Gezgin Korsan

Çekek Yeri => Marinalar ve Marinalar Hakkında.. => Konuyu başlatan: Erdal Duran - Şubat 19, 2024, 00:34:44

Başlık: yorumsuz
Gönderen: Erdal Duran - Şubat 19, 2024, 00:34:44
https://gundemfethiye.com/aydin-bodur-gerekirse-kamyonlarin-onune-yatacagiz-48658/?fbclid=IwAR1Ygn7xiO1lZT_rMzHYhMiENbEgBiqDcdt6gDMWlfb3J_Lbw6NM0wKCM6w

O bölgede yaşayan veya bölgeyi bilen korsanlar yorumlarıyla bizi aydınlatırsa iyi olur.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Efe Sarıoğlu - Şubat 19, 2024, 10:21:02
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
https://gundemfethiye.com/aydin-bodur-gerekirse-kamyonlarin-onune-yatacagiz-48658/?fbclid=IwAR1Ygn7xiO1lZT_rMzHYhMiENbEgBiqDcdt6gDMWlfb3J_Lbw6NM0wKCM6w

O bölgede yaşayan veya bölgeyi bilen korsanlar yorumlarıyla bizi aydınlatırsa iyi olur.

Amatör Denizciler olarak Datça'da yapılan marina inşaatından uzun süredir haberdarız. İşin çevresel etkileri hakkında bilgim yok ancak Marmaris civarında açılacak yeni bir marina bölgedeki marinaların yoğunluğunu azaltarak fiyatların düşmesini sağlar diye düşünüyor ve seviniyordum. Bağlama kapasitesini arttıracak yerlere şiddetli bir ihtiyaç olması yadsınamaz bir gerçek. Bu yatırımları yapacak sermaye grupları da maalesef aşırı agresif. Çevre, tarih, kültür gözetmeden sadece paraya odaklı olarak ilerleyip, bürokratik engelleri de "bir şekilde" aşıp gecikmeli de olsa neticeye ulaşıyorlar.
Evet yukarıda da bahsettiğim gibi o bağlanma kapasitesine ciddi şekilde ihtiyaç duyuyoruz ama bu demek değil ki çevre katliamlarına ve Tarihi doku ve değerlerin bozulmasına sessiz kalalım.
Söylemden geçemeyeceğim bir husus da şu; Linkteki haberi okuduğumda bir miktar taraflı buldum. 600-700 tekneden bahsediliyor ve yerli halka bir faydası olmayacağı ifade edilmiş(direnişte halkın desteğini kazanmak için). Buna katılmak mümkün değil, teknik servisi, malzeme satışı, otel, cafe, restoran hizmetlerinde ile büyük bir talep artışı doğuracaktır. Bu da yerel esnafa elbette ki fayda sağlayacak, istihdamın artmasına neden olacaktır. Örneğin Göcek; Neredeyse tamamı yatçılık sektörüne hizmet eden bir ekonomiye sahip. Göcekteki gayrimenkul fiyatları bile yakın çevredekilerin 4-5 katı fiyatlara erişmiş. Tabiri caiz ise yerel halk bu işin kaymağını yiyor. 
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sedat Kasrat - Şubat 19, 2024, 10:35:15
Bu bahsettikleri "Yat Limanı", iki yıldır gördüğüm mevcut Datça limanının karşısına, bizim alarga alanımıza yaptıkları kazı-dolgu işiyse gerçekten çok saçma... Tamam, orası maliyet açısından en az deniz dolgu gerektiren yer olacak belki ama o limanın sadece liman olmayacağını, bir tür çevre yolu da yapılmak gerekeceğini, bunun da Datça batısındaki bakir bölgeden kocaman bir dilim koparılıp imarlı tarafa dahil edilmeden olamayacağını anlamak için Einstein olmaya gerek yok...


Hatta asıl yapılmak istenen de budur belki; birilerinin elinde yukarıda imar uygulaması için çoktan kapatılmış 1000da tarla görünümlü orman vardır da yat limanı diğer işin maskesidir...
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Yağmur Akgün - Şubat 19, 2024, 12:01:18
Ooff komedi.. İhtiyaç var mı var.. Bu yatırımları yapanlar bu inşaatların itirazlar ve mahkeme süreçleriyle defalarca durdurulucağını biliyorlar mı? Biliyorlar. Plan programını ona göre yapıp giriyorlar bu ihalelere zaten.

Topanada diye bir kayalık vardı orada.. Karadan ona kadar olan ara dolduruldu, arazi düzlendi, katliam sayılacak her şey yapıldı.

Bunlar yapılırken belediye başkanı başta olmak üzere "buraya iş gelecek para gelecek" diye gezip marinadan nasıl dükkan kapatırız diye araştırıyorlardı, "ben bilmemkim abiye söyledim, yerin hazır koçum dedi" kıvamındaki rakı sohbetleri sürüp duruyordu.

Sonra pandemiyle beraber Datça'nın nüfusu "her sabah denize girdiğim yerdeki ağaca zincirlediğim katlanır şezlonguma dokunursan çevreciyim", "benim ruhani görüşlerimi paylaşırsan seninle yoga ve daha bambaşka şeyler yaparız, torbacımız da şu arkadaş", "bilmemnerede CEO'ydum kendimi bulmak için erken emekli oldum diye anlatıyorum ama çekilmez bir adam olduğum için dehlediler", "yaşayamadığım hayatın acısını diğer insanlardan çıkartmak için küçük şirin bir yere taşındım", "o inşaattan ben para kazanmıyorsam kahrolsun kapitalist düzen" profilindeki insanlarla çoğaldı. Bunlar çeşitli dernek, cemaat, parti, konken grubu gibi örgütlenmeler oluşturdular veya halihazırdaki sosyal gruplara bir bilen olarak yanaşıp ele geçirdiler. Şimdi o büyük egoların verdikleri çıkar savaşlarını ve bunlara "bize buradan ekmek çıkar" diye çanak tutan yerel kuklaları izliyoruz.

Atı alan Üsküdar'ı geçeli çok oldu. Eninde sonunda yapılıp açılacağı belli bir marina var. Bir an evvel yapılırsa taşlık ve kumluk plajlarıyle çevre koylar haftalarca alargada durup denize kirli su basan yat trafiğinden kurtulur. Bağlama yeri yüzünden çıkan kavgalar sona erer ve sahildeki bağlama yerleri üzerinden dönen ahbap çavuş muuhabbeti de sona erer.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 19, 2024, 13:59:33
Bir Datça'lı olarak yat limanı konusunda bildiklerimi yazmak istedim.

Öncelikle bölgeye uğrayan tekneci dostlar bilirler, Datça limanın iç kısmının en baş tarafı (Denize kapalı alan) kooperatife aittir ve yıllık ücretle kiralanır tekne kapasitesi 10 veya 12 dir. Buradan yer alabilmek için yıllar öncesinden isminizi yazdırmanız ve beklemeniz gerekir.
Sahile kadar olan kısım balıkçılara, sonrasında tekne turu yapan ticari teknelere ayrılmıştır..
Son kısımda ise belki 50 tekne sığarmı bilmiyorum çünkü yaz sezonunda devasa guletlerde gelir bu bölgeyide belediye işletir.
Ben bu alana aylarca teknemi bağladığımı biliyorum.
Günlük 30 ile 50 tl arasında ödemeler yaptım. 2016-17-18
Bu kısma tekne bağlayanlardan geçen sene 600 - 800 motoryatlardan 1000 -1200 tl günlük ücret alındığını gördüm.
Ayrıca bu kısma paralı motoryatlar bağlanıp aylarca kalıyorlar.
Çünkü akşam hayatı canlı, restoranlar, barlar hemen teknenin önünde.
Gürültüden şikayet edip, canlı müzik yapan bayanlara yüksek sesle küfür eden de var, teknenin içinde parti verende var.
Zaten çoğu yabancı bayraklı, dolayısı ile bu paralar onlar için çerez parası.
Ama yerli yatçı için günlük belkide bu sezon 1500 - 2000 liraya kadar çıkacaktır ücretler.

Gelelim marina inşaatına.
Sadece belediyenin işlettiği küçücük bir rıhtımda yer bulmak akşam saat 4'ten sonra imkansız olduğu için herkes alargada.
Geçen sene alargada bile demir atacak yer yoktu.
Sahilden denize girenler taşlık planında, kumluk plajında teknelerin aralarında yüzdüler.
Bu durumda aynı alana bir marina yapılması aslında kaçınılmaz.
Şirket 270 yat bağlama kapasiteli olarak ihaleyi sanıyorum 8-10 yıl önce aldı.
Tam inşaat başladı, projede kapasite artışı yaparak tekne sayısını 550 ye çıkardılar.
Böyle olunca çevreciler anında dava açtı, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi iş durdu.
Mahkeme yıllarca sürdü.
Şirket baktı olmuyor, ilk aldığı ruhsata geri döndü.
Dediki,  550 değil, daha önce onaylanan 270 yatlık marina yapacam.
Böyle olunca çed yeniden yapıldı.
Çed onaylandı, Ocak ayında askıya çıktı.
Şimdi şirket 270 yatlık marina için ilk ihalede aldığı ruhsatını yeniden almak için bekliyor.
Yakında ruhsatta onaylanır ve iş başlar.

Benim anlamadığım şu.
Bölgenin cazibesi belli, akın akın tekne geliyor.
Sahile bağlanıp su elk alabilecekleri daracık bir sahil var ve yer yok.
Herkes diyorki, marina fiyatları şöyle yüksek öyle yüksek resmen soygun yapılıyor.
Adamlar 550 yatlık yer yapalım herkes gelsin, atık alım var, yakıt istasyonu var, gümrüklü saha var, çekek alanı, tamir bakım servisleri, çamaşırhane vs herşey olacak.
Ama sonuç ne oldu ? Olmaz, yapılamaz. Şikayet, şikayet.
Çevreciler hala hergün günde 50 şikayet yapıyor.
Alargada tekne olması, denizde yüzecek yer olmaması akşam olunca milletin atıklarını plaja basması daha hoşlarına gidiyor herhalde.

Şimdi olacak olanı söyleyeyim, şirket 270 yatlık ruhsatına uygun marinayı yapacak.
550 yattan kazanacağı parayı, 270 yattan isteyecek.
Herkeste paşa paşa verecek.
Biride ben.

Şu an o bölgeye belki 15 yat projesi var, hepsi çevrecilerin itirazı yüzünden burada olduğu gibi en az 10 yıllar boyu mahkemelerde sürünüyor.
Ondan sonra, marina fiyatları neden pahalı ?





Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 19, 2024, 14:15:36
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
https://gundemfethiye.com/aydin-bodur-gerekirse-kamyonlarin-onune-yatacagiz-48658/?fbclid=IwAR1Ygn7xiO1lZT_rMzHYhMiENbEgBiqDcdt6gDMWlfb3J_Lbw6NM0wKCM6w

O bölgede yaşayan veya bölgeyi bilen korsanlar yorumlarıyla bizi aydınlatırsa iyi olur.

Erdal kaptanım, bu adamların zihniyetini ben size söyliyeyim.
Bunlar o bölgelere 30-40-50 sene önce gelmiş, oralara yerleşmiş insanlar.
tabi aradan zaman geçince, nüfus artınca bölgenin nüfusuda artıyor.
sadece pandemiden sonra Datça'da 1000 den fazla ev yapıldı ve satıldı.
Adam Ankaradan geliyor ev alıyor, bütün sülalesini, tanıdıklarını arıyor " buraya gelin burası çok güzel sizde ev alın, komşu olalım " diyor ve akın akın insanlar bölgeye geliyor çoğuda yerleşiyor.

Bu Arada bu tip oranın eskileri yeni gelenlere "Domuz" gibi bakıyorlar
İstemiyorlar kimse gelmesin.
Adam alışmış istediği yerden bedava denize girmeye.
Şimdi bakıyor her taraf şezlong ve paralı, ondan sonra küfürün bini bir para.

Geçen sene sahilde rakı balık yapıyorum, her taraf cıvıl cıvıl karşımda da bu model bir amca oturuyor.
Yüksek seslede konuşuyor, kendi duymuyor herhalde sanıyorki kimse duymuyor.
Diyor ki " bu teknelerin hepsini yakacaksın hepsine benzin dökeceksin cayır cayır yakacaksın bak bakalım bir daha geliyorlar mı "
Allah hepsinin ... versin bilmem ne, saydırıp duruyor.
Eskiden şöyleydi, böyleydi.
Kendisinin teknesi yok ya, istiyorki hiçkimsenin olmasın.
Herkese nefret kustu yedi köfte ekmeğini gitti.

Ben eminim, o çevreci denilen grubun en önünde bu amca vardır.
Zihniyet bu aslında.
Buralar bizim kimse gelmesin, marina falan asla yapılmasın, alkol satılmasın, müzik çalmasın, gençler şortla dolaşmasın vs vs.
ama kendi gider bahçesini büyütmek için komşunun arazisine dalar.

2 Yıl önce, bir grup emekli Aktur'da denizin üzerinde beyaz köpükler görüp SG hemen ihbar yaptılar.
SG mecbur bot kaldırdı sanıyorum 2-3 tekneye her birine 12 bin tl gibi bir ceza yazdı gitti.
Denizden numune alınıp analiz yaptırmışlar sonradan anlaşıldı ki, köpükler plankton patlamasıymış ve gayet normal bir durummuş.
SG illahlah etti.

Gerçekten çevreyi bozanlara, dinamit patlatanlara, ağaçları kesenlere ( Başta bile isteye çıkarılan orman yangınlarından sonra yapılan çirkin yapılara) hepimiz karşıyız.
Ama herseyde körü körüne itiraz edilmez ki.
Bilmiyorum yanlış mı düşünüyorum ?
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sedat Kasrat - Şubat 19, 2024, 15:52:58
Ben Datça'yı çok severdim; hala da severim... Ama teknedeyken, ne Datça ne Sığacık ne Alaçatı ne de Bozcaada; aslında karadan gezerken gitmeye can attığım bu yerlerin hiçbiri denizdeyken umurumda olmuyor... Koştura koştura bir market bir yemek, bacaklarımız açılsın diye az biraz yürüyüş; bitti gitti...


Sadece ben de değilim bu arada; bütün yerli tekneciler ve eğer Rus değilseler yabancılar da bu şekil; herkes en geç 23:00'te kayığında oluyor, şimdiye kadar gördüğüm hep böyle... 


Dolayısıyla bir yerde marina olmasının yerel halka öyle aman aman doğrudan bir katkısı yok sanki... Bizi silk(ele)menin yolu belli; bağlama ücretinde geçir, suyu verirken itele, atık alırken itele, marina sapa yerdeyse markette 50 liralık yumurtayı 150 liraya gazla (bkz Ekincik MyMarina)... Bunlardan da kazanan yerel halk olmuyor zaten; hiçbir marina görmedim ben sahibi o ilçenin eşrafından olan...


Kara-deniz alanı kirasını Milli Emlak alıyor; o parayla Yozgat'a yol yapılıyor... Kurumlar vergisinden belediye payını kayıtlı olduğu merkez (İstanbul) alıyor; o parayla istanbul'daki +65 yaş bedava ulaşıma kavuşuyor... Operasyonun kârını holding alıyor; o parayla başka yerde başka marinalar yapıyor, ortakları kazanıyor... Marina içi ticari üniteler zaten yerel olmayan markalar; Starbucks - McDonalds - Big-Chefs bilmemne...


Eh böyle bakınca ben de olsam ben de istemem; yaşadığım beldenin en güzel en korunaklı yerine marina yapılmasını...  Zaten işsizlik olmayan beldeye sırf marina yüzünden 100 kişinin daha taşınıp nüfusu artırmasını... Daracık sokaklardan habire petrol tankerlerinin tekne getiren götüren low-bed TIR'ların vinçlerin vızır vızır geçmesini...


Halbuki böyle devasa marinalar yerine, müsait olan yerlere 30-40-50 teknelik, 1/3 balıkçı - 1/3 sözleşmeli 1/3 de günlük bağlanacaklara ayrılacak barınaklar yapılsa; mesela PalamutBükü'nün aynısından Knidos-İnceburun arasına 3 tane daha; Kargı'ya bir tane; Datça'da marina alanı olan yere de daha mütevazi 100 teknelik falan bir tane... Hem etrafını şenlendirir, hem heyula gibi şehirle denizin arasını kesmez, hem de yapının kendisi uğraşılması gereken bir kirlilik kaynağı haline gelmez...     
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Özgür Ökten - Şubat 19, 2024, 23:02:41
O "herşeye itiraz ediyor" dediğiniz çevrecilerin yazdığı raporları, dilekçeleri vb. hiç okudunuz mu?
Sadece "banane biz istemiyoz" mu diyormuş çevreciler? yoksa bilimsel bir dayanakları var mı?


Mesela Fethiye'de sürekli herşeye itiraz eden FetDer'in 2020'de marinaya karşı bir imza kampanyası vardı, raporları ve sebepleri filan bi sürü gereksiz ayrıntı ile birlikte burada;
https://www.change.org/p/fethiyek%C3%B6rfezinedokunma-tehlike-alt%C4%B1nda-olan-k%C3%B6rfez-e-marina-projesini-istemiyoruz-tcmuglavaliligi

Şimdi bu marina ve sonrasında yeni bir tane daha ÇED gerekli değildir kararları alınarak yapılmaya hazırlanıyor, ayrıca bir de bataklık olmuş iç körfeze 300m'lik kurvaziyer gemilerin yanaşacağı dev bir beton liman yapılma planları var. Bunları planlayanların hiçbirinin deniz kirliliği, biyolojik çeşitlilik, dağ tepe orman, şehir trafiği, altyapı yükü, hava kirliliği, gürültü vb. gibi kriterleri yok, tek kriter şu kadar tekne, yolcu gelir bu kadar gelir elde edilir..
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gani Özkılıç - Şubat 20, 2024, 05:47:24
Kurumlara ve kisilere guven o kadar kalmamis ki, ne izin veren, ne yapmak isteyen, ne yapilmasini isteyen, ne de karsi cikan guven veriyor. Ustune mahkeme ve bilir kisi surecleri de hem uzun surmesi hem de guven vermemesi tuz biber oluyor.

Asil meslegi cevre muhendisi olan birisi olarak ced raporlarinda isin dogrusunu yapmak isteyenlere neler yapildigini biliyorum. Burada is belediyeye dusuyor. Yore halki avantasina/ideolojisine bakmadan dogru bir belediye baskani sectigini farz edersek, belediye dogru cevre muhendislerini, insaat muhendislerini ise alacak. Yapi firmasini ve yore halkini ayni masada bulusturup cekinceleri ve guvencelerini konusmasini saglayacak, ortak paydada bulusulduktan sonra da belediye garantor olacak, yapilanlari duzgun bir sekilde denetleyecek. Bu isin cozumu budur.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Mahir B. Aşut - Şubat 20, 2024, 09:40:12
En iyi çözüm marinayı (küçük çaplı, marinet olarak düşünün) bizzat belediyenin yapması. Nihayetinde bir marinanın en önemli fiziki unsuru mendirek. Belediyelerin elindeki iş makineleri, taşocakları ve diğer olanakları ile mendirek yapmaları herhalde çok zor olmasa gerek. Madem deniz alanları halkın malı, bir sermaye grubuna peşkeş çekmektense belediyeler bu işi yapabilir. Zaten bugün nereye marina yaparsanız yapın boş kalmasına imkan yok.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Efe Sarıoğlu - Şubat 20, 2024, 10:27:42
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Kurumlara ve kisilere guven o kadar kalmamis ki, ne izin veren, ne yapmak isteyen, ne yapilmasini isteyen, ne de karsi cikan guven veriyor. Ustune mahkeme ve bilir kisi surecleri de hem uzun surmesi hem de guven vermemesi tuz biber oluyor.

Asil meslegi cevre muhendisi olan birisi olarak ced raporlarinda isin dogrusunu yapmak isteyenlere neler yapildigini biliyorum. Burada is belediyeye dusuyor. Yore halki avantasina/ideolojisine bakmadan dogru bir belediye baskani sectigini farz edersek, belediye dogru cevre muhendislerini, insaat muhendislerini ise alacak. Yapi firmasini ve yore halkini ayni masada bulusturup cekinceleri ve guvencelerini konusmasini saglayacak, ortak paydada bulusulduktan sonra da belediye garantor olacak, yapilanlari duzgun bir sekilde denetleyecek. Bu isin cozumu budur.


Şu kapalı küçücük grupta bile net bir doğru bulunamıyor, sanırım herkes(ben de dahil) biraz bencilce düşünüyor.

Yolu teknesini güneye indirdiğinde 3-5 gün Datça'dan geçen bir kaptan, büyük marina olmasın, aralıklı olarak küçük marinette ler yapılsın, doğa bozulmasın diye düşünüyor.

Datça'da yaşayan bir korsan teknesini bağlayacak doğru düzgün yeri olmadığı için çevreye vereceği zararları da sineye çekerek marinanın yapılmasından yana.

Datça'da yaşayan ama teknesi(marinaya bağlanabilecek cinste) olmayan bir başka kaptan ise, marinanın getireceği alt yapı ve üst yapı sorunlarını öngörerek yapılmasına karşı.

Marmaris'te teknesini barındıran ama marina fiyatlarından ve doluluktan şikayet eden de marina yapılsın, kapasite artsın belki marina fiyatları düşer diye kendi cebini düşünüyor.

Hepsinin kendince haklı sebepleri, farklı doğruları var. Ancak gerçekte tek bir doğru var. İhtiyaçların saptanması, çevresel etkilerin minimum olacağı, Tarihi sit alanlarına dokunulmayacak doğru yerin bulunması, gerekli alt yapının oluşturulması ve tüm bu parametreler uygunsa marina inşaatının belediye tarafından yapılması tek doğru olmalı diye düşünüyorum.

Mahir Kaptanın fikrine katılıyorum, marinanın yer seçimi, inşaatı, gerekli izinlerin alınması(kendisi veriyor) konularında çok avantajlı olan yerel Belediyeler bu işin yapımcı ve işletmecisi olmalı. Şehir içinde bir otopark işletmekten çok da bir farkı olmaz.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Özgür Ökten - Şubat 20, 2024, 11:01:08
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Asil meslegi cevre muhendisi olan birisi olarak ced raporlarinda isin dogrusunu yapmak isteyenlere neler yapildigini biliyorum.
Ben de bölgemde fasülyeden yapılan çed halkı bilgilendirme toplantılarının hepsine katılan biri olarak biliyorum ki o çevre mühendisleri o raporları sadece inşaatı yapacak firmanın isteklerine/çıkarına göre ve projeyi olumlayacak şekilde hazırlıyor.

Daha 2 ay oldu, Fethiye kruvaziyer liman projesi için halkı bilgilendirme toplantısı yapmaya geldiler,
kocaman süslü bir rapor hazırlanmış ama raporda ne bitişiğindeki kuş cennetinden bahsediliyor, ne iç körfeze akan derelerden, ne her yıl alüvyonlarla sığlaşan iç körfezin sürekli taranması/derinleştirilmesi gerektiğinden, ne tüm fethiye kordon bölgesinin bu tarama işinden etkileneceğinden(dolgu alanı kayma riski), ne binlerce yolcu getirecek kruvaziyer gemisinin yolcularını nerede duracak otobüslerle zaten yazın kilit olan fethiye trafiğinde nereye taşıyacağından, ne bu liman için gerekli karasal alanın proje alanında olmadığı, o nedenle aslında kordonda kalan son yapılaşmamış karayolları arazisine çökme planları yapıldığından, ne bu limanın elektrik-su-kanalizasyon ihtiyacının nasıl karşılanacağı YAZMIYORDU!
Raporda tek yazan iyi senaryo ile şu kadar yolcu gelir, bu kadar gelir elde edilir, kötü senaryoda şöyle olur..
Çevre etki değerlendirme dedikleri rantı değerlendirme raporu olmuş! Çevrenin sadece adı var..

Bilim bağımsız değil sermayenin emrinde olursa sonuç bilimsel değil üsturuplu katliam olur sadece!
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Atilla Kaplan - Şubat 20, 2024, 13:26:50
Ne kadar marina yapılırsa yapılsın artık marina fiyatları bu şekilde gider. Kanaatime göre hiç bir zaman boş olmaz , çünkü ekonomik nedenle teknesini satanların yerine satılan tekneleri ucuz diyerek alan yeni hayalperestler geliyor.
Eskiden deniz kenarında büyümüş insanlar teknecilik yaparken şimdi Anadolu kökenliler de denizi sevdi , o yüzden ilgili alanı çok genişledi . Yurt dısındaki enflasyonla bağlantılı adamların fiyatları sabit . Ama bizde fiyatları  normal enflasyon + muhtemel felaket veya ekonomik kriz + kar marjı olarak arttırırınca fiyatla anormal oluyor , döviz bazında bile artıyor .
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Yağmur Akgün - Şubat 20, 2024, 13:37:37
Sidenote olarak şunu ekleyeyim.

Datça Belediyesi'nden ne bugün ne yarın kimsenin herhangi bir doğru davranış beklentisi olmasın.

Dağ taş imara açılıp parası yenecek. Çevre falan kimsenin umurunda değil. Şu an kaçak süren onlarca mühürlenmiş inşaat var, belediye bu ihlalleri belgelendirip suç duyurusunda bulunma yetkisini bile kullanmıyor. Mühürlemeyi de sadece facebook gruplarında ayyuka çıkınca mecburen yapıyorlar. Şikayetçi olanlara zabıtanın verdiği cevap "bizim oraya ancak akşama yolumuz düşer (inşaat işçileri gidip, iş durduktan sonra)".

Tüm partilerin belediye meclis adayları listeleri dünya görüşünden çok kese büyüklüğüne göre mütahitlere ayrılmış vaziyette. TİP hariç, ama onlar da bir meclis üyesi belki sokabilirler. Herkes kendi köşesini tutmuş vaziyette. CHP'liler CHP'li belediyenin önünde "belediye görevini yapsın" diye gösteri yapıyor, solcu yazarlar sayfa sayfa belediyenin yaptığı usulsüzlükleri belgeli şekilde haberleştiriyor. Bütün bunlara, yıllarca süregelen davalara, mevcut belediye başkanı "ben aday değilim yan cebime koyun" dedikten, on tane kadar kelli felli aday adayı CHP genel merkezinin kapısını aşındırarak çaycıya kadar yemek ısmarlayıp kredi kartlarını patlattıktan sonra son ikiye aday değilim diyen başkanla, yıllardır onun yaptığı her şeye göz yuman ilçe başkanı kalıyor ve ilçe başkanı aday olarak açıklanıyor. CHP'nin en geç açıkladığı ilçelerden biri Datça. Rakı sofralarında "köpek ölüsünü aday yapsak seçilir" özgüveniyle demlendikleri için mevzuyu sadece neyi nasıl paylaşırız olarak görüyorlar.

Bu ortamdan bir çok şey çıkar da, doğru iş çıkmaz.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Servet Tunç - Şubat 20, 2024, 13:50:37
Hadi bende yazayım :)
Türkiyede ki en hızlı zenginleşme aracı,eger soyguncu,dolandırıcı vbg degilseniz,inşaat ve imar oyunlarıdır..
Üstelik siyasetin finansmanını da genel olarak,mezradan,şehire kadar bunlar yapıyor..Geçen göztepe metrosunun önünden bir fotograf çektim,metroya girerken dikkatimi çekti..İstanbulda yaşayıp o güzergahı kullananlarında dikkatini çekmiştir...Fikirtepe tarafı gökdelen diyebilecegimiz yüksek,yüksek binalar.! Aralarından güneş ışıgı ve rüzgarın geçecegi boşluk yok..Önünde de bir tabela emlak konut,çevre ve şehircilik bakanlıgı(!)
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Servet Tunç - Şubat 20, 2024, 14:12:26
 (https://i.ibb.co/qN3VJSV/2f8b3b39-9987-4037-abf1-a4c62c7447a7.jpg) (https://ibb.co/qN3VJSV)

Çevre ve şehircilik bakanlıgı denetiminde yapılan binalar bunlar işte..
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Egemen Altuntaş - Şubat 20, 2024, 14:14:26
yahu çed onayı almış üstüne genişletilmiş hali de onaylanmış iliç maden faciası olalı kaç gün oldu. bu ülkede adamını bulan parayı basan her şeye sahip olabilir.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 20, 2024, 18:48:26
Sevgili kaptanlar, çöple samanı ayırmak lazım.

İstanbulda haliç köprüsünün yanına yapılan ilave köprülere başta 9 eylül üniversitesi olmak üzere 9--10 tane kuruluş dava açtı köprü yapılmasın diye.
Sebep, köprü ayakları balıkların yolunu engelliyor diye.
Bugün bırakın ilave köprüleri 10 tane daha ilave köprü yapılsa trafiğe yine yetmeyecek.

Ormanlar yok oldu diye bir sürü haber yapıldı, kuzey marmara otobanı yapıldı diye.
Geçen o yoldan geçtim resmen trafik adım adım ilerliyordu.
Bende istemiyorum ağaçların kesilmesini peki o yol yapılmasaydı ne olacaktı ?

Eğer teknem olsun istediğim gibi marinaya en uygun fiyatla bağlanayım, yok arabam olsun otabandan güneye 8 - 10 saatte gideyim, aman trafik olmasın saatlerim trafikte geçmesin diyorsan o zaman çokta fazla çevreci olamıyoruz maalesef. Çünkü böyle bir teknoloji yok.
Yada herkes gidip köyünde yaşayacak.

Hiçbir yere elektrik santrali yapılmasın, hele termik santral hiç yapılmasın hep doğalgaz çevrim santrali yapılsın, doğa kirlenmesin dedikten sonra, gaz olmadığında elektriksiz kalıyorsan " nerede bu devlet kaç gündür elektrikler kesik donduk. " dememek lazım.

Bugün Rusya'daki santrallerin %50'si termik.
Rusya nükleer ve doğalgaz çevrim santrali yapım konusunda çinlilerle beraber tüm dünyada yarış halinde.
Neden kendi ülkesindeki termikleri devre dışı bırakmıyor.
Çünkü, doğalgaz alamadığında ki bu ülkelerden maalesef biri biziz doğalgaz konusunda tamamen dışa bağımlıyız.
Tüm doğalgaz yurtdışından gemilerle geliyor.
Bize doğalgaz vermeyi kesseler, bittik demektir. Anında tüm ülke elektriksiz demektir.

Kabul edelimki hepimiz, şehir hayatına ve eve geldiğimizde kombiyi açmak gibi kolaylıklara alışmış durumdayız.
Bununda bedeli var elbette.

Siyanürle 39 ton altın çıkarıp bunun 38 tonunu yurtdışına kaçıranlara ve bu adamların ödül gibi vergi borçlarını silmekten elbette bahsetmiyorum.
ada kanal İstanbul gibi bir felaketi kast etmiyorum.

Benim söylemek istediğim, eğer insanların hayatını kolaylaştırmak için bir takım inşaatlar yapılması gerekiyorsa bununda bir bedeli oluyor tabiki.

Bugün Datça tarafında doğru dürüst marina yok.
Bir tane Kairos var benimde teknem orada bağlı.
Nispeten ucuzdu şimdi orasıda full dolu fiyatlarda tabiki aşırı arttı.
Halbuki, o bölgede atıyorum 20 tane marina olsa bunlarında yarısı boş olsa acaba fiyatlar böyle olur mu ???

2 Seçenek var, ya doğa tahrip olacak herkes teknesini bağlayacak.
Yada koylar olduğu gibi kalacak, millet teknesini bağlayacak yer bulamayacak.
Durum bundan ibaret

"Yerçekimsiz ortamda muz yiyeyim ama çilek tadı gelsin. "

Maalesef olmuyor.



Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Mutlu Elcin - Şubat 20, 2024, 18:51:35
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
(https://i.ibb.co/qN3VJSV/2f8b3b39-9987-4037-abf1-a4c62c7447a7.jpg) (https://ibb.co/qN3VJSV)

Çevre ve şehircilik bakanlıgı denetiminde yapılan binalar bunlar işte..

Fikirtepe, o bölgedeki gecekondulardan ve düzensiz yapılaşmadan kurtulmak bahanesi ile "toplum yararı" gözetilerek projelendirilmiş bir bölge. Oradaki insanları bu dönüşüme ortak etmek ve yapacak mütahitleri de teşvik etmek amaçlı normal şehirleşme presip ve uygulamaları göz ardı edilerek yapılmış bir yer.

Ama daha kötüsünü ve üstelik büyük bütçeli bankaları mecbur ederek yapılan, trafik , barınma, ulaşım ve altyapısı olmadan adete betona boğulmuş bir bölge daha oluşturdular. Zaten sorunlu bir bölge iken binlerce kişiyi buraya naklederek, mevcut barınma ve ulaşım sorununu arttıracak ilginç bir merkez yaratıyorlar.
Buna onay veren mühendislerin başka bir seçeneği olmadığı açık.

 (https://i.ibb.co/m4bsFPv/finans-merkezi.jpg) (https://ibb.co/m4bsFPv)
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Atilla Kaplan - Şubat 20, 2024, 20:20:07
Daha fikirtepe yapilmadan trafik fecaat . Bence tamamen ranta dönük bir proje . Ana caddeye ulaşım halen felc halindeki  göztepe köprüsuñden. Evler bitince  ne olacak.
Metro tamamen fikirtepeye uygun yapuidi.
Göztepe ve libadiye duraklarina gitmek için  giriş yapip  takriben 500- 800 mt yurumece .

İlaveten bir de fener stadi var. Tam ŕüşvet abidesi. Imar alinirken apartman mantiği alinmiş. Kilit noktada Fener burada maç kaybediyorsa yoldan geçmeye çalisanlarin ahındandir  :)
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Özgür Ökten - Şubat 21, 2024, 22:24:37
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...Bugün bırakın ilave köprüleri 10 tane daha ilave köprü yapılsa trafiğe yine yetmeyecek.
...Bende istemiyorum ağaçların kesilmesini peki o yol yapılmasaydı ne olacaktı ?
Yanlış ve yeterli derinliği olmayan bir bakış açısı.

Bu bitmeyen trafiğin sebebi bu şehri ve ülkeyi yönetenlerin hiçbir bilimsel plana programa dayanmayan rant merkezli yönetim uygulamalarından kaynaklanıyor.

Ben 3 yıl, ablam 30 yıl İstanbul BB'de çalıştık, şehir plancısı olan ablam oradan emekli oldu (ben tayyip geldiğinde kaçtım..), yani belediyelerin işleyişini iyi biliyorum, size basitçe anlatayım;

İstanbul BB 100'den fazla şehir plancısı, mimar, mühendis vb. oluşan belki de dünyanın en büyük şehir planlama ofislerinden birine sahip, en son teknolojileri kullanıyorlar, parmak şıklatsalar proje bölgesini havadan ölçüp değerlendirmek için helikopter kaldırıyorlar, anlık uydu görüntülerine ulaşıyorlar, 10-20-50 yıllık projeksiyonlar yapıyorlar, üniversitelerle birlikte aylarca çalışıp dünya standartlarında bilimsel temellere dayanan (belki de uluslararası bir yarışmaya katılsa ödül kazanacak kalitede) 500 sayfalık dev bir rapor hazırlıyorlar. Gurur verici bir çalışma..

Sonra ne oluyor?
Bu göz kamaştıran dev bilimsel rapor karar alınması için belediye meclisine sunuluyor ve oradaki inşaat rantından beslenen şehir ağaları ve onların uşağı olan başkan bu raporun kapağını bile açmadan kendi ve çevrelerinin çıkarlarına göre şehri katledecek kararlar alıyorlar!

İşte bu yüzden bu muhteşem şehir çürüyor, hiçbir yol, hiçbir otopark, hiçbir kamusal alan yetmiyor.

Sonra bizler de "aa ama kafeler avmler dopdolu, cebinde de dokunmatik telefon var, demek ki ekonomi çok eyi..." diye yorum yapıp olan biteni sanki başkasının hayatıymış gibi kılımızı kıpırdatmadan seyrediyoruz.. :(
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Zeki Karadeniz - Şubat 22, 2024, 01:02:47
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...Bugün bırakın ilave köprüleri 10 tane daha ilave köprü yapılsa trafiğe yine yetmeyecek.
...Bende istemiyorum ağaçların kesilmesini peki o yol yapılmasaydı ne olacaktı ?
Yanlış ve yeterli derinliği olmayan bir bakış açısı.

Bu bitmeyen trafiğin sebebi bu şehri ve ülkeyi yönetenlerin hiçbir bilimsel plana programa dayanmayan rant merkezli yönetim uygulamalarından kaynaklanıyor.

Ben 3 yıl, ablam 30 yıl İstanbul BB'de çalıştık, şehir plancısı olan ablam oradan emekli oldu (ben tayyip geldiğinde kaçtım..), yani belediyelerin işleyişini iyi biliyorum, size basitçe anlatayım;

İstanbul BB 100'den fazla şehir plancısı, mimar, mühendis vb. oluşan belki de dünyanın en büyük şehir planlama ofislerinden birine sahip, en son teknolojileri kullanıyorlar, parmak şıklatsalar proje bölgesini havadan ölçüp değerlendirmek için helikopter kaldırıyorlar, anlık uydu görüntülerine ulaşıyorlar, 10-20-50 yıllık projeksiyonlar yapıyorlar, üniversitelerle birlikte aylarca çalışıp dünya standartlarında bilimsel temellere dayanan (belki de uluslararası bir yarışmaya katılsa ödül kazanacak kalitede) 500 sayfalık dev bir rapor hazırlıyorlar. Gurur verici bir çalışma..

Sonra ne oluyor?
Bu göz kamaştıran dev bilimsel rapor karar alınması için belediye meclisine sunuluyor ve oradaki inşaat rantından beslenen şehir ağaları ve onların uşağı olan başkan bu raporun kapağını bile açmadan kendi ve çevrelerinin çıkarlarına göre şehri katledecek kararlar alıyorlar!

İşte bu yüzden bu muhteşem şehir çürüyor, hiçbir yol, hiçbir otopark, hiçbir kamusal alan yetmiyor.

Sonra bizler de "aa ama kafeler avmler dopdolu, cebinde de dokunmatik telefon var, demek ki ekonomi çok eyi..." diye yorum yapıp olan biteni sanki başkasının hayatıymış gibi kılımızı kıpırdatmadan seyrediyoruz.. :(
:-* :-* :-* 1w5ey8 1w5ey8 1w5ey8
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sinan Özcan - Şubat 22, 2024, 09:57:15
Doğayı sevmeyen, çevreye duyarlı olmayan bir denizci kolay kolay bulunamayacağını düşünerek merak ediyorum marinalar çevreye nasıl zarar veriyorlar?
Ülkemiz çöp ithal ediyor, AB de yasaklanmış yönetemle altın madenciliği yapılıyor, dünyada üç beş geri kalmış ülke deışında isteyenmeyen sektör haline gelmiş gemi bozum sektöründe asbestli gemiler Aliağa da sökülüyor. Ama iş özel yatlara gelince bir anda süper çevreci oluyoruz. Şehrin kanalizasyonunu denizin 50m açığına hiç bir arıtma yapmadan basan ilçe belediyeleri gündeme gelmezken içinde 1-2 kişi olan 50L atık tankı olan teknenin ayda iki kez 600TL ücretle atık vermesini istiyoruz. Ülkemizin doğası hızla katlediliyor çevre kirleniyor ama bunun müsebbibi ne tekneler ne de marinalar. Burada klasik bir cambaza bak senaryosunu ile kamuoyu dikkati oyalanırken diğer yanda gerçek çevre katliamları yürütülmeye devam ediyor.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Servet Tunç - Şubat 22, 2024, 11:53:17
Bogaza elli köprü,bunlara baglı da elli otoban yapsanız istanbulun trafik sorunu çözülez...ne mimar ne mühendis ne çevre müh,nede şehir plancısıyım..
Otobanlardan akan araçlar şehre,ilçelere,semtlere insanların çalıştıgı,yaşadıgı alanlara,girmek zorunda..kartaldan,kadıköye,çekme köyden üsküdara ordan bogaz kıyılarına,rumeli yakasında şişli,sarıyer,beyoglu,fatih,eminönü,bakırköy vbg ilçe ve semtlerin cadde,sokak,otopark vbg kapasiteleri 60 lardan beri aynı kapasitede..bu saatden sonrada kim nereyi istimlak edip caddeleri,sokakları genişletecek? İstanbulun tek ulaşım çözümü semtleri örümcek agı ile saran metrodan baskası olmaz bu saatden sonra artık..o bile çözermi süpheli!? Pahalı yakıt,çok vergili otomobil fiyatlarına ragmen kimse otomobili ile seyahat etme lüksünden vaz geçmiyor...insanları istanbulu terk ettirecek "planlar" yapılmalı..fabrika,işletme vbg yerlerin daha müsait yerlere,cografyalara kaydırılması lazım ve bununda her anlamda çok iyi planlanması lazım..türkiyenin en büyük istihdam ve üretim lokasyonu çerkesköy,corlu,istanbul,kocaeli,sakarya aksında..
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Efe Sarıoğlu - Şubat 22, 2024, 12:04:44
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
...Bugün bırakın ilave köprüleri 10 tane daha ilave köprü yapılsa trafiğe yine yetmeyecek.
...Bende istemiyorum ağaçların kesilmesini peki o yol yapılmasaydı ne olacaktı ?
Yanlış ve yeterli derinliği olmayan bir bakış açısı.

Bu bitmeyen trafiğin sebebi bu şehri ve ülkeyi yönetenlerin hiçbir bilimsel plana programa dayanmayan rant merkezli yönetim uygulamalarından kaynaklanıyor.

Ben 3 yıl, ablam 30 yıl İstanbul BB'de çalıştık, şehir plancısı olan ablam oradan emekli oldu (ben tayyip geldiğinde kaçtım..), yani belediyelerin işleyişini iyi biliyorum, size basitçe anlatayım;

İstanbul BB 100'den fazla şehir plancısı, mimar, mühendis vb. oluşan belki de dünyanın en büyük şehir planlama ofislerinden birine sahip, en son teknolojileri kullanıyorlar, parmak şıklatsalar proje bölgesini havadan ölçüp değerlendirmek için helikopter kaldırıyorlar, anlık uydu görüntülerine ulaşıyorlar, 10-20-50 yıllık projeksiyonlar yapıyorlar, üniversitelerle birlikte aylarca çalışıp dünya standartlarında bilimsel temellere dayanan (belki de uluslararası bir yarışmaya katılsa ödül kazanacak kalitede) 500 sayfalık dev bir rapor hazırlıyorlar. Gurur verici bir çalışma..

Sonra ne oluyor?
Bu göz kamaştıran dev bilimsel rapor karar alınması için belediye meclisine sunuluyor ve oradaki inşaat rantından beslenen şehir ağaları ve onların uşağı olan başkan bu raporun kapağını bile açmadan kendi ve çevrelerinin çıkarlarına göre şehri katledecek kararlar alıyorlar!

İşte bu yüzden bu muhteşem şehir çürüyor, hiçbir yol, hiçbir otopark, hiçbir kamusal alan yetmiyor.

Sonra bizler de "aa ama kafeler avmler dopdolu, cebinde de dokunmatik telefon var, demek ki ekonomi çok eyi..." diye yorum yapıp olan biteni sanki başkasının hayatıymış gibi kılımızı kıpırdatmadan seyrediyoruz.. :(

Boş taksi bulma ihtimali ile piyangoda büyük ikramiyeyi kazanma ihtimallerinin birbirine yakın olduğu bir şehirde kim ne planlarsa planlasın, bunu ne kadar iyi yaparsa yapsın tek otorite ranttır. "Kamu yararı" sadece anlamsız bir isim tamlamasıdır. Birileri para kazanacaksa o ağaç kesilir, o deniz doldurulur, o göl kurutulur.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Servet Tunç - Şubat 22, 2024, 12:14:54


Boş taksi bulma ihtimali ile piyangoda büyük ikramiyeyi kazanma ihtimallerinin birbirine yakın olduğu bir şehirde

[/quote]
  :D :-*
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 22, 2024, 12:49:52
Bu konu uzar gider,

Teknesi olan daha çok marina yapılsın istiyor.
Teknesi olmayan bir tane bile marina yapılsın istemiyor, hatta boş koya bile tekne bağlayanları şikayet ediyor.
hatta teknesi olmayan hiçkimsenin teknesi olsun istemiyor.
sahillerde kafeler olmasın, paralı şezlonglar olmasın her taraf bakir ve bedava olsun istiyor. 

Yazlık evi olan kendi evi zamanında almış yanına başkası için ev yapılsın istemiyor.
Yazlık evi olmayan daha çok ev yapılsın bende ucuz yollu bir ev alayım emeklilikte orada yaşarım diyor.
Eski yerli halk beldesine kimse gelsin ortam kalabalıklaşsın istemiyor.

Rantçısı g.t kadar arsaya gökdelen yapmanın para vurmanın derdinde.
Hergün trafik çilesi çeken halkımız bütün bu gökdelenler yıkılsın diye dua ediyor.

Hemen hergün bir doğal katliam, çevre felaketi yaşanıyor ( Salda gölü, kaz dağları, altın madenleri, orman yangınları, katliamları.)
Ama elinde tencere tavacılar bir yer bir yere marinamı yapılacak hemen birlik olur her yere şikayet dilekçesi verirler.
Elk Santrali yapılacak hemen şikayet.
Baraj yapılacak şikayet dilekçeleri hazır.
Ama elektriği 3 gün kesilsin dolapta etler bozuldu diye isyan ederler.
1 Hafta suları kesilsin bitlendik diye ölüp biterler.

Ama Dünya tarafından koruma alanı ilan edilen Salda gölüne dozerle girerler etrafta 1 tane çevreci göremezsiniz.
Yıllardır kaz dağları siyanürle perişan edildi ortada kimseler yok.
Maden faciasında 300 kişi öldü bir tane sorumlu yok.
Depremde yüzbinlerce kişi öldü 1 tane yargılanan müteahhit var mı ?

Trafikten hergün şikayet edenlerin evleri Anadolu yakasında iş yerleri Anadolu yakasındadır. Yada tam tersi.
Bu iş böyle devam eder gider.

Cem Yılmaz'ın dediği gibi.
Bir grup Türk Aspen kayak merkezine gitmiş, döndüğünde muhabbet etmişler.
Nasıl oralar diye sormuş. " Ay şekerim çok fenaydı HER YER TÜRK KAYNIYOR." demiş.
Oysa kendide Türk.  &+^^

 



 

Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Cenk Ayvacı - Şubat 23, 2024, 01:58:13
Gökhan korsan, ne demeye çalıştğınızı tam anlayamadım.

Yeterli alt yapısı olmayan bir bölgeye nüfus yoğunluğunu arttıracak şekilde, çirkin ve büyük binaların yapılması normaldir mi diyorsunuz?

Kuzey ormanlarını yok eden otoban yapıldı, hala trafik var diyorsunuz. O zaman niye ormanı kesip otoban yaptık? Ormanları kesip, trafiğe çözüm olamayan otoban yapacağımıza neden başka çözümler düşünmedik. Bunları eleştirmeyelim hatalar yapılmaya devam mı etsin?

Tüm bu kötü ve hatalı kararların rant uğruna yapıldığı aşikarken, 'ya bir kesimde her şeyden şikayet ediyor, muz yiyip çilek tadı almak istiyorlar' deyip yapılan hataları görmezden gelmek veya sineye çekmek doğru mudur?

Selametle...



 
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Biray Korkmaz - Şubat 23, 2024, 08:34:43
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yıllardır kaz dağları siyanürle perişan edildi ortada kimseler yok.


Sadece yanlış bilinen bir bilgiyi düzeltmek amacıyla araya giriyorum;

Kazdağlarındaki projede sadece arama safhası gerçekleştirildi. İlgili proje hiç üretim aşamasına geçmedi/geçemedi dolayısıyla siyanür projenin şuana kadarki hiç bir aşamasında kullanılmadı. Ben doğa aşığı ve çevreye çok değer veren birisi ve hatta neredeyse her hafta sonunu kazdağlarında geçiren birisiyim. Ancak çevre örgütlerinin doğayı savunmasını takdir etmekle birlikte toplumu yanlış şekilde bilgilendirmelerini de kabul edemiyorum; "Sondajda siyanür kullanıyorlar" cümlesi ile toplumu yanılgıya düşürüyorlar. Siyanür sadece üretim aşamasında kullanılır. Sondajda bentonit, polimer gibi kimyasallar kullanılır. Bu gibi ürünler çevreye duyarlıdır ve biyolojik olarak parçalanabilir.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 23, 2024, 09:27:12
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Gökhan korsan, ne demeye çalıştğınızı tam anlayamadım.

Yeterli alt yapısı olmayan bir bölgeye nüfus yoğunluğunu arttıracak şekilde, çirkin ve büyük binaların yapılması normaldir mi diyorsunuz?

Kuzey ormanlarını yok eden otoban yapıldı, hala trafik var diyorsunuz. O zaman niye ormanı kesip otoban yaptık? Ormanları kesip, trafiğe çözüm olamayan otoban yapacağımıza neden başka çözümler düşünmedik. Bunları eleştirmeyelim hatalar yapılmaya devam mı etsin?

Tüm bu kötü ve hatalı kararların rant uğruna yapıldığı aşikarken, 'ya bir kesimde her şeyden şikayet ediyor, muz yiyip çilek tadı almak istiyorlar' deyip yapılan hataları görmezden gelmek veya sineye çekmek doğru mudur?

Selametle...



 

Cenk kaptanım, yazımın başında yazdım.
Sapla samanı karıştırmamak lazım.

Elbette çarpık yapılaşma yapmamak lazım.
Altyapı olmadan gökdelen dikmemek lazım.
Şehir planı 100 yıl önceden yapılırken bunlar yapılmalıydı.
bugün bir deprem olsa İstanbulun yarısından fazlası dümdüz olur.
O kadar çok çarpık yapılaşma, kaçak kat varki.
Hepsine göz yumulmuş.

E5 yine aynı E5 çoğunluğu 3 şeritli yol.
benim çocukluğumdaki Ankara İstanbul yolu yine aynı yol.
Genişletmek imkansız her 2 tarafı yapılaştığı için 3 şerit günün her saati yol full dolu.
Bu yanlışlıklar 100 önceden yapılmaya başlanmış mı ?
Başlanmış.
Şehir deseniz belki 30 milyonu geçmiştir.
Şimdi bu şehirde doğruyu yapmak isteseniz bile yapamazsınız.
Mesela trafiğe nasıl çare bulacaksınız
metrolar yeni yapılmaya başlandı ama her gün yüzlerce yeni araç trafiğe çıkmaya devam ediyor
Çünkü anormal büyüme var.
Ayrıca bizim Avrupa vatandaşı gibi işe bisikletle gitme kültürümüzde yok.
Bütün arabalarda neredeyse ya bir yada iki kişi var.
Şehrin içinde 100 m2 yeşil alan kalmamış. Mezarlıklar ve askeriye kışlaları hariç.
bizim burada mesela Hasdal kışlası boşaltıldı konut yapılmaya başlandı.

Şimdi bu şehire ekstra yol yapmazsanız nasıl olacak.
Kuzey otobanı yapıldı ve artık orası bile yetmiyor dedim ben.
İlk önceleri boştu şimdi artık dur kalklar başladı.
Hemde anasının nikahı para ödüyorsunuz hemde dur kalk yapıyorsunuz.

Bu şimdi yanlış yatırım mı ?
Burası yanlış yatırım ve yapılmasaydı bu kadar araç nereyi kullanacaktı ?
Elbette E5 yani 3 şeritli yolu.

Bugün Çin'de otobanlar 20 şeritli.
yapılaşma 100 yıl öncesinden planlanmış.
Avrupadaki metrolar 2. dünya savaşı biter bitmez yapılmış.

Demek istiyorum ki, bu saatten sonra aman yol yapmayalım işe bisikletle gideriz,  aman elektrik santrali yapmayalım mum yakarız, gökdelen yapmayalım, özümüze dönelim hatta köyümüze dönelim.
Demenin anlamı yok.

Bence yapılması gereken, orman yakanlara en ağır cezalar verilmeli yanan orman arazilerine 1 m2 bile inşaat yapılmasına müsaade edilmemeli.
salda gölü gerekirse Askeriye ye verilmeli askerle korunmalı.
kleopatra plajından bile 2500 kamyon kum çalmışlar, bu nasıl oluyor.
Maden arama yabancılardan mutlaka alınmalı.
Titreyen göle 1 m3 bile beton dökülmemeli mesela.
Taksim meydanı betona boğulmamalı.
Kanal istanbul kesinlikle yapılmamalı
Bunun gibi daha yüzlerce çevreyi mahveden ve gereksiz projelerin hepsi iptal edilmeli, yapılmışlarda eski haline getirilmeli.

Ancak yol elbette yapılmalı, bu demek değildirki herşeyi yak yık yol yap.
Açıp internete bakın adamlar 1 tane ağaç kesmeden ormanın içinde otoban yapmışlar. 
Doğaya en az hasarı vererek yolu yapmakta mümkün ve ücretsiz olmalı, zaten bizim paramızla yapılan bir iş.
Elk santrali yapılmalı ama modern teknolojiyi kullan, bugün hala termik santrallerin baca gazlarında filtreler yok.
Marina elbette yapılmalı, minimum özellikte az sayıda tekne bağlamalı olsun butik marinalar, ama sayısını fazla yap.
Bizde marina anlayışı dedinmi, hemen 20 tane et-balık restaurantı dükkanlar, marina içine hemen bir avm, diskoteğinden tutun, devasa beton sahalara kadar tüm etrafa yayılmış yapılar.

Çevreyi korurken, ihtiyaçlarımız için inşaat yapmak mümkün.
Bunu demek istiyorum.

Yoksa,
Elektrik Santrali çevreye zararlı kesinlikle yapılmasın ama elektriğimde hep olsun, hiç kesilmesin.
Barajlar yapılmasın, çevreye zararı var. Ama suyum tertemiz olarak 24 saat hep aksın.
Yol yapılmasın, ama trafikte olmasın. İşime evime hiç beklemeden gidip geleyim.
Yeni marina yapılmasın, ama teknem elbette olsun, ve her istediğim marinaya ucuz fiyatla bağlanayım.

Maalesef olmuyor.

Yerçekimsiz ortamda muz yiyeyim ama çilek tadı gelsin.
demekle bunu kast ettim.

Esenlikle kalın.








Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 23, 2024, 09:42:13
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yıllardır kaz dağları siyanürle perişan edildi ortada kimseler yok.


Sadece yanlış bilinen bir bilgiyi düzeltmek amacıyla araya giriyorum;

Kazdağlarındaki projede sadece arama safhası gerçekleştirildi. İlgili proje hiç üretim aşamasına geçmedi/geçemedi dolayısıyla siyanür projenin şuana kadarki hiç bir aşamasında kullanılmadı. Ben doğa aşığı ve çevreye çok değer veren birisi ve hatta neredeyse her hafta sonunu kazdağlarında geçiren birisiyim. Ancak çevre örgütlerinin doğayı savunmasını takdir etmekle birlikte toplumu yanlış şekilde bilgilendirmelerini de kabul edemiyorum; "Sondajda siyanür kullanıyorlar" cümlesi ile toplumu yanılgıya düşürüyorlar. Siyanür sadece üretim aşamasında kullanılır. Sondajda bentonit, polimer gibi kimyasallar kullanılır. Bu gibi ürünler çevreye duyarlıdır ve biyolojik olarak parçalanabilir.

Biraz kaptanım, bilgilenmek için soruyorum

Kaz dağlarında onbinlerce ağaç kesildi ve tüm arazi toprak oldu.
Şimdi burada resmini paylaşmak istemiyorum, internete giren herkes hava resimlerinden manzarayı görür.
Ben oradan yıllardır altın çıkarıldığını duymuştum.
Orasınıda Kanadalılarmı işletiyordu bilmiyorum.

Sizin dediğiniz gibi sadece arama yaptılarsa neden binlerce ağaç kestiler.
Diyelimki toprak numunesi alan veya sondaj yapacak ağaçların arasında yapsınlar.
Su arar gibi.
Sondaj yapılsın en kötü, sondaj için ağaç kesmeye gerek yokki.
Ağaçları kesim binlerce dönüm ormanı kelleştirmek niye.

Diyelimki sadece arama yaptılar ve bulamadılar.
Senelerdir o orman öyle kel durumda duruyor
neden yeniden ağaçlandırılmadı ki, zaten eski haline gelmesi 300-500 sene falan sürer.

Altın olup olmadığını öğrenmek için yüzbinlerce ağacı kesip ortalığı dümdüz yaptılarsa gerçekten çok yazık.
Altın için bile ormanı dümdüz yapmaya itiraz ediyoruz, heleki sadece araştırma için daha da kötü.

Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Cenk Ayvacı - Şubat 23, 2024, 21:13:53
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Gökhan korsan, ne demeye çalıştğınızı tam anlayamadım.

Yeterli alt yapısı olmayan bir bölgeye nüfus yoğunluğunu arttıracak şekilde, çirkin ve büyük binaların yapılması normaldir mi diyorsunuz?

Kuzey ormanlarını yok eden otoban yapıldı, hala trafik var diyorsunuz. O zaman niye ormanı kesip otoban yaptık? Ormanları kesip, trafiğe çözüm olamayan otoban yapacağımıza neden başka çözümler düşünmedik. Bunları eleştirmeyelim hatalar yapılmaya devam mı etsin?

Tüm bu kötü ve hatalı kararların rant uğruna yapıldığı aşikarken, 'ya bir kesimde her şeyden şikayet ediyor, muz yiyip çilek tadı almak istiyorlar' deyip yapılan hataları görmezden gelmek veya sineye çekmek doğru mudur?

Selametle...



 

Cenk kaptanım, yazımın başında yazdım.
Sapla samanı karıştırmamak lazım.

Elbette çarpık yapılaşma yapmamak lazım.
Altyapı olmadan gökdelen dikmemek lazım.
Şehir planı 100 yıl önceden yapılırken bunlar yapılmalıydı.
bugün bir deprem olsa İstanbulun yarısından fazlası dümdüz olur.
O kadar çok çarpık yapılaşma, kaçak kat varki.
Hepsine göz yumulmuş.

E5 yine aynı E5 çoğunluğu 3 şeritli yol.
benim çocukluğumdaki Ankara İstanbul yolu yine aynı yol.
Genişletmek imkansız her 2 tarafı yapılaştığı için 3 şerit günün her saati yol full dolu.
Bu yanlışlıklar 100 önceden yapılmaya başlanmış mı ?
Başlanmış.
Şehir deseniz belki 30 milyonu geçmiştir.
Şimdi bu şehirde doğruyu yapmak isteseniz bile yapamazsınız.
Mesela trafiğe nasıl çare bulacaksınız
metrolar yeni yapılmaya başlandı ama her gün yüzlerce yeni araç trafiğe çıkmaya devam ediyor
Çünkü anormal büyüme var.
Ayrıca bizim Avrupa vatandaşı gibi işe bisikletle gitme kültürümüzde yok.
Bütün arabalarda neredeyse ya bir yada iki kişi var.
Şehrin içinde 100 m2 yeşil alan kalmamış. Mezarlıklar ve askeriye kışlaları hariç.
bizim burada mesela Hasdal kışlası boşaltıldı konut yapılmaya başlandı.

Şimdi bu şehire ekstra yol yapmazsanız nasıl olacak.
Kuzey otobanı yapıldı ve artık orası bile yetmiyor dedim ben.
İlk önceleri boştu şimdi artık dur kalklar başladı.
Hemde anasının nikahı para ödüyorsunuz hemde dur kalk yapıyorsunuz.

Bu şimdi yanlış yatırım mı ?
Burası yanlış yatırım ve yapılmasaydı bu kadar araç nereyi kullanacaktı ?
Elbette E5 yani 3 şeritli yolu.

Bugün Çin'de otobanlar 20 şeritli.
yapılaşma 100 yıl öncesinden planlanmış.
Avrupadaki metrolar 2. dünya savaşı biter bitmez yapılmış.

Demek istiyorum ki, bu saatten sonra aman yol yapmayalım işe bisikletle gideriz,  aman elektrik santrali yapmayalım mum yakarız, gökdelen yapmayalım, özümüze dönelim hatta köyümüze dönelim.
Demenin anlamı yok.

Bence yapılması gereken, orman yakanlara en ağır cezalar verilmeli yanan orman arazilerine 1 m2 bile inşaat yapılmasına müsaade edilmemeli.
salda gölü gerekirse Askeriye ye verilmeli askerle korunmalı.
kleopatra plajından bile 2500 kamyon kum çalmışlar, bu nasıl oluyor.
Maden arama yabancılardan mutlaka alınmalı.
Titreyen göle 1 m3 bile beton dökülmemeli mesela.
Taksim meydanı betona boğulmamalı.
Kanal istanbul kesinlikle yapılmamalı
Bunun gibi daha yüzlerce çevreyi mahveden ve gereksiz projelerin hepsi iptal edilmeli, yapılmışlarda eski haline getirilmeli.

Ancak yol elbette yapılmalı, bu demek değildirki herşeyi yak yık yol yap.
Açıp internete bakın adamlar 1 tane ağaç kesmeden ormanın içinde otoban yapmışlar. 
Doğaya en az hasarı vererek yolu yapmakta mümkün ve ücretsiz olmalı, zaten bizim paramızla yapılan bir iş.
Elk santrali yapılmalı ama modern teknolojiyi kullan, bugün hala termik santrallerin baca gazlarında filtreler yok.
Marina elbette yapılmalı, minimum özellikte az sayıda tekne bağlamalı olsun butik marinalar, ama sayısını fazla yap.
Bizde marina anlayışı dedinmi, hemen 20 tane et-balık restaurantı dükkanlar, marina içine hemen bir avm, diskoteğinden tutun, devasa beton sahalara kadar tüm etrafa yayılmış yapılar.

Çevreyi korurken, ihtiyaçlarımız için inşaat yapmak mümkün.
Bunu demek istiyorum.

Yoksa,
Elektrik Santrali çevreye zararlı kesinlikle yapılmasın ama elektriğimde hep olsun, hiç kesilmesin.
Barajlar yapılmasın, çevreye zararı var. Ama suyum tertemiz olarak 24 saat hep aksın.
Yol yapılmasın, ama trafikte olmasın. İşime evime hiç beklemeden gidip geleyim.
Yeni marina yapılmasın, ama teknem elbette olsun, ve her istediğim marinaya ucuz fiyatla bağlanayım.

Maalesef olmuyor.

Yerçekimsiz ortamda muz yiyeyim ama çilek tadı gelsin.
demekle bunu kast ettim.

Esenlikle kalın.










Gökhan korsan anladığım kadarıyla siz samana odaklanmışsınız ben de sapa. Sıkıntı yok, su bir şekilde akar yolunu bulur.

Selametle...
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sinan Özcan - Şubat 26, 2024, 13:50:56
Gökhan Kaptanımın dediği gibi mesele yol yapmak değil doğaya en az zararı verecek şekilde yolu yapmak. Örneğin  İzmir otoyolu projelendirildiğinde Bursa Balıkesir bölgesi Ulubat Gölünün güneydinden Kemalpaşa istikametine gidecek şekilde planlanmıştı. Sonra işi alan müteahhit bu güzergahta yol yapmanın maliyetli olacağını bunun yerine birinci sınıf tarım arazisi olan Karacabey Ovasından yol yapmanın daha uygun olduğuna yönetimi "ikna" etti. Yol maliyeti azaldı, yol km olarak uzadı, firma km başına ücret aldığı için kazancı da arttı, bir taşla iki kuş vurdu. Ama biz kaybettik, domatesi pahalı yiyorsak bu seçimlerimizin sonucudur.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sedat Kasrat - Şubat 26, 2024, 14:04:09
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Gökhan Kaptanımın dediği gibi mesele yol yapmak değil doğaya en az zararı verecek şekilde yolu yapmak. Örneğin  İzmir otoyolu projelendirildiğinde Bursa Balıkesir bölgesi Ulubat Gölünün güneydinden Kemalpaşa istikametine gidecek şekilde planlanmıştı. Sonra işi alan müteahhit bu güzergahta yol yapmanın maliyetli olacağını bunun yerine birinci sınıf tarım arazisi olan Karacabey Ovasından yol yapmanın daha uygun olduğuna yönetimi "ikna" etti. Yol maliyeti azaldı, yol km olarak uzadı, firma km başına ücret aldığı için kazancı da arttı, bir taşla iki kuş vurdu. Ama biz kaybettik, domatesi pahalı yiyorsak bu seçimlerimizin sonucudur.

O tam öyle değil... Otoyolun ilk projesi ile Ramsar alanı olarak tescillenen Uluabat gölü besleme havzasının kesiştiği ortaya çıkınca, otoyol ve birkaç OSB dahil bölgedeki bazı projeler ya iptal oldu ya da kuzeye kaymak zorunda kaldı... Ha yol kuzeye dönünce eski projede uğramayacağı pek çok yere yaklaşmış oldu; böyle olunca yerel politikacıların baskısıyla daha da kaydırılıp, neticede 295km'lik Bursa-İzmir arası mesafeyi 335km'ye indirmiş oldular :P
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Ahmet Çelenoğlu - Şubat 26, 2024, 18:58:27
Yol ve köprü yapma konusunda katılmıyorum. İstanbul'da bir zamanlar araçlar karşıdan karşıya araba vapuru ile geçiyordu. Otomobil fabrikalarının israrı ile köprü yapıldı. Eskiden Haydarpaşa garına veya Harem'e gelen köylü becerip karşıya geçemeyeceği için İstanbul'un göç alması daha zordu. Köprü yapılınca adamı köyünden alıp İstanbul'da köylüsünün kapısına bırakmaya başladılar. Bu şehrin nüfüsunun hızlı artmasına ve trafiğin de artmasına neden oldu. Tamamına yakını Anadolu'ya giden otobüslerin garajını da Trakya tarafına yapınca köprü sayısı arttı, daha da artacak ve çözüm zorlaşacak. İş yol ve köprü yapma mecburuiyetini ortadan kaldıracak önlemler almak. İstanbul otogarını Anadolu yakasına taşımak bile çözüme yardımcı olabilir. İhtiyaç var diye köprü yapmak yerine köprü ihtiyacının nasıl azaltılacağına yoğunlaşılmalı.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Erol Gökçek - Şubat 26, 2024, 21:26:20
Selamlar,

Nüfus planlaması konusunda bugüne kadar sadece rahmetli Vehbi Koç bir şeyler yapmaya çalıştı. Ama kurduğu vakfın misyonunda* bile yok artık nüfus planlaması.

https://www.vehbikoc.com.tr/tr-tr/dunyayla-yasamak/dunyayla7.htm

Bu kadar insan olduğu ve daha da olacağı sürece hiçbir şey düzelmez, düzelemez. 10-15 yıla bildiğimiz yaşam şekilleri muhtemelen tamamen değişecek. İnsanlar insanlığı yönetmeyi beceremiyor maalesef, umarım AI becerir.

İyi haftalar,
Erol

* https://www.tapv.org.tr/hakkimizda/misyon/

Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sinan Özcan - Şubat 27, 2024, 10:10:16
AI, Robotik ve Askeri teknolojiler bir araya gelirse korkarım bu insanlığın sonu olabilir. Zira AI ın tıpkı virüsler gibi konak olduğu organzmada üreyip onun kaynaklarını tüketince konağı ile birlikte ölen varlıklar olduğumuzu ve gezeni kurtarmak için yok edilmemiz gerekitğini anlaması fazla uzun sürmeyecektir.
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Gökhan Yurder - Şubat 28, 2024, 10:26:45
İstanbul'da her gün ortalama 585 yeni araç trafiğe çıkıyor, trafiğe kayıtlı araç sayısı 5.373.073 araç var.
Son 20 yılda aşırı yapılan gökdelen sayısı ile birlikte İstanbul 122 gökdelen sayısı ile dünya en çok gökdelen yapılan şehirler arasında 25. sırada yer alıyor.
Artık konuşacak birşey yok.
Keşke Ahmet kaptanımın dediği gibi otogarın yerinden kaynaklanan bir trafik sorunu olsaydı da, otogarın yerini değiştirerek sorunu çözmek mümkün olsaydı.

Yalnız Ahmet kaptanıma, köprü yapmayalım, insanlar karşıya vapurla geçsinler, hatta arabaları varsa hiç geçemesinler.
Doğal gaz getirmeyelim, gaz sobaları ile yaşasınlar,
Elektrikte vermeyelim, tel dolaplarda etlerini saklasınlar,
Böylece insanların yaşayamacağı bir şehir olursa göç olmaz, yol olmazsa trafikte olmaz, hastane olmayınca hastada olmaz, medeniyet olmayınca şehirde olmaz böylece sorun çözülür mantığına katılmıyorum.

Aşağıda Bizde yapılan bir dönel kavşakla Çin'de yapılan dönel kavşaklara bir göz atalım.
Neden bu kadar sorun yaşıyoruz daha iyi anlayalım.

Bizde yapılan dönel kavşak. Çinde yapılan dönel kavşak.
 (https://i.ibb.co/rktqscm/Ekran-Resmi-2024-02-28-09-32-11.png) (https://ibb.co/rktqscm)  (https://i.ibb.co/4YxRLmW/Ekran-Resmi-2024-02-28-09-42-47.png) (https://ibb.co/4YxRLmW)

E-5 dediğimiz İstanbul Ankara yolu ki İstanbul en önemli otoyoludur.
Tem daha sonra yapılan otoyolumuz ki artık Tem'de günün her saati full ve artık ihtiyaca cevap veremez durumda.
Köyden kente göçü durduralım derken elin afganı, suriyelisi 10 milyon mülteci daha geldi.
BBu şehrin artık trafiğinin, içinde yaşanabilirliliğinin, insanca nefes alabileceğimiz parklarının vs olma ihtimalini çok düşük görüyorum.
Dünyanın en kalabalık ülkesi Çin bu sorunları nasıl çözmeye çalışıyor, onada bakalım.

 (https://i.ibb.co/CQgNfmk/Ekran-Resmi-2024-02-28-09-44-55.png) (https://ibb.co/CQgNfmk)  (https://i.ibb.co/LvnW98P/Ekran-Resmi-2024-02-28-09-38-14.png) (https://ibb.co/LvnW98P)  (https://i.ibb.co/tDSNc1W/Ekran-Resmi-2024-02-28-09-37-31.png) (https://ibb.co/tDSNc1W)

Bunlarıda yapmaya çalışıyoruz ama tam anlamıyla yapamıyoruz.
Çünkü yapacak yer yok.
Bunlar şehir boşken, yapılaşma başlamadan zamanında yapılması gerekiyordu.

Göç engellenemiyor, şehir 30 milyonu geçmiş, şehir dikey ve yatay her geçen gün büyüyor, yeşil alan Sadece mezarlıklarda kaldı, bu kadar eziyete rağmen kimse şehirde yaşamaktanda vazgeçmiyor.
O zaman yapacak bişi yok.

Sinan kaptanımın dediği dibi, kilitlenen bilgisayarı düzeltmek için reset atıp yeniden başlatmak gerekiyor.
O zaman da işimiz Allah'a kalıyor.
Zaten, daha önce 5 kez resetlenen dünya 6. resetlenmeye doğruda gidiyor.


 
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Atilla Kaplan - Şubat 28, 2024, 10:56:51
Yapılan bir sürü iyi iş var . Kabul . ancak yapılanlar doğru yapılmadığı için ,eşşeğini kaybedip sonra bulunca sevinirmiş misali bize  artı geliyor halbuki yapılana göre çok çok daha fazla artısı olması lazım.

Örnek : Metrobüs . Sistem doğru ama planlamada soru işareti var. Öyle yerlere duraklar konuyor ki otomatik olarak trafik yaratılıyor. Örnek : Altunizade durağı . Durağa gidebilmek için 2 köprü ve 500 mt yol yürünüyor.
Uzunçayır durağı metroyla ilgisi yok. Uzunçayırdan göztepeye gitmek için yolun yarısını yürüyeceksiniz. Indikten sonra bir o kadar daha . Hele bir de hemen dibinde yolcu indirmeye müsade ettiler, orası trafik kilidi .

Metro .: Yapandan razı olsun. Istanbulun en kalabalık aktarma merkezi  Mecidiyeköyde durak yok. Sanki önemsiz gibi Şişli ile ortak durak var o da nerede Cevahir alışveriş merkezine çıkıyor.  anadolu yakası da böyle sanki metrolar alışveriş merkezleri için özel yapılmış.   

Kanunlarımızın hepsi güncel uygulamada aksaklık var . Bence planlama ve vizyonla ilgili bir terslik var gibime geliyor
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Biray Korkmaz - Şubat 28, 2024, 14:27:48
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap
Bağlantıları görebilmek için üye olmalısınız. Üye Ol veya Giriş Yap

Yıllardır kaz dağları siyanürle perişan edildi ortada kimseler yok.


Sadece yanlış bilinen bir bilgiyi düzeltmek amacıyla araya giriyorum;

Kazdağlarındaki projede sadece arama safhası gerçekleştirildi. İlgili proje hiç üretim aşamasına geçmedi/geçemedi dolayısıyla siyanür projenin şuana kadarki hiç bir aşamasında kullanılmadı. Ben doğa aşığı ve çevreye çok değer veren birisi ve hatta neredeyse her hafta sonunu kazdağlarında geçiren birisiyim. Ancak çevre örgütlerinin doğayı savunmasını takdir etmekle birlikte toplumu yanlış şekilde bilgilendirmelerini de kabul edemiyorum; "Sondajda siyanür kullanıyorlar" cümlesi ile toplumu yanılgıya düşürüyorlar. Siyanür sadece üretim aşamasında kullanılır. Sondajda bentonit, polimer gibi kimyasallar kullanılır. Bu gibi ürünler çevreye duyarlıdır ve biyolojik olarak parçalanabilir.

Biraz kaptanım, bilgilenmek için soruyorum

Kaz dağlarında onbinlerce ağaç kesildi ve tüm arazi toprak oldu.
Şimdi burada resmini paylaşmak istemiyorum, internete giren herkes hava resimlerinden manzarayı görür.
Ben oradan yıllardır altın çıkarıldığını duymuştum.
Orasınıda Kanadalılarmı işletiyordu bilmiyorum.

Sizin dediğiniz gibi sadece arama yaptılarsa neden binlerce ağaç kestiler.
Diyelimki toprak numunesi alan veya sondaj yapacak ağaçların arasında yapsınlar.
Su arar gibi.
Sondaj yapılsın en kötü, sondaj için ağaç kesmeye gerek yokki.
Ağaçları kesim binlerce dönüm ormanı kelleştirmek niye.

Diyelimki sadece arama yaptılar ve bulamadılar.
Senelerdir o orman öyle kel durumda duruyor
neden yeniden ağaçlandırılmadı ki, zaten eski haline gelmesi 300-500 sene falan sürer.

Altın olup olmadığını öğrenmek için yüzbinlerce ağacı kesip ortalığı dümdüz yaptılarsa gerçekten çok yazık.
Altın için bile ormanı dümdüz yapmaya itiraz ediyoruz, heleki sadece araştırma için daha da kötü.

Arama safhası bitti, üretime geçilecekti; tüm proje alanındaki ağaçları üretim ve tesis inşaası için biranda kestikleri için maalesef o korkunç manzara ortaya çıktı. Üretim safhasına geçilseydi altını ayrıştırmak için siyanür kullanılacaktı. Ayrıştırma amacı ile kullanılan siyanürün kullanım koşulları ve doğaya olan zararı çok detaylı ve tartışılabilir bir konu. Yukarıda da söylediğim gibi yanlış bilinen bir bilgiyi düzeltmek için konuyu açtım. Dediğiniz gibi ilgili firma Kanadalı. Milyonlarca dolar yatırım yaptı arama safhasına, üretime geçmek için ağaçları kesti, sonrasında hakın tepkisi ve proje durduruldu. Sonuç olarak güzelim binlerce ağaç kesildi, doğa gitti, proje o şekilde kaldı ekonomiye hiç bir katkısı olamadı. İlgili firma Türkiye Devletine dava açtı muhtemelen yıllar sürecek ve adam oraya gömdüğü milyonlarca dolar zararı alacak, dava sonuçlandıktan sonra o altın yumurtalayacak proje kime verilecek(?!?!), verilen firma doğaya ne derece saygı gösterecek, gösterecek mi vb vb bir sürü soru...
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Sinan Özcan - Mart 02, 2024, 09:57:14
Dörtbin yıllık bilinen insanlık tarihinde bu gezengende bulunan Altın rezerverinin büyük bir oranı geçtimiz yüzyıl sonuna kadar bulundu ve çıkartıldı. Geriye kalan toprakda eser miktarda altın var ancak bunu çıkartmak artık zor ve maliyetli. Elimizde Etibank gibi artık devler eliyle bunu yapacak bir yapıda kalmadığından yabancı sermayenin bize dikte ettiği kendilerince en karlı yöntemler ile bu altın madenciliği yapılıyor. Bir alyansda kullanılacak altını bulamak için 10 bin ton toprak siyanür ile yıkanıyor, önce üstündeki ağaçlar kesiliyor, sonra kayalar patlatılıyor, sermaye bulduğu altının %4 ünü ve arkasındaki enkazı bize bırakıp gidiyor. Buna kimse altın yumurtlayan tavuk demesin. Tavuk yumurtayı sürekli yumurtlar burda süreklilik var mı? Dededen kalan salondaki antika tabloları satmak yerinde çocuklara torunlara bıraksak daha güzel olmaz mı?
Başlık: Ynt: yorumsuz
Gönderen: Cenk Ayvacı - Mart 03, 2024, 22:44:47
Büyük şehirlerdeki nüfus oranını düzenlemek bir devlet politikasıdır. Yatırımlarla, teşviklerle sanayinin ve nüfusun yurt içine dengeli dağılmasını sağlamak devletin görevidir.

Devletin eskiden devlet planlama teşkilatı adında bir kurumu vardı. Bu kurum mevcut şartları değerlendirerek ileriye dönük öngörülerde bulunur ve gelecek için bir takım planlamalar yapardı.

Mevcut iktidar tarafından kaldırıldı :((

Devlet, sanayinin ve paralel olarak nüfusun ülkenin belli noktalarına yığılmasına müsaade etmemeliydi. Bu iş için kurulmuş devlet kurumu, devlet  planlama teşkilatı, bu iktidar tarafından kaldırılınca, her şey hızla kötüye gitmeye başladı.

Sanayi ve nüfus İstanbul'da yoğunlaştı. Maalesef artık çok geç. Ne kentin sorunlarını çözebilirsiniz, ne de olası bir afette ülkemizin yaşayacağı krizi engelleyebilirsiniz.

Dönüyor dolaşıyor iş gene bizi yönetenlerin yaptıklarI kısa vadede düzeltilemez hatalara geliyor. Üstelik mevcut yönetim kanal İstanbul gibi akıllara zarar bir projeyle aynı bölgeye daha da çok insan çekme peşinde.

Evrene pozitif titreşimler göndermek istiyorum ama zorlanıyorum.

Selametle...