0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    M. Ç.

Yatçılara Gezi Rehberi
« : Ağustos 30, 2008, 09:21:48 »
Değerli Hocamız Kemal Baral'ın yazmış olduğu Yatçılara Gezi Rehberini kısa konular halinde buraya aktaracağım,
Değerli deniz severler,
Denizi seven ve bir tekne sahibi olmuş  birçok kişinin hayalinde, "Mavi Yolculuk" olarak tabir edilmesi moda olan  Ege ve Akdenizle Egenin birleşim bölgesindeki  körfezleri, koyları, buralardaki tatil  beldelerini, tesisleri ve en önemlisi doğal güzellikleri gezip görmek isteği mevcuttur.
Böylesi bir yolculuğu daha önce yapmış olanlar çok iyi bilirler ki,  bilinçsiz ve dikkatsizce yapılmaya kalkışılırsa  bu  tür bir yolculuk  çok sıkıntılı  sonuçlara da sebep olabilmektedir. Bu yüzden bilinçli ve temkinli hareket etmek, gidilecek yerlerin özelliklerini önceden bilmek, körlemesine bir macera  değil zevkli bir gezi yapabilmek  için elzemdir.
Temel denizcilik bilgi ve becerisinin yanı sıra gerekli navigasyon teçhizatına (bir GPS in bulunması çok yararlı olmaktadır) ve güvenlik ekipmanına sahip olmak da şarttır. Ayrıca bir denizcinin teknesindeki hemen her şeyden oldukça anlaması ve gerektiğinde soğukkanlı bir şekilde lüzumlu onarımları da yapabilmesi, bu amaçla gerekli alet ve donanımı da teknesinde bulundurması lazımdır. Kullanılan cihazların birer el kitabı fotokopisinin de bulundurulması faydalı oluyor.
Belli bir seyir bölgesinin özelliklerini, haritaların ve genel malumatın ötesinde incelikleri ile anlatan  kitaplara “Pilot Book “ denilmeye başlandı. Ben kendi dilimizle  “Gezi Rehberi” demeyi tercih ediyorum.
Bazı değerli denizcilerimizin  yazdıkları  birkaç  güzel  kitap var, yabancı denizcilerin de yazdıkları mevcut.  Fakat bu referans kaynaklar pahalı kitaplar ve almayı değil almamayı özendiriyor.  Yazarlar da haklı, deneyimin değeri büyük ve bir kitabın basım yayın masrafları da azımsanacak gibi değil.  Fakat, mutlaka ilk yolculuk öncesinde bu referans kitaplarının okunması ve teknede bulundurularak yaklaşılan, gelinen bölge ile bilgilerin anında gözden geçirilmesi  elzemdir.  Ama, bildiğim kadarı ile bu referans kitapların değeri abartılıyor ve alınmasından vazgeçiliyor.
İşte bu yüzden  pek çok yeni başlayan genellikle ilk yolculuklarında;  ya kulaktan dolma malumatla veya dergilerden okudukları yüzeysel bilgilerle veya kendilerine olan körü körüne güvenle  yola çıkıyorlar. Sonuç; kazalar, yolu kaybetmeler, karaya oturmalar, sert denizlerde sıkıntılı anlar yaşamalar gibi üzücü olaylarla karşılaşıyor ve sonra bunları pişmanlıkla anlatıyorlar.
Ben, herkesin hiçbir bedel ödemeden yararlanabileceği bir "Referans Kitap"  hazırlayarak amatör denizcilere ve denizciliğimize bir gönüllü hizmet  sağlamak istedim.  Bu yazı dizisinin amacı budur.
İstanbul'dan başlayıp Fethiye'ye kadar olan güzergah içindeki, yatçıları ve amatör denizcileri ilgilendirecek  tüm önemli bilgileri bu yazı dizisi içinde sağlamaya çalışacağım. Tamamlandığı zaman herkesin yararlanabileceği bir referans kitap olacağını ümit ediyorum.
Verdiğim bilgilerin  hemen hemen tamamına yakını kendi gözlemlerime ve yaptığım seyahatlerde aldığım notlara dayanmaktadır.

Kemal Baral
« Son Düzenleme: Ağustos 30, 2008, 12:59:41 Gönderen: Melih Çiftçi »
*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #1 : Ağustos 30, 2008, 09:27:15 »
Batıdaki Adalar
Marmara Adası
Adanın kuzeyinde tek bir liman vardır Saraylar. ( N 40.39.21 – E 27.39.50)  Mermer ihraç limanı olarak da kullanılan bir yerdir. Kosterler için yapılmış bir mendireği ve bunun içinde ayrıca bir balıkçı mendireği mevcuttur. İç mendirek düzenli ve oldukça temizdir. Kıçtan koltuk bağlanılabilir, derinlik 2 metreden daha az değil. Daha derin su kesimli tekneler için mendireğin doğusunda yüksekçe bir rıhtım vardır; buraya aborda olmak veya baştan ya da kıçtan kara olmak mümkündür. Sahilde su alabilecek musluklar mevcut ancak elektrik alma imkanı yok. Adanın  mermerlerini yontarak eğitim çalışması yapan heykeltraşların güzel çalışmaları var, bunlar mendireğin etrafını süsleyecek şekilde yerleştirilmiş. Köye adını veren pek süslü ve güzel adeta küçük saray gibi eski Rum evleri vardı. Yıllar önce ilk defa oraya gittiğimde “neden bunları tamir edip oturmuyorlar da yanlarına eğri büğrü kulübeler yapıyorlar ve o güzelim evlerin orasını burasını söküp bu çirkin barakalara takıyorlar diye” pek hayret etmiştim. Hatta epeyce de sohbet edip yapmayın etmeyin dediğimi de hatırlıyorum.  Aldığım cevap çok ilginçti “olmaz onlar gavur evidir  betimiz bereketimiz kaçar” demişlerdi. Sonunda kırıp dökecek eski güzel ev falan bırakmamışlar hepsi bitmiş. Sadece bir tanesini belediye restore ettirip nasılsa muhafaza edebilmiş. Köyün içinden birçok şeyi sağlamak mümkün yakıt istasyonu da var. Etraftaki tepeler mermer ocakları ile dolu, pek çok işçi gelmiş ve nüfus artmış, her yöreden her türlü insan görmek mümkün; devasa kaya kamyonları  toz toprak içinde gidip geliyorlar. Koster yüklemelerinin sesleri sabaha kadar hiç susmaz. Bu yüzden Mendirek içinde konaklamanızı tavsiye etmem.
Tabii liman girişinin batısında mendireğin dışında  çok güzel bir koy vardır, tüm kuzey rüzgarlarına kapalı ve sahili kumsal şirin bir koydur. Albruz derler. Bu koyun da doğusunda aralarını bir yarım adanın ayırdığı diğer bir koy daha vardır, ona da büyük plaj deniyor; orası da tüm güney ve batı yönlü rüzgarlara kapalı. İki koyun arasında çok güzel ince kumlu bir bölge vardı. Şimdi burasını da çirkin yapılar işgal etmiş. Geçen yıl boşaltılmışlardı yıkılıp orası temizlenecekmiş.. Dileriz olur ve güzel bir tabiat köşesi kurtulur. Mendireğe girmek istemiyorsanız küçük koyda demirleyip alargada rahatça kalabilirsiniz. Maalesef, oraya bir de restoran yerleşmiş ve gece yarılarına kadar  yüksek sesle  müzik yayını yaparak gürültü kirliliği yaratıyor.
Saraylar’a gitmek istemezseniz  iki seçeneğiniz var, ya doğuya yönelip  fener adasını dönüp  adanın güneyindeki  Asmalı barınağına girebilirsiniz  veya batıya yönelip  Çınarlıyı iskele bordanızda bırakıp Marmara kasabası mendireğine  gidebilirsiniz.
Asmalı (N 40.36.91-E 27.42.43) şirin bir köydür; küçük bir mendireği var, burası aynı zamanda köyün gezinti alanı, akşam piyasasında tüm köy halkı orada yürüyüş yapıyor. Elektrik ve su temin etmek mümkün,  köy için palamar ücreti almaya başlamışlar. Yakıt temin edemezsiniz, ihtiyaç giderme imkanları kısıtlı, sessiz ve huzurlu bir dinlenme noktası. Mendirek girişi güney batıya açıktır yat bağlama yeri güney duvarıdır. Barınak batısında çakıllı bir plajı vardır. 
Asmalıdan iki koy sonra Topağaç köyü ve mendireği var. Daha yeni bir yerleşim olmasına rağmen hızla büyümüş ve Asmalıdan daha büyük bir yer. Mendirek girişi güneye açıktır, liman içinde 1 m ye varan sığlıklara dikkat etmek gerekir. Liman batısında ağaçlık ve kumsal bir plaj vardır.
Marmara kasabası ( N 40.35.00- E 27.33.32) adanın ve civar adaların ilçe merkezidir. Feribot ve deniz otobüsü seferleri yapılıyor, yakıt ve her türlü ihtiyacı sağlamak mümkün. Ağaçlar altında çay bahçeleri  lokantalar mevcut. Kasabanın batısında kumsal bir plaj ve orta kalitede birkaç otel de var.  Mendirek küçük ve yetersiz, balıkçı motorları, gezi tekneleri ile tamamen dolu. Fakat yatlara kolaylık gösteriyorlar ve yol kenarındaki rıhtıma kıçtan bağlanmanız için yer açmaya çalışıyorlar. Demir attığınızda başkasınınki ile karışması her an mümkün. Dernek tarafından işletilen palamar yerinde elektrik ve su alma imkanı var, cüzi bir ücret alıyorlar. Fakat yer bulmak her zaman mümkün olamayabiliyor, bu durumda mendirek duvarında  yer bulabilirseniz aborda olmaktan başka çare kalmıyor. Yakıt istasyonunun denize rıhtımı ve servisi var; rıhtımda derinlik 3 m kadar  buraya aborda olarak yakıt ikmali yapılabiliyor. Güneyden rüzgar alınmadığı durumlarda  mendirekte yer bulamazsanız feribot iskelesinin doğusunda kalan rıhtımda biraz uzak ve açık bağlanmak suretiyle veya abordada kalmak suretiyle  geçici olarak barınmanız mümkün.

 
Avşa adası
Diğer adı Türkeli adası (N 40.30.36-E 27.29.42) olan  ada sahilleri kumsal olduğu için pek tutulan bir tatil yöresi olmuş. Avşa beldesi adanın  batısında yer alır ve önünde mendireği yoktur. Feribot ve deniz otobüsü seferleri var. Sahil bir çok otel, motel, restoran, pansiyon ile dolu ve sahil halka açık kumsal plaj. Kalabalık şezlong ve şemsiye kiralayarak  burada denize girip güneşlenmektedir. Hareketli, canlı bir eğlence  beldesi.  Yat ile yanaşacak tek yer feribot iskelesi ve arkasındaki küçücük alan ama oraya girebilmek bile mümkün değil.
Avşa beldesinin kuzeyinde büyük bir mendirek inşaatı yeni bitmiş. Herhangi bir hizmet yok, elektrik almak mümkün değil, su  liman rıhtımındaki  beton kapakların altında gizlenmiş durumdaki vanalardan  sağlanabilir. Avşa’ya muntazam bir ulaşım aracı yok,  Koca liman bomboş duruyor.

 
Yiğitler Köyü   
Avşa'da bir süre kalmaya niyetli iseniz yatınızı adanın doğusundaki Yiğitler köyü mendireğine bağlayabilir ve oradan minibüsle kısa sürede Avşa’ya erişebilirsiniz. Yiğitler mendireği genişletiliyor, yeni rıhtımlar yapmışlar fakat içi sığ. Derinleştirilmesi gerekli. Mendirek girişinin güney duvarına veya girişin tam karşısındaki yeni rıhtıma  bağlanmak mümkün. Yiğitler köyünün mendirek dışında güney tarafında çok güzel bir kumsalı var, sakin ve temiz bir plaj.
 
Paşalimanı Adası
Marmara adasının güneyinde Avşa adasının doğusunda kalan bu adanın batı tarafı doğal Paşalimanıdır. (N 40.28.99- E 27.36.30) Osmanlı donanmasının Marmara'da son toplanma ve konaklama noktası olarak kullanılmış, bu doğal limanda iki  yerleşim var. Kuzeyde kalanı Paşalimanı köyünün iskelesi ve feribot yanaşabilecek rampası mevcut.  Limanın orta kısmında sığlıklar var ve üç adet yüzer şamandıra ile işaretlenmiş. Su kesimi 1,5 m üzerindeki teknelerin uzak geçmesi gerekiyor. Köy çok küçük ve önemli bir özelliği yok.  Limanın güneyindeki yerleşim ise sanki köyün ayrı bir mahallesi görünümünde. Limanın denizi temiz ve berrak, dip yosunlu olmasına karşın demir tutabilecek  özellikte. Ancak, demir toplarken çapa ve zinciri yapışkan yosunlardan temizlemek bir hayli uğraştırabilir. Liman kısmen güney yönlü rüzgarlardan etkilenebilir. Adanın doğu tarafında da bir köy var. Kapıdağ yarımadasına bakan bu köyün  önündeki koyda da demirlenebilir fakat kuzey ve doğu yönlü rüzgarlara oldukça açık.

Ekinlik Adası

Avşa adasının batısındaki bu küçük ada batı ve kuzey batı yönlü rüzgarlara karşı Avşa kasabasına doğal bir mendirek görevi görür. Son yıllarda  şimdiki başbakanın ilgisi sebebiyle ismi anılmaya başlayan bu adada hızlı bir arsa spekülasyonu ve yapılaşma yaşanıyor. Küçük bir iskelesi var. İskele civarı sığlıklar ile dolu, yaklaşımda dikkat etmek gerekir. Biz bu yıl sahilde sadece başı türbanlı ve Ağustos sıcağında uzun mantolu  hanımlar görebildik. Bence cazip ve görülecek bir yanı yok. Sahil özel mülkiyet ile karış karış kapatılmış ve bu süreç devam edeceğe benziyor. Kuzey ve kuzeybatı rüzgarlarına kapalı olmakla beraber, demirlemek için uygun ve cazip bir yer değil. 
 

 


*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #2 : Ağustos 30, 2008, 09:32:25 »
Kapıdağ Yarımadası
Marmara adaları civarındayken kuzey yönlü sert havalar yoksa  yakında bulunan Kapıdağ yarımadasını  ve Erdek  limanını ziyaret etmek hoş olabilir. 
Kapıdağ yarımadası dar bir kıstak ile karaya bağlı olduğundan denizden yaklaşımda büyük bir ada gibi görünür. Kıstağın doğusunda Bandırma  ve batısında Erdek yer alır.

 
Çakılköy
Yarımadanın kuzeydoğu ucunda   Çakılköy mendireği vardır, tam önünde de aynı Marmara fener adası görünümünde bir fener adası bulunur.
GPSiniz yoksa ve hava kuzeyden sert ise, pusula gözleminde biraz ihmalkar veya tecrübesiz iseniz, farkına varamadan fazla güneye kayar  ve de gece karanlıkta yaklaşmak durumunda kalırsanız  yanılıp  Marmara adası  yerine Kapıdağ  Çakılköy e çıkmanız hiç de şaşırtıcı olmaz; çünkü fenerler de  yanış özellikleri dışında  benzer  yaklaşım özelliklerini gösterirler.
Çakılköy  limanı mendirek girişi güneydoğu  yönündedir. Mendirek kuzeyi sığlaşır, pek çok büyük balıkçı teknesi burada av yasağı sezonunda demirli bekler, kış aylarında ise yoğun bir balıkçı teknesi hareketi vardır. Buradan Bandırmaya kara ulaşımı mevcuttur, köyden bir çok ihtiyaç sağlanabilir. Kuzeyden sert havalarda mendirek duvarına yakın demirlemek gerekir, zira mendirek içi köy sahiline doğru solugan alır. 
Kapıdağ yarımadasının kuzey sahillerinde sağlam mendirekler ile korunmuş bir kaç köy vardır acil hallerde sığınılabilir. Ormanköy önünde güzel bir koy bulunur ve denize girmek için müsait bir yerdir. Kapıdağ kuzey sahilleri en hafif kuzey yönlü rüzgarlarda bile öğleden sonra solugan alır ve çalkantılı seyir yaptırır. Balık açısından zengin bir bölgedir ve bu nedenle bol Yunus da bulunur, seyir esnasında tekneye eşlik ederler yarışırlar, altından üstünden önünden geçer ve çok güzel gösteriler yaparlar.


İlhanköy

Kapıdağ yarımadasının kuzey batısında yer alır  (N 40.30.25 – E 27.41.30)  mendirek girişi güneybatı yönündedir; mendirek içi kuzeye doğru sığlaşır, kuzey batı yönündeki rıhtıma bağlanılabilir. Barınak giriş çıkışında mendirek batısında yer alan İlhanköy burnu sahillerinden  en az 250 gomino açık geçilmesi gerekir. Gece yaklaşımında Balyoz burnu feneri kerteriz noktası olarak alınır. Erdek’e kara yolu bağlantısı vardır.
 
Erdek
Kapıdağ yarımadasının güneybatısında (N 40.23.38 – E 27.47.30) yer alan gelişmiş güzel ve büyük bir  ilçemizdir Erdek. Tatil yöresi olarak çok uygun özelliklere sahip olmasına karşın ne yazık bir yat limanı yok. Fakat, mendireğin kuzey sahilinde çay bahçeleri ve restoranların  bulunduğu rıhtım yatların bağlanmasına uygun bir durumda  derinlik 2 m kadar.
Yaz ortasında yer bulmak zor olabilir fakat, diğer zamanlarda mutlaka bir yer bulunur. Mendireğin kuzeydoğusunda bulunan ve balık satıcılarının bulunduğu rıhtımın güney cephesine de bağlanmak mümkün. Doğu kısmında ise koster rıhtımı, yolcu motorları ve feribot iskelesi vardır; burada rıhtımlarda yatların barınması mümkün olmaz.
Erdek bir tatil yöresidir oteller, restoranlar ve  her türlü imkan vardır. 
Mendirek girişinde bulunan Zeytinli adanın batı sahilleri sığlıktır açık geçilmelidir.

*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #3 : Ağustos 30, 2008, 10:04:29 »
Karabiga
Özellikle gidilecek bir yer değil fakat, kuzeyden sert havalarda sığınılacak en ideal limanlardan biri. ( N 40.24.20 – E 27.18.30)   Mendirek içinde yatlar için bağlanabilecek rıhtım pek yok. Genelde seramik fabrikalarının üretimini taşıyan kosterler  rıhtımları kapatmış durumda ve zaten rıhtımlar yatlar için çok yüksek. Küçük balıkçı kayıkları için bir iç mendirek var, bunun dış yüzünde  bir süre bağlanmak mümkün olabilir. Mendirek duvarı önü sığdır kıçtan koltuk yapamazsınız.
Karabiga büyücek bir ilçe, her türlü ihtiyacı bulmak mümkün ama, karaya çıkmak kaydıyla..
Mendirek dışında kuzeyinde güzel bir koy var. 
 
 
Marmara adaları üstünden Çanakkale yönüne gitmek istemeyenler Marmara Ereğlisinden sonra  kıyı seyri yaparak  yola devam edebilirler. Yol üzerinde Tekirdağ Limanı, Mürefte, Hoşköy ve Şarköy uğranılabilecek sığınılabilecek  yerlerdir.
Tekirdağ limanında  doğu tarafında bir iç mendirek var, yatlar burada barınabilir; büyük bir kentin sahilinde olmanın, ihtiyaçları karşılama ve ulaşım olanaklarını düşünerek avantajları acısından yararlanılacak bir  liman.
Tekirdağ'dan batıya uzanan sahil nedense hep ihmal edilmiştir. Doğru dürüst bir sahil yolu yoktur. Çok seneler önce gençliğimde motosiklet merakım vardı ve küçük bir motosikletle  kız arkadaşımı da arkama alarak Ege  turu yapmak üzere yola çıkmıştık  1971 senesi idi. Elimizdeki karayolları haritasında sahilde asfalt bir yol olduğu  görünüyordu. Biz de denizden fazla uzak kalmadan manzaralı gidelim diye bu yola sapmıştık. Bir zaman sonra haritada asfalt olarak gösterilen yol  toprak bir patikaya dönüştü ve dik uçurumların kenarından kıvrıla kıvrıla  toz içinde gitmeye başlamıştık. Etraf üzüm bağları ile doluydu, kopardığımız salkım salkım taze üzümleri kasklarımızın içine doldurup yiyerek güzel manzaralı ama berbat yolda ilerlemiştik. Sonuçta Uçmakburun adlı köye geldik  ve yol burada bitti.. Hani harita ne oldu yola? Meğerse seçim propagandası amaçlı bu yol bitti  haritası bir kocaman yalanmış. Geri dönmemiz imkansızdı o indiğimiz yokuşları bizim küçük motor asla geri çıkamazdı. Haftada üç kere denizden motor gelirmiş bir gün sonrası için onu beklemekten başka çare kalmamıştı. Karayollarının çadırlı bir şantiyesi vardı ve orada bizi misafir etmişlerdi. Derken, genç bir delikanlı yanıma gelip ”abi burada beklemeyin benim sandalım var, hemen iki tepe ardında yol devam ediyor isterseniz sizi götüreyim” demişti. Sevinçle kabul edip  tamam dedik ama sandalı görünce şaşırıp kaldık. 4 metrelik bir bot. Motoru arkaya yan yatırdık birimiz baş üstüne oturdu ben de motor düşmesin diye farşlara çömelip motoru tutmaya çalışıyordum. 
İki tepe ötesi dedikleri yol  bitmez de bitmez, derken akşamüstü rüzgar çıktı  bizim sandalcı panikledi  ve ben de küreğin birini kaptım çek allah çek ... Eller su topladı sonra patladı  ve nihayet bir köyün  sahiline geldik. Orası Hoşköy imiş. Fakat bir türlü sahile yaklaşamıyoruz, ahali toplanmış bize bakıp bakıp bağrıyorlar ama kimsenin bir motor indirelim de yardım edelim dediği yok.  Ellerimiz kan içinde yorgunluktan bayılacak bir vaziyette nasılsa o sahile çıkıbildik. Bizi o gece Muhtar evinde misafir etti , ellerimizi tedavi etmeye çalıştılar ve ertesi gün  yola devam etmiştik.

     
Hoşköy
Şimdi günümüzde  Hoşköy'ün ( N 40,42,65 – E 27,18,89 )önünde bir mendirek var, fakat bakımsız ve yetersiz. Girişi güney batıya  bakıyor. Mendirek fenerinin inşaatı yarım kalmış ışıklandırma yok. Köyün sahilindeki rıhtım betonlanmış fakat mahalli balıkçı tekneleri ile dolu, yanaşmak zor derinlik iki metre civarında. Kuzey doğu tarafındaki rıhtım  yüksek ve büyük balıkçı tekneleri bağlanıyor. Yazın bunların üzerine aborda olup kalmak mümkün ama av sezonunda mümkün olacağını sanmam. Mendireğin deniz tarafındaki duvarının  önü rıhtımlanmamış, 1,5 metre derinlikten sonra hemen sığlaşıyor. Mendireğin içi tonoz dolu ve dip adeta bir çöplük, demir tutturmak da mesele atılan demiri tonoza takıp kurtarmak da ayrı mesele. Yatçılar için hiç tavsiye edilecek ve cazip bir yer değil. Köyde de görülecek pek birşey yok.

Mürefte
Beldenin iki km kadar kuzeydoğusuna  güzel bir mendirek yapıldı. ( N 40,40,64 – E 27,15,88) Hoşköyden yaklaşık 3,5 mil mesafede  ki bu mendirek yatların barınması için ideal bir yer.  Rıhtımlar muntazam; babalar, halkalar ve lastikler düzenli. Giriş  güneybatıya bakıyor, giriş fener kuleleri mevcut  fenerlerden biri son gördüğümde arızalı idi ama öbürü çalışıyordu. Deniz tarafındaki güney duvarının yarısı rıhtımlanmamış. Kuzeydoğu  yönündeki rıhtıma güzel bir restoran açılmış, Mürefteden buraya geliyorlar hatta büyük düğünler falan da yapılıyor. En son gittiğimizde gece 1250 kişilik yemekli bir düğün vardı. Restoranın önündeki bu rıhtıma bağlanmanızı istiyorlar. Liman içindeki palamar işlerini Mesut bey isminde bir zat idare ediyor, ilgili ve nazik bir insan her konuda yardımcı olmaya çalışan iyi niyetli bir kişi. Rahatlıkla teknenizi bir süre burada bırakabilirsiniz.  Ayrıca bir çekek yeri mendireğin kuzeydoğu dibinde var, burada tamir işleri için bir atölye de kurulmuş. Güneybatı rıhtımını Mürefteliler  plaj olarak kullanıyorlar; daimi bir kalabalık var, bu sebeple oraya bağlanmak  rahatsızlık verebilir.
15 dakikada bir minibüsler kasabaya gidip geliyor.
Elektrik ve su temini biraz zor, kutular yok; ancak idare binasından bir kablo ve hortumla alabiliyorsunuz, onlar da Marina standartlarında değil.  Yakıt için de Mürefteye gitmek gerekiyor. Ne yazık bu düzenli mendirekte hiç bir gölge mevcut değil ağaç falan yok. Lokantanın önündeki verandadan başka  gölgelik yer yok. Betonlar güneşte kızıyor ve çok sıcak oluyor. Rıhtımlar pek derin değil iki metre ortalama; mendirek girişinde de sığlıklar var, zaten bu sahil genelde hep sığlıktır. Giriş ve çıkışta ortadan geçmekte yarar var.
Kasaba  şarabı ile ünlü bir beldedir, sahilde büyük bir gemi iskelesi denize doğru uzanır bir kaç tane lokanta mevcut  o kadar.  Genelde bakımsız bir belde, yollar bozuk ve dar.   

 
Çanakkale Boğazı

Çanakkale boğazı yatlar için uzunca bir yoldur, kuzeyden güneye inerken hakim rüzgarlar kuzey yönlü olduğu için ve akantıların da yardımı ile  yelken seyri veya yelken ile motora destek vermek mümkündür.  Boğazda güneye gidiş gemi trafiği  Avrupa yakasına yakın, kuzeye çıkış ise Anadolu yakasına yakındır. Yoğun bir gemi trafiği mevcuttur, bu nedenle yatların gemi yolundan çıkmaları ya tam ortadan veya iki yanlardan seyretmelerini tavsiye ederim.
Çanakkele boğazında önemli sığlık alanlar vardır ve bunlara dikkat etmek gerekir. Hepsi fener ve şamandıralarla işaretlenmiştir. İşaretler ile kıyı arasındaki bölgeye girmek risklidir.
Önemli sığlıklar Zincirbozan bankı Lapseki-Çardak sığlıkları, Nara burnu ve Kumkale civarı ile Seddülbahir önleri ile Güzelyalı Çanakkale arasındaki bölgedir. Özellikle Kumkale, Karanlık liman önlerinde su çok sığlaşır, 60 santime indiği yerler vardır ve bu bölgedeki işaretleme yeterli değildir.

 
Gelibolu
Bu önemli ilçemizin ( N 40,24,18 – E 26,40,10) ne yazık ki yatlar için uygun bir limanı yok. Kale önündeki eski liman küçük, sığ ve tıklım tıklım dolu, feribot iskelesinin güneyindeki alana vaktiyle yanaşmak mümkündü ama artık, özel feribotlar bu alanı  işgal etmiş ve 24 saat durmadan çalışan bir yoğunluk var. Kalan tek alan, güney koyunda feribot iskelelerinin açığındaki alan ve burada ancak alargada kalınabilir. Ayrıca gerek gemi trafiğinden ve gerekse boğazın doğal tabiatından solugan alan bir yer, rahat etmek mümkün değil. Bu ilçenin yat turizminden yararlanabilmesi için uygun bir yat limanı oluşturması gerekli, fakat kimsenin de umurunda değil.
 

Çardak
Gelibolu’nun tam karşısında doğal bir limandır. ( N 40,22,02 – E 26,42,76 ) Kara adeta bir mendirek gibi kuzeyden güneye uzanır ve kuzey rüzgarlarına kapalı doğal bir liman oluşturur. Çardak vaktiyle sakin ve asude bir belde idi fakat, özel feribotlar burayı Anadolu yakasındaki yanaşma noktaları haline getirmişler ve belde tam anlamı ile bir yolgeçen hanına dönmüş. 24 saat hiç bitmeyen bir feribot gidişgelişi var. Buna rağmen tabi güzellikler ve imkanlar halen mevcut. Denize uzanan doğal bankın doğu sahilleri kumsal bir plaj olarak belediye tarafından düzenlenmiş ve zeytinlikler arasında hoş bir plaj alanı oluşturulmuş. İki tane gazinomsu yerin çıkardığı korkunç gürültülü berbat müzik gece geç vakitlere kadar gürültü kirliliği yaratıyor ne yazık ki. Bankın girişinde ve ortalarına kadar  derinlik ikibuçuk metre  civarında, sahil birden derinleştiği için kıyıya yakın demirlemek mümkün fakat biz yine de rüzgar değişmelerine karşı ortalarda demir atılmasını tavsiye ederiz. Yanaşacak bir yer yok. İskeleyi tavsiye etmem; hem her dakika feribota giren çıkan araç trafiği, hem de mahalli balıkçı teknelerinin doldurduğu iskelede bir de balıkçıların ucuz olsun diye kullandıkları yüzen halatlarla yaptıkları tonozlar (pervane katili, her an dolamak  mümkün) iskeleden uzak durmayı gerektiriyor. Koyun sonunda iyice sığlaşan bölümü bir açılan köprü sınırlıyor. Köprüye doğru ve feribot iskelesinin kuzeyine geçilerek alargada demirlemek mümkün.
 
Lapseki
Gelibolunun karşısında Anadolu yakasındaki büyük yerleşim, ilçe merkezinde feribot iskelesi var ve burada yatlar için bağlamak barınmak pek mümkün değil. Ancak, merkezin biraz dışında  bir mendirek mevcut. Girişi kuzeydoğuya bakıyor, batı ve  güney duvarlarında rıhtım yok, giriş derinliği yaklaşık ikibuçuk metre fakat yaklaşırken sığlıklar var dikkat edilmesi gerekli; mendirek içindeki derinlik ortalama iki metre kadar, doğusunda bir rıhtım mevcut, mahalli balıkçı tekneleri ve sahil güvenlik tarafından kapatılmış vaziyette, yola yakın. Uzun süreli barınmaya ve rıhtıma bağlanmaya müsait değil, geçici olarak alargada kalmak mümkün.
Bu bölgede sığlık şamandıralarına dikkat edilmesi ve  gjriş-çıkışlarda iskandile bakılması tavsiye edilir.
Mendirek içi biraz derinleştirilerek ve rıhtımlama yapılarak bir yat limanına dönüştürülmeye çok uygun; mahalli yöneticilerden bazılarına bu fikrimizi söyledik, klasik cevaplar ve hep başka makamlardan şikayetler ile sorumluluğu kendi üzerinden atma çabaları.. Bütün bunların altında  milletimizin sırtını denize dönmüş olarak yaşaması ve denizden uzak bir kafa yapısına sahip olunması yatıyor elbette.  Deniz  bir nimet gibi görüleceği yerde, nedense bizim millet için bir külfet gibi algılandığı sürece değişen pek birşey olamayacak ne yazık ki..

 
Çanakkale
Büyük ilimizin ufacık mendireğinin bir köşeciğine sığıştırılmış minicik bir Marina adlı iskelesi var. ( N 40,09,13 –E  26,24,25 ). 16. kanaldan dinleme yaptığı söylenen ama dinleyecek kimseye hiç tesadüf edemediğimiz telsiz hizmeti ve yakıt pompası, su ve elektrik almak için bağlantısı, iki adet duşu ve tuvaleti  mevcut. Personel iyi niyetli ve gayretkeş yaklaşımla elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Birkaç tonoz ayırmışlar ve bağlanmaya da yardımcı oluyorlar. Bu şartlar altında bu kadarına da şükür demek gerek. Fakat yatların bağlandığı iskelenin üzerine herkese açık bir kahvehane yerleştirilmiş; gelen giden belli değil, bir güvenlik yok, kahvede oturanların ayaklarının dibinde yatların arka pencereleri ve iç içe  bir durum, rahatsızlık verici.
Marina olarak ayrılmış bölümün giriş çıkışının kontrole alınması çok faydalı olacak. Bağlama noktasının tam şehrin merkezinde olması büyük bir avantaj, her türlü sosyal imkan ve alışveriş kolaylığı mevcut. Bu nitelikleri itibariyle iyi bir ikmal merkezi olarak Çanakkale Marinası hizmet veriyor. Günlük bir ücret alınıyor ve bu ücret 30 milyondan başlayıp 60 milyona kadar tekne boyuna göre değişiyor, belediyenin resmi makbuzu veriliyor.

   
Eceabat
Çanakkale’nin Avrupa sahilindeki ilçesine devamlı feribot çalışıyor. Feribotun yanaştığı yere bir mendirek yapılmış. ( N 40,11,21 – E 26,21,61)  Fakat çok bakımsız kalmış; babalar kırık, halkalar eksik ve çürük, aborda olmak mümkün ama bağlanacak nokta bulabilmek mesele. Mendirek küçük ve devamlı feribot giriş çıkışı olduğu için alargada kalınamaz. Kuzey rüzgarına açık bir yerde olduğu için bazen şiddetli kuzey rüzgarlarında  dalgalar mendirek duvarından aşabiliyor. Uzun süreli barınılacak bir yer değil. 
Fakat unutulmamalı ki, güney yönlü rüzgarlarda boğazın bu bölgesinde sığınılacak  yerler Çanakkale mendirek içi ile Eceabat'tan ibaret. İlçenin güneyine düşen sahil sığ fakat güney havalarda burada alargada kalıp sığınmak mümkün. Ancak, hava çok değişken olduğu için rüzgar yön değiştirmeden, hemen yer değiştirmek gerek; çünkü güney havalarına kapalı olan bu sahiller kuzey rüzgarlarına ve dalgalara tamamen açık.
 

Anıt Limanı (Morto Koyu)
Çanakkale boğazının Ege çıkışında  kuzey rüzgarlarına kapalı doğal güzellikleri ve tarihi özellikleri olan tabii limandır. ( N 40,03,04 – E 26,12,59 )  Şehitler abidesinin güneyinde kalan liman aynı zamanda güzel bir plajdır. Güneyinde sığlıklar vardır ve sabit fenerlerle işaretlenmiştir. Sığlık fenerlerinin kuzeyinde bir yüzer çakar şamandıra ile derin su belli edilmiştir, bu işarete yakın fakat hafifçe güneyinden koya girmek gerekir.  İki metre deriliğe kadar demir atma imkanı var.  Sahilde sadece bir tane büfe ve bir motel  mevcut  alışveriş imkanı yok.
Alargada kalınarak  sahile botla çıkılmak suretiyle kalınabilir ve Ege’ye çıkmadan veya Ege’den dönerken, sakin ve doğal ortamda dinlenmek isteyenler için güzel bir demir yeridir.
Koyun ortasında Fransız mezarlığı ve uzun beyaz sütun şeklinde anıtı vardır, onun önüne doğru yaklaşarak ve iskandile de dikkat ederek demirlemek uygun olur. Karayolu hemen sahilden geçer, en yakın yerleşim yeri Seddülbahir köyüdür.
Bu liman  güney rüzgarlarına açıktır  ve rüzgarın değişeceği ihtimaline karşı  sahile çok yakın demirlemekten kaçınılması tavsiye edilir.
Limana girişte Seddülbahir tarafına uzak geçilmeli ve burada mevcut olan sığlık fenerinin 250 gomina kadar açığından  abideye doğru  derin su kanalından girilmelidir, bu girişi belirleyen bir yüzer çakar mevcuttur.

« Son Düzenleme: Ağustos 30, 2008, 10:24:55 Gönderen: Melih Çiftçi »
*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #4 : Ağustos 30, 2008, 10:47:44 »
Marmara Denizi   
Çanakkale ve İstanbul boğazları arasında kalan  iç denizimiz asla küçümsenmemelidir.  Özellikle küçük tonajlı tekneler ve yatlar için tehlikeli olabilecek özellikleri vardır.
Sık aralıklarla dik dalgalar yapar, dalga çukuruna düşemeden yeni bir dalganın darbesi hırpalayıcı olur.  Rüzgarlar genelde saat istikametinde yön değiştirirler ve yaz döneminde hakim rüzgarlar  kuzey yönlü olanlardır.  Bu nedenle, Marmara’nın güney sahilleri kaba dalga ve rüzgarsız havalarda bile solugan alır. Aniden  bora ile karşılaşılabilir, bunun gibi ani boralar  hava durumlarında yer almıyorlar; bu durumda denizcinin deneyimi ve barometre gözlemi önem kazanmaktadır.  Kendi deneyimlerimden iki örnek vermek istiyorum.
Geçen yıl  Saraylar Limanında mendireğin içinde   yaprak kıpırdamayan bir gece demirli idik ve sabaha karşı 04 de rüzgarın uğultusu ile fırladığımda  48 knot gördüm göstergede ve mendirek içinde demir taradık.  Aynı gece  14m bir Bavaria yat  zar zor sığınabildi aynı mendireğe.  Fenerbahçe Marinadan tanıdığımız bu tekne açık denize uygun ve sahipleri deneyimli denizciler oldukları halde  perişan vaziyette idiler.
Bu yıl  ben kendi kotramla  Egeden dönerken 11 Ağustosta  Çanakkale boğazını çıkıp Marmara ya  akşamüzeri girdik. Frişka bir poyraz var, hava raporları (üç ayrı kaynak birden) 1-3 NE  gösteriyor, hava açık. Bulut bile yok. Rotamız  Marmara adası ve yaklaşık 25 mil yolumuz vardı. Ara ara barometreye bakmak alışkanlığımdır. Aniden hızla düşmekte olduğunu gördüm, hemen yelken topladık, ortalığı neta ettim, havuz serpinti tentelerini kapattım. Bu sırada eşim yanımda ve  bütün bu yaptıklarıma anlam veremediğini söylüyordu ki lafı ağzında kaldı, aniden bir bora  yıldız istikametinden bindirdi, 42 knot ile başladı ve 50 knot a çıktı, dalga yüksekliği beş metreye yakın. Böyle durumda dalgayı tam kafadan almamak gerekir yoksa baş-kıç yapmaya başlayan teknenin pervanesi çürük suda kalır ve ilerleyemez. Baş omuzluklardan almak gerekir dalgayı. Ayrıca bir ufacık fırtına floğu  sallantıyı azaltır ve stabilite sağlar. Bütün bu önlemlere rağmen kuzey doğuya ilerlemek imkansızlaştı. İlerleyemiyorsanız ve sürükleniyorsanız yapılacak tek şey denizleri pupadan almaktır. Denizciler arasında bir tabir vardır “gelsin de arkadan gelsin “ diye. Bu tavsiye kulaklarımızda çınlayarak  rotamızı Karabiga'ya çevirmek zorunda kaldık. Denizleri iskele kıç omuzluktan alarak ve buna rağmen çok zorlanarak  Mendireğe varabildik. Bizimle beraber seyir yapan  Fenerbahçe'den bir arkadaşımızın   kotrası   ışıkla, telsizle ikazlarımıza rağmen  büyük risklere girerek  dalgaya ve solugana açık Şahmelek koyuna sığındı;  tabiatiyle sıkıntılı saatler yaşadı  ve tariflerimize  göre hareket ederek  saatler sonra  Karabigaya sığınabildi.
Bu örnek olaylar da gösteriyor ki Marmara değişken karakterli ve dikkat edilmesi gereken bir denizdir.
İstanbul'dan  Çanakkale ve Ege istikametine gidilirken izlenebilecek iki rota vardır.  Doğrudan Marmara Adalarına veya Trakya sahillerini izleyerek...  Güney sahilleri  rotası  kaba dalga ve solugan aldığı için  hiç tavsiye edilmez  ve kullanılmaz. 
Fenerbahçe – Kalamış  ile Marmara adası fener adası arası düz 64 mildir. Ortalama hızı 6-7 mil olan bir tekne için bu on saat kadar bir süre demektir. Ayrıca ülkemiz sahillerinde kara gözükmeksizin yapılan tek seyir rotası da budur. 
Bu rotayı on metreden küçük ve kıyı seyri için yapılmış teknelere tavsiye etmiyorum.  Motor yatlar için de sakıncalı zira, bu tip yatlar hızla ilerlemekle beraber denizdeki dengeleri  küçük bir yelkenliden daha azdır.
Dizayn ve donanımı açık denize uygun  tekneler için uygun bir rotadır.
Kuzey sahillerini izleyerek, hakim rüzgarlar olan kuzey yönlü rüzgarların etkisini azaltmak ve yarattıkları dalgalardan etkilenmeden  gitmek  küçük tekneler için çok daha uygundur. Küçükçekmece ve özellikle Büyükçekmece gölleri ağzında ani sağanaklar yaşanabilir ama, bu bölgeler geçilince  karanın kuytusunda kuzey rüzgarları çok mutedil hale gelmektedir. Gerçi yol biraz uzar ve bir hamlede etap bitemez  fakat huzurlu ve daha güvenli bir yolculuk olur. Trakya sahillerinde  sığınılabilecek liman ve mendirekler vardır. Bir arıza durumunda veya sert bir havada  sığınılacak yer çok önemli olmaktadır. Sırası ile, Yeşilköy- Büyükçekmece- Mimarsinan- Güzelce- Selimpaşa- Silivri- Marmara Ereğlisi  barınaklarından yararlanılabilir. Buralarda bağlanacak yer bulabilmek ayrı bir mesele ve zor. Yöre halkının tekneleri ve balıkçı tekneleri ile  tamamen dolular. Yer kavgası çıkması sık sık görülüyor. Bir arkadaşımız geçen yıl motor arızası sebebiyle zar zor varabildiği Büyükçekmece mendireğinde her türlü denizcilik nezaket ve ahlakından bihaber,  maganda bir motor yat sahip ve mürettebatının, yerimizi işgal ettin bahanesi ile saldırısına uğrayıp polis marifeti ile kendini zor kurtarmıştı.  Yani, bu barınaklarda uzun süreli kalmanız şansa kalmış ve pek de mümkün değil. Sadece  Güzelcedeki Kumburgaz Yat Limanı bu yıl işletmeye açılmış, ( 40,59085 N – 28,30,62 E ) henüz epey eksiği olmasına rağmen elektrik, su ve palamar hizmeti veriliyor, güvenlik ekibi de  kurmuşlar, çekek yeri var  fakat, fiyatları sundukları hizmet kalitesine oranla çok  pahalı herhalde o nedenle olacak  liman boş sayılır.
Marmara Ereğlisinden sonra iki alternatif  gündeme gelir, Marmara Adasına gidebilirsiniz  yaklaşık 30 mil veya kıyı kıyı  devam edersiniz. Tekneniz biraz daha denize mukavim ve  denizcilik deneyiminiz yeterli ise  Marmara adası rotasını tavsiye ederim.
Yazımızın içerisinde yer verilen koordinatlar kendi GPS cihazımla tespit ettiğim  değerlerdir.
« Son Düzenleme: Ağustos 30, 2008, 13:02:03 Gönderen: Melih Çiftçi »

*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #5 : Ağustos 30, 2008, 14:04:48 »
Kuzey Ege
     
Çanakkale boğazını çıkınca Ege denizi başlamaktadır, boğazdan sonra güneye dönüldüğünde dikkat edilmesi gereken bir seyir bölgesine girilmektedir.
Çanakkale boğazı girişinin güneyinde kalan Ege sahilleri tehlikelidir, sığlıklar vardır. Karaya yakın seyredilmemesi gerekir, Beşige burnunun güneyindeki koy gece seyrinde çok yanıltıcı olabilir ve muhtelif topuklar mevcut olup karaya oturma riski yüksektir. Ayrıca balıkçıların ağlarına da dikkat etmek gerekiyor. Beşige burnu fenerini kerteriz alarak yarım mil kadar açığından derin sudan geçmek gerekir fakat bu gece seyrinde özellikle görüş mesafesinin az olduğu havalarda mümkün olamayabilir. Ayrıca daha güneyde kalan Kum burnu bankı da sahilden yarım mile kadar açıklıkta sığ topuklarla doludur.
Bu nedenle yatlar için güvenli güzergah Bozcaada’ya yakın seyrederek ve Karayer adalarının açığından geçmektir. Karayer adalarında fener olmakla beraber görüşün az olduğu gecelerde küçük adalar görünemeyebilmekte ve büyük ada üzerindeki fener yetersiz kalabilmektedir.


Kumkale Mendireği

Bu mendireğe bazıları Yeniköy barınağı da diyorlar ( N 39,57,64 - E 26,09,55 ). Çanakkale boğazının Ege çıkışının doğu kıyıları çok sığdır. Kumkale önlerinde sahile yaklaşılması tehlikelidir, karaya oturma ihtimali yüksektir. Boğaz çıkışında güney doğu istikametinde Kumkale mendireği vardır ve burası güney rüzgarlarında bölgedeki tek sığınılacak yerdir. Mendirek girişi batıya bakar, kuzey ve batı duvarlarında rıhtım yok, güney duvarında kısa bir rıhtım var girişte derinlik 3,5 metre civarında, ortalara doğru sığlaşır, rıhtımlara yakın 2,5 m civarında. Bağlanacak rıhtım gayet kısa. Mendirek genişletilmiş ve ilave edilen kısmın içinde rıhtım yok fakat alargada kalınabilecek bir demir yeri mevcut. Ancak, şiddetli güney rüzgarlarında sığınılacak önemli bir yerdir. İkmal imkanı yok, yakınlarda iki köy var fakat buralara ulaşım için hazırda araç bulmak mümkün değil.

Çimento Fabrikasının Mendireği

Kumkale mendireğinin biraz daha güneyinde ve Beşige burnunun ardında Çimento fabrikası vardır ve bunun önünde kendisine yetecek küçük bir mendirek mevcuttur. İçerde tesisin iki römorkörü vardır. Bu mendirek fabrikaya özel bir alandır ve normalde yatların demirleyeceği bir yer değildir. Ancak zor durumlarda ve fırtına ortamında sığınılacak bir yer olarak düşünmek gerekir. Nitekim ben, 22 Eylül 2006 da gece seyri esnasında aniden bastıran bir bora ve şiddetli yağmur altında bu mendireğe sığınmak zorunda kaldım; bu tesisteki römorkörün mürettebatının yardım ve sıcak ilgilerini takdirle ifade etmek isterim. Kaptanından tayfasına ve tesis yöneticilerine kadar tüm personelin gösterdikleri yardım destek ve sıcak ilgi için müteşekkirim.
 
Gürpınar Mendireği
Bölgede Babakale’den önce sığınılabilecek son mendirektir. (N39, 33, 56 - E 26, 05, 50) koordinatlarında kuzeyi doğal bir burun ile kapalı olup sığ bir kumsal plaj kenarına kurulmuş bir mendirektir. Girişi kuzeye bakar ancak doğal burun ile kapandığı için fazla rüzgar tutmaz, batı duvarında rıhtım yoktur; kuzey güney ve doğuda rıhtım vardır. Çok bakımsız durumdadır ve ihtiyaç malzemesi bulmak mümkün değildir. Gürpınar beldesine 5 km mesafededir, vasıta bulmak şansa kalmıştır. Ancak, mendirek duvarlarında taksi telefonları var ve çağrılınca geliyorlar. Giriş 2,5 m civarındadır, ortalayarak girip çıkmak gerekir. Doğu rıhtımı sığdır, kuzey ve güney rıhtımlarında derinlik 2 m civarındadır. Sert havalarda mendirek içi solugan yapabilir, rüzgarın yönüne göre rüzgar üstünde rıhtım seçip bağlamak yararlı olur.

Babakale

Mendirek girişi güney doğuya bakar (N 39, 29,01 – E 26,03,85), küçük bir koy oluşturan yarımada ile gelen rüzgar ve dalgayı kırdığı için giriş bir nebze korumaktadır. Ancak mendireğin asıl güney duvarı daha önce şiddetli denizler tarafından bozulup dağıtılmış ve yeniden alel usul doldurularak kullanılır hale getirilmiştir. Mendirek duvarında rıhtım yoktur. Kuzeyde mendirek sonunda kalenin önünde kalan kuzey rıhtımında genelde büyük balıkçı motorları üstüste bağlanırlar ve ağ rampası vardır, yatlar için pek uygun değildir. Mendirek doğu kısa duvarı arkasında bir iç liman oluşturur, içerisindeki sığlıklara dikkat etmek ve iskandille girmek şartıyla, yatlar için barınılacak bölüm burasıdır. Yaklaşırken belirleyici olan Kaledir, 1723 yılında inşa edilmiştir, köy bıçak imalatı ile tanınırdı, ama şimdilerde birkaç imalatçı kalmış o kadar.
Köy limanın biraz üzerinde yüksekte kalır, küçük bir otel mevcut. Gürpınar beldesine 10 km kadar bir yolla irtibatı vardır. Su bulunabilir ama elektrik almak ve yakıt ikmali zordur.

 
*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #6 : Ağustos 30, 2008, 14:07:27 »
Kuzey Ege’deki Adalarımız
Yüz yıllarca egemenliğimiz altında kalmış olan ve uğruna çok çetin savaşlar verdiğimiz, Ege denizindeki sahillerimizin dibindeki adaları nasıl olup ta sahip çıkamayarak kaybetmişiz, hep içim yanar. Lozan anlaşmasıyla Çanakkale boğazı girişine yakın olduğu için sadece iki ada bize bırakılmış Bozcaada (Tenedos) ve Gökçeada (İmroz). Gökçeada daha büyük ve doğal güzellikleri ve geniş plajları olan aynı zamanda geniş liman imkanı da bulunan bir ada olmakla beraber Kuzeyde kaldığı için yatçıların rotası üzerinde değildir, bu nedenle layık olduğu vechile ziyaretçisi olamamaktadır. Buna mukabil Bozcaada yatçıların rotası üzerinde olduğu için daha küçük olmasına rağmen, tam bir uğrak yeri olmuş ve neticesinde turizm gelişmiş ve gelişmektedir. Bozcaada doğal güzellikleri olan ve üzümü ile şarabı meşhur olan bir yerdir. Ayrıca, Çanakkale boğazının güney sahilleri sığlıklarla dolu olduğu için yatçılar Bozcaada’ya uğrayarak yollarına devam etmeyi tercih etmektedirler.
 
   
Bozcaada

Kalenin önünde bir liman ve onun kuzeyini koruyan mendirek vardır. (39,50,15N – 26,04,45 E ) Limanın içinde feribot iskelesi, sahil güvenlik ve mahalli balıkçıların iç mendireği bulunmaktadır. Kuzeybatı–güneydoğu yönünde uzanan mendireğin kenarı rıhtımlanmış ve yatlara tahsis edilmiştir. Artık güneye gidip gelen yatlar için bu mendirekte bir mola vermek neredeyse adet haline geldi. Belediye palamar hizmetini ve su elektrik teminini güzel organize etmiştir. Limana vardığınızda sizi mutlaka karşılayan bir görevli oluyor, bağlanmanıza yardımcı oluyorlar ve su elektrik almak isterseniz kenardaki portlardan saatlerini açarak veriyorlar. Burada Şerif Ali adında bir belediye görevlisi her zaman güleryüzlü ve tertemiz üniforması ile yatçıların iyi tanıdığı bir sima olmuştur. Vaktiyle balıkçılık yapan bu kişi palamar bağlamayı iyi bilir ve gerektiğinde su elektrik almanıza da yardımcı olur. Mendireğin ucu sıkı bir kuzey rüzgarının kaldırdığı kaba denizle 2004 de çöktü, bir şamandıra fener ile giriş belirlenmiş durumda rıhtım tam mendirek ucuna kadar devam etmiyor. Son senelerde artan trafik ve rağbet neticesinde liman yetersiz kaldı ve büyütülmesi düşünülüyor. Kalenin önüne denk gelen kısım sığ olduğu için yatların bağlanmasına uygun değil. Sandallar ve mahalli balıkçı tekneleri ise liman içindeki vapur iskelesinin arkasındaki iç mendirekte bulunurlar. Bu iç limanın rıhtımında balık hali, küçük bir park ve bol miktarda balıkçı lokantaları vardır. Kale geceleri ışıklandırılır ve bu restoranlarda çok hoş akşam yemeği sefaları olur.
Limana yanaşırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus demiri rıhtımdan epeyce açığa atıp bolca kaloma vererek tutturmaktır. Zira, devamlı gelip geçen araba vapurunun yarattığı dalga ile güneyden arasıra gelen kaba soluganlar yüzünden demir taramak çok rastlanan hadisedir ve bu nedenle kıçtan rıhtıma dayanıp hasar görmek mümkündür.
Kale iyi korunmuş büyük bir kaledir, vaktiyle deniz kenarına kadar inen surpeçe tabir edilen dıs kısa duvarları bugün doldurulmuş rıhtım alanının ardında kalmıştır. Kale kısa bir süre Rusların eline geçmişse de akıllıca yapılan bir blöfün tutması ile tekrar Türkler tarafından zahmetsizce ele geçirilmiştir. Adayı ve kaleyi kurtarmaya gelen birlikler adanın başka bir yerine çıkmış ve bin kişi kadar olan bu birliklerin onbin kişi olduğuna dair rivayet üzerine Ruslar blöfe kanarak kaleyi tahliye etmişlerdir. Sonra aldatıldıklarını anlayınca tekrar taarruz etmişlerse de gelenler kaleyi iyi korumuşlardır.
Adanın kuzey sahilleri rüzgaraltında kalır ve kayalık yerlerdir, rüzgar jeneratörleri ile elektrik üretimi yapılır. Limandan itibaren güneye doğru birbirini izleyen irili ufaklı güzel koylar vardır bunlardan limandan sonra ikincisinde adanın antik adını taşıyan bir otel mevcuttur ve koy tamamen otelin plajı durumundadır. Adanın Güney sahillerinde çok güzel kumlu plajlar vardır. Ayazma koyu ve onun biraz batısında Sulubahçe koyu güzel plaj alanlarıdır. Ancak bunların önünde ve aralarında sualtı kayalıkları ve Horoz taşları denilen kayalıklar vardır. Sulubahçe koyu yatlar için daha uygundur yine de girişte kayalara çok dikkat ederek burun ile sığlıklar arasından görerek girmek gerekir ve risklidir.
Adada yol ağı iyidir hemen her köşeye uzanan asfalt kaplı yollar mevcuttur. Limandan kasabadan kalkan minibüs seferleri ile güneydeki bu güzel plajlara ulaşmak mümkündür. Ayazma koyunun üzerindeki yokuşun üstünde şimdi metruk bir Ayazma vardır ismini buradan almıştır. Motosiklet veya bisiklet kiralamak da mümkündür. Adada yollar boyunca güzel bağlar uzanır gider. Karalahna adlı üzümü ve bu üzümden yapılan kırmızı şarabı meşhurdur.
Eskiden küçük şarap imalathaneleri vardı ve liman şarap kokardı. Şimdi bunların çoğu kapanmış ve daha organize ve mekanize imalathaneler üretime devam ediyorlar.
Bu arada yeri gelmişken bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim:
Vaktiyle odunluk iskelesi ile ada arasında eski çıkartma gemisinden bozma bir hurda çalışırdı. Günde bir sefer gider gelirdi. Bu seferlerde üzüm kamyonlarına öncelik verilir ve bu yüzden gidemeyip adada mahsur kalanlar bile olurdu. Bu iş suistimale müsait bir hal almıştı ve içinde üzüm olsun olmasın kamyon üstüne tenteyi çekip kaptanın ahbabı ise çıkarma gemisine bindirilir ve ona yer açmak için birkaç turist arabası zorla vapurdan çıkarılırdı. Bizim başımıza da bu olay geldi ve birlikte geldiğimiz arkadaşımın arabasını zorla vapurdan çıkarmaya çalıştılar; eşim öğretmendi ve ertesi sabah okulunda mesaisinde olması gerekiyordu. Şüphelendim ve gidip kamyonun tentesini açıp içine baktım ki bomboş. Elbette gerekli tepkiyi verdim. Bunun üzerine başta kaptan olmak üzere bir sürü mürettebat üzerime yürüyünce arbede çıktı. Bu ekipten ve yaptıkları haksız yolsuz işlerden haberdar ve müşteki olan sabrı taşmış yolcular da benden yana olunca büyük bir kavga çıktı mürettebatla yolcular tekme yumruk birbirine girdi. Adada sadece üç tane polis memuru olduğu için üçü de kavga bitene kadar sahilden izledi çaresiz. Neticede yolcular galebe çaldı ve mürettebat nakavt oldu fakat, bu defa da kaptan gitmem diye tutturdu. Liman şefi, komiser, kaymakam araya girdiler ve zorla adamı yola çıkardılar. Ama Laz kaptanın inadı tutmuştu. Odunluk iskelesine varınca hava yanaşmaya müsait değil diye tutturdu ve geri dönmeye kalktı, yolcular avaz avaz bağırarak ve para teklif ederek limandaki büyük balıkçı teknelerinden yardım istediler, bu teknelerden çıkarma gemisine çıma atıldı ve kaptanın feryat ve tehditlerine rağmen zorla iskeleye yanaştırıldı. Bu olayı ben Denizcilik Bankası ve vilayet ile adliye nezdinde sıkı bir takibe aldım, neticesinde o hurda gemi seferden kaldırıldı kaptan ve mürettebata disiplin cezaları verildi ve adaya modern arabalı vapur seferi başlatıldı. Geçmiş zaman, yaşayanlar bilir ve hatırlar, biz de hatırlayıp hatırlattık.
Ana kara ile ada arasındaki 2,5 millik bölüme Bozcaada geçidi denir ve bu bölgenin ortasında birbirine çok yakın iki küçük ada vardır bunlardan batıdakinin üzerinde beton bir blok ve fener mevcuttur. Bu küçük adacıklar ile Bozcaada’nın kuzeydoğu ucundaki Erenler burnu arasında su derindir. Fakat, anakaradaki Kum burnundan itibaren bu küçük adacıklara kadar olan bölüm yarım mil kadar sığlık olarak uzanır ve bu geçidin ortasında üzerinde 4 m kadar su bulunan bir kayalık da vardır. Yatların gece seyrinde küçük adacıklar ile Bozcaada arasındaki derin su yolunu kullanmasını tavsiye ederim. Kuvvetli kuzey rüzgarı olan havalarda ise Kumburnu’na çok dikkat ederek ve sığlıklara düşmeyerek sahilin peçelemesinden istifade edilerek ve görerek gidilebilir. Ama, gece seyrinde kesinlikle bu rotayı tavsiye etmiyorum, her an sahile fazla yakın düşerek karaya oturmak veya bazı balıkçıların gece kanal üzerine attıkları ağlara dolaşmak tehlikesi mevcuttur.
Görüş mesafesinin az olduğu sisli ve yağmurlu havalarda Çanakkale boğazı ile Bozcaada arasındaki Karayer adaları gurubuna dikkat edilmesi gerekir, anakara ile bu adacıklar grubu arasından mesafeyi eşit ortalayarak seyir yapılmasını tavsiye ederim.
Gökçeada
Yüzölçümü olarak en büyük adamızdır. Adanın güney doğu sahillerinde çok uzun ve güzel kumlu plajlar vardır. Kefalos plajı olarak adlandırılan bu bölgede bir de siyah çamuru ile meşhur bir göl bulunmaktadır, denizle arasında sadece geniş kumsal bulunan göle plaja gelenlerin bazısı gidip simsiyah çamurlara bulanarak dolaşırlar. Adanın doğu ucunda kayalık ve ince bir burun olan Aydıncık burnu uzanır ve ardında doğal limanını oluşturur. Güney yönlü rüzgarlara kapalı olan bu liman kuzey rüzgarlarına tamamen açık olduğu için ancak geçici olarak güneyden havalarda barınma imkanı sağlayabilir, bu limanın sahil kısmında askeriyenin atış sahası ve bir de satha yakın batık bulunmaktadır. Adada daimi sığınılacak tabi liman bulunmamaktadır.
Adanın esas limanı Kuzeydoğu ucundaki Kaşkaval burnunun biraz güneyinde yer alan Kuzu limanıdır. ( 40,13,80 N – 25,57,35 E ) büyük ve havaya kapalı olan rıhtımları geniş ve düzenli bir limandır. Ana mendirek kuzeybatı- güney doğu istikametinde uzanır giriş güneydoğuya bakar ancak Üçburun’un oluşturduğu koy güney rüzgarlarının liman ağzından içeri girmesine engel olur. Girişte güneybatı kuzeydoğu yönünde uzanan kısa bir mendirek daha vardır ve bunun arkası tabii kumsal plajdır. Liman içinde Feribot iskeleleri, çekek rampaları, sahil güvenlik rıhtımı vardır. Büyük mendirek duvarı rıhtımsızdır ve kenarında sığlıklar vardır ayrıca liman içinde kuzey doğu ucuna yakın sahil güvenlik iskelesi tarafında ana mendireğe yakın bir sığlık topuk mevcuttur.
Yaz mevsiminde hakim rüzgarlar hep kuzey yönlüdür ve mendirek içerisinde özellikle girişe yakın kısa duvar ardındaki bölgede solugan oluştururlar.
Limanın olduğu mahalde birkaç ev, lojman ve motelden başka yerleşim yoktur. Esas ilçe merkezi Gökçeada kasabası limandan 7 km içeridedir, minibüsler çalışmaktadır. Liman içinde akaryakıt istasyonu şimdilerde yok 3 km mesafede yol üzerinde istasyon var. Taksi bulmak mümkün, bu adadaki taksicilerin hemen hepsi Ispartalı ve aynı köyden. Bulundukları yer baraj inşaatı için istimlak edilince devlet bunlara Gökçeada’dan toprak vermiş ama çoğunluğu taksicilik ve pansiyonculuğu tercih etmişler.
Gökçeada kasabası ilçe merkezidir. Belediyenin bir oteli ve Ziraat bankası var. İlçe merkezinden ayrılan yollar ile adanın diğer yerlerine ulaşılır. Kuzeyde Kaleköy vardır. Adını sahildeki yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunan kaleye izafeten almıştır. Bu tepenin alt yamaçlarında yeni bir yerleşim oluşmuş ve adına Yeni Kaleköy diyorlar burada bir çok pansiyon mevcut. Kaleköy bir koy kenarıdır ve sahili kumsaldır; bu kumsal sahilde eski küçük balıkçı mendireği vardı birkaç senedir Kuzey – Güneybatı istikametinde uzanan yeni büyük mendirek inşaatı devam etmektedir, ( 40,14,20 N – 25,53,75 E ) son gördüğümde duvar bitmiş ancak rıhtımlar yapılmamıştı buna rağmen kıçtan kara bağlanan tekneler vardı. Kaleköy’de küçük balıkçı lokantaları ve bir askeri gazino vardır. Mendireğin dışında kumsalın sonuna doğru büyük bir otel faaliyettedir. Merkez ile Kaleköy arasında sık aralıklarla çalışan minibüsler ulaşımı sağlıyor.
Adanın iç kısımlarında ormanlık alanlar bir baraj ve terk edilmiş Rum köyleri vardır. Dereköy, Tepeköy, Zeytinli köyleri. Tepe köyde senenin birkaç gününde yerli Rumların kutladığı bir yortu yapılıyor ve bu yortu için adayı eskiden terk etmiş olan Rumlar çeşitli yerlerden gelerek buluşup kutlamalar yapıyorlar. Adanın batısında eskiden açık cezaevi olan bölge bulunurdu. Bu alan şimdi kamu kuruluşlarına kamp işlevi görür bir hale gelmiştir. Adanın yol şebekesi güney sahilini takiben hemen hemen tüm adayı dolaşacak bir gezinti imkanı sağlar, güney bölgesi genellikle taşlık alanlardan oluşur.
Adada bir alay ve orduevi de vardır. Gelişmeye müsait ancak yatırım yapılmamış boş sayılabilecek bir ada.
Ulaşım feribotla Çanakkaleden ve araba vapuru ile Kabatepe limanından sağlanmaktadır. Kabatepe limanına yaklaşık 10 mil mesafededir.
Gelibolu yarımadası ile ada arasında yaz döneminde hakim rüzgarlar kuzey yönlüdür. Saroz Körfezinden kopup gelen kuzey rüzgarı kaba dalga kaldırır, bazılarının “Eşek imbatı” diye tabir ettiği bu havalar küçük tekneleri hırpalayabilir. Kış döneminde ise hakim rüzgarlar güney yönlü olup fırtınalar sıkça görülmektedir.


Karayer adaları

Çanakkale boğazı çıkışında Bozcaada kuzeyinde ve Gökçeada güneyinde yer alan iskansız irili ufaklı adacıklar grubudur. (39,58,00 N – 39,55,00 N  ve 26,03,50 E  - 26,06,10 E ) koordinatları arasındaki bölgeye yayılmışlardır, bu alan içerisinde adaların etrafındaki su altı kayaları ve küçük kayalar da dahildir. En büyük olan ada Tavşan adasıdır ve üzerinde fener vardır (Gp Fl 3 10,45,8) Tavşan adasının hemen güneyinde Pırasa adası ve yarım mil kadar güneyinde ise Orak ve Yılan adacıkları vardır. Sualtı zenginliği olan bir bölgedir ve dalış yapmayı sevenlerin envanterinde yer alırlar. Bozcaada Çanakkale boğazı arasındaki seyirlerde bu adalar grubu ile anakara Beşige burnu arasındaki bölgeden seyir yapılmasını tavsiye ederim. 



*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #7 : Ağustos 31, 2008, 17:50:23 »
    
Edremit Körfezi
Babakaleden sonra doğuya doğru uzanan geniş Edremit körfezi ağzına ulaşılır. Körfeze girmeden güney rotasında Ayvalığa doğru ilerlemek istendiği taktirde Midilli adası ile Anadolu sahilleri arasındaki yaklaşık beş mil genişliğindeki Müsellim geçidinde seyir yapılacak demektir ve bu bölgede dikkat edilmesi gereken Müsellim kayalıkları vardır. Geçidin tam ortası sayılacak mevkide Sivrice Burnu fenerinin 2,7 mil güneyinde etrafı sığlıklarla dolu ve neredeyse su seviyesinde kaldığı için çok zor fark edilebilen Müslüm kayası dikkatsizce gidildiği taktirde tam yol üzerinde kalacak tehlikeli bir engeldir. Koordinatları ( N 39,25,20- E26,13,80 ) Üzerinde yerini belirleyen herhangi bir nesne yoktur, çırpıntılı havalarda belirginleşir, hemen kuzeyinde 5 m derinlik olan bir topuk vardır. Bu bölgeden uzak geçilmesi gereklidir. Bu amaçla, Sivrice burnu fenerinin bir mil kadar açığından fener bordalanacak şekilde geçilirse söz konusu kayalık ve sığlıklardan uzak geçilmiş olur.

Sivrice Limanı

Baba burnunun 7 mil doğusundaki Dut burnu ile alçak sivrice burnu arasındaki geniş doğal limana Sivrice limanı denir ve sadece Kuzey yönlü havalarda sığınılabilecek bir limandır, güney yönlü rüzgarlara tamamen açıktır. Dut burnunun önü döküntü ve sığlıktır ayrıca bir gomina kadar poyraz yönünde su seviyesinde tehlikeli bir kaya vardır. Burunun kuzeyindeki sahil kumsaldır ve bu plajın sonunda küçük bir balıkçı barınağı bulunur, bu alana demir atılabilir. Sivrice burnu tarafında ise burnun batısında eski mendireğin döküntü taşları su altında kalmış olarak kuzey batı istikametinde bir gomina kadar devam eder bunların kuzeyindeki temiz alanda demir atılabilir.
   
Asos (Behramkale)
Sivrice burnundan sonra beş mil kadar doğuda yer alan ve kuzey havalarına kapalı küçük bir mendirektir. ( N 39,28 – E26,20 ) Üstteki tepelerde antik Asos kenti harabeleri fark edilebilir. Liman rıhtımında birkaç tane lokanta vardır ve kısa rıhtım boyuna masalarını yerleştirmişlerdir.
Uzun süre kalınabilecek bir yer değildir, teknenizi içinde birileri olmadan bağlayıp uzaklaşmanızı tavsiye etmem, mendirek içi mahalli teknelerle tamamen dolu vaziyettedir belki lokantaların olduğu rıhtıma aborda olmanız veya alargada kalarak sahile çıkmanız mümkündür şayet yer bulacak olursanız mendireğe koltuk vererek de geçici olarak durulabilir. Civarındaki antik harabeler ve deniz dibi zenginlikleri itibariyle bilinen ve gelinen şirin bir mevkiidir. Antik Asos kenti Midilli adasından gelen Aiolia’lılar tarafından kurulmuş ve tarihi süreç içinde Lidya, Pers, Bergama, Bizans yönetimlerinde yaşamıştır. Karesi beyliği idaresine geçince önemini yitirmiştir. Harabeler içerisinde en önemli yapı Dor üslubunda inşa edilmiş olan Athena tapınağıdır. Ayrıca Surlar, tiyatro ve agora da görülebilir. Antik kentin yanında Behramkale köyü vardır.


Asos Limanı

Edremit körfezi içine girildiği taktirde Küçükkuyu, Altınoluk ve Ören (Burhaniye) limanlarından yararlanılabilir.
 
Küçükkuyu Limanı
Havadaki Oksijen oranı itibariyle dünyanın en zengin bölgelerinden biri olan bu beldemizin sahilinde deniz içinden kaynayan soğuk su kaynakları vardır ve deniz ısısı bu nedenle düşüktür. Son senelerde epeyce ilgi gören ve yerleşimi artan bir yerdir.
Liman güney-doğu istikametinde uzanan uzun bir medirek ve kuzeyden güneye uzanan kısa bir mendirekle korunur. ( N 36,32,50 – E 26,36,20 ) Kuzey havalarına tamamen kapalı olmakla beraber güney havalarda hafifçe etkilenir ve solugan alır.
Mendirek kenarlarında rıhtımlama yapılmamıştır, büyük mendireğe kıçtan koltuk verilerek kalınabilir. Şehir sahilinde Belediye binasının önünde rıhtımı boş bulursanız aborda olabilirsiniz veya sahile koltuk vererek de kalınabilir. Belde ihtiyaç temini ve yakıt ikmali imkanı sağlayacak niteliktedir. Yazın sahili araç trafiğine kapatıp yürüyüş alanı haline getiriyorlar bu nedenle araçla yakıt veya su ikmali yapmak için belediyeden izin alıp kilitli sokak girişlerini açtırmak gerekiyor; anlayışlı davranıp yardımcı oluyorlar. Büyük mendireğin sahille birleştiği yerde bir çekek yeri bulunuyor. Sahil boyunca çay bahçeleri ve restoranlar vardır.
Bu liman bir süre tekne bırakılıp etrafı gezip görmek için uygun bir yer olarak düşünülebilir; buradan Asos harabelerine, Zeus Altarı ve Milli park içerisinde kalan Şahindere kanyonuna gidip gezilebilir.

   
Altınoluk Barınağı
Altınoluk beldesi bölgede çok rağbet gören ve nüfusun daha yoğun olduğu bir yerleşim olduğu halde limanı daha küçüktür. ( N 39,33,84 – E 26,44,69 ) Limanın iki yanında uzun kumsal plajlar vardır. Ana mendirek beldenin önündeki kumsaldan başlayıp bir dirsek yaparak doğu batı istikametinde uzanır. Kısa mendirek girişi belirleyecek şekilde kuzey – güney istikametinde yer alır. Kısa mendirek kenarı ve sahil şeridi rıhtımlanmıştır, Liman içi mahalli tekneler ve sandallarla doludur yanaşacak yer bulmak müşkül ve şansa kalmıştır. Liman içi ortalama 3,5 m kadar derinliktedir, bir çok tonoz ve yüzer halat bulunduğu için demirlerken dikkat edilmelidir. Balıkçı kayıkları için limanın biraz ilerisinde yeni bir barınak yapılmış durumda ve kayıklar buraya taşınırsa yatlara biraz daha yer açılmış olacak. Bu günkü haliyle bu limanı yatlar için pek tavsiye etmiyorum.
 
Akçay
Liman Reisliği burada bulunmasına rağmen, mendirek ve liman denilebilecek bir yer yoktur. Sadece uzun bir iskele mevcuttur, mecbur kalınırsa sakin havada iskele önünde alargada kalınabilir veya koltuk verilip demirlenebilir. Ancak bu iskelenin 2 mil kadar batısında yer alan Gemi burnundan sonra Ilıca Koyu kuzey havalarında uygun bir demirleme yeri olarak akılda tutulmalıdır.
 

Ören Limanı
Beldenin güneyinde yeni yapılan güzel ve geniş bir limandır. ( N 39,29,28 – E 26,56,30 ) Kuzey- kuzeydoğu yönünde uzanan ana mendirek ve kuzey - batı istikametinde girişi belirleyen kısa mendirek kenarları rıhtımlanmamıştı. Kara tarafında sahil betonlanmış ve muntazam rıhtımlar tamamlanmıştır; ortada yer alan uzunca iskelenin kısa mendirek tarafında bir çekek rampası vardır. Limanı belediye çalıştırıyordu ve bir görevli çekek rampasının yanındaki kulübede bulunabiliyordu. Kısa mendirek ve o taraftaki sahil rıhtımı mahalli sandal ve balıkçı kayıklarıyla dolu vaziyette, yatlar uzun iskeleye aborda olabilir veya uzun mendireğin başlangıç tarafına doğru olan rıhtımlarda daha rahat yer bularak kıçtan koltuk vererek bağlanabilirler. Limanın arkasında çaybahçeleri lokantalar vardır Burhaniyeye devamlı minibüs çalışıyor, ana yol limana 250 metre mesafeden geçer.
   

Körfezin güney sahilleri
Edremit körfezinin güney sahilleri Burhaniye limanından itibaren Ayvalık tarafına doğru 16 mil uzanır bu sahil üzerinde fener (Fl5s35m10M) bulunan Bozburun’dan sonra kayalıklar, sığlıklar ve adacıklarla dolu olan seyir açısından tehlikeli bir bölgedir, mecbur kalınırsa haritaya bakarak ve dikkatle seyir yapılması gereklidir.

*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi
« Yanıtla #8 : Eylül 03, 2008, 05:38:08 »
Ayvalık, Adalar ve Koylar
İrili ufaklı birçok ada ve adacığın oluşturduğu bir havzada, ortalama derinliği 6 metre kadar olan Dalyan boğazı adlı dar bir geçitten geçilerek ulaşılan Ayvalık limanı (N39,18,90 – E26,41,30) iki mil kadar genişlikte adeta büyük bir havuzu andırır. Su kesimi 6 m den derin olan gemiler giremez. Ayvalık ilçesinin sahili bu doğal limanın doğusunda ve Alibey adasının sahili bu kapalı limanın kuzeyinde yer alır. Ayrıca güney yönünde iki önemli iç koy daha vardır bunlar Cennet Koyu ve Paşa Koyu’dur.
Alibey (Cunda) adası ana karaya kısa bir köprü ile bağlanmıştır. Ayvalık doğal limanı içinde iki önemli mendirek ve barınak bulunmaktadır; bunlar, Setur Ayvalık Marina ve Alibey adası sahilinde bulunan barınaktır.
Ege denizinden Ayvalık limanına giriş kuzey ve güney yönlerden gelişe göre ayrı özellikler arz eder. Kuzeyden gelirken Alibey adasının batısında kalan Maden adası iskelede kalmak üzere üzerinde fener bulunan (Fl3s8M) Güneş adasına ulaşılır ve ada sancakta bırakılarak bu ada ile Kara ada arasındaki geçitten geçilerek Dalyan boğazı geçidine varılır. Geçide varmadan Dalyan sığlığı olarak adlandırılan beş metre derinlikteki topuk tam rota üzerinde kalır bu nedenle Kara adayı iskele bordada bıraktıktan sonra Yemiş adası ve Alibey adasına hafifçe yaklaşılarak geçide yönelinirse sığlık sancak bordada bırakılmış olur.
Güneyden gelişte ise üzerinde fener bulunan (FIR8M) Çıplak ada iskelede bırakılarak anakara ile bu ada arasından geçilerek Dalyan boğazı geçidine ulaşılır.
Güney veya kuzey geçitlerinden geçildikten sonra anakarada bulunan Korkut burnu feneri (Fl3s) ile Alibey adası tarafında kalan Dalyan boğazı giriş feneri (üzerinde kardinal işareti vardır ve gece VQ+ LFl15 s çakar) görülecektir. Giriş fenerinin kuzeyi sığlıktır kesinlikle geçilmez, mutlaka güneyinden geçilir. Ayrıca bu fenerin biraz güneybatısında bir şamandıra ile sığ alanın güney ucu belirtilmiştir onun da güneyinden geçmek daha isabetli olur. Bu fenerler geçilince Dalyan boğazının işaret fenerleri görülür; limana girişte iskelede kalanlar kırmızı, sancakta kalanlar yeşil boyalı ve ışıklı olan bu üç çift fenerlerin tam ortasından geçilir. Ortadaki beton fenerlerden biri yıkılmış olduğu için onun yerine metal bir fener konulmuştur.
Geçitten çıkıldıktan sonra Ayvalık doğal limanına girilir iskele tarafında Alibey adası barınağı, sancakta üzerinde eski bir kilise harabesinin bulunduğu Tavuk adacığı görülecektir. Ayvalık merkezi tam karşıda kalır Setur marina ise hafif sancakta görünür.

 
Ayvalık limanı ve civarı
Setur Marinanın uzun mendireği bir dirsek yaparak kuzeydoğuya doğru uzanır ve karadan ona doğru çıkan kısa mendirekte girişini belirler her iki mendireğin ucunda fenerler vardır.
Marina dört esas yüzer ponton ve çekek yeri ile karada muhafaza alanından oluşmaktadır. Tamir bakım olanağı, lift mevcuttur; market ve kafeteryası vardır. Her pontonda elektrik ve su kutuları vardır, yakıt ikmali imkanı bulunmaktadır. Mütevazı kalitede sıcak su ve duşları da mevcuttur. Marina içinde yapılamayan tamir ve bakımlar için Sanayi sitesinden ve kasaba içinden yararlanılabilmektedir.
Alibey adası barınağı mahalli tekneler, balıkçı tekneleri ve gezi motorları ile dolu olup yaz aylarında yer bulmak biraz zordur. Liman her havaya kapalıdır. Sahil boyu rıhtımdır ve bir çekek yeri rıhtımların ortasında kalır. Çekekten sonra mendirek dibine doğru olan rıhtımlarda yer bulup bağlanmak nispeten daha olasıdır. Mendirek girişine yakın bir sahil güvenlik iskelesi ve botu bulunur. Bu adada terk edilmiş güzel ve süslü Rum evleri ile büyücek bir kilise halen durmaktadır ve gezilip görülebilir. Balık ve kabuklu deniz mahsulleri açısından zengin bir yöredir, uygun rakamlarla lokantalarda iyi deniz mahsulleri yemek mümkündür. Ayvalık merkeze devamlı minibüs ve otobüs çalışır, ayrıca denizden saatte bir gidip gelen yolcu motoru da vardır. Epey bir müddettir, yazlık evler, villalar ve kooperatifler bu adaya rağbet etmekteler bu nedenle de yapılaşma artmış ve artmaktadır. 
Ayvalık limanının güneyinde güzel üç koy vardır (Çamlık, Cennet, Paşa koyları) demirlemeye müsait dibi balçık iyi demir tutan koylardır, hemen her hava için elverişlidirler.
Ayvalık limanının güney ucunda Çamlık semtinde uygun bir demir yeri olan Çamlık Koyu Tımarhane burnunun karşısında yer alır. Şehir merkezinden yalı boyu takip edilerek gelinirse alçak bir kum bankı yüz metre kadar batıya uzanır, bunun açığından dönünce Çamlık koyuna girilmiş olur. Bir çok mahalli tekne burada demirlidir, sahilinde mesire yeri ve çay bahçeleri vardır, Sarmısaklı’ya giden yol buradan geçer ve vasıta çoktur.
Çamlık koyunun biraz daha güneyinde bir gomina genişlikte ve 7 metre kadar derinlikte bir boğazdan geçilerek Paşa koyuna girilir; adeta büyük bir havuzu andırır, ortalarda derinlik 4 m civarında ve sahilleri sığdır, sahil boyunda büyücek bir otel, siteler ve apartmanlar yapılmıştır. Kuzey yakası boyunca demirlenebilir.
 
Cennet koyu daha büyüktür ve kendi içinde iki küçük koy ve bir minik adacık vardır, etrafında yerleşim yoktur.. Suyu temiz olmakla beraber dip balçık olduğu için berrak olarak dip gözükmez bulanık yeşilimsi bir renkte görünür. Cennet koyunun güneyinde kalan tepenin üzerine Şeytan sofrası derler, karadan ulaşımı olan bir mesire yeridir, manzarası çok güzeldir ve tüm Ayvalık çevresi panoramik olarak gözler önünde serilidir. Burada bir de Şeytanın ayak izi diye uydurulmuş taşa oyuk ayak izi biçiminde bir çukur vardır, sözüm ona dilek dilenir rivayeti ile bazıları içine bozuk para atarak dilek dilerler. Restoran ve çayhane mevcuttur.
Ayvalık limanı coğrafi yapı olarak kapalı bir havza olmasına rağmen, ara sıra özellikle kış aylarında sürpriz şekilde şiddetli boralar görmüş bir yerdir. Sanırım 2003’de şiddetli bir bora Marinayı allak bullak etmiş, karadaki teknelerin bir çoğunun devrilmesine sebep olduğu gibi yüzer iskeleleri kopartarak sürüklemiş, büyük hasarlara yol açmıştır. Aynı olay bir yıl sonra daha hafif olarak tekrarlandı.
Doğal limanın içinde Alibey adası ile ana kara arasında üzerinde bir köprü bağlantısı olan Dolap boğazı adı verilen ufak geçit bile bir noktada Edremit körfezine bağlantı noktası oluşturmaktadır; direksiz küçük tekneler buradan geçebiliyor ve bu küçücük bağlantı epeyce su sirkülasyonuna ve liman içinin kuzey soluganlarından etkilenmesine yol açabiliyor.

 
Ayvalık limanı dışındaki  koylar ve demir yerleri
Alibey adası kuzey ucunda alçak bir boyun şeklinde uzanır ve bilahare doğu batı yönünde genişleyerek yükselir. Bu bölgenin doğusunda kalan Koya Patriça koyu derler (N39,22,70 – E26,37,50) başka isimlerde veriliyor Gökçeliman veya İğdeli koyu da denildiği oluyor fakat bilinen ve kabul görmüş adı Patriça koyudur. Koyun ortasında küçük Güvercin adacığı vardır üzerinde eski bir manastır harabesi görülür. Koyun sahilleri sığdır, batı yönünde güzel plajlar mevcuttur, yerleşim yoktur. Doğu tarafından koya girişte burun önündeki Kırlangıç ve Mırmırca kayalarına dikkat edilip açık geçilmelidir. Koy içindeki en uygun demir yeri kuzeybatı köşesi olup 3 m suda rahat demirlenebilir. Ayvalıktan buraya günübirlik gezi motorları ile de gelinebilmektedir.
 
Patriça koyunun batısında Alibey ve Maden adaları arasında kalan geniş koy Gümüş koyudur, kuzey havalarda bu koyun kuzey doğu köşesi sakin olur. Sahilde bir kulübe göze çarpar, onun önünde 4m civarı suda demirlenebilir. Maden adası ile Alibey adası arasındaki boğaz çok sığdır geçmeye kalkmak karaya oturmak demektir, derinlik 50 cm kadardır. Bu koya, Maden adasının güneyinden girmek gerekir fakat, burada ortada Semizhoroz sığlığı denilen kayalık ve sığlık bölge tehlike arz eder. Maden adasının güney ucuna yakın seyrederek, sığlık bölge sancak bordada bırakılarak koya girilmelidir.
Poyraz adası Alibey adasının batısında uzaktan bakıldığında iki hörgüçlü gözüken bir adadır; adanın güney tarafında kuzey rüzgarlarına kapalı güzel kumsal bir koy yüzme molası için uygundur.
Güney girişinde ise, Çıplak adanın güneyindeki geniş koyun sonu kuzey rüzgarlarına kapalı bir demir yer olarak düşünülebilir.
Güneş adası ile Yumurta adacığı arasındaki koy berrak suyu ve kuzeye kapalı konumu ile sadece yüzme molası için düşünülebilecek bir yerdir.

 
*

    M. Ç.

Ynt: Yatçılara Gezi Rehberi Dikili ve Bademli
« Yanıtla #9 : Eylül 06, 2008, 11:02:18 »
Dikili ve Bademli

Ayvalıktan sonra güneye doğru giderken Çandarlı körfezinden önce sahillerimizde dikkate değer iki liman vardır bunlar Dikili Limanı ve Bademli Doğal Limanıdır. Bu limanlara uğramadan seyir yapmak isteyen yatlar Midilli adasına yakın bir rotada seyir yaparlarsa her hangi bir doğal engel yoktur fakat, ada sahillerine yakın bırakılan ağ şamandıralarına bilhassa gece seyrinde dikkat edilmesi gerekir.
 
Dikili Limanı

Dikili kasabasının sahilinde balıkçı barınağı ve gemi iskelesi vardır. (N 39,04,20 – E 26,53,20). Barınağın mendireği gemi iskelesinin dibinden başlar ve güney batıya doğru uzanır, mendirek içinde derinlik 5 m kadardır, sahile yakın kısımlarda 1 m kadar düşer. Rıhtımlama yapılmıştır fakat balıkçı tekneleri ile rıhtımlar doludur, av yasağı döneminde yaz aylarında yatlara kolaylık gösterip yer açmaya gayret ediliyor ama, av sezonu içinde bu durum söz konusu değil. Limanın kuzey rıhtımı ve mendirek giriş yolu kenarı balık satıcıları ile doludur. Limanın sahil kısmında ise çay bahçeleri ve lokantalar mevcuttur. Gemi iskelesinin kuzeyinden itibaren geniş kumsal plajlar uzanır; bu bölgede bazı otel ve moteller de vardır. İzmir’e devamlı ulaşım mevcuttur. Dikili gümrük giriş, çıkış limanıdır, kasaba içinden her türlü ihtiyacı temin etmek mümkündür.
Su kesimi iki metreye yakın teknelerin uzun mendirek boyunca uzanan rıhtıma koltuk vererek bağlanması doğru olur, kuzey rıhtımı daha sığ olup su kesimi az olan teknelere göredir. Liman içinde tonozlar ve yüzen halatlara dikkat edilmelidir. Atılan çapayı bir tonoza veya başka bir çapaya dolamak mümkündür, bunun için çapa atarken ucuna bir şamandıra ve kılavuz ipi bağlanması takılma anında çapanın nerede olduğunun tespiti ve tersten kaldırarak toplanabilmesi için faydalı olmaktadır.


Bademli Doğal Limanı

Bademli doğal limanı birbirine paralel iki ada ve bunların kuzeyinde kalan sığ bir koydan oluşan bölgeye verilen genel isimdir. Asıl Bademli limanı bu bölgenin kuzeyinde kalan koyun içidir. Bölge sahilleri ve denizi doğal olarak çok güzel bir tabiat köşesidir. (N39,01,00 – E26,47,00)
 
Bademli burnundaki Adatepe feneri (FlW.R 3s18m 7-4M) yaklaşırken gözlenecek nirengi noktasıdır. Gece yaklaşımında fenerin iki sektöründen kırmızı içinde kalan bölgeden kaçınılması gerekir. Özellikle fenerin biraz kuzey batısında yer alan Güvercin kayalıklarına dikkat edilmelidir, bunlardan biri minik bir adacık görünümünde diğerleri ise etrafına serpiştirilmiş su üstü kayalarıdır. Kuzeyden gelirken Güvercin kayaları iskele bordada bırakılarak dışta deniz tarafında kalan Garip ada ile orta mesafeden fenere doğru rota tutarak girilmelidir; adada bina ve yerleşim yoktur.
Garip ada ile sahile yakın olan Kalem adasının arasındaki bölgenin kuzeyi sığlıktır burada karaya oturmak her an mümkündür, gerçi dip kum olduğu için hasar vermez ve tornistanla kurtulma şansı yüksek olmakla beraber elbette karaya oturmak istenmeyen bir durumdur. İki adanın arasındaki bölgenin güneyde kalan yaklaşık üçte ikilik bölümü demirlemeye uygundur. Bu bölge adeta bir Lagün’ü andırır tertemiz şeffaf denizi tropikal suları anımsatır burada denize girmek ve yüzmek gerçekten büyük bir zevktir.
Güneyden gelirken girişte Sahile yakın Kalem adası ile sahil arasındaki geçitten geçilir. İki ada arasından geçerek Pisa burnuna fenere ulaşmaya kalkmayınız, sığlıklara düşersiniz.
Kalem adasının güney ucunda kayalıklar vardır ve adanın geçitteki ikinci burnu olan Moryan burnu önünde su seviyesinde bir tehlikeli kaya vardır; bu nedenle girişten itibaren orta noktaya kadar adadan biraz açık geçerek sahile yakın seyredilmelidir fakat orta yoldan itibaren bu defa adaya yakın seyredilmelidir zira, sahilde geçidin kuzey kısmına doğru sığlıklar uzanmaktadır. Salih ile Kalem adası arasında 5 m derinlikte demir atılıp kalınabilir. Kalem adası üzerinde birkaç bina bulunmaktadır.
Sahil tarafında önünde iskelesi olan bir otel binası göze çarpar ve bu iskelenin güneyine geçide doğru sahil bir girinti yaparak koy oluşturur; bu koyda da demirlenebilir. Koyun alt kısmında sahilde denize doğru küçük bir kaplıca vardır suyunun şifalı olduğu söylenir.
 
Kuzey veya güney geçitlerinden geçildikten sonra Pisa (Bademli) burnu fenerinin önüne ulaşılınca, kara ile fenerin yer aldığı Adatepe yarımadası arasındaki geçitten girilerek Bademli limanına ulaşılır. Ancak bu liman geniş bir alan olmasına karşılık çok sığdır ortalama bir metrenin altında su vardır. Sahilden yarımadaya doğru kuzey yönünde uzun bir kum bankı uzanır, ucunda belirleyici koyu renk taşlar vardır. Yarımadadan sahile doğru da bir sığlık uzanır. İkisinin arasındaki dar geçitte 3 m kadar derinlik olup buradan geçilmesi gerekir. Bu iş gece oldukça zordur devamlı iskandile bakarak girmek düşünülürse bu da risklidir çünkü farkına varılıncaya kadar karaya oturmak işten bile değildir. Bu bölgede tecrübeniz ve melekeniz yoksa gündüz ve görerek seyir yapmanızı tavsiye ederim. Bu geçitlerden girildikten sonra Bademli limanına girilmiş olur. Doğuda balıkçı iskelesi görülür, iskelenin güneyinde kalan evlerin önüne doğru 3 m derinlikte demir atılabilir. Dip kum olup çok iyi demir tutar, liman her havaya kapalı çok mahfuz bir yerdir. Sahile botla çıkmanızı öneririm. Bademli köyü sahilden bir buçuk km içeride kalır. Zeytin ağaçları ile bezenmiş asfalt bir yolu vardır, kısıtlı alışveriş imkanı mevcuttur, Dikiliye 7 km mesafededir ve minibüs çalışır. Bölge SİT alanı olduğu için yapılaşmaya uğramamış ve doğal güzellikler henüz bozulmamıştır.
« Son Düzenleme: Eylül 06, 2008, 11:03:19 Gönderen: Melih Çiftçi »