Merhaba Astronomi sever kaptanlar. Geçtiğimiz yıllarda kendi çevreme yönelik, konunun en temel başlıklarını anlatan bir gönderi dizisi hazırlamıştım. Bu konu başlığını bugün farkettim. O gönderi dizisini burada görselleriyle beraber paylaşsam iyi olur diye düşündüm. Ayrıca Doğan beye de böyle bir başlık açtığı için teşekkür ederim. Evet başlayalım...
-----------
#1 Önce Temel Terimler...
YILDIZKendi ürettiği enerji ile ışıyan gök cisimleridir. Katı bir yüzeyleri yoktur. Hepsi çok çok büyük ve erimiş element toplarıdır. Çok büyük oranda enerji üretimleri, bünyelerindeki hidrojen çekirdeklerini helyuma dönüştüren nükleer reaksiyona dayanır.
Aşağıda; Yıldızların yaşam döngülerinin ya da başka bir deyişle kaderlerinin, başlangıçtaki kütlelerine bağlı olduğunu ve farklı sonların mümkün olduğunu anlatan görsel görüyorsunuz. Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Kütlece hafif yıldızların nükleer reaksiyonları daha yavaş olduğu için aktif ömürleri daha fazladır. Ömrü 10 milyar yıl olan güneşimizin 100 katına çıkabilirler. Tam tersi örnekte, hidrojen rezervini çok hızlı tüketen kütlece ağır yıldızları çok farklı bir son bekler. Buna ilerleyen gönderilerde değineceğim.
GEZEGEN
Yıldızlar gibi kendi enerjilerini üretmeyen ve ısı ve ışık yaymayan gök cisimleridir. Genellikle sert ve (yıldızlara kıyasla) soğuk bir dış kabukları vardır. Yoğunluğu ve içeriği değişmekle beraber çoğunun atmosferi vardır. Yine çoğunlukla ilk oluşumlarının mirası olarak çekirdekleri halen eriyik durumdadır.
Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), 2006 yılında ‘gezegen’ tanımını şu 3 kritere oturtmuştur:
- Bir yıldızın yörüngesinde olmalıdır.
- Küresel bir form alabilmek için yeterli kütle çekimine sahip olacak büyüklükte olmalıdır.
- Cismin kütle çekimi, yörüngesine yakın diğer küçük nesneleri toplayarak temizleyecek büyüklükte olmalıdır.
Ancak aradan geçen 13 yıl zarfında, galaksimiz Samanyolu’nda keşfedilen, ‘Serseri ya da haydut gezegen’ denilen, bir yıldızın yörüngesinde olmadan galaksimizin merkezi etrafında dönen gezegenlerin keşfi ilk maddeyi geçersiz kılmış ve gezegen tanımını tekrar değiştirmiştir.
Güneş sistemimizde 8 gezegen vardır. Güneşe yakınlık sırasına göre isimleri; Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Üranüs, Neptün şeklindedir.
Aşağıdaki görselde; soldan sağa, güneşe en yakın gezegen olan Merkür’den başlayarak Güneş Sistemimizdeki gezegenleri ve yine sistemimizdeki yaşam kuşağını görüyoruz. Dünya bütünüyle yaşam kuşağı içindedir. Altta ve üstte gösterilen gezegenler ise astronomlar tarafından keşfedilen, kendi yıldızlarının yaşam kuşağında oldukları için, insan benzeri yaşam formlarına ev sahipliği yapma ihtimali olan gezegenlerdir. Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap GALAKSİKütle çekimi ile birbirlerine tutunmuş milyonlarca ya da milyarlarca yıldız, gezegen, gaz, toz ve plazmadan oluşan devasa yapılardır. Milyarlarca yıldız ve trilyonlarca maddenin ortak kütle merkezi etrafında çok büyük bir hızla dönerler. Son yıllardaki araştırmalar kütlelerinin %99’unun henüz tam olarak tanımı ortaya koyulamamış karanlık maddeden oluştuğunu ortaya koymuştur.
Aşağıdaki çizimde gördüğünüz gibi; şekillerine göre Sarmal, merceksi, eliptik ve düzensiz galaksiler diye 4 sınıfta değerlendirilirler. Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap Çapları 100.000 ila 200.000 ışık yılına hatta daha büyük boyutlara ulaşabilir. Galaksimiz Samanyolu’nun çapı 120.000 ışık yılıdır ve 200 milyar yıldıza ev sahipliği yaptığı tahmin edilmektedir. Cüce galaksiler 10 milyon civarı yıldız içerirken, dev galaksiler 1 trilyona ulaşan yıldıza sahip olabilirler. Gözlemlenebilir evrende 200 milyardan fazla galaksi olduğu tahmin ediliyor.
Son olarak aşağıdaki görselde de; Galaksimiz Samanyolu’nun kabaca yapısı ve Güneş Sistemimizin Samanyolu’ndaki konumu... Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız.
Üye Ol veya Giriş Yap