0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

*

    N. G.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #15 : Eylül 17, 2022, 01:27:15 »
Ozan korsan, stop kolu (terim için teşekkürler) FMEA'sındaki diğer hata modları nedir acaba? Biz de not edelim. Dizel motor camiasında yeniyiz ne de olsa Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Ve Meltem korsan, empati için teşekkürler, kalpler bir olsun yeter, rahat olmak güzel şey Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap Sevgilerle..


*

    O. S.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #16 : Eylül 19, 2022, 19:03:46 »
Nur Kaptanım selamlar,

Haftasonu malum teknede geçti ve yepyeni parçalarda yepyeni hata modları oluştu. Normal hayata yeni dönebildiğim için ancak bugün göreildim, kusura bakmayın.
Sail drive' ın içinde, kısa şaft da denilen pervane mili kırıldı. Evet mil, füze başlığına benzer sonumun içinden kırıldı. Pervane ve somun dibe indi. Bu konuyu sulandırmamak için ayrı bir başlık açmayı tercih ediyorum.

Tamamı yaşanmış gerçek hikayelerden derlenmiş stop kolu maceralarına geri dönersek;
1- Stop telini üzerindeki kaplamasından motora yakın bir yerde, plastik bir braket ile sabitlenir. Sıcaklığın katkısıyla zaman içinde bu plastik braket degrade olur ve çatlar. Kolu çekersiniz motor stop eder, geri itersiniz, geri gitmiş gibi durur ama çekili kalır, motor çalışmaz  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
2- Benim motorda (volvo penta) stop teli, gaz ve vites tellerine çok yakın. Bir gün rölanti ayarı yaparken kurbağacık sıyrıldı ve gidip stop teline çarptı. Aslında kurbağacığın stop teline çarptığını fark etmedim bile. Hatta o an eğildiğini anlamamıştım ve aynı gün defalarca aynı yere baktım ve telin en başından beri eğik olduğunu düşündüm. O gün rölanti ayarını tamamlayamadım, çünkü hiç motor çalışmadı. Telin eğik olmasının motorun çalışmasına engel olabileceğini düşünemedim. Ertesi gün neyi yanlış yapıyorum diye düşünürken eski fotolara bakasım geldi ve bingo! Tel en başından beri eğri değilmiş, af buyrun çok küfrettim kendime  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Hata modu; stop teli eğilir ve hep çekili kalır, motor çalışmaz  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
3- Stop teli kokpitten motora kadar giden bir tür kumanda teli, dış kısmı yay gibi sarılmış çelik ve en üstte de plastik bir kaplama var. Herhangi bir sebeple stop telini söker ve yay gibi olan dış kısmını çekiştirirseniz uzar. Uzayan dış kısım içindeki teli hep gergin tutar ve kol çekili durumdaymış gibi etki yapar.
Hata modu: stop telinin dış kısmını temizlerken çekiştirirseniz uzar ve tel hep gergin kalr, motor çalışmaz.


*

    N. G.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #17 : Eylül 22, 2022, 13:57:07 »
Camariñas’da 5 gün kaldık. Bu korunaklı güzel koyda şiddetli kuzey rüzgarları geçti gitti. Bizden başka 10-15 tekne de buraya sığınmayı tercih etmişti. Kuzeyli rüzgarın son gününde birçoğu ayrıldı, biz kaldık. Dışarıda dalga boyu yüksek görünüyordu, biraz yatışsın deniz, öyle çıkalım dedik. Hava durumu güneyli rüzgarlar göstermeye başlamıştı sert kuzeylilerin ardından. Önce birkaç gün beklemeye karar verdiysek de, baktık sonları görünmüyor, artık katamaran değiliz ve rüzgara yakın seyredebiliriz, hem deniz de durgun olur, solugan olmaz, yola devam dedik. Oradaki son günümüzde Camariñas’ın marinasından yakıt ve su aldık ve ertesi gün (29 Ağustos 2022) yola çıkmak üzere tekrar eski yerimize demirledik.

Bir de başka bir problemden bahsetmek gerek. Katil balinalar, namı diğer orkalardan (aslında bunlar yunuslarla aynı familyadan ama yunus, balina dahil her şeyi yiyebiliyorlar ve kendileri başka hiçbir deniz canlısının mönüsünde değil). Bunlar İber Yarımadası kıyıları boyunca seyir yapan yelkenlilere ilk 2020’de musallat olmaya başladılar. (Daha önceki yıllarda yaptığımız İngiltere-Türkiye arası seyirlerde bu bölgede birkaç defa biz de rastlamıştık orkalara ama herkes kendi işinde gücündeydi.) Hatta 2020 yaz başında saldırıları medyada yer almıştı. Şimdi artık pek yer almıyor ama bu, saldırıların bittiği anlamına gelmiyor. Tam tersine, 2021’de de oldu, bir önceki yıla göre daha çok. Ve bu yıl ise daha da fazla. Bu elemanlar tanınıp biliniyor. Orka gözlemcilerine göre şu anda 3 ayrı grup var teknelere musallat olan. Çoğunluğu ergenler, birkaç çocuk birkaç da ebeveyn var aralarında. Yine söylenene göre bunlar orkinosları takip ediyor. Orkinoslar yaz başında Cebelitarık’tan çıkıp yaz sonuna doğru kuzeye göç ediyorlar ve orkalar da peşlerinde. Neden durup dururken yelkenlilere musallat olmaya başladıkları bilinmiyor. Kimi diyor, tekneleri düşman bellemişler, kimi de, oyun oynuyorlar ya da avlanma idmanı yapıyorlar, yelkenliler kolay hedef. Ama şu bir gerçek ki, elemanlar doğrudan dümen palalarını hedef alıyorlar. Kafalarıyla itiyorlar, koca dişleriyle ısırıyorlar ve uğraşa uğraşa parçalar koparıp dümen palasını işlevsiz hale getiriyorlar (kopardıkları parçalarla kedinin fareyle oynar gibi oynadıklarını görenler var). O da yetmiyor, karinaya kafa atıp tekneyi olduğu yerde döndürürüyorlar. Bu yıl şu ana kadar rapor edilen 60 küsur saldırı var. Birçok tekne yedeklenerek en yakın limana çekiliyor, kimi bir şekilde kendileri giderek karaya alınıyorlar. Büyük masraf çıkıyor, bütün yolculuk planları altüst oluyor. Yedeklenmek de pahalı iş. Ve geçtiğimiz Ağustos ayında bir yelkenliyi batırmayı da başardılar. Teknedeki aile can salına çıkmış, öyle kurtarıldılar. Bu olay Portekiz’in güneybatı kıyısı açığında oldu. Bu aralar en çok Galicia kıyılarında ve Biscay’da yaşanıyor saldırılar. Gerçi İspanya’nın güney Atlantik kıyısında ve İrlanda-İngiltere-Fransa Bröton üçgeninin tam ortasında neredeyse eşzamanlı saldırılar da oldu. Teknesi bizimki gibi olan bir şanssız adama, Biscay geçişi sırasında 12 saat aralıklarla üç kez saldırdılar. Görünene bakılırsa, saldıran grup sayısı 3’den fazla, birbirlerinden öğreniyorlar ve olay orkinos göç rotası zamanlamasının dışında gibi. İngiltere’den Fas'a uzanan çok geniş bir bölge söz konusu. Facebook’ta Orca Attack Reporting diye bir grup var, olaylı-olaysız seyir raporları, kurtulma yöntemleri ve bir sürü öneri gırla gidiyor. Sık sık bir saldırı rapor ediliyor. Herkes fazlasıyla tedirgin. Birkaç kurum var, istatistik tutarak bir fikir edinmeye çalışıyorlar. İspanyol hükümeti de orkaları koruma peşinde. Teknelere tamamen hareketsiz kalmalarını, bu şekilde orkaların sıkılıp uzaklaşacaklarını söylüyorlar. Ama dümen palası bu uzun süreli (1 saate kadar süren olaylar var) saldırılarda hasar görüyor en çok. Bizim en aklımıza yatan yöntem, derhal motoru çalıştırıp yelkenleri indirmek ve geri viteste gitmek. Yüzde yüz başarılı olmasa da, birçok yelkenli böyle yapıp kurtulmuş. Örneğin yukarıda bahsettiğim şanssız adam üç defasında da tornistanda giderek hasarsız atlatmış (zavallı, Biscay’ı güverteye çakılı halde geçmiş, ne zamanki A Coruña’ya yaklaşırken yunusları görmüş, ancak o zaman kabine inip kendine bir kahve yapabilmiş). Bir de filolar oluşturarak seyir yapanlar var. Genellikle İskandinavlar böyle yapıyor. Kurallı murallı, disiplinli. Ben onlara Orka Kardeşliği adını taktım. MarineTraffic’te, AIS’de filan bayağı ihtişamlı görünüyorlar. Bende de alışkanlık yaptı, her gün Facebook grubunu yoklayıp kendimi korkutuyorum düzenli şekilde 😮

Biz Biscay’ı geçerken bütün bunlar Cebelitarık filan civarında oluyor diye hiç takılmamıştık bu konulara. Kuzey Galicia’da da nasıl olsa daha burada değiller diye pek düşünmüyorduk. Şanslıymışız, karşılaşmadık. Ne zaman ki Costa da Morte’yi dönmeye başladık, gözümüzü de dört açar olduk (gerçi sisten çok da birşey görünmüyordu). Bu orka saldırılarının en sık yaşandığı iki yerden biri, Fisterra (diğeri de Cebelitarık çıkışı). İspanya’nın en batı noktası. Anlamı, Dünyanın Sonu (bu arada iki tane daha Dünyanın Sonu var, biri İngiltere’nin -Land’s End-, diğeri de Fransa’nın -Finistère- en batı noktaları). Ve Camariñas’dan çıktığımızda biz de mecbur oradan geçeceğiz.

Ria’dan çıktığımızda tahmin ettiğimiz gibi deniz dümdüz denecek kadar az dalgalıydı ve solugan yoktu. Salmayı da indirdik, çünkü İngiltere’de Plymouth-Falmouth arası 50 millik seyrimizde orsa gitmiştik ve salmadan tek bir ses bile gelmemişti, böyle bir sorun olduğunu bilmiyorduk bile (eğer ses gelmiş olsaydı büyük ihtimal Biscay geçişine başlamazdık). Salma salınmadığı, yuvasının tek yanına yaslanmış halde sabit kaldığı için ses çıkmıyor tabi ki. 3 gibi esen tatlı rüzgarda sakin sakin tramolalarımıza başladık. Güneşimiz de vardı. Sis karada ve açıktaydı. Bize özel sissiz, güneşli bir koridor açılmış gibiydi. Gözümüz denizde, tetikteyiz. Ama minik yunuslar geldi merhaba demeye sadece, orka çetesi görünürde yok. Teknenin orsa performansı hoşumuza gidiyor. Doksan derecelik açılar çizemiyoruz ama katamaranla yaptığımız zikzaklara göre (dikiş makinasının zikzak dikişine benzerdi) çok iyi. Yata yata gidiyoruz ve eğime rağmen pupa seyirden daha rahat. Dalgasız ortamda otopilot da işini güzel görüyor. Gideceğimiz mesafe 30 milden biraz fazla ve akşam olmadan varacak gibiyiz.

Yolun yarısını geçtikten sonra bir nedenle aşağıya kabine indiğimde tatsız bir sürprizle karşılaştım. O sırada sancak tarafına yatmış durumdaydık ve o taraftaki farş tahtalarının üzerine su çıkıyordu sallandıkça. Allah dedim, noluyor.. Yüzlerce mil yaptık buraya kadar, böyle birşey olmamıştı. Suyu tattım, tatlı su. Bu da birşey, batmıyoruz. Sancak tarafındaki su deposunun bağlantı yerini İngiltere’deyken yenilemiştik, orada sorun yoktu. Diğeri de kuruydu. Ama son demirleme yerimizde mutfak lavabosunun musluğunu değiştirmiştik. Sorun olsa olsa bununla ilişkili olmalıydı. Hemen depo vanalarını ve su pompasını kapatıp kova-sünger ikilisiyle su boşaltmaya giriştik (bu işe uygun Çin malı manuel plastik pompamız bozuldu ve yenisini daha bulamadık). 10 kova kadar su attık maalesef. Camariñas’da yenice doldurmuştuk depoları ne güzel. Neyse artık.. Bu arada rüzgar da iyice azalmıştı ve yolun kalanını motorla katederek (2 saatten fazla) Fisterra burnunu döndük. Aslında bu kutlamalık bir dönüm noktasıydı, Ölüm Kıyıları aşılmış, Dünyanın Sonu dönülmüştü. Orka da görmemiştik hem. Ama, işte, şimdi de bir su basması problemimiz olmıştu, nurtopu gibi. Burnun iç tarafında az kuzeyde bedava bağlanılabilen bir iskele olduğunu öğrenmiştik Navily’den (güzel uygulama, tavsiye ederim). Boş yer olduğunu görünce hemen bağlandık. Su nereden kaçmış olabilir diye araştırmaya başladık. Birkaç ihtimal düşünmüştük, onları sağlamlaştırdık ama sorunu giderdik mi, emin olamadık. Bakalım görelim deyip işimize baktık. Ertesi sabah yola devam edecektik, bir sonraki ria Muros’a.

Not: Bu vesileyle birkaç da iç mekan fotosu ekliyorum.

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


*

    O. S.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #18 : Eylül 22, 2022, 14:35:00 »
Bayılıyorum böyle yazılara, emeklerinize sağlık.


*

    M. A.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #19 : Eylül 22, 2022, 23:12:14 »
Okurken bütün dertler bir yana, bir de bu mu çıktı diyor insan; havayı takip et, sisi takip et, gel giti takip et, tekneyi neta tut, başka bir sürü iş… ve Orkaları görürsen oynamıycaz de ve yavaşça geri geri git  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap (en kabul etmesi zor kısmı geri geri gitmek olacakmış galiba benim için  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap )

Okyanus kıyılarının kendine has itişmesi var belli ki…

Orka saldırılarını raporladıkladıkları facebook grubu bu sanırım;

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bir de 2020-21 arasında Orkaların teknelere saldırılarının durumunu gösteren böyle bir görsele denk geldim, kaynağı aşağıda;

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Orkalarla zorunlu oyun arkadaşlığı olmadan bu kısmı aşmanız dileğiyle…

*

    Ö. Ö.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #20 : Eylül 23, 2022, 00:18:38 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...ve Orkaları görürsen oynamıycaz de ve yavaşça geri geri git  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap (en kabul etmesi zor kısmı geri geri gitmek olacakmış galiba benim için  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap )
Bu geri geri gitme işini biraz düşündüm, şöyle bir mantığı olduğuna karar verdim kendi kendime..

Okyanus gibi, hatta havası-denizi ile meşhur Biscay gibi bir yerde yelkenleri indirip motoru kapatıp durmanın muhtemelen fena halde sallanmak, abuk subuk bir yalpaya girmek gibi bir dezavantajı var. Bunu engellemek için motoru çalıştırıp tornistan ile tekneyi dalgadan en az etkilenecek yönde hareket ettirmek akıllıca bir çözüm gibi geldi.

Muhtemelen normalde gittiğimiz yönün tersine değil, istediğimiz yönde ama tornistanla gidiyoruz gibi birşey hayat ettim ben..

Yani umarım öyledir.. Dinimiz amin!.. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    N. G.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #21 : Eylül 23, 2022, 00:52:56 »
Sevgili Meltem korsan, empatiniz içimi ısıtıyor, çok teşekkür ederim. Geri geri gitme konusunda Özgür korsanın dediği gibi, gittiğin yönde tornistanda gitmek şu an en işe yarayan yöntem gibi görünüyor. Ama mantığı, yalpaya düşmekten kaçınmak değil, artık oyunbazlıkları mı desem manyaklıkları mı desem hiç de komik olmayan orkaların kafasını karıştırmak ve işini zorlaştırmak. Şöyle ki, sen dümen palan en önde, onun gerisinde de pervanen ilerlerken, orka da teknenin başını kıçı sanacak ve orada uğraşacak ama ısıracağı birşey bulamayınca sıkılıp uzaklaşacak. Tabi bir de bizim gibi tornistanda düz gidemeyip sadece daireler çizmek de var. En iyisi onlarla hiç yolumuzun kesişmemesi  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    M. D.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #22 : Eylül 23, 2022, 09:09:05 »
Elinize sağlık, okurken hiç bitmesin istiyor insan Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap devamını merakla bekliyorum..
*

    E. S.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #23 : Eylül 23, 2022, 14:10:17 »
Orcalar su kesiminin altında en çok dümen palası ile ilgilendikleri için tekne tornistan giderken pervaneye karşı çok korunmasız durumda oluyorlar. Pervaneden sakındıkları için bu yöntem işe yarıyor olabilir ancak pervaneye temas edip de yaralanmaları söz konusu olursa daha hırçın ve saldırgan hale gelebilirler, bununla birlikte mekanik aksama da zarar verebilirler. Her halükarda çok tehlikeliler. Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    N. G.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #24 : Eylül 27, 2022, 15:52:56 »
İspanya'nın en batı noktası olan Fisterra’nın balıkçı limanının gürültülü ve (çok yakından tam gaz geçen balıkçı tekneleri sayesinde) çalkantılı ama beleş iskelesinden ertesi sabah (30 Ağustos 2022) ayrıldık. Rüzgar yine hafif ve güneybatıdandı ama gideceğimiz yön açısından biraz daha kullanışlıydı; deniz düz, hava hafif pusluydu. Birkaç tramolayla ve sonra da karaya yakın seyirle Muros ria’sının burnuna vardık ve ria’nın güney kıyısına geçerek oradaki, çepeçevre kum tepeleriyle çevrili, korunaklı ve güzel ama bu yüzden de demirli teknelerle kalabalık koyda kendimize bir yer bulup demirledik. Bu yaklaşık 40 millik mesafeyi bu kez olaysız ve neredeyse hiç motor kullanmadan tamamlamıştık. Buralarda pus da yoktu ve henüz alçalmaya başlamamış güneş, yolculuğun başından beri ilk kez bir tatil havası tattırdı bize.

Ertesi gün sabah hiç rüzgar yoktu. O gün için hava tahmini hafif bir batı rüzgarı gösteriyordu. Birkaç saat rüzgarı bekledik ama gelmedi. Dedik çıkalım motorla, burnu dönünce açıkta vardır herhalde rüzgar. Demir aldık, burna ilerlemeye başladık. Bu burun boyunca bayağı çok kaya sığlığı var, o yüzden dikkatliyiz. Tek navigasyon aracımız olan laptop, aşağıda kabindeki harita masası üzerinde durmak zorunda, çünkü kablosu güverteye yetişmiyor. Ben aşağıda rotamızı takip ediyorum, Mark da otopilotu ayarlıyor benim talimatlarıma göre: az sancak, az iskele şeklinde. Bu arada sis basmaya başladı yeniden, gittikçe yoğunlaşıyor. Burnun ucuna yaklaştığımız sırada Mark birden motoru geri vitese aldı ve ‘Orkalar’ dedi. O sırada güvenli bir derinlikteydik, sığlıkların olmadığı. Dışarı fırladım, çevrede hiçbir şey göremedim. Yavaş yavaş geri viteste ilerliyoruz, daha doğrusu daire çiziyoruz (hmmm, tornistanda düz hat üstünde ilerleyemiyormuşuz demek ki, böyle uzun süreli denememiştik daha). Mark iki büyük siyah yüzgeç görmüş çok yakında anlık olarak. Suyun üstünde de yer yer tuhaf salya benzeri birikmeler var. Biraz daha böyle tornistanda devam ettik ama bir daha ortaya çıkmadı yüzgeçler ya da kafalar. İleri vitese alıp yolumuza koyulduk yeniden. Habire çevreye, suya bakıyoruz. Beş dakika kadar sonra tam dibimizde suyun bir metre kadar altında çok tuhaf bir şey gördüm. Üstünde koyu renkli lekeler olan, beyaz, oval biçimli, 3-4 m boyunda bir kütle, hareketsiz gibi görünen bir şey. Aklım çıktı bir an, sığlığa, bir kayaya yaklaştık diye, ama hayır, kesinlikle güvenli derinlikteyiz. Mark’ın kolunu sıkmışım, dilim de tutuldu, iyi mi! O, ne var, ne gördün diye sorduğunda ben cevap veresiye, o şeyi geçtik yavaşça. Dolayısıyla görememiş oldu. Ne olduğunu bilmiyorum hâlâ, ölü bir şey belki.. (Orkalar o şeyle mi ilgiliydiler acaba?) Sualtı hayaleti olmadığına eminim ama. Neyse ne.. Heyecan yatıştı iyice. Bu arada rüzgar filan yok, sis de iyice bastı ve zaten burnu dönmek için kayalıkların arasındaki geçidi kullanacağız, motorla gitmek gerek. Çevrelerinden dönmeye kalksak yolumuz çok uzayacak. Önümüzde aynı rotada giden üç yelkenli tekne daha var. Sis basınca görünmez oldular ama AIS’de görünüyorlar. Ben yine indim aşağıya, çizdiğim rotaya göre Mark’a az sancak, az iskele diye diye bu 2-3 millik geçitten çıktık. Çıkmaya yakın sis aralanmaya başladığında Mark sağda ve soldaki kayaları ilk kez gördü, ‘Bloody hell!’ dedi ('vay canına' gibi birşey). Ben görmedim, daha doğrusu uzaklaştığımızda gördüm, çünkü güverteye o zaman çıkabildim. Oh temiz hava, biraz da serinlik. Aşağıda çalışan motorun kokusu, sıcaklığı ve gürültüsü yüzünden kafam kazan gibi olmuştu.

Artık bir sonraki ria olan Arousa’daydık. Ve rüzgâr hâlâ yoktu, su da ayna gibiydi, kırışıklık bile yoktu. Dolayısıyla motora devam. Bugünlük gideceğimiz mesafe 30 mil kadardı. Bu ria’nın güney burnu içinde, ria’nın fazla içine girmeden durabileceğimiz, çıkışa yakın tek yer vardı. Yine Navily’den öğrenmiştik. Oraya doğru gitmeye başladık. Yaklaştığımızda, burayla ilgili daha önce fark etmemiş olduğumuz bir durum olduğunu gördük. Google uydu görüntüsünde koyu renkli su olarak görünen yer, meğer midye çiftliğiymiş (iyice yakınlaştırdığında görünüyor oysa). AIS’de görmüştüm, tekneler buradan geçiyordu. Zaten hedef noktamıza gitmek için buradan geçmemiz gerekiyor. Çok büyük bir alan: güneyden kuzeye 5, batıdan doğuya yine bir o kadar millik bir alan, kıyıya paralel uzanan. Ve içinde büyük sallar var, yüzlerce. Çok düzenli yerleştirilmişler. Aralarında iki teknenin yan yana rahatça geçebileceği mesafe var. Tam bir labirent. Ben yine indim aşağıya, az sancak, az iskele diye diye Mark’ı yönlendirerek çıktık bu labirentten. Hedef koyumuz, küçük bir kasabanın limanının dışıydı. Güzel bir yerdi ama koyu tonozla doldurmuşlar. Tonozların ötesi fazla sığ olacaktı med cezirin alçak seviyesinde. Boş tonoz almak istedik, sahibi gelir de bizi kovar diye vazgeçtik. Burası maalesef olmayacaktı, başka bir yer lazımdı (ve tabi ki sis yine çökmeye başlamıştı). Oysa tek istediğimiz durmaktı, sabit kalmak, oturup dinlenmek. Haritada ağzı güneye açık bir koy gördük civarda. Zaten rüzgar filan yoktu, çok da önemli değildi korunaklı olması. Sisin içinde sadece yanından geçtiklerimizi görebildiğimiz onlarca salın arasından geçerek bir kez daha, oraya vardık, körlemesine demiri salıp zavallı motoru durdurduk. Oh! Biz de zavallıya dönmüş, yorulmuştuk, en çok da stres ve motor gürültüsünden. Sevmiyoruz böyle uzun motor seyrini (tam 6 saat sürmüş). Ama motorumuza da aferin ve maşallah. Bir nazar boncuğu olsaydı kesinlikle bir yerine iliştirirdim.

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Not: Link eklediğim ikinci görseli nette buldum, midye çiftliğinin görünümü; fotoğraf filan çekemedim o hengamede  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    O. S.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #25 : Eylül 27, 2022, 16:45:27 »
O ikinci fotoğrafı koymasaydınız nasıl bir yerden geçtiğinizi anlamak çok olurdu.
Fotoğrafı görünce alçak sesli bir "oha" çıktı, kusuruma bakmayın  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    S. K.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #26 : Eylül 27, 2022, 17:37:29 »
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
O ikinci fotoğrafı koymasaydınız nasıl bir yerden geçtiğinizi anlamak çok olurdu.
Fotoğrafı görünce alçak sesli bir "oha" çıktı, kusuruma bakmayın  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap


Benden yüksek sesle çıktı valla  Resimleri görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Bu arada midye çiftliği demişken aklıma geldi... Dilek yarımadasından D-Marin'e doğru inerken karaya 1nm mesafedeki balık çiftliklerinin kıyıyla arasındaki kocaman alandan veriyor rotayı Havionics... Hah işte o çiftliklerden biriyle kara arasında dipte olması gereken submarine-cable yüzeye çıkmış...

6-7kts hızla ve verilen rotada gitmenin verdiği güvenle inerken son anda 50 mt kadar iskele omuzlukta suyun üzerinde bacağım kalınlığında bir kablo gördüm dalgalar arasında ve çok hızlı bir şekilde önce boşa ve çok da beklemeden tornistan ve olabildiğince gaz verip ancak durdurabildim tekneyi... sonra korkudan en açıkta millerce ötedeki çiftliği de iskeleme alıp öyle inebildim aşağı... Mevki koymamıştım ama kendi track kayıtlarımdan buldum yerini...

Ahanda şurası, geri dönüp etrafından dolandığım yer...

 Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    E. S.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #27 : Eylül 27, 2022, 19:47:50 »
Sedat Korsanim daha önce Submarine cable ı teknenin vinci ile yüzeye kadar çekmişliğim var. Şöyle ki balik tutarken kullandigim el ile atip çektiğim 8 kg luk bir delta+3 metre zincir kalanı 14 mm halat. Dipte birseye takilinca 4 kisi dönüşümlü olarak ve çok zorlanarak vinc ile yuzeye kadar cekip çapayı kurtarmayı başardık. Bilek kalinliginda celik gorunumlu bir kabloydu. Öyle su üstünde yüzecek cinsten bir şey degildi. Ya da benim çektiğim sub marine cable değildi. Tam turunç açığında başıma geldiği ve deniz haritalarında göründüğü için sualti kablo olduğunu düşünüyorum. Sizin gördüğünüz çiftlikleri sabitlemek için kullanılan tonoz halatlarindan olabilir
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
*

    S. K.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #28 : Eylül 27, 2022, 20:08:46 »
Aynen benim gördüğüm de gunmetal denen renkte kafeslerden en az 200 metre uzakta ve karaya doğru yüzeyden devam eden sert, gergin de ama yüzen bir kabloydu... Tonoz olduğunu sanmıyorum... karaya koltuk halatı gibi 1 millik kabloyla bağlanmadılarsa tabi...
*

    N. G.

Ynt: Aurantes ile eve dönüş yolunda
« Yanıtla #29 : Ekim 01, 2022, 19:45:20 »
Ertesi sabah (1 Eylül 2022) uyandığımızda hafif bir güneyli rüzgar vardı ve sis dağılmıştı. Nereye demirlediğimizi böylece ilk kez görebildik. Hiç de fena bir yer değilmiş. Güzel, geniş bir kumsal, diğer yanda ormanlar.. Pek bir yükselti yok bu ria'yı çevreleyen, sadece kum tepeleri. Göz alabildiğine açıklık, aydınlık. Oysa dün bunların hiçbirini görememiştik sis yüzünden. Tuhaf bir boşluğun içinde asılı gibiydik.

Demir alıp, az ileride önümüzde uzanan midye salları labirentinin içinden çıktık. Yelkenleri açıp hafif rüzgarda yavaş yavaş yol almaya başladık. Ama körfezin burnuna yaklaştığımızda rüzgar dindi yeniden. Çaresiz çalıştırdık yine motoru, ana yelkeni indirmeden bir sonraki muhtemel demir yerine doğru ilerlemeye başladık. Erzak tükenmişti, bir kasabada durmak lazımdı. Bu yer, bir sonraki ria’nın güney burnu içindeydi ve 20 mil kadar bir mesafedeydi. Burna doğru yaklaşırken güneyli rüzgar geri geldi. Demir yerine varmak ve ertesi gün çıkmak için fazladan bir 7-8 mil yapmak gerekecekti; bunun üstüne bir 10 mil daha koyup, varmak istediğimiz asıl yere gidelim dedik, rüzgarı bulmuşken. Düz denizde, bir tarafta anakara, diğer tarafta adalar arasında yata yata zikzaklar çizerek burnu geçip yavaş yavaş devam ettik yolumuza. Güneşli, tatlı sıcak bir gündü, çevre muhteşemdi. Adalar, beyaz kumsallar, yeşil tepeler, bebe mavisi su.. Pek bir yavaştık gerçi, ama keyifliydi. Keyif mi demiştik? Haha! Kahve yapayım da içelim keyifle diye aşağı indiğimde iki-üç gün önce olan aynı tatsız sürprizle karşılaştım yine. Maalesef sintineyi yine su basmıştı. Tabi ki tatlı su o gizemli yolunu bulmuştu yine, çünkü biz son su kaçağından sonra sorunu tam olarak saptayamamış ve giderememiştik. Ziyan olan miktar bu sefer daha azdı neyse ki. Ama bu sefer, kaçağın nereden olduğu değilse de, ne zaman gerçekleştiğine dair kesin bir fikrimiz vardı en azından: orsa giderken sancak tarafına yattığımız zaman. Son iki günde su kaçağı olmamıştı, çünkü orsa gitmemiştik. Musluğu değiştirirken sıcak su bağlantısını boşta bırakmıştık. Belki de oradan kaçıyordur dedik. Yine depo vanalarını ve su pompasını kapatıp kova-süngerle suyu boşaltıp yolumuza devam ettik.

Akşamüstü olurken rüzgar iyice dinince, çalıştırdık yine motoru, indirdik yelkenleri. İspanya’nın son ria’sı olan Vigo’nun güney burnu içindeki at nalı biçimli körfeze yerleşmiş güzel şehir Bayona’ya kalan 15 mili motorla tamamladık.

Stratejik konumu nedeniyle tarihi zengin bir şehir Bayona. Kolomb’un üç gemisinden biri olan La Pinta, Yeni Dünya’dan döndüğünde ilk bu limana varmış ve Yeni Dünya’nın keşfi haberini duyan ilk yer burası olmuş. Burnu oluşturan tepenin zirvesinde bir kale-şato var. Onu geçince marinalar başlıyor, lüks teknelerle dolu balık istifi. Şehrin geniş ve uzun plajı önünde demirlenebiliyor. Körfez girişinin önünde yarış tekneleri süper pahalı siyah-gri yelkenleriyle bu rüzgarsızlıkta dahi arzı endam ediyorlar süzüle süzüle. Tam bir denizci şehri.

Biz ilk marinanın yakıt iskelesine yanaştık ilk. Bağlanır bağlanmaz inanılmaz yüksek volümde bir hard core punk konseri başladı marinanın hemen gerisinden. Kafalarımızı sallaya sallaya yakıt ve su aldık (son ikmalden bu yana 14 saatlik motor seyri yapmıştık ve harcadığımız dizel 20 litreymiş sadece, oysa daha çok harcamışızdır sanıyorduk). Sonra da yakıt iskelesinden ayrılıp, Kolomb’un La Pinta’sının birebir replikasının yanından geçerek (‘Bu tekne okyanusu geçerken ne sallanıp yuvarlanmıştır ama’ diye yorum yaptı Mark, teknenin biçimine bakıp) plaj önünde, demirli onlarca tekne arasında kendimize bir yer seçip demirledik. Sonra da hemen botu indirip ekmek, yumurta ve rom gibi acil ihtiyaçları temin etmeye yollandık 😎

Bayona'nın uydu görüntüsü ve demirlediğimiz yer:
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

La Pinta'nın netten ödünç aldığım bir fotosu:
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap