüyor.Teknenin tescili aralık sonuna kadar geçerli ancak onunda tescil kartı kayıp.
Gerçi DR ye girişte fotokopisini alıp transitlogu onaylamışlardı.Yani, durum biraz karışık; ama buradan çıkmamı engelliyeceğini; biri kafayı takmaz ise ;sanmıyorum.Yalnız Frank sağa sola telefon açarak ve de konuşarak ortalığı karıştırıyor.Herkese benim 4 ay burada kalacağımı müjdeliyor.Monica'dan farkı yok.
Sabah kafede Jack ve Marimer ile karşılaştım.Dönmüş.Monica ile dedikodusunu yaparken döneceğine pek ihtimal vermiyorduk.
Jack büyük haberi verdi. Marimer ile evlenmeye karar vermiş kaç gündür işlemlerle uğraşırmış;akşama da düğünleri varmış.Akşam sahilde bir barda kendilerine eşlik ederek kutlamış olduk.
Nihayet pasaportum us elçilikten geldi.Meğerse kargo 1 haftadır yarım saat uzaklıktaki marinayı arıyormuş!!! 10 yıl vize vermişler.Tuhaf geldi bana.Genellikle ilkin 6 ay verirlermiş.
Anlaşılan hesaplaşmayı oraya gidince yapacaklar:)
Para çekmek için bankaya gittim.Bankadan referans ,ikametgah adres,vs vs istediler.Para çekebilmem için önce bir hesap açılması gerekirmiş...
Marina ya dönüp 100$ daha borç aldım.Kredi kartlarını beklemekten başka çarem kalmadı.
Bir yandan us Inner coastral waters hakkında bilgi topluyorum.O taraftan gelen fransız çift resmen yaka silkmişler.Miami-Florida nın çok pahalı olduğunu ;sahil güvenliğin çok rahatsız ettiğini;teknede eksik bir şey varsa git tamamla gel dediklerini;çoğu yerlerde demir bırakamadıklarını;özel mülklerden dolayı kıyıya çıkamadıklarını aktardılar.Ancak Floridanın kuzeyinden sonra şartların daha iyi olduğunu söylediler. Başkalarından da bu bilgileri doğruladım.Bende tam olan bir şey yok ki. Can salım, yangın söndürücülerim,işaret fişeklerimin hepsinin tarihleri geçeli yıllar olmuş.
Sevgili arkadaşım Zuhal Atasoy vasıtası ile Bahadır-Pelin çifti ile eposta marifetiyle tanıştım.Onlar da teknelerini Guatamala' da bırakmışlar; sezonu yaşadıkları amerikada geçiriyorlar.Bahadır 'da bu sezonda amerikaya geçmemi pek tavsiye etmedi ;ancak yine de bana oralarda korunabilecek bir rota belirledi.Hülya strengh ile yazıştık.Onun fikri de olumsuz.
Takatuka ekibi Hikmet ve Yasemin de ısrarla Guatamala'ya yanlarına gelmemi bekliyorlar.
Ancaaak benim bir türlü işime gelmiyor.1000 küsür mil batıya git iyi ; alizeler doğu hakim esiyor...Sezon sonu tekrar rüzgara karşı aynı mili yeniden yap...
İsrail'li arkadaşım İdo da north Carolina ya çağırıyor.Her yıl kasırga mevsimini oralarda geçirip tekrar benim istediğim gibi güneye iniyor.Kafam iyice karıştı.Bu arada bütçem de delindi.
Türkiye'de kışın yelken yapılamıyor; buralarda ise kasırga sezonun da bir yerlere sığınıp 4 ay beklemek zorunda kalınıyor..Haziran-kasım arası...
Kredi kartım geldi. Marinaya borçlarımı kapattım.Gitmeye hazırım.
Frank kaç gündür gidecek halen yola çıkmadı.Kaptanı Cuyo ile samimiyiz.Cuyo 'ya hadi gitsenize yahu diyorum. gülüyor.Jenaratörleri arızalı bir motorcu tamir etmeye çalışıyor.
O an bu adamla bende çalışabilir miyim diye düşündüm. Malum amerikaya geçeceğim.
Motor önkrank milinden kasnağın dibinden yağ kaçırıyor.Amerika'da sintine boşaltırsam anında tepeme binerler.
Bugüne kadar güvenecek biri çıkmadı karşıma.
Frank, kurt gibi adam hem marina sahibi hem çift teknesi var . Bu bölgede de forsu çok.
Önce Cuyo'ya sordum. Bu adama ne kadar güvenebilirim benim arızayı yapabilir mi?
İyidir yapar dedi. Ağzı yanmış biri olarak Raul'dan da onaylattım.
Yetmedi en son Frank'e sordum.Manola'yı yanına çağırdı. Benim işime sahip çıkmasını sıkı sıkı tenbih etti.Cuyo ile tekneye geldiler.Durumu inceledi.Yarın 3 saat te hallederim dedi ve el sıkıştık.
Ertesi sabah Frank'ler yola çıktılar.Frank gidince ben rahatladım.Ona kalsa ben marinada yaşayacağım. Üstelik tek başıma. Başka tekne de yok.
Manola tekneye geldi.Devridaimi,alternatörleri ; altenatörün braketini söktü.ortalığı açtı.Kasnağa sıra geldi.Altından girdi üstünden çıktı kan ter içinde kaldı.Sonuç yok.'Çektirme lazım'. dedi.
'Bunu bilmiyor muydun neden getirmedin' diyorum ama anlamıyor.
Manola tam 4 gün sonra çektirme ile yanında ki adamını yolladı.Adam uğraştı saatlerce yine kan ter içinde ;beceremedi gitti.3 gün sonra Manola geldi.Taktı çektirmeyi.Kasnağın sağını solunu 1 saate yakın ısıttı.Yavaş yavaş sıkıştırırken içimi delen bir patlama sesi ile çektirme fırladı.Yediği nane suratının ifadesinden anlaşılıyordu.Onun suratını görünce biran tükendiğimi hissettim.Neyi parçaladığını göremedim.
Aşağıya daldım kasnağı inceledim.Öndeki çiftli kasnağın iç taraftaki yanaktan bir miktar parçalanmış.Rahatladım zira daha büyük bir hasar verdiğini düşündüm.Her ne kadar bu kısma artık kayış takılmasada diğeri iş görür yola çıkarım diye düşünerek. Raul'u çağırdım.Geldi durumu gördü.Herşeyi geri yerine takmasını söylettim.
Hem 1 haftamı yedi; hem 50$ avansı almış oldu,hemde zarar verdi gitti.
Artık bir gün daha kalmak istemiyorum.
Gps i görmeyen bilgisayarı alıp internetten arkadaşım bana bağlanarak sorunu çözmeye çalıştı.Fişini tak çıkar; tak çıkar yaparken birden gps in kırmızı ışığı yok oldu.Yani, gps te sizlere ömür. Tekneye dönüp diğerinde de denedim malesef gümlemiş.Artık seyirdeyken nerede bulunduğumu görebilme ;kendimi izleme şansına sahip değilim.
Detay haritası bulunmayan Garmin chartplotter dan gps koordinatları alıp bilgisayardaki haritada bulunduğum noktayı görebileceğim.
Çare yok öyle böyle gideceğim artık.
Akşam skype ta Takatuka-Hikmet ile durum değerlendirmesi yaptık.
Artık bu navigasyonla amerikaya gitmek akıl karı görünmüyor.Diğer olumsuzlukları da eklersek gözü-kara macera olacak.
Hikmet'in de ısrarı ile ibre Guatamala'ya döndü.
Hikmet, çabuk gel diyor; artık kasırga dönemi içindeyim diye bana kızıyor.
2 aydır bu ülkede tek limandayım. Rotamda ki limanlara 1-2 gün uğrayarak geleceğime söz verdim.Takatuka denizden sonra bir nehrin 20 mil kadar içerlerindeymiş. Nehir deltası derinliği 1.50m imiş.Ancak belli bir gel-git saatinde 1 mil boyunca 1.90-2m ye yükselebiliyormuş. İşaret şamandıraları yokmuş. ince bir çizgi üzerinde seri olarak giriş yapmak gerekiyormuş. Oturursan balıkçılar 50$ almak için bekliyorlarmış.
Nehir ağzına kadar 1000 küsür mil kolay sonrasına bakacağım artık.
Ertesi sabah Raul'u aradım. Benim despacho yu hazırlamasını istedim.'transitlog'
'Ülkeden mi çıkış yapacağım diğer limanlara mı uğrayacağım' diye sordu.Sorun olursa direk çıkayım diye fikrini sordum.Olmaz dedi.O zaman Salina'ya despacho çıkartmasını istedim.Despachoyu marina hazırlıyor götürüp liman müdürlüğüne onaylatıyor.
Mazot iskelesine yanaşıp depoyu doldurdum.Yola çıkmak için akşam olmasını bekliyorum.Hava kararmak üzereyken resifler arasından işaret şamandıralarını takip ederek güvenli bir açığa uzaklaştıktan sonra gece seyri ile batıya 60 mil mesafede bulunan Salina'ya gündüz gireceğim.Kuzey Karayiplerde orta Antillere göre resifler çok yoğun.Hemen her limanın ağzı resiflerle kaplı ve genellikle dar geçitlerden liman içlerine giriliyor.Bu yüzden halen eski batıkları arıyan hazine avcıları- tekneleri civarda dolaşıyorlar.
Despacho geldi.Raul ve Franklin ile vedalaştık.Hava kararırken işaret şamandıraları arasından yılan gibi kıvrılarak açık denize çıktık.
Elveda şerefsiz Bocha Chica.
Bu bölümle ilgili elimde fazla foto yok.
(http://i42.tinypic.com/nv40gp.jpg) Jack-Marimer
(http://i39.tinypic.com/2py9dhy.jpg) Kızlardan dans gösterisi
(http://i41.tinypic.com/2dk0efn.jpg)
(http://i42.tinypic.com/24dlvk7.jpg) Elindeki resmi benim için düzeltiyor.Asacak yerim olmamasına rağmen bu düzgün insana destek olabilmek için aldım.
Gönderen: Eyüp Oğan - Ağustos 05, 2013, 11:57:20
rossinante
Gönderen: Suat Zeybek - Ağustos 05, 2013, 12:26:49
Umarim sıkıntılı günler sona ermiştir. .
rossinante
Ben de umarim...
Gönderen: Noyan Bakır - Ağustos 05, 2013, 12:28:44
Bi rahat et Nezih kardeş.
Gönderen: Savas Kavuncu - Ağustos 05, 2013, 13:40:00
Hersey kolayina ve gonlunce olsun Nezih korsanim :)
Gönderen: Kaan Erdem - Ağustos 05, 2013, 15:39:49
Büyük geçmiş olsun. İçim şişerek okudum. Dilerim bundan sonrası kolayına geçsin.
Gönderen: Kemal Albayrak - Ağustos 05, 2013, 16:16:00
Gönderen: İlker Gümüşova - Ağustos 05, 2013, 17:26:05
Gönderen: Mehmet Aydemir - Ağustos 05, 2013, 22:42:52
yaşadıklarınız film senaryolarına taş çıkartacak nitelikte..
Her şeyin kolayınıza olmasını diliyorum
sağlıcakla kalınız..
Gönderen: Mustafa Özdemir - Ağustos 05, 2013, 23:49:10
Gönderen: Vural Perk - Ağustos 06, 2013, 01:08:15
Gönderen: Hamdi Atalay - Ağustos 06, 2013, 01:20:41
selametle ,saygılar
Gönderen: Mehmet Akgün - Ağustos 06, 2013, 02:24:58
Bele takılan ve tişört altına gizlenebilen kemerlerin önemi böyle durumlarda öne çıkıyor.
Saygı ve selamlarımla.
Gönderen: Dilek Ergül - Ağustos 06, 2013, 11:58:06
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 16, 2013, 07:30:47
SALİNA-BARAHOMA-HAİTİ HATTI.
Oh beyaaa açık denizdeyim;karadan uzak gecenin içinden rüzgar, yelkenler ve dalgalar ile dans.Armalar perküsyon çalıyor.
Kıyıdan 5 mil ötesine uzadıktan ve dürbün ile çevreyi taradıktan sonra denizde benden başka hareket halinde herhangi bir emareye rastlamayınca gergin olan bedenim çözüldü.Üstüme tatlı bir yorgunluk çöktü.
Hep açık denizde mi yaşasam acaba.Öyle hiç durmadan gitsem.Dünyayı turlayıp dursam.Önüme hiç kara çıkmasa...İnsancıklardan da uzak dursam. Hayal kurmayı oldu bitti severim.
3 millik ilk burunu döndükten sonra güney-batı 32 mil uzaktaki buruna kadar kıyıdan 8-10 mil uzakta seyir yapacağım. Bu arada trafik yaratan bir liman yok.Balıkçı teknesi de olmaz.Sonrası 30 mil batıya doğru rota tutturacağım.Bu arayı iyi değerlendirip uyuyabilirim.
Güney batıya indiğim için isklele geniş-apazımdan gelen rüzgar kolay kolay değişmez beni meşgul etmez.
'Mahayana', ben yatıyorum. Teknedeki bütün arkadaşlar kendinize iyi bakın.Yelkenler-Neco(otopilot)-dümen ve diğer enstürmanlar sizleri seviyorum.
Saatlerce uyudum.Teknedeki tüm arkadaşlarım beni uyandırmamak için ellerinden geleni yaptılar.
Mahayana ile beş kardeş yaptık. Neco'yu, Dümen'i okşadım.Yelkenlerin trimini düzelttim.Çevre düzenlemesi ardından bir kahve ile tüm dostlarımın koynunda kendimi hayallere koyverdim.
Hayallerimin ibresi Türkiye'de devrim yapmaya kayınca canım sıkıldı.Protestolar da ölenler,gözünü kaybedenler,işkence görenler.
Kalkıp yol planına çalışmaya başladım.Guatemala'ya giderken Haiti ve Jamaica'nın nerdeyse dibinden geçeceğim.Uğramadan geçmek büyük eksiklik olur.Ancak bu 2 ülke de DR den daha tehlikeli.Yola çıkmadan Marina ofiste internetten bazı crusing guide bilgilerini kopyalamıştım.Jamaika ile ilgili olarak karşıma ilk haber Kingstown da silahlı bir gurubun bir gezgin teknesini soymaları idi.Bu can sıkıcı konuyu da öteleyerek zaten varmış olduğum burundan batıya dönüş yaptım.
Pupa seyir .Hiç sevmiyorum.Cenovaya gönder takmadığımdan doğru dürüst çalışmayacak, gürültüsü can sıkacak.Cenovayı kapattım. Ana yelken- mizane ayı bacağı durumuna getirdim.Bu bileşim gayet güzel 4-5 nt hız yaptırıyor.Üstelik patırtısı gürültüsü yok; öyle fazladan yalpası da yok.
İstemesem de Guatemala'ya Hikmet'in (takatuka) yanına gitmemin teknede onca sorun varken daha iyi olacağını biliyorum.Hikmet makina mühendisi ve tekne tecrübesi-teknik bilgisi benden oldukça fazla.Birlikte 4 ay süre zarfında hepsini hallederiz.
Hikmet'in ısrarla çağırmasına ;'dikkat et başına iş alacaksın, dökülerek geliyorum' demiştim.Dünya tatlısı bir arkadaş.
Uzak denizlerdeki arkadaşlıklar, yerlisi yabancısı çok ama çok farklı.Farklı rotalara da gitsen bir şekilde irtibat halindesin. Birbirimizden uzak dahi olsak sorunlara internet üzerinden çözüm üretiyoruz.Daha dün tanıştığım bir gezgin ile sanki yıllarca arkadaşmışız gibi koşullarımızı paylaşıyoruz.Aynı dilleri konuşmasakta denizin dili bir başka.
Benim teknede çok sorun var.Tek başına olmak ;kronik bel ağrısı yıldırıyor beni.
Artık ekonomik koşullarda zorlamaya başladı.Halen kendini taşımakta zorlanan yelkenlerimi değiştiremedim. Tam yelken parası hazır dediğimde; DR nin tokadını yemiş oldum.Ansızın hesapta olmayan harcamalar çıkıyor ve zorunlu birşeyler ertelenmek zorunda kalıyor.
Bazen , bir tek ben mi bu hallere düşüyorum diye düşünürken aklıma yollarda karşılaştığım diğer gezgin arkadaşlar geliyor.Direği kırılan,yolda motor değiştirmek zorunda kalan;yelkenleri yırtılan, otopilotları yüzünden günlerce dümen tutmak zorunda kalan ; su yapıcıları,jenaratörleri bozulan ,kucağında alternatörle dolaşan,buzdolabı çalışmayan ;vs vs nedenli arızalar yaşayan arkadaşlar gözümün önüne gelince tahtaya vuruyorum.
Ancak tek başına olmanın büyük handikapları oluyor.Önünü ve arkanı toplamak.En siniri hatch-lumboz açıp kapamak.2 dak. sağnak yağmur yağacak;O 2 dak için seferber olmak. Gelde unut; veya üşen. Ya yatagında yatamazsın, ya salonu su basar; bilgisayarın, telefonun yıkanır.Bunlara yetişeyim derken havuzlukta minderler ıslanır.Diğer teferruatları yazmaya bile üşeniyorum.
Böyle dalıp gitmişken hava iyice aydınlandı.Gireceğim körfeze yaklaştım.Artık bir aşağı bir yukarı sporu başladı.Aşağıda bilgisayardan aralıklı kısa mesafeler de koordinatları al yukarda beyefendi chartplotter'a gir.Körfezin içine doğru derin suyu takip et.Sonra işaret şamandıralarıyla tanış ve Salina koyuna onları takip ederek gir.Yazlık bir yere benzeyen koyda önünde T iskelesi olan ufak bir otelin önüne demiri bırak.
Tornistanda demiri tuttururken iskeleden bağırtılar.Kim bunlar ne diyorlar demir bırakmamı mı istemiyorlar nedir diye düşünürken, gel gel diye işaret ettiklerini gördüm.
Dikkat edince; asker kıyafetli tipler beni kıyıya çağırıyorlar.
Buradan o kadar tekne gelip geçiyor ama bunlar halen öğrenememişler.
Teknelerin demir bırakması , sonra 2 soluk almaları ve ama güverteden ama mataforadan botlarını indirmeleri kıçtan takmayı monte etmeleri ve kıyıya çıkmalarının bir zaman alacağını düşünemiyorlar.Israrla gel gel diye bağrınıp işaret ediyorlar. İçimden kıçın yiyorsa yüzde gel diyorum da; şimdi bunlarla papaz olunmaz.Hiçbiri de yüzme bilmez.
Etrafta benden baska tekne yok. T iskelede ise ufak tefek tekneler bağlı.
Bisikleti de kayığa yükleyerek iskeleye çıktım.
Despacho-despacho??? Al sana despacho.İngilizce yok.El kol işareti office nerde? Koya girerken ki burunu gösteriyor.Hımm koyu dolaşmak lazım.Tahmin ettiğimden bisikleti çıkartmıştım.İşaretlerle ben bisikletle geleceğim dedim.
Otel boş çevrede pek insan yok. Bisikletle buruna kadar geldim ofislerini buldum.
Heralde çavuş gibi biriydi metruk bir binada yazdı çizdi bir sonraki limana yeni bir despacho verdi.
Köyün içini dolaşmak sadece yarım saatimi aldı.Görülecek birşey yok otele döndüm.İnternetleri benim bilgisayarda çalışmadı.Tekneye gittim.Düldülü tekrar mataforaya astım.İnterneti badboy üzerinden tekrar denedim sonuç alamadım.Bad boy uzun zamandır bana küs görünüyor.Çalıştığı kesin. Bigisayarda görünüyor ancak yerel bağlantılarla ilişki kuramıyor.Derdini henüz çözemedim.
Ortalığı topladım.Yemek yaptım-yedim.Bulaşıkları yıkadım. Yarınki yol planına baktım.Yazdım çizdim kordinatları not ettim.
Güzel bir gece de yıldızların altında rom ve müzik eşliğinde geceyi noktaladım.
Ne kadar garip gökyüzünde seyrettiğim yıldızlar 5000km uzakta olmama ragmen ; sanki Türkiye'de gibi hiç yer değiştirmemişler.Hepsi yukarda yerindeler.Samanyolu küçük-büyük ayısı vs.
Sabah kahvaltıdan sonra 33 millik düz bir rotaya Barahoma'nın liman girişindeki ilk şamandıranın koordinatlarını chartplottera girdim.İnsan ne kadar ürksede zamanla bu resiflere alışıyor.Kaçınılmaz bir şekilde her limana resifler arasından işaret şamandıraları ile giriliyor.Geceleri umarım mecbur kalmam.
Koyu ve körfezi çıktıktan sonra düz, sakin güzel bir rüzgar ve rota.6-7 saatlik bir yol.
Körfezi motor seyri ile çıkarken motor kabininden alışılmadık bir ses geldi.
Kabinin kapısını açıp göz gezdirdim sorun ayna gibi ortada. Büyük alternatörün daha yeni takılan kayışı kopmuş.
Anlaşılan bu Manola yol boyunca benden küfür yemeye devam edecek.Yapacak birşey yok yola devam.
Açığa çıkıp yelkenleri açtıktan sonra yine uyku bastırdı.Nedense genellikle açık denize çıktıktan sonra uyku bastırıyor ve çok dingin rahat ,huzurlu bir uyku seansı geçiriyorum.Hiç kimsenin gelipte bana çarpmayacağını sanan bir rahatlıkla...
Uyudum uyandım. Jamaica -Guatamala rotalarına takıldım.Rehber kitaplarını inceledim.Bir ara kafayı kaldırdım ki ne göreyim 150 m önümde dalgalar kırılıyor.Bir an napacağımı şaşırdım.Suyun rengi zaten değişmişti derinlik 3 mt görünüyor. Telaşla otopilottan çıkıp geriye döndüm.Nerdeyim ben yaaa..Liman 1.5 mil ötemde ancak önümde 1 mil uzunluğunda kırılan dalgalar var.Giriş nerede?
Dürbünle bakıyorum işaret şamandırası göremiyorum.Bigisayardaki haritadan tekrar koordinatları kontrol ediyorum hata yok.Yukarda detay göstermeyen chartplottera bakıyorum doğru görünüyor.
Bu arada 2 tuş daha bastım ve yaptığım hatayı anladım.Tamamen zoom yapmayarak işaretlediğim koordinatlar beni 1 mile yakın güneye kaydırmış.Bu nedenle resiflerin üzerine yuva kurmak üzereymişim.
Liman dan 1.5 mil geride bir işaret şamandırası daha varmış. Gerek haritadan gerekse dürbün ile onu bularak etrafından dolaşıp liman ağzındaki şamandıralara ulaşıp kıvrılarak koya girdim.Eldeki bilgiler koyun sonunda küçük bir iskelesi olan sözüm ona bir yat kulüpten bahsediyor.Alakası yok.
Girişi sığlık olan koyun burada derinliği 10 m yi buluyor.Dip eriştelik belli.Böyle bir yere demir bırakmayı hayatta sevmem.Malum sezondayız.Tercihim herzaman salma altı 0.50-1m arası.
Geri dönerek liman girişi kasabaya yakın bir yer denemek istedim.Geri dönerken iskeleden yine bağrışmalar geldi.Asker giyimli tipler ısrarla geri gelmemi istiyorlar.
Dinlemeyip şöyle bir tur attım.Taradığım tarafa demir bırakmamın soluganlardan ve hemen sığlaşmasından dolayı pek mümkün olamayacağını anlayınca geri dönüp.10 m ye fazlasıyla kaloma vererek demiri bıraktım.
Ben demiri bırakır ve tutturmaya çalışırken askerler iskeledeki bir teknenin botuyla acemice kürek çekerek tekneye geldiler.Ofisleri liman girişinde.Oradan buraya yürümeleri yarım saatten fazla sürer.Motorla gelmişler.Motorlarının benzini kalmamış benden benzin istediler.Alt tarafı despacho alacaklar.Dostlar alışverişte görsün.
Karaya çıktım.Tek birgezgin teknesi var.Yance ve Olaf İsviçreli.Olaf karşıladı.Merkeze gidiyormuş.Motorsikletle götüreyim dedi.Dökülen bir motoru kiralamış.Tuhaf baktığımı görünce ;dün bu motorla 150 mil gittiklerini söyledi.Terkine atladım 100m gittikten sonra jant üzerinde gitmeye başladık. Olafı uyarıyorum anlamıyor.Nihayet durdu.Bu başımdan geçen 5.kez motor arızası oldu.Birinde hayatım kaydı hırsız beni buldu.Bir süre yürüdükten sonra motor iç lastiği değişti merkeze geldik.Olaf dönerken beni alacağını söyledi.Karanlığa kesin kalmamamı aksi halde soyulacağımı ;kendisini silahla soymaya kalktıklarını söyledi.Üzerinde 3 kuruştan fazla taşımıyor zaten.Üstünde fazla bişi varmı diye sordu. Yok; bende dersimi aldığımı söyledim.
Barahoma 2-3 supermarketi olan salaş bir sahil kasabası.Etrafta keşif yaptıktan sonra Olaf ile geri döndük.
5 teknelik bir iskele arkasında küçük bir bina ,ufak bir bar.Yemekte yapıyorlar.
Yansen ve Olaf iki aydır buradalar.Yerleşmiş görünüyorlar.Birlikte oturup sohbete başladık.Kolombiya'dan 700 millik yolu dayak yiye yiye gelmişler.Tekne oceanis 40.
Serpinti körükleri yok.Demir yol boyunca ırgata yük bindirdikçe. ırgat bağlantılarından kaportayı delmiş.Tekneyi ayak bileği hizasında su basmış.Her ne kadar suyu boşaltsalarda kafadan su almaya devam etmişler.
Seyire çıkarken demiri bağlayıp ırgatın üzerinden yükü almamaları büyük hata.
Hiç de öyle tecrübesiz birine benzemiyor...
Baş kamara ve sintine ahşapları şişmiş.
Karayip iç denizi atlantikten hırçındır.Devasa derinliklerden gelen dip akıntılar aniden sığlaşan iç denizde patlama yapıyorlar.Böyle bir deniz içinde Beneteau 40 oldukça hafif bir tekne.Yansen, dönüp benim tekneye bakarak;'İşte tekne dediğin budur' diyor.
Yansen'ın mesleği sigortacı. tekneyi full sigortalatmış.Yılda 6000€ ödüyormuş.Sigorta gelsin halletsin diyor.
Hiç umurunda değil.Belkide tekneyi burada bırakıp İsveç'e dönecek.
Para bol harcıyor ,çevreye ısmarlıyor.36 yaşında sempatik birisi.
Olaf 22 yaşında teknede tayfa; Yansen'a eşlik ediyor.Serseri gezgin.Canı nereye çekerse oraya gidiyor. Zaman zaman çalışıyor ve geziyor.Dünyası bir sırt çantasında.Genç ve uçuk olmak varmış.
Burada çalışan güvenlikçinin külüstür kamyonetini kendisiyle beraber kiralamışlar.Bana da teklif ettiler.DR içlerinde Haiti'ye de uğrayarak 400km lik bir daire çizeceğiz.
Ertesi gün,Yansen gelmekten vazgeçti.Olaf, ben ve şöför kamyoneti ittirerek çalıştırıp yola çıktık.
Haiti sınırında kurulu pazarı dolaşıp Haiti'ye geçmek istedik.Üstlerinde hiçbir resmi ibare olmayan sivil tipler bizden 100$ rüşvet istediler.Suratlarından hiç de güvenilir olamayan tiplere güvenemeyerek Haitiye geçmekten vazgeçtik.Dönüş yolunda bir kaç enteresan yerde oyalanarak Barahoma' döndük.
Sabah ayrılırken yeni bir gezgin teknesi iskeleye yanaşmıştı.Ayak üstü tanışmıştık.40 yaşlarında ahşap klasik bir tekne.2 siyah amerikalı Tirinidad'a gidiyorlar.Önce batıdan doğuya rüzgara karşı Virginlere gidecekler sonra güneye dönecekler.Aksi halde buradan direk Tirinidad' a yelken açmaları mümkün değil.Zaten Jamaika'dan buraya kadar hırpalanmışlar ve cenovaları yırtılmış.
Onlarla sohbet ederken Yansen seslendi.
Yansen birkaç kg et, ıstakoz alıp mangalı yaktırmış.Yemeğe davet etti.Masrafa katılmayı teklif ettim kabul etmedi. Herkese ikramda bulunuyor.Yerel insanlarla birlikte müzik sohbet eşliğinde güzel bir gece geçirdik.Küçük bir iskele ufak balıkçı kahvesi gibi samimi bir ortam.Yansen ve Olaf'ın varlığı da oldukça renklendiriyor.Sevdim burayı ve düşündüğümden daha fazla kaldım.
Hergün bisikletle merkeze gidip tekne alışverişlerini yapıyorum.Bir kafeden internet kullanıyorum.Döndükten sonra domino oynuyoruz. Yerel kurtlara yeniliyoruz.Çevre de dominodan başka bir oyun oynadıklarını görmedim.
Yansen ile tekne muhabbetlerimiz sırasında gps' imin bozulduğunu öğrenince seyir yapmayacağı için kendi gps ini vermeyi teklif etti.Bu teklif benim için hoş bir sürpriz oldu.
Bendeki gps in tıpatıp aynısı idi.Teknede her 2 bilgisayarda da çalıştığını denedim.İnternetten fiatına bakıp 40$ ödedim.
İnsanlarla daha samimi oldukça günler daha güzel geçiyordu.Geleli 10 gün oldu.Olaf, bir sonraki hayallerine uçtu.
Ortam her ne kadar sevimli eğlenceli olsada artık benim de yola çıkmam gerekiyordu.Gündüzden DR den çıkış işlemlerini yaptım.
Dominican dan çıkıp Haitiye geçeceğim.Uzun bir yola çıkacağım halde akşamın keyifli anlarından kısa sürede kopamadım.Herkesle vedalaştıktan sonra sabaha karşı yatıp erkenden uyandım.
Bilgisayarı açtım gps i taktım;çalışmıyor. Diğerinde denedim yine çalışmıyor.Dün çalışan alet bugün çalışmaz oldu.Yansen'in uyanmasını bekledim.Software cd sini bulamadı.Gecikerek yola çıktım.
Rotamdaki liman 185 mil uzaklığında Haiti- İle a Vache adası.Hiçte kolay bir rota değil.Önce güneye in sonra güney-batı yap ,daha sonra batıya dön ve yolu kısaltmak için dar sayılabilecek sığ bir kanaldan ada ile kara arasından kuzey batıya dönmek gerekiyor. .
Bu sefer akşamdan kalmayım.
Emniyetli: kıyıdan uzak , uzun bir rotaya döndükten sonra genellikle yaptığım gibi neredeyse akşama kadar uyudum.Hava kararmak üzereyken kanalı geçip yeterli derinliğe ulaşınca karnımı doyurup yine yattım.
Gün ışığınca oltaya 3-4 kiloluk barraküda geldi.Eh artık 4-5 gün balık yenecek.Büyük balık gelmesin diye rapalayı özellikle ufak seçiyorum.Yoksa günlerce balık yemekten rahatsız oluyorum.Öyle büyük bir balığı temizlemek buzdolabında saklamak ayrıca bir sorun oluşturuyor.Balığı temizleyip porsiyonlara ayırıp buzdolabına koyduktan sonra yine uyudum,uyandım.
Yeniden varış saatimle ilgili bir çalışma yaptım.4-5 kt hızla gidiyorum ama; bu yolla önümdeki mesafeyi hava kararmadan sonuçlandıramıyacağım.Gireceğim limana kıyıdan uzak durarak büyükçe bir S çizeceğim. Motoru çalıştırarak tekneyi hızlandırdım.Birkaç saat sonra motor kabininden sürtünme sesleri gelmeye başladı.Kapağı açıp göz gezdirdim. Ortada herhangi bir anormallik görmedim.Olayı daha önce de olduğu gibi kasnağın zaman zaman brakete hafifçe sürtünmesine yordum.Bir süre sonra havuzlukta oturup kitap okurken inceden tiz bir düdük sesine ayaklandım.Ses Motor panelindeki alarmdan geliyordu. .Motor kapağı açtım. Ortada ki manzara dehşet verici.Devridaim kasnağı tanrısına yanyan bakıyor.Kayış dönmüyor .Nitekim tekne deniz soğutma yapmıyor.Motorun hararet yaptığı belli oluyor. Hemen motoru kapattım.Karbüratörde de su kalmamış.Son buharlarını püskürtüyor.Devridaimi söktüm.Şaftın üzerinde ki oyuğa yerleşip kasnakla sabitleşmesini sağlayan küçük kama ortadan kaybolmuş.Şaftın üzerinde ki bu oyuk aşınmış.Kasnaktaki karşılığı olan kanal da genişlemiş.Tamiri mümkün değil.
Eh işte şimdi yandığımın resmidir.Yelkenlerle hava karamadan S çizerek bu tekneyle kısa kısa tramolalarla akşamın karanlığında koya girmem mümkün değil.
İşte şimdi oturup ciddi ciddi yeniden düşünmek gerekiyor.
1. şık. Hiç durma Haiti, Jamaika uğrama doğru Guatemala'ya yelkenlerle devam et.1000 mil.
Kaç günde gidersin yolda ne kadar zaman rüzgarsız kalırsın belli olmaz.Teknedeki yiyecek stokun yeter mi?
Gerçi bu çok dert değil.Tek öğün yesem de olur.
2.şık .Yelkenle girebildiğin kadar koya kadar ilerle tabii ki karanlıkta ve nerelerde olduğunu fazla kestiremeden git makul bir derinliğe demiri bırak; sabahta kendini birilerine en iç cep koya çektir.Kim bilir kaça patlar.
3.şık.Devridaimi tamir edecek bir yol bul.
Dolaptan bir bira açarak önce bir sakin ol diyerek kendimi teskin etmeye çalıştım.
Devridaimin ilgili yedek parçası elimde olmadığından ; olsa da pek işe yarayacağını tahmin etmediğimden tamir etme şansım yok.
Aklıma kitapların birinde okuduğum bir yöntem geldi.Zaman zaman da düşünürdüm.
Bu devridaim beni bir gün tamamiyle yolda bırakırsa bu yöntemi uygulamakla yüzyüze kalabirim.
Ancak düşünmüş olmama rağmen bu konuda hiçbir tedbir almış değilim.
Şansım varmış ki tatlı su pompası motorun hemen dibinde hemde devridaime yakın tarafta.
Bir yandan biramı yudumlarken bir yandan yukarıdan aşağıyı seyrederek sistemi nasıl birleştireceğimi düşünüyorum.
Denizden gelen su hortumunu pompanın girişine ;çıkışını da motorun soğutma sistemine giriş yapan hortuma bağlamam gerekecek.Basit bunu yapmayı becerebilirim.Ancak pompanın giriş- çıkışı 12 mm lik hortum ; motorun denizden gelen ve motora giren hortumları 19 mm kalınlığında.
İnce hortumları diğer kalın hortumlara nasıl birleştireceğim.
Fazla vaktim yok bu işi halledip hemen gaza basmam lazım. Adanın geniş bir çeperi sığlık. Nerede olduğumu bilebilmem için 2 de bir detay koodinatları alıp nokta nokta takip ederek büyük S i çizeceğim.
Yaptığım tesisat değişimlerinden elimde kalan malzemeleri karıştırdım.Son anda hep şansı dönen biri olduğumdan amaca uygun adaptör buldum.Bu arada tahtaya vurmayı ihmal etmiyorum.
Adaptörün bir ucu 12 lik diğer ucu tam 19 olmasa da yakın.Bu arada hortum kısa geldi.Atmadığım hortum artıklarından onu da buldum.Pompanın giriş kısmını halletmiş oldum.
Çıkış tarafındaki 12 lik hortumu yeterli uzunlukta olduğundan 25 cm kadar motorun soğutma giriş hortumunun içine soktum. Şu metalik gri bantla (iyi ki teknede var) defalarca sardım.
Radyatörün suyunu tamamladım. Motoru çalıştırdım.Teknenin dışına sarkarak;dışarı çıkan deniz suyunu göreceğim.Endişe ile bakıyorum ama gelen giden yok.Ne halt ettimde başaramadım diye düşünürken...
1 dak 'pöh pöh' homurdandı ve ardından dışarı su atmaya başladı..Kendimi omuzumdan öperek tebrik ettim.
Yelkenlerle beraber gaza yüklendim.Kaybettiğim zamanı kazanmam lazım. Bir yandan da endişeliyim.12mm lik hortumdan gelen deniz suyu,motorun soğutmasına ne kadar devirde katkısı olur onu bilmiyorum.
Neyse, ana koya girişimde karanlık çöktü.İlerdeki S nin küçük ucu cep koya bu karanlıkta girmeye cesaretim yok. Adada zaten elektrik yok.Bir tek otelden gelen cılız ışıklar var. Onlarda jenaratörle çalışıyormuş.
Demiri bırakıp zincire kaloma verirken karanlıkta etrafımdan sesler gelmeye başladı.Nedir bu sesler diye kafamı çevirdiğimde karanlığın içinden bakan çift çift gözler ve beyaz dişler görüyorum.Teknenin etrafına yapışmış bir yığın göz ve dişler parlıyor.
Gelmeden önce adanın hikayesini okumuştum da ziyaretçilerimi bu saatte bu karanlıkta beklemiyordum.Hepsine sevecen davranarak şimdi çok yorgun olduğumu yarın gelmelerini söyleyerek; laftan anlamak istemeselerde başımdan savuşturdum.
Yarın yeni bir gün.Bakarız çaresine; iyi geceler...
(http://i43.tinypic.com/j13w53.jpg) DR. SALİNA
(http://i43.tinypic.com/30sezhd.jpg) DR. SALİNA
(http://i44.tinypic.com/e197o1.jpg) DR.SALİNA
(http://i41.tinypic.com/icsh2e.jpg) DR.SALİNA
(http://i42.tinypic.com/23m1our.jpg) DR. SALİNA
(http://i43.tinypic.com/2j2vq0x.jpg) DR.SALİNA
(http://http[IMG]http://i44.tinypic.com/2hdad1u.jpg)
://i40.tinypic.com/11goow8.jpg[/IMG] DR. SALİNA
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 16, 2013, 09:12:16
(http://i41.tinypic.com/2yv1kxc.jpg) HAİTİ sınırında pazar yeri
(http://i39.tinypic.com/161j869.jpg)
(http://i43.tinypic.com/dx05mv.jpg)
(http://i44.tinypic.com/fjfepe.jpg) gezgin dostlar ve yerel arkadaşlar.
(http://i42.tinypic.com/a2w46f.jpg)
(http://i41.tinypic.com/9usyn4.jpg) Yol kısmeti
(http://i40.tinypic.com/e8ojd2.jpg) HAİTİ YOLUNDA
(http://i41.tinypic.com/28w30q0.jpg) HAİTİ DEN İLK GÖRÜNTÜ YELKENLİ BALIKÇI.
Gönderen: İlker Gümüşova - Ağustos 16, 2013, 09:35:44
Gönderen: Hakan Erim - Ağustos 16, 2013, 09:49:21
Gönderen: Hasan Yanarkaya - Ağustos 16, 2013, 09:49:49
GT-N7100 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
Gönderen: Mehmet Akgün - Ağustos 16, 2013, 11:54:59
motor soğutma arızasına bulduğunuz çözüm harika!!!!
Demek ki zor durumlar insan beynini olağanüstü çalıştırıyor. :)
Gönderen: Aydın Baran - Ağustos 16, 2013, 11:57:26
1w5ey8
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Ağustos 16, 2013, 12:31:51
Gönderen: Emre Erdem - Ağustos 16, 2013, 14:03:16
Dikkatle takipteyim.
Gönderen: Suat Zeybek - Ağustos 16, 2013, 14:43:03
SALİNA-BARAHOMA-HAİTİ HATTI.
....................................
Karbüratörde de su kalmamış.Son buharlarını püskürtüyor.
...................................
Zevkle okudum. Seninle tamirat seninle seyir yaptim diyebilirim. Ama tamirati seninle yaparken yukaridaki konuda ben takildim, dolayisiyla tamiratim halen devam ediyor dostum. x():
Gönderen: Hakan Zorlu - Ağustos 17, 2013, 02:05:08
Bu kısma koptum ben :o
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 17, 2013, 06:37:55
SALİNA-BARAHOMA-HAİTİ HATTI.
....................................
Karbüratörde de su kalmamış.Son buharlarını püskürtüyor.
...................................
Zevkle okudum. Seninle tamirat seninle seyir yaptim diyebilirim. Ama tamirati seninle yaparken yukaridaki konuda ben takildim, dolayisiyla tamiratim halen devam ediyor dostum. x():
Yukarı da mesajları bulunan tüm arkadaşlara ilgi ve destekleri için teşekkür ederim.
Suat korsanım teşekkür ederim
Son nefesini vermek üzere demek istemiştim.Hani biraz daha yola devam etmiş olsaydım artık motoru kucağa alma aşamasına geçmiş olacaktım.Ölümden dondü.
(http://i42.tinypic.com/9kyqzl.jpg)
(http://i40.tinypic.com/29aryj8.jpg)
Gönderen: Nilüfer Özdemir - Ağustos 17, 2013, 16:15:47
Demiri bırakıp zincire kaloma verirken karanlıkta etrafımdan sesler gelmeye başladı.Nedir bu sesler diye kafamı çevirdiğimde karanlığın içinden bakan çift çift gözler ve beyaz dişler görüyorum.Teknenin etrafına yapışmış bir yığın göz ve dişler parlıyor.
Bu kısma koptum ben :o
nedir ki bu gözler ?
Nezih Korsan beni döver, topikinden kovalar diye de soramıyorum ;)
Gönderen: Hakan Zorlu - Ağustos 18, 2013, 00:04:55
(İnanırsan artık :D )
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 24, 2013, 06:32:52
Geldiğim 185 millik yolda hava şartları iyi de olsa;navigasyon eksikliği ve motor soğutma pompasının yarattığı stresin kafa karışıklığına yol açması; yeni kararlar almaya zorlaması zihin ve beden yorgunluğu;yarının yeni kararlara gebe olması beni erkenden uyumaya zorladı.
Bütün gün uyuyacağım hiç kalkmayacağım diye düşünüyordum.
Ne mümkün. Dün gece ki zombiler; gözler ve dişler; simsiyah bir tene,bedene bürünmüş olarak sabahın erken saatinde 'captain,captain' diye bağrışarak beni uyandırdılar.
Haiti'liler Dominican lardan çok daha siyahlar.Aslen afrikadan fransızlar tarafından Dominican da ispanyol ve yerlilere karşı savaştırılmak üzere getirilmişler. Ve o tarihten beri Dominican'larla birbirlerine düşman haldeler.
Bu avrupalılar ve onların uzantısı olan amerikalılar dünyanın en katliamcı milletleri.
Teknenin etrafı mango ağaç gövdesinden oyma kanolarla doldu.
Haiti'nin içler acısı durumunu bildiğimden ve karşılama törenini önceden okuduğumdan pek fazla yadırgamadım.
Geceden ne var ne yok bu insanlara dağıtmaya karar vermiştim.Guatemala'ya gittiğimde yeniden alırım diye düşündüm. Büyük un paketlerini 4 e böldüm atmadığım büyük kahve kavanozlarına koydum.Yine 5 büyük cornfleks paketlerini de böldüm,stoktaki makarnalarla gelene dağıttım.
Daha sonra halat maske snorkel ve palet talepleri oldu.Eski halatları,2 maske, 2 snorkel, palet verdim.Kanolu balıkçıların sevinçlerini görmeye değerdi.
Bu arada tekneyi küçük cep gibi olan koya taşıdım.Çok güzel bir yerdeyim.Hiç gürültü yok. Çevremde kuş ve diğer hayvan sesleri var; ara sıra suda zıplayan balıklar.
Manzara çok doğal; bakir bir ada. Elektriğin olmaması adayı güzel kılan en önemli etken.Etrafta ne müzik sesi var ne de televizyon.Yol yok, araba yok. Sadece birkaç motorsiklet.
Haiti'nin en meşhur motelinin önünde demirdeyim.Ağaçların arasında birbirinden uzak tek katlı küçük evler.Bir fransız cep koyun yarımadasını komple kapatmış.Devasa jenaratörleri varmış ama köye hiçbir fayda sağlamıyormuş yerliler içerliyor.Çevresinde 4-5 tane güvenlik dolaşıyor.
İlk işim devridaimi kime nasıl yaptırabileceğimi öğrenmek oldu.
Otelin kaptanı makinisti,elektrikçisi,her türlü teknik konu sorumlusu Sonson ile tanıştım.Devridaimin şafta sıkılı civatasını ben sökememiştim.Sonson ısıtarak 1 saate yakın uğraştı söktü.Para istemedi.
Durumu inceledikten sonra anakarada bir tornacının adresini telefonunu yazdı verdi.
Ertesi sabah ana karaya giden dolmuş teknelerden birine bindim.20 kişi alan kıçtan takma motorlu irice kayıklar. 30-40 dak süren ilginç bir yolculuk.Rüzgar üstüne oturmak zorunda kalanlar sırılsıklam oluyorlar.Bir muşambayı elden ele arkaya geriyorlar ve herkes muşambayı bir eliyle tutarak altına siniyorlar.Deniz çırpıntılı ise rüzgar altında oturanlarda nasiplerini alıyorlar.
Ana karada durak daha da bir ilginç.İskele yok. Daha küçük bir kayık; uzun sopayla yürütülerek tekne-taksiye yanaşıyor.Yolcular aktarılıyor.Kıyıya geliniyor.Orada bekleşen taşıyıcılar insanları sırtlayarak karaya ayak bastırıyor.Tabii hem kayıkçıya hem de taşıyıcıya bir bedel ödeniyor.Benden istenen diğerlerinin 2-3 misli.
Kıyının bir tarafı önde kurulan meyve pazarının çöplüğü.Üstünde çöp öğütücü olarak domuzlar çalışıyor.
Bu sefer bir motor-taksinin terkine atlayarak eldeki adrese doğru yol alırken yolda motor bozuluyor.Yoldan bir arkadaşını çeviriyor ve ben keriz gibi her ikisine de Sonson'un uyarmasına rağmen 4 misli ödüyorum.Bu durumun adı buralarda 'ten farkı' oluyor.
Tornacı elimdeki devridaimi uzaydan gelmiş gibi inceliyor.Benim içime doğuyor buradan bir halt olmayacağına;ama başka çarem yok.Gerçi artık laçka olmuş saft ve kasnak yuvasını zor halleder diye düşünüyorum.Adama gösterdim tarif ettim.Geceden geç yatan biri olarak sandalye üzerinde uyuyakaldım.Seslenmesi ile uyandım.Adamın yüz ifadesi bir çıkmazın içinde olduğunu gösteriyordu.
Şaftın kama yuvası içine kaynakla dolgu yapmış sağını solunu eğelemiş şaftan kaynaklı kama olmuş ama kasnaktaki yuvaya geçiremiyor.
Kroma nasıl bir kaynak yaptı bu kaynak tutacak mı belli değil.Ya kısa sürede yine elimde kalacak yada ömürlük olacak.Birlikte çalışmaya başlayarak,pres makinasıyla yuvaya oturttuk.
50$ ödeyerek motor-taksi ile tekne-taksiye anca yetişebildim. Saat en geç 2 de adaya hareket dönüyorlar.
Döner dönmez devridaimi yerine monte ettim.Hafif kafa sallıyor bana gelecek vaad etmedi.
Artık yenisini almak şart oldu.Oda kolay bir iş değil hele de Haiti'deyken.
Kaç gündür duşu kullanamıyordum.Tatlı su pompası özgür kalınca duş almaya başlayabildim.
Küçük koyun içine girince gelen gidenden uzaklaştım sanıyordum ama yeniden hucuma uğradım.Sanırım duyan geliyor.Aradan günler geçti ziyaretçi sayımda pek eksilme olmadı.Tşirtlerimi bazı şortlarımı da dağıttım.Artık verecek birşeyim kalmadı.Ampül, pil, boş pet şişelerini bile sevinerek alıyor.
Ayrıca meyve balık, istakoz, satmaya gelenler de var.Dün benden snorkel- maske almış dönüp bana balık- istakoz satmaya geliyor. Ulan hergele insan yarım ağızla da olsa hediye eder.
İçlerinden sadece 2 si hediye meyve getirdi.Kabul etmeyip parasını ödemek süretiyle satın aldım.
Bileydim bu kadar muhtaç olduklarını yolda ondan bundan toplar taşırdım.
Bazıları da iş istemeye;bana rehberlik yapmaya; ihtiyaçlarımı karşılama talepleri ile geliyorlar.
Günler geçtikçe her sabah kapıma dayanıp beni uykumdam uyandırmaları veya luzumsuz vaktimi almaları sıkıntı vermeye başladı. Terslemek,kışkışlamak da doğru değil ama gitmek bilmiyorlar. Sözde çok da gururlular. İstediklerinde vermeyince utanmadan bozuluyorlar.
Birgün kafam attı; siz 15 bin kişisiniz hepinize nerden bulayım da vereyim demek zorunda kaldım.
Adada 15 bin kişi yaşıyor.Hemen hepsinin kafasında 'Beyaz adam zengindir' vermek zorunda mantığı yatıyor.Geçmişlerinin intikamını böyle mi alıyorlar yoksa!!!
Koyda benle beraber 4 tekne var. 2 si otelin tonozlarına emanet edilmiş sahipleri gitmiş.
İçinde hayat belirtisi olan 40 yıllık bir klasik el yapımı ahşap tekne.Bir haftadır teknede kimse yoktu .
Kanadalı Dominic.Yüzerek bana uğradı tanıştık.
36 yaşında üniversitede doğa bilimi profesörü.Tekneyi İtalya'dan almış.Atlantiği geçmiş buralara kadar gelmiş.Bir ara Kanadaya gitmiş. Teknede bıraktığı cahil biri Mutfakta ateşe yemek koymuş ve gaz kaçağından tekne içerden alev almış.
Otelin çabasıyla tekne söndürülmüş ama içerisi içler acısı.Salon komple yanmış.Kontrol paneli, tüm elektrik sistemi fırın.elektronikler , buzdolabı devreden çıkmış.
Bu nedenle burada çakılıp kalmış. Bir gün burada 40 dak yürüyüşle halk pazarına giderken yolda güzel bir Haiti'li kıza rastlamış ve ona aşık olmuş.Bir haftadır ana karada nikah düğün işleri ile meşgulmüş; evlenmişte gelmiş.Kız yerli dilinden başka dil bilmiyor ve ilkokul mezunu.
Dominic kiriol dilini öğreniyor. Kendine hoca tutmuş.
Dominic çok mutlu.Teknesine davet etti.
Zaten bir sürü sorularım olacağından ziyaretine gittim.
Teknenin kıçında kız kleopatra gibi uzanmıştı.Yerinden doğrulup selam bile vermedi. Tekne pislik içindeydi. minderler yağlı, ayak altında kirli bulaşıklar,havuzluk masası ıvır zıvır,yemek artığı ne varsa dolu.
Güverte yangından dolayı zaten alet, edavat, malzeme dolu.İçerisini okadar kazımış olmasına rağmen kömürleşmiş ahşap duvarlar halen mevcut.Teknenin borda kalınlığı 5 cm miş.Işık yok karanlıkta yaşıyorlar.
'Karım evinde hayatında elektrik görmemiş,suyu da kuyudan taşıyan biri olarak büyümüş: öyle bizimkiler gibi aman manikürüm, aman pedikürüm diyen biri değil'diyor.
Yılın 6 ayı Londrada bir üniversite de eğitim veriyor doğa bilimi üzerine kitap yazıyor.
Gezmeye devam edecekmisin diye sordum.'Yok; görmüyor musun burada doğanın güzelliğini ;araba yok, elektirik yok,telefon yok,gürültü yok.' diye cevap verdi.Gerek karadan, gerek havadan ve denizden dünyanın pek çok yerini dolaşmış.Adada bir arsa alıp ev yaptırıp çocuklarını burada büyütecekmiş; çatlak aşık.
Enteresan bir tip daha...Dur bakalım, daha neler göreceğiz...
Bu arada koya yine klasik hoş çizgilere sahip 40 yaşlarının üzerinde yeni bir tekne geldi.
Amerikalı Dough ve 13 yaşındakı oğlu Captain Blake . Ben ona Captain Blake diyorum çünkü teknede herşeye hakim sürekli babası ile kaptanlık didişmesi içinde.
Onlarda güneyden Aruba dan geliyorlar ve Amerika 'ya evlerine dönüyorlar.Bir takım özel nedenlerden dolayı geç kalmışlar.Teknede otopilot yokmuş.Rüzgar dümenleride yolda arıza yapmış.Tamir edinceye kadar uzun bir süre nöbetleşe dümen tutmuşlar.
Teknede 2 dinghy var .Blake'inki benimkine benziyor.Yelken donanımı var. koyda habire yelken yapıyor.Kıskandım veleti.Bende burada bambudan bir direk yaptıracağım.Düldüle benzin harcamam.Bu ekiple de oldukça çabuk samimi olduk.
Dough şehirden internet sim kartı almış.Ben batıya yola devam edeceğim diye düşünmedim. Onlar kuzeye evlerine kadar kasırga hattı üzerinde seyir yapacaklar.
Bana Capo Verdelerden bir depresyonun 'CHANTAL' üzerimize doğru seyir yaptığından bahsetti.Kasırgaya dönüşme ihtimali %80 nin üzerinde.İlk birkaç gün yolunu değiştirirmi diye bekledik.Rotasında değişen birşey yok.
Dough ve Blake kaptanlar tedbirlerini almaya başladılar.Demiri alıp mangrovlara doğru demir bırakıp kıçtan çıma 2 halatla ağaçlara bağlandılar.Sancak iskele apazına botla taşıyarak 2 demir daha bıraktılar.Teknede 200 er m den 2 halat rodası var.Zamanında almış ama ilk kez kullanıyormuş.Toplamda ancak 100m kullanabildiler.Ben de okadarı bile yok. Ben aynı zincire 2.
20 kg lık demiri 25 m den sonra bağlayarak kalanını döşedim. Diğer 2x 35 kg luk demiri de güverte de hazırda bekletiyorum.
Ertesi gün durum değerlendirmesi yaptık.Bize ulaşmasına 3 gün daha var. Dough durumdan tatmin olmayınca teknenin pruvasını mangrovlara çevirdi.
Bu arada yerel tekneler mangrovların içine yerleşmeye başladılar.Ben kabak gibi ortada kaldım. Dominic'te öyle.İkimiz yanyanayız.Dominic'in yedek demiri de kırılmış. ancak kıçtan ağaçlara bağlarım diyor.Eh bende kısa halatları birbirine ekler kıçtan en azından bir ağaça bağlanabilirim.
Ancak Chantal ertesi günü Dominican Republic in kuzeyine yani kuzey batıya rotasını değiştirdi.Sonra da oralarda pıstı kaldı.Biz de rahat bir nefes aldık.
Dough, sohbetlerimizde benim karasızlığımın farkına vardı.Onlarla amerikaya geçmemi teklif etti. Teknesini evinin önüne bağlıyormuş.Bütün parça ve tamir işlerine de yardımcı olurum dedi.
Çok nazik ve sevecen bir teklif.
Bak dedim devridaim kafa sallıyor ve daha biri sürü eksik var.Üstelik bütçem delindi şu sıra amerika bana pahalıya mal olur.Guatemala ya gidip sezonu orada geçirip geri döneceğim dedim.
İyi ama o kadar yolu motor seyri yapmak zorundasın biliyormusun? Evet biliyorum.
O zaman burada kal bekle dedi.Bu limanı herzaman geçiş yolu olarak kullanırlarmış.Burası hurricane hole(kasırga deliği) burada güvende olursun dedi.
Bunu bende duydum, okudum ama burası Haiti neredeyse hersene başlarına bir afet geliyor.Üstelik mangrovların arasında sivrisinek yuvasında 4 ay yaşamakta pek kolay değil.
Aslında gönlüm burada kalmaktan yana.Bakalım...
Dough ve Blake kaptanlar mangrovlardan uzaklaşıp açığa demire çıktılar.3 gün üstüste bende istakoz, et, tavuk mangal yaptık.
Birlikte yürüyerek adanın halk pazarı denilen yere 1 saat yürüyerek varıp alışveriş yaptık ancak aynı yolu elimizdeki yük ile dönmek istemedik.Bizim koya giden bir tekne-taksi ile yerli fiatı 300gds anlaştık tam bineceğimiz sırada tipsiz biri gelip birşeyler konuştu fiat birden 1500gds a çıktı.
Motor-taksi bulduk yine 300 gds olan fiat o adam yeniden yanımızda bitince fiat 1000gds a (25 $) çıktı. 1$=40 gds.Yürümeye karar verdik. 'ten farkı'
Pazarda karşılaştığımız deli dolu bir kızda bize aracılık yapıyordu.Bunlara bağırıp çağırdı.
Bir sonra koya geldik. Kız oralardan birilerini kolundan tutup yanımıza getirdi.
Balıkçı yelkenli teknelerden birinin sahibi imiş. Bizi 400gds a yelkenli tekne ile limana taşımayı kabul etti.
Bu motorsuz ağaç yelkenli tekne ile seyir yapmak hoş bir deneyim oldu.Yüzyıldır tipi değişmeyen bu teknelere Bois Fouille deniyor.Salmasız; boyuna göre devasa sayılacak yelkenli tekneyi en az 2 ;çogunlukla 5-6 kişi kullanıyor.Rüzgar yoksa ikili- üçlü kürek çekiyorlar.
Dough akşam yemeğini otelde yemeyi teklif etti.Daha doğrusu davet etti.
Yemekte 200m lik halat rodalarından birini bana vermeyi önerdi.Buna çok memnun oldum.Halatlar kendi teknesi içinde oldukça fazla idi.Banka ve hesap bilgilerini bana ilettiği zaman bedeli neyse kendisine havale yapacağımı belirttim.
Amerika'ya evine davet etmeyi de ihmal etmedi.Bende kendisine İstanbul'da bir evi olduğunu unutmamasını söyledim.
Doug yardımsever bir insan.Ertesi gün gönüllü bir öğretmen gurubuyla toplantı yapacağını söyledi.Onlara Hindistanda yapılan bir uygulamanın videosunu göstereceğini ve uluslararası bir irtibat kuracağından bahsetti.Toplantıya bende katıldım.
Toplantıda ellerinde hiç bilgisayar olmadığını öğrenince benim servise ihtiyacı olan eski bilgisayarı kendilerine verdim.
Ertesi günü sabahtan demir alarak Bahamalara doğru yelken açtılar ancak akşama bir arıza nedeniyle geri döndüler.İki gün daha kalıp gittiler.
Rüzgarınız kolayına olsun denizci dostlar...
(http://i40.tinypic.com/33as8xv.jpg)
(http://i44.tinypic.com/2iuyede.jpg)
(http://i39.tinypic.com/2rym068.jpg)
(http://i41.tinypic.com/n6vsiw.jpg)
(http://i42.tinypic.com/2dkj1ox.jpg)
(http://i43.tinypic.com/n47xz.jpg)
(http://i40.tinypic.com/2rym5x3.jpg)
(http://i41.tinypic.com/6nxef9.jpg)
(http://i44.tinypic.com/10ckm79.jpg)
(http://i43.tinypic.com/2d0mekn.jpg)
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ağustos 24, 2013, 10:14:57
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Ağustos 24, 2013, 10:22:35
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 24, 2013, 11:08:40
Sende Dominic gibi kalma sonra oralarda :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 25, 2013, 05:18:06
Sabah kahvesie ne iyi geldi bu yazı, eyvallah Nezih kaptan..
Güzel yerlermiş valla Nezih Abi :)
Sende Dominic gibi kalma sonra oralarda :)
Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerTeşekkürler arkadaşlar.
Haitili kızlar çok güzel. Belli mi olur:)))
Gönderen: Demir Ertürk - Ağustos 25, 2013, 11:17:48
Haitili kızlar çook güzel diyorsun !! ama, sadece kara kara adamları ??? gösteriyorsun ::)
Keyifle izliyoruz, Selametle...
Gönderen: Kemal Albayrak - Ağustos 25, 2013, 19:02:02
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 26, 2013, 04:58:50
Nezih Korsan' ım,Teşekkürler Demir Korsan.Fotograf çektirmekten rahatsız oluyorlar.Bakalım yakalarım heralde.
Haitili kızlar çook güzel diyorsun !! ama, sadece kara kara adamları ??? gösteriyorsun ::)
Keyifle izliyoruz, Selametle...
Bu arada kuzey ege gezinizi okudum.Rüzgarınız kolayına olsun
nezih korsanım en sonunda oralara gelicem yanına miço falan olarak.
Amman, Kemal korsan çabuk gel rakı lazım.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 26, 2013, 05:16:22
(http://i42.tinypic.com/bejnr.jpg)
IMG]http://i41.tinypic.com/1zxt7av.jpg[/IMG]
(http://i44.tinypic.com/711wmx.jpg)
(http://i40.tinypic.com/10de5ub.jpg)
(http://i41.tinypic.com/2r5cduo.jpg)
Daha fazla fotoğraf görmek isteyen facebooktan bakabilir...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 26, 2013, 05:19:28
Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Ağustos 26, 2013, 07:22:38
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Ağustos 26, 2013, 13:19:26
Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 06:48:41
Nezih korsanım, çok güzel ayrıntılı ve roman gibi yazıyorsunuz. Yazdıklarınızı ilgiyle takip ediyorum. Karayipler hakkındaki düşüncelerim biraz değişti. Tekneyle gidip en azından bir kışı geçirmek istiyordum. Yaşadıklarınızı görünce sanki vazgeçmeye başladım. :) Uçakla gidip tekne kiralıyarak gezmek daha cazip gelmeye başladı. Bakalım kısmet. :)Mustafa korsanım Karayipler de gezmek için bir kış yetmez.Heralde daha bir 2-3 sene bu bolgede dolaşacağım.Daha gidilecek okadar çok ülke var ki.Her yer Haiti ,Dominican gibi de değil.
Benim yaşadıklarım aslında eski bir tekne ile hazırlıksız uzun yola çıkmaktan kaynaklanıyor.Maddi kısıtlılık da var tabii. Bence vazgeçmeyin.
Ama yine de kiralık tekne derseniz St Martin de charter işi yapan Bülent Gülay var.Bu arada benim tekneye de beklerim.
Tabii charter teknesi gibi seri dolaşamıyorum.
Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 06:53:54
Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 09:20:26
Gönderen: Hakan Erim - Ağustos 27, 2013, 09:22:40
Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.
9kly3 Hangi reklam? Erdem bulana kadar varsa elinizde bir paylaşsanız? Hikayesini duymak çok güzel olurdu. Hem kitaba da hazırlık olur.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 09:42:18
Keşke söylemeseydim. Senin diline düşmekte var. Kötü bir söyleşi idi.Boş ver. :)
Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.
9kly3 Hangi reklam? Erdem bulana kadar varsa elinizde bir paylaşsanız? Hikayesini duymak çok güzel olurdu. Hem kitaba da hazırlık olur.
Gönderen: Hakan Erim - Ağustos 27, 2013, 10:10:34
Keşke söylemeseydim. Senin diline düşmekte var. Kötü bir söyleşi idi.Boş ver. :)
Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.
9kly3 Hangi reklam? Erdem bulana kadar varsa elinizde bir paylaşsanız? Hikayesini duymak çok güzel olurdu. Hem kitaba da hazırlık olur.
Hımmm! Gittikçe ilginçleşiyor. Erdem'i bekleyemeyeceğim ben biraz araştırayım bakiim. :P
Gönderen: Hakan Erim - Ağustos 27, 2013, 10:33:25
http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309 (http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Ağustos 27, 2013, 11:31:09
Bu söyleşiyi biliyorum. Okumuştum zaten. Ben senin ağzından, o güzel anlatımınla, yorumlarınla duymak isterim.
http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309 (http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309)
Okudum ve ayni düşünceleri paylaşıyorum. Her söylediğine katılıyorum. Tam benim kafa :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 22:56:47
Bu söyleşiyi biliyorum. Okumuştum zaten. Ben senin ağzından, o güzel anlatımınla, yorumlarınla duymak isterim.İltifatına teşekkür ederim Hakan'cım.Şimdilik hararetli geçen güncel olaylara anca yetişmeye çalışıyorum.
http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309 (http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309)
Yola çıkış hikayemi yazmıştım sanırım.Belki bir ara eklerim.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 22:58:07
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2013, 23:09:25
EEE on zaman Karayiplerde kafa çekmek şart oldu; dimi Mustafa Korsan:)Bu söyleşiyi biliyorum. Okumuştum zaten. Ben senin ağzından, o güzel anlatımınla, yorumlarınla duymak isterim.
http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309 (http://www.denizlerden.com/?action=contents&page=content&catno=6&no=309)
Okudum ve ayni düşünceleri paylaşıyorum. Her söylediğine katılıyorum. Tam benim kafa :)
Gönderen: Mikail Dağlar - Ağustos 28, 2013, 00:41:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2013, 03:29:54
Nezih korsanım güzel yazıyorsunuz. Yaşadığınız sıkıntılar azminizi kıramıyor bu çok güzel. Umarım işleriniz ve rüzgarınız kolayına olur :)Sağol Mikail,
Sıkıntılar yolcuğun tuzu biberi.Olacak o kadar.Bazen tak ettiriyor ama aksini düşünürsen bugün Türkiye'de halen tekne donatıyor olacaktım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2013, 03:36:42
Gönderen: Mustafa Özdemir - Ağustos 28, 2013, 06:34:01
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2013, 19:41:16
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 07:34:53
(http://i43.tinypic.com/536b83.jpg)
YORGUNUM HANCI; SER ŞURAYA ZİNCİRİ YAVAŞ YAVAŞ...
20 kg luk demiri kaldırıp denize bıraktığımdan beri zaten ameliyatlı olan ve 24 saat kendini her fırsatta farkettiren;yıllardır birlikte yaşamaya çalıştığımız sızı yerini insanı bezdiren bir ağrıya bıraktı.Ayakta durmama imkan vermiyor.Karnımı doyurabilmek ve bulaşık yıkayabilmek bile günün karı olarak geçiyor.
Aynı anda bir de diş sorunum var. Dominican' da iken patates yerken azı dişimin yarısı döküldü sinirler açıkta kaldı.
Artık teknede yiyecek içecek de kalmadı.Ana karaya geçmek karabasan gibi geliyor.
Bir saat yürüyerek köylü pazarına gitmek de bana zülum geliyor.
Gerek pisliğinden gerekse her zaman et,tavuk, yumurta ( Nedense bu adanın tavukları genellikle hastalıklı) market ürünleri bulunmadığından taşıyarak dönmenin de zor olmasını göze alamıyorum.
Ada zaten meyve hariç çoğu gıdayı anakaradan alıyor burada satıyor
Mecburen ilaç desteği ile sırılsıklam olarak tekne -taksi ile anakaraya geçtim.
Önce diş doktorunu buldum. 70 yaşlarında biri; köhne aletlerden oluşan bir oda.
Çocuk yaşlarda iken yazları yaylaya çıkardık. Yaylada berberler kerpetenle diş sökerdi.Burası da bana o günleri hatırlattı.
Dil yok. Birşeyler izah ediyorum kafa sallıyor.Sanki ne dediğimi anladı...Gelmeden önce diş doktorumla konuşmuştum.Sinirleri öldürmesini dişi kurtarmaya çalışmasını ve dolgu yapmasını söylemişti.
Anlamış gibi bana yat aşağı diye işaret etti.Uzandım koltuğa ama doğru anladığına bir türlü tatmin olamadım.
İğneyi eline aldı uyuşturmak üzere hamle yaparken elinden tuttum. Anlayıp anlamadığını kestirmeye çalışıyorken; ucu sivri başka bir aleti dişimin ortasına sokunca acıdan yerimden fırladım.Uyuşturmadan yap dediğimi sanmış...
Koltuktan kalkıp masanın başına geçtim.Elime kağıt kalem aldım.Bir diş resmi çizdim.Çarpık çurpuk olduya; neyse işte dişe benziyen birşey oldu.İçini karaladım çürük mesajı vermeye çalışıyorum.üstüne de çarpı çizdim.Yani bu çürüğü ilaçla önce yok et demek istiyorum.
Anladın mı diye işaretle soruyorum.'Si si' diyor.Yetinmedim çürüğü öldür demenin bir işaret dilini hatırlamaya çalışırken ; önce kara lekeyi gösterip elimle boyun kesme hareketi yaptım.
Tekrar 'si si' deyince gidip koltuğa kuzu kuzu uzandım.Adam damağa uyuşturucuyu bastıktan sonra artık ne yapıyor anlamam mümkün olmadı.Bir süre sonra tamam dedi. Parasını ödedim çıktım.
Bana 2-3 gün sonra tekrar gel demeyince sadece sinirlerin üzerine dolgu yapıp kapattığını anladım.Neyse buna da şükür. Ya kerpetenle dalsaydı...
Fazla vaktim yok dönüşe yetişmem gerekiyor.,
Pazar yerine daldım.Tek insanın geçeceği köhne tezgahlar arasından dolaşan tek beyaz adam olarak ve dil konusunda hiç anlaşamadan elde kalem kağıt yaz bakim şuraya kaç para diye işaretleşerek alış veriş yapmaya çalışıyorum. Etrafı dolaşıp bilgilenmeden alışveriş yaparsam fiat 2-3 misli olabiliyor.
Açık alanda tezgahlarda kesilmiş bir bütün ineği, tavuğu, domuzu parçalayarak satıyorlar.Ortalık
kan revan içinde üstlerinde yüzlerce karasinek.
Domates.marul salatalık bulmakta zor. Ya geçmiş ya da pahalı oluyor.
Et, tavuk, yeşillik aldıktan sonra koşturarak caddede 2 marketten birine daldım. Adama elimde ki içecek listesini verdim.
Marketten aldığım malzeme fazla olunca sahibi arabasıyla beni kıyıya taksi-tekne durağına bıraktı.
Saat 2 yi 10 geçiyor ancak bütün tekneler gitmiş.Elimdeki malzemelerle ortada kaldım.
Gözüm yelkenli teknelerde.Bulunduğum yerdeki köyün adı Kaykok.Kaykok'a giden var mıııı ??? Yok.
Belimin ağrısından artık bir yere çöktüm kaldım.Otele gitmekten başka çare görünmüyor. Ancak yanımdaki et,tavuk kıyma ne olacak!!!
Biri güler yüzle yanıma geldi selam verdi. Kiki .Hatırlayamadım.Hepsi birbirine benziyor. Maske ve snorkel vermişim.Karısı ile burada yaşıyormuş.Annesi adada imiş arada bir; otelde çalışıyormuş.Evi de şehirden biraz uzakta imiş.Bize gidelim diye ısrar etti.Nasıl bir ev olduğunu tahmin ettiğimden kabul etmedim.Ayrıca burada selam vermenin bile bir bedeli var....
Adaya gidecek bir tekne bulamazsam otele gideceğimi söyledim.
Tekne bakınmaya başladı.Yaklaşık 2 saat geçtikten sonra denizde boşta duran bir teknenin Kaykok'a gideceğini öğrendi.
Deniz rüzgarlıydı.Yine ıslanarak Kaykok'a vardık. Kendimi tekneye attıktan sonra zar zor malzemeleri yerleştirip aç karnına kendimi yatağıma bıraktım.
Gece zor bir uyku oldu.Sabah uyandığımda elimde kahvemle havuzluğa serildim.Manzaram çok güzel.Etrafımda kuş ve çeşitli hayvan seslerinden ve tabiat görüntüsünden oluşan bir güzellik var.
Otelin ağaçlar arasında oldukça geniş alanı kaplayan arsasında atlar ,eşşek,inek. koyun,kuzu,keçi,oğlak sesleri bremenin mızıkacıları gibi şarkı söylüyorlar.
Arada bir Dominic'in kahkahalarla kendini suya bırakışını duyuyor ve izliyorum.
Yüzerek yanıma geliyor.Haiti'lilerden, doğadan ve politikadan konuşuyoruz.Benim gibi onun da çevresinde bu tür konulardan konuşabileceğimiz kimseler yok.Ancak her seferinde yarım saat geçmeden karısı çağırıyor.Senin işin var olum diyorum...
Utanmadan; seks'i gelmiştir diyerek kahkahalarla suya dalıyor.
Kendimi onun yerine koymaya çalışıyorum.Bir türlü işin içinden çıkıp bir analiz yapamıyorum.
Diğer tanıdıklarım, hadi andropozda idiler diyelim; genç yerli kızlarla evlendiler.(sugar daddy'ler)
Ancak genç yakışıklı güzel bir mesleğe ve işe sahip olan birisi ; teknesi var ; 6 ay çalışıp altı ay dünyayı dolaşabilecek birisi neden böyle bir halt yer kafam basmıyor.Arada ciddi bir kültür ve eğitim şoku da var.
Daphne aynı yerde aynı posizyonda bütün gün yatıyor.Sanki daha dün o sazlık damlı, kerpiç duvarlı, 2 göz odalı ,çamurların içinde ki 8-10 kişilik evden çıkmamış gibi...Sakın küçümsediğimi düşünmeyin.
Dün karın doyurmanın mücadelesi içinde olan bir genç kız bugün yerinden kalkıp bir işin ucundan tutmuyor.Yemekleri bile o hengamenin arasında Dominic yapıyor.Tuhaf geliyor bana...
Ben hasta haldeyken zombilerimin ziyaretleri devam ediyor.Öyle bir sessiz geliyorlar ki hemen yarım m. ötemde aşağıdan yukarı bir kafa çıkartarak 'captain' diye seslenerek beni yerimden sıçratıyorlar. Kaç kez söyledim sabahları gelmeyin uyuyorum. Geldiğinizde uzaktan seslenin.
Hiç laf dinleyen yok ki.Geldiler mi gitmek de bilmiyorlar.
Kiki,Kama,Mackenzi,Asley,Daniel ingilizce az çok bilenler; balıkçılar ,meyveciler ve de çocuklar.
Nasılsınız diye sorduğumda genellikle aldığım cevap ellerini karınlarının üzerinde gezdirerek aç olduklarını söylemeleri.
Mübalasız karşılaştığım kadını erkeği çoğu aynı hareketi yapıyor.
Artık cevabım hazır...'Hastayım, ben de açım'...Elim karnımda daire çiziyor.
Tam bu sırada; açlık, yokluk, sefalet muhabbetleri arasında 50 m gerime otelin arsasına peş peşe 2 helikopter kondu.Ardından koya içi asker dolu 2 motor yat girdi.
Helikopterin birinden Devlet başkanın karısı ve eşrafı; diğerinden de gazeteci ordusu indi.
Maksadı köydeki kızlar yatırım yapsınlar para kazansınlar; 3 ay sonra da geri ödesinler diye para dağıtmakmış.
İyi tamam güzel de adada yapılacak iş yok ki. Ancak balıkçık, 3-5 hayvancılık var. Elektrik ve soğutma sistemleri olmadığından yan ürünlerde yok.
Meyve yatırım gerektiren bir iş değil.Dev gibi ağaçlardan topluyorlar . Ne gübre istiyor ne bakım.
El sanatları da yok.İnsan önce bir el sanatları kursu açar .Kadınlar üretir sonrada pazarlanmasına destek olunur.
Olay sadece şov dan ibaret. Başkentten burası hele başkanın karısı iken arabayla 3-5 saat.; senin orduyla gelmene ne gerek var; 2 helikopter ve 2 motor yat dolusu asker ile.
Harcadığın para dağıttığından fazla.Gönder sosyal yardım kuruluşunu yapsın.
Üstelik bir de geri alacakmış.Nah alırsın.Kadınların elinden erkekler o parayı alır iç olur.
Makarna,kömür hikayesine mi benziyor; ne!!!
Çevreye kafayı yormaktan sıyrılıp birde kendime kafayı yorsam daha makbule geçecek.
Günler geçiyor daha halen ne yapacağıma karar vermiş değilim.Diğer olumsuz etkenleri bir kenara bıraksam bu bel ile birkaç gün daha bir yere gidemem.
Hikmet'ten (Takatuka) fırçayı yiyorum.
'Ben sana demedim mi bir yere uğramadan çık gel diye'
İyi de kaptanım, Haitiyi geçerken motor arıza yaptı.kem küm...
'Yaptıysa yaptı bas yelkenleri gel seni kapıdan alırız'
Yaa kaptanım, iyi de yoruldum artık;moral de kalmadı;devridaimde kafa sallıyor. şimdi oraya 10 gün sakat sakat nasıl geleyim.
Yoksa istemezmiyim sana yük olmayı...
'Yakın olsan gelip seni alırdım' demez mi birde...Gel de sevme şimdi bu adamı...
Ancak benim sağım solum belli olmaz eşref saatime bakar . Bir gece ansızın demir alabilirim de...
Bel ağrım hissedilir derecede azaldı ve oturmaktan sıkıldım.Yapmam gereken çok iş var.Havuzlukta uzandığım süre boyunca mizane direği ile çok fazla göz göze geldik.Aşk yaşıyoruz.
Malzemeler hazır aylardır beni bekliyor.Teknede yapılacak en ağır iş ve işçilik; üstelik tek başına.Hemde bu bel ile.
Ve de teknede yapılacak çok daha öncelikli işler olmasına rağmen.
En sinirime giden de; hazırda duran bu malzemenin ikide bir elimin altına gelip benim huzurumu bozması.
Eşref saatim dürttü beni.
Kovaya ilk basamak,matkap,perçin makası,kerpeten,metre,kuşun kalem,krom- aluminyum arası plastik contayı doldurdum bumbanın biraz yukarısına mandarla astım.Bumbadan itibaren ayağımı atabileceğim en uygun noktayı işaretledim. Basamağın direğin eğimine göre öpüşen bağlantılarını kerpetenle alıştırdım; direkle öpüştüğü delikleri işaretledim.
Zorlanan belimin ağrısına rağmen yandan yandan halimem misali matkapla 6 adet deliklerini açtım.Ama ben de bittim.
Ancak 2 gün sonra biraz daha toparlanarak perçin makasıyla 6 adet perçini sabitledim.
Tamamiyle iyileşmeyen beli habire zorluyorum.Gerçi iyi bir durumda bile olsa yapılan bu işle belin canına okumak sıradan bir davranış.Artık ağrının üzerine gidiyorum.Bu iş bitecek.Başka bir işi yapmayacağım.İnatlaştık.
Dominic'i çağırdım. Beni bir miktar yukarıya çekti .İlk basamak ile gurcata arasını ölçtüm.Hesap -kitap basamaklar arası 43.5 sm olmak üzere toplam 9 tane basamağı gurcataya kadar çakmış olacağım.Her basamağa 6 delik 6 perçin.
Sonraki günler çaktığım her basamak üzerinde artistik patinaj yaparak.Direğin tepesine kadar basamakları tamamladım.Toplam 10 gün sürdü .Bazı günler 1 veya hiç, bazı günler 3-4 basamak çaktığım oldu.
Zaman zaman matkap ucu kırıldı in aşağıya;bazen perçin makası ayarı bozuldu in aşağıya ;bazen kalem ,metre vs unutuldu in aşağıya;çık yukarıya.
Ana direkte zaten basamak vardı.Hızımı almışken son basamağın tersine 2 ayağı eşit basıp çalışabilmek için onu da yapayım dedim.
Kovaya bilimum malzemleri doldurup tepeye kadar mandarla çektim.Tepeye tırmandım.
Kurşun kalemi koymayı unutmuşum.Onca yolu tekrar in- çık gözüm yemedi.
En zoru tepede çalışmakmış.Daha basamağı direğe öpüştürme sahnesinde tükendim.
Ama bitmeden inmek yok ;o kadar yolu, tekrar git-gel yapamam.
Zorla deldim; zorla perçinledim.
İş bitince burnumun bu kadar dibinde ki hatayı ancak görebildim.Basamak, karşılığı olandan 10 cm kısa; aşağıda kalmış.Bir işi de tam yapsam gam yemeyeceğim.Yüz yüz kuyruğuna gel; işi eline yüzüne bulaştır. Şimdi sağ bacağımı 10 cm kesmek zorundayım...Tam benlik bir durum.
Aklıma sevgili arkadaşım-dostum Kaan Erdem'in; yine böyle nevrimin döndüğü bir noktada direğinde fazladan açtığım 6 delik geldi.Heralde hayatta unutamaz beni...
Direklere tırmanırken koya amerikan bayraklı yeni bir tekne girdi.Biraz öteme demir bıraktılar.Benim zombiler hemen teknenin çevresini sardılar.Eh bir süre beni rahat bırakırlar.
Koyda yankılanan matkap sesleri ile direkte beni fark ettiler çoşku ile selamladılar.
Sonraki bir gün mola verdiğimde teknelerine uğradım.
Thomas-Ryan ikilisi.Thomas ben yaşlarda Ryan oldukça genç.Guatemala'dan gelip Amerika'ya geçiyorlar.Benim gideceğim rota. Gelirken rüzgara karşı epeyi bir mazot harcamışlar.Yorulmuşlar hırpalanmışlar.
Bu durum beni bir kere daha dürttü...Hımmm, bunu kafama bir yere kaydedeyim...
Teknelerine geldiğimde temizlik yapan kadın gidiyordu. Fiatını sordular kadın 50$ demiş.diğer 2 siyah genç de teknede.Thomas bozuldu,döndü bana baktı yardım istercesine, yüz ifademle bilemem dedim. Parayı zorlanarak verdi.Önceden fiat konuşmamış.
Buralarda günlük yevmiye 10-15 $. Hatta ben teknemin bordosunu temizletip cila attırmıştım.
2 kişiye 30 $ ödemiştim.
Sesimi çıkartmadım zira gençlerle yarın papaz olmak zorunda kalırdım.Tabii içime dokunmadı değil...
Teknelerinde içecek soğuk bir şey yoktu ;bana gelin dedim, benim tekneye geçtik.
Halen aklı 50 $ daydı.Aslında amerika'da bu temizliğin bedeli 300$ mış.250 $ kardasın diye takıldım.
Amerika rotası üzerine sohbetler ettik.Buraya tekrar döneceğini, birşeyler lazımsa gelirken getirebileceğini vadetti.Bahamalar'da da buluşabileceğimizi söyledi.
Dün bir, bugün 2, samimiyete bakın.
Uzak denizlerde hemen herkes ile çabucak kaynaşıyoruz.Bekar denizciler daha çabuk samimi oluyorlar ve birbirlerine sahip çıkıyorlar. Eşli olanlar bu kadar değiller.Kadınlar erkekleri neden frenliyorlar acaba??? Bir alman arkadaşım vardı.Oda, Dominic gibi yarım saat geçtimi diken üstünde oturmaya başlardı.Teknelerimiz ikizdi çok şey konuşur paylaşırdık.Öyle hemen gitmek istemezdi.
Ama kaptaniçe çağırırdı.Aylarca, yıllarca, gün 24 saat denizde hem de çoğunlukla alargada.
Ne tuhaf. Bunun adı aşk mı acaba!!!
Thomas yaşına rağmen daha deli dolu. Ryan ise genç olmasına rağmen daha ağırbaşlı.
Ekip 2 gün ortadan kayboldu. Ana karadan döndüklerinde Thomas'ın yanında genç güzel bir kız vardı.
Nerden buldun bunu dedim .Yolda buldum dedi.:)
Rehber diye tuttukları genç ana karada şöyle eğlence böyle eğlence var diye bunları özendirmiş..Rezalet yerlere gidip sonra da otelde kalmışlar.
Kıyıda Jhon-Jhon un evi; tek masalı lokantasında! yemek sp vermişler.Hep beraber gittik.
Sivrisinekten oturmak mümkün değil.Ben gidiyorum deyince onlarda ayaklandılar.Yemekleri alıp tekneye gideceğiz.Biz kalkınca 3 tane siyah delikanlı da peşimize takıldı. Bu muhabbet beni sarmaz diye tekneme geri dönüp kendime bir şeyler hazırladım.
Ertesi akşam yine Thomas'ın teknesindeyiz, yine 3 siyah genç arkadaş teknedeler. Biz konuşanlar; onlar dinlediğini az çok anlayan gitmek bilmeyenler. Onların yanında bazı sohbetler yapmak da doğru değil. Ertesi gün bütün köy öğrenir.Sakat bir kültüre sahipler.Bir anda düşman olabiliyorlar.
Cilveli kızda iri yarı Thomas'ın bir tepesinde bir kucağında.Bir yandan da Ryan' a gizliden öpücük gönderiyor.Ryan kızarıp bozarıyor.
Gitmek üzere hareketlenince Thomas, gitme beraber yemek yiyelim dedi.Laf olsun diye sordum.
'Ne yemeğin var?' 'Pilav patates yaparız' dedi.Bu saatten sonra 7 kişilik yemek yapacak.3 delikanlı cilveli kız ve biz.
'Benim daha iyi bir fikrim var' dedim. Ryan la biz tekneye gidelim mangalı hazırlayalım bende istakoz var yanına salata yaparız sende pilavını yap gel ;ancak bu gençleri de yanında getirme diye öğütledim.'Tamam' dedi.
Tekneye geldik mangalı yaktık salatayı hazırladık. Kömür kıvamına gelince Thomas'a seslendik.Duyan yok. Kızın çığlıkları geliyor.Eğleniyor mu; anlamadık.
Telsizden ulaştık. 'Thomas, Ryan'a sorun var tekneye dön' dedi.Ryan beraber döneriz deyip gitti.
Aradan 1 saat geçti gelen giden yok halen kızın çığlıkllarını duyuyorum. gecenin sessizliğinde koyun içinde patlıyor.Kendime göre istakozları pişirip akşam yemeğimi yedim.
Bir süre sonra benim düldül ile Ryan döndü.Acele demir almamız gerekiyor deyip kendisini tekneye bırakmamı istedi.
Thomas kızın Ryan'a öpücükler göndermesini ve askıntı olmasını farketmiş tekneden kovalamak istemiş.Ondan sonra kız ya alkolden ya da yalandan çığlıklarla kendini oraya buraya atmaya başlamış.Zorla karaya çıkartmışlar. Karada kız kendini denize atmaya başlamış.Thomas işe polis karışacak korkusuyla kızı rehber oğlana teslim edip acele tekneye dönmüş.Kızın yaşı da belli değil...
Tekneye geldiğimizde apar topar hazırlık yaparken bir yandan benle konuşmaya çalışıyordu.
'Kıza bak ya neler yapıyor,Ryan' da asılıyor dedi..EEE Thomas sen bu kızı sokaktan buldum dememiş miydin; boşveer aldırma' dedim.
'Biz gidiyoruz polisle muhatap olmak istemiyorum'.dedi.Cebinden 200$ çıkarıp verdi.Otele borcu varmış ödememi istedi.Demiri aldılar ve ayak üstü; yazışmak üzere vedalaştık.
Ada nüfusunun %80 nının değil nüfuz cüzdanı doğum kaydı bile yok.Ana karada bu oran ne kadar bilmiyorum ama köylerde, dağlarda, varoşlarda ki (zaten her yer varoş); yaşayanlarında olduğunu sanmıyorum.
Dominic'in karısının da yok. Önce nüfus kaydı sonra hüviyet çıkartacak diye uğraşıyordu.Bu evrakların bedeli 150 $.Her nedense inanılmaz pahalı.Bu kadar fakir bir ülkede hangi vatandaş çıkarabilsin...
Dolayısıyla Thomas boş yere korkmadı.
Ertesi gün bana göre sabahın köründen ziyaretçilerim çoğaldı.İlk ikisine kalkmadım.
Uyandıktan sonra gecenin hengamesinde havuzlukta bıraktığım cep telimin ve terliğimin ortadan kaybolduğunu farkettim. Sabah kalmadıklarımdan bir tanesi çalmıştı.
Baskına uğramamın nedeni sonradan anlaşıldı.
Thomas'a servis verenler tekneyi göremeyince bana gelmişler.
Her gelen 'benim için para verdi mi?' diye soruyor.Her gelenin bir alacağı kalmış.
Onlara ödeme yapmam için bana para verilmediğini söyledim.Kendileri için Thomas'a e-posta yazmamı istediler.İnternet alırsam yazarım dedim.
Ancak telefonumu ve terliğimi çalanın bunlardan biri olduğuna emin oldum.Zira Thomas ve Ryan buradayken hiçbiri gelmez olmuştu.Paranın kokusu o tekneden geliyordu.
Kendimi birden bire olayların içinde buldum. Olan bana da oldu. Şimdi Thomas'tan bir telefon bir terlik alacağım var...Severim ya macerayı...macera beni çeker ben macerayı...
Ertesi günü yine yatağa düştüm.Direk tepesinde kan-ter içinde kalıp rüzgarı yiyince ve üstüne soğuk suları içince hastalanmak kaçınılmaz oldu.İyice bitkin düştüm.
Artık bir yere gidecek halim yok.KALIYORUM.
İlk işim ana karaya geçip bir şebekeden internet paketi almak olacak.
Günlerdir internet yok.Atlantik ne alemde bilmiyorum.Dough'an beri hava raporu; yerel kayıkçıların davranış biçimi.Mangrovlara girerlerse depresyon geliyor demektir.Ama bana hazırlık yapmaya vakit kalır mı onu bilemem.
Ne olur ne olmaz diye baştan 60 m zinciri serip kıçtan ağaçlara bağlanmıştım.Yedek demirler halen güvertede bekliyor.
Buraya çakılıp kalmaktansa ara sıra yelkene çıkmayı istiyorum. O yüzden yedek demirleri acil duruma göre bekletiyorum.
Teknede sürünmem 4-5 günü buldu. Bu sürede kimi zaman günde 1 öğün yedim;kimi zaman 24 saatte bir; birşey yemek için hazırlayacak gücüm olmadı. Türkiye'den çıktığımda 68 kilo idim. Şimdi sanırım 60 kg ya düştüm.Yüzüm çöktü kaburgalarım sayılır oldu.
Ana karaya geçtim aylık internet paketi aldım.Bilimum alışverişleri yapıp tekneye döndüm.
Tekne-taksi beni teknemden alıp tekneme bırakıyor.
Daha yanaşırken düldülün küreklerinden birinin yok olduğunu gördüm.Diğeri de halata takılmış düşmek üzere.Düldüle atlayıp çepeçevre tüm kıyıyı taradım ortada yok.
Rüzgar arkamdan esiyor olsa da akıntı arkama doğru.Yani küreğin arkamdaki 15-20 m mesafeye yüzüp kısa mangrovlara takılması lazım.
Ama yok.Hemen arkamda otelin 2 güvenlik görevlisi var. Onların gözü önünde gelip de çalacaklarına ihtimal vermiyorum.Gerçi benimkisi saftoriklikten çıktı artık enayiliğe girdi,
Teknede iken cep telini ,terliğini çaldırdın.Geçmişim vukuatlarla dolu diye söylenirken;
2. ben hemen ayaklandı.
1. ben ile 2. ben kavgaya başladılar.
1. ben- iyi niyetli salak ; ben bu insanlara o kadar malzeme dağıttım,ufak tefekte olsa iş veriyorum,alışveriş yapıyorum;halen çeşitli ikramda bulunuyorum; yapmamaları lazım ; üstelik arkamda 2 güvenlik görevlisi de var' diyor.
2.ben-küfürü basıyor.Ulan ne gelirse başımıza senin bu iyi niyetinden,tedbirsizliğinden geliyor.Halen şu insan denen yaratığa güvenmek zorunda mısın!
1.ben - ama bizde insan değil miyiz.Hiç kimseye güvenmeyecek miyiz. diye cevap veriyor.
2.ben- kzıgın; 'İnsanlık öldü olum artık görmüyon mu dünyanın halini' Senin yüzünden bende sıkıntı çekiyorum' diyor.
1.ben- celalleniyor.Bir boka yaradığın yok saltanat koltuğundan ahkam kesiyorsun.O kadar işin gücün peşinden koşturan benim; buyur sen de kaldır kıçını bir el at diye cevap veriyor.
2. ben- tırsıyor ve susuyor.
1.ben-gidip kadehi dolduruyor.Boşveer be dostum; içelim- açılalım diyerek kadeh tokuşturuyor.
Eh işte bunlar böyle arasıra kapışırlar.
Hasta iken tekneye Kiki uğradı uzun zamandır ortada yoktu.En güvendiğim genç.Zaman zaman otelin barında çalıştığından farklı bir tecrübeye, disipline sahip, yabancıyı tanıyor.Rahatsız etmemek için fazla oturmuyor.
Arada bir uğrayıp bir ihtiyacım var mı diye soruyor.Çamaşır falan varsa annem yıkar diyor.
Kim olursa olsun hemen fiat soruyorum.Bir torba hazırlayıp verdim.
Kasıma kadar burada kalmaya karar verince hem Kiki ye hem de Mackenzi'ye tekneye temizlik-yemek ve diğer işlere yardımcı birini bulmalarını istedim.Şartlarımı ve fiatımı da belirttim.Aylık 200$ burası için oldukça iyi bir rakam.
Mackenzi'nin getirdiği 2 kişinin kendilerini temizleyecek görüntüleri yoktu.
Kiki anakaradan arkadaşım dediği bir kızı getirdi.Adalılara göre daha düzgün temiz birisi idi.Kabul ettim.
Kiki, kıza sıkı sıkı yapması gerekenler ve yapmaması gerekenleri tenbih etti.İşe başladı.
Aylardır temizlik yüzü görmeyen teknenin önce tavanlarını çiflettim. Ertesi gün havuzluğu ciflerken tekneye yanaşan bir kayıktaki 4 gençle muhabbet etmeye başladı. Bir süre sonra kızın kayıktakilere gizlice birşeyler verdiğini gördüm. Kayıkta ki genç aldığını hemen tişirtünün altına sakladı.
O sırada teknede baş tarafta Kiki ile sohbet ediyor kahve içiyorduk.Kiki'ye bakarmısın orada birşeyler oluyor dediğimde Kiki'de oğlanın içine birşey sakladığını farketti.
Nedir o çıkart deyince tişirtün altından benim korsan bandanamı ve kışlık beremi çıkarttı.
2.ben dürttü;yaaa gördün mü? Halen almadın mı dersini...
Kiki hemen bu kızı tekneden al dedim.Çantasını aradıktan sonra bir miktar para vererek tekneden kovaladım.
Kayıktaki oğlanlardan biri eliyle silah işareti yaparak bana doğrulttu.
'Hemen; sen gel, gel bakim buraya' dedim.Tekrar yanaştılar.
Şimdi senin evine gideceğiz bana en sevdiğin şeylerini göstereceksin' dedim.
Aptal aptal suratıma bakıyor.
O senin sevdiğin kılık kıyafet vs herneyse sen arkanı döndüğünde ben alacağım ve başkasına vereceğim.Senin de gıkın çıkmayacak.Tamam mı dedim.Eğer gıkın çıkarsa ben seni vururum deyince; eğdi kafasını önüne.
Oooof of nasıl geçecek bu 3 ay burada bunlarla...
(http://i40.tinypic.com/154ynn6.jpg) Captain Blake'in dinghy'si.
(http://i41.tinypic.com/2ag9sfn.jpg) Captain Dough ve Blake' in kapıştıkları tekneleri.sanırım Cem Gür sever bu tekneyi:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 08:33:03
(http://i42.tinypic.com/2ccqemt.jpg)
Gönderen: Eyüp Oğan - Eylül 04, 2013, 08:59:42
GÜNAYDIN TÜRKİYE, GÜNAYDIN KORSANLAR, Karayiplerden selam, sevgiler .
Günaydın Nezih Korsan, İstanbul'dan sevgiler...
Sabah 06.15 de kalktım, Boğaz trafiği, TEM Trafiği derken saat 8.00 de işe geldim.
Bu çilemiz ne zaman bitecek...
Son yazınızı da bir solukta okudum.. :) Elinize sağlık..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 09:27:28
GÜNAYDIN TÜRKİYE, GÜNAYDIN KORSANLAR, Karayiplerden selam, sevgiler .
Günaydın Nezih Korsan, İstanbul'dan sevgiler...
Sabah 06.15 de kalktım, Boğaz trafiği, TEM Trafiği derken saat 8.00 de işe geldim.
Bu çilemiz ne zaman bitecek...
Son yazınızı da bir solukta okudum.. :) Elinize sağlık..
Ne diyeyim Eyüp Korsanım... Bugün ki aklım olsaydı ne evlenirdim ne de çocuk sahiibi olurdum. Sandalım dahi olsa yelken takar gezerdim.Malı mülkü kendimizle beraber mezara gömemiyoruz.
Çevremdeki 5 parasız dunyayı dolaşan gençlere hayranım.
Şansın açık olsun.
Gönderen: Cüneyt Baygün - Eylül 04, 2013, 09:37:20
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 09:46:55
Günaydın uzaklardaki biz.. :)
Hadi canım sendee. Karabiberi önce ev için aldattın. Yalan mı? Hikayeni izlemiyorum sanma:)
Gönderen: Hakan Erim - Eylül 04, 2013, 10:00:05
Ne diyeyim Eyüp Korsanım... Bugün ki aklım olsaydı ne evlenirdim ne de çocuk sahiibi olurdum. Sandalım dahi olsa yelken takar gezerdim.Malı mülkü kendimizle beraber mezara gömemiyoruz.
Çevremdeki 5 parasız dunyayı dolaşan gençlere hayranım.
Şansın açık olsun.
Ama kavgada bile böyle... bu kadar da... açık, seçik... net... dosdoğru... insanın içini acıtacak kadar...
söylenmez ki...
Çok ayıp. :)
Neyse ben oğlanın okul taksidini yatıracaktım, hatırlattın. SAĞOL! :-\
Bu arada çok geçmiş olsun. Dişi ihmal etme. İlk fırsatta adam gibi bir yerde (ki Amerika dahil önünde öyle bir yer yok) doğru dürüst tedavi ettir. Hatta mümkünse Türkiye'ye gel hallettirelim. Emin ol daha ucuza gelir. Sırtın için de mutlaka teknede kas gevşetici (thiocholchicoside içeren) ve ağrı kesici (feniramidol HCL içeren) krem, tablet, ampul vb. olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 10:08:52
Ne diyeyim Eyüp Korsanım... Bugün ki aklım olsaydı ne evlenirdim ne de çocuk sahiibi olurdum. Sandalım dahi olsa yelken takar gezerdim.Malı mülkü kendimizle beraber mezara gömemiyoruz.
Çevremdeki 5 parasız dunyayı dolaşan gençlere hayranım.
Şansın açık olsun.
Ama kavgada bile böyle... bu kadar da... açık, seçik... net... dosdoğru... insanın içini acıtacak kadar...
söylenmez ki...
Çok ayıp. :)
Neyse ben oğlanın okul taksidini yatıracaktım, hatırlattın. SAĞOL! :-\
Bu arada çok geçmiş olsun. Dişi ihmal etme. İlk fırsatta adam gibi bir yerde (ki Amerika dahil önünde öyle bir yer yok) doğru dürüst tedavi ettir. Hatta mümkünse Türkiye'ye gel hallettirelim. Emin ol daha ucuza gelir. Sırtın için de mutlaka teknede kas gevşetici (thiocholchicoside içeren) ve ağrı kesici (feniramidol HCL içeren) krem, tablet, ampul vb. olsun.
Valla haklısın Hakan korsanım . Dilim sürçtü özür dilerim.
Tavsiyelerin için teşekkürler.
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 04, 2013, 10:12:32
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Eylül 04, 2013, 10:16:27
Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Anladım ki sizin bu başlığınızı Sık kullanılanlara eklemem gerekiyor:) yazılanları kaçırıyorum..
Denizlerden de ki yazınızı okudum.. O zamanlarda da bel sorunu yaşıyormuşsunuz.. Gitmeden bu sorunu çözmeyi düşünmediniz mi ?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 10:17:02
Geçmiş olsun Nezih korsanım. Aman sağlığınıza dikkat edin. Yazılarınızı bir solukta okuyorum. Devamm. :)Mustafa korsanım halen sıkılmadın mı aynı denizlerden aynı yerlerde gezip tozmaktan. teşekkürler sevgiler.
Off yine dilim sürçtü...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 10:21:31
Barış korsan. 2. kez ameliyat en son çare . Şimdilik gittiği yere kadar. Horn burnunu bir dönebilse gam yemeyeceğim:)Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Anladım ki sizin bu başlığınızı Sık kullanılanlara eklemem gerekiyor:) yazılanları kaçırıyorum..
Denizlerden de ki yazınızı okudum.. O zamanlarda da bel sorunu yaşıyormuşsunuz.. Gitmeden bu sorunu çözmeyi düşünmediniz mi ?
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 04, 2013, 10:27:11
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Eylül 04, 2013, 10:29:23
Barış korsan. 2. kez ameliyat en son çare . Şimdilik gittiği yere kadar. Horn burnunu bir dönebilse gam yemeyeceğim:)Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Anladım ki sizin bu başlığınızı Sık kullanılanlara eklemem gerekiyor:) yazılanları kaçırıyorum..
Denizlerden de ki yazınızı okudum.. O zamanlarda da bel sorunu yaşıyormuşsunuz.. Gitmeden bu sorunu çözmeyi düşünmediniz mi ?
Çok geçmiş olsun, en kısa zamanda iyi olmanızı dilerim.. Horn burnunu döndüğünüzde hiç bir sıkıntının kalmayacağını tahmin ediyorum :)
Zaman ayırabilirmisiniz bilemiyorum fakat, baştan beri yaptığınız seyir rotasını harita üzerinde paylaşma şansınız var mı ? yada yer olarak isim verirseniz bende google earth den rotaya bakabilirim..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 10:31:15
Nezih korsanım, 45 seneden beri denizlerde dolaşıyorum ama iş dolayısiyle 3 seneden beri yelkenli ile geziyorum. Sizlere göre bu işle ilgili biraz geç kaldım ama senede 4 ay dolaşarak farkı kapatmağa çalışıyorum. :) 2 sene içinde tahminen Ege yi bitiririm. Ömrümüz olursa elden ayaktan düşene kadar denizlerde dolaşmaya kararlıyım. Nasip bakalım.Benim de daha göremediğim karadeniz ve adrıyatık var onları dönüşe saklıyorum. İyi seyirler.Umarım bir gün beraber dolaşırız.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 04, 2013, 10:36:19
Sevgili Barış bilgisayar özürlüyüm. Öyle arda da waypoint vermesini de bilmem. 2 küsür sene önceye dönüp hafızamı tazelemem gerekecek. Fırsat bulur listelersem bana da faydan olur.Barış korsan. 2. kez ameliyat en son çare . Şimdilik gittiği yere kadar. Horn burnunu bir dönebilse gam yemeyeceğim:)Hayatım birden bire 11-11-2011 tarihinde bir Amel Maramu merakım yüzünden değişti okyanusu geçtikten sonra Karayipler de halen dolaşıyorum:) Navigada ve denizler.com da yayınlanmıştı.Film gibi.. Anlatımdaki detaylar beni oralara getirdi,, fotoğrafları gördüğümde de üstüne bal kaymak oldu:) TeşekkürlerSağol Bariş korsan ;yolun düşerse fotoğrafları kendin çekersin:)
Sizin yolunuz ne zaman ve nasıl o taraflara düştü:) bu konuda ciddi tüyolara ihtiyacım var.. :))
Anladım ki sizin bu başlığınızı Sık kullanılanlara eklemem gerekiyor:) yazılanları kaçırıyorum..
Denizlerden de ki yazınızı okudum.. O zamanlarda da bel sorunu yaşıyormuşsunuz.. Gitmeden bu sorunu çözmeyi düşünmediniz mi ?
Çok geçmiş olsun, en kısa zamanda iyi olmanızı dilerim.. Horn burnunu döndüğünüzde hiç bir sıkıntının kalmayacağını tahmin ediyorum :)
Zaman ayırabilirmisiniz bilemiyorum fakat, baştan beri yaptığınız seyir rotasını harita üzerinde paylaşma şansınız var mı ? yada yer olarak isim verirseniz bende google earth den rotaya bakabilirim..
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 04, 2013, 10:38:21
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Eylül 04, 2013, 11:31:57
Dünyanın cennet bir köşesinde yaşadıklarınızla bizi ciğerci önü kediye çevirdiniz.Sen yazmaya devam,biz izlemeye ve imrenmeye devam.
Saglık sorunlarınıza üzüldük , Mehmet korsanın ilaçları sorununuzu çözecek veya hafifletecektir.
Oralarda ilaç bulmada sorun yaşarsanız,ben ilaçları size kargolamaya talibim.
Sizi takip ederken daha iyi hayal kurabilmemiz için koordinatlarınızı yazabilirmisiniz.
Misafir korsan kabülünüz var mı.? 9kly3
Saglıklı ve mutlu kal.
Gönderen: Vural Perk - Eylül 04, 2013, 12:41:22
İsterseniz siz mevkileri verin ben haritaya işleyeyim..İyi bir kaynak çıkacaktır ortaya..
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Eylül 04, 2013, 13:10:40
Bize rehber olması için izlediğiniz rotayı verirseniz çok iyi olacak..
İsterseniz siz mevkileri verin ben haritaya işleyeyim..İyi bir kaynak çıkacaktır ortaya..
Reis,
Marmara'ya gelince Akdeniz dışı konularını bir masaya yatıralım.
Gönderen: Hakkı Algın - Eylül 04, 2013, 13:29:54
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Eylül 04, 2013, 13:39:52
Beldeki ağrı ameliyatlı yerden mi yoksa yeni bir diskten mi nüksetti?
Her halde de en az bir hafta hiç kalkmadan yatabilsen çok iyi olur.
Tekrar geçmiş olsun.
Kendine iyi bak bizi maceralarından mahrum bırakma lütfen.
Gönderen: Suat Zeybek - Eylül 04, 2013, 14:46:40
Sanirim biraz istirahat kacinilmaz gibi gorunuyor.
Gönderen: Hakan Büyükhatipoğlu - Eylül 04, 2013, 14:55:04
Çok geçmiş olsun umarım kısa zamanda düzelirsiniz
Gönderen: Erkan Usluoğlu - Eylül 04, 2013, 15:24:39
Gönderen: Nedim Yıldız - Eylül 04, 2013, 16:13:43
http://youtu.be/scwREqxjOlQ (http://youtu.be/scwREqxjOlQ) köyün delisi:)
Gönderen: Nedim Yıldız - Eylül 04, 2013, 16:15:47
Gönderen: Cüneyt Baygün - Eylül 04, 2013, 17:40:02
Yaşımın gücümün farkındayım.. 1w5ey8
Tonozumun başındayım !*.
Canım karımın yanındayım. :-*
Ehe heh eh!
Senin neyine Patagonya bu yaşta be yaw... t*"y+
Gönderen: Savas Kavuncu - Eylül 04, 2013, 17:50:23
Gönderen: Kaan Erdem - Eylül 04, 2013, 19:29:23
Ah benim uslanmaz,inatçı,bir o kadar da can dostum.
Değişmeyeceksin :-)
Şimdi o basamaklara her bakışında,her tırmanışında aklına ben geleceğim.
Öneri;Yeni bir iş yapmaya başlarken besmele niyetine o basamaklara bak ve benim tek bir vida için ne kadar detay düşündüğümü hatırla :-)
Bu arada artık şu bela paratonerliğinden vaz geç.Her yeni yazında gene başına acaba ne geldi endişesi ile okumaya başlıyorum.
Yüreğim ağzımda,aklım sende.
Çok geçmiş olsun.Hakanım Erimimin tavsiyelerini de mutlaka uygula.
Sevgiler Sana Turgut Reis'ten.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 05, 2013, 07:31:10
Tek tek yazmayayım çok okunuyor sanılmasın:)
Geçmiş olsun dileklerinizi de çok sık harcamayın daha arkası var. ;??^+%%
Bel ile ilgili sorun 20 yıl önce gereksiz yere yapılan bir ameliyattan sonra hatırladığım kadarıyla L4-L5 arasında ki koruyucu yastıkların deformasyona uğraması.Dolayısı ile insanın keyfini kaçıran sürekli engelleyen bir vaka.
Dr arkadaşların tavsiyesi dayanamadığın noktada gel oldu.
Şimdilik kedi-köpek gibi geçiniyoruz.
Diş meselesine gelince;bakıyorum implantçı arkadaşım havadan dünyayı dolaşıyor yaptığı miller beni geçti.
Semtinden uzak duruyorum.Gerçi ben daha kuzu dişlerimi döküyorum bir türlü yaşlanamadım:)
Benden genç olup erken havaya girmiş olan Cüneyt korsanı kınıyorum:)
Kaan dostumu da kınıyorum. Bir vida için aylarca düşünür.Bu arada atı alan üsküdarı geçer ;ben gibi :o
Yahu 1 badboy gönderdik 6 ay düşündü.Ben aynı gün direğe tırmandım.Gerçi 360' ters takmışım ama olsun yinede çalıştı. 1w5ey8
Buralara yolunu düşürmek isteyen korsanlara kapımız açık.Ancak şartlarımız biraz ağır. Rakı suçuk,bastırma getirmeyen içli köfte, çiğ köfte yapmasını bilmeyen tuvalet temizler.(Tuvalet lafını da Serra'dan kaptum)
Ali Rıza korsan gelirken lütfen ilaçları unutmayın
Nedim korsan telden araba yapmış mıydın? Aramızda kalsın tevellüt belli olmasın:)
Şu an bulunduğum yerin koordinatları : 18.06.2155 N 73.41.5507 W Haiti- İle A Vache adası.
Seyahate başlangıç limanı Las Palmas de Gran Canaria, 27.44.8180 N 15.37.3800 W tarih 16.11 20111
Bu noktadan; Capo Verde adalarından Sao Vicente adasına kuş uçuşu 835 mil Mindelo limanı
16.53.2533 N 24.59.4680 W
Artık buradan sonra,saat, gün, tarih kavramı uçtu gitti.Gerisini sonra bildireceğim
Sağlıcakla kalın denizden, yelkenden uzak kalmayın.
Sevgiler.
Gönderen: Nedim Yıldız - Eylül 05, 2013, 14:30:24
Nedim korsan telden araba yapmış mıydın? Aramızda kalsın tevellüt belli olmasın:)Yapmam mı, telden çember bile çevirdim. :) Bizim yaşımızın da bir güzelliği var, ak saçlarımdan çok memnunum, bize çok yakışıyor. :-* ;)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 05, 2013, 16:24:04
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Eylül 05, 2013, 16:42:03
Arkasına takunyanın lestiğini keser oraya çakar durmak istediğimizde lastiğe basar fren olarak kullanırdık .
Vaaay anaaam vaaay 45 sene evvel bir varmış bir yokmuş .
Nezih korsan kusura bakma denizden karaya döndük neyse ben yine denize dönüyorum. ;D
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Eylül 05, 2013, 17:09:20
Gönderen: Hakan Erim - Eylül 05, 2013, 17:32:57
Bir de scooter tipini yapardık.
Gönderen: Nedim Yıldız - Eylül 05, 2013, 18:17:48
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 05, 2013, 18:20:04
Ankara'da tornet yapmayan çocuğa kız vermezlerdi...
Bir de scooter tipini yapardık.
:o
Gönderen: Serdar Çırak - Eylül 05, 2013, 20:24:09
(http://i1146.photobucket.com/albums/o533/metesed/null_zps2a670da9.png)
Buda ayakta binileni.:)
(http://i1146.photobucket.com/albums/o533/metesed/null_zps3668bfa0.png)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 11, 2013, 18:56:03
http://youtu.be/K3_rhvppJKQ (http://youtu.be/K3_rhvppJKQ)
Buzdolabı kapağı tamiri.
(http://i41.tinypic.com/2rond5g.jpg)
Gönderen: Erol Akyiğit - Eylül 11, 2013, 19:20:18
Gönderen: İrfan Yalçın - Eylül 11, 2013, 19:22:30
Direkteki videoyuyu yatay ceken zeka küpü kim abi??? ama ingilizcesi gayet iyi, en azindan 10 a kadar saymayı biliyor.. bizde laptopu yan cevirip seyrediyoz buralarda.. ;D
Benim bilgisayarımda AltGr tuşuyla beraber ok tuşlarına bastığımda ekran görüntüsünü açılı olarak çevirmekte.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 11, 2013, 19:30:41
Direkteki videoyuyu yatay ceken zeka küpü kim abi??? ama ingilizcesi gayet iyi, en azindan 10 a kadar saymayı biliyor.. bizde laptopu yan cevirip seyrediyoz buralarda.. ;DNamı diğer profesör Dominic,Kanadalı.:)
Denedim, benimki değiştirmedi İrfan korsanım.Direkteki videoyuyu yatay ceken zeka küpü kim abi??? ama ingilizcesi gayet iyi, en azindan 10 a kadar saymayı biliyor.. bizde laptopu yan cevirip seyrediyoz buralarda.. ;D
Benim bilgisayarımda AltGr tuşuyla beraber ok tuşlarına bastığımda ekran görüntüsünü açılı olarak çevirmekte.
Gönderen: Sedat Ceylan - Eylül 11, 2013, 19:38:38
El yapımı bilyalı kaykayın bölgesel adı "TORNET"
Yaptıydım bi tane, biçerdöverin eski rulmanları, şöyle enlicede tahta, tahtayı niye kesdim diye yediydim tokadı rahmetli dedemden :D, hatta bir de kasalısı vardı, arkasına biner iplerle dümeni çevirirdik t*"y+
Gönderen: İrfan Yalçın - Eylül 11, 2013, 19:50:40
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 11, 2013, 19:58:23
İşletim sistemin nedir Nezih abiwindows 7
Gönderen: Hakan Erim - Eylül 11, 2013, 20:08:36
İşletim sistemin nedir Nezih abiwindows 7
Intel Graphics and Media Contorl Panel diye bir şey arayın.
Gönderen: İrfan Yalçın - Eylül 11, 2013, 20:09:34
ekran kartından da kaynaklanıyor olabilir...
AltGr+yön tuşu yerine Ctrl+Alt+yön tuşunu deneyebilir yada sırasıyla aşağıdaki işlemler uygulanabilir
masa üstünde sağ tık
açılan ekranda ekran çözünürlüğüne tık
Yön seçeneğine tık
yatay dikey ayarları
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 11, 2013, 20:33:56
İşletim sistemin nedir Nezih abiwindows 7
Intel Graphics and Media Contorl Panel diye bir şey arayın.
Ben anlamam buyur gel kendin bak:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 11, 2013, 20:38:45
Benimkide 7Hiçbiri yürümedi . Hariçten klavye kullanıyorum belkide ondandır.Anlamam zaten.
ekran kartından da kaynaklanıyor olabilir...
AltGr+yön tuşu yerine Ctrl+Alt+yön tuşunu deneyebilir yada sırasıyla aşağıdaki işlemler uygulanabilir
masa üstünde sağ tık
açılan ekranda ekran çözünürlüğüne tık
Yön seçeneğine tık
yatay dikey ayarları
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 26, 2013, 07:13:20
LAY LOY LOM GÜNLER.
Cep telim, terliğim ve küreğim çalındıktan sonra artık gelene gidene tavır almaya başladım.
Ceplerimi dışarı çıkartıyorum 'no money no work' her gelene karnımı sıvazlıyorum'bende açım'.
2. ben doğrucu Davut haklıymış. Geldiğim günden itibaren bunlara hiçbirşey dağıtmamam gerekiyormuş.
Zaten dikkatimi çekti. Gelen amerikan tekneleri hiçbir şey vermedi.Onlardan hiçbirşey de çalınmadı. Kafam karıştı...
Sadece Dominic'in önerdiği balıkçının ve Walkie isimli tuhaf bir çocuğun yaklaşmasına izin verdim.
Sevimli, güler yüzlü bu çocuk bütün gün ağaçtan oyma kanosuyla koyda kendince şarkılar söyleyerek ufak tefek balık tutuyor.Hiç arkadaşı yok. Hep yalnız.Habire gülümsüyor,kendince denizde ne görüyor ne konuşuyor ise ufak kahkahalar atıyor.
Hergün yanaşıyor çöp var mı diye soruyor.Aslında ne dediğini anlamıyordum.
Önceleri 'cabbage' lahana varmı diye soruyor zannediyordum. Açım diyenler hep cabbage diyorlar ya...
Meğerse 'garbage'çöp varmı diye sorarmış.Çöplerin içinden işine yarayanı alır atarmış.
Dominic, çocuğun aklının yaşından küçük olduğunu söyledi.
Dolayısıyla bir tek bu çocuğa ilgi göstermeye başladım.Akşamları ara sıra yiyecek birşeyler veriyorum.
Aldığım bu tavırdan sonra pek gelenim gidenim kalmadı. Bazen Dominic yüzerek sohbete veya bir şeye ihtiyacı olduğu için geliyor.
Dominic'in teknesine mümkün olduğunca gitmemeye karar verdim.Hem zaten pislik içinde bir tekne.
En son kıza sinir oldum.
Son gitttiğimde kıçta yayılmış kucak kucağa yemek yiyorlar.Kızın elinde bir tencere kaşık Dominic'e de yediriyor.Arada bir pilavı Dominicin göğsüne döküyor ve Puppy'yi, çağırıyor.Zaten yalanıp duran Puppy gelince hayvana bir tekme vuruyor hayvancağız tekneden, yan tarafa bağlı olan botun içine savrulup düşüyor.Buna da kahkahalarla gülüyorlar.
İlk seferinde refleks ile tepki gösterdim.2.kez tekrarlayınca Dominic'i uyardım.
Üstelik kendinden önce köpeği doyurması gerektiğini söyledim. Bana, patron benim önce ben sonra o yer dedi. İçimden bok ye dedim.
Halbuki ne zaman yemek yese hayvan aç olduğu için Puppy ile cebelleşiyor.
Sonraki bir zaman yıllardır kedi- köpek baktığımı ;hayvanı önceden yedirmesinin kendi rahatı için gerekli olduğunu söyleyince kafasına yattı.
Geçenlerde ana karaya gitmişti, 2 gün gelmedi. Puppy arkasından akşama kadar sürekli havladı mı ağlamadı mı herneyse dayanamadım gittim hayvanı tekneden aldım.
Bir yandan da çekindim.Tekneden almamdan rahatsız olabilir endişesi yaşadım.
Puppy beni görür görmez neredeyse kucağıma atladı.Karaya çıkarttım. Deliler gibi koşturdu.
zor yakaladım keratayı.Teknede bir gün kaldı ama ardında iz bıraktı gitti. Halatımı kemirmiş it.
Dominic, köpeği aldığıma mutlu oldu. Bir daha gidecek olduğunda bana bırakabileceğini söyledim.
Dominic'in önerisi ile adada her yıl yapılan partiye gitmeye karar verdik. Patinin yapıldığı plaj adanın batı yakasına, açık denize bakıyor.Karanlıkta elde fenerler o kadar yolu yürüyerek gitmek istemediğimizden benim düldül ile kestirmeden gitmeye karar verdik. Benim düldül o kadar güvenli değil. 3 kişi dengeli oturmak ve ani hareketler yapmamak ve bir tarafa ağırlık vermemek gerektiriyor.Bunun farkında olmayan Dominic ile Daphne daha biner binmez ortaya oturup cilveleşmeye başladılar.Düldül kıçtan denize gömülmeye başlarken dengeyi tutturmak için ben öne fırladım.Aşıkları birbirinden ayırarak yola koyulduk.Gecenin karanlığında serpintilerden ıslanarak yolun yarısında kıyıda farkettiğim ufak bir pansiyonun iskelesine bağlanıp düldülü kilitleyerek kalan yolu eldeki fenerlerle kimi zaman ormanın içinde kimi zaman kumsaldan bata çıka yürüdük.
Çitlerle çevrilmiş bir parti alanı.Para ödeyerek girdik.
Elektrik olmadığı için yemek içki satan derme çatma tezgahların üzerinde pilli ısıldaklar vasıtasıyla etrafımı ancak seçebiliyorum.Ancak siyahi vatandaşları karanlıkta çarpınca farkedebiliyorum.Veya dişlere ve gözlere bakıyorum.Kocaman kabinler ile akü vasıtasıyla bilgisayardan müzik yapıyorlar.
1-2 m önümdeki insanı tanıyamıyorum.Gerçi gündüz de görsem bu hangisiydi acaba diye düşünüyorum.
Etrafımda çok geri kalmış ve sıkışmış dejenere olmuş bir kültürü izliyorum.Beyaz olunca hemen farkediliyorum.Beni tanıyanlar hemen yapışıp bana Haiti'li kız tanıştırmaya kalkıyorlar.Bu arada benden içmeye çalışıyorlar.Yanımda görünen hesabı bana yazdırıp gidiyormuş meğerse.Üstelik korunduğumu sandığım tezgah Dominic'in akrabası oluyor.Habire içiyorlar.Nihayetinde kız kavgası çıktı ortalık toz duman oldu.
Dominic ile Daphne'yi toplayıp tekneye döndüm.Dominic ile ertesi gün batık dalışına gitmek üzere anlaştık.
Dalışa benim tekne ile gideceğiz.Birinden öğrenmiş adanın doğusunda bir batık varmış.Haritadan baktık tam tarif ettiği yerde haritada zaten bir batık görünüyor . Hem de deniz üstü dışarda görünüyor.Pek aklım almıyor deniz üstü görnen bir teknenin neresine dalacağız?
Tekne zaten resiflere dalmış. Resifler den dolayı tekneyle ancak 2.5 mil yaklaşabiliyoruz.Gerisini botla gideceğiz.
Doğuya, rüzgara karşı gittiğimizden 10 mil kadar motor seyri yaptık.Demir bırakırken zinciri germek için tekneyi tornistana aldım.Tekne bu harekete cvp vermedi. İleriye gaz verdim yine hiçbir hareket olmadı.
Dominic suya daldı pervaneye baktı. Yerinde duruyor.Ama tekne ne ileri ne geri gitmiyor.Motor kapağını açtım.İleri- geri gaz verdim şaft dönmüyor.Motoru kapattıp viteste bıraktım.Aşağı indim elimle şaftı çevirebildim.Geri viteste de şaft boşta dönüyor.Önce vites kablosundan şüphelendim.
Daha önce başıma gelen bir olay.Kablo koptu veya gevşedi diye düşündüm.Alttan üstten baktım kabloda sorun göremedim.Şanzumana girişte kablonun bağlı olduğu metalık kolu yokladım işlevini görüyor.Sorun giderek kendini şanzumanın içine doğru odaklıyor.
Dominic, buraya kadar şanzumandan herhangi bir abuk subuk ses duymadık dedi.
Ben de duymadım.Tıkır tıkır geldik,bir anda vitese geçmez oldu.
Bir çare bulamadık, bari günü mahvetmeyelim diyerek dalış takımlarını hazırlayıp bota koyduk.
El gps sinden batığın yeri sabitledik.2.5 mil kadar geldik batığı gördük.Yalnız görünen köy pek parlak değil. Dominic'e gitmeyelim şartlar elverişli görünmüyor dedimse de dinletemedim.Geldik buraya kadar macera yaşayalım dedi.
Nasıl yaşayacaksın teknenin sadece pruvası su üstünde.Dalmamız mümkün değil kıçtan takmanın pervanesi bile dibe değmeye başladı. Üstüne çıkalım dedi . Bırak o zaman demiri dedim.Bıraktı ama resiften zıplayan dalgalar botun içine doldu.Motoru çalıştırıp kaçmaya hazırlanırken demiri al dedim ama demirin halatı koptu.Ardından yediğimiz ters bir dalga ile Dominic suya savruldu.Halatı yakaladığından uzaklaşamadı bota tekrar atladı. Ancak bot silme su dolmuştu.Su geçirmez çantası suya kapılmış gidiyordu.Motoru çalıştırıp resiflerden sıçrayan dalgaları arkaya alarak önce çantasını denizden aldık. Dominic bottaki silme suyu boşaltırken sakin suya çıktık. Botta ki su boşalınca el elektronik haritamın suda boğulmuş olduğunu fark ettik.O hengamede onu unutmuştuk.Halen çalışıyordu. hemen kapattım ama artık kendisinden bir gelecek beklemiyorum.
Batığı keşfedemedik bari yakınımızdaki minik adayı keşfedelim diyerek dümeni oraya kırdık.
Adaya geldik kumsala dayandık.Kendimizi batık gemiden minik bir adaya savrulmuş sandım.
Ancak bu minicik adada onlarca insan yaşıyordu.
Etrafımızda büyük bir kalabalık oluştu.Derme çatma kulübelerden çıkan insanlar okyanustan gelen 2 acaip tipin etrafını sardılar.Botta hayatlarında görmedikleri malzemeler vardı.
Ancak palet-mask ve snorkelden haberdarlar.Her biri bottaki malzemeyi eline alıp bunu bana ver demeye başladı.
Ben ürktüm.Dominic çat pat kiriol'ca konuşmaya başladı.Öteki adada yaşadığını ve Haiti'li kızla evli olduğunu söyleyince ilgi arttı.
Adanın kumsalı yok denizin dibine kadar kulübeler var.Yaptıkları tek iş balıkçılık.Belli ki beyaz adam görmemişler. Tutulan balıkları kurutup öyle satıyorlar.Hiçte öyle büyük bir balık göremedim.
Adacığın ortasında 2 güneş panelinden bir aydınlatma yapmışlar.Heralde tüm sosyal yaşamları o ışığın altında geçiyor.
Dominic benim fotoğraf makinasını aldı ortadan kayboldu.Ben botun başından ayrılamıyorum.
İkide bir malzemeyi eline alandan geri alıp bota koyuyorum.
Macera meraklısı velet gitti gelmez.Nihayet elinde kurutulmuş balıkla döndü. Satın almış ama üstünde para yok.Adalı maske ile takas edelim diyor.Tutturdum vermem diye.Bu sefer bota elinde rom şişesi kafası iyi birini aldık; tekneye dönerek ona para vereceğiz.
Diğer bir kano da peşimizde 1 mil kadar kürek çekerek geldi.Tekneye geldik. Kafası iyi olan yerli bizimle beraber tekneye zıpladı gözüne ne kestirdi ise istiyor.
Dominic'e kızdım artık.Gönder bunları...
Takıntıları gönderdikten sonra mizane yelkeni açarak demiri aldım.Resiflerin çevresinden dolanarak önce sancaktan geniş apaz, sonra pupa ve nihayetinde iskele apaza seyir yapacağız.
Kayıplarla geçen bir günü balıkla değerlendireyim düşüncesi içinde rapayı arkamdan denize bıraktım.Daha yarım saat bile geçmeden çıkrık müthiş bir süratle boşalmaya başladı.Zızzzzzzzzzzz.
Dümeni oto pilota alıp cenovayı boşlayıncaya kadar Dominic arkaya fırladı ve çıkrığı kilitledi.Hain herif.
Oldukça iri olduğu anlaşılan balığın çekme gücü ile çırıktan boşalan ses bir anda kesildi.
İçimden balık gitti dedim.Misinayı topladıktan sonra daha yeni taktığım rapalayı ve ön takımı da beraberinde koparıp gittiğini gördüm.Dominic'e bastım fırçayı.
Aynı olay balık tutmaktan çok anladığını iddia eden başka bir arkadaşta da olmuştu.
Doğru sandığımız şey; her teknede ve her koşulda aynı değildir.
Neymiş atlantiği geçerken aynı olay başına gelmiş;misina bitmiş ve dipten kopmuş.Ulen, bu misina ip olanından ve 200m ne halt yemeye bana sormadan kitliyorsun.Bekle tekne duracak balık fazla bir güçle çekemeyecek.Aceleci,uğursuz velet. Günden bayağı zararlı çıktım.
Yeniden cenovanın trimini yapıp yola koyulduk. Koya nasıl girip; nasıl demiri bırakıp ,şamandıra ile kıçtan bıraktığım halatlara ulaşacağım endişesi başladı.Gerçi çok dert değil.Gittiği yere kadar gider oraya demir bırakırım. Ertesi gün korunaklı yerime bir şekilde çektiririm.
2 saatlik yolda her tür yelken seyirini yaşadık .Sancak geniş apazdan pupaya, pupadan iskele geniş apaza,apaz ve derken sıkı bir orsa ile ana koya girdik Çıma halatlarının beklediği dip koya dönünce zınk diye durduk.
Dominic ile taktik alışverişi yapmıştık. Onun botu , benim 3.5 hp kıçtan takma ile bulunduğum yere çekeceğiz.
Pek ihtimal vermiyorum ama deneyeceğiz.15 tonluk tekneyi durgun suda acaba çeker mi?
İç koya döner dönmez yelkenler çalışmaz oldu. Dominic bota atladı baştan çekmeye çalıştı olmadı. Koyun hafif rüzgarında tekne hafiften geriye karaya sürüklenmeye başladı.Tekneyi yelkenle 360' döndürerek, kıl payı karadan uzaklaştırırken tekrar koya burnunu çevirdim.
Artık çare yok demir bırakacağım derken tesadüfen orada bulunan UN botu yardıma geldi.Onlarda güçlü çift motorlarına güvenerek baştan çekmeye çalıştılar ancak benim ihtiyar yine müsade etmedi.
Bu sefer yandan bordadan başlı kıçlı bağlanarak bana istediğim şekilde demir bırakmamı ve arkamdaki çıma halatlarına bağlanmamı sağladılar.
Artık çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıyayım.Aklım estiği zaman alıp başımı gitme şansım kalmadı.
Poseidon amcanın benle bir alıp veremediği var. Ya beni çok seviyor yerimden kımıldamamı istemiyor ; ya da bana gıcık, kal burada al boyunun posunun ölçüsünü diye beni zorluyor.....
Sonson karadan seslendi.Yanında biri ,onun elinde benim kayıp kürek.Karaya çıktım genç adamı tanıdım.Arada sıra da yoluma çıkıp benden iş isteyenlerden biri idi.
Nereden buldun diye sordum. Uzakları gösterdi. O an kafam basmadı. Cebimdeki en küçük rakam 500 gds =12.5 $ ı verdim küreğimi geri aldım.Hani sözde bulanın olur ya...
Sonradan içime dert oldu. Adi herif, resmen akıntıdan arkamda kıyıda olması gereken ve bana ait olduğu belli olan küreğimi bile bile çalmıştı.
Sonson'un kulağına fısıldayanlar vasıtasıyla aradan 10 gün geçtikten sonra bana geri getirmiş oldu. Hırsıza üste para vermek içime dert oldu.Şunu bir yakalasam da suratına tükürsem diye düşünür oldum.
Aradan bir süre geçti kıyıdaki lokal bara gittim.Sahibi madam Vitt güleç yüzlü, cevval,şeker bir kadın.
Simalarda artık tanıdık ama kim kimdir hep unutuyorum.İçlerinden biri bayağı bir ilgi gösterdi ardından da bira ısmarlamamı istedi.Loş ışıkta da kim olduğunu seçemedim.
Ona tamam deyince diğer 2 kişide istedi.Madam Vitt'e bira dağıtmasını onayladım.
Sonradan öğrendiğime göre meğerse ilk bira isteyen küreğimi çalan itmiş.Şerefsizden bir gol daha yemiş oldum.
Arızanın ertesi günü baksın diye Sonson'u çağırmıştım.Otelin motor yatının koca motorunu gözümün önünde tekneden çıkartıp kıyıda darmadağın ettikten sonra tekrar montajını yapıp çalıştırmıştı.Güvenilir olduğunu ispatlamıştı.32 yaşında çok zeki tecrübeli bir motorcu.
Çeşitli kontrolleri yaptıktan sonra şanzumanı sökeceğiz dedi.Şanzuman yağı da tükenmiş.
Aldığımdan beri motor kabininden çıkmayan biri olarak yaptığım bir ihmal bana kimbilir neye mal olacak diye düşünüp kendime ciddi bir fırça çektim.Halbuki 2 dakikalık bir iş.
Şanzuman yağını tamamladık motoru çalışırtırdık.Hani takılan birşey varsa yağ belki harekete geçirir diye denedik.Değişen birşey olmadı. Ama daha yeni tamir ettirdiğim soğutma pompası da tam o sırada dağıldı.Yapılan tamirin ömrü sadece birkaç saat sürdü.
Al başına yeni bir bela daha.
Sonson sökme işlemine başladı. Şaft ve kaplin şanzumandan ayrıldı.Şanzuman motordan ayrıldı ve arıza ortaya çıktı.Debriyaj diski denilen koca çemberin ortasında yer alan 6 adet yayın hepsi kırılmış.Göbekte yer alan birbirine bağlı 2 ufak çemberde de kırıklar var.
Çemberin motordan sökülebilmesi için arka motor kulaklarının gevşetilip az miktar havaya kaldırılması gerekiyormuş.Yani ,bana göre iş gittikçe büyüyor.Ama Sonson için kolay olduğu anlaşılıyor.O tıkır tıkır çalıştıkça öncekilere göre kendimi daha güven içinde hissediyorum.
Diski söktü.Malzeme kupkuru ve pas içinde.
'Sonson, bu malzeme şanzuman yağsız kaldı diye mi kupkuru ve paslı diye' sordum.Yok yok bu malzeme kuru çalışır ne şanzumanla ne de motor yağı ile bağlantısı olmaz dedi; ama beni tatmin etmedi.
Beni suçluluk öfkesinden kurtarmak için söylediğini sandım üsteledim.Hayır diyerek söyleminde ısrarlı oldu.
Ama ben yine bir başkasına da soracağım tabii...Gerçi sökülen yere baktım.Ne şanzuman yağı ile ne de motor yağı ile ilişkili bir bolüm olmadığını gördüm.
Malzemeleri kucağımda bıraktı ve gitti. Şimdi yeni bir süreç başladı.
Zaten eksik ve teknik ingilizcemin olmadığı şartlarda Amerikadan bu malzemeyi bulup Haiti'de teknolojiden uzak ve kendi de hayli uzak olan bu adaya getirtmem gerekiyor.
Daha önce alışveriş yaptığım 2 firma vardı.Kayıtlarında adım da motorun özellikleri de bulunuyor idi.
Parçaların fotoraflarını çektim.Eskiden yazışmış olduğumuz epostaların üzerinden,biri Virgin adalarında, diğeri Amerika'da olan ve fazladan bir diğer perkins firmalarına yazdım.Bu arada soğutma pompasının yenisini de siparişe yazdım.
Gelen rakamlar gözümü kararttı ve şaşırttı. 2000$ ın üstünde rakamlar geldi. Üstelik birinde 80$ olan diğerinde 200$ olarak görünüyor.
Hemen daha yenilerde kendi başına motor söküp takmış olan Hikmet ustaya (Takatuka) başvurdum.
(Yıllardır gezip durdum. Bir kışında git motorcuda çalış be adam.)
Ondan aldığım lojistik destek ile firmalara yeniden bir liste çıkarttım ve indirimlerini sordum.
Tortola'dan ciddi bir indirim geldi.Amerika'dan ses çıkmadı.
Sanırım Amerika'daki asıl firma , ürünü Tortola'ya veren idi.
Bir hafta süren bu çalışmalar ve yazışmalardan sonra Tortola'ya sipariş kesinleştirildi.Ödeme kredi kartıyla yapıldı.Sadece fedex 200 $. El mecbur başka yolu yok. Sermayeyi yine kediye yükledim.Bu gidişle ben yelkenleri zor değiştirebilirim.
20 gün önce sahilde otururken önümden geçen beyaz bir kadınla tanıştım.Siyah bir kız çocuğunu elinden tutmuş geziniyordu.Buralarda sezon dışı tek tük otele gelip gidenler haricinde beyaz insan görmek pek mümkün değil.Önce yerli biri ile evli olup buraya yerleştiğini sandım.
Kendisi Şili'li ana dili ispanyolca; İngilizcesi,fransızcası ,kiriol dili yok; ne işin var bu adada!!!
Çat pat konuşmalarımızla gönüllü eğitim için gelmiş olduğunu bir dersliğin sorumluluğunu almış olduğunu anladım. Ertesi gün okula davet etti. Gittim. Okul dediği biraz irice bir külübe.
Kendisi de okul gibi son derece bakımsız ve hastalıklı görünüyordu.Kollarında ağzında bacaklarında mikrop kapmaktan ve sivrisineklerden oluşan kocaman yaralar göze çarpıyordu.Ve, resmen kötü kokuyordu.
Nerede kaldığını sordum. İki göz odalı yerel bir ailede geçici olarak kaldığını öğrendim.Zaten kalabalık nufüslu fakir bir ailenin günde bir tas yemeğini paylaşıyordu.Hiç, ama hiç parası yoktu.Kısa bir sürede benden sürekli sigara talep etti.
Dersliğin fotoğraflarını çekmemi rica ettiğinden ikinci buluşmamızda kaldığı derme çatma odada geniş bir yatakta 2-3 ufak çocukla eğleşirken gördüm.Burası da kaldığı geçici bir yer idi.
Okul dediği kulübede kendine yatacak bir köşe yapacağından bahseti.Anlattığı proje pek kafama oturmadı.Hiç bir dil bilmeden bu işleri nasıl başaracak bana ucu karanlık geldi.Üstelik beş parasız 3 aydır kısıtlı yaşamları olan yerlilerin yemeğine ortak olarak yaşıyor.
Gönüllü insanları çok gördüm ama bu kadar beter bir durumda olanına ilk kez rastlıyorum.Hikayesinin içinde birçok karanlık noktalar var.
Adada elektrik olmadığından internete girip çalışmalar yapma şansı olmadığından bahsedince benim tekneden internete gerektiğince girebileceğini önerdim.
Aradan bir hafta geçtikten sonra tanıdıgım bir genç tekneye bıraktı.İnternet ihtiyacı için gelmişti. Neredeyse kokusundan burnumun direği kırılacak gibi oldu. Adada su kuyulardan çekilerek taşınıyor.Çevremde zaten yanına yaklaşınca kokmayan yok gibi.Ada halkının denize girme gibi bir kültürü de yok. Balıkçılar haricinde yüzme bilen yok gibi. Aşırı sıcak ve ter sanırım yedikleri baharat gibi bir şeyden dolayı kötü kokmalarını sağlıyor.Hani sarımsağı ve pastırmayı aşırı yiyenler terleyince kötü kokarlar ya o türden bir durum.
Gelip gitmeler gittikçe sıklaşmaya başladı.Teknede yemeğe katılması ve her geldiğinde duşu kullanmaya başlaması ile üstüne başına bir çeki düzen geldi.
Bu gelip gitmeler, bir süre sonra bir ilişkinin başlamasına sebep oldu...
(http://i43.tinypic.com/2ds4sjb.jpg)
(http://i43.tinypic.com/sbtwl1.jpg)
(http://i39.tinypic.com/fozjex.jpg)
(http://i44.tinypic.com/255jmsk.jpg)
(http://i43.tinypic.com/htidtj.jpg)
(http://i44.tinypic.com/1zznwpd.jpg)
(http://i43.tinypic.com/125rm13.jpg)
Gönderen: Mehmet Akgün - Eylül 26, 2013, 08:29:18
Sayenizde çabuk okuma alışkanlığı edindim :-*
Gönderen: Hakkı Algın - Eylül 26, 2013, 08:34:47
Gönderen: Cevat İpekçi - Eylül 26, 2013, 08:58:06
Gönderen: Gökhan Akgün - Eylül 26, 2013, 09:30:28
yahu üstat oh bee!
Gönderen: İrfan Yalçın - Eylül 26, 2013, 09:53:37
Evet bahsettiğin parça kuru bölgede çalışıyor. Hayta'dada başımıza gelmişti.
İlk başımıza geldiğinde yayların yenisini yaptırıp tekrar takmıştık. Tabiki 1-2 ay gibi bir süre sonra hepsi tekrar parçalanmıştı. İkincisinde orjinalini bulup parçayı komple değiştirmiştik. 2 yıldır sorunsuz çalışmakta.
Gerçekten bulunması zor bir parça...
Gönderen: Hakan Erim - Eylül 26, 2013, 10:14:35
Arızalanan diskin fotoğrafını gördüm. Sanayide bunlara 3 tane ayak kaynatıp tabure diye kullanıyorlar.
Uzunca bir süredir neden yazmadığın da anlaşılmış oldu. Hayırlı ilişkiler. :-* :)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Eylül 26, 2013, 10:51:14
Gönderen: Nurettin İşletici - Eylül 26, 2013, 11:32:22
Nihayet yazmaya başladınız.teşekkür ediyorum ve yeni yazılarınızı özlemle bekliyorum.
viya boyle
Gönderen: Suat Zeybek - Eylül 26, 2013, 12:02:03
Selametle
Gönderen: Betül Özçelik - Eylül 26, 2013, 14:32:03
Gönderen: Noyan Bakır - Eylül 26, 2013, 18:22:04
Hikayenin sonuna doğru sanki "My fair Lady" kokuları geliyor gibi oldu.
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 26, 2013, 19:17:13
Gönderen: Mikail Dağlar - Eylül 26, 2013, 21:37:32
Lütfen devam :)
Gönderen: Ahmet Bom - Eylül 27, 2013, 10:00:05
Gönderen: Cüneyt Baygün - Eylül 27, 2013, 10:37:59
Köpekler sahiplerinden sonra yedirilir..Alfa iti durumları gerçekten..
Ayrıca Daphne hakkında da Dominic haklı sanırsam.. Kız mükemmel bir partner tablosu çiziyor..
Neyse bu bölümün son cümlesine bakılırsa yakında kıskanmayı bırakacaksın gibi geliyor. x():
Onca yoksunluğa karşın baron gibisin kardeşim oralarda..
Hepimize gel gel çekiyorsun.. Baksana "ege iskelelerinde balık sofraları baronu" bir Mustafa kişisi bile heveslendi. Yavrucağı sinek sokacak oralarda.. :----)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 27, 2013, 10:54:51
Gönderen: Cüneyt Baygün - Eylül 27, 2013, 10:59:53
Buradan giderken bol miktarda Kov alırız be Cüneytim bişi olmas :D
Hadi be yaw Mustafam Özdemirim sosyetik kaptanım.
Baksana oralarda ne marina, ne iskele, nede balık restorantı var; yeme bizi.. t*"y+
Sen hele oralara bir git, söz valla bende en az 5 yunan adasına gideceğimdir. Üstelik adalarıda sen seç.. ;D
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Eylül 28, 2013, 00:37:45
Herşey yolunda giderse macera olmuyor.Hele birde ilişkilerle taçlandırılırsa süper macera olur.
Beklemedeyiz , yazmaya devam....
..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 28, 2013, 08:42:08
(http://i42.tinypic.com/9vlhty.jpg)
Lokal barımız sahibesi madam Vitt ile birlikte.
(http://i44.tinypic.com/16j3ul1.jpg)
Bar yoldaşları
(http://i44.tinypic.com/11i1zrp.jpg)
Romantik biten bir gün daha.
(http://i41.tinypic.com/2gxecrb.jpg)
Gönderen: Eyüp Oğan - Eylül 28, 2013, 17:09:26
Romantik biten bir gün daha.
(http://i41.tinypic.com/2gxecrb.jpg)
Nezih Korsanım, romantik biten günlerin çok olsun... :)
Gönderen: Serra Battaloglu - Eylül 30, 2013, 00:27:53
Okulumun başladığı ve uzak denizlerden uzak kaldığım şu günlerde sizin maceranızı okumak beni teselli ediyor, gitmiş kadar oluyorum. Umarım teknedeki arızanız en kısa zamanda çözülür. Hikayenizi burda paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Aslında sizin Dominic ile anlattıklarınızda kendi yaşadığım bir olayı gördüm. Ben kafamda uzak denizlerdeki denizcileri hep Sadun Boro gibi, Osman Atasoy, Hülya Leigh gibi 'müthiş, süper, örnek' insanlar olarak düşünüyordum. Onların kitaplarını okuduktan sonra kafamda bütün denizcilerin böyle örnek insanlar olduğuna inanmış, kendim de elimden geldiğince onlar gibi örnek bir denizci olmaya çalışıyordum.
Sonra kendim de uzak denizlere gittim ve aslında uzak denizlerdeki yabancı denizcilerin hiç de 'süper' insanlar olmadıklarını, Sadun Boro'nun başlattığı diğer Türk denizcilerin devam ettirdiği 'örnek insan denizci' kültüründen çok uzakta, aslında (benim değerlerime göre) oldukça falsolu hayatlar yaşadıklarını gördüm. Köpeğe kötü davranmak, teknede başkası varken öyle abuk subuk davranmak..bu gibi davranışların birçoğunu kendi deneyimlerimde gördüm.
Bütün bunların sonunda Türkiye'deki denizciyi örnek insan yapan kültürümüzün kıymetini bilmeliyiz diye düşünüyorum, iyi ki böyleyiz!
Ayrıca bu yazdıklarınızdan çok iyi dersler çıkarıyorum, ocak ayında karayiplere giderken yanımda telefonumdan başka değerli hiçbir şey götürmemeye karar verdim. Ben de soyulmak istemiyorum doğrusu!
İyi seyirler ve deneyimlerinizi paylaştığınız için tekrar çok teşekkürler,
Serra
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Eylül 30, 2013, 08:04:58
Şanzıman sökülürken kırılan yay parçaları da sintineye düşmüştür muhtemelen...
Dünya seyahati yapan insanlara genellikle imrenilir ama şu aralar senin yerinde olmak istemem doğrusu. :(
Tez zamanda bu bela yerden kurtulmanı dilerim...
Koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derlermiş ama ağzı burnu yara içinde biri,senin şanzımandan daha kötü bir durum...
Kolaylıklar ve selametler dilerim.
Gönderen: Hakan Erim - Eylül 30, 2013, 09:45:27
...uzak denizlerden uzak kaldığım şu günlerde ...
Norm olan bu. Uzak kaldığın için oralar "uzak denizler". :P :)
Gönderen: Serra Battaloglu - Eylül 30, 2013, 10:05:00
...uzak denizlerden uzak kaldığım şu günlerde ...
Norm olan bu. Uzak kaldığın için oralar "uzak denizler". :P :)
:D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2013, 19:19:54
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2013, 19:31:09
Nezih abi geçmiş olsun.Parçalar geldi İrfan .Bulunması zor olmadı.Ama bana bayağı pahalıya mal oldu.
Evet bahsettiğin parça kuru bölgede çalışıyor. Hayta'dada başımıza gelmişti.
İlk başımıza geldiğinde yayların yenisini yaptırıp tekrar takmıştık. Tabiki 1-2 ay gibi bir süre sonra hepsi tekrar parçalanmıştı. İkincisinde orjinalini bulup parçayı komple değiştirmiştik. 2 yıldır sorunsuz çalışmakta.
Gerçekten bulunması zor bir parça...
Gecmis olsun Nezih Korsanim. Irfan Korsana katiliyorum. Tamirden ziyade yenisi sorununu kokten cozecektir. Aksi durum 3 vakte kadar kendini tekrar gosterir :)Katılıyorum Suat korsan.
Selametle
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2013, 19:41:22
Nezih'çim köpek eğitimi konusunda Dominic haklı..
Köpekler sahiplerinden sonra yedirilir..Alfa iti durumları gerçekten..
Ayrıca Daphne hakkında da Dominic haklı sanırsam.. Kız mükemmel bir partner tablosu çiziyor..
Neyse bu bölümün son cümlesine bakılırsa yakında kıskanmayı bırakacaksın gibi geliyor. x():
Onca yoksunluğa karşın baron gibisin kardeşim oralarda..
Hepimize gel gel çekiyorsun.. Baksana "ege iskelelerinde balık sofraları baronu" bir Mustafa kişisi bile heveslendi. Yavrucağı sinek sokacak oralarda.. :----)
Cüneyt korsanım köpek konusunda haklı olabilirsin.
Benim tecihim önce onu doyurmak.
Gerçi doymak bilmezler ama ben yerken yine de fazla asılmamış oluyor.
Dominic meleselesine gelince:))) Poseidon beni korusun derim:)
Hepinize 'gel gel' çekiyorum çünkü rakı,sucuk,pastırma,beyaz peynir yok.Sebep ondandır:)))
Zaten o cesaret sizde yok.Zor gelirsiniz:)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 30, 2013, 19:45:30
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2013, 19:55:48
Nezih korsanım beklemedeyiz( kaldığı yerden ) :)Mustafa korsanım, Cücü korsanıma inat senin için hatchlere sivrisinek neti yaptım.
Valizine bir tek şort, bir tek tişirt koy.Gerisi bana lazım:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2013, 19:59:21
Mesela istakoz 6 adet 15 tl.Göndereyim mi:)
(http://i41.tinypic.com/16c077a.jpg)
Ya bunun tadına baktın mı?
(http://i44.tinypic.com/1z5i2vm.jpg)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 30, 2013, 20:48:07
Gönderen: Cüneyt Baygün - Eylül 30, 2013, 21:22:08
Nezih korsanım sağolasın ama gelirsem tekne ile geleceğim. :) Cüneytime İon denizindeki 10 adayı hazırlıyorum. :D
Gidemezsiiiinnnnn!!!
Birazcık bile gidebileceğini düşünsem, hiç kalkışır mıyım yunan adası felan..
Gönderen: Mustafa Özdemir - Eylül 30, 2013, 22:23:05
Gönderen: Eyüp Oğan - Ekim 01, 2013, 12:51:12
Sanırım fuarın en çok ziyaret edilen teknesidir.
Ben de onu görmek için fuara gitmiştim. Merem, Erol Şar, Ömer Kırcal ve sonrasında Kaan Erdem ile beraber gezdik.
İçini dışını, motor dairesinden, kamaralarına, zincirlikten, armalarına kadar heryeri didik didik ettik, Fatih Muslu kibarlığından bişey demedi ama içinden epeyce söylenmiştir belki de... (bence o da sorulardan ve incelememizden mutlu olmuş, bıkmadan hepsini cevaplıyordu..)
Yapım tekniği, armasıyla, donanımıyla, salmasıyla, dümeniyle ve en önemlisi fiyatıyla açıkçası beni büyüledi.. :)
Nezih Korsanım, sanırım GEKO lar içinde sizden başka Amel kullanan yok.
Bu konuda düşünce ve deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Sanki sizin yaşadıklarınız, problemleriniz tekne ile ilgili güvenilirlik, sağlamlık vb açılardan bize anlatılanlarla çelişiyor gibi..
Selametle..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 01, 2013, 13:18:19
Boat Show da İkinci el Amel 54 vardı.Sevgili Eyüp su an kısaca yazacağım. Amel dünyanın en sağlam teknelerindendir.54 son üretimdir.Hem sağlam hemde teknoloji harikasıdır.
Sanırım fuarın en çok ziyaret edilen teknesidir.
Ben de onu görmek için fuara gitmiştim. Merem, Erol Şar, Ömer Kırcal ve sonrasında Kaan Erdem ile beraber gezdik.
İçini dışını, motor dairesinden, kamaralarına, zincirlikten, armalarına kadar heryeri didik didik ettik, Fatih Muslu kibarlığından bişey demedi ama içinden epeyce söylenmiştir belki de... (bence o da sorulardan ve incelememizden mutlu olmuş, bıkmadan hepsini cevaplıyordu..)
Yapım tekniği, armasıyla, donanımıyla, salmasıyla, dümeniyle ve en önemlisi fiyatıyla açıkçası beni büyüledi.. :)
Nezih Korsanım, sanırım GEKO lar içinde sizden başka Amel kullanan yok.
Bu konuda düşünce ve deneyimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Sanki sizin yaşadıklarınız, problemleriniz tekne ile ilgili güvenilirlik, sağlamlık vb açılardan bize anlatılanlarla çelişiyor gibi..
Selametle..
Kaan ve benim tekneler 30 yaşını aşmış olmasına rağmen tank gibi tekneler dir.
Bizim yaşadığımız sorunlar ekonomk ve 30 yaşını geçmiş eskiliklerden kaynaklanıyor.
Najadların yeni tekneleri de süperdir. Tabii ki ben Ameli daha çok tercih ederim.54 hakkında fikir vermem pek fazla mumkün değil .Ama çılgın fiatları var sanırım.
Satış sonrası hizmetleri de mükemmeldir.
Görüşmek üzere hoşçakal
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 02, 2013, 04:46:39
Merhaba Nezih Korsan,
Okulumun başladığı ve uzak denizlerden uzak kaldığım şu günlerde sizin maceranızı okumak beni teselli ediyor, gitmiş kadar oluyorum. Umarım teknedeki arızanız en kısa zamanda çözülür. Hikayenizi burda paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Aslında sizin Dominic ile anlattıklarınızda kendi yaşadığım bir olayı gördüm. Ben kafamda uzak denizlerdeki denizcileri hep Sadun Boro gibi, Osman Atasoy, Hülya Leigh gibi 'müthiş, süper, örnek' insanlar olarak düşünüyordum. Onların kitaplarını okuduktan sonra kafamda bütün denizcilerin böyle örnek insanlar olduğuna inanmış, kendim de elimden geldiğince onlar gibi örnek bir denizci olmaya çalışıyordum.
Sonra kendim de uzak denizlere gittim ve aslında uzak denizlerdeki yabancı denizcilerin hiç de 'süper' insanlar olmadıklarını, Sadun Boro'nun başlattığı diğer Türk denizcilerin devam ettirdiği 'örnek insan denizci' kültüründen çok uzakta, aslında (benim değerlerime göre) oldukça falsolu hayatlar yaşadıklarını gördüm. Köpeğe kötü davranmak, teknede başkası varken öyle abuk subuk davranmak..bu gibi davranışların birçoğunu kendi deneyimlerimde gördüm.
Bütün bunların sonunda Türkiye'deki denizciyi örnek insan yapan kültürümüzün kıymetini bilmeliyiz diye düşünüyorum, iyi ki böyleyiz!
Ayrıca bu yazdıklarınızdan çok iyi dersler çıkarıyorum, ocak ayında karayiplere giderken yanımda telefonumdan başka değerli hiçbir şey götürmemeye karar verdim. Ben de soyulmak istemiyorum doğrusu!
İyi seyirler ve deneyimlerinizi paylaştığınız için tekrar çok teşekkürler,
Serra
Sevgili korsan kızımız Serra,
Senin bu güzel ve içten dilek ve taleplerine duyarsız kalmak pek mümkün değil.
Gitmek ile kalmak aralarında çelişkiler içindeyken. Senin ve senin gibi güzel insanların beni teşvik etmeye zorlaması içinde bulunduğum durumu güçleştiriyor.
Neyse.
Dominic hakkında herhalde biraz eksik bilgi verdim.Kendisi çok başarılı bir ünüversite hocası bu koya geldikten sonra teknesi yanıyor. Ardından Haitili güzel bir kıza aşık oluyor ve hayatı değişiyor.Köpeğini çok seviyor, hatta çalacağım diye benden korkuyor:) ancak şu anda karısına olan sevgisi ağır planda kalıyor.Haiti de pislik hakim,halen Kolera olan ender ülkelerden biri. Haitililer hem köpek sevmiyorlar hem de hiç hijyen değiller. Asıl sorun burada başlıyor.Yoksa Dominic o bitik tiplerden değil.Çok iyi arkadaşız.Her zaman birbirimize desteğiz.Ve birbirimizle dalgamızı geçiyoruz.
Elbette bizim kültürümüz daha bir samimi,yardım sever ve hijyendir.
Yabancı gezginlerde çoğunlukla böyledir. Ancak sanırım sen uzaklarda aykırı genellikle beş parasız ,bitik teknelerde yaşamlarını idame ettirmeye çalışanlarla karşılaşmışsın.
Aslında hemen hemen hepsi de iyi denizcilerdir.Birde alkolikler gurubu vardır.
Artık parasızlıktan bir yere demir atmış teknede yaşayarak herşeye boş vermişlerdir.3 kuruş bulurlarsa alkole yatırırlar.
İçlerinde o kadar iyi insanlar var ki şaşırırsın.Ben lüks bir tekneye uğramaktansa onların hayat hikayelerine daha çok merak salarım.Hatta gerekirse onların yardımlarını almayı tercih ederim.Burada kilit konu 'para' dır. Olsa onlarda en iyi şekilde yaşamak isterler. Bir de tercih konusu vardır.
Kara da yaşayıp para kazanmak yerine denizde sürünerek yaşamak.
Onların tercihleri benim daha bir dikkatimi çeker. Hatta hayıflandırır da.Neden onca yıl çalıştım çoluk çocuk sahibi oldum. Gençken hayallerimin peşine gitmedim.Sanırım salaş bir teknede denizde olurdum ama şimdi ki ekonomik güce sahip olamazdım.
Sana önerim o tür denizcilerle karşılaştığın zaman hayat hikayelerini öğren ve yaz.
Bizim de çok önemli bir denizcimiz vardır.Çoğu kişi bilmez.Parasızlıktan teknesini tersane artıklarından ve hurdalıklardan toplayarak yapmıştır.Tekneyi kesmiş biçmiş uzatmıştır.Teknesi atölye gibi olduğundan yağdan kirden oturamazdın.
Ben bu tür denizcilere daha çok hayranım.
Tekrar görüşmek üzere sevgiler Korsan kızımız.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2013, 20:48:40
Biliyorum pireye kızıp yorganı yakmak olacak.
Bir çok denizci arkadaş bu kararımdan dolayı bana kızacak.
Ancak başka bir 'konu'da belirttiğim gibi
Geko'nun sahibi gibi görünen-davranan moderasyon üyesi bir şahsın ekonomik çıkarları için köşe yazarlığı yapmak istemiyorum.
Bu şahsın davranışları nedeniyle birçok değerli arkadaşların Geko dan ayrıldıklarını biliyorum-biliyoruz.
Ben ilk değilim.
Bu nedenle lütfen beni mazur görün.
Fırsat buldukça değerli arkadaşların yazılarını takip edeceğim.
Buralar hakkında sorularınız olursa yine bu konu içinde cevaplayabilirim.
Kasırga mevsimi nedeniyle bekleme döneminde bulunduğum şu sırada sizlerle okyanus aşırı özlemlerimi gidermiş oldum.
Yeni değerli arkadaşları tanıdım.Teşekkür ederim.
Ekim sonu kasırga dönemi bitmiş olacak.
Bir daha ki Temmuz ayına kadar uzun bir seyir dönemi başlıyor.
Bu ay sonu itibariyle önce Jamaica (özellikle Bob Marleyin evi-müzesi) sonra Küba (Che Guevara'nın anıt mezarı), belki Meksika-Bahamalar-Amerika yeni sezonun rota planı.
Seyahat fotoğraflarını dileyen facebook tan takip edebilir.
Ekleme şartı olmadan herkes girip bakabiliyor.
Sevgiler saygılar.
Denizlerde rüzgarınız daim olsun.
not: Seyahat anılarını başından itibaren, aradaki sohbetlerimizi ayırarak bir ara yeniden kopyalacağım.Yeni kaydolan üye arkadaşlarımız belki faydalanmak isterler.
Gönderen: Murat Aktürk - Ekim 03, 2013, 21:24:28
Yav ne takıntılı adammışsın sen :)
Bırak abi unut artık gözünü seviyim yav :)
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 03, 2013, 21:35:14
Gönderen: Serra Battaloglu - Ekim 03, 2013, 22:19:59
Merhaba Nezih Korsan,
Okulumun başladığı ve uzak denizlerden uzak kaldığım şu günlerde sizin maceranızı okumak beni teselli ediyor, gitmiş kadar oluyorum. Umarım teknedeki arızanız en kısa zamanda çözülür. Hikayenizi burda paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Aslında sizin Dominic ile anlattıklarınızda kendi yaşadığım bir olayı gördüm. Ben kafamda uzak denizlerdeki denizcileri hep Sadun Boro gibi, Osman Atasoy, Hülya Leigh gibi 'müthiş, süper, örnek' insanlar olarak düşünüyordum. Onların kitaplarını okuduktan sonra kafamda bütün denizcilerin böyle örnek insanlar olduğuna inanmış, kendim de elimden geldiğince onlar gibi örnek bir denizci olmaya çalışıyordum.
Sonra kendim de uzak denizlere gittim ve aslında uzak denizlerdeki yabancı denizcilerin hiç de 'süper' insanlar olmadıklarını, Sadun Boro'nun başlattığı diğer Türk denizcilerin devam ettirdiği 'örnek insan denizci' kültüründen çok uzakta, aslında (benim değerlerime göre) oldukça falsolu hayatlar yaşadıklarını gördüm. Köpeğe kötü davranmak, teknede başkası varken öyle abuk subuk davranmak..bu gibi davranışların birçoğunu kendi deneyimlerimde gördüm.
Bütün bunların sonunda Türkiye'deki denizciyi örnek insan yapan kültürümüzün kıymetini bilmeliyiz diye düşünüyorum, iyi ki böyleyiz!
Ayrıca bu yazdıklarınızdan çok iyi dersler çıkarıyorum, ocak ayında karayiplere giderken yanımda telefonumdan başka değerli hiçbir şey götürmemeye karar verdim. Ben de soyulmak istemiyorum doğrusu!
İyi seyirler ve deneyimlerinizi paylaştığınız için tekrar çok teşekkürler,
Serra
Sevgili korsan kızımız Serra,
Senin bu güzel ve içten dilek ve taleplerine duyarsız kalmak pek mümkün değil.
Gitmek ile kalmak aralarında çelişkiler içindeyken. Senin ve senin gibi güzel insanların beni teşvik etmeye zorlaması içinde bulunduğum durumu güçleştiriyor.
Neyse.
Dominic hakkında herhalde biraz eksik bilgi verdim.Kendisi çok başarılı bir ünüversite hocası bu koya geldikten sonra teknesi yanıyor. Ardından Haitili güzel bir kıza aşık oluyor ve hayatı değişiyor.Köpeğini çok seviyor, hatta çalacağım diye benden korkuyor:) ancak şu anda karısına olan sevgisi ağır planda kalıyor.Haiti de pislik hakim,halen Kolera olan ender ülkelerden biri. Haitililer hem köpek sevmiyorlar hem de hiç hijyen değiller. Asıl sorun burada başlıyor.Yoksa Dominic o bitik tiplerden değil.Çok iyi arkadaşız.Her zaman birbirimize desteğiz.Ve birbirimizle dalgamızı geçiyoruz.
Elbette bizim kültürümüz daha bir samimi,yardım sever ve hijyendir.
Yabancı gezginlerde çoğunlukla böyledir. Ancak sanırım sen uzaklarda aykırı genellikle beş parasız ,bitik teknelerde yaşamlarını idame ettirmeye çalışanlarla karşılaşmışsın.
Aslında hemen hemen hepsi de iyi denizcilerdir.Birde alkolikler gurubu vardır.
Artık parasızlıktan bir yere demir atmış teknede yaşayarak herşeye boş vermişlerdir.3 kuruş bulurlarsa alkole yatırırlar.
İçlerinde o kadar iyi insanlar var ki şaşırırsın.Ben lüks bir tekneye uğramaktansa onların hayat hikayelerine daha çok merak salarım.Hatta gerekirse onların yardımlarını almayı tercih ederim.Burada kilit konu 'para' dır. Olsa onlarda en iyi şekilde yaşamak isterler. Bir de tercih konusu vardır.
Kara da yaşayıp para kazanmak yerine denizde sürünerek yaşamak.
Onların tercihleri benim daha bir dikkatimi çeker. Hatta hayıflandırır da.Neden onca yıl çalıştım çoluk çocuk sahibi oldum. Gençken hayallerimin peşine gitmedim.Sanırım salaş bir teknede denizde olurdum ama şimdi ki ekonomik güce sahip olamazdım.
Sana önerim o tür denizcilerle karşılaştığın zaman hayat hikayelerini öğren ve yaz.
Bizim de çok önemli bir denizcimiz vardır.Çoğu kişi bilmez.Parasızlıktan teknesini tersane artıklarından ve hurdalıklardan toplayarak yapmıştır.Tekneyi kesmiş biçmiş uzatmıştır.Teknesi atölye gibi olduğundan yağdan kirden oturamazdın.
Ben bu tür denizcilere daha çok hayranım.
Tekrar görüşmek üzere sevgiler Korsan kızımız.
Merhaba,
Bence de ben sizin dediğiniz gibi hep alkolikler grubuna rast geldim. Hatta başka insanlardan para çalıp kendine alkol alan ama çocuğunun üzerine giyecek ikinci bir şortu olmayan birini bile gördüm, bu da bana pes dedirtti açıkçası. Ama tabi siz haklısınız, bu tercih meselesi, denizde sürünerek yaşamayı tercih edenler de var zaten önemli olan da başkalarının tercihine saygı duymak. Yazmama kararınıza da saygı duyuyorum, bence hayatta insan kendini ne mutlu ediyorsa onu yapmalı. Facebooktan resimlerinizi takip ediyor olacağım.
Görüşmek üzere,
Serra
Gönderen: Nurettin İşletici - Ekim 04, 2013, 12:32:22
ÜZDÜN BİZİ..
İnşallah alınanlar olur da gereğini yaparlar.
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 04, 2013, 14:58:48
Öncelikle Paylaşımlarınız için size çok teşekkür ederim. Acısıyla, tatlısıyla, gerçek denizcilik öykülerinizi takip etmek gerçekten çok keyifli. Bizleri hayal dünyamızda gezdirirken, '' Ben de gidebilirim ya,.!'' modu'na sokuyorsunuz. 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
2004 yılından bu yana, İstanbul silivri'den - Finike' ye kadar Vatan sularını ve Kuzey Ege, 12 adalar, Sporades'ler, Sklaydes'ler dahil olmak üzere ( Girit hariç ) bir hayli yunan adasını eşimle birlikte gezdik.
2004-2005 sezonlarında : 8.oo m. boyunda, 2.90 m. eninde, Ayna kıç, Civadralı, Randa yelkenli, 27hp. Yanmar motorlu, AHŞAP bir yelkenli olan '' y/y ANTARES '' ile gezdik.
2006-2007 sezonlarında : 9.20 m. boyunda. 3.00 m. eninde, Sloop armalı, 18hp. volvo motorlu, 1987 model, Polimarin yapımı, Pala 9.20 modeli, Polyester bir yelkenli olan '' y/y RÜZGAR '' ile gezdik.
Bu dönemlerde, aynı zamanda yazlık konutumuz da olduğu için, Teknemde istediğim kadar yaşayamadığımı gözlemledim. 2007 sonbaharında yazlığımızı sattıktan sonra, hayallerime ulaşabilmek için aldığımız, 2000 model bir Bavarıa 42 olan '' y/y ALPİN '' teknem ile de ; 2008-2009-2010-2011 sezonlarında yaşadım!... yaşadım! diyorum, çünki: 2009 ve 2010 yıllarında ( toplam 2 yıl ) kışlık evimizi kapatıp ( hiç gitmeden) Eşimle Teknemizde yaşadık...
Ekim. 20011 de oğlum Tunç Ertürk' ün Mail' ime gönderdiği fotoğraflara vurulup ta aldığım şimdiki teknem olan '' y/y PINCO '' ( 16.30m.boyunda, 5.00m. eninde, çift direkli Ketch arma, 2x80hp.Nanni dizel Mercedes motorlu,polyester, 1980 model Ferretti 53' ) ile de, 2012 ve 2013 sezonlarında gezdik.
Deniz yaşamım, hayal ederek ve hayalime koşarak bu güne geldi. Hayalimi maddi olanaklarımın elverdiği teknelerle gerçekleştirmeye çalışıyorum.
Deniz yaşamımda , Fransız, Alman ve İngiliz gezginlerini gözlemliyerek bu günlere geldim. Gerçi; onlar belli bir yaştan sonra kayıklarını küçültüyorlar, ama daha değil...
Nezih Korsan'ım,
Yukarıda yazdığım çok kısa denizcilik öykümü yazma nedenim; Gezgin korsanlara ve gezgin olmak isteyenlere :
64 yaşındaki bu mütekait mühendis, eski kayıklarla denizlerde gezebildiğine göre, siz hayli hayli gezersiniz... Hadi Gari !... mesajı vermek ;) t*"y+ ?^#Fl
Bizi yaşadıklarınızdan mahrum etmeyin, ara ara hatırlayın ki; motivasyonumuz sayenizde diri kalsın. t*"y+ t*"y+ t*"y+
Bu Forum, Denizcilik ve Deniz yaşamı ile ilgili birikimlerin ve deneyimlerin aktarıldığı , tartışıldığı bir ortam .
Bizim bu yaştan sonra hiç bir beklentimiz olamaz, Dostluktan gayri...
Her kez kendi yaptığından ve yazdığından sorumlu...
Biz hayalimizin peşinden koşmaya devam edelim arkadaş. t*"y+ t*"y+ t*"y+ !*.
Gönderen: İrfan Yalçın - Ekim 04, 2013, 15:07:28
Çok güzel tarzı olan bir tekne
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 04, 2013, 15:10:52
Gönderen: Derya Yenigün - Ekim 04, 2013, 17:28:11
Ama en önemlisi zaman zaman tepki alsa bile doğru bildiğini savunmaktan çekinmediği için...
Gönderen: Tahsin Sözüer - Ekim 05, 2013, 11:54:43
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 05, 2013, 12:15:48
Ben kızlarımı güvenli ellere emanet etmişim de mi? ;) t*"y+
Gönderen: Hakkı Algın - Ekim 05, 2013, 22:30:21
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Ekim 05, 2013, 23:16:45
YAZMAMA KARARI.
Biliyorum pireye kızıp yorganı yakmak olacak.
Bir çok denizci arkadaş bu kararımdan dolayı bana kızacak.
Ancak başka bir 'konu'da belirttiğim gibi
Geko'nun sahibi gibi görünen-davranan moderasyon üyesi bir şahsın ekonomik çıkarları için köşe yazarlığı yapmak istemiyorum.
Bu şahsın davranışları nedeniyle birçok değerli arkadaşların Geko dan ayrıldıklarını biliyorum-biliyoruz.
Ben ilk değilim.
Bu nedenle lütfen beni mazur görün.
Fırsat buldukça değerli arkadaşların yazılarını takip edeceğim.
Buralar hakkında sorularınız olursa yine bu konu içinde cevaplayabilirim.
Kasırga mevsimi nedeniyle bekleme döneminde bulunduğum şu sırada sizlerle okyanus aşırı özlemlerimi gidermiş oldum.
Yeni değerli arkadaşları tanıdım.Teşekkür ederim.
Ekim sonu kasırga dönemi bitmiş olacak.
Bir daha ki Temmuz ayına kadar uzun bir seyir dönemi başlıyor.
Bu ay sonu itibariyle önce Jamaica (özellikle Bob Marleyin evi-müzesi) sonra Küba (Che Guevara'nın anıt mezarı), belki Meksika-Bahamalar-Amerika yeni sezonun rota planı.
Seyahat fotoğraflarını dileyen facebook tan takip edebilir.
Ekleme şartı olmadan herkes girip bakabiliyor.
Sevgiler saygılar.
Denizlerde rüzgarınız daim olsun.
not: Seyahat anılarını başından itibaren, aradaki sohbetlerimizi ayırarak bir ara yeniden kopyalacağım.Yeni kaydolan üye arkadaşlarımız belki faydalanmak isterler.
Bu yazı iki gün önce yazdığın bir yazı....ve bu yaptığın çok yanlış Nezih korsanım...
İki yönden yanlış...
1- Halâ kendini haklı görüyor olmandan kaynaklanan bir yanlışlık (ki bunu öbür topiclerde düzelttik sanıyordum)
2- Bu denizlerde sadece sen mi geziyorsun? Senden 100 sene önce gezenler de vardı...90-80-70 sene önce gezenlerde....60-50-40 sene önce gezenlerde....hatta 10-20-30 sene önce gezenler bir tarafa,bir kaç sene önce gezen Türkler de vardı...Bunları okumadığımızı,bilmediğimizi mi sanıyorsun? Sen bir adaya gittiğini söylediğinde o adanın tüm kıyıları gekolar tarafından dibine kadar inceleniyor,ada ile alakalı görüşler türkçeye çevriliyor,muhtemel rotaların istanbul dan takip edilirken,senin mekanik sıkıntıların nereden düzelir diye takip ediliyor...Geko seni böyle takip ediyor işte.... Hem sadece seni değil....Uzakyol daki bütün yelkencileri....
Sen şimdi bu insanları bir kenara bırakacaksın öylemi?
Bence sen öyle sanıyorsun....
Gönderen: Kadir Kurtbayram - Ekim 05, 2013, 23:20:35
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 07:23:37
Nezih abi boşyere kendini sıkıntıya sokuyorsun :)
Yav ne takıntılı adammışsın sen :)
Bırak abi unut artık gözünü seviyim yav :)
Muratcım ,
Ben kendimi sıkıntıya sokmuyorum.Keyfim çok yerinde.Bulunduğum yer gerçekten doğasıyla cennet. Macera diz boyu:)
Geko 'yu koruyun kollayın.Sinsi çıkarcılardan temizleyin.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 07:41:27
Kasımın ikinci yarısından sonra havalar daha oturmuş olur oralarda. Zira atlantikte oluşan cepheler bu döneme kadar karaiblere kadar kaçak yapabilmekte. Ama yine de sen bilirsin.Suat korsanım çok haklısın.
Normal de 20 sine kadar beklemek gerekir.Herhangi bir kaçağa tedbir olarak.
Buradan Jamaica nın başkenti 2 günlük seyir.Jamaica'nın soygun hikayelerinden korkarak marinaya yerleşeceğim. Ve ayın 4 dördünde bir arkadaşımı karşılayacağım.
Yola çıkmadan atlantikteki siklon hareketlerini gözlemleyeceğim.
Bu sene ,geçen sene ki gibi önemli bir tropical siklon oluşmadı.Umarım son 15-20 günde de oluşmaz.
Uyarın için teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 08:04:04
Pireye kızıp yorgan yakmak buna diyorlar korsanım.
ÜZDÜN BİZİ..
İnşallah alınanlar olur da gereğini yaparlar.
Nezih korsanın muhabbetinden keyif alırdım. Heyecanla okuduğum bir başlık idi. Kendisine teşekkür ederim...
Ama en önemlisi zaman zaman tepki alsa bile doğru bildiğini savunmaktan çekinmediği için...
Nezih korsanım, yazılarınızı keyifle okuyordum, kararınıza üzülmemek mümkünmü buna rağmende kararınıza saygı duyuyorum. Herşey gönlünüzce olsun.Sevgili ,denizci dostlar.
İlginize teşekkür ederim.
Dilerim Geko maddi, manevi çıkarlardan kurtulmayı başarır.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 08:26:57
Nezih Korsan'ım,Demir korsanım,
Öncelikle Paylaşımlarınız için size çok teşekkür ederim. Acısıyla, tatlısıyla, gerçek denizcilik öykülerinizi takip etmek gerçekten çok keyifli. Bizleri hayal dünyamızda gezdirirken, '' Ben de gidebilirim ya,.!'' modu'na sokuyorsunuz. 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
2004 yılından bu yana, İstanbul silivri'den - Finike' ye kadar Vatan sularını ve Kuzey Ege, 12 adalar, Sporades'ler, Sklaydes'ler dahil olmak üzere ( Girit hariç ) bir hayli yunan adasını eşimle birlikte gezdik.
2004-2005 sezonlarında : 8.oo m. boyunda, 2.90 m. eninde, Ayna kıç, Civadralı, Randa yelkenli, 27hp. Yanmar motorlu, AHŞAP bir yelkenli olan '' y/y ANTARES '' ile gezdik.
2006-2007 sezonlarında : 9.20 m. boyunda. 3.00 m. eninde, Sloop armalı, 18hp. volvo motorlu, 1987 model, Polimarin yapımı, Pala 9.20 modeli, Polyester bir yelkenli olan '' y/y RÜZGAR '' ile gezdik.
Bu dönemlerde, aynı zamanda yazlık konutumuz da olduğu için, Teknemde istediğim kadar yaşayamadığımı gözlemledim. 2007 sonbaharında yazlığımızı sattıktan sonra, hayallerime ulaşabilmek için aldığımız, 2000 model bir Bavarıa 42 olan '' y/y ALPİN '' teknem ile de ; 2008-2009-2010-2011 sezonlarında yaşadım!... yaşadım! diyorum, çünki: 2009 ve 2010 yıllarında ( toplam 2 yıl ) kışlık evimizi kapatıp ( hiç gitmeden) Eşimle Teknemizde yaşadık...
Ekim. 20011 de oğlum Tunç Ertürk' ün Mail' ime gönderdiği fotoğraflara vurulup ta aldığım şimdiki teknem olan '' y/y PINCO '' ( 16.30m.boyunda, 5.00m. eninde, çift direkli Ketch arma, 2x80hp.Nanni dizel Mercedes motorlu,polyester, 1980 model Ferretti 53' ) ile de, 2012 ve 2013 sezonlarında gezdik.
Deniz yaşamım, hayal ederek ve hayalime koşarak bu güne geldi. Hayalimi maddi olanaklarımın elverdiği teknelerle gerçekleştirmeye çalışıyorum.
Deniz yaşamımda , Fransız, Alman ve İngiliz gezginlerini gözlemliyerek bu günlere geldim. Gerçi; onlar belli bir yaştan sonra kayıklarını küçültüyorlar, ama daha değil...
Nezih Korsan'ım,
Yukarıda yazdığım çok kısa denizcilik öykümü yazma nedenim; Gezgin korsanlara ve gezgin olmak isteyenlere :
64 yaşındaki bu mütekait mühendis, eski kayıklarla denizlerde gezebildiğine göre, siz hayli hayli gezersiniz... Hadi Gari !... mesajı vermek ;) t*"y+ ?^#Fl
Bizi yaşadıklarınızdan mahrum etmeyin, ara ara hatırlayın ki; motivasyonumuz sayenizde diri kalsın. t*"y+ t*"y+ t*"y+
Bu Forum, Denizcilik ve Deniz yaşamı ile ilgili birikimlerin ve deneyimlerin aktarıldığı , tartışıldığı bir ortam .
Bizim bu yaştan sonra hiç bir beklentimiz olamaz, Dostluktan gayri...
Her kez kendi yaptığından ve yazdığından sorumlu...
Biz hayalimizin peşinden koşmaya devam edelim arkadaş. t*"y+ t*"y+ t*"y+ !*.
Yukardaki satırlarınız her yeni denizci için büyük bir anlam ve içerik taşıyor..
Dediğiniz gibi bu yaştan sonra ne maddi ne manevi bir çıkarımız olamaz.
Denize sıfırdan başladığımız sıralarda çektiğimiz sıkıntılar ve suistimalleri 18 inden 100 yaşına denize yeni başlayanlar yaşamasın.
Bizler yapabiliyorsak herkes yapabilir.Sizinle aynı mesajı vermeye çalıştığımız aşikar.
Egeden,Doğu Akdenize aynı suları defalarca dolaşmak bir süre sonra insanı sıkmaya başlıyor.
Daha uzaklara gitme dürtüsü oluşuyor.
BENDEN DENİZCİ OLMAZ terimini bazı arkadaşlar espiri sanıyor.
Benim tecrübem sınırlıdır.Zira tembelim,boşveririm,ihmalkarım,disiplinli değilim.
Ben başıma geleni yaşar onu anlatırım.
Bu şartlarda bile yapabiliyorsam,diğer amatör denizciler haydi haydi yapar.
Sevgiler kaptanım.
Gönderen: Murat Aktürk - Ekim 10, 2013, 09:33:03
Video çekme imkanın varsa azda video ekle, öyle daha güzel oluyor :)
Birde aman farş tahtalarını vidalamayı unutma ;D
Bak teknen ters döner tahtaları kafaya yersin sonra ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 10:01:06
Yeni Havadisler yokmu Nezih Abi :)Sen çok cana yakınsın sevdim gitti.
Video çekme imkanın varsa azda video ekle, öyle daha güzel oluyor :)
Birde aman farş tahtalarını vidalamayı unutma ;D
Bak teknen ters döner tahtaları kafaya yersin sonra ;D
Farş tahtalarıyla arama sevmediğim insanları koyarım :)
Yeni bir konu açılmış 'Geko yu tartışalım' sonuçlarını beklesek iyi olacak sanırım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2013, 10:30:29
Kimbilir belki de sen haklısındır.... Belki de hakikaten senden denizci olmuyordur.....Kadir .
Benim hiçbir üye ile sahsi bir sorunum yok. Seninle de olmasını istemiyorum.
İstersen bana yazmadan önce biraz düşün.
Seni tatmin edecekse ki zaten itiraf ediyorum.Benden denizci olmaz.
Takılma bana.
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 10, 2013, 21:27:54
...................................
Jamaica'nın soygun hikayelerinden korkarak marinaya yerleşeceğim.
...................................
Kesinlikle 8 sene önce 10 gün kalmışdım Jamaika'da ve bu zamanda 2 kez teşebbüs etmişlerdi hemde anacadde sayılabilecek yerde. Aman dikkat Nezih korsanım.
Anlatımına devam diyorum ben hala; zira seninle yıllar öncesini tekrar canlanduruyorum gözlerimde ;)
Selametle,
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 10, 2013, 23:11:18
Dediğin gibi, aynı yerlere gitmek sıkıyor artık, Yunan adaları da bitti hemen hemen ... Girit limanlarının da çok keyifli olduğu söylenmiyor... Mora yarım adasından veya Korint'ten Adriyatiğe çıkıp, oradan da İtalya sahilleri, Fransa sahilleri, adaları vs. vs. vs... Kuzey Afrika kıyıları ( Tunus, Cezayir, Fas ) , İspanya...
Ohoooo, çok deniz var gezecek... Amaaaa, esas mesele Hanımda iş yokkk... beni habire firenliyor...
Kadınsız seyahat yapmayı da kesinlikle düşünmem,,, Napçam bilemiyom ??? 9kly3
Yaş kemale ermeden ::) ::) ::)
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Ekim 11, 2013, 00:18:14
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 11, 2013, 12:51:11
Bahsettiğiniz yerleri Çalıştığınız gemiler ile mi ?
Yoksa yelkenli ile mi gezdiniz ?
Dağarcığınızda bu kadar bilgi ve belge var da ...?
Biz ne zaman okuyacağız ?
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 11, 2013, 14:40:07
Suat Korsan'ım,
Bahsettiğiniz yerleri Çalıştığınız gemiler ile mi ?
Yoksa yelkenli ile mi gezdiniz ?
Dağarcığınızda bu kadar bilgi ve belge var da ...?
Biz ne zaman okuyacağız ?
Demir Korsanım,
Sırtıma denizci torbasını atıp o okyanus senin bu okyanus benim dolaşanlardanım :) Sizin de tahmin edeceğiniz gibi o dönemlerde havalı sırt çantaları falan yoktu ne yazıkki ;)
Zaman zaman motoryat olmakla birlikte büyük çoğunluğu yelkenli yatlardı.
Birkeresinde niyetlendim yazmaya biraz da başlamıştım;
'' http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346) '' devamında bir iki deneme daha ama yazabilmek başka birşey zira fazla ilgi görmediler.
Bu kış biraz daha kolları sıvayayım dedim ama ::)
Gönderen: Mesut Tunga - Ekim 11, 2013, 15:24:01
... zira fazla ilgi görmediler.Bence sana öyle gelmiştir Suat abi, ilgi görmeyecek gibi mi yazdıkların, resmen roman tadında. Ben büyük bir özlemle bekliyorum yenilerini
Gönderen: Eyüp Oğan - Ekim 11, 2013, 17:56:03
Suat Korsan'ım,
Bahsettiğiniz yerleri Çalıştığınız gemiler ile mi ?
Yoksa yelkenli ile mi gezdiniz ?
Dağarcığınızda bu kadar bilgi ve belge var da ...?
Biz ne zaman okuyacağız ?
Demir Korsanım,
Sırtıma denizci torbasını atıp o okyanus senin bu okyanus benim dolaşanlardanım :) Sizin de tahmin edeceğiniz gibi o dönemlerde havalı sırt çantaları falan yoktu ne yazıkki ;)
Zaman zaman motoryat olmakla birlikte büyük çoğunluğu yelkenli yatlardı.
Birkeresinde niyetlendim yazmaya biraz da başlamıştım;
'' http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346) '' devamında bir iki deneme daha ama yazabilmek başka birşey zira fazla ilgi görmediler.
Bu kış biraz daha kolları sıvayayım dedim ama ::)
Suat Korsanım, sizin deneyimlerinizi aktarmanızı ben de dört gözle bekliyorum...
Sevgiler
Gönderen: Cüneyt Baygün - Ekim 11, 2013, 18:37:31
Suat korsan ıskalama sakın
http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=15776.msg248151#msg248151 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=15776.msg248151#msg248151)
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 11, 2013, 19:21:30
Uzun Bir Vardiya topiğine dönüp gözden geçirmeyle bir başlayayım bakalım :-*
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 11, 2013, 23:35:17
Bu yaz ben de, gezdiğim Kuzey Ege Yunan adaları seyir notlarını, kısa bi şekilde seyir sırasında fırsat ve internet bulduğumda yazmıştım. Ancak resim ve video koyamadığım için pek ilgi çekmedi. Kışın ben de yeniden derleyerek resimlerle süsleyip yazmayı düşünüyorum. Gerçek ihtiyaç sahibi gezginler her zaman bilgi ve belgeye açtırlar. O nedenle yaşadıklarımızı yazmaktan ve paylaşmaktan kaçınmayalım. Özellikle yaşadığımız olumsuzlukları ne kadar çok dile getirirsek, her olumsuzluğun çözümlerini de üretebiliriz.
Yaaniiii... Kaptan'ım, Korsan'ım devaaammmm... Dağarcıkta ne varsa döküleeeee !!
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 11, 2013, 23:44:35
Suat Kaptan'ım,
Bu yaz ben de, gezdiğim Kuzey Ege Yunan adaları seyir notlarını, kısa bi şekilde seyir sırasında fırsat ve internet bulduğumda yazmıştım. Ancak resim ve video koyamadığım için pek ilgi çekmedi. Kışın ben de yeniden derleyerek resimlerle süsleyip yazmayı düşünüyorum. Gerçek ihtiyaç sahibi gezginler her zaman bilgi ve belgeye açtırlar. O nedenle yaşadıklarımızı yazmaktan ve paylaşmaktan kaçınmayalım. Özellikle yaşadığımız olumsuzlukları ne kadar çok dile getirirsek, her olumsuzluğun çözümlerini de üretebiliriz.
Yaaniiii... Kaptan'ım, Korsan'ım devaaammmm... Dağarcıkta ne varsa döküleeeee !!
Demir Korsanım sayende tozlu rafların arasından birşeyler çıkarmaya gayret etmeye başladım :-*
Buyrun;
http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg248187#msg248187 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg248187#msg248187)
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 12, 2013, 02:22:08
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 12, 2013, 03:20:16
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 12, 2013, 05:26:34
Okyanuslar ötesinde sıkışıp kalan arkadşlarım vardı.
askerliğini yapmayan:-)) nezih abim tevellüt kaç:-)) nerede yaptın?
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 12, 2013, 05:28:59
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2013, 07:37:27
Haham olmadınız. İnşallah:-)Adnan.
Saat 05.30 hayrola yalnız mı kaldın yoksa.Ne işin var bu saatte gekoda :)
İstersen bir Van gölü yap gel açılırsın.
Yukardaki arkadaşların güzel sohbetlerine engel olma.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2013, 07:43:32
Jamaika'dan gelen son haberler. Alargada silahlı tekne soygunu ve ayrıca bana bir süre eşlik eden Fransız kadın denizcinin karada neyi var neyi yok çalmışlar....................................
Jamaica'nın soygun hikayelerinden korkarak marinaya yerleşeceğim.
...................................
Kesinlikle 8 sene önce 10 gün kalmışdım Jamaika'da ve bu zamanda 2 kez teşebbüs etmişlerdi hemde anacadde sayılabilecek yerde. Aman dikkat Nezih korsanım.
Anlatımına devam diyorum ben hala; zira seninle yıllar öncesini tekrar canlanduruyorum gözlerimde ;)
Selametle,
Benim Dominican da başıma geldiği gibi.
Ama çare yok gidilecek.Hem arkadaşımı alacağım. Hem de Bob Marleyin yaşadığı ortamı koklayacağım Suat korsanım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2013, 08:13:06
Hoş geldin Nezih Kaptan'ım,Demir kaptanım,
Dediğin gibi, aynı yerlere gitmek sıkıyor artık, Yunan adaları da bitti hemen hemen ... Girit limanlarının da çok keyifli olduğu söylenmiyor... Mora yarım adasından veya Korint'ten Adriyatiğe çıkıp, oradan da İtalya sahilleri, Fransa sahilleri, adaları vs. vs. vs... Kuzey Afrika kıyıları ( Tunus, Cezayir, Fas ) , İspanya...
Ohoooo, çok deniz var gezecek... Amaaaa, esas mesele Hanımda iş yokkk... beni habire firenliyor...
Kadınsız seyahat yapmayı da kesinlikle düşünmem,,, Napçam bilemiyom ??? 9kly3
Yaş kemale ermeden ::) ::) ::)
Girit'e sanırım gideli 5 yıl oldu.Kos'tan mazot, likit takviyesi (Diğer adalardan ucuz olduğu için) yaparak ertesi sabah Girit Nikolaos marinasına girdim.Fransa'dan tatile gelen kızımın zamanı kısıtlı olduğundan kıyı kıyı gezemeyeceğimden yakın çevreler için motorsiklet kiraladım.Uzak çevreler içinde araba.
Iraklion limanı zaten uygun bir liman değil.Soluganlardan pasarelladan bile geçmek zor olabilir.İç kısmıda 3-4 tekne alır yer bulunursa!
Dönüşü Kasos,Karpatos,Rodos,Simi üzerinden Türkiye kıyılarına geçerek; gezerek Bodruma döndüm.Giderseniz eğer ; bu rota da havayı iyi kollayın bu bölgede sık sık fırtınalar oluşur.Genellikle deniz pek bir hırçın.
Birinde serpinti körüğünün üstünden aşan dalgalarla kızım da bende bir güzel deniz banyosu yapmıştık.O zamanki tekne 35 ft idi.
Girit'i sevdim.Girit insanları daha da bir sıcaktır.Türkiye ile bağı daha çoktur.
Başkalarının beklentileri farklı olabilir.
Ayrılmadan arkamda uğramadığım ada kalsın istemedim.
Sessiz sedasız bir hazırlık yapın yengeyi tekneye atıp kaçırın derim:)
Rüzgarınız kolayına olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2013, 08:37:52
Suat kaptanımSuat Korsan'ım,
Bahsettiğiniz yerleri Çalıştığınız gemiler ile mi ?
Yoksa yelkenli ile mi gezdiniz ?
Dağarcığınızda bu kadar bilgi ve belge var da ...?
Biz ne zaman okuyacağız ?
Demir Korsanım,
Sırtıma denizci torbasını atıp o okyanus senin bu okyanus benim dolaşanlardanım :) Sizin de tahmin edeceğiniz gibi o dönemlerde havalı sırt çantaları falan yoktu ne yazıkki ;)
Zaman zaman motoryat olmakla birlikte büyük çoğunluğu yelkenli yatlardı.
Birkeresinde niyetlendim yazmaya biraz da başlamıştım;
'' http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346) '' devamında bir iki deneme daha ama yazabilmek başka birşey zira fazla ilgi görmediler.
Bu kış biraz daha kolları sıvayayım dedim ama ::)
Yol hikayen dikkatimi çekti; içimden kim bu adam dedim.;)
Ve okumaktan büyük keyif aldım.Hatta kıskandım bile.
Niye sırtıma çuvalı atıp daha erken bir zamanda gitmedim diye.
Çatlattın yani.
Anıların çok değerli hepimiz için.Haberin olsun.
Seninle buraları konuşmak da çok keyifli.
Gönderen: Demir Ertürk - Ekim 12, 2013, 10:20:14
Hadi gari !.. Senin kapında bekliyoz yaaaa... Hadi naz yapma , devam ediveee ...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2013, 10:21:40
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 12, 2013, 11:03:08
Jamaika'dan gelen son haberler. Alargada silahlı tekne soygunu ve ayrıca bana bir süre eşlik eden Fransız kadın denizcinin karada neyi var neyi yok çalmışlar....................................
Jamaica'nın soygun hikayelerinden korkarak marinaya yerleşeceğim.
...................................
Kesinlikle 8 sene önce 10 gün kalmışdım Jamaika'da ve bu zamanda 2 kez teşebbüs etmişlerdi hemde anacadde sayılabilecek yerde. Aman dikkat Nezih korsanım.
Anlatımına devam diyorum ben hala; zira seninle yıllar öncesini tekrar canlanduruyorum gözlerimde ;)
Selametle,
Benim Dominican da başıma geldiği gibi.
Ama çare yok gidilecek.Hem arkadaşımı alacağım. Hem de Bob Marleyin yaşadığı ortamı koklayacağım Suat korsanım.
Ama yine de gitmeye değer diye düşünüyorum ben de, Nezih korsanım :-*
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 12, 2013, 11:05:01
Suat kaptanımSuat Korsan'ım,
Bahsettiğiniz yerleri Çalıştığınız gemiler ile mi ?
Yoksa yelkenli ile mi gezdiniz ?
Dağarcığınızda bu kadar bilgi ve belge var da ...?
Biz ne zaman okuyacağız ?
Demir Korsanım,
Sırtıma denizci torbasını atıp o okyanus senin bu okyanus benim dolaşanlardanım :) Sizin de tahmin edeceğiniz gibi o dönemlerde havalı sırt çantaları falan yoktu ne yazıkki ;)
Zaman zaman motoryat olmakla birlikte büyük çoğunluğu yelkenli yatlardı.
Birkeresinde niyetlendim yazmaya biraz da başlamıştım;
'' http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346 (http://www.gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=2486.msg24346#msg24346) '' devamında bir iki deneme daha ama yazabilmek başka birşey zira fazla ilgi görmediler.
Bu kış biraz daha kolları sıvayayım dedim ama ::)
Yol hikayen dikkatimi çekti; içimden kim bu adam dedim.;)
Ve okumaktan büyük keyif aldım.Hatta kıskandım bile.
Niye sırtıma çuvalı atıp daha erken bir zamanda gitmedim diye.
Çatlattın yani.
Anıların çok değerli hepimiz için.Haberin olsun.
Seninle buraları konuşmak da çok keyifli.
Teşekkür ederim.
Oralardan uzak olduğum şuanda benim için de oraları seninle takip etmek güzel Nezih korsanım.
Gönderen: Suat Ateş - Ekim 13, 2013, 12:21:17
saygılar
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 15, 2013, 17:20:34
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 15, 2013, 17:22:20
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 15, 2013, 19:38:45
Nezih abim, bazen çıkıyorum gök yüzüne seyrediyorum okyanusları, isyan ediyorum insanların yaptıklarına bazen geçiiyorken okyanusları...Bu gün karada ayaklarım maalesef ama okyanus geçmiş bir abimiz olarak sana iyi bayramlar diliyorum...Ben artist okamadım ama artist gibi 2 evlat yetiştiyorum...Bir ara youtoob'a gir görürsün...Iskota tıtan ellerinden öğerim....Hep mutlu ol ve mutlu olduğun yerde kal...
Ellerinden öğerim...Ama bahşişimi unutma:-))Sağol Adnan,
Umarım sen de aşarsın birgün, okyanusları.
İyi tatiller.
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 15, 2013, 20:26:31
http://youtu.be/lFk1fHUNNek (http://youtu.be/lFk1fHUNNek)
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 15, 2013, 20:28:58
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 15, 2013, 20:47:08
Benden de sana bir bayram hediyesi.Şu an bulunduğum yer.
Ara sıra bak ayağını alıştır sen de.
(http://i41.tinypic.com/crofb.jpg)
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 15, 2013, 21:01:30
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 15, 2013, 21:04:36
Güzel yer..davet edersen geliriz....Nevaleyi ihmal etmez isen beklerim. Buyrun. 1w5ey8
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 15, 2013, 21:31:33
http://youtu.be/dPaGWpIHkdM (http://youtu.be/dPaGWpIHkdM)
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 17, 2013, 00:50:13
Gönderen: Mikail Dağlar - Ekim 17, 2013, 19:28:26
Bizim buna ihtiyacımız var :)
Gönderen: Adnan Mahçup - Ekim 17, 2013, 21:11:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 18, 2013, 05:22:10
Teoman Maldivlere vardığını haber verdi dün...Haberleşiyormusunuz? Denizde olmak ve denizi yaşamak zordur nezih abim...Bu anlamda sana saygı duyuyorum...Teo'ya da ve bu yolu yapan herkese....
Denizciler birbirini sever, Nezih abimde bir denizci aslında ...Sevmek güzel:-))Teşekkürler Adnan. Teo tanıdığım iyi denizcilerdendir.Rüzgarı kolayına olsun.
En büyük zorluk nevale eksikliği, gelirken unutma:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 20, 2013, 03:54:24
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 20, 2013, 11:02:09
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 22, 2013, 03:30:53
Negüzel ufak ufak hareketlilik başlıyor, Nezih korsanım :)Son 10 gün Suat kaptanım.
hazırlıklar bitmek üzere. arada yakın yerlere kısa seyirler...
Hemen tüm arızalar ve yenilenmeler buranın şartları elverdiğince tamamlandı sayılır.
Kızıldeniz seyirlerini notlarıma alıyorum.Eninde sonunda oradan döneceğim sanırım.
Sevgiler.
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 22, 2013, 13:25:57
Negüzel ufak ufak hareketlilik başlıyor, Nezih korsanım :)Son 10 gün Suat kaptanım.
hazırlıklar bitmek üzere. arada yakın yerlere kısa seyirler...
Hemen tüm arızalar ve yenilenmeler buranın şartları elverdiğince tamamlandı sayılır.
Kızıldeniz seyirlerini notlarıma alıyorum.Eninde sonunda oradan döneceğim sanırım.
Sevgiler.
:-*
Şimdiden Allah Selamet versin Nezih korsanım
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 27, 2013, 22:05:22
http://youtu.be/PWIM9PnvSGM (http://youtu.be/PWIM9PnvSGM)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 30, 2013, 08:02:10
Yeniden Merhaba,
(http://i40.tinypic.com/2ls8yf5.jpg)
GÜNLER NE KADAR HIZLI GEÇİYOR...
Buraya geleli 2.5 ay oldu.Bu kadar zaman nasıl geçti pek anlayamadım.O kadar tembellik yaptığım halde, her gün aniden akşam oluyor.
Dominic ile bir kez daha dalışa çıktık.
Benim kıştan takmayı onun botuna monte ettik; yine malzemeyi bota yükledik; Bildiği 15 m derinlikten yükselen, tepesi deniz yüzeyinden 3-4 m derinlikte olan tepe noktasına dalarak botu bağladı.
Doğa bilimcisi olduğundan deniz dibini inceleyip gerek fotoğraflarını gerekse videolarını çekiyor. Tabii su altı kamerası bozulduğundan benden rica etti. Birlikte dalarak benim anlamadığım çeşitli deniz dibi yaratık mı bitki mi diyeyim, bilemeyeceğim ;görüntüleri aldık.
Buradan çıkıp başka bir yerde dalmak üzere bota dönüp üstümdeki bilimum malzemeyi botun içine bıraktım.
Öteki dalış noktasına giderken o kadar malzemenin arasında gopro kamerayı yolda iken bulamadım.Botun içini altüst ettim yok .Kafamdan çıkarıp içine atmıştım.Dalış noktasına geri döndüm.
Orada bir süre Dominic'i beklerken heralde bir şeyleri yer değiştirdiğim sırada takılıp denize düştüğünü farz ettim.Tekrar dalıp kamerayı o civarda aradık ve bulamadık.İçim cız etti.
Bilgisayara yüklemediğim birçok video ve fotoğrafta vardı.Maliyeti de cabası.
Tüplerimiz bitti ve geri döndük.
Ulen Dominik sen bana uğursuz geliyorsun.
Kendi ihmalkarlığıma bir suçlu arıyacağım ya; yüklendim yine Dominic'e.
Ertesi gün Daphe'nin doğum belgesi ve nufus cüzdanı işlemleri için ana karaya geçti.
Dönüşte, mutluluktan ağzı kulaklarında tekneye geldi.
Hayrola Dominic?
'Baba oluyorum baba oluyorum' Daghne hamile.
Hiç şaşırmadım Dominic.Çok çalıştın. Ne zaman teknene gelsem geri dönmek zorunda kalıyordum.
Tebrik ettim ama ;ulen bu kadar sıkıntının arasında şimdi sırası mı bunun...
Birkaç gün sonra doktora görünmek için tekrar ana karaya geçtiler.
Döner dönmez benim tekneye yüzdü bu sefer suratı 5 karıştı.
Dominic'in dert yoldaşıyım ya...
Suratından belli olduğu için 'Hayrola Dominic'?
Daphne'nin akrabalarında kaldıkları sırada gece uyurken cebinden bankadan o gün çektiği 600$ çalınmış.
4 göz odacıkta 12 kişi yaşıyor ve uyuyor.Kimbilir hangisi çaldı.
Dominic'in işi kolay değil . ..
Bir yanda yanmış teknesini kendi emek gücü ile düzeltmeye çalışıyor;bir yanda Haiti'nin en cahil halkından biri ile evlenmiş; etrafında ki sülale her an başında.
Bir yanda parası tükenmiş iş arıyor.Daghne de hamile.
Çok da iyi bir insan.Bunca kaos içinde olmasına rağmen kızıyor ama yine de hayatından mutlu!
Bir gün seni kıskanıyorum Dominic, bu kadar sıkıntıya rağmen hep gülüyorsun nasıl başarıyorsun diye sordum. Elindekini göstererek tavsiye ederim diyerek kahkahasını sürdürüyor.
Laf aramızda mariuna kullanıyor.
Bana da 2 kez verdi, ama benim nevrim döndü.Dünya ayağım altından kaydı yatağa zor uçtum.
Dominic'i seviyorum. Daphne halen kıç kemerede kleopatra havasında.
Zavallım 2 gün sonra karısı ile adadan ayrıldı.Başkent Porto Prince'e gitti. Orada karısının pasaport, vize işlerini halledecek ve teklif aldığı üniversite ile sözleşme imzalamak üzere İngiltereye uçacak. Zor işlere soyundun be Dominic diyerek, Puppy'yi emanet alarak uğurladım.
Teknede nüfüsüm çoğaldı.JaneX,Puppy ve akşamları Walkie (evlatlık).
Walkie cornflakese bayılıyor. Onun için sürekli süt ve cornflakes satın alıyorum.Ama iletişim sıfır. 'Vıy' diyor.Tamam,evet.
Ne söylersem söyleyeyim 'vıy'.
Birde üstüne kahkahalar atıyor.Şirin şebelek.
Bir ara Sonson teknedeyken okula gidiyormusun diye sordum.
Sonson tercüme etti.
Ayakkabısı olmadığından okula gitmeyecekmiş.Sana ayakkabı alırsam gidecek misin dedim.
'Vıy'.
Bak ama, gitmezsen geri alırım.
Cevap 'Vıy'. Veletin adı 'vıy' Walkie kaldı.
Puppy tekneye fazlasıyla hareket kattı.Kemirmediği birşey kalmadı keratanın..Hesabını tutuyorum. Sahibi döndüğünde maliyeti ödemezse Puppy'yi geri alamaz. Tabii yaptığım hesaplar misli misli.
Dominic'in bu sıralarda pek ödeme şansı yok.Evlliğin maliyeti oldukça yükseliyor.
Henüz işi de kesinleşmiş değil.Dolayısıyla Puppy üstüme kalacak görünüyor.
Yalnız benim açımdan da ortaya başka sorunlar çıkacak gibi işaretler veriyor.Nufüs artışı sanırım benim de çalışmam zorunluluğunu getirecek.
Böylesi çevresel etkileşimler arasında yine uzun zamandır beklettiğim bir işi yapmaya çalışıyorum.
Teknedeki zincir bırakma eylemini yapan roleve (relay box) sadece zinciri toplamaya yönelik.
Demir bırakıp zincire kaloma vermeyi el ile yapıyorum.
Alargaya demir bıraktığım zaman hiç sorun değil. Ancak kıçtan kara bir yere yanaşmak istediğim zaman bu ciddi bir sorun.
Özellikle esen havalarda yalnız başıma iken ;gerçi yanında iyi bilen biri yoksa yine yalnızsındır.
Bu tekneye çok uzaklardan başlamadan tornistanda dümen dinletmek mümkün değil.
Aslında bugüne kadar burası hariç kıçtan kara bir yere yanaşmam gerekmedi;
oda yanımda Dominic vardı..Ama nasılsa bir gün lazım olacak.Alarga da olsa havuzluktan bırakmak büyük rahatlık.
Uzun yolcular alargacıdır.Teknede önemli bir tamirat yoksa iskeleye kolay kolay kıçtan kara yanaşmazlar.Parası bol olanlar hariç tabii.
Eldeki şemaya göre işlem çok basit görünüyor.Ancak 33 yaşında heryeri oynanmış teknede gel de elektrik mühendisi olmadan bu işi becer.
Önce ırgatı sökmek gerekiyor. Irgatın motorunda 3 adet kalın kablo bağlantı yeri var 2 si sadece zincir bırakma için hazır.Üçüncü kalın kabloyu ben bağlayacağım ve o kalın kabloyu baş kamaraya dolabın içine çekeceğim.Mevcut kablo kanalından geçmesi için çok uğraştım imkansız geçmedi.
Mecburen önden kamaraya dolabın içine denk ve kablo kalınlığında bir delik açtım.
Hani açılan delikten soğuk alıpta üşütmeyelim bari.Elbette içeriye su sızmasın diye en üst köşeye delindi
Daha önce güverteye delik açarak monte ettiğim atma-çekme el kumandasının kablosu da ince olmasına rağmen kanaldan geçmedi. Hadi bir delik daha açtım.
Delikçi Nezih görev başında.
Tekneyi ilk aldığımda sintineden başlamıştım delmeye sonra kuzine de ve banyolarda açtığım deliklerle, delme işi direklere tırmanarak şimdi de güverteden ön kabine sıçradı.Havuzluk deliklerini atlamayayım.Yani teknede delmek eylemi bir tur atmış oldu.Tabii bu delikler bazen, bir süre kullanımdan sonra başarısızlık sergileyerek karşımda sırıtıp benle dalgasını geçebiliyorlar.Benim mühendislik harikam oluyor.
Fenerbahçe F10 da ve Bodrum marinada iken adım delikçi Nezih diye kalmıştı.
Elimdeki şemaya göre bütün kabloları bağladım. Baştaki bırakma -çekme kumandayı denedim gayet güzel çalıştı. Ama sadece çekme olan güverte butonu çalışmadı.Tekrar kontrol ettiğimde boşta kalan bir kabloyu o kadar dar bir köşede birçok kablonun arasında farkettim.Renkler kırmızı siyah olmayınca eksik bağlantı olarak rolevenin çekme çıkışına bağladım.
Bu sefer ne o çalıştı ne de kumandanın çekmesi çalıştı. İşin içinden çıkamayınca Sonson'u çağırdım.
Uğraştı ölçtü biçti sonradan bağladığım kablonun kıçtan aküden gelen negatif kablosu olduğunu tesbit etti. Yani ben yeni aldığım kumanda aletinin çekme devresini 2 adet negatif kablosu bağlayarak bozmuş oldum.
Yakışır bana...
Artık güverte butonunu bırakma ,el kumanda butonunu çekme olarak kullanacağım.
Şimdi sıra geldi Bu roleve den arkaya havuzluğa kablo çekip kokpite de bir atma -çekme anahtarı bağlamaya.Gelde bağla...
Arkadan öne 4 tane yeşil kablo geliyor.Kablolar küpeşte altı köşesi artık boşluk bile denemeyecek bir yoldan geliyor.Bu 4 kablonun görüntüsü bu sistemin önceden varlığı fikrini oluşturdu. Arkadan öne 2 kablo geliyor ve önden arkaya geri dönüyor.5.Mavi negatif hariç.
Yine Sonsonu çağırdım.2-3 saat uğraştı oda çıkamadı içinden.Motor kabininden itibaren öne giden kabloları tek tek orayı burayı deşerek ki içim sızlıyor sonradan düzeltmek gereken eylemler ortaya çıkartacak.
Bulamadık bu 4 yeşil kablonun kıçtan başa olan seyahatini.
Artık çare yok baştan havuzluğa yeni kablo çekeceğiz.33 yıl önce bu tekneyi üretenler bugünü görememişler ki hele benim gibi inatçı birini...
Kablo kanallarını dar yapmışlar.Montaj aşamasında da bütün kabloları birbirine cırtlamışlar. Zamanla kılavuz el inceleri de ortadan kaybolmuş.
Bu tür sorunları daha yeni olan eski teknemde de yaşamış ancak kolay tekne olduğundan nispeten daha kolay yollarla kablo veya hortum geçirmiştim.Bu teknede arada su geçirmez bölümler mevcut.Fazla oynamak istemiyorum.
İşin içinden çıkamayınca yine Sonson'u çağırdım.
O, 4 yeşili yine kontrol etti, yine bulamadı.Bana sinir bastı. Baş kamara yanında banyoya geçen ve zor görünüp ele gelmeyen bir gurup kabloya asılacağız.
Ben baştan asılıcağım Sonson oradan gözlemlemeye çalışacak diğer kablolarla bir bağlantısı var mı diye.
4 yeşil kabloya asılınca elimde sadece 2 yeşil kablo kaldı.2 kabloyu ikiye katlamışlar kanala sıkıştırmışlar. Biz kaç gündür arkadan öne gelen 4 yeşil kablo arıyoruz. Ölür müsün öldürür müsün.
Artık roleve den kokpite yeni bir kablo çekme gereği şart oldu.
Eski kablo kanalı haricinde, kablo ortalıkta görünmesin titizliği içinde Sonson ile beraber arkaya kablo çekmemiz hemen hemen 3 saati buldu.
Bu işlemi yapabilmek için yer yer eski çarmık tellerini kulavuz olarak kullandık.
Eylemin kalan kısımlarını Sonson'a bırakmadım ki biraz da benim emeğim geçsin.
Gerekli bağlantıları oluşturarak, bu sefer bir şeyleri bozmadan kokpit anahtarını devreye soktum.Artık her koşula göre hazır bir atma- çekme sistemim tamamlanmış oldu.
Sahilde oturmuş ana karadan gelecek tekne taksiyi bekliyorum.Puppy için mama şiparişi vermiştim.
En son gelen amerikalı tekneye servis veren Daniel'i gördüm.Beni fark etti ama çark edemedi.. Yanıma geldi.
Amerikalıların epostasını istedi. Onlara sormadan veremem ne yapacaksın?
Onlardan alacağım var.
'Ne kadar' ? 50$. 'Neden'? Tekneden gönderdikleri kızı tekne taksi ile ana karaya göndermiş.
'Eeee tekne-taksi hepsi 2.5 $. Yok ben gece gönderdim.
'Cebinde 1 $ ın mı senin'? Yok.
'Hadi var diyelim 49 $ nerden buldun'?...
Aradan bir ay geçmiş bugün söylüyor.Tepemde dikilmiş duruyor.
'Yanıma otur yukarıya bakmaktan boynum ağrıdı' Oturdu.
Oturunca gözümün önünde duran ayakları dikkatimi çekti.
'Çok güzel bir terlikmiş ver bakayım' Tekini elime aldım diğeri ayağında.
'Bunlar benim terliklerim sen nerden aldın bunları'
Aynı sabah hem terlikler hem de cep telefonu ortadan kaybolmuştu.
'Yani benim sandalın içindeydi ve sen benim terliklerimi aldın? Öyle mi'?
Benimkileri bulamadım bende bunları aldım? dedi.
'Pekala şimdi çıkar ayağındakini ve bana geri ver.'
Vermem ;benimkiler o teknede kaldı; ver benimkileri al bunları; demez mi?
'Vermezsen polisi çağırırım adında çıkar, rezil olursun.' Tehditi ile geri aldım.
Ancak oldukça sağlam ve kaliteli terliğin taban tepmekten 1 ayda canına okumuştu.
Önceden ayağında görenler olmuş ama düşman edinmemek için bana söylememişler.
Otelin referans verdiği rehberlerden biri.
Sahibi ile karşılaştığımda 'hırsızımla sahilde karşılaştım' diyerek konuyu anlattım.
Ertesi gün kanoyla sinirli bir halde tekneye geldi.Bu sefer terliği ben almadım onlar verdiler diye yalanını değiştirdi.
'Şimdi ben iş alamıyorum' dedi.
'Dürüst olmadığın müddetçe, hayatta başarılı olmazsın.Kariyerine çizik attın Daniel'.
'Bir daha benim tekneme uğrama'.
Vıy Walkie
(http://i43.tinypic.com/2yjrpc1.jpg)
Kemirgen zararkeş köpek Puppy
(http://i41.tinypic.com/2zj9ks4.jpg)
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 30, 2013, 11:32:54
En nihayetinde kısa bir aranın takibinde senin topiği yine canlandırmışsın.
Ne güzel olmuş. :-*
Gönderen: Serdar Çırak - Ekim 30, 2013, 12:42:07
Gönderen: Nurettin İşletici - Ekim 30, 2013, 14:44:35
İzmirden selamlar
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 30, 2013, 16:47:04
Nezih Korsanım,Teşekkürler Suat korsanım.
En nihayetinde kısa bir aranın takibinde senin topiği yine canlandırmışsın.
Ne güzel olmuş. :-*
Senin yol hikayen dün epey zamanımı aldı.Dön dön oku:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 30, 2013, 16:50:53
Nezih korsanım oralara tayfun geliyormuş.CNN söyledi.Serdar korsanım, ne atlantikte ne de buralarda hiç bir hareket yok.
Hatta rüzgar bile yok.Ya bu akşam ya yarın yola çıkacağım.
Rüzgar yok diye gidesim yok.
http://www.nhc.noaa.gov/ (http://www.nhc.noaa.gov/)
http://passageweather.com/ (http://passageweather.com/) baktığım siteler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 30, 2013, 16:56:30
Helal korsanım süpersin bekliyoruz yeni yazılarını...Teşekkürler Nurettin korsan.
İzmirden selamlar
Bebelerin kayığı. Babaları yapmış.
(http://i43.tinypic.com/10rrdea.jpg)
Gönderen: Mikail Dağlar - Ekim 30, 2013, 22:20:38
Gönderen: Engin Aktepe - Ekim 31, 2013, 14:53:21
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 02, 2013, 03:20:44
Nezih korsanım yazılarını okudukça kapitalizmin oraları nasıl bir çöplüğe çevirdiğini görebiliyorum. :P İçim acıyor. Gezegenimiz hızla yokoluşa doğru sürükleniyor sanki >:( &+^^ ;??^+%%Jamaica dan merhaba Mikail. Bütün Karayipler Küba Venezuelle hariç beyazların kontrolu altında. başlarında bizdeki gibi kukla yöneticiler var.Şu an Jamaica da korkudan dışarı çıkılamıyor.
Aç olan çalar.
öfke duyuyorum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 02, 2013, 03:28:02
Nezih korsanım, pazartesi itibari'ile bir ay boyunca florida, küba, bahamalar, haiti, oraları gezmeye geliyorum. ordan yazılarını takıp edeceğım umarım bir yerlerde raslaşıp teknende seninle sohbet etmek isterim. iyi seyirler.Engin 15-20 gün Jamaica dayım Cayman adaları üzerinden Kübaya gececeğim.Haiti de Öncelikle İle a vache adasını ıskalama. Yol üzerinden daha sonra bilgi veririm.aralık110-15 gibi Küba da olacağım.
Denk gelirsen buluşalım.
Gönderen: Hasan Topal - Kasım 02, 2013, 05:40:49
Ellerinize sağlık, sayenizde hayatın daha iyi nasıl yaşanacağını bal tadındaki satırlarınız sayesinde öğreniyoruz. İçimizdeki coşkuyu 45 yıl öncesine döndürdünüz. Haydi hayırlısı...
Pruvanız neta olsun, rüzgar kolayınıza gelsin.
Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 03, 2013, 02:16:11
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 03, 2013, 02:24:57
Merhaba, Nezih Korsan,Teşekkürler Hasan korsan,
Ellerinize sağlık, sayenizde hayatın daha iyi nasıl yaşanacağını bal tadındaki satırlarınız sayesinde öğreniyoruz. İçimizdeki coşkuyu 45 yıl öncesine döndürdünüz. Haydi hayırlısı...
Pruvanız neta olsun, rüzgar kolayınıza gelsin.
Saygılar.
sizleri teşvik edebiliyorsam ne mutlu bana.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 03, 2013, 02:31:46
30 Ekim, 15:57, mobil ile
Kingston Town'dan Merhaba Özgür Korsan,
UB40 - Kingston Town (http://www.youtube.com/watch?v=ZBfSu4nGDfk#)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 03, 2013, 03:28:46
(http://i44.tinypic.com/2i0vkn7.jpg)
(http://i43.tinypic.com/2v84xuq.jpg)
Gönderen: Timuçin Kızılay - Kasım 03, 2013, 11:48:50
Gönderen: Taner Özer - Kasım 04, 2013, 12:39:13
...Yol üzerinden daha sonra bilgi veririm.aralık110-15 gibi Küba da olacağım.
...
Nezih Korsan,
Biz bu bayram yine 9 gün Küba'daydık. Eminim sen de çok seveceksin.
Senin coğrafi konumuna göre bakıldığında Havana'ya denizden gitmeyeceksin sanırım. Sana en yakın büyük şehir Santiago De Cuba. Biz buraya hiç gitmedik ama sonraki gidişlerimizde en çok görmek istediğimiz yerlerden biri. Tabii Havana'ya oldukça uzak. Kara yolu ile sanırım 800km den fazla. Havana' da muhakkak görülmeli.
Biz her gittiğimizde oradaki yerel organizatorler ile haberleşiyoruz. Bize çok yardımcı oluyorlar. Eğer ihtiyacın olursa haber verirsin. Elden ne geliyorsa yapmaya çalışırım.
Sevgiler,
iyi seyirler,
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 04, 2013, 20:01:26
Puppy sizinle kalmış. Ne güzel. :):) Eski foto.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 04, 2013, 20:17:04
Teşekkürler Taner ,...Yol üzerinden daha sonra bilgi veririm.aralık110-15 gibi Küba da olacağım.
...
Nezih Korsan,
Biz bu bayram yine 9 gün Küba'daydık. Eminim sen de çok seveceksin.
Senin coğrafi konumuna göre bakıldığında Havana'ya denizden gitmeyeceksin sanırım. Sana en yakın büyük şehir Santiago De Cuba. Biz buraya hiç gitmedik ama sonraki gidişlerimizde en çok görmek istediğimiz yerlerden biri. Tabii Havana'ya oldukça uzak. Kara yolu ile sanırım 800km den fazla. Havana' da muhakkak görülmeli.
Biz her gittiğimizde oradaki yerel organizatorler ile haberleşiyoruz. Bize çok yardımcı oluyorlar. Eğer ihtiyacın olursa haber verirsin. Elden ne geliyorsa yapmaya çalışırım.
Sevgiler,
iyi seyirler,
TANER
Küba nın güneyinde ortalarına denk gelen Cienfuegos limanına gideceğim. Kubanın kuzeyinde yaptırımlar fazla sıkıymış.Amerikaya bakıyor diye alargaya müsade etmiyorlarmış. Bu nedenle güneyi daha rahatmış.
Tekneyi bu limanda bırakıp Havana'ya ya araba kiralayıp ya da otobüsle benim kızları karşılayacağım.Havana da aile yanı oda kiralayacağım.Birkaç gün Havanayı dolaştıktan sonra tekneye dönüp güney kıyılarında dolaşacağız.Santiago Cuba bana da uzak kalacak.
Havana dan tavsiyelerini alabilirim. fazla vakit kaybetmeden gezmiş oluruz.
Günlük turlarla gezip görmeyi düşünüyorum. Bu konuda bağlantın varsa eposta adreslerini, telefonlarını alabilirim.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 04, 2013, 21:25:17
Tesadüfün güzelliği:)
(http://i39.tinypic.com/206yi35.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 04, 2013, 21:33:48
Gelip- gitmeler yerini bir ilişkiye bıraktı demiştim.
Ancak, her akşam bir saatten sonra düldül ile karşı kıyıya bırakmak zorunda kalıyorum.
Oradan zifiri karanlıkta verdiğim bir ışıldıkla bir süre yürüyerek uyuduğu kulübeye gidiyor.
Neden teknede kalmıyorsun diye sordum.
Olmaz dedi.
Neden ?
Ada Halkı hoş karşılamaz dedi.
Neden karşılamaz?
Evlenmeden aynı ortamda yaşamayı hoş karşılamazlar ...
GULP...
Ama biz buralı değiliz ki?
Olsun. burada yaşıyorsan buranın kurallarına uymak zorundasın ;dedi.
GULP,
İçerden dışarıya pek çıkmıyor.
İyi de bunların zaten nüfüs cüzdanları bile yok hiçbiri resmi nikahlı değil ;imam nikahı hesabı kilise nikahı ,üstelik 30 lu yaşlarında 2.3. karıları.Bu ne iş?...
Yahu; sen 42 sinde eğitimli ,kültürlü özgür bir kadınsın sana ne,,,
Olsun, burada insanların bana bir saygısı var seninle yaşıyor görünmemeliyim.
İyi canım ,peki dediğin gibi olsun...
Tabii bu sohbetler google çeviri üzerinden gelişiyor.
Aksi halde sözlü hiçbir iletişim yok.Onun ingilizcesi, benim de ispanyolcam yok.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra artık akşamları gitmez oldu.
Ne değişti diye sordum.
Artık kulübeden (derslik) ayrıldığını ortada öğrenci de öğretmen de olmadığını, destekleyen bulunamadığını söyledi.
Hımmm...
Teknede yaşadığı hayat külübeden ve açlıktan kat kat değerli olmasına rağmen.
Sürekli ispanyolca söylenmesi pek mutlu olmadığını gösteriyordu.
Aşırı derecede alkol alıyor ve sonrası çekilmez oluyor..
10 gündür teknede olmasına rağmen yemek bulaşık ortalığı toplamak hep bana ait.
Dominic'e takılırken bana da bir 'kleopatra' rastlamış oldu. Dominic'de benimle dalgasını geçti.
Bir gün artık bulaşıklar sana ait dedim.Yıkamam dedi.O zaman yemeği sen yap. Onu da yapmam dedi.
İyi o zaman bende sana kahvaltı- yemek hazırlamam kendime göre yaparım.
Aldım bilgisayarın başına;bak dedim kaç gündür buradasın artık misafirlik bitti. Benim işim çok, bana yardım etmelisin.Hiçbir iş yapmıyorsun.Bu teknede yaşıyorsan kendi evin gibi her işe yardım etmelisin.
Neden yapmak istemiyorsun?
İstemiyorum,çünkü sen benimle ilgilenmiyorsun.
Nasıl yani?
Ya bilgisayarın başındasın ya da tamirlerle uğraşıyorsun.Haksız da değil hani.
İyi de aramızda dil yok; konuşamıyoruz ben napayım.
Ayrıca ilişikimiz olmasa da bu teknede yaşıyorsan üstüne düşeni yapmak zorundasın.
O zaman ben gidiyorum dedi ve gitti.
Sesimi çıkartmadım.
Ertesi gün akşamı karanlık bastıktan sonra kıyıdan çağrıldığımı duydum.
Janex geri dönmüştü.
Ama değişen bir şey olmadı.
3 gün sonra yine bir tartışma üzerine dönmemek üzere gitti.
Bu sefer akşamı geri döndü.
Aslında o sefil hayata dönmek istemiyordu.Bir yatak ve bir tabak yemek; o da değişik kapılardan. Kimseden destek alamıyordu.Sıkışmış kalmıştı.
Yine google tercüme başına oturduk.
Benimle gelmek istediğini ancak benim buna ışık yakmadığımı söyledi.
Doğru.
Ancak 15 gündür teknede yaşayıpta kıçını kaldırmayan birine asla ışık yakmam.
Ayrıca seni yeterince tanımıyorum.Sende beni...
Denizci bir görüntün yok. Daha denize çıkmış değilsin.Gideceğim bazı sorunlu ülkelere önceden vize alabilme şansın da yok.
Seninle yola çıkabilme ihtimalimiz çok zayıf.
İki ay buradayım. Bu süre içinde teknede yardımcı olmak şartıyla kalabilirsin.
Zaman içinde nereye gideceksen kararını vermelisin.
Özellikle temizlik konusunda titizim.Bu ülkede kolera kapmak istemiyorum.
Banyoyu ben temizliyor dökülen saçlarını ben topluyorum.
Cevap:
Ben,hiç bir işi yapmaktan çekinmem.Her işi yaparım.Benim tepkim senin ilgisizliğine ;
bundan sonra ilişki yaşamak istemiyorum...dedi.
Tamam anlaştık.
İki gün sonra Janex teknede yokken karadan birileri seslendi. Taksi*tekne kaptanı Lemi ile yanında birisi bana sesleniyordu.
Gidip tekneye aldım.Janex' ten adını duymuştum.Jean varlıklı ve o dersliğin sahibi olan kişi.
Şili de işleri varmış oradan tanışmışlar.Janex onun vasıtasıyla Haiti'ye gelmiş.
Bana,Janex'in bankalara kredi borcu olup ödeyemediğinden Haitiye geldiğini ve Şili'ye dönmek istemediğinden bahsetti.Bugüne kadar o yardımcı olurmuş.
Janex' in o perişan halini gördüğümden çok fazla yardımcı olmadığı anlaşılıyordu.
Tanımadığım bir adamın bana gelip bunları anlatması pek bir garibime gitti.
Doğrusu neyin mesajını vermeye çalıştı anlamayıp konunun üstünde durmayarak kısa kestirdim.
Elinde eskimiş bir okul projesi vardı ve bu projeye destek arıyordu.
Ancak bazılarının bu yollarla yüreği yumuşak olan paralı beyazları kandırdığını öğrendim.
Belki de beni zengin sandı ki; sonradan Janex in ifadesi bu teorimi doğruladı.
Janex in hayatı x ler ile dolu. Dolayısıyla ilişkide geri adım atmayı tercih ettim.
Attığım bu geri adım teknede daha fazla hırlı günlerin yaşanmasına sebep oldu.
Akşamları fazla içip daha fazla hır çıkarır oldu.2 biradan sonrasını yasakladım.Ama yine de kaşla göz arasında abartmaya devam etti.
İçinde bulunduğu çıkmaza üzülmemek elde değil. Ancak benim daha fazlasını yapabilme şansım yok.
Benimle gelebilmesi mümkün değil.Özellikle pasaportu yetersiz.
Doğrusu bu saatten sonra kimseye nikah yapamam yani...
Virgin adalarından beklediğim parçalar başkent Porto Prince'de gümrüğe takılmış.
450 $ vergi isteniyor.
Ya başkente gidilecek yabancı bayraklı tekneye ait olduğu belgelenecek yada kuzu kuzu bu para ödenecek.
Otelin bu konularda tecrübeli olan sahibi ile görüştüm.Porto Prince gidersen bu bedele yakın bir para harcarsın kararını ona göre ver dedi.
Oturdum hesap kitap yaptım. Adam doğru söylüyor.Dominic'ten görmeye çok değer bir yer olmadığını da öğrenince gitmekten vazgeçtim.
Vergiyi otelin yardımı ve kredi kartı ile daha fazlasıyla ödedim.
Parçalar geldi.Paketten yeni bir şok daha çıktı.
Biri sipariş vermediğim bir parça diğeri zaten bende olan bir kasnak.
Gitti havaya 500 $ .daha.
Fedex 200$ . Kullandığım 500$ lık malzeme için harcadığım para 1500 $ oldu.
Her ne kadar fotoğraflarını gönderdiğim parçalar bunlar değil diye eposta gönderdiysem de bir daha cevap veren olmadı.
Sonson debriyaj diskini başarılı bir şekilde şaftın layn nı da bozmadan montajı yaptı.
Soğutma pompasını şaft ve eski kasnakla uyuşturarak çalışır hale getirdi.
Kasırga mevsiminde burada olmak ve Sonson'a rastlamak benim en iyi şansım oldu.
Sonson'a çok güvenince 2 yıldır krank kasnağından yağ kaçağını da halletmek istedim.
Hani, Dominican da sökemeyip çiftli kasnağın bir köşesini kırmışlardı.
Ondan beri büyük alternatörün kayışı layn dan kaçıp 2 defa kayış kopartmış ve devre dışı idi.
Bu yüzden motor çalıştığında tedrisat akülerini gerektiğinde şarj edemiyordum.
Hava çok bulutlu ve yağmurlu geçtiğinde aküler yetmez oluyordu; güneş panelleri yeterli şarjı yapmıyordu.
Sonson baktı inceledi. Sökerim ben bunu dedi.
Hiç sökemem diyenle karşılaşmadığımdan nasıl diye sıkıştırdım.Kasnağın ön yüzünde herhangi bir anahtarla açılacak civatalar yok.
Önde ortada göbekte bulunan milin üzerinde 3 delige sıkılacak ölçüde civatalar buldu.Bu civatalara takılacak çektirme ile açabileceğini anlattı.Zeki çocuk. Kafama yattı.
Bocha Chica daki kasnağın arkasından bir çektirme ile asılmış bu deliklerin ne işe yaradığını anlamamıştı.
Elim yüreğimde Sonson heryeri dağıttı etrafını boşalttı.Deliklere sıkıştırdığı civatalara ve çektirmeye rağmen kasnak göbeği gelmiyordu. Bir ara ümidimi kestim ama Sonson inatçı davrandı.Benim de levye desteği ile arkadan sağından solundan kastırarak göbeği hareket ettirince tüm düğüm çözülmüş oldu.
İkimizde daracık alanda sıkışmış olarak bir ohhh çekerek rahatladık.
Bu sökme eylemi 4-5 saat sürdü.
Ama yeni contayı yerleştirip o civardaki aksamları yeniden monte etmek 2 saati almadı.
İyi ki varsın Sonson.
Kaç gündür havanın kapalı geçmesi enerji yetmezliğine sebep olmuştu.Bu son eylemden önce büyük altarnatörün kayışı kopuk ve devre dışı olduğundan motor aküsünden tedrisat akülerine bir çıkma yapıp motoru çalıştırıp şarj etmek istemiştim.
Akünün + kutup başı şasinin hemen 10cm dibinde . Civatasını söküp kabloyu takmak isterken elimdeki anahtar şasiye dokundu ve anahtar orada ikisi arasında kısa devre yaparak sıkıştı kaldı.Geri almam saniyeler sürdü. Kabloları bağladım motoru çalıştırdım.Ancak küçük altarnatörun artık şarj yapmadığını fark ettim.
Sonson imdaat yetiş ...Geldi kontrol etti ; bir kablo bağlantıdan yanmış.Kesti biçti değiştirdi çalıştı.
Ertesi gün yine şarj etmedi. Söktü anakaraya bir arkadaşına gönderdi.
Altarnatör yanında tıpatıp benzeri 2. el bir başka altanatör ile geri geldi.
Görür görmez herhalde sararmışımdır.Sonson bu ne iş___
Seninkinin regulatörü gitmiş.Ya bunu alacaksın yada büyük altarnatörle idare edeceksin.
Kaç para bu? 100 $.
İyi fazla değilmiş ama eski, ne kadar hayatta kalacağının bir garantisi yok.
Akşamı Hikmet kaptanın fikrini almadan taktırmak istemedim.
Diğer altarnatöre güvenip yolda kalmak da var diye düşünerek kabul ettim.
Üstelik büyük altarnatörün kırık kasnaktan ve braketin layna alınamamısından dolayı yeni kayış 2 saatte koptu.Ana karaya geçip braket üzerinde kaynakla değişiklik yapılması gerekiyordu.
Ayrıca burada 3 ayı doldurmaya az kaldığından pasaporta gitmek için motorun çalışmasını bekliyordum.
Alışverişte dahil tüm amaçlar bir araya gelince Sonson ve Janex ile birlikte sabah yelkenleri açıp 6 mil uzaklıktaki ana karaya rota tuttuk.
Sonson öğrenmeye meraklı ve heyecanlı. Dümeni ona bıraktım.Buraları biliyor.
Ne de olsa motor yat kaptanı. Ona güvenerek bende hiç bir tedbir almadım.Bir yandan yelkeni öğretiyorum.
Elektronik harita halen çalışmıyor.
Ana karaya yarım mil kala 'dan dun dan ' resiflere girdik.Sonson'u dümenden alıp tornistana asıldım.Tekne soluganlarında yardımıyla ,alçalıp yükselme etkisiyle ağır ağır geriye doğru hareket etmeye başladı.
Uzun bir tornistandan sonra C çizerek ana karaya yakın bir yere salma altı 1 m derinliğe demiri bıraktım.
Hatalıyım. Tedbirimi önceden almadım;güvendim;üstelik meşgul edip dikkatini dağıttım.
Hızımız fazla değildi. Yoksa uzun vadeli olarak resifler üzerinde teknede yaşam sürmek gerekecekti.
İlk gün Sonson'un elektrikçi arkadaşını da tekneye aldık.Yapılan işleri kontrol etti. Çalışmayan yağ basınç göstergesini, klakson motorunu beraberce tamir ettiler.
Elden geçirilen braketle büyük altarnatörde devreye girmiş oldu.
Bu arada soluganların etkisiyle teknenin devinimleri Janex'i perişan etti.
Zaten işleri gönülsüz yapıyordu,şimdi hiç yapamaz oldu.
2. gün Sonson ile karada iken Janex ten telefon geldi. Sahil güvenlik tekneye çıkmış beni bekliyorlarmış.
O an aklıma geldi. Janex ülkede kaçak durumunda idi.Al başına şimdi belayı.
Beraber gelmesini istememiştim. Ancak o buradan başkente geçmek için valizini de yanına almıştı.Oradan bir haber bekliyordu.
Sonson ile tekneye döndük.İlk farkettiğim usturmaça yerine araba lastikleri ile tekneye yanaşıp bağlanmış olmalarıydı.
Tekneye çıkar çıkmaz usturmaçaları araya dizdim.
İçlerinden bazıları beni tanıyordu. Motor çalışmadığında botlarıyla kıçtan çıma olmama yardımcı olmuşlardı.
10 kişi kadardılar. İçlerinde sadece uzun namlulu silahlı olan Haiti'li idi.
UN komutan durumunda olan 2 kanadalıydı diğerleri Uruguaylı.Haiti deniz güvenliğini bunlara bırakmış.
Kanadalı komutan işi biliyor. Bana kıçtaki yazı ,kullandığın bayrak ve baştaki kayıt numarası farklı evrakların lütfen dedi.Artık Amerikan sularının yakınlarında ve kontrolünde bulunuyorum.
Aldı inceledi. Niye değiştirmedin diye sordu.Orta Antillerde hiç merak eden olmadı aklıma da gelmedi dedim.
Aslında evraklar bile eksik. Bir yandan Delreg.com yenilerini hazırlıyor.
Ama evraklar ona göre sağlam çıkınca döndü Janex konusuna...
Bu kim ? Misafir.
6 aydır kaçak ? Ben pasaportuna bakmadım ki...
Janex'i alıp ;Sonson' da kısmi tercüman olarak pasaporta gittiler.
Bana gelmem gerekmediğini söylediler.
Bir süre sonra bende gittim.Zaten benimde vizeyi uzatmam gerekiyor.
Herkes salon gibi bir odada.
Kanadalı komutan yanıma yaklaştı. Bu kadının parası yok mu? Yok.
Kulağıma, fahişe mi yoksa ? Olsa parası olur.
Burada ne işi var? Gönüllü çatlak eğitimcilerden.Burada işler yolunda gitmedi.
Dominican'a gitmeye çalışıyor.
Derken Janex 'i aldık çıktık. Sözde, 1 haftada ülkeden ayrılmasını istediler.
Yani uçak parasını ödeyip Şili'ye gönderemiyorlar.Bu işlere ve halka ayıracak para yok.
Ama ceplerine ayıracak para çok.
Dünyadaki birçok ülke böyle serefsizlerin iktidarı altında.
Tüp,market vs alışverişlerini yaparak adaya geri döndük.
Benim vize yenileme işi 15 gün sonrasına kaldı.
Janex Porto Prince'e gitmedi bizimle beraber geldi.
Oldukça sarsıldı.Biz de üzgünüz ama ne yapabiliriz ki!
Cennete geri döndük.
Bu sefer kıçtan çıma almayarak Dominic'in hizasına demir bıraktım. Sivrisineklerden nispeten daha uzak ve daha rüzgar alır tarafta olmak istedim.
Artık sürpriz olmaz ise depresif bir siklon beklemiyorum.Olursa da tedbiri almak için yeterli zamanım olur.
Janex'in yaptığı güzel bir yemekten sonra Sonson karaya evine geçti.
Janex kaşla göz arasında 3. birasını içiyordu.Google tercüme yapalım dedi.Tatsız bir muhabbet olacağını bilmeme rağmen kabul ettim.
Geçtik google amcanın karşısına.Yazmaya başladı.Amca yaşlı olunca çeviriler çok da anlaşılır olmuyor.Mazallah insanı bazen kavga bile ettirebiliyor.Ama anafikir anlaşılıyor.
'Seni seviyorum,seninle kalmak istiyorum'
Bunu biliyorum ama ben tekneyi,denizi ve seyahat etmeyi, senden daha çok seviyorum.
Ortak bir dilimiz yok. Laptopları boynumuza asarak her an google translate yapamayız.
Gün 24 sa. 1440 dak.' Sevişmek 1 dakika'.(güzel bir şarkı).
Tekne insanı değilsin soluganda 3 günde felç oldun.
Bu ülkede illegalsın. Diğer bazı ülkelere kolay kolay vize alamazsın.
Sana tavsiyem ülkene, ailenin yanına dön.
Siyah biri ile birlikte olunca ailesi ile arası açılmış ve başka problemleri de varmış.
Kesin borçlanıp sevgiliye para kaptırmıştır.Bir çok örneğine rastlamıştım.
Bu durumda en kısa zamanda tekneden ayrılıp Porto Prince'e oradan Dominican'a geçmeye çalışacağım dedi.
'Ben buradan ayrılıncaya kadar bana yardımcı olmak şartıyla burada istediğin kadar kalabilirsin.'
'Pekala' dedi ve güverteye çıktı.
1 hafta sonra gelen bir haber üzerine tekneden ayrılarak Başkente gitti.
Yol masrafı ve biraz cep harçlığı ile yolcu ettim.
Bir bilinmeze doğru yola çıktığına eminim.
Gittiği yerde yerde mutlu olsaydı halen mesajları geliyor olmazdı.
Şansı açık olsun...
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Kasım 04, 2013, 22:31:35
Paylaşımın için teşekkürler. Bir solukta okudum. 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Güzel bir macera,ama sonu mutlu bitmemiş.(belkide devamı vardır) 9kly3
Gönderen: Taner Özer - Kasım 05, 2013, 09:33:54
Teşekkürler Taner ,Nezih korsan, 2009 yılında blogumda Cienfuegos marina için bir şeyler karalamıştım. şuraya bir göz atabilirsin:
Küba nın güneyinde ortalarına denk gelen Cienfuegos limanına gideceğim. Kubanın kuzeyinde yaptırımlar fazla sıkıymış.Amerikaya bakıyor diye alargaya müsade etmiyorlarmış. Bu nedenle güneyi daha rahatmış.
Tekneyi bu limanda bırakıp Havana'ya ya araba kiralayıp ya da otobüsle benim kızları karşılayacağım.Havana da aile yanı oda kiralayacağım.Birkaç gün Havanayı dolaştıktan sonra tekneye dönüp güney kıyılarında dolaşacağız.Santiago Cuba bana da uzak kalacak.
Havana dan tavsiyelerini alabilirim. fazla vakit kaybetmeden gezmiş oluruz.
Günlük turlarla gezip görmeyi düşünüyorum. Bu konuda bağlantın varsa eposta adreslerini, telefonlarını alabilirim.
Sevgiler.
http://26talya.blogspot.com/2009/12/simdi-de-kuba.html (http://26talya.blogspot.com/2009/12/simdi-de-kuba.html)
Cienfuegos Marina'dan fotoğraflar:
https://picasaweb.google.com/ozer.taner/Kuba2009?authkey=Gv1sRgCMHqwMW59KWTogE&feat=embedwebsite (https://picasaweb.google.com/ozer.taner/Kuba2009?authkey=Gv1sRgCMHqwMW59KWTogE&feat=embedwebsite)
Özelden Alberto'nun bilgilerini yolluyorum.
Sevgiler,
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 05, 2013, 19:41:08
Nezih korsanım,
Paylaşımın için teşekkürler. Bir solukta okudum. 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Güzel bir macera,ama sonu mutlu bitmemiş.(belkide devamı vardır) 9kly3
Teşekkürler Ali Rıza korsanım.
Devamı haftaya.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 05, 2013, 19:53:27
Teşekkürler Taner ,Nezih korsan, 2009 yılında blogumda Cienfuegos marina için bir şeyler karalamıştım. şuraya bir göz atabilirsin:
Küba nın güneyinde ortalarına denk gelen Cienfuegos limanına gideceğim. Kubanın kuzeyinde yaptırımlar fazla sıkıymış.Amerikaya bakıyor diye alargaya müsade etmiyorlarmış. Bu nedenle güneyi daha rahatmış.
Tekneyi bu limanda bırakıp Havana'ya ya araba kiralayıp ya da otobüsle benim kızları karşılayacağım.Havana da aile yanı oda kiralayacağım.Birkaç gün Havanayı dolaştıktan sonra tekneye dönüp güney kıyılarında dolaşacağız.Santiago Cuba bana da uzak kalacak.
Havana dan tavsiyelerini alabilirim. fazla vakit kaybetmeden gezmiş oluruz.
Günlük turlarla gezip görmeyi düşünüyorum. Bu konuda bağlantın varsa eposta adreslerini, telefonlarını alabilirim.
Sevgiler.
http://26talya.blogspot.com/2009/12/simdi-de-kuba.html (http://26talya.blogspot.com/2009/12/simdi-de-kuba.html)
Cienfuegos Marina'dan fotoğraflar:
https://picasaweb.google.com/ozer.taner/Kuba2009?authkey=Gv1sRgCMHqwMW59KWTogE&feat=embedwebsite (https://picasaweb.google.com/ozer.taner/Kuba2009?authkey=Gv1sRgCMHqwMW59KWTogE&feat=embedwebsite)
Özelden Alberto'nun bilgilerini yolluyorum.
Sevgiler,
TANER
Taner korsanım msjı aldım yazılarını okudum güzel fotolarına da baktım.
Teşekkürler. İlgili adres ile irtibata geçeceğim.
Sevgiler.
Gönderen: Suat Zeybek - Kasım 05, 2013, 21:12:55
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 06, 2013, 06:26:05
Wow hızlı başladın aradan sonra, bir solukda bitti. ;)Suat kaptanım tatilde birikenler. Seyirler başladı arızalar devam . Heralde bundan sonra performansım düşer.
Ancak senden niye ses çıkmıyor ne zamandır?
Okuduğum kadarıyla tatile girmişsiniz:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 06, 2013, 07:02:25
Destekler sudayken yerleştiriliyor.
(http://i43.tinypic.com/2lmwfwp.jpg)
(http://i44.tinypic.com/1z4kb5y.jpg)
(http://i40.tinypic.com/ei4nc2.jpg)
http://youtu.be/ptxKBoLLadc (http://youtu.be/ptxKBoLLadc)
http://youtu.be/G7l57CH0HRM (http://youtu.be/G7l57CH0HRM)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 06, 2013, 08:04:19
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 06, 2013, 09:10:44
Gönderen: Murat Aktürk - Kasım 06, 2013, 20:17:03
Yazmayalı baya bir macera birikmiş :)
Gönderen: İrfan Yalçın - Kasım 06, 2013, 21:31:22
Aynı teknede...
Bizim muhafezekar demokrat yapımıza ters... ;D
Gönderen: Cenk Gürsel - Kasım 06, 2013, 22:47:39
Gönderen: Erol Akyiğit - Kasım 06, 2013, 22:54:15
Kizli erkekli ayni kayikta cik cik....ya demeyin öyle şeyler.. abimi bi rahat bırakın, en mutlu Türk olarak yaşasın... mümkü olduğunca duymasın, bizim gibi kafayı yemesin.. Hem oralarda Türk "MALI" vali falan yoktur kontrol edecek...
Gönderen: Serdar Çırak - Kasım 07, 2013, 01:24:11
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:25:50
Mıstık teknesinde iş arası içilen biranın konduğu köşede doğrusu pek güzelmiş.Tekneyi kızaga alıp sudan çıkarıyorlarda nereye koyacaklar anlayamadım,ayrıca arkada agaçlara abanmış yerde yatan bir tekne var,mıstık teknesinide böyle yere karnının üstünemi terk edecekler?Hüseyin korsanım,
Ne göz varmış sende.Ben halen bakıyorum birayı göremiyorum:)
Yerdeki tekne 4 yıl önceki kasırgadan kalma.
Tam da bu zamanda olmuş.Ay sonuna kadar yürek titretecek risk halen var.
İçi dışı botanik bahçesine dönmüş,
Cesedi kaldırana bedava veriyorlar:)
Tekne alana çıkartılınca diğer desteklere alınıyor . Kızak tekrar denize dönüyor.
Sevgiler
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:31:10
Ellerine sağlık Nezih korsanım,geç de olsa merakımızı giderdin.:D devamını bekliyoruz .
İlgine teşekkürler Mustafa korsanım,
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:32:21
Nezih Abi Eline Sağlık, Güzel yazmışsın valla :)Murat cım merhaba; bende nerede bu çocuk diyordum:)
Yazmayalı baya bir macera birikmiş :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:34:36
Nezih abi zaten olmaz o iş ben sana söyleyeyim...İrfan'cım,
Aynı teknede...
Bizim muhafezekar demokrat yapımıza ters... ;D
Öyle ulu orta konuşup durumu açık etme, Döndüğümde GBT ten içeri girebilirim:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:36:19
Kizli erkekli ayni kayikta cik cik....
Hişşşt susun kimse duymasın $$#.: !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:39:58
Kizli erkekli ayni kayikta cik cik....ya demeyin öyle şeyler.. abimi bi rahat bırakın, en mutlu Türk olarak yaşasın... mümkü olduğunca duymasın, bizim gibi kafayı yemesin.. Hem oralarda Türk "MALI" vali falan yoktur kontrol edecek...
Geleceği önceden gören biri olarak tüymeyi tercih ettim.
Yazık size şimdi elele de tutuşamazsınız. :o
Erol geliyor musun? haber et...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 07, 2013, 04:42:59
Çok uzun olunca bu okunmaz dedim.Başlayınca nasıl bittiğini anlamadım.Bu konuda eline su dökülmez Nezih korsan..
Hiç öyle deme sende az değilsin hani. 1w5ey8. Anlatımına espirilerine bayıldım.
Gönderen: Murat Aktürk - Kasım 07, 2013, 11:32:06
45 gündür yatalak vaziyette evdeyim başıma bir sürü iş geldi ;D
İğne saplanmadık yerim kalmadı ;D
3 gündürde fizik tedaviye gidiyorum ;D
Hertarafıma elektrik veriyolar hergün ;D
Yakında Yetenek sizsinize elektro dans kategorisinde katılırsam başırılı olacağımı düşünüyorum ;D
Yeni yeni kıçımın üzerine biraz oturabiliyorum ;D
Ama yattığım yerdende takipteydim seni merak etme ;D
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 07, 2013, 11:35:06
Gönderen: Suat Zeybek - Kasım 07, 2013, 11:40:25
Gönderen: Murat Aktürk - Kasım 07, 2013, 11:44:16
8 sene evvel ufak bir inşaat işim vardı :)
40 kglık çimento kovasından 4-5 tane 3 kat yukarıya tek kolumla poşet taşır gibi taşıdım ;D
Nasıl Olsa bana birşey olmazdı biliyordum ;D
İş bittikten sonra dan diye yere düşmüştüm ;D
Ambulans gelip beni hastaneye götürmüştü ;D
O gün bugündür arada numara yapar :)
Ama bu sefer durum ciddi :)
Fizik tedavide faydalı olmazsa ameliyat gözüküyor galiba :)
Aman dikkat arkadaşlar, ben güçlüyüm ben yaparım kaldırırım indiririm demeyin. Canınızın kıymetini bilin. Boşyere cengaverlik delikanlılık yapmayın :)
30-40 kiloluk botu, çapayı alıp langır lungur kaldırmayın, 10 tonluk teknenin halatına asılıp kendinizi zorlamayın sonra benim gibi sürünürsünüz valla ;D
Nezih kaptanımada ayıp oluyor, konusunu sulandırıyoruz ama sizede bir örnek olsun diye yazdım :)
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 07, 2013, 22:59:33
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 07, 2013, 23:37:56
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Kasım 08, 2013, 01:15:02
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 08, 2013, 07:25:26
Bel fıtığı Mustafa Kaptanım :)
8 sene evvel ufak bir inşaat işim vardı :)
40 kglık çimento kovasından 4-5 tane 3 kat yukarıya tek kolumla poşet taşır gibi taşıdım ;D
Nasıl Olsa bana birşey olmazdı biliyordum ;D
İş bittikten sonra dan diye yere düşmüştüm ;D
Ambulans gelip beni hastaneye götürmüştü ;D
O gün bugündür arada numara yapar :)
Ama bu sefer durum ciddi :)
Fizik tedavide faydalı olmazsa ameliyat gözüküyor galiba :)
Aman dikkat arkadaşlar, ben güçlüyüm ben yaparım kaldırırım indiririm demeyin. Canınızın kıymetini bilin. Boşyere cengaverlik delikanlılık yapmayın :)
30-40 kiloluk botu, çapayı alıp langır lungur kaldırmayın, 10 tonluk teknenin halatına asılıp kendinizi zorlamayın sonra benim gibi sürünürsünüz valla ;D
Nezih kaptanımada ayıp oluyor, konusunu sulandırıyoruz ama sizede bir örnek olsun diye yazdım :)
Murat'cım çok geçmiş olsun. Benim hikayem de seninkine benzer.
Toy tüccarken hamala para vermeyeyim diye kolileri 3 kat taşırdım.
Sonuç ;gereksiz bir ameliyat oldu.
Uyarılarına katılıyorum.
ameliyata karşı diren derim.
Sevgiler.
Gönderen: Hakkı Algın - Kasım 08, 2013, 08:28:35
Gönderen: Ali Özer - Kasım 08, 2013, 09:27:07
Sevgiler,
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 08, 2013, 18:49:55
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 08, 2013, 18:54:20
Nezih korsanım ilgili üç resimdede teknenin kıç sahanlığında sancak köşesinde şişe ayan beyan gözüküyor.Mıstık teknesinde iş arası içilen biranın konduğu köşede doğrusu pek güzelmiş.Tekneyi kızaga alıp sudan çıkarıyorlarda nereye koyacaklar anlayamadım,ayrıca arkada agaçlara abanmış yerde yatan bir tekne var,mıstık teknesinide böyle yere karnının üstünemi terk edecekler?Hüseyin korsanım,
Ne göz varmış sende.Ben halen bakıyorum birayı göremiyorum:)
Yerdeki tekne 4 yıl önceki kasırgadan kalma.
Tam da bu zamanda olmuş.Ay sonuna kadar yürek titretecek risk halen var.
İçi dışı botanik bahçesine dönmüş,
Cesedi kaldırana bedava veriyorlar:)
Tekne alana çıkartılınca diğer desteklere alınıyor . Kızak tekrar denize dönüyor.
Sevgiler
Gönderen: Kaan Erdem - Kasım 09, 2013, 00:37:41
Çok geçmiş olsun.Attan düşen halden anlarmış.(Bkz ben oluyorum o.Boynum ara ara dürtüklemekte)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 11, 2013, 02:14:06
Sabah, huzur içinde uyandım.
Hergün beni gereğinden önce uyandıran her hangi bir rahatsızlık yoktu.
Yalnız kalmayı özlemişim.
Keyifle kahvemi içerken,koyun sessizliğinde çevremdeki güzel manzarayı seyrederek düşüncelere daldım.
İnsanoğlu ne kadar dengesiz.
Kimi seni sever, sen sevmezsin.Kimini sen seversin karşılığını alamazsın.
Janex, yüreği iyi ,güzel, hoş kültürlü bir kadın.Belki de ortak bir dilimiz olsaydı koşullar farklı olabilirdi.
Ancak denizci kadın olabilmek çok farklı birşey.
Ben denizci kadını severim.
Güverte üstü yağlı muhabbetlerden asla hoşlanmadım.
Uzun yola çıkma sancıları öncesiydi; bir gün birine rastladım.Yeni hevesli, acemi birisi idi. Uzun seyirler yapıp tecrübesini arttırmak istiyordu.
Başlangıçta çok fazla ciddiye almamıştım.
Ancak çok kısa bir süre içerisinde teknenin üzerinde bir deniz kızı gibi süzülerek her işi çabucak benimseyip başardığını gözlemledim.
Kendimi onu seyretmekten alıkoyamaz olmuştum.Tamir, bakım dahil hiçbir işten yılmıyor her şeyi benimseyerek, severek,zevk alarak yapıyordu.Tekneyi her zaman pırıl pırıl buluyordum.
Zaman zaman zorluyordum.
Bir seyirde, Gökova'ya giderken sert havada ayı bacağında ;'dümen tutmak zordur'.
Oto pilot arızalı diyerek dümeni sen tutacaksın deyip 6 saat dümen tutmaya zorlamıştım.Yoruldu ama çıkını bile çıkarmadı.İlk başlarda sağnaklarda attırdığı kavançalara daha sonra müsade etmeyecek kadar dümene hakim olmayı başarmıştı.
Kavança önleyici olduğundan dert edinmedim.
Dırdırı, ukalalığı olmayan güzel mi güzel bir insan idi.
Güzel bir beraberliğimiz oluştu. Onunla denizde olmak büyük bir keyif idi.
İşte, denizde yaşanacak deniz kızı, bu olmalıydı.
Tam bu sıralarda benim uzaklardan yeni, uzun yol teknesi satın almam ve artık uzaklara açılmak dürtülerimin artması ;zorunluluğumun oluşması dengeleri altüst etti.
Çünkü o gelemezdi.Sırtında ağır bir yük vardı.
Yollarımız ayrıldı. Ben okyanuslara; O, ayaklarından karaya zincirlenmiş biri olarak geride kaldı.
Yapılacak iş çok, kalkmalı artık. Zaman kısaldı ama tam bir tembellik yaşıyorum.
Bu sırada Vıy Walkie geldi.
'Walkie çık yukarıya.' Ben çalışmıyorum bari sen çalış. Al şu malzemeleri ,artık miyadı dolmuş paslı zincirin güvertede bıraktığı pas lekelerini temizle bakim.' Pas sökücü ospho'yu eline verdim birkaç örnekleme yaparak tarif ettim.
Çalışmaya başladı ama gözü benim düldülde.Onunla dolaşmaya bayılıyor velet.
Motoru kullanmasını öğrettim. Madam Ritt'e diğer veletlerle kova kova çakıl taşı topluyorlar.
Barın çamurlu tabanına çakıl taşı döşüyoruz.Lokal barımızın dekorasyonu ile ilgileniyorum.
Sonson karadan seslendi. Saat 4, mesaisi bitti.Yeni mesaisi bende başlıyor.
Büyük alternatör kayış kopartmaya devam ediyor.Onu yeniden elden geçirmeye tekneye gelecek.
Braketi söktü tersinden taktı olmadı. Öyle yaptı olmadı böyle yaptı olmadı.
Öyle berbat bir yerde ve şekilde çalışıyor ki; garibim saatlerce uğraştı.
En sonunda uzun yivli milin aralarındaki kalın pulları eksilterek kayışı layna alabildi.
Bütün sorun kasnağın önceki, kayış takıldığı tarafın kırılmış olmasından kaynaklanıyor.
O braketi ve alternatörü benim de çok söküp takmışlığım var.
Bilirim orada iki büklüm saatlerce çalışmayı.Ancak yeniden bu kadar ağır işi benim belim kaldırmazdı.
Zaman içinde göreceğiz...
Büyük alternatör de çalışır hale geldi. Küçük alternatör, yağ kaçağı ,debriyaj diski,yağ hararet göstergesi hepsi yapıldı.
Motor aksamları bir düzene girdi derken.
Kontak anahtarı kah çalışır kah çalışmaz oldu.
Sonson elektrikte çok iyi değil. Kontak anahtarı bozuk dedi.
Ben sanki çok biliyormuş gibi bu fikrine katılmadım.
Aşağıdan kablolardan bir sorun olduğu fikrindeyim.
Daha önce başıma gelmiş , marş motorunda ki kabloların terminallerini değiştirerek,temizleyerek düzeltmiştim.
Artık uğraşmak istemediğimden ve ayrıca sanki bu sorun öncekinden farklı ve de elimde başka işler olduğundan Sonson çözsün diye bekliyorum.
Ama baktı baktı bulamadı.
Kontak anahtarı bir çalışıp bir çalışmamaya devam etti.Ayrıca stop etmemeye başladı.
Çalışmadığı zaman marş motorundan kısa bir kablo ile çalıştırıp ;kapatmam gerektiğinde motordan gazı keserek susturuyorum.
Çözemez isek ana karaya geçtiğimde elektrikçi arkadaşı bakacak.
Akşamları işten güçten sonra Sonson ile beraber yemek yiyor sonrası domino oynuyoruz.
Havanın karardığı saatte birden sudan Dominic çıkıp tekneye yükseldi.
Hiç vaki değildir bu saatte gelmesi. Yüzü berbat.
Hayrola Dominic?
'Karımla ilk kez kavga ettim yanınıza geldim'
İyi hoş geldin de neden kavga ettin?
'Yahu bütün gün yatıyor hiçbir iş yapmıyor. Yemek bende, bulaşık bende,temizlik bende, alışveriş bende. zaten tekne yanmış dünya işim var.Bugün isyan ettim yemek yapsın yardım etsin diye; kavga ettik'
Dolduruşlarım fayda vermiş:)
Hey, Dominic sen haksızsın? 'Neden'?
Bütün gün kadını yoruyorsun sonra da iş bekliyorsun. Ne arsız adamsın sen öyle...
Dominic de, Sonson da kahkahayı patlatıyorlar.
İki tek rom attıktan sonra karım beni bekliyordur diyerek, kahkahalarıyla 'cup' denize dalarak karanlıkta yok oldu.
Burada geceleri yüzmek anlatılmaz bir güzellik.
Ya mehtap altında gecenin doğasına hakim ,ya da karanlığın içinde yakamozlarla. Bu kadar yoğun yakomoza başka yerde rastlamadım.
Sanki beni ısırdıklarını hissediyorum.Bazen kaşıntıları onlara yoruyoruz.
Suda floresan gibi ışık şaçıyoruz. Bilmeyen, ışık saçan bir canavar yüzüyor sanabilir.
Tabii bunu sadece ben ve Dominic yapıyoruz. Dominic atladığı zaman suda çıkardığı 'foşşş' sese ardından bazen ben eşlik ediyorum. Sudan, suya gecenin karanlığında birbirimize bağırışıyoruz.
Artık buranın köylüsü oldum. Bazen soranlar oluyor nerelisin diye. Haiti'liyim diyorum. 3-5 de kelime öğrendim. '
'Como uye' nasılsın
'Pablimal' iyiyim.
'Ampil ampil' çok çok
'Deme' yarın
'Semi' arkadaş
Ana karaya geçtiğimde satıcılar laf attı mı; ben turist değil diyerek 2 kelime kriol kıvırıyor; Haiti'liyim diyorum kahkahalarla gülüyorlar.
Buralarda en büyük dert para bozdurmak. Kimsenin cebinde parası yoktur.Verdiğin paranın üstünü alamazsın.Zaten genellikle üstüne yatma huyları vardır.
Sokaklarda para işleri yapanlar var bizim eski tahtakale hesabı.
Onlara para bozduruyorum. Eksik ödeme yaparak komisyon almaya çalışıyorlar. Ben Haiti'liyim deyince gülerek tamamlıyorlar.
Çocuklarla her zaman aram çok iyi olmuştur.Her fırsatta çocuklara şeker dağıtıyorum.
Madam Ritt'in çocukları ve arkadaşlarına, yani mahallemiz çocuklarına teknede parti düzenledim.
Şimdi hemen hergün Vıy Walkie ile beraber benim düldül ile bayılarak çakıl taşı topluyorlar.
Ancak madam Ritt'e çocuklara küçük bardaklarda kola ver senin için çalışıyorlar dedim.
Her gün çocuklara verdiği meşrubatı benim hesabima yazmış.
Düldül benden, benzin benden, organizyon benden: sen gel 3 kuruş kolayı benim hesaba yaz:)
Haiti'li dediğin böyle olur:)
İnternet paketinin süresi bitti.Buzdolabı boşaldı.3 aylık vize süresini uzatma vakti geldi.Diş dr'u derken ana karaya geçmem gerekti. Tam demiri almak üzereyken başlayan sağnak yağmuru 3 saat bekledim;ancak epeyi miktarda depolara su doldurdum.
Yola çıktım denizde rüzgar sıfır.Yolumun üzerinde kürek çekerek ana karaya ulaşmaya çalışan bir balıkçı yelkenlisine halat verip arkadan çektim. O sıcakta 3-4 mil kürek çekeceklerdi.
Sevinç gösterileri ile teşekkür ettiler.
Resiflerin etrafından dolaşarak bir önceki dar alana demiri bıraktım.
Rotada garmin charttan eski izleri takip ettim. Bilgisayarda ki elektonik harita da artık çalışır hale geldi. Sonunda benim damat Edern sorunu çözdü.
Boşalan bira ve kola kasasını düldüle yükleyerek sahile yöneldim.Biraz karadan uzak demirdeyim.
Yük taşıma da kullanılan yelkenliden ısrarla gel gel diye el ettiler. İki kişi karaya çıkmak istermiş. Onları da alıp karaya vardım.Soluganların hakimiyeti altında olan çıkış noktasında düldülü karaya vurduruyorum.İçinden çıkıp halatı ile soluganlardan uzak noktaya sürüklüyorum.Şişme bot olsa bu hareketi yapamazdım.Çıktığım noktada her türlü pislik, döküntü mevcut.
Getirdiğim gençler de bir ucundan tuttular. Sonrası beni ısrarla yanlarına çağırdılar.
Siz gelin diye işaret ettim. Dertlerini anlamadım. Oradan inglizce anlayan biri sana yardım etmişler para istiyorlar dedi.
Onları kayıklarından karaya çıkartan benim ben onlardan para istiyorum dedim.
Aynen tercüme etti.
Bana parmaklarıyla silah işareti yaparak teknene geleceğiz, dediler.
Siz gelince polis anında gelecek buyrun diyerek telefonu gösterdim.
Bu insanlara yardım etmenin de bir bedeli var .Madam Ritt'in yaptığı gibi.
Mantıkları başka türlü çalışmıyor.
Bulunduğum yer adaya giden durak yeri olduğundan ve oradan alışveriş yaptığımdan çoğu insan beni tanıyor.
Ama yine de ben yokken tekneye dalarlar diye ürküyorum.
Geldiğim gün meğerse tatil günüymüş her yer kapalı. Sokak aracılarından interneti hallettim.
Açık pazardan alışverip yapıp tekneye döndüm.
Ertesi gün pasaporta gittim. Memur bu günün damgasını vurayım istediğin zaman git dedi.
Kabul etmedim.
Şimdi damga vurursan, ben 20 gün sonra Jamaica'da olacağım. Bu bölge uyuşturucu trafiği yoğun ; 20 gün neredeydin diye sorabilirler.
O zaman ay sonu gel dedi. Ama güvenemiyorum.Aynı kişi benden epeyce para alıp makbuz vermemişti.
15 gün geçirmişsin deyip hesap sorabilirler, fazladan para talep edebilirler.
Tamam tamam, sorun değil deyince çıkışı ay sonuna bıraktım.
Diş dr'u ayrı bir hikaye çıktı.Aynı adam ingilizce bilmediğinden kızı da diş dr'u;operasyonu o yapacak ama hastanede çalıştığından pazartesiye randevu verdi. Yani işi yokuşa sürdü.
Bu da yattı.
Alışverişi tamamlayıp Sonson'un arkadaşını tekneye aldım. Arızayı yapacak.
Sonson'daki efendiliğin on da biri yok.
Zevzek,yılışık,yüzsüz.Orayı burayı kontrol etti.
Topraklama kablosu çalışmıyormuş.Nedenine uzanmadı; kısa bir kablo baypas yaptı kontak ve stop butonu çalıştı.Böyle paypaslardan motor kabininde onca ucu açık kablo var.Kolay çözüm.
Bu arada yanında getirdiği arkadaşı biradan ve soluganlardan havuzluğa kustu.
Bu utanmaz halen bir bira daha versene diyor.Arkadaşın rahatsız olmaz deyip karaya bırakıp parasını ödedim.Son birkaç alışverişi de tamamlayıp tekneye dönüp motoru çalıştırdım.
5 dak sonra sanki hararet yapmış gibi alarm ötmeye başladı.Birkaç dakika öttükten sonra sustu.
Yaptığı iş zaten pek kafama yatmamıştı.
Tekrar çağırmak istemedim. Gelirse artık akşam üzeri olduğundan gitmez teknede yatıya kalmaya kalkardı.
Ayrıca zaten o soluganlarda karaya o pisliğe git-gel yorulmuştum.
Yarın dönünce Sonson ile konuşacağım.
Son anda hatırladığım birkaç eksiği almak üzere karaya çıkıp dönmek beni geciktirdi.
Arada yine bir yağmur bindirdi.
Öğleden sonra geriye yola çıkabildim.
Deniz yine aynı. Üzerinde en ufak bir kıpırtı yok.
Daha yola çıkar çıkmaz aynı rotaya kürek çeken bir yelkenli balıkçı ailesini gördüm.
Yanaşarak halat verip adaya kadar 5 mil arkamdan çektim.
Eğer rüzgar yoksa ana karadan adaya 5 mil kürek çekmek hayatlarının bir parçası.
Hiç birinin kıçtan takma motoru yok,olan tek tük varsa da çalışmıyordur.
Benim motor seyiri ile 2 saatte gittiğim yolu onlar heralde kürek çekerek 4-5 saatte gideceklerdi.Sevinçleri görmeye değerdi.
Ancak ver şurdan yarım kilo balık desem parasını almadan vermezler.:)
Cennete döndüm.
Demiri bıraktıktan sonra kendimi temiz sulara salıverdim.
Teknede partiye gelen arkadaşlar.
(http://i44.tinypic.com/2mmwpb5.jpg)
Partiden bir görüntü
http://youtu.be/lPnGmZ5VwE0 (http://youtu.be/lPnGmZ5VwE0)
Mahallemizin maskotu Marya.
(http://i42.tinypic.com/i5vr4m.jpg)
Partide dans
http://youtu.be/QQDLVkxXzyo (http://youtu.be/QQDLVkxXzyo)
Gönderen: Eyüp Oğan - Kasım 11, 2013, 09:08:17
Ben denizci kadını severim.
Uzun yola çıkma sancıları öncesiydi; bir gün birine rastladım.Yeni hevesli, acemi birisi idi. Uzun seyirler yapıp tecrübesini arttırmak istiyordu.
Başlangıçta çok fazla ciddiye almamıştım.
Ancak çok kısa bir süre içerisinde teknenin üzerinde bir deniz kızı gibi süzülerek her işi çabucak benimseyip başardığını gözlemledim.
Kendimi onu seyretmekten alıkoyamaz olmuştum.Tamir, bakım dahil hiçbir işten yılmıyor her şeyi benimseyerek, severek,zevk alarak yapıyordu.Tekneyi her zaman pırıl pırıl buluyordum.
..............................................
Dırdırı, ukalalığı olmayan güzel mi güzel bir insan idi.
Güzel bir beraberliğimiz oluştu. Onunla denizde olmak büyük bir keyif idi.
İşte, denizde yaşanacak deniz kızı, bu olmalıydı.
Tam bu sıralarda benim uzaklardan yeni, uzun yol teknesi satın almam ve artık uzaklara açılmak dürtülerimin artması ;zorunluluğumun oluşması dengeleri altüst etti.
Çünkü o gelemezdi.Sırtında ağır bir yük vardı.
Yollarımız ayrıldı. Ben okyanuslara; O, ayaklarından karaya zincirlenmiş biri olarak geride kaldı.
Nezih Korsanım, yazılarınızı keyifle okuyorum. Sürükleyici, öğretici ve sadeliğiyle çok güzel...
Yukarıdaki satırları alıntıladım.
Benim (bana düşmez elbette ama) ciddi bir tavsiyem olacak;
Hayat çok kısa, insanın sevdiği birini bulunca kaybetme lüksü olmamalı..
Bence, ilk fırsatta gelin, bulun bu kızı ve tutup kolundan götürün... Gerekirse zorla..:)
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 11, 2013, 09:54:11
...
Diş dr'u ayrı bir hikaye çıktı.Aynı adam ingilizce bilmediğinden kızı da diş dr'u;operasyonu o yapacak ama hastanede çalıştığından pazartesiye randevu verdi. Yani işi yokuşa sürdü.
...
Partide dans
http://youtu.be/QQDLVkxXzyo (http://youtu.be/QQDLVkxXzyo)
Anlamadım, dişin mi İngiliz, operasyon mu sadece İngilizce yapılabiliyor? x():
Bu arada danseden cimcimeler çok şirin.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 19:56:23
Ben denizci kadını severim.
Uzun yola çıkma sancıları öncesiydi; bir gün birine rastladım.Yeni hevesli, acemi birisi idi. Uzun seyirler yapıp tecrübesini arttırmak istiyordu.
Başlangıçta çok fazla ciddiye almamıştım.
Ancak çok kısa bir süre içerisinde teknenin üzerinde bir deniz kızı gibi süzülerek her işi çabucak benimseyip başardığını gözlemledim.
Kendimi onu seyretmekten alıkoyamaz olmuştum.Tamir, bakım dahil hiçbir işten yılmıyor her şeyi benimseyerek, severek,zevk alarak yapıyordu.Tekneyi her zaman pırıl pırıl buluyordum.
..............................................
Dırdırı, ukalalığı olmayan güzel mi güzel bir insan idi.
Güzel bir beraberliğimiz oluştu. Onunla denizde olmak büyük bir keyif idi.
İşte, denizde yaşanacak deniz kızı, bu olmalıydı.
Tam bu sıralarda benim uzaklardan yeni, uzun yol teknesi satın almam ve artık uzaklara açılmak dürtülerimin artması ;zorunluluğumun oluşması dengeleri altüst etti.
Çünkü o gelemezdi.Sırtında ağır bir yük vardı.
Yollarımız ayrıldı. Ben okyanuslara; O, ayaklarından karaya zincirlenmiş biri olarak geride kaldı.
Nezih Korsanım, yazılarınızı keyifle okuyorum. Sürükleyici, öğretici ve sadeliğiyle çok güzel...
Yukarıdaki satırları alıntıladım.
Benim (bana düşmez elbette ama) ciddi bir tavsiyem olacak;
Hayat çok kısa, insanın sevdiği birini bulunca kaybetme lüksü olmamalı..
Bence, ilk fırsatta gelin, bulun bu kızı ve tutup kolundan götürün... Gerekirse zorla..:)
Teşekkürler Eyüp korsanım.
Malesef, insanımızın vazgeçemeyeceği karasal sorunları vardır.
Çare bulunamadı...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 20:01:47
...
Diş dr'u ayrı bir hikaye çıktı.Aynı adam ingilizce bilmediğinden kızı da diş dr'u;operasyonu o yapacak ama hastanede çalıştığından pazartesiye randevu verdi. Yani işi yokuşa sürdü.
...
Anlamadım, dişin mi İngiliz, operasyon mu sadece İngilizce yapılabiliyor? x():
Bu arada danseden cimcimeler çok şirin.
75 lik tilki yanlış işlem yapıp parayı kaptıktan sonra. Sanırım kızına da para kazandırmak istedi:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 20:11:16
http://youtu.be/x6UZTFGSJEI (http://youtu.be/x6UZTFGSJEI)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 20:15:24
(http://i43.tinypic.com/2u4hlxs.jpg)
Gönderen: Suat Zeybek - Kasım 12, 2013, 20:17:53
FAKİR FUKARA İSKELESİ - Günlük 12 $
(http://i43.tinypic.com/2u4hlxs.jpg)
FAK FUK İSK yani. Hani bir zamanlar vardıya; FAK FUK FON diye bir fakir fukara fonu x(): :-*
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 20:31:56
FAKİR FUKARA İSKELESİ - Günlük 12 $
(http://i43.tinypic.com/2u4hlxs.jpg)
FAK FUK İSK yani. Hani bir zamanlar vardıya; FAK FUK FON diye bir fakir fukara fonu x(): :-*
Böyle giderse ben yakında bir fakfukfon açarım artık:)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 12, 2013, 21:29:50
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 12, 2013, 21:55:22
Nezih korsanım son videoda gördüğüm kadarı ile daha evvelden montesini anlattığın direkteki metal basamaklar bana göre ters takılmışlar.
Hüseyin korsanım.
Video çekim açısından kaynaklanabilir.Gördüğün ana yelken direği basamakları. Onlar eskiden çakılmıştı. Benim yaptıklarım mizane direğinde.
Gönderen: Murat İçmez - Kasım 14, 2013, 09:39:37
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 14, 2013, 11:43:40
Ayrıca ters değiller sanki.Bana göre yanlış,emniyet açısından o basamakta ayağınızın takılacagı bir şey olmamalı
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Gönderen: İrfan Yalçın - Kasım 14, 2013, 11:51:28
Ayrıca ters değiller sanki.Bana göre yanlış,emniyet açısından o basamakta ayağınızın takılacagı bir şey olmamalı
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Hüseyin abi emniyet açısından ayağınızı içeriye sokmanız gerekmekte. Malum ellerinizle bir iş yaparken ayaklarınızla destek almanız gerekir. Ayağınız basamağın dışında olursa destek alamazsınız.
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 14, 2013, 11:58:29
Ayrıca ters değiller sanki.Bana göre yanlış,emniyet açısından o basamakta ayağınızın takılacagı bir şey olmamalı
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Üzengi konusundaki görüşleriniz nedir Hüseyin Korsanım?
Gönderen: İrfan Yalçın - Kasım 14, 2013, 12:11:09
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 14, 2013, 12:50:36
Ayrıca ters değiller sanki.Bana göre yanlış,emniyet açısından o basamakta ayağınızın takılacagı bir şey olmamalı
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Hüseyin abi emniyet açısından ayağınızı içeriye sokmanız gerekmekte. Malum ellerinizle bir iş yaparken ayaklarınızla destek almanız gerekir. Ayağınız basamağın dışında olursa destek alamazsınız.
Yorum yok bana göre ayagınız içeride denen durumda iken daha çok potansiyel tehlikede olursunuz.Hele inerkerken basamakların basılacak yerini bulmak epey zor olur.
Tabibim konumuz direk,tekne direği,beygir değil.Ayrıca ters değiller sanki.Bana göre yanlış,emniyet açısından o basamakta ayağınızın takılacagı bir şey olmamalı
ayağınızı basamakların içine sokarak tırmanıyorsunuz, üstüne basarak değil..
yanlışmıyım ?
Üzengi konusundaki görüşleriniz nedir Hüseyin Korsanım?
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 14, 2013, 13:10:57
Tabibim konumuz direk,tekne direği,beygir değil.
Abi üzenginin tasarımı da ters bu durumda. Ha beygire tırmanmışsın ha direğe. Sonuçta yerden kaldırdığın aynı vücut. ???
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 14, 2013, 13:13:50
Gönderen: Murat İçmez - Kasım 14, 2013, 13:18:01
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 14, 2013, 13:53:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 15, 2013, 06:11:44
Nezih abi Jamaika resimlerindeki marina fotografı dikkatimi çekti. Teknelerdeki herşey niye beyaz acaba 9kly3
Öncelikle yukarıdaki espirilerinize çok güldüm.
Herşey neden beyaz? Tehlikeli bir soru.
Politik cevabım. Beyaz tercihim değildir. !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 15, 2013, 06:13:37
Gönderen: Faruk Savcı - Kasım 15, 2013, 12:36:15
Tabibim konumuz direk,tekne direği,beygir değil.
Abi üzenginin tasarımı da ters bu durumda. Ha beygire tırmanmışsın ha direğe. Sonuçta yerden kaldırdığın aynı vücut. ???
Hüseyin korsanım bence konular aynı.
Tekne direği de beygir de ayaklarımızın ğüç aldığı, dengemizi korumamız gereken ve hareketli sağa sola yalpa, hareket eden şeyler. Basamak düz olsaydı sallanmalarda yan destekler olmadıgından ayağımızın basamak üzerinde durması zor olurdu. (örn: direğe tırmanırken agırlıgımız sol ayakta ve tekne sola yatıyor.)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 15, 2013, 19:36:42
Dediğiniz gibi olsun ve tekne sola yatarken agırlığımızda sol ayakta olmuş olsun.Eğerki dengemiz bozulursa düşersek ayagımız sizin tarzınızda basamak düzenlemesinde bir metal halkanın içinde kalıp ayagımızı bilegimizden kırmak kesin olur.hani attan düşenin ayagının üzengide takılı kalıp sürüklenmesi misali gibi
Gönderen: Erol Yapıcı - Kasım 15, 2013, 20:01:20
...tekne sola yatarken agırlığımızda sol ayakta olmuş olsun.Eğerki dengemiz bozulursa düşersek ayagımız sizin tarzınızda basamak düzenlemesinde bir metal halkanın içinde kalıp ayagımızı bilegimizden kırmak kesin olur....Eğer basamak sizin dediğiniz gibi olur da, üstüne basmış iken, tekne yana bayılırsa ayağınız nasıl duracak orada? Ya da ayağınız kayarsa ne yapacaksınız? Bence bir de böyle düşünün.
direkten düşecekseniz, ayağınızın nerede olduğunun önemi yok, basamağın bu şekilde montajı düşme riskini azaltmak için
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 15, 2013, 20:08:19
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 15, 2013, 20:23:34
Siz direk tepesinde hiç bir yere tutunmadan, sadece basamağa basarak mı duruyorsunuz?...tekne sola yatarken agırlığımızda sol ayakta olmuş olsun.Eğerki dengemiz bozulursa düşersek ayagımız sizin tarzınızda basamak düzenlemesinde bir metal halkanın içinde kalıp ayagımızı bilegimizden kırmak kesin olur....Eğer basamak sizin dediğiniz gibi olur da, üstüne basmış iken, tekne yana bayılırsa ayağınız nasıl duracak orada? Ya da ayağınız kayarsa ne yapacaksınız? Bence bir de böyle düşünün.
direkten düşecekseniz, ayağınızın nerede olduğunun önemi yok, basamağın bu şekilde montajı düşme riskini azaltmak için
Direğe çıkarken emniyet halatı ile çıkıyorsunuz. Direkte kendinizi emniyet halatları ile bağlayıp ayaklarınız üzerinde çalışmış oluyorsunuz. Böylece 2 eliniz boş kalıyor.
Düşme riskinizin pek olacağını sanmıyorum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 15, 2013, 20:33:25
Biraz yüzdükten sonra Dominic'in teknesine geçtim. Sonson da orada.Dominic yangından sonra kabloların devreden çıktığını kontrol panelinin artık çalışmadığını anlatıyor.
Sohbetten sonra Sonsonu da karaya bırakırken. Yarın 4 te bekliyorum dedim.
Dominic'e söz verdim demez mi!
WHAT?
Gidemezsin motor elektrik problema.
'Benim arkadaşım halletti sandım'.dedi
Yok halledemedi; üstelik yeni işler var.
'Ama söz verdim' dedi. Dominic ile konuşurum yarın bendesin dedim.
Dominic ertesi gün internet için bana geldi.
Bugün Sonson sana gelmeyecek bana gelecek dedim. Hop oturdu hop kalktı.
Benim elektriğim yok motorum çalışmıyor,aletlerimi şarj edemiyorum,buzdolabım devrede değil,karanlıkta yaşıyorum diye feryat figan etmeye başladı.
Senin zaten 1 senedir hiç birşeyin yoktu.Daha dün bana hava atmıyormuydun benim karım elektrik bilmez, buzdolabı bilmez diye.
Aylardır ben sana söylüyorum Sonson'dan yardım al diye.Param yok diyordun.
Tam ben giderken mi kıçın kalktı. Üstelik senin elektrik sistemin 3 ayda yenilenmez.
Hayrola ne oldu?.
Meğerse paşama çalışacağı üniversiteden avans gönderiyorlarmış.
5 gün sonra adadan ayrılacağım.Benim işler bitmeden Sonson'u alamazsın.
Zaten günde ancak 2 saat çalışabiliyor.
'Senin buna gücün de yetmez bencil herif.
Ben yola çıkıyorum. Senin teknen daha 6 ay kıçını bile kaldıramaz buradan.
Üstelik sen artık buralısın.
Karın hamile denize çıkamaz, midesi kaldırmaz sen neyi sayıklıyorsun çocuğum.
Diye bir güzel saydırdım.
Biraz diklendiyse de sonunda tamam tamam sen haklısın diyerek gevşedi.
İnternette işini bitirdikten sonra kleopatranın ısrarlı çağrışlarına daha fazla karşı koyamayarak kendini suya bıraktı.
Sonson geldi.Kontakt elektrik sorununa baktı. Arkadaşına bobini değiştir demiş.
Değiştirmemiz lazım dedi.Yarına yeni bobin bakılacak.
Aylar önce aldığım otomatik sintine müşürü 1.5 m lik çukura; kasnak, alternatör işleri yapılırken ortalık tenhalaşacak diye bekleyip takmamıştım. Ama unuttum.
Uzun hortumlu bir mişür. Hortum bir uzun çıtaya sabitlenerek çukurun dibine sabitlenecek. Hortumdan yükselecek olan su gerekli basıncı oluşturarak sintine pompasını çalıştıracak.
Banyodan gelen kullanılmış su ve direklerden gelen yağmur bu kuyuya doluyor.
Boşaltma unutulduğunda yükselerek motor suyun içinde kalıyor.Üstelik ciddi koku yapıyor.
Uzun süreli bırakıldığında sadece yağmur suyu motoru su içinde bırakabiliyor.
Bence Amelin tek hatası bu. O zamanlar çocuktum bana soramamışlar...
Baştaki banyoya ayrıca bir pompa takarak duş giderini dışarıya bağladım.
Kıçtaki banyo sonraki bir iş. Şimdilik kullanmıyorum.
Dar alanda pis iş.
Buradan ayrılmadan ne var ne yok imkan ölçüsünde Sonson'un bitirmesine kararlıyım.
Artık neredeyse zorunlu olmadıkça vida bir sıkmak istemiyorum.
Böyle kaliteli ve uygun fiatlı işçiliği bir daha bulamayacağımı sanıyorum.
Tabii benim de Sonson'a desteğim ciddi boyutta.Gerek yelken eğitimi gerek onun ekonomik büyümesini sağlayacak bir takım çalışmalar.
Carma ve Walkie de teknede ki işlere katıldı.Carma teknenin dışını wax ile cila yapıyor çıkmayan lekeleri ince zımpara ile yok etmeye çalışıyor..Walkie motor kabinini ve ardından 150 m. lik çıma halatını temizliyor ve götür getir işlerine bakıyor.
Sıcak su kazanını taktıktan sonra su kaçakları arttı.Radyatör su eksiltmeye başladı.
Her bağlantı defalarca elden geçti ancak hidroforun ara sıra çalışması durdurulamadı.
Artık adayla vedalaşma zamanı geldi çattı.
Ayrılmadan son olarak Dominic ve Sonson ile dalışa çıktık. Rüzgar ve dalga fazla olunca pek zevk alamadık. Görüş mesafesi kısıtlı idi.15 m derinlikde lacivert renklere sahip bir bitkiye bileğim dokununca ocaktan yanmışım gibi acı verdi ve iz bıraktı.
Fazla uzatmayıp yakınımızdaki minik adaya kısa bir ziyaret yaptık.
Kısıtlı bir nüfüsün yaşadığı adacıkta insanlar balıkçılıkça geçiniyorlar.Dondurma imkanları olmadığından güneşte kurutarak satıyorlar.
Daracık ve bitişik külübecikler, yine ağaç ve sazlık bitkilerinden inşa edilmiş.
Yolcu yolunda gerek adaya döndük. Dominic'le vedalaştık.Puppy kucağımdaydı, doğrusu ondan ayrılmak daha bir duygusal oldu.O benim kulaklarımı yüzümü yalarken asıl sahibine doğru uzattım.
Sonson kız arkadaşını alıp tekneye döndü ve demiri alarak Bejamel koyuna hareket ettik.
Sıkı bir orsa seyir yapıyoruz.Ana yelkeni açmadım.Cenova mizane ile seyirdeyiz.
Haritadan bakıyorum Bejamel diye bir koy göremiyorum.Sonson'un karşı kıyı diye gösterdiği noktada bu isimde bir koy yok.Sonson'a gösterdim;o da bilemedi.
Otelin kaptanını aradı.Verdiği farklı bir koy ismi 3 saat uzaklık ve üstelik rüzgara karşı bir rotada çıktı.Rüzgar 20 kt lara yakın esiyor.Önümüzdeki resifleri dolandıktan sonra dövünerek motor seyri yapmak istemiyorum.İçimden keşke önceden çek etseydim de çıkmasaydım diye söyleniyorum.
Ama zaman çok kısıtlı olduğu için Haiti'den ayrılmadan 2 gün bu koya gitmek istedim.
Karşı kıyıdaki koyları incelerken çok elverişli bir koy dikkatimi çekti.
Şimdiki rotayı değiştirmez isem yelkenle girebileceğim üstelik çok daha yakın bir yer.
Ancak adadan ayrılmakta çok geç kaldığımızdan gün batmak üzere.
Yine karanlıkta girmek zorundayız.Genişçe körfezin girişine geldiğimizde hava karardı ve mehtap yok.
Zifiri karanlıkta bilgisayardaki harita üzerinden yavaşça rüzgar altı köşesindeki bir koya kadar ilerlememiz 1 saati buldu.Daha fazla ilerleyip riske girmemek için 6.5 m derinliğe demiri bıraktık.
Zira hiç olmadık yerde derinlik birden bire salma altı sıfıra düşebiliyor ve bu haritada görünmeyebiliyor.
Demiri bıraktıktan kısa bir süre sonra Haiti'ye ilk geldiğim gün gibi etrafımızı zombiler sardı.
Hergelen açız diyor.
Durumu Sonson'a bıraktım. Yadley ve Sonson tost ekmeğine yağ sürerek dağıttı.
İlerleyen bir saatte gelen biri; 'bu koya hiç tekne gelmez gecenin bu saati burada ne arıyorsunuz' diyerek ters ters konuştu.
Sonson polisi aradı.Herhangi bir ihtimale karşın uyardı.
Vardaveladaki halatları,usturmaçaları topladık kapalı alanlara koyduk. Düldülü hem kilitledik hem de mataforaya astık.
Ardından bastıran sağnak yağmur mangal hazırlığımızı iptal etti.Menüde değişiklik yaptık.
Sabahın erken saatlerinde çevremdeki sesler ,tekneye yanaşanlar,seslenenlerin verdiği huzursuzluk ve yarım kalmış uykum; gözlerim yarı açık güverteye fırladım.Pruvada güvertede oturan birini gördüm. Heyy sen ne işin var orada derken; Sonson olduğunu farkettim.
Ben uyanmayayım diye sessizce, gelenleri eylemeye çalışıyor.
Hızlı bir-iki kahve ile artık uyandım.
İnsanlar kıyıya doluşmuş bizi seyrediyorlar. Etrafımızda malum ağaç oyması kanolar.Sonradan anladım ki bu koya hiç yelkenli tekne gelmemiş.İnsanlar ilk kez yelkenli tekne görüyorlar.
Kahvaltıdan sonra Sonson direğe çıkarak 1 senedir çalışmayan demir fenerini çürüyen kablolara ek yaparak tamir etti.Sonrası yeni taktığı sıcak su kazanından meydana gelen kaçakları kontrol edip akıntı yapan bir-iki kelepçeyi sıkıladı.
Motordaki elektrik sorunu inceledi.Konnektör kablolarını zımparalayıp yeniden sıkıştırdı.
Daha sonra Yadley ile birlikte büyük bir açık alan marketi gezmeye gittiler.
Ne olur ne olmaz diye teknede kaldım. Kötü ihtimaller nedeniyle bu tür yerlerde karaya çıkıp gezmekten yoksun kalınıyor.
Tekneye döndüklerinden sonra biraz domino oynadık.Ardından mangal yaptık.
Yine domino oynarken arkamızdan sıkı bir düdük sesi geldi.Megafonla bize seslendiler.
'Teknedeki herkes güverteye çıksın'
Kalktık usturmaçaları çıkarttık.Geçen seferki gibi araba lastikleri ile yanaşmalarına müsade etmeyecektim.Bıraktıkları izleri temizlemek 2 gün sürdü.
Fenerle lastik usturmaçalarını kontrol ettim;yoktu.Baş kıç halatlarını aldık aborda olmalarını sağladık.
Silahlı 4 kişi tekneyi aradılar.Beni zaten önceden biliyorlarmış.
Komutan, evrakları kontrol ettikten sonra 'buralarda kendi güvenliğinizden siz sorumlusunuz dikkat edin' diye uyardı.
Buraya gelme sebepleri bir ihbar nedeni imiş. Kolombiya bayraklı bir tekneden silah atışı yapılıyor diye ihbar edilmiş. Herhalde ihbarı yapan dün gece gelen cins idi.
Bejamel koyu İle a Vache adası gibi olmasa da sessiz sedasız güzel bir yerdi.
3. gün demirimizi aldık.Bilgisayarda ki gps çalışmadı.
Sonson'a geldiğimiz izleri takip et diyerek, aşağıda sorunu anlamaya çalıştım ama nafile bulamadım.
Ada, anakara ve burası arası arasında eski seyir izlerine bağlantı yaparak,yolu uzatarak;ana karadaki her zaman demir bıraktığım noktaya hava kararırken vardık.
Yol boyunca rüzgar ve dalga oldukça fazlaydı.Doğuya açık olan burada havanın sert olması ve dalga boyunun sığlıktan dolayı daha da yükselmesi tekneyi yaşanılmaz kılıyordu.
O şartlarda zorla düldüle binebildik. 3 kişi bu koşullarda plastik küvete pek fazla güvenmeden bindik.
Çöplerin denize döküldüğü bu kıyıda karanlıkta bir plastik torba pervaneyi kilitledi.Ben pervaneyi temizlerken; Sonson ve Yadley' de küveti aşan dalgalardan sırıksıklam olduk. Üstelik pis su ile.
Kayığı yarı kayalık yarı kumluk noktada karaya vurdurdum.Kıyıya vuran dalgalardan sonra aramızda kimse kuru kalamadı.
Sonson'un yarı beline kadar suya girip beni tekrar denize itelemesi ile karadan geriye tekneye döndüm.
Soyunup dökündükten sonra genellikle günde 1 öğüne alışmış karnımı doyuracak ne halim vardı ne de şartlar müsaitti.O sallantıda hiç birşey ayakta duramıyordu.
Rüzgar 20 knota çıktı.
Tekne at gibi şahlanmaya başladı.Tahminen 1.5 m yükselip tekrar olduğu yerde suya gömülüyordu.
Tararmıyım endişem var ancak bundan kötüsünü görmüş ve taramamıştım.
Salma altı 90 cm derinliğe demiri 35 m kaloma bırakmıştım.Bu kadar sığlıkta uzun kalomada taraması zor.
100 m arkamda Christoph Coloumb batığı (diyorlar) var.
Yine de endişeliyim.Tararsam batık üstüne batık olacağız.
Teknenin her şahlanışında pruvada bosa halatlarından patlama gibi ses geliyor.
Zincire taktığım kancadan çift halat sağlı sollu koç boynuzlarına bağlı.
Eskiden tek halatla bağlardım.Yine böyle bir havada halat kopunca yük ırgata binmişti. Dersimi alıp halatları çiftlemiştim.
İskele hizamda irice çimento-kömür taşıyan 3 yelkenli tekne var.Sürekli onlarla olan hizamı gözetliyorum.
Onların taraması benden daha çok ihtimal dahilinde diye düşünüyorum.
Zira admiraltiye benzetilmiş alalede boru ve demirden kaynatılmış demirlerinde zincir yok ve neredeyse 70 m civarı halatla demirdeler.
Sonson'ları karaya çıkarırken birinin halatına takılmıştım.
Arada bir, arkada kilitli olan düldüle heran kıçındaki yeni motoru ile ters döner mi diye bakınıyorum.
Bu dövünme 1 saat sürdükten sonra rüzgar ve dalgalar insafa geldi.
Ancak soluganların hiç bir zaman insafı yoktur.
Gece yatakta uyurken bu pozisyondan sıkıldım dememe gerek bırakmadan sabaha kadar çevirdi durdu.
İyi de ne işin var burada; dönsene paradice'ına derler adama.
Olmaz. ..
İmigrationdan çıkış alacağım.Uzun yol için alışveriş yapacağım.Radyatör su kapağının yenisini bulacağım.Ve daha başka ıvır zıvır dertle uğraşacağım.
En önemlisi sigara stoku yapacağım.Jamaica da 1 paket sigara 6-7$. Burada 1 küsür $.
Buralarda tütün satılmıyor.
Planım buradan direk Jamaica'ya yelken açmak.
Kaçırdığım bir ayrıntı bana zaman kazandırdı.
Sonson yarın için işi olmadığını bana yardım edeceğini söyledi.
Eğer akşama kadar bütün işleri halledersek paradice'a beraber döneriz diye antlaştık.
Sabah erken beni motoruyla kıyıdan aldı.Hızlı bir şekilde çıkış işlemlerini,alışverişi,mahalleliye fotograf baskı dağıtma işlerini hallettik.
Radyatör su kapağı için bütün dükkanları dolaştık yenisini bulamadık.Hurdalıkları dolaştık.Birinde sahada duran radyatörün kapağı bize uydu.
Sahibi yüzümüzde saklamaya çalıştığımız tebessümü bile fark edecek kadar uyanık olduğundan 25$ ; yani yenisi fiatını çekti.
Benden çok Sonson kıvrandı.Başka yerlere bakalım dedi. Çıktık bir-iki yer daha dolanınca başka şansımızın olmadığını gördü.
Kuzu kuzu geri döndük. Bu sefer fiat yükseldi.Sonson'un kıvrandığını gördükçe biraz da sadist bir zevk alıyor; gülüyorum.
Bizde bir deyim vardır Sonson.'Hamama giren terler'
Neyse, 25 i ödedik.Bütün alışverişleri toplayıp düldülün yanına döndük.
Sonson biraz işim var motoru bırakıp geleceğim diyerek gitti.
O pisliğin içinde, kah taşın üzerinde oturarak, kah ayakta 2 saattir bekliyorum gelen giden yok.
Bende jeton sonradan düştü.
Bu oğlan da Yadley'e aşık. Kesin okuldan çıkış saatini bekledi.
Ulen, eşşek söylesene ben de gidip tekneyi hazırlayayım sen gelinceye kadar.
Geldi; malları sallan yuvarlan tekneye taşıdık,demiri aldık.Resifleri döndükten sonra artık bu saate kalan rüzgara yelken açacağız, cennete döneceğiz.
Bilgisayardaki gps çalışmadığından eski seyir izlerini takip ederek çıkmayı öğrendi.
Zorunlu olmadıkça yelken açmasına ve dümenine karışmıyorum.Tecrübe sahibi oluyor büyük zevk alıyor.
Ben içeride alışverişi yerleştirirken Sonson heyecanla çağırdı.Havuzluğa çıkınca bana arkada eliyle gösterdiğini gördüm. Düldül almış başını gidiyor.
Çevremiz resif ve sığlık dolu.
Sancak alabandaaa tam yol ileri.:) Gazı kes, tornistan..
Kakıçla yakaladım ama hakim olamıyorum tekne yürümeye devam ediyor.Motoru viteste bırakmış.Boşa aaallll.. Ardından kendini düldülün içine bırakmaz mı serseri:).Denize yuvarlanmaktan zor kurtuldu.
Tekne duralayıncaya kadar ikisini birden zorla taşıdım elimde kakıç ile.
Yolladığı halatı alıp merdiveni aşağı salarak yukarı çıkmasını sağladım.
Çelik halat kopmuş.İncelediğim halat 6 telden oluşuyor.İçlerinden 2 tanesi diğerlerinden uzun mesafede kopuk.Asıl gurup aynı noktadan birbirine eşit kesilmiş gibi görünüyor.
Birinin denemesi mi; yoksa dünkü dövünmenin eseri midir bilemiyorum.
Neyse ki Sonson'un arkasında da gözü varmış.Yoksa yeni motoruyla beraber düldülden de olacaktım.Artık böyle arkadan çekerken halatı yedeklemek şart oldu
Rüzgar düşük de olsa bizi koyun başına kadar motorsuz getirdi.
Karanlıkta cennete yeniden demir bıraktık.
Dominic hemen seslendi. 'Nerede kaldınız'? Açız sizi bekliyoruz, dedi.
Gündüzden sözleşmiştik,akşam bende mangal yapıp vedalaşacaktık.
Aslında vedalaşmıştık .Geri dönmem onlar için sürpriz olmuştu.
Sonson mangala, bende pilav ve salataya giriştim.,
Buradaki dostlarla son geceyi yemek,içki,sohbet, domino oynarak geçirdik. Yine vedalaştık.
Ertesi sabah bilgisayardaki gps sorununu çözmek için uğraştım.
Önceki ayarlanmış port değişmiş. Fotoğraf yükleyeceğiz diye Sonson'un I-pad ini takmıştık;port ayarını değiştirmiş.
Benim fransadaki kızıma bir MAYDAY çektim. Damat Edern yetişti.Direk bağlantı kurdu ve sorunu çözdü.
Gıcık kapıyorum bu çocuğa. Hem çok şey biliyor hem de halen 'misliman' olamadı.
Motoru çalışıtrdım. Yarım saat sonra alarm çalmaya başladı.Sana da MAYDAY Sonson sana da...
Sıcak su kazanını motora bağladıktan sonra habire alarm çalmaya başladı.
Radyatör su eksiltmeye devam etti.
Artık yola çıkmak zorundayım yetti gari...
Arıza ,arıza,arıza. 3.5 aydır doğru dürüst adayı dolaşamadım.
Ulen Sonson sende kof çıktın beya..diye düşünürken geldi sigortayı da komple değiştirdi.kazandan oluşan su kaçaklarını yeniden sıkıladı.
Motoru yine çalıştırdık bir saatten fazla bekledik,hiç bir vukuat oluşmadı.Ancak adadan ayrılmam yarına kaldı.
Bir yandan gençliğimin hayalleri içinde olan bir ülkeye, Jamaika'ya gideceğim için internetten derin araştırmalar içindeyim.
Ardından Cayman adaları ve Küba var.
Denizci tecrübeli dostum Hikmet (Takatuka) ile sürekli temastayız.
Küba'ya iki kez gitmişliği var. Küba'da internet sorunu uyarısı üzerine hem Küba hemde önümdeki seyir planlarına göre interneten her türlü crusing-seyir bilgilerini masa üzerine kopyalıyorum.
Bazılarını da harita masasına fotokopiliyorum.
Çıkar ayak şirin şebelek Walkie geldi.Kalan cornflakes,sütü ve cebimdeki son kuruşları ona verdim.
Tekneden ayrılışındaki sarılması bende derin bir duygusallık oluşturdu.
Acaba bir oğlum olsa mıydı!
Keşke onu da alıp gidebilseydim.
Yağmur altında isteksizce demirimi aldım.
Dostları korna ile selamlayarak koydan çıktım..............
http://youtu.be/oSEV61nEi1o (http://youtu.be/oSEV61nEi1o)
http://youtu.be/djIM8Rj5HLo (http://youtu.be/djIM8Rj5HLo)
http://youtu.be/xzBcVlCKeVY (http://youtu.be/xzBcVlCKeVY)
Gönderen: Hakkı Algın - Kasım 15, 2013, 20:58:34
Gönderen: Suat Zeybek - Kasım 15, 2013, 22:50:53
Gönderen: Mikail Dağlar - Kasım 16, 2013, 00:22:01
Selametle ;??^+%%
Gönderen: Savas Kavuncu - Kasım 16, 2013, 08:19:30
Gönderen: Metin Taner Acaroğlu - Kasım 16, 2013, 12:04:41
Gönderen: Demir Ertürk - Kasım 16, 2013, 14:31:19
Yolun açık, Şansın bol, Rüzgarın kolayına olsun...
Hiç bir arıza olmadan, MÖRFİ' den uzak seyirler diliyorum...
Selametle... t*"y+ t*"y+ t*"y+
Gönderen: Kaan Erdem - Kasım 16, 2013, 15:51:49
Pruvan neta, rüzgarların kolayına, salmanın altında hep su ola.
Selametle, Viya böyle
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Kasım 16, 2013, 16:38:12
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 16, 2013, 17:16:42
Gönderen: Necip Bulut - Kasım 17, 2013, 09:47:03
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Kasım 17, 2013, 13:57:39
Yeni yerlerden yeni maceralarının takipcisiyiz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 21, 2013, 09:14:23
Sevgi ve saygılarımla...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 21, 2013, 09:28:50
Haiti İle a Vache adasından ayrılıp Jamaica rotasına süzülmeye başladıktan yarım saat sonra motor yine hararet alarmı verdi.Hararet göstergelerinde anormal bir yükseliş yok.
Düdük 10 dak öttü sustu . Kapağı açıp baktım. Bütün kayışlar randımanlı çalışıyor.
Motor soğutma, dışarı deniz suyu devridami yapıyor.Tatlı su soğutma kayışı da devrede.
Bu sorunun kaynağını halen bulamadık. Sonson sıcak su kazanınından kaynaklandığını düşünüyor.Doğrusu ben de öyle düşünüyorum. Zira onu takar takmaz sorun başladı.
Tekneyi geriye çevirdim ama dönmeye isteksizim.Kısa bir süre düşündüm ve devam etmeye karar verdim.Geri dönersem 1 günden fazla kaybım olur.
Zira Sonson yarın 4 ten önce gelip soruna bakamaz. bugün ayın 30'u.Önümdeki yol 2 günden fazla sürebilir.
4 ü akşamı Kingston havalanından Mira'yı karşılayacağım.O gelmeden önce 1-2 gün çevreyi tanımalıyım.Tekneyi toparlamalıyım.
Dolayısıyla geriye gitmekten vazgeçip tekneyi yeniden rotaya yönlendirdim.
Resifler etrafından dönüşler yapıldıktan sonra Jamica nın güney-doğu ucunun 5 mil güney açığına bilgisayar-haritadan aldığım koordinatları garmin elektronik haritaya girdim.Aramızda hiçbir engel yok.Bu rotada dümdüz 275 ' takip edilecek.
Rüzgar yok.3-5 arası sancak-pupa esiyor.Vites rolantiden biraz fazla.
Acele etmeyip rüzgarı bekleyeceğim.Ana yelkeni de açıp bumbaları kavançaya karşın küpeşteye halatla sabitledim.Arada bir gelen ufak sağnaklar yelkenlere bir miktar ittirme sağlıyor.
Hepsi motorla beraber hızımız 3 kt geçmiyor.
Yeterli rüzgar olmadığından tekne sallan yuvarlan yol alıyor.Arada bir alarm ötüyor.
Motor kabin kapağını açıyorum aşağıdan buhar geliyor.Nerden geldiğini tespit edemiyorum.
Radyatör kapağını açıp su eksiltme var mı diye bakıyorum;yok.Kazandan sıcak su boşaltıyorum.Motoru biraz rolantiye alıyorum; bir süre açık kapak ile seyir yapıp havalanmasını sağlıyorum; derken alarm kesiliyor.Bu böyle devam ederse bu yol çekilir mi bilemem artık.
Uykum geliyor.
Karada uymayan ben teknede seyirdeyken mütemadiyen uyumak istiyorum.
Bu uyumak yüzünden birgün başım belaya girecek diye ürküyorum.
Hava karardı. Dürbünle etrafı gözlemledim. Çok uzaklardan 2 gemi benden uzak rotalara seyirdeler.
Aç karnıma rağmen havuzlukta uyuyakaldım.Ama kuş uykusunda gibi arada bir aykırı seslere uyanıyor çevre denetlemesi yaptıktan sonra tekrar uyuyorum.
Artık alarm ötmüyor.Biraz onun verdiği rahatlık birazda havuzlukta belimin ağrımasıyla uyumaya salona çekildim.
Uyandığımda artık gün doğuyordu.Saatlerce uyumuşum.
Arkamdan çektiğim rapalayı kontrol ettim. Bunca zaman beraberinde ot çekmiş.Başkasıyla değiştirip yeniden denize saldım.
Minik bir kuş havuzluğa girdi.Sanırım çevreyi tanıma amacıyla her yere gezinip duruyor.Uyuklarken başıma kondu,üzerimde gezindi ve içeriye girdi.
Açtır belki diye masanın üzerine ekmek kırıntıları serptim.
Denizde ve rüzgarda değişen bir şey yok.Sallan yuvarlan ağır ağır yol alıyoruz.
Gündoğumunu seyrederek bir kahve içtim. Karnım aç; birşey yemeyeli 24 saat geçti.
Şimdi bir hostes olsa da aşağıdan çay eşliğinde bir sandöviç uzatsa...
Hostese fırsat kalmadan yine uyuklamaya başladım. Aşağıya salona taşındım.
Ama minik kuş pek rahat bırakmadı ,başımda üzerimde gezindi sonra ortadan kayboldu.
Uzun bir aradan sonra teknenin garip hareketlerini hissederek uyandım.
Rüzgar,rüzgar,rüzgar.
Sancak geniş apazdan gelen rüzgara göre cenovayı da açtım.
Aradan 20 saat geçmiş. Saatte ortalama 3 milden 60 mil yol yapmışız.
Artık sancak geniş apazdan gelen 10-15 kt civarı rüzgarla 3 yelken 4.5-6kt arası hız yapmaya başladık. Motoru kapattım.
Rüzgar üstüne bindirmeye başladı 18-20-22 kt.
Bizim zevkle beklediğimiz hava.Hızımız yer yer 8 küsürlere kadar yükseldi.
Ancak rüzgar adilik yapmakta fazla geçikmedi.
Tam pupadan esmeye başladı.
Nefret ediyorum pupa rüzgarından.
Şimdi bu rüzgarda ya geriye dönüp ana yelkeni kapatacağım yada rotadan 20' oynayarak kuzey batıya yükseleceğim.
Geriye dönüp ana yelkeni kapatmak demek motoru çalıştırıp, 30 a yakın bir rüzgarla karşılaşıp diğer yelkenlerinde çıkartacağı gürültüyü göze alıp ana yelkeni kapatmak için direk dibine gitmek gerekecek.Kapatmazsam cenovaya gelen rüzgarı kesecek.
Yok canım... Bu hareket bana fazla gelir. Kalsın böyle.
Neco'ya 20'kuzey- batıya dön talimatı verdim.İlerde bakarız çaresine.
Bir süre oturdum durumu gözlemledim.. O havada zar zor karnımı doyurdum.Yine uyku bastırdı.
Tekneyi Neco'ya emanet edip yeniden uyumaya aşağıya çekildim.
Uzun bir süre sonra teknenin ve yelkenlerin anormalliği beni uyandırdı.
Ortalığı bir gürültü kopartıyor. Nerdeyse her yer çığlık çığlığa.
Havuzluğa fırladım.Tekne rotasından sapmış. Bumbalar akortları bozuk bir şekilde uznekleri koptu kopacak gürültü çıkarıyor.
Neco dan dümeni aldım ama uyku sersemi dümen hangi pozisyonda idi anlamadan zar zor yeniden rotaya girdim.
Rüzgar şiddetinde değişen birşey yok. 20 civarı esmeye devam ediyor.
Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum.Dümeni Necoya tekrar devrettim. 10m ötemde sancağımdan pööf diye bir ses duydum ve göz kıyısından orada bir karışıklık farkettim.
Balina mıdır ki; bu denizde olamaz ' diye fener tuttum.Ardında balina,yunus göremedim.
Ancak feneri etrafta gezdirdikçe denizde yoğun bir karışıklık farkettim.
Rüzgar değişmiyor ama dalgalar her yönden gelip teknenin bordasında patlama sesi çıkartıyor.
Deniz karışmaya başlamış.
Aklıma bu seyir bölgesi ilgili uyarılar geldi.
Hikmet kaptan dahil birçok kişiden duymuştum.
Kuzey karayip denizi atlantikten daha sorunludur dikkat et demişlerdi.
Bu bögede 1000-2000 m civarı derinlik birdenbire 500 ardından 100-200 lere düşüyor ve dip akıntılar sert rüzgarlarla denizde karmaşa yaratıyor dediler.
Ve biz şu an söylenenleri yaşıyorduk.
Tekne sancak geniş apazda giderken rüzgar iskeleye geçmiş tekne 100' civarı yön değiştirmişti.
Neco bunu nasıl becerdi henüz anlamış değilim.Kendisi oldukça güçlü kuvvetli bir pehlivana benzer.
Buraya kadar oldukça hızlı gelmiş dünkü rüzgarsız açığı kapatmıştık.
Derinlik düşmüş Jamaica kıyılarına 25 milimiz kalmıştı.
Kısa bir süre yelkenlere destek motoru çalıştırdım.Neco'un hakimiyeti ele almasına emin olunca yine gittim yattım.
Aradan çok geçmedi aynı sorunu yeniden yaşayınca yine dümene hakim olmakta zorlanarak rotaya girdim.
Fenerle yelkenleri taradım. Ana yelken paramparça olmuş.
Görüntüsü indirmeye gerek olmadığı şeklinde idi. Miyadını doldurmuştu ancak bu kadar erken beklemiyorum. Daha önce güngörmez yakası elimle çekiştirirken bir miktar yırtılmıştı.
O, noktadan yola çıkarak tamamen parçalanmış.
Bu sayede cenova daha çok rüzgar almaya başlamıştı.
Eski rotaya girdim girmesine de tam olarak nereye gidiyoruz orasını bilemedim.
Zira garmin satellite bağlantısı bir gidiyor bir geliyor.Her kopuş saniyeler arası sürdüğünden koordinatları alamıyorum.Neredeyim, tam olarak nereye gidiyoruz bilemiyorum.Baştan rüzgara uyalım diye Jamaica'nın doğu ucunun az kuzeyine rota tutturmuştuk.
Bilgisayarı açtım ; oda uydulara bağlanmadı.Artık bulunduğum yerin koordinatlarını tespit edemez oldum.
Kağıt haritam yok.Olsa da yıllardır kullanmadığım için hesap kitap yapmasını unuttum.
Artık yıldızlara bakarak mı gitmek lazım acaba!..
Herşey yolundayken gittiğim 265' nin bu sefer kıyıdan oldukça uzak kalacağımı düşünerek 10-15' güneyine saptım.
Bir müddet sonra 20 mil kala doğu ucunda ki fenerin ışıklarını gördüm.Tekneyi fenerin üzerine yürüterek derecesini tesbit ederek 10-15' güneyine rotayı yeniledim.Bu şekilde Jamaica'nın güney kıyılarına oldukça uzak geçiş yapıyor olacağım.
Gecenin karanlığında bu uğraşılar bana oldukça gerginlik yaratttı.
Bu arada denizin karışıklığı sona erdi.
Oturup dinlenirken el gps elektronik haritayı kurcalamak aklıma geldi.
Hem garmin hem bilgisayar gpsi uydulara bağlanamazken bunun bağlanacağına hiç ihtimal vermedim.
Dalış faciasında suda yüzdüğünden çalışacağına da ümidim yoktu.
Ufaklık çalıştı ve şaşırtıcı bir şekilde uydulara bağlandı.Koordinatlarını alıp bilgisayardaki haritada bulunduğum yeri saptadım.
Yine fenerin 10' altına otopilotu sabitledim. Çevreyi taradım,, bana aykırı noktalarda 2 gemi gördüm.
Uyuduğum saatler dışında toplam 4 gemi görmüş oldum.Aslında bu konuda da epeyi uyarı almıştım. Özellikle Jamaica Kingston limanı tarafına gemi trafiği yoğundur diye kulağım çekildi.
Gün doğumuna daha çok var. Bu hızla devam edersek 3-4 saat sonra güney kıyılarına girmiş olacağız.
Elektronik haritalar çalışmadığı için nöbetteyim.2 saattir halen uydulara bağlantı sağlanamadı. Neden diye düşünürken aklıma Küba'nın güney-doğusunda bulunan Amerikan Guantanamo üssü aklıma geldi Orasıyla aynı meridyen üzerindeydik.Sebebini ona yordum.
Bir yandan Castro'nun böyle bir üsse nasıl göz yumduğunu düşünür oldum.
Devrimden önce orası m.karesi 1 $ Amerikaya satılmış. Bizdeki haraç mezat satışlar gibi.
Ben olsam 'al lan 1 $ boşalt orayı' derdim.Küba'ya gidince bu konuyu araştıracağım.
Çok uykum geldi.Havuzlukta göz dinlendirip uyanık kalmaya çalışıyorum.
Jamaica kıyılarına biraz daha yaklaşınca gpsler çalışmaya başladı. Jamaica kıyılarına gecenin karanlığında gireceğim için oldukça rahatladım.
Gerek bilgisayardan, gerek garminden rotayı garantiledikten sonra salona geçip uyudum.
Uyandığımda artık gün doğmuştu. Kıyıya oldukça uzak seyirdeydim; artık yaklaşabilirdim.
Bu eylem biraz korkak, biraz uykucu versiyon oldu.
Gün ağardıktan bir süre sonra rüzgar bize elveda dedi. Motoru çalıştırdım.
Sevgili ihtiyar yarım saat sonra yeniden beni ihmal etme sinyallerini verdi...
Ben seni nasıl ihmal edebilirim ki; tanıştığımızdan beri en büyük aşkım sensin diyerek yağ çektim.
Ama önce şu gideceğimiz noktaya varalım, ben yine senin için doktor çağıracağım.
Hayallerimin ülkelerinden biri olan Jamaica kıyılarını Bob Marley eşliğinde izlemeye başladım.
5-6 sa. sonra kanalı gösteren ilk fenerlere ulaştık.
Buradan Royal yacht clup'ın girişi U çizerek toplam 7 mil.
Kanalın 2 noktasında 2 geminin yanyana geçmesini zorlaştıran dar dönüşler vardı.
Kanaldan geçip yat külübe varmak 2.5 saat sürdü.Kanala girdiğimden itibaren 16 dan yaptığım telsiz çağrılarıma cevap alamadım. Yoğun gemi trafiği olmasına rağmen hiçbir görüşme sesi alamadım.Telsizimin çalışmadığından şüphelendim.El telsizinden de hiç çağrı ve görüşme sesi duyamadım. Yat külübü girişine geldiğimde karşılayan olmadı.
Haiti'den yaptığım yazışmalara göre dışarda tonoza bağlanacaktım.Etrafta tonoz yoktu.
Marina doğal bir liman ve 1890 lardan beri var olan bir yat külüp idi.İçeriye bağlanırsam günlük 49 $ dışarıya tonoza bağlanırsam günlük 12 $ idi.Ama dışarıda tek bir tonoz bile yoktu.
Marinanın ağzında eğleşip korna çalmaya başladım.Bir süre sonra içerlerde mazot iskelesinden birinin el kol işaretini fark ettim.
Tonoza bağlanacağım diye halat hazırlığı yapmamıştım. Apar topar baş kıç halatlarını hazırlayıp , usturmaçaları bağlayıp sancaktan iskeleye yanaştım.Halatlar alındı bağlandım.
Tekneden ayrılma; sağlık,gümrük ve pasaport tekneye gelecek; dediler.
Madem buraya yaslandım; mazot deposunu doldurmaya karar verdim.
Mazotu alırken görevli su istermisin diye sordu.Para isteniyorsa hayır dedim.
Bahşiş karşılığı ofise bildirmem dedi.
Dominican'dan bu yana su alma ihtiyacım olmamıştı.Depolar gerek yağmur gerekse su yapıcı ile idare ediyordu. Genelinin boş olduğunu biliyorum.
Tanklara su doldurma işlemiyle uğraşırken ardımdan çok temiz bir 'merhaba' sesi ile doğruldum.
Bu kişi gerçekten bir Türk idi.
Ilgaz çalışkan.Yat külübün üyesi; 32 ft teknesi olan uzun yıllardır burada bir gemi firmasında çalışan genç 2.kaptan bir denizci.Elinde hediye Jamaica bayrağı ile gelmişti.
Bilinmeyen bir ülkeye gelindiğinde bir vatandaş ile karşılaşmak gerçekten bir lüks.
Nitekim sevgili Ilgaz'ın bilahare çok yardımına ihtiyacım oldu.
Ilgaz ile sohbet ederken sintine pompası sık sık çalışmaya başladı.Motor kapağını kaldırdım ;manzara çok kötü.
Motorun 1/3 ü su içinde ve suyun üzerinde yoğun yağ tabakaları yüzüyor. Üstelik marinanın girişinde dışarıya yağlı su boşaltmış oluyorum.Görürlerse başım belaya girer diye düşünüyorum.
Hemen depoya dolan suyu kapattım.Suçluyu armaya koyuldum.
Suçluyu çabuk buldum;her zaman ki gibi ben mişim...
Aşağıya indim, farş tahtalarını kaldırdım,sintine komple su dolu.Tahtalar neredeyse yüzmeye başlayacakmış.
Sorun en baştaki deponun kapağını kapatmadığımdan kaynaklanmış.
25x30 cm den oluşan bu kapak 17mm lik 2 somun ile kapatılıp sıkıştırılıyor.
Depolar dolunca tahliye deliğinden fazlası akamıyor ve teknenin içine boşalıyor.
Devridaim pompasının somunlarını pis su tankına düşürünce yedekleri olmadığından bunları söküp takmıştım.Depo hiç bir zaman dolu olmadığı için ve Haiti'de krom civata bulamadığımdan yeniden kapatamamıştım.
Ilgaz ile sohbete dalınca yeni bir 'facia' ben geldim demiş ;oldu.
İyi ki sohbete dalmışım; yoksa farketmem zaman alırdı.Başımıza gelecek yeni belalar ilk işaretini verdi.
Ilgaz bir süreliğine ayrıldı. Ben görevlileri beklemeye başladım....
Yeni maceralarda görüşmek üzere sevgiyle kalın.
http://youtu.be/OUj0uMN15tw (http://youtu.be/OUj0uMN15tw)
http://youtu.be/sVWBlX7C6DU (http://youtu.be/sVWBlX7C6DU)
Bu çekimde, güney yerine batı demişim.Heyecandandır:)
http://youtu.be/OetUU5tURzo (http://youtu.be/OetUU5tURzo)
Gönderen: Murat İçmez - Kasım 21, 2013, 09:42:58
Gönderen: Taner Özer - Kasım 21, 2013, 09:58:53
TANER
Gönderen: Seçkin Barlas - Kasım 21, 2013, 10:16:12
Selametle...
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 21, 2013, 10:16:50
Ben denizci kadını severim.
Uzun yola çıkma sancıları öncesiydi; bir gün birine rastladım.Yeni hevesli, acemi birisi idi. Uzun seyirler yapıp tecrübesini arttırmak istiyordu.
Başlangıçta çok fazla ciddiye almamıştım.
Ancak çok kısa bir süre içerisinde teknenin üzerinde bir deniz kızı gibi süzülerek her işi çabucak benimseyip başardığını gözlemledim.
Kendimi onu seyretmekten alıkoyamaz olmuştum.Tamir, bakım dahil hiçbir işten yılmıyor her şeyi benimseyerek, severek,zevk alarak yapıyordu.Tekneyi her zaman pırıl pırıl buluyordum.
..............................................
Dırdırı, ukalalığı olmayan güzel mi güzel bir insan idi.
Güzel bir beraberliğimiz oluştu. Onunla denizde olmak büyük bir keyif idi.
İşte, denizde yaşanacak deniz kızı, bu olmalıydı.
Tam bu sıralarda benim uzaklardan yeni, uzun yol teknesi satın almam ve artık uzaklara açılmak dürtülerimin artması ;zorunluluğumun oluşması dengeleri altüst etti.
Çünkü o gelemezdi.Sırtında ağır bir yük vardı.
Yollarımız ayrıldı. Ben okyanuslara; O, ayaklarından karaya zincirlenmiş biri olarak geride kaldı.
Nezih Korsanım, yazılarınızı keyifle okuyorum. Sürükleyici, öğretici ve sadeliğiyle çok güzel...
Yukarıdaki satırları alıntıladım.
Benim (bana düşmez elbette ama) ciddi bir tavsiyem olacak;
Hayat çok kısa, insanın sevdiği birini bulunca kaybetme lüksü olmamalı..
Bence, ilk fırsatta gelin, bulun bu kızı ve tutup kolundan götürün... Gerekirse zorla..:)
Teşekkürler Eyüp korsanım.
Malesef, insanımızın vazgeçemeyeceği karasal sorunları vardır.
Çare bulunamadı...
Yanlızlık güzel bişi değil Nezih'im be yaw..Yazıya böyle başlamışsın ama inan güzel bişi değil.
Böyle bir kadını bulmuşsan şanslısın demektir.
O gelemiyorsa sende gitme be kardeşim.
Ne işin var bir başına oralarda..
Bak bi sürü tatsız tuzsuz tiple teşaşür etmek zorunda kalıyorsun..
Varsın buraların suları olsun,buralarda paylaşmanın, birlikte yaşamanın lezzeti, Jamaika dan alacağın lezzetten fazla olmaz mı dersin..
Ne güzel demişsin "seyretmeye doyamıyordum" diye..
Neyse! Ne bileyim.. Hem bana ne? Bildiğin gibi yaşa kardeşim.
Aslolan nasıl mutlu olunacaksa onu yapabilme gücünü bulabilmek.
Yeterki çaresizlikten sürükleniyor olmayalım..
Gönderen: Erkan Usluoğlu - Kasım 21, 2013, 10:26:51
Sayenizde hep birlikte, jamaica da olacağız.
Her şey kolayınıza olsun.
Gönderen: İlker Gümüşova - Kasım 21, 2013, 10:28:11
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 21, 2013, 10:47:39
Hem şu kızı bulursun, hemde çekeriz senin emektarı içmelere, şöyle baştan bi toplarız adamakıllı..
Helak olacaksın oralarda..
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 21, 2013, 10:53:04
...
Yanlızlık güzel bişi değil Nezih'im be yaw..Yazıya böyle başlamışsın ama inan güzel bişi değil.
Böyle bir kadını bulmuşsan şanslısın demektir.
O gelemiyorsa sende gitme be kardeşim.
Ne işin var bir başına oralarda..
Bak bi sürü tatsız tuzsuz tiple teşaşür etmek zorunda kalıyorsun..
Varsın buraların suları olsun,buralarda paylaşmanın, birlikte yaşamanın lezzeti, Jamaika dan alacağın lezzetten fazla olmaz mı dersin..
Ne güzel demişsin "seyretmeye doyamıyordum" diye..
Neyse! Ne bileyim.. Hem bana ne? Bildiğin gibi yaşa kardeşim.
Aslolan nasıl mutlu olunacaksa onu yapabilme gücünü bulabilmek.
Yeterki çaresizlikten sürükleniyor olmayalım..
Ama bu ne kardeşim yaa...
Philosophy Mode: ON
Yunan adalarına yakınlıktan mı oluyor, oraların güneşinden, denizinden, zeytininden mi nedir?
İki satır seyir yazısı okuyacaz, keyiflenicez, adamı dürtüyorsunuz "kalk, al eline bir asa, fener her ne ise, dolaş dağ bayır, kıyıdan ufku süz uzuun, uzun, sakalını sıvazla, kedi sev!"
Bu ne ya? :P Bi huzur verin. 8)
Gönderen: Taner Özer - Kasım 21, 2013, 10:53:47
Ağbi dön memlekete be yaw..
Hem şu kızı bulursun, hemde çekeriz senin emektarı içmelere, şöyle baştan bi toplarız adamakıllı..
Helak olacaksın oralarda..
Yapma abi yaa...
İnsaonğlu bu, burada iken orada olmak, orada iken burada olmak ister.
Daha Küba'ya gidilecek. :-*
TANER
Gönderen: Eyüp Oğan - Kasım 21, 2013, 11:23:38
Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorum.Dümeni Necoya tekrar devrettim. 10m ötemde sancağımdan pööf diye bir ses duydum ve göz kıyısından orada bir karışıklık farkettim.Bu satırları okurken "tamam 'Bermuda Şeytan Üçgeni' dedikleri yer galiba" diye ürperdim...
Balina mıdır ki; bu denizde olamaz ' diye fener tuttum.Ardında balina,yunus göremedim.
Ancak feneri etrafta gezdirdikçe denizde yoğun bir karışıklık farkettim.
Rüzgar değişmiyor ama dalgalar her yönden gelip teknenin bordasında patlama sesi çıkartıyor.
Deniz karışmaya başlamış.
Aklıma bu seyir bölgesi ilgili uyarılar geldi.
Bu sayede cenova daha çok rüzgar almaya başlamıştı.
Eski rotaya girdim girmesine de tam olarak nereye gidiyoruz orasını bilemedim.
Zira garmin satellite bağlantısı bir gidiyor bir geliyor.Her kopuş saniyeler arası sürdüğünden koordinatları alamıyorum.Neredeyim, tam olarak nereye gidiyoruz bilemiyorum.Baştan rüzgara uyalım diye Jamaica'nın doğu ucunun az kuzeyine rota tutturmuştuk.
Bilgisayarı açtım ; oda uydulara bağlanmadı.Artık bulunduğum yerin koordinatlarını tespit edemez oldum.
Kağıt haritam yok.Olsa da yıllardır kullanmadığım için hesap kitap yapmasını unuttum.
Artık yıldızlara bakarak mı gitmek lazım acaba!..
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Kasım 21, 2013, 11:40:25
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 21, 2013, 11:56:27
Siz gezin cebelleşin, yazın o okusun,kadınının yanında, sevişme aralarında sigarasını tüttürürken..
Dostuz olum biz..
Gönderen: Taner Özer - Kasım 21, 2013, 12:17:09
İyi valla adam oralarda sefil olsun tek başına, siz buralarda iki satır gezi yazısı okuyun diye..
Siz gezin cebelleşin, yazın o okusun,kadınının yanında, sevişme aralarında sigarasını tüttürürken..
Dostuz olum biz..
Ya adam orada mutlu, aksi doğruysa ben onunla yer değiştirmeye hazırım.
TANER
Gönderen: Nurettin İşletici - Kasım 21, 2013, 12:39:45
Cüneyt korsanımın "konyakçı" olan lakabını "limon" olarak değiştirilmesini talep ediyorum.
Dur abi yaaaa keyfimize limon sıkma
Viya boyle Nezih korsanım
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 21, 2013, 13:05:33
Ağbi dön memlekete be yaw..
Hem şu kızı bulursun, hemde çekeriz senin emektarı içmelere, şöyle baştan bi toplarız adamakıllı..
Helak olacaksın oralarda..
Amman Nezih korsanım sakın bu ihtiyarın lafına bakıpda gelme mazallah bi daha denize çıkamazsın,Tonoz korsanı olursun :D
Zevkle takip ediyorum devammm :)
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 21, 2013, 13:10:04
Eğlenmek için seni harcıyorlar.
Hepsinin 200.000 avroluk lüküs tekneleri,marinalarda yerleri, yazlıkta evleri falan var. Yan gelip yatıyorlar valla..
Dön evladım memleketine. Bak Bodrum pek şahane bu aralar.
Söz bir tonozda sana ayarlayacağımdır..
Bak beline ilaç sürecek kimse yok oralarda. Allah muhafaza yani..
Bakayım mı uçak seferlerine..
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 21, 2013, 13:12:06
İyi valla adam oralarda sefil olsun tek başına, siz buralarda iki satır gezi yazısı okuyun diye..
Siz gezin cebelleşin, yazın o okusun,kadınının yanında, sevişme aralarında sigarasını tüttürürken..
Dostuz olum biz..
Ya adam orada mutlu, aksi doğruysa ben onunla yer değiştirmeye hazırım.
TANER
Talya kardeşimin bundan haberi var mı?
Ben mi mesaj atayım..
Gönderen: Taner Özer - Kasım 21, 2013, 13:18:45
Ya adam orada mutlu, aksi doğruysa ben onunla yer değiştirmeye hazırım.
TANER
Talya kardeşimin bundan haberi var mı?
Ben mi mesaj atayım..
:D :D :D
TANER
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Kasım 21, 2013, 15:32:23
Bizi gezi yazılarından mahrum etme yeterki.
Bu arada Taner seninle yer değiştirip oralarda kalamaz inanma.
Sen sağlığına bak ve acizane tavsiyem o kadar uzun süreler yemek yemeden durma.
Gez ve yaz gönlünce. 1w5ey8
Gönderen: Salim Orhanlı - Kasım 21, 2013, 16:29:28
Gönderen: Taner Özer - Kasım 21, 2013, 17:49:24
Aman gözünüz üzerinde olsun.
Sevgiler,
TANER
Gönderen: Hakkı Algın - Kasım 21, 2013, 20:38:10
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 21, 2013, 23:57:32
JAMAİCA' YA YOLCULUK
Tekneyi geriye çevirdim ama dönmeye isteksizim.Kısa bir süre düşündüm ve devam etmeye karar verdim.Geri dönersem 1 günden fazla kaybım olur.
Zira Sonson yarın 4 ten önce gelip soruna bakamaz. bugün ayın 30'u.Önümdeki yol 2 günden fazla sürebilir.
4 ü akşamı Kingston havalanından Mira'yı karşılayacağım.O gelmeden önce 1-2 gün çevreyi tanımalıyım.Tekneyi toparlamalıyım.
Dolayısıyla geriye gitmekten vazgeçip tekneyi yeniden rotaya yönlendirdim.
Yanıtla #531 : Bugün, 09:28:50 »
Nezih korsanım yazdıklarınızda tarihler beni şaşırtıyor olaylar sanki bu gün olmuş gibime geliyor ama tarihler eskide kalmış gibi
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 22, 2013, 15:15:48
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 22, 2013, 20:38:18
Gönderen: Hakan Erim - Kasım 22, 2013, 22:25:11
Tabib tabib bu öcünün burada ne işi var?
Bob Marley yaşasaymış böyle görünecekmiş.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 04:16:41
Sevgiler,saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 04:41:44
Yanlızlık güzel bişi değil Nezih'im be yaw..Yazıya böyle başlamışsın ama inan güzel bişi değil.
Böyle bir kadını bulmuşsan şanslısın demektir.
O gelemiyorsa sende gitme be kardeşim.
Ne işin var bir başına oralarda..
Bak bi sürü tatsız tuzsuz tiple teşaşür etmek zorunda kalıyorsun..
Varsın buraların suları olsun,buralarda paylaşmanın, birlikte yaşamanın lezzeti, Jamaika dan alacağın lezzetten fazla olmaz mı dersin..
Ne güzel demişsin "seyretmeye doyamıyordum" diye..
Neyse! Ne bileyim.. Hem bana ne? Bildiğin gibi yaşa kardeşim.
Aslolan nasıl mutlu olunacaksa onu yapabilme gücünü bulabilmek.
Yeterki çaresizlikten sürükleniyor olmayalım..
[/quote]
Cücü'cüm
Benim akıl yaşım 35.5 ta takıldı kaldı.Kanım kaynıyor. Yenga dizi dibinde oturamıyorum.Serde kilibiklikte yok.Kaderde yalnızlık ve sürünmek varmış.
Naparsın... !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 05:06:50
Yanlızlık güzel bişi değil Nezih'im be yaw..Yazıya böyle başlamışsın ama inan güzel bişi değil.
Böyle bir kadını bulmuşsan şanslısın demektir.
O gelemiyorsa sende gitme be kardeşim.
Ne işin var bir başına oralarda..
Bak bi sürü tatsız tuzsuz tiple teşaşür etmek zorunda kalıyorsun..
Varsın buraların suları olsun,buralarda paylaşmanın, birlikte yaşamanın lezzeti, Jamaika dan alacağın lezzetten fazla olmaz mı dersin..
Ne güzel demişsin "seyretmeye doyamıyordum" diye..
Neyse! Ne bileyim.. Hem bana ne? Bildiğin gibi yaşa kardeşim.
Aslolan nasıl mutlu olunacaksa onu yapabilme gücünü bulabilmek.
Yeterki çaresizlikten sürükleniyor olmayalım..
[/quote]
Ama bu ne kardeşim yaa...
Philosophy Mode: ON
Yunan adalarına yakınlıktan mı oluyor, oraların güneşinden, denizinden, zeytininden mi nedir?
İki satır seyir yazısı okuyacaz, keyiflenicez, adamı dürtüyorsunuz "kalk, al eline bir asa, fener her ne ise, dolaş dağ bayır, kıyıdan ufku süz uzuun, uzun, sakalını sıvazla, kedi sev!"
Bu ne ya? :P Bi huzur verin. 8)
[/quote]
Haklısın yani. Aynı ufuklar,aynı denizler,aynı gün batımları,aynı yunan adaları.Siz halen sıkılmadınız mı oralardan?
Yoksa başımdan geçenlerle sizlere olumsuz etkide mi bulunuyorum?
Yok yok onlar hikaye. Hava güzel, deniz güzel,doğa güzel,insanlar müzik güzel.Çiçek açtı buralarda... !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 05:11:19
İyi valla adam oralarda sefil olsun tek başına, siz buralarda iki satır gezi yazısı okuyun diye..
Siz gezin cebelleşin, yazın o okusun,kadınının yanında, sevişme aralarında sigarasını tüttürürken..
Dostuz olum biz..
Ya adam orada mutlu, aksi doğruysa ben onunla yer değiştirmeye hazırım.
TANER
Taner'cim o kadar emek verdim.Ciddi bir hava parası ödeyeceksen yer değiştirelim.
Ne dersin.. ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 05:29:05
JAMAİCA' YA YOLCULUK
Tekneyi geriye çevirdim ama dönmeye isteksizim.Kısa bir süre düşündüm ve devam etmeye karar verdim.Geri dönersem 1 günden fazla kaybım olur.
Zira Sonson yarın 4 ten önce gelip soruna bakamaz. bugün ayın 30'u.Önümdeki yol 2 günden fazla sürebilir.
4 ü akşamı Kingston havalanından Mira'yı karşılayacağım.O gelmeden önce 1-2 gün çevreyi tanımalıyım.Tekneyi toparlamalıyım.
Dolayısıyla geriye gitmekten vazgeçip tekneyi yeniden rotaya yönlendirdim.
Yanıtla #531 : Bugün, 09:28:50 »
Nezih korsanım yazdıklarınızda tarihler beni şaşırtıyor olaylar sanki bu gün olmuş gibime geliyor ama tarihler eskide kalmış gibi
Hüseyin korsanım,
Yaşadığım tarihlerle yayınladığım tarihler aynı değildir.
Örneğin Haitiden 30 ekimde ayrılmışım.Jamaica yol hikayesini yayınladığım tarih 21 kasım'mış :)
Genellikle gün ve tarihleri vardığım limanda form doldururken karşımdaki yetkiliye soruyorum.Bazen yılı bile yanlış yazabiliyorum.
Yani zaman içinde kayboldum. ::)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 25, 2013, 05:40:23
Yat külüpten tankları doldurmak üzere su çalarken suç üstü yakalandım. :-[ !*.
(http://i44.tinypic.com/2nuu9p1.jpg)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Kasım 25, 2013, 08:24:37
Saygılar
Gönderen: Cüneyt Baygün - Kasım 25, 2013, 09:52:35
uzaklarda hayat hiç kolay değil.
Yat külüpten tankları doldurmak üzere su çalarken suç üstü yakalandım. :-[ !*.
(http://i44.tinypic.com/2nuu9p1.jpg)
Yazık yazık koskaoca Nezih Kılıçkını korsan..Pehh!!
Burada olsan kraldın bea..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 28, 2013, 07:12:10
Yazık yazık koskaoca Nezih Kılıçkını korsan..Pehh!!
Burada olsan kraldın bea..
[/quote]
Cücü, Bodrum da iken Kraldım ama canım sıkılıyordu aynı adalara gidip gelmekten:)
Şimdi macera var, heyecan var,adrenalin var.:)
http://youtu.be/kRuPXQ7ZV5Y (http://youtu.be/kRuPXQ7ZV5Y)
Gönderen: Murat Aktürk - Kasım 28, 2013, 07:32:41
Balık Güzelmiş :)
Sen şimdi buralara döndüğünde senin maceralar, askerlik maceraları gibi anlat anlat bitmez ;D
Videoyu kim çekti :)
Köpeğe kamera kullanmasınımı öğrettin yoksa ;D
Gönderen: Mustafa Özdemir - Kasım 28, 2013, 07:46:44
Gönderen: Mete Kardeş - Kasım 28, 2013, 09:02:26
Gönderen: Ünsal Gemici - Kasım 28, 2013, 09:18:12
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 02:11:11
Afiyet olsun Nezih Abi :)
Balık Güzelmiş :)
Sen şimdi buralara döndüğünde senin maceralar, askerlik maceraları gibi anlat anlat bitmez ;D
Videoyu kim çekti :)
Köpeğe kamera kullanmasınımı öğrettin yoksa ;D
Teşekkürler Muratcım,
Zaten burada yazıyorum ya olanı biteni.Dönünce anlatacak bişi kalmayacak ki.:)
Daha iyi hizmet verebilmek için görüntü yönetmeni tuttum:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 02:15:26
Güzel balık,afiyet olsun.. :)
Teşekkürler Mustafa kaptanım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 02:17:19
Nezih abi koyma boyle videolar.....sadece masal olarak dinleyelim sende bizim masal kahramani olarak kal , :-* videolar birdenbire isi farkli boyuta dönüştürüyor.... :D :D
Tamam Mete,aldım mesajı.Seni tahrik etmek için sık sık video koyacağım:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 02:24:18
Nezih bey yazılarınızı severek takip ediyorum. Tek başına böyle bir serüven içerinde bulunmanız hayranlık verici. Tecrübeleriniz ortada ama yinede söylemeden kendimi tutamadım.Tek başına bir seyirde önlem almadan teknenin arkasından dışına çıkmak ve oradan askıdaki bir filikaya çıkmak üstelik elde olta ile uğraşırken yani sağa sola yeterince tutunamadan bunu yapmak son derece tehlikeli. İstediğiniz kadar tecrübeli olunsun bu tür şeylerde bir kez hata yapılır ikincisi olmaz.
Çok haklısın Ünsal kaptanım.
Denizciliğim genellikle hatalarımla ön plandadır.
Bu konuda hiç kimseye iyi bir örnek olamam.
Vermek istediğim mesajlar da özellikle bu yöndedir.
Ama, huyum kurusun değişemiyorum.
Uyarın için teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 03:46:15
(http://i40.tinypic.com/33dw66c.jpg)
(http://i44.tinypic.com/2v36c6c.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 29, 2013, 16:59:10
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 04, 2013, 03:43:47
GELİN, GELİN ÜÇER-BEŞER GELİN...
Her limanda 20 gün pineklersem bu dünya gezisi bitmez. Heralde buna ömür yetmez.
Yeter ise, dünyanın en uzun gezgin rekorunu kırmış olurum.Hiç de fena fikir değil!
Yat külübün müdürü mrs. Path hoşgeldin dedikten sonra sizi bir yere yerleştirelim; dedi.
.Yazışmamızda bana tonoz olduğunu ve günlük 12$ demiştiniz?
...Hayır,demir bırakıp külüpten faydalanmanız için 12 $ ödeyeceksiniz.Ama isterseniz dışarda bir iskele var oraya yanaşabilirsiniz.İçeride olmak istiyorsanız günlük 49 $ ödemeniz gerekir.
.İskeleye yanaşmayı tercih ederim.
Ilgaz'dan öğrendiğim külüp üyeleri yıllık aidat haricinde teknelere aylık 100-200 $ ödüyorlarmış.
İçeride bağlanırsam 3-4 gün için aynı parayı ödemiş olacağım.
Onun için kuzu kuzu dışarıdaki köhne iskeleye yanaşmayı tercih ettim. Hiç olmazsa ayağım karada olacak.
Karantina görevlileri geldi. Tekneye girdiler sordular, soruşturdular.Kağıtlar; formlar dolduruldu gittiler.
Arkalarından dışarda onların çıkmasını bekleyen tek başına biri geldi.
Gümrükten geliyormuş.Görevi teknede gümrüğe tabii birşey var mı yok mu ona bakmak ama bana sorduğu sorular az önce çıkan karantina görevlilerin soruları.
Bu adam tekin biri olmadığını daha gelir gelmez göstermiş oldu
.Hissediyorum böyle kanı bozuk tipleri...
-Nereden geliyorsun?
Haiti'den
-Kolera var mı?
-Yok.
-Sağlık merkezine git rapor getir.
-Pekala yarın bakarız.
-Çöpün var mı?
-Yok.
-Silah varmı ?
-Yok.
Bu arada saatine baktı ;saat 4 mesaim bitti bana 40 $ ödeme yapman lazım, ama paran yoksa önemli değil; dedi.
Param yok ve bana bu saatlerde giriş ücretsiz diye bildirildi dedim.
Halbuki tekneye giriş saati 15.00 iken sallana sallana işini yapıyordu.Önüme 6 tane doldurmam için sayfa bıraktı.
-Gümrüğe tabii birşey var mı?
-Gümrüğe tabi değilse 30-40 karton sigaram var.
-OOO çok fazla ,Niye bu kadar fazla?
-Haiti de 1 $ burada 6-7 $ da ondan.
-Bunları kilit altına almamız lazım.
-Nasıl kilit altına alacaksın ; tekneden mi götüreceksin.!
-Hayır.teknede kilitleyeceğiz.Bana bir depo göster oraya bant çekeceğim.
Al başına belayı.Keşke söylemeseydim.Baş kamarada yatağın altında bir sürü alet edavatın olduğu geniş başka bir yer düşünemedim.Gözünden kaçırdığım birkaçı hariç hepsini oraya koydum ve bantladı. Her 2-3 günde gelip 2*3 karton bana verecekmiş.
-Transitlog ?
-Yok. Haiti'den çıkarken transitlog vermiyorlar.
-Olmaz,transitlog getirmek zorundasın.
-Vermiyorlarsa ben napayım.
-O zaman bir dilekçe yazacaksın, belki de bu dilekçe ödeme yapmanı engeller.
-Benim sorunum değil ,her ükenin farklı uygulaması var.Param yok ödeme yapamam.
Dilekçeyi benim adıma Ilgaz yazdı ; gümrükçü aldı gitti.
Gümrük onayından sonra akşam 7 civarlarında bayan pasaport görevlisi geldi.
Oldukça kibar ve hoş sohbetti.Ortalığa baktı ,sordu soruşturdu,birkaç belge doldurttu. Pasaporta giriş damgasını vurdu; o da gitti.
Geceyi mazot iskelesinde geçirdim. Sabah kırık dökük 60 cm genişliğindeki iskeleye bağlandım.
Motor kabinin de durum değerlendirmesi yapmaya başladım.Taşan su yüzeyinde o kadar yağı görünce öncelikle motor yağını kontrol ettim.Yağ seviyesi çubuğun dibine inmiş idi.
Eksiği tamamlamak için 2 lt yağ kullandım.Haiti'den bu yana motorun bu kadar yağ yakması imkansız.Nereden yağ kaçırdığını anlamak için öncelikle komple motoru ve motor kabinini temizlemek gerekiyor.Eskiden ayda bir yarım lt yağ eklerdim.Şimdi 2 litreye nasıl çıktı?. Motor buralarda elimde mi kalacak endişesi üstüme çöktü. Dahası; halen kısa süreli hararet ve elektrik arıza problemi var.
Motor kabininde durum değerlendirmesi yapar iken 'enişteee, enişteee,enişteee' diye çağrı duydum. Kafamı dışarı uzatıp baktığımda enine geniş ufak tefek bir adam ve ardında 2 uzun boylu vatandaşın iskeleden bana doğru geldiklerini gördüm.
Cemal,Serkan ve İsmail.
Birkaç yıldır burada bir gemi nakliye şirketinde çalışıyorlar.Cemal gemi makinisti; İsmail kaynakçı; Serkan gemi mühendisi. 3 lü dalton çetesi.
Hemen yat külübün bitişiğinde Gemi mühendisliği okulunda şirketin kiraladığı konteyler atolyelerde çalışıyorlar.Aynı evi paylaşıyorlar.
Motor kabininde keşif halindeyken gördükleri için hayrola dediler.
-Ne lazım ?
Durumu özetleyince Cemal hemen bir koşu atölyeden yağı emen bezlerden getirdi.
-Sen temizliği yap yarın gelir bakarız; diyerek işlerine gittiler.
1 hafta önce dip bucak temizlettiğim motor kabinini yeniden temizlemek zorunda kalmak bayağı ağır geldi.
Ses yalıtım süngerleri yağ emmiş olduğundan oldukça uğraştırdı.
Bu işi yaparken ardından başıma ne geleceğinin kaygısı içindeyim.
Bir yanda ana yelken ne olacak: gümrükçünün çıkarttığı sorun nasıl hallolacak?
Tekne temizlenecek, kirliler yıkanacak, 3 gün sonra Mira karşılanacak. Zaman kaybı en büyük sorun olacak. Hem marinaya para ödenecek hem de önümde Küba'da olmamı gerektiren belli bir tarih var.
Bir diğer yanda Jamaika kültürünü, yaşam tarzını tanımak ve gezip görmek için yeterince zamana ihtiyacım var.Bu ülkenin benim için bambaşka bir önemi var.
Daltonlar ertesi gün geldiler.Yoğun iş ortamları içinde canı gönülden benim sorunlarımla ilgilendiler.
Cemal motor hakkında pek iyi bir haber vermedi.Motorun rektifiye sinyalleri verdiğini tespit etti.
Yağ kapağından üfleme yapması bunun işareti imiş.
Yağ kaçağının sebebinin Haiti'de Sonson'un contayı iyi yerleştiremediğini düşündük.
Yat külübün önerdiği bir motor tamircisi ile anlaşarak yeniden conta takılmasına karar verdim.
Serkan, şirketin parça temini ile uğraştığı için eskisine uygun 2 adet conta buldu.
Garanti olsun diye 2 conta üstüste takıldı.
Motor ustası Huther oldukça iri yarı ve göbekli olduğundan ve aralara derelere giremediğinden bana çok iş düştü.
Kasnakları yeniden takarken cüssesinden dolayı rahat çalışamadığından şafta hasar vermiş.
Yine Cemal imdada yetişerek tornada şaftı kasnakları elden geçirerek Huther'ın yeniden takmasını sağlamış oldu.
Ertesi gün motoru hiç çalıştırmadığım halde aynı noktadan yağ sızıntısı yine kendini gösterdi.
Artık kafayı yemek üzereyim.Bunca zamandır kaç kişinin elinden geçti,dünyanın masrafına neden oldu halen sonuca ulaşılamadı.
Ön cephe öyle bir dar ki ufak adam Cemal bile göbeğinden giremiyor.
İki conta ardarda takıldığından artık oradan yağ kaçırması imkansız.Şaftın hemen altında dibinde arka kapağın civatasının çevresinde yağın yoğunlaştığını fark ettim.Arka kapak civata dahil komple boyalı oldu için hep 2-3 cm yukarıdan sızdığı düşünülmüş.
Motor ön kapak sökülecek conta yenilenecek ama contayı buralarda bulmak mümkün olmadı.
Onun yerine aşırı ısıya dayanıklı siyah sıvı conta kullanılacak.
Kafam allak bullak. Yaptırsam mı; yoksa böyle devam etsem mi!!!
Öbür yandan Hikmet kaptan (takatuka) yaptırmadan yola çıkma diye bana baskı yapıyor.
Nitekim daltonların Huther'ı sıkıştırıp garanti alması ile yaptırmaya karar verdim.
Herşey yeniden söküldü, kapak çıkarıldı, temizlendi.Contada herhangi bir çatlak görülmedi.Siyah silikon sıvı conta sürülerek takıldı.Ardından bir süre motor çalıştırıldı gözlendi herhangi bir sızıntı oluşmadı.Bu sancılı süreç Kingston'dan ayrılamadan son 2 gün öncesine kadar sürdü.
Kingston'a geldiğimin 4. günü Ilgaz'ın arabasıyla alanda Mira'yı karşıladık.
Yabancı gezgin yelkenciler sitesinden tanışıp bir süredir netten sanal aşk yaşıyorduk.
Sıkı bir yelken eğitiminden geçmiş tek başına İtalya da bulunduğu yerde gölde kısa seyirler yapabilecek bir tecrübeye sahipti.Uzun yol teknesine ve seyahatine ilk kez katılıyordu.
Uzun yazışmalar ve sohbetler sonrası 220 v bir elektrik çekimiyle bana eşlik etmeye karar vermişti.
Uzaktan davulun sesi hoş gelir misali ;karşılaşınca bende ki elektrik 9 v' a düşüverdi.
Canlı kanlı birini karşılaşır karşılaşmaz 'hissetmek' öyle pek kolay değil.
Zaten yoğun bir karmaşa içine gelmiş oldu.Dikkatimi kendi üzerinde yoğunlaştıramadığımı fark edince oldukça rahatsız oldu ve bunu dile getirdi.
Malum sebepler işte canım; motor bozuk ,yelken yırtık. gümrük bela,marina hergün para yazıyor; daha amerikan elçiliğine gidilecek .Yani sorun çok kusura bakma...
İlk üç gün yemek bulaşık dahil hiç birşeye dokunmasına müsade etmedim . Sadece beni izlemesini tenbih ettim.Bu teknede işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmaktan öte izlenmekle daha kolay öğrenileceğine inanıyorum.
Bu nedenle 3 gün bulaşık yıkarken yanımda durup izlemesini sağladım.
1. kural, yemekten kalkar kalkmaz tabağın, tenceren deniz suyundan geçirilip kalıntının kuruması donması engellenecek.
2.kural, sabunladıktan sonra deniz suyu ile yıkanıp tatlı su ile haififçe durulanacak.
3. kural,her yemekten sonra bulaşık mutlaka yıkanacak.
Tabii kuralların ardı arkası kesilmiyor.
Duş kullanma kuralları. Hidrofor sesinden takip ediyorum.
Önce deniz suyu ile duş alınacak.Sabunlandıktan sonra deniz suyu ile yıkanacak.Tatlı su ile durulanacak.
Kurallar tuvalet kullanma kuralları şeklinde uzuyor.Deniz suyu kullanılacak en az 10 kez pompalama sesi duyulacak.
Uyarılar dikkate alınmadığı zamanlar kapı arkadan kilitlenecek.
Ne kadar gıcığım değil mi...
Aslında bu disiplini, kendime seyir kuralları konusunda uygulasam çok daha geçerli olacak.
Mira bu sınavlardan önceleri zorlansa da geçti ve aramızda ki elektrik 12v a yükseldi.
Yemek krizi daha ilk günlerden başladı.
Henüz misafir konumunda iken kahvaltı hazırlıyorum. Yemiyor.
-Neden yemiyorsun.
..Yağda kızartma ve yeşil soğan yemem.,çay içmem,sarımsakta sevmem.
-Zıkkımın kökünü ye.(türkçe)
4. gün yemek yapmaya başlayacak.
Ne yapacaksın diye sordum.
-Alfanso sipagetto falansa filanso..
..Yemem.
-Neden?
..Uyduruk makarnalar benim yemek kültürüme girmez.Ancak zaman kısıtlı ise veya ana yemek yanına garnitür.
-Ama pasta bizim ana yemeğimizdir.(İtalyanca mırıldanmalar).
Heralde bana 'zıkkımın kökünü ye'dedi.
O daracık kuzinede 2 ayrı kişi 2 ayrı yemek hazırlamaya koyulduk.
Ayvayı yedik. Aramızdaki elektrik sıfıra düştü akü boşaldı.Dur bakalım ne olacak...
Tekneyi aldığım günden beri yedek veya eski yelkenlerin ne durumda olduğunu gerekmediği için merak edip bakmamıştım. Ancak yedek bir ana yelken olmadığını biliyorum.
Mira nın yardımıyla bütün yelkenleri çekek yerine taşıyarak yere serdik.
Ölçülerini aldım. İçlerinden birini uydurma şansıma bakındım.Ortaya iyi bir ihtimal çıkmadı.
Çok gerekli bir durumda mizane yelkenin yedeğini ana yelkene komiik de dursa takabilirdim.
Malum, ne yeni yelken diktirecek zamanım var ne de sadece ona ayıracak param.
Zira cenova ve mizanın da yenisini hep beraber yaptırmak gerekiyor.
Yelkenlerle uğraşırken birileri yanaşarak yelken tamiri veya yelken mi gerekiyor;diye sordu.
-Jaga'yı çağıralım baksın.
Jaga çağırıldı;ana yelkene baktı.
Ön camlara sunbrella güneşlik tente ile beraber ile renk örneğinden bir parça keserek ve aksi renkte bir renk olursa kabul etmeyecğimi belirterek 100$ peşinat ile siparişi verdim. 3 gün ortadan kayboldu.Ne zaman arasam 'soon coming'
Dominican da 'manyana' Haiti'de 'deme' Jamaika da 'soon' ucu açık olan zaman demek .
Şimdi de gelebilirim 1 ay sonra da anlamında kullanılan sözcükler.
3. gün sonunda akşamın karanlığında işi teslim etmeye geldi.
Bu karanlıkta teslim almayıp sabah gün ışığında alacağımı söylerek geri gönderdim.,
Sabah yeniden geldiğinde eline renk örneği vermiş olmama rağmen alakasız bir renkte ön camların güneşliğini kabul etmedim.
Uyanık akşamın karanlığında bana renk yutturacak.
Ana yelkeni hasbelkader teslim aldım.Direğe basarken itibaren 2 ayrı yerden yeniden yırtıldı.
Yelkeni yeniden indirip; 'soon,soon' deyip duran adama yeniden vermek ve geri almak; yine yola çıkacağımın son gününe kadar uğraştırması sorunlarıma renk kattı.........
Gönderen: Ali Özer - Aralık 04, 2013, 09:58:50
Sevgiler. 1w5ey8
Gönderen: Cüneyt Baygün - Aralık 04, 2013, 11:42:54
Ezdirme kendini..
Gönderen: Demir Ertürk - Aralık 06, 2013, 00:16:42
220 V. iken, 9 V.a inen , akabinde 12 V. a çıktından sonra tamamen boşalan Akün ne vaziyette ?
Şarj edebildinmi? 9kly3 ???
Gönderen: Mete Kardeş - Aralık 06, 2013, 22:20:31
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:08:42
Üstad harikasın valla. Kısmetse dönüp gelip kitabını çıkartınca da anılarını aynı keyifle bir daha okuyacağım bilesin. Her şey kolayına olsun. Neta pruva
Sevgiler. 1w5ey8
Teşekkürler Ali kaptanım,
Beni kitap yazmaya teşvik ediyorsunuz ama benim kitap maliyetini kurtarmaz.
Burada bile okuyan sayısı 100 geçmiyor:)
Gönderen: Nedim Yıldız - Aralık 12, 2013, 02:15:23
Teşekkürler Ali kaptanım,
Beni kitap yazmaya teşvik ediyorsunuz ama benim kitap maliyetini kurtarmaz.
Burada bile okuyan sayısı 100 geçmiyor:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:19:53
Nezih Korsan'ım,
220 V. iken, 9 V.a inen , akabinde 12 V. a çıktından sonra tamamen boşalan Akün ne vaziyette ?
Şarj edebildinmi? 9kly3 ???
Demir kaptanım,benim voltaj bir iniyor bir çıkıyor serseme döndüm. >:(
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:25:54
Nezih Abi , Süpersiniz kitap olur gerçekten eline sağlık. Bize uzaktan davulun sesi iyi geliyor ;)Teşekkür Mete kardeş. Önce buradaki tiraja bir bakalım. Sonra kitap düşünebilirim:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:30:12
Memleketeee dööönnnn....
Ezdirme kendini..
Yahu Cücü,
Dönsem 2 gün sonra unutur gidersin bana bakmazsın.
Hiç olmazsa yollarda ara sıra kör topal bakan çıkıyor.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:34:47
Nezih korsanım sizin traj 17190 olmuş. :-* 1w5ey8Teşekkürler Ali kaptanım,
Beni kitap yazmaya teşvik ediyorsunuz ama benim kitap maliyetini kurtarmaz.
Burada bile okuyan sayısı 100 geçmiyor:)
Nedim korsanım,
O tirajın %80 ı ara sohbetlerdir. Kalanı yayınlanan metin sayısına bölersen 100 ü heralde geçmez:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 02:52:22
AŞAĞIDA FOTOĞRAFLARINI YAYINLADIĞIM KAYIĞIN KİME AİT OLDUĞUNU İLK BİLEN BENDEN BİR ADET KORSAN BANDANASI KAZANACAKTIR.
YARIŞMACILARA BAŞARILAR DİLERİM: ;D
(http://i40.tinypic.com/2n6i7n5.jpg) &+^^
(http://i44.tinypic.com/2ypkaqu.jpg)
(http://i43.tinypic.com/90rqmt.jpg)
(http://i42.tinypic.com/5zirtk.jpg)
(http://i43.tinypic.com/2jdl7pt.jpg)
ÇOK kolay bir soru. İki önemli ipucu fotoğraflarda görünmektedir.:)
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Aralık 12, 2013, 08:41:35
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Aralık 12, 2013, 08:44:03
Gönderen: Cüneyt Baygün - Aralık 12, 2013, 13:12:14
Bak bundan "benim teknem" bile olmaz işte..
Gönderen: Nilüfer Özdemir - Aralık 12, 2013, 13:52:40
Gönderen: Nilüfer Özdemir - Aralık 12, 2013, 13:59:14
(http://i40.tinypic.com/2d168p0.jpg)
Gönderen: Kıvanç Özüölmez - Aralık 12, 2013, 14:01:01
ilk Golden Globe yarışının talihsiz yarışçısı Donald Crowhurst'a ait Teignmouth Electron adlı tekne
Kesinlikle o..! Ama 8 dakika ile nasil kacirdim ben bandanayi.!
Gönderen: Kıvanç Özüölmez - Aralık 12, 2013, 14:04:39
(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/e/e4/DonaldCrowhurst250px.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 12, 2013, 16:55:56
ilk Golden Globe yarışının talihsiz yarışçısı Donald Crowhurst'a ait Teignmouth Electron adlı tekne
Kazanan yarışmacı Nilüfer korsan. Tebrik ederim.
1w5ey8
Donald, kendini denizlerin kucağına bıraktıktan sonra tekne bütün haliyle karaya vurmuş.
O zamanlar, heralde teknenin önemine kimsenin kafası basmadığı için korumaya alınmamış.
Bir bütün halindeyken 2008 Paloma kasırgasında fotograflarda görüldüğü gibi parçalanmış.Teknenin hikayesini bilenler de tekneden parça parça hatıra kesip almışlar.Özellikle gezginler.
Bu kayığın güney denizlerinde parçalanmaması; gözüme pek mümkün görünmedi.
Kontraplak üzeri elyaf-epoksi kaplama yapılmış.Oldukça ince bir kaplama.
Donald'ın yerinde olsaydım tercihimi güney denizlerine bırakırdım.
Nilüfer korsan,
Mahir korsana, kazandığınız bandana için ileti gönderdim.Kendisi ile temasa geçebilirsiniz. Tebrikler.
Gönderen: Hasan Basri Torun - Aralık 12, 2013, 19:50:10
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Aralık 12, 2013, 22:34:58
Gönderen: Nilüfer Özdemir - Aralık 13, 2013, 01:01:57
Nilüfer korsanım ansiklopedi gibisiniz, tebrik ederim.
bu teknenin hikayesi beni çok etkilemiş ve hüzünlendirmiştir.
özel bir tanıklık bu, yerinizde olmayı ve o tekneye dokunmayı isterdim Nezih Bey.
paylaşım için teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 14, 2013, 05:53:46
Nilüfer korsanım ansiklopedi gibisiniz, tebrik ederim.
bu teknenin hikayesi beni çok etkilemiş ve hüzünlendirmiştir.
özel bir tanıklık bu, yerinizde olmayı ve o tekneye dokunmayı isterdim Nezih Bey.
paylaşım için teşekkürler.
Umarım şans birgün size de güler. Ancak, şans biraz cesaret ister.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 14, 2013, 05:55:48
Gümrükçü Peter 3 gün sonra yeniden geldi ve Haiti'den trasitlogsuz geldiğim için 1000$ ödeme yapmam gerektiğini ;komisyon kararından sonra ceza tesibiti yapılıp geri kalanın ödeneceğini bildirdi.
Kesinlikle kabul etmediğimi söyledim. Haiti transitlog vermiyorsa bu benim suçum olamaz.
Her ülkenin kendine göre uygulamaları var. Üstelik US de trasitlog vermiyor. Onu kabul edip Haiti'yi nasıl kabul etmiyorsunuz? Haiti ülkeden sayılmıyor mu? Madem öyle şartlarınız var neden önce kabul edip sonra para talep ediyorsunuz?
Geldiğimde pasaporta giriş vurmayıp geri gönderseydiniz ya!!!
-Ama sen 12 mil sularımıza girdin artık...
...Uluslar arası denizcilik kurallarına göre her limana ihtiyaç nedeni ile 24 saat girme hakkına sahibim.Yiyecek lazım ,su lazım, mazot lazım veya motorum arızalı ;kaldı ki zaten motorun arızalı olduğunu görüyorsun.
-Olmaz , bizde böyle ödeme yapmadan bu limandan ayrılamazsın.
...Oha, geldim geri gidiyorum kardeşim var mı dahası.Jamaica'yı al başına çal.
-Hayır, bu marindan iznin olmadan ayrılamazsın.
...Şimdi biz hapismiyiz burada!!!!
Adama , sen şaka falan yapmıyorsun değil mi; diye soruyorum.
-Yok yapmıyorum.Sen parayı yatırmazsan komisyon toplanmaz ,karar çıkmaz; sonuçlanmadan buradan ayrılamazsın.
...Ama biz yakındaki Lime Cay adasına gidip geceyi orada geçirecektik.Şimdi oraya da mı gidemeyeceğiz?
Şefine telefon açtı,adaya kadar izin çıktı.
Kafam hemen korsanlığa çakmaya başladı.Bu adam bu kadar ciddi ise ; hayallerimin ülkesinden ilk fırsatta gece-mece kaçmam gerekecek. Lime Cay adasına gidip oradan gecenin bir vakti tüyebilirim.
...Peter; lütfen komisyona paramın olmadığını, motorumun arızalı olduğunu ve ödeme yapamıyacağımı ilet. Aksi olursa amerikan elçiliğine başvuracağım; dedim.
-Ama senin teknen türk bayraklı sende Türksün.
Hıyar, doldurttuğu 6-7 sayfa evraka hiç bakmamış anlaşılan.
...Peter, tekne amerikaya kayıtlı ben Türküm.Eğer izin çıkmaz ise amerkan elçiliğine gideceğim.
Bu arada bayrağı değiştirmenin artık gerektiğinin işaretini de almış oldum. Canımdan birşey eksilircesine bayrağımızı çıkartıp abd bayrağını astım.
Gelmişken bantladığı yerden 3 karton sigarta vermek için kapağı açtı.
-Eee sen burayı açmışsın.Mühürlü yeri nasıl açarsın!!!
...Peter,ben sigaraları unuttum gitti. Parça lazım oldu, açınca aklıma geldi.Bak say; eksik falan yok.
Çattık belaya..Bir sürü laf edip söylendi durdu.Yeniden bantladı.
Gitti. Uzun zaman sesi çıkmadı.
Motor, ana yelken sorunları varken ve abd elçiliğine gidip tekneyi şirketten kendi adıma 'bill of sale' yapacağım için ben de sesimi çıkartmadım .
Serkan'ı alıp 7-8 mil uzaktaki Lime Cay adasına gittik.
Milletin pikniğe geldiği küçük bir ada. Adayı dolaşıp rasta balıkçılarla sohbet ederek günü batırdık.
Solugan fazla olduğundan yat külübe dönmeye karar verdik.Dümeni, gerekli talimatları vererek Mira'ya bıraktım.
Serkan ile bira içip sohbet ediyoruz. Mira, birden bire dümeni al diye telaşla bana verdi. Alır almaz koca bir gemi ile karşı karşıya geldim.
Eh be Mira, gökdelen gibi ışıklar içinde gelen gemiyi yeni mi görüyorsun? Mira'yı kontrol etmemek de benim hatam tabii ki.Gecenin içinde dar bir kanalda dünkü denizciye sen gel dümen ver...
Kanalın en dar yerindeyiz ben sancağa kaçtıkça gemi bana doğru dönüyor. Klavuz tekne sancağıma geçmiş bana 'sancağa dön sancağa' diye bağırıyor.
Ulen,çekil sancağımdan döneyim bende ...Çekildiler ve tam gaz sancağa kırmızı fenere iyice sokularak geminin dönüş yapmasına müsade ettim.Gel de müsade etme...
Dilim şişti konuşamıyorum. Konuştukça ağrı artıyor. Geçenlerde sol yandan dilimi ısırmıştım ama kaç gün oldu geçmesi lazımken dil büyüdü.Parmağımla yoklarken arka dişimin dolgusunun düştüğünü kenarında jilet gibi sivri bir ucun kaldığını fark ettim.
Aslında konuştukça dilim bu sivri köşeye dokunur çizilirmiş.
'Şimdi, bir sen eksiktin.' Onca telaşın arasında nereden diş doktoru bulup da şehre gidip vakit harcıyacağım.
Enişte (Cemal) halimi görünce diş problemi olan bir arkadaşından bahsetti.Benzer bir durumda dişine zımpara yapmış ama daha beter olmuş.
Dişe zımpara yapmak hiç aklıma gelmemişti. Zımparayı alıp hemen sivri köşeyi biraz yuvarladım ve dili kurtardım.
Aradan bir hafta geçti Peter ile yat külüpte karşılaştık. Bana halen parayı ödemem gerektiğini söylüyor. Param yok ve bugün yat külüpten ayrılıp demire çıkacağımı belirttim.
-Ayrılamazsın.
...Bak Peter bal gibi ayrılırım;ama marina parasını sen ödeyeceksen kalırım...
Müdürlerinden görüşme talep ettiğimi söyledim.
Amacım Külübün yan tarafında demire geçip güvenliğin gözünden ve külüp sorumluluğundan uzaklaşmak.
Bu nedenle ofise gidip 10 günlük borcu kapatmak istedim.
Önüme 120 $ yerine 240 $ bir hesap çıktı.
Bana gelen epostanızda günlük 12 $ yazıyor; bu nasıl 240 $ a çıktı?
Efendim;2 kişi imişiz ve kişi başı 12 $ mış.
Peki epostanızda niye kişi başı diye yazmıyor?
Bilemezmişte kem küm ,işte böyleymiş.2 gün daha ekleyerek ödemeyi yaptım.
Böylece bir kazık da yat külüpten yemiş oldum. Aslında direnir ödemezdim; ancak gümrükle başım belada olunca bunlarla aramı açmak pek mantıklı değildi.
Sorunlarla mücadele ortamı içindeyken aklım şehire gidip gece canlı regiee müzik dinlemek.
Ama bilindik barlarda yeni yetmelerden değil.
Eski tayfam Vero Jamaica da 3 ay kalmış bana bir yerden bahsetmişti. Chinees Smith'in yeri.
Zamanında Bob Marley'in enstrüman arkadaşıymış. Adres sadece St.Andrew park. Başka bir belirti yok.Kime sorsam bilene rastlamadım.
Kingston'da gece bir yerleri bilmeden dolaşmak tehlikeli diye gözümüz korkutulmuş.
Kalkıp kendi başımıza gitmeye korkuyoruz.
Ben göze aldım ama Mira gitmem;dedi
Serkan'a yapıştım.O da tam adresi bulamadığından çekimser.
-Ben sizi başka bir yere götüreyim .
...Tamam ama önce St Andrew parka uğrayacağız ben size orayı bulurum .
Parka geldik etrafını dolaşıyoruz durup bir kadına sorduk. Hemen 100m ilerisini gösterdi.
Bahçe kapısından içeri girdik. Bar gibi bir yer bekliyoruz.Bol ağaçlı bir küçük bir ev ufak bir terasta eski bir plak dolabı içinde eski plaklar; isteyen basıyor düğmeye dilediği şarkıyı dinliyor.
Her ağacın dibinde bir raspa önünde irili ufaklı tumbalar.Herkes kafasına göre çalan müziklere eşlik ediyor.Herkes kendi dünyasında. Smith'e Vero'nun selamını söyledim. Ayak üstü sohbetini dinledik.
İçlerinden bir bayan 'herb' dedikleri cigarasını bizlerle paylaştı. Bana yaramadığı için iki nefesten öteye geçmedim.
Ağaçtan yapılmış ince borulu tuhaf bir alete 'herb' doldurup aralarında dolaştırıyorlar.Nargile ile esrar içmek gibi. Bundan dikkatli bir nefes aldım. Fazla içine çekersen insanın benzini yakıyıor.
Bahçede derin bir huşu hakim.Kimse gerekmedikçe konuşmuyor.
Biri gitarını eline aldı bir süre diğer enstrümanlar eşliğinde çaldı. Derken Smith söyleyerek eşlik etmeye başladı.Davul ve tumbalar ile ortaya akustik muhteşem bir reggie müzik çıktı.
İşte benim aradığım buydu. Buralara kadar gelip bu ortamı yaşamadan gitmek içime dert olacaktı.
Saatlerce yaptıkları müziği tüm bedenimle hissederek dinledim.
Burası Bar falan değil Smith'in evi. Ortada içki ve servisi falan yok.Özellikle cuma günleri kendi aralarında toplaşıp müzik yapıyorlar.
Sonradan fark ettik burada hesap falan da yok.Gelen beraberinde ya herb ya bira veya rom getiriyor ortaya koyuyor.
Biz bilmediğimizden elimiz boş geldik ama neredeyse bize özel verilen bir dinletinin bir bedeli olmalıydı. Artık giderken hesap talep eden de olmadı.
Smith ile el sıkışırken avucuna bir miktar para bıraktım.
Rastafarianizm yaşam tarzında para geçmiyor.Bir tür din. Bu kültürün temel ilkesi paylaşmak,sevgi ve barış.
Son derece insancıl ve barışçıl bir kültür. Parasal hırsları olanlara , dünyayı kıçınıza mı sokacaksınız gibi bir söylemleri var. Et ve tavuk yemiyorlar.Felsefeleri 'everything will be allright'.
Bu ülkede kalsam benim yerim onların arasında olur ama et yemekten vageçemem.
Bob Marley müzesi, yani Kingston'daki evi amerikan elçiliğine gittiğimde yolumun üzerindeydi.
Mira ile birlikte evi (müzeyi) görmeye gittik. İçinde bulunduğum ironik bir ortama kendimi kolayca kaptırıverdim.
Yatağından ve yeni bir şeylerler bestelerken sallandığı hamağına ,binanın merdivenlerinde oturmuş gitarını çalarken ve eşi dostu ile beraber sohbetlerinin fotoğrafları ,video sunumunu seyrederken kendimi o alemin ,içinde hissettim.
Eşi Rita ile vurulduklarında yaralı kurtuldukları odanın kurşun deliklerini gördüm.
Tehlike sanatçı kişiliğinin CIA tarafından bitirildiğine emin oldum.
Bana her türlü desteği vermekten kaçınmayan 3 kafadar evlerinde mangala davet ettiler.
Espiriler ve şakalar eşliğinde güzel bir gece geçirerek vatandaş hasretini de gidermiş oldum.
Nihayet tekne ile ilgili sorunlar toparlanmış oldu.
Tam bu sırada amerikadan ocak için verdiğim sipariş geldi. Ocağın iki gözünün boruları çürümüş alev kaçırıyordu.Toplam bedeli 110 $ olan parçalar gümrüğe takılmış.
Mecburen teknenin evraklarını alarak havaalanında ki DHL'e gittim.
Bana çok enteresan geldi. DHL binası içinde gümrük kendine ofis kurmuş.
Gelen en ufak korgoyu incelemeden dağıtımına müsade etmiyorlar.Transit bir kargonun tekne evraklarına rağmen geçişine müsade etmiyorlar.80 $ gümrük vergisi çıkarttılar.
Şefleri ile görüştüm. Dışarda özele transit işlemi yaptırırsan aynı parayı ödersin cevabını alınca; iyi güzel ama 100$ lık parçanın gümrüğü neden %80 ;olsa olsa %20 olması lazım.
Eh pazarlık yapınca birazcık indirim yapmış oldu.
Yasa falan hikaye ;ne kopartırsam kardır sistemi işliyor bu memlekette.
Kuzu kuzu bedeli ödeyip o sinirle yat külüp ofisine gittim.
Mrs Path'e gümrüğü arattırıp gitmek istediğimizi belirttim.Size birazdan döneceğiz dediler .
Beklerken Mrs Path'in meraklı sorularına muhatap olmaya başladım.
-Madem paranız yok nasıl geziyorsunuz?
...Aylık maaşımızı erken bitirirsek bir yere demir atıp yenisinin yatmasını bekliyoruz.
Aslı 'salakmıyım ben 1000 $ haraç vereceğim' şeklinde tabii.
-Kız arkadaşın kaç yaşında ?
...41.
-Senden çok genç değil mi? (sana ne be,kıskanç kadın, alan almış işte)
Gümrükten telefon geldi. 200 $ a düştüler.
Yok dedim; hiç param kalmadı.Motor arızası marina parası ,yelken tamiri malesef bitti.
Haraç vermeyeceğimi içimden söyledim.
Bunun üzerine pazartesi sabah 09 da görüşmek üzere gn. müdürlükte randevu verdiler.
Bugün cuma hiç beklemeye niyetim yok. Alışverişi yapıp kaçmaya karar verdim.
Öğleden sonra supermarkete yol alışverişine gitmek üzereyken Ilgaz geldi.
-Ben sizi şehirde daha büyük ve ucuz bir yere götüreyim oradan bize geçeriz yemeğe kalırsınız .
Birer bira açıp gümrük meselesini konuştuk. Ilgaz yıllardır burada yaşadığı ve gümrüğü de iyi bildiği için haksız olduklarını bildiklerini ama bişi kopartmak için zorladıklarını , toplantıya gidersem büyük ihtimal iznin çıkacağını söyledi.
3-4 gün daha zaman kaybı olacaktı ama beklemeye karar verdim.,
Ilgaz ile önce hiper markete oradan da evine giderek Eşi Novlette ile tanışmış olduk.
Çok sevecen güleç yüzlü,becerikli .Yemekleri leziz idi .Hele yarım saatte yaptığı o güzel ekmeğin tarifini almak ilk işimiz oldu.
Ilgaz, annesinin yabancı geline yaptığı espiriyi anlattı.
Annesi Jamaica'ya ilk geldiğinde ;elinde bir oklava ve türk yemekleri tarifi ile geliyor.
Elindeki oklavanın hangi işlere yaradığını yabancı gelinine anlatıyor.
Artık oklavanın Ilgaz'ın kafasına değip değmediği kısmını bilmiyoruz.
Güzel manzaralı bahçede keyifli bir akşam yemeğinden sonra kalın ısrarına karşın ,tekneye dönüp alışverişi yerleştirmek ve yarın teknede mangalda buluşmak üzere anlaşıp ayrıldık.
Mira ile henüz ortak bir yemek kültürü oluşturamadığımızdan dün aldığımz eti terbiye etmek onun da benim de aklımıza gelmedi.Zaten et sevmezmiş.Çekeceğim var bu tayfadan.
Mangal ile uğraşırken Mira'ya etin yanına makarna yaparmısın diye sorunca; Mira tepki gösterdi. Efendim makarna ,onun dilinde pasta, ana yemekmiş etin yanında yenmez imiş. Olmaz diyor.
Hay bin kunduz.
Kızım biz türküz ;sen yapmayacaksan git mangalla uğraş ben yapayım.
İstemeyerek 'pasta' yapmayı kabul etti.
İyi ki yaptırdım. Mangaldan kütük gibi çıkan et balıklara kısmet oldu.Mira ile ilk yemek davetimiz hüsranla sonuçlandı.
Uzun güzel sohbetten sonra vedalaştık.
Teşekkürler Ilgaz ve Novlette.
Pazartesi 3 araba değişitirerek sa.09. a 10 dak kala sekreter kızın önüne geldim.
İlgili şahsın adını verdim randevum olduğunu söyledim.
İçerlere telefon açtı; ilgili şahsın burada olmadığını söyledi. Peter'ın numarasını verdim ara şunu randevuyu alan kişi konuşun; dedim.Telefonu kapalı çıktı.
Birden bire ortada kalıverdim.
Nalet olsun basıp gideyim diye düşünürken bir hamle daha yapmaya karar verip tekrar kıza yönelip; durumun önemli olduğunu benimle görüşen kimse yoksa ya elçiliğe başvuracağımı ya da Jamicayı terk edeceğimi söyledim.Sekreter bir daha aradı. Bana dönüp beklememi söyledi.
5-10 dak sonra bir bayan geldi beni aldı, yukarı katta ufak bir toplantı odasına getirdi. Ardımdan yaşlıca bayan otorite girdi.
Aynı laflar aynı terane.
-Bizim sularımıza transitlogsuz girdiniz.Bunun cezası vardır.
...Varsa niye kabul ettiniz. Kapıdan sizi alamayız deyip geri neden çevirmediniz?
Önce kabul edip sonra 1000 $ istemek doğru değil. (eşşekliktir) Bu konuda bilgim olsa sularınıza girmem.
-Artık sularımızdasınız.
...Uluslar arası denizcilik hukukunda ihtiyaç durumunda olan her gemi en yakın limana 24 saat sığınabilir.Motorumun arızalı olduğu da bilinen bir gerçek.Üstelik amerikadan geleni kabul ediyorsunuz, Haitiden geleni kabul etmiyorsunuz. Orası ülkeden sayılmıyor mu?
Pasaportumda Haiti damgalarını gösteriyorum. Limandan giriş limandan çıkış
-Pekala 200 $ ödeyin.
...Hiç, param kalmadı .Motora ödedim marinaya ödemek zorunda kaldım.
-Ama marinaya ödüyorsunuz!
....20 gündür sizden cevap bekliyorum.Bu yüzden marinaya ödeme yapmak zorunda kaldım.
Biz buraya ülkenizi gezip görmeye geldik .Bu yüzden cezalandırlmayı düşünemiyorum.
Jamaica'nın biz Türkler için özel bir yeri vardır. Müsade ediyorsanız gezip görelim etmiyorsanız bırakın gidelim.
Yarın marina ile görüşüp size sonucu bildireceğiz dediler. Toplantı bitti.
Ertesi gün peter elinde imzalatmak istediği bir yazı ile geldi.
Efendim bir daha transitlogsuz gelmeyecekmişim; bu bir uyarı imiş.
He he, deyüp bu saçmalığı imzaladım ve tüm Jamaika limanları için geçerli olan ama limandan limana transitlogu teslim aldım. Yine de her limanda yenisi verilecekmiş.
Bir zamanlar bizde de böyle limandan limana izin alınırmış.
Tamam artık gidiyorum ;artık kimse beni burada tutamaz der söylenirken, güneş panelleri su koyverdi.
Artık kurban kesip herhangi bir dine yazılmaya karar vermek noktasına geldim.
Neyse ki oralarda bulunan bir elektrikçiden temin ettiğim sigorta ve akü kablo kutup başı ile bu vartadan da sıyrıldım.Dindar olmaktan vazgeçtim.
Yorgunluktan bitiyorum ama gece demir alıp bir sonraki limana gitmeye kararlıyım.
Sahilden Serkan'ın çağrısını duydum.Yola çıkmadan Serkan ile bira eşliğinde son muhabbetlerimizi yapmak üzere kıyıdan aldım.
Etrafımızda bir kayıkta iki rasta ağ döşüyordu.
Bir süre sonra Serkan'nın girişkenliği ile balıkçı arkadaşlar tekneye yanaşıp rom,sigara istediler.
Serkan'ın marifeti üzerine balıkçılardan 3,5 paket sigara karşılığı 3 kiloya yakın balık takas ettik.
Jamaica'da sigara 6-7 $ olunca , balıklar bize 4 dolara mal oldu.
Bu kadar kayıptan sonra iyi bir alışveriş, tesellisi oldu.
Serkan'ı uğurladıktan sonra kabus dolu bu limandan hiç uyumadan sabaha karşı 03.30 da demirimizi alarak uzaklaştık.......
(http://i40.tinypic.com/2vtb8k3.jpg)
(http://i42.tinypic.com/73m985.jpg)
(http://i39.tinypic.com/bcrh4.jpg)
Gönderen: Mustafa Özdemir - Aralık 14, 2013, 06:19:09
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 14, 2013, 06:51:21
http://youtu.be/yop2tCl7NGs (http://youtu.be/yop2tCl7NGs)
LİME CAY adası
(http://i44.tinypic.com/nbzluf.jpg)
Bundan sonraki rotada uzun bir süre internet olanağı oldukça kısıtlı olacak.
Daha fazla fotoğraf görmek isteyen facebooktan bakabilirler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 14, 2013, 06:53:29
Kalemine sağlık ,ne güzel yazıyorsun Nezih korsanım. Devam devam fazla ara verme lütfen. :)
Mustafa kaptanım ,
Gösterdiğin teşvik ve ilgine teşekkür ederim.
Gönderen: Murat Aktürk - Aralık 14, 2013, 10:38:18
Gönderen: Hakkı Algın - Aralık 14, 2013, 11:27:34
Gönderen: Necip Bulut - Aralık 14, 2013, 11:43:38
Nezih kaptanIm,
Tesekkurler paylasimlar icin, ilgiyle takip ediyorum.
Selametle
Gönderen: Demir Ertürk - Aralık 14, 2013, 18:32:27
Güzel paylaşımlarınızı zevkle takip ediyoruz, ?^#Fl t*"y+
Gönderen: Suat Zeybek - Aralık 14, 2013, 18:36:01
Kalemine pardon klavyene sağlık Nezih korsanım ;)
Gönderen: Ali Riza Kadiz - Aralık 14, 2013, 19:35:14
Eline saglik.
Gönderen: Mikail Dağlar - Aralık 14, 2013, 20:34:07
Gönderen: Mete Kardeş - Aralık 14, 2013, 20:37:41
Haftalık takip ettiğimiz mecmualar veya okuduğumuz Tommiks Texas maceraları gibi oldu bu yazılar. ;)
Ne kadar uzun olursa olsun bir çırpıda hemen bitiriyor hemen bir sonraki sayıyı bekliyorum.
Kendizine iyi bakıp arayı uzun tutmayınız. :-*
Saygılar , Sevgiler....
Gönderen: Serdar Çırak - Aralık 14, 2013, 21:11:15
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Aralık 14, 2013, 21:51:27
Dişe zımpara yapmak hiç aklıma gelmemişti. Zımparayı alıp hemen sivri köşeyi biraz yuvarladım ve dili kurtardım.
Neyse ki oralarda bulunan bir elektrikçiden temin ettiğim sigorta ve akü kablo kutup başı ile bu vartadan da sıyrıldım.Dindar olmaktan vazgeçtim.
Müthişsin Nezih korsanım.
Zevkle takipteyim seni. :D 1w5ey8
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 15, 2013, 06:40:55
Vay be ne de değişmiş Muzenin önü öyle...
Kalemine pardon klavyene sağlık Nezih korsanım ;)
Suat kaptanım. yukardaki resim içerden çekilmiştir.
Dışı aşağıdaki gibidir. Sanırım değişmemiştir.
(http://i39.tinypic.com/309lo92.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 15, 2013, 06:59:32
Nezih abi maceralarin güzel valla :)
Sen gel bir de bana sor. >:(
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 15, 2013, 07:13:53
Nezih korsanım sayende dünya turu yapıyoruz, teşekürler.
Nezih kaptanIm,
Tesekkurler paylasimlar icin, ilgiyle takip ediyorum.
Selametle
Nezih Korsan,
Haftalık takip ettiğimiz mecmualar veya okuduğumuz Tommiks Texas maceraları gibi oldu bu yazılar. ;)
Ne kadar uzun olursa olsun bir çırpıda hemen bitiriyor hemen bir sonraki sayıyı bekliyorum.
Kendizine iyi bakıp arayı uzun tutmayınız. :-*
Saygılar , Sevgiler....
Nezih korsanım ilginç şeyler yaşıyorsun ve çok güzel anlatıyorsun. Lütfen fazla ara verme :)
Dişe zımpara yapmak hiç aklıma gelmemişti. Zımparayı alıp hemen sivri köşeyi biraz yuvarladım ve dili kurtardım.
Neyse ki oralarda bulunan bir elektrikçiden temin ettiğim sigorta ve akü kablo kutup başı ile bu vartadan da sıyrıldım.Dindar olmaktan vazgeçtim.
Müthişsin Nezih korsanım.
Zevkle takipteyim seni. :D 1w5ey8
Teşekkürler arkadaşlar. Yazmaya teşvik ediyorsunuz.Bir sonraki macerada buluşmak üzere hoşçakalın.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 15, 2013, 07:16:15
Orjinal reggie..süper bişey olmalı..kıskandım.Fakat o tip yerlere girmek valla iyi cesaret Nezih korsanım..
Serdar kaptanım. Rasta adamdan hele de müzik yapıyorsa asla zarar gelmez.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 15, 2013, 08:56:13
TEKNEYİ KENDİ ADINIZA KAYIT ETTİREBİLİRSİNİZ.ŞİRKET KURDURMANIZA GEREK YOK.
Dear Nezih Z. Kilinckini,
Hello and Good Day!
I hereby acknowledge receipt of your correspondence regarding boat registration in the State of Delaware under your individual name.
Please be advised that you can register a boat in the State of Delaware under your individual name and you do not have to be a US citizen or reside in the United States.
Therefore, if you would like to register the boat under your individual name you will need to have the notarized Bill of Sale corrected to show your address in Turkey and also the boat application.
If you have any additional questions, please feel free to contact me.
Regards,
Talep edilen 2 sayfa evrak.
1-bill of sale (aşağıda görüldüğü gibi..
(http://i44.tinypic.com/vd1udi.jpg)
2- teknenin özellikleri
(http://i42.tinypic.com/j7x36t.jpg)
Henüz işlem tamamlanmadı ancak gelişmeler bu yönde.
İlk yaptığım işlem şirket adına idi.Şirketin yıllık vergilerini ödemeyi ihmal ettiğim için şirket dondurulmuş.Yani şirketin ticari faliyeti olmasa bile yıllık ödenmesi gereken bir vergisi var.
Yeniden aktif hale gelmesi için cezası dahil yüklüce bir masrafım oldu.
Tekne şahıs adına kayıt yapıldığı zaman ayrıca bir yıllık vergi ödenmiyor.
Sadece teknenin kayıt süresinin yenilenmesi bedeli ödeniyor.
Bu işlemler için etrafımızda gözleri cebimizde olan kendilerine uzman,otorite,ordinaryus gibi isimler yakıştıran şahıslara muteber etmenize hiç gerek yok.
Kendiniz direk eposta yolu ile bu işlemleri yukarıda ki örnekte olduğu gibi yapabilirsiniz. (bilmeyenler için)
İyi şanslar
Doreen Abbott
Yacht & Delaware Registry, Ltd.
3511 Silverside Road, Suite 105
Wilmington, Delaware USA 19810
800-321-2677
302-477-9800
302-477-9811 (fax)
corp@delreg.com
http://delreg.com (http://delreg.com)
Gönderen: İlker Gümüşova - Aralık 15, 2013, 12:04:19
Gönderen: Suat Zeybek - Aralık 15, 2013, 12:40:18
Vay be ne de değişmiş Muzenin önü öyle...
Kalemine pardon klavyene sağlık Nezih korsanım ;)
Suat kaptanım. yukardaki resim içerden çekilmiştir.
Dışı aşağıdaki gibidir. Sanırım değişmemiştir.
(http://i39.tinypic.com/309lo92.jpg)
Aynen değişmemiş :-*
Gönderen: Taner Özer - Aralık 16, 2013, 00:21:55
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 16, 2013, 22:16:43
Nezih abi, ne zaman Küba'da olacaksın ve ne kadar kalacaksın?
TANER
Taner'cim
Bu akşam 9 civarı Küba' geçiyorum .Sanırım 2-3 ay kalırım.
Senden aldığım epostaya cevap veren olmadı; artık gidince oradan arıyacağım.
Teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 16, 2013, 22:50:47
(http://i43.tinypic.com/2d6v81s.jpg)
(http://i44.tinypic.com/2cx9qmc.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Aralık 17, 2013, 05:35:18
BİLGİNİZE .
Dear Mr. Kilinckini,
Doreen is out of the office and I am responding on her behalf.
I have received the bill of sale and the boat application. We can process the registration transfer, but the registration is due to expire on December 31, 2013. I will provide fees for renewing the registration as well.
The fees are:
$ 5.75 Transfer Fee (expiration 12/31/2013)
$ 100.00 Yacht Registry Processing Fee
$ 50.00 Expedited Service Fee (optional, see below)
$ 50.00 Vessel Verification Letter (optional, see below)
$ 55.00 Federal Express Courier to Turkey (optional, see below)
$260.75
-or-
$ 52.30 Transfer/Renewal Fee (expiration 12/31/2014)
$ 100.00 Yacht Registry Processing Fee
$ 50.00 Expedited Service Fee (optional, see below)
$ 50.00 Vessel Verification Letter (optional, see below)
$ 55.00 Federal Express Courier to Turkey (optional, see below)
$307.30
-or-
$ 152.30 Transfer/Renewal Fee (expiration 12/31/2016)
$ 100.00 Yacht Registry Processing Fee
$ 50.00 Expedited Service Fee (optional, see below)
$ 50.00 Vessel Verification Letter (optional, see below)
$ 55.00 Federal Express Courier to Turkey (optional, see below)
$407.30
Expedited Service (Optional)
We typically receive the registration documents from the boat registration office in 7-10 business days after submitting the request. The boat renewal request can be expedited for a fee of $50.00 in which case we would receive the registration documents in approximately 3-5 business days. Please keep in mind that all processing (including expedited processing) is dependent upon the workload at the boat registration office.
Verification Letter (Optional) - Document Issued by State of Delaware Boat Registration Office
We have found that a verification letter issued by the State of Delaware boat registration office, that lists some of the boat details, has often been helpful to our foreign clients when dealing with the various authorities in countries outside the United States. There is a processing fee to acquire this document.
This letter is not a part of the State of Delaware boat registration process and must always be requested by the client. If requesting a verification letter please advise on whether you need the boat name to appear on the verification letter and on the registration documents.
Document Courier Service (Optional)
Please advise if you would like to have the boat registration documents forwarded to you via courier service. We prefer sending boat documents via courier to prevent the loss of the documents in transit.
Please advise as to which transfer or transfer/renewal option you would like, and if you would like any of the optional services. I understand you have authorized the use of your credit card (MasterCard ending in x4070) in payment. Also, if you with the name of the boat to appear on the registration card, please provide that name.
Best Regards,
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Aralık 17, 2013, 11:05:54
Nezih abi, ne zaman Küba'da olacaksın ve ne kadar kalacaksın?
TANER
Nezih abi dikkat. Bu soru boş değildir, benim ortak seni Cuba'da yakalarsa hiç şaşma.
Gönderen: Taner Özer - Aralık 17, 2013, 12:05:08
Nezih abi dikkat. Bu soru boş değildir, benim ortak seni Cuba'da yakalarsa hiç şaşma.
:-* :) :-*
TANER
Gönderen: Murat Aktürk - Aralık 17, 2013, 16:41:29
Ahlakını bozacak bu adamlar senin ;D
Gönderen: Taner Özer - Ocak 22, 2014, 12:49:20
Vardıysa nerede ?
Bilen var mı acaba ??
TANER
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Ocak 22, 2014, 13:08:51
Nezih abi Küba'ya vardı mı ?
Vardıysa nerede ?
Bilen var mı acaba ??
TANER
Şimdi de Küba'yı mı kaşımaya başladın.
Allaalla yaaa bi otur fabrikanı yönet kardeşim.
Gönderen: Taner Özer - Ocak 22, 2014, 14:06:45
TANER
Gönderen: İlke Nahi - Ocak 22, 2014, 17:37:22
Gönderen: Suat Zeybek - Ocak 22, 2014, 18:36:49
Sent from my iPhone using Tapatalk
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 28, 2014, 22:36:51
Burada kendi bilgisayarinizi kullanamiyorsunuz.
Hicbir yazi foto yukleme sansi yok.
Motor kaput/
Elcilikte tanidigi olan varmi?
varsa telefonuma mesaj atabilirsiniz 0532 3116344. nezihkilinckini@gmail.com
Sevgiler.
Gönderen: İrfan Yalçın - Ocak 28, 2014, 22:38:49
Anılarını ve yazılarını sabırsızlıkla bekliyoruz
Gönderen: Murat Aktürk - Ocak 28, 2014, 22:47:05
Sağ salim oraya varmana sevindim :)
Maceralar birikmistir artık ufak ufak anlatirsin :)
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Ocak 28, 2014, 22:53:11
Bulabildiğim bu nezih korsan
Gönderen: Mete Kardeş - Ocak 29, 2014, 10:29:31
Gönderen: Erdem Çakır - Ocak 29, 2014, 13:48:04
Motor artık yeter demiş ve ana karaya nispeten uzak,3-4 tane balıkçının yaşadığı bir yerde 2 hafta mahsur kalmış.
Motoru tamir ettirebileceği bir yere sonunda ulaşmış,bugün bir usta gelip bakacakmış ama motorun ihtiyacı olan parçaların ABD'den ithal edilmesi gerekiyormuş.Bunun içinde elçilikten yardım bekliyormuş.
İnternete sadece hükümetin açtığı internet cafe benzeri yerlerden bağlanabiliyormuş.
Umarım en kısa sürede bu sıkıntılı zamanları atlatır ve Küba'nın tadına varabilir.
Gönderen: Noyan Bakır - Ocak 29, 2014, 16:27:00
Özkan Gülkaynak da yol boyunca sakat beli ile habire motor tamiri ile uğraşmış idi.
Ben böyle uzak yola giderken mutlaka yepyeni motorla çıkmaya söz verdim kendi kendime. t*"y+
Kolay gelsin Nezih korsan.
Gönderen: Hakan Erim - Ocak 29, 2014, 16:38:00
Uzak yolculuğa çıkan denizcilerin motor arızası beni çok üzüyor ve içimi daraltıyor.
Özkan Gülkaynak da yol boyunca sakat beli ile habire motor tamiri ile uğraşmış idi.
Ben böyle uzak yola giderken mutlaka yepyeni motorla çıkmaya söz verdim kendi kendime. t*"y+
Kolay gelsin Nezih korsan.
Tüh! Çağırdın artık! :-\
Gönderen: Noyan Bakır - Ocak 29, 2014, 19:36:43
En azından telefon bağlantım devam etmeli, tüpüm dolu
42 numaralı Tirebolu çayım, kutu kutu rafta dizili, arasıra
anasonunu koklayacağım şişelerim bana bakıyor olmalı.
Gönderen: Demir Ertürk - Ocak 29, 2014, 20:41:00
Benim size tavsiyem: yedek ikinci bi motor taktırın kayığa ! (Benimkinde olduğu gibi)
Gönderen: Demir Ertürk - Ocak 29, 2014, 20:45:35
çok özlettiniz kendinizi, bayaa birikmiştir maceralarınız... t*"y+
Hadi Gaariiii ! ? ;??^+%%
Gönderen: Noyan Bakır - Ocak 29, 2014, 21:03:46
Noyan Korsan'ım,Bak bu iyi fikir Demir korsan.
Benim size tavsiyem: yedek ikinci bi motor taktırın kayığa ! (Benimkinde olduğu gibi)
Deniz çağırsa da duymuyordum. Şimdi kulak kabartabilirim.
Sevgiler.
Gönderen: Taner Özer - Ocak 29, 2014, 23:04:12
Ambargo altında oldukları için eldekilerle yetinmesini çok iyi bilirler.
Bu sebeple kısıtlı imkanlar ile motor konusunda mucize yaratabildiklerini görmüşümdür.
Umarım Nezih korsanın karşısına da ona yardımcı olabilecek yetenekli birisi çıkar.
TANER
Gönderen: Hakkı Algın - Ocak 30, 2014, 00:03:35
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2014, 21:40:22
Hayir Nezih Korsan degil, Gizem miço konusuyor... Kuba'da internet imkani sinirli oldugundan Nezih korsanin son maceralarini size aktarmak bana dustu... Benimle uzun bir yolculuk yapan, son yazilari iste karsinizda:
Keyifli okumalar:
JAMAİCA KIYILARINDA SEYİR
Demiri alıp, kanalı geçip, derin sulara çıktıktan sonra; rotayı 32 mil uzaklıkta Bowden-Morant limanına çevirdim.
Önce geldiğim rotanın tersine, doğuya, rüzgara karşı doğu fenerine 60 mil yol yapıp sonra 20 mil kuzeye çıkarak batıya döneceğim. Toplam 80 mil.
Ancak yakın kıyı gece seyri yapmak istemediğimden, hem de kuzeye dönünceye kadar rüzgarın ölü saatlerine denk getirmek için 32 mil ötede Morant koyunda geceleyeceğim.
Jamaica' nın en güzel limanları kuzey kıyılarındaymış. Özellikle Port Antonia'yı çok methettiler.
Kuzeyden, karadan esen rüzgar yelkenle bizi ancak 5 mil idare etti. Mizane hariç yelkenleri kapatıp rüzgara karşı motor seyrine geçtim.
Yoğun ,stresli ve masraflı geçen günlerin yorgunluğu üzerine uyumaya çekildim.
Yanımda Mira olduğu için kıyıya 1 mil uzaktan seyir yapıyordum.
Bu nedenle kıyıdan çok uzaklaşıp zaman harcamamış oluyor ve rahatlıkla uyuyabiliyordum.
Çok sürmedi oltaya 3-4 kiloluk bir ton balığı geldi. Takas yaparım birine hediye ederim diye rapalayı yeniden bıraktım. Kısa bir süre sonra da ton balığının beyaz olanı geldi.
Bu kadar balığı çürütmeden yiyemezdik, zaten ciddi bir yemek stoğu yapmıştık.
Birini yeni limanda liman polisine hediye ederim diye düşündüm.
Morant koyuna öğleden sonra bir saatte geldik.
Çok güzel, doğa içinde sesiz sedasız ufak bir yerleşimi olan içeriye derin bir koy. Bakir bir liman...
Liman polisi telsizden iskelelerine yanaşmamızı istedi. Yanaşıp bağlandık. Yanaştığımız yer doğa içerisinde 2 küçük binadan oluşan tatil yeri gibi bir yer. Aslında ense yapıyorlar.
Az önce pejmürde dolaşan tipler giyinip kuşanıp silahlanıp tekneye girdiler. Silahlı ikisi teknede her yere baktılar sonra sorgu suale başladık.
Ulen 30 mil geriden Kingston'dan geliyorum. Bu nasıl bir vazife aşkıdır...
İlk soru: 'Balık tuttunuz mu?' İşkillendim. Hayır, satın aldık diye cevapladım.
Meğerse yabancının balık tutması yasakmış. Hediye edeceğim balık elimizde kaldı.
Bir de: 'Kasırga sezonu bitti mi? İlk siz geldiniz.' dediler.
Yazıp çizmeler pasaport kontrolleri bittikten sonra iskeleden ayrılmamızı istediler.
Yalvarsanız kalmam zaten. Uzak bir yere çekilip demiri bıraktım. Günbatımı seyir içkilerimizi içtikten sonra mangalda balık, patates kızartma ve salata ile güzel bir yemek yedik.
Port Antonia'ya resifler arasından şamandıraları takip ederek gireceğimiz için hava kararmadan varmak üzere saati sabah 3'e kurduk, uyuduk.
Sabah saat 3 her yerim ağrıyor, kalkmaya niyetim yok. Ancak Küba'ya kadar zamanım kısıtlı.
Aksi halde şurada sessiz sedasız doğanın içinde 3 gün dinlenmek iyi olurdu.
Demir alındı yeniden yollara düşüldü. Doğu feneri dönüldükten sonra yelkenler açıldı motor susturuldu.
Oh be yelkenlerde hayat varmış! Yol arkadaşımla sohbet ve Bob Marley eşliğinde seyir yaparken oltaya bir balık daha geldi ama çekerken kurtuldu. Ardından gelen ise cenovayı boşlamaya üşendiğim için karşılıklı gerilim altında rapalayı koparttı gitti.
Güzel bir rapala idi. Ancak 2 balıkla bedelini kurtarmış oldu. Balığı kendin tutsan da bedava yenmiş olmuyor.
Adanın kuzeyinden batıya dönerken rüzgar ortadan kayboldu.
Motor-yelken Port Antonia' ya dar ama iyi markalanmış şamandıralar arasından asıl özelliği olan küçük koya girdik. Nereye yanaşacağım demir mi bırakacağım beklentisi içinde iken telsizden çağrı aldım.
Marina görevlisi iskeleye yanaşmamızı liman polisinin tekneye geleceğini belirtti.
- Bağlanmanın bedeli var mı?
- Var.
- Kaç para?
- 25 $
- Ben almıyayım canım. (Demirde kalacağımı belirttim.)
Demirde kalmak günlük 15 $. Bütün koy marinaya aittir.
O halde buradan çıkıp dışardaki geniş olan koya demir bırakacağım derken yanımıza liman polisi tekne ile geldi. Demiri bırakıp araya usturmaçaları koyup halatlarını aldım.
Bağlanıp tekneye çıktılar. Bunlar asker kıyafetli değildi. Daha kibar ve misafirperverdi.
Turistik yerlerde liman polisleri çok daha düzgün davranıyorlar.
Tekneye şöyle bir göz atıp önceki transitlogu inceleyip yenisini verdiler.
İyi tatiller deyip gittiler.
Kingston yat külüpte tanıştığım Paul, tek iskeleli küçük bir marina var, oraya yanaş selamımı söyle demişti.
Düldülü indirip oraya gittim. İskelede biri dökük 2 tekne var. Bina kapalı. Heryer dökülüyor. Kapanalı epeyi olmuş bir görüntüye sahip. Dipte köşede balıkçılar var. Birine yanaşabilirmiyim diye sordum. 'Hemingway marina buraya kimsenin yanaşmasına izin vermiyor.O yüzden kapalı.'
Paul'u tanıyorlarmış. Sahibine telefonla ulaşılamadı.
O sırada suda beklettikleri istakozları gördüm.
Yolda 2 balık tuttum takas edermisiniz?
Görelim deyince gidip balıkları getirdim.Uzun bir pazarlık sonucu irice 2 istakoz ve 1 şişe ucuz rom karşılığı balıkları takas ettik.
Girişteki solugan olan geniş koya çıkıp oldukça kuytuya demiri bıraktım.
Biraz sallanıyoruz ama ödeme yapmaktan daha iyidir.
Ertesi günü meşhur Hemingway marina-malikanesinin hakimiyeti altında olan güzel koya düldül ile gittik.
Hemingway'in'de Karayiplerde yaşamadığı yer kalmamış sanki. Greanada'dan buraya Hemingway barı, Hemingway oteli, vs her yere bir imzasını atmış.
Düldülü iskeleye emanet ederek kasabayı dolaşmaya çıktık. Kasabayı dolaşmak birkaç saatimizi aldı.
Kingston'ın merkezi yeri Downtown'a göre çok daha modern. İnsanlar daha bir huzurlu ve rahat.
Alışveriş yaptıktan sonra düldüle döndük. Dün takas yaptığım balıkçılarla sohbet ettik.
Marinanın duşunu kullanarak tekneden su tasarrufu yapmış olduk.
Koyun açık denizle bağlantısını kesen bakir adaya çıkıp çevreyi gezindik. Bir zamanlar burada bir yat klübü varmış kapanmış bina dökülmüş. Daha eski zamanlarda korsan yatağı imiş.
Ertesi gün karşı kıyıya geçip Port Antonia fenerine çıktık. Kıyıya çıktığımız yer doğal bir parkmış.
100 yaşında olan tuhaf bir ağaç, adını unuttum. Oldukça yüksek. Dallar tekrar yukarıdan aşağıya salınıp yeniden toprağa süzülüp ana gövdenin haricinde yeni ağaç gövdeleri oluşturuyor ve ağaç oldukça geniş bir alanı kaplıyor. Tesadüfen çıktığımız bu yer görmeye değermiş.
Ertesi gününü cenovanın tamirine ayırdık. Gurcataya dokunduğu yerde eskiden yapılmış yama sökülmüştü. Henüz yelken dikiş deneyimim olmadı. Teknede yelken yama malzemesi yoktu. Her nasılsa teknede bulunan atlantik rally afişini kesip 2 taraflı sökük yere Mira'nın da becerikli yardımlarıyla yapıştırdım...
BOWDEN-PORT MORANT
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/140201082209762645.jpg)
SAHİL GÜVENLİK İSKELESİ
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/14020108125377327.jpg)
BOWDEN HARBOUR'DAN GÜN BATIMI
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/140201081221834689.jpg)
PORT ANTONİO FENERİ
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/140201083134164727.jpg) (http://www.casimages.com/img.php?i=140201083134164727.jpg)
BALIK TAKASI YAPARKEN
(http://nsa20.casimages.com/img/2014/02/01/140201081118397541.jpg)
PORT ANTONİO HEMİNGWAY MARİNA
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/140201081149557695.jpg)
YELKEN TAMİRİ
(http://nsa31.casimages.com/img/2014/02/01/140201081048289600.jpg)
Gönderen: Emin Gültekin - Şubat 02, 2014, 01:26:16
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 02, 2014, 09:43:07
Selametle.
Sent from my iPhone using Tapatalk
Gönderen: Hakkı Algın - Şubat 02, 2014, 12:08:30
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Şubat 02, 2014, 12:30:53
Haberlerinizi bekliyoruz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 21:39:11
(http://i59.tinypic.com/qxusqv.jpg)
(http://i58.tinypic.com/34ruj3d.jpg)
(http://i61.tinypic.com/5alyz8.jpg)
(http://i62.tinypic.com/1945qh.jpg)
Gönderen: İrfan Yalçın - Şubat 03, 2014, 21:41:26
(http://i62.tinypic.com/1945qh.jpg)
Şerefe Nezih abi...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 21:46:29
Nezih korsan motor problemi ne oldu konsoloslukla irtibat kurmuşsunuzdur ümit ederim.
Haberlerinizi bekliyoruz.
Orhan bey ilginize tesekkur ederim. Konsololukla irtibat kuramadim.Aldigim telefon kartindan numarayi dusuremedik. Eposta adresleri de elimde yok.
Motoru Kuba da rektifiye ettirmek oldukca ucuz ve kaliteli motor ustalari mevcut.Ancak Kubaya parca ithal etmek pek mumkun gorunmuyor. zira burada direk gumruge takiliyormus/
Elcilige soracagim soru : bu parcalarin gumruge takilmasi engellenebilir mi /aslinda tekne yabanci bayrakli oldugundan vergi odenmemesi lazim. Fakat bu islemler oldukca sikintili imis.
Ne yazikki elcilige henuz ulasamadim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 21:48:26
Şerefe Nezih abi...
[/quote]
tesekkurler
Sagligina aksam senin icin denize rom damlatacam ':)
Gönderen: Erdem Çakır - Şubat 03, 2014, 21:52:56
Posta adresi: 5 TA AVENIDA NO: 3805 ENTRE 36 Y 40, MIRAMAR, CIUDAD HAVANA CUBA
Telefon: +1-613 902 5711
Edit: Orhan abi daha önce yazmış telefon numarasını.
Gönderen: Erdem Çakır - Şubat 03, 2014, 22:01:34
Havana'daki sabit telefonlardan aşağıdaki numaraları arayabilirsin abi.
2041204
2041205
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 22:02:58
Bundan sonraki durağımız 32 mil ötede Oracabessa.
Rüzgarlar bu aralar bana küs... Kah varlar kah yoklar. Motor yelken arkamızdan sırtı çekerek geldik.
Liman girişine koyduğum rotaya geldik, geçiyoruz. Kıyıda limana benzer bir emare göremiyorum. Resiflerden dolayı kıyıdan uzaktayım. Dürbünle kıyıyı tarayınca bir aralığın ucundan tekne burnu gördüm. Koordinatlar orayı gösteriyor. Fener veya işaret şamandıraları yok. Oraya doğru yönelip dar liman ağzından içeriye sokulurken arkamdan çıkrık ötmeye başladı. Limana girmeden toplamayı unutmuşum.
Şimdi sırası mı balığın...Liman çok dar, ancak 3-4 tekne demir bırakabilir. Liman içinde tekneyi durdurup balığı almaya başladım ama misina gelmiyor. Balık falan değil dibe takılmış.
Mecburen demiri bırakmak üzere içeriye doğru ilerledim. İlerledikçe çıkrık boşalıyor artık sonuna geldi . Az daha sabret diye içimden söyleniyorum. Son 3 mt lik hamleden sonra rapala koptu.
Yeni taktığım bu rapala çok güzel ve pahalı idi ve daha siftahını yapmamıştı.
Demiri bıraktıktan sonra sandalyeleri güverteye çıkartıp etrafı seyrederek biralarımızı yudumlayarak güneşi batırdık.
Oracabessa sessiz sedasız küçük bir balıkçı limanı. Liman ağzının sol yanında doğa içinde gizlenmiş bir turistik tesis var.
Sabah çevreyi izlerken liman içindeki küçük köprünün altından suyun içerlere uzandığını, o tarafta bir nehir olduğunu fark ettim.
Başımızı eğerek geçtiğimiz köprünün altından biraz ilerleyince kıvrım kıvrım dönen nehirin içinde saklı bir cennet ile karşılaştık.
Nehirin kenarlarında küçük bağımsız ev-bungalo tarzı oluşan bir turistik tesis.
Buranın güzelliğini ancak fotoğraflar anlatabilir. Doğanın içine etmeden nasıl turistik tesis yapılabilirmiş bizimkilere örnek olması gereken nefis bir yer. Kaldı ki Jamaica bizden çok geri kalmış bir ülke.
Karaya çıkıp modern sayılabilecek köy merkezine kadar yürüdük. Esnaf ile sohbet ve ufak tefek alışveriş ile tekneye dönüp yükü tekneye devrettikten sonra diğer kıyıya biralarımız eşliğinde gidip kimsenin olmadığı bir sahilde biraz romantik yaptık.
Çevreyi dolaşırken sahipsiz boş görünen tesiste duşları fark edince fırsattan yaralandık.
Ne zaman karaya çıksak gözümüz genellikle bedava duşlarda bol miktarda sudan faydalanmak.
Burası da James Bond filmlerinde kullanılan bir yermiş. Girişinde dökülen tabelada James Bond Beach yazılı idi.
Filmden kalan hurda küçük uçaklar arazide duruyordu.
Tekneye dönüp yine gün batımınını güvertede içkilerimiz ile uğurladık.
Bu aralar Mira ile aramız iyi gidiyor. Aramızdaki voltajı 24 e yükseltmeyi başardık.
Yelkenlere olan dikkati, açması kapaması, trimleri, halatları roda etmesi, düzgün dümen tutması, uçturmaçaları doğru yerde doğru zamanda kullanması ve depolaması; temizliğe ve düzene dikkat etmesi aradaki frekansı yükseltiyor. Gece seyirlerinde oldukça dikkatli ve titiz.
Amaaa korkak.
Yalnız iken gece seyirlerinde 2-3 saat uyuyordum. Mira'nın habire uyandırmasından uyuyamaz oldum.
Neymiş, uzaklarda bir ışık görmüş. Kalkıp bakıyorum . Ehh, çok uzaklardan bir ışık görünüyor ama ne kırmızı ne yeşil görünen bir emare yok.
- Bak Mira, önünde arkanda bir ışık gördüğün zaman; hem yeşil hem kırmızı rengi aynı anda görünceye kadar beni uyandırma. Hatta iki ışığı birden görmeye başladıysan telsizden gemiye çekil önümden diye çağrı yap. Eğer sen çekil diye cevap verirse bataryaları hazırla ben ateşlemeye çıkarım.
Veya yelkenler gıpraşmaya başlamış hız biraz düşmüş; hemen uyandırıyor.
- Kızım elleşme şunlarla varsın düşsün, git gidebildiğin kadar dokunma bana.
Yalnız olmak daha iyiydi galiba...
Sonraki liman oldukça turistik diye anlatılan Ocho Rios. 10-15 mil batıya doğru. Sabah 5'te yola çıkarak günü orada değerlendirmek istedik.
Rüzgar yine nanik yaptığı için motoru çalıştırdım. Akabinde derinlik göstergesi devre dışı kaldı.
Motor aküsü üzerinden marş basmadığı için şalteri hep tedrisat akülerine çevirerek çalıştırıyorum.
O sırada açık bulunan bütün elektrik ve elektronikler her seferinde motorun yüksek akım çekmesinden dolayı şöyle bir göz kırpıyor yeniden canlanıyorlar. Bu arada tüm iç elektrik kesme anahtarı kırık iş görmüyor iç elektrik sistemini kapatamıyorum. Ayrıca var olan ana şalter ile de zırt pırt oynamak istemiyorum.
Limanın açıklarındayız ve yine neredeyse her yerde olduğu gibi resifleri dönerek daracık bir kanaldan turistik koya gireceğiz.
Aşırı volt yüklenmesi sırasında beyni sulandı sandım. Habire onu kurcalarken Mira 'Alttan kekamoz kapatmış olmasın?' demez mi!
O an hiç aklıma gelmedi. Aklım elektrik arızasına takılı kalmıştı. Teknenin altına zehirli boya yapalı, temizleyeli 7 aydan fazla olmadı.
Tekneyi durdurdum. Tekne akıntıdan dolayı yarım kt civarı yüzmeye devam ediyor. İyi bir yüzücü değilim, acaba halata bağlansam mı diye düşündüm. Akıntı ve hafif bir dalganın olduğu bir ortamda teknenin altına dalmak...
Yaş kemale erdi, deniz öğren öğren bitmiyor.
Daha önce durgun suda gece pervaneye sardırdığım halatı kurtarmak için çokca dalmışlığım vardı.
Palet,maske giyinip kuşandım. Halata bağlanmadım. Mira nasılsa döner beni alır.
Amaaa ya dönüp almaz ise!!!
Arkadaşlar genellikle soruyorlar:
-Nasıl güvenip teknene tayfa alıyorsun?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 22:04:54
Büyükelçiliği aradım aşağıdaki numaraları verdiler.
Havana'daki sabit telefonlardan aşağıdaki numaraları arayabilirsin abi.
2041204
2041205
Tessekkur Erdem . Usteki numarayi dusuremedim.
sanirim sabit telefon daha kolay olacak.
Gönderen: Erdem Çakır - Şubat 03, 2014, 22:09:24
53 7 204 12 04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2014, 22:46:03
(http://i59.tinypic.com/2d0bcbn.jpg)
(http://i62.tinypic.com/70fbyq.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2w7fsq1.jpg)
Gönderen: Demir Ertürk - Şubat 04, 2014, 01:03:28
tekrar sana kavuşmak güzelmiş, ?^#Fl t*"y+
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 05, 2014, 13:52:56
(http://i62.tinypic.com/1945qh.jpg)
Şerefe Nezih abi...
Benden de şerefe Nezih korsanım. ?^#Fl
Merak ettim o taburenin arka ayağı boşa çıkıp tumba oldunmu ;D
Gönderen: Ersin Böke - Şubat 06, 2014, 14:25:09
Benim bir fikrim var. Yanlış anlamaz iseniz. Siz oralarda keyifle geziyor ve bizlerle de paylaşıyorsunuz eksik olmayın. Biz de ağzımızın suyu akarak okuyoruz. Sadece gezmenize imrenmiyoruz . Hayat tarzınıza , denizciliğinize, cesaretinize hatta vurdumduymazlığınıza ve hatta ihmalkarlığınıza hastasıyız kısaca yani.
Bir güzergah ve takvim belirleseniz. Sizin seyirlerinizi böyle yalanarak izleyen bizler sizi ziyarete gelsek, hem oraları görsek , hem de sizinle yelken yapma keyfini yaşasak nasıl olur? Yanlış anlamamanız gereken kısmı ile de şunu kastetmek istedim. Bunu bir kurs gibi organize etsek ve oluşacak masrafları biz ziyaretçiler üstlensek?
Olurmu üstadım ne dersiniz?
Gönderen: Özgür Çetin - Şubat 06, 2014, 16:47:34
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 09, 2014, 01:37:46
Nezih Korsan'ım,
tekrar sana kavuşmak güzelmiş, ?^#Fl t*"y+
Tesekkurler Demir Korsanim. Benimde sizlere kavusmam bana keyif veriyor.:)
Nezih korsanım selamlar,
Benim bir fikrim var. Yanlış anlamaz iseniz. Siz oralarda keyifle geziyor ve bizlerle de paylaşıyorsunuz eksik olmayın. Biz de ağzımızın suyu akarak okuyoruz. Sadece gezmenize imrenmiyoruz . Hayat tarzınıza , denizciliğinize, cesaretinize hatta vurdumduymazlığınıza ve hatta ihmalkarlığınıza hastasıyız kısaca yani.
Bir güzergah ve takvim belirleseniz. Sizin seyirlerinizi böyle yalanarak izleyen bizler sizi ziyarete gelsek, hem oraları görsek , hem de sizinle yelken yapma keyfini yaşasak nasıl olur? Yanlış anlamamanız gereken kısmı ile de şunu kastetmek istedim. Bunu bir kurs gibi organize etsek ve oluşacak masrafları biz ziyaretçiler üstlensek?
Olurmu üstadım ne dersiniz?
Ersin korsan isteyen istedigi zaman katilabilir. Bende sizlerle sohbet etmekten keyif alirim.
Ancak benim keci motor ne zaman su koyverir belli olmaz. yalvar yakar oldum ama Kizlarimin tatilinin icine etmeyi basardi. Yani diyecegim oki yaptigim seyahat hicbir plana kurala uymuyor.
Soz verip de sozunde duramayan biri olmak istemem. Macerayi seviyorsaniz nerde trak orada birak... istediginiz zaman gelebilirsiniz. Su an Cuba da Juventud adasindayim.
Ilk kez bu adada hizli bir internet imkani bulabildim. Simdilik 1 ay da buralarda dolasacagim.Elcilikten parcalar icin gelecek haberi bekliyorum.
....gelirken de hediyesinden litrelik altın yaldızlı rakımızı da getirsek :D rom rom nereye kadar demi ama
Eh yani aganin eli tutulmaz rakisiz da olmaz yani dimi. Balik bol'' istakoz bol yanina rom gitmiyor:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 09, 2014, 01:51:14
(http://i61.tinypic.com/33ytmxu.jpg)
(http://i57.tinypic.com/2na1rih.jpg)
(http://i58.tinypic.com/316nevo.jpg)
Gönderen: Ferdi Atabek - Şubat 09, 2014, 14:50:47
olsa olsa
RASTASAILORMAN
OLUR ?^#Fl
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2014, 21:14:04
Baba senden denizci olmaz
olsa olsa
RASTASAILORMAN
OLUR ?^#Fl
Dogru soze bir foto daha :)))
(http://i60.tinypic.com/34yqykl.jpg)
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Şubat 10, 2014, 21:20:33
Inşallah motor problemi hallolmuştur. ::)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2014, 21:32:23
Mira haklı çıktı. Derinlik sonarının camını temizledikten sonra alet hayata yeniden döndü. Ben de derin bir nefes aldım. Ara sıra tayfa sözüne kulak asmak gerekiyormuş...
Bu hengamede limanı biraz geçmiş olduk. Geri dönüp gemi iskelesinin ikiye böldüğü sağdaki koya girmek istedim. Bir dalış teknesi yakınıma gelerek koyun ortasında resif var diğer koya girin, beni takip edin diye uyardı.
Geniş bir yarım daire çizerek cruise geminin burnu ile yeşil şamandıra arasından 30 m genişlikteki kanaldan geçerek koyun içine girip ortalara bir yere demiri bıraktım. Yine bizden başka gezgin tekne yok. Sezonu heralde erkenden açtım. Zira nereye gitsem gezgin tekneye rastlamıyorum. Sanırım garantici olanlar halen beklemedeler.
Koy tamamiyle turistik tesislerin önünde güzel bir kumsaldan oluşuyor. Sonunda ufak bir marina bulunuyor. Koyda solugan yok ama etrafımızda dolaşan jet ski' ler oldukça rahatsızlık veriyorlar.
Bir tanesi iskeleden yanıma yanaştı.
İlginç,liman polisi jet ski kullanıyor. Önceki limanın transitloguna bakıp Ocho Rios için yenisini ayrılırken vereceğini söyledi.
Düldüle atlayıp önceki resifli koya gittim. Dar bir koyda kısıtlı bir kumsala çıkıp düldülü sudan uzaklaştırırken güvenlik geldi, neden geldiğimi sordu.
'Bira içmeye geldim'.
Kumsal, lokanta-bara ait. Oldukça hoş bir dekorasyona sahip. Müşteriler çoğunluk cruise gemilerinden gelen şişman obez amerikalılar.
Barda oturup biramı yudumlarken tesisin çitle ayrıldığı kenarda turistik eşya satan bir tezgah farkettim. Ağaçtan oyma çeşitli yüzler, ufak tefek el işleri. Tezgahın sahibi bir rasta.
Çevremdeki müşteri profilinden ve gürültüsünden rahatsızlık duyduğum sırada bu tezgah ve başındaki rastanın hal ve hareketi beni kendine çekti.
Biramı alıp yanına gittim. Yanına gelince satışa başladı.
Hemen orada boş bir sandalyeyi alıp yanına oturdum ve satın almaya değil kendisiyle sohbet etmeye geldiğimi söyledim. Hemen arkamdaki kulübeden 3 te 1 fiatına 2 bira alıp birini ona verdim.
Oda bana nefeslendiği marihuanasını uzattı.
Güvenlik hemen çitin başında duruyor. İçeriye girip turistlere satış yapmalarını engelliyor.
El emeği ile geçinen az ile yetinen bir yaşam tarzı.
Bütün ağaç oymalarını kendi yapıyormuş. Bob Marleyin büstüne gözüm takıldı ama yanımda yeterli para yoktu. Yine de tezgahından 3 adet Jamaica renklerinden oluşan bileklik aldım.
Katılan diğer rastalar ile sohbetlerimiz oldukça koyulaştı ve bana farklı bir göz ile bakmaya başladılar. Aramızdan paranın lafı kalktı ufak tefek şeyler hediye edenler çıktı.
İnce el işleri ile hayatlarını idame ettiren bu insanlara olan sevgim, saygım karşılıksız olamaz...
Çevreyi dolaşmaya çıktığımda hemen arkada kıvrımlarla denize akan dereciklerin etrafında küçük kulübelerden oluşan lokal lokantacıklar bana göre nefis otantik görüntü sergiliyorlardı.
Bence gezgin olmak, yerel halkın içinde olmak, onlarla diyalog halinde olmaktır.
Pahalı turistik mekanlar hemen hemen her ülkede birbirinin aynıdır. Değişkenlik ülkenin karakteristik doğal dekorasyonundadır.Köyde yayık ayran içmek gibi.
Turistik anlamda karşılaştığım insanlar genellikle amerikalılılar ve avrupalılar.
Nedense çoğunlukla onlar gezebiliyorlar...
Derenin bir köşesinde bedeni ve 2 bacağı gelişmemiş doğuştan özürlü bir rasta gözüme çarptı. Bir süre uzaktan izledim.Çevredeki insanlardan oldukça ilgi görüyordu. Üstü çıplak derenin suyundan faydalanıyordu.
Yanına oturmak için iznini istedim.Az çok İngilizcesi vardı. Herkesin dilenci zannedebileceği bu insan ile derin konularda sohbet ettik. Oldukça kültürlü bir insan idi.
Ertesi gün Mira ile düldülü marinaya bırakıp merkeze yürüyüş yaptık. Her yer, herşey turistik. İnsanlar daha bir ekonomik rahatlık içinde ama yine de tırmalıyorlarlar.
Yürürken tekerlekli arabasında dünkü özürlü rastaya rastladım, yine saygı ve ilgi ile ayak üstü sohbet ettik.
Açık pazardan ve büyük süper marketten oldukça sebze meyve, et, tavuk stoku yaptık.
Bundan sonraki duraklarda alışveriş imkanı az olduğundan ve Cayman adalarının çok pahalı olmasından dolayı ihtiyaçlarımızı Küba' ya yetecek kadar tamamlamaya çabaladık.
Turistik hediyelik açık alan pazarında minik tezgahlarının önünde el örgüleri yapan yerlilerle sohbetler sonrası tekneye döndük.
Böyle turistik yerler bana hitap etmediği için burada fazla oyalanmaya gerek görmedim.
Bir sonraki durak 18 mil ötede sakin bir liman olan Discovery koyu idi. Etrafa göz gezdirince oldukça sakin görünen ve ortalıkta insanın görünmediği koy akşamın bir saatinde nereden geldiğini pek kestiremediğim gürültülü bir müziğe sahne oldu. Gecenin geç saatine kadar demirde kulaklarımız çınladı. Hani reggie müzik çalsalar dinleyeceğim.
Sabah erken bir saatte 35 mil uzaklıkta Montego koyuna gitmek üzere demiri aldık.
Pek tavsiye edilen bir liman değildi. Ancak kime neye göre, renkler değişir. Bu nedenle uğramadan geçmek istemedim.
Discovery koyundan ayrıldıktan yarım saat sonra peşimize takılmış sahil güvenlik bizi motor-yelken seyir yaparken durdurdu.
Motoru kapatın yanaşacağız dediler. Motoru kapattım yelken ile hafif yol devam ediyoruz.Rüzgar ve dalga fazla değil ama solugan oldukça fazla.
Usturmaçaları çıkartırken bir yandan yanaşmalarına müsade edip etmemeyi düşünüyorum.
Yanaşırlarsa bu soluganda zarar verecekleri kesin. Kararımı verip yanaşırlarsa zarar vereceklerini söylerek Ocho Rios'tan transitloğumuz var Montegoya gidiyoruz orayı arayın sorun.
Yok dediler orası ayrı burası ayrı. Görev aşkı veya güne heyecan katacaklar.
Bu arada arkadan çektiğim sırtıyı fark ettim.Tam takılmak üzereyken gördüler.
Sözde balık tutmamız yasak ya, şimdi buradan tutturur sorun çıkartırlar diye endişelendim.
Ama aldırmadılar. Kafayı evrak alıp evrak vermeye taktılar. İlla yanaşacaklar.
Kıçtan yanaşın size evrakları vereyim deyince makul buldular. Sallan yuvarlan yanaşıyorlar ama o soluganda tutturmak pek mümkün olmuyor.
Nihayet evrakları uzattım, aldılar. İncelemeleri çeşitli telefon görüşmeleri neredeyse 1 saati buldu. Bu arada yelkenle az bir yol ile seyirdeyiz. Yazdılar çizdiler yine kıçtan yanaşıp uzatıp imzalamamı istediler. Kıçtan al gülüm ver gülüm işlemi bitti.
Yelken-motor Montego limanına ücra bir köşede bulunan küçük marina önüne akşama doğru demiri bıraktım.
Düldülü indirip marinaya geçtim. İskele şefi transitlog işlemlerinin burada yapılacağını söyledi.
Marinayı kullanırsak (duş vs.) demirde olsam dahi ödeme yapmam gerekirmiş.
Tabii ki işime gelmedi. Üstelik merkeze çok uzak.
Sıkıldım artık onlar beni bulsunlar açık denizde buldukları gibi.
Zaten hafta sonu ülkeden çıkış yapmak istersem ödeme yapmam gerekeceğinden işlemleri pazartesiye bıraktım.
Geceyi burada geçirip sabah uyanır uyanmaz merkeze yakın ama kısmen solugana açık olan kuzey-doğu köşesine demir bırakmayı tercih ettim.
Günlerden pazar. Kıyıda yoğun bir kalabalık göze çarptı. Küçük bir mendirek arkasında bir çok sandal var. Doğal ve otantik görüntüler dikkatimi çektiğinden düldül ile oraya yöneldik.
Balıkçılar ayaküstü tarzı denecek bir yöntemde tutttukları balıkları temizleyerek satış yapıyorlar. Bizde imrenerek akşam mangalına 2 iri balık aldık.
Yine sebze meyve stoğu yapmamız gerekiyor. Açık denize manzaralı bir tesisin iskelesine düldülü kilitleyerek kasaba merkezine yürüdük. Hemen hemen her mağaza kapalı. Sebze-meyve pazar yerini sorduk. Oldukça uzaktı, yürüdük. Geniş bir pazar yerine geldik. Bundan sonraki limanda alışveriş imkanı olmayacağından eksiklerimizi tamamladık ama içme suyunu temin edemedik. Aradığım içme suyu en az 5 lt lik veya 18 lt lik olmalıydı. Bunun limana yakın bir yerden temin edilmesi taşımasını kolaylaştıracak olduğundan su işini sonraki limanlara bıraktım.
Alışveriş, çevre, gezinti, fotoğraf çekme işlerinden sonra manzaraya hakim külüpte bira keyiflerini yaparak tekneye döndük.
Sabah tekrar marina önüne demir bırakarak çıkış yapmak üzere yetkilileri çağırdım.
Resmi çıkış yapılacak son liman burası diye biliyorum. Ancak Jamaika çıkışını çok methedilen Negril limanından yapacağım. Orada çıkış işlemleri için resmi bir otorite yok.
Gelen görevli Negril'e gideceğimizi öğrenince polis istasyonuna gidin bizi arasınlar çıkış işlemleri için oraya geliriz dediler.
Tuhaf...Sadece bizim için karadan yarım saat yol gelecekler. Bedelsiz olacağı için önce işime geldi.
Ancak benim 1 aylık vize süremin ertesi günü dolduğunu farkettik.
Bu durumda buradan çıkış aldıktan sonra başka bir yerde karaya çıkamazsınız dediler.
Pekala deyip, işlemleri yaptırarak ellerinden kurtulduk.
Demiri alarak Negri'lin merkezine dümen tuttuk.
Merkezi küçük bir yerleşim yeri ancak batı feneri ile arasında oldukça methedilen kayalıklar üzerine ve aralarına serpiştirilmiş fotoğraflarını çekmeye değer estetik görünümlü tatil köyü tarzında turistik tesisler bulununuyor.
Kıyıyı dürbünle tararken kıyıda yol üzerinde gördüğüm marketin önüne demiri bıraktım.
Suyun rengi bir tuhaf, sarıya benziyor.
Düldüle atlayıp kıyı keşfine çıktım. Nehir ağzını farkedince oraya yöneldim. Nehir ağzında suyun rengi kırmızıya döndü. Hani hayvan katliamı yapılan sulardaki gibi nehir denize kırmızı renkte akıyordu. Nehir içerlerine doğru uzun bir seyir yaptım. Kıyısı boyunca balıkçı kayıkları ve arkalarında yaşadıkları küçük mütevazi evleri vardı. Manzara oldukça keyifli idi.
Geriye dönüp marketin önlerinde küçük kumsala düldülü çekip hemen üstünde bulunan yol kenarındaki direğe kilitledim.
Kısa bir gezinti çevreyi görmeye yetti. Markette 18 lik su damacanalarını biri hariç değiştirmedikleri gibi aktarma da yapmıyorlar. İkna etmek için sahibini bekledim.
Oluru aldıktan sonra tekneye dönüp 3 damacana ve Mira ile birlikte markete gelip suyu yanımızda getirdiğimiz huni ile aktardık.
Şimdi bunları koya giren solugan varken tekneye almak mesele. Tekneye merdivene yanaşıp kollu olanı yüklenip yukarıya taşıdım.
Tam her zamanki gibi diğerlerini yüklenecek iken Mira kıçtan alalım deyiverdi.
Kuşkuyla yüzüne baktım.
- Alabilecek misin?
Zira, ben yükseğe kaldıracağım o da 18 litreyi havada yakalayıp içeri alacak.
- Alırım.
Şimdi güvenmesem daha önce olduğu gibi suratı düşecek...
Düldülü kıçta, önden arkadan bağladım. Birinciyi yakalayıp içeri aldı.
İkinciyi kaldırdığımda elimden alan olmadı. Kucağımda kalan yükle ağırlığım düldülün kenarına yüklenince binicisini sırtından atan at gibi beni elimdeki damacana ile denize devirdi.
Suya girer girmez aklıma cebimdeki fotoğraf makinası geldi. Yunus gibi düldüle geri fırladım.Makinayı Mira'ya uzatarak akıntıya kapılan damacananın peşine düştüm.
Denizden alıp, kendi eski yöntemimle tekneye çıktım.
Üzerinde 8 m' ye kadar su geçirmez, dayanıklı yazan, daha 8 ay önce aldığım oldukça kaliteli çekim yapan makinanın içinden sular süzülürken Mira'ya söylendim.
Her ne kadar ona söylenmiş olsam da aslında kendime kızıyordum.
- Niye güveniyorsun? Bunca zaman yanında birileri mi vardı sanki...
Güvensen bir türlü güvenmesen bir türlü.
Güvenirsem kesin bir sorun yaşıyorum. Güvenmediğim görüldüğü halde farklı bir maraz ile karşılaşıyorum. Aradaki dengeyi bir türlü tutturamıyorum.
Nitekim bu nedenle zaman zaman teknede tartışmalar çıkabiliyor.
Walker Bay dinghy(sandal), ucuz diye almıştım. Bugüne kadar 2 telefon, bir bilgisayar ve son olarak fotoğraf makinamın canına okudu.
Tabii ki plastik sandala üstündeki malzeme ile inen-binenlerin hiç suçu yok...
Söylene söylene demiri alıp Negril'in en güzel kıyılarına özellikle birkaç mil ötedeki fenerine yakın demir bırakmak üzere yola koyulduk. Kıyı kayalıklardan yer yer mağaralardan oluşuyor kumsal yok, ancak kayalıklardan denize inen merdivenlerle denize giriliyor. Tepelerinde oldukça hoş görüntü sergileyen küçük ev gibi dağınık moteller var. Su pırıl pırıl.
Artık Mira'nın basit fotoğraf makinasını kullanıyorum.
Fenerin 100 m gerisine berrak suya yeniden demir bıraktım. Artık burası Cayman adalarına geçeceğim Jamaika'daki son durak.
Mira'nın küslüğü uzun sürdüğü için benimle dolaşmaya çıkmadı. Fenere kadar kıyı kıyı dolaştım ama kayalıklara vuran dalgalardan ötürü düldülü bağlayacağım güvenli bir yer bulamayınca tekneye döndüm.
Mira'nın gönlünü alarak gün batımını biralar eşliğinde uğurladık.
Jamaika gezimiz artık bu noktada bitti. Bir ay oldukça kısa bir süre.
Ana karada dağlarında yaylalarında, köylerinde zaman geçirme şansımız olmadı.Bu tür geziler yapmak pek kolay olmuyor. Tekneyi güvenli bir marinaya bırakıp sırt çantalı yerel ulaşım ile dolaşmak gerekiyor. Hem marinaların hem özel dolaşım fiatları malesef bütçemi kaldırmıyor.
Limandan limana çoğunlukla bütün kıyılarını, kıyı, köy ve kasabalarını görmüş olduk.
Artık yeni keşifler için demir alma zamanı....
(http://i59.tinypic.com/e6zuav.jpg) Montego imani
(http://i60.tinypic.com/1zmef6r.jpg) Ochorios limani
(http://i60.tinypic.com/1604zdz.jpg) Ochorios korsan evi
(http://i59.tinypic.com/2lvb576.jpg) Negril de nehir boyu.
(http://i57.tinypic.com/1iflfq.jpg) Negril feneri- Jamaika kuzey bati kosesi
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2014, 21:46:14
Nezih Korsan Konsoloslukla irtibat kurabildinizmi?
Inşallah motor problemi hallolmuştur. ::)
Orhan korsanim ilginize cok tesekkur ederim mesajlarinizi aldim,
birkac gun once konsolosluktan Cem Caliskan ile irtibat kurdum .Parcalarin amerikadan buraya, gumrukte sorun olmadan getiltilmesi icin arastirip bana donecek.
Cok Sagolun
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2014, 22:25:21
Nezih Korsan'ım,
tekrar sana kavuşmak güzelmiş, ?^#Fl t*"y+
Sagol Suat Korsan :sagligina ... tumba olmadan o kenardan kactim:)))
Gönderen: Hakan Erim - Şubat 10, 2014, 22:30:11
Mira'nın fotoğraf makinası Nikon Coolpix AW100 mü?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2014, 22:39:15
Tekrar okumak çok keyifli. Selametle...
Mira'nın fotoğraf makinası Nikon Coolpix AW100 mü?
Tesekkurler Hakan,
makina dandik bisi canim:)
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Şubat 10, 2014, 22:46:45
Sizin yazdıklarınızdan dolayı bizleri sanal da olsa oralarıgezdirdiğiniz için size çok çok teşekkür ederim. t*"y+ 1w5ey8
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Şubat 12, 2014, 01:58:02
Gönderen: Mustafa Özdemir - Şubat 12, 2014, 07:18:34
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 14, 2014, 22:10:55
Teşekkür ne demek Nezih korsan seve seve eğer birnebze yardımcı olmuşsam yalnızca mutlu olurum.
Sizin yazdıklarınızdan dolayı bizleri sanal da olsa oralarıgezdirdiğiniz için size çok çok teşekkür ederim. t*"y+ 1w5ey8
Tesekkurler Orhan bey
Ayrica oradan destek cikan Riza Epikmen ve Kaan Erdem arkadaslara da tesekkur ediyorum.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 14, 2014, 22:11:44
Nezih abi selam.
Kuba ya ucus yok mu Cem...?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 14, 2014, 22:20:01
Nezih korsanım,yazılarınıza başlamanıza sevindim,devamını bekliyoruz. :)
Sagolasin Mustafa Kaptan.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 14, 2014, 22:24:33
(http://i62.tinypic.com/3492sdf.jpg) Brac Cayman kuzey-dogu feneri.
(http://i58.tinypic.com/2w4gpiw.jpg)
Gönderen: Ahmet Bom - Şubat 15, 2014, 08:31:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 15, 2014, 22:05:11
Keyifle takip etmeye devam ediyoruz...
Tesekkurler Ahmet.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 15, 2014, 22:28:18
BRAC CAYMAN
Küba ile aramızda 40' rota farkıyla Cayman adaları var. Batıdan doğuya ana ada Grand Cayman,little Cayman,Brac Cayman.Yol üzerinde sayılır, gitmesem olmaz. Gitsem Küba'ya geçerken kuzeyli rüzgara karşı yelken açamama riski var.
Uğramadan geçersem huzursuzluk duyacağım için 120 mil mesafedeki Brac Cayman üzerinden diğerlerine gitmeye karar verdim.
''Hem gitmişken yurt dışına kaçırdığım paraları Cayman banktan alayım''Tabii buhar olmadıysa! Cayman adaları dandik şirket kurma ve bankaları kara para saklama yeridir.
Günlerdir rüzgarlar pek istikrarlı değil, kah var kah yok. Aldığım rüzgar raporlarına göre neredeyse yok gibi.
Ortalama 4 kt hız hesaplayarak bir sonraki gün sabah 06 saatlerinde varabilmek için gece 12 de yola çıkmaya karar verdim.
Yol durumuna göre sandöviçler ve yemek hazırlandı. Düzgün hava için yemek, sert hava için sandöviç.
Rüzgar olmadığından mizane yelkeni açarak demiri daha bir erken saatte alarak yola çıktım.
12 saat kadar motor- yelken 3 kt ortalama hızla oyalandık. Rüzgarın esmeye başlamasıyla bütün yelkenler fora edildi. Ancak rüzgarın üstüne koymasıyla hızımız 8-9 kt'lara yükseldi.Uzun bir süre hoşuma gidiyordu ama çok hızlı gittiğimizden varış saatimiz erken bir saatte karanlıkta olacak diye tekneyi yavaşlatmak üzere önce ana yelkeni kapattım.Bir süre sonra cenovayı da kapatmak zorunda kaldım.25 kt civarı esen rüzgarda sadece mizane ile 4,5-5 kt hız yapıyorduk.
Cayman adaları hakkında resifler dolayısı ile eldeki bilgiler pek parlak değil. Artık mizane dan rüzgar kaçırarak gündoğumu ile birlikte Brac Cayman adasının kuzeydoğu fenerini geçip kısa bir yol yaptıktan sonra giriş yapacağımız ilk limana yöneldim. İnternetten kopyaladığım pilot kitapta kuzey doğusunda Creek limanından giriş işlemleri yapılabilir diyordu.
Telsizden yaptığım çağrıya aldığım cevap tam tersini söyledi. Adanın güney batı ucundan giriş yapmamız istendi. Durum değişikliği fazladan bir 10 mil yapmamı gerektirdi.Bileydim adanın güneyinden girerdim.
Elektronik haritada adanın tüm çevresinde yakın ölçek derinlik değerleri ,liman isimleri, şamandıralar görünmüyor. Pilot kitaptan aldığım koordinatlara güvenerek kıyıdan oldukça uzak seyir yaparak tarif edilen limana geldim ama nereye yanaşacağım belli değil. Habire telsizden anlaşmaya çalışıyoruz.
Pilot kitap rüzgar sert ise kesinlikle dar kanaldan geçmeyin diye uyarıyor. Zaten girer girmez sığlaşıyormuş.Yani benim salma boyunu kurtarmaz. Şamandıralar 'stake' denilen sırıklardan oluşuyor. Girişte kabaran dalgalar var.Haritada derinlikler görünmediğinden içeriye girmeye zaten cesaret edemiyorum. Salma boyundan dolayı zaten iskelelerine yanaşma şansım olmadığı anlaşılınca resifler dışında açık denize bakan tonoza bağlandım.
Cayman adalarının hemen her tarafında tonoz var. Bedelsiz ama hemen hepsi açık denize bakıyor. Zaten resiflere zarar vermemek için genellikle demir bırakmak yasak.
Telsizden kayıkla karaya çıkmamız istendi. Düldülü mataforadan indirdim ama resmen açık deniz dalgaları-soluganları arasında tekne 1 m'ye yakın hoplayıp zıplıyor. Bu şartlarda düldüle atlamak kolay değil.Kıçtan halatı Mira'ya verip tekneye geçerek merdiveni yandan sarkıttım.
Her zaman ki gibi Düldül merdiven yanına çekiliyor önce ben inip sonra Mira'nın inmesini sağlıyorum.
Mira''ya 'pull it' diye seslendim. Öylece bakıyor,hareket yok. 'pull it' Yine hareket yok.
Düldül'ün halatı elinde,merdivene çekecek ki ben içine atlayayım ama halen ne diyorum diye bana bakıyor.
Rüzgardan duymadı heralde diye Kızım 'pull'lasana şunu diye bağırdıktan sonra çığlık-bağırtı arası bir ses çıkararak;
-Ne diyorsun?.
-Elinin körünü! Elinde ne var senin? Düldülün halatı. Çek şunu da içine atlayayım.'
Pull'un anlamanı farklı biliyormuş. 'Communication problema' dememe rağmen küstü.
Halatı elinden alıp merdiven hizasına getirerek içine atladım sonra da hoplayıp zıplayan düldüle binmesini sağladım. Tedbiren kürekleri düldüle aktarıp motoru çalıştırıp ıslak ıslak iskeleye vardık.
Benim için olay orada bitti ama Mira'nın öfkesi nedense geçmedi. Genellikle bu tür anlaşmazlıklarda veya herhangi bir tartışmada sert ve suratsız tavrını sürdürüp duruyor. Halbuki teknede çıkan tartışma sürdürülmez. Dilden dolayı iletişim eksikliği bir takım eksik veya yanlış anlamalara neden olabiliyor. Huzursuzluğu sürdürmek teknedeki ortamı bozar ve nihayetinde daha fazla tartışma çıkmasına neden olur. Bu konuda kaç kez konuşup uyardımsa da değişen birşey olmadı.
Yavaş yavaş gözümde Mira olmaktan çıkıp Janexx'e dönüşmeye başladı.
Görevliler islekede bizi karşıladı.
Araba içinde gerekli formlar doldurulduktan sonra pasaporta vizeyi damgaladılar.Herhangi bir ücret talep edilmiyor.
Ancak tekneye sivrisinek ilaçlaması yapıp 30 $ alıyorlar. Şişmanca biri benimle tekneye gelip ilaçlama yapacak. Adamı görünce kesin düldülden denize düşeriz diye ürktüm.
Binerken çıkarken aman dikkat ben söylemeden hamle yapma diye uyardım. Zor bela oldukça uzakta tonozda olan tekneye çıktık.
Tulumundan bir tüp çıkarttı hiç harcamak istemezmiş gibi oraya fıss buraya fıss işi bitti.
-'Kardeşim o tüpten bende de var,size isterseniz 10 $ a satayım' diyesim geldi.
Tekrar karaya çıktığımda onların sivrisineklerinin hücumuna uğradık.
Ne iş anlamadım. Bunların sivrisinekleri daha mı sağlıklı ;sağlık kontrollerinden mi geçiyor acaba!
İşlemler bittikten sonra yetkililere ilk sorum Donald Crowhurst'ün Brac Cayman'da karaya vurmuş teknesinin nerede olduğu idi.
Tarif edilen tarafa ağaçların, mangrovların arasından yürüyerek Teignmouth Electron'u gerek yağmadan gerekse geçirdiği kasırgalardan sonra parçalanmış olarak gördüm.
1968 Sunday Times gazetesinin düzenlediği tek başına dünya turu yarışmasında acıklı bir öyküye sahip bu tekneye sahip çıkamamışlar.
Donald denize açıldıktan sonra altındaki tekneye güvenemeyip Karayiplerde oyalanarak sanki yolda imişçesine mesajlar gönderip hileye başvurmuş,sonunda yaptığı bu yanlışın altında ezilerek kendini denize terk etmişti.
Tekneyi inceledeğimde gerçekten bu teknenin Horn burnunu dönemeyeceğine kani oldum.
Tekne suntalemden yapılmış ve çevresi 2-3 mm geçmeyen epoksi elyaf ile kaplanmış. Adam- akıllı ahşap-epoksi kaplama yapılabilmiş olsaydı tek vucut karaya vurduktan sonraki fırtınalara rağmen un-ufak olamazdı.
Adalılar teknenin önemini kavrayamamışlar.
Adanın uzunluğu 25, genişliği 3 km kadar. Yakın plan gezintiden sonra tekneye döndük. Hava oldukça sert ve teknede rahatsızız. Rüzgarın güney doğulu esmesi üzerine tonozu bırakıp kuzey tarafına sözde koy olup açık denize bakan Stake denilen koydaki tonozlarından birini aldık.
Eh, bir derece daha rahat ettik sayılır. Ada kuzey-doğuya hakim ince uzun olduğundan ve açık deniz orrtasında bulunduğundan nereye gitsen pek fazla fark etmiyor.
Gezgin teknelerinin pek rağbet etmediği bir yermiş.
Ertesi gün 2000 kişinin yaşadığı adayı, karşıda bulunan bir iskeleye Düldülü bırakarak dolaşmaya çıktık. Yürüyerek tek super marketi , bankası ve barı bulunan meydana geldik.
Buradan otostop yaparken ada sakinlerinden elektrik- tesisat işleri ile meşgul olan biri bizi arabasına alarak tüm adayı dolaştırdı.
Ada sakinleri gönüllü olarak gelen turistleri dolaştırıyormuş. Hatta araba kiralandığında yanına rehberlik edecek birini tahsis ediyorlar.
Adada hiç kedi-köpek gözümüze çarpmadı.Gönüllü rehberimiz iguanalara zarar verdikleri için adadan sürüldüklerini söyledi.
Birkaç saatlik müze, dandik mağara ve doğu feneri görüldükten sonra adanın dalış turizminden başka bir özelliği olmadığını görmüş oldum.
Dalış yapmayı çok istediğim halde havanın sert olması, teknede var olan rahatsızlık, zaman ve de keyfimi kaçıran bir tayfa nedeniyle vazgeçip Little Cayman'a gitmek üzere tonozu bıraktım...
(http://i60.tinypic.com/30c62yd.jpg)
(http://i58.tinypic.com/sfcrw3.jpg)
(http://i57.tinypic.com/2nkuryp.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2zj00i1.jpg)
(http://i62.tinypic.com/20zwuj7.jpg)
(http://i57.tinypic.com/10cp5le.jpg)
(http://i62.tinypic.com/2vwzr4m.jpg)
http://youtu.be/Y8rx0Bf5PoE (http://youtu.be/Y8rx0Bf5PoE)
Gönderen: Mete Kardeş - Şubat 16, 2014, 13:46:52
Gönderen: Ferdi Atabek - Şubat 16, 2014, 14:11:19
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Gönderen: Kemal Albayrak - Şubat 16, 2014, 19:54:43
benim kayık ta keç arma
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 21:42:46
Nezih abi , eline saglik, bu bizi en fazla bir hafta götürür. ;)
Tesekkur Mete cim. Umarim bu adadan sonra hizli bir internet olanagi bulurum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 21:44:16
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 16, 2014, 21:47:38
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 21:50:31
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
nezih korsanım sadece mizana yelkeniyle nasıl seyir yapabiliyorsunuz?
benim kayık ta keç arma
25=30 kt ruzgari genis apazdan alirsan 4=5 kt hiz yaptiriyor. Ruzgarli havalarda demiri almadan once acarsan zincirin ustundeki yuku de alir. Dumen hakimiyetine ciddi bir katkisi vardir.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 21:53:12
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 16, 2014, 21:56:33
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Yakında süpriz yapıcam ama şuan gizemin büyüsü bozulmasın diye fazla ses çıkarmıyorum. Ben seni takipteyim. ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 22:07:00
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Yakında süpriz yapıcam ama şuan gizemin büyüsü bozulmasın diye fazla ses çıkarmıyorum. Ben seni takipteyim. ;)
Umarim bir Karayip surprizi yaparsin.:)
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 16, 2014, 22:09:54
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Yakında süpriz yapıcam ama şuan gizemin büyüsü bozulmasın diye fazla ses çıkarmıyorum. Ben seni takipteyim. ;)
Umarim bir Karayip surprizi yaparsin.:)
:-* 8) !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2014, 22:14:21
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Yakında süpriz yapıcam ama şuan gizemin büyüsü bozulmasın diye fazla ses çıkarmıyorum. Ben seni takipteyim. ;)
Umarim bir Karayip surprizi yaparsin.:)
:-* 8) !*.
Kulagima fisilda"ona gore rota planlayayim:)
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 16, 2014, 22:37:40
kubada tayfayi degistir baba
cok iyi tayfalar var kubada agzi var dili yok :)
Bana rastlayanin agzi da dili de cok:)))
Bu çok iyiydi, Nezih korsanım... :)
Nerelerdesin Suat kaptan. internet sikintisi takip edemiyorum seni.
Yakında süpriz yapıcam ama şuan gizemin büyüsü bozulmasın diye fazla ses çıkarmıyorum. Ben seni takipteyim. ;)
Umarim bir Karayip surprizi yaparsin.:)
:-* 8) !*.
Kulagima fisilda"ona gore rota planlayayim:)
Sen merak etme ben bulurum seni Nezih korsanım. !*.
Önce taşlar bir yerli yerine otursun... ?^#Fl
Gönderen: Noyan Bakır - Şubat 16, 2014, 22:53:53
Sizde okunuyor mu?
Bir de alıntıya bu kadar yüklenmesek nasıl olur acaba?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 18, 2014, 21:14:54
http://youtu.be/DS6cpCkqOpA (http://youtu.be/DS6cpCkqOpA)
Negril nehri icinde gezinti.
http://youtu.be/DXOjFtStNL8 (http://youtu.be/DXOjFtStNL8)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 18, 2014, 21:47:38
LİTTLE CAYMAN
Yine açık denizin ortasında bir adacık.Adanın kuzeyinde tonozlardan birine bağlandım.
Tayfanın protestosu devam ettiğinden karaya yalnız çıktım.Var olan tek bir ana yol üzerinden güney sahilini gezdim.İri yarı iguanalarla tanıştım. Adaya bir sessizlik hakimdi,çevrede tektük insanlar vardı. Dönüşte otostop yaptığım araba beni bulunduğum koya getirdi.Adada canlarının çok sıkıldığını söylemeyi ihmal etmedi.
200 civarı kişi yaşıyor. Brac Cayman'da olduğu gibi burada da insanlar rahat ve güzel evlerde yaşıyorlar. Toplamda 20 km lik yola sahip adada 4 çekerli tarzı iri yarı araçlarla dolaşıyorlar. Halbuki bir motorsiklet hatta bisiklet yeter ve artar bile.Tabii yük taşıyanları bunlardan ayırıyorum ama yine de 20 km lik yol hacmine göre oldukça iri araçlar. Araçlar,evler amerikan tarzı geniş alanlar içine kurulu.Herşey amerikadan geliyormuş.Bugüne kadar gezdiğim karayip adalarında ki sefaletin burada onda biri yok.
Adaların üretip yurt dışına sattığı hiç birşey yok.Nereden geliyor bu zenginlik,bu rahatlık!
Üstelik parası dolardan %20 daha değerli.Avrupa dahil hayatımda bu kadar pahalı bir ülkecik görmedim.
Turizm desem bu iki ada da gözüme aman aman turist de çarpmadı.Tesisler hemen hemen boş.
Hatta son kasırgadan bu yana terk edilmiş bir çok bina var.
Birkaç saat adacığı tanımaya yetti.
Tekneye döner dönmez 85 mil mesafedeki ana ada Grand Cayman' a ertesi gün gözüyle varabilmek için gece seyri yapmak üzere tonozu terk ettim.
Tayfadan ses seda yok. Protestoya devam ediyor. Daha önce gönülden, söylemeden yaptığı hiçbir işe, yardıma bulaşmıyor. Düldülün mataforaya asılmasına yardıma gelmedi. Oynamayı çok sevdiği yelkenlerin açılmasına da sırtını döndü. Dümene de geçmedi. Yemek- sandöviç, yol hazırlığı da yapmamış.
Sıkı bir rüzgar var. Yelkenlerin tirimini yapıp,gerekli talimatları, dümeni Neco'ya teslim ettikten ve birşeyler atıştırdıktan sonra havuzlukta uyuklamaya koyuldum.
Yine yalnız başımayım ama teknede bir fazlalık var...
Bir süre sonra fazlalık yani Janexx ortaya çıkıp uykusu olmadığını vardiyaya kalabileceğini söyledi.
Protesto sırası bana geldi ki, ettiğim zaman karşımdakini gönülden denize bile attırabilirim.
Aslında bir yandan her ne kadar karşımdaki hak etse de vicdanım sızlar. Çünkü kolay ve ucuz değildir ara bir yolda dolaylı da olsa tekneden kovulmak.
Mira oldu Janexx.Eminim şöyle düşünüyor...
-Bu teknenin ve yalnız denizcinin kendisine ihtiyacı var.
Çünkü hayatı denizlerde teknede geçmemiştir bilemez yalnız denizcinin hiç kimseye ihtiyacı olmadığını. Hele huzurunu bozan, özgürlüğüne gem vuran hiç kimseyi yanında istemez. Yalnız denizcinin kalbine giden yol ne yemeklerden,ne temizlikten ne de cinsellikten veya yardımcı olduğu diğer işlerden geçmiyor.
Yani bir teknede kaptanı protesto etmek ölüm fermanını imzalamaktır. Sessiz kal ilk limanda in. Git.
-Evet Janexx, Grand Cayman da tekneden ayrılabilirsin. Senin bu suratını ki git bir aynaya bak yüzünün ifadesini gör, şeytan gibi bakıyorsun seni yanımda istemiyorum.
Bu tavrınla seni Küba'ya kadar taşıyamam.2 yıldır görmediğim kızlarım gelecek seninle uğraşamam.
Onlara güzel bir tatil geçirtmek istiyorum bana ayak bağı olma .Ya sorun çıkarmadan güleryüzle eşlik et ya da buradan terk et.
Hem terk etmek istemiyor hem de kuyruğu tartışmaya devam ederek dik tutmaya çalışıyor.
Bana en çok gıcık olduğu konuları biliyorum tabii.
İlki, navigasyon konusunda kendisinin önerilerini dinlemiyor olmam. Hatta ısrar ettiği takdirde susturuyorum.
İkincisi, seyir veya herhangi bir meşguliyet sırasında verdiğim talimatların nedenlerini o sırada, o anda açıklamıyorum.
Bu konularda nedeni hakkında daha önce 2 kez geniş açıklamalar yaptımsa da tatmin olamadı.
Navigasyon yaparken veya seyirde sert şartlarda uğraşırken birilerinin kulağımın dibinde 'ötmesi'
-gibi geliyor bana-dikkatimi bozuyor.
Yine apar topar veya acele edilen işlerde ''çek şunu'' ''tut şunu'' denildiğinde neden tutup neden çektiğinin o an açıklamasını şahsen ben yapmam-yapamam, o an buna vakit yoktur.
Zaten eğitimde değiliz çetin koşullarda seyir yapıyoruz.Otoriteler,arızalar resifler,dar geçitler,soluganlar ve zaman.Zihin ve beden yorgunluğu cabası.
Öğrenmek isteyeni takdirle karşılarım ancak bunun yeri ve zamanı demir bırakılıp yeni bir limana varmış olmanın rehaveti ve içki keyfinin başladığı zamandır.
Seyir boyunca halen anlaşılmamış sorular varsa o zaman dile getirilir ve nedenleri sorulur üzerinde fikir alışverişi, değerlendirmeler yapılır.
Tayfanın asıl yanlışı kendini önemli olarak nitelendirmesi. Bırak kendini tekneye, bildiğin işlere bak bilmek istediklerini de izle, not al, sor. Kaptan zaten senin önemini kavrar.
Bilmiş ve ukala isen yalnız bir denizci ile yola çıkma.
Tayfaya bu şekilde ültimatomu verdim.
Ya böyle sev ya terk et...
(http://i62.tinypic.com/5fnfhx.jpg) LITTLE CAYMAN ' TONOZDA.
(http://i60.tinypic.com/21d0cno.jpg)
(http://i58.tinypic.com/ibkmmp.jpg)
(http://i59.tinypic.com/2ecjhi1.jpg)
(http://i60.tinypic.com/2wdpkxz.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 18, 2014, 22:08:22
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 18, 2014, 22:16:32
Nezih korsanım selamlar,
Benim bir fikrim var. Yanlış anlamaz iseniz. Siz oralarda keyifle geziyor ve bizlerle de paylaşıyorsunuz eksik olmayın. Biz de ağzımızın suyu akarak okuyoruz. Sadece gezmenize imrenmiyoruz . Hayat tarzınıza , denizciliğinize, cesaretinize hatta vurdumduymazlığınıza ve hatta ihmalkarlığınıza hastasıyız kısaca yani.
Bir güzergah ve takvim belirleseniz. Sizin seyirlerinizi böyle yalanarak izleyen bizler sizi ziyarete gelsek, hem oraları görsek , hem de sizinle yelken yapma keyfini yaşasak nasıl olur? Yanlış anlamamanız gereken kısmı ile de şunu kastetmek istedim. Bunu bir kurs gibi organize etsek ve oluşacak masrafları biz ziyaretçiler üstlensek?
Olurmu üstadım ne dersiniz?
Ersin korsan
Sesin solugun kesildi;korktun mu yoksa:). Geliyormusun Kuba'ya? Son bir ayim daha var. Sonrasi Meksika goruluyor.
Gönderen: Eyüp Oğan - Şubat 19, 2014, 08:55:22
Bilmiş ve ukala isen yalnız bir denizci ile yola çıkma.Merhaba Nezih Korsanım,
Seyir yazılarını herkes gibi merakla takip ediyorum.
Yukarıdaki cümleni çok beğendim. Çok anlamlı bir özdeyiş olur.
Selametle..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 19, 2014, 17:44:33
Bilmiş ve ukala isen yalnız bir denizci ile yola çıkma.Merhaba Nezih Korsanım,
Seyir yazılarını herkes gibi merakla takip ediyorum.
Yukarıdaki cümleni çok beğendim. Çok anlamlı bir özdeyiş olur.
Selametle..
Tesekkurler Eyup korsan.
birazdan Juventud adasi Herona limanindan ayriliyorum. Bundan sonra internet imkani nasil olur bilemiyorum. Onumdeki yolda sanirim pek imkan olmayacak.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 19, 2014, 17:48:44
532 3116344
Gönderen: Emin Gültekin - Şubat 19, 2014, 19:49:45
Gönderen: Ersin Böke - Şubat 19, 2014, 21:44:20
Sen bu yazıyı okuduğunda muhtemeldir ki yanına gelmiş bile olabilirim. Senin gibi denizcinin yanında neden korkucam ki?
Dünyanın öbür ucuna gelirim seninle diyicem ama sen zaten öbür ucunda olduğundan bir anlam ifade etmeyecek.
seninle seyir yapmak , bu anlattıklarını seninle birlikte yaşamak , sonra burdaki gekolara bende ordaydım diye nanik yapmaktan daha keyifli ne olabilir ki.?
Başımın belası bir proje var . Bitmek üzere. Ben ne zaman gelsem uygun olur.? Kızlarınızla tatil durumundan dolayı soruyorum. Birde seyre göre nereye gelebiliriz katılmak için?
Sevgiler ve selametle Nezih korsanım..
Gidilirse benimle gelebilecek korsan varmıdır? korsan kardeşliği? Aloooo ...
Gönderen: Emin Gültekin - Mart 06, 2014, 12:43:10
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Mart 06, 2014, 13:01:15
Nezih kaptan deyvii cons gibi gezme bi suüstüne çık.
Gönderen: Erhan Bayar - Mart 12, 2014, 17:07:05
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Mart 13, 2014, 00:49:04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 15, 2014, 04:47:42
GRAND CAYMAN
Grand Cayman'a yol boyunca iyi bir rüzgarla öğleden sonra bir vakitte vardık.
Telsizden liman otoritesine çağrı yaptım. ''Ben geldim''
-Hoşgeldin-
-West Bay'deyim burada tonoz alacağım, uygun mudur?-
Nerden geldin, tekne ismi, falan filan.
-Uygundur-
Karaya, dalış teknelerinin iskelesine çıktık. İlk sorum ''where is tekne market, where is supermarket''.
Çünkü Küba hakkında market ve tekne malzemesi hakkında aldığım bilgiler hiç kulağıma hoş gelmedi.Hatta son derece kötü tanıtıldı ve aç kalacağımızı bile düşündürttü.
Minibüs ile ana yol üzerindeki tekne markete uğradık. İhtiyacıma hitap eden bir malzeme yokluğu ile birlikte oldukça pahalı idi. Ancak uzun zamandır 2 kabloyu birbirine tutturarak çalıştırdığım su yapıcısının anahtarını burada buldum.
Yol üzerindeki supermarkette neler var; fiatlar incelmesini yaptıktan sonra limandaki şehir merkezine varıp internet kullanımı için bir kafeye girdik. 2 bira bir çips 20 $ olduğunu bilseydik girmezdik ; benim laptop tanımadı. Üstelik benim laptopu ek bir klavye ile taşıyarak kullanıyorum.
Ertesi gün bulunduğum tonozda 8-10 m de dalış yaparak tüpü bitirdim .Pek enteresan birşey yoktu. Teknenin altını inceledim.Hafiften bir ilgi istiyordu ama ancak pervaneyi temizleyebildim.
Öğleden sonrayı supermerket alışverişine ayırdık. Dalış firmasından tüpü doldurttum.Dalış lisansını gördükten sonra doldurdular.
Tekneye döndükten sonra kıyıya yarım mil uzakta olmamıza rağmen Bab Boy anten üzerinden bedeva internet yakalayıp dünkü ödediğimiz 20 $ ın intikamını aldık.
Ertesi gününü de internette geçirirken saatin farkına varmadan,aha şuracıkta dermiş gibi pilot kitapta bahsedilen North Sound lagününe gitmek üzere tonozdan ayrıldım.
Lagün dediğim yer resifler arasından 3 ayrı girişe sahip, girdikten sonra karşı kıyıya mesafesi 1.5 mil oldukça geniş bir lagün.
Yazarın pek methettiği bu lagüne 3 ayrı kanaldan giriş yapılıyor ve salma boyuna göre ortadaki ana kanalı kullanın, sert havada ve hava karardıktan sonra girmeyin diye uyarıyor.
Biliyordum, ama geç kaldığımın farkına çok sonra vardım. Geceyi sert rüzgarda tonozda geçirmek istemediğimden ve gün kazanmak istediğimden geriye dönmeyerek denemeye karar verdim.
Ancak, arayı yeni düzelttiğimiz tayfa yoğunlaştığım kritik bu durumda huzursuz davranmaya başlayarak dikkatimi bozmaya başladığından ''sus artık'' diye uyarmak zorunda bıraktı.
Habire orada taş var burada kaya var dönelim diye söyleniyor.
''Merak etme bu sığ sularda kimse ölmüyor, sende ölmezsin.''
''Korkak tavuk yahu''...Diyorum ama ben de ürküyorum.
Tam geçidin ağzına varmışken hava karardı. Her ne kadar ana geçidin koordinatlarını girdimse de ilk kanal ışıklarından daldım.
Tayfa ile tartışma sırasında yaptığım bu hamlenin yanlış olduğunu haritayı ve pilot kitabı yeniden inceleyince anladım. Bu kanalın sonunda bir marina var ama salma derinliğimiz oraya geçmeyi kurtarmıyor.Üstelik amacım marinalara girmek değil.
Tekrar açık denize çıkmak işime gelmiyor. Resiflerin hemen iç kısmında İki kanal arasında derinliği 2 m gösteren dar bir geçitten ana kanala geçmeyi tercih ettim.
Tayfa aşağıdan bilgisayardaki haritadan beni sancak-iskele diye yönlendiriyor.
Şimdi aklıma geldi ...O an bilgisayarı neden yanıma almadım?
Hep harita masasında durması alışkanlık
''Taak'', dipten ilk ses ve ardından 20-25 m boyunca tak-tak-tak salma dip kayalara-resiflere vura vura ilerledik.Vitesi boşa aldımsa da arkadan gelen akıntı ittirmeye devam etti.
Oturur kalırmıyız endişesi içinde 10-15 defa salma dip kayalara tosladı, hoplaya zıplaya kanala girmiş olduk. Haritada kayalık 30 m ötede görünüyordu.Opencpn haritaya fazla güvenmemem gerekiyor.
Tayfa elleriyle kulaklarını kapatmış her ''tak-tuk'' seslerinde çığlık atıyordu.Panik yapmasını engellemek için bağırmak zorunda kaldım.
Kanala girdikten sonra bile derinlik göstergesi uzun sure 0 da kaldı. Çapı 1.5 mil olan lagünde kıyıya en yakın derinliğe demir bırakabilmek için uzun sure düşük hızla yol alıp artık ilerleyemeyecek noktaya gelince demiri bıraktım.
Kıyı da hayat belirtisi ışıklar yoktu, olabildiğince karanlık görünüyordu.
Yorgunluk ve stres üzerine rom iyi geldi.
Tayfayı karşıma alıp güzel bir dille benimle yola devam edemeyeceğini belirttim.
Daha önce iki kez uyarmış olmama rağmen işime karışması,dikkatimi dağıtması,panik yapması ve en önemlisi resmi otorite ile benim adıma konuşmalar yapması.
Ne konuştuğumu veya konuşacağımı bilmeden beni de karşımdakini de çelişkiye düşürüyor.
-Benim bu teknede fonksiyonum ne,ben robotmuyum? diye sordu.
-İki kaptan tekneyi batırır. Eğer bu tekneyi yürütücek tecrübe, bilgi,kapasiteye sahipsen gel yer değiştirelim.
Benim yaptığım bütün işleri sen yap senin yaptıklarını da ben yapayım.
-Sahip misin?
-Değilim.
-O zaman düşün taşın.Ya ayrıl ya da istemediğim şeyleri yapma. Hele protesto etmeye hiç kalkma.
Beş karış suratla dolanan birini teknede ağırlayamam.
-Ama ben sana güvendim de geldim!
-İyi güzel de ben senin çok konuşan,her şeye burnunu sokan bir 'cadı' olduğunu nereden bileyim! Hem de o kadar uyarıma rağmen halen devam ediyorsun. Hem huzurumu hem de özgürlüğümü bozuyorsun.
Dolayısıyla ya burada ya da Küba'da ayrılabilirsin.
-İyi geceler.
Ertesi gün, gün ışında çevreyi görünce bu sefer pilot kitabın yazarına söylendim.
Kıyı neredeyse yarım mil. Mangrov ağaçları ile kapalı. suyun rengi bir tuhaf.
Öve öve bitirememiş. Övdüğü de genelde 3 marina. Birine salma boyu kurtarmıyor. Diğerlerine de ağaç sırıkları arasından döne döne giriliyor o da palamar almadan beceremem.
Marinanın günlüğü de 100 $.
Beyim marinaların sponsorlüğünde yazmış çizmiş.
Kıyıya daha fazla yaklaşıp marinalara düldül ile çıkayım ümidiyle demiri alıp birkaç yaklaşma denemesi yaptım.Yine çok uzak kaldım.
Başlarım ben böyle bir North Sound'un içine deyip, lagünden çıkmak üzere kanala yöneldim.
Haybeye o kadar strese, riske girmişim.
Dün geceki kayalıkla tokalaştığımız hizada kanal içinde olmama rağmen derinlik uzun bir süre 0 gösterdi.
Kanaldan çıkıp önceki koya ilk tonoz aldığım yerin biraz ötesine otellerin önüne demir bıraktım.
Tekneden yakaladığım wifi bu otellerden birine aitti. Yanılmamışım ki biraz daha iyi bir bağlantı oluştu.
Daha yeni demir bırakmış internette meşgulken dışardan bir tekneden kaptan-kaptan diye seslendiler. Çıkıp baktım sahil güvenlik.
-Nerden geliyorsunuz?
-Cayman Brac.
-Ne zaman?
-3 gün önce.
-Gelişinizi haber verdiniz mi?
-Telsizden bildirdik burada tonoz alacağımızı söyledik. Her kimse bize tamam dedi.
Pekala deyip gittiler. Yarım saat sonra tekrar geldiler.
-Demiri alıp bizi takip edin adaya giriş yapmanız gerekiyor.
Aldım demiri, düştüm peşlerine.
Yarım saatlik bir seyirden sonra denizden ziyaret etmeyi ayrılış gününe bıraktığım ana liman George Town'a geldik.
Ana limanın açığında demirlemiş 7 tane cruise gemisi var.
Cruise gemileri sabah geliyor akşam limandan ayrılıyor. Zengin mağazalardan,kaplumbağa çiftliğinden başka görecekleri hiçbirşey yok.
Hadi dalış yapsalar anlayacağım. Zaten turistlerin hemen hepsi gencinden yaşlısına obez amerikalılar.
Küçük feriler gemilerden habire yolcu taşıyorlar.Onların yanaştığı uzun iskelenin çıkıntılı olan dibi tek teknelik rıhtım.
10 m ötesinde sağında sudan bir kaya yükseliyor.Kayayı yontup heykel kondurmayı akıl etmemişler.
Yani ben kaya ile rıhtım arasına gireceğim. Ancak biraz önünde rıhtıma yanaşmış bir feri bağlanmadan güçlü motoru ve pervane marifeti ile duruyor. Arkasına tam yanaşacağım yere suyu hızla ittiriyor.
Tekneyi rıhtıma yanaştırırken gazı kesince ferinin pervanelerinden gelen hızlı akıntı tekne yavaşladığı için daha halatı vermeye fırsat vermeden kıçı açtı kayaya doğru ittirdi.
Ani ve hızlı bir tornistanla kayaya yakın geriye fırladım.Burada teknenin tornistanda iskeleye çekmesi işe yaramış oldu.
Feribot ayrıldıktan sonra aynı yere yanaşıp bağlandım ama arkamdan gelen diğer feribot iskeleden 4 halatla bağladığım tekneyi ittirip duruyor. Halatlar yüksek rıhtımın kenarına sürtündükçe zedeleniyor.Sahil güvenlik komutanına rıhtımın ön cephesinde yer vardı neden burası diye sitem ettim.
-Geldiğiniz gün giriş yapsaydınız sizi buraya almazdık. Demez mi!
-Aptal herif geldiğimiz gün giriş yapmadık diye bu dandik yerde tekne mi parçalayacaksınız'.
-Telsiz operatörünüze sorun, biz geldiğimizi bildirdik bize verilen onaya uyduk ve tonoza bağlandık.
Telsiz operatörüde yanımızda imiş.
-Ben sizi sonra defalarca aradım cevap veren olmadı' diyor.
''Ulen salak, ben senin tekrar arayacağını nerden bileyim. 3 gündür karada geziniyorum.''
Önce, sorun var havası altında gerilim yarattılar. Ben hiç oralı olmuyorum hatta sağın solun resmini çekiyorum.
Daha dün gece bir kez daha uyarmış olmama rağmen benim panik cadı 'car car' konuşuyor.
Kızım, sus-beya, zaten adaya giriş yapmayıp 3 gündür geziyoruz gıcık olmuşlar.
Adamların arasında 'sus' diyemediğim için çaktırmadan ayağına bastım.
Fazla uzatmadan transitlog düzenleyip verdiler.
Rıhtımdan ayrılacağız ama feribot halen terminatör görevinde. Ben halatları çözüp tekneye atlayamadan tekneyi öteye uçuracak. Kaptanıyla konuşarak hazır olunca 2 dak pervaneyi durdurmasını istedim. Açmazları alıp baş halatı da dön gel yaparak işaret ettim pervaneyi durdurdu. Biraz bekleyip kıç halatı alarak tekneye atlayıp tornistanla rıhtımdan ayrıldım.
Nedir yahu, bu kuzey Karayip ada ülkelerindeki deniz otoritelerinden çektiğim. Grenada'dan bu yana böyle uygulamalarla karşılaşmadım.Kuzeydekiler denizdeki teknelerle kafayı bozmuşlar.
Uçakla gelenler ada ülkesine giriş yaptı mı hesap soran yok. Dilediği yeri geziyor. Biz, her limanda biz geldik diye hesap vermek zorundayız...
Limanın kuzeyindeki tonozlarından birine bağlandım. Önümüz hafta sonu olduğundan 2 gün adayı dolmuşlar ile dolaşıp pazartesi çıkış yapmaya karar verdim. Zira hafta sonu çıkışı için extra ödeme yapmam gerekirmiş.
Ertesi gün adanın 20 km uzağında doğu ucuna dolmuş ile gittik. Herhangi bir yerleşim merkezi yok. En son da oteller varmış. Dönüşü yürüyerek yapmaya başladık. Oto stop yapıyoruz kimse almıyor. En son araba kiralamış turist bir çift bizi aldı. Yarı yola kadar götürdüler. İndikten sonra sağnak yağmura yakalandık. Bir süre sığındıktan sonra geçen bir dolmuşu yakalayıp şehir merkezine geldik.
Şehir merkezini 3 .kez dolaşıyoruz. Lüks mağazalar genellikle altın, mücevher,kozmetik,kadın giyim, üzerine. Her yer, herşey kadınlar için.
Çok enteresan. Kadınlarda bu kadar para var mı yahu!
Kaç gündür bir elektronik mağazası arıyorum bulamıyorum. En son merkezden 1 km ötede bir yeri tarif ettiler. Dolmuş yok yürümek lazım, gitmem lazım. Zira elektronik burada gümrüksüz imiş.
Tekne malzemesi satan yerde Gopro2 kamera görmüştüm. Amerika fiatına çok yakın idi.
Uzun bir yürüyüşle havayı karartmak üzere iken mağazayı buldum. Yılbaşı öncesi geç kapandığından yakalayabildim. Deniz suyunda mefta olan fotoğraf makinasının aynısının bir üst modelini ve gopro3 kamerayı satın aldım. Fiatlar nerdeyse amerika ile aynı idi.
Dönüş karanlıkta yol boyunca özel villaların pırıl pırıl parlayan renkgarenk yılbaşı ışıklı süslemelerini izleyerek çabuk geçti.
Düldülü karaya çekip kilitlediğimiz 10 m enindeki minik kumsaldan dalgalar eşliğinde ayrılarak tekneye döndük.
Kaçak wifi bulamayınca tonozu bırakıp eski yere otellerin önüne demiri bıraktım.
Ertesi gün tekrar şehir merkezinde ki tonoza tekneyi bırakarak kaplumbağa çiftliğini görmeye gittik. Giriş ücreti adam başı 30 $.Oldukça pahalı ama ödedik ve girdik.
Kaplumbağaları havuzdan havuza aktararak besliyorlar. Yapay bir kumsal oluşturmuşlar.
Kumsala gidip yumurtalarını bıraktıkları zaman yumurtaları toplayıp ısı kontrollü bina içinde yumurtadan çıkmaları bekleniyor. Belli bir aya geldikleri zaman denize bırakılıyor.
Renk olsun diye bir timsah ve iguanalar da çiftlik içinde bakılıyor.
Dönüşte supermarketin önünde indik.
Yakın zamanda Küba'da bulunan arkadaşların uyarısı nedeniyle pahalı olmasına rağmen ciddi bir alışveriş yaptık. Tuvalet kağıdı, ekmek bile bulamazsın demişlerdi.
Tuhafıma gitmiş ve Küba devrimini savunan biri olarak içerlemiştim.
Ertesi gün Grand Cayman'dan akşam saatlerinde ayrılmak üzere karaya çıkıp işlemleri yaptırdım.
Cayman romu almak üzere free shopa girdik. Mağazaya girince sancakta bulunan raflarda aynı rom 45 $ iskeledeki raflarda 11 $. Etiketleri karıştırmışlar diye düşündürttü. Görevliye sorunca fiat farkı anlaşıldı.
Adada yaşayan yerli benim alacağım ucuz 11 $ lık romu 45 $ a içiyor. Heralde çok güzel bir gelirleri var ki bu fiata rom içebiliyorlar.
O kargaşada cebimdeki Cayman parasını harcayacak iken unutup kredi kartını vermişim..
Akşam için yol hazırlığını yapmak ve Küba'da internet imkanı kısıtlı olacağından son kez internetten faydalanmak üzere tekneye döndük. ..
http://youtu.be/Ht3A2lIPH4g (http://youtu.be/Ht3A2lIPH4g)
(http://i57.tinypic.com/28wctts.jpg)
(http://i62.tinypic.com/kbf2ud.jpg)
(http://i59.tinypic.com/1z32am1.jpg)
(http://i60.tinypic.com/2wmgvao.jpg)
(http://i62.tinypic.com/2mgwpy9.jpg)
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 15, 2014, 09:58:08
Gönderen: Kaan Erdem - Mart 15, 2014, 10:42:41
Nice yaşlara ve güzel yıllara.
Sevgiler
Gönderen: Erkan Usluoğlu - Mart 15, 2014, 11:13:55
Her şey gönlünce olsun. t*"y+
Gönderen: Hakkı Algın - Mart 15, 2014, 11:49:25
Gönderen: Suat Zeybek - Mart 15, 2014, 12:28:55
Gönderen: Suat Ateş - Mart 15, 2014, 13:45:34
1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Gönderen: Savas Kavuncu - Mart 15, 2014, 13:52:34
Gönderen: Uğur Tunç - Mart 15, 2014, 21:48:20
Gönderen: Ahmet Bom - Mart 16, 2014, 05:44:09
Gönderen: Mustafa Özdemir - Mart 16, 2014, 07:47:29
Gönderen: Halil Ergür - Mart 16, 2014, 11:57:08
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Mart 16, 2014, 12:23:08
Gönderen: Mete Kardeş - Mart 16, 2014, 12:37:59
Gönderen: Ali Özer - Mart 16, 2014, 17:32:31
Selametle,
Gönderen: Ferdi Atabek - Mart 17, 2014, 05:12:32
yuksek rasta sailor sosyetesinden kimler katildi , tayfanin akibeti nedir , psiko darbe varmi , sayin nezihi bey korsanim bu konularda bilgiler rica edelim lutfen bakin GEKO cemaati merak icinde beklemektedir
Gönderen: Dilek Ergül - Mart 17, 2014, 09:34:38
Gönderen: Hakan Erim - Mart 17, 2014, 09:45:51
Gönderen: Nilüfer Özdemir - Mart 17, 2014, 10:15:11
Gönderen: Eyüp Oğan - Mart 17, 2014, 11:09:31
BELİZE'DEN TÜM KORSANLARA MERHABA.Nezih Korsanım, nice yıllara..
''Taak'', dipten ilk ses ve ardından 20-25 m boyunca tak-tak-tak salma dip kayalara-resiflere vura vura ilerledik.Vitesi boşa aldımsa da arkadan gelen akıntı ittirmeye devam etti.
Oturur kalırmıyız endişesi içinde 10-15 defa salma dip kayalara tosladı, hoplaya zıplaya kanala girmiş olduk. Haritada kayalık 30 m ötede görünüyordu.Opencpn haritaya fazla güvenmemem gerekiyor.
Tayfa elleriyle kulaklarını kapatmış her ''tak-tuk'' seslerinde çığlık atıyordu.Panik yapmasını engellemek için bağırmak zorunda kaldım.
(http://i57.tinypic.com/28wctts.jpg)
Lacivert şapka ve tişort yakışmış, biraz kilo mu almışsınız görüşmeyeli.. :)
Teknenizin altını vura vura o kanalda gittiğinizi okurken vallahi içim eridi.. Bence sizin tayfaya pek kızmamak lazım..
Gönderen: Cüneyt Özer - Mart 17, 2014, 13:00:16
Mutlu yıllar. Rüzgarlar kolayınıza, pruvanız neta olsun.
Seyir yazılarını dört gözle bekliyoruz ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 04:56:32
Sevgiler saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 05:00:55
Sevgili Nezih korsanım..
Sen bu yazıyı okuduğunda muhtemeldir ki yanına gelmiş bile olabilirim. Senin gibi denizcinin yanında neden korkucam ki?
Dünyanın öbür ucuna gelirim seninle diyicem ama sen zaten öbür ucunda olduğundan bir anlam ifade etmeyecek.
seninle seyir yapmak , bu anlattıklarını seninle birlikte yaşamak , sonra burdaki gekolara bende ordaydım diye nanik yapmaktan daha keyifli ne olabilir ki.?
Başımın belası bir proje var . Bitmek üzere. Ben ne zaman gelsem uygun olur.? Kızlarınızla tatil durumundan dolayı soruyorum. Birde seyre göre nereye gelebiliriz katılmak için?
Sevgiler ve selametle Nezih korsanım..
Gidilirse benimle gelebilecek korsan varmıdır? korsan kardeşliği? Aloooo ...
Ersin korsan konuyu sen açtın ama senden önce 6 korsan Küba'da bana baskın yaptılar.
Elini çabuk tut önümüzde kasırga mevsimi var.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 05:16:11
Aman Nezih korsan.İnternetinin olması benim için önemli sakın habersiz bırakma.
Tamamdır Emin,
artık internet olacak. Artık Küba'yı anlatıyorum.
Çekmeceden oy kullanacak,
Nezih kaptan deyvii cons gibi gezme bi suüstüne çık.
Cem,ben hep su üstündeyim. Sende artık havadan in de su üstüne takıl.;)
Eğer ordaysan sorarmısın fidelity sadakatsa fidel Sadık mı? Yok eğer burdaysan Tekke'ye düz odun taşı. Ahoy.
Kübayı tanıdıktan sonra Fidel'in , Küba'yı bugünlere taşıyabilmiş olmasını büyük taktir ile karşıladım.
merakla bekliyoruz. ahh sierra maestra. che yolunuzu açık etsin
Teşekkürler Orhan korsan, umarım sizin de yolunuz denizden Küba'ya düşer.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 05:20:41
yeni yasimizin kutlamalarini nerde yaptik , kus sutu varmiydi, veya aslan sutu ,
yuksek rasta sailor sosyetesinden kimler katildi , tayfanin akibeti nedir , psiko darbe varmi , sayin nezihi bey korsanim bu konularda bilgiler rica edelim lutfen bakin GEKO cemaati merak icinde beklemektedir
Benim yaşım 35.5 ta takılıp kalmıştı. Belize'de günden,aydan, saatten haberim bile yoktu.
Ancak kıskançlığınızdan dürttünüz. Darbe az sonra:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 05:26:49
''Taak'', dipten ilk ses ve ardından 20-25 m boyunca tak-tak-tak salma dip kayalara-resiflere vura vura ilerledik.Vitesi boşa aldımsa da arkadan gelen akıntı ittirmeye devam etti.
Oturur kalırmıyız endişesi içinde 10-15 defa salma dip kayalara tosladı, hoplaya zıplaya kanala girmiş olduk. Haritada kayalık 30 m ötede görünüyordu.Opencpn haritaya fazla güvenmemem gerekiyor.
Tayfa elleriyle kulaklarını kapatmış her ''tak-tuk'' seslerinde çığlık atıyordu.Panik yapmasını engellemek için bağırmak zorunda kaldım.
Teknenizin altını vura vura o kanalda gittiğinizi okurken vallahi içim eridi.. Bence sizin tayfaya pek kızmamak lazım..
[/quote]
Teşekkürler Eyüp kaptan,
Zor anlarda soğukkanlı olmak gerekir. Panik yaratmak daha büyük sıkıntılara sebep olabilir.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 18, 2014, 05:38:46
Gönderen: Mehmet Akgün - Mart 18, 2014, 12:19:37
(http://i61.tinypic.com/2q15rbt.jpg)
Ana harita olarak gezdiğiniz yerlerde OpenCPN genel olarak ihtiyacınızı görüyor mu? Nezih Korsanım benim katamaran Delgeçin su kesimi sadece 30 cm. bunun yanında bölgesel kağıt haritalara ihtiyacınız oluyor mu?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 19, 2014, 07:35:37
Delgeç'in su kesimi 30 cm ise bu konuda endişeniz olmaması gerekir.
Mahayana'nın su kesimi 1.90 olduğundan Karayiplerde resifler arasında oldukça sıkıntı yaşanıyor.
Bir çok yerde opencpn ile bulunduğumuz yer malesef örtüşmedi.
Örneğin bir kanal içinde işaret feneri sancağımızda iken harita üzerinde iskele de görünüyordu.
Bir diğeri Cayman konusunda yazdığım gibi resif kayalığı opencpn de 50m civarı ötede görünürken zıplaya zıplaya üzerinden geçtik. Yani elektronik haritaya %100 güvenmek mümkün değil.
Kağıt harita kullanmıyorum.
Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 20, 2014, 11:31:12
(http://i57.tinypic.com/rruvf8.jpg)
http://youtu.be/z-gqHZKVq8Y (http://youtu.be/z-gqHZKVq8Y)
KÜBA KÜBA KÜBA
Küba devrimi 1959 gerçekleşti . Daha ilk gençlik yıllarında erken bir yaşta sol görüşe sahip olmaya başladığımda Fidel Castro ve Che Guevara'da Atatürk ,Lenin ,Troçki,Mao,Chavez gibi hayranı olduğum liderler sınıfında idiler.
Çok zor koşullarda kapitalizme özellikle amerikaya karşı şavaş vererek ülkelerinde devrimi gerçekleştirmişlerdi.
Aradan 55 yıl geçmesine rağmen batı kapitalizminin ambargolarına rağmen ayakta dimdik durabilen tek ülke.
Ne yazık ki biz Atamızın devrimlerine 1950 den itibaren sahip çıkamayıp yeniden kapitalizme karşı yenildik. Bütün malımız mülkümüz satıldı. Bügün paramparçayız. Yönetenlerin ayakkabı kutularından milyon dolarlar çıkıyor.
Dolayısıyla, hayalimde bir gün mutlaka gidip görüp-yaşamam gereken ülkelerden biriydi. Ama havadan 15 günlük sınırlı bir tatil şeklinde değil; denizden olabildiğince orada halk arasında zaman geçirmek şeklinde idi. Bu imkana sahip olabilmek için aradan çok yıllar geçti ve nihayet Küba bir adım ötemde idi.
İki yıldır görüşemediğim kızlarımla Küba'da buluşacağız. Öznem iki hafta ,Gizem üç hafta katılabilecek. Ancak izinlerini aynı güne denk getiremediler. Seyir planını onların en çok faydalacağı şartlara göre yaptım. Bu nedenle önce güneyde Cienfuegos limanına gitmem gerekiyor.
Tahmin ettiğim gibi kuzey-doğu rüzgarı bu rotada direk karşımızdan esiyor. Grand Cayman'dan Cienfuegos 185 mil. Bu kadar yolu motorla gitmem pek akıllıca değil.Teknenin özellikle eski yelkenleri ile tramolası zayıf olmasına rağmen daha Grand Cayman'dan çıkarken itibaren tramolaya başladık. Rüzgarın sert esiyor olması bu durumda daha çok işe yarıyor. Tekne daha bir dar açıyla rüzgara giriyor.
Bütün ümidim rüzgarın doğudan esmesi ama bu mevsimde pek fazla bir ihtimali yokmuş.
Hatta pilot kitapta Küba'ya seyir yapacaksanız bahar aylarını veya erken sonbaharı tercih edin diyor. Doğru olduğu şu andaki koşullardan belli. Genellikle kuzey-kuzey doğu esiyor ve oldukça sert. Sert esmesi işime yarıyor ama karşımdan esmesi beni çileden çıkartıyor. Bana göre hiç bir özelliği olmayan Cayman'lar yüzünden kendimi sıkıntıya soktum.
Artık 10 mil sancaktan 10 mil iskeleden rüzgarı alarak tramolarla yol yapıyoruz. Seyir tatsız, tayfa tatsız ama moralimi bozamıyorlar. Yıllardır beklettiğim bir hayale erişeceğim, üstelik kızlarımı çok özledim. 1 gün geç varsam da önemli değil hem motoru zorlamayacağım hemde mazottan tasarruf edeceğim.
Ertesi güne kadar sert esen rüzgar oldukça yol yaptırdı. Bir ara nefesi kesildi, tekne rüzgar altına fazla kaymaya başlayınca motorla destek verdim. Motor 1 saatten sonra aksırıp öksürmeye başladı.
Bu aralar perkoya yalvar yakar haldeyim.
-Canımsın bak, ne olur kızlar varken sorun çıkartma tatillerini rezil etme.
Derdi nedir diye kaputu açıp göz gezdirdim. En baştaki enjektör girişinden mazot fışkırıyor. Anahtarla ne kadar sıktıysam kar etmedi.Tam tersi daha fazla arttı.
Jamaikada'ki motorcu Hutter o ağır gövdesi ile motorun üstüne yatarak ön kapağın jontasını tamir etmişti. Aslında az da olsa halen yağ kaçırdığından edememişti. Ödediğim paranın karşılığı bana dönmemiş oldu. Enjektörün incecik rekorunun o ağırlığın altında ezilip çatladığını düşündüm. Benim beceriksiz müdahalem daha da beter etti. Neticede aksırdı tıksırdı ve sustu,bir daha çalışmadı.
Mazot vanasını kapatıp yelkenlere asılmaya devam ettik.
Gün doğarken Küba kıyılarına yaklaşmıştık. Bügüne kadar hiçbir ülke beni bu kadar heyecanlandırmamıştı. Yıllardır biriktirdiğim hayallerden biri daha gerçekleşiyordu.
Bir yandan içimden mutluluk akarken bir yandan endişe içindeydim. Kanalın girişinden marinaya kadar sıkıntı yaşayacağımız kesin.
Cienfiegos'un S çizerek 4-5 mil giden kanalına nasıl gireceğim? Tabii bu nedenle attığımız tramolanın artık haddi hesabı kalmadı. Tayfa da oldukça yoruldu. Öğleye doğru bir saatte kanalın girişine geldik. Kanala giremezsek açık denize demir bırakmak zorunda kalacağız. Son bir hamle ile kıyıyı yalayarak kanala girdik. Kanalın geniş kısımlarında 2 tramola daha attık. 2. feneri geçtikten sonra kanal hem daraldı hemde S nin alt bacağını çizmeye başlayınca rüzgara karşı döndü. Başaramıyacağımızı görünce geriye dönüp 2. yeşil fenerin hemen arkasına demiri bıraktık.
Doğrusu burnumun dibinde sürekli söylenen bir tayfa olunca denemekten vazgeçtim. Sonradan baktığımda kısa ve seri bir tramola ile geçebilirdim diye hesapladım. Gerçi bu noktada rüzgar kesilmiş oluyor...
Bir süre sonra yanımıza bir balıkçı teknesi yanaştı. Horge, aynı zamanda klavuz tekne kaptanıymış. Halimizden bir sorun olduğunu anlamış. Motordan anlayan biri olduğu halde 2 saat uğraştı ama çalıştıramadı. Kendi motorunun da enjektör sorunu varmış elinde parça olmadığından birini iptal edip 3 ü ile idare ediyormuş.
Havalandırma haznesine biraz yağ döküp bir telin ucuna bağlanan çaputu mazota bulayarak yakıp içine sokuyor ve o sırada marşa basıp çalıştırıyormuş. Ama pekoya yeterli mazot yürümediği için çalışmadı.
Bizi marinaya çekmesini talep ettim. Otoritenin izni olmadan çekmesinin yasak olduğunu söyleyerek telsizden liman müdürlüğüne ulaştı. Tam 2 saat it ite,it kuyruğuna misali bekledikten sonra onay verilmedi. Kendileri tekne gönderecekmiş bunun da bedeli 220 $ mış.
Çaresiz kabul ettim. 1 saat sonra klavuz tekne gelip bizi yedekleyerek 4 mil ötedeki marinanın önüne demir bırakmamızı sağladı. Küba'ya girişimiz böylece daha baştan şaşaalı oldu.
Horge'ye biraz para ve rapala hediye verdim.
Artık dünya gezisini tekneyi çektire çektire yapıyorsun diyen şakalara alışmam gerekecek...
Gönderen: Taner Özer - Mart 20, 2014, 13:48:30
TANER
Gönderen: Orhan Tatlıcılar - Mart 20, 2014, 14:01:48
Kübayı senin sayende bedava gezeceğiz oooh sağol valla hadi kolay gelsin . t*"y+
Şimdiden kızlarınızla mutlu günler geçirmeniz dileği ile hoşça kalın. :-*
Gönderen: Mehmet Akgün - Mart 20, 2014, 16:05:48
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 20, 2014, 16:07:15
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 07:09:22
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 10:45:27
Ohh, sonunda geldin memlekete :)Eh be Taner ....Okyanus ötesine havadan seyir yaptın, Küba'da beni buldun; ama valizine her ihtimale karşın ufak bir rakı sığdıramadın. Bir daha geldiğinde ceza olarak teknenin altını sen temizleyeceksin. ;??^+%%
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 10:51:40
Nezih korsan bunlarda kapitalis oluyorlar yavaş yavaş 9kly3 :) Bak 220 doları nasıl kapmışlar senden ;D
Kübayı senin sayende bedava gezeceğiz oooh sağol valla hadi kolay gelsin . t*"y+
Şimdiden kızlarınızla mutlu günler geçirmeniz dileği ile hoşça kalın. :-*
Orhan kaptanım,
Ona kapitalizm demiyorum. Küba'nın en çok geliri turizmden. Ayakta durabilmeleri gerektiğinden olumsuz bakmadım.
Teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 10:53:54
Teşekkürler ve kalemine sağlık Nezih korsanım bundan sonrasında herşeyin yolunda gitmesi temennim ve dileğimdir :)
Teşekkürler Mehmet Korsan.
Gönderen: Mikail Dağlar - Mart 21, 2014, 11:01:50
Selametle . ;??^+%%
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 11:10:59
para her kapıyı açar kübanın sosyalistliği tarihte kaldı artık onlarda kapitalist ve truzim yatırımlarında yabancılara ayrı vatandaşlarına ayrı tarife var
Kemal korsanım.
Halka yatırım yapan bir ülkenin dışardan getiri sağlaması şart. Küçük işletmelere izin var. Sosyal adaletin sağlığı açısından gelir dağılımında insanlar arasında uçurum yaratacak bir değişiklik yok.
Halkın gelir seviyesine göre fiatlandırılmış ürünler aynı paraya turiste satılırsa bu ülke turizmden para kazanamaz. Turist için herşey bedava gelmiş olur. Yani turist 100 $ a 1 ay yer içer gider. Tarafımdan denenmiştir.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 21, 2014, 11:13:31
Nezih korsanım Küba denince ben de çok heyecanlanıyorum. Sizin oradan aktaracağınız bilgi ve izlenimleriniz benim için çok değerli..
Selametle . ;??^+%%
Mikail, Küba Karayiplerde hemen hemen bir çok bakımdan en beğendiğim ülke.
Gönderen: Erhan Bayar - Mart 21, 2014, 16:14:03
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 21, 2014, 18:08:52
para her kapıyı açar kübanın sosyalistliği tarihte kaldı artık onlarda kapitalist ve truzim yatırımlarında yabancılara ayrı vatandaşlarına ayrı tarife var
Kemal korsanım.
Halka yatırım yapan bir ülkenin dışardan getiri sağlaması şart. Küçük işletmelere izin var. Sosyal adaletin sağlığı açısından gelir dağılımında insanlar arasında uçurum yaratacak bir değişiklik yok.
Halkın gelir seviyesine göre fiatlandırılmış ürünler aynı paraya turiste satılırsa bu ülke turizmden para kazanamaz. Turist için herşey bedava gelmiş olur. Yani turist 100 $ a 1 ay yer içer gider. Tarafımdan denenmiştir.
nezih korsanım bu durum normal zaten başka türlüsü mümkün değil dünya böyle dönüyor para olmadan hayat yürümüyor siz geziyorsunuz bizden daha hakimsiniz konuya
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 22, 2014, 00:17:05
sosyalizmin nimetlerini bir anlasa insanlar zaten sorun bitecek ve bizler ötekiler olmayacağız. hastala vista korsanım
Dünya nufüsünun %20 si aç gözlüdür. Ve dünyayı yönetenlerdir.
Kolunuzdaki dövme güzel görünüyor:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 22, 2014, 00:18:17
Gönderen: Taner Özer - Mart 22, 2014, 00:48:24
Eh be Taner ....Okyanus ötesine havadan seyir yaptın, Küba'da beni buldun; ama valizine her ihtimale karşın ufak bir rakı sığdıramadın. Bir daha geldiğinde ceza olarak teknenin altını sen temizleyeceksin. ;??^+%%
:-[
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 23, 2014, 08:29:55
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 24, 2014, 04:58:43
http://youtu.be/U0HVwB8q_3U (http://youtu.be/U0HVwB8q_3U)
Gönderen: Erhan Bayar - Mart 24, 2014, 11:21:20
Gönderen: Hakan Erim - Mart 24, 2014, 11:25:39
Enjektörden fışkıran mazot.
15.000 Euro'n var mı? Bi şii önercem! x():
Gönderen: Erhan Bayar - Mart 24, 2014, 11:45:52
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 25, 2014, 00:38:07
http://youtu.be/_jIr9bmXl0s (http://youtu.be/_jIr9bmXl0s)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 25, 2014, 01:05:38
memlekette 1 ay paranın hiç bir hükmünün olmadığı günleri gördük. dayanışma neymiş yaşadık. güler yüzlü mutlu insanların yaşadığı Küba'dan aktaracağınız gözlemlerinizi ve yorumlarınızı merak ile beklemedeyizTeşekkürler Erhan korsan.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 25, 2014, 01:20:58
Enjektörden fışkıran mazot.
15.000 Euro'n var mı? Bi şii önercem! x():
O para bende yok Hakan'cım. Yoksa sizde yardım sandığı falan mı var:)
Gönderen: Metin Çakmakçı - Mart 25, 2014, 13:21:00
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 25, 2014, 17:54:52
Gönderen: Erhan Bayar - Mart 26, 2014, 17:02:51
Gönderen: Mete Kardeş - Mart 26, 2014, 21:37:06
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2014, 21:06:05
Geçmiş olsun Nezih korsanım. Umarım halledebilirsiniz. Hem bayrağımız, hem de Geko flamamız ne güzel de yakışmış...
Metin korsanım durmak yok yola devam ne olursa olsun. Yeniden dünyaya gelme şansımız yok.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2014, 21:08:38
nedir bu denizcilerin çekisi hep arıza hep makin dairesinde sorun of ya of
Kemal kaptan, ücresiz pratik eğitim alıyoruz ya bu yaştan sonra.:) İyi tarafından bakalım...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2014, 21:13:05
dünyaya aynı pencereden bakmak güzel
Kafası basanlar aynı pencereden bakar. Bakamayanlar ya cahilliklerinden ya da işlerine gelmediklerinden, menfaatlerinin ağır basmasından görmek istemez.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2014, 21:15:35
Nezih Korsan , birde şikayet ediyorsun , bak ne güzel hem dümen tutuyor , ben kameramanlik yapıyor. ;)
Haklısın Mete Korsan, aslında bugüne kadar rastladım en faydalı tayfa:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 27, 2014, 22:14:23
Bir kahve içip şöyle bir nefeslenemeden rıhtımdan seslendiler. Düldülü indirip tekne evraklarıyla çıktım.
3 ayrı gurup tekneye gelip işlem yapacakmış. İki de köpek. Artık Düldül ile tekneye adam taşıyorum. Binerlerken uyarıyorum. Biz alışığız deyip dangadanak atlıyorlar. Alışık olmadıklarını denize düşmek üzereyken ben toparlarken anlıyorlar. Her gelen gurup tekneyi baştan aşağıya aradılar. Köpekler, ben dahil eski tayfadan kalan mariunayı bulamadık.
Gelmeden önce aramıştım bulamayınca attığımı sanmıştım. Çok sonra bir ilaç kutusu içinde buldum.
Neticede temiz çıktık giriş işlemleri 3 saat sürdü 1 aylık vize verildi. Günlük, demirde 15 $, marina içi 25 $.
Demirde 2 tekne daha var 2 side İsveçli. Biri Kolombiyalı eşiyle diğeri 2 ufak yaşta çocuklarıyla dolaşıyorlar.
Çocuklu olan geçerken tekneye uğradı,tanıştık. Bilgi almak için beraber teknesine gittim. Tekneyi gezdirdi. Boyu 18 m, teknede torna makinası bile var. Makara, krom parça kendi imal ediyor. Teknede yok yok. Başım gayri ihtiyari benim tekneye döndü. Bu teknenin yanında donanım,bilgi, tecrübe açısından transparan gibi kaldık. Kıskanmamak elde değil.
Daha sonra diğer tekne ile tanıştım ,sıkı bir denizci,profesyonel dalgıç ve donanıma sahip.
Bedeli mukabilinde eğitim amaçlı tayfa alıyorlarmış.
Ertesi gün karaya çıktık. Göze ilk çarpan aşırı bir güvenlik sistemi. Giriş çıkışta çantalara bakmalar.
Bu kadar çok güvenlik insana kendini suçlu gibi hissettiriyor.
Marina ofis,pasaport,gümrük,vize,herkes marinada tek odacıklarda.
Gerek Hikmet (Takatuka), gerek internetten indirdiğim pilot kitaptan birtakım bilgilere sahibim ama yaşamak başka birşey.
Aslında benim önce çözmem gereken sorun motor. Her limana girişte ilk yaptığım şey motorcu aramak. Artık alışkanlık haline geldi. Sordum soruşturdum en iyi motor ustası Michael imiş.
-Ne zaman gelir ?
-Öğlen 1 de.
Saat 4 oldu gelmedi. Ertesi günü yine yok. Nihayet 3. gün yakaladım peşinden ayrılmaz oldum. Gizem gelmeden motoru çalışır hale getirmem lazım.
Enjektör rekorunu söktü,çatlak yeri kaynatmak üzere götürdü ancak araya hafta sonu girdi.
Bu arada Cienfuegos'u gezmeye fırsatım oldu. Küba ile tanıştığım ilk, küçük bir kıyı şehri. Turistik bir şehir sayılır. Nerede ise her yer tarih. Binalara hiç dokunulmamış. Aralara yakıp-yıkıp bizdeki gibi apartman yapılmamış. İnsanların kıyafetini değiştir arabaları, asvaltı ortadan kaldır 1900 leri yaşa. Öylesine tarihe sahip çıkılmış. Ancak bütün binalar pırıl pırıl değil. Eski halleri ile duruyor. Çevre temiz.
İnsanlar neşeli, muhabbetli,keyifli. Trafik kurallarına kesinlikle uyuyorlar.
Ortalıkta ben hariç suratsız insan yok. Zira sıkıntılıyım. Cepte para yok. Vize bedelini marinada kartla ödedim aynı kart 2 bankada çalışmadı. Bankalar cepte unuttuğum Cayman paralarına itibar etmedi. Bankamatik elimdeki 2 karta para vermedi. Janexx in bozdurduğu 50 $ ile idare ediyoruz.
Küba hakkında ilk bilgileri almaya çalışıyorum. Zaten Horge ile uzun söyleşi sırasında eğitim,sağlık,ilaç bedelsiz ;su, elektrik,gaz,ev telefon,inşaat malzemeleri ve Küba'da yetiştirilen sebze-meyve nerdeyse bedava fiata olduğunu öğrendim. Yani, her insanın temel gereksinimleri devlet tarafından karşılanıyor.
Horge'nin anlattığına göre geçen yılki Sandy kasırgası sırasında devlet her gün ciddi bir hazırlık yaparak insanları güvenli bölgelere taşıyor. Atlantikten gelen kasırganın (Sandy) Küba'dan geçeceği gün ve gün halka bildirilerek uyarılıyor.
Kasırga geçtikten sonra ardında bıraktığı yıkımın hasar tesbiti müffettişler tarafından tek tek yapılıyor ve halka çivisinden çimentosuna,ahşabına kadar minimum bedellerle inşaat malzemesi dağıtılıyor. (Biz de Van depremzedeler 2 yıldır halen çadırlarda yaşıyor)
Duyduklarım ve gördüklerime göre ilk izlenimim insana:kadına,çocuğa,hayvana,çevreye değer veriliyor.
Bir yandan çevreyi gezinip fotoğraflarken asıl dikkatimizi nereden nasıl alışveriş yapacağımıza veriyoruz. Marinaya yakın ufak bir markette alkol,kısıtlı ithal ürünler,su cuc ile satılıyor. Et, sebze- meyve yok. Her Küba'lının alışveriş yapabileceği bir yer değil. Zira cuc ile alışveriş yapmak çok pahalıya geliyor.
Ana caddeyi gezindikten sonra ara sokaklara dalıyoruz. Manzara değişiyor. Önünde az kuyruk olan bir mağazaya daldım. Halk marketi, birkaç kalem süt ürünleri var. Peynir dikkatimi çekti. Sıra bana gelince yarım kilo peynir sardırdım cuc uzattım.
-Olmaz, cuban peso vereceksin.
Öncelikle 2 para birimi arasındaki sırrı çözmek gerekiyor. Biri cuc, diğeri cuban peso. 1 $=0.87 cuc= 25 cuban peso.
Peyniri alamayıp ara sokaklarda gezinmeye devam ettik. İnsanlar evlerinin önünde kaldırımda çeşitli sebze- meyve gıda satışı yapıyorlar. Kimi domates,kimi patates,kimi pina, muz, bakliyat vs ama cuban peso ile. Şifreyi çözmeye başladım. Halka satış ve bireysel tezgahlardan cuban peso, diğer özel marketlerden cuc ile alışveriş yapmamız gerekiyor.
Döviz burosu gibi bir yerden cuc'u pesoya çevirdik. Cuban peso ile yaptığımız alışveriş bize bedava gibi geldi. Örneğin 1 cuc =25 cuban olunca bir hevenk muzu 5 pesoya aldık. Yani 12 adetlik hevenk muz 0.4 (tl) kuruşa geliyor. Büyük ekmek 3 peso. Her haneye kişi başı bir ufak ekmek ücretsiz karne ile veriliyor. Yalnız sokak-sokak gezerek ihtiyaç temin etmek biraz zaman alıyor ve taşımak güçleşiyor.
Bir de kaçak-market durumları var. Sokaklarda dolaşırken ara sıra birileri sessizce yaklaşıp puro-istakoz-karides ister misin diye soruyor. Bunlar tamamen devlet kontrolunde olan ürünler. Halka satışı yok. Ya turizme ya da yurt dışına ihraca satılıyor. Bu ürünler bir şekilde kaçak pazara giriyor.
Markalı purolar sokakta 1 kutu 25 adet 25 cuc. Devletin satış mağazalarında 200 -300 cuc civarı.
Romeo & Juliet,hemen bir kutu satın aldım. Hem de hediyelik eşya satan mağazadan tezgah altından kredi kartılyla. Sıırını çözemedim.
Daha çok gezinmeyi Gizem'in geleceği güne bırakarak,marinaya dönüp alışverişi tekneye bırakıp yakındaki otelden internete girmeye gittik.
Otelde ne facebook ne de gmail açılmadı. Bir saat için verdiğim 6 cuc boşa gitti. Artık ülkem ile eşle- dostla iş-güç ile iletişimim sıfıra indi. Sanırım birkaç ay internetten uzak yaşayacağım.
-Eskiden internet mi vardı, canım...
Marinaya dönüp barında bira içmek istedik ancak eldeki parayı cuban pesoya çevirdiğimizden cuc olmadığından bira verilmedi. Hesaba yaz,yazılmadı. Disiplin iyi işliyor. Zaten tüm marinalar devlete ait.
Tüm Kuba'da alkol cuc ile satılıyormuş. Bu Cuc meselesini henüz tam olarak anlayamadım.
Ertesi gün korsan taksi ile gidiş geliş 80 cuc'a Gizem'i karşılamak üzere Havana'ya hareket ettim. Günlük araba kiralamak 75 cuc. Şöförü olan korsan-araba kiralamak daha avantajlı. Yol boyunca sebze, meyve,domuz eti,tavuk tezgahlarını görünce şöförün eline bir liste verdim temin etmesini sağladım.
Bazen ara sokaklara dalıp, bildiği yerlerden alışveriş yaptık.
Vatandaş kendi bahçelerinin önüne tezgah kurmuş ne yetiştiriyorsa onu satıyor.
Havana'ya kadar bagajı sebze-meyve ile doldurmuş oldum.
Cienfiegos'tan çıkarken itibaren insanların yol kenarında ellerinde tuttukları kağıt parayı geçen arabalara göstererek otostop yapmaları dikkatimi çekti. Aynı yöne giden araç sahipleri benzin giderine katkı olarak yoldan yolcu alıyorlar. Ara sıra tıka-basa dolu kamyon-büsleri göze çarpıyor. Şehirler arası seyahatte bir sıkıntı olduğu belli ancak kimse yolda kalmıyor. Şehirler arası daha düzgün otobüsler var fakat daha pahalı olduğu için herkes kullanamıyor.
Cienfiegos- Havana arası 250 km. Yolda 40 km boyunca, yolun sağında solunda çeşitli cinslerden inek-dana meralarda besleniyordu. Daha önce inek-dana kesmenin yasak olduğunu duymuştum.
Karşılığının hapis cezası olduğunu söylemişlerdi.
Şöför de doğruladı. Sebebinin özellikle çocuklar için süt ve yan ürünleri temin etmek olduğunu söyledi. Çocuklar için süt dağıtımı ücretsizmiş. Yol boyunca gördüğümüz meralar devlet kontrolünde. İsteyen, kesmemek şartıyla bahçesınde inek-dana yetiştiriyor.
Devlet ayda bir kez çocuklar ve yaşlılar için dana eti dağıtımı yapıyormuş. Onun dışında kesimlik hayvanlar turizme satılıyormuş.
Devlet özellikle çocukların beslenmesi ,sağlığı ve eğitimlerine ciddi bir önem veriyor.
Bütün bu ücretsiz sağlanan imkanlardan 13,5 miyon nufus faydalanıyor. Kişi başına ne kadar bir maliyet oluşuyor ve Küba bu bedeli hangi koşullarda sağlıyor!
Ayrıca tıp,doğa,hayvan,çevre,teknoloji üzerine araştırma- geliştirme devam ediyor.
Küba'nın dışarıya sattığı ürünler rom-puro-turizm,belki biraz şeker kamışı. Tıp konusunda oldukça gelişmiş oldukları için yabancı hastalardan bir girdi sağlanıyormuş.
Dışarıya borçlanmadan yeterli gelir sağlanıyor mu acaba!!! Dış borcunun çok birşey olduğunu sanmıyorum. Batılı ülkelerin ambargosu halen sürüyor...
Havana'ya erken bir saatte geldiğimizden havaalanı civarında kenar mahallelerini dolaşmaya başladık.
Görüntü oldulça dökük Cienfiogos'a göre biraz daha pejmurde ve insanlar daha bir fakir görüntü sergiliyorlar.
Gerçi tarihi binalarda eski haliyle kullanımda duruyorlar. Ancak çok merkezi turistik alanlarda bulunan binalarda yenileme çalışmaları görülüyor.
Havaalanına dönüp Gizem'i beklemeye koyulduk...
http://youtu.be/Mb1dc6tTxzI (http://youtu.be/Mb1dc6tTxzI) Cienfiegos marina
(http://i60.tinypic.com/21lpjpw.jpg)
(http://i59.tinypic.com/2n85w77.jpg)
(http://i59.tinypic.com/23krvgx.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2crap2r.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 05, 2014, 10:44:33
KÜBA KÜBA KÜBA 3
Gizem daha ucuz diye uçak biletini Küba havayollarından almıştı. Ancak uçak arıza yapınca Paris'ten Air France uçağı ile 2 saat gecikmeli olarak havaalanından çıktı.
Nasıl da özlemişim: öpmeye sarılmaya doyamıyorum. Hayatım boyunca 2 tane aşkım oldu.
1.aşkım Öznem, 2. aşkım Gizem. Araları 1.5 yaş ve en iyi arkadaşlarım. Gizem üniversiteyi Fransa'da okudu: mimar ve orada yaşıyor. Öznem Galatasaray üniversitesinde uluslar arası ilişkilerden mezun oldu. Tango yarışması birincisi.
Artık her ikisi de ayakları üzerinde duran, özgür kişiliklere sahip alt yapıları güçlü bireyler.
Bu konuda kızlar hakkında kafam oldukça rahat.
Dönüş yolu boyunca bol bol sohbet ederek,hasret giderip Cienfiegos'a döndük.
Ertesi sabah Michael gelip çatlak yerini kaynatttığı enjektör rekorunu taktı ancak motoru çalıştırması 2 saati aldı. Halen yeterli basınçta ve miktarda mazot gelmiyordu. Mazot pompalamak için mandal yok,elektrikli pompa var. Küba klasiği hava filtresi haznesine mazota bulanmış alevli çaputu sokarak çalıştırmayı başardı. Separ mazot kaçağına da jontasını bularak takmam için bana verdi.Filtreyi ve contayı değiştirdim.
Motoru uzun bir süre çalışır bıraktım. Artık her nasılsa kendi aküsü üzerinden de çalışır oldu.
Daha önce kısa devre yaptırdığımdan civatalı kutup basından şüpheleniyorum . Zira akü dolu olduğu halde zaman zaman marş basmıyor. Civata kökünde hafif oynama var.
Michael kontrol etti, sorun olmadığını söyledi.
Ustayı gönderdikten sonra apar topar dolaşmaya çıktık. 10 km ötede Castillaya gitmeye karar verdik. Garaja gidip bineceğimiz arabayı sorduk. Yarım saat bekledikten sonra bir kamyon-büs geldi. Yabancılardan fazla ücret talep edıyorlar. Kamyonun arkasına camlı bir kasa yapmışlar. İç kısmına ahşap sıra çevirmişler; ortası ayakta kalanlar için boş.
Kamyon-büsten inip küçük bir feribot ile nehirin karşısına geçtik. Küçük bir balıkçı köyü ve tarihi bir kale mevcut.
Kaleyi ve çevreyi gezindikten sonra şehre döndük.
Şehirde ara sokaklarda dolaşırken birisi bisikleti ile yanımıza yanaştı. Sessiz ve gizlice karidesleri gösterdi. 3-4 kg karidesi 30 tl ye satın aldık.
Merkeze gidip aynı yerden Gizem için de 1 kutu puro aldık. Taze kaşar peynirden almayı ihmal etmedim.
Sabah Cayo (ada) Blancho' ya gitmek üzere tekneye döndük. Gizem ve Mira hemen karideslere asılıp, tamamını ayıklayarak, pişirip buzdolabına stokladılar. Akşam yemeği için bana hainlik yaparak pasta-karides yaptılar.
Karidesi makarna ile yemenin tatsızlığını yaşattılar. Neyse ki yanına karides salata yaptıklarından kendilerini aforoz edilmekten kurtardılar. Yemekten sonra gideceğimiz ana liman Tirinidad için despacho (transitlog) almak üzere tekneye liman polisinden birini taşıdım. Bu rota üzerinde demir bırakabileceğimiz 1-2 ada var. Cayo Blancho 50 mil uzakta özelliği olan tek ada. Gece seyiri yapacağız.
Seyir hazırlıkları yaparken Mira'nın salonda kollarını kavuşturarak oturmuş suratsız-kayıtsız halini gördüm.
-Ne diye oturuyorsun yola çıkıyoruz kalksana!
-Kızın var ya! dedi.
-Kızım misafir sen tayfasın,yani asıl sorumlu sensin;kalk ortalığı toparla.
Gizem geldikten sonra iyice saçmaladı. Gizem tekneye ilk girdiğinde suyu nerden alabileceğini sormuştu. Mira'ya yerini gösteriver demiştim.
-Kendi almasını beceremiyor mu? diye cevap vermişti.
Kendisine geldiğinde 3 gün hiç bir şey yaptırmadığımı misafir ettiğimi hatırlattım.
Suyu çoktan ısındı ancak kızlar varken tatsızlık çıkmamasına gayret ediyorum.
Gizem, İstanbuldan Egeye,Egeden Atinaya Bodrumdan Girite ,Mısırdan Turkiye'ye birlikte uzun seyirler yaptığım güvenilir bir tayfadır. Dümende oldukça iyidir,dikkatlidir ve cesaretlidir.
Mira, daha baştan 4 millik kanalda dümene geçmeme tavrını koydu.
Gecenin içinde Gizem dümende ben bilgisayar -harita başında kolayca kanalı geçtik.
Önce Cayo Blancho adasında mola verceğiz sonra Trinidad kasabasına yakın marinaya geçeceğiz.
Kanalı çıkarken uygun rüzgarlar eşliğinde yelkenleri açtık 50 mil ötedeki Blancho adasına öğleye doğru aheste bir seyir ile vardık. Derinliğin müsade ettği kadar yaklaşarak demiri bıraktık. Kıyıda ufak bir ahşap iskele arkasında bir lokanta ve güzel bir plajı bulunuyor. İskeledeki balıkçı teknesine uğradım. Benim genelde muhabbet edeceğim insanlar. Teknede 4-5 kişi varlar.Balığa çıkmaya hazırlanıyorlar.Kısa sürede kaynaştık. En çok sevdiğim insan tiplemeleri balıkçılar, rastalar. Bir şekilde onlarla aynı ruh ve beden dilini kullanabiliyorum.
Fazladan rapalam var mı diye sordular. Aklıma Jamaika'daki arkadaşlaırın verdiği gemilerde büyük balıklar için kullanılan farklı özel oltalar aklıma geldi. Benim işime yaramayacağı için uğradıkları zaman kendilerine vereceğimi söyledim.
Adada gezinip tekneye döndük. Tirinidad'a gitmek üzere balıkçıları bekledik. Ağ toplayıp döndüler. 2 olta takımını verdim. Karşılığında bize oldukça iri bir snapper verdiler. Fiatını sordum para istemediler. Israr edince 10 cuc karşılığında almış olduk.
Tirinidad girişi Cienfiegos'tan çok daha zor. Merkeze yakın olmayan bir marina var. Onun dışında bir yerlere demir bırakma izni yok.
Uzun bir süre işaretli kanaldan resmi limana kadar gidiliyor. Oradan U dönüşü yapılarak geriye dönülüp herhangi bir belirgin işaret şamandırası olmadan marina öncesi kırmızı şamandıraya doğru haritadan derinlik takip ediliyor. Kanal içinde komik bir durumla karşılaştık. Sancaktaki kırmızı feneri geçerken haritada fener iskelemizde görünüyordu. Opencpn'de bu hataları birçok kez gördüm.
Pilot kitap bizim salma boyunun kurtarmayacağını yazıyor. Kırmızı şamandıraya 30 m kadar yaklaştık tekne gitmez oldu. Tornistan yapıp başka bir açı denedik yine dibe dayandık; geçemiyoruz. Tekrar geriye uygun derinliğe geçip demiri bıraktık. Telsizden marinaya çağrı yaptık ama cevap alamadık. Düldülü indirip marinaya geçtim. Kırmızıdan sonra yeşil kırmızı şamandıralar takip edilerek genişliği 10 m.yi geçmeyen kanaldan dönerek küçük bir lagüne giriyor.
İçeri girip demir bırakmak 15 $ mış. Giremiyorum dışarda kalacağım dememe rağmen kabul etmediler.Dışardan gelecek olan dalış teknesine bize klavuzluk yapması için telsizden çağrı yaptılar.
Dalış teknesi 1 saat sonra limana girerken bize yanaştı ; kendilerini takip etmemizi ama tekneye hız vermemizi söyledi. Yani salma dibi yararak bu kısmı geçecek. Salmanın burnu, sürtünmeye zaten çok alıştı. Kıvrılarak lagüne girdik dar alan, orta yere demiri bıraktık. İskeleye yanaşmak 25 $ olduğundan tercih etmedik. Düldül ile marinaya geçip asker liman görevlisini alıp tekneye döndüm. Tekneyi arandıktan sonra giriş iznini hazırladı.
Hep beraber dışarı çıkıp çevreyi gezindik. Yanıbaşındaki büyük bir oteli ve plajını gezip otelin servisi ile 4-5 km ötedeki şehir merkezine gittik.
Tirinidad çok daha şirin güzel bir yer. Daha bir hayat dolu. Sanat ,müzik,eğlence ve tarih daha bir içiçe. Benim gibi dinazor; sokak-müzik gurubunu 1 saate yakın dinledim ve cdlerini satın aldım. Hepsi klasik Küba müziğinin ağır toplarından idi.
Akşamı bir kafede keyifle salsa müzik yapan gurubu ve danslarını izledik.
Merkezde çoğu kişi elinde bir albüm atla şelale gezintisi turu pazarlıyor. Ertesi gün için İlk yanaşanın teklifini kabul edip ; adam başı 20 cuctan anlaşıp 5 cuc kapora verdik. Ancak ardından her gelip soranda fiatın 10 cuc oldugunu fark ettik. Genellikle fiatlar sabittir ama bize çakal olanı rastlamış. Yine de güvenmeyip ilk gelene 'he' dememek lazım.
Ertesi gün çakala 5 cuc senin olsun, biz kişi başı 10 cuc başkasıyla gidiyoruz deyince şapkasını öne eğdi.
Şehir merkezinden atlar ayrılıp kenar mahallerden geçip köyünden bahçelerine kadar gözlemde bulunmak insanların hal hareket ve ev hallerini görüp sohbet etmek, bakış açıma yeni anlamlar kazandırdı. Şimdillik ilk görselliğe göre bu ülkede aç ve evsiz insan yok. İnsanlar kısıtlı imkanlar içinde yaşamalarına rağmen mutlu görünüyorlar. Ancak bazı evler oldukça döküntü.
Bunlar yeni ön bakışlar,bakalım ilerde daha ne farklılıklar göreceğiz.
At sırtında doğada dolaşarak minik şelaleye geldik. Yağmurların olmadığı bır dönemdeyiz.
Eğlenceli bir gezi olduğu için turisten oldukça rağbet var. Bir-iki saat ufak göletinde yüzüp çevre ile sohbet ettikten sonra farklı bir yoldan dönüşe geçtik. Yine dönüşte çiftlikler, bahçeler aralarından dolaşıp eğlenceli, güleryüzlü insanlarla selamlaşıp şehir merkezine döndük.
Tirinidad'ın en önemli özelliği Che'nın faşist Batista ordusunu vagonlardan devirip tuzağa düşürerek Batista'nın sonunu hazırladığı yer olmasıymış.
Gelmeden önce onu- bunu bulamazsınız söylemleri lafta kaldı . Devletin izin verdiği küçük özel işletmelerde veya lokal satıcılarda hemen her şey biraz zaman harcayarak bulunabiliyor. Yalnız özel işletmeler-marketler cuc ile satış yaptığından ve ürünleri genelde ithalata dayalı olduğundan Küba'lıya pahalı geliyor. Bu tür marketler ya turizme ya da bir şekilde parayı bulan Küba'lıya hitap ediyor.Sanki parayı bulan ödesin mantığı geçerli.
Dr maaşının 20, öğretmen maaşının 24 $ ve besin ürünlerinin bu maaşlara göre ucuz olması Küba dışındaki ülkelerin parasal değerlerinin yanında oldukça düşük kalıyor. Dolayısıyla dışardan gelen ithal ürünler pek bir pahalı olarak içeriye yansıyor ve alım gücünü aşıyor. Ancak bu durum nüfusun tamamı için geçerli. Arada çalan çırpanı ayırmak gerekiyor.
Dışardan geliri olan için Küba'da yaşam bedavaya geliyor. Yani Türkiye'den edindiğim gelir ile burada çok rahat yaşayabilirim. Ama aynı gelir ile kendi ülkemde rahat yaşama imkanına sahip değilim. Artık 46 ft bir tekne ile hiç bir marinada barınamam .Turistik koşullar haricinde burada yaşamak oldukça avantajlı,rahat.
Tüm karayiplere nazaran insanlar düşük gelirli olsalarda burada yaşam daha bir kaliteli. Kaliteden kastım lüks tüketim araçları değil; kültür ve insan ilişkileri.
Tirinidad'ı pek bir beğendik.Daha fazla kalmak isterdik ancak Öznem'i karşılamak için yine Cienfiegos'a dönmemiz gerekiyor.
Sabah erken bir saatte çıkış işlemlerini yaptırıp kahvaltı sonrası demiri alıp girerken takıldığımız yerden tam gaz geçerek kanalın ferah yerine ulaşıp açık denize yol aldık.Yelken seyiri ile aheste yol alarak akşamı sa 10 civarı Cienfiogos kanalına girdik ve arıza yaptığımızda demir bıraktığımız aynı noktada kalıp kanalı sabah geçmek istedik.
Asıl sebep cimrilik yapıp marinaya 15 $ ödememekti. Ayrıca bu yorgunlukla marinaya 1 saat daha yol yapıp tekneye kontrol için adam taşımaktan kaçınmak idi.
Hemen 200 m yanımız kıyı ve yol. Yarım saat içinde siren lambaları ile tam hizamızda bir kalabalık sesler oluştu. Ardından telsizden gelen çağrıda buraya demir bırakamıyacağımızı marinaya geçmemiz gerektiğini söylediler.
Ancak telsiz konuşmaları cazır-cuzur. Cevaben elektroniğimizin bozuk olduğunu (yalan) kanalı sabah geçmek istediğimi belirttim. Arkasından bir daha ses seda çıkmadı. Kaç kez çağrı yaptımsa da bir daha cevap alamadım.
Kıyıdaki siren lambalı askeri araçlarda çekildiler.
Kabullendiklerini zannedip vurup kafayı yattık.
(http://i59.tinypic.com/300uo77.jpg)
Gönderen: Mikail Dağlar - Nisan 05, 2014, 22:40:42
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 06, 2014, 19:37:04
İlk izlenimlerinizden Küba'da bizim alışkın olduğumuz türden tüketime değil, üretime dayalı bir ekonomik sistem olduğunu görüyorum. İnsanların mutluluğu bundan olabilir mi ???Mikail,
Tüketime dayalı bir sistem bazı insanların beyinlerinde ki aç gözlü hücreleri faliyete geçirir.
Menfaat uğruna daha fazlasına sahip olma dürtüleri çalıp çırpmaya kadar varır.
Karşılığı olmayan aşırı tüketim, sonunda kapitalist sistemin kölesi durumuna düşer
Şu an gözlemlerimde bu durumlara müsade etmeyen bir sistem görülmekte.
Gönderen: Mehmet Akgün - Nisan 06, 2014, 20:51:27
"Karşılığı olmayan tüketim" dahi desek ülkemizin durumunun vahametini gözler önüne serer.
Bizlerin hastalıklı ruh halini anlatmaya yukarıdaki cümle yeter.
Karşılığı olan tüketimi adilce paylaşan bir ülkeye bu yüzden gitmek istiyorum... :(
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 08, 2014, 04:56:38
İlk izlenimlerinizden Küba'da bizim alışkın olduğumuz türden tüketime değil, üretime dayalı bir ekonomik sistem olduğunu görüyorum. İnsanların mutluluğu bundan olabilir mi ???Anladığım kadarı ile Küba'da üretim ile tüketimi dengeleyen bir sistem var. Ancak her Küba'lının bu denge sisteminden mutlu olduğunu söylemek pek mümkün değil. Hatta bazılarının işine gelmediği için kafa yorduklarını da sanmıyorum. Fakat sistem aşırıya kaçılmasına izin vermiyor
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 08, 2014, 04:58:23
""Karşılığı olmayan aşırı tüketim"" Nezih korsanım izahınız çok yerinde,
"Karşılığı olmayan tüketim" dahi desek ülkemizin durumunun vahametini gözler önüne serer.
Bizlerin hastalıklı ruh halini anlatmaya yukarıdaki cümle yeter.
Karşılığı olan tüketimi adilce paylaşan bir ülkeye bu yüzden gitmek istiyorum... :(
Kesinlikle tavsiye ederim. Karayiplerde insanı,doğası adaleti ile tanıdığım en iyi ülke.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 08, 2014, 05:45:37
(http://i61.tinypic.com/2icbm1i.jpg)
COCO TAKSİ
(http://i60.tinypic.com/30lkqpf.jpg)
Gönderen: Taner Özer - Nisan 08, 2014, 13:08:08
Buena Vista Social Club - Chan Chan (http://www.youtube.com/watch?v=tGbRZ73NvlY#)
TANER
Gönderen: Taner Özer - Nisan 08, 2014, 13:18:00
Bu video da Küba hakkında bir çok sorunuza cevap verecek. Daha önce bir yerlerde yayınlamıştım ama forumun derinliklerinde kaybolmuştur.
Banu Avar ile Sınırlar Arasında - Küba...Fidel Benim (12.03.2008) (http://www.youtube.com/watch?v=CpkV4ZXz1CM#)
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 09, 2014, 09:58:26
Çok güzel ve yerinde bir paylaşım.Teşekkürler.
Gönderen: Mikail Dağlar - Nisan 09, 2014, 21:02:11
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 10, 2014, 08:59:30
(http://i60.tinypic.com/2rvxx61.jpg)
(http://i59.tinypic.com/fxf97c.jpg)
(http://i61.tinypic.com/2hrd1d0.jpg)
(http://i59.tinypic.com/2w7ickm.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 12, 2014, 05:55:26
Gece 12 yi geçerken bir balıkçı teknesi bizi takip edin diyerek uyandırdı. Demiri alıp peşlerine düştük. Yani blöfümüzü yemediler. 1 saate yakın bir seyir ile marina önüne gelip aynı yere demiri bırakıp düldül ile marinaya çıktım. İskelede 6 görevli 2 köpeği bizi beklerken buldum. Limanlar arası tekneye sadece tek görevli geliyor. Sadece Küba'ya ilk girişte bu kadar ekip tekneyi kontrol ediyor.
Şüphelenmişler ve tekneyi marinaya yanaştırmamı istediler. Gecenin bu saatinde o daracık alanda teknenin tornistan yanaşmasının mümkün olmadığını söyleyerek kabul etmeyip sırayla 6 kişi ve 2 köpeği tekneye taşıdım. Teknenin altına üstüne her yere bakıp bir yandan sorguya çektiler.
Sorguya çekene daha önce bahşiş vermiştim. Bizi iyi tanıyor ancak yukardan gelen emirlere uyuyor.
Bilgisayar haritasının yeterli olmadığını Tirinidad'da dibe oturduğumuzu ve dalış teknesinin bize klavuzluk yaptığı palavrasına odaklanarak bu yüzden sabah geçmek istediğimizi belirttik.
Sorgu marinada da sabah 4 e kadar devam etti. Konuyu inceleyip sabah bize bildireceklerini belirterek seronomiyi bitirdiler. Yani halen sabıkalıyız.
Geç bir saatte uyanıp teknede Gizem'in ellerinden güzel bir kahvaltı yaptık.
Çevreyi gezinmek, alışveriş yapmak üzere Marinaya geçip,liman polisine de uğrayıp yarın için Havana'ya gideceğimizi bildirdik.
Tekneyi demirde yalnız bırakamayacağımızı söylediler. Ya birisi içinde kalacak ya da tekne marinaya bağlanacakmış.
Aslında İsveçli teknelerden daha önce bu bilgiyi almıştım. Onlar habersiz ve sessizce gidip dönmüşlerdi. Yani, haber vermeden gittiklerinde yetkililer bilseler de ses-seda etmiyorlar. Biz kural dışı davranarak dikkati üzerimize çektiğimizden tekneyi marina içine almaktan başka şansımız kalmadı. Marina biraz haça benzer bir iskeleden olşuyor. Bir tarafı charter teknelerine ait. Diğer tarafın önden dar, bir iç kısmı ve sığ bir arka kısmı bulunuyor. Ön taraf çok dar ve üstelik girişte tam ortada hiç bir işe yaramayan beton bir çıkıntı var. Tek teknelik rıhtıma dibe yanaşmam ve tornistan kullanmam hiç kolay değil. Arkası yanaşırken pek makul geldi ama çıkarken sıkıntı yaratacak. Arkadaki iskeleye yanaşır yanaşmaz tekne dip çamura oturdu. Marinaya 10 cuc fazladan ödeyerek kabadaylığımın faturası bana dönmüş oldu.
Gerçi iskeleye yanaşmanın çok faydasını gördük.
Gezerken dikkatimi daha çok insanların birbirleri ile olan diyaloglarına veriyorum. Yollarda karşılaşanlar birbirlerini çoşku ile selamlıyorlar. Sohbetler neşeli muhabbetler eşliğinde geçiyor. Hemen herkes güler yüzlü. Hiç kimsenin öyle bedbaht çökük bir hali yok. Sokaklarda dilenen insanlara rastlamadım. Turistleri rahatsız eden davranışlara tanık olmadım. Cezası oldukça büyükmüş.
İyi bir düzeyde ekonomik güçleri olmadığı bir gerçek. Ancak görünen o ki çevrede göze çarpan lüks hiç birşey yok. Son model arabalar,lüks eşyalar,elektronikler görmek mümkün değil.
Heralde bu durumu gören turistler bu nedenle Küba halkının oldukça fakir olduklarını söylüyorlar.
Gelmeden önce Küba hakkında bilgi edinmek için google amcadan bir tarama yapmıştım. Karşıma Küba'da 20 gün geçirmiş bir fotografçının son derece olumsuz yorumları ile karşılaşmış ve moralimi bozmuştu. Küba halkının çok fakir olduğunu iddia ediyordu. FAKİR.
Fakirliğin tanımlaması nedir! Kime ve neye göre fakir!
Eğer bir ülkenin nufusunun hemen hemen tamamı 3 aşağı 5 yukarı benzer bir ortalama gelire sahipse bunun adı fakirlik mi yoksa sağlıktan eğitime ve sosyal yardımlara sahipse zenginlik mi!
(http://i58.tinypic.com/148qfid.jpg)
Cienfiegos feneri
(http://i59.tinypic.com/f2lkc6.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 12, 2014, 07:56:32
Gönderen: Hakkı Algın - Nisan 12, 2014, 12:01:57
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 12, 2014, 19:58:09
Nezih korsanım , videoları boşuna yükleme, bizim ülkede izlemek yasak, biz çağ atlayıp ileri demokrasiye geçtik, selamlar.
Hakkı kaptanım, Küba'da ne twitter ne facebook,ne de youtube yasak.İnternetten her adrese girebiliyorsunuz. Bildiğim kadarı ile demokrasi kapitalizmin koyun gütme aracıdır.
Gönderen: Kemal Albayrak - Nisan 12, 2014, 20:30:50
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Nisan 12, 2014, 22:14:46
anayasa profu twitter kapansın diye dava açtı 1 kişinin hakkı diye 75 milyonun hakkını yok sayıyorlar75 milyon kullanıcısı mı varmış bu twitter mivetterin:)
hakaret veya asılsız paylaşımlar varsa ve şikayet olduğu halde kaldırılamıyorsa kapatılmasını normal karşılarım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 12, 2014, 23:45:25
anayasa profu twitter kapansın diye dava açtı 1 kişinin hakkı diye 75 milyonun hakkını yok sayıyorlar75 milyon kullanıcısı mı varmış bu twitter mivetterin:)
hakaret veya asılsız paylaşımlar varsa ve şikayet olduğu halde kaldırılamıyorsa kapatılmasını normal karşılarım.
Yasaklamaya neden olan konuların asılsız olduğunu sanmıyorum.Bir diktatör kendi aleyhinde paylaşım yapılmasını elbette istemez.
Gönderen: Cenk Gürsel - Nisan 13, 2014, 00:16:13
Gönderen: Engin Aktepe - Nisan 14, 2014, 17:08:02
Gönderen: Hakkı Algın - Nisan 14, 2014, 23:09:00
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 17, 2014, 10:53:16
(http://i62.tinypic.com/29cw9d0.jpg) TİRİNİDAD MARİNA
(http://i62.tinypic.com/rr8kme.jpg) Kasırgadan kalan bir batık
(http://i62.tinypic.com/2lm11fq.jpg) Baba-kız hippiler
(http://i58.tinypic.com/1he1zo.jpg) Küba'da müzik
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 12:14:19
Kiraladığımız korsan taksi ile Havana'ya erken bir saatte vardık. Bugün ayın 30 u yılbaşına 1 gün kalmış biz pasiyondan oda kiralamayı beklettik. Çünkü Öznem'in Cubanair uçağı 1 gün gecikme ile geliyor. Hatta uçağın gelememe ihtimali vardı. Cuban air daha ucuz ama sorunlu.
Havana'nın merkezine yakın sokaklara dalarak oda aramaya başladık. Hemen her yer dolu.
Pansiyon dediğimiz yerler ailelerin evlerinde kiraya verdikleri odalar. Devletten izin alınmış küçük işletmeler. (casa particular)Kapı üstlerinde izinli evlerin tabelaları var. Önünde durduğumuz bir pansiyon sahibi kadın,kendi mekanı dolu olmasına rağmen bizimle ilgilendi. Kendi özel evinde bir süre misafir etti. Sağı solu arayarak 2 saate yakın bekledikten sonra 4 er kişinin kalabildiği 2 odalı bir ev buldu. 4 kişi banyolu bir oda 30 cuc. Ev sahipleri oldukça temiz ve düzenli . Evde orta yaşı geçkin bir kadın, oğulları uzun saçlı 2 erkek kardeş, kulaklar küpeli hafif kırıtkan. 3. balet kırıtkan erkek, arada bir görünen genç, siyah bir kız ve evde sürekli yaşayan 8 yaşlarında siyah bir çocuk.
Oldukça renkli bir aile.
Biraz dinlenip sokaklara daldık. Evden merkez 500 m yi geçmeyen bir uzaklıkta ve hemen her sokakta binalar bakımsız gibi görünse de tarih kokuyor. Merkezde bütün binalar restore edilmiş veya yenilenmeye devam ediliyor.
Havana merkezinin aslına sahip çıkarak yenilenmesi için işletme izni verilen lokanta,pansiyon,taksi, bıcı-taksi, otel ve kulüplerden toplanan bir vergi ile fon oluşturulmuş.
Sokaklar turist kaynıyor. Küba'nın daha iyi koşullara sahip olması öncelikli olarak turizmden kaynaklanacak. İlerde çok daha iyi imkanlar yaratacak. Ancak turizm insanın ahlakını bozacak kadar kötü bir etken. Turizm insan ahlakını bir nevi parayla satın alabiliyor.
Havana merkezini hayran hayran dolaşırken aklıma bizim taksim, istiklal caddesi,tünel, gümüş suyu,tarlabaşı düşüyor ve içim sızlıyor. Rant uğruna memleketimin en güzel noktalarını kelaynak kuşuna benzettiler. Taksimin ortasında Demirörenin pisliği,güneş sinemasının zorbalıkla yıkılıp alışveriş merkezi yapılması,eski binaların yakılıp-yıkılıp sözde modern camlı binaların yapılması; taksimin ortasına alışveriş merkezi yapmak uğruna kaç kişinin öldürüldüğü bir ülke; çıkar uğruna tarihi bir katliamın yapılmasından başka nedir.
İnsanoğlu dünyanın hemen her yerinde aç gözlü. Bir çok şerefsiz ölürken sanki çaldığını yanında götürebiliyor.
Küba'yı özellikle bu açıdan gerek doğaya, gerek insana, çevreye ve hayvana verdiği değer bakımından kutluyorum; seviyorum.
Havaalanına gidiş geliş taksi 50 cuc iken sokakta külüstür bir arabanın yanındaki kişiye teklifte bulunarak 30 cuc götürüp getirmesi için anlaştık.
3 saat gecikmeli inen 2. aşkımı da kucaklayıp,sarılıp kokusunu içime çektim. Getirdiği pastırma-sucuğu görevliye kaptırmış gözlerinden yaşlar süzüldü.
3 lü bir aile hayatımız var ancak biri Fransa'da, biri İstanbul'da ve ben uzak denizlerde. Arada hasret oldukça fazla.
Gecenin geç bir saatinde eve dönüp uyuduk. Ertesi sabah özellikle Gizem'in karasal ve sanatsal gezgin rehberliğinde Havana'yı dolaşmaya başladık. Havana'yı 4 guruba ayırarak şehir turu yaptıran üstü açık çift katlı otobüslerlerle dolaştık. İstediğimiz durakta inip dolaştıktan sonra aynı bilet ile tekrar aynı hat otobüsüne binerek dolaşabiliyoruz.
Havana merkezinde devrim müzesini görmeyi kaçırmadık.
Müzede devrimin öncesinden sonrasına ve Amerika-cia in domuz gribi salgını ve tütüne bulaştırdığı salgın hastalıklara,balıkçılığı engellemelerine kadar Küba'yı çökertmeye çalışmasının belgelerini izledik.
Aklıma bizdeki tavuk-domuz gribi salgınları düştü. Hiç bir zaman bana kendi topraklarımızdan, doğamızdan kaynaklanan bir virüs olduğu inancı yerleşmedi. Emperyalist ülkelerin özellikle amerikan-israil işbirliğinin hedef ülkeleri ekonomik güçten düşürmek amaçlı bulaştırdıkları sabotajlar. Akar suyuna bir miktar mikrop bulaştırmaları yeterli olabiliyor.
Bu arada hiçbir israil vatandaşı Küba'ya alınmıyor. İsrail'lilerin bu ülkeyi ziyaret etmesi kesinlikle yasak. Örneğin israil'li yalnız-gezgin arkadaşım İdo Küba'ya giremiyor. Bunun sebebi sanırım son 20 yıldır birleşmiş milletlerde oylanan Küba'ya amborganın kaldırılmasını sadece amerika ile birlikte israilin veto etmesi. İlaç dahil Küba'ya halen ambargo uygulaması devam ediyor.
Havana'nın tarihi güzelliğini tasvir etmek kolay değil. Sadece gidip görmek ve yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Yoğun turizm etkisi ile bu bölgede yaşayan insanlar anadolu diyebileceğim kısımlara göre çok daha farklı bir kimlik,kişilik,tavır sergiliyorlar. Yani Havana da yaşayan insanların tarzının, tavrının iç ve kıyı kısımlardan farklı olduğunu bilmek gerekiyor. Dolayısı ile Havana Küba demek değildir. Havana'da aşırı turistik davranışlar insanı rahatsız edebiliyor. Zira hemen herşey turizme endekslenmiş. Kadının biri elimde fotoğraf makinası olmasa giyimimden beni turiste benzetemeyeceğini söyledi.
Zaten turist olarak görünmekten rahatsız oluyorum.
Havana, tarihi eser ve kültür aktivitilerinden dolayı görülmeye değer.
Yılbaşını meşhur Hemingway barında kutladık. 2 küsür senedir Heminway gibi karayipleri; o da daha yarısı bile sayılmaz dolaşıyorum. Hiçbir yere benim adımı vermiyorlar...
Doğrusu adamı kıskanıyorum. Her yerde karşıma çıkıyor.
Bir akşam ev sahibinin lokantalara nazaran çok daha leziz yemek yaptıklarını keşfettikten sonra onlardan bir akşam yemeği hazırlamalarını rica ettim. Dışarda lokanta da yemekten daha ucuza ve lezzete sahip bir masanın tadını tatmış olduk.
Böylece geçen 5 gün Havana için yeterli oldu. Cienfiogos'a dönüp birazda yelken seyiri ile kıyı güzelliklerini görmemiz gerektiğinden anlaştığımız korsan taksi bizi Havana'dan alıp geriye limana götürdü. Birtakım mutfak destek alışverişleri ile tekneye döndük.
Kızlar Öznem'i Cienfiegosta dolaştırır iken ben marinada boş ocak tüpünü doldurtmaya giriştim. Burada ne tüp değiştiriyorlar ne de tüp dolduruyorlar. Marina tüpü veriyor hemen oradaki yetkisiz birileri tüpten tüpe aktarma yapıyor. Ve toplam bedeli bügüne kadar rastlamadığım bir fiyat. 30 $. Çüşşşş. Yani turist isen ayvayı yedin. Küba'nın paralı kapitalistlerden intikamı.
Kızlar döndükten,ve akşam yemeğinden sonra despacho (transitlog) işlemini yaptırdım. Tekneyi bulunduğu sıkışık ortamdan uzaklaştırmak üzere hazırlık yaparken benim tayfa az önce benden bahşiş isteyen marina görevlisi ile halen 6 gün önceki meseleyi konuşuyor.
Benden sıkı bir fırça yedi ve ortadan kayboldu.
Çıkarken rüzgar üstü iskeleden kıçı halatla açığa doğru döndürmek üzere görevlendirdiğim görevli halatı tekneye fırlattığında denize düşürdü. Sancakta görevli tayfa ortadan kaybolunca, son anda pervaneye sarmadan dümeni bırakıp halatı tekneye almak bana düştü.
Akşam yola koyulduk kanalı geçtikten sonra yelkenleri açtık. Bir süre sonra hava gittikçe sertleşti. Mizane- cenova ile oldukça hızlı ama rahatsız bir seyir yapıyoruz. Bir yandan yağmur başladı
Çocukluğundan beri virajlı yollardan dahi midesi rahatsız olan Öznem uyarılarıma rağmen yola çıkmadan ilaç almamış olduğundan bir süre sonra sarsılmaya başladı. Bir aşağı bir yukarı perişan oldu. Öznem için duraklamak istedim ancak hava sert olduğundan yakın adacıkların arkalarına demir bırakma şansımız olmadı. Küçücük adacıklar açık denizden gelen dalga ve soluganları kesemiyorlar.
Rusların hediye ettiği rokete benzer feneri olan meşhur Guano adacığın rüzgar altında duramazdık. uzaktan görerek geçip gitmek zorunda kaldık. Cayo Largo'dan önce bu havada sığınabileceğimiz bir yer olmadığından mecburen devam ettik. Benim canım kızım sonunda ilaç etkisi ile uyuyabildi........
Not; malesef fotoğraf yüklenemedi.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 20, 2014, 17:04:35
Gönderen: Nedim Yıldız - Nisan 20, 2014, 17:42:07
.........Not; malesef fotoğraf yüklenemedi.
(https://scontent-b-vie.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10250089_10152333542263427_7129664849816869589_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/v/t1.0-9/10296754_10152333548968427_1772169648293953326_n.jpg?oh=730903214e8b2a19fde10be7605b258a&oe=53CD1C08&__gda__=1407021451_7b585244f4f19c9c35ed9f38bc750db6)
(https://scontent-a-vie.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/10255729_10152333549353427_1451661820427084979_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10262148_10152333554733427_1113252592753749988_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 20:46:48
tinypic.com dan yüklüyorum ama internet yavaşlıdığından mıdır; bir süredir sonuç alamıyorum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 20:51:15
Yüklenecek fotoların linkini yaz buraya yükleriz
İlginize teşekkürler Hüseyin kaptanım.
Gönderen: Hakkı Algın - Nisan 20, 2014, 21:15:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 21:15:57
Hayatta en nefret ettiğim; hırsızlık ve maddi çıkar nedeniyle amatör denizciye zarar verilmesidir.
Yerli ve yabancı kaynakları kopyalayıp kendi malı gibi kullanan ve bu tavrından dolayı noter protestolarına muhatap olan, kendine 'uzman' sıfatı yakıştırarak Geko'dan geçimini sağlamaya çalışan ve birçok geko arkadaşımıza maddi-manevi zarar veren şahsı ,benim konuyu okuyanlar arasında görmek istemediğimi kendisine kesin bir dille iletmiş olmama rağmen yüzsüzlüğe devam ettiğini yukarıda okuyanlar arasında ismini görerek anlıyorum.
Buradan kendisini herkesin nazarında birkez daha uyarıyorum. İNTİHAL=HIRSIZLIK.dır.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 21:28:04
Nezih korsanım sayende Kübayıda geziyoruz, teşekkürler. Küba hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum, benzerini biz Yunan adalarında yaşıyoruz. Adaların çocukluğumdan kalan o eski yapılarının korunması bizi mutlu ediyor, dönüşümüzde ülkemizin beton yığınlarıda alışana kadar bizi boğuyor. Selamlar, saygılar.
Hakkı kaptanım, malesef memleketimin durumunu üzülerek izliyorum.
Küba'yı diğer Karayip ülkeleri ile de kıyaslayınca aralarında bu kadar mı olur dedirtecek fark görebiliyorum.
Sadece fotoğraflar bile farkı anlatabilecek dile sahip.
Gönderen: Demir Ertürk - Nisan 20, 2014, 21:59:18
Sevdiklerinle birlikte hayalinin peşinde koşşşş. Koş ki biz de seni keyifle izleyelim...
S/y Mahayana ve kızlarınla , Karayip denizinde ... Mutlu olmak için çook nedenin var, çooookkkk...
Allah nazarlardan korusun sizi, selametle. t*"y+ :-* 1w5ey8
Gönderen: Suat Zeybek - Nisan 20, 2014, 22:30:43
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 20, 2014, 23:37:27
http://youtu.be/HnIK07D9KXM (http://youtu.be/HnIK07D9KXM)
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Nisan 20, 2014, 23:42:49
Gönderen: Taner Özer - Nisan 20, 2014, 23:51:50
Nezih korsanım sayende Kübayıda geziyoruz, teşekkürler. Küba hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum, benzerini biz Yunan adalarında yaşıyoruz. Adaların çocukluğumdan kalan o eski yapılarının korunması bizi mutlu ediyor, dönüşümüzde ülkemizin beton yığınlarıda alışana kadar bizi boğuyor. Selamlar, saygılar.
Hakkı ağabey, çok güzel yazmışsın. Ben de Yunan adalarına gittiğimde Küba'da ki huzuru hissederim hep. Ada olduklarından mıdır bu benzerlik, nedendir bilmem.
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 00:25:31
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 21, 2014, 00:27:46
https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/t1.0-9/1003909_766993713316171_1850378206_n.jpg (https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/t1.0-9/1003909_766993713316171_1850378206_n.jpg)
(http://s25.postimg.org/s9wbdqq4v/1003909_766993713316171_1850378206_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 00:42:55
oldu galiba.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 06:29:34
Nezih Korsan'ım,
Sevdiklerinle birlikte hayalinin peşinde koşşşş. Koş ki biz de seni keyifle izleyelim...
S/y Mahayana ve kızlarınla , Karayip denizinde ... Mutlu olmak için çook nedenin var, çooookkkk...
Allah nazarlardan korusun sizi, selametle. t*"y+ :-* 1w5ey8
Demir kaptanım, içten dileklerinize çok teşekkür ederim.
Ancak şu var ki şu ana kadar memleketimden daha güzelini görmedim.
Uzaklardan ülkeme bakarken çok daha fazla duyarlı oldum diyebilirim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 06:31:50
Ah Küba ahhhh. Çok özlemişim oraları, sayende bir nebze de olsa esintisi burnuma kadar geldi. :-*
Suat cım hep seni takip ediyorum anlaşılan:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 08:40:47
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 21, 2014, 09:18:24
http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/TRINIDAD8_zps6f7ef2eb.mp4.html (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/TRINIDAD8_zps6f7ef2eb.mp4.html)RESİM NEZİH KORSANIMINDIR.(http://s25.postimg.org/xci8m9osv/Nezihkilickini_s_video.jpg)
Gönderen: Serkan Güvenen - Nisan 21, 2014, 09:44:59
Her zaman gitmeyi istediğim Küba için sayenizde hem yazılı hem görsel olarak fikrilerim oluyor,bilgilerim artıyor teşekkürler.
Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 21:11:05
Nezih Korsanım ,
Her zaman gitmeyi istediğim Küba için sayenizde hem yazılı hem görsel olarak fikrilerim oluyor,bilgilerim artıyor teşekkürler.
Saygılar.
Sizlere bir katkım olabiliyorsa ne mutlu bana. Teşekkür ederim.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 21, 2014, 21:17:45
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 21, 2014, 21:20:34
Eklemeye çalıştığım photobucketten video idi fotoğraf olarak geçmiş.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 21, 2014, 21:28:22
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 22, 2014, 08:12:17
Nezih korsanım verdiğin linki tıklayan arkadaşlar videoyu seyredebiliyor ama videoyu you tube yüklemeden bizim siteye yüklüyemiyoruz
Teknoloji benden hızlı geziyor; anlaşılan:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 24, 2014, 21:12:10
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/t1.0-9/1012576_10152338307693427_5237032797917917815_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/10155936_10152338308128427_4378353283588007958_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10294514_10152338308298427_7787967627786524623_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10173749_10152338309468427_4338501917821978275_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2014, 11:05:40
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/p640x640/10152424_10152338302903427_7320010491377753387_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/t1.0-9/10271590_10152338305753427_9145129582279173125_n.jpg[img])https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10149830_10152338306318427_6835398904993244480_n.jpg[/img]
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10264966_10152338307528427_6619448807785215051_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10170947_10152338310433427_4109209549697729848_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/t1.0-9/10271590_10152338305753427_9145129582279173125_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/t1.0-9/10259930_10152338310218427_4947401461957615417_n.jpg)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 26, 2014, 11:13:12
(http://s25.postimg.org/66knhgoun/10149830_10152338306318427_6835398904993244480_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 26, 2014, 11:24:16
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Nisan 26, 2014, 11:25:08
Teşekkürler Hüseyin korsanım:):)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 28, 2014, 10:21:34
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10155052_10152353717703427_371530922011114022_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10320558_10152353718673427_6971174305312467031_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/v/t1.0-9/10167950_10152353718973427_8041557619009555447_n.jpg?oh=3e1c6a0c53f22b6c9ff7bb0dc862b824&oe=53CB9690&__gda__=1407449020_300cdd59ff90fc6acf29c5c15b1cfa17)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10320505_10152353719458427_471374093460853875_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/v/t1.0-9/10256951_10152353719573427_3756224756551678505_n.jpg?oh=ff8fca64261413d2b6e4726ae618b532&oe=53CC6840)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 28, 2014, 10:27:32
Cayo (ada) Largo Küba'da yelken ve otel turizminin en çok rağbet gördüğü yer. Güneyden, açık denizle bağlantısını resifler kesiyor. Resifler arası bir kanaldan giriliyor. Kanal marinaya yaklaştıkça daralıyor. Kanalın ağzına gelince motoru çalıştırmak istedim marş basmadı. Defalarca kontak çevirmeme rağmen sonuç alamadım. Küba'ya girerken başıma gelenin aynısı. Yine motor yok yine kanal girişi var. Tramolalarla marinaya yaklaşabildiğimiz kadar yaklaşıp demir bırakacağız. Oldukça yaklaştık ancak artık kanalda manevra yapabilecek alan kalmadı. Sancaktaki kırmızı fenerden sonra dönüp demiri kanal dışına bırakmak istedik. Daha kanaldan kafayı uzatıp çıkar çıkmaz derinlik hızla düştü ve acilen demiri bıraktık. Az bir kaloma vermiş olmama rağmen zaten dar olan kanalın içinde ,ortasında kaldık. Gelip geçen 1-2 motor-yat buraya demir bırakılır mı diye tepki gösterdi. En son birine bizi çek diye talepte bulunduk. Ancak marinanın çekebileceğini ve oraya haber vereceklerini söylediler.
Ben bu tekneleri özel sandım. Meğerse hepsi marinaya yani devlete ait çeşitli amaçlı tur tekneleri imiş. Bir süre sonra biri geldi sancaktan bağlanarak ki o kadar usturmaça koymamıza rağmen dikkatsiz ve kamyon şöförü gibi tekne kullandıklarından sürtünmelerini engelleyemedim. Daha demiri alırken bile tekne dibe oturdu. İttire kaktıra tekneyi marinaya kadar çektiler. Marinaya ödeme yapmamak veya sadece demirde kalma bedeli ödemek üzere demirde kalacağımı belirttim. Bizi tam iskeleyi geçer geçmez sığlığa yakın bıraktı. Demire kaloma verince kıç, iskele ile aynı hizaya geldi. İskeleye çıkınca marina müdür yardımcısı karşıladı. Motor-yatın bizi bıraktığı yer yol üstü imiş. Çevreye bir göz atınca marina civarı dar alan; demir bırakılacak gibi değil.
Marinaya bağlandımız taktirde bizi çektikleri için bir bedel talep edilmeyeceğini söyledi. Ancak akşam geç vakit olunca geceyi demirde geçirdik. Motorun tamiri için marina iskelesine bağlanmak zaruri hale geldi.
Ertesi gün bizi çekip yanaştırmaları gerekmeden rüzgar dönünce teknenin kıçı iskeleye döndü ve arada 3-5 m kaldı. Bunu fırsat bilerek görevliye halat fırlatarak ana iskeleden çıkıntı yapan pantonun ucuna tekneyi çekerek bağlamasını söyledim. O halatı çekerken zincire kalamo verdim. Arkadan çektirip önden zinciri bırakınca ana iskelenin ucuna aborda bağlandık. Demir, iskeleye 45' açıyla rüzgar üstünde kaldı.
Tur- motor yatının gelip bizi ite kaka yanaştırmasına gerek kalmadı. Hiçbir teknede 2 den fazla usturmaça yok. Devletten maaşlı kaptanlar.
Marina şefi motor ustasının mesaisi bitince geleceğini söyledi.
Usta geldi enjektör bağlantılarını alttan üsten söktü taktı, motor çalışmadı. Mazot akıntısının az olduğunu söyledi,pompalama mandalını aradı bulamadı. Zaten öyle bir mandal yok. Elektrikli pompa var. Saat geç olunca iş yarına kaldı.
Ben tamir işleri ile uğraşırken kızlara düldülü kullanmayı gösterdim. Bari, kayıkla çevre adacıkları dolaşarak tatillerini değerlendirsinler.
Bu arada tayfanın sevimsiz,suratsız, protest hali halen devam ediyordu.
Bu tavırları benim kızları da rahatsız etmeye başladı. Şekilsiz davranıp ortalığı germesi kızları huzursuz etti.
Tatillerinin içine ediyor olması beni daha çok sinirlendirdi.
Güzel güzel tekrar konuştum laf anlatamadım; sonunda topla valizi git artık demeye vardı. Valizini topladı,yatağın üzerine koydu ama giden olmadı.
Şeytan, tut kulağından at tekneden diyor ama benim vicdan elvermiyor. Zira buradan birini tekneden kovalamanın tayfa için maliyeti oldukça yüksek olur. Bunu bilmesine rağmen huzursuzluk çıkarmaya devam etti.
2-3 gün sonra yandaki italyanlarla Cienfiogos'a gideceğini söyledi. İtalyanlar gitti ama haspa teknede kaldı.
Sonunda buradan Havana'ya gideceğini söylerek bağırış-çağırış tekneden ayrıldı. Nihayet üstümden bir yük kalktı.
Marina da yoğun bir faliyet başladı. Bütün tekneler iskelenin rüzgar altına, diplere taşındı. Sıkı bir fırtına geliyormuş. Biz ve diğer 2 gezgin tekne iskelenin rüzgar üstünde kaldık. Katamaranın sahibi ispanyol İsmail tekneyi deli gibi bağladı. Cienfiegosta tanıştığımız isveçli kıçtan kara teknesini botla gidip 2. demiri çarprazdan bırakarak sağlama aldı.
Ben de rüzgar üstüne aborda olduğumdan iskeleden 90' de öteye yedek demiri Düldül ile bıraktım. Kıçtaki ve sancaktaki halatları gevşeterek iskeleden açıldım. 35-40 kt esen rüzgar sabaha kadar sürdü.
İskelenin rüzgar altında kalan kataramanlar fırtına sırasında rüzgarın yön değiştirmesi ile oldukça sıkıntı yaşadılar. Karşımdaki kiralık katamaranın kıçını iskeleden kurtarmak için çok uğraştılar. Yardımlarına gittiğimde motoru çalıştırıp rüzgar üstüne gaz vermelerini önerdim.
Bu hengamede iskelede duran bisikleti unuttuk. Bisiklet rüzgarın etkisi ile yuvarlanıp denize uçtu. Hava karardığı için dalıp bisikleti almak ertesi güne kaldı.
12 saat gibi tuzlu suda kalan bisikleti yıkamak-yağlamak fazladan bir iş yükü oluşturdu.
Öznem ve Gizem'in dönmelerine 1 hafta kaldı ve Havana'ya dönmeleri riske girdi. Zira ertesi gün motor ustası gelmedi. Usta köyüne dönmüş,baş usta bir sonraki gün gelecekmiş.
Cayo Largo'da yerli yerleşim yok. Bu adada sadece turizme hizmet veren personel kalıyor. Personel 20 günde bir değişiyor kalan 10 günü evinde geçirip yeniden işe dönüyor.
Bu durumda kızları geriye Cienfiegos'a götürmem,oradan Havana'ya taksi ile bırakmam zorlaşmaya başladı. Buradan Havana'ya uçan küçük uçaklar var. Fakat bir gün önce alana gidip ertesi günkü uçakta yer var mı yok mu öğreneceğiz. Yoksa, uçamayacaklar. Yani aynı gün Havana'da olup akşam Fransa'ya uçmaları şansa kalıyor. 2 gün önceden şansları var ise uçabilecekler. Rezervasyon yapmak diye bir kavram yok. Son gün cumaertesi ve uçabilme ihtimalleri çok zayıf. Uçakla dönen üst personel ve paket tur turistleri öncelik sahibi.
Ya 1 gün önceden Havana'ya uçacaklar ya da motor yapılırsa paldır küldür rüzgara karşı seyir ile Cienfiogos'a oradan Havana'ya geçilecek. Cienfiegos buradan 80 mil,neredeyse 1 gün.
Bu nedenle bir gün önce buradan uçmalarına karar verdik. Bu şekilde benden 2 gün önce ayrılmış olacaklar. Onlardan erken ayrılacak olmak beni bayağı üzdü.
Nitekim kızlar gidinceye kadar motor sorunu çözülemedi. Bu süre zarfında ana adanın civarındaki küçük adacıklara düldül ile ziyaretler, keşifler yaptık. Bir adacıkta sadece iguanalar yaşıyor. Adanın adı İguana. Deniz pırıl pırıl ve çeşitli deniz canlıları çepeçevre seyrediliyor. Çevredeki bütün adacıkları plajları dolaşarak tatillerini geçirmiş oldular..
Ana adanın güzel bir koyunun köşesinde denizde kafesle çevrilerek hapsedilmiş 2 yunus ki, yunusların gösteri amaçlı kullanılmasından hoşlanmıyorum. Bu tür yerleri protesto edip gitmemek lazım.
Ardında görmeye değer güzel bir plaj vardı.
Küba'nın güney kıyıları kuzeye göre daha güzel ve daha serbest. Kuzey kıyılarında amerikaya yakınlığı ve insan kaçakçılığı nedeniyle gezgin teknelerin marina dışında demir bırakmalarına izin verilmiyor. Bu konuya neredeyse paranoyak bir yaklaşım var. Herhangi bir Küba'lının tekneye girmesi kesinlikle yasak ve cezası yüksek.
Güneyde yerleşim yerlerinden soyutlanmış adalarda demir bırakmak mümkün. Ancak tüm güney kıyılarını kapsamıyor. Yerleşim yerlerinde yine marinalara girmek zorunluluğu var.
Bu zorlamalar gezgin teknelerin özellikle benim hiç hoşuma gitmiyor.
Marinalara para ödemek zorunda kalmak bizleri en çok rahatsız eden bir konudur.
Artık kızlarımın işlerinin,kendi hayatlarının başına dönme günü geldi çattı.
Havaalanında nemli gözlerle sarmaş dolaş vedalaştık.
Tekneye döndüm. Az önce cıvıl cıvıl olan evim derin bir sessizliğe bürünmüştü. İçimden bir yalnızlık türküsü tutturasım geldi...
Gönderen: Ali Özer - Nisan 28, 2014, 10:56:49
Yazılarını resimlerini keyifle izliyorum. Selametle seyret. Her şey kolayına olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 30, 2014, 09:17:40
Allah kavuştursun Nezih korsan....
Yazılarını resimlerini keyifle izliyorum. Selametle seyret. Her şey kolayına olsun.
Teşekkür ederim Ali kaptan. Saygılarımla.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Nisan 30, 2014, 09:35:37
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10250239_10152358239393427_6340010271589759605_n.jpg)
(https://scontent-a-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-frc1/t1.0-9/1002677_10152358239678427_8318753309665541583_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10268687_10152358239948427_460222056252843928_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10157235_10152358240158427_849306371759615787_n.jpg)
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10154914_10152358240543427_1379155169815524675_n.jpg)
Hemingway barı
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10275996_10152358261078427_2311722397364644370_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10274098_10152358262248427_6933300157982523459_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10155309_10152358262223427_2933841841175508069_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/t1.0-9/10253920_10152358241023427_4586812790333317049_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 01, 2014, 23:07:23
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10295728_10152362081913427_9016760872476820987_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10175961_10152362084073427_606696790289250480_n.jpg)
(https://scontent-a-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/p417x417/10298733_10152362084803427_8304317708494335214_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc1/t1.0-9/10299160_10152362086018427_336598958612932135_n.jpg)
(https://scontent-a-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/10172575_10152362089828427_1955470825510570385_n.jpg)
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/1491589_10152362091588427_7543718668912435505_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10245442_10152362090323427_5976793864059768624_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10246829_10152362094713427_3996200871725547419_n.jpg)
(https://scontent-a-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10170889_10152362092223427_8686856563719994054_n.jpg)
Gönderen: Demir Ertürk - Mayıs 02, 2014, 00:34:27
tayfadan da kurtuldun, Özgürlüğünü ilan ettin garii...
Gönderen: Adnan Mahçup - Mayıs 02, 2014, 01:40:42
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 02, 2014, 10:08:02
Allah kavuştursun , Nezih korsan'ım.
tayfadan da kurtuldun, Özgürlüğünü ilan ettin garii...
Teşekkürler Demir kaptanım.
Özgürlük güzel bir duygu. Yalnızlık bir muamma.
Uzun yolda dar alanda kısa paslaşmalar. Bu çook derin bir konu. Üstüne kitap yazılmalı.
Dar alanda 2 birey nasıl özgür olabilir!!!!
Bunun için heralde birşeyleri aşmış olmak lazım.
Gönderen: Hakkı Algın - Mayıs 02, 2014, 12:08:26
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 02, 2014, 13:54:57
Sınırlarını zorlamasını seviyorum senin gibi Nezih abim...1 ay sonra Dilek ablamız sein yapamadığın Okyanus geçişini (tek başına) Dilek ablam yapacak...
Sevgili Adnan,
11 yıldır teknede yaşayan ve gezen biri olarak yaşadıklarım gördüklerimden sonra sınırları aşmak konusunda fikrim çok değişık.
Doğrusu benim sınırlarımda yok, hırslarım da yok. Denizde hayatı doğaçlama yaşıyorum. Sadece hayallerim var.
Dünya denizcilerinin atlantiği, ve tüm denizleri hallaç pamuğu gibi atmış olmalarından dolayı artık bana çok hitap etmiyor. Ayrıca onlar kadar tecrübeli olduğumu düşünmüyorum
Yeni teknemi atlantiğin öte yakasından aldığımdan dolayı ancak başka tekne ile geçerek bu hayalimi gerçekleştirmiş oldum. Kendi teknemle yalnız geçmek yerine çok iyi anlaştığım biriyle mesela sevgilimle geçmeyi tercih ederim. Sıradaki hayallerim umarım birgün gerçekleşir.
Şimdilik parolam : gez dolaş,görmeden geçme.....
Korsan Dilek, elbette atlantiği rahatlıkla geçecek ve ülkemizin ilk tek başına geçen kadın denizcimiz olacak.
Ayrıca sosyal ve toplumsal bir konuya hizmet vermesi de takdir edilecek bir konudur.
Seni de buralarda görmek isteriz.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 02, 2014, 14:06:04
Nezih korsanım allah kavuştursun, motoru halledebildinmi. Selamlar.
Hakkı korsanım,
Motoru malesef halledemedim. İngiltereden ,oradan buradan tadavülden kalkmış perkins için parça topluyorum.
İlginize teşekkürler
Sevgiler.
Gönderen: Mikail Dağlar - Mayıs 04, 2014, 01:25:29
Gönderen: Mustafa Özdemir - Mayıs 04, 2014, 06:02:28
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 04, 2014, 09:23:53
Nezih korsanım yazılarını ilgi heyecanla bekliyor, okuyorum. Lütfen uzun uzun yaz.
Teşekkürler Mikail' cim . Aslında çok şey birikti ama yazıya dökmeye zaman uyduramıyorum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 04, 2014, 09:26:57
Nezih korsanım,hayalimdeki işi yapıyorsun,seninle beraber bende geziyorum,oralara gelmem için herhalde biraz daha yaşlanmam gerek.:) Allah kavuştursun.Eski Perkinsleri toplamak çok zor,kolay gelsin.
Musatafa kaptanım, teşekkürler.
Perkins parçalarını toplamak için fransa ,amerika ingiltere ve virgin adaları ile temas halinde zamanla yarışır bir haldeyim. Malum önümüz aydan itibaren kasırga mevsimi başlıyor.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 04, 2014, 10:19:49
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/1480782_10152367387843427_5432876169077520475_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10255719_10152367387943427_474558790418065990_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10339626_10152367388393427_5050040537030737496_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/1512463_10152367390128427_1701593608143336729_n.jpg)
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/10252004_10152367390483427_1041616300561700263_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10334283_10152367390253427_2670107889263201647_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10300120_10152367394878427_3166372202945962345_n.jpg[img][img]https://scontent-a-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10150628_10152367395008427_1791761502490027698_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc1/t1.0-9/10255739_10152367395153427_5281911781833491526_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10173758_10152367395353427_8311370262183976426_n.jpg)
Gönderen: Ferdi Atabek - Mayıs 05, 2014, 09:42:37
son karedeki sakalli amca sana benziyoooo :))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 06, 2014, 11:09:06
kubaya kendi heykelini mi diktin
son karedeki sakalli amca sana benziyoooo :))
:)) ŞAPKAMI UNUTMUŞLAR...
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 06, 2014, 12:35:48
yüzünüz yok yazamıyoruz. O kadar gelicez diye atıp tuttuk bi halt yiyemedik. :P
Ama görev işte napıcan. Sen hazır oralardan bi denizci konulu fotoğraf yollasan yarışmaya . Millet te denizci fotoğrafı görse... :)
Gönderen: Serdar Çırak - Mayıs 06, 2014, 22:11:38
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 07, 2014, 09:35:16
Nezih korsanım ,
yüzünüz yok yazamıyoruz. O kadar gelicez diye atıp tuttuk bi halt yiyemedik. :P
Ama görev işte napıcan. Sen hazır oralardan bi denizci konulu fotoğraf yollasan yarışmaya . Millet te denizci fotoğrafı görse... :)
Ersin'cim,
Hiçbir konuda yarışmak benim ilgi alanımda değil. Hırs, insanın sağlığını bozar:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 07, 2014, 09:36:33
Herşey çok güzel..sayende.Gittiğin yerleri şans eserimi buluyorsun,yoksa birilerinemi soruyosun.(Barlar,parklar vs.)
Serdar kaptanım ilgine teşekkürler.
Tesadüflerde var sorarak öğrendiklerimde var.
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 07, 2014, 09:43:23
Kural yok , Hırs yok , yarışacam birinci olucam derdi yok. Ödül de söylüyoruz ama veren yok( Cengoo sen hariç anlıyan anladı.. :) )
Gönderilen fotoğraflar ile ilgili bol bol geyik var... Muhabbet var.. Senin anlayacağın adı kaldı yadigar.. :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 07, 2014, 09:49:04
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/1526413_10152373840933427_1036701734030081952_n.jpg)
(https://scontent-b.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10339687_10152373842223427_7221581715826433520_n.jpg)
(https://scontent-b.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/10254021_10152373842653427_1689155080739735470_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10352608_10152373843868427_1792203126539036667_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10277713_10152373845938427_8540538998295037317_n.jpg)
(https://scontent-b.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/1610073_10152373845908427_798475266701481476_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10292150_10152373845788427_1552009428330871892_n.jpg)
(https://scontent-a.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/10347064_10152373848953427_104367708050274544_n.jpg)
(https://scontent-b.xx.fbcdn.net/hphotos-ash4/t1.0-9/10306173_10152373851033427_7725051820744950436_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/1609995_10152373851223427_6301867477094381761_n.jpg)
CASTRO' NUN AMERİKAN GEMİSİNİ VURDUĞU TANK
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10174918_10152373841483427_7710842856084148689_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 07, 2014, 09:56:48
Nezih korsanım ben yarışmayı öyle bir cıvıttım ki senin bile katılabileceğin kıvama geldi.. :D
Kural yok , Hırs yok , yarışacam birinci olucam derdi yok. Ödül de söylüyoruz ama veren yok( Cengoo sen hariç anlıyan anladı.. :) )
Gönderilen fotoğraflar ile ilgili bol bol geyik var... Muhabbet var.. Senin anlayacağın adı kaldı yadigar.. :)
Var var ben farkındayım.:)) hadi ben hırsı arttırma katkısında bulunayım bari:)
Bir daha ki yarışmaya atlantiğin öte yakasında ki bir teknenin altını temizleme ödülünü koyuyorum.
Yani birinciliği alan misafirim olacak:) Ben sözümde dururum. t*"y+
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 07, 2014, 21:50:16
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 08, 2014, 07:21:52
Gol! :)
:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 08, 2014, 09:38:47
YES-NO
1992 59-2 (US, Israel)
1993 88-4 (US, Israel, Albania, Paraguay)
1994 101-2 (US, Israel)
1995 117-3 (US, Israel, Uzbekistan)
1996 138-3 (US, Israel, Uzbekistan)
1997 143-3 (US, Israel, Uzbekistan)
1998 157-2 (US, Israel)
1999 155-2 (US, Israel)
2000 167-3 (US, Israel, Marshall Islands)
2001 167-3 (US, Israel, Marshall Islands)
2002 173-3 (US, Israel, Marshall Islands)
2003 179-3 (US, Israel, Marshall Islands)
2004 179-4 (US, Israel, Marshall Islands, Palau)
2005 182-4 (US, Israel, Marshall Islands, Palau)
2006 183-4 (US, Israel, Marshall Islands, Palau)
2007 184-4 (US, Israel, Marshall Islands, Palau)
Figure 190. UN vote on the Cuban embargo, 1992-2007
İSRAİL Mİ AMERİKANIN KIÇINDA YOKSA AMERİKA MI İSRAİLİN KIÇINDA???????*
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 09, 2014, 22:14:42
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10307226_10152376287788427_1989277462713751334_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10313694_10152376278578427_162046232550924861_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/10171642_10152376247588427_8211452612132777967_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10301175_10152376251678427_244533377614752985_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/p417x417/1969375_10152376256978427_1322027455215380311_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/p417x417/10269569_10152376284633427_8763410141470951016_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10341497_10152376286208427_7004374592528281459_n.jpg)
CANIM KIZIM.
(https://fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10250061_10152376287138427_5342638602245513234_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/p417x417/10338268_10152376250998427_202664626391982932_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-ash3/t1.0-9/p417x417/603687_10152376271753427_292419977654870297_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/p417x417/603687_10152376275143427_8322639420254360319_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/1545658_10152376260498427_1060259275391310332_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/p417x417/10301548_10152376260513427_8632137195795297608_n.jpg)
Gönderen: Serdar Çırak - Mayıs 09, 2014, 23:27:43
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 09, 2014, 23:40:23
Senin fotoraf makinası mı güzel,yoksa oralar mı güzel anlamadım :)
Sahi soru bu! İnsanın içi ısınıyor.
Gönderen: Noyan Bakır - Mayıs 10, 2014, 00:23:52
Mesela ağaçtaki meyvalar kavun mu?
Balık tutan marifetli kadın ki?
Tuttuğu balık hamsi mi ? gibi :)
Gönderen: Adnan Mahçup - Mayıs 10, 2014, 01:25:00
Gönderen: Metin Çakmakçı - Mayıs 10, 2014, 01:58:44
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 10, 2014, 11:06:24
Senin fotoraf makinası mı güzel,yoksa oralar mı güzel anlamadım :)
Bazı fotoğraflar kızım Gizem'in makinasından. Güzel olmasına güzel yerler ama memleketimden güzel olduğunu düşünmüyorum. Bizim güzelliğimizi insancıklar örtüyor.
Buraların güzel gelmesi tropik farklı bir iklim yapısına sahip olmasıdır.
Senin fotoraf makinası mı güzel,yoksa oralar mı güzel anlamadım :)
Sahi soru bu! İnsanın içi ısınıyor.
Senin fotoraf makinası mı güzel,yoksa oralar mı güzel anlamadım :)
Sahi soru bu! İnsanın içi ısınıyor.
Senin fotoraf makinası mı güzel,yoksa oralar mı güzel anlamadım :)
Sahi soru bu! İnsanın içi ısınıyor.
Yılın 12 ayı tropik iklim üşümek
Nezih korsan, fotoğrafların altına küçük açıklamalar yazmanızı istesek çok şey mi istemiş oluruz acaba? İnsan bazı şeyleri merak ediyor tabii.sorunu yok :)
Mesela ağaçtaki meyvalar kavun mu?
Balık tutan marifetli kadın ki?
Tuttuğu balık hamsi mi ? gibi :)
Noyan korsan ,
Zaman ve internet yavaşlığı ..... Önemli bir anlatım gerekmedikçe aklıma gelmiyor.
Burada ağaçta yetişen kavunlara coconut diyorlar:)))
Elinde balıkla havasını atan benim güzel kızım Gizem Bir üst fotoda belirtmiştim.
Parası ödenerek satın alınmış balık Karayiplerin en lezzetli balığı Snapper. :)
Nezih korsanım, sen hep oralarda kal... Çook güzel resimler.. Buralarda bu resimleri yakalamak artık imkansız hale geldi... :)
Nezih korsanım, sen hep oralarda kal... Çook güzel resimler.. Buralarda bu resimleri yakalamak artık imkansız hale geldi... :)
Haklısın . Döndüğümde teknem ile altında yatacak bir ağaç altı bulamayacağım. O yüzden elime baston alıncaya kadar dolaşmayı tercih ediyorum.
Büyük keyifle ve gıpta ile izliyorum sizi. İyi ki varsınız...
Teşekkürler Metin umarım birgün sana da kısmet olur.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 11, 2014, 07:10:55
Atölyenin baş ustası Viktor komple enjektörleri-rekorlarını söktü,temizledi yeniden taktı; motor yine çalışmadı.
Yeterli mazot akışının olmadığı farkedildi.
-Depo boş mu yoksa? diye sordu.
500 litrelik tankta 300 lt mazot var. Elektrikli pompayı yine hatırlattım.
Bu arada elektrikçiyi yağ hararet göstergesini ve redresörün arızasına bakması için çağırmıştım.
Bu arada redresörü 3 yıldır ilk kez kullanacağım. Günlerdir hava yarı kapalı geçiyor; yarı boş olan aküler motora marş basmaya yetmiyor, zira defalarca marşı çevirmek gerekiyor.
Beraber elektrikli pompayı kontrol ettiler ve çalışmadığını anladılar.
Bugüne kadar kaç usta burnunu soktuysa da sorunun pompadan kaynaklandığını anlamadılar.
Plastikvari basit bir pompa taktılar ama yarım saatte 12 v.luk ısıdan hemen eridi.
Yedek parça bulunamadığı için separdan sonra direk bağlantı yaparak deponun dolu tutulması gerektiğini söylediler.
Hemen hemen çok eski motorları adam ettiklerinden ve teknelerde yakıt depoları motordan üst seviyede bulunduğundan bugüne kadar bu arızayı tespit edemediler.
Eski teknemde de yakıt deposu motorun üst seviyesinde idi ve mazot çıkışı deponun altından veriliyordu. Bu teknede yakıt deposunun yarısı motor ile aynı seviyede kalıyor ve mazot çıkışı tankın üst tarafından veriliyor. Bu durumda mazotun motora akışı ancak elektrikli pompa ile sağlanıyor. Sanırım bu duruma alışkın olmayan Küba'lı ustalar ancak benim uyarımdan sonra sorunun farkına vardılar. Pompa devreden çıkarılıp direk bağlantı yapıldıktan sonra biraz daha akışkanlık sağlandı ancak depoyu dolu tutmak gereği ortaya çıktı.
Aslında basit bir arıza defalarca enjektörlerin-rekorların sökülüp takılmasına neden oldu.
Viktor usta motoru diğerlerinin yaptığı gibi çaputa mazot bulayıp,ateşleyip hava filtresi haznesine sokmak yerine wd 40 püskürtürken aynı anda marşa basmam ile çalıştırdı.
Usta motorun artık bir rektifiye istediğini söylemeyi ihmal etmedi.
Yağ tahliye çıkışından üfleme yapıyormuş. Ancak motorun yürümesine engel sayılmazmış. Motorun rektifiye talebi olduğunu söyleyenlerin sayısı artmış oldu.
Akıntı varmı diye enjektör bağlantılarını tekrar kontrol ettirdim. Ben de baktım. Herhangi bir sızıntı yoktu...
Sabah kahvemi içerken İspanyol İsmail sohbete geldi.
İspanyol ama adı İsmail.
İsmail isminin nereden geldiğini sordum. Müslümanlıkla alakası yokmuş.
Benim tarzım değil ama çok güzel Catana katamaranı var, 2. el olarak 500 bin € ya almış üstüne 200 daha harcamış. Para bol yani.
Genç yaştaki eşi ile beraber teknede yaşıyorlar ama gezgin değiller. Kışları 6 ay Küba'da yazları Panama'da. Arada bir uçarak İspanya'da. Genellikle ispanyolca konuşulan yerleri tercih eder uzun vadeli oralarda yaşarlarmış. Hoş , keyifli, iyilik sever bir arkadaş. İsmail ile güzel bir arkadaşlığımız oldu.
Lafı lafı açınca benim tayfanın Panama'ya bir charter teknesine gittiğini söyledi. Kaptanı kendisi de tanırmış pek olumlu bulmazmış. Sanırım biraz burnu sürtülecek.
Mazota ihtiyacımı sordu. Olmaz mı ; depoyu doldurup yedek de bulundurmam gerekecek.
Sessiz kalma şartıyla 0.80 den mazot alabileceğimizi söyledi. Normali 1.20 cuc. Anlaşılan hırsızlığa ortak olunacak ve teşvik edilecek.
Ancak bende bidon yok. Eski sahibini St Martin'de iken tekneden çıkarttığı ıvır zıvır herşey ile beraber 6 bidonunu 19 $a 2.el markette satarken gördüğümde ucuz olmasına rağmen gıcık olmuş almamıştım. Depo 500 lt ,Karayiplerde heryerde mazot iskelesi var; kısa vadede ihtiyacım olmaz diye düşünmüştüm.
İsmail kendi bidonlarıyla önce benim depoyu doldurmayı teklif edince onun botuyla mazot iskelesine gittik.
İsmail uzun zamandır buralarda kamp kurduğundan herkes tarafından tanınan güvenilen biri olmuş. Beni tanımadıklarından biraz kuşku ile baktılar.
Hırsızlık marinadaki charter teknelerinin günlük tüketimlerinden yürütülüyor.
Devletten (halk) ,yani aslında kendi vatandaşlarının cebinden çalmış oluyorlar. Solcu damarıma işlemedi değil.
Depoyu doldurduktan sonra 5 ltlik pet şişelere de yedekleme yaptım.
Bir nevi yangına davet.
Bütün bu harla-gürele uğraşlardan sonra hemen basıp gitmek istedim. Tam gideceğim gün vizemin bitimine 7 gün kaldığını farkettim. Bir dahaki resmi limana ne zaman varacağımı bilmediğimden vizeyi burada yeniletmem gerekti.
Geç kalmıştım ancak marina müdürünün torpili ile akşamın geç saati havalanı pasaporttan vizem 1 ay yenilendi.
Hemen herkes ile vedalaştıktan sonra akşamın bir saati yola çıkmak farz oldu. İnternet kartı kalmadığından çıkmadan hava raporlarına bakamadım. Bana geldiler mi geri dönüşüm olmaz.
Fakat bulunduğum posizyonda yandan çarklı 2. demiri almak oldukça zor bir işti.
Plastik sandal ile gidip ucunda 10m zinciri olan demiri almaya çalışmak gecenin o saatinde denize yuvarlanmak demek idi. Baştaki zincir kastığından elle çekmem yetmedi.
Kıçta iskelenin dibindeyken orantısız duran her iki demiri almam bir saati buldu. 10 gündür çamur içinde yatan zincirler-demirler güverteye geldi. Öyle pisliği ile bırakarak dar alandan çıktım.
Kanaldan ayrılarak rotama Cayo Cantilles'e doğru yola koyuldum.
Bu adaya gitmek için önce açık denize çıkmak gerekiyor. Açık denizden 20 mil gittikten sonra resifler arasında isaretli bir kanaldan giriliyor.
Yola çıkar çıkmaz bütün günün koşuşturmalı yorgunluğu üstüme çöktü. Gideceğim ada çevresi yine sığlık dikkat isteyen bir yer .
1 saatlik bir seyirden sonra açık denize çıkmadan resifler arkasına demir bırakmayı tercih ettim. Havanın iyi olması,teknenin hafif salınımı ve rom eşliğinde gecenin içinde, yıldızların altında çevrede hiçbir kimsenin olmadığı bir ortamda doğayı dinleyerek, hayallere dalarak, günün yorgunluğunu üzerimden atarak uykuya çekildim.
Sabah gözümü açmadan dibi fotoğraf gibi görünen denize dalarak uyandım. Uzun süren kahve ve kahvaltı keyfinden sonra demiri alarak yola koyuldum. Bir süre resifler ardından yol alarak bir delikten açık denize çıkınca sıkışan dalgalar ve akıntılar denizi karıştırdı,rahatsız bir seyir sergiledi. Birkaç saatlik seyirden sonra Cantilles ile Rosarios adaları arasında geçitten girip haritada 2m görünen derinlikleri takip ederek Cantilles adası gözlem evi hizasına demir bıraktım. Karadaki doğal hayatı koruma görevlileri ile selamlaştık...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 11, 2014, 07:58:54
Cayo Largo marinaya çekilirken
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10325639_10152382986578427_2349443134289236386_n.jpg)
Cayo Largo marina
(https://scontent-a.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10300446_10152382996213427_5108445488066886619_n.jpg)
ÜFF. YİNE BENİ ÇEKİYORLAR
(https://scontent-b.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10352143_10152382995778427_1729986494037371880_n.jpg)
(https://scontent-a.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10342824_10152383001393427_8882927674322850343_n.jpg)
Rokete benzetilmiş Guana feneri
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/10304770_10152383003878427_7481411368517718182_n.jpg)
Öznem'in sarsılmış hali
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10262048_10152383001623427_2903535834409335652_n.jpg)
Gönderen: Mete Kardeş - Mayıs 11, 2014, 16:30:29
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 12, 2014, 07:36:30
Gönderen: Mikail Dağlar - Mayıs 12, 2014, 09:25:31
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 12, 2014, 11:55:49
İlerde zor durumda kalır da depodaki mazot seviyesini yükseltmek istersen; deponun kapağı varsa aç, içine su sızdırmayan bir büyük torba, katlanır su taşıma bidonu vb. bişey sok, torbanın içini su ile doldur, sıkıca bağla. ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 13, 2014, 08:00:31
Nezih abi teşekkürler. Sayende biz de oralardan haberdar oluyoruz :)
Sağol Mikail.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 13, 2014, 08:02:58
Nezih Korsan,
İlerde zor durumda kalır da depodaki mazot seviyesini yükseltmek istersen; deponun kapağı varsa aç, içine su sızdırmayan bir büyük torba, katlanır su taşıma bidonu vb. bişey sok, torbanın içini su ile doldur, sıkıca bağla. ;)
Güzel bir fikir Hakan. Ancak tankın kapağı yok.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 13, 2014, 08:24:25
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-prn1/t1.0-9/10352556_10152383004533427_5787396693767325805_n.jpg)
(https://scontent-b-iad.xx.fbcdn.net/hphotos-ash4/t1.0-9/10170927_10152383005373427_9203817905530881717_n.jpg)
(https://scontent-b-atl.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10262239_10152376276828427_3637784463704603040_n.jpg)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mayıs 13, 2014, 08:51:09
Nezih Korsan,Tabib depodaki mazotu neden yükseğe çıkarmak ihtiyacı oluşsun ki düşündüm düşündüm bulamadım.Hadi bir zahmet yazarsan bu konudaki cahilliğimi gidermiş olursun,şimdiden şükran.
İlerde zor durumda kalır da depodaki mazot seviyesini yükseltmek istersen; deponun kapağı varsa aç, içine su sızdırmayan bir büyük torba, katlanır su taşıma bidonu vb. bişey sok, torbanın içini su ile doldur, sıkıca bağla. ;)
Gönderen: Erhan Bayar - Mayıs 13, 2014, 10:37:50
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 13, 2014, 12:54:07
Nezih Korsan,Tabib depodaki mazotu neden yükseğe çıkarmak ihtiyacı oluşsun ki düşündüm düşündüm bulamadım.Hadi bir zahmet yazarsan bu konudaki cahilliğimi gidermiş olursun,şimdiden şükran.
İlerde zor durumda kalır da depodaki mazot seviyesini yükseltmek istersen; deponun kapağı varsa aç, içine su sızdırmayan bir büyük torba, katlanır su taşıma bidonu vb. bişey sok, torbanın içini su ile doldur, sıkıca bağla. ;)
Önceki mesajları okursan, Nezih Korsanın, depodan yakıt basan pompa arızalı olduğunda, depo tam doluyken, 300 L kalana kadar yakıt besleme hortumundan yukarı seviyede kalan mazotun serbest akışla motora gidebildiğini ve motorun sorunsuz çalıştığından bahsettiğini farkedeceksin Hüseyin Abi. Şimdi ben burada anlatamam. :P
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mayıs 13, 2014, 13:12:04
depodan mazotu bir kaba sifonla çeker,yakıt borusunu bu kabtaki mazota sokarım,sifon yapacak bir şey yoksa yine deponun su tahliye vanasını kullanırım.Ama depoya su dulu bir malzeme sokmam.
Gamlı baykuşun fikri böyle sağlıcakla kalın.
Saygılar
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 13, 2014, 14:10:42
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 13, 2014, 14:41:48
HAkan Erim bence Hüseyin abi doğru söylüyor.. Senin önerin biraz riskli bana göre de .. Gerçi fikir olarak fena değil.. Geçici bir çözüm olur belki...
Kardeşim,
Benimki bana göre tembel işi öneri. Kim uğraşacak baş aşağı, kelepçe sök, hortum çıkar, hortum ekle, başka kaba al, kabı yukarıda bir yere sabitle, saçılan mazotu sil...
Peee, yazarken yoruldum! :)
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mayıs 13, 2014, 15:14:48
Artık kusura bakma bir an kendimden başkası yokmuş gibime gelmiş döktürmüşüm işte.
Gönderen: Eyüp Oğan - Mayıs 13, 2014, 15:16:18
O kadar belalı iş yapacağımızda ..................deponun su tahliye ucuna yakıt borusunu takabiliriz...................................Hüseyin Abi, su dolu kabın yırtılması, delinmesi, patlaması endişesi taşıdığınız için karşısınız sanırım. Sizin önerinizde de depo içindeki pislik, tortu ve yine suyun karışma riski oldukça yüksek gibi... Piyasada örn hotbag olarak kullanılan çok mukavim sıvı torbalar mevcut. (geçenlerde sırtım tutulmuştu sabaha kadar üstünde uyudum bişeycik olmadı, hatta bizim oğlan yanlışlıkla havlu sarılı görmeden basmış üzerine yine bişey olmamıştı ki ayağı 43 numara :))
sifon yapacak bir şey yoksa yine deponun su tahliye vanasını kullanırım.Ama depoya su dulu bir malzeme sokmam.
Gamlı baykuşun fikri böyle sağlıcakla kalın.
Saygılar
Yani HakanE nin ZihniSinir önerisi makul gibi.. :)
Sevgiler..
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mayıs 13, 2014, 15:29:11
Ben olsaydım böyle yapardım diyorum sadece.
Biraz detaya girersek,sıcak su torbası esnek olsun diye lastik bazlı bir maddeden yapıyorlar,sıcak mazotun içinde eriyebilir.Ayrıca onu su dolu iken depoya sokabilmekte ayrı bilmece.
Tahliye vanasını kulanmadan önce elbetteki açıp içindekilerin bir müddet akmasına müsade edeceksin adı üstünde su tahliye vanası.
Saygılar
Gönderen: Erol Yapıcı - Mayıs 13, 2014, 17:18:26
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mayıs 13, 2014, 17:34:57
O torbaya mazot dolduralım. Patlarsa sıkıntı olmaz. Ayrıca her daim yedek mazot var demektir, sıkışınca patlatırız :DYahu zaten yedek mazot olsa lıkır lıkır depoya döker doldurursun &+^^
Gönderen: Erol Yapıcı - Mayıs 13, 2014, 17:52:03
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 13, 2014, 18:38:40
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 13, 2014, 19:07:03
O torbaya mazot dolduralım. Patlarsa sıkıntı olmaz. Ayrıca her daim yedek mazot var demektir, sıkışınca patlatırız :DYahu zaten yedek mazot olsa lıkır lıkır depoya döker doldurursun &+^^
Mühendistin değil mi abi?
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 13, 2014, 19:22:52
Bir gün bir avukat balon ile seyahate çıkmış. FAkat hava patlamış ve fırtına içerisinde bir şekilde havada kalmayı başarmış ..
Ama kaybolmuş.. Aşağıya doğru inmeye çalışırken bir ağacın altında oturan birisini görmüş ve seslenmiş..
- Ben neredeyim..
-Bir balondasın
cevabını almış adam. Zaten sıkıntılı bir durumda imi ve iyice sinirlenmiş..Tekrar seslenmiş aşğıda oturan adama..
- Sen mühendismisin?
Aşağıdaki adam şaşırmış..
- aa evet mühendisim. Nereden anladın?
-Verdiğin bilgi doğru ama bir boka yaramıyor oradan..
Aşağıdaki adam sinirlenmiş
- Peki sen avukatmısın?
Bu sefer şaşırma sırası balondaki adama gelmiş.
-Evet ama nasıl anladın..
Başın belada ve hala başkalarını suçluyorsun ... :D.
Di mi redaktör ?
Gönderen: Erol Yapıcı - Mayıs 13, 2014, 20:24:17
adamın topiğini ne hale getirdik, haklı valla :-[
Gönderen: Erhan Bayar - Mayıs 14, 2014, 09:48:14
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 14, 2014, 11:32:21
türkiye halkı, türkiye ve dünya işçilerinin başı sağolsun. büyük keder içindeyiz. taşeronlaştırma ve özelleştirmenin acı sonuçlarını yaşıyoruz. insan hayatının beş kuruşluk değeri kalmadı. savaşlar ve iş kazaları hep halkın çocuklarını öldürüyor.
KATİLLERİN ÖLDÜRDÜĞÜ İNSANLARIMIZ İÇİN BAŞIMIZ SAĞOLSUN DEMEK LÜKSÜNE SAHİP DEĞİLİZ.
BU ÖLÜMLER DE PARMAĞI OLAN BAŞTAKİLER DAHİL HERKESİN DEFALARCA ASILMASINI TALEP EDİYORUM..
Gönderen: Mikail Dağlar - Mayıs 14, 2014, 20:49:49
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 15, 2014, 01:53:45
Di mi redaktör ?
aynen! :)
Gönderen: Ali Kuban - Mayıs 15, 2014, 03:02:28
Di mi redaktör ?
Hayret!
"mi" ayrı yazılmış...
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 15, 2014, 03:09:27
Di mi redaktör ?
Hayret!
"mi" ayrı yazılmış...
Kuşatıldın Ersin! Ali Korsan da peşinde!
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 15, 2014, 07:33:29
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 08:25:54
KÜBA- GÜNEYDE CANTİLLES ADASI
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash3/t1.0-9/10356249_10152409326003427_5977183044109543745_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 08:45:41
Internal Server Error
The server encountered an internal error or misconfiguration and was unable to complete your request.
Please contact the server administrator, webmaster@gezginkorsan.moderasyon.com and inform them of the time the error occurred, and anything you might have done that may have caused the error.
More information about this error may be available in the server error log.
Additionally, a 404 Not Found error was encountered while trying to use an ErrorDocument to handle the request.
Apache/2.2.26 (Unix) mod_ssl/2.2.26 OpenSSL/1.0.1e-fips DAV/2 mod_bwlimited/1.4 Server at www.gezginkorsan.org (http://www.gezginkorsan.org) Port 80
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 09:32:29
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 09:40:59
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 09:53:01
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10338316_10152409326583427_2492824132563273789_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10382857_10152409327488427_3448089288394298337_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 09:55:55
Emelio ve Nanny istakoz avına çıkarken yanıma uğrayıp hem hoşgeldin dediler hem de uyardılar. Havanın çok sert olacağını rüzgar ve akıntının beni burada zorlayacağını söyleyip adanın biraz gerisine rüzgar altına geçmemi önerdiler. Demiri geri alıp adanın gerisine doğru kuytu bir yer aramaya başladım. Nereye yaklaşsam derinlik hemen 2 m altına düşüyor. Pek de rüzgar altına girmiş sayılmıyorum. Birkaç denemeden sonra artık demiri daha uzun bir kaloma ile bıraktım.
Emelio ve Nanny yeniden geldiler. Kendilerini takip etmemi istediler. Yine demiri alıp peşlerine düştüm. Su kesiminin 2 m olduğunu öğrenip dibi gözleriyle tarayarak peşlerinden sürükleyip küçük koyun içine girmeye yönlendirdiler. Her yeri karış karış biliyorlar. İçleri güçleri dalıp istakoz avlamak. Koyun tam ağzında tekne takıldı durdu. Tornistanla geri çıkıp biraz arkaya demiri bıraktım. Oldukça kuytuya girmiş oldum. Burada sallantı bayağı azaldı. Bu arada Nanny şapkan var mı diye sordu. Başımdakini ona verip onun eski yırtık şapkasını alıp, değiş tokuş yapmış olduk.
Küba denizcileri hava raporlarını radyo ve televizyondan izliyorlar. Küba meteoroloji, hava raporları konusunda oldukça titiz, doğru ve detaylı bilgi veriyor. Küba'nın kasırga tehditi altında bölgede yer alıyor olması vatandaşlarını koruyacak kollayacak bir organizasyonu geliştirmesine neden olmuş. Daha önce de yerellerden aldığım bilgiler hep doğru çıktı.
Bu nedenle kalomayı oldukça fazla verdim. Ancak 25 mt den sonra zincir baklaları ikide bir zincirlik deliğinde takılıp kaldığından elimde çekiç ile döverek açıp yol verdim.
2 sene önce tüm zinciri karaya alıp nutrik asitli kovalarda bekletip antipas ve ardından boya ile işaretlemiştim. Artık hiçbirşey kalmamış. baklalarda neredeyse 2 şer milin kalınlığında pas katmanları oluşmuş. Havuzluktan zinciri sererken veya çekerken sık sık başa gidip takılmayı düzeltmek zorunda kalıyorum. Aşırı nem ve tuza Karayiplerde hiçbirşey dayanmıyor. Bugüne kadar yollarda galvaniz yaptıracağım bir yerlere rastlamadım. Pas çapaklarını çekiç ile temizlemem gerekiyor. Karaya çıkartma olasığı olmadığından mecburen güvertede çaılışacağım. Çapakları güverteden temizlemek kolay olmayacak. İşi yarına bırakıp bir şişe rom alarak gözlem evine gittim.
Gözlem evi 2 odacıktan oluşan ahşap bir kulübe. Bir odada 4 tane yanyana somya yataklar var diğeri yemek ve mutfak köşesi gibi düzenlenmiş. Aydınlatma ,buzdolabı ihtiyacı güneş panelleri ile sağlanıyor.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 09:59:03
Bir süre sonra masaya bir tabak yemek koydular. Yemeğe çağırdılar.
Benim yemek saatim değildi ve kendilerine yemek hazırlıyorlar sanmıştım. Mayonezli nefis bir istakoz yemeği yemiş oldum.
İspanyolcamın olmasını isterdim . Tek tük kelimelerle, el kol işaretleri ile bazen yazıp çizerek sohbet etme yolunu bulduk.
Adada çok birşey yaptıkları yoktu sadece minik maymunları ve iguanaları besliyorlardı. Adanın arkalarında küçük lagünlerde timsahlar varmış. Enteresan kuş örnekleri görülebiliyordu. Çevreyi biraz dolaşıp tekneye döndüm.
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 23, 2014, 10:02:22
moderatör arkadaşlar sorun nedir acaba ??? video kabul edildi metin yazısı gitmiyor.
Server kıskanıyordur abi. Bu ne ya? Sen orada cennette yaşa, biz burada... :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:08:50
moderatör arkadaşlar sorun nedir acaba ??? video kabul edildi metin yazısı gitmiyor.
Server kıskanıyordur abi. Bu ne ya? Sen orada cennette yaşa, biz burada... :)
.:))) Şu anki halimi bilsen pek böyle demezdin..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:12:32
20 gün karaya yapışıp kaldıktan sonra burası bana cennet gibi geldi.
Elimde yarım kalmış Nedim Gürsel'in Şeytan,Melek ve Komünist kitabını okumaya koyuldum. Sayfaları ilerledikçe yazardan gıcık kapmaya başladım.
EEE BÜTÜN BİR METİN BÖYLE PARÇA PARÇA MI GİDECEK ...... YOK MU SEBEP NEDEN İLİŞKİSİNİ ANLATACAK OLAN
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:16:20
SIKILDIM SONRA TEKRAR DENERİM
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:23:45
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10329249_10152409328748427_1343041107850173985_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:25:53
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10363883_10152409329243427_8508653265225250608_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:29:33
SAĞLIĞINIZA
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/10390336_10152409329463427_4206498048099995095_n.jpg)
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 23, 2014, 10:34:42
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 23, 2014, 10:36:46
Hakan Erim Zinciri gördünmü.. Nezih Korsanım sanki sana nispet yapar gibi yazmış :D
Gördüm. Tepkiler oluşunca kendini acındırmaya çalışıyor. :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:41:51
Hakan Erim Zinciri gördünmü.. Nezih Korsanım sanki sana nispet yapar gibi yazmış :D
Tesadüf :) Ersin sen biliyor musun metin yazıları neden gitmiyor .. Hakan bilseydi hemen cevap verirdi:))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:44:11
Hakan Erim Zinciri gördünmü.. Nezih Korsanım sanki sana nispet yapar gibi yazmış :D
Gördüm. Tepkiler oluşunca kendini acındırmaya çalışıyor. :)
Senin zinciri kurtardık parayı bana gönder. :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 10:47:37
(https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/t1.0-9/10313853_10152409331418427_8246753213247054764_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-ash4/t1.0-9/10334428_10152409327168427_7695529945030849769_n.jpg)
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 23, 2014, 10:55:20
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 23, 2014, 11:04:48
:D :D :D Ya Nezih abi ben buradan fotoğraf yarışmasının fotolarını yüklemeye çalışıyorum, beceremiyorum. Sen oradan ohoooooo .... :D Ben anladım Nedim abi neden bırakmış moderatörlüğü... :)
Anlamadığım foto yükleniyor video yükleniyor. Yazı ancak paragraf kadar gidiyor. fazlasına error veriyor ..
Yoksa sen Gekoyu sen meşgul ettiğin için mi? 9kly3
Gönderen: Ersin Böke - Mayıs 23, 2014, 13:47:15
Gönderen: Mete Kardeş - Mayıs 23, 2014, 20:42:31
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 24, 2014, 09:53:57
Ah Nezih abi , Ah Nezih abi Kalbimiz ruhumuz seninle ssadece bedenler burada...
AH Mete kardeş AH,
Benim de kalbim ruhum Türkiyem'de.
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 24, 2014, 10:53:35
Doğanın içinde tek başımayım. Sessiz ve dingin. Bir tarafımda yeşilin tonları bir tarafımda mavinin.
20 gün karaya yapışıp kaldıktan sonra burası bana cennet gibi geldi.
Elimde yarım kalmış Nedim Gürsel'in Şeytan,Melek ve Komünist kitabını okumaya koyuldum. Sayfaları ilerledikçe yazardan gıcık kapmaya başladım.
Kitap, Nazım Hikmet'in şöförlüğünü,mihmandarlığını yapan Nazım aleyhinde gizli servise rapor tutan sahsiyetsiz, kişiliksiz, homoseksüel bir şahsın notlarını yayınlamış. Bu şahıs, kendi sosyalist yiğenini dahi ihbar edip Sansaryan handa işkence ile ölümüne sebep olmuş.
Notlarında bir dünya şairinin özel hayatına, bacak arasına kadar girip, hangi sapkın, hastalıklı bir ruh
muteber edip yazarlık yaptığını sanan Nedim Gürsel'i de hiç sevmedim.
Günler gelip geçiyor kah hiçbir iş yapmadan ,kah zaman zaman zincir döverek veya gözlem evindeki arkadaşlarla istakoz avına çıkarak, onlarla beraber yemek yiyip sohbetler ederek. Günlerden ne, saat kaç, hangi aydayız hep unutuyorum.
Zincirin 25 m den sonrası artık ortalarda çürümüş çapak yapmış. Elimde kovada bekletebilmek için nutrik asit yok. Olsa da güverte üzerinde asitle temizleme şansım yok. Zincir, eldivenli sol avucumda, çekiç sağ elimde rahatsız bir biçimde baklaların içini dışını çeperini döverek çapakları döktürüyorum. Arada bir elim ve güverte de çekiçten nasibini alıyor. Bel ağrısıyla günde 1 m yapabilirsem iyi iş çıkartmış oluyorum. Çapakların kalınlığı 1mm yi geçkin. Yani 10 luk zincirin kalınlığı 8 mm ye düştü diyebilirim. Sıçrayan çapaklar sağda solda birikiyor. Gecenin rutubetiyle zaten zincirin pasından dolayı sararmış olan ön güvertenin rengi iyice kahverengiye dönüşüyor. Haiti'de temizletmiştim ancak eski haline dönmesi çok sürmedi. Zinciri tamamen değişmeden bu çirkinliğe, ayrıca riskine katlanmak zorundayım.
Pırıl pırıl denize bırakmamak üzere 10 m zincirden 2 kg ya yakın çapak süpürüp torbaladım. Ana karaya geçince çöpe atacağım.
Bu işlerle uğraşırken Fransız bayraklı bir katamaran demir bırakmak üzere çevremde dolaşıyorlar fazla yanaşmaya çekinip açıkta kalıyorlardı. Su kesimleri az olduğundan benimle koyun arasına demir bırakmalarını işaret ettim. Demirledikten sonra tanıştık . Gezgin bir fransız çift ve misafirleri. Ben batıya onlar doğuya gidiyorlar. Karşılıklı deneyim ve bilgilerimizi paylaştık.
Ardından bir balıkçı teknesi yanımdan geçerek koyun ağzına doğru sokularak demir bıraktı.
Düldül ile tekneye tanışmaya gittim. Kaptan Yuri ve 5 kişilik ekibi. Denizlerde en sevdiğim balıkçılar ve o salaş yaşamları. Benim deniz yaşamımda oldukça salaş olduğundan mıdır nedir...
İki gün hava sert esecekmiş. Hem bu nedenle hem de derlenip toparlanmak için gelmişler.
Siyah-beyaz eski garmin elektronik harita cihazını gördüm. Çalışmıyormuş. Bende de eski, ekranı biraz kararık aynısından bir tane vardı. Tekneye dönüp getirdim belki işine yarar diye verdim.
Yemeğe kalmam için ısrar ettiler ama Nanny ve arkadaşları önceden gelip yemeğe beklediklerini haber vermişlerdi.
Rom şişesini alıp gözlem evine gittim. Yemek hazırdı ve romu neredeyse kafaya diker gibi içmeye başladılar. Lt lik romu 1 saatte tüketip leyla gibi oldular.
Yemekten sonra o halde istakoz avına çıktılar. Bende onlara takılıp video ve fotoğraflarını çektim.
Kaptan Yuri ve ekibi yeniden açık denize avlanmaya açıldılar. Ardından Fransızlar ayrıldılar. Yeniden bir yerlerde karşılaşmak üzere vedalaştık. Giderlerken kızımın teknede unuttuğu onun için değerli olan montunu fransaya götürmek üzere misafirlerine emanet verdim.
Benim de artık bir sonra ki adaya gitmem gerekiyor ama nasılsa hiç istekli değilim. Günler tembel ve keyifli geçiyor.
Kaçınılmaz olarak yola çıkmaya hazırlanırken Yuri'nin teknesinin bana doğru geldiğini gördüm. Arkadan biri sandala atlayıp kürek çekerek tekneye geldi. İki tane iri balık uzattı.
Gözlemcilerden gelen istakozlardan sonra bunlar oldukça fazla idi. Birini geri vermek istedimse de almadılar. Karşılıklı vedalaşarak yollarına koyuldular.
Nanny, Emelio,Sergio kayıkları ile gelip yolcu ettiler.
İzinlerinde Herona' da buluşmak dileğiyle ayrıldık.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 24, 2014, 11:03:58
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 24, 2014, 11:11:27
Gönderen: Mete Kardeş - Mayıs 25, 2014, 01:08:18
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 25, 2014, 10:26:35
Nezih Korsan, bakın ne diyeceğim; çekici sallarken varsayın ki zincir zincir değil Nedim Gürsel. Bel ağrısı da kalmaz.
Kitabı tam da zincir dövdüğüm sıralarda okuyordum.:) O yüzdendir 10 m ilerledim:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 25, 2014, 10:37:07
http://youtu.be/alcU_wPy57c (http://youtu.be/alcU_wPy57c)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 25, 2014, 10:49:32
http://www.dailymail.co.uk/news/article-2631847/Four-British-sailors-missing-sea-40ft-yacht-sailing-Caribbean-UK-believed-capsized-mid-Atlantic.html (http://www.dailymail.co.uk/news/article-2631847/Four-British-sailors-missing-sea-40ft-yacht-sailing-Caribbean-UK-believed-capsized-mid-Atlantic.html)
Gönderen: Hakan Erim - Mayıs 25, 2014, 11:32:37
Seyretmek için ekranı çevirmeniz gerekecek !*.
http://youtu.be/alcU_wPy57c (http://youtu.be/alcU_wPy57c)
1w5ey8
Gönderen: Ferdi Atabek - Mayıs 25, 2014, 13:00:20
Seyretmek için ekranı çevirmeniz gerekecek !*.
http://youtu.be/alcU_wPy57c (http://youtu.be/alcU_wPy57c)
1w5ey8
abi cok zor oldu ofiste akran masaya vidaliydi valla cok zorlandim :)
Gönderen: Erol Yapıcı - Mayıs 25, 2014, 20:24:53
Masayı mı çevirdin? ;DSeyretmek için ekranı çevirmeniz gerekecek !*.
http://youtu.be/alcU_wPy57c (http://youtu.be/alcU_wPy57c)
1w5ey8
abi cok zor oldu ofiste akran masaya vidaliydi valla cok zorlandim :)
Gönderen: Ferdi Atabek - Mayıs 25, 2014, 20:39:25
cevirmem mi neyseki masa sabit diildi
adam bayrak merasimi yapiyo orda bayraga saygi diye bisey var reca ederim ::)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 26, 2014, 01:56:36
cevirmem mi neyseki masa sabit diildi
adam bayrak merasimi yapiyo orda bayraga saygi diye bisey var reca ederim ::)
Keşke Geko marşı olsaydı. Aramızda besteci söz yazarı yok mu.:)
İyi ki masa sabit değilmiş, yoksa Ferdi binayı ters yüz ederdi. Millet deprem oldu sanırdı. :o
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 26, 2014, 02:01:45
Ah Nezih abi, burası artık senin bıraktığın Türkiye değil, burada bir hafta kalsan hemen kaçacak yer arardin.Buradaki diktatörlük, dediğim dedik çaldığım düdük Cuba da yoktur...
Şişeye hapsedilmiş bir 'cin' im .Kapağını bir açan olsa bunları şekilden şekile sokardım. >:( $$#.: &+^^ ;??^+%%
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mayıs 26, 2014, 09:18:27
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-prn2/t1.0-9/10325195_10152411797283427_9115799232047355477_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10341682_10152411808503427_1645697451766166114_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/10356361_10152411808608427_4470123248909114048_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-frc3/t1.0-9/1975051_10152411810818427_3898077916613588637_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn2/t1.0-9/1549419_10152411807418427_4461842825265666999_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/t1.0-9/1601106_10152411809743427_4646336676850956508_n.jpg)
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mayıs 26, 2014, 09:30:58
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 05, 2014, 01:58:06
Cantilles'den sonraki gidilip görülmesi, yaşanması gereken ada, Campos. Açık denizden resifler arasından sığlık nedeniyle girişi yok. İç denizden Kuzeye doğru Tablones adasının çevresini dolaştıktan sonra güney batıya doğru inişe geçerek bu adaya varılıyor. Toplam mesafe 30 mil kadar.
Kuzeye çıktığım için karşımdan esen rüzgar yelken açmama izin vermedi. Tablones adasını dönüp aşağı inişte rüzgar esmesini durdurdu. Kaç gündür deli gibi esen rüzgar yola çıkınca bana gıcık olsun diye kesti.
Burnuma mazot kokusu gelmeye başladı. Motor kaputunu açınca 3. enjektör tapasından hafif mazot kaçağını gördüm. Campos'da demir bıraktıktan sonra icabına bakacağım.
Bir süre sonra iskelemde deniz üzerine kurulu kulübe-iskele ve yanaşmış bir balıkçı teknesini geçerek Campos'un karşısındaki adacıklar arasından süzülerek adanın güneyine gözlem-evine dönmek istedim. Sığlıklar nedeniyle çok ağır yol alıyorum. Derinlik zaman zaman sıfırı gösteriyordu. Campos'a yakın seyirde olmama rağmen tekne durdu yürümez oldu. Haritada derinlik sınırları çok net değil. Tornistan ile geri çıktım. Pilot kitap kıyıya yakın geçin diyordu. Ben oldukça yakın olduğumu düşünerek fazla yaklaşmak istemiyordum. Kıyı ile aramdaki mesafe 20 m ye kadar düştü ve derinliği yakaladım. Adanın güneyine dönerek gözlem evine fazla yanaşamıyarak demiri bıraktım. Adadaki görevlilerle tanışmak ve çevreyi gezinmek için kıyıya çıktım.
Pabo, gözlem-evi şefi ve diğer iki arkadaşı karşıladılar. Onlar türkçe ben ispanyolca bilmeyince anlaşmak el kol çizim işaretlerine kalıyor. Cantilles'den Nanny'in selamını alınca daha bir ilgili idiler.
Etrafta tek tük küçük maymunlar görülüyor. Çok temkinli yaklaşıp, uzaklaşıyorlar. Gözlemcilerin günün belli bir saatinde dağıttıkları kuru mama ile besleniyorlar. O saati de iyi biliyorlar ve tam saatinde toplaşmaya başlıyorlar.
Fazla oyalanmayıp tekneyi toparlamaya döndüm. Akşamı gün batımı keyfini rom ile yapıp istakozlardan birini kaynatıp yanına salatayı katık yaparak, bu safhayı da atlatıp rom eşliğinde gecenin içinden doğanın doğaçlama müziğini dinleyerek deyim yerindeyse dinginlik içinde uyuya kaldım.
Sabah kahve keyfinden sonra mazot kaçağı ile ilgilenmeye başladım.
Motoru çalıştırıp ,elime anahtarı alıp yavaşca sıkmaya başladım. Biraz sıktım kesmedi. Biraz daha; yine kesmedi. Biraz daha derken elimde patladı, yalama oldu. Önceki geldiğinden daha fazla fışkırmaya koyuldu. Hay elimin ayarına diye küfürü bastım ama kimbilir üzerinde bu kaçıncı oynanışı. Fışkırıp kablolara ulaşmasın diye üzerini havlu ile kapattım. Yedek tapa olmadığından aklıma başka bir çözüm de gelmiyor. Motoru da mazot vanasını da kapattım. Artık Herona'ya kapağı atıncaya kadar yapacak birşey görünmüyor.
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xap1/t1.0-9/10349149_10152438747173427_2703369960697691632_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xpa1/t1.0-9/10348312_10152438746963427_818476797155580832_n.jpg)
Gönderen: Mete Kardeş - Haziran 05, 2014, 17:32:49
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 05, 2014, 19:48:20
Nezih Korsan Demek o adaya yerleşme zamanı gelmiş ;)
Mete kardes,daha daha denizlerde dolasacak cook ada var. Hele bir hepsini goreyim sonra karar vereyim:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 05, 2014, 19:54:08
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xfp1/t1.0-9/10177906_10152438746823427_2674774036989570678_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xfa1/t1.0-9/10372157_10152438747428427_3087816145650474564_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfp1/t1.0-9/10366081_10152438747968427_5801301216302036384_n.jpg)
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xfp1/t1.0-9/10359417_10152438748058427_2604721122644142361_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 07, 2014, 21:29:01
(https://fbcdn-sphotos-e-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpa1/t1.0-9/10439429_10152438748743427_8169962632620077443_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfa1/t1.0-9/10401925_10152438748803427_6689965436599444110_n.jpg)
(https://scontent-a-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xaf1/t1.0-9/10372323_10152438748878427_395727719118833901_n.jpg)
Gönderen: Cemalettin Özen - Haziran 08, 2014, 16:44:49
Okuduğum yazılarında çok sık arıza sorunuyla karşılaştığın geçiyor. Yabancı yerlerde, bilinmeyen denizlerde motor
arızaları cidden bazen çok riskli olabilir.
Hayır, senin adına bende tedirgin oluyorum.
Selamlar;
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 10, 2014, 18:51:45
Nezih Korsanım, bu motor arızaları seni oldukça yordu sanırım. Bu duruma sağlıklı, kalıcı bir çözüm bulunamaz mı?
Okuduğum yazılarında çok sık arıza sorunuyla karşılaştığın geçiyor. Yabancı yerlerde, bilinmeyen denizlerde motor
arızaları cidden bazen çok riskli olabilir.
Hayır, senin adına bende tedirgin oluyorum.
Selamlar;
Cemalettin korsanim
hassiyetinize cok tesekkurler. Sartlara bagli olarak gelismeleri zamanla gorecegiz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 10, 2014, 19:30:02
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfa1/t1.0-9/10426650_10152438749538427_2813525738024004681_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfp1/t1.0-9/10442360_10152438751008427_5576809751564938752_n.jpg)
(https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfa1/t1.0-9/10336726_10152438751683427_4324278052117768901_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 17, 2014, 21:19:46
Kahvaltı yapmaya hazırlanırken kıyıdan ıslıklar, çağrılar duydum. Kafamı çıkarttığımda kıyıdan seslenenleri fark ettim ama bana mı, az önce biraz ilerime demir bırakan balıkçı teknesine mi anlamadım. Sonra, balıkçı teknesinden Pabo'nun beni çağırdığını aktardılar. Çayın altını kapatıp kıyıya çıktım. İskeleye yanaşmış ufacık bir balıkçı teknesinde 4 kişi ile tanıştım. Altı düz oynak, derme çatma bir tekne. Kaptan Alexi ve arkadaşları.
İki kişi bir tarafa ağırlık verince tekne yandan su alıyor. Ellerinde emme-basma tulumba habire su boşaltıyorlar.
Kulübeye yürüyünce yoğun bir bir yemek hazırlığına rastladım. Pabo'nun çağırma sebebi yemeğe davetmiş. Biri kaplumbağa ve manta parçalarken, bir diğeri istakoz ayıklıyor, bir başkası balık temizliyor.
İşin gücün olmayacak buraya yerleşeceksin.
Kitabını oku, yazılarını yaz; balığa,istakoza çık .
Hemingway gibi olmak varmış.
Öyle genç yaşlarda çalışmak zorunda kalmayıp baba parası yiyerek gezip tozmak güzel olurdu be...
Yemekte bayağı kalabalıklaştık. Masada deniz ürünlerinden neredeyse her şey var, katığı pilav. Salata malzemesi malesef ellerinde bulunmuyor.
Şamata gırgır muhabbet had safhada. Uzaktan herbirini tek tek inceliyorum. Hiç birinde öyle ağlar sızlar mahsun bir hal göremiyorum.
İçlerinde belki de en fazla mutsuz olan benim. Yok bilgisayarım bozuldu, telefon suya düştü, derinlik göstermez oldu, elektronik harita gitti, vs vs...
Onlarda bunların hiçbiri yok; böyle dertleri de yok.
Aslında ,benden daha mı zenginler yoksa!
Doğa ve yetenek.
Hani iş adamı balıkçıya gelmiş daha fazla kazansın diye nasihatlar çekmiş ya...
Balıkçı da ona sormuş.
Madem öyle, senin ne işin var burada?
İş adamı doktor tavsiyesi üzerine geldiğini söylemiş........
Bu dost insanlar ile eğlenceli saatler geçirdikten sonra tekneye döndüm.
Biraz kitap okuyor, biraz yazıyor, biraz ıvır zıvır tamirler yapıyor zaman zaman billur gibi suya dalıyorum.
Kürek çekerek Pabo yanında biri ile geldi. Ellerinde motor soğutma pompası, impeller parçalanmış. Yedeklerimi çıkarttım. İki tanesinin göbeği uydu ama kalınlığı yuvaya 2mm fazla geldi. Colombie ,bunları uydururum dedi ve aldı. Yeni gelen ufak bir teknenin kaptanı.
Bu arada benim motor devridaim pompasının yedeği gitmiş oldu.
Ama çare 'O' ki yolda kalana yardım edeceksin. Aldığın yardım, bir başkasından dahi olsa; bir diğer ihtiyacı olana düşünmeden ödeyeceksin. Yine döner gelir sana...
Benim de motor sorunum var bakar mısın ?
Açtık kaputu,enjektör tapasını söktü taktı diğerleri arasında değişim yaptı ama değişen birşey olmadı. Hatta ikincisinden de akıntı başladı.
Herona'da tapa bulur tekneye gelir takarım, oraya kadar böyle idare edeceksin,dedi.
Akşama yemeğe beklediklerini söyleyerek ayrıldılar.
Ama 2 saat sonra tekrar geldiler. Merkez metalin 2 mm fazlalığını el demir testeresi ile kesmeye kalkışmış; olmamış. Halbuki önceden bendeki elektrikli kesiciyi kullanabilirsin demiştim. Elektrikli kesici ile istediği kıvama getirdi.
Akşam hava kararırken tekneden sıyrılıp sahile çıkarken balıkçı teknesinden seslendiler. Yanaşınca Pabo'nun teknede olduğunu gördüm. Sahile çıkmak için çağırmış ancak tekne mürettabatı tavada balık kızartıyorlar, ısrarla ikramda bulunuyorlar. Ayak üstü öylesine salaş bir ortamda pişirilen balık bu kadar mı leziz olur. Balık lokantalarına artık dudak büker oldum.
Diğer gurup karada yemeğe beklediği için fazla abartmadan Pabo ile karaya çıktık.
Kulübede 2 ufak kayık ekibi dahil 12 kişiyiz. Tektük ingilizce bilenler eşliğinde muhabbeti bol bir gece geçiriyoruz. Getirdiğim 2 şişe rom kısa sürede dibini buldu.
Hemen hepsinin evleri Juventud adasında küçük sayılabilecek bir kasaba olan Herona'da ve çevre köylerde. Çoğu birbiriyle tanışık. Uykusu gelen bir köşeye kıvrılıyor. O küçük kayıklarda 3-4 kişi uyumak hiç mümkün değil. Kolay şartlarda yaşamıyorlar ama hiç mutsuz görünmüyorlar.
Ertesi sabah uyanıp kahve keyfinde iken Pabo yine bağırış çağırış bana sesini duyurmaya çalışıyor. Kıyıdan su kesimi nedeniyle oldukça uzaktayım ve rüzgarda sesi duyurabilmek kolay iş değil.
Kıyıya çıkınca kendisini deniz üzerine kurulu istakoz istasyonuna götürmemi istedi.
Kendi kayıklarının motoru çalışmıyor. Şişman Pabo'yu plastik kayığa sığdırmak kolay iş değil.
Hemen hemen 1 mile yakın uzaktaki istasyona; düldüle göre dev dalgacıklara karşı ıslanarak yarım saatte vardık. Pabo arkadaşları ile hararetli konuşmalar içine dalmışken ben çevreyi inceleyip resimlemekle vakit geçirdim. Bölgede toplanan istakozlar bu istayondan kafesli teknelere yüklenerek Herona'ya oradan da Havana'ya naklediliyor. İstakozların sadece ihraç ve turizme satıldığını yerliye satışının yasak olduğunu daha önce belirtmiştim.
Tabii 'O' yasağın buralarda pek geçerli olmadığını görüyorum...
Bir saatten sonra Pabo istakoz teknesi ile döneceğini söyleyince çevreyi dolaşarak tekneye döndüm.
Ertesi gün kıyıya çıktığımda Alexi ekibi iskelede idi. Harıl harıl bir hazırlık ve telaş hakimdi. Ortalığa şöyle bir göz atınca gördüğüm manzara şok gibiydi.
Gençlerden birinin bacağı kan içinde ve tirtir titriyor idi. Daha dikkatli bakınca bacağında kan gölünün arasından 2 tane ok gibi saplanmış uçları diğer taraftan dışarı çıkmış kılçık tabiri sivri kemik uçları görünüyordu. İki adet sivri kemik baldırının bir tarafından girip öbür tarafından çıkmış. Hemen tekneye geri dönüp oksijen, tentürdiyot, yara kremi, sargı bezi işe yarayabilecek ne varsa getirdim. İki taraflı bacaktaki kanı temizlemeye çalışıyorum ama habire akmaya devam ediyor. Daracık kayıkta ayağını yukarı tutacak bir pozisyona getirmek pek kolay olmadı. Temizler ve sararken en ufak bir temasta bile genç adam zıplıyordu. Nitekim kan durdu giriş çıkış nispeten korumaya alındı.
Her nasılsa pek anlamadım. Kocaman bir manta yakalamışlar. Suda iken mi; yoksa tekneye alırlarken mi; mantanın kuyruğunun dibinde bulunan iki uzun kemik çıkıntı gencin bacağına saplanmış.
Acele gitmek üzere hazırlıklarına devam ettiler.
İşim bitince kulübeye geçtim. Kısa bir süre sonra yaralıyı birinin omuzunda sekerek tekneye dönerken gördüm.
Ulen, bu serseri napıyor öyle diyerek kayığın yanına gelince ayağın kan revan içinde kaldığını tüm sargı bezinin kırmızıya dönüştüğünü gördüm. Napıyorsun len sen ?
Sıkıştım abi...
Öylece yola çıkıyorlar.
Benim tekneye gelin değiştirelim deyip tekneye geçtim. Kayıklarını bağlayıp yeniden bacağını temizleyip sargıladım. Bu arada motorları da kolay çalışmıyor. Küba klasiği mazota bulanmış paçavra ile motoru çalıştırmaya uğraşıyorlar. Alexi'ye kendilerini götürmeyi teklif ettim ama yasal sorun olur diyerek kabul etmedi. Sonuçta motoru çalıştırıp yola koyuldular. Bu küçücük dengesiz kayıkta 4 kişi Herona'ya 40 mil yol gidecekler.
Teşekkür ederek, el-kol sallayarak uzaklaştılar.
Akşam yemeği sonrası evdeki ekip ile televizyonda hava raporlarını izlerken günün, ayın farkına vardım. Geleli 10 gün olmuş. Birden ekibe yarın gideceğimi evlerine göndermek istedikleri birşey varsa götüreceğimi söyledim. İstakoz göndermek istediklerini ancak yasak olduğunu söylediler.
Yarın getirin ben hallederim dedim. Gideceğim limanda sıkı güvenlik önlemi varmış. Pek ihtimal vermediler ama ertesi sabah büyükçe bir torba içinde getirdiler. Geçiremez isem bana afiyet olmasını söylediler. Bana ayrıca zaten getirmişler.
Bir şişe rom açtım. Oturuyorlar ama rahatsızlar. Zira yabancı bir teknede görülmenin cezası var. Bu yüzden sık sık çevreyi kontrol ediyorlar.
Onların mekanında bulunmam da yasak. 2 gün önce hava karardığında karaya çıktığımda Pabo iskelede karşılayıp geri dönmemi; az önce demir bırakan teknede, parmaklarını omuzu üzerinde çiftleyerek, omuzu kalabalık birinin bulunduğunu buraya geleceğini söyledi ve sanki çok lazımmış gibi elime bir kap yemek vermeyi ihmal etmeyerek beni geri çevirdi.
Cantilles'ten beri istakozlar, balıklar buzdolabında halen duruyor. 10 gündür neredeyse teknemde yemeğe fırsat bırakmadılar.
Biri kayıkla geri döndü. Özellikle Pabo şişeyi kafasına diker gibi içmeyi ihmal etmedi. Bir süre sonra kıyıya bırakmak üzere hareketlenince Pabo benden önce Düldüle atlamış ve atladığı gibi kendini suda bulmuş. Kafamı çevirince Pabo'yu o gövdesi ile akıntıya karşı yüzmeye çalışırken; düldülü alabora olmuş motoru suyun içinde gördüm. Düldül bu; benden habersiz birini terkine almıyor.
Akıntı 2 kt den az değil. Pabo elini bıraktı mı sürüklenip gidiyor can havli tekrar yakalıyor. Asıldığı için kayığı çeviremiyoruz. Önce Pabo'yu tekneye alarak kayığı çevirdik. Düldül silme su dolu. Bir şey için içeri girmiştim. Çıktığımda diğerini suyu boşaltmak için kayığa girdiğini ve girer girmez yine beraberce alabora olduklarını gördüm. Akıntı çok, kafalar oldukça iyi. Arkadaşı tekneye aldıktan sonra kayığı çevirip yukarıdan kova ile olabildiğince içindeki suyu boşaltıp; içine girip kalanı denize geri aktardıktan sonra 2 kafadarı dikkatlice yerleştirip karaya bıraktım.
3 kere tuzlu suda tur atan motoru tatlı su ile kova'layarak geleceğinin ne olacağı endişesi ile demiri alarak yola koyuldum.
http://youtu.be/pjv09-pAJ_c (http://youtu.be/pjv09-pAJ_c)
(https://fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xfa1/t1.0-9/10415674_10152438752328427_6757103883662118576_n.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 17, 2014, 21:41:27
(https://scontent-b-mia.xx.fbcdn.net/hphotos-xap1/t1.0-9/10383572_10152471231278427_4606869305866228821_n.jpg)
Gönderen: Hakkı Algın - Haziran 17, 2014, 21:49:20
Gönderen: Meltem Anay - Haziran 17, 2014, 23:27:39
Uzaktan herbirini tek tek inceliyorum. Hiç birinde öyle ağlar sızlar mahsun bir hal göremiyorum. İçlerinde belki de en fazla mutsuz olan benim. Yok bilgisayarım bozuldu, telefon suya düştü, derinlik göstermez oldu, elektronik harita gitti, vs vs...
Onlarda bunların hiçbiri yok; böyle dertleri de yok.
Aslında ,benden daha mı zenginler yoksa!
..............
Kürek çekerek Pabo yanında biri ile geldi. Ellerinde motor soğutma pompası, impeller parçalanmış. Yedeklerimi çıkarttım. İki tanesinin göbeği uydu ama kalınlığı yuvaya 2mm fazla geldi. Colombie ,bunları uydururum dedi ve aldı. Yeni gelen ufak bir teknenin kaptanı.
Bu arada benim motor devridaim pompasının yedeği gitmiş oldu.
Nezih Korsan, seyrinizi ve yaşadıklarınızı paylaştığınız için çok teşekkürler :)
Yazınızda "benden daha mı zenginler yoksa" demişsiniz, bence siz de farklı araçlarla ama benzer bir tür zenginliği yaşıyorsunuz ve yazdıklarınızla bize de hissettiriyorsunuz (ve bazen de ne kadar fakir olabildiğimizi hatırlatıyorsunuz)... Son yazdıklarınız çok fena yaşama dair olmuş... Tekrar teşekkürler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 18, 2014, 21:46:41
Nezih korsanım anılarınızı ilgi ve keyifle izliyorum, teşekkürler.
Ben de size tesekkur ederim Hakki kaptan. Size de iyi seyirler dilerim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 18, 2014, 21:51:24
Uzaktan herbirini tek tek inceliyorum. Hiç birinde öyle ağlar sızlar mahsun bir hal göremiyorum. İçlerinde belki de en fazla mutsuz olan benim. Yok bilgisayarım bozuldu, telefon suya düştü, derinlik göstermez oldu, elektronik harita gitti, vs vs...
Onlarda bunların hiçbiri yok; böyle dertleri de yok.
Aslında ,benden daha mı zenginler yoksa!
..............
Kürek çekerek Pabo yanında biri ile geldi. Ellerinde motor soğutma pompası, impeller parçalanmış. Yedeklerimi çıkarttım. İki tanesinin göbeği uydu ama kalınlığı yuvaya 2mm fazla geldi. Colombie ,bunları uydururum dedi ve aldı. Yeni gelen ufak bir teknenin kaptanı.
Bu arada benim motor devridaim pompasının yedeği gitmiş oldu.
Nezih Korsan, seyrinizi ve yaşadıklarınızı paylaştığınız için çok teşekkürler :)
Yazınızda "benden daha mı zenginler yoksa" demişsiniz, bence siz de farklı araçlarla ama benzer bir tür zenginliği yaşıyorsunuz ve yazdıklarınızla bize de hissettiriyorsunuz (ve bazen de ne kadar fakir olabildiğimizi hatırlatıyorsunuz)... Son yazdıklarınız çok fena yaşama dair olmuş... Tekrar teşekkürler.
Meltem korsanice yorumlariniz icin tesekkur ederim.
Cok haklisiniz. Herdaim denizlerde olabilmek bir turlu zenginligi yasabilmektir. Bunun icin oldukca mutluyum.
Saygilar
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 18, 2014, 21:52:49
Gönderen: Erhan Bayar - Haziran 19, 2014, 13:11:27
her türlü mülk sahipliği fakirliktir diye düşünüyorum. mutsuzluktur. mülkü koruma çabası kendimize ve hayata dair bir tomar şeyi ıskalamaktır. aah ama ne yazık ki çarkın içinde farkında olarak ya da olmayarak, sistemin ve çocuklukta başlayan güdülenmelerin de yardımı ile daha fazlalarımız- dünyaya bakış açısı anlamında kendimizi ne olarak nitelendirir isek nitelendirelim- hep oluyor. 1. sayfadan sonuncu sayfaya dek yazdıklarınızı ders alırcasına keyif-merak ve kıskançlık ile okuyorum. teşekkür ediyorum size.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 20, 2014, 18:17:27
nezih korsanım merhaba;
her türlü mülk sahipliği fakirliktir diye düşünüyorum. mutsuzluktur. mülkü koruma çabası kendimize ve hayata dair bir tomar şeyi ıskalamaktır. aah ama ne yazık ki çarkın içinde farkında olarak ya da olmayarak, sistemin ve çocuklukta başlayan güdülenmelerin de yardımı ile daha fazlalarımız- dünyaya bakış açısı anlamında kendimizi ne olarak nitelendirir isek nitelendirelim- hep oluyor. 1. sayfadan sonuncu sayfaya dek yazdıklarınızı ders alırcasına keyif-merak ve kıskançlık ile okuyorum. teşekkür ediyorum size.
Sizinle hemfikirim Erhan korsan,
Bugunku yasam tarzim ve bakisim ile cok calisip mal mulk sahibi olmak adina yillarimi kaybetmis oldugumu goruyorum.
Tesekkurler.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 20, 2014, 18:32:13
http://youtu.be/f8Re8bF8m9Y (http://youtu.be/f8Re8bF8m9Y)
Gönderen: Mete Kardeş - Haziran 21, 2014, 19:35:37
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 22, 2014, 23:55:10
Nezih Korsan, selamlar takipteyiz :)
sagol Mete kardes.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 23, 2014, 00:03:26
KÜBA HERONA,
Campos adasından çıkarken motoru çalıştırmak yine mazota bulanmış alevli çaputa kaldı. Rahatsız edici boyutta metalik vuruntu sesleri geliyor.
Motorda enjektörlerden aşırı miktarda mazot kaçağı var.
3-4 mil uzunluğunda kanaldan çıkıncaya kadar motor seyiri yapılacak,sonra 60' dönüşle beraber yelken seyri yapabileceğim.
Mazot kaçağı, sıcak motorda buhara dönüşüyor. Ortalıktaki çaputları uzaklaştırdım, yangın tüpünü yanımda taşıyor, her ihtimale karşın motor kaputu açık olarak seyir yapıyorum.
O sıcak havada, üstüne motor kabininden gelen hararet beni ter içinde bırakıyor. Elim yüreğimde seyirdeyim.
Motorun ejderha gibi orasından burasından dumanlar tüterken kanalı çıkıp rotaya dönünce tüm yelkenleri açıp motoru ve mazot vanasını kapattım. Rüzgar yeterli olmadığından 2.5 kt civarı hız yapabiliyoruz. Bu şartlarda hava kararmadan nehirin içinden Herona limanına giremeyeceğim.
Bu arada rapalayı peşimden bırakmayı ihmal etmedim. Kısa bir süre sonra çıkrık ötmeye başladı. Bir müddet çektikten sonra koptu gitti. Yeni ve güzel bir rapalaydı. Elimde son kalan bir başka yeniyi misinaya bağlayıp arkamdan saldım.
Yine çok geçmeden çıkrık ötmeye başladı. Bu sefer kayığa kadar çektim ama mataforaya bağlı kayığı aşırmaya calışırken ağzındaki rapala ile beraber kurtuldu. Baygın bir şekilde denizin yüzeyinde yan yatıp kaldı. Tekneyi çevirip üzerine gidinceye kadar ortadan kayboldu veya güneşe karşı döndüğümden göremedim. Mataforaya 4 koldan sıkı sıkı bağlı kayığa girip almak daha kolay ama ürkütücü. Ya düşersem korkusu var.
Bu balıklar piercing meraklısı. Her riske girip dudaklarına bedava piercing yaptırıp gidiyorlar.
Artık elimde balık tutacak malzeme kalmadı. Eski tüyleri yolunmuş ahtapot tipli rapalaya uydurma kuyruklar bağlayıp denize saldım. Bu sefer takılan cesur yürek elimden kurtulamadı.
Bu denizlerde aç kalmak diye bir kavram yok. Ah, yanına bir de rakı olsa...
1,5 mil uzunluğundaki kanala tam gün batımında varabildim, yelkenleri kapattım. . Haritadaki işaret şamandıraların arasından ve gösterdiği rota çizgisi üzerinden seyir yaparken iskelemdeki adaya oldukça yaklaştım ve derinlik kanalı geçinceye kadar 0'ı gösterdi. Önceleri 0'ı görmek beni oldukça geriyordu. Artık o kadar sığ geçitlerden geçtikten hatta zaman zaman oturduktan sonra alışır oldum.
Bu noktadan Herona'ya 10 mil Chacon'a 7.5 mil var. Geceyi Chacon koyunda demirde geçirip ertesi gün gündüz gözüyle Herona'ya girmeye karar verdim.
2 saat sonra demiri bırakıp istakoz ziyafetini rom eşliğinde geçirerek geceyi kapattım.
Sabah tekneye kadar yüzmeyi başaran gençlerin cıvıltıları ile uyandım. Hola, molalaştık. Ayılma kahveleri ve kahvaltı sonrası demiri alıp Herona'ya yol tuttum. 3 mil sonra nehir ağzına demiri bırakıp Düldül'ü mataforadan indirdim.
Pilot kitapta Herona'ya denizden geliş hakkında her hangi bir bilgi yok.
Ada, anakara ve Havana arası resmi feribot ve balıkçı limanı.
Yolda tanıştığım balıkçılar izin almak gerekebileceğinden bahsetmişlerdi.
Nehir girişinde askeri tesise yanaşıp içeri girmenin serbest olup olmadığını sordum. Aldığım cevap olumlu idi.
Nehir genişliği 30-40 m kadar. Bu kadar dar bir alanda 2 mil boyunca 3-5 m derinlik olması biraz şaşırtıcı. Zira Juventud adasının tüm çevresi neredeyse sığlıklar ve resiflerle kapalı.
Sancakta rıhtıma bağlı feribotların en arkasına yanaşmam işaret edildi...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 23, 2014, 22:19:22
(http://i60.tinypic.com/193u5v.jpg)
Herona limani
(http://i59.tinypic.com/205uqec.jpg)
KÜBA HERONA 2
Bağlandıktan sonra her zamanki gibi didik didik arandım. Ancak aramaların seyir yönü daha çok işlerine ne yarayabilir, ne isteyebilirler tarzına dönüşmeye başladı.
Arayıp, despacho işlemini yapan Lesli'ye sivrisinek kovucu ve 1-2 konserve verdim.
İşlemler bittikten sonra bisikleti çıkarıp dışarıda keşif gezisi yapmak için güvenlik kapısına geldim. Sırt çantamı bir güzel aradılar.
Bu hiç hayra alamet değil. İstakozlar buzdolabında fakat derin dondurucu olmadığından fazla dayanmaları mümkün değil.
Doğrudan küçük tekne balıkçıları limanına gidip Coloumbie ve Alexi'yi buldum.
Oldukça sevinçli karşılayıp, ne lazımsa yardımcı olacaklarını söylediler.
Benim gibi derme çatma bir gezgine neler lazım değil ki!
Yapılacak işler listesinde öncelikli işler enjektör mazot kaçaklarını önlemek, mazot temin etmek, boş tüpü doldurtmak, alışveriş yapmak.
Alexi mazot için birkaç arkadaşı ile konuştu.
Balıkçılar mazotu karne ile alıyorlar. Litresi 4 peso. , dışarda benzinlikte satılandan tam 7 kat düşük bir fiat. Birileri litresi 6 pesodan temin edip haber vereceğini bildirdi.
Liman polisine giderek Coloumbie'nin tekneye gelebilmesi için izin çıkarttık. Bu izni çıkartmak saatler sürdü. Öncelikle gelip arızayı kontrol ettiler. Coloumbie enjektör tapalarından (içinden mazotu geçiren delikli özel bir civata) birini numune olarak söküp; bulup yarın geleceğini söyledi.
Bu arada Pabo'nun kardeşini arayıp bulamadık. Kaçak mal teslimatı dert olmaya başladı.
Bu küçük limanın içi ve dışında dönüşümlü 8 adet güvenlik çalışıyor. Akşamları 7 de törenle değişim yapılıyor. Yani, kapıda hergün aynı güvenlik olmuyor.
Geceleri çalışanların ara sıra bana kahve , su, bazen bira gibi nedenlerle işleri düşüyor. Aralarından evinde çamaşır makinası olan, daha çok giriş kapısı görevlisi Megdalia'yı gözüme kestirdim. Kirlilerin yıkanma işini ona bıraktım.
Hemen hemen çoğuyla kısa sürede bir samimiyet oluştu.
Artık giriş çıkışlarda yanımdaki paketlere, çantalara bakar gibi yapmaya başladılar. Megdalia'ya yeni bir kirli torbası verdiğim sırada istakozları da dışarı kaçırarak; Pabonun kardeşini bulup malı teslim ettim.
Ben, istesem buralardan adam bile kaçırırım... Hani, şöyle yeni bir Amel Maramu tekne alacak para teklif eden olursa düşünmem bile... :)
Gerek alışveriş gerekse kasabayı keşfetmek üzere bisikletle dolaşmaya çıktım.
Yolda bisikletli biri selamlayarak ısrarla durdurdu. Önce tanıyamadım.
O kadar çok kişi ile karşılaşıyorum ki hatırlamam geç oluyor. Campo adasında gözlem ekibinden olan Noel. Bana eşlik ederek kasabayı dolaştırmaya başladı. Sebze, meyve, yumurta,ekmek, et, içecekleri vs; neyi nerelerden bulabileceğimi gösterdi.
Tektük ingilizce kelime bilen oğlu Micheal ile tanıştırdı. O'da eksik-gedikler konusunda yardımcı oldu.
Akşamı teknede yemek hazırlığı içinde iken güvenlik, kapıda 2 kadının beni sorduğunu haber verdi.
Kapıya geldim; tanımadığım kişiler. Etrafta hiç ingilizce bilen yok. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.
Biri kolumdan çeke çeke götürmeye başladı. O kadar ısrarlı olunca peşlerine düştüm. Birkaç sokak ötede bir eve girince karşımda Noel'i gördüm.
Masayı hazırlamışlar beni yemeğe getirmişler. Kadının biri eşi, diğeri limanda katamaranda çalışan komşusu. Noel'in ismi farklı telafuz edildiğinden nereye gittiğimi anlamamıştım.
İstakoz, pilav ve fasulye turşusundan oluşan yemekten sonra 2 odalı ev kalabalıklaştı. Kızı-torunu, oğlu, gelini, komşulardan ve ingilizce öğretmeni bir arkadaşı eşliğinde uzun sohbetler yaptık.
Bu konum benim bir aile içine ilk girişim oldu.
Bir yanda küçük ekran siyah-beyaz tv den her türlü teknolojiyi sergileyen amerikan polisiye filmi akmaya devam ediyordu.
Bu evde bir çamaşır makinası bile yoktu. Bana annemin merdaneli çamaşır makinası sahibi olmadan önceki yılları hatırlatttı.
Dışarda futbol,çelik çomak, bilye vs oynayıp çamur içinde eve gelip annemin aşırı titizliğinden dolayı kapıda dayak yediğimiz günler daha güzeldi.
Evde televizyon yoktu. Soba üzerinde çay demlenir ,kestane pişerdi. Ne güzel günlerdi...
Bu evde o zamanki bizim eve benziyordu ama sokaktan üstü başı kir içinde gelen torun dayak yemiyor sevgiyle kucağa alınıyordu.
Gerçi, torun başka oğul başka olabiliyor.
Uzaklardan bir tekne ile gelmiş biri, son derece sade yaşam tarzı olan bu insanlar için oldukça etkileyici, merak unsuru idi.
Ama televizyonda Türkiye'de yaşanan; polisin dolayısıyla hükümetin faşist saldırılarını, ölümleri, olayları görmüşler ve kafaları karışmış idi.
Sen kimsin; tekne kaç para???
33 yaşındaki bir nevi hurda teknenin fiatını söylemekten kaçınıyordum. Çünkü onlar için bu fiat bile uçuk bir rakamdı.
Sorulardan sıyrılabilmek için aklıma gelen tek şey 80 milyonluk bir ülkede
hem sosyalıst olup hem de kapitalizmin uşaklığını yapmayı becerebilmiş azınlıklardan biriyim.
Ancak benim sağlık güvencem, çocuklarımın iyi bir eğitim kalitesi benim cebimdeki paraya bakıyor.
Eğer benim ülkemde sıradan biri olarak hastaneye düşersen cesedini kadavra olarak ilk sıraya alırlar.
Ama sizin ülkenizde paran olsun olmasın ambulans anında kapınıza dikiliyor.
Buna defalarca şahit oldum.
Üniversite eğitiminin son kademesine kadar 5 kuruş para ödememekle beraber üstüne eğitim ve geçim yardımı alıyorsunuz. Hem de mecburi hizmet haricinde karşılıksız.
Oturun len otuduğunuz yerde, varsın evinizde renkli teleziyon, kapınızda son model araba olmasın. Hemen herkesin bir bisikleti var. Hayat boyu spor...
Katamaranda hostes olarak çalışan komşuya kaç para maaş aldığını sordum.
Fazla mesai ile 120 cuc dedi.
Hani dr. öğretmen 20-24 cuc maaş alıyordu?
Meğerse bunlar başlangıç stajyer maaşları imiş. Yani asgari ücret gibi.
Sonradan tanıştığım makina mühendisi 140 cuc ,kardiyalog olan eşi 90 cuc maaş alıyor.
Ekmek,su,gaz, elektrik kullanımına göre neredeyse bedava.
Lafı lafı açıyor artık sıkılıyorum.
Buyrun gidin, gittiğinizde hiçbir garantiniz olmadan ancak çöp toplarsınız. Ancak onun bile mafiası var. Kolay ekmek yedirmezler.
Zaten Küba'dan kaçıp Miami'de yaşayan çoğu kübalı pis ve yasa dışı işler yaparlarmış...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 23, 2014, 22:30:28
(http://i58.tinypic.com/315k6mh.jpg)
Gönderen: Mikail Dağlar - Haziran 23, 2014, 23:39:00
Kapitalizm öyle bir atmosfer oluşturuyor ki, sanki evimizdeki LCD Tv olmasa yaşamımızın anlamı kalmayacak. Cep telefonumuz olmadan evden çıkarsak oracıkta düşüp çaresizlik içinde yok olacağız... Örnekleri çoğaltmak olası.
Sen oralardan bize mutluluk üzerine çok güzel bir ayna tutuyorsun. Bir yanda insanı var etmek için örgütlenen bir yönetim, beri yanda insanları tüketim için sürü haline dönüştürme görevi üstlenmiş sistem... Tüketimimiz sınırlansa insanlığımızdan olacağız sanki... Oysa ben emekli olunca alacağım parayla hangi sağlık sorununu çözebilirim, hangi ilaca para yetiştirebilirim, kiramı hangi parayla öderim derdi olmadan yaşayabilmek........ Ah yazacak o kadar şey var ki. Ama senin bu güzelim topiğini yeni bir tartışmayla heder etmeyelim. Lütfen uzun uzun yaz. Keyifli seyirler..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Haziran 25, 2014, 20:29:34
Nezih korsanım,
Kapitalizm öyle bir atmosfer oluşturuyor ki, sanki evimizdeki LCD Tv olmasa yaşamımızın anlamı kalmayacak. Cep telefonumuz olmadan evden çıkarsak oracıkta düşüp çaresizlik içinde yok olacağız... Örnekleri çoğaltmak olası.
Sen oralardan bize mutluluk üzerine çok güzel bir ayna tutuyorsun. Bir yanda insanı var etmek için örgütlenen bir yönetim, beri yanda insanları tüketim için sürü haline dönüştürme görevi üstlenmiş sistem... Tüketimimiz sınırlansa insanlığımızdan olacağız sanki... Oysa ben emekli olunca alacağım parayla hangi sağlık sorununu çözebilirim, hangi ilaca para yetiştirebilirim, kiramı hangi parayla öderim derdi olmadan yaşayabilmek........ Ah yazacak o kadar şey var ki. Ama senin bu güzelim topiğini yeni bir tartışmayla heder etmeyelim. Lütfen uzun uzun yaz. Keyifli seyirler..
Sevgili Mikail
Uzun yazmaya vaktim yok. Ama kisa bir ornek verecegim. Dun aksam hastaneye film cektirmeye 'bugun de dis cektirmeye gittim.
Ne hastanede ne de eczanede para kullanilmiyor. Yani bir vezne bile yok.
Kissadan hisse...
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 07, 2014, 21:15:06
Eski teknem Mahayana ile Antalya aciklarinda seyirde .
baska bir teknenin kamerasina yakalanmisim.
(http://i60.tinypic.com/2druf06.jpg)
(http://i60.tinypic.com/2q9yt69.jpg)
Gönderen: Emin Gültekin - Ağustos 12, 2014, 14:48:12
Gönderen: Ahmet Bakır - Ağustos 13, 2014, 19:11:20
Gönderen: Alper Seza - Ağustos 14, 2014, 21:24:21
Gönderen: Can Deniz - Ağustos 15, 2014, 03:06:21
bir solukta okudum . cok güzel
Sevgili kardeşim, kahvehaneye 10 temmuz 2014 tarihinde üye olmuşsunuz.
İlk iletinizi ise aile içi, biraz sıcak bir tartışmanın olduğu konuya yazmışsınız.
Hoş geldiniz demek isterdim.
Ancak kimsiniz bilemiyorum.
Bildiğim 42 yaşında bir beysiniz.
Başkaca bir şey bilmiyorum.
.....................................
Neyse yutkunuyorum ve yine de hoşgeldiniz diyorum.
Umarım aradığınızı bulursunuz.
Gönderen: Serkan Yildız - Ağustos 15, 2014, 07:42:02
hikayede bitmişş bayadır yazmamışın.... iyisindir umarımm... ;) 9kly3 :D
Gönderen: Noyan Bakır - Ağustos 15, 2014, 09:43:44
O ne o öyle?
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 15, 2014, 10:23:54
Maceralar biriktikçe yazacak İnşallah :)
Gönderen: Serkan Yildız - Ağustos 16, 2014, 03:57:25
no slippers :)) no chichen :)) no meat :)) bide saçım olaymış iyimiş rasta yapcak : ))
Gönderen: Hakan Zorlu - Ağustos 16, 2014, 04:24:56
Bekliyoruz, yazmamak gibi bir lüksü yok gayri..
Mümkün diil, yazıcak ki yazıcak. Yazdığı için yazıp, yazıp okuyanlar için yazacak. Okuyanların dışında yazma gereksinimi yazması gerektiği için, çünkü yazmalı. Yazmazsa olmaz. Gidip gördüğü için, görmeyen ve göremeyenlere borcu olduğu için yazacak.
Kısacası yazmalı, yazacak, yazdı bile. :D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 16, 2014, 04:27:47
abi jamaica da rasta hayatı :))) ;??^+%%
no slippers :)) no chichen :)) no meat :)) bide saçım olaymış iyimiş rasta yapcak : ))
Neydi dimi o gece; sabah kadar doğaçlama reggi müzik. Yolum tekrar Jamaika ya düşsün isterdim bir kere daha hem sizlerle yeniden görüşmek hem de o geceyi tekrar yaşamak için.
Fotona bakınca halen geminin makina dairesindesin galiba:) Herkese çok selam.
Gönderen: Serkan Yildız - Ağustos 16, 2014, 05:22:56
inş gell herzaman beklerizz... olmadı seneye haziran gibi biz gelcez eşimle inşallah nerde yakalarsak seni :))
?^#Fl ekimde yerleşiyoruzz beraber jamaicaya : )) wohuuuuuuuuuuu t*"y+
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 16, 2014, 05:38:05
Nezih abi nerelerdesin?
Nezih Korsanım, seyahatlerinizi ve yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum...
Nezih Abi Meksikaya varmış :)
Maceralar biriktikçe yazacak İnşallah :)
bir solukta okudum . cok güzel
Meksika!
Bekliyoruz, yazmamak gibi bir lüksü yok gayri..
Mümkün diil, yazıcak ki yazıcak. Yazdığı için yazıp, yazıp okuyanlar için yazacak. Okuyanların dışında yazma gereksinimi yazması gerektiği için, çünkü yazmalı. Yazmazsa olmaz. Gidip gördüğü için, görmeyen ve göremeyenlere borcu olduğu için yazacak.
Kısacası yazmalı, yazacak, yazdı bile. :D
Değerli arkadaşlar, ilginize ve teşvikinize teşekkür ederim.
Ben ve diğer bazı arkadaşların misyonu amatör denizciliğe karınca kararınca katkıda bulunmaktır. Herkes kendi ilgi sahasında ve
tarzında emek verir.
Bizler yaşını başını almış doygun insanlarız. Ne hırsımız vardır ne de kendimizi birilerine kanıtlama çabamız.
Benim tekne 2 kt dan aşağı gitmediği müddetçe motor çalıştırmayı düşünmem. (2 kt ın altı dalgada soluganda çok rahasız eder.)
1 kt daha hızlı gitsin diye ayrıca kendime yük çıkartmam.
Az gidelim uz gidelim. Varsın herkes gelip geçsin. Önümde günler vaaar, aylar vaaar, hatta yıllar var.
Ne zaman ile; ne de bir başkası ile sidik yarışım yoktur.
Ama karşıma birileri çıkıp ''abi ya yazmasan da olur 3 gün sonra unutur gideriz'' diye bir yorum yaparsa
Bir başkası ''aaa bak bu beni anlatıyor'' diye baltalamaya kalkarsa ( mütevazi bir tip olsa farklı yazılır)
Geko'da yazıyor olmamızdan rahatsız olan bir gurup arada bir ortaya çıkıp provakasyon yapıyorsa; bizlerin yazma şevki kırılır.
Benim yol hikayem tamamiyle başımdan geçenlere endekslidir. Yani ne yaşadım ise odur.
Ve yol hikayeleri bir kitap olarak yayınlanacaktır.
Geko'da değil de ilerde isteyen kitaptan okur. Zaten benden başka gezgin yok Geko da. Ben de olmasam olur.
(Geko gibi nadide bir yerde neden yoklar acaba)
Bir bakıma benim yüzümden Geko'dan ayrılan Kaan Erdem gibi derin bilgi ve kültüre sahip olan birinin olmadığı yerde
benim yazma şevkim bitmiştir.
Üzgünüm.
Sevgiler.
Gönderen: Hakan Zorlu - Ağustos 16, 2014, 09:48:20
Ben oynamıyom mu diyosun yani?
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 16, 2014, 10:55:18
Bencede Şevkini kaçırma :)
Bağımlılık yapar burası bırakamazsın :)
Valla bırakır gidersen şimdi ararım meksika polisini teknede eroin var ihbarı yaparım :)
Bütün tekneyi söker takarlar valla derdinide anlatamazsın ;D
Gönderen: Erol Yapıcı - Ağustos 16, 2014, 11:23:51
Benim de küsesim geliyor nedense,ama... Kendi kendime;
DİREN EROL... DİREN EROL... DİREN EROL...... DİREN... DİREN ... DİREN...
diyorum ::)Gönderen: Emin Gültekin - Ağustos 17, 2014, 16:19:46
Gönderen: Hakan Uçar - Ağustos 18, 2014, 00:06:39
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 18, 2014, 00:40:27
Sevgili arkadaşlar ,
Ben yazmayacağım demedim.
Artık eskisi gibi alınganlık yapmıyor ve tam tersini düşünüyorum.
Geko da yazıyor olmamızdan rahatsız olanlara karşı durabilmek için yazmaya devam etmek lazım.
Tartışmaların büyümesi üzerine sevgili dostum Kaan Erdem çekilme kararı aldı.
Her ne kadar kararının anafikri başka olmasına rağmen ipi çeken benim seyir hikayem olduğu için bundan
sorumluluk duyuyorum.
Kaan gibi bir değer bu nedenle burada yoksa; benim yazmaya devam etmem etik olmaz. Kendime yakıştıramam.
Dolayısı ile Kaan'ımız gibi bir değeri yeniden kazanmamız gerekiyor. Buna Cem Gür de dahil.
Geko'da nitelikli konularda yazarların çoğalması lazım fikrindeyim
Yani, bir dergi gibi her sayfasını çevirdiğinizde deniz adına yazılan muhtelif hikayelerin olması gerektiğini düşünüyorum.
Ve yazarların özgür bırakılmasını, müdahalede bulunularak kaçırılmamasını önemsiyorum.
Bence hep beraber Kaan'a yüklenelim. Haydi....
İlginize ve takdirlerinize çok teşekkür ederim
Sevgiler.
NOT: DANGALAK yol hikayesi FB da yayınlanmaktadır. Fb u olmayanlar nezihkilinckini@gmail.com vasıtasıyla temin edebilirler.
Gönderen: Hakan Zorlu - Ağustos 18, 2014, 00:57:16
t*"y+ 8) :D :----)
Cımbızla çekmek bu olsa gerek :D
;??^+%%
Kaaaaan, alooooo.. N'örüyön?
Klavyene su mu damladı yazameyyon gari.. :----)
Gönderen: Hakan Uçar - Ağustos 18, 2014, 01:05:06
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 18, 2014, 01:09:01
Kaan'a girişelim mi diyosun yani? Şiddete sevk? O kadar mazlum Kaan korsanı dövmek fikrini mi aşılıyorusun GeKo ya Nezih abi :D
t*"y+ 8) :D :----)
Cımbızla çekmek bu olsa gerek :D
;??^+%%
Kaaaaan, alooooo.. N'örüyön?
Klavyene su mu damladı yazameyyon gari.. :----)
!*.
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - Ağustos 18, 2014, 09:01:35
Geko da yazıyor olmamızdan rahatsız olanlara karşı durabilmek için yazmaya devam etmek lazım.
Nezih korsanım bravo.Olay bu işte.Kırıp dökmeden ama kırılıp dökülmeden de mücadelenin en iyi yolu.
Şimdi sırada sevgili Kaan korsanımı bu noktaya getirmek var.
Haydi hep beraber.
Gönderen: Ahmet Fahri Özyurt - Ağustos 18, 2014, 12:10:30
Ben şahsım adına bu forumdan bir şeyler öğrenebilmek, denizcilik bilgilerimi artırabilmek için üye oldum. sizlerin yazdıklarınızın devamlı okuyucusu olarak yazdıklarınızı tekrar tekrar okudum. Kaan beyin bilgilerinden, Nezih ve Vural beylerin gezi notlarından çok şey öğrendiğimi düşünüyor, ilgi ve emekleri için kendilerine buradan teşekkür ediyorum. umuyorum ki benim gibi denize gönül vermiş sessiz korsanlar da forum genelinde oldukça büyük bir çoğunluğu teşkil ediyorlardır. sizlerden beklentim (ki belli bir bilgiye,yaşa,olgunluğa erişmiş kişiler olarak) yaşanmış kırgınlıkların faturasını bizlere çıkartmayın. siz değerli denizcileirmizi tekrar aramızda görmek istiyoruz.
selam ve saygılarımla.
Gönderen: Emin Gültekin - Ağustos 18, 2014, 12:50:02
Alıntı
sn Kaan ERDEM,Nezih KILINÇKINI,Vural PERK.,
Ben şahsım adına bu forumdan bir şeyler öğrenebilmek, denizcilik bilgilerimi artırabilmek için üye oldum. sizlerin yazdıklarınızın devamlı okuyucusu olarak yazdıklarınızı tekrar tekrar okudum. Kaan beyin bilgilerinden, Nezih ve Vural beylerin gezi notlarından çok şey öğrendiğimi düşünüyor, ilgi ve emekleri için kendilerine buradan teşekkür ediyorum. umuyorum ki benim gibi denize gönül vermiş sessiz korsanlar da forum genelinde oldukça büyük bir çoğunluğu teşkil ediyorlardır. sizlerden beklentim (ki belli bir bilgiye,yaşa,olgunluğa erişmiş kişiler olarak) yaşanmış kırgınlıkların faturasını bizlere çıkartmayın. siz değerli denizcileirmizi tekrar aramızda görmek istiyoruz.
selam ve saygılarımla.
1w5ey8
Gönderen: Mehmet Köstekçi - Ağustos 18, 2014, 20:13:13
sn Kaan ERDEM,Nezih KILINÇKINI,Vural PERK.,
Ben şahsım adına bu forumdan bir şeyler öğrenebilmek, denizcilik bilgilerimi artırabilmek için üye oldum. sizlerin yazdıklarınızın devamlı okuyucusu olarak yazdıklarınızı tekrar tekrar okudum. Kaan beyin bilgilerinden, Nezih ve Vural beylerin gezi notlarından çok şey öğrendiğimi düşünüyor, ilgi ve emekleri için kendilerine buradan teşekkür ediyorum. umuyorum ki benim gibi denize gönül vermiş sessiz korsanlar da forum genelinde oldukça büyük bir çoğunluğu teşkil ediyorlardır. sizlerden beklentim (ki belli bir bilgiye,yaşa,olgunluğa erişmiş kişiler olarak) yaşanmış kırgınlıkların faturasını bizlere çıkartmayın. siz değerli denizcileirmizi tekrar aramızda görmek istiyoruz.
selam ve saygılarımla.
1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Gönderen: Ahmet Bom - Ağustos 18, 2014, 20:52:00
Cancun'a da uğramanızı sabırsızlıkla bekliyorum. Gerçi belki de ordasınızdır şimdi. Bir yelkenci gözüyle nasıl orası; onu merak ettim. Yoksa hakkında bir sürü bilgi var internette.
Gönderen: Salim Orhanlı - Ağustos 18, 2014, 23:47:41
Yahu tam İstanbul gibi bir ucubeden, trafikten, tantanadan kurtuldum; dünyanın en güzel yerinde yaşıyorum, bir de Gezgin Korsan oluşumu buldum üye oldum derken neler oluyor? Arkadaş, gece yatmadan önce bir kaç konu okumadan uyuyamıyorum. Mükemmel konular, çok değerli deneyimler var bu forumda. İnanın her bir bilgi kırıntısını müthiş bir hazla öğütüyorum. O kadar değerli korsanlarla tanışma fırsatı buldum ki; forum dışında belki de hiç karşılaşma fırsatımız olmayacaktı. İnsanların arada sırada birbirlerine takılmalarına, kayıkçı kavgalarına; muzır çocuklar gibi sataşmalarına bayılıyorum da..... Öyle "küstüm oynamıycam" tarzı tripleri de sevemiyorum. Üç günlük ömür yahu. Yakışıyor mu bize. İhtiyar teknemde Gezgin Korsan flamasını gururla taşıyorum. İki hafta önce Farmakonisi (Bulamaç) adasına gidip, Yunan sahil güvenlik botundan birinin dürbünle gurcatadaki korsan kellesine bakıp "bu ne lan" demesini seviyorum. O tepkisinin flamaya değil de, yıpranmış flamaya oluğunu anlayınca da şaşırıyorum. Elin adamı flamamıza değer veriyor. "Bunlardan bize çok geliyor, kulüp mü bu?" sorusu beni gururlandırıyor. "Üç bin kişiye yaklaştık sevgili komşu, var mı böyle donanma ?" diyorum tarzancayla karışık.
Hadi sakinleşelim, serinleyelim, üç düşünüp bir yazalım.
Kızalım ama küsmeyelim.
Haddiniaşarakortalığısakinleştirmeyeçalışanacemikorsan.......
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 19, 2014, 05:27:34
Nezih korsan...
Cancun'a da uğramanızı sabırsızlıkla bekliyorum. Gerçi belki de ordasınızdır şimdi. Bir yelkenci gözüyle nasıl orası; onu merak ettim. Yoksa hakkında bir sürü bilgi var internette.
Ahmet,
Buradan sonra Cancun var ama yelkenciler için biraz sıkıntılı görünüyor. Cancun civarı çok sığ. Ama gidip göreceğim haber veririm sana.
Gönderen: Alper Seza - Ağustos 21, 2014, 04:05:08
Alıntısn Kaan ERDEM,Nezih KILINÇKINI,Vural PERK.,
Ben şahsım adına bu forumdan bir şeyler öğrenebilmek, denizcilik bilgilerimi artırabilmek için üye oldum. sizlerin yazdıklarınızın devamlı okuyucusu olarak yazdıklarınızı tekrar tekrar okudum. Kaan beyin bilgilerinden, Nezih ve Vural beylerin gezi notlarından çok şey öğrendiğimi düşünüyor, ilgi ve emekleri için kendilerine buradan teşekkür ediyorum. umuyorum ki benim gibi denize gönül vermiş sessiz korsanlar da forum genelinde oldukça büyük bir çoğunluğu teşkil ediyorlardır. sizlerden beklentim (ki belli bir bilgiye,yaşa,olgunluğa erişmiş kişiler olarak) yaşanmış kırgınlıkların faturasını bizlere çıkartmayın. siz değerli denizcileirmizi tekrar aramızda görmek istiyoruz.
selam ve saygılarımla.
1w5ey8
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 21, 2014, 11:50:12
Nezih kaptanın facebook hesabını hacklemiş ordan mektup yazmış herkese :)
Yada en azından bana geldi :)
Ne cevherler varmış aramızda yav Maşallah :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 24, 2014, 08:15:08
Sevgili arkadaşlar,
DANGALAK BÖLÜM 16 facebookda yayınlanmıştır. Bilginize. Paylaşırsanız daha çok gekoya ulaşmış olacaktır. Sevinirim.
İsteyen nezihkilinckini@gmail.com dan ulaştırmamı talep edebilir.
Sevgiler
Gönderen: Sedat Oztekin - Ağustos 24, 2014, 10:42:10
e mail adresim... kimetist@gmail.com
32 kısım tekmili birden ricasıyla
Sevgiler.
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 25, 2014, 09:45:16
Bana gelen mesajı Nezih Kaptan Göndermiş :)
Buraya gönderilen silinen bir mesajmış galiba :)
Hakan kaptanın ağzından yazılmış bir mesajı Facebookta Nezih kaptandan chat mesajı olarak alınca aklıma başka bir şey gelmedi valla :)
Kendisini Hackerlıkla suçladığım için özür diliyorum :)
Yav adam hiç sesinide çıkarmıyo hee :) Ben hacker değilim kardeşimde demiyo :)
Neyse anlaşamadığınız belli :)
Bidaha beraber tatile matile çıkmayın kardeşim yav :)
Sizinlemi uğraşıcaz kardeşim yav Allah allaaah :)
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Ağustos 26, 2014, 04:02:33
Gönderen: Cem Büyükbalcı - Ağustos 26, 2014, 04:08:51
Gönderen: Adnan Toprakseven - Ağustos 26, 2014, 22:12:35
Selamlar, yaklaşık 24 saattir bu başlıktayım ve o inanılmaz maceraları sanki ben yaşamış gibiyim. Başından beri tablet elimde bir oraya bir buraya bitmez umarım diyerek heyecanla tüm başlığı okudum. Nezih korsan ellerine yüreğine sağlık, bir gezgin ancak bu kadar doğal ve güzel yazabilir, yansıtabilir/aktarabilir yaşadıklarını.
Başlıktaki tüm korsanların diyaloglarıysa bir harika, herkese teşekkürler.
Saygı ve sevgilerimle.
karadakisaçmalıklardanbıkmışyaşayabileceğibirteknearayanveacilenpişmekisteyenadnankorsan ;??^+%%
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2014, 18:09:07
Değerli arkadaşlar,
Yukarı satırlarda bulunduğunuz övgü ve ilgi dolu yorumlarınız için teşekkür ederim.
Ancak, yukarıda açıkladığım sebepler nedeniyle YOL HİKAYELERİ şu an facebookda yayınlanmaktadır.
Katılmak isteyen ilgili arkadaşlar nezihkilinckini@gmail.com adresi ile ekleme yapabilirler.
Facebook kullanmayanlar yine nezihkilinckini@gmail eposta vasıtasıyla talepte bulunabilirler.
Şu an DANGALAK 17 facebookta yayınlanmıştır. Bilginize.
Sevgiyle kalın.
Gönderen: Murat Aktürk - Ağustos 27, 2014, 18:20:11
Tekne modeli gibi valla :)
Bak dangalak mangalak diyosun üstüme alınıyorum heee :)
Bari orta yolu bulalım bıngıldak falan yapalım şunu :)
Gönderen: Ersin Böke - Ağustos 27, 2014, 18:46:32
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2014, 18:57:32
Nasıl olsa yollarda karşıma bir BINGILDAK TİPLEMESİ çıkar. Onu da yazarız di mi:)))
Tayfalar korkudan tekneye gelmeyecek artık:)))
Gönderen: Tunç İmamoğlu - Ağustos 27, 2014, 19:24:16
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ağustos 27, 2014, 20:00:06
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 27, 2014, 20:00:23
Teşekkürler sevgili Tunç,
Her zaman iletişimde olacağız.
Gönderen: Hakan Çelik - Ağustos 27, 2014, 23:46:37
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2014, 10:49:56
Prensip meselesi ve etik anlayışım olarak yol hikayelerine devam etme şansımız yok.
Geko sayfalarında eskilerde kalmış bir yazıyı (1,5 yıl öncesi) yeni gekolar için kopyalayayım.
Bunu yapmamın sebebi... Halen atlantiği öcü gibi veya geçmiş olmayı tarihi başarı gibi gösterenlerin varlığı nedeniyledir.
Ve de; hadi sizler de atlantik yollarına dökülün içindir.
TAYFA OLARAK ATLANTİK NASIL GEÇİLİR
« : Şubat 25, 2013, 03:59:01 »
Alıntı
Atlantigi gecmekle ilgili yanlış bilgilere sahip çok kişiye rastlıyor görüyor ve yasıyorum..
Bu nedenle kendi tecrübemi ve gözlemlerimi kısa örneklerle sizlere aktaracagım.
Karayiplerde St Martin den satın almış oldugum tekneme deniz yolu ile ulaşmak üzere Atlantiği bir baska tekne ile geçmeye karar verdim.
Bunun üzerine Find a crew ve Crewseeker sitelerine 10 yıldır ege ve akdenizde gezen ve amel maramu 46 sahibi oldugumu belirten bir ilan verdim.
Kısa bir süre sonra ...hem de benim teknenın kardeşi olan bir amel maramu sahibinden ilanıma cevap geldi..
Cevap ta charter teknesi olarak atlantigi 7-8 kisi olarak gececeklerini. yemek-içmek dahil ücretin 1200€ oldugunu yazıyordu.
Tam o sırada Atlantigi yalnız gececek bir Türk arkadaşla da tanısmış olmama ragmen yeni aldıgım teknenin eşiyle para
ödeyerek gecmeyi tercih ettim.Yolda tekneyi tanıyarak kendi tekneme gectiğimde bir tecrübe sahibi olacaktım.
Yazıştık antlaştık. Bana yanımda 7 kilodan fazla bagaj getirmemi soylediler...
Neler diye sordugumda ... I mont -I polar-yağmurluk-birkaç şort ve tşirt -1 pantolan-kitap-disk çalar-pc ve ıvır zıvır ihtiyaçlar.
Ben kendi tekneme gececeğimden Türkiye 'ye dönmeyecegimden bana bir istisna yapıldı 35 kilo ile tekneye Las Palmasta katıldım.
O sırada bir arkadaşım da İşinden izin alıp atlantigi gecmeye karar verdi . Ancak benim katıldıgım teknede yer yoktu.
Atlantigi gececek olan diger Türk teknesiyle kendisini tanıstırdım.
.Yaptıkları görüşmede tekne sahibi kendisinden marka marka bir sürü ekİpman talep etti .. Offshore kıyafetler -özel can
yelegi vs..neredeyse 2000€ tutuyor.Ayrıca yol giderlerine katılım olarak 1500€.?????Tabii arkadasım hayal kırıklıgına uğradı...
Bu noktada Atlantigi geçecek 2 tekne sahibi arasında farklı bir anlayış tarzı görünmektedir.
Biri Türk digeri avrupalı...
Neyse .... LasPalmastan Capo verdelere dümen tutup Capo Verde adalarını dolasarak. Grenada ya dümen kırarak 16 günde Atlantigi gectik. Toplamda 3200 mil ve teknede 35 gün seyir yaptık.
Neredeyse yolun yarısı kadar Parasailor kullandık(genaker ın ortası delikli olanı )
Çok seyrek olarak sağnaklarda 20 kt civarı rüzgar esti.Genellikle pupa ve genis apaz seyirler yaptık. 3-5 gün ruzgarsız kaldık motor seyrıne gectik.
Bu süre zarfında sadece baslangıçta 3 gün gece seyirlerinde mont ve pantalon giyme ihtiyacı hissettim.
Mont ise bildiginiz Vakko yarıslarında dagıtılan montlardan.Bir buçuk yıl oldu halen de hayat Karayiplerde şort ve tşirtlerle geçiyor.
Geçen Kasımda yine bir Türk teknesi Atlantigi geçti. Bu tekneye katılan bir arkadasla bu yakada bulusup birlikte seyir yapacagız.
Yola cıkmadan önce kendisine ısrarla bosuna hamallık etmemesi üzerine nelerin lazım olup nelerin olmadıgını anlatmama rağmen
Benim tekneye gectiğinde büyük bir valiz ve yüklü bir sırt cantası ile geldi.Bir süre birlikte seyir yaptıktan sonra bazı fazlalarını benim teknede bırakarak ayrıldı.
Benden yapılı oldugundan kullanamadıgım bu giysileri yollarda rastladıgım evsizlere dagıtıyorum.İşime yaramayan kitaplarda teknede duruyor.
Bu sene ARC gurubunda 250 tekne atlantigi gecti.
En son gelen yolda motoru bozulan 30 günde gecen salaş ufak bir tekne . bir kac genç. Gençlere hayran oldum
dogrusu. Bağımsız gecen tekneler ise kimbilir kac yuz?
Atlantik geçici Kanarya adalarından Las Palmastan veya güneye inilirse Capo Verde adalarından başlar . Yani 28 ile 15
derece paraleller arasında seyir yapılır hava sıcaklıgı genelde 20 derecenin altına düşmez.Dolayısı ile tulummus offshore
kıyafetlermis bu ıklim kusagında giyilmez.
Güneye indikçe sıcaklık iyice yükselir teknede gölge kapma oyunu baslar. Kasım ayında yapılan bu geçişlerde kolay kolay sert havaya rastlanmaz .
Atlantik git git bitmez gün batar gün doğar fazla heyecan olmaz . kagıt oynar kitap okursunuz.
Yalnız kaba dalgalardan dolayı bir rahatsızlık herdaim mümkündür.
ATLANTİGİ gerek tayfa gerekse. kendi teknesi ile geçecek olanların gözü korkutuluyor..
Gerçek hicte öyle sağdan soldan duyduklarınız gibi degildir..Apandisit aldırmayı da gerektirmiyor :)
Atlantigi tayfa olarak gecmek isteyenlere önerim yukarda bahsettigim sitelere uye olup kendilerine tekne aramalarıdır.Bu
arayıs 2 şekilde olabilir.
1-Atlantik charter' ı yapan tekneler vardır.. Bedelini oder ve gecersiniz...
2-Atlantigi gececek olan solo denizciler veya .çiftler vardır bu uzun geçiş için yanlarına yardımcı denizci bakarlar.Masraflara ortak olursunuz ve beraber geçersiniz.
Yalnız biraz tecrübe ve düzgün bir ingilizce aranır.
Bir diger şık ise Laspalmas'a ARC 25 kasım oncesi gidilir .kamp kurulur olabilecek her pano. cafe duvarlarına tekne
arıyorum ilanları asılır.
Genelliklede bir tekne bulunur .Bulamazsanız da sansim yokmuş der dönersiniz. O panolardan rastladıgım birkac kisiyle
daha sonra Karayipler'de karşılaştıklarım oldu..
Umarim bu yazı Atlantik hayallerı kuran arkadaşlara bir teşvik olur.cesaretlendirir.
Rüzgarınız kolayına olsun..
Sevgiler Saygılar.
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ağustos 28, 2014, 11:58:00
Bencilce olabilir şimdi diyeceğim ama sahici hiç olmazsa.
Ben sizi facebook sayfasından değil, denizseverlerin/denizcilerin/gezginlerin veya gezgin adaylarının sitesinden yani buradan okumayı yeğlerim. Oralardan takip etmek bu kadar keyif vermiyor Nezih abi. Elbet takdir sizin.
Muhabbetle.
Gönderen: Erhan Bayar - Ağustos 28, 2014, 13:07:22
ben facebook kullanmam, twıtter kullanmam. işim gereği sadece mail ve ilgimi çeken konular için bilgisayarın başına geçerim. -ki sizi sonsuz ilgi ve merak ile okuyorum- şimdi gider ve yazmaz iseniz bir sürü bilgi biriktirmiş ama bizim gibi yolun başındaki insanlara bu bilgileri aktarmamış, kendinize saklamış olmazmısınız. Bunları yazarken öze değin, onura değin bir sıkıntı varsa o zaman doğal olarak haklısınız ve ne yapalım biz de bir gün bu deneyimlerinizin kitaplaşmasını bekleriz. Jose Marti'nin dediği gibi 'beklemeyi bilmek başarının garantisidir'
Yolunuz açık, rüzgarınız kolayına ve her daim keyfiniz olabildiğince yerinde olsun. Sağlıkla...
Gönderen: Dilek Ergül - Ağustos 28, 2014, 13:44:40
Yazi duygularima tercuman olmus. Eline saglik. Etrafimda ki pek cok kisi tarafindan olume gidiyor gibi ugurlanmak ve ya konusurken bunu hissetmekten usandim.desem umuyorum yanlis anlasilmalara sebep de olmaam. Akdeniz daha zorlu ve riskli bence. Bir konu da ek yapmak isterim ve agir hava giysilerimi bir hayli kullandim. Akdeniz gece nemli ve gece nobetlerinde usuyorum. Nemin uzerime yagmasi da beni hosnutsuz yapan bir doga sarti. Dolayisiyla giysi biraz da bunye ile ve rota ile alakali diye dusunuyorum. Sadece Atlantik ise evet haklisin. Yine de sanirim ben usuyen biri olarak gece tulumlari giyecegim :)
Ruzgarin Kolayina Olsun,
Dilek
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2014, 18:50:02
Ne mesaj aldığınızı bilmiyorum. Size haksızlık ettiğini düşündüğünüz biri varsa, bizi cezalandırmanın bir anlamı yokmuş gibi geliyor bana.
Bencilce olabilir şimdi diyeceğim ama sahici hiç olmazsa.
Ben sizi facebook sayfasından değil, denizseverlerin/denizcilerin/gezginlerin veya gezgin adaylarının sitesinden yani buradan okumayı yeğlerim. Oralardan takip etmek bu kadar keyif vermiyor Nezih abi. Elbet takdir sizin.
Muhabbetle.
Sevgili Bülent,
Saygı duyduğum arkadaşlardan birisin. Senin de yazım dilini zaman zaman keyifle okuyorum.
Aldığım mesaj son derece hoş, yazmaya teşvik etmeye kışkırtıcı az ve öz güzel sözler.
Elbette sen de dahil sağolsun birçok arkadaş haklı olarak bana yazmamam konusunda sitem edip , yol hikayeleri hakkındaki
övücü, bana gurur verici güzel sözler kullanıyorlar.
Beni, yol hikayelerini kitaba dönüştürmeye iten kararda, bu mesajların, önemli derecede katkısı vardır.
Şimdilik yazmama kararının nedenlerini yukarı sayfalarda açıklamıştım.
Öncelikle ayrılan Kaan Erdem'in dönmesi. Cem'in yeniden kazanılması.
Geko'da özellikle köşe yazarlarına, rahatsız birkaç kişinin
bulaşmasının, tahrik etmesinin önlenmesi gibi konularda moderasyona çok iş düşüyor.
Cem'in sürekli tahrik edilmesinden dolayı, ilgili şahsa hakaret etmiş olmasını ben doğal buluyorum.
Öyle af maf kelimesinin de çok yakışıksız olduğunu düşünüyorum
Zira aynı şahsa, bana yaptığı birden fazla terbiyesizlikten dolayı ben de küfür ettim
Yazmama kararım yukardaki nedenlerden dolayıdır. Yoksa hiçbir rahatsız kişi beni küstüremez.
Şimdi, benim yol hikayemin sebep olduğu, Kaan gibi bir arkadaşımın ayrılmasından sonra benim yazmaya devam etmemi
etik bulur musunuz!!!
Umarım herşey kısa zamanda yoluna girer ve yeniden sizlerle beraber yollara düşeriz.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2014, 19:11:44
nezih korsan merhaba tekrar;
ben facebook kullanmam, twıtter kullanmam. işim gereği sadece mail ve ilgimi çeken konular için bilgisayarın başına geçerim. -ki sizi sonsuz ilgi ve merak ile okuyorum- şimdi gider ve yazmaz iseniz bir sürü bilgi biriktirmiş ama bizim gibi yolun başındaki insanlara bu bilgileri aktarmamış, kendinize saklamış olmazmısınız. Bunları yazarken öze değin, onura değin bir sıkıntı varsa o zaman doğal olarak haklısınız ve ne yapalım biz de bir gün bu deneyimlerinizin kitaplaşmasını bekleriz. Jose Marti'nin dediği gibi 'beklemeyi bilmek başarının garantisidir'
Yolunuz açık, rüzgarınız kolayına ve her daim keyfiniz olabildiğince yerinde olsun. Sağlıkla...
Erhan kaptanım,
Dünkü naif güzel mesajınızdan dolayı teşekkür ederim.
Benim de facebook gibi yerlerden çok haz aldığım söylenemez.
Uzaklarda olmaktan dolayı gerek memleket haberlerini takip etmek gerekse yol fotoğraflarını sözsüz yol hikayesi gibi paylaşmak
amacı ile kullanıyorum.
''Dangalak'' yazı disini orada yayınladıktan sonra, denizci olmayan birçok eşin dostun ilgisini çektiğini fark ettim.
Sanırım, gelecekte var olacak kitabın reklamını yapmaya faydalı olacak:)
Geko da o kadar çok nitelikli arkadaşlar var ki; elbette artık yol hikayelerini paylaşmamak insiyatifi elimden kaçtı.
Ancak yukarda bahsettiğim özellikle Kaan Erdem konusu şu an elimi kolumu bağlamış durumda.
Sanırım çoğunluk olarak ilerde birbirimizden kopmayan denizciler olacağız...
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 28, 2014, 19:42:02
Merhana Nezih Kaptanim;
Yazi duygularima tercuman olmus. Eline saglik. Etrafimda ki pek cok kisi tarafindan olume gidiyor gibi ugurlanmak ve ya konusurken bunu hissetmekten usandim.desem umuyorum yanlis anlasilmalara sebep de olmaam. Akdeniz daha zorlu ve riskli bence. Bir konu da ek yapmak isterim ve agir hava giysilerimi bir hayli kullandim. Akdeniz gece nemli ve gece nobetlerinde usuyorum. Nemin uzerime yagmasi da beni hosnutsuz yapan bir doga sarti. Dolayisiyla giysi biraz da bunye ile ve rota ile alakali diye dusunuyorum. Sadece Atlantik ise evet haklisin. Yine de sanirim ben usuyen biri olarak gece tulumlari giyecegim :)
Ruzgarin Kolayina Olsun,
Dilek
Korsan Dilek,
Biz Türk milleti denizcilikte o kadar çok geride kalmışız ki. Bunu uzaklara açıldıktan sonra çok daha net gördüm.
Ama övünmekten de geri kalmıyoruz...
Ben de senin gibi yola çıkmadan önce Atlantik kolay geçilmez nidalarından dolayı ürküyordum.
Hem de bu nidalar denizciyim diyenlerin söylemleriydi. Sıradan halkın değil...
Sanki hırçın güney denizlerine gidecekmişiz gibi tekne donattırmaya kalkıyorlardı.
Şu an senin varlığın, cesaretin, yola koyuluşun insanımızın kafasındaki olumsuzlukları aşmasına büyük katkısı olacaktır.
Her zaman arkandayım, destekliyorum.
Ancak, 2 hatta 3 konuda beni dinlemedin. Zaman içinde haklı çıkacağımı göreceksin.
Umarım ana yola çıkmadan fikrini değiştirirsin.
Kılık kıyafet gibi malzeme konularında senin içinde bulunduğun koşullar çok farkı.
Sen, kendi evin ile Türkiye'den havaların, daha çok ısınmadığı zaman yola çıkıyorsun.
Senin için gerekli olması doğaldır.
Benim bahsetttiğim konu doğrudan Kanarya'lardan başka teknelerle Atlantik üzerinden Karayiplere açılacak olanlar içindir.
Umarım buralarda karşılaşırız. Yanında rakı bulundurmayı ihmal etme yoksa selam vermem:))
Yolun açık olsun,
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ağustos 28, 2014, 20:01:12
Şimdi, benim yol hikayemin sebep olduğu, Kaan gibi bir arkadaşımın ayrılmasından sonra benim yazmaya devam etmemi
etik bulur musunuz!!!
Kıvırmadan yanıt vermem gerekirse, etik bulmam. Ama dedim başında, "bencilce" yazıyorum diye.
Gönderen: Ahmet Bom - Ağustos 28, 2014, 21:14:46
....
ayrılan Kaan Erdem'in dönmesi. Cem'in yeniden kazanılması.
....
Kaan korsanı, Cem korsanı ikna edecek birileri yok mu?. Ben yeniyim, kimseyi şahsen tanımıyorum, ama bu korsanları tanıyanlar neden bir el atmıyor bu duruma? Bilgili oldukları apaçık belli olan korsanların deneyimlerinden neden mahrum kalıyoruz?
Nezih korsanım zevkle takip ediyorum sizi. Facebook da olabilir, ama burayı tercih ederim şahsen. Buranın yeri ve tadı inanın bambaşka.
Gönderen: Adnan Mahçup - Ağustos 29, 2014, 00:33:10
Adnan Mahcup
Gönderen: Adnan Mahçup - Ağustos 29, 2014, 00:38:03
çin yazılmamş tam aksine Nezih abimin yazacağı kitaba tamamiyle bir tavsiye amaçlıdır...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 29, 2014, 05:03:26
....
ayrılan Kaan Erdem'in dönmesi. Cem'in yeniden kazanılması.
....
Kaan korsanı, Cem korsanı ikna edecek birileri yok mu?. Ben yeniyim, kimseyi şahsen tanımıyorum, ama bu korsanları tanıyanlar neden bir el atmıyor bu duruma? Bilgili oldukları apaçık belli olan korsanların deneyimlerinden neden mahrum kalıyoruz?
Nezih korsanım zevkle takip ediyorum sizi. Facebook da olabilir, ama burayı tercih ederim şahsen. Buranın yeri ve tadı inanın bambaşka.
Sevgili Ahmet,
İlgili arkadaşları, sanıyorum moderasyondaki değerli arkadaşlar ikna edebilir. Konu bizleri aşıyor gibi görünüyor.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 29, 2014, 06:29:38
Nezih abim hep sen yazıyorsun....Bir iki yazı da senin yanında seyehat eden veya senle aynı teknede yaşıyan insanlardan eklemen daha anlamlı olur diye düşünüyorum....Hani dünyayı tek pencereden görmeyelim misali....Hepimiz İngilizce veya başka bir dil biliriz burada merak etme..dünyada 6 milyar görüş ve yarısı kadarda pozisyon var fiyatlandırma açısından...Neyse borsa meselesi bu...Benim istediğim Yanında giden insanların fikri??? Onların mesela, bir anı defteri var mı teknende ? yok mu? Veya şöyle söyleyim bu katabı yazarken sadece ve sadece kendi bakış açısından mı, yazacaksın? O yanında seyehat eden dangalakların fikrini de alsan olmaz mı mesela ? Senin İlk baskısını heyecanla okuyacağım kitabında bir tek senin gözlemlerin veya senin anlatımın mı olacak? Ki öyle gözüküyor ama sana tavsiyem biraz da yanında seyehat eden insanların maceralarını ekle kitabına lütfen...Yaptığın çok büyük bir cesaret ve takdirle karşılıyorum...Lütfen onlarda yazsın ki kitabına önemli ölçüde katkıda bulunacaklardır...Türkiyede kitap fiyatları çok pahalı...İngilizce veya İspanyolca bastır bence yazacağın kitabı...Tiraj düşünüyorsan tabii ki...Saygılarımı sunuyor ve ilk kitabını sabırsızlıkla bekliyorum....
Adnan Mahcup
Adnan'cım.
Tabii ki hep ben yazacağım. Yol hikayeleri benim başımdan geçiyor. Tayfalarda kendi anılarını belki de bir yerlerde
yazıyorlardır, veya masa başında dedikodumu yapıyorlardır...
Özellikle 'Dangalak hikayesinin ilk bölümlerini yeniden gözden geçirirsen tekneye katılan tayfaların neler beklediklerini ve
neden beklediklerini bulamadıklarını; insanlar arasında ki farklı kültürler ve farklı yaşam tarzlarından kaynaklanlandığını
belirtmiştim.
Bu konuyla ilgili bir sürü örnekler vermiştim.
Bu örnekler onların bakış açılarını zaten yansıtmaktadır.
Yine bu yol hikayesinde satır aralarında kimin neler yapmak istediğini ve neden yapamayacaklarını da ara sıra
belirtiyorum.
Dolayısı ile onları konuşturmuş olduğumu sanıyorum. Daha bir dikkatli okursan bu örneklemeleri görebilirsin.
Senin soruna daha açık bir örneği şöyle verebilirim.
Diyelim ki sen beni teknene davet ettin. Ama senin, benden çok farklı bir düzenin ve yaşam tarzın var. Ve senin teknen
de rahat edemedim.
Bu durum senin aleyhinde konuşmayı, seni eleştirme hakkını bana verir mi?
Zaten baştan nasıl bir yaşam tarzına sahip olduğun konusunda bazı tiyoları veya aleni bilgiyi karşındakine aktarmışsan
senin herhangi bir anlaşmazlık konusunda suçlanman mümkün olabilir mi?
Eğer böyle birşey yaparsam bana terbiyesiz deme hakkına sahip olursun.
Bu konu hikaye içinde birçok kez dile getirilmiştir. Sanırım gözünden kaçmış.
Eğer bahsetmek istediğin kişinin ağzına mikrofon dayamaksa , bunun da örneği Gekoda yaşanmıştır.
O zaman kişiye soracaksın. Neden terk etmiyorsun kardeşim...
Orası benim evim, benim yaşam tarzım ise misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Yemesini beceremeyen medeni koşullarda çeker gider.
Ağzına mikrofon versen ne olur, vermesen ne olur...
Kitap konusuna gelince; bu tarz kitaplardan bizim ülkemizde para kazanılmayacağını ve benim paraya ihtiyacım
olmadığını sen bilirsin.
Yabancı baskılardan bahsediyorsun. Neden olmasın... Ama yabancıların denizciliği ve yol hikayeleri yanında bizler resmen
sınıfta kalırız.
Yani bir Moitessier, bir Joshua, bir Tristan Jones olamayız.
Seninle ortak bir arkadaşımız var. Ben ona ülkemizin Tristan Jones u derim.
Oturup hayatını bir yazsa; işte asıl hikaye ondan çıkar.
Bu arada senin, birlikte seyir yapılabilecek mütevazi bir denizci olduğunu sanıyorum
Rakı içiyorsan, tavla oynuyorsan, hırsların ve acelen yok ise seninle seyir yapmayı tercih ederim.
Sevgiler.
Gönderen: Adnan Mahçup - Ağustos 29, 2014, 06:58:07
En yakın adresini ver sana çok güzel bir kitap gönderecceğim...İnsan ilişkilerini insanca anlatan bir yapıt.. "Kostas Mourselas" adlı yunanlı bir yazar..." Kızıla Boyalı saçlar" kitabın adı...En son çeviren "Kosta Sarıoğlu"...Çok eğleneceksin ve Ege'yi anacaksın...Politik değil...
Bekliyorum adresini...
Güle güle....
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 29, 2014, 07:29:15
Sevgili Nezi abi,
En yakın adresini ver sana çok güzel bir kitap gönderecceğim...İnsan ilişkilerini insanca anlatan bir yapıt.. "Kostas Mourselas" adlı yunanlı bir yazar..." Kızıla Boyalı saçlar" kitabın adı...En son çeviren "Kosta Sarıoğlu"...Çok eğleneceksin ve Ege'yi anacaksın...Politik değil...
Bekliyorum adresini...
Güle güle....
Adnan'cım
İnsan ilişkileri, halkla ilişkiler benim mesleğimin bir parçası idi. Ayrıca üniversitede ek dersim psikoloji idi.
Hatta 2. şirketimin adı nepa halkla ilişkiler ltd idi
Okuduğum kitapların veya gittiğim seminerlerin sayısını hatırlayamam.
Artık bu saatten sonra insanları anlamak, idare etmek, iyi geçinmek gibi bir çabaya girmeye hiç niyetim yok.
Bu konuda da hikayenin başında anlatımlarım bulunmakta. Yine gözden kaçırmışsın.
Bakarım, bana göre doğru mu yapıyor ? Yapıyorsa arkadaşımdır. Yapmıyorsa tanımaz geçerim.
Boşver takma kafana fazla.
Gez toz hayatını yaşa. Ucunda nasıl olsa bir son var.
Saygılar sana.
Gönderen: Adnan Mahçup - Ağustos 29, 2014, 08:56:40
Kimse kimsenin mesleğini yargılayamaz tabii ki ve mesleğini dürüst bir şekilde icra eden herkese sonsuz saygım var...Benim teklifim hala geçerli...Bi adres ver ve bu kitabı al oku...Çok eğleneceksin....Bak sana arka kapak özetinden bi kısmını yazayım anlarsın nasıl bir kitap olduğunu:" Zorbalar, serseriler, fahişeler, genelevler, kenar mahlleler, gece kondular, erkek delisi kadınlar, kadın delisi erkekler, üçkağıtçılar, küçük burjuvalara, eski solcular, dolandırıcılar bu kitabın dokusunu oluşturuyor. Bir dönemin ve insanlarının resmini çizen " Kızıla Boyalı Saçlar" okuru kışkırtıyor, gözlerini gerçek hayata, hayatın gerçeklerine çevirmesini sağlıyor. Yalın ve mizah dolu bir anlatım; egemen sisteme ve sistemin savunucularına, benimseyenlerine karşı gözü pek, alaycı, sert bir eleştirii.
Yazarın tanımıyla " Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgü." Her birimiz İçimizden Luis ( kitabın baş kahramanı) gibi olmayı biraz arzular, amamonun gibilere imrenmekle, öykünmeklemkalmaz mıyız?
-----
Hala bu kitabı istiyorsan en yakın adresini ver lütfen...Hani sana ders verebilecek bir kitap değil yanlış anlama ama eğlenceli ve sürükleyici ve hoş vakit geçiriyor...Adress lütfen :)
Sevgiler
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ağustos 29, 2014, 09:04:53
Nezih abim,
Kimse kimsenin mesleğini yargılayamaz tabii ki ve mesleğini dürüst bir şekilde icra eden herkese sonsuz saygım var...Benim teklifim hala geçerli...Bi adres ver ve bu kitabı al oku...Çok eğleneceksin....Bak sana arka kapak özetinden bi kısmını yazayım anlarsın nasıl bir kitap olduğunu:" Zorbalar, serseriler, fahişeler, genelevler, kenar mahlleler, gece kondular, erkek delisi kadınlar, kadın delisi erkekler, üçkağıtçılar, küçük burjuvalara, eski solcular, dolandırıcılar bu kitabın dokusunu oluşturuyor. Bir dönemin ve insanlarının resmini çizen " Kızıla Boyalı Saçlar" okuru kışkırtıyor, gözlerini gerçek hayata, hayatın gerçeklerine çevirmesini sağlıyor. Yalın ve mizah dolu bir anlatım; egemen sisteme ve sistemin savunucularına, benimseyenlerine karşı gözü pek, alaycı, sert bir eleştirii.
Yazarın tanımıyla " Kızıla Boyalı Saçlar insan özgürlüğüne yazılmış bir övgü." Her birimiz İçimizden Luis ( kitabın baş kahramanı) gibi olmayı biraz arzular, amamonun gibilere imrenmekle, öykünmeklemkalmaz mıyız?
-----
Hala bu kitabı istiyorsan en yakın adresini ver lütfen...Hani sana ders verebilecek bir kitap değil yanlış anlama ama eğlenceli ve sürükleyici ve hoş vakit geçiriyor...Adress lütfen :)
Sevgiler
Adnan'cım
kitabın özeti; bahsettiğin konular hakkında elimden o kadar çok kitap geçti ki.
Hatta Şeytan, melek ve kominist ;Nedim gürselin kitabını oku benzer hikayeleri bu kitapta da görürsün.
Kargo parası ödemeye değmez.
Sen gelirken getir. Bir boş vakitte okurum.
Gönderen: Erhan Bayar - Ağustos 29, 2014, 10:31:48
Gönderen: Ali Yıldırım - Ağustos 29, 2014, 15:01:04
Nezih abi ister burada yaz, ister facebook da, ister kitap yaz abi,durmadan yaz aktar bu tecrubelerini.Keyif bencili ol ama tecrube bencili olma bence. Sana daha once yazdigim gibi,sen bircok insanin hayallerini yasiyorsun gerisi bla bla bla..
Not: 2015 Kasim/Aralik tayfa olarak her an baskin yapabilirim Atlantigin o tarafinda kalmaya devam edersen davet bile beklmem direk basarim tekneyi ben geldim diye. Alkol ve sigarayi da biraktim stoklarinda ciddi bir artis olur bu vesile ile :)
Ruzgarinin keyfinin istedigi gibi olmasi dileklerimle.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 01, 2014, 08:16:26
Kaan Erdem korsanın dönmeme nedenleri ve Nezih korsanın ara verme nedenleri hissettiğim veya anladığım kadarıyla öze, dostluğa, yoldaşlığa ve saygıya ilişkin. O halde bize düşen olabildiğince erken basılmasını umut ederek kitabı merak ile beklemek. Bu ana kadar yazdıklarınız ve verdiğiniz bilgiler için tekrar teşekkürler Nezih korsan.
Teşekkürler Erhan korsanım,
Omuzunuzdaki Che'nin hakkını halen vermediniz. Küba ne zaman?...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 01, 2014, 08:20:24
Kaan abi bu GeKo sayesinde telefonda tanistigim ilk insandir.Yuzyuze gelmesekde telefondan ne kadar beyefendi bir adam oldugu fazlasiyla anlasiliyor. Kasim ayinda Istanbula gelmesini iple cekiyorum mutlaka kiymetli zamaninindan calip yuzyuze tanisacagim.Neden forum'a yazmiyorum oturup gecmis olaylari okuyup karistirmadim bile ancak telefonda yaptigimiz sohbetlerden keyfinin yerinde oldugunu biliyorum. Bilgisini ve tecrubesini bir tarafa birakiyorum boyle bir insanin foruma yazmasi gercekten buyuk bir kazanim.Diger GeKo lar umarim uzerilerine alinmazlar henuz bircogu ile muhabbetim olmadigi icin fikirlerimi simdilik Kaan abi ve Nezih abi ile sinirli tutuyorum. Nezih abi ile taban tabana zit dunya goruslerine sahip olmakla beraber (Nurhan Kaptan ile de ayni durumdayiz ama 30 yas farkimiza ragmen en iyi arkadasim oldu adam) saygim uzay kadar kendisine. Yasadiklari yaptiklari hic ama hic kolay isler degil. Yillarca yurt disinda yasamis birisi olarak bircok imkan dahilinde bile nice sikintilar cekmistik kaldi ki bunu tekne ile tecrube etmek yalnizca "helal olsun" demek geliyor icimden. Birde adam icinde hicbirsey tutmuyor dan dan dan soyluyor ( tayfalar haric ;D ) daha ne isteyeceksin ki bir insandan ne zarar gorebilirsin ki bu adamdan?
Nezih abi ister burada yaz, ister facebook da, ister kitap yaz abi,durmadan yaz aktar bu tecrubelerini.Keyif bencili ol ama tecrube bencili olma bence. Sana daha once yazdigim gibi,sen bircok insanin hayallerini yasiyorsun gerisi bla bla bla..
Not: 2015 Kasim/Aralik tayfa olarak her an baskin yapabilirim Atlantigin o tarafinda kalmaya devam edersen davet bile beklmem direk basarim tekneyi ben geldim diye. Alkol ve sigarayi da biraktim stoklarinda ciddi bir artis olur bu vesile ile :)
Ruzgarinin keyfinin istedigi gibi olmasi dileklerimle.
Ali korsan, benim tekneye geldiğinde alkolu damarından şırıngalarım. Günahı bana ait:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 01, 2014, 08:24:06
DANGALAK BÖLÜM 18 FACEBOOKDA YAYINLANMIŞTIR BİLGİNİZE....
Facebook kullanmayanlar nezihkilinckini@gmail adresinden taleple temin edebilirler.
Gönderen: Erhan Bayar - Eylül 01, 2014, 09:54:47
Bu Ocak ayında hakkını vermek için girişimdeyim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 06, 2014, 05:54:44
Merhaba tekrar;
Bu Ocak ayında hakkını vermek için girişimdeyim.
Erhan kaptanim,
Irtibatta olalim bakarsiniz o tarihlerde yine oralarda olabilirim.
Olur da giderseniz ve bilgiye ihtiyaciniz olursa bana yazabilirsiniz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 06, 2014, 06:01:43
BIR KITABA DOGRU SEYIR HIKAYELERI
DANGALAK 19
Facebook da paylasilmistir. Facebook kullanmayanlar epostadan talep edebilirler. nezihkilinckini@gmail.com
Gönderen: Ersin Böke - Eylül 06, 2014, 08:13:28
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 07, 2014, 02:54:31
Nezih abi Face den takipteyiz .. Senin tekne de adalar vapuru gibi imiş maşallah.. :)
Gel gel kim olursan gel ama elimde bir kilinc birde kini var. Kilinc ne zaman kin dan cikar orasi belli olmaz:)
Gönderen: Erhan Bayar - Eylül 08, 2014, 13:03:55
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 12, 2014, 07:16:12
YOL hikayelerini takip eden arkadaşlar...
DANGALAK 20 facebook ta paylaşılmıştır. bilginize...
Facebook kullanmayanlar eposta marifeti ile talep edebilirler.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 15, 2014, 18:38:16
DANGALAK 21 facebook ta paylaşılmıştır. bilginize...
Facebook kullanmayanlar eposta marifeti ile talep edebilirler.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 18, 2014, 02:18:20
Tanıdığım, tanımadığım bir çok değerli arkadaş yuvaya geri döndü.
Dileğim dönmeyen bir kaç arkadaşında yeniden aramıza katılması.
Benim Geko'dan beklentim buydu. Herkesin dönmesi; yeni güzel konular
açılması Gekonun bir dergi gibi okunması.
Bu güzelliği sürdürebilmek için açılan konulara dalıp ortamı bozmamaya
dikkat ettiğimiz taktirde yeni sıkıntılar yaşanmayacağı inancı içindeyim.
Buna istinaden 'denizde farklı yaşam tarzları' na örnek verdiğim konuyu
yeniden kendi köşeme ekleme ihtiyacı hissettim.
Biliyorum çoğu kişi okudu.
Ancak yeni üyeler veya okuma fırsatı bulamamış olanlar için tekrarlama ve
arşivde bulunmasında fayda gördüm.
Geko'da beyaz sayfa açılabilmesi için gerek Cüneyt Baygün'ün çabalarına, gerekse
Moderasyonun emeğine teşekkür ederim.
YENİDEN MERHABA
DENİZDE FARKLI YAŞAM TARZLARI
25 yıllık iş hayatının ve sosyal yaşamın içinde karşılaştığım yüzlerce binlerce en altan en üste işçisinden memuruna tut; okumuşu okumamışı, en aç gözlü, vahşi, acımasız kapitalistine kadar insanların hepsinin birbirinden ne kadar farklı olduğunu yaşamış görmüş deneyimlemiş biri olarak gözlemlerim herkesin yaşam tarzının değişik, herkesin eğitim seviyesinin değişik; herkesin kültür seviyesinin değişik; herkesin aile yapısının değişik.; herkesin mantık yapısının değişik; huyunun suyunun farklı olduğunu yeterince algıladı.
Değişik babam değişik.
Eh, tabii ki benimki de oldukça değişik olduğundan, karada ister istemez kırmızı çizgilerim hariç bu kadar çok çeşitllik içinde insanlarla geçinmek zorundaydım. Olabildiğince ..pöh.
Bir de bu değişiklikliklerin kendi aralarında karma bir yapı oluşturduğunu düşünecek olursam adamına göre şerbet vermek yolunda oldukça zor bir özveriye katlanmak yıllarımı aldı.
Sonunda bütün bu yorucu çabalardan uzaklaşıp alıp başımı gitmek şansına eriştim.
Gerçi ne kadar uzaklaşırsan uzaklaş tam bir yalnızlık yaşamak da mümkün değildir.
Deniz hayatına cahilce hızlı bir giriş yaptığımda önümde bambaşka bir dünya açılacağını sanıyordum.
Yaşantımda çok büyük bir değişiklik yaratmış olmanın ötesinde denizde karşılaştığım insanların çoğunluğunun karasal yaşamlarından pek farklı olamadıklarına tanık oldum.
Hani hep motor yatçılarlardan şikayet ederiz ya, hani yelken kültürü bir başkadır deriz ya; aslında bir hikaye. Çok eskilerde doğrusu öyleymiş.
Onca yıl denizlerde dolaşan gezen tozan biri olarak karşılaştığım olaylar ve tipler gerek marina içinde gerek dışındaki davranış biçimlerinin karadaki yaşam tarzlarından pek farkı yoktu.
Gerçi denizde az biraz farkla değişikler. O da acaba zaman zaman başı belaya girdiği için denizde insanın insana daha çok ihtiyacı olduğunun bilincine erdiklerinden midir!
Sanırım, deniz çoğunlukla , biz insancıkları biraz olsun bu nedenle törpülüyor!
Marina hayatını, çok soğuk kış günleri hariç terk edip uzun seyirlere çıkmaya başladıktan sonra özellikle yabancılardan oluşan başka bir gezgin-deniz hayatı ile tanıştım.
Bir de yerli 3-5 dünya gezginimizin yaşam tarzlarına imrenirdim.
Nerde akşam orada sabah. Canın sıkıldı, etrafın kalabalıklaştı, al demirini git uzaklara, daha uzaklara. Gidişin var dönüşün belli değil.
Ne zaman nerede olacaksın; hesapsız kitapsız...
Ve yeni bir kültür ile tanıştım. Karadan tamamıyla uzak bir deniz kültürü.
Denizde kulağımın dibinde ıvır zıvır konuşan veya teypden çalan bir müzik yerine, kuşların flüt çaldığı dalgacıkların borda da perküsyon demlediği, rüzgarın fon oluşturduğu arada bir, suda balık zıplayışlarının hey hey çektiğini duyumsamaktan zevk alıyor o hayatın içinde eriyip gittiğimi hissediyorum. Huşu bir keyif halinden zaman zaman kendimi zor çıkarıp teknedeki işe güce bakıyorum.
İşte buydu benim yıllardır peşinden koştuğum hayat...
Gönderen: Gökhan Akgün - Eylül 18, 2014, 11:56:37
Geko da yeni bir ''beyaz'' sayfa açıldı.
Tanıdığım, tanımadığım bir çok değerli arkadaş yuvaya geri döndü.
Dileğim dönmeyen bir kaç arkadaşında yeniden aramıza katılması.
Benim Geko'dan beklentim buydu. Herkesin dönmesi; yeni güzel konular
açılması Gekonun bir dergi gibi okunması.
Bu güzelliği sürdürebilmek için açılan konulara dalıp ortamı bozmamaya
dikkat ettiğimiz taktirde yeni sıkıntılar yaşanmayacağı inancı içindeyim.
Buna istinaden 'denizde farklı yaşam tarzları' na örnek verdiğim konuyu
yeniden kendi köşeme ekleme ihtiyacı hissettim.
Biliyorum çoğu kişi okudu.
Ancak yeni üyeler veya okuma fırsatı bulamamış olanlar için tekrarlama ve
arşivde bulunmasında fayda gördüm.
Geko'da beyaz sayfa açılabilmesi için gerek Cüneyt Baygün'ün çabalarına, gerekse
Moderasyonun emeğine teşekkür ederim.
YENİDEN MERHABA
Yeniden merhaba Üstat
Artık geriye bakmak bir şey kazandırmaz sonrası ve sonrası var...
Tabii bu çorbada herkesin tuzu var ...
Mesela İlke var aklıma gelen...
Neyse bunları bırakalım...
Aynen yazdığın gibi ''Geko nun bir dergi gibi okunması''
günahıyla sevabıyla Yaşayan yaşatan canlı bir dergi...
herkesin farklı olmadığı gerçeğinin ortada olduğu bir dergi...
okuyanların da yazdığı bir dergi...
ortak paydası ''paylaşmak''olan dergi...
Gönderen: Ersin Böke - Eylül 18, 2014, 19:34:38
Gönderen: Cenk Gürsel - Eylül 18, 2014, 20:38:43
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 20, 2014, 07:10:50
Daha güzel, daha kaliteli bir Geko için ortaya emeğini, fikrini koyan İlke de var; Ersin de var, Cengo da var, ben de varım
daha nicelerimiz var.
Artık bundan sonra kıymetini bilelim.
Teknemize yoğurt kabı şakası yaptılar diye alınıp kavga çıkartmayalım.
Kimse kimseden daha mükemmel denizci değildir.
Ben peşin peşin kabul ediyorum ''Benden denizci olmaz''...
Gönderen: Gökhan Akgün - Eylül 20, 2014, 07:26:12
Yol hikayelerine devam etmiyormusun?
Nezih Abi yaz bir seyler okuyalim...
Aklin yolu bir Ersin Korsan :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 20, 2014, 07:30:54
DENİZDE FARKLI YAŞAM TARZLARI
3 yıl Fenerbahçe marinada 5 yıl bodrum marina daki yaşantım içinde,zaman zaman sosyal veya yazılı medyada en çok karşılaştığım konu kimin ne kadar denizci olduğu hakkında ki sidik yarışmaları idi.
Bense her zaman acemi; inceleyen,öğrenmeye çalışan, sorular soran bir çaylak iken (ki halen öyle),,, öğrendiğim veya bana öğütlenen bazı şeyler benim yaşam tarzıma; doğru bile olsa aykırıymış...
10 tane aynı tekneyi çayıra sal 1 sene sonra dön bak . Yanyana getirdiğinde bu tekne A mıdır BCD midir diye bakarsın.
Bu noktada, değişen teknelerin markası, modeli, metresi değil onu kullanan, hani dedik ya yaşam tarzı, şusu- busu değişik karma olan 'insan'dır.
Ulen delikanlı , sen kiminle sidik yarışı yapıyorsun!!!
Görüyorsun işte herkes kendi yaşam stiline göre denizdeki hayatını düzene sokuyor.
Herhangi bir konuda kendini eksik hisseden zaten çıkıp çevresine danışıyor, soruyor, soruşturuyor.
Yalnız ben, aynı soruyu 10 ayrı deneyimli kişiye sormayı tercih ederim. Çünkü soru, aynı temel prensibe sahip olmasına rağmen uygulamada herkesin bir başka yoğurt yiyişi bulunmaktadır.
Öyle ezbercilere değil: adam gibi pratik deneyimi olanlara, özellikle uzun yol denizcilerine sorarım. Çünkü kıyıya yakın denizcilik ile uzaklara olan denizcilik arasında okyanuslar kadar fark var. Yemesinden içmesine, iklimine kadar yaşam ve tavır tarzı değişiyor.
Zira uzaklar, kıyıya yakın seyirlerde gel beni çek diyebilecek koşullara sahip değildir. Önünde yüz miller vardır. Tek başınasın, başının çaresine bakacaksın. Öyle zırt-pırt hava raporu alabilecek imkanın da yok.
Zaman içinde bu tiplere bıyık altından güler oldum.
Komik bir örnek olarak;
bir gün bir sosyal sitede motoruna yakın zamanda 2 kez hava yaptırdığını anlatan bir yazıya rastladım.
Efendi düzgün bir insan olan diğeri, güzel niyetli uyarıda bulunuyor.
Yazıyı yazanın verdiği cevap 'Bana denizciliği öğretmeye kalkmayın' şeklinde oluyor.
Yani, motorun 2. kez hava yapmış olmasının aman aman denizcilik ustalığı şeklinde algılanması bana çok mantıklı gelmiyor.
Belki gizemli başka bir nedeni vardır...
Mesela acelesi vardı! veya kredi kartının hesap kesim tarihini bekledi. Var olan mazot yeter diye düşündü; olamaz mı?
Güzel, iyi niyetle yapılmış olan bir uyarıya karşılık; teşekkür yerine, ben denizciliği iyi bilirim demek nasıl bir ruhsal eksiklikten kaynaklanabilir ki!
Bu arada bilgisayar başında dünya turu atan teorik usta , uzman denizcilerimizi başımızdan eksik etmeyelim.
Aslında bunların çoğu denizle maddi ilişkiler kuran kişilerden oluşuyor.
Denizcilik konusunda yarışma içine giren kişilerin 'at sahibine göre kişner' meselesini kavrayamadıklarını anlamış bulundum.
Yani daha da açıkçası sen ne anlatıyorsan anlat benim işime gelmiyorsa; uzatma. Külahıma anlat. Bunun için ısrar etme, kavga çıkartma.
Bırak, benim at terlemesin...
İyi bir denizci 'ben iyi bir denizciyim' diye caka satmaz.
İyi bir denizci, denizcinin halinden anlar.
İyi bir denizci olabilmek için çook miller yapmak lazım.
Poseidondan dayak yemeyi içine sindireceksin.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 20, 2014, 07:36:48
Hafta sonu ve ben sabahin bu saatinde uyandim... :D
Yol hikayelerine devam etmiyormusun?
Nezih Abi yaz bir seyler okuyalim...
Aklin yolu bir Ersin Korsan :)
Yol hikayeleri sırada bekliyor Gökhan'cım.
Az biraz sabret :)
Gönderen: Alper Seza - Eylül 20, 2014, 13:10:05
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 21, 2014, 04:33:16
Yol hikayelerini sabirsizlikla bekliyorum
Gelecek Alper gelecek :) Hazırlık aşamasında:) Teşekkürler ilgine.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 21, 2014, 04:35:49
DANGALAK 22 facebook ta paylaşılmıştır. bilginize...
Facebook kullanmayanlar eposta marifeti ile talep edebilirler.
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 21, 2014, 04:45:25
DENİZDE FARKLI YAŞAM TARZLARI
Denizler beni çektikçe yalnızlıkta artmaya başladı.
Önceki hayatımda evime gelen onca arkadaşım, dostum bana evimdeki yaşantımda zul olmazdı.
Gelene, işte buzdolabı, işte bardak-çanak, işte anahtar diye gösterir vurur kafayı yatar beni uyandırma derdim. Hiç kimse ile dalaşmam olmazdı.
Ne sihirdir ne keramet ise teknedeki yaşam tarzımda bu özelliğimi kaybettim.
Her ne kadar işte bardak, çanak desem de 40 yıllık arkadaşımı tekneden kovar hale geldim.
Burada bahsetmek istediğim konu kişi veya kişiler değil.
Sebep ve sonuçlar.
Karada iken sorun yok denizde iken sorun çok.
Bu konudaki sorunları başkalarından da duyuyor, zaman zaman ulu orta yazılıp konuşulmasına şahit oluyorum.
Aslında türk örf ve adetlerine göre misafirlerimize oldukça ilgili ve anlayışlı olarak davranırız.
Ancak gittilerinden sonra arkalarından caf-cuf konuşmayı ihmal etmeyiz. Veya gidenler ayrı tavrı sergilerler.
Özellikle tekneden ayrılanların arkasından söylenir hale geliriz.
Hıyara, o kadar tenbih edip gösterdiğim halde buzdolabının menteşesini patlattı, veya tuvaletin pompasını veya hatchin kolunu kırdı, elindekini düşürüp fiberi çatlattı, vs, vs diye kızarız.
Genellikle giden arkasında bir iz-hatıra bırakmayı beceriyor.
Başımdan geçen bana göre ilginç örnekler vereceğim;
tekrar belirteyim ki burada mesele kişileri yermek değildir.
Hem tekne yaşam tarzına hem de sahibinin , tarzına çelişkili yaşanmışlıklardır.
Karada çok iyi geçindiğim uzun yıllardır arkadaşım olan biri, yelkenle ilk kez benim teknemde tanışıyor. Genellikle uzun yollar yapıyoruz. Ancak her seyirimizin sonu kapışmakla geçiyor. Sebep kısaca kaptan ve tekne sahibinin dediklerinin yanlış olduğunu savunup kendi bilmediğini uygulamaya kalkması.
Sonunda bir gün kendisini tekneden kovacak hale getirdi. Bereket versin eski ve iyi bir arkadaşlık olduğundan küskünlük ile sona ermedi.
Bir diğeri yine yelkenli tekneye ilk kez binen ama fuarları bile dolaşan meraklı arkadaşım. Biraz uzun sayılabilecek volta atarak orsa yaptığımız bir seyirde doğru rotada gitmediğimizi sanarak habire otopilotla oynayıp yelkenlerin trimini bozması sonunda tepemi attırdı ve bir daha oynarsan kırarım ulan o parmaklarını dedirtti.
Bir defasında yarışlara katılan ama her yarışta sadece belli bir görevi üslenmiş olan; dümeni ilk kez benimle beraberken sert bir havada, tekne 25' yatmışken dik durmamasını, ayağını rüzgar altına dayamasını,yoksa birazdan düşeceksin diye uyardığımda ,okkalı bir cevapla karşılaşmıştım. Az biraz sonra düşmek üzereyken ne demek istediğimi anlayabildi.
Bir sevgili ile uzun bir yoldayız. Sonuna doğru yeni alınmış tabak takımından birini kafam da patlattı.
Sebepler: yol boyunca alınan kararlarda ayrılığa düşmek, sakar biri olduğumdan çıkan marazlar, teknenin düzenini değiştirmeye kalkması.
Bir başka sevgilinin yelken hayatını bilmesine rağmen sabahtan akşama kadar yağ fıçısı içinden çıkmış gibi kızarmış piliçe benzemeye çalışıp güverteyi yağ içinde bırakması ve başka benzer sebepler.
Bir başkası sıkı bir hocadan yelken dersleri almış olduğu halde tekneye boyu kadar 2 valiz ve birkaç topuklu ayakkabı ile gelmesi; (hem de uyarıma rağmen) o yolculuğun içine edileceğinin ilk işaretlerini vermiş oldu.
Daha yeni tanıştığım sayılan birisi sabahın 7 sinde kahvaltı hazırlayıp beni ayağa dikmiş; akşamı da hiç tanımadağım insanları habersiz teknede yemeğe davet etmişti.
Bu örnekler böylece sürer gider.
Yaşanmış örneklerde malum sebep herkesin yaşam tarzının birbirinden farklı olup dar bir alana kısılıp kalmasıdır. Kara hayatımızda gün 24 saat birbirimizle flört halinde olmadığımız için
ne arkadaşlarımla ne de ilişkilerimle bu kadar sorun yaşamıyorum.
Şimdi burada suçlu kimdir. Anafikir nedir.
Suçlu: tekneye gelen misafirdir.
Anafikir: teknede sürekli bir yaşamı olan birinin hayatına, özeline girerken ona saygı göstereceksin.
Sana uymuyan bir yaşam tarzı ise bu hiç bir şekilde eleştiri konusu değildir.
Yeri, sadece senin yanın değildir. Sen de onun yanında olamazsın.
Her iki birey de iyi insandır.
Yukardaki örneklerde ki insanlar kötü değildir.
4 topuklu ayakkabı ile gelenin, güvertede yağlanıp güneşlenmeyi sevenin yaşam tarzı, hoşlandığı şey odur. Espiri konusu olabilir ama eleştiri konusu değildir.
En önemlisi karasal yaşam ile denizsel yaşam arasındaki bıçkın ayrıntıyı bilmemektir.
Tabii ki bu tarz, kişilere ve içinde bulunduğu yaşam şartlarına göre farklılılıklar gösterir.
Teknelerin de huzur bulduğum arkadaşlarım olduğu gibi: çok sevdiğim halde teknelerinde rahatsız olduğum arkadaşlarım vardır.
Bu konumları, benim onları eleştirme hakkını bana vermez.
'Misafir umduğunu değil bulduğunu yer' sözü tekne yaşamında daha da bir serttir.
Eğer girdiğin teknenin yaşam tarzına, özeline, saygı duymayan davranışlar sergiliyorsan hatalı olan sensin...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 22, 2014, 03:02:51
10 yıl önce dostum ve ilk Mahayana ile Kos da demirde ve seyirde.
Ne çabuk geçti 10 yıl.
(http://i61.tinypic.com/2059w5k.jpg)
(http://i62.tinypic.com/2a6kuno.jpg)
Gönderen: Hakan Zorlu - Eylül 22, 2014, 03:05:42
Ama asıl nefis bir dosttu o, çok ayrı konu.. :(
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 22, 2014, 03:14:32
Gençmişsin o zamanlar.
Ama asıl nefis bir dosttu o, çok ayrı konu.. :(
Öyledir, onların yerini kimse alamaz.
Yıllar çabuk geçiyor. Denizi dibine kadar kullanmak lazım fazla geç olmadan.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 22, 2014, 18:49:41
Antalya Ceneviz limanından 3 görüntü...
(http://i62.tinypic.com/108btyc.jpg)
(http://i59.tinypic.com/idsuxk.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2s7gaw0.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 22, 2014, 19:02:04
Doğu akdenizden Atina'ya, kuzey egeye kadar olan kesimde dolaşılmamış ada kalmamıştır.
Aradan geçen 8 sene içerisinde artık Türkiye kıyılarında, güzelim koylarımızda rahat ve huzur bitmiştir.
Evlerde verilen partiler artık koylara taşınmıştı. 2-3 tekne birbirine aborda olup kahkahalar ve müzikler eşliğinde eğlenir
olmuş; yakındaki tekneyi nasıl rahatsız ettikleri hiç umurlarında olmazdı.
Tepki gösterdiğin zaman 'kardeşim, müzik gece 12 ye kadar serbest' diyerek karasal kuralları denize taşımışlardı.
Özellikle temmuz ve ağustos aylarında koylara talep patlaması başladığından seyirler daha uzak Yunan adalarına
kaymıştır.
Eskiden Yunan adalarında tek tük Türk bayrağı görünce hoşuma giderdi.
Ancak zamanla oralar da bu 2 ay içinde Türk bayrakları veya
amerikan bayraklı türk tekneleri ile işgal edilmeye başlandı.
Önceleri selamsızın bandosu gibi elimi kolumu sallaya sallaya girdiğim Yunan adalarında yeni tavırlarla karşılaşmaya
başlamıştım.
Bağlanır bağlanmaz birileri dibimde bitiyor; transitlog işlemleri için 50-100 $ komisyon talep ediyordu. Başımdan savdığım
zaman ardından pasaport polisi geliyordu. Yani iş vermeyince ihbar ediyordu.
Vizeli gitmişsem zaten kendi işimi kendim yapardım. Ama her zamanda vizeli gitmezdim. 3-5 adaya gideceğim diye bir
sürü vize işlemlerinden geçmek para harcamak bana kabus gibi gelirdi.
Çok ender 1-2 terso durum ile karşılaşmıştım.
Örneğin, özellikle geç saatte girdiğim Midilli'nin güneyinde Plomarion limanında bağlanınca yetkili hemen geldi vize sordu.
Midilli adası askeri nedenlerle daha bir disiplinlidir.
4 kişiyiz hiç birimizde vize yok. Çıkın gidin dedi.
-Gitmem kardeşim.
...Niye.
-Yorgunum uykum var, mazot lazım, su lazım, yiyecek bitti.
Adam, belaya çattık der gibi kafayı sallayarak pasaportlarınızı al gel dedi.
Ofisinden Midilli merkezini gecenin o saati, defalarca arayarak ondan-ona olayın vehametini anlatarak ertesi gün sabah
12 ye kadar kalmamıza onay çıkarttı.
Kuzey'deki sevimli Molivos limanında da benzer taktik iyi niyetli sahil güvenliğe işlemişti.
O yıllarda defalarca Simi'ye, Rodos'a, Kos'a uğramışımdır.
Kimse hesap kitap sormazdı.
Ancak cebi dolgun, rahatına düşkün veya ürkek vatandaşlarımız büyük turistik teknelerin,
gemilerin ajentalarının veya 3-5 ayakçının gözlerini açmışlardı.
Artık her gelen yelkenli teknenin de peşine düşer olmuşlardı.
Bu yoğun aylarda çok daha uzaklara yol yapıp, yakın Yunan adaları ve Türkiye kıyılarını ekim-kasım aralığa bırakır oldum.
En güzeli de iyi havalarda kış seyirleri olurdu.
Yani, nitekim Ege'de, Akdeniz'de; deniz bitti...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 22, 2014, 19:17:30
GİRİT'ten bir kaç görüntü.
TEPELERDEN BİR MANZARA
(http://i62.tinypic.com/2uhy1w3.jpg)
MARİNA
(http://i61.tinypic.com/qss078.jpg)
İRAKLİON LİMAN KALESİ
(http://i60.tinypic.com/e0qrza.jpg)
ŞEKERİM; 2.AŞKIM; YOL ARKADAŞIM GİZEM
(http://i60.tinypic.com/29pcbvc.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 23, 2014, 18:15:33
YIL 2008 Yunan KARPATOS adasında karşılaştığım tekne.
Atlantik geçmiş Fransa üzerinden bütün kuzey akdeniz kıyılarını dolaşarak gelmiş. En son Türkiye kıyılarına giriş
yapmıştı.
Biz halen denizcilerimizin gözünü; yok deniz demiri lazım, yok ikiz yelken lazım; yok rüzgar dümeni lazım diye
korkutmaya devam ediyoruz.
(http://i58.tinypic.com/inepld.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 24, 2014, 19:41:39
'Uzaklar' sözcüğü tonlarca anlamı içinde barındıran sihirli bir kelimedir.
Bodrum marina'da zaman zaman yürüyüşlerinde teknemin önünden geçerken karşılaştığım Sadun abi,
her gördüğünde sen halen burada mısın; altında ne varsa onunla git derdi.
Ama, ben altımdakinin onca paralar harcamama rağmen , yoğurt kabı olduğunu, yaptığım uzun yollarda yaşadığım fırtına
sayılabilecek (30-40kt) havalarda yeterli olmadığını anlamıştım.
O havalarda tekne çamaşır makinası gibi oluyor her yerinden ses geliyordu. İçeri girip çıktığımda içim dışıma çıkıyordu.
Aslında başka imkanım olmasaydı o tekne ile de giderdim. Zaten o tekneyi okyanuslara gidecek şekilde hazırlamıştım.
Yani boşu boşuna paralar ve zaman harcamıştım.
O zamanlar uzaklara seyir hakkında gözümüzü korkuttuklarından habire
harcayıp durmuştum. Halbuki bugünkü deneyimlerim eşliğinde çoğunun
birer palavradan ibaret olduğunu ancak anlayabildim.
Artık bugünün teknolojisi ile geçmişin koşulları arasında dağlar kadar fark olduğunu yaşadıkça gördüm.
Uzaklara açılan yol bilindiği gibi aşık olduğum bir teknenin okyanusun ötesinde karşıma çıkmasıyla son derece hazırlıksız
başladı.
Oralarda karşıma çıkmasının sebebi bütçeme anca denk geldiği için üzerine atlamış gibi olmamdan kaynaklanıyor.
Başka bir tekne ile atlantiği aşıp tekneye kavuştuktan sonra kendimi sudan çıkmış balık gibi hissettim.
Zira 30 yıldır kullanmadığım ingilizce ve çok farklı bir tarz olan uzak yol ketch teknesi, tanımadığım denizler , diyarlar,
insanlar, kültürler ile birden bire karşı karşıya, baş başa kaldım.
İnsanlar benim bildiğim aksanın çok ötesinde bir ingilizce aksanı kullanıyorlar. Anlamam mümkün olmuyor. Derdimi bile
anlatmakta güçlük çekiyorum.
Bizim kıyıları arar oldum.
Aloo, ustam: şu derdim var napayım; diyemezdim.
Aslında e-posta yoluyla rahatsız edip danıştığım sevgili ustalarım oldu ama uzaktan uzağa pek faydalı olunamıyordu.
Gel gör ki denizden ve yalnızlıktan ne kadar zevk alırsan al insan insana ihtiyaç duyuyor.
Amaaa, hangi insana!!!
İşte işin sırrı burada...
Hangi insana?
Yabancılarla yaptığım seyirler pek tatsız geçiyor. Hem dil hem kültür farkı sıkıntı yaratıyor. Seyirlerde doğru kelimeleri
kullanmayı beceremediğimizden sorunlar, yanlış eylemler ortaya çıkıyor.
Sohbetler bir yerlerde tıkanıp kalıyor.
Özellikle yemek ve temizlik kültürlerimiz çok fark ediyor.
Yaptıkları yemekleri ki; kesinlikle bizim mutfak kültürümüze göre yemek denmez; yemeyince bozuluyorlar.
Bu durumlarda yemeği ben yapıyorum. İyi bir ahçı olmamama rağmen onlar çok beğeniyorlar.
En gıcık olduğum şey kahvaltı kültürlerinin olmaması. Nerede hangi şartlarda olursam olayım (atladığım günler dışında)
genellikle kahvaltı etmeden güne başlamama alışkanlığına sahibim.
Bir şekilde teknede yumurta, peynir,zeytin,reçel, tereyağ, domates vs bulundurmaya çalışıyorum. Gerçi bizim oraların
lezzetinin onda biri değiller.
Yani yanımda birileri olsa dahi: kahvaltı, yemek işleri de bana düşüyor.
Öyle kendi kendilerine düşünüp temizlik yapmıyorlar.
İş verdiğimde de baştan savma yapıyorlar. Arkalarından ben temizliyorum.
Tabii, her zaman, her koşulda yapabilme şansım olmuyor.
Ege ve Akdenizde de batılı tayfalar ile tek tük seyirlerim olmuştu. Dolayısıyla
onlarla bir çok deneyim yaşadım.
Ancak önemli bir açıdan yerli tayfalardan daha iyiler.
Varlıkları teknede fazla rahatsızlık vermiyor.
Bizimkiler gibi onun bunun yerini değiştirmeye kalkmıyorlar. Teknedeki özgürlüğüme müdahale edecek davranışlarda
bulunmuyorlar, vıdıvıdı etmiyorlar. Teknemle aramdaki platonik ilişkiye pek engel olmuyorlar; işleri yoksa bir köşeye
çekilip kitaplarını okuyup, yazıyorlar veya kulaklık ile müzik dinliyorlar.
Ama yine de ortak dil ve kültürü kullanmadığımızdan teknede 2 yabancı gibi duruyoruz.
Bodrum'da yeni tanıştığım bir yerli daha 2. günü teknenin altını üstüne getirmiş bu yüzden tartışma çıkmıştı.
Bir akşam yemeğe misafir ettiği bodrumda yaşayan ingiliz bir arkadaşı; kendi erkek arkadaşlarının evinde yaşamaya
başladıkları zaman onların hiç bir şeyini değiştirmediklerini; ancak zaman içinde yeni bir şeylerde fikir alışverişinde,
paylaşımda bulunduklarını söylemiş, ve genellikle türk kadınlarında bu özelliğin olmadığını fark ettiğini belirtmişti.
İngiliz gözlemlerinde haklıydı.
Karasal yaşamda iken evime girip çıkmaya başlayan ilişkilerim ilk önce koltuk takımını değiştirmeye çalışırlardı. Eğer
değer verdiğim biri ise ancak kumaşlarını değiştirerek paçayı kurtarırdım.
Zira rustik tarz olan koltuk takımlarımı çok severdim.
Velhasıl, bir yandan eski ketch tekne ile yüzleşirken yabancı diyarlarda kendimi çok yalnız hissediyor yardıma ihtiyaç
duyuyordum.
İhtiyaç sadece teknik yardımla alakalı değildi.
Uzun uzun kendi dilimde konuşabilecek insan özlemi de vardı. Tavla oynamayı özlemiştim. Fırsat buldukça internette
güzel bir tavla sitesinde kapanmadan önce oynardım.
Hep eşlik edecek kişi arayışı içinde oldum.
Türkiye'de iken bunu başaramamıştım.
Çok ender kişilere rastlamış olsam bile bizim insanımızın koşulları uzaklara gitmeye kolay kolay elvermiyor.
Yine de kendi dilimden, kendi kültürümden insan her zaman tercihim idi.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 24, 2014, 19:50:34
YIL 2008
Sert bir havada sağnak altında seyir.
(http://i62.tinypic.com/ioqcua.jpg)
Yunanistan Santorini adası
(http://i58.tinypic.com/25jxc7l.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2910zg9.jpg)
(http://i58.tinypic.com/2s9zwcx.jpg)
(http://i57.tinypic.com/5mh11s.jpg)
Gönderen: Özgür Çınar - Eylül 25, 2014, 18:25:57
YIL 2008 Yunan KARPATOS adasında karşılaştığım tekne.
Atlantik geçmiş Fransa üzerinden bütün kuzey akdeniz kıyılarını dolaşarak gelmiş. En son Türkiye kıyılarına giriş
yapmıştı.
Biz halen denizcilerimizin gözünü; yok deniz demiri lazım, yok ikiz yelken lazım; yok rüzgar dümeni lazım diye
korkutmaya devam ediyoruz.
(http://i58.tinypic.com/inepld.jpg)
Nezih kaptan ne güzel paylaşımlar yapıyorsun 1w5ey8
Son okuduklarım denize pervane düştü, denize salma düştü, motora su kaçtı
vala daha şimdiden aldı başımı düşünceler 9kly3 gözüm korkmaya başladı gerçekten ::)
tedbirli olacaz derken fazla pesimist ya da tedbirin ayarını mı kaçırıyoruz nedir ...
neyse okumaya bilgilenmeye devam
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 25, 2014, 19:37:23
Benim de pervane düştü ama hata bendeydi. Pimini takmayı unutmuştum.
Her iki teknemde de salmam çok sert darbelere maruz kaldı ama salma düşmedi.
Motor su alabilir tabii; sintine pompası çalışmaz ise veya sintine otomatiği yoksa.
Gerektiğinde hortumlar yenilenmez ise..
Bunlar da bizim hatalarımızdan kaynaklanır.
Her zaman dediğim gibi birkaç güneş paneli bir cenova bir ana yelken herkesi yola çıkartır.
Radara bile gerek duymuyorum tek başıma olsam da. Varsa paranız takmayın demiyorum...
Ama illa radar takacağım diye para biriktirip zaman kaybetmeye çalışmayın derim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 25, 2014, 20:16:41
YIL 2007 ATİNA'YA SEYİR
(http://i58.tinypic.com/a0z0w3.jpg)
(http://i62.tinypic.com/14ipdlh.jpg)
(http://i62.tinypic.com/2a6l6yp.jpg)
(http://i61.tinypic.com/mn2o9w.jpg)
(http://i58.tinypic.com/xanh4l.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 25, 2014, 20:21:27
RADAR DÜŞÜNENLER BU CİHAZI İNCELEYİN: UCUZ VE YARARLI BİR ALET:
BENDE YOK. KULLANANLARDAN ALDIĞIM BİLGİLER BU YÖNDE..
(http://i59.tinypic.com/kd65tw.jpg)
Gönderen: Ersin Böke - Eylül 26, 2014, 05:22:42
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 26, 2014, 17:31:49
Nezih abi ne zaman yola çıkıyorsun..
Şimdi yola çıkıyordum ama sağnak yağış ve rüzgarsızlık şu an engelliyor. İleriki saatlerde hava koşullarının değişmesini bekliyorum. .
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 26, 2014, 18:36:40
tekne yaşamı öyle kolay bir yaşam değildir.
Ev düzenine benzemez.
Gittiğiniz tekneden en iyi arkadaşınız dahi olsa hizmet ve
misafirperverlik beklemeyin.
Hele hele sürekli hareket halinde ise kaptandan; varsa eşinden
hiç bir şey beklemeyin.
Nasıl ve dikkatli kullanacağınızı öğrenip kendi işinizi kendiniz
görün.
Onlar çok kibar bile davransalar yardımcı olun; onların üzerindeki
yükü azaltın.
Kalkın, kendi suyunuzu kendiniz alın. Buzdolabının kapağını
açmanız ile kapatmanız an meselesi olsun ama kapatırken
menteşesini kırmayın.
Ortalığa, havuzluğa; özellikle kaptanın harita masasına
gözlüğünüzü, telefonunuzu, tokalarınızı, bilezik ve yüzüklerinizi
koymayın.
Havuzluğa bıraktığınız gözlük, güneş kremi, telefon vs her an ya
hasar görebilir ya da bir kazaya sebep olabilir.
Bu tarz konularda kibarlığından canın sağolsun diyorsa bile
inanmayın. İçinden söyleniyor olabilir.
Mesela ben, canın sağolsun demişsem eğer hiç inanmayın
Sık sık ve uzun uzun telefon ile konuşan biri iseniz ya teknenin
başına ya da kamaranıza gidin konuşun.
Yemek yapın, bulaşık yıkayın, tekneyi yıkayın, ortalığı toplayın
arkadaşınıza yüklenmeyin.
Eşler arasında çoğu zaman kavga; yoran, huzursuz eden misafirler
sonrası çıkar.
Arkadaşınızın ev yaşam tarzı ile tekne yaşam tarzı kesinlikle aynı
değildir.
Evi başına yıksanız umurunda olmaz; amaaa;
teknede ahşabına, fiberine çizik atarsanız sizi denize atabilir...
BU YAZI DİZİSİNİN DEVAMI GEKONUN YAYIN ANLAYIŞINA UYMADIĞI İÇİN DANGALAK ADI ALTINDA FACEBOOKTA
DEVAM ETMEKTEDİR:
BİLGİNİZE:
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2014, 02:12:03
KÜBA HERONA 3
Her sabah arkamda tamir bakımda olan feribotun motor gürültüsü ve burnumun dibinde güvenliğin nöbet değişimi nutukları ile erken saatte uyanıyorum. İlk gün yanaştığım kuytu kafa dinleyeyebildiğim yerden sözde benim güvenliğim için yerimi ofisin önü olmak üzere değiştirdiler.
Ofisin kapısı ile aramızda 3*5m var. Sanki bir nevi gözaltındayım.
Burada gürültüden rahatsız oluyorum uyuyamıyorum diyerek kuytu yere dönme talebim kabul görmedi.
Gerçi çalışanlarla daha yakın ilişkiler kurulmasından dolayı yararı olabiliyor.
Tek tük ingilizcesi olan biri bir şey lazım mı diye sordu.
-Mazot.
Balıkçılardan beklediğim mazot halen gelememişti.
Günler içinde taksit taksit 5 er lt lik pet şişelerde bir yerlerden temin edilen mazot tekneye taşındı.
Yani, gelen mazot bir yerlerden yürütülerek bana ulaşmış oluyor.
Bu süre zarfında balıkçı arkadaşlardan da 60 lt mazot geldi.
Hırsızlığa ortak oldum.
Bugun yine Noelin evine uğradım eşinin babası için ilaç bıraktım. Akşam için yine ısrarla yemeğe davet ettiler.
Artık kabul etmedım zira dolapta onca balık istakoz halen duruyor.
Ancak parçalamadan buzluğa tıktığım için. kütük gibi olmuşlar. yiyeceğim bir parça için hepsini birden eritmek sonraki günler için sıkıntı olacaktı.
Bıçak kesmeyince demir testeresİ ile iri bir parçayı kütükten ayırıp erimeye bıraktım...
Ertesi gün Coloumbie bulduğu 2 enjektör tapasını değiştirdi. Her hangi bir bedel talep etmeyince bir şişe rom, birkaç bira hediye ettim.
Tüpü doldurtma girişimi başarılı olmadı. Resmi ofise gidildi ancak yabancı olduğum ve karnem olmadığı için doldurmadılar. Cienfiegos marinada 35 cuc a mal olan tüp halka 5 e satılıyor.
XXXX tüpü alarak bir arkadaşı vasıtasıyla aldığı doluyu, tüpten tüpe aktardı ama yeterli basınç oluşmadığından ancak yarısı kadar dolabildi.
Her şey çok yavaş ilerliyor. Ama zaman içinde mutlaka bir çözüm bulunuyor.
Aksilikler peşimi bırakmıyor. Arkadaşın 2 ufak kızından biri konservatuvar okulunda piano öğreniyor. Okulun hazırladığı geceye kızının piano çalışmasını resimleyip, videosunu çektim.
Ardından getirdiği hafıza kartına kopyaladım. Kartında virüs varmış.
Bilgisayar tamamiyle bloke oldu. Navigasyonda kullandığım elimde çalışan tek cihaz.
Ara, tara, sor derken üniversite bilgisayar hocası buldum. Raymel'in elimdeki 2 bilgisayarı da kullanılır hale getirmesi bir haftayı buldu.
Bir diğer aksilik ise Alex'in denizden dönmesini beklerken yaşadım.
Derme çatma tahta iskelede oturmuş bekliyorum. Birden 'culp' diye bir ses duydum. Sağıma kafamı çevirip baktığımda 30 cm lik suda telefonumu gördüm. Hafif, naif dalgacıklar sanki onun bana sırıttığını hissettiriyordu. Elimi suya soktuğum gibi ümitsizce geri aldım.
Bugüne kadar denize kurban verdiğim belki de 10 kadar telefonun bir daha
bana hiç hizmet vermediklerinin yakın şahidiyim. Onun için en ucuz telefonları kullanırım. Benim kadar sakar birine uzun vadeli hiç biri hizmet veremez.
Ama şu an bu telefon çok çok önemli idi.
Arıza nedeniyle burada sıkışmış kalmış. Acaba Küba'ya elçilik vasıtasıyla parça getirtebilirmiyim veya bana gümrük işlerinde yardımcı olabilirler mi diye elçilikten sevgili Adem'den telefon bekliyorum.
Bu yüzden yanımda taşıyordum. Yoksa yanıma almazdım.
Küfürün biri bin para. ''Ulan sakar, şortunda 6 tane cep var; telefonu koyacak, bula bula en kolay düşecek olan cebi mi buldun''...
MAHAYANA ofis önünde iskelede.
(http://i59.tinypic.com/15dqryv.jpg)
Kapı güvenliği kızlar.
(http://i57.tinypic.com/2pqkha9.jpg)
Küba ailesi arasında.
(http://i60.tinypic.com/15z5ele.jpg)
Gönderen: Suat Zeybek - Eylül 30, 2014, 12:36:09
Dangalık'ı bana atarmısın ;)
cpt.zeybek@gmail.com
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2014, 17:46:38
Vayy, formdan biraz uzak kaldıydım, formda bayağı hareketlilik olmuş :)
Dangalık'ı bana atarmısın ;)
cpt.zeybek@gmail.com
Forum oldukça güzelleşti.
Senin yol hikayelerini ve tecrübelerini bekliyoruz. :)
Dangalak sana eposta gitti.
Gönderen: Hakkı Algın - Eylül 30, 2014, 18:41:37
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Eylül 30, 2014, 19:04:05
Nezih korsanım keyifle izliyorum, devam. Selamlar, saygılar.
Teşekkürler Hakkı kaptanım,
Az önce okudum 4.5 ay denizde kalmış olmanız. Bugünkü koşullarda oldukça iyi bir denizden yaralanma süresidir.
Daha uzun yollar yapmanızı dilerim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 01, 2014, 20:25:18
NUEVA GERONA, KÜBA ANA KARANIN GÜNEYİNDE JUVENTUD ADASI MERKEZ KASABASI.
Nehir içinden 2-3 mil yol alarak limana giriliyor.
(http://i60.tinypic.com/2urxdep.jpg)
Kasabanın alışveriş ve eğlence merkezi.
(http://i59.tinypic.com/zu2fef.jpg)
Meydan dan bir görüntü. Pırıl pırıl bir kasaba.
(http://i58.tinypic.com/nydxm1.jpg)
Dolmuş.
(http://i61.tinypic.com/2v154s5.jpg)
Gönderen: Utku Uçkan - Ekim 01, 2014, 21:31:36
Özenerek,biraz da hasetle okuyorum okuyorum :-\ .
MKD 8)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 01, 2014, 21:55:39
Harika bir yermiş.Yazılarınız ge ko ya ayrı bir renk katmış 1w5ey8 .
Özenerek,biraz da hasetle okuyorum okuyorum :-\ .
MKD 8)
Elinizin altında hazır Moody33 uzun yol teknesi varken haydi siz de çıkın yola:)
Gönderen: Ahmet Bom - Ekim 01, 2014, 23:17:16
Dolmuş.
(http://i61.tinypic.com/2v154s5.jpg)
Gönderen: Nevzat Karaca - Ekim 01, 2014, 23:37:44
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 02, 2014, 02:42:02
Trafik kurallarına aykırı. Polis ceza kesiyor. :D
Gönderen: Utku Uçkan - Ekim 02, 2014, 11:08:44
Hele torunlardan ayrılmak :'( .
Sizi izleyip sıcak neskahvemi içmek tam benim için.
Sağlıklı ve keyifli seyirler.Rüzgar her daim kolayına olsun t*"y+ .
MKD 8).
Gönderen: Murat Aktürk - Ekim 02, 2014, 11:29:14
Yoksa okyanusu tekneyle geçmek bunun yanında çocuk oyuncağı.
7-8 metre derme çatma teknelerle bile okyanuslarda dolaşanlar var.
Mesela Osman atasoyla beraber Antartikaya giden Sibel karasu, Babasını bırakıp çıkmış yola.
Yoldayken Babasının vefat ettiğini öğrenip Türkiyeye dönmesi gerekmiş, bunları hep web sitesinden takip etmiştim.
Ne zor bir durumdur, Ne kadar vicdan azabı çekmiştir, ne kadar üzülmüştür düşünemiyorum bile.
Benim gözlerim dolmuştu valla okurken.
Mangal gibi yürek ister bu şekilde yola çıkmak.
Kendi çapımda cesaretli geçinirim ama Bende yok o yürek valla.
Gidenlere helal olsun diyorum, bizim gibiler biraz zor gider.
Ancak alır kitaplarını okuruz :)
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Ekim 02, 2014, 11:55:45
O yüzden Nezih bey'den ricam, yalnız başına seyrin; anlatılacak diğer kısımları ile ilgili bir kaç söz paylaşması.
Gönderen: Ersin Böke - Ekim 02, 2014, 14:03:46
Nikaragua da yakalarım belki.. ;)
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ekim 02, 2014, 16:40:58
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 02, 2014, 18:48:58
Uzaklara gidebilmenin en zor kısmı insanın yakınlarını anasını babasını çocuklarını bırakıp gitmesi zaten.
Yoksa okyanusu tekneyle geçmek bunun yanında çocuk oyuncağı.
7-8 metre derme çatma teknelerle bile okyanuslarda dolaşanlar var.
Mesela Osman atasoyla beraber Antartikaya giden Sibel karasu, Babasını bırakıp çıkmış yola.
Yoldayken Babasının vefat ettiğini öğrenip Türkiyeye dönmesi gerekmiş, bunları hep web sitesinden takip etmiştim.
Ne zor bir durumdur, Ne kadar vicdan azabı çekmiştir, ne kadar üzülmüştür düşünemiyorum bile.
Benim gözlerim dolmuştu valla okurken.
Mangal gibi yürek ister bu şekilde yola çıkmak.
Kendi çapımda cesaretli geçinirim ama Bende yok o yürek valla.
Gidenlere helal olsun diyorum, bizim gibiler biraz zor gider.
Ancak alır kitaplarını okuruz :)
Yarama tuz bastın :(
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 02, 2014, 18:54:20
İşte bu yüzden " solo sailing " tek başına seyir idmanları yapınız :) Bakalım hissettikleriniz ne olacak ! Her bünyenin yapacağı şey değil ;) Uzaklara gitmeye değer mi, değmez mi ? .. Bence tek başına veya bir arkadaşınızla uzaklara gitmenin, yelken seyri yapabilirlik konusunun dışında, daha da anlamlı ve önemli satır aralarında çok daha vurucu hisler uyandıran detaylar var.
O yüzden Nezih bey'den ricam, yalnız başına seyrin; anlatılacak diğer kısımları ile ilgili bir kaç söz paylaşması.
Teknede yalnız olmak beni hiç rahatsız etmiyor.
Hatta tam tersi; teknede var olan biri hayatımı, özgürlüğümü kısıtlıyorsa daha çok rahatsız oluyorum.
Konuşmaktan çok; bir dokunuş, bir bakış ile anlaşabileceğimiz insanı bulmak çok zor.
İmkansız...
Dolayısıyla böylesi daha güzel.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 02, 2014, 19:08:59
Ben i Dünya turumun ancak Sivri Ada bölümünü tamamlayabildim. Ama Bir yıl içindeki toplam yelken seyrim son iki ayı saymıyorum sanırım Yunana gider gelir herhalde.. Ahanda yazıyorum . İlk fırsata gidicem Nezih abimin yanına..
Nikaragua da yakalarım belki.. ;)
Dünyanın heryerine uçak var. İstersen her yerde yakalayabilirsin...
Gönderen: Utku Uçkan - Ekim 02, 2014, 22:26:59
Martı marinada Hülya hanımın teknesinde sohbet ederken bir ara ''her kes bu deneyimi yaşamalı bence'' demişti.
''Bu tamamen kişilikle ilgili'' diyerek cevaplamıştım. Bana okyanus geçişi açıkçası hiç bir anlam ifade etmediği gibi çoğu geko ya ters gelebilir ama ömürden çalınan rahatsız bir 25-30 günden başka bir şey değil gibi geliyor.İn dalga, çık dalga ve sonuçta hiç bir olumsuzluk olmadığını düşünürsek bile 30 gün kayıp :( .
Rahmi koç gibi koşullarım olsa tekne okyanusu geçince oradaki adaların arasında dolaşmak ise tam benlik iş :D .
Marina kaptanı deryası olarak anlaşabildiğim bir çift ile oralarda tekne kiralayıp da gezmek benim ulaşabileceğim hedef olabilir ::) .
MKD 8) .
Gönderen: Kaan Erdem - Ekim 02, 2014, 22:48:21
[/quote]
Teknede yalnız olmak beni hiç rahatsız etmiyor.
Hatta tam tersi; teknede var olan biri hayatımı, özgürlüğümü kısıtlıyorsa daha çok rahatsız oluyorum.
Konuşmaktan çok; bir dokunuş, bir bakış ile anlaşabileceğimiz insanı bulmak çok zor.
İmkansız...
Dolayısıyla böylesi daha güzel.
[/quote]
Ben gelmedim diye böyle yzıyorsun değil mi? :-)
Ahh şu uçaklar olmasa !!
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2014, 02:17:04
Teknede yalnız olmak beni hiç rahatsız etmiyor.
Hatta tam tersi; teknede var olan biri hayatımı, özgürlüğümü kısıtlıyorsa daha çok rahatsız oluyorum.
Konuşmaktan çok; bir dokunuş, bir bakış ile anlaşabileceğimiz insanı bulmak çok zor.
İmkansız...
Dolayısıyla böylesi daha güzel.
[/quote]
Ben gelmedim diye böyle yzıyorsun değil mi? :-)
Ahh şu uçaklar olmasa !!
[/quote]
Bugüne kadar teknesinde en rahat ettiğim arkadaşım sensin kaptanım.:)
Ah şu uçak fobin olmasa:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2014, 02:25:42
Daha önce okyanusta dolaşmanın kişilik meselesi olduğuna değinmiştim.
Martı marinada Hülya hanımın teknesinde sohbet ederken bir ara ''her kes bu deneyimi yaşamalı bence'' demişti.
''Bu tamamen kişilikle ilgili'' diyerek cevaplamıştım. Bana okyanus geçişi açıkçası hiç bir anlam ifade etmediği gibi çoğu geko ya ters gelebilir ama ömürden çalınan rahatsız bir 25-30 günden başka bir şey değil gibi geliyor.İn dalga, çık dalga ve sonuçta hiç bir olumsuzluk olmadığını düşünürsek bile 30 gün kayıp :( .
Rahmi koç gibi koşullarım olsa tekne okyanusu geçince oradaki adaların arasında dolaşmak ise tam benlik iş :D .
Marina kaptanı deryası olarak anlaşabildiğim bir çift ile oralarda tekne kiralayıp da gezmek benim ulaşabileceğim hedef olabilir ::) .
MKD 8) .
Kaptanım Moody yi bu tarafa geçirecek çok denizci arkadaş bulunur. Siz de uçakla geçer Karayipleri dolaşırsınız. :)
Nasıl fikir ama:)
Hatta bir ara verdiğimde dönerken sizin Moody ile geçebilirim. Kaanı da alırım.:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2014, 03:38:47
Küba'da hür ve özel teşebbüs.
(http://i58.tinypic.com/24bvtic.jpg)
Mahayana resmi limanda yalnız başına.
(http://i59.tinypic.com/vytk3l.jpg)
Külüstür balıkçı tekneleri.
(http://i61.tinypic.com/2rmuo7r.jpg)
Kendi kayığında hür teşebbüs balıkçı Alexi.
(http://i57.tinypic.com/2gul0s5.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2014, 04:14:39
Bazen anacığıma sorardım.
'' Yahu anne; sen bana hamileyken biran evvel özgürlüğe kavuşmak, okyanuslara açılmak için çok mu tepindim de;
benim yüzümden cam, bardak, falan kırıp; uğursuzluğa sebep olup benim sakar doğmama neden oldum''
Kaan Erdem'in, okuyor ise kulakları çınlıyordur. Dişlerini sıkmış gülümsemeye çalışıyordur.
'' Şimdi ne anlamı var adamı dürtüklüyorsun'' diyeceksiniz.
- Çok uzaklardayım diye beni unutmasın...
Şöyle piyangodan bir para çıksa ona sıfır direk borcum var.
Telefon malesef sizlere ömür...
Bu sakarlıklardan kaybettiğim paraları biriktirmiş olsam tekneye şimdi tam takım yeni yelkenler alırdım.
Bahsetmiş miydim hatırlamıyorum. Yaş altmışa dayandı mükerrer olması muhtemeldir.
Evde bir arıza olupta elektrik kontrol tornavidası olmadığı zamanlar parmağımı hafifçe ve seri bir sekilde kablolara
dokunup ceyran var mı diye kontrol eden tiplerdenim...
İftira falan atmayın, başımda sopa ile birini bekletmem.
Çarpıyorsa vardır, çarpmıyorsa yoktur...
Bir nevi laz fıkrası gibi ama gerçek.
En son ki ağır hasarım yeni bir invertörü patlatmak olmuştu.
Kablolarını prize vidalarken kısa devre yaptırıp mefta olmasını sağlamış ondan sonra gidip 500 $ bayılarak bir yenisini
almıştım.
''Ulen salak; çalışırken üşenmesen de gidip şu sigortayı kapatsan ya...''
Aslında 500$ a sattıkları marka bir invertör içine neden bir sigorta koymazlar ki???
Kesin benim gibilerin zafiyetlerinden yaralanıp köşe olmak içindir.
Herona küçük, güzel, temiz, derli toplu sessiz sedasız bir kasaba.
,
Her nasılsa aylardır Küba'da bulunduğum yerlerde, burası dahil ne polis arabalarından ne de ambulanslardan
hiç siren sesleri duymuyorum.
Hiç bir zaman her hangi bir kavgaya da rastlamadım. Hemen her evde ufak tipli köpekler var.
İri tip köpek cinsi çok az gördüm.
Bu yönetim sistemi insanları nasıl bir taktikle sevgi dolu hale getirebiliyor onu merak ettim.
Sokaklarda bizdeki gibi suratsız suratlar, komşu hırlaşmaları yok.
Herkes güler yüzlü ve birbirleri ile coşkulu selamlaşıyorlar.
Gel de şimdi bu insanlara fakir, aç, açıkta ve mutsuz 'de' diyebilirsen...
Merkez 39. cadde 500 m uzunluğunda gezi, eğlence, alışveriş, kafe, lokanta,disko için yayalara açık.
Akşamları gençler caddede toplaşıp biralarını içip eğleniyorlar.
Çevre köylerde oldukça derli toplu ve temiz. Yiyecek içecek herşey mevcut.
Ancak 'bazı' bulduğunu fazlasıyla o gün alacaksın. Ertesi gün bulma ihtimalin yok. Aradığım bir şey bir kaç gün ortadan
kaybolabiliyor.
41.cadde boyu el arabalarında,kapı önlerinde veya kulübelerde sebze, meyve bulabiliyorum.
Fakat sebzede, bizim ülkenin zenginliği Karayipler'de yok.
Yılın 12 ayı havalar hep sıcak geçtiği için her şey bu topraklarda yetişmiyor.
Yetişse bile sadece belli aylarda çıkıyor. Mesela domates, haziran ayına kadar var.
Minik ama hormonsuz ve lezzetli idi.
Bu memlekette sebzeye meyveye hormon kullanılması yassak.
Limon çok küçük ve sadece yaz aylarında bulunuyor.
Kışa denk gelen aylarda her şey limonsuz yeniyor.
Kış aylarında 25' den aşağı düşmeyen sıcaklık yaz aylarında 40' ye çıkıyor.
Gönderen: Utku Uçkan - Ekim 03, 2014, 09:50:31
MKD 8)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 03, 2014, 10:10:51
Nezih korsan devamlı tekrarladığın davetler benim içim de geçerli ise uçak bileti bakmaya başlıyorum.Koskoca tekne oralarda dururken moodye oralara ne gerek var. Ama benim çektğim hep çenemden olmuştur şimdiye kadar.Nezih korsan misafirini denize atmış dedirtmek istemem ?^#Fl .
MKD 8)
Şöhretim oraya kadar geldi desene :o
Bu durumda sana bir Kübalı ayarlarız artık seni meşgul edecek :D
Gönderen: Koray Özbeyli - Ekim 03, 2014, 22:40:10
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ekim 03, 2014, 23:06:23
Gönderen: Ersin Böke - Ekim 04, 2014, 14:46:58
Yazsana abi biraz..
Gönderen: Kaan Erdem - Ekim 04, 2014, 15:25:44
O cevap vermeden ben hemen musallat olayım :-)
Kaan başının etini yedi eski teknesi ile ilgili olarak
Kaan Dimple yi alınca üşenmedi teknesi ile Taşucuna geldi hayırlı olsuna Dimpleyi gördü. Haaaa,hımm falan dedi :-)
(O günlerden kalma Taşucu limanında teknede ikimiz varken çekilmiş çok keyifli bir fotomuz vardır ve tekne de saklarım onu)
Sonra da boyuna sordu araştırdı, ve bu sefer o baş eti yemeğe başladı.
Yani azıcık benim kafasını bulandırmam mevzu bahistir.
Ersin Korsanım latife bir yana soruların aslında bence çok önemli yaşanmış tecrübeler ile eminim Nezihin bu konuda aktaracağı çok değerli bilgiler var.
(Nezih, yeni direği ne zaman alacaksın?????)
Gönderen: Deniz Akaltan - Ekim 04, 2014, 15:51:50
Gönderen: Kaan Erdem - Ekim 04, 2014, 16:03:05
Gönderen: Deniz Akaltan - Ekim 04, 2014, 16:16:17
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 05, 2014, 12:11:46
Nezih abi sen bu tekneyi nasıl aldın? Neden böyle bir tekne aldın? Tekneyi alırken neler önemliydi senin için. ? Böyle uzaklarda gezmek için Center kokpit mi lazım? Lazımsa neden lazım?
Yazsana abi biraz..
Ersin,
Bu konuda zaman zaman seyir hikayeleri arasında; neden eski tekneden vazgeçip uzun,
bir bütün salmalı, center-kokpit uzun yol teknesi aldığıma dair anlatımlarım bulunmakta.
Anlaşılan sen benim yol hikayelerini takip etmiyorsun:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 05, 2014, 12:17:31
Daha da onemlisi direk hikayesini ne zaman anlatacaksin :)
Ben nezih anlatsın diye beklemekteyim Denizciğim x(): !*.
Ben öncelikle darbeyi yaşayanın,
olay sonrası bütün bedensel titreşimlerini,
baskıladığı duygu ve isyan nöbetlerini birfiil mağdurun
ağzından dinlemeyi merak ederim.
Hazır aramızda 10bin miller varken... 9kly3
Gönderen: Ersin Böke - Ekim 05, 2014, 12:20:23
Gönderen: Cenk Gürsel - Ekim 05, 2014, 13:24:45
Okumamissin iste yazilarin hepsini kivirma, cezalisin koseye git tek ayak ustunde bekle 8)
Nezih Abi,
Ben hepsini okudum biliyorum ona anlatirim, anlatirim da sen soyle bir tek konu basliginda tefrika yapsan hani hatirlama baabindasimdi ben kac kisiye anlatirim zor olur 8)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 05, 2014, 19:15:00
Yok be abi .. Biliyorum biraz. Ama tek başına neden Orta Amerikaya gittin, nasıl karar verdin, ? Bak bu direk mevzuunu bilmiyorduk mesela..
Ersin,
Yine yakalandın.
Bu konularla ilgili bölümleri de okumamışsın işte.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 05, 2014, 19:19:53
Boke,
Okumamissin iste yazilarin hepsini kivirma, cezalisin koseye git tek ayak ustunde bekle 8)
Nezih Abi,
Ben hepsini okudum biliyorum ona anlatirim, anlatirim da sen soyle bir tek konu basliginda tefrika yapsan hani hatirlama baabindasimdi ben kac kisiye anlatirim zor olur 8)
Ah o yetenek ve zamanım olsa fena olmaz be Cengo:)
Sen seyirlerde değilsin, neden bir köşe hazırlamıyorsun...
Hani Geko'da çok çeşitliliğe ihtiyacımız var demiştik.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 06, 2014, 07:33:25
CUBA HERONA 5
Beklemelerden kaynaklanan aradaki boşlukları çevreyi gezmekle geçiyordum.
Bu arada X in yakını XXXX ile tanıştım.
Genç bir kız; tatil için Herona'da bulunuyormuş. Aslen buralı. Bana Herona'yı, çevreyi gezdirme teklifinde bulundu.
Birlikte müze haline getirilen 1959 öncesi Batista hapishanelerini görmeye gittik.
1954-55 te Fidel Castro bugünki lider kardeşi Raul ile birlikte buraya hapsedilmiş.
Müzeye XXXX 1 peso, ben 250 (10 cuc)peso ödeyerek girdik. Bunun yarısı fotoğraf makinası içindi.
Yerli için, kültür ve sanat faliyetleri deyim yerinde ise bedava.
O zamanlar Amerikan piçi sayılan Batista, binaları Amerika'da bulunan bir hapishane modelinin aynısını yaptırmış.
İdari binası haricinde cezalıların barındırıldığı 5 bina, daire biçiminden oluşuyor.
İçerde çember oluşturan hücreler iç avluya bakıyor.
4-5 adımlık hücrelerde yataklar katlanıp duvara yaslanıldığı halde bile 2 kişinin yanyana durmasını engelleyecek tarzda
yapılmış.
Bu binalarda çok devrimci insan işkencelerden geçirilerek öldürülmüş.
Binalardan sadece bir tanesi müze olarak ayrılmış.
Diğer binalar ya devletin müze olarak restore edecek parası olmadığından veya değer bulunmadığından kaderine
bırakılmış.
Netice de Herona çok turist çeken bir belde değil.
Fidel Castro ve kardeşi Raul'a daha çok psikolojik işkenceler yapılmaya çalışılmış.
Özellikle bir gün Batista hapishaneyi ziyarete geldiğinde Castro ve Raul ayağa kalmadığı için uzun bir süre her ikisini de
24 saat karanlıkta bırakacak yöntemler uygulanmış.
Castro tepedeki bir deliğe denk gelen noktaya masayı taşıyarak yazılarını yazmaya çalışmış.
Binaların görüntüsü bile buralarda ne acıların yaşandığını anlatmaya yetiyor.
Sonraki günler genellikle XXXX ile beraber geçti.
Herona yakınlarındaki güzel bir plaja gittik. Çevre halkı ya eski püskü arabasıyla, ya bisikletleri veya motorlarıyla ailece
gelip hafta sonu keyfi yapıyorlardı.
Ertesi gün beni hastaneye diş doktoru arkadaşına götürerek 2 dişe dolgu yapılmasını sağladı.
Yabancıların belli bir prosüdürden geçmesi gerektiğinden tedavi kaçak olarak yapıldı.
Doktora gayri resmi bir ödeme yapmam gerekti.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 06, 2014, 08:57:01
(http://i60.tinypic.com/24php9i.jpg)
Fidel Castro'nun elleri arkadan kelepçeli hapisten bir fotosu.
(http://i60.tinypic.com/inal1s.jpg)
Fidel'in hapiste iken okuduğu kitaplar.
(http://i58.tinypic.com/108i5qw.jpg)
Gönderen: Hakan Zorlu - Ekim 06, 2014, 17:17:02
Gönderen: Cenk Gürsel - Ekim 06, 2014, 23:40:03
Boke,
Okumamissin iste yazilarin hepsini kivirma, cezalisin koseye git tek ayak ustunde bekle 8)
Nezih Abi,
Ben hepsini okudum biliyorum ona anlatirim, anlatirim da sen soyle bir tek konu basliginda tefrika yapsan hani hatirlama baabindasimdi ben kac kisiye anlatirim zor olur 8)
Ah o yetenek ve zamanım olsa fena olmaz be Cengo:)
Sen seyirlerde değilsin, neden bir köşe hazırlamıyorsun...
Hani Geko'da çok çeşitliliğe ihtiyacımız var demiştik.
Abim,
Senin varligin yeter, cesitlilik sadece cinslikten var bende bir hata yaparim eksik gedik bir sey derim gunah valla...
Gönderen: Cenk Gürsel - Ekim 06, 2014, 23:58:15
Aklima bir sey geldi yani istersen
senin tekneye misafir gelmek istiyorum ama sartlarim var;
1- bes kurus para harcamam
2- hic bir is yapmam
3- tamirat falan yapamam
4- icerim
5- kiz arkadasinin masrafini karsilamam hatta kendi masrafimi da sana odetirim
6- cok pis ukelalik yaparim
7- denizciligi falan ogretemem sana
8- dalamam
9- dedidoku yaparim
10- pis elestiririm
11- bok atarim
12- arkandan onunden sagindan solundan konusurum
13- ugursuz
14- cok yemek yerim
15- doyumsuzum
16- saygisizim
17- asal sayi
18- canini sikarim
19- cimbomluyum
20- Ataturkcuyum
21- atlantigi gecemem
22- palavraciyim
23- temiz ve titiz gorunurum ama degil
24- cok esyam var
25- usurum
26- sosyalistim
27- fasistim
28- yalanciyim
29- dolanciyim
30- eski askerim
31- utanirim...
Bu sartlarla beni kabul edersen yanina gelme lutfunda bulunacagim raki ve pastirman varsa tabikii...
Gönderen: Hakan Zorlu - Ekim 07, 2014, 00:13:58
Gönderen: Cenk Gürsel - Ekim 07, 2014, 00:18:53
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 07, 2014, 04:00:56
Abim,
Aklima bir sey geldi yani istersen
senin tekneye misafir gelmek istiyorum ama sartlarim var;
1- bes kurus para harcamam
2- hic bir is yapmam
3- tamirat falan yapamam
4- icerim
5- kiz arkadasinin masrafini karsilamam hatta kendi masrafimi da sana odetirim
6- cok pis ukelalik yaparim
7- denizciligi falan ogretemem sana
8- dalamam
9- dedidoku yaparim
10- pis elestiririm
11- bok atarim
12- arkandan onunden sagindan solundan konusurum
13- ugursuz
14- cok yemek yerim
15- doyumsuzum
16- saygisizim
17- asal sayi
18- canini sikarim
19- cimbomluyum
20- Ataturkcuyum
21- atlantigi gecemem
22- palavraciyim
23- temiz ve titiz gorunurum ama degil
24- cok esyam var
25- usurum
26- sosyalistim
27- fasistim
28- yalanciyim
29- dolanciyim
30- eski askerim
31- utanirim...
Bu sartlarla beni kabul edersen yanina gelme lutfunda bulunacagim raki ve pastirman varsa tabikii...
Cengo,
Malesef yerimiz doldu geç kaldın.
10 yıllık rezervasyonlardan boşalan olursa haber veririm.
Şansa bak 20 ve 26. maddeler ortak noktalarımız. !*.
Gönderen: Hakan Zorlu - Ekim 07, 2014, 04:57:01
Kısacası Atatürk'cü olmak siyasetle alakalı değildir. Siyasi değil bir Türk olma, medeni insan olma ilkesidir.
Bunu tartışmaya bile gerek yok.
Türk olmak ırkçılık değil bir gururdur. Proje olmuş BonneyM den daha başarılı olmuş proje adamlara, prompter cihaı sustu mu yok olanlara, geldikleri gibi gideceklere rağmen:
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
yani kısacası;
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 07, 2014, 05:01:38
Forumda siyaset yok der kurallar. Ama Atatürk ilke ve inklapları der.. Geri dönüp okuyun isterseniz.
Kısacası Atatürk'cü olmak siyasetle alakalı değildir. Siyasi değil bir Türk olma, medeni insan olma ilkesidir.
Bunu tartışmaya bile gerek yok.
Türk olmak ırkçılık değil bir gururdur. Proje olmuş BonneyM den daha başarılı olmuş proje adamlara, prompter cihaı sustu mu yok olanlara, geldikleri gibi gideceklere rağmen:
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
yani kısacası;
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..
Cengo,
yakalandık. polis 26. maddeden peşimizde kaçalım !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 07, 2014, 07:58:34
(http://i60.tinypic.com/bgsbch.jpg)
(http://i60.tinypic.com/ip8k0w.jpg)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 10, 2014, 21:39:10
Siyasi mahkumlar gemiyle adaya Batista hapishanesine taşınırken.
(http://i59.tinypic.com/1gtbsy.jpg)
FİDEL VE RAUL CASTRO VE YOLDAŞ'LARININ ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMA RESMİ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1421_zpsb627d1b0.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1421_zpsb627d1b0.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 11, 2014, 04:59:01
KÜBA HERONA 7
Ertesi akşam kendisini birden bire teknenin içinde, karşımda buldum...
Kapıdaki güvenlik görevlisi liseden arkadaşıydı. Diğerini de ayarlayarak gizlice tekneye gelmiş.
Bir yakalansa herkesin başı belaya girer. Görevliler hem işinden olur hem de hapis cezası var.
Bana cezası ne olur onu bilmiyorum. Gece geç bir vakitte yine gizlice dışarıya çıktı.
Tekneye girer girmez orayı burayı kurcalamaya başladı. Gözüne ne kestirdi ise istiyordu.
Makul olabilecek şeyleri veriyordum ama kendi parfümümü ısrarına rağmen vermedim.
Çatlak , erkek parfümü severmiş.
--Elleme kızım, zaten kırk yılda bir kullanıyorum...
Yaptığı oldukça tehlikeli bir cesaret idi.
Zira basit bir fotoğraf Alex'in başına sorun çıkarttı.
Bacağına kemik saplanan tayfanın fotosunu gören biri olayın Cayo Campos'da gerçekleştiğini liman polisine yumurtlamış.
Balıkçıların o bölgede balık tutmaları yasakmış.
Ancak Alex ve ekibi Campos resiflerinden sonra açık denizde avlandığından ve fotoda her hangi bir delil oluşmadığından
hakkında işlem yapamadılar fakat beklettikleri için birkaç gün denize çıkmasına engel oldular.
Küba internetini kullandığımdan bu olay benim gözümü korkuttu.
İstemeden birine zarar vereceğim endişesi içinde yazılarımı yayınlamak için beklemeye karar verdim.
Dünyanın neresinde olursan ol insanlar arasındaki hasetlik her yerde var.
Ama işin aslı, yaptığım bazı şeyler bu ülkenin yasalarına aykırı.
İş birlikçilerimle birlikte ben de suçluyum.
Her ne kadar burada bulunmaktan hoşnut olsam dahi artık gitmek vakti gelmişti.
Sebze, meyve, puro, rom, içme suyu stoku yaparak ayrılmaya hazırlandım.
Marşı çevirdim motor yine çalışmadı. 3-5 daha çevirince aküler boşaldı.
Zar zor izinle ofisten elektiriğe bağlanıp aküleri 3-5 saat şarj ettim.
Manifolta wd40 sprey sıkarak motoru çalıştırmam gerekiyordu.
Bu kısım enteresan idi. Bir elimle spray yaparken diğer elimle kontakt anahtarına erişebilmem mümkün değildi. İskeleden
bir görevliden anahtarı çevirmesini rica ettim.
Yok tekneye girmem yasak dedi. Ofis çalışanları güvenlik hepsi karşımda sıraya dizildi bir tanesi bile tekneye geçmedi.
Yukarlardan izin alınması gerekirmiş. Sahil güvenliğe telefon edildi izin alındıktan sonra biri tekneye girip ben wd40 larken
anahtarı çevirip motoru çalıştırdık.
Durum pek hayıra alamet değil...
Herkes ile vedalaşarak bir sonraki liman için palamarlarımı çözdüm.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 11, 2014, 08:27:07
Küba'da tazelettiğim dövme
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1668_zps246861f6.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1668_zps246861f6.jpg.html)
Çılgın Kız ve genç arkadaşlar.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1689_zps41ea321d.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1689_zps41ea321d.jpg.html)
Genç kızlar ve geçici dövme
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1740_zps592e62c6.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1740_zps592e62c6.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1669_zps7bd2d2f9.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1669_zps7bd2d2f9.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 11, 2014, 09:06:30
DANGALAK 24 FACEBOOKTA YAYINLANMIŞTIR BİLGİLERİNİZE.
Facebook kullanmayanlara eposta gönderilir.
nezihkilinckini@gmail.com
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 11, 2014, 10:34:44
BATİSTA HAPİSHANELERİ GENEL GÖRÜNTÜSÜ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1531_zps2c8b52fe.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1531_zps2c8b52fe.jpg.html)
HAPİSHANE İÇİNDE BİR BİSİKLET
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1483_zpse7cc83f4.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1483_zpse7cc83f4.jpg.html)
Gönderen: Erhan Bayar - Ekim 11, 2014, 10:43:00
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2014, 01:58:11
nezih korsanım dangalak 23 ve 24 bana ulaşmadı. gönderebilirmisiniz?
Gönderdim. Erhan Kaptan.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 12, 2014, 02:58:43
Balıkçı barınağından görüntüler.
Bu derme çatma teknelerle açık denizde avlanıyorlar.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1383_zpsf3e5ed5a.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1383_zpsf3e5ed5a.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1385_zps8d7dc8da.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1385_zps8d7dc8da.jpg.html)
Ve 'tarih'i motorları
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1279_zps44f73e08.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1279_zps44f73e08.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1381_zps976bfc12.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1381_zps976bfc12.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 21, 2014, 03:32:34
KÜBA SİGUANEA (COLONY)
Nehirden açık denize çıkınca 20 gün karaya yapışık kalmamın beni yormuş olduğunu farkettim.
Her ne kadar sessiz sedasız bir kasaba ve bir çok insan tanımış iyi vakit geçirmişsem de açık denizi özlemişim.
Kırpıklardan şekillendirdiğim eski son rapalayı arkamdan bıraktım.
Çok geçmedi biri asıldı çıkrık ötmeye başladı. Ağırlığından tekneye çekmem epeyi bir zaman aldı.
Yine mataforadaki dingiden aşırtamayınca kurtuldu ama denizin yüzeyinde yan yatıp kaldı apart topar tekneyi çevirip
üstüne gittim kanca ile uzanıncaya kadar aramız açıldı tekrar manevra yapıp bordaya yasladığımda tam kanca ağzına
girecekken ayıldı dibe daldı.
Bu yörenin en lezzetli kırmızı balığı snapper idi
Rotam 15 mil ötede Barcos koyu. Geceyi burada geçireceğim.
Yola geç çıktığımdan ve yolda çok oyalandığımdan akşamın karanlığında pilot kitaptan aldığım kordinatlara göre geniş
çaplı bir çember çizerek koya girip salma altından 50 cm derinliğe demiri bıraktım. Tekne döndüğünde derinlik 10-20
santimi gösteriyordu ve hava çok esiyordu.
Sabah uyandığımda çevresi tamamıyla mangrovlarla çevrili bir koyun içinde ve kıyıdan oldukça uzakta sayılırdım.
Daha fazla ilerlenmesi mümkün değilmiş.
Çevresinde kimsenin yaşamadığı bir alanda idim .
Gelir gelmez sivrisineklerin hücumuna uğramam mangrovlar arasında olduğuma delalet idi.
Kahvaltı sonrası, karşılaştığım hiç bir gezginin memnun olmadığı, tavsiye etmediği Siguanea'ya rotayı çevirdim.
Herkesin baktığı aynı nokta, her biri için farklı renkler ifade edebilir.
25 mili rüzgarın güneye dönmesi ile motor seyiri ile tamamladım.
Gerçekten de ortalık sessiz sedasız idi. Sözüm ona tek iskeleden oluşan bir marina var.
Sığlık dolayısı ile zaten girilmiyor açıkta demir bırakılıyor.
Tek tük dalışa çıkan guruplar görünüyordu.
Kıyıda uzunca bir sahil ve zamanında sosyete merkezi olan meşhur eski ismi Batista moteli dökülür gibi idi.
Derinliği yakalamak için yapılmış 200-300 m uzunluğunda; şimdi sadece iskeleti kalmış iskele gün batımında güzel bir
fotoğraf veriyordu.
Yakındaki kasabadan halk buraya gelerek denize giriyor. Hafta sonu keyfi yapıyor.
Gündüz bisiklet ile çevreyi dolaştım. Kasaba uzak kalıyordu gidemedim.
Daha fazla oyalanmaya gerek görmeden methedilen 45 mil uzaklıktaki Garcia adasına dümen kırdım.
Yolda buzdolabının erimeye başladığını fark ettim.
Sanki çok anlarmış gibi orasını burasını kurcaladım sonuç alamadım.
Gazı bitmiştir diye düşündüm. En büyük sıkıntı, arızaların olmadık yerlerde karşıma çıkması oluyor.
Adaya varır varmaz yolda tuttuğum balıkları adadaki gözlem evinin buzdolabına taşıdım.
İçecekleri soğuk tutabilmek için onlardan bir miktar buz aldım...
LOS BARCOS KOYUNA GİDERKEN GÜN BATIMI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1753_zpsb905fbf8.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1753_zpsb905fbf8.jpg.html)
KOYA GİRERKEN 0 DERİNLİK
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1754_zps415e97d3.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1754_zps415e97d3.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 21, 2014, 04:21:53
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1759_zpsf6e30715.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1759_zpsf6e30715.jpg.html)
UZAKTAN COLONY MARİNA
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1773_zpsadec79cb.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1773_zpsadec79cb.jpg.html)
LİMAN KARAKOLU
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1775_zpsdcaffd71.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1775_zpsdcaffd71.jpg.html)
TEKNEYE GÖREVLİ GÖTÜRÜRKEN
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1776_zpsc8351d09.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1776_zpsc8351d09.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 21, 2014, 20:01:30
SİGUANEA (COLONY) DEN GÖRÜNTÜLER:
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1810_zps0465248c.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1810_zps0465248c.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1788_zpsf2c3b7b6.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1788_zpsf2c3b7b6.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1780_zps26a2945f.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1780_zps26a2945f.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1797_zps77d66165.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1797_zps77d66165.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 23, 2014, 03:12:28
DANGALAK BOLUM 25 FACEBOOKTA YAYINLANMISTIR ILGILENENLERIN DIKKATINE.
Facebook kullanmayanlar nezihkilinckini@gmail.com dan talep edebilirler.
Yollardayim bir sure internetim olmayacak.
Gönderen: Ahmet Bom - Ekim 23, 2014, 05:07:17
Gönderen: Hakan Meriç - Ekim 23, 2014, 19:14:13
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 24, 2014, 02:19:54
Selametle...
Bilgi icin tesekkurler.Fakat eskisi gibi gezdiginiz yerlerle ilgili yorumlarinizi anilariniza yazmayi lutfen ihmal etmeyiniz.
Tesekkurler arkadaslar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 24, 2014, 02:40:54
Su direk hikayesini ondan dinleyecektik...:)
Gönderen: Erhan Bayar - Ekim 24, 2014, 10:10:21
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 25, 2014, 02:18:55
yolunuz açık olsun
Tesekkurler Erhan kaptan,
Firtinalar dolayisiyla yola cikamadim pazar sabahina kaldim.
Gönderen: Kaan Erdem - Ekim 25, 2014, 02:38:09
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 25, 2014, 02:52:34
CAYO GARCİA
Doğayı koruma, bilimsel araştırma kapsamı içinde bulunan
San Felipe takım adalarının merkezi konumundaki bu küçük adada görevli 3 çalışan var.
Campo ve Cantille adalarından farkı, 3 cins olan kaplumbağaların yumurta bırakma bölgesi.
Akşamı, ada çalışanları ile birlikte yemek yiyerek geçirdik.
Bu ekip ertesi günü görev değişikliği nedeniyle evlerine döndü yeni ekip geldi.
Eskiler ile vedalaştık yeniler ile tanıştık.
Bu arkadaşlar diğerlerine göre daha bir gençler ve yeniler. Aldıkları ücret cok
daha düşük.
Akşamın ilerleyen saatlerinde içkiye ,samimiyete binayen talepleri artmaya
başladı .
Ve ısrarla tekneye gelmek istediler. Daha önce ki tecrübeler tekneye kimseyi
almama dersini bana vermiş olduğundan yasak olduğunu söylerek
reddettim.
Ekibin vardiya değişimini yapan bir balıkçı teknesi idi. Onlardan 2 çuval buz aldım karşılığı rom hediye ettim.
Yeni gelen ekip hemen resiflerin dibinde istakoz ve balık avına çıktılar. Dönerken tekneye uğrayıp yemeğe çağırdılar.
Kayıkları istakoz dolu idi, birkaç balık vurmuşlar.
Havuzluğu temizleme işini yarıda bırakıp zeytinyağı, salata ve yanıma rom alıp sahile çıktım.
Öncelikle gözlem evinin buzdolabında beklettiğim balıkları kızartıp ortadan kaldırdık
Günlerim ekip ile beraber yemek yemek, sohbet etmekle geçiyordu. Bir yandan teknedeki işler ile uğraşıyordum.
Havalar akşamları serin, gündüzleri sıcak ve genellikle rüzgarlı olmasından soğuk algınlığı nedeniyle hastalıktan dolayı 1
haftadır duş almıyordum .
Motor çalışırken suyu ısıtıp sıcak sıcak banyo yaptım ancak her su ısıtmaya kalktığında radyatörden su eksiliyor.
Bir yerlerden kaçak var. Bu nedenle sıcak su kazanına giden hortumun vanasını hep kapatıyorum. Ama bazen unutup
açık bıraktığım oluyor.
Hazır burada bol vakit varken portuçun en dibinde olan su kazanı bağlantılarını kontrol ettim; kaçağı yakaladım, tamirini
yaptım ama yine de her ihtimale karşın lazım olmadıkça vanasını kapatmayı ihmal etmedim.
Bu arada alttaki sintine kuyusunun dolu olduğunu gördüm.
Otomatik sintine çalışmamış ve kuyu dolmuş.
Uzundur yağmur yağmıyordu ki dolsun.
Bir kaba aldığım sıvı yağlı siyah bir renkte idi. Motor yağ kaçırır olmasının haricinde mazot da kaçıyor idi.
Çaputu ıslatıp çakmak ile yaktım alev aldı. Yolda kaybettiğim mazot sintine kuyusundan çıktı.
Bu arada otomatik sintinenin de çalışmadığı anlaşıldı. Hava basınç hortumu bir yerden kırılma yapmış.
Dibe sabit hortumunu söküp ucunu temizleyip üfleyerek çalışmasını sağlayıp kuyuyu boşalttım.
Dıştan gözlemlediğimde denizin yüzeyi mazot ile kaplandı. Motor kabinine burnumu sokmuşken sağı solu inceledim.
Motorun mazot akıtan enjektörlerini elden geçirmek istedim.
Enjektör rekor bağlantılarından halen sızıntı yapıyor. Separdan da bir mazot kaçağı var.
Ne kadar sıktıysam da bu akıntıları önleyemedim. Artık bu rekorların yeri ve zamanı gelince yenilenmesi gerektiğini
düşünüyorum.
kablolar ordan burdan ekleme kabin aydınlatma yanmıyor.
Her şey abuk subuk kafa karıştıcı. Her motorcu girdiğinde bir şeyler düzeleceğine yeni sorunlar çıkıyor.
Mazot deposundaki seviyeye baktım. Oldukça düşük. Herona'dan buraya bayağı bir mazot kaçağı vermişiz.
Gece rüzgar güneye teknenin kıçıda kıyıya döndü. Akşamın geç saatlerine
kadar bir sorun yoktu sonrası hafif hafif diple tokalaşmaya başladık.
ardından sert darbeler geldi. Rüzgar döner tekne döner ümitlerime rağmen
değişen birşey olmadı darbeler gittikçe direği sallayacak kadar şiddetlendi.
gecenin yorgunluğu ve rüzgarın halen güneyden açık denizden esmesi
dalgaların resiflerden zıplayıp içeri rahatsız etmesi canımı sıkmaya devam
etti.
Vuruntuyu önlemek için zincir kalomasını biraz içeri aldım.
Düdüle inip binerken teknenin zıplaması her an bir kazaya neden olacak
kadar fazlaydı.
Akşamın yorgunluğundan ayılmam geç vakte kadar sürdü.
Koya ketch bir tekne girdi.
Merhaba demek üzere teknelerine uğradım.
Amerikalı çift Jim ve Lorry . Onlar benim gideceğim yönden yani batıdan
doğuya gidiyorlar.her iki yön için karşılıklı tecrübelerimizi paylaştık.
Amerika'dan gelip Küba'nın kuzey kıyılarından başlamışlar.
Karşlaştığım diğer arkadaşlar gibi marinalara hapis olmaktan pek
hoşlanmamışlar.
Kuzey kıyıların amerikaya çok yakın olmasından dolayı pek nefes
aldırmıyorlar.
Hiç bir yere demir bıraktırmıyorlar. Bu tür karşılaşmalar benim kuzeye çıkma
niyetimi törpülüyor.
Hiç güzel tavsiyelerde bulunmadılar.
Hiç bir yerde demir bırakma izni yokmuş. Sadece marinalara girmek durumunda kalmışlar.
Bu da pek hoşlarına gitmemiş.
Güney batı ucuyla burası arasında alışveriş yapacak hiç bir yer yokmuş. Kalıp vakit geçirmeye değmezmiş.
Ama ülke çıkışını oradan yapmak zorunluluğu vardı.
Aksi halde bir daha Küba'ya girme şansım olamaz ve yaptırımı var.
Komşu tekneye özellikle Herona'ya uğramalarını tavsiye ettim.
Eğer oraya uğramayıp alışveriş yapmazlar ise sonraki duraklarında taze sebze,meyve, et, vs bulamayacaklarını
belirttim.
Oranın yasak liman olduğunu sanıyorlarmış. Bunu duymaktan çok hoşnut oldular.
Akşam yemeğini karada hep beraber geçirdik. Ertesi gün yollarına devam ettiler.
Gözlem evinde öğlen yemeğine beklemelerine rağmen geç saatte kahvaltıyı
menemen ve çay eşliğinde yaptım.
Akşam yemeğini yine karada gençlerle geçirdim. Yanımda makarna pişirip
götürdüm.
Artık benim de yola çıkmam gerekecek idi. Buraya en yakın yerleşim yeri ana karada Coloma idi.
Oraya turist teknelerin girmesine izin verilmiyormuş.
Ama benim arıza nedeniyle şansımı denemem gerekiyordu.
Buzdolabını tamir ettirip, yiyecek almam şart idi.
Bonkörlük yaparak, biraz da mecburen buzdolabındaki yiyecekleri adadakiler ile beraber tüketmiş idim.
Gençler sabah istakoz avına çıkacaklarını ve beklememi söylediler.
Sabahleyin öğleye kadar süren sağnak yağmur başladı.
Onların ava çıkmasını geciktirdi; dönmeleri saat 3 ü buldu. 6 istakoz 3 balık verdiler.
Ben de ellerini boş bırakmayarak tekneden makarna, süt, salça, tıraş bıçağı verdim.
YOLDA BIR SURU BALIK YAKALAYAN SON RAPALA
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1839_zps4c2da03c.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1839_zps4c2da03c.jpg.html)
CAYO GARCIA DA GUN BATIMI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1846_zpsbcbe23c0.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1846_zpsbcbe23c0.jpg.html)
TABELASI ONUNDE' TAKIM ADALAR ADI FELIPE
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1851_zps1424c029.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1851_zps1424c029.jpg.html)
ADADA CALISANLARIN YASADIKLARI KULUBE
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1853_zpsfb68f214.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1853_zpsfb68f214.jpg.html)
ADA ONUNDE DEMIRDE
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1850_zps38fb494a.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1850_zps38fb494a.jpg.html)
ADA'DA GOREVLI GENCLER
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1880_zps57e41321.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1880_zps57e41321.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 25, 2014, 02:54:27
Nezihim buradayım,enerji topluyorum :-)
Aylardir denizlerdesin.
Ne yaptin topladigin enerjileri?
Marina hayatina girince birden mi bosaldi tum topladigin enerji? :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 27, 2014, 22:14:22
Nezihim buradayım,enerji topluyorum :-)
Kaan' cim su direk hikayesini senin dilinden kitaba koysak mi ne dersin:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 27, 2014, 22:21:11
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1854_zpsd02ffd33.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1854_zpsd02ffd33.jpg.html)
ADA YATAKHANESI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1861_zps8c71b6f4.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1861_zps8c71b6f4.jpg.html)
IGUANALAR YEMEK BEKLIYORLAR.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1865_zps07c8c0b1.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1865_zps07c8c0b1.jpg.html)
GARIBANLAR MASASI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1871_zps95989a41.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1871_zps95989a41.jpg.html)
ADA EKIBI ILE BERABER
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1873_zps3c659aa7.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1873_zps3c659aa7.jpg.html)
ISTAKOZ AVCISI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1876_zps32822cbf.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1876_zps32822cbf.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 27, 2014, 22:30:06
KÜBA COLOMA
Ekip ile vedalaşarak Coloma yoluna koyuldum.
Coloma'ya direk rota tutturmak sığlıklardan dolayı mümkün değil.
Direk gidilebilse 16 mil mesafede. Bu nedenle 90' lik bir açı ile dönüş yapıp yol almak lazımdı ve mesafe 25 mile
çıkıyordu.
Liman öncesi de 2 mil uzunluğunda genişliği yer yer 20-30 m aralığında olan kanaldan geçilmesi gerekiyordu.
Gideceğim şimdiye kadar ki her yerden çok daha sıkıntılı olmasına rağmen
demir alıp yola koyuldum.
Coloma limanına gidilmesi yasakmış zaten.
Benim aldığım transitlog yine turistik liman olan Los Morros .
Arızam var deyip şansımı denemeye karar verdim.
Çünkü bundan sonra arıza giderecek hiç bir yerleşim yeri yok.
Buzdolabını yaptırmam şart.
Yolda aç gözlülük yapıp komşu tekneden aldığım kullanılmış rapalayı fazla
ümidim olmadan bıraktım. Önce 2-3 tanesi takılıp kurtuldu. Akabinde zokayı
fazla yutan kurtulamadı tekneye geldi.
Hemen ardından aynısının daha büyüğü takıldı. Nedense hırs yapıp bir daha
bıraktım . Halbuki dolaptakiler bana 1 haftadan fazla yeterdi. Üstelik dolap
çalışmıyor yiyecekleri gözlem evinden aldığım buzun içinde
bekletiyorum.
Uzun zaman sonra biri takıldı kurtuldu. Ardından güneş battı.
Hava kararırken ve o an önceki balıkları temizlerken biri sıkıca zokayı yuttu.
Epeyi uzakta, çıkrığı geri sarmak kolay olmuyor oldukça ağır bir yük.
Bu arada balık yakalandıkça tekneyi yavaşlatma eylemini artık bıraktım.
Zokayı iyi yutan arkadan sürüklenerek tekneye gelinceye kadar direncini
oldukça kaybediyor. ama zaman zaman çenesi kopup gidebiliyor.
Balığı tekneye çekmem yarım saat sürdü. Geçenlerde tekneye alamayıp
kaçırdığım balığa benziyor ama rengi kırmızı değil. Bu cins ilk kez rastgeliyor.
Balıkları temizleyip parçalamak 2-3 saaatimi aldı . Çok yoruldum.
Hava iyice karardı .
Gecenin karanlığında 2 mil süren dar kanala girmek istemeyip
Colomaya 7.5 mil geride iç deniz ortasına demiri bıraktım. Derya gibi bir iç
deniz ama derinliği 5*8 m yi geçmiyor. Hava ve deniz oldukça sakin gecenin
bir saatinde otorite ile zıtlaşmak pek kolay olmayacak.
Coloma'ya yarın çıkartma yapmak için burada sipere yattım.
Sabah uyanınca kahve keyfinden sonra demiri alıp kanala ilerledim.
Kanalın genişliği 25 m civarında ve dönüşlü. Bazı yerleri salma altı 0 derinlikte
ve dip çamura sürtünerek yol alıyoruz.
Sonuçta limana girip telsizden kem küm ispanyolca kelimeleri ile sıkıntım var,
yardım lazım diye anons ettim. Pek anlamadılar iskeleye yanaşmamı
istediler.
Yanaştıktan sonra buradan servis alamayacağımı belirterek kibarca geri
püskürtüldüm.
Ancak hemen arkamda buz fabrikası hörgücünden balıkçı
teknelerine buz aktarma yapıldığını farkedip 3 kova dolusu buzu alıp
buzdolabına balıkların üzerine boca ettim.
Hemen kışkışladılar.
Hiç olmazsa buzu alabilidim; ki bu iyi bir rastlantı oldu.
Bundan sonra buz alabileceğim bir yer olmayacaktı.
Bu arada cevreye göz gezdirip biraz gizlice fotoğraf çektim. Gizlice diyorum zira buraya denizden girmeyi
yasaklamalarının oldukça önemli bir açıklaması olması lazım.
Bana sanki bir üsse gelmişim gibi bir izlenim veriyor ama ortalıkla onlarca balıkçı teknesinden başka askeri bir tekne, üs
görüntüsü yok.
Görüntü sadece balıkçı limanı merkezi olmasından ibaret.
Karadan turizme serbest, denizden yasak.
Denize, bu kadar çok yasak koymalarını pek aklım almıyor. Kimsenin cebinde
haylice parası yok yahu, biz neden adam kaçıralım ki bizim girişlerimize yasak
koyuyorsunuz!
İnsanların kaçmaması için neden bu kadar önlem alınıyor ve bunun devlete
ciddi bir maliyeti var. Her yer güvenlik görevlisi dolu.
Hatta bazen şöyle düşünüyorum. Küba'da nüfus 13.5 milyon.
Mesela, kapıları açsalar ; gitmek isteyen gitsin kardeşim deseler; yine mesela
Küba'nın yarısı boşalsa; Küba'nın mevcut dış geliri yine aynı şekilde adalet
sistemi içinde dağıtılsa; kişi başına düşen gelir oranı 2 ye 3 katlanmaz mı?
Yani gitmek isteyipte para bulamayanın cebine bir bedava uçak bileti
koyardım doğrusu!!!...
Gitsinler de görsünler çevre ülkelerin rezaletini. Gidenlerin % 90 ının açlıktan
nefesi kokar. Hiç bir garantileri olmadan...
Geri dönenlerin aşını verecen ama burnunu da sürtecen...
Gidip de geri dönenlere veya başka ülkelerde geri dönmek isteyenlerine rastladım çünkü.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 28, 2014, 09:14:58
COLOMA YOLUNDA
Peşpeşe analı kızlı Sirenalar.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1881_zpscb7b362d.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1881_zpscb7b362d.jpg.html)
Çok güçlü ve çok lezzetli. Adını unuttum.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1892_zpsd9866f57.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1892_zpsd9866f57.jpg.html)
Coloma haritadan görüntü. Tırıs tırıs geri giderken.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1882_zps79e4462d.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1882_zps79e4462d.jpg.html)
1-2 millik kanalın darlığı
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1895_zpsc934cffc.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1895_zpsc934cffc.jpg.html)
Kanalın içinde 0 derinlik.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1901_zpsdbcc0b39.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1901_zpsdbcc0b39.jpg.html)
Gönderen: H. Hamdi Yalçın - Ekim 28, 2014, 17:45:47
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 28, 2014, 19:41:25
nezih abi afiyet olsun ne diyelim artık bizde görsel bakıyoruz tadlarına...:))
Teşekkürler Hamdi:)
Gönderen: Utku Uçkan - Ekim 28, 2014, 19:43:38
Afiyet ulsun ?^#Fl .
MKD 8) 8) 8) .
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 28, 2014, 19:44:17
COLOMA' DAN GÖRÜNTÜLER
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1910_zpsa1cda4e2.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1910_zpsa1cda4e2.jpg.html)
COLOMA KANALI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1902_zps71efd850.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1902_zps71efd850.jpg.html)
COLOMA LİMANI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1907_zps52d8837e.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1907_zps52d8837e.jpg.html)
BALIKÇI TEKNELERİ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1904_zpsa2e77fd6.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1904_zpsa2e77fd6.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 28, 2014, 19:47:01
Nezih korsanım,analı kızlı dediklerinize baraküda da deniliyor mu? Buralarda turna deniliyor galiba ::) .
Afiyet ulsun ?^#Fl .
MKD 8) 8) 8) .
Utku kaptanım,
Sirena baraküda sülalesinden, çok benziyorlar. Baraküdalar biraz sivri kafa ve daha esmer oluyorlar.
Ben de bunları hep baraküda bilirdim. Kübalılar öğrettiler bana.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ekim 28, 2014, 19:48:55
Demir alma zamanı geldi bu limandan.
Yolcu yolunda gerek.
Herkese selamlar.
Gönderen: Suat Zeybek - Ekim 28, 2014, 20:37:52
Gönderen: Tahsin Becer - Ekim 29, 2014, 09:00:45
Gönderen: H. Hamdi Yalçın - Ekim 29, 2014, 11:51:03
bu arada butun gezgin korsan arkadaşlarımın ve senin 29 ekim cumhuriyet bayramını candan kutlarım.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 01, 2014, 13:33:48
Yeni bir limandan merhaba. Belize City.
Yukardaki mesaj ve yorumlar için teşekkür ederim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 01, 2014, 13:47:16
KÜBA MARİA LA GORDA
Yine, gezginler tarafından tavsiye edilmeyen Maria la Gorda limanına hareket ettim.
70 mil.
Yolda telefonuma bir mesaj geldi. Gezgin korsan yelkenciler gurubundan sevgili Taner Özer ve arkadaşları
Havana'dalarmış. Görüşebilir miyiz diye soruyordu.
Alper Özer, Gökhan Özer, Cüneyt Özer, Nejat Şerifoğlu, Erkan Kademoğlu.
Mesaja çok sevindim ama ben Havana'dan 300-400 km uzakta idim. Gelmeleri mümkün olacak mıydı?
Maria la Gorda'da buluşup birlikte yelkene çıkabilir kalan yolu beraber gidebilirdik. Bu çok hoşuma gidecekti.
Ertesi gün gecenin karanlığında sabah 4 gibi La Maria Gorda'ya geldim .
Limanın önü çok derin. Liman bile sayılmaz; açık denize bakan kıyı.
Pilot kitaba göre birkaç tane tonoz varmış onlara bağlanılıyormuş.
Yalnız pilot kitabın verdiği koordinat bizi karada gösteriyordu.
Karanlıkta çevreyi seçmeye çalışıyorum.
Tonozların bu civarda bir yerlerde olması gerekiyor.
Elimde projektör çevreyi tarıyorum. Hiç öyle belirgin bir işaret göremiyorum.
Kıyıya doğru yaklaştıkça bir tekne direğini fark ettim. Yakınına yanaşıp neye
bağlandığını tesbit ettim. Tonoza bağlandığına göre çevrede başka
tonozlarda olacaktı ve nihayet birini gördüm yanaşarak tonoz halatını
yakalayıp bağlandım.
Bir süre uyuduktan sonra karaya çıkarken komşu tonozdaki tekneye uğradım.
Giderken onlara 2 gün yetecek kadar balık verdim.
Nedense seyirde balık tutmayı beceremiyorlarmış.
Bu ikrama sevindiler ve karşılık vermek istediler.
Fazladan varsa salata yapabilecek domates, soğan, yeşillik istedim.
Bir miktar verdiler.
Belize'den direk geliyorlarmış. Belize'in önemli yerlerinin girişlerinin
koordinatlarını aldım.
Onlara da Herona'ya uğramalarını tavsiye edip bazı önemli ipuçlarını ve
bağlantı kurabilecek adres ve isim verdim.
Karşılıklı iyi seyirler dileyip vedalaştık.
Sonradan verdiğim bilgiler çok işlerine yaramış ve çok faydalanmışlar diye
bana teşekkür e-postası gönderdiler.
Taner ve ekibi aynı akşam üzeri geldiler.
Taner ve bazı arkadaşlarının Küba'ya bir kaçıncı gelişleri. Ne buluyorlar da Küba'ya sık sık geliyorlar acaba!
Yoksa Türkiye'den Küba'ya kaçma hazırlığı içindeler mi... :)
Gelirken buzdolabı arızasına rağmen hırs yapmamın farkında olmadığım bir nedeni varmış.
İçime doğmuş gibi habire balık yakalamıştım. Karşılaştığım gezginlere de dağıtıyordum.
Asıl kısmet; onca yolu araba kiralayıp görüşmek için gelen arkadaşlara oldu.
Akşam lokantada pişirilmelerini sağlayıp hep beraber yedik.
Bir vatandaşımla karşılaşıp sohbet etmeyeli onca zaman geçmişti.
Az konuşan 'ben'in çenesi düştü. Karşımda Cüneyt yorgunluktan uyuklarken ben onlara hala yol hikayesi anlatıyordum.
Bulunduğumuz liman enternasyonal olmadığından onları teknede ağırlamama izin vermediler.
Halbuki bir sonraki limana kadar birlikte seyir yapacağımızı sanıyordum.
Bunun üzerine ben geceden denizden; onlar sabahtan karadan giderek Los Morros'ta buluşmaya karar verdik.
Ertesi gün bir sonraki liman enternasyonal olduğundan ancak oradan tekneye geçebilmeleri mümkün olabileceğinden
onlar otelde kaldılar.
Ben gecenın 01 i demir alarak onlarla los Morros ta bulaşmak üzere 40 millik yola koyuldum.
Bu bölgede kıyıdan 300 m den sonra aşırı derinlikler denizi hırçınlaştırıyor.
Makul derinlikten fazla uzaklaşmamak için boci tramola seyir yapmak
zorunda kalınca, zaman zaman kıyıya doğru
yakın seyir nedeniyle gözümden uyku akmasına rağmen direndim.
Tüm gece uyumadım.
Akabinde onlarda Los Morros'a geldiler; yeniden buluştuk.
Ben birlikte civarda seyire çıkarız diye düşünüyordum.
Meğerse arkadaşlardan biri akşam dönüş yapacakmış. Ayrıca pasaportlarını yanlarında taşımadıkları için otorite tekneye
bile çıkmalarına izin vermiyordu.
Kısa bir süre için kahve molası şeklinde tekneye gelmelerine izin verildi.
Yani otoritenin bu kadar katı kuralları olması insanın canını sıkıyor.
Aceleleri olduğundan fazla kalamadılar ve Havana'ya döndüler.
Doğrusu ben onlarla sohbet etmeye doyamamıştım.
Buralardan onlara sevgilerimi gönderir ;
üşenmeden onca yolu geldikleri ve memleketten esintiler getirdikleri için teşekkür ederim.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1962_zpsf111b327.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1962_zpsf111b327.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1963_zpsd3525234.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1963_zpsd3525234.jpg.html)
Gönderen: Taner Özer - Kasım 02, 2014, 13:45:58
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 02, 2014, 21:34:03
Nezih ağabey,
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Önümde Guatemala ve Honduras var Taner. Bir düşünün desem:)
Arkadaşlara selam ve sevgiler.
Gönderen: Cüneyt Özer - Kasım 02, 2014, 21:46:31
Biz sana her ne kadar da Türkiye'den boş elle gelsek de, bize ikram ettiğin balıklar, güzel kahve ve sıcak dosluğun için teşekkürler... t*"y+
Rüzgarlar kolayına, puruvan neta olsun.
Gönderen: Necat Şerifoğlu - Kasım 02, 2014, 22:09:11
GeKo üyesi olduğumdan beri bu ilk mesajım.
Bu ziyaretimizde benim hatırladıklarımı da müsadenle paylaşayım; ne güzel bir akşam yemeğiydi, ne güzel bir sohbet ve senin askerle o gece oradan ayrılmak için adamı uykudan kaldırıp gece 00:30'da dil olmadan kızgın bir şekilde tartışman, valla zor arayı bulmuştuk.
Ertesi günü sabah geldiğimiz ufak limanda askeri sadece tekneye çıkıp bir kahve ve sohbet için ikna etmek benim için hiç kolay olmamıştı. Sen gelip olmaz öyle şey deyip askerlerle tartışmaman için, seni zor ikna etmiştik. Tabii ki senin arzun, buralara kadar gelmişken bir tekne gezisi yaptırmadan bizim dönmemize gönlünün razı olmaması idi... Orada kıyıda içtiğimiz majitolarıda ayrıca özel hatırlıyoruz. Gidiş geliş 800 km yol yaptık ama bu bize çok güzel anılar olarak geri geldi. Iyi ki gelmişiz, iyi ki seni tanımışız. Yolun açık olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 02, 2014, 22:27:47
Nezih Abi,
Biz sana her ne kadar da Türkiye'den boş elle gelsek de, bize ikram ettiğin balıklar, güzel kahve ve sıcak dosluğun için teşekkürler... t*"y+
Rüzgarlar kolayına, puruvan neta olsun.
Sevgili Cüneyt,
Varlığınız herşeye değerdi.
Güzel bir tesadüf idi. Ve onca yolu kalkıp geldiniz.
Bana çok farklı bir değer yaşattınız. Daha ne olsun.:)
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Kasım 02, 2014, 23:25:49
Nezih ağbi selam,
GeKo üyesi olduğumdan beri bu ilk mesajım.
Bu ziyaretimizde benim hatırladıklarımı da müsadenle paylaşayım; ne güzel bir akşam yemeğiydi, ne güzel bir sohbet ve senin askerle o gece oradan ayrılmak için adamı uykudan kaldırıp gece 00:30'da dil olmadan kızgın bir şekilde tartışman, valla zor arayı bulmuştuk.
Ertesi günü sabah geldiğimiz ufak limanda askeri sadece tekneye çıkıp bir kahve ve sohbet için ikna etmek benim için hiç kolay olmamıştı. Sen gelip olmaz öyle şey deyip askerlerle tartışmaman için, seni zor ikna etmiştik. Tabii ki senin arzun, buralara kadar gelmişken bir tekne gezisi yaptırmadan bizim dönmemize gönlünün razı olmaması idi... Orada kıyıda içtiğimiz majitolarıda ayrıca özel hatırlıyoruz. Gidiş geliş 800 km yol yaptık ama bu bize çok güzel anılar olarak geri geldi. Iyi ki gelmişiz, iyi ki seni tanımışız. Yolun açık olsun.
Merhaba Nejat,
Yol hikayesinin bu bölümünü atlamışım. İyi ki hatırlattın ana metne alacağım.
Senin de belirttiğin gibi sizlerle birlikte seyir yapamamak beni oldukça üzmüştü.
Aradan oldukça zaman geçmiş yollarda vatandaşlarımla karşılaşmamıştım.
Hem denizci, hem Geko dan arkadaşlarla aniden plansız programsız
yolumuz Küba'da kesişmişti. Sözde birlikte seyir yapacaktık.
Gel de bu durumda otoriteye sinirlenme.:)
Mohitolardan sonra ayrılıkta biraz duygusal olmuştu. (Notlar almayınca bu bölümü bayağı eksik yazmışım)
Varlığınıza ve ilginize teşekkür ederim.
Gönderen: Gökhan Akgün - Ocak 29, 2015, 10:03:32
Nezih ağabey,
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Önümde Guatemala ve Honduras var Taner. Bir düşünün desem:)
Arkadaşlara selam ve sevgiler.
Heyy!
denizci...
sana geleceğini söyleyeyim mi?
bir hayra vesile olacaksın...
itibarın yükselecek ...
:))
...gizemli adam sisler arasında kaybolur...
Mahayana guatemala rotasında...
...
Gönderen: Hakan Kavaklıoğlu - Ocak 29, 2015, 12:40:31
Bu çok iyi olmuş.:)Nezih ağabey,
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Önümde Guatemala ve Honduras var Taner. Bir düşünün desem:)
Arkadaşlara selam ve sevgiler.
Heyy!
denizci...
sana geleceğini söyleyeyim mi?
bir hayra vesile olacaksın...
itibarın yükselecek ...
:))
...gizemli adam sisler arasında kaybolur...
Mahayana guatemala rotasında...
...
Bakarsın sana bir tekne bulur oralardan.
Ha pardon!!
Senin zaten bir teknen var ..Henüz yılbaşına 2 ay var..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 29, 2015, 17:23:10
Nezih ağabey,
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Önümde Guatemala ve Honduras var Taner. Bir düşünün desem:)
Arkadaşlara selam ve sevgiler.
Heyy!
denizci...
sana geleceğini söyleyeyim mi?
bir hayra vesile olacaksın...
itibarın yükselecek ...
:))
...gizemli adam sisler arasında kaybolur...
Mahayana guatemala rotasında...
...
Gökhan 2 kasım tarihinde neler yazmış..
Sanki içine doğmuş.Enteresan:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 29, 2015, 17:28:03
Bu çok iyi olmuş.:)Nezih ağabey,
Dün fotolara bakınca içimiz "cızz" etti.
Yine içimizi kıpraştırdın. Bakıyoruz bakalım bu sene neresi olsun diye ?
Çok selamlar,
TANER
Önümde Guatemala ve Honduras var Taner. Bir düşünün desem:)
Arkadaşlara selam ve sevgiler.
Heyy!
denizci...
sana geleceğini söyleyeyim mi?
bir hayra vesile olacaksın...
itibarın yükselecek ...
:))
...gizemli adam sisler arasında kaybolur...
Mahayana guatemala rotasında...
...
Bakarsın sana bir tekne bulur oralardan.
Ha pardon!!
Senin zaten bir teknen var ..Henüz yılbaşına 2 ay var..
Hakan, da sanki müneccim olmuş.:))
Gönderen: Gökhan Akgün - Ocak 29, 2015, 19:22:19
veee sislerin ardından gizemli adam çıkar
Denizci seni daha önce uyarmıştım.
...Mahayana sislerin ardından kaybolan gizemli adamı sancak kıç omuzluğunda bırakarak yoluna devam eder...
...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 29, 2015, 19:25:27
Ulen Gekonun son durumu beni tufaya düşürmüş :)
Gönderen: Hakan Kavaklıoğlu - Ocak 29, 2015, 21:34:09
Yaaa işte :))
Ulen Gekonun son durumu beni tufaya düşürmüş :)
Bana müneccim mi demiştin abi:))
Gönderen: Ersin Böke - Ocak 31, 2015, 11:28:33
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 12:28:45
Nezih abi Atlantiği geçmek için Portekiz 'in hangi limanında tayfa olarak tekne bulunabiliyordu?Kasım'da gidiyorum Ersin cim... Takıl bize...
ARC 2015...
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ocak 31, 2015, 12:57:34
Nezih abi Atlantiği geçmek için Portekiz 'in hangi limanında tayfa olarak tekne bulunabiliyordu?
Böke'yi tayfa olarak bir gemide düşünsenize... Sabah kadar üstüne konuşabiliriz :) Başlık mı açsak?
Gönderen: Kaan Özkan - Ocak 31, 2015, 13:13:12
Kasım'da gidiyorum Ersin cim... Takıl bize...
ARC 2015...
[/quote]
Adınıza çok sevindim Ahmet korsanım, her yıl büyük bir ilgiyle takip ettiğim ralli. İnşallah bu ralli de 2015 sizin yılınız olur. Bizde keyifle takip ederiz.
Gönderen: Ersin Böke - Ocak 31, 2015, 13:36:01
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 16:07:54
Nezih abi Atlantiği geçmek için Portekiz 'in hangi limanında tayfa olarak tekne bulunabiliyordu?
Kanarya adaları, Gran Canaria Las Palmas limanı.
Yalnız, teknede kıtlık yaratırsın diye seni almayabilirler. ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 16:50:45
Nezih abi Atlantiği geçmek için Portekiz 'in hangi limanında tayfa olarak tekne bulunabiliyordu?
Kanarya adaları, Gran Canaria Las Palmas limanı.
Yalnız, teknede kıtlık yaratırsın diye seni almayabilirler. ;D
Atlantik nasıl geçilir başlıklı bir yazım vardı. Okumamışsın. Bu yazıda detayları bildirmiştim.
$$#.:
Gönderen: Kaan Özkan - Ocak 31, 2015, 16:57:16
« : Şubat 25, 2013, 03:59:01 »
Alıntı
Atlantigi gecmekle ilgili yanlış bilgilere sahip çok kişiye rastlıyor görüyor ve yasıyorum..
Bu nedenle kendi tecrübemi ve gözlemlerimi kısa örneklerle sizlere aktaracagım.
Karayiplerde St Martin den satın almış oldugum tekneme deniz yolu ile ulaşmak üzere Atlantiği bir baska tekne ile geçmeye karar verdim.
Bunun üzerine Find a crew ve Crewseeker sitelerine 10 yıldır ege ve akdenizde gezen ve amel maramu 46 sahibi oldugumu belirten bir ilan verdim.
Kısa bir süre sonra ...hem de benim teknenın kardeşi olan bir amel maramu sahibinden ilanıma cevap geldi..
Cevap ta charter teknesi olarak atlantigi 7-8 kisi olarak gececeklerini. yemek-içmek dahil ücretin 1200€ oldugunu yazıyordu.
Tam o sırada Atlantigi yalnız gececek bir Türk arkadaşla da tanısmış olmama ragmen yeni aldıgım teknenin eşiyle para
ödeyerek gecmeyi tercih ettim.Yolda tekneyi tanıyarak kendi tekneme gectiğimde bir tecrübe sahibi olacaktım.
Yazıştık antlaştık. Bana yanımda 7 kilodan fazla bagaj getirmemi soylediler...
Neler diye sordugumda ... I mont -I polar-yağmurluk-birkaç şort ve tşirt -1 pantolan-kitap-disk çalar-pc ve ıvır zıvır ihtiyaçlar.
Ben kendi tekneme gececeğimden Türkiye 'ye dönmeyecegimden bana bir istisna yapıldı 35 kilo ile tekneye Las Palmasta katıldım.
O sırada bir arkadaşım da İşinden izin alıp atlantigi gecmeye karar verdi . Ancak benim katıldıgım teknede yer yoktu.
Atlantigi gececek olan diger Türk teknesiyle kendisini tanıstırdım.
.Yaptıkları görüşmede tekne sahibi kendisinden marka marka bir sürü ekİpman talep etti .. Offshore kıyafetler -özel can
yelegi vs..neredeyse 2000€ tutuyor.Ayrıca yol giderlerine katılım olarak 1500€.?????Tabii arkadasım hayal kırıklıgına uğradı...
Bu noktada Atlantigi geçecek 2 tekne sahibi arasında farklı bir anlayış tarzı görünmektedir.
Biri Türk digeri avrupalı...
Neyse .... LasPalmastan Capo verdelere dümen tutup Capo Verde adalarını dolasarak. Grenada ya dümen kırarak 16 günde Atlantigi gectik. Toplamda 3200 mil ve teknede 35 gün seyir yaptık.
Neredeyse yolun yarısı kadar Parasailor kullandık(genaker ın ortası delikli olanı )
Çok seyrek olarak sağnaklarda 20 kt civarı rüzgar esti.Genellikle pupa ve genis apaz seyirler yaptık. 3-5 gün ruzgarsız kaldık motor seyrıne gectik.
Bu süre zarfında sadece baslangıçta 3 gün gece seyirlerinde mont ve pantalon giyme ihtiyacı hissettim.
Mont ise bildiginiz Vakko yarıslarında dagıtılan montlardan.Bir buçuk yıl oldu halen de hayat Karayiplerde şort ve tşirtlerle geçiyor.
Geçen Kasımda yine bir Türk teknesi Atlantigi geçti. Bu tekneye katılan bir arkadasla bu yakada bulusup birlikte seyir yapacagız.
Yola cıkmadan önce kendisine ısrarla bosuna hamallık etmemesi üzerine nelerin lazım olup nelerin olmadıgını anlatmama rağmen
Benim tekneye gectiğinde büyük bir valiz ve yüklü bir sırt cantası ile geldi.Bir süre birlikte seyir yaptıktan sonra bazı fazlalarını benim teknede bırakarak ayrıldı.
Benden yapılı oldugundan kullanamadıgım bu giysileri yollarda rastladıgım evsizlere dagıtıyorum.İşime yaramayan kitaplarda teknede duruyor.
Bu sene ARC gurubunda 250 tekne atlantigi gecti.
En son gelen yolda motoru bozulan 30 günde gecen salaş ufak bir tekne . bir kac genç. Gençlere hayran oldum
dogrusu. Bağımsız gecen tekneler ise kimbilir kac yuz?
Atlantik geçici Kanarya adalarından Las Palmastan veya güneye inilirse Capo Verde adalarından başlar . Yani 28 ile 15
derece paraleller arasında seyir yapılır hava sıcaklıgı genelde 20 derecenin altına düşmez.Dolayısı ile tulummus offshore
kıyafetlermis bu ıklim kusagında giyilmez.
Güneye indikçe sıcaklık iyice yükselir teknede gölge kapma oyunu baslar. Kasım ayında yapılan bu geçişlerde kolay kolay sert havaya rastlanmaz .
Atlantik git git bitmez gün batar gün doğar fazla heyecan olmaz . kagıt oynar kitap okursunuz.
Yalnız kaba dalgalardan dolayı bir rahatsızlık herdaim mümkündür.
ATLANTİGİ gerek tayfa gerekse. kendi teknesi ile geçecek olanların gözü korkutuluyor..
Gerçek hicte öyle sağdan soldan duyduklarınız gibi degildir..Apandisit aldırmayı da gerektirmiyor :)
Atlantigi tayfa olarak gecmek isteyenlere önerim yukarda bahsettigim sitelere uye olup kendilerine tekne aramalarıdır.Bu
arayıs 2 şekilde olabilir.
1-Atlantik charter' ı yapan tekneler vardır.. Bedelini oder ve gecersiniz...
2-Atlantigi gececek olan solo denizciler veya .çiftler vardır bu uzun geçiş için yanlarına yardımcı denizci bakarlar.Masraflara ortak olursunuz ve beraber geçersiniz.
Yalnız biraz tecrübe ve düzgün bir ingilizce aranır.
Bir diger şık ise Laspalmas'a ARC 25 kasım oncesi gidilir .kamp kurulur olabilecek her pano. cafe duvarlarına tekne
arıyorum ilanları asılır.
Genelliklede bir tekne bulunur .Bulamazsanız da sansim yokmuş der dönersiniz. O panolardan rastladıgım birkac kisiyle
daha sonra Karayipler'de karşılaştıklarım oldu..
Umarim bu yazı Atlantik hayallerı kuran arkadaşlara bir teşvik olur.cesaretlendirir.
Rüzgarınız kolayına olsun..
Sevgiler Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 17:04:09
Kaan, hızır gibisin maşallah. 1w5ey8
Gönderen: Mehmet Vural - Ocak 31, 2015, 18:06:23
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 20:53:16
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 20:54:11
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 20:56:19
Kasım'da gidiyorum Ersin cim... Takıl bize...
ARC 2015...
Adınıza çok sevindim Ahmet korsanım, her yıl büyük bir ilgiyle takip ettiğim ralli. İnşallah bu ralli de 2015 sizin yılınız olur. Bizde keyifle takip ederiz.
[/quote]
Teşekkür ederim Kaan Korsanım..
Umarım iş güç son dakika bir terslik yaratmaz da iptal etmek zorunda kalmam.. Planlamak için çok vakit var sorun olacağını sanmıyorum.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 21:55:49
Nezih Korsan hemen herşeyi anlatmış.. Ben bu sene kendi teknemle geçmeyeceğim. Zira Donanım olarak eksiklerim var bir de tecrübeli birilerinin Yanımda Olmasını tercih ediyorum. 7Seas'' in sooulmate teknesiyle gideceğim. Jeanneau SO 49..
Ahmet,
Mesela ne gibi donanım eksiklerin var. Listeleyebilir misin?
Ekber oldukça iyi tecrübeli bir kaptandır. Atlantiği su yolu yaptı.
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Ocak 31, 2015, 21:57:00
Gönderen: Hakan Kavaklıoğlu - Ocak 31, 2015, 22:34:55
TAYFA OLARAK ATLANTİK NASIL GEÇİLİRTeşekürler Kaan bey bu alıntının linkini yazabilirmisiniz..
« : Şubat 25, 2013, 03:59:01 »
Alıntı
Atlantigi gecmekle ilgili yanlış bilgilere sahip çok kişiye rastlıyor görüyor ve yasıyorum..
Bu nedenle kendi tecrübemi ve gözlemlerimi kısa örneklerle sizlere aktaracagım.
Karayiplerde St Martin den satın almış oldugum tekneme deniz yolu ile ulaşmak üzere Atlantiği bir baska tekne ile geçmeye karar verdim.
Bunun üzerine Find a crew ve Crewseeker sitelerine 10 yıldır ege ve akdenizde gezen ve amel maramu 46 sahibi oldugumu belirten bir ilan verdim.
Kısa bir süre sonra ...hem de benim teknenın kardeşi olan bir amel maramu sahibinden ilanıma cevap geldi..
Cevap ta charter teknesi olarak atlantigi 7-8 kisi olarak gececeklerini. yemek-içmek dahil ücretin 1200€ oldugunu yazıyordu.
Tam o sırada Atlantigi yalnız gececek bir Türk arkadaşla da tanısmış olmama ragmen yeni aldıgım teknenin eşiyle para
ödeyerek gecmeyi tercih ettim.Yolda tekneyi tanıyarak kendi tekneme gectiğimde bir tecrübe sahibi olacaktım.
Yazıştık antlaştık. Bana yanımda 7 kilodan fazla bagaj getirmemi soylediler...
Neler diye sordugumda ... I mont -I polar-yağmurluk-birkaç şort ve tşirt -1 pantolan-kitap-disk çalar-pc ve ıvır zıvır ihtiyaçlar.
Ben kendi tekneme gececeğimden Türkiye 'ye dönmeyecegimden bana bir istisna yapıldı 35 kilo ile tekneye Las Palmasta katıldım.
O sırada bir arkadaşım da İşinden izin alıp atlantigi gecmeye karar verdi . Ancak benim katıldıgım teknede yer yoktu.
Atlantigi gececek olan diger Türk teknesiyle kendisini tanıstırdım.
.Yaptıkları görüşmede tekne sahibi kendisinden marka marka bir sürü ekİpman talep etti .. Offshore kıyafetler -özel can
yelegi vs..neredeyse 2000€ tutuyor.Ayrıca yol giderlerine katılım olarak 1500€.?????Tabii arkadasım hayal kırıklıgına uğradı...
Bu noktada Atlantigi geçecek 2 tekne sahibi arasında farklı bir anlayış tarzı görünmektedir.
Biri Türk digeri avrupalı...
Neyse .... LasPalmastan Capo verdelere dümen tutup Capo Verde adalarını dolasarak. Grenada ya dümen kırarak 16 günde Atlantigi gectik. Toplamda 3200 mil ve teknede 35 gün seyir yaptık.
Neredeyse yolun yarısı kadar Parasailor kullandık(genaker ın ortası delikli olanı )
Çok seyrek olarak sağnaklarda 20 kt civarı rüzgar esti.Genellikle pupa ve genis apaz seyirler yaptık. 3-5 gün ruzgarsız kaldık motor seyrıne gectik.
Bu süre zarfında sadece baslangıçta 3 gün gece seyirlerinde mont ve pantalon giyme ihtiyacı hissettim.
Mont ise bildiginiz Vakko yarıslarında dagıtılan montlardan.Bir buçuk yıl oldu halen de hayat Karayiplerde şort ve tşirtlerle geçiyor.
Geçen Kasımda yine bir Türk teknesi Atlantigi geçti. Bu tekneye katılan bir arkadasla bu yakada bulusup birlikte seyir yapacagız.
Yola cıkmadan önce kendisine ısrarla bosuna hamallık etmemesi üzerine nelerin lazım olup nelerin olmadıgını anlatmama rağmen
Benim tekneye gectiğinde büyük bir valiz ve yüklü bir sırt cantası ile geldi.Bir süre birlikte seyir yaptıktan sonra bazı fazlalarını benim teknede bırakarak ayrıldı.
Benden yapılı oldugundan kullanamadıgım bu giysileri yollarda rastladıgım evsizlere dagıtıyorum.İşime yaramayan kitaplarda teknede duruyor.
Bu sene ARC gurubunda 250 tekne atlantigi gecti.
En son gelen yolda motoru bozulan 30 günde gecen salaş ufak bir tekne . bir kac genç. Gençlere hayran oldum
dogrusu. Bağımsız gecen tekneler ise kimbilir kac yuz?
Atlantik geçici Kanarya adalarından Las Palmastan veya güneye inilirse Capo Verde adalarından başlar . Yani 28 ile 15
derece paraleller arasında seyir yapılır hava sıcaklıgı genelde 20 derecenin altına düşmez.Dolayısı ile tulummus offshore
kıyafetlermis bu ıklim kusagında giyilmez.
Güneye indikçe sıcaklık iyice yükselir teknede gölge kapma oyunu baslar. Kasım ayında yapılan bu geçişlerde kolay kolay sert havaya rastlanmaz .
Atlantik git git bitmez gün batar gün doğar fazla heyecan olmaz . kagıt oynar kitap okursunuz.
Yalnız kaba dalgalardan dolayı bir rahatsızlık herdaim mümkündür.
ATLANTİGİ gerek tayfa gerekse. kendi teknesi ile geçecek olanların gözü korkutuluyor..
Gerçek hicte öyle sağdan soldan duyduklarınız gibi degildir..Apandisit aldırmayı da gerektirmiyor :)
Atlantigi tayfa olarak gecmek isteyenlere önerim yukarda bahsettigim sitelere uye olup kendilerine tekne aramalarıdır.Bu
arayıs 2 şekilde olabilir.
1-Atlantik charter' ı yapan tekneler vardır.. Bedelini oder ve gecersiniz...
2-Atlantigi gececek olan solo denizciler veya .çiftler vardır bu uzun geçiş için yanlarına yardımcı denizci bakarlar.Masraflara ortak olursunuz ve beraber geçersiniz.
Yalnız biraz tecrübe ve düzgün bir ingilizce aranır.
Bir diger şık ise Laspalmas'a ARC 25 kasım oncesi gidilir .kamp kurulur olabilecek her pano. cafe duvarlarına tekne
arıyorum ilanları asılır.
Genelliklede bir tekne bulunur .Bulamazsanız da sansim yokmuş der dönersiniz. O panolardan rastladıgım birkac kisiyle
daha sonra Karayipler'de karşılaştıklarım oldu..
Umarim bu yazı Atlantik hayallerı kuran arkadaşlara bir teşvik olur.cesaretlendirir.
Rüzgarınız kolayına olsun..
Sevgiler Saygılar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 22:39:05
En son bisiklet de almıştı halbuki?
Radar alacağıma katlanır bisiklet almayı tercih ederim. :D
Gönderen: Kaan Özkan - Ocak 31, 2015, 22:42:00
Gönderen: Hakan Kavaklıoğlu - Ocak 31, 2015, 22:43:40
Hakan Korsan, BENDEN DENİZCİ OLMAZ başlığı 68. sayfa :DTeşekür ederim Kaan Korsanım..
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 23:03:01
Gönderen: Suat Zeybek - Ocak 31, 2015, 23:13:52
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Ocak 31, 2015, 23:32:57
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Eğer ekonomik durum kısıtlı ise hepsini var edecem diye uğraşıp zaman kaybetme.
2.el yedek yelken bulabilirsin. Hatta şimdiden Koreden Leesails.com dan yenisini sipariş verirsin. Fiat oldukça uygun.
Epirb ve balon yelken yeterli. Güneş panelleri ve sıkı bir otopilot lazım, gerisini boşver.
Şu an henüz olgunlaşmayan şeytani bir firikm var. Bakarsın ben de katılırım size.
Tekneyi orada mı bırakacaksın:?
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 23:56:52
Bilemiyorum hiç böyle düşünmemiştim... Başkasının teknesiyle geçip sonra ceketini alıp dönmek en kolay yol gibi idi... Ama Korsan dostlar işin ucundan tutarlarsa hele birde aralarında Suat Korsanım gibi tecrübeli denizcilerde olursa neden olmasın. Bilemiyorum... Konuyu Tartışmakta fayda var...
Gönderen: Ahmet Solmaz - Ocak 31, 2015, 23:59:40
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Valla Suat Korsanım hiç düşünmediğim ve planlamadığım bir noktaya gidiyor konu.. Tartışmakta fayda var.... Konuşalım...
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 01, 2015, 00:05:05
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Valla Suat Korsanım hiç düşünmediğim ve planlamadığım bir noktaya gidiyor konu.. Tartışmakta fayda var.... Konuşalım...
Ahmet korsanım, o zaman zihninizde iyice oluşturup, planlayıp karar verin derim ben. Gerisi çorap söküğü gibi gelir nasılsa.
Ben destek olurum eğer kararınız pozitif olursa.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 00:49:57
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Valla Suat Korsanım hiç düşünmediğim ve planlamadığım bir noktaya gidiyor konu.. Tartışmakta fayda var.... Konuşalım...
Ahmet korsanım, o zaman zihninizde iyice oluşturup, planlayıp karar verin derim ben. Gerisi çorap söküğü gibi gelir nasılsa.
Ben destek olurum eğer kararınız pozitif olursa.
Eğer, Suat kaptan gelirim diyor ise bu fırsat kaçırılmaz bir şanstır.
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Şubat 01, 2015, 01:54:14
Gönderen: Gökhan Akgün - Şubat 01, 2015, 07:57:47
Olabilir... Sonrasında zaman zaman gidip ailemle ve Arkadaşlarımla vakit geçirmek hoş olur...
Bilemiyorum hiç böyle düşünmemiştim... Başkasının teknesiyle geçip sonra ceketini alıp dönmek en kolay yol gibi idi... Ama Korsan dostlar işin ucundan tutarlarsa hele birde aralarında Suat Korsanım gibi tecrübeli denizcilerde olursa neden olmasın. Bilemiyorum... Konuyu Tartışmakta fayda var...
Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Valla Suat Korsanım hiç düşünmediğim ve planlamadığım bir noktaya gidiyor konu.. Tartışmakta fayda var.... Konuşalım...
:) bu sayfaya bulasanlarda gorulen bir durumdur bu...
maalesef havasi mi suyu mu bermuda seytan ucgeni gibi cekiyor icine...
kara delik...
artik bu deligin cekim gucune girdin...
yapman grreken tek sey...
yéni plan...
hayirli olsun Ahmet Korsan:)
Gönderen: Ersin Böke - Şubat 01, 2015, 09:57:47
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 11:11:13
Ben de gelirim.. Suat korsan var. Anlaşılan Nezih abi de katılabilecek. Her durumda manyak bir seyir olur. Ama ben biraz lüks severim. Benim ahçım var. Onsuz gelmem :) Cengo hazırlan karayiplere gidiyossssss...
Sen ve Cengo 9kly3
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 13:21:15
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 13:25:53
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 13:28:14
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 13:29:51
Olabilir... Sonrasında zaman zaman gidip ailemle ve Arkadaşlarımla vakit geçirmek hoş olur...
Bilemiyorum hiç böyle düşünmemiştim... Başkasının teknesiyle geçip sonra ceketini alıp dönmek en kolay yol gibi idi... Ama Korsan dostlar işin ucundan tutarlarsa hele birde aralarında Suat Korsanım gibi tecrübeli denizcilerde olursa neden olmasın. Bilemiyorum... Konuyu Tartışmakta fayda var...Abi radarım ve katlanır bisikletim var başka birşey yok nerdeyse..:) yelkenler eski, yedekleri yok fırtına yelkeni vs yok.. Paraşüt, Ais, Epirb vs. Hiçbiri yok... En önemlisi tekneyi Akdeniz'i geçirip okyanusa çıkaracak ilave vakit yok. Geçiş için en fazla 1 ay işlerime ara verecebileceğim.. O da binbir zorlukla.. Yaşım ilerlemeden şu işi yapmak istiyorum uzun yıllardır... Birkaç korsan tekneyi Las Palmasa götürürse bende benimle gelecek bir korsan ekibi kurar geçerim valla. Ekber Beye vereceğimiz paraya biraz daha ekler eksikleri tamamlarız...
Proje ciddileşirse ben götürürüm. Geçiş için düşünülen tarihte de vaktim olursa pasaja da katılabilirim.
Hem karşıda bu sefer Nezih korsanımla da birkaç gün geçirebilme imkanı olur belki de... ;)
Valla Suat Korsanım hiç düşünmediğim ve planlamadığım bir noktaya gidiyor konu.. Tartışmakta fayda var.... Konuşalım...
:) bu sayfaya bulasanlarda gorulen bir durumdur bu...
maalesef havasi mi suyu mu bermuda seytan ucgeni gibi cekiyor icine...
kara delik...
artik bu deligin cekim gucune girdin...
yapman grreken tek sey...
yéni plan...
hayirli olsun Ahmet Korsan:)
Gökhan korsan dönüşü seninle iki tekne yapmayacakmıyız zaten :)
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 13:32:37
Ben de gelirim.. Suat korsan var. Anlaşılan Nezih abi de katılabilecek. Her durumda manyak bir seyir olur. Ama ben biraz lüks severim. Benim ahçım var. Onsuz gelmem :) Cengo hazırlan karayiplere gidiyossssss...
Ersincim yemek işini çözdük sayende. Geriye kalan eksiklerin hepsi minör :)
Yarın bile çıkabiliriz yola artık...
Gönderen: Ersin Böke - Şubat 01, 2015, 17:27:04
Gönderen: Cenk Gürsel - Şubat 01, 2015, 17:53:43
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 18:06:11
bence Nezih abi için sorun yoksa burada tartışalım. Onun gözetinminde olsun. Şaka bir yana ben katılmak isterim. Bence Nezih abi ve Suat korsanım ile bir araya gelip, (skype vs. ) plan yapmak lazım.. Moderasyona gerek yok isterseniz ayrı bir konu başlığı da açıveririz.
Bence sakıncası yok zaten şu aralar yazamıyorum. Geçmiş de çöpe gitti. Nasıl geri döner bilemiyorum.
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 01, 2015, 19:08:12
Bana uyar; gerek tecrübe gerekse fiili olarak ben varım. Skype vs. grup görüşmeleri nasıl yapılıyor?bence Nezih abi için sorun yoksa burada tartışalım. Onun gözetinminde olsun. Şaka bir yana ben katılmak isterim. Bence Nezih abi ve Suat korsanım ile bir araya gelip, (skype vs. ) plan yapmak lazım.. Moderasyona gerek yok isterseniz ayrı bir konu başlığı da açıveririz.
Bence sakıncası yok zaten şu aralar yazamıyorum. Geçmiş de çöpe gitti. Nasıl geri döner bilemiyorum.
Gönderen: İlkay Ersoy - Şubat 01, 2015, 20:04:06
Burada bizlere pek faydalı genel bilgiler sunuyorsunuz ama ben şahsen Guatemala'da sezon geçirmek nasıldır çok merak ediyorum. Gününüz haftanız nasıl geçiyor? Ne zaman kadar bekleyeceksiniz, takip eden planlar nasıl? O süre içinde Guatemala'da sabit mi kalacaksınız yoksa üstte Belize var (Malum Mr. No okuyarak büyüdük) El Salvador, Honduras, Meksika var dibinde. Var mı bu vesileyle gezi planları yörede? Yoksa da günlerhaftalar nasıl gidiyor<? Geçim, masraflar vs çok özel olmazsa fikir verici hususlarda yazar mısınız? Oraya basıp gelecek kişiyi muhtemel nasıl bir hayat, nasıl masraflar bekliyor? Anladınız siz beni, biraz da hayatın içine alın bizi..
Gönderen: Kaan Özkan - Şubat 01, 2015, 20:15:33
Nezih Korsan,
Burada bizlere pek faydalı genel bilgiler sunuyorsunuz ama ben şahsen Guatemala'da sezon geçirmek nasıldır çok merak ediyorum. Gününüz haftanız nasıl geçiyor? Ne zaman kadar bekleyeceksiniz, takip eden planlar nasıl? O süre içinde Guatemala'da sabit mi kalacaksınız yoksa üstte Belize var (Malum Mr. No okuyarak büyüdük) El Salvador, Honduras, Meksika var dibinde. Var mı bu vesileyle gezi planları yörede? Yoksa da günlerhaftalar nasıl gidiyor<? Geçim, masraflar vs çok özel olmazsa fikir verici hususlarda yazar mısınız? Oraya basıp gelecek kişiyi muhtemel nasıl bir hayat, nasıl masraflar bekliyor? Anladınız siz beni, biraz da hayatın içine alın bizi..
İlkay korsan adamcağız ne yapsın oralar da bir başına, sıkıntıdan patlıyor baksanıza :o
(http://i.hizliresim.com/N3goOL.jpg) (http://hizliresim.com/N3goOL)
Gönderen: İlkay Ersoy - Şubat 01, 2015, 20:33:00
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 20:44:31
Çok üzülüyorum bu durumuna... Şimdi anlaşıldı neden her korsanın Nezih Korsana ulaşmayı çalışması... 1w5ey8
Yahu abartmayın foto montaj o. İtiraf ediyorum. Özür dilerim.
Yoksa Türkiye buraya akacak. ;D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 20:49:20
En son bisiklet de almıştı halbuki?
Radar alacağıma katlanır bisiklet almayı tercih ederim. :D
Diye, yazmışım dün. Bugün gerçek oldu. 2. el markette hem radar, hem SSB telsiz vardı. Çok da ucuz.
Benim gözüm katlanır bisiklete çarptı. Ve 2. bisikleti almış oldum.
Ne dersiniz 'benden denizci olmaz dimi' :D
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 01, 2015, 20:51:08
Dolayısıyla sorun olmaz :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 01, 2015, 20:53:19
Abi sen aldıysan en fazla 50 dolar vermişsindir..
Dolayısıyla sorun olmaz :)
yok canım okadar da vicdansız değilim ,
225 $ dan 125 e düşürdüm. o kadarcık.
Gönderen: İlkay Ersoy - Şubat 01, 2015, 21:23:20
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 02, 2015, 05:04:18
Nezih Korsan,
Burada bizlere pek faydalı genel bilgiler sunuyorsunuz ama ben şahsen Guatemala'da sezon geçirmek nasıldır çok merak ediyorum. Gününüz haftanız nasıl geçiyor? Ne zaman kadar bekleyeceksiniz, takip eden planlar nasıl? O süre içinde Guatemala'da sabit mi kalacaksınız yoksa üstte Belize var (Malum Mr. No okuyarak büyüdük) El Salvador, Honduras, Meksika var dibinde. Var mı bu vesileyle gezi planları yörede? Yoksa da günlerhaftalar nasıl gidiyor<? Geçim, masraflar vs çok özel olmazsa fikir verici hususlarda yazar mısınız? Oraya basıp gelecek kişiyi muhtemel nasıl bir hayat, nasıl masraflar bekliyor? Anladınız siz beni, biraz da hayatın içine alın bizi..
Ama sıradan bir gün ve haftayı hala bekliyoruz...
İlkay,
Şu an yoğun bir tadilat var teknede. Boya badana,cila, kereste işleri. krom, tuvalet vs
işleri.
Yazmaya hiç vaktim oluyor. Sorularının bazıları zaten yol hikayeleri arasında yer alacak.
Bazılarını cevaplayayım ;
1- Aylık gelirim 6500 tl. %80 tekneye harcıyorum. Malum 35 yaşında her fırsatta bir
tarafını yeniliyorum.
Kalan yeme içme bana yetiyor.
2- Şu an kasırga mevsimi bitti yollara dökülmeye tadilatlar nedeni ile geç kaldım.
Gerçi kasırga mevsiminde mecburiyetlerden ve biraz da keyiften yollarda idim.
Küba, Meksika,Belize üzerinden Guatemalaya geldim.
3- Doğa ve lokal sevimli insanlar arasında çok güzel bir yer.
Yaşam oldukça ucuz. Ancak iş disiplinleri insanı çıldırtacak seviyede.
4- 1 ay zarfında yeniden yollara dökülmeye çalışıyorum..
Honduras üzerinden 3. kez Küba yapıp amerikaya geçeceğim.
Bu ana plan ama her gün yeni bir başlangıca gebe.
Kimbilir neler olacak.
Sorularınıza her zaman açığım.
Gönderen: İlkay Ersoy - Şubat 02, 2015, 08:30:11
soru yok Nezih Korsan ama en azından uzaktan bize geldiği kadarıyla hayal gücümüzü gülümseyerek zorlayacak pek keyifli yerlerdesiniz. Yelken ve denizle ilgili teknik bilgi birikiminizden her zaman yararlanalım elbette ama "kübalı balıkçıların günlük hayatından bir kesit" videonuz gibi oradaki atmosferi havayı anlatan yazı/görseller de bizleri pek keyiflendiriyor..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2015, 06:24:57
http://youtu.be/yTD2d0GkTmg (http://youtu.be/yTD2d0GkTmg)
Ben bu tekneyi soyup kaçacağım bende olmayanlar bu teknede var . Mesela can salı, dingi+motor. Ve elektronik donanım
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2015, 06:47:17
Seneye ziyaretçiniz olabilir, gelmişken "bisikletle route 66" da gerçekleştirilir ve kamuoyuna Nezih Korsan bana baba 30-31, bristol 29-32, bayfield 29-30-32, valiant 32 lerden birini alacak diye de duyurulur.
Bazen piyanonun kalın Do tuşuna çok bastığımda güzel ve yüksek seviyede iyi bir Do sesi çikaracağımı sanıyorum, elbette yanılıyorum, piyano için iyi bir Do akordu ve beynim için de iyi bir müzikal akord gerekli olduğunu unutuyorum.
Topiğin bu yerinin sahibi benim, kendimle ilgili herşeyi yazarım.
« Son Düzenleme: Bugün, 06:38:50 Gönderen: Mehmet Vural »
Gönderen: Mehmet Vural - Şubat 03, 2015, 07:07:49
Yanlış yere yazdığım için özür, "Benden Denizci Olmaz" topiğine yazacaktım!!
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2015, 08:47:20
İki Geko kardeş yanyana.
.(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4442_zpsojh44i5h.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4442_zpsojh44i5h.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2015, 08:50:46
Nezih Korsanım,
Seneye ziyaretçiniz olabilir, gelmişken "bisikletle route 66" da gerçekleştirilir ve kamuoyuna Nezih Korsan bana baba 30-31, bristol 29-32, bayfield 29-30-32, valiant 32 lerden birini alacak diye de duyurulur.
Bazen piyanonun kalın Do tuşuna çok bastığımda güzel ve yüksek seviyede iyi bir Do sesi çikaracağımı sanıyorum, elbette yanılıyorum, piyano için iyi bir Do akordu ve beynim için de iyi bir müzikal akord gerekli olduğunu unutuyorum.
Topiğin bu yerinin sahibi benim, kendimle ilgili herşeyi yazarım.
« Son Düzenleme: Bugün, 06:38:50 Gönderen: Mehmet Vural »
Yaa Mehmet,
Ne olur ne olmaz gelirsin diye radar yerine bisiklet aldım.KIymetini bil artık.:)))
Bir daha bu tekne şansı eline geçer mi bilinmez.
Dikkat et, bisiklet ile oyalanmayasın:)
Gönderen: Mehmet Vural - Şubat 03, 2015, 10:56:07
Nezih Korsanım,
sağolun ama route 66'nın şanına yakışan canondale olur herhalde.
tekne alım konusunda ise kablumbağ hikayesini bilirsiniz, alamasam da uğrunda ölmem ama bir hayli terlerim ya.
Gönderen: Mehmet Ergener - Şubat 03, 2015, 13:07:12
Bazılarınız biliyor, veya anladı, Gökhanla zaten görüşüyoruz nihayet dün gerçekleşeceği artık kesinleşti.Ve ben de artık Karayipler’de yola hazır tanıdık bir teknenin sahibiyim..
Hem de yarı avrupa fiyatına !!!
Evet bu tekneyle alım serüvenim iki ay önce başladı.
Ancak Nezih kaptan olmasaydı kesinlikle bu alım gerçekleşemezdi.
Hikaye kısaca şöyle..Teknenin ilk ilanına göre ABD Mishigan’da idi.Teknenin yeri benim için anlamsızdı ama yine de bilgi istedim.Teknenin sahibi garip bir adam uzun mektuplara tek kelime ile bir hafta sonra cevap veriyor,filan…Uzun bir süre sonra da Rio Dulce de olduğunu öğrendim. Sevimli bir yer gibi, çok güzel.İlgim çok arttı . Muhtelif mektuplarda malum soruları sordum, detaylar istedim, çünkü bu tekneyi 7 yıldır tanıyorum. Sorularıma cevap hemen hemen gelmiyor gelen bir iki kötü resimlerden hiç bir şey anlaşılmıyor. Ve kesinlikle fiyat vermiyor… çok garip bir durum.. kesinlikle ciddiyetime inanmıyor sanıyorum. Telefonla aradım birkaç kere, ingilizcesi hiç anlaşılmıyor.
Derken siteden sevgili Nezihin de orada olduğunu anladım.. Şans işte..Ben siteyi pek sık takip etmiyordum. Keşke Nezihin orada olduğunu daha erken anlasa idim, herşey çok daha kolay olurdu.Neyse Nezih işlerinin arasında bu adamla telefonla irtibat kurdu ve teknenin Guadalupe adasına gitmekte olduğunu öğrendik. Bu arada fiyat belli oldu 20.000 USD. Bence uygun( Gökhan’ınki kadar olmasa da. Haha). Adamı ve Karısını zar zor Nezihin teknesine getirdik. Burada bazı gerginlikler oldu. Fakat Nezih soğukkanlılıkla ve bütün durumu kontrolu altına alarak bir anlaşma ortamı sağladı. Doğrusu ben buradan orada neler olduğunu tam anlayamadım ama meselenin tamamen kopma noktasında düzeltildiğini biliyorum. Bu anlaşma 10 gün önce oluyor. Tekne bu ara ulaşılmaz durumda ve Cayman adasına doğru yolda. Bir kaç gün sonra Nezih ve John tekrar gittiler adama. İyi ki gitmişler, yoksa iş yine kalacakmış, neyse anlaşma perçinlendi ve ödemenin ilk dilimini gönderdim ve artık teknenin gittiği her yerden geri çağrılması sözünü aldı sevgili Nezih..
Şunu kesinlikle söylemek isterim ki bu kadar uğraşı ben kendim için bile yapmazdım, burada Nezihciğim sana tekrar tekrar teşekkür ederim.
Dün tekne geldi ve Nezihin teknesinin yanında ayırttığı yere yanaştı. Ben de sizlerle birlikte ilk defa teknenin detaylarını videodan gördüm.. içini hala pek bilmiyorum..
Artık bu alım işi bitti sayılır diyebilir miyiz ??
Gönderen: Suat Zeybek - Şubat 03, 2015, 13:17:14
Habir de; her daim karinanın altında bir kadem su olsun... ;)
Gönderen: Öcal Turan - Şubat 03, 2015, 13:22:47
Gönderen: Haluk Keçik - Şubat 03, 2015, 13:24:45
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - Şubat 03, 2015, 13:25:21
Gönderen: Mehmet Vural - Şubat 03, 2015, 13:38:59
Mehmet Korsanım hayırlı olsun güle güle mutluluk içinde kullanın.
Gönderen: İlkay Ersoy - Şubat 03, 2015, 13:40:21
Nezih Korsan bildiğiniz tekne çöpçatanı oldu...
Gönderen: Mehmet Vural - Şubat 03, 2015, 13:42:35
Nezih Kılıçkını - Mahayana
www.denizlerden.com (http://www.denizlerden.com)
okumayan korsanlara öneririm..
Gönderen: Mutluay İzbudak - Şubat 03, 2015, 13:53:43
Bi 2-3 ay içinde okyanusu toplu geçecek kadar geko teknesi olacak gibi görünüyor orada :D Tekneleri görenin iştahı kabarıyor çünkü :)
Gönderen: H. Hamdi Yalçın - Şubat 03, 2015, 15:11:28
Gönderen: Ali Kuban - Şubat 03, 2015, 15:16:54
Hayırlı ve keyifli olsun...
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Şubat 03, 2015, 15:45:46
Gönderen: Gökhan Akgün - Şubat 03, 2015, 15:55:02
Mehmet abi ile biz neredeyse kader birliği yaptık
Birbirimize destek olmaya çalıştık...:)
Çok değerli bir denizciyi daha tanıma fırsatım oldu ...
İnşallah bu dostluklar devam eder...
Nezih abiye de yine destekleri için ben de buradan bir kez daha Teşekkür ederim.
Gönderen: Cenk Gürsel - Şubat 03, 2015, 18:33:26
Gönderen: Kaan Erdem - Şubat 03, 2015, 19:09:28
Her ne kadar dün yüzünüze söylemiş olsam da tekrardan hayırlı olsun kızınız. (Böylelikle aslında konuyu benim de bildiğim ortaya çıkmış oldu)
Özelliklerini çok iyi bildiğiniz bir tekne başka iklimlerde de selametle kullanınız.
Sevgi, Saygı ve Selametle
Gönderen: Mustafa Özdemir - Şubat 03, 2015, 19:38:55
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 03, 2015, 20:30:53
Hayırlı olsun Mehmet Abi...:)
Mehmet abi ile biz neredeyse kader birliği yaptık
Birbirimize destek olmaya çalıştık...:)
Çok değerli bir denizciyi daha tanıma fırsatım oldu ...
İnşallah bu dostluklar devam eder...
Nezih abiye de yine destekleri için ben de buradan bir kez daha Teşekkür ederim.
Gökhan ve Mehmet,
Bana teşekkür etmekten artık vazgeçin. Poseidona teşekkür edin.
Bugün ben size destek olduysam; geçmişte bana destekler verenlere borcumu ödemiş oluyorum.
Siz de borcunuzu diğer denizcilere ödeyeceksiniz.
Denizlerde saadet zinciri.
Her ikinize de tekneleriniz hayırlı olsun.
Her ikisi de gerçekten güzel ve sağlam tekneler. Fiatlar çok çok uygun
Rüzgarınız eksik olmasın.
Sevgiler.
Gönderen: Ahmet Solmaz - Şubat 03, 2015, 20:54:29
Gönderen: Hakkı Algın - Şubat 03, 2015, 21:22:57
Nezih korsanım, sizede bravo , eskiden tekne bakmaya Hırvatistana gidilirdi, siz istikameti Guatemalaya çevirdiniz. Her halde orada filotila kurup gezeceksiniz. Anılarınızı paylaştığınız için tekrar teşekkürler. Selamlar, saygılar.
Gönderen: Eyüp Oğan - Şubat 04, 2015, 09:08:43
Gökhan ve Mehmet Korsanlarım, tekneleriniz tekrar hayırlı olsun, çok güzeller... :)
Açıkçası çok imrendim..
Nezih Korsanım, böyle ortalık yerde övgü almak seni rahatsız ediyor, biliyorum ama yaptığın gerçekten çok övgüye değer..
Yavaş yavaş sıramı bekliyorum az kaldı haberin olsun.. :)
Gönderen: Nurettin İşletici - Şubat 04, 2015, 10:14:50
hep beraber göreceğiz Türkler daha hangi ülkelerden tekne alacaklar. Korkum Nezih korsan bu hızla giderse ,forumda korsan kalmayım hepsi dünyanın bir yerlerindeki ülkelere dağılmış olacaklar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 04, 2015, 10:44:58
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/Second%20Wind_zpstn7newut.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/Second%20Wind_zpstn7newut.jpg.html)
Gönderen: İrfan Yalçın - Şubat 04, 2015, 11:02:15
Gönderen: Murat Aktürk - Şubat 04, 2015, 11:39:28
Gönderen: Can Ateş - Şubat 04, 2015, 11:51:14
Adamı yoldan çıkarırsın sen valla ;D
Adamı yola çıkarır olacaktı :D
Gönderen: Mutluay İzbudak - Şubat 04, 2015, 12:13:24
Gönderen: Cenk Gürsel - Şubat 04, 2015, 12:16:42
Great Cruise Ready, Live-aboard Sailboat
1980 38ft Morgan Heritage - West Indies
Bargain price: $20,000 US ONO – MUST SELL
LOCATION: Currently Rio Dulce, Guatemala
YEAR: 1980
The WEST INDIES 38, designed by Charles Morgan, and built by Heritage Yachts in Florida.
It is a CENTRE COCKPIT, sloop rigged, skeg hung rudder sail boat, with a keel stepped mast.
Very comfortable cruising sailboat with large owners aft cabin, with private head, Large navigation station in the walkthrough, L-shaped galley and a double V-berth with adjoining head and shower forward.
Also included - 10 ft Avon Hyperlon DINGHY, with 8 HP YAMAHA ENDURO ENGINE.
DETAILED SPECIFICATION:
LOA: 38’0, plus Swim Platform
LWL: 32’6
Beam: 12’0
Bridge Clearance: 54’0
Displacement: 20,000 lbs
Ballast: 7500 lbs
Draft: Min, 5’0 – Max, 5’6
Tankage: Fuel – 40 gallons
Water – 100 gallons
Hull Material: Fibreglass
Engine Fuel Type: Single Perkins 4108 diesel engine,
MAIN DECK:
Lofrans 1000 windlass – new 2008
55 lb Delta anchor with 150 ft. – 3/8” chain
45 lb CQR anchor with chain and rode
35 lb Danforth anchor with chain
Stainless steel ARCH, with dinghy and engine lifting gear, SOLAR PANELS with 30 amp controller, and Air-x WIND GENERATOR
Swim platform with folding boading ladder
‘Lifesling’ overboard rescue system
2 aluminium propane gas tanks in purpose built locker
Adequate fenders and docking lines
SAILS AND RIGGING
GENOA – 150% - NEW IN 2008 – with Harken ROLLER FURLING
MAINSAIL – with standard battens and 2 reefs – NEW IN 2008
Drop-in main sail cover – NEW IN 2008
SPINIKER – symmetrical - with shute scoop sock
STORM gib sail – never used
WINCHES:
2 – Barient 23 self-tailing
1 – Barient 16 main sheet
1 – Barlow 15 furling
COCKPIT
Deep secure cockpit with folding cockpit table and cockpit cushions
High bulwarks creating a sense of seaworthiness, security and confort
BIMINI complete with dodger, side and rear panels – can be completely enclosed in bad weather.
Water catching gutters
2 large canvas AWNINGS for complete boat protection
ELECTRICAL
4 – Trojan golf cart 6V house bank batteries, new in 2013
1 – 12V starting battery, new in 2014
110amp high output alternator
30 amp battery charger
30 amp shore power cable
2 – Rule auto/manual bilge pumps
Large digital battery monitor with digital readout for alternator, wind and solar amps
ELECTRONICS
GARMIN 182C PLOTTER connected to a LAPTOP COMPUTER and AUTOPILOT, including charts to Panama
LAPTOP complete with top of the range navigation software, loaded with charts, images, waypoints and routes and from the United States to Colombia.
NOTE: This LAPTOP connects directly with the AUTOPILOT and can be used to navigate into many difficult and narrow anchorages
SIMRAD AP16 AUTOPILOT – with powerful hydraulic steering works under all weather conditions
Datamarine knot meter
Datamarine depth meter
Danforth Constellation magnetic COMPASS
SSB RADIO and tuner (not installed)
Standard Horizon Explorer VHF RADIO – NEW IN 2014
Panasonic STEREO UNIT with BOSE 151 SPEAKERS
ENGINE AND MECHANICAL
Perkins 4-108 – 4 cylinder, diesel engine – major overall in Nov 2009 – no oil leaks
Powerful HYDRAULIC STEERING, excellent autopilot control under all conditions
Portable HONDA GENERATOR – 1000watt
ACCOMMODATION
The vessel is essentially a two couple yacht with accommodation stretched the length of the boat, ensuring privacy for all, in well separated cabins. The large aft master cabin features a double berth with 6” foam mattress – NEW IN 2014, with padded headboard, and 12V TV/DVD player. Ample shelves, drawers and storage. In addition, it has it’s own bathroom with Raritan manual head and shower. The salon accommodates additional sleeping areas for 1 adult and 1 child.
The forward V-berth cabin, ahead of the main salon, has ample space for another couple and again has ample storage and own bathroom with Raritan manual head and shower.
GALLEY
Double bowl sink unit and and a large fully insulated Adler Barber FRIDGE with a freezer compartment. Ample storage cupboards
Princess SeaWard 3 burner, gimbaled propane gas cooker
NAVIGATION STATION
Next aft from the salon, portside, is the NAVIGATION STATION in the walk-thru to the aft cabin. Headroom in the walk-thru, is 6’4. There is ample storage with lockers and drawers as well as good access to the ENGINE ROOM.
GENERAL CONDITION
Second Wind is a good, strong, centre-cockpit, live-aboard. It has been in use by the present owners for the past 10 years, sailing from the United States down the Western Caribbean to to Panama and Colombia. It has spent the last 5 seasons in Belize and Mexico and this year has made the passage to and from Isla Mujeres with no problems. All mechanics, electronics and sails are ready to go but purchasers may wish to consider the cosmetic work to improve its overall appearance; – these will include deck Awl grip, varnish work inside and out, cockpit cushion covers, external gel-coat polishing/painting and some Teak and Holly floor maintenance none of which will preclude the boat leaving port immediately.
Gönderen: İrfan Yalçın - Şubat 04, 2015, 14:42:45
Sabahtan beri ciğercinin önündeki kedi moduna soktun soktun ya alcağın olsun :-*
Balı çaldın yoksun ortalıkta :(
Allahtan internet var. Araştırdık bulduk tekneyi....
Birazcık ilgiyle pırıl pırıl olur...
Buyrun içinin resimleri
(http://i.hizliresim.com/nkJEnB.jpg) (http://hizliresim.com/nkJEnB)
(http://i.hizliresim.com/14GN55.jpg) (http://hizliresim.com/14GN55)
(http://i.hizliresim.com/L2OQrV.jpg) (http://hizliresim.com/L2OQrV)
(http://i.hizliresim.com/rjJErP.jpg) (http://hizliresim.com/rjJErP)
(http://i.hizliresim.com/7YyAzl.jpg) (http://hizliresim.com/7YyAzl)
(http://i.hizliresim.com/PpOQ98.jpg) (http://hizliresim.com/PpOQ98)
(http://i.hizliresim.com/gn9XaN.jpg) (http://hizliresim.com/gn9XaN)
(http://i.hizliresim.com/9RDGJ8.jpg) (http://hizliresim.com/9RDGJ8)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 04, 2015, 17:49:47
Arkadaşlar,
Bu tekne 15-18 bin arasına alınabilir.
Guatemala da işçilik ucuz.
Boya, badana, zımpara cila tadilat yapmak kolay.
Benim tekne de 80 model. Şu an elden geçiriyorum.
Bu tekne uzun yol için sağlam bir tekne. Ve sıcak yaşam ortamı var.
Tavsiye ederim.
Henüz tekneyi görmedim.
Ciddi düşünen olursa gider bakarım.
Gönderen: Mehmet Ergener - Şubat 05, 2015, 12:02:35
Muhtemelen bu ay sonu civari Göhhan'la birlikte orada olacağız. Orada bütün gücümle isteyenlere bilgi ileteceğimi ve güvenilir bir temsilci olacağımı vaad ediyorum. Hepiniz sağolun varolun!!
Gönderen: Tümay Akata - Şubat 05, 2015, 12:29:16
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 05, 2015, 17:00:58
Nezih abi çok kötüsün
Sabahtan beri ciğercinin önündeki kedi moduna soktun soktun ya alcağın olsun :-*
Balı çaldın yoksun ortalıkta :(
Allahtan internet var. Araştırdık bulduk tekneyi....
Birazcık ilgiyle pırıl pırıl olur...
Nerede kaldın İrfan,
Ciğere bakan başka kediler de var.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 05, 2015, 17:02:41
Yeni teknemden dolayı iyi niyetlerini ve samimi duygularını belirten bütün arkadaşlara teşekkürlerimi bildiriyorum.
Muhtemelen bu ay sonu civari Göhhan'la birlikte orada olacağız. Orada bütün gücümle isteyenlere bilgi ileteceğimi ve güvenilir bir temsilci olacağımı vaad ediyorum. Hepiniz sağolun varolun!!
Mehmet cim
Bu ayın 23 ünde yola çıkmış olacağım sanırım geç kalmış olacaksınız.
Gönderen: İrfan Yalçın - Şubat 05, 2015, 17:42:49
İşler o kadar yoğunki hafta sonu harici hiçbir yere kıpırdayamıyorum...
Gönlüm düştü ama benimki ümitsiz aşk... :'(
Gönderen: İrfan Yalçın - Şubat 05, 2015, 22:44:20
http://sailboatdata.com/viewrecord.asp?class_id=2239 (http://sailboatdata.com/viewrecord.asp?class_id=2239)
http://morgan38.org/discus/messages/1/11191.html?1359494440 (http://morgan38.org/discus/messages/1/11191.html?1359494440)
https://www.youtube.com/watch?v=NdggBNlNSxg (https://www.youtube.com/watch?v=NdggBNlNSxg)
http://yachthub.com/list/yachts-for-sale/used/sail-monohulls/morgan-heritage-38/104500 (http://yachthub.com/list/yachts-for-sale/used/sail-monohulls/morgan-heritage-38/104500)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 06, 2015, 18:02:10
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4454_zpslbnvto0h.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4454_zpslbnvto0h.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4447_zpsrvmhvyw5.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4447_zpsrvmhvyw5.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4452_zpskaup9i8y.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4452_zpskaup9i8y.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4453_zpsujclpqog.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4453_zpsujclpqog.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4450_zpskarwtcve.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4450_zpskarwtcve.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4448_zpsnkgt1faa.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4448_zpsnkgt1faa.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4449_zpsuvy0zuod.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4449_zpsuvy0zuod.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4451_zpsfhjcrhrv.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4451_zpsfhjcrhrv.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN4446_zpseztelriw.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN4446_zpseztelriw.jpg.html)
Gönderen: Mehmet Vural - Şubat 06, 2015, 18:33:41
Çok güzel tekne, hayırlı olsun,
Nezih Korsanım,
Tayland'dan bir isteğiniz olursa haber verin, görev addederiz, size güzel bir blog da yakışır, medyaya referans için iyi
olur aslında, kitap da isteriz,
Baba 30 sahibi olacak "aday korsan gezgin".
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 06, 2015, 21:20:34
Mehmer Ergener adına noter satışı..(Bill of sale.)
Sıra amerikan bayrağına kayıt-tescil yapmaya geldi.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/IMG_20150204_0001_zps9vc9hbx6.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/IMG_20150204_0001_zps9vc9hbx6.jpg.html)
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Şubat 06, 2015, 21:22:57
Gönderen: Ahmet Bom - Şubat 06, 2015, 22:04:38
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 07, 2015, 03:19:09
Buda Gökhan'ın tapusu.:)
Gökhan ve Mehmet'in önünde bir yol hikayesi açıldı. Neden yazıyorlar anlamadım.
Sen imrenmeye devam et Ahmet.:)))
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/IMG_20150130_0001_zps1lpqdji8.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/IMG_20150130_0001_zps1lpqdji8.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 07, 2015, 03:24:45
Morgan teknelerinin fiatlarını inceleyin. Bir de dönüp bu kırmızı Morgan'a bakın. Fiatı şu an 18bin$
İlk arıyan kazanır:)))
http://www.sailboatlistings.com/cgi-bin/saildata/db.cgi?db=default&uid=default&view_records=1&ID= (http://www.sailboatlistings.com/cgi-bin/saildata/db.cgi?db=default&uid=default&view_records=1&ID=)*&sb=5&so=descend&manufacturer=Morgan&nh=1
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 07, 2015, 16:37:08
YOL HİKAYELERİ 77 . SAYFADAN İTİBAREN KAYBOLMUŞ: ARŞİV OLUŞTURMAK İÇİN KALDIĞI YERDEN YENİDEN DEVAM
EDECEĞİZ.
KÜBA'ya VEDA
Daltonlar gittikten sonra, yine aynen kızlarımın ayrılışında olduğu gibi mahzun bir hüzün Içimi kapladı.
Geliyorlar alıştırıyorlar sonra da terk edip gidiyorlar hainler.
İki gündür onlarla beraber olmaktan büyük keyif almıştım.
Ve tekneye geçmelerine engel koyan otoriteye oldukça sinirlenmiştim.
Otorite dediğim de orada liman görevlisi asker.
Tabii; emir demiri keser.
Arkadaşlar araya girip rica üzerine kimlik karşılığı tekneye bir kahve içimi
geçebilmek için izin çıkartmışlardı.
Dünyanın öbür ucundan vatandaşım geliyor ve tekneye geçmelerine müsade
etmiyor.
Neymiş üstlerinde pasaport yokmuş.
Ulen beyinsiz bu insanlar Küba'dan kaçmak için mi tekneye geçecekler
sanıyorsun.
Kendi vatandaşın için ne tedbir alırsan al; başka milletlere ne karışıyorsun...
Yol boyunca o limana giremezsin, şuralara demir bırakamazsın, demir
bıraksan da karaya çıkamazsın, kayığı arkadan çekmeyecek teknenin üstüne
alacaksın, şu limanlarda tamir yapamazsın, çok fazla kalamazsın, dışardan
içeri tamirci izni yasak, tamir için bile özel izinler alacaksın.
Özellikle motor tamiri yapılamazsa bu tekne yürümez; zor anlatıyorsun.
Zaman zaman zıtlaşıyorsun, ısrarcı oluyorsun da ancak zaman kaybederek
çözüm üretiliyor.
O otorite, bu otorite gelip bakıyor 'hımm tamam' deyip izin alınıyor.
Mesela Coloma'da yanıbaşlarında buz fabrikası ve bu işten anlayan
tamirciler varken yardımcı olsalardı 1 sa. içerisinde buzdolabının sorunu belli
olur belki de tamir ederlerdi.
Buzdolabı açık denizde seyreden tekneler için hayati bir araç.
Küba gezgin tekneler için zor bir yer.
Sorunları olan tekneler daha sıkıntılı günler geçiriyorlar.
Bir de uyanık bir tarafları var.
Diyelim arızan var. Marina olmayan resmi bir limandasın.
Burada herhangi bedel alamıyorlar. Sadece mecburiyet halinde dışardan bulunan tamirciye mütevazi bir bedel ödüyoruz.
Hemen 100 mil uzakta ki marinaya yönlendiriliyoruz. Zira o marinada fiatlar tamamiyle turistik. Tamirciye (gizli) ayrı ve marinaya ayrı saat başı para ödemek gerekiyor ve oldukça pahalıya mal oluyor.
Tamirci marinanın işçisi olduğundan para alması yasak ama buna göz yumuluyor. Yani istemezsen ödemezsin.
Belki de tüm bu nedenler yüzünden gezgin tekne turizmi o kadar yoğun değil.
Deniz turizmine yaklaşımlarını, yeniden gözden geçirmelerinin şart olduğunu
düşünüyorum.
Bu liman bir ayırım noktası.
Şimdi bu limanda kendimi ortada kalmış gibi hissediyorum.
Kuzeye çıkarsan Amerika, batısına gidersen Meksika, Güney batıya inersem
Belize ve hemen ardında Guatemala.
Meksika beni cezbeden en önemli ülkelerden biri. Çocukluğumda seyrettiğim
kovboy filmlerinden en çok Meksika tarzı olanları beğenirdim.
Kuzey Amerika yerlileri gibi Meksika insanları hep ilgi odağımda olmuştur.
Avrupa'nın hırsızı, katili, paragözü sözde, bu toprakları keşfetmiş, yaşayan yerlileri katletmiş veya köle olarak kullanmışlardı.
Tarihsel bir ırkın, kültürün yaşadığı bu topraklar nasıl olur da keşifler sınıfına girer.
Yani dünyanın öbür ucundan bir Cristobal Colon (ispanyol adı) benim ülkeme
gelecek ve beni, halkımı keşfetmiş olacak.
Olacak şey mi! Zaten var olan ve yaşayan ırklar ve milletlerin toprakları
keşifler sınıfına nasıl girer?
Salak dünya insanı halen bu işgal eylemlerine keşif diyecek...
Hem de bütün kuzey, orta, güney amerikada milyonlarca insan yaşarken...
Tabii top, tüfeğe karşı yerlisi ok, mızrak,bıçak ile gelenleri kovalayamamışlar.
Eğer Mars'ta veya diğer gezegenlerde hayat varsa oraları keşfetmiş
sayılmazsın.
Sadece oralara ulaşabilmiş sayılırsın.
Belki de onlar bizi çoktan keşfetmişlerdir ama ne kadar boktan olduğumuzu
görüp yanaşmıyorlardır...
Dünyanın en vahşi hayvan gurubu olan insan ırkı, yaptığı sözde keşifler ile
sadece doğayı katletmiş, insan ve diğer hayvan katliamlarına yol açmıştır.
Ve halen azgın bir şekilde yoluna devam etmektedir.
Çok erken yaşlarda idrak etmiş biri olarak bügünkü abd den ziyade orta
ve güney amerikaya çok daha fazla ilgi duyuyorum.
Hatta abd ye yerli bölgesi haricinde hiç ilgi duymuyorum.
Ama teknenin çok eksik donanımları adına gideceğim.
Eğer yukarıya yani kuzeye abd ye geçersem ki çok yakın sayılır.
Yol beni Bahama'lardan Bermuda'ya kadar sürükler.
Meksika'ya tekrar dönmem olanaksız olur.
Belize hakkında hiç birşey bilmiyordum ama güzel yerleri olduğunu gelen
geçenden öğrenmiştim.
Hikmet (Takatuka) bir yandan ısrarla arızalıyım diye Guatemala'ya çağırıyor.
Bense arızalı arızalı 3-5 ay idare eder; hatta belki de Meksika'da motor
parçaları edinirsem Küba'ya döner motoru dışarı alır elden geçirtirim diye
düşünüyordum. Kübalı ustalara daha çok güven duymuştum.
Yani kafam oldukça karışıktı.
Bundan sonra kuzeye doğru Buenavista adasına kadar çıkacağım, ya da
buradan basıp gideceğim. teknede yiyecek malzeme balık -istakoz hariç
kalmadığından ve bundan sonra ki Küba seyirinde temin edemeyeceğimden
buradan Meksikaya ya da Belize'e sapmayı düşünüyorum ancak oralar
hakkında elimde hiç bir bilgi yok.
Kararsızım.
Akşam yemekten önce bir saatte bir önceki gece seyirinin verdiği
uykusuzlukla sızdım kaldım.
Artık kemiklerim sayılır bir haldeyken akşam yemeği yemedim.
Sabah uyandım, gözüm açık denizde Meksika tarafından gelecek tekne
gözlemliyorum. Onlardan bilgi, rehber kitap beklentisi içindeyim.
Los Morrros limanı o taraftan gelen tekneler için Küba'ya ilk giriş limanı .
Öğleye doğru ufukta bir tekne göründü.
Amerikan bayraklı katamaran, kaptan David , arkadaşı ve yardımcı kaptanı.
Teknede Meksika, Belize, Guatemala'yı içeren 2 adet pilot kitap
bulunuyormuş. Birini bana verdiler.
David'in teknesi her türlü teknoloji ve alet edavatı olan tam donanımlı bir
tekne. Kompresör gazı ve gaz basma aparatı bile var.
David alet edevat ile benim tekneye gelip komprösere gaz bastı ama işe
yaramadı. Komprösörde arıza olduğunu söyledi.
İçimde bir ümit vardı ama olmadı içim karardı.
Ertesi gün dalışa gittiler. Biraz tuhafıma gitti. 20-25 kt esen bu havada dalışa
gitmek pek akıllıca gelmedi bana.
Akşam üzeri dönüp iskeleye bağlandılar. Ancak apar topar yeniden ayrıldılar
hatta halatı iskele babasından kurtaramayınca denize bıraktılar. Yanımdan
geçerek acilen demiri almamı peşlerinden gelmemi bağırdılar.
Bütün gün içerde tamir ve temizlik ile uğraştığımdan çevremde neler olup
bittiğinin farkında değildim. İki tur ve balıkçı teknesinin iskeleden yok
olduklarını yeni farkettim.
David öyle bir telaş ve ısrarla demiri al gel dedi ki; hemen başa koştum bosa
kancasını aldım ama, aniden üstüme boşalan yağmurla beraber gelip
suratımı tokatlayan rüzgara güvertede yakalandım. Dümene geçinceye kadar
sırıksıklam olup dayağı yemiş oldum.
Bir yandan zincir üzerine gitmeye çalışıp bir yandan elimin altındaki kumanda
ile zinciri toplamaya başladım. Üç m.geldi sigorta attı. Aşağı koştur sigortayı
aç, yeniden iki m. geldi yine sigorta attı.
Gözgözü görmez bir durumdayız.
Vazgeçtim demiri almaktan. Olabildiğince rüzgara karşı hafif yollu gaz vererek
rüzgarın itme gücüne direnmeye başladık. Bu tür durumlarda zincir üstüne
tekneyi doğrultmak pek kolay olmuyor. Dalga, akıntı,rüzgar kafayı
çevirebiliyor. Verilecek olan gaz ayarını iyi tutturmak gerekiyor ki zincire
yük bindirmeden sabit bir konumda kalabilelim. Sığlığın hemen dibindeyiz,
tarama ihtimalini önlemek zorundayız.
Demirin dip çayır, çimen hariç iyi tuttuğuna eminim ama yine de tedbiren
önlemeye çalışıyoruz.
Bir saate yakın bir zaman durumumuzu korumaya çalıştık. Sonunda rüzgar ve
sağnak yağmur hızını kesti rahatladık.
Görüş alanı berraklaşınca katamaranı çok uzaklarda açıkta gördüm.
Oraya gidinceye kadar zaten fırtına etkisini yitirmiştir.
İskeleden ayrılıp kıyının rüzgar altına sokulabilirdi. Fazla bir su kesimi
olmadığından iyice yaklaşabilirdi.
İki haftadır internet ortamından uzaktayız ve hava raporlarından haberimiz
yok.
Ancak televizyon seyreden yerlilere sorarak haber alabiliyoruz.
Burada sormayı ihmal ettim.
Gözüme, ortalıkta pek sağlam bir kaynak görünmedi. İki dalış teknesi kıyıda
sadece bağlıydı ve faaliyeti yoktu.
Teknoloji yüklü katamaran bile son anda iskeleden kaçabildi.
Sırılsıklam olduk ama kazasız belasız atlattk. Irgat sigortasının atma sebebi
fazla gaz vermediğimden ırgatın üstünde halen ciddi bir kuvvet olduğundan
reddetmesi idi.
Gönlümden geçeni O da anlamış.
Buzlar erimeden öğlen son balığı da yemiş oldum.
Buzlar eriyince artık buzdolabı tamamen devreden çıktı.
Meksika'ya veya Belize'e gidene kadar ne yapacaktım?
İçeçek soğuk birşey olmayacak, dolapta yiyecek barındırılamayacak.
Son istakozları da kaynattım. Sonrası yol için yemek kalmıyor.
Makarnayı yemekten saymıyorum.
Hatta sade ve konserve karışımı makarnayı hiç sevmiyorum. Midemi
bulandırıyor.
4 km uzaktaki motele domates, ekmek alırmıyım diye bir kamyon ile gittim.
Motelden ancak yarım domates yarım ekmek alabildim.
Dönüşte araba geçmediğinden aynı yolu yürüdüm.
Yarım domates, yarım ekmeğe talim yapmış oldum.
Yarın Küba'dan ayrılmaya karar verdim . Havana'ya kadar ne alışveriş yapacak
ne de buzdolabını tamir ettirecek bir yer yoktu. Üç. ay vize 10 gün sonra
doluyordu ve 4. ay vize için ülke giriş çıkışı yapmam gerekiyordu.
Zaten buradan çıkış alıp Küba'nın batı kıyılarındaki adalarda kaçak
dolaşıp sonrası abd'ye geçecektim. Oralarda in cin top oynuyormuş.
Aslında güneyde de bazı yerlerde in cin top oynuyor. Gir, dolaş, gez; gelip de
hesap soran olmuyor.
Sabah çıkışı yaptırıp, kahvaltı edip demiri alıp, gelirken geçtiğim resiflerle
kara arasındaki 4 millik kanaldan 1 saat kadar dümende gergin geçerek açık
denize çıkıp rotayı güney batıya 215 dereceye Belize'e çevirdim.
Belize'e inip güneyden kuzeye Meksika'yı tarayarak Amerika'ya sonra
geçmeye karar verdim
Elveda Küba.
Seni çok sevdim...
Otoriten hariç.
ST ANTONİO FENERİ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1958_zpsszib0qvs.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1958_zpsszib0qvs.jpg.html)
LOS MORROS
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1968_zpsvut6vjvq.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1968_zpsvut6vjvq.jpg.html)
GÜNEY BATI PALENİCİA YARIMADASI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1968_zpsvut6vjvq.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1968_zpsvut6vjvq.jpg.html)
DENİZDEN GÖRÜNTÜ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1969_zpsgbmu6m8q.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1969_zpsgbmu6m8q.jpg.html)
Gönderen: Taner Özer - Şubat 08, 2015, 13:33:24
Bizim ekibin favorı şarkısı. Sana gelirken ve dönerken arabada, Havana'da, hep bu şarkıyı dinliyorduk.
Arabanın içinden, kulağında bu şarkı ile dış dünyaya baktığında hissetiklerimizin tarifi yoktu gerçekten.
Paylaşayım istedim:
http://youtu.be/zITD36IHqQw (http://youtu.be/zITD36IHqQw)
TANER
Gönderen: Hakkı Algın - Şubat 08, 2015, 13:39:57
Gönderen: Nejat Övütmen - Şubat 08, 2015, 13:46:03
Gönderen: Hakan Kavaklıoğlu - Şubat 08, 2015, 14:14:52
Hayırlı uğurlu olsun.
Gönderen: Taner Özer - Şubat 08, 2015, 22:10:18
TANER
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 09, 2015, 03:00:13
Çok güzel şarkıdır gerçekten.
TANER
Taner,
Yine depreştirdin beni 3. kez gideceğim Küba'ya.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 10, 2015, 08:02:22
BELİZE'E YOLCULUK
Sığlıktan büyük derinliğe çıkar çıkmaz deniz çok sarsmaya başladı. Çok düşük olan rüzgar tekneye hız yaptırmıyordu.
Rüzgarı sancaktan geniş apaza alıp batıya dönerek motor- yelken rotadan saptım.
Rüzgarın kuzey doğu hakim olacağını sanıyordum. Bir süre sonra güney doğuya dönmesi ve hızını arttırması az da olsa
bana iskele apazdan rahat bir seyir yaptırmaya başladı. Motora gerek kalmadı.
Yeniden rotaya girdik.
Buzdolabını temizledim. Taşıma buzların kiri, tozu dolabı çok kirletmişti. Bozulan bütün kalanları attım. Buzdolabı tamtakır
oldu.
ilk gün 2 öğün teknedeki son istakozuda yedikten sonra yemek kalmadı. Makarnayı yemekten saymıyorum ama sade
makarna yaptım,daha 2 kaşıkta resmen midem bulandı; denize balıklara verdim.
Köşe bucak teknede ne var diye aranıyorum. Ortaya çıkanlar pirinç, 2 ufak balık konserve, 1 adet etli konserve.
Balık konserveler çok zor durumlarda sandviç için ama ekmek yok domates vs yok. Etli konserve berbat birşey mecbur
kalmazsam yenecek şey değil.
Ekmek yapmayı öğrenmeye hiç hevesim olmadı. Uzun vadeli ocak kullanan zor iş.
Zaten Karayip'lerde hiç gerek duymadım. Uzun bir seyire çıkarken 8-10 ekmek alıp ,buzdolabına atıp idare ediyordum.
Küba'nın otorite takıntısı beni ekmeksiz bıraktı.
Artık çevremde dilenecek yer, mekan yok. Karın doyurmak için balık tutmam lazım.
Boşuna dememişler; ''sadaka vermek yerine balık tutmayı öğret''
Oltayı denize salıverdim.
Hava 3-5' güneye inince Küba'ya göre daha çok ısındı. İki gündür soğuk bir şey içemiyorum. Ilık ılık ne bira ne meşrubat
içilmiyor. Susadıkça kahve içer oldum. İçim yanıyor.
Bir yandan elimdeki 96 baskısı olan pilot kitabı okuyorum. Tekne tamir imkanlarının Meksika'da çok daha iyi şartlarda
olduğunu yazıyor, adresler veriyor. Ancak 18 yıl öncesi bilgiler. O zaman ki iletişim bilgileri hakkında telgraf imkanlarından
bahsediyor. internetten hiç söz etmiyor.
Belize'i dolaştıktan sonra oralarda bir hal çaresine bakarız artık.
Oturup teknede ki arıza listesini çıkarttım.
1-Buzdolabı
2-Kırmızı seyir feneri
3-Güverte lambası
4-Banyo tavan lambası.Hatch su sızdırıyor apliğe giriyor.
5-Separ mazot kaçırıyor
6-3 adet enjektör rekoru mazot kaçırıyor.
7-Küçük invertör, akü boşaltıyor.
8-Arka banyo klozet pompa su kaçırıyor
9-Havuzluğa çektiğim mandar ,camadan halatları çalışmıyor.
10-Vinçler iyi çalışmıyor
11-Motor rektifiye istiyor
12-Motor aküsü çabuk boşalıyor.
!3- Duş hortumu ve kafası çürüdü, uydurma hortum ile devam ediyor.
14-Ufak vantilatörler çalışmıyor.
!5-Yağ basınç göstergesi ve takometre çalışmıyor.
16-Zincir çürük ırgatı kilitliyor.
17-Mizane bumba makarası kırıldı, halat bağlı
18- Sintine otomatiği çalışmıyor
19-Elektrikli mazot pompası bozuk.
20- Mizane-ana yelken güngörmez yakasından yırtık.
21-Fırın sallandığında zemine takılıp kalıyor.
22-iki gaz tüpü pas içinde tesisler doldurmak istemiyor.
23-Düldülün motoru tekliyor.
24-SSB ve Epirb çalışmıyor.
25 -Can salının çalışacağını hiç sanmıyorum.
Çok mu oldu yahuu!
Motor kabini arızalarından ufak tefek işlerin tamirine vakit ayıramıyorum. Malzeme eksikliği cabası.
Bu listeye sabit ve hareketli donanım eksikleri dahil değil...
Bu kadar arızaya rağmen denizlerde olmanın keyfi bir başka.
Her daim açık denizde sabahları kahve, akşamları rom keyfi ve her an yeni bir manzara, değer...
Teknemi seviyorum her şeye rağmen bana yol yaptırıyor.
Bu tekneye bir motorcu, bir elektrik, elektronikçi, bir ahçı ve hostes tayfa, bana da bir hamak lazım...
Standart normal bir hayat akışı benim tarzıma uymuyor. Akıntıya kürek çekmek varken ... Kasırga dönemlerinde bile ne
işim olur marinada oturup kitap okuyup; facebooka takılmak...
Yollara devam.
İyi, şimdilerde güzel de, daha da yaşlanınca ne olacak!
Bu beden teknedeki ağır işleri kaldıracak mı! Zaman zaman aynı zincire taktığım ikinci 20 kg luk demiri güverteye nasıl
alacağım? Pinpon pinpon denizlerde gezilebilecek mi!
Herhalde bir köşeye çekilip ölümü beklemek pek hoşuma gitmeyecek.
Zaten şimdiden bel ağrısı yüzünden gerekli güce sahip olamıyorum.
Yukardaki arızaların çokluğu bir bakıma belimin beni sürekli zorluyor olması. Hele bir dursun ''bugünü var, yarını var''
deyip geçiştirdiğim oluyor. Dolayısıyla birikip duruyor.
Olsun canım, bunun senesi de var ya! Olmazsa seneye bakarız bir çaresine...
Yahu, bir de yol hikayelerini yazma derdi yok mu! Notlar al , yaz, bilgisayara aktar,düzelt tonla vakit alıyor.
Bazen, buralardan kimsesiz kara tenli, kara gözlü bir çocuğu evlat edinip; onu denizci olarak yetiştirip hayatın dibine
kadar denizlerde dolaşmayı tasarlıyorum. Bir kimsesizin de geleceğini kurtarmış olurum. Teknede cıvıl cıvıl bir hareket
olur. Ben de arada bir bağırınırım ''yapma oğlum düşeceksin''
Ama bunun tersi bir durum da var. Ya bir gün karada kara sevdaya tutulup terk edip giderse veya vefasız biri olup şu
ihtiyardan bir kurtulsam diye düşünürse!!! Yandık.
Karar vermek zor iş vesselam.
Zamanlama yine tutmadı ilk 2 gün çok düşük esen rüzgar 2-4 kt arası hız yaptırdı. Karşıdan gelen 2 kt akıntıyı da hesaba
katmak gerekiyor.
Sonrası rüzgar genellikle iskele - apaz ve orsadan daha fazla esti. Yer yer rotadan sapmalar gerektirdi.
Seyir halinde iken normalden çok daha fazla uykum geliyor. Teknenin salınımları bordaya vuran fışır fışır su sesleri bana
ninni gibi geliyor.
Daha önce karşılaştığım amerikalı çift Meksika'dan Küba'ya 3-4 günde 21 gemi ile karşılaşmışlar. Hele birinde gece bir
gemi önlerinden diğeri aynı anda arkalarından yakından geçmiş.
Kadın denizci bayağı bir panik yapmış, içeriye kaçmış.
Gülerek anlatıyorlardı.
Söylemleri beni ürkütmüştü ve daha ilk gün 9 gemi görmüştüm
Ama uykuya karşı durmam pek mümkün olmadı. Gündüz yatıp gece ayakta kalmaya çalıştım.
Denize bıraktığım rapaladan pek ümidim yoktu ahtapot tipi olan rapalanın artık tüyleri yolunmuş tavuğa benzemişti kalan
3-5 kuyruğa balık geleceğine pek ihtimal vermedim ama çok geçmeden çıkrık ötmeye başladı. Tekneye kadar çektim
gelen mahi mahi 2-3 gün beni kurtaracak büyüklükte idi. Ancak son anda attığı parande ile kurtuldu.
Oltayı yeniden bıraktım. Kısa bir süre sonra bir öğünlük küçük olanı tekneye aldım. 2. öğünü de garantiye almak için
tekrar koyverdim. Bu sefer gelen beni perişan etti.
Misinayı 100 m civarı uzağa bıraktığımdan tekneye kadar çekebilmem yarım saat sürdü. uzaktan çok iri ve çok güçlü bir
mahi mahi olduğunu görmeye başladım. Kurtulsun diye beklentiye girdim. Zİra bu sıcakta bunu 1 hafta 10 gün
barındırmam mümkün değildi.
Tekneye alabilmek ve ağzından zokayı çıkarıp yeniden denize bırakmak hiç kolay değildi.
Artık dibime geldiği sırada son bir direniş ile kurtuldu. Vebalinden beni de kurtardı.
Ardından gelen yine büyükçe bir ton balığı idi.
Hem tatsız hem büyük. Onu da tekneye kadar çektim, ama yukarı almadım. Bekliyorum son direnişlerinde bir parande
atsın kurtulsun.. Beklediğim gibi oldu ve kurtuldu.
Hayret, 3-5 kuyruğu kalmış ahtapot tipi rapalaya neler geliyor.
Küçük balık gelir umuduyla yeniden denize saldım.
Uzun bir süre ses çıkmadı. Artık ümidimi kesmek üzereyken çıkrık tekrar öttü.
Bu sefer gelen 3 öğünlük tatsız torik oldu.
İki balık 3-4 öğün, iki günü kurtarmış oldum, güzel.
Üçüncü gün son öğün sıcakta 24 saat beklemiş olan son parçayı önce sınıf sınıf bir kokladım. Rengi de kokusu da doğal
duruyordu.
Yerken lezzeti yerinde idi. Küçük torikler babalarına göre daha bir lezzetli olurlar.
Yemekten bir saat sonra teknenin kenarına işemeye seyirttim. (sakın siz yapmayın) Deniz sakindi. Tam ayağımı kenara
bastığımda bir baş dönmesi hissettim ve olduğum yere çöktüm. Bir iki dakika nefeslenip sürünerek havuzluğa kapağı
attım.
Biraz geçer gibi oldu aşağıya indim. Ayakta harita masası önünde iken yeniden başım fırıl fırıl dönmeye başladı.
Düşeceğimi hissettiğim için kendimi kontrollu bir biçimde yere bıraktım. Hani kontrollü düşmek gibi birşey oldu. Filmlerde
numaradan bayılan kadın tipi gibi.
Hayatımda ikinci kez böyle bir durumla karşılaşıyordum. Öncesi İstanbul'da bilinen bir ciğerciden sonra olmuş beni birkaç
gün yatağa düşürmüştü.
Hemen balıktan zehirlenme tanısını koydum.
Bir kaç dakika yerde kaldım. Kendimi biraz toparlayınca tekrar dışarıya teknenin kenarına sürünerek vardevala telleri,
arasından kafamı dışarıya uzatarak en uzun parmağımı boğazıma kadar sokup küçük dili kurcaladım. İçimde ne varsa
dışarıya akmasanı sağladım. İnatla zerresi kalmayınca dek parmağımı boğazımda tuttum. Safrasına kadar midemin
boşalmasını bekledim.
O ağır baş dönmesi ve güçsüzlük oldukça azaldı.
Midem genellikle hassastır çabuk tepki verir. Yemekten sonra bir saat içinde sinyal vermesi önlem almamı sağladı.
Sersemliğim geçmedi. Uyamaya çekildim.
Sanırım 2-3 saat uymuştum ki karnımda müthiş bir sancı ile tuvalete kendimi zor attım. Zehir bağırsaklara kadar sızmış
olmalıydı. Akşama kadar yeniden uyudum. Uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Tekne ile anca ilgilenmeye
başladım.
Biraz rotadan sapmışlığı ve rüzgar değişimi vardı. Yeniden yelken trimlerini, rota düzeltmelerini yapıp hayal kurmaya
koyuldum.
Bu son gece idi; yarın akşam üzeri Belize'e varmış olacağız.
Gece uyur uyanık geçti. Güne boş bir mide ile başladım. Artık canım balık tutmak, balık yemek istemiyor.
Gözüm berbat konservede. Daha önce denemişliğim olduğundan biliyorum ne kadar kötü olduğunu.
Bizim memleketin konserveleri ile karşılaştırma ihtimali bile yok.
Ama son çare olarak görünüyor.
Erzak çekmecesinden birkaç diş sarımsak ve bir soğan çıkıyor. Bolca soğanı tencerede hafif kavurup sarımsağı ilave edip
baharat katkılarıyla etli- patatesli konserveyi tencereye boca ediyorum tadına bakıyorum.
Ehh, şimdi biraz daha damak tadına yakınlaşıyor. Günü tek öğün geçireceğim. Yarına kim öle kim kala. Bol kahve, bolca
sigara ile aradaki farkı kapatıyorum.
Aslında teknede un, şeker, karbonat, kakao vardı; kek yapabilirdim. Hem aklıma gelmedi hem de elimde tarifi yoktu. Hiç
olmazsa çayla iyi giderdi. Mutfak zevki yok bende. Yaptığım işler hep karın doyurmaca.
Küba'dan beri yol boyunca toplam 23 adet gemi saydım. Kimi önümden kimi arkamdan geçti.
Uyuduğum saatlerde kaç tanesi nerelerden geçti orasını bilemiyorum. Bir radar reflektörüm bile yok. O zımbırtıyı tellere
asmayı sevmiyorum. Bir gün bir paraertesi, bir radar alırız artık.
Akşam hava kararmaya başladı. Kanal girişine gün ışığında yetişemedik.
Belize şehri önlerine gelebilmek için önce güneye resifler arası geçide kadar iniliyor, sonra geriye resifler ardından 15 mil
daha kuzeye yol yapılıyor.
Küba Los Morros'tan bu yana 400 mil yolu 3.5 günde tamamladık.
Karanlıkta daha fazla devam etmeyip kanal girişinde English Cay (ada) arkasına demir bıraktım. Kanalın girişini belirleyen
küçük bir adacık.
Tekneyi sağlama aldığıma emin olup doğruca yatağa sızdım.
Sığlıktan açık denize çıkar iken
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1995_zps5twulp26.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1995_zps5twulp26.jpg.html),
Gemiler vızır vızır
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN1999_zpsd676yupa.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN1999_zpsd676yupa.jpg.html)
Günbatımında rom keyfi
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2007_zps4h55sd9a.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2007_zps4h55sd9a.jpg.html)
Kurtulup gitsin diye beklettiğim baba torik
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2005_zpsefydycvy.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2005_zpsefydycvy.jpg.html)
Küba-Belize rotası. Görülen sapma kıyıdan uzak durup güçlü akıntıdan etkilenmemek içindir.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2012_zpspnbutl4t.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2012_zpspnbutl4t.jpg.html)
Kuzey Karayip'te gün batımı
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2014_zpslxwcnkm7.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2014_zpslxwcnkm7.jpg.html)
Gönderen: Nur Gökçeoğlu - Şubat 16, 2015, 00:03:43
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2015, 20:27:10
Sevgili Mustafa Özdemir'in
değerli eşi Selma hanımın acı kaybı, beni oldukça sarsmıştır.
Mustafa beye baş sağlığı ve sabır dilerim. :(
Gönderen: Mustafa Özdemir - Şubat 16, 2015, 23:04:04
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 16, 2015, 23:28:19
Teşekkür ederim,Nezih Kaptanım,Allah kimseye vermesin çok zor..
Uzaklara bile o kadar güzel bir çift, güzel insanlar görüntüsü veriyordunuz ki. Çok üzücü. Kolay değil.
Bir hava değişimi yaşamak için sizi buralara beklerim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 02:23:07
Nezih kaptan, seyirlerinizi anlatmaya devam edecek misiniz? Zevkle okuyordum. Notlarınızın kaybolmuş kısımlarını yeniden eklemeye de başlamıştınız ne güzel, kaçırdıklarımı okuyabileceğim için seviniyordum. Keşke devam etseniz... Kolay gelsin size işlerinizde.
Teşekkür ederim Nur,
Araya çok iş güç girdi
Elbette devam edeceğim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 05:22:08
BELİZE 1
Sabah ilk işim İngiliz adasına çıkmak oldu. Biri adada diğeri biraz açığı olan sığlıkta iki fener var. Gemiler dahil her açık denizden gelene yol gösteriyor.
Adada bir aile yaşıyor ve balıkçılık, istakoz ile uğraşıyorlar.
Sevimli küçük bir adacık. Eni boyu 200 m.yi geçmiyor. Turiste kiralanan birkaç külübe var. Çok fazla oyalanmadan tekneye döndüm.
Hemen biraz yukarda geçidin üst tarafında Goffs adasını da ziyaret etmem gerekiyordu. Bir daha buralara yolum düşmezdi.
Fazla oyalanacak halde değilim . Bir an evvel açlığımı gidermek için Belize şehrine gitmem gerekiyor. Üstüste kahve ile mideyi oyalıyorum.
Goffs önüne demir bırakıp adaya çıktım. Bu ada daha bir turistik. Bir bar ve bir kaç hediyelik tezgah var. Büyüklüğü İngiliz adası ile aynı. Girişteki tezgahın sahibi ısrarla bişiler satmak istedi. ,
Üstümde para yok Küba'dan yeni geldim dedim. Puro getirdin mi diye sordu. Yoo .
Getirseydin 100$ dan alırdım; bir daha gider gelirsen bana getir dedi. Kutuyu gösterdi Cohiba ,sokaktan 22.5 $ 1 kutu satın almıştım. Hay aksi bilseydim getirirdim diye içimden geçirdim. İyi kar be...
İçtiğim halk tipi purolardan bahsetmek hiç aklıma gelmedi. Zira 25 adetlik paket 1.5 $ dı. Teknede oldukça fazladan vardı.
Israrla rom kokteyl ısmarladı. 4 gündür boğazıma ilk soğuk bir içecek girdi.
Sağı solu fotoğraflayarak yine fazla oyalanmadan demiri yüklenip. Belize şehri önlerine geldik.
Giriş işlemleri için pilot kitabın belirttiği gibi Port George iskelesine yanaşmak gerektiğini sanıyorum.
Dominican, Jamaica, Cayman, Küba'dan beri alışkanlık oldu. İlla iskeleye yanaşılacak tekneye girilecek bakılacak. Haritaya bakıyorum bizim su kesimine göre sığ görünüyor.
Telsizden çağrı yaptım. Gelen cevapta gazı fazla ver ilerlersin diyordu.
İskeleye yöneldim. Bir süre sonra tekne yavaşladı. Yavaşladıkça gazı arttırdım. Belki ki salma dibi yararak ilerliyor.
Yanaştık ve hemen bir sürpriz ile karşılaştık. İskeleye yaslandığımız yanal kesim düz değil. Denize çakılmış çapları oldukça büyük kazıklar. Usturmaçaların hiçbiri denk gelmiyor. Teknenin yan kenarı kazıklara dayanıyor. Olabildiğince usturmaçaları yanlamasına denk getirdim ama yine de teknenin oynamalarından kayıp duruyorlar. Hava sakindi.
İskele şefi gelip, giriş yapacaksam otoriteleri arayayım dedi.
Yes, dedim giriş yapacağım.
İNGİLİZ ADASI
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2024_zpsa94005ab.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2024_zpsa94005ab.jpg.html)
İNGİLİZ ADASI FENERİ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2025_zps0b0a0b6a.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2025_zps0b0a0b6a.jpg.html)
İNGİLİZ ADASI ARKASINDA DEMİRDE
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2030_zpsb36c0639.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2030_zpsb36c0639.jpg.html)
İSTAKOZ TUZAĞI KAFESLERİ
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2032_zpsecd7d3c1.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2032_zpsecd7d3c1.jpg.html)
ADADAN GÖRÜNTÜLER
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2033_zps9f10c070.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2033_zps9f10c070.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2028_zps47d953b1.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2028_zps47d953b1.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2027_zpscb775a64.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2027_zpscb775a64.jpg.html)
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Şubat 17, 2015, 10:11:05
İskeleye yöneldim. Bir süre sonra tekne yavaşladı. Yavaşladıkça gazı arttırdım. Belki ki salma dibi yararak ilerliyor. "
Bu her teknede yapılabilir mi ? Tornistan da nasıl oldu çıkarken ? Sorun olmadı mı
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 10:16:51
" Gelen cevapta gazı fazla ver ilerlersin diyordu.
İskeleye yöneldim. Bir süre sonra tekne yavaşladı. Yavaşladıkça gazı arttırdım. Belki ki salma dibi yararak ilerliyor. "
Bu her teknede yapılabilir mi ? Tornistan da nasıl oldu çıkarken ? Sorun olmadı mı
Dip nehir ağzı nedeniyle ile alüvyon yatağı , oldukça yumuşak çamur.
O kısmı geçince derinleşiyor. Dönerken yine manevra ile ileriye yoğun gaz vererek geçiliyor.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 10:25:45
BU köşe ziyaretçilere kapalı bilgisi geldi.
Acaba teknik bir arıza mı söz konusu.?
Gönderen: Erhan Bayar - Şubat 17, 2015, 13:48:29
Gönderen: Rıdvan Balıkçı - Şubat 17, 2015, 14:01:58
?
BU köşe ziyaretçilere kapalı bilgisi geldi.
Acaba teknik bir arıza mı söz konusu.?
Gönderen: Nur Gökçeoğlu - Şubat 17, 2015, 21:12:20
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 22:14:10
yok bir sıkıntı ben okuyabiliyorum
Erhan kaptan,
Üye olarak kayıtlı iseniz. Forum sizin İP nizi tanıyor. sizi üye olarak içeriye kabul ediyor.
Zİyaretçi olmuyorsunuz.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 17, 2015, 22:16:16
Diğer başka kategorilerle birlikte "Bağlanma ve Demir Yerleri, Seyir Notları" kategorisine de üye girişi yapılmadan girilemiyor. Geçenlerdeki forum kazasından önce, üye olmayan ziyaretçiler bu kategoriye bakabiliyordu ama artık değil.
Bana bu konuda bilgi ulaştı.
Sanırım kayıtlar silindikten sonra yöneticiler bu köşeyi ziyaretçilere açmayı unuttu.
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Şubat 18, 2015, 10:12:21
(http://i.hizliresim.com/LpyEmj.jpg) (http://hizliresim.com/LpyEmj)
Ziyaretçilerin gördüğü
(http://i.hizliresim.com/rg3Rn7.jpg) (http://hizliresim.com/rg3Rn7)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 24, 2015, 09:09:28
Ziyaretçilerin bu kadar kısıtlanmasına karşıyım.
Bu arada benim profil fotosu da kaybolmuş...?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 24, 2015, 09:22:50
İskelenin diğer tarafı yanımsıra bir gezgin teknesi ile selamlaştık.
Hemen kendilerinden soğuk bir içecek talep ettim ve bira ikram ettiler.
Yarım saat sonra yılışık yılışık gülen biri geldi. Habire gülüyor. Gümrükten gelmiş.
İskele üzerinde birtakım kağıtları çıkartıp doldurmaya başladı. Ardından biri daha geldi bekliyor.
Sırıtık tamam dedi şu kadar gümrük masrafı şu kadar taksi parası.
Gümrük bedelini ödedim.
Gümrük parası iyi de taksi parası ne iş? Hemen yanında bekleyen de atıldı; bana da taksi bedeli
ödemen gerekiyor dedi.
Sen nereden geldin? Karantinadan.
Pasaport ve liman da gelecek onlara da taksi parası.
Yok dedim veremem hepinize taksi parası.
Bunun üzerine işlem yapmadan geri gittiler. Gümrük için verdiğim paranın üstünü alabilmek için
peşlerinden gittim.
Kapıda resmi bir arabaya binerlerken durdurdum. İçinde pasaport polisi de vardı.
Yani, biri bisiklet ile diğerleri resmi araçla gelmişler, benden haraç almaya çalışıyorlar.
Şerefsizler.
Bu memleketin insan tanımı hemen belli oldu.
Paranın üstünü aralarından toplayarak verdiler ama makbuzunu bu muhabbet arasında kaynattılar
vermediler. Gümrüğe gidince orada alırım sandım.
Tekneye dönüp bisikleti çıkarıp hemen yakında olan çarşıya daldım. Birkaç yemek tezgahını
dolaştıktan sonra 'takoz' dedikleri küçük ince açık ekmek üzerine ince doğranmış et, tavuk veya
domuz eti sos ve salata ile karışık hazırlanan, bana biraz tantuniyi anımsatan yemekten 10
parçayı yok ettim. Yüzüme mutluğun resmi anında yerleşti; Abidin...
Şehir merkezini dolaşmaya başladım.
Belize minyatür memleketin adı. Başkent Belize city. Aslında bu toprak parçası zamanında
İspanyolların elinden İngilizler tarafından Guatemala'dan kopartılmış koloni haline getirilmiş.
Guatemala ile ingilizler arasında halen bu konuda geçimsizlik var. İngilizler arada sırada Fakland
adalarında Arjantin'e yaptıkları gibi güç gösterisinde bulunuyorlar. Arjantin, Belize nire; İngiltere
nire. Sömürgeci devletler halen buralarda egemenlik taslamaya devam ediyorlar.
İngilizler suyun altında yüzyıldan fazla dayanabilen Mahogani ağaçlarını kesip ormanları çıplak
bırakıncaya kadar buraları sömürmüşler. İşleri bitince arkalarında ne bir eser ne de bir işletme
bırakmamışlar.
Yani Belize, Meksika ile Guatemala arasında kalan yapay minik bir devlet. Dil, din, ırk aynı; Maya
insanı.
Küba dan sonra sokaklarda son derece kötü görüntü veren çevre ve insan tipi yoğun.
Baş şehir ve şehir merkezi olmasına rağmen son derece kırık dökük görüntüler. Ortalık; evsizler,
dilenci, ayyaş, keş dolu. Yollarda her fırsatta yanıma yaklaşıp 1 $ isteyen oldu.
Yapıştılar mı bırakmıyorlar.
Bir kaç sosyete caddesi dışında şehir feci bir görüntü sergiliyordu.
Estetik ve tarih adına hiç bir şey yok.
Çevre sokak satıcıları ile dolu. Yol kenarlarında seyyar yemek tezgahları bolca mevcut.
Sokaklarda hiç yürüyen turist göze çarpmıyor. Halbuki tüm turistik adalara hareket merkezi; tuhaf.
Akşam yemeğini de dışarda yedikten sonra tekneye döndüm.
Günün yorgunluğu, akşamın rehaveti altında serilmiş uyumaya yönelmişken aniden rüzgar kendini
hissettirmeye başladı.
Uyuşukluktan önceleri pek oralı olmadım.
Rüzgar rahat verdirmemeye kararlı olarak üstüne koydukça koydu.
Bu hiç hesapta yoktu. Sancak tan gelen fırtınamsı rüzgarın 25-30 kt etkisi ile tekne iskeleye omuz
atıp duruyordu.
İskele rüzgar altında kaldığından usturmaçalar kazıklara denk gelmez oldu. Ya alta ya da üste
fırlayıp iskele ile temasımıza neden olmaya başladı. Her, yerinden kayan usturmaçayı tekrar
kazıkla aramıza denk getirebilmek için var gücüm ile ayaklarımı iskeleye dayayarak bordamızı
korumaya çalıştı.
Bu saçma sapan iskeleye yanaşıp kötü bir gece geçirerek bitkin olan bedenimi, kaslarımı sonuna
kadar tüketip üstüne bel ağrısını harekete geçirdim. Bütün usturmaça kılıfları iskeleye
sürtünmekten yırtıldı.
Boynumda asılı son yakın gözlükte kırıldı. Saatlerce 2 kazığa dayanan teknenin araya yatay
bağladığım usturmaçaları sabitlemeye çalışmakla geçti.
Gecenin biri gibi rüzgar durdu.
Artık pestilim çıkmıştı. Bitik bir haldeyken iskeleden ayrılıp açığa demir bırakmaya mecalim
kalmamıştı.
Ancak yine tekrarlarsa daha beter bir durumda yakalanacaktım.
Son gücümü kullanarak iskeleden ayrılıp biraz açığına demiri hallice kaloma ile bıraktıktan sonra
artık sızdım kaldım.
Aradan daha bir-iki saat geçmiş olmalı ki rüzgar bey yeniden çullandı.
Zamanında ayrılmışım yoksa sabah kadar kazıklar arasına usturmaça depip duracaktım.
Zar zor kalkıp tarayıp taramadığımızı bir süre takip ettikten sonra yeniden yatağa yuvarlanarak
girdim.
Burada, pilot kitabın belirttiğine göre tarama riski yüksekti. Zira hem kuzey rüzgarına açıktı hem
de nehir ağzı olduğu için dip aluvyon idi. Aluvyon çok yumuşak olduğundan kuvvetli bir kuzey
rüzgarında tutunmak kolay olmazdı.
İskeleye yanaşmanın giriş işlemleri haricinde diğer sebepleri motor ve buzdolabı tamiri içindi.
Su kesiminden dolayı iskelenin rüzgar altına girmek gibi bir seçeneğim yoktu.
Ertesi gün bisiklet ile öncelikle gümrüğe gittim.
Yılışık ortalıkta yoktu. Onun yazıp çizip parasını aldığı makbuz bulunamadı.
Resmi görevliler tarafından ayak üstü dolandırıldığımı anladım.
Meblağ büyük değildi. Yoksa cıngar çıkartmaya meyilli idim.
Küçük para, küçük insanlar.
Vezneye gidip bir kez daha ödemiş oldum. Karantina da aynı binada olunca ikisi ile işim bitti.,
Liman müdürlüğüne gidip işlemleri yaptırdım. Burada oldukça saygılı karşıladılar. Yormadan belge
doldurup imzaladılar.
Sıra pasaport müdürlüğüne geldi.
Binaya girip ilgili bankonun önüne geldim banko arkasından kızlar sevimli halleriyle ilgilendiler.
Fakat tam o sırada dışarıdan içeriye dünkü pasaport görevlisi içeri girdi. Beni görünce ispanyolca
bunlara bişiler söyledi. Ben adamın bakışından, beden dilinden ne kastettiğini anladım. Kızların
hemen suratı düştü ve ciddileştiler.
Tekneye gitmemiz lazım dediler.
Hiçbir ülkede hiçbir pasaport polisi tekneye gelip bakmaz dedim.
Bizde bakar dediler.
İyi buyrun gidelim o zaman dedim.
Taksi tutmanız gerekir diye cevap verdiler.
Benim bisikletim var siz de buyrun gelin diye tekrarladım.
Şöyle bir şaşkınlık geçirdiler ve içeriye daldılar.
Bir süre bekledikten sonra içeri çağırdılar ve bir kapıdan girip amirlerinin odasına teşrif etmiş
oldum.
Amir sordu ''Neler oluyor''
Resmi araçla geldiler ve benden 4 kişi taksi parası istediler; ben de kabul etmedim dedim.
Hiç bir ülkede böyle bir durumla karşılaşmadığımı açıkça ilave ettim. Gümrük, karantina, liman
evraklarını önüne koydum.
Vize verilemeyecekse Belize'den ayrılacağımı söyledim.
Sessizce dinledi, ardından birini çağırıp yanında iken işlemleri yaptırıp pasaporta vize damgasını
bastı.
Sevimsiz bir ifade ile hoşgeldiniz dedi.
Şu ana kadar karşılaştığım ve gördüğüm manzara, bana bu memlekette işin var dedirtti.
Fotolar daha sonra.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 25, 2015, 10:01:48
https://www.youtube.com/watch?v=8QVhQkVQ0I0 (https://www.youtube.com/watch?v=8QVhQkVQ0I0)
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Şubat 25, 2015, 11:34:38
görmeyi istediğim yerlerden biri
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 25, 2015, 15:56:14
http://tr.wikipedia.org/wiki/Belize (http://tr.wikipedia.org/wiki/Belize)
görmeyi istediğim yerlerden biri
Görmeye değer.
Resifler arası adalar oldukça güzeldir, dalış turizmi başta gelir.
Ana karada iç kesimlerde Maya kültürü ile tanışılır ve tarihi tapınakları gezilir.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 25, 2015, 16:06:31
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2023_zpscuhitb3j.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2023_zpscuhitb3j.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2038_zpsynjjuyk7.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2038_zpsynjjuyk7.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2039_zps2ohmnwpw.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2039_zps2ohmnwpw.jpg.html)
MAHAYANA açıkta demirde.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2040_zpssmhhq6do.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2040_zpssmhhq6do.jpg.html)
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2041_zpskyoqpq0w.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2041_zpskyoqpq0w.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 25, 2015, 16:30:14
Goffy' adası alt foto.
(http://i1277.photobucket.com/albums/y487/Nezihkilickini/DSCN2035_zpsyqarlb5i.jpg) (http://s1277.photobucket.com/user/Nezihkilickini/media/DSCN2035_zpsyqarlb5i.jpg.html)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Şubat 28, 2015, 02:54:50
Geçenlerde Zİyaretçilere Kapalı mı diye sormuştum..
HALEN KAPALI
AÇTIĞINIZ ZAMAN YAZARIZ ARTIK.
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 01, 2015, 14:34:54
Adam
küfür etmiyor.
Hakaret etmiyor.
Belden aşağı konuşmuyor
Konuyu sulandırmıyor
Dik duruyor diklenmiyor
Adam gibi görüşlerini bildiriyor ama bizim moderatör arkadaşlara yaranamıyor. Hani düşünce özgürlüğü, sizin, ikdidara gelirsek bizim gibi düşünmeyen bu gazetelerin tamamına el koyacağız diyen zihniyetten ne farkınız kaldı. Ayıp dır ayıp açın adamın sayfasını zıyaretcıler e, herkes okusun korkmayın birşey ollmaz.
Ben her yazılanı okumak istiyorum sizin istediklerinizi değil.
Bakın dünyanın bir ucunda gökhan kardeşimizi aslanlar gibi karşıladı yardimci oluyor
Ha birde bana cevap vermeyin sizinle tartışamam yazıyı kaldırmak elinizde silin gitsin size yakışır nasılsa.
Size bir fıkra anlatayım
İki eski arkadaş parkda karşılaşır hasan bey ahmet beye sorar senin bir kızın vardı ne yapar, benim kız büyüdü bir şirkete çalişmak için girdi çok beğenildi patron özel sekreteri yaptı kendine, tüm seyahatlarda götürür kızımı der.
Seninde bir kızın vardı o neyapar? sorma azızım benim kızı patronu kendine metres yaptı fakat ben senın kadar güzel anlatamıyorum der.
Kalın sağlıcakla
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 02, 2015, 03:41:40
Teşekkürler Engin Bey,
Desteğiniz için.
Beni benden iyi anlatmışsınız.
Ancak, dikkat edin sanırlar ki sizinle eskiden tanışırız özelden yazışırız...:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 02, 2015, 04:03:30
Neden ziyaretçilere de açık olan bu yol hikayeleri köşesini ''ziyaretçi''lere kapattı?
Uzun zaman aralıklı uyarılarıma rağmen halen açılmadığı gibi; bu konuda neden hiçbir açıklama
gelmedi?
Yönetimin bu davranış sebebine nasıl bir neden yakıştırabiliriz.
Beyin cimnastiği yapmaya ne dersiniz?
Tam şu an ziyaretçi sayısı 386
üye sayısı 161
ezici bir çoğunluğu teşkil ediyorlar.
Gönderen: Hakan İrem - Mart 02, 2015, 08:21:40
Sizi takip ediyoruz.
Selamlar.
Gönderen: Hakan Erim - Mart 02, 2015, 11:11:06
Nezih bey Lütfen maceralarınızı yazmaya devam edin. Müdahelelere kulak asmayın ve bizim için yazın lütfen. Olduğu kadar.
Sizi takip ediyoruz.
Selamlar.
Hakan Korsanı takip ettiğim için ben sizi de takip etmiş oluyorum Nezih "Bey." :P
Gönderen: Ersin Böke - Mart 02, 2015, 18:25:05
Nezih abi, Konu başlığı ziyaretçilere kapandı diye niye yazmıyorsun anlamadım? Biz üyelerin suçu ne olaki.. ? Seni okumak için üye olsun onlar da..
Daha önceden de bu tür yazan birisi vardı yok şu kadar okundum, bu kadar okundum diye..
Aman diyim abi .. Ayan hastalığa tutulmayasın.. :)
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 02, 2015, 18:52:19
Gönderen: Cenk Gürsel - Mart 02, 2015, 20:34:17
Boke'ye giciklik olsun diye yazma kitap cikart parayi bastirsin oradan okusun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2015, 03:39:21
Nezih bey Lütfen maceralarınızı yazmaya devam edin. Müdahelelere kulak asmayın ve bizim için yazın lütfen. Olduğu kadar.
Sizi takip ediyoruz.
Selamlar.
Hakan Korsanı takip ettiğim için ben sizi de takip etmiş oluyorum Nezih "Bey." :P
Hakan iyi polissin diye sana sempatim var.
Ancak benim yol hikayelerim moderasyona ve mahalle heyetine hitap etmez. Girmesen de olur.
Hakan İrem kime ne hakaret etmiş, kimin tavuğuna kış demiş ki takiptesin...
Hafiyeliği bırakıp neden bu köşenin ziyaretçilere kapandığını açıklama zahmetine girmiyorsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2015, 07:51:23
Engin korsan, moderasyona olan eleştirilerinizi anladım da Fıkra ile bir bağlantı kuramadım. Biraz açsanız..
Nezih abi, Konu başlığı ziyaretçilere kapandı diye niye yazmıyorsun anlamadım? Biz üyelerin suçu ne olaki.. ? Seni okumak için üye olsun onlar da..
Daha önceden de bu tür yazan birisi vardı yok şu kadar okundum, bu kadar okundum diye..
Aman diyim abi .. Ayan hastalığa tutulmayasın.. :)
Ersin'cim geçenlerde koca bir çam devirdin şimdi de 2. sini devirmek üzeresin.
Benim üzerimden Cücü'ye saldırmandan hoşlanmadım.
Ve seninle aynı fikirde değilim.
Seni severim ve seni üreten insanların yanında ve içinde görmek isterim.
Seni üretmeyen hazımsız bir gurubun dışında tutmaya çalışıyorum.
Cücü'nün haklı veya haksız serzenişlerinin senin varlığınla alakası yoktur.
Geçmişten beri verilen rahatsızlıkların dışa vurumu olan bazı söylemlerine alınganlık yapmaktan
artık vazgeç.
Bana gelince daha önce de söyledim.
Aranızda yaşamadığım ve çok uzaklarda olduğum için (gerçi yakın da olsam farketmez)
kimsenin gözüne hoş görünmek gibi bir derdim yok. Satacak bir malım da yok.
Mahallenin muhtarı da muhtar heyeti de beni bağlamaz.
Amatör denizciliğe borcumuzu ödemek üzere uzaklarda yaşayan gezen biri olarak başımızdan
geçenleri abartmadan, komplekse sokmadan hatalarımızla anlatıp arkamızdan gelme hayalleri
kuran denizcilere karınca kararınca yol açmaktır.
Burada hitap ettiğimiz kitle sessiz çoğunluk ve onun 3 misli olan ziyaretçiler gurubudur.
Geride kalan, her dakika üretmeden söyleyecek lafı olan 10-15 kişiler için değildir.
Senin gibi cin ve zeki olan biri neden bunu anlamasın ki!
Senin asıl sorgulaman gereken ;
Birdenbire, neden bu köşe ziyaretçilere yasaklandı?
Bir patron ve 2 kişiden oluşan yönetim kurulundan halen, neden ''tıs'' çıkmıyor.
Amaçları nedir; ne yapmak istiyorlar.
Bu konuya odaklaşmayı düşünmez misin?
Sevgiler.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2015, 08:04:26
Nezih Abi,
Boke'ye giciklik olsun diye yazma kitap cikart parayi bastirsin oradan okusun.
Ben Bökeyi kaç kez sınavdan geçirdim okuduğu falan yok:
Çocuğun vakti yok ki okusun:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2015, 08:12:27
nezih korsanım lütfen yazmaya devam ziyaretçilere de açılır sanırım yakında
Sağolasın Kemal kaptan,
Eğer önceden ziyaretçilere açık olan bir köşe hikayesi olmasaydı makul bulabilirdim.
Ancak aylar sonra aniden yasaklanmasının altında ki gerçekleri öğrenmek zorundayız.
Aklı selim herkesi bu boykotumu desteklemeye davet ediyorum.
Saygılar.
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 03, 2015, 10:44:15
Gönderen: Hakan Erim - Mart 03, 2015, 11:34:11
"Neden böyle yapıyorsun?" diye sordum. Dizini kaşıyıp, uzaklara baktı, "karnım aç" dedi. :)
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 03, 2015, 12:16:15
Bu durum bana şeyi hatırlattı; salak bir arkadaşım var... buna benzer bi forum kurmuş bu... fakat en çok okunan konuları ziyaretçilere kapatıyor. Üstelik reklamları falan da var forumun. Hani tık aldıkça forum kazanacak da. Hatta, hatta kendi reklamını da koymuş. Hani ne kadar çok kişiye ulaşsa o kadar zengin olacak. Ama yine de kapatmış konuları ziyaretçilere...
"Neden böyle yapıyorsun?" diye sordum. Dizini kaşıyıp, uzaklara baktı, "karnım aç" dedi. :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 03, 2015, 17:32:48
Sadece bu konu degil tum "Bağlanma ve Demiryerleri, Seyir Notları" ana basligi ziyaretcilere kapali.
Umut bey,
Bu yol hikayeleri köşesinin ziyaretçilere açık olduğu daha önce Hakan Zorlu ile yapılmış olan
yazışmalar da belirlidir.
Ayrıca sistem kayıtlarınızda da 1 ay öncesine kadar bu köşe ziyaretçiler tarafından izlenebilmekte
olduğu da bellidir.
Bir ay kadar önce sistem sorunu nedeniyle gayri ihtiyari olarak kapanmış olabileceğini düşünerek
yönetimi uyarmıştım.
Uyarılarımı tekrarlamış olmama rağmen tarafınızdan herhangi bir girişimde bulunulmadı ve bunun
gerekçesi belirtilmedi.
Yukarıda ki açıklamanızda bir çelişki bulunmaktadır.
Madem açıkladığınız gibi ise ziyaretçiler nasıl girip çıkabiliyorlardı?
Acaba bu köşe başka bir ana başlığa mı taşındı?
Siz de, yönetim olarak ziyaretçilerin izlemeye devam etmesine sıcak bakıyorsanız , konuyu başka
bir ana başlığa taşınması sorunu çözecek inancındayım.
İlginize teşekkür ederim.
Saygılar.
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 03, 2015, 23:29:06
Size ozel bir durum degil.
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 04, 2015, 10:28:53
arkadaşlar zorlamaya gerek yok ne diyorlarsa o...
isteyen kalsın isteyen başka yer bulsun kendine
okadar ;??^+%%
Gönderen: Ahmet Solmaz - Mart 04, 2015, 11:05:32
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 05, 2015, 08:56:19
Sadece bu konu degil tum "Bağlanma ve Demiryerleri, Seyir Notları" ana basligi ziyaretcilere kapali.
Nasıl yani... Eskiden beri mi kapalıydı yeni mi kapatıldı...
ki tam tersi eskiden kapalıydı ve talebim üzerine ziyaretçilere açılmıştı. (yazılı kayıtlar mevcut)
Alinan karar dogrultusunda bir sure once ziyaretcilere kapatildi.
Size ozel bir durum degil.
Üst üste iki açıklama arasındaki çelişkiye dikkatinizi çekerim.
Yönetim, ile aramda polemik çıkınca oturup (iki kişi) yeni bir karar almışlar.
Bu başlığı ziyaretçilere kapatmışlar. Ortada bir tutarlılık görebiliyor musunuz?
Benzer bir olay ''benim tekne '' köşesine de oldu. Cücü''den gıcık alınınca orası da ziyaretçilere
kapandı.
''Bu ne yaman bir çelişki'' .
Alın size bir yönetim zafiyeti daha.
Madem öyle, bu köşenin ziyaretçilere açık olan bir başlığa taşınmasını talep ediyorum.
Mesela Gökhan'ın kullandığı başlık olabilir.
''Seyir, navigasyon, güvenlik''
Arasında ne fark zaten? Yazdığım yol hikayeleri içinde herşey var.
Neden olmasın değil mi...
Hani buradan ben kendim değiştirebilsem sizi yormak istemezdim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 05, 2015, 09:22:28
Engin Bey moderasyonun çok raiting alan konuları misafirlere kapatıp kayıtlı takipçi sayısını artırmak gibi bir stratejisi olamazmı. Neden saygı duymuyorsunuz? Bu işleri çok biliyorsanız sizde açın bir forum orayada üye olalım. Moderasyonun uzun yıllar içinde oluşmuş tecrübe ve öngörülerini yok sayamazsınız. Saygı duymanızı tavsiye edeim.
Ahmet kaptan,
Eğer en başından beri uygulama aynı kalsaydı sizinle hem fikir olurdum.
Farkında iseniz yap-boz tahtasına dönmüş.
Yukarıda bir yöneticinin peşpeşe birbirini sıfırlayan 2 açıklaması var.
Dikkat ediniz...
Bir diğer yönetici olan Hakan Erim'inde oldukça vurgulayıcı bir tesbiti var.
Yakında onu da ekarte ederlerse şaşırmam. Zaten ben Hakan'ın yerinde olsam bir an bile durmam.
Anladığım kadarıyla bazı durumlardan geç haberi oluyor. İyi polisi oynuyor.
Espiri bile yapıyor olsa dikkat çekici vurgulama yapmış.
Peki siz, Gökhan'ın gibi ziyaretçilere açık olan başlığa alınmasına ne dersiniz?
Gökhan'ın yol hikayesi benimkinden bile ilginç ve heyacanlı olacak çok tıklanacak.
Orası da çok tıklanıyor diye ziyaretçilere kapanacak mı?
Söylemedi demeyin.
Haa,,, bir de 1 ay önce ve sonrası birkaç kez sorduğum sorunun cevabı neden o kadar geç veriliyor.
Hiç dikkatinizi çekmiyor mu?
Ek olarak ilave edeyim ...
1 ay kadar önce patron 'zello' da biri ile kavga ediyor ve anında 'geko' dan o kişinin üyeliğini
kaldırıyor. Bunun bir hata olduğunu geç kavrıyor ve geri alıyor.
Öfkeyle kalkıp zararla oturuyor.
Bizi kimler yönetiyor.:)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 05, 2015, 10:05:01
Çok güldüm, ama çook. :o
2 dakika önce ziyaretçi olarak Rota Atlantiğe girdim. Aynı başlık.
BAĞLANMA VE DEMİR YERLERİ, SEYİR NOTLARI
2 adet ziyaretçi vardı.
Girdim çıktım
ziyaretçi 1 adet oldu.
Ahmet kaptan,
Siz, biz aldatılıyor olmayalım. :o !*.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 08:23:03
Yönetim kendi kendine fake atıp duruyor.:)
1 ay kadar önce Hakan'a özelden soruyorum...
''benim köşeyi ziyaretçilere kapatmışsınız''
Cevap: Kimse bişi kapamadı.
(Aslında kapalı)
Kısa bir süre önce Umut bey o başlık altında bütün konular ziyaretçilere kapalı diye cevap veriyor.
(Aslında açıktı sonradan kapandı.)
Dönüp bakıyorum aynı başlık altında olan benzer içerikli bir konunun ziyaretçilere açık olduğunu
tesbit ediyorum.
Gülüyorum:)))
Hatırlatınca ilgili konuyu hemen başka alakasız bir başlık altına taşıyorlar.
Bu sefer kahkahalar atıyorum:))))
Halen körü körüne biat edebilenleri tebrik ediyorum...
Gönderen: Hakan Erim - Mart 06, 2015, 08:34:52
Yönetim kendi kendine fake atıp duruyor.:)
1 ay kadar önce Hakan'a özelden soruyorum...
''benim köşeyi ziyaretçilere kapatmışsınız''
Cevap: Kimse bişi kapamadı.
(Aslında kapalı)
Kısa bir süre önce Umut bey o başlık altında bütün konular ziyaretçilere kapalı diye cevap veriyor.
(Aslında açıktı sonradan kapandı.)
Dönüp bakıyorum aynı başlık altında olan benzer içerikli bir konunun ziyaretçilere açık olduğunu
tesbit ediyorum.
Gülüyorum:)))
Hatırlatınca ilgili konuyu hemen başka alakasız bir başlık altına taşıyorlar.
Bu sefer kahkahalar atıyorum:))))
Halen körü körüne biat edebilenleri tebrik ediyorum...
Ama Nezih Korsan,
Her yere aynı mesajı yazıp durmanın amacı ne? 9kly3
http://gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=17961.msg316393#msg316393 (http://gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=17961.msg316393#msg316393)
Hani eski radyo reklamcılığı dönemlerinde vardı, marka adını sürekli tekrarlayan tekdüze bir ses olurdu. Genellikle maç anlatımları arasındaki reklamlarda rastlardım. Şöyle bi şeydi:
"Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
...
Sağlıklı ve lezzetli Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri."
:D
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 08:47:33
Yönetim kendi kendine fake atıp duruyor.:)
1 ay kadar önce Hakan'a özelden soruyorum...
''benim köşeyi ziyaretçilere kapatmışsınız''
Cevap: Kimse bişi kapamadı.
(Aslında kapalı)
Kısa bir süre önce Umut bey o başlık altında bütün konular ziyaretçilere kapalı diye cevap veriyor.
(Aslında açıktı sonradan kapandı.)
Dönüp bakıyorum aynı başlık altında olan benzer içerikli bir konunun ziyaretçilere açık olduğunu
tesbit ediyorum.
Gülüyorum:)))
Hatırlatınca ilgili konuyu hemen başka alakasız bir başlık altına taşıyorlar.
Bu sefer kahkahalar atıyorum:))))
Halen körü körüne biat edebilenleri tebrik ediyorum...
Ama Nezih Korsan,
Her yere aynı mesajı yazıp durmanın amacı ne? 9kly3
http://gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=17961.msg316393#msg316393 (http://gezginkorsan.org/forum/index.php?topic=17961.msg316393#msg316393)
Hani eski radyo reklamcılığı dönemlerinde vardı, marka adını sürekli tekrarlayan tekdüze bir ses olurdu. Genellikle maç anlatımları arasındaki reklamlarda rastlardım. Şöyle bi şeydi:
"Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
...
Sağlıklı ve lezzetli Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri,
Ender reçelleri."
:D
Aklı ve mantığı yerinde olan hem senin! daha fazla dikkatini çekmeye çalışıyorum hem de ana fikri
aynı olan konu için ayrıca yazmaya üşeniyorum.:)
Olamaz mı yani.:)
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 06, 2015, 09:06:38
eleştiriyi anlıyoruz, kimse herşeyden memnun olmak zorunda değil.
ama "yazı işleri müdürü", "aklı mantığı yerinde olmayan" gibi ithamlar artık kişisel saldırıya giriyor.
lütfen sevyeyi düşürmeyelim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 09:13:58
bakın Nezih Korsan,
eleştiriyi anlıyoruz, kimse herşeyden memnun olmak zorunda değil.
ama "yazı işleri müdürü", "aklı mantığı yerinde olmayan" gibi ithamlar artık kişisel saldırıya giriyor.
lütfen sevyeyi düşürmeyelim.
Valla Umut bey sizin adınız aklımın ucundan bile geçmedi.
Genel olarak insan mantığını kastettim.
Neden alınıyorsunuz?
Yazı işleri md olduğunuz Patronu sürekli koruma zafiyetinizden kaynaklanan bir benzetmedir.
Aslında biribirini sıfırlayan açıklamalarınız üzerinde dursanız daha iyi olmaz MI?
Neden bu köşeyi ziyaretçilere açık alana taşımayıp diğer benzer konuyu alakasız bir yere
taşıdınız.:)
Geko da ziyaretçilere kapalı olması gereken en önemli köşe benim yol hikayelerim mi?
Bu durumda bana gereğinden fazla paye vermiş olmuyor musunuz?
Beni resmen meşhur ilan ettiniz.:)
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 06, 2015, 09:24:06
bir daha bana benzetme yapmayın lütfen, o kadar samimi değiliz.
görüşmemek üzere...
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 09:29:42
O zaman boşu boşuna üzerime alınmışım Nezih Beyciğim.
bir daha bana benzetme yapmayın lütfen, o kadar samimi değiliz.
görüşmemek üzere...
Kusura bakmayın Umut bey 2 kişilik yönetim kurulunda 2. adamsınız.
Sizi mecburen tanımak ve eleştirmek zorundayız, tabii ki yerinde....
Gönderen: Eyüp Oğan - Mart 06, 2015, 09:36:12
Ziyaretçilerin, GeKo üyeleri arasında süregiden tartışma, kavga, zaman zaman küfürleşmelere varan yazışmalarını okumamaları gerektiğini de düşünüyorum.
O nedenle ziyaretçilere açık ortamlarda bu türlü hiçbir girişimin müsamaha gösterilmeden silinmesi gerekiyor. İlla polemik konusu olacak bir durum varsa o yazılar bölünüp ziyeretçilere kapalı bir örneğin "Polemik" anabaşlığı altında bir yere taşınabilir.
Yazar arkadaşlarda yazılarında bu hassas duruma özen gösterirlerse sorun kalmaz.
Polemik istiyorlarsa muhatabını oraya çağırabilir. :)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 09:37:14
ŞİMDİ SİZE SON KEZ SORUYORUM. HERKESİN NEZDİNDE;
BU KÖŞEYİ ZİYARETÇİLERE AÇACAK MISINIZ?
VEYA DİĞER KONUYA YAPTIĞINIZ GİBİ YER DEĞİŞTİRECEK MİSİNİZ?
SAMİMİ OLUN YETER.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 09:50:02
Bağlanma ve Demiryerleri, Seyir Notları ana başlığının Ziyaretçilere açık olması taraftarıyım.
Ziyaretçilerin, GeKo üyeleri arasında süregiden tartışma, kavga, zaman zaman küfürleşmelere varan yazışmalarını okumamaları gerektiğini de düşünüyorum.
O nedenle ziyaretçilere açık ortamlarda bu türlü hiçbir girişimin müsamaha gösterilmeden silinmesi gerekiyor. İlla polemik konusu olacak bir durum varsa o yazılar bölünüp ziyeretçilere kapalı bir örneğin "Polemik" anabaşlığı altında bir yere taşınabilir.
Yazar arkadaşlarda yazılarında bu hassas duruma özen gösterirlerse sorun kalmaz.
Polemik istiyorlarsa muhatabını oraya çağırabilir. :)
Eyüp Kaptanım,
Fikrinize katılıyorum.
Yol hikayelerini yazdığım yerde hiçbir polemiğe girmemeye dikkat ettim girenleri de uyardım .
Zaten kapatıldığında bu köşe kendi seyirinde gidiyor idi. Kaldığı bölümlere dikkat edilirse herkes
görecektir.
Polemik konusu başka bir başlık altında idi.
Buranın ziyaretçilere kapanmasının nedeni tamamen yönetimin kişisel tavrıdır.
Şunu da söylemek zorundayım. Her zaman söylediğim şeydir.
Ben denizden aldığımı denize geri ödüyorum.
Aramızda her fırsatta gündemde olan şahıslara değil. Sessiz çoğunluğa ve ziyaretçilere.
Beni onlar ilgilendiriyor.
Aksi takdirde isteyen FB tan takip edebilir.
İlginize teşekkürler.
Gönderen: Hamdi Atalay - Mart 06, 2015, 11:12:38
Gönderen: Cenk Gürsel - Mart 06, 2015, 12:50:49
üye olmayan hiç kimse yazılanları okuyamasın,
Gelen ziyaretçileri de Yeni Türkü'nün "ya içindesin bu çemberin ya da dışında yer alacaksın" şarkısıyla karşılayalım...
Gönderen: Ahmet Solmaz - Mart 06, 2015, 12:56:14
Her zamanda böyle düşündüm..
Ancak bir türlü alışamadığım moderasyonun ne yaparsa yapsın birilerine yaranamıyor olması. Birileri herhangi birisi anlamında gerçekten, kimse özel olarak işaret edilmiyor.
O zaman bu tartışmaların sonu asla gelmeyecek, çünkü bu forumdaki her birey düşünebilen ve kendi farklı bakış açısı olabilen nitelikte.
Dolayısıyla bu nokta da alınan sorumluluklara saygı duymak ve hoşgörü göstermek lazım. Zaman zaman haksız olabilirler veya yanlış kararlar da verebilirler. Çünkü insanlar. Teraziye koyduğumuzda ne tarafın ağır bastığıyla ilgili bir konu bu..
En kolay şey muhalefet yapmaktır, icraat gerektirmez herşey iki dudak arasında oluşur...
Bu nedenle aynı fikirde olmasak bile zaman zaman göstereceğimiz hoşgörü bizleri daha mutlu ve ortamı daha keyifli yapar..
Hangimiz bu sonsuz tartışmalardan hoşlanıyoruz ki...
Kimse kötü değil ama ortam kötü... Komik bir paradox...
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Mart 06, 2015, 12:58:16
Şeffaf olsun her şey ..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 22:40:07
HakanZ ile Umut beni gülmekten yerlere yatırıyorlar.
Ziyaretçi yasağı ile ilgili attıkları fake i yakalayınca
Rota atlantiği ETKİNLİKLER başlığı altına taşımışlar.,
Haydin arkadaşlar bir atlantik etkinliği yapalım ne dersiniz.:)
Veya Karayipler etkinliği de bir tercih olabilir.
Atlayın teknelerinize gelin.:)))
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 06, 2015, 22:46:00
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 06, 2015, 22:54:24
abi ben gelmek istiyorum lakin benim sigortam sadece ege sularında geçerli birşey olursa ne yaparım. ne yapmam lazım bir fikir versen diyorum..
Engin,
Yıllardır sigortasız dolaşırım.
Teknemin kaportası , salması, dümen sistemi, oto pilotum sağlam. Tank gibiler.
Tedbiri de elden bırakmayacaksın. Karadan uzak seyirler yapacaksın.
İstersen açık deniz sigortası yaparlar ama biraz pahalı olur.
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 06, 2015, 23:00:48
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 07, 2015, 17:33:19
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Gönderen: Murat Aktürk - Mart 07, 2015, 18:17:31
Pılını pırtını toplayıp gidicenmi yani :)
Olumu öyle şey yav :)
Gönderen: Hakan Erim - Mart 07, 2015, 18:18:43
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Bir daha yaz lütfen Nezih Korsan.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 07, 2015, 18:21:17
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Bir daha yaz lütfen Nezih Korsan.
Yeni mi haberin oldu.:)))
Nasıl yönetim kurulu üyesisin sen yahu.:)
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 07, 2015, 18:40:43
ayrıca bu bölüm ziyaretçilere açılmalı ki insanlar gezi yazılarını da okuyup heveslensinler
bu mevzu çok uzadı moderasyona ben çağrıda bulunuyorum bu konuyu oylayalım ziyeretçilere açılsın mı açılmasın mı kişisel kızgınlıkların foruma zarar vermesinin önüne geçmemiz gerekir
rota atlantik konusunda nezih korsan katılalım yada katılmayalım kişisel görüşünü söyledi bu nedenle onu dışlayamayız o nedenle bu kavgayı uzatmadan nezih korsanın ve diğer gezi anısı yazanların yazılarını ziyaretçlere açalım benim oyum bu
Gönderen: Hakan Erim - Mart 07, 2015, 18:53:07
...
rota atlantik konusunda nezih korsan katılalım yada katılmayalım kişisel görüşünü söyledi...
Yok, bundan epey fazlasını yaptı.
...
bu kavgayı uzatmadan nezih korsanın ve diğer gezi anısı yazanların yazılarını ziyaretçlere açalım benim oyum bu
Oylama yapmaya ne zaman karar verdik?
Kaç oy verilince kabul edilecek?
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 07, 2015, 18:59:09
...
rota atlantik konusunda nezih korsan katılalım yada katılmayalım kişisel görüşünü söyledi...
Yok, bundan epey fazlasını yaptı....
bu kavgayı uzatmadan nezih korsanın ve diğer gezi anısı yazanların yazılarını ziyaretçlere açalım benim oyum bu
Oylama yapmaya ne zaman karar verdik?
Kaç oy verilince kabul edilehakan korsanım katılanların oranına bakarız :) ben oylamayı açtım siz de kapatın...
rota atlantik konusunda nezih korsan katılalım yada katılmayalım kişisel görüşünü söyledi...
Yok, bundan epey fazlasını yaptı....
bu kavgayı uzatmadan nezih korsanın ve diğer gezi anısı yazanların yazılarını ziyaretçlere açalım benim oyum bu
Oylama yapmaya ne zaman karar verdik?
Kaç oy verilince kabul edilecek?
ayrıca bu gezi yazıları neden ziyaretçilere kapalı
Gönderen: Hakan Erim - Mart 07, 2015, 19:05:57
...
hakan korsanım katılanların oranına bakarız :) ben oylamayı açtım siz de kapatın
ayrıca bu gezi yazıları neden ziyaretçilere kapalı
Katılanların oranlarına bakacağımıza nasıl karar verildi?
Ziyaretçilere açık olan konular neden açık?
Facebook neden ziyaretçilere kapalı?
Gönderen: Kemal Albayrak - Mart 07, 2015, 19:21:25
bu yazışmalar bu topikten çıkarılıp başka bir yerde tartışılmalı nezih korsanın yazılarının bulunduğu yer uygun değil uzadı bu da
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 07, 2015, 19:23:43
Silinen yazını tekrar gönderirmisin ltf? Yine silinirse özelden veya e-maille gönderirimisin?
Tesekkürler...
Gönderen: Suat Zeybek - Mart 07, 2015, 19:44:10
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Yav nereye bakalım, daha iki kadeh tokuşturcaktık hani... ;)
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 05:49:45
Herkes uyumuş
ama +1 gizli akortta bekliyor istifa yazımı silmek için. :) Kesin Hakan Zorlu'dur bu,
En iyisi ben size gün ortası bir randevu vereyim.
Herkes toplaşsın HakanZ ye fırsat yaratmamış olalım.:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 06:08:25
...
rota atlantik konusunda nezih korsan katılalım yada katılmayalım kişisel görüşünü söyledi...
Yok, bundan epey fazlasını yaptı.Alıntı
Hakan E cim, o konuda sözcü olarak 'ben' ve arkadaşlarım son lafımızı söylememiştik.
Hazır vedalaşırken noktayı koyalım.
Kanaryalardan sonra, belki de daha önce o teknenin ve de kaptanının atlantiği geçemeyeceği belli
olmuştu.
Artık oraya geldikten sonra 2000 mil! geriye kuzeye rüzgara karşı dönemezlerdi.
İki seçenek vardı.
Ya tekne gemiye yüklenecek dönecekti ya da kaptan bir gemiye atlayıp yalnız başına dönecekti...
Marintrafic ten izle şu an 5 gemi aynı rotada yolda.
Size afiyet olsun.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 07:41:29
Bodrum da yeme içme bir tekne komşum vardı.
Başkalarının teknelerini işletir, mavi tura tekne kiralardı.
Zaman içinde huylanmaya başladım. Zİra sık sık burnumun dibinde tartışmalara tanık olurdum
Erol Akyiğiti ve işlettiği teknelerin sahiplerini o sıralarda tanımıştım. Adamın bir sahtekar
olduğunu tespit edince ilişkimi kestim. Ve Erol'un açtığı davaya şahitlik yapınca adamın teknesine
mahkeme tedbir kararı koydu.
Bu konuyu diğer amatör denizcilere duyurmayı görev bilip Geko da dile getirdim.
Ancak buranın mahalle heyeti saldırıya geçti.
Bugün bakıyorum halen aynı kişiler İlker, adnan, vural, nilüfer, erol yapıcı vs vs.
Halbuki bazı arkadaşların teknesini kurtarmış olduk tekne kiralayanları uyardık.
Bazı kişilerden teşekkür geldi.
Mahalle heyetinin saldırısını anlayamıyordum. Halbuki zarar görenlerin bazıları burunlarının
dibinden geko arkadaşlarıydı.
Saldırılardan bıkıp, ''hadi canım siz sivriye mangala gidin diye amatör denizcinin çektiği sıkıntı
sizleri bağlamaz'' deyince hop oturup hop kalmışlardı.:)
Netice de Erol mahkeme sonucunda iyi bir tazminat aldı.
Zaman içinde yine bir çok denizci arkadaşın üst üste uzman lakaplı birinden nasıl zarar
gördüklerine şahit olmaya başladık.
Adam aleni kendi ticari çıkarı için Geko yu kullanıyor ve içinde bulunduğu zafiyetleri nedeniyle her
işte amatör denizcinin teknesine zarar veriyor.
ÇOk samimi bir arkadaşım var, pırıl pırıl teknesini aranızdan hepinizin bildiği bir arkadaşa sattı.
Teknenin transferini yapıyor, küçükçekmece önlerine geldiğinde tekne su alıyor diye terketmeye
kalkıyor. Tekneyi arkadaşım ve yeni sahibi teslim alıyorlar. Uzman anında toz oluyor.
İçerde 1 karış su. Baş kamara yatak döşşek su içinde .
Suyu boşaltıyorlar. her yeri kontrol ediyorlar teknenin hiçbir yerden su almadığını görüyorlar.
Baş kamaranın açık bırakıldığını anlıyorlar.
Bu ve bunun gibi birçok olay yaşanıyor.
Geko da bu zararları dile getiriyorum yine aynı şahıslar aynı mahalle baskısı.
Halbuki zarar gören canım cicim dedikleri arkadaşları ama tekne sahibi dile getirmemiş.
Biri dalga geçer gibi şöyle demişti ''senin üstüne vazife mi?) Nilüferdi galiba..
Çok uğraştık sonunda son bir olay ile artık itiraz edilemez şekilde kanıtlanmış oldu.
Bu konuda da bazı arkadaşlardan teşekkür iletileri aldım.
Ama körü körüne savunanlar çıkıp ta bir özür dilemediler ettikleri hakaret ve alaycı sözlerinden.
Bunlardan başka bir çok konuda; mesala yalan, dolan hikayeleri de aydınlattık,
amatör denizcilerimize epeyice katkılarım oldu.
Mahalle heyeti, hiçbir zaman konunun özüne odaklanmaz. Araştırmaz incelemez.
Sadece, kaşının üstünde gözün var demeye alışmışlardır .Hiçbir şey ürettikleri de yoktur.
Sadece masa başından saldırırlar.
O yüzden onları kaale almıyorum, lafımı da esirgemiyorum.
Önemli olan sessiz çoğunluk ve ziyaretçilerdir.
Bence en doğrusunu yapıyorlar.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 08:01:45
Adnan Mahcup
Istemiyorsan reklam
Cozumu,
Kabadayilik yapmayyacaksin bilmedigin konuya laf atmayacaksin
basacaksin parayi vereceksin reklami
Bizde gorecegiz
Kisaca bos konusmayacaksin.
Cengo sil lütfen başka başlıkta tartışın
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 08:55:53
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Yav nereye bakalım, daha iki kadeh tokuşturcaktık hani... ;)
Sen var ya ender insanlardan birisin .
Bir gün açık denizlerde kadeh tokuşturacağız.
Gönderen: Suat Zeybek - Mart 08, 2015, 11:16:49
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Yav nereye bakalım, daha iki kadeh tokuşturcaktık hani... ;)
Sen var ya ender insanlardan birisin .
Bir gün açık denizlerde kadeh tokuşturacağız.
Mutlaka yapacağız amma buralarda da yapacağız... ;)
Gönderen: Erol Yapıcı - Mart 08, 2015, 11:37:31
YIL 2009 veya 2010 du
Bodrum da yeme içme bir tekne komşum vardı.
Başkalarının teknelerini işletir, mavi tura tekne kiralardı.
Zaman içinde huylanmaya başladım. Zİra sık sık burnumun dibinde tartışmalara tanık olurdum
Erol Akyiğiti ve işlettiği teknelerin sahiplerini o sıralarda tanımıştım. Adamın bir sahtekar
olduğunu tespit edince ilişkimi kestim. Ve Erol'un açtığı davaya şahitlik yapınca adamın teknesine
mahkeme tedbir kararı koydu.
Bu konuyu diğer amatör denizcilere duyurmayı görev bilip Geko da dile getirdim.
Ancak buranın mahalle heyeti saldırıya geçti.
Bugün bakıyorum halen aynı kişiler İlker, adnan, vural, nilüfer, erol yapıcı vs vs.
Halbuki bazı arkadaşların teknesini kurtarmış olduk tekne kiralayanları uyardık.
Bazı kişilerden teşekkür geldi.
Mahalle heyetinin saldırısını anlayamıyordum. Halbuki zarar görenlerin bazıları burunlarının
dibinden geko arkadaşlarıydı.
Saldırılardan bıkıp, ''hadi canım siz sivriye mangala gidin diye amatör denizcinin çektiği sıkıntı
sizleri bağlamaz'' deyince hop oturup hop kalmışlardı.:)
Netice de Erol mahkeme sonucunda iyi bir tazminat aldı.
Zaman içinde yine bir çok denizci arkadaşın üst üste uzman lakaplı birinden nasıl zarar
gördüklerine şahit olmaya başladık.
Adam aleni kendi ticari çıkarı için Geko yu kullanıyor ve içinde bulunduğu zafiyetleri nedeniyle her
işte amatör denizcinin teknesine zarar veriyor.
ÇOk samimi bir arkadaşım var, pırıl pırıl teknesini aranızdan hepinizin bildiği bir arkadaşa sattı.
Teknenin transferini yapıyor, küçükçekmece önlerine geldiğinde tekne su alıyor diye terketmeye
kalkıyor. Tekneyi arkadaşım ve yeni sahibi teslim alıyorlar. Uzman anında toz oluyor.
İçerde 1 karış su. Baş kamara yatak döşşek su içinde .
Suyu boşaltıyorlar. her yeri kontrol ediyorlar teknenin hiçbir yerden su almadığını görüyorlar.
Baş kamaranın açık bırakıldığını anlıyorlar.
Bu ve bunun gibi birçok olay yaşanıyor.
Geko da bu zararları dile getiriyorum yine aynı şahıslar aynı mahalle baskısı.
Halbuki zarar gören canım cicim dedikleri arkadaşları ama tekne sahibi dile getirmemiş.
Biri dalga geçer gibi şöyle demişti ''senin üstüne vazife mi?) Nilüferdi galiba..
Çok uğraştık sonunda son bir olay ile artık itiraz edilemez şekilde kanıtlanmış oldu.
Bu konuda da bazı arkadaşlardan teşekkür iletileri aldım.
Ama körü körüne savunanlar çıkıp ta bir özür dilemediler ettikleri hakaret ve alaycı sözlerinden.
Bunlardan başka bir çok konuda; mesala yalan, dolan hikayeleri de aydınlattık,
amatör denizcilerimize epeyice katkılarım oldu.
Mahalle heyeti, hiçbir zaman konunun özüne odaklanmaz. Araştırmaz incelemez.
Sadece, kaşının üstünde gözün var demeye alışmışlardır .Hiçbir şey ürettikleri de yoktur.
Sadece masa başından saldırırlar.
O yüzden onları kaale almıyorum, lafımı da esirgemiyorum.
Önemli olan sessiz çoğunluk ve ziyaretçilerdir.
Bence en doğrusunu yapıyorlar.
Karışmayayım, birşey yazmayayım dedim ama adımı zikretmişsin, cevap hakkım doğmuş;
Her zamanki uslûbun... ama bir türlü farkına varamıyorsun
Kullandığın en masumane ifadeler bunlar
Sonuç olarak;
(http://i.hizliresim.com/q4NV65.jpg)
Gideceğim gideceğim diyorsun ama bir yere gidemezsin... Gitsen de üç gün sonra dönersin. Daha önceki "Ben Gezgin Korsan falan değilim, o yüzden flama falan çekmiyorum" diyerek gidişin ve tekrar dönüşün gibi (belki de fake hesap olarak dönersin, kim bilir?)
Gönderen: İlker Erkman - Mart 08, 2015, 12:37:00
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 08, 2015, 15:37:28
Bu olay bana tanıdık geldi. Birkaç sorum olacak.
ÇOk samimi bir arkadaşım var, pırıl pırıl teknesini aranızdan hepinizin bildiği bir arkadaşa sattı.
Teknenin transferini yapıyor, küçükçekmece önlerine geldiğinde tekne su alıyor diye terketmeye
kalkıyor. Tekneyi arkadaşım ve yeni sahibi teslim alıyorlar. Uzman anında toz oluyor.
İçerde 1 karış su. Baş kamara yatak döşşek su içinde .
Suyu boşaltıyorlar. her yeri kontrol ediyorlar teknenin hiçbir yerden su almadığını görüyorlar.
Baş kamaranın açık bırakıldığını anlıyorlar.
Teknenin modeli nedir?
Tekneyi satın alan hepimizin bildiği arkadaş kimdir?
Tekneyi arkadaşınız ve yeni sahibi nerede teslim alıyorlar?
Bu sorularıma cevap verirseniz analiz yapmak için yeni sorularım olacak.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 19:00:29
Koca koca adamlarsınız,
Diyemiyorsunuz...Yahu Nezih biz senin yalan söylediğini sanıyorduk.
O yüzden sana saldırdık.
Sonuçta sen haklı çıktın. Birçok amatör denizcimiz bazı illetlerden kurtuldu faydan dokundu.
Senden özür dileriz.
Diyemiyorsunuz.
Halen yukarda eveleme güveleme hallarındasınz.
Kim takar mahallenin fanatiklerini...
Gönderen: Mahir Günşiray - Mart 08, 2015, 19:16:07
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 19:38:42
Sen eksik kalma Mahir. Gel başımın üstünde yerin var.
Reklamlara trajımız artsın.:)
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 08, 2015, 19:44:19
ANALİZ - 1
Bu olay bana tanıdık geldi. Birkaç sorum olacak.
ÇOk samimi bir arkadaşım var, pırıl pırıl teknesini aranızdan hepinizin bildiği bir arkadaşa sattı.
Teknenin transferini yapıyor, küçükçekmece önlerine geldiğinde tekne su alıyor diye terketmeye
kalkıyor. Tekneyi arkadaşım ve yeni sahibi teslim alıyorlar. Uzman anında toz oluyor.
İçerde 1 karış su. Baş kamara yatak döşşek su içinde .
Suyu boşaltıyorlar. her yeri kontrol ediyorlar teknenin hiçbir yerden su almadığını görüyorlar.
Baş kamaranın açık bırakıldığını anlıyorlar.
Teknenin modeli nedir?
Tekneyi satın alan hepimizin bildiği arkadaş kimdir?
Tekneyi arkadaşınız ve yeni sahibi nerede teslim alıyorlar?
Bu sorularıma cevap verirseniz analiz yapmak için yeni sorularım olacak.
teşekkür ederiz, pekçok amatör denizci sayenizde bataktan kurtuldu.
şimdi şu yukarıdakilerin cevabını alayım. analiz yapıcam. ciddiyim.
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 20:31:32
Umut bir tek bu konuyu alma , gekonun arşivi osmalıca yazılı değil. Hemen hemen her olayın adı
geko sayfalarında yazılı:
Hepsinin analizini birlikte değerlendir.
Kaç amatör denizcimiz nasıl ve ne derece de zarar görmüşler.
Raporu hazırla. KOnuyu yeniden gündeme taşı. başka başlık altında.
Gönderen: Hakan Erim - Mart 08, 2015, 21:04:36
...
Gekonun, üyeler arasından seçilmiş 7 kişilik yeni bir yönetim kuruluna ihtiyacı vardır.
Nezih Korsan,
Sence, sen bu forumdan ayrılmadan önce yeni kurul yetişir mi?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 21:11:55
...
Gekonun, üyeler arasından seçilmiş 7 kişilik yeni bir yönetim kuruluna ihtiyacı vardır.
Nezih Korsan,
Sence, sen bu forumdan ayrılmadan önce yeni kurul yetişir mi?
Yetişeceğini sanmam.
Yetişse bile nasıl seçildiler. mezardan oy kullanan oldu mu ? Ve yönetimde kimler var bakmak
lazım, GEko nun geleceği hakkında fikir sahibi olabilmek için.
Merak etme seni de sevindireceğim.:)))
Gönderen: Hakan Erim - Mart 08, 2015, 21:20:17
Alıntı
Geçenlerde Zİyaretçilere Kapalı mı diye sormuştum..
HALEN KAPALI
AÇTIĞINIZ ZAMAN YAZARIZ ARTIK.
Alıntı
Hafiyeliği bırakıp neden bu köşenin ziyaretçilere kapandığını açıklama zahmetine girmiyorsun.
Alıntı
Aklı selim herkesi bu boykotumu desteklemeye davet ediyorum.
Alıntı
Siz de, yönetim olarak ziyaretçilerin izlemeye devam etmesine sıcak bakıyorsanız , konuyu başka
bir ana başlığa taşınması sorunu çözecek inancındayım.
İlginize teşekkür ederim.
Saygılar.
Alıntı
Madem öyle, bu köşenin ziyaretçilere açık olan bir başlığa taşınmasını talep ediyorum.
Alıntı
BU KÖŞEYİ ZİYARETÇİLERE AÇACAK MISINIZ?
VEYA DİĞER KONUYA YAPTIĞINIZ GİBİ YER DEĞİŞTİRECEK MİSİNİZ?
Alıntı
Sevgili Geko üyeleri buraya yazdığım son ve veda mesajımı yönetim işine gelmediği için silmiş.
Önce sizleri bilgilendireyim.
Daha sonra aynı mesajı yeniden yazarım.
Alıntı
Herkes uyumuş
ama +1 gizli akortta bekliyor istifa yazımı silmek için. :) Kesin Hakan Zorlu'dur bu,
En iyisi ben size gün ortası bir randevu vereyim.
Herkes toplaşsın HakanZ ye fırsat yaratmamış olalım.:)))
Alıntı
Mahalle heyeti, hiçbir zaman konunun özüne odaklanmaz. Araştırmaz incelemez.
Sadece, kaşının üstünde gözün var demeye alışmışlardır .Hiçbir şey ürettikleri de yoktur.
Sadece masa başından saldırırlar.
Alıntı
Raporu hazırla. KOnuyu yeniden gündeme taşı.
Alıntı
Gekonun, üyeler arasından seçilmiş 7 kişilik yeni bir yönetim kuruluna ihtiyacı vardır.
Nezih Korsan,
Bu yukarıda alıntılanan taleplerin, tespitlerin vs. konusunda bir gelişme oldu mu?
Sence, sen bu forumdan ayrılmadan önce bir değişiklik olur mu?
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 21:26:16
Olmaz HakanE cim olmaz.
Ama siz sildikçe ve bana yazdıkça
Kendi açıklarınızı sergiliyorsunuz.
beni eğlendiriyorsunuz.:)
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 21:29:39
Haaaa, birde oralarda sıkıldıysan çekinme söyle, hemen biletini alalım, gel bi memleket havası al, valla ciddiyim, bak söz.. Herkes şahit olsun.. Almazsam biletini namerdim..
Bu arada belki HakanZ ile yüz yüze görüşmek istersin. Ne bileyim sarılırsınız falan..
Seni severim canım.. Çok içme.. Bugün erken başlamışşsın..
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 21:30:49
Nezih ne içiyon.. Bizde içelim.. İyi kafa yapıyor galiba..
Çay içiyom Gökhan getirdi. Kesin içine bişi katmıştır seni döveyim diye:)))
Gönderen: Nezih Kılınçkını - Mart 08, 2015, 21:31:52
Bu günlük eğlence yeter.
İş çok,
Çav bella çav.
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 21:34:08
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 21:48:12
Gel kardeşim, korkma, valla kimse sana bişe yapmaz, feda olsun sana bi bilet..
Gönderen: Hakan Erim - Mart 08, 2015, 21:58:27
Sence, sen bu forumdan ayrılmadan önce moderasyon bir yaptırımda bulunur mu?
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 22:28:23
Geçenlerde biride aynı şeyi söyledi ama onun da ağzının payını verdim.. Oda öle demişti.. Sıkıştımı kaçar, tek yapabildiği uzaktan sallar durur demişti.. Ama hemen onunda verdim ağzının payını merak etme.. Nezih delikanlı adamdır, öyle aciz insanlar gibi internetin arkasına sığınıp sallamaz dedim. Laf işte.. Dedim ya kıskanıyorlar seni.. Ne ayıp ya..
Sen devam et kardeşim.. Ben arkandayım.. Kıskanç bunlar ya.. Bide diyolarki üç senedir aynı yerde çakılmış kalmış, milleti dünyayı geziyorum diye kandırıyor.. Bak bak.. Lafa bak.. Pis kıskançlar.. Ne ayıp.. Adam dünyayı gezmese yazarmı oraya , dünayayı geziyo diye.. Ne var yani.. Biraz yavaş geziyo.. Sindire sindire geziyo.. Belki kend iç dünyasını geziyo.. Çıkamadı oradan.. Olamaz mı yani.. Hele hele Meksika olayına hiç değinmeyecem... Dedim ya kıskanç bunlar... Hangi birinle başedeceksin ki.. Mantar gibi çıkıyolar..
Ama sen merak etme.. Herzaman arkandayım... Rahat ol kardeşim.. Senin bu foruma yaptıkların belli..
Ha bide diyolarki korkuyor.. Mahkemeden.. Lafa bak lafa,.. Peh peh peh.. Senin tebligat adresini bulamıyormuş savcılık.. İşlem yapamıyormuş.. Ulen ne yaptı adam size.. Sizin iyiliğiniz için savaşıp duruyo... Sahte uzman avcısı.. Şak diye yakalıyo... Hakaret etmiyo, bişe yapmıyo.. Kimseye dolandırıcı demiyo, iftira atmıyo... Ne var yani.. Verir şimdi erkek gibi adresini o bi işe yaramaz mederasyona. Olur biter.. Ver kardeşim ... Korkma.. Valla ben şahit olacam.. Hiç bişe olmaz merak etme... Diyom ki, Mezih korkmaz, zaten söyledi korkmadığını , niye saklasın ki.. Hadi kardeşim ver şu adresi utansın utanmazlar..
Görüyon demi kardeşim.. Neler ile uğraşıyoruz.. Hangi birini anlatayım ki.. Pis bunlar... Mahalle heyeti.. İhtiyarlar heyeti.. Sen aldırma sakın.. Aç romunu, zaten işin gücün yok, yazacak birşeyin yok, bi kadeh ye benim için iç.. Yok içince saçmalıyormuşun ,. Aldırma.. Devam et.. Zaten bi işe yaramaz forumları var... Gir bodoslamadan, ne huzur bırak ne başka bir şey.. Bunlara. Bu lazım zaten.. Len siz ne anlarsınız denizden denizcilikten... Pöhhh.. Papucumun denizcileri.. Herşeyi yanlış biliyorlar... Bi defa denizci dediğin yalancı olur... Ona buna iftira atar... İçer içer , önüne gelene geçirir.. Huzur ortamı buldumu uykuları kaçar.. Ne yapar eder huzuru kaçırır... Bide korkak olur... Mahkemeden korkmuyorum diye gürler, ama gırıs tırıs kaçar.. Erkeklikten nasibini almamıştır.. Geçer klavye karşısına erkeklik yapar.. Öbür türlü erkekliği herkes yapar.. Sıkıysa, kimsenin ulaşamayacağı yerden , beşbib mil öteden yapın erkekliğide göreyim.. Kolaymı sanıyorlar. İnternet bul, laptopu şarja tak, klavyelere bas, kafa zaten bi duman olmuş, harfleri bul... Salla gitsin sonra.. Bu arada ne varsa salla.. Nasıl olsa inanan birileri olur.. At çamuru, bırak onlar temizlemeye çalışsın... Bişe bilmiyo bunlar ha... Saftirik hepsi..
Neyse dostum Nezih.. Sen yinede bilet konusunda fikrini değiştirirsen söle bana.. Seni hasretle bekliyorum.. Valla taksit maksit alacağım..
Hadi öptüm seni.. Çok içme.. Karaciğerin rahatsızlanabilir... Suratın kızarmaz merak etme... Güneş müneş iyi belir sana.. Zaten ne zama suratın kızardı ki...
Ben buradayım merak etme.. Kim ne derse desin savunacam seni...
Öptüm...
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 08, 2015, 22:34:06
ANALİZ - 1
Bu olay bana tanıdık geldi. Birkaç sorum olacak.
ÇOk samimi bir arkadaşım var, pırıl pırıl teknesini aranızdan hepinizin bildiği bir arkadaşa sattı.
Teknenin transferini yapıyor, küçükçekmece önlerine geldiğinde tekne su alıyor diye terketmeye
kalkıyor. Tekneyi arkadaşım ve yeni sahibi teslim alıyorlar. Uzman anında toz oluyor.
İçerde 1 karış su. Baş kamara yatak döşşek su içinde .
Suyu boşaltıyorlar. her yeri kontrol ediyorlar teknenin hiçbir yerden su almadığını görüyorlar.
Baş kamaranın açık bırakıldığını anlıyorlar.
Teknenin modeli nedir?
Tekneyi satın alan hepimizin bildiği arkadaş kimdir?
Tekneyi arkadaşınız ve yeni sahibi nerede teslim alıyorlar?
Bu sorularıma cevap verirseniz analiz yapmak için yeni sorularım olacak.
teşekkür ederiz, pekçok amatör denizci sayenizde bataktan kurtuldu.
şimdi şu yukarıdakilerin cevabını alayım. analiz yapıcam. ciddiyim.
ne yapacağımı sana soracak değilim, merak ediyorum.
yukarıda bahsedilen tekne, yeni sahibi kimdir?
kaçak dövüşme, delikanlı ol, cevap ver.
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 22:39:31
Pis kıskançlar.. Bide atacaksınız adamı buradan. Ne ayıp... Nezih olmaz sa bu forum ne hale gelir haberiniz varmı... Adam büyük denizci.. Varmı bu rekoru kıran.. Üç sene aynı yerde çakılın da göreyim sizi... Kolaymı sanıyonuz siz...
Eğer dostum. Nezihi atarsanız bende giderim forumdan.. Oyum Dostum Nezihe.. O muhtar heyetimi, ihtiyarlar heyetimi ne, ayağınızı denk alın.. Bundan Nezihe tek laf söleyen beni bulur karşısında...
Zaten yönetimide sevmiyom.. Değişsin gitsin..
Gönderen: Vural Perk - Mart 08, 2015, 22:52:50
Hadi utandırma beni... Bakalım ne incileri varmış, döksün...Ben arkandayım merak etme..
Gönderen: Aziz Fatih Böke - Mart 08, 2015, 23:05:39
Çocuğa, uyuyana, sarhoşa hoş görü
Gönderen: Cenk Gürsel - Mart 08, 2015, 23:34:24
Bana sil bu konuyu burada yazma demissin tamam iyi demissin ama konuyu ben acmadim ki
A.M. kisisi 10 tane mesaj yazmis sacma sapan
bende cevap verdim basim kel diye mi bana yukleniyorsun :)
Gönderen: Hakkı Algın - Mart 09, 2015, 00:44:31
Gönderen: Vural Perk - Mart 09, 2015, 00:59:32
Burada yazılanları okudukça Gezgin Korsanlığımdan utanıyorım. Herkez yazılarıyla seviyesini gösteriyor.
Değerli fikirlerinizi keşke daha önce Dilek'e atılan iftira konusunda yazsaydınız ..., bir arkadaşımıza sigorta dolandırıcısı diyen bir düşünce karşısında o değerli fikirlerinizi gerçekten öğrenmek isterdim.. Ama hiçbir şey demediniz... Doğru söylüyorsunuz.. Herkes yazıları ile ve susukunlukları ile nasıl bir insan olduğunu gösteriyor..
Gönderen: Servet Tunç - Mart 09, 2015, 01:24:27
Cinayet ne zaman işlenecek?katil kim olacak?! :)
Tartışan arkadaşlar 2-3 gün yazmasa,konu soğusa biraz,sinirler gevşese..
Konu aslına dönse..Nezih bey,konunun niye ziyaretçilere kapandığını sormuştu..
Yönetim açılacağını yada neden açılmayacağını açıklasa..
Temcit pilavı gibi eski tartışmalar ısıtılıp,ısıtılıp gündeme gelmese..
Tartışmalar kan davasına dönmese,illa son sözü ben söylerim arkadaş hırslarından vaz geçilse..
Yelkenlileri yada motorları maviliklere sürsek....
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 09, 2015, 10:24:16
Burada yazılanları okudukça Gezgin Korsanlığımdan utanıyorım. Herkez yazılarıyla seviyesini gösteriyor.Hakkı Ağabeyim,
ben ise hiç utanmıyorum, aksine gurur duyuyorum.
Bu gibi ithamların, yazışmaların olmasından hicap duyuyorum ama hiçbir zaman gezgin korsanlığımdan utanç duymam, duyamam. Bu rezaleti bu camia çıkartmadı ki. Bu adam benim bu camiaya aidiyetimi sorgulatacak kadar öenmli bir kişi değil ki gözümde. Var veya yok, aynı.
O yüzden utanmayın, gurur duyun. Ama sahip çıkın, susturun. Huzur bozan herşeyi susturun. Tek ricam bu.
Kavga etmek isteyen gitsin özelden, facebook'dan falan etsin.
Burada sanal ortamda beraber yaşıyoruz. Bu güzelliği kimseye bozdurtmayalım.
Sevgilerimle.
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 09, 2015, 10:35:09
Kim derdiki 50yasa gelince hala ayni kavgalari yapacagiz. Biz ne zaman olgun olacagiz kim bilir...
Aslinda kavgalar diye bir yer acilsa orda herkez sitresini atsa
Burasida eskiden oldugu gibi deniz hikayeleri yazilsa resimler konsa. bizde kis gununde sicak anlatimlari okuyarak keyif alsak .
Cok sey mi istedim
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 09, 2015, 11:17:00
tüm isteğimiz bu yönde, herkes için...
asılsız suçlama, aşağılama, küçük görme, lakap takmaların olmadığı,
salt bilginin tartışıldığı bir forum.
herkes için, herkes tarafından...
Gönderen: İbrahim Karanlık - Mart 09, 2015, 11:20:17
Hey gidi gunler hey, kucukken gazoz kapaklari icin ettigimiz cocukca kavgalari hatirladim.
Kim derdiki 50yasa gelince hala ayni kavgalari yapacagiz. Biz ne zaman olgun olacagiz kim bilir...
Demek ki içimizdeki çocuğu hala öldürmemişiz. Bu da işin iyi tarafı.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mart 09, 2015, 11:54:18
............... lakap takmaların olmadığı.......
Amanın ben lakap takıyorum....yoksam suç mu işliyorum korktum valla şimdi.Yani gestapo,habib-i tabib diye seslenmem yasakmı ? tez malumat.
Gönderen: Umut Korkmaz - Mart 09, 2015, 12:03:56
............... lakap takmaların olmadığı.......
Amanın ben lakap takıyorum....yoksam suç mu işliyorum korktum valla şimdi.Yani gestapo,habib-i tabib diye seslenmem yasakmı ? tez malumat.
hehehe....
ben de kendime Hıdır diyom :)
"aşağılama amaçlı lakap takmaların olmadığı"
desek kurtarıyor musun durumu Hüseyin Abim?
Gönderen: Ersin Böke - Mart 09, 2015, 12:07:44
Okkalı cevabını konu daha fazla uzamasın, ayrıca büyüğüm olduğundan cevaplamadım.. Cevaplamadım demek haklı olduğun anlamına gelmiyor.
Sana özelden daha önceden yazdıklarını alıntılayıp, yolladım. Belki öyle demek istemedin ancak herkes benim anladığım gibi anladı. Düzgünce çıkıp , ben öyle demek istemedim yanlış anlaşıldım diye bir cümle yazacağına konuyu uzattıkça uzatıyorsun.
Ben senin yerinde olsam yazdıklarımı bir daha okur öyle yayınlardım. Bu bana Cüneyt Baygün'ün tavsiyesidir.
Birşeyler yazmadan önce lütfen yazdıklarını bir daha oku..
Hani senin durumun imamın dediğin yap, yaptığını yapma cinsinden..
Kapat artık şu konuyu Nezih abi. Gerçekten çok gereksiz ve kırıcı hale geldi. Farkında değilsin ancak sana gerçekten yakışmıyor. Üstelik ağırlığı da kalmıyor.
Lütfen..
Gönderen: Ersin Böke - Mart 09, 2015, 12:15:15
Bak ben şimdi bir redaktör yazsam herkes bunun kim olduğunu anlar.. x():
Ama sen gestapo diye lakap takıyorsun kimse kimi kastettiğini bile anlamıyor. :) Soralım bakalım gestapo kimmiş.. kimse anlamaz.. ;)
Gönderen: Cenk Gürsel - Mart 09, 2015, 12:40:03
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 09, 2015, 17:47:05
Forumun üyeleri konuyu Alfred Hitchcock filmi izler gibi takip ediyor..
Cinayet ne zaman işlenecek?katil kim olacak?! :)
Tartışan arkadaşlar 2-3 gün yazmasa,konu soğusa biraz,sinirler gevşese..
Konu aslına dönse..Nezih bey,konunun niye ziyaretçilere kapandığını sormuştu..
Yönetim açılacağını yada neden açılmayacağını açıklasa..
Temcit pilavı gibi eski tartışmalar ısıtılıp,ısıtılıp gündeme gelmese..
Tartışmalar kan davasına dönmese,illa son sözü ben söylerim arkadaş hırslarından vaz geçilse..
Yelkenlileri yada motorları maviliklere sürsek....
İlk kez Servet Korsan'la benzer şeyler düşünüyoruz.Baharın gelişinde var bir şeyler.
Gönderen: İlke Nahi - Mart 09, 2015, 19:12:58
Bu arada belki HakanZ ile yüz yüze görüşmek istersin. Ne bileyim sarılırsınız falan..
Hayırdır? Kariyer değişikliği yapıp menacerliğe mi başladın? Bundan sonra Hakan'ın görüşmelerini sen mi ayarlican?
Herkesin her konuda fikri mi olması gerekir? Büyük çoğunluk önce bilgi edinmek ondan sonra fikir sahibi olmak için sessizce oturdu tartışmaları izledi. Hangi münasebet ile taraf olmadığı için bir korsanı suçlu ilan edebiliyorsun?
Değerli fikirlerinizi keşke daha önce Dilek'e atılan iftira konusunda yazsaydınız ..., bir arkadaşımıza sigorta dolandırıcısı diyen bir düşünce karşısında o değerli fikirlerinizi gerçekten öğrenmek isterdim.. Ama hiçbir şey demediniz... Doğru söylüyorsunuz.. Herkes yazıları ile ve susukunlukları ile nasıl bir insan olduğunu gösteriyor..
Gönderen: Mehmet Köstekçi - Mart 09, 2015, 19:54:22
Doğru söylüyorsunuz.. Herkes yazıları ile ve susukunlukları ile nasıl bir insan olduğunu gösteriyor..
Herkesin her konuda fikri mi olması gerekir? Büyük çoğunluk önce bilgi edinmek ondan sonra fikir sahibi olmak için sessizce oturdu tartışmaları izledi. Hangi münasebet ile taraf olmadığı için bir korsanı suçlu ilan edebiliyorsun?
:-*
Vural korsan: Siz de bu maksadını aşan ifadeniz için korsanlardan özür dileyecek misiniz?
Gönderen: İlke Nahi - Mart 09, 2015, 20:06:59
Olaylar olaylar olur, küçük bir prens bir hizmetçi tarafından büyütülür. Gerçek annesi çocuğu almak için dava açar. Saraya ancak çocuğu alırsa dönebilecektir. Hakim mahkemede ortaya tebeşirle bir daire çizer. Çocuğu içine koyar ve annelerden hangisi daha kuvvetli çekip çocuğu kendi tarafına çekebilirse velayetin onda kalacağını ilan eder.
Prenses anne tüm gücüyle asılır. Bakıcı anne çocuğun kolunun kırılabileceğinden korkup bırakır.
Hakim velayeti bakıcı anneye bırakır zira çocuğun iyiliğini o düşünmektedir.
Dileği o çocuğa benzetiyorum. Güya çok sevildiği için hala çekiştirilip duruyor.
Oysa bir güç kazanma mekanizmasına dönüşmüş durumda. Acır mı, kanar mı düşünülmüyor. Dileği muhtemelen hiç tanımayan bilmeyen insanlara sopa olarak gösterilip gıyabında nahoşluk kazandırılıyor.
Gönderen: Hüseyin Durmaz - Mart 09, 2015, 20:26:28
Katılıyorum
........Acır mı, kanar mı düşünülmüyor. Dileği muhtemelen hiç tanımayan bilmeyen insanlara sopa olarak gösterilip gıyabında nahoşluk kazandırılıyor.
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 09, 2015, 21:11:31
Vural abi siz de kusura kalmayın, İlke Korsan'ın "güç kazanma" savaşımı teorisini güçlendirmek için elinizden geleni ardınıza koymamışsınız.
Biliyorum, okuma, yazma diyeceksiniz, ama işte insanız, can çekişme sahnelerini bile izleriz. Burada da gördüğümüz, bir zamanlar keyifle okuduğumuz kişilerin kendi kendilerine verdikleri zarar...
Üstelik ilginç bir şekilde, bu kavga, kötü filmlerdeki gibi, konusuz(artık). Yine de izliyoruz. Her tıklanmada, biraz daha yıprandığınızı bilin.
Bu dediklerim moderasyondan kimileri için de geçerli.
Gönderen: Serdar Çırak - Mart 09, 2015, 22:02:53
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 09, 2015, 22:25:01
Gönderen: Haluk Keçik - Mart 09, 2015, 22:28:51
Size de susma hakkımı kullanıyorum.Burada yazılanları okudukça Gezgin Korsanlığımdan utanıyorım. Herkez yazılarıyla seviyesini gösteriyor.
Değerli fikirlerinizi keşke daha önce Dilek'e atılan iftira konusunda yazsaydınız ..., bir arkadaşımıza sigorta dolandırıcısı diyen bir düşünce karşısında o değerli fikirlerinizi gerçekten öğrenmek isterdim.. Ama hiçbir şey demediniz... Doğru söylüyorsunuz.. Herkes yazıları ile ve susukunlukları ile nasıl bir insan olduğunu gösteriyor..
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 09, 2015, 22:51:02
ben burdan herkesin huzurun da söz veriyom boyük patronlar hakkında hiç bir eleştiride bulunmayacağım.
en ufak bir söz hakkınızda söylersem beni de atarsınız. söz birdaha olmıyacak affedin.
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 09, 2015, 22:57:39
Kaan Abi'min sorusu;
"Bülent Büyükdağ korsanımın 2 dakika evvel yazdığı yazıyı bulamıyorum. ??? ??"
Bülent Bey'in yazdıkları;
"Bu sayfa artık "yazılamaz", hale geldi. Nezih abi, istifa ettiniz mi etmediniz mi bilmiyorum, ama şu kesin, kendinizi okunamaz, sayfanızı yazılamaz hale getirdiniz. Biliyorum "okuma" o zaman diyeceksiniz.
Vural abi siz de kusura kalmayın, İlke Korsan'ın "güç kazanma" savaşımı teorisini güçlendirmek için elinizden geleni ardınıza koymamışsınız.
Biliyorum, okuma, yazma diyeceksiniz, ama işte insanız, can çekişme sahnelerini bile izleriz. Burada da gördüğümüz, bir zamanlar keyifle okuduğumuz kişilerin kendi kendilerine verdikleri zarar...
Üstelik ilginç bir şekilde, bu kavga, kötü filmlerdeki gibi, konusuz. Yine de izliyoruz. Her tıklanmada, biraz daha yıprandığınızı bilin.
Bu dediklerim moderasyondan kimileri için de geçerli."
Bunlar neden siliniyor ben anlamıyorum? Günlerdir belden aşağı vuraldan! tutun, sürekli saldıranlara soruyorum!! Nezih Abi'nin yazdığı birtek hakaret içeren mesaj gösterin bana!!! Varmı? Yok.. Ne yapmış, itham etmiş, kurcalamış!!! Eeeee, varsa verirsiniz cevabını forum kurallarına uygun bir şekilde, biter.. Huysuzdur, inatçıdır, ama bu forum öncesinden beri tanıdığım bu adamın kimseye HAKARET ettiğini görmedim, duymadım, yaşamadım.
Bugünden itibaren sadece bir bilgiye ihtiyacım olup da, googleda aradığımda linki çıkarsa karşıma ziyaret ederim bu forumu.
Son olarak da, Dilek Ergül'e teşekkür etmek istiyorum. Tartışma nedenin göbeğinde olmasına rağmen soğuk kanlılığını koruduğu için. İlk günden beri söylediğimi de tekrar ediyorum. Bence Dilek amacına ulaşmıştır, başarmıştır. Bir Daçkalı olarak hem Amsterdam'da hem Istanbul'da (Pistanbul'un trafiği nedeniyle ben yetişememiş olsam da) okulumu temsilen karşlılanma organizasyonun da elimden geleni yaparak, minnet ve şükranımı yerine getirdiğime inanıyorum.
Bu talihsiz olayın araştırılıp, ders çıkarılması, tekrarlanmaması için çaba gösteren Nezih Abi'ye de teşekkür ediyorum. Maruz kaldığı tacizler olmasaydı, bu konu çok güzel derslerle kapanacaktı. Nezih Abi'ye gösterdiği sabır için ayrıca teşekkür ediyorum, yaşlanmış olsa gerek. Bu kadar tacize şimdiye kadar dayandığı için.
Üyeliğini silmeniz bu forum için üzücü bir kayıptır. Benzer tavır ve tacizler bu forumun en üretken kişilerine de yapılmıştır geçmişte.. Ama herkesin bam teli başka bir nota çalar!!!
Gönderen: İlke Nahi - Mart 09, 2015, 23:02:48
Her zamanki gibi saldırmak için zayıf an mı kolluyorsun?
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 09, 2015, 23:07:50
Ne oldu Vural sessizleştin?
Her zamanki gibi saldırmak için zayıf an mı kolluyorsun?
kovulmadan unuttuğum birşeyi daha yapayım. Önce ki tespit/yorumlarıyla birlikte İlke Hanım'ı da alkışlayayım.. 1w5ey8 hah buldum galiba alkışla işaretini ... teşekkürler İlke Hnm..
Gönderen: Mutluay İzbudak - Mart 09, 2015, 23:20:11
Ne oldu Vural sessizleştin?
Her zamanki gibi saldırmak için zayıf an mı kolluyorsun?
Muhtemelen keyif sigarasını içiyordur şu an.
Gönderen: İlke Nahi - Mart 09, 2015, 23:25:30
Bak bakalım. Kahveden adam filan çağır. Erkekliğin 10 da 9'u neydi?
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 09, 2015, 23:32:13
o bir komutan komutan hiç kaçarmı
o şimdi kurmaylarını toplamış brifink alıyordur...
Gönderen: Servet Tunç - Mart 09, 2015, 23:32:32
Yazıyı,görmedim,okumadım, içeriğini bilmiyorum o yüzden..
Mümkünse, bir yerlerde duruyorsa bu yazı,içeriğinde kişisel hakaret,asağılama yoksa..
Bu konunun son yazısı olarak ekleyin..
Olması gereken,demokratik tavır budur diye düşünüyorum..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 09, 2015, 23:41:18
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 09, 2015, 23:46:27
Gönderen: Özcan Togay - Mart 10, 2015, 00:11:22
keşke tatlıya bağlanabilseydi,
keşke tatlıya bağlayacak, insanlara nazı, lafı geçecek birileri ortaya çıksaydı
maalesef olmadı
ama şimdi bir başka tartışmayı başlatacak gerginlik seziyorum
sevgili dostlar,
yeterince kalplerin kırıldığını ve üzüldüğümüzü düşünüyorum
belki haddime değil ama bir kardeşiniz olarak herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyorum
Gönderen: İlker Erkman - Mart 10, 2015, 00:12:32
yükleniyorsunuz Nezih efendi buradan herkeze Olup Olmadık suçlamalarda bulundu Ve gereksiz bir kavga Ortamı yaratarak huzursuzluğa neden oldu Modelasyon kendisini defalarca ikaz etti Fakat Fayda etmedi ve kavgayı sürdürdü sonundada gerekeni yaptı teşekkürler moderasyon artık huzura ihtiyacımız var
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 10, 2015, 00:20:24
Erol , ben yazıyı yazdıktan hemen sonra redakte etmiş, ikinci "biliyorum" ile başlayan bölümü yazmamıştım... hangi ara kopyaladın :)
abi valla bişey kopyalamadım... forum programını yazan "simple machines" firması muhtemelen demokratik bir gruptur kendileri, haylazlar :), onların kodlarına göre bir başlıkta yazmış isem, o başlığa her yazılan bana email ile geliyor.. ben de emailde yazanı kopyalayıp yapıştırdım "the bill gates" abinin deyimiyle.. e tabi çocuklar "demokratik" olduğu için, bırak redaktesibiliyonnn vs. silinmeyi bile düşünmemişlerdir hayatlarında.. laf ağızdan çıkar masumiyetiyle yazmışlar programı :) )
neyse, takip edemiyeceğim (sen cevap verince bana yine email olarak geldi, baktım kovulmamışım yanıtlayım dedim) bu forumun ihtiyar heyeti nasıl olsa bunları da siler.... geçeeerrrrr, bunlarda geçerrrrr (sezen aksunun muydu?) bu arada dittimdem de elektirkler kesikmiş.. ayedaş daha fazla yazma, memlekete AC yetmiyo dedi... alıntı yaptığım yerden silinmesini istediğin biryer varsa ( bu arada cidden özür dilerim yönetimin zafiyetinden dolayı bana email olarak gelmesinden) ltf özelden bildir, şırrak demokrasinin KILINÇKINInı vururum ben üstüne, kovulmamışsam düzeltir, ellerinden öperim ;-)
Gönderen: İlke Nahi - Mart 10, 2015, 00:24:47
Anlayamadığım bir husus var Vural korsana bence haksızca niye bukadar
yükleniyorsunuz Nezih efendi buradan herkeze Olup Olmadık suçlamalarda bulundu Ve gereksiz bir kavga Ortamı yaratarak huzursuzluğa neden oldu Modelasyon kendisini defalarca ikaz etti Fakat Fayda etmedi ve kavgayı sürdürdü sonundada gerekeni yaptı teşekkürler moderasyon artık huzura ihtiyacımız var
Kahveden adam da geldi... :D
Vural'a yüklenilmesinin Nezih'in atılması ile alakasını anlatan bir kompozisyon rica edeceğim sizden.
Gönderen: Barış Sipahioğlu - Mart 10, 2015, 00:32:48
Kimileri aldığı bu özel mesaja istinaden imzasını attı kimileri tepkisini koydu. Şimdi o imza atanlarda mutlu mu.. ! Sadece fikirlerin ve düşüncelerin ön planda olması gerektiği yerde herkes taraf olmayı seçti. Bunun sonucunda forum içi düzey bu seviyelere geriledi. Takip ettiğim bir iki konu var artık diye yazmıştım. Şimdi 1 tane kaldı. O da silinirse veya konuyu açan bir korsan bir şekilde uzaklaştırılsa takip edeceğim bir konu kalmayacak.
Gönderen: İrfan Yalçın - Mart 10, 2015, 00:34:28
Erol , ben yazıyı yazdıktan hemen sonra redakte etmiş, ikinci "biliyorum" ile başlayan bölümü yazmamıştım... hangi ara kopyaladın :)
abi valla bişey kopyalamadım... forum programını yazan "simple machines" firması muhtemelen demokratik bir grup haylaz yazar, onların kodlarına göre bir başlıkta yazmış isem, o başlığa her yazılan bana email ile geliyor.. ben de emailde yazanı kopyalayıp yapıştırdım bill gates abinin deyimiyle.. e tabi çocuklar "demokratik" olduğu için, bırak redaktesibiliyonnn vs. silinmeyi bile düşünmemişlerdir hayatlarında.. laf ağızdan çıkar masumiyetiyle yazmışlar programı :) )
neyse, takip edemiyeceğim (sen cevap verince bana yine email olarak geldi, baktım kovulmamışım yanıtlayım dedim) bir forumun ihtiyar heyeti nasıl olsa bunları da siler.... geçeeerrrrr, bunlarda geçerrrrr (sezen aksunun muydu?) bu arada dittimdem de elektirkler kesikmiş.. ayedaş daha fazla yazma, memlekete AC (min hz.) yetmiyo dedi... alıntı yaptığım yerden silinmesini istediğin biryer varsa ( bu arada cidden özür dilerim yönetimin zafiyetinden dolayı bana email olarak gelmesinden) ltf özelden bildir, şırrak demokrasinin KILINÇKINInı vurum ben üstüne, kovulmamışsam düzeltir, ellerinden öperim ;-)
Bu sihir gibi birşey... Tüm yazılara sınırsız 24 saat erişim...
Nezih abinin istifa yazısıda mevcutur ozaman Erol abi. info@irfanyalcin.com a rica edebilirmiyim zahmet olmazsa.
Gönderen: Erol Akyiğit - Mart 10, 2015, 00:40:02
Gönderen: Kaan Özkan - Mart 10, 2015, 00:42:29
"Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir."
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz." der Anayasa'nın 25.maddesi
Nezih Kaptan'ı yazdıklarından dolayı birçoğumuz eleştirdik. Bende dahil. O'nun düşüncesine karşılık benim/bizim/başkalarının düşüncesi. Bundan daha doğal ne olabilir ki.
Yanlış olan, ifade ederken ki kişilik hakları sınırını geçmiş olması idi. Ki yine birçoğumuz bunun yanlış olduğunu kendisine ifade ettik.
Ama bu çok sayfa önceydi.
Konu bir anda fırsat dan istifade çok başka yerlere geldi. Halen aynı düşünüyorum, kanıtlaması imkansız bir itham da bulunması çok ama çok yanlışdı. Bence kendisine yakışmadı ama o kadar. Nokta. Fazlası yok. Geri kalanı hesaplaşma.
Huysuz bir ihtiyar, sınırlar da konuşuyor ama kişiliği bu. Beğenseniz de beğenmeseniz de.
Düşüncelerinden,fikirlerinden, görüşlerinden dolayı kimsenin bir başkasını susturmaya hakkı yoktur. Buna, bırakın sanal ortamları, devletlerin bile hakkı yoktur.
Birisini susturmak kimsenin haddine değildir. Böyle bir davranışı kabul etmem mümkün değildir.
Ama adaleti sağlamak, orman kanunları ile yaşamadığımıza göre yöneticilerin işidir. Adalet ise tarafsız olmayı, düzeni sağlayacak ceza sistemini herkes için eşit görmesi gerekir.
Kimseyi susturmayın, kimsenin yazısını, küfür veya direk hakaret olmadığı durumlarda kaldırmayın,kimseyi forum dan atmayın.
Ama
Polemik konuları yaratıldığın da, kişisel husemet durumların da, forum'a ve üyelerine rencide edici davranış durumun da tekrarlanmaması için uygun cezai davranışda bulunulsun.
Bu, forum yöneticileri için de geçerli olsun.
Ve bunlar hemen uygulansın..
Gönderen: Hakan Meriç - Mart 10, 2015, 00:53:07
Bir çoğumuz bunu soluksuz okuduk ve oralara gitmenin hayalini kurduk.
Sonra tartışmalar başladı.Ben Nezih korsanı tanımam ama severim.
Ben sadece şunu söyliycem moderasyon olmak bence hayal ötesi zor.İşinin arasında bir sürü konu takip et ,kontrol et bak ilgilen.Fotoraf konusunda BÖke kardeşimiz ilgilenmese belki kapanacaktı. ama adı devam ettirmeyede çalıştı.
Aynı vakit bulup yaptıklarını anlatmak gibi.Çok emek istiyor.Hepimizin bir çok paylaşacağı şey vardır.Ama yapamıyoruz.
Dilek hn konusu bu başlık altında olmadığı için ayrı tutulmasını rica ediyorum.
Birçok laf söylendi.Kim hakı kim haksız geçiyorum bu geçtiğim de üyeler arasındaki kısımlar moderasyon değil.
Moderasyon leride örnek olabilecek bir durumdan dolayı bu kararı aldı.Ama bu uzaklastırma olamalı bence.Artık müebbet denilen cezanın bile yatarı var sonra masum masum dolasıyorsun.
diye düşünüyor son özü moderasyona bırakıyorum.
Gönderen: Hamdi Atalay - Mart 10, 2015, 01:15:33
ama tartisma alevlendikce oriental yapimiz ortaya cikiyor ve aslinda birbirimize nekadar tahamulsuz olabilecegimizin farkina variyoruz bu herhalde bu yapi trakyadan doguya ve guneydoguya ozgu bir davranis bicimi bu konular cogumuzun takip edip yararlandigi batili toplumlarin kurdugu bir forumda meydana gelseydi Nezih korsanin yazdiklari ve bizlerin cevaplari bu kadar uzayip dallanip budaklanmazdi ve soylediklerini soylemis olduguna inananlar tekrar tekrar yazmaz ve kestirip atarlar ve dikkate bile almazlardi
Nezih korsanin konusu benden denizci olmaz ziyaretcilere kapanmamaliydi
ayni sekilde gokhanin konusuda ziyaretcilere kapanmamaliydi
Nezih korsana nekadar kizarsak kizalim bir gun mutlaka bir rihtimda yuz yuze gelecegiz
konusu cok guzeldi kendine has bir uslubu vardi en azindan emek veriyor ve birseyler uretiyordu kendince ve bizde okuyup yararlaniyor veya kiziyorduk kizmak bile bir insana gosterdigimiz bir duygudur Nezih korsanin bu forumdan uzaklastirilmasini hic dogru bulmadim
bence hem onun hemde ayrilan her arkadasin donup yazmasini ve bizi bilgi ve tecrubeleriyle zenginlestirmeye devam etmelerini dilerim
Nezih korsanin atilmasi veya uzaklastirilmasi hic dogru olmamis
Gönderen: Mutluay İzbudak - Mart 10, 2015, 01:30:07
En hararetli dönemde o hakaret vs dediğiniz anlarda Nezih korsan bana özelden şunu yaz bunu yaz demedi. Fakat kendini sütten çıkmış ak kaşık sanan kişi imza kampanyası başlattı. ve cevabını aldı !
Kimileri aldığı bu özel mesaja istinaden imzasını attı kimileri tepkisini koydu. Şimdi o imza atanlarda mutlu mu.. ! Sadece fikirlerin ve düşüncelerin ön planda olması gerektiği yerde herkes taraf olmayı seçti. Bunun sonucunda forum içi düzey bu seviyelere geriledi. Takip ettiğim bir iki konu var artık diye yazmıştım. Şimdi 1 tane kaldı. O da silinirse veya konuyu açan bir korsan bir şekilde uzaklaştırılsa takip edeceğim bir konu kalmayacak.
Kaveden adam çağırma doğruymuş demek :) Hay Allahım yaa ....
Gönderen: Mehmet Köstekçi - Mart 10, 2015, 03:49:37
Ama hiçbir şey demediniz... Doğru söylüyorsunuz.. Herkes yazıları ile ve susukunlukları ile nasıl bir insan olduğunu gösteriyor..
Herkesin her konuda fikri mi olması gerekir? Büyük çoğunluk önce bilgi edinmek ondan sonra fikir sahibi olmak için sessizce oturdu tartışmaları izledi. Hangi münasebet ile taraf olmadığı için bir korsanı suçlu ilan edebiliyorsun?
:-*
Vural korsan: Siz de bu maksadını aşan ifadeniz için korsanlardan özür dileyecek misiniz?
Vural korsan mesajımı gözardı ettiğinizi düşünüyor çağrımı yineliyorum. Maksadını aşan cümleniz nedeniyle kavgadan uzak durmuş ve tarafsız kalmış biz korsanlardan özür dileyecek misiniz? Bunu en başta şahsım adına bekliyorum. 9kly3
Aksi takdirde haddi aşan, hakaret niteliği taşıyan bu cümlenize istinaden ben de şahsınız hakkında doğru ya da yanlış bir fikre sahip olacağım.
Gönderen: Gökhan Akgün - Mart 10, 2015, 06:01:19
Çünkü o yazı yayınlanmış olsaydı arkasındaki tartışmalar olmayacaktı...
Neyse...
Sayın yoneticiler, Dilek'in konusundan başlayan süreci kendileri sahiplenmeye calışmış ve süreci yönetemedikleri için gelinen noktada gerilime sebep olmuşlardır.
Bir kini alt benlerinde saklamış oldukları ne kadar bellidir.
Ve ne kadar acı ki kinlerine sahip çıkmışlar ve ...
altın vuruşu yapmışlar...
gelinen nokta ...
Ne kadar Vural ile ilişiklendirilse de....
Malesef bana göre Vural bir araç olmuş ...
Amaç zaten bellidir.
*)dilek konusunda çatlak sesler çıkarmaya başlamasından sonra;
konusu ziyaretçilere kapatıldı.
Tepki göstereceği biliniyordu ama istenen forumu terk etme tepkisi çıkmadı ...
nedenlerini sordu acayip zihni sinir nedenler açıklandı ...
kim yedi?
Vural piyangosu çıktı ...
Bingo...
Bu krizi nasıl yönetecek Moderasyon?
kimler afaroz edilecek...
:D her sey aklıma gelirdi yahu karikatür yüzünden afaroz...
yine biri aklıma geldi...
Gönderen: Eyüp Oğan - Mart 10, 2015, 08:30:32
Atılanların da geri dönmesini isterim.
Bu düşüncelerimi yazdığım 10 dan fazla mesajım vardır sanırım. Ama kaale alınmadığı belli.. benimki havanda su dövmek...
Bu süreçte moderasyonda ki arkadaşları da çok gergin gördüm.. Kendi aralarında sakin ve sağlıklı bir değerlendirme yaparlar umarım, yoksa her yanlış başka yanlışı doğuruyor..
Vural Korsanım, Hakkı Ağabey sağlık sorunlarıyla uğraştığı bir dönemde yazmadığı için eleştirmen talihsizlik olmuş. Ki 3000 üye taraf belirtmedi, yazı yazmadı diye hesap mı sorulacak..
Gönderen: Mehmet Vural - Mart 10, 2015, 09:04:21
Gönderen: nuri kongur - Mart 10, 2015, 09:06:09
Namuslu vatandaşın haklarına riayet etmedikçe daha çok çıkar bu tartışma.
Bu tartışma kişi haklarına tecavüz haline ilk geldiğinde taraflar susturulmalıydı. Zamanınca o irade gösterilemediği için bu raddeye geldi iş. Burada kişi hakkına tecavüz ile ifade hürriyeti arasında kesişen noktalar var ki, millet hala karar veremedi tarafına. 2+2=4 sonucu çoğunluğa göre alınan bir karar olamaz. Kişi hakları keyfiyete bağlı bişey değildir.
Forum sakinleri kafasında kimin hakkına saygı gösterilecek kişi , kimin ise haklarına oylama ile karar verileceği gibi sıkıntılar yaşıyor ki, verilen karar adaletin tesisi gibi duygu uyandırmadı.
ceptel
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 10, 2015, 09:28:20
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 10, 2015, 09:30:06
Gönderen: nuri kongur - Mart 10, 2015, 09:36:59
ceptel
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 10, 2015, 09:47:35
Nezih Korsan vak'asında ise, bir tartışmada, sertleşen üyelerdi. Buna da hakları var. Beğenmedikleri bir görüşe tepki göstermek gibi. Sorun aynı vak'ada karar verici de olmaları.
Gerçi belki de haksızlık etmişimdir, kararı tartışmada olanlar vermemiştir. Diğer üyeler vermiştir ama bu durumda da, kararı verenler her kimse söylemelilerdi. Bu özellikle bu tartışma için geçerli bana kalırsa, çünkü iş, şirazesinden çıktı, çok sertleşti.
Neyse, çözülür zaar.
Gönderen: nuri kongur - Mart 10, 2015, 09:51:25
Varyasyon ifadesini şimdiki bildiğim arkadaşlar için değil olası heyet için söyledim. Zaten bir heyet varsa silme yetkisi elinde olan o arkadaşları da bilmek isterim.
ceptel
Gönderen: Ersin Böke - Mart 10, 2015, 10:04:59
Hüseyin abinin açtığı konu başlığında çok sıkı iki yorum var. Bence ikisini de okulmalısın diyeceğim ancak muhtemelen okumuşsundur. Konuyu son derece güzel özetliyor. Yeniden yazmaya gerek yok.
Ben bundan çok daha sert tartışmalar gördüm burada. Burada üstelik herkes yapılanları doğru bulmuyor.Hiç bir şey olmaz merak etme.
Kimse kusura bakmasın son zamanlarda moderasyonun aldığı en doğru kararlardan biridir. Detaya girmeye gerek yok.
Moderasyon olayın tarafı olmadı. Israrla her seferinde içine çekilmeye çalışıldı.
Kurallar belli . Sorun, küçük bir topluluk için zamanında yazılmış olan bu kurallar , kalabalıklaşan ve değişkenlik gösteren problemler karşısında yetersiz kalabiliyor.
Eleştireceksek bu yönde eleştiri yapmalıyız. eksik olan , yetersiz olanın yerine nelr konabilir ki benzer sıkıntılar ile karşılaşılmasın.
Gönderen: Mehmet Atay - Mart 10, 2015, 10:12:45
Herkesin söyledikleri haklılık payı var.
Ama konu çok sıcak. Bu ortamda tartışmak faydadan çok zarar verir. Saflar daha sıklaşır.
Bu forum 3000 kişi ama aktif kullanıcı 150 civarı galiba.
Sabredin, biraz ortam sakinleşsin.
Ondan sonra bu konuyu başka yerde tartışın.
Artık bu başlık göz önünden gitsin...acısıyla, tatlısıyla tarih olsun.
Gönderen: Murat İçmez - Mart 10, 2015, 10:24:20
İstifa ettiyse isabetli bir karar vermis, çünkü saçma sapan iddialarina delil olarak sundugu varsayimlari son derece inandiriciliktan uzakti.Herhalde bu cok "agir" ithamlarini destekleyemedikten sonra burada yazmaya devam etmeyecekti..Camur at izi kalsin.
Yok eger uyelikten cikartildiysa da burada moderasyonun en buyuk hatasi cok gec verilmis bir karar olmasi.
Her halikarda kendikendini yoketti, gecmis olsun.
Gönderen: İlker Erkman - Mart 10, 2015, 10:44:57
Ben bu yazımı kimseye cevap olsun diye yazmadım ancak anlaşılmaz şekilde üstünüze alındınız .Kahveden adamda geldi tabiri size çok yakışmış benim nereden geldiğimi bilen bilir bu lafın üstüne bir şey söylemeye gerek yokAnlayamadığım bir husus var Vural korsana bence haksızca niye bukadar
yükleniyorsunuz Nezih efendi buradan herkeze Olup Olmadık suçlamalarda bulundu Ve gereksiz bir kavga Ortamı yaratarak huzursuzluğa neden oldu Modelasyon kendisini defalarca ikaz etti Fakat Fayda etmedi ve kavgayı sürdürdü sonundada gerekeni yaptı teşekkürler moderasyon artık huzura ihtiyacımız var
Kahveden adam da geldi... :D
Vural'a yüklenilmesinin Nezih'in atılması ile alakasını anlatan bir kompozisyon rica edeceğim sizden.
Gönderen: Mehmet Vural - Mart 10, 2015, 11:04:00
Nezih Abi artık burada yok, size cevap veremeyeceğini bildiğiniz halde neden O'nun adını alaycı bir üslupla yazıyorsunuz?
Gönderen: Engin Aktepe - Mart 10, 2015, 11:45:23
o zamanlar onu alkislayanlar simdi ona haksizlik yapiyor bu haksizliga gonlum razi olmuyor. O kadar doluyumki kime patliyayim,
Onu sirf kendi gibi dusunmuyor, veya kiskandigi icin atan moderatoremi
Her konuya gereksiz espriler edenemi
Ona her turlu hakareti edip bir koseye cekilenleremi
Bizim dusuncelerimizi hice sayip onu kovan bir iki kisiyemi
Savasi kazandigini sanan ..... Kisilerin arkasindan keyif catan larami
Adamin kendini savunamiyacagini bilerek arkasindan Konusalanlarami
Kendisi gibi dusunmeyenlere hakaret eden zavalilarami
Evet kime patlayayim bilemedim...
Gönderen: Bülent Büyükdağ - Mart 10, 2015, 11:55:14
Gönderen: H. Hamdi Yalçın - Mart 10, 2015, 12:08:45
Gönderen: Cem Gür - Mart 10, 2015, 12:24:27
Bu forumda ne fırtınalar yaşadık !!!
Tek fark geçmişe oranla forum üyelerinin daha açık sözlü olup düşündüklerini yazıya dökmeleri. Her birini yürekten kutlamamız gerekiyor. Onlar aklı selimin temsilcileri. Yazılanlara, ithamlara katılmayıp beğenmeseler de sadece adiller ve bunu dile getiriyorlar.
Forumun gangren olmuş bir uzvu var. "Sütten çıkmış ak kaşık"ın el altından, gizli gizli, telefon ve özel mesajlar ile "yandaş" toplaması. Münakaşa konularında üyeleri etkilemeye kalkması.
Çözüm mü? Var. Forumda açık oylama ile seçilecek adil, yansız, kompleksiz, yeni bir moderasyon ekibi.
Gönderen: Ersin Böke - Mart 10, 2015, 12:31:55
Huysuz ihtiyarlar fırtınası..
Arkasından gelen Moderasyon fırtınası..
Genç Geko fırtınası..
....
.....
Forum da Heave To nasıl yapılıyor ? bilen varmı.. :)
Gönderen: Gökhan Akgün - Mart 10, 2015, 12:35:59
Kimse kusura bakmasın son zamanlarda moderasyonun aldığı en doğru kararlardan biri
Resimler yarismasi ne oldu Ersin?
Bu kadar taklalar atabildiğini bilmiyordum...
zorunda misin Ersin?
Gönderen: Ali Yıldırım - Mart 10, 2015, 12:39:15
Nezih korsan ile dunya gorusum taban tabana zit. Ancak benim Nezih korsan ile ortak paydam deniz. Banane adamin siyasi gorusunden, inancindan, dilek korsan yada diger insanlara karsi dusuncelerinden. Banane!..
Dilek korsan xxxx mil yol yapmis, atlantik okyanusunu tek basina gecmeyi goze alip bunun icin gayet mesakatli bir surec yasamis bu kadar seyi yapabilecek gucte bir kadin, Nezih korsan ile alakali polimikte kendini ifade edebilecek kabiliyettedir ve oylede oldu. Kisilik haklarina saldiri varsa gider savciliga suc duyurusunda bulunur. Nezih korsan'in ikamet vs. mevzusunun sacmaligi ancak sosyal medyada ki marmaray su aliyor geyiklerinden oteye gecemez. Avukat abiler,ablalar daha vakiflar konuya. O yuzden bu ikamet geyiklerinide bence birakin arkadaslar. Varsa sorunu olan gitsin bir dilekceye bakar bu isler.
Buraya uye olurken tek amacim deniz ile alakali bilgilerimi cogaltip kendimi gelistirmekti. Hala bu sebeplerden dolayi buradayim. Koca koca insanlar oturup o bunu demis o orada cakili kalmis gezemiyormus diye yazilar yaziyorlar cok ama cok garip.. Kimi ilgilendirir Nezih korsan'in nerede ne yaptigi? Velisi misiniz? Para kaynagi misiniz? Ister ayni yerde 10 yil kalir, ister 10bin mil yapar kimseyi ilgilendirmez ki bu? Ben Nezih korsanin denizlerle alakali yazdiklarini okuyup almam gereken bilgileri aliyorum bunu yapmak bu kadar zor mu?
Vural korsan Deniz kuvvetlerimiz ile alakali yazidigi bir paylasimdan sonra MUAVENET gemimiz Amerikan donanmasi tarafindan vuruldugu zaman kahraman bahriyeli komutanlarimiz ne yaptilar gercekten o donemde bahriyeli oldugu icin olayi birde icerden birisinden ogrenmek adina ozelden attigim mesaja cevap bile vermedi. Vermek zorunda da degildi zaten ancak beni yaniltmadi bu cevapsizligi ile. Vural korsan'in da yazdigi seyir notlarini okuyup almam gereken bilgileri/notlari aliyorum. Onun da denizciligi ilgilendiriyor beni diger herkes gibi. Ortak payda denizcilik gerisini gormemezlikten gelin bu kadar zor olmasa gerek denizlere acilabilen insanlar icin.
Birakin isteyen kendi fikrini acik acik dile getirsin. Uslup olarak sizi rahatsiz edebilir her insanin tarzi farklidir onu da oyle kabul edin. Yada okumayin. En onemlisi bence insanlarin kinayeli bir sekilde tehditvari paylasimlar yapmalari. Birakin bu uslupleri ozellikle karsinizda ki insanlari tanimiyorsaniz, ayip...
Yuksek musadeniz ile birseyler ogrenelim suradan tek derdi bu olanlara biraz anlayisiniz olsun lutfen..
Herkese saygilar,sevgiler..
Gönderen: Mehmet Vural - Mart 10, 2015, 14:27:34
Ali Korsanım,
Muavenetle ilgili internette bilgi var, bilgilerinize..
Gönderen: Yaşar Orhon - Mart 10, 2015, 15:05:12
En azından yaşına saygı duymalı ve hezeyanlarını tolare etmek gerekirdi. Yazık oldu forum adına.
Gönderen: Ali Yıldırım - Mart 10, 2015, 15:21:03
Ali Korsanım,
Muavenetle ilgili internette bilgi var, bilgilerinize..
Tesekkur ederim, ben internetteki bilgiler yerine aktif gorevde olan bir personelden bilgi almak istemistim. Onemli olan muavenet ile ilgili olay degil kisilerin tutumunu anlatmaya calismistim.
Gönderen: Rıdvan Balıkçı - Mart 10, 2015, 16:10:41
Ortada bir kusur, problem var ise bunun muhatabı tek nezih korsan değil kanaatimce... ve tabi ki ziyaretçi meselesi vb. devamında tahrik içeren unsurlardı doğal olarak. belki de arzu edilen de buydu. Nezih korsanda aykırı olarak durdu ve kaşıdı, diğer tarafta (hiç hoşuma gitmedi bu taraf ifadeleri ama başka da laf bulamadım)..
Bir sürü yadırgadığım şeye rağmen okuduğum takip ettiğim yazılardı, yazarlardı BT bey, Vikonun seyirleri veya alınışı ve tabi ki nezih korsanın yazıları...
Bana göre uygun olmadı bu sallanan kılıç...
Düzelir mi? Biter mi? Bu çözüm müydü? bence hayır...
Umarım bir toparlayan olur... buna gücü olan birileri....
Gönderen: Özgür Çınar - Temmuz 22, 2015, 16:16:16
Gönderen: Cenk Gürsel - Temmuz 22, 2015, 19:03:33
Gönderen: Hulki Erdem - Temmuz 22, 2015, 22:27:49
bende günlük yazıları okuyunca geçmişe bir baktım, bence de yazık olmuş! burada herkes denizci ama denizi gerçekten yaşayan insan sayısı ne kadar? Bilgi yanlış bile olsa bilgidir mantığından bakarak yazan(tartışma hariç)insanların forumdan uzaklaştırılmasını doğru bulmuyorum.Örneğin tanımama rağmen Ersin beyin teknesinin önceki sahibi Cem beyin forumdan uzaklaştırılmasınıda(elbette amacını sorgulamıyorum)doğru bulmamıştım.O Cem bey,şimdi yazmıyor yada nadiren yazıyor.Ben,son denk kayıkçısı yazarı Ahmet bey gibi tartışmadan denizi paylaşan insanları istiyorum.Ama tüm yazanlara dil sürçse dahi birileri çıkıntılık yaparak irrite etmeyi beceriyor.Konuya bu açıdan bakarsak,daha iyi bir platformda oluruz diye düşünüyorum.
Saygı ve sevgilerimle...
Gönderen: Atilla Şayan - Temmuz 22, 2015, 23:29:02
Ha bir de hastalıklı bir tür duygusallığımız... Bir katili bile savunur hale gelebilecek bir duygusallık 'Tamam öldürmüş ama bu kadar yüklenilmez ki adama. Herkes birden yükleniyor' tadında, kıvamında...
Benzetmeyle açıkladım o ruh halini. Anlayan anlamıştır. Yoksa burada katil ruhlu olacak kadar kötü bir insan görmedim. Ne kalanlar ne de gidenler arasında...
Gönderen: Hüsnü Akbal - Ağustos 20, 2016, 12:01:46
Gönderen: Kaan Özkan - Ağustos 20, 2016, 12:34:05
Nezih abi, forum da yazmıyor artık. Kendisi şu an hem kasırga sezonu'nu geçirmek hem de teknesinin motor'u artık vadesini doldurduğu için, Miami'de alarga'da.
Yeni motorunun gelmesi ve Kasım ayında bitecek olan kasırga sezonu ile birlikte Karayiplerde ki gezilerine umarım selametle devam edecek.
Gönderen: Hüsnü Akbal - Ağustos 20, 2016, 19:17:32
Gönderen: Oktay Eryılmaz - Haziran 19, 2019, 15:33:43
Ben ilk defa okudum ....
Bu konuda herşey var....
Nezih Korsan Enteresan bir Arkadaşmış....
Nasıl Atlamışız ....
Erdal Korsan
İstatistiklere bakmamızı göstermese haberimiz olmayacaktı ...
Ne yazmış Nezih korsan hala rekoruna yaklaşabilen bile yok ...
Gönderen: Semih Şener - Haziran 19, 2019, 15:42:51
Gönderen: Oktay Eryılmaz - Haziran 19, 2019, 16:07:55
Mesela boyle bir konuda iletim var mı diye bakmanın yöntemi nedir x():
Bu nedemek , Türkçesi nasıl oluyor bunun...
Açarmısınız lütfen...
Konuyu Okudum Özendim valla ,
Herkes birbiri ile kavga ediyor ...
Ahhhh ah eski günler yetişemedik ...
Okudum Birden kavga etmek geldi içimden , Kurban olarakta sizi seçtim Semih Korsan
:) :)
Gönderen: Semih Şener - Haziran 19, 2019, 16:36:59
Mesela boyle bir konuda iletim var mı diye bakmanın yöntemi nedir x():
Bu nedemek , Türkçesi nasıl oluyor bunun...
Açarmısınız lütfen...
Konuyu Okudum Özendim valla ,
Herkes birbiri ile kavga ediyor ...
Ahhhh ah eski günler yetişemedik ...
Okudum Birden kavga etmek geldi içimden , Kurban olarakta sizi seçtim Semih Korsan
:) :)
97 sayfa yazısma olmus ,konunun bir yerine tıklayıp o konuda ben ne yazmısıma bakmanın yolu var mı pratık buton
Biz kavga zor ederiz. x():
Gönderen: Oktay Eryılmaz - Haziran 19, 2019, 17:07:26
Mesela boyle bir konuda iletim var mı diye bakmanın yöntemi nedir x():
Bu nedemek , Türkçesi nasıl oluyor bunun...
Açarmısınız lütfen...
Konuyu Okudum Özendim valla ,
Herkes birbiri ile kavga ediyor ...
Ahhhh ah eski günler yetişemedik ...
Okudum Birden kavga etmek geldi içimden , Kurban olarakta sizi seçtim Semih Korsan
:) :)
97 sayfa yazısma olmus ,konunun bir yerine tıklayıp o konuda ben ne yazmısıma bakmanın yolu var mı pratık buton
Biz kavga zor ederiz. x():
Evet ,
maalesef öyle....